6.Bölüm Endüstriyel Pazarlar ve Uluslararası

advertisement
DÖNEM SONU İŞLEMLERİ VE
VERGİDE BAZI ÖZELLİKLİ
DURUMLAR
ÇÖZÜM YMM LTD.ŞTİ.
15 ARALIK 2009
İZMİR HİLTON OTELİ
GİRİŞ
dönemi takvim yılı olan mükellefler
için dönem sonuna yaklaştığımız şu
günlerde,sağlıklı sonuçların elde edilmesi,
revizyon ve kontrollerin yapılmasına
yönelik bazı hatırlatmalarda bulunmak ve
özellik arz eden bazı hususlara dikkat
çekmek amacıyla, siz sayın konuklarımıza
bu semineri hazırlama gereğini duyduk.
 Hesap
2
AKTİF HESAPLAR
 HAZIR
DEĞERLER:
100-Kasa Hesabı:
- TL kasa bakiyesi mukayyet değeriyle değerlenir.
- Döviz cinsinden kasa bakiyeleri ise VUK 280 ve
284.maddeleri gereği “Efektif Alış Kuru” ile
değerlemeye tabi tutulur.
- Kasa
hesabındaki bakiyelerin gerek yıl
içerisinde, gerekse dönem sonunda ticari
teamüllere ve işletme büyüklüğüne uygun
olması beklenir.
3
OPTİMUM KASA BAKİYESİ NE
OLMALIDIR ?

İnceleme elemanları işletmeler için uygun kasa
bakiyesinin hesabını genelde şöyle yapmaktadır;

1 yıl boyunca işlem gören kasa hesabının kümülatif
tutarını, işlem yapılan gün sayısına bölmek suretiyle
çıkan tutarı ilgili işletmenin günlük kasa ihtiyacı olarak
kabul etmektedirler. Örneğin; 1 yıllık kümülatif kasa
işlem tutarının 1.500.000 TL olduğu, kasa işlemlerinin
olduğu
gün
sayısının
da
250
gün
olduğu
düşünüldüğünde, optimum kasa bakiyesi ( 1.500.000 /
250 =) 6.000 TL olarak hesaplanmaktadır.
4

Kayden olan ancak fiilen kasada bulunmayan
tutarlar işletmeden çekilen değerler olarak kabul
edilip, faiz hesaplanması gerekir.

Optimum tutarın üzerinde bulunan kasa
bakiyeleri için, faiz hesaplanması ve KDV’li
fatura düzenlenmesi, gerek Vergi İdaresi,
gerekse inceleme elemanları tarafından aranılan
bir husustur.
5
101-ALINAN ÇEKLER:
 Dönem sonu işletme bünyesinde bulunan TL
çekler kayıtlı değerleriyle,dövizli çeklerin ise MB
döviz alış kurları ile değerlemeye tabi tutulması
gerekir. Bilanço tarihi itibariyle vadeli olan çeklerin
ise bilanço düzeni gereği 121 hesaba virman
edilmesi gerekir.
 102-BANKALAR HESABI:
Öncelikle bankalarda bulunan gerek vadesiz,
gerekse vadeli mevduat bakiyeleri ile muhasebe
kayıtları arasındaki mutabakatın yapılması
gerekir.
6
TL bakiyeler kayıtlı değerleriyle, döviz cinsinden olan
bakiyeler ise MB döviz alış kuru esas alınarak
değerlemeye tabi tutulmalıdır.
 Hesap içerisin de bulunan vadeli TL ve DTH için, VUK
281.madde gereği; açılış tarihinden bilanço tarihine
kadar olan süreye isabet eden kısım için gelir tahakkuku
yapılması gerekir.
103-VERİLEN ÇEKLER VE ÖDEME EMİRLERİ (-):
 Pasif karakterli hesapta; bilanço tarihi itibariyle ödeme
tarihi sonraki dönemlere sarkan borç çeklerinin bilanço
tekniği gereği 321-Borç Senetleri hesabına virman
edilmesi gerekir. Şayet borç çekleri içerisinde dövizli
olanlar varsa, bunların da MB döviz alış kuru ile
değerlemeye tabi tutulması gerekir.

7
MENKUL KIYMETLER-1




Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre menkul kıymetlerin
değerlemesinde,
279.madde
hükümleri
geçerli
olmaktadır.
Geçici amaçla (yatırım amaçlı) aktifte bulundurulan hisse
senetleri (İMKB’de işlem görmesine bağlı olmaksızın)
alış bedelleriyle,
Hazine Bonosu-Devlet Tahvili gibi kamu borçlanma
senetleri ise değerleme gününde ilan edilen değerleriyle,
A tipi yatırım fonları (fon portföyünün en az %51’i Türkiye’de
kurulmuş bulunan şirketlerin hisse senetlerinden oluşması kaydıyla)
alış bedelleriyle,

8
MENKUL KIYMETLER-2



B tipi yatırım fonları ise bilanço tarihindeki değerleriyle,
Bunların dışında kalan, Tahviller, Finansman Bonoları,
Banka Bonoları, Banka Garantili Bonolar, Varlığa Dayalı
Menkul Kıymetler, İpotekli Borç Senetleri, Konut
Sertifikaları ve Gayrimenkul Sertifikaları gibi menkul
kıymetlerin tamamı VUK 279.madde gereği borsa
rayiciyle değerlenirler.
Bu nitelikli menkul kıymetlerin değerlemesi sonucu
oluşan değerleme farkları, kayıtlı bulundukları hesaba
borç, 642-Faiz Gelirleri hesabına alacak verilmek
suretiyle muhasebeleştirilirler.
9
TİCARİ ALACAKLAR
ALACAKLAR:
Alacaklar, V.U.K 281.madde gereği kayıtlı
olan değerleriyle değerlenirler. Ancak dövizli ve
dövize endeksli alacaklar ise değerleme günü
için ilan edilen MB döviz alış kuru ile
değerlenirler.
ALACAK SENETLERİ:
TL cinsinden olanlar kayıtlı değerleriyle, dövizli
senetler ve çekler ise MB döviz alış kurları ile
değerlemeye tabi tutulur.
10
ŞÜPHELİ ALACAKLAR VE
KARŞILIK AYRILMASI
V.U.K’nun 323.maddesinde tanımlandığı üzere;
“Ticari ve Zirai kazancın elde edilmesi ve idamesiyle
ilgili olmak kaydıyla, dava ve icra safhasına intikal
ettirilmiş ve yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan
fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından
ödenmemiş bulunan, dava ve icra takibine değmeyecek
küçük alacaklar şüpheli alacak sayılmaktadır.”
Hangi tutarda olan alacak küçük alacak sayılır sorusuna
cevap olarak ise; dava ve icra masraf tutarı kadar
olabilecek (Örneğin:500 TL gibi) tutarların anlaşılması
11
gerektiğini düşünüyoruz.
ŞÜPHELİ ALACAK KARŞILIĞI
İLE İLGİLİ ÖZELLİKLİ DURUMLAR-1








Ticari veya Zirai kazancın elde edilmesine bağlı olmalıdır. Diğer bir
deyişle, daha önce hasılat olarak defter kayıtlarına yazılmış olmalıdır.
Muhakkak dava veya icra safhasına intikal etmiş olmalıdır.
Şüpheli alacak karşılığı ayırma ihtiyaridir.
Teminata bağlanmış olan alacaklar için karşılık ayrılmaz.
Şüpheli alacak için doğduğu yılda karşılık ayrılması esastır, Yargı
Kararlarında aksine kararlar olsa da, dönemsellik ilkesi gereği ilgili
yılında ayrılması ve gider yazılması gerekir.
Kamu Kurum ve Kuruluşlarından olan alacaklar için de karşılık
ayrılabileceği yönünde Yargı Kararları mevcuttur.
Şüpheli alacak karşılığı alacağın tamamı için hesaplanır, yani KDV
tutarının ayrıştırılmasına gerek yoktur.
Kefalete bağlı veya cirolu senetlerde kefile ve cirantaya da müracaat
edilmiş ve tahsilatın yapılamamış olması kaydıyla karşılık ayrılabilir.
12
ŞÜPHELİ ALACAK KARŞILIĞI
İLE İLGİLİ ÖZELLİKLİ DURUMLAR-2




Yurtdışından olan alacaklar için de karşılık ayrılabilir.
Ancak bu durumda Uluslararası Hukuk Kuralları devreye
girecek olup, ilgili prosedürün izlenmesi gerekmektedir.
Bankalarda batan mevduat hesapları için de karşılık
ayrılabileceği yönünde Yargı Kararları bulunmaktadır.
Borçlunun konkordato ilan etmesi alacağı tamamen
şüpheli hale getirmez. Bu durumda ancak teminat dışında
kalan alacak için karşılık ayrılabilir.
Holding ve grup şirketlerinin iştiraklerinden olan ve tahsil
edilemeyen alacakları için de karşılık ayrılabileceği
yönünde Yargı Kararları mevcuttur.
13
ŞÜPHELİ ALACAK KARŞILIĞI
İLE İLGİLİ ÖZELLİKLİ DURUMLAR-3


Mal ve/veya Hizmet alımı için satıcı firmalara verilen
ancak herhangi bir nedenden dolayı geri alınamayan
avanslar için de karşılık ayrılabileceği yönünde Yargı
Kararı bulunmasına karşın, bu durum ileride
yapılabilecek vergi incelemesinde tenkit konusu
olabileceği için tavsiye edilmemektedir.
Daha önce karşılık ayrılan şüpheli alacaklar için
sonradan yapılan tahsilat tutarlarının da,tahsil edildiği
dönemde“644-Konusu
Kalmayan
Karşılıklar”
hesabına gelir yazılarak, ilgili dönem gelir vergisi
tablosuna intikal ettirilmesi gerekmektedir.
14
DEĞERSİZ ALACAKLAR

VUK 322.madde ile: Kazai bir hükme veya kanaat
verici bir vesikaya göre artık tahsiline imkan
kalmayan alacaklar, değersiz alacaklar olarak
tanımlanmış olup, bu mahiyete girdikleri tarihte
tasarruf değerlerini kaybedeler ve defterde kayıtlı
olan değerleriyle zarar yazılarak kapatılırlar.

Madde hükmünde adı geçen kazai bir hükme örnek
olarak; mahkeme kararı, iflas kararı, kanaat verici
vesika için de aciz vesikası örnek olarak
gösterilebilir.
15
DİĞER ALACAK HESAPLARI-1

131-ORTAKLARDAN ALACAKLAR:
Söz konusu hesap her zaman inceleme
elemanları tarafından dikkatle incelenen bir
hesap olup, bu hesabın fazla hareketli olması
uygun görülmemektedir.
 Şirket ortaklarının işletmeden yaptıkları para
çekişleri için, varsa firmanın kullanmış olduğu
kredilere yönelik yüklendiği faiz oranının 1-2
puan üzerinde bir faiz oranı üzerinden faiz
hesaplanması gerekmektedir.

16
DİĞER ALACAK HESAPLARI-2

İnceleme elemanları ise; faiz hesaplamasında Merkez
Bankası avans işlemleri için uygulanan faiz oranının
(%19) esas alınarak KDV’li fatura düzenlenmesi
yönündedir.

Bu hususla ilgili olarak yargı kararlarının büyük bir kısmı,
faiz
hesaplanması
gerektiği
ancak
fatura
düzenlenmesine gerek bulunmadığı (dolayısıyla KDV’de
hesaplanmadan)
yönünde olmasına karşın, bizim
tavsiyemiz ileride bu durumla ilgili ihtilaf yaşamamak için
KDV’li fatura düzenlenmesi yönündedir.
17
DÖVİZLİ AVANSLARIN
DEĞERLEMESİ-1

Alınan ve verilen avanslar kayıtlı değerleriyle
değerlenirler. Ancak döviz cinsinden verilen
avansların değerlemesi öteden beri bir sorun
olmuştur. Bu konuda 3 farklı görüşün olduğu
görülmektedir.

1.Görüş: Avanslar bir borç-alacak değildir. Dolayısıyla
değerleme yapılmasına gerek bulunmamaktadır.
2.Görüş : Değerlenir ancak, oluşan olumlu-olumsuz kur
farkları gelir/gider yazılmaz.
3.Görüş: Değerlenir ve oluşan kur farkları gelir/gider
olarak dikkate alınır.


18
DÖVİZLİ AVANSLARIN
DEĞERLEMESİ-2
Müşavirlik olarak bizim görüşümüz de;
3.seçeneğin en uygun olanıdır. Zira son
zamanlarda verilen Bakanlık muktezaları da
“Döviz cinsinden verilen avansların değerlemeye
tabi tutulabileceğini ve oluşan kur farklarının da
gelir/gider olarak gelir tablosuna intikal
ettirilebileceği yönündedir.
 Burada dikkat edilmesi gereken en önemli husus
ise; alınan ve verilen dövizli avans hesaplarının
her ikisinin de değerlemeye tabi tutulmasıdır.

19
STOK HESAPLARI VE DÖNEM SONU
DEĞERLEMELERİ-1
Emtialar; V.U.K. 274.madde gereği maliyet
bedelleriyle değerlenirler.
 VUK 278.maddesinde ise: “yangın, deprem,su

basması vb. afetler yüzünden veya bozulmak, çürümek,
kırılma, paslanmak gibi haller neticesinde iktisadi
kıymetlerinde önemli bir azalış vaki olan emtialar emsal
bedelleriyle değerlenirler” hükmü yer almaktadır.

Emtiaların satın alınıp, işletme stoklarına
girinceye kadar olan oluşan tüm harcamalar
ilgili emtianın maliyetine ilave edilmek
zorundadır.
20
STOK DEĞERLEME YÖNTEMLERİ

VUK’na göre uygulanması mümkün olan değerleme
yöntemlerinde stoklar ve satılan mal maliyetlerinin oluşumu
aşağıdaki gibidir;
DEĞERLEME
YÖNTEMİ
SATILAN MAL MALİYETİ
STOKLARIN MALİYETİ
FİFO (İlk giren ilk
çıkar yöntemi)
Dönem
içinde
satılan
malların maliyetinin en eski
mallardan oluştuğu kabul
edilerek, SMM düşük kalır
ve karlılık yüksek olur.
Bu yöntemde stokların maliyeti
en son giren mallardan olduğu
kabul edilir.Bu yöntemde stok
değeri gerçek duruma en yakın
şekilde belirlenmiş olur.
ORTALAMA
MALİYET
(Basit
-Ağırlıklı
Ortalama
Satılanların maliyeti, satış
tarihi itibariyle elde mevcut
malların ağırlıklı ortalama
maliyetinden oluşur.
Stoklarda kalan malların ağırlıklı
ortalama
maliyetinin
toplamı
kadar olur.
FİİLİ MALİYET
Satılan her birim mal kendi
maliyetiyle değerlenir ve
SMM buna göre oluşur.
Doğal olarak stoklarda
mallar
da
kendi
maliyetleriyle değerlenir.
kalan
birim
21
STOK HESAPLARI VE DÖNEM SONU
DEĞERLEMELERİ-2


İşletmeler dönem sonunda kayıtları üzerinden kaydi
envanterlerini tespit ederler. Üretim işletmelerinde
ise eğer tutuluyorsa imalat defterleri üzerinden tespit
edilir. Dönem sonunda kaydi envanter sonuçları, fiili
stok sayım sonuçları karşılaştırılır. Yapılan
karşılaştırma sonrası oluşan farklar niteliklerine göre
197/397
hesaplara
kaydedilmeli,
sebepleri
araştırılmalı ve sonuca göre gelir/gider (KKEG)
hesaplarına intikal ettirilerek kapatılmalıdırlar.
Dönem sonu bilançosunda 197 ve 397 hesap
bakiyelerinin bulunmaması gerekir.
22
STOK HESAPLARI VE DÖNEM SONU
DEĞERLEMELERİ-3
Emtia maliyetlerinin oluşumunda kredi faiz ve
kur farklarının durumu şöyledir;
- Emtianın işletme ambarına girinceye kadar
oluşan faiz, komisyon, kur farkı ve vade farkı
nitelikli ödemelerin tamamı emtia maliyetine
ilave edilir.
- Buna karşın emtianın işletme ambarına girdikten
sonra ortaya çıkabilecek yukarıda yazılı
unsurların tamamının gider veya maliyete ilave
edilmesi mükellefin tercihine bırakılmıştır.

23
STOK HESAPLARI VE DÖNEM SONU
DEĞERLEMELERİ-4
Önceki açıklamalarımızda da belirtildiği üzere; emtiaların
değerlemesinde VUK 278.madde ayrı bir önem arz
etmektedir.
 Emtialarda değer düşüklüğünden kasıt; malın yangın,
depren ve su basması gibi afetlerden, ay da bozulmak,
çürümek, kırılmak, çatlamak, paslanmak, solması,
modasının geçmesi, teknik icaplardan dolayı iktisadi
kıymetin kullanımından vazgeçilmesi gibi hallerden
dolayı emtiaların değerlerinde bir azalış olması gerekir.
 Böyle bir durum söz konusu ise, özellikle yıl
kapanmadan Takdir Komisyonuna veya ilgili Mahkemeye
müracaat edilmesi ve kararın da en geç Kurumlar Vergisi
beyannamesi verilme süresi sonuna kadar alınması
24
gerekir.

STOK HESAPLARI VE DÖNEM SONU
DEĞERLEMELERİ-5


Aynı şekilde dönem içerisinde çeşitli nedenlerden
dolayı zayi olan mallar için de bir ekspertiz raporu ile
ilgili
mahkemeye
başvuru
yapılarak
tespit
yaptırılması ve bu şekilde zayi olan mallara ilişkin
tutarların da gider veya maliyet olarak kayıtlara
intikal ettirilmesi mümkündür.
Zayi olan mallar için daha önce yüklenilip indirim
konusu yapılan KDV’nin, tespitin yapıldığı (en geç
Aralık ayı) dönem KDV beyannamesinde ilave
edilecek KDV satırına yazmak suretiyle düzeltilmesi
gerekmektedir.
25
STOK HESAPLARI VE DÖNEM SONU
DEĞERLEMELERİ-6
Buna karşın çeşitli nedenlerden dolayı çalınan
mallar için de daha önce yüklenilen ve indirim
konusu yapılan KDV’nin de düzeltilmesi gerekir.
 Çalınan mallara ait bedelin ise gider/maliyet
unsuru olarak dikkate alınması mümkün değildir.
Dolayısıyla bu tutar kayıtlarda KKEG olarak yer
almalıdır.
 Şayet çalınan mallar sigortalı ve tazminat
alınmış ise, malın bedeli ile tazminat tutarı
karşılaştırılarak sigorta bedelini aşan kısım
KKEG olarak dikkate alınmalıdır.

26
MADDİ DURAN VARLIKLAR VE
AMORTİSMAN-1

DEĞERLEMESİ:

VUK 262.maddesi “maliyet bedeli bir iktisadi kıymetin
iktisap
edilmesi
veyahut
değerinin
arttırılması
münasebetiyle yapılan ödemelerle, bunlara müteferri
bilumum giderlerin toplamını ifade eder” şeklinde olup,
VUK 270.maddede ise; Gayrimenkullerde satın
alma bedelinin dışında aşağıda yazılı olan
giderlerin de maliyet bedeli içerisine dahil
edilmesi istenmiştir:
27
MADDİ DURAN VARLIKLAR VE
AMORTİSMAN-2



Makine ve tesisatta gümrük vergileri, nakliye ve
montaj giderleri ile mevcut bir binanın satın alınarak
yıkılmasından ve arsanın tesviyesinden mütevellit
giderler.
Noter, mahkeme, kıymet takdiri, komisyon ve
tellaliye giderleri ile Emlak alım ve ÖTV’ni maliyet
bedeline veya gider yazmakta mükelleflere
serbestlik tanınmıştır.
Kredili veya vadeli olarak satın alınan sabit
kıymetlere ilişkin, alındığı yılın sonuna kadar oluşan
kur farkı, faiz ve komisyon ödemeleri gider
yazılamaz.
28
MADDİ DURAN VARLIKLAR VE
AMORTİSMAN-3

VUK 163 ve 238 no’lu tebliğler gereği, söz konusu
ödemelerin maliyete ilave edilmesi zorunludur. Sabit
kıymetin alındığı yıldan sonraki yıllarda ortaya
çıkanların ise gider veya maliyet yazılması yönünde
mükellefler serbest bırakılmıştır.

Diğer yandan, dövizli ve dövize endeksli olarak satın
alınan ve kur düşmesi nedeniyle firma lehine oluşan
kur farklarının ise, sabit kıymetin alındığı dönemin
sonuna kadar oluşanlarının ilgili sabit kıymetin
maliyetinden düşülmesi gerekir.
29
MADDİ DURAN VARLIKLAR VE
AMORTİSMAN-4

VUK 313.madde gereği “işletmede 1 yıldan uzun
bir süre kullanılmak üzere satın alınan ve yıpranmaya,
aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz bulunan
alımların
amortisman
yoluyla
itfa
edilmesi
gerekmektedir.”

Buna karşın değeri 2009 yılı için 670 TL’nı aşmayan
bu türden alımların, doğrudan gider yazılması da
mümkündür. Ancak birim bazda değeri 670 TL’nın
altında kalmakla birlikte, iktisadi ve teknik bütünlük
arz eden kıymetlerin ise aktifleştirilmesi gerekir.
30
MADDİ DURAN VARLIKLAR VE
AMORTİSMAN-5

AMORTİSMANA TABİ KIYMETİN SATIŞI:
- Firmaların aktifine kayıtlı sabit kıymetler satıldığı zaman
aktif ve pasif değerleri kapatılarak, satıştan doğan kâr
veya zarar 679 veya 689 no’lu hesaplara kaydedilir.
- Aktif değerden kasıt; ilgili kıymetin defterde yazılı
enflasyon düzeltmesi yapılmış halidir. Bu nedenle sabit
kıymet satışında, ilgili kıymetin aktif ve pasif değerlerinin
en son tarihli amortisman listelerinden bakılarak
belirlenmesi daha uygun olacaktır. Zira 2003 ve 2004
tarihli bilançoların enflasyon düzeltmesine tabi tutulması
sonucu, söz konusu kıymet üzerinde enflasyon düzeltme
farkları olabilir.
31
YENİLEME FONU UYGULAMASI-1



VUK 328.maddede yapılan tanımlamaya göre; satışı yapılan
kıymetin yerine yenisinin alınması zaruri ve bu hususta şirket
yönetimi tarafından bir karar alınması söz konusu ise ,amortismana
tabi iktisadi kıymetin satışından doğan kâr tutarı, azami 3 yıl süre ile
pasifte bir fon hesabında bekletilebilir. (529 hesap kullanılır)
Yenileme fonu uygulaması gerçekte bir vergi ertelemesi olup,
satıştan doğan kâr tutarı azami 3 bilançoda (yargı kararlarına göre)
gösterilebilir. 3 yıla rağmen yeni bir kıymet alımı söz konusu değilse,
fon hesabında bekletilen tutarın cari dönemde gelir hesaplarına
intikal ettirilmesi gerekir.
3 yıllık azami süre konusunda farklı görüşler söz konusu olup,
müşavirlik olarak bizim görüşümüz; ileride bir tenkide uğramamak
için, fon tutarının 3.bilançoda görülmemesi yönündedir.
32
YENİLEME FONU UYGULAMASI-2

Yenileme fonunun uygulanabilmesi için şartlar:
- Öncelikle bilanço usulüne göre defter tutulmalıdır.
- Satılan ve yenilenecek olan kıymet amortismana tabi bir kıymet
olmalıdır.
- Satın alınacak kıymetin, daha önce satılan kıymetle aynı nitelikte
olması gerekir. (Örneğin; binek araç satıp, kamyon veya otobüs
almak gibi) (Bu hususta aksine yargı kararları da vardır)
- Satılan kıymetin yerine yenisinin alınmasının zaruri olması ve bu
hususta işletme sahipleri tarafından yazılı bir karar alınması gerekir.
- Yenileme fonu ancak satış nedeniyle oluşan kâr tutarı kadar olur.
- Yeni alınan kıymete ilişkin olarak hesaplanan amortisman, öncelikle
yenileme fonu tutarından fon hesabı sıfırlanıncaya kadar mahsup
edilecektir.
33
AMORTİSMAN HESAPLAMASI-1
Az önceki açıklamalarımızda da belirtildiği üzere; işletmede 1
yıldan uzun bir süre ile kullanılmak üzere satın alınan ve
aşınmaya, yıpranmaya maruz bulunan kıymetler doğrudan
gider yazılamaz, ancak amortisman suretiyle itfa edilirler.
(VUK Md.313)
 Normal, hızlandırılmış ve fevkalade olmak üzere başlıca 3
usulde amortisman hesaplanır.
 Boş arsa ve araziler için amortisman hesaplanmaz.
 01.01.2004 tarihinden sonra alınan kıymetler için faydalı ömür
süreleri belirlenmiş olup, 333-339-365 ve 389 seri no’lu VUK
tebliğleri ile bu süreler Maliye Bakanlığı tarafından
belirlenmiştir.

34
AMORTİSMAN HESAPLAMASI-2
Hızlandırılmış usulde hesaplanan amortisman tutarı, söz
konusu kıymet için belirlenmiş oranın 2 katı olup, bu oran
%50’yi geçemez. (Örneğin: İlgili tebliğlerde açıklanan faydalı
ömür süresi 3 yıl olan bir kıymet için hesaplanan
hızlandırılmış amortisman tutarı 100/3*2 =%66 değil ancak
%50 oranında olabilecektir.)
 Hızlandırılmış usulde amortisman, ilgili kıymetin net aktif
değeri üzerinden (aktif değer – birikmiş amortisman=)
hesaplanır.
 Aktife alınan sabit kıymetler için ilgili tebliğ ekinde bulunan
listelerden faydalı ömür tespitleri yapılmalıdır. Şayet listelerde
satın alınan kıymete ilişkin faydalı ömür bulanamamışsa bu
durumda Vergi İdaresine başvuru yapılması gerekir.

35
AMORTİSMAN HESAPLAMASI-3
Faydalı ömür süresinin üstünde veya altında yeni bir oran
belirlenemez. Yani mükellefler kendilerince bir oran veya süre
belirleyemezler. (Belirlenirse süreyi aşan kısım KKEG olur)
 Yeni bir kıymet alındığı zaman önce ilgili listelerden sektör
bazında arama yapılmalı, şayet ilgili sektörde söz konusu
kıymete ilişkin bir oran bulunamamışsa, bu defa 1’den 6’ya
kadar olan genel liste içerisinde arama yapılmalıdır.
 V.U.K. Md.270 ve 272’de belirtilen ve aktifte kayıtlı iktisadi
kıymetin kıymetini ve niteliğini arttırıcı harcamaların, ilgili
kıymettin maliyetine ilave edilmesi gerekir. Söz konusu ek
maliyetler, kıymetin kalan ömrü süresi içerisinde eşit olarak
itfa edilmelidir.

36
AMORTİSMAN HESAPLAMASI-4
Sabit kıymetin alındığı ilk yılda normal amortisman yöntemi
belirlenmiş ise artık bu yöntemden hızlandırılmış usule
geçilemez. Ancak hızlandırılmış usulden normal usule
dönülebilir. Bu durumda söz konusu kıymetin net aktif değeri
kalan amortisman süresi boyunca eşit olarak itfa edilir.
 Faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerin çeşitli
şekillerde işletilmesi veya kiralanması faaliyetinde bulunan
mükelleflerin bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere; binek
otomobiller için kıst amortisman hesaplamasının yapılması
gerekmektedir. Yani aracın firma aktifine alındığı dönem
öncesi süreye isabet eden amortisman tutarı, ilgili aracın itfa
yılında gider yazılabilecektir. Bunu bir örnekle açıklamak
istersek;

37
AMORTİSMAN HESAPLAMASI-5
Mayıs-2009 döneminde 25.000 TL maliyet bedeliyle satın
alınan binek otomobilinin faydalı ömür süresinin de 5 yıl
olduğu düşünülürse, bu araca ilişkin 2009 yılında gider
yazılabilecek normal amortisman tutarı şöyle olacaktır;
 25.000 x %20 = 5.000 /12=416,66 x 8 ay = 3.333,33 TL’lık
amortisman tutarı cari dönemde gider yazılabilecektir. Kalan
(5.000 – 3.333,33 =) 1.666,67 TL’lık tutar ise 280-Gelecek Yıl
Giderleri hesabına da kaydedilebilir, veya herhangi bir kayıt
yapmadan son itfa yılında direkt giderleştirilir.
 Yeri gelmişken belirtmek gerekirse: satın alınan binek
otomobillere ilişkin alımda ödenen KDV indirim konusu
yapılamaz. (KDVK Md.30/b) Ancak gerek KDV, gerekse ÖTV
tutarı ister maliyete, isterse doğrudan gider yazılabilir.

38
AMORTİSMAN HESAPLAMASI-6

Amortismanlarla ilgili son olarak şu hususlara
dikkatinizi çekmek istiyorum;
- Özellikle yılın son günlerinde alınan sabit kıymetler için
amortisman ayırırken, söz konusu kıymetin firma aktifine fiilen
girip girmediği ve kullanıma hazır olup olmadığının
sorgulanması gerekir. Örneğin; 29.12 tarihinde alınan bir
makinenin çalışması için bir platform gerekli, yani platform
oluşturulmadan makinenin işlev görmesi söz konusu değil,
veya montaj yapılması gerekli ise, bu durumda makine için bu
dönemde amortisman hesaplanması hatalı olacaktır, zira
makine henüz kullanıma hazır değildir. Aynı şekilde henüz
trafiğe çıkış ruhsatı 31.12 tarihi itibariyle hazır olmayan taşıt
alımı gibi. (Geçici plaka alınırsa hariç)
39
FİNANSAL KİRALAMA (LEASİNG)-1


4842 sayılı Kanunla 01.7.2003 tarihinden itibaren leasing
uygulaması yeniden düzenlenmiştir. VUK mükerrer
290.maddede yapılan değişiklik sonrası,kiracılar artık
finansal kiralamaya konu iktisadi kıymetin önce kullanım
hakkını aktifleştirmekte ve daha sonra da bu kıymetler
için amortisman hesaplamaktadır.
Finansal kiralamaya ilişkin muhasebe kaydının nasıl
olması gerektiğine gelirsek;
- İlgili leasing kurumunun hazırladığı ödeme planına göre
anapara tutarı (dövizli ise leasing kurumu ile yapılan
sözleşme tarihi itibariyle TL’sına çevrilir) 260-Haklar
hesabına borç kaydedilir, buna karşın anapara+faiz
tutarı ise, ödeme tarihlerine göre 301/401 hesaplara
40
alacak kaydedilir.
FİNANSAL KİRALAMA (LEASİNG)-2
Buna karşın sadece faiz tutarı ise, yine ödeme tarihlerine göre
302/402 hesaplara borç olarak kaydedilir.
 Bu hususta ilgili leasing mevzuatında bir açıklık bulunmasa
da, leasing ödemelerinden kaynaklanan faiz tutarları ile dövizli
borçlanmalarda oluşan aleyhe kur farklarının, leasing yapılan
yılın sonuna kadar olanlarının ilgili kıymetin maliyetine ilave
edilmesi Vergi İdaresi tarafından istenmektedir. Her ne kadar
bu durum VUK Mük.290.madde hükümlerine aykırı olsa da,
şimdiye kadar bu hususta Vergi İdaresi tarafından verilen
muktezalarda maliyetine (hatta kiralama süresinin bitimine
kadar oluşanların bile) ilave edilmesi gerektiği belirtilmektedir.
 Leasing ile alınan kıymetler için belirlenecek faydalı ömürler
ile diğer sabit kıymet faydalı ömürleri arasında fark yoktur.

41
PASİF HESAPLAR



MALİ BORÇLAR:
Bilançoda yer alan mali borçların en önemli kalemi
“Banka Kredi” borçlarıdır. TL cinsinden olan kredi
borçları kayıtlı değerleriyle, döviz cinsinden olan borçlar
ise MB döviz alış kurları ile değerlemeye tabi tutulurlar.
Yapılacak kur değerlemesi sonucu lehe/aleyhe oluşan
kur farkları, borcun niteliğine göre, sabit kıymet
maliyetine veya 780-Finansman Giderleri hesabına
borç/alacak olarak kaydedilir.
42



VUK 285.madde hükümlerine göre: “ mevduat veya kredi
sözleşmelerine müstenit borçlar değerleme gününe
kadar hesaplanacak faizleriyle birlikte dikkate alınır”
Yani, söz konusu kredi borçları için 31.12 tarihine kadar
işlemiş ancak, bilanço tarihi itibariyle henüz ödenmemiş
olan faizler için, DÖNEMSELLİK ilkesi gereği cari dönem
kayıtlarına, “381-Gider Tahakkukları” alacaklı hesabı
karşılığında, gider tahakkuku yapılması gerekir.
Banka kredi borçları için ilgili bankalardan mutabakat
yazıları
alınmalı
ve
muhasebe
kayıtlarıyla
karşılaştırmalar mutlaka yapılmalıdır.
43


KREDİ FAİZLERİNİN GİDER KAYDI:
Kredilere ilişkin olarak ödenen faizler, bazı durumlarda
doğrudan 780 hesaba gider olarak kaydedilmekte, bazı
durumda ise sabit kıymet alımlarıyla ilgili olduğu için ilk
yıl ilgili kıymetin maliyetine ilave edilmektedir. Yatırım
kredilerine ilişkin olarak ödenen faizler ise, yatırımın
tamamlanıp firma aktifine alınış tarihinin dönem sonuna
kadar (aktifleştirme işlemi örneğin: 25.7’de olsa bile 31.12’ye kadar
ödenen veya tahakkuk yapılan tüm faizler maliyete eklenir) olan
kısmının 258 hesaba, bundan sonraki dönemlere isabet
eden kısmının ise doğrudan gider yazılması mükelleflerin
tercihine bırakılmıştır.
44

TİCARİ BORÇLAR:
Ticari borçlar vadelerine göre kısa ve uzun vadeli olmak
üzere 2 bölümde değerlendirilir.
 - Satıcı Borçları (320/420 hesaplar)
 - Finansal Kiralama Borçları (301-302/401-402 hesaplar)
 - Borç Senetleri (321/421 hesaplar)
 - Alınan Depozito ve Teminatlar (326/426 hesaplar)
 -Diğer Ticari Borçlar (329/429 hesaplar)
 Yukarıda sayılı hesap kalemlerinde mevcut TL cinsinden
borçlar kayıtlı değerleriyle, dövizli ve dövize endeksli
borçlar ise MB döviz alış kurları ile değerlemeye tabi
tutulurlar. (VUK 285.madde)
45

BORÇ VE ALACAK SENETLERİ İÇİN
REESKONT UYGULAMASI-1


Hesap dönemi sonu itibariyle henüz vadesi gelmemiş
borç ve alacak senetleri için reeskont yapılabilir. Alacak
senetlerini reeskonta tabi tutanlar, mutlaka borç senetleri
için de reeskont yapmak zorundadırlar. Reeskont söz
konusu senet üzerinde belirtilen bir faiz oranı varsa o
oran üzerinden, yoksa Merkez Bankası avans
işlemlerinde uygulanan faiz oranı olan %19 (12.6.2009
tarihinde değişen) üzerinden hesaplanır.
Reeskont hesaplaması iç ıskonto formülü ile yapılır.
- Nominal Değer x Faiz Oranı x Gün Sayısı
36.000 + (Faiz Oranı x Gün Sayısı)
46
BORÇ VE ALACAK SENETLERİ İÇİN
REESKONT UYGULAMASI-2


Dövizli borç ve alacak senetlerinde, reeskont tutarı önce
dövizli bedel üzerinden hesaplanır, daha sonra bu tutar
kur değerlemesine tabi tutularak reeskont tutarına
ulaşılır.
Örnek Reeskont Hesaplaması:
- Senet Vadesi : 15.03.2010 (Alacak senedi)
- Senet Tutarı : 100.000 TL.
- Reeskont Faiz Oranı : %19
100.000 x %19 x 74 gün = 3.758,75 TL. olarak bulunur.
36.000 + (19 x 74)
47
BORÇ VE ALACAK SENETLERİ İÇİN
REESKONT UYGULAMASI-3


Reeskont uygulaması ancak senetler için yapılabilir. Ne
yazık ki günümüzde vadeli çek sisteminin daha yaygın
olmasına karşın, Vergi İdaresi tarafından vadeli alacak
ve borç çeklerinin reeskontu kabul edilmemektedir. Bu
konuda Danıştay Vergi Daireleri Genel Kurulu kararları
da vadeli çeklerin reeskontunu kabul etmemektir.
Cari dönemde alacak senetleri için hesaplanan ve
muhasebe kayıtlarına “657-Reeskont Faiz Gideri “ olarak
kaydedilen reeskont tutarı, bir sonraki yılda iptal edilerek
“647-Reeskont Faiz Geliri” hesabına gelir yazılarak kayıt
kapatılır.
48
REESKONT MUHASEBE KAYITLARI
Cari Dönem Kaydı :31.12.2009
 657-Reeskont Faiz Gid………: 3.758,75
122-Alacak Senetleri Reesk….: 3.758,75
(Alacak senetleri reeskont hesaplaması)
Gelecek Yıl Reeskont İptali: 01.01.2010
122-Alacak Senetleri Reesk…..: 3.758,75
647-Reeskont Faiz Geliri: 3.758,75
(2009 yılı reeskont iptali)
49
AVANS HESAPLARI-1



340/440 ALINAN SİPARİŞ AVANSLARI:
Belirli veya belirsiz bir iktisadi kıymeti veya hizmeti belli
bir zamanda belli bir kişi veya kurumdan almak veya
satmak amacıyla, alım-satım bedeline mahsuben verilen
tutarlar AVANS olarak nitelenir.
TL cinsinden olan avanslar kayıtlı değerleriyle, döviz
cinsinden olan avanslar ise, daha önceki slaytlarımızda
da ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, 3 farklı yöntemden
birisi (bize göre 3.yöntem) kabul edilerek değerlemeye
tabi tutulur.
50
AVANS HESAPLARI-2

Uzun süre avans hesaplarının (159-259-340-349
hesaplar) hareketsiz kalması ve bu hususta olası bir
vergi incelemesinde, işletme sahipleri tarafından
inceleme elemanlarına makul ve mantıklı bir cevap
verilememesi, firmalar bakımından sıkıntı yaratacaktır.

Bu nedenle özellikle yıl sonu kayıtları kapanmadan, söz
konusu avans hesaplarının incelenerek, mal veya hizmet
teslimi tamamlananları için gerek satış faturasının
düzenlenmesi, gerekse alış faturalarının karşı taraftan
istenerek, hesapların kapatılması gerekir.
51
DİĞER BORÇLAR


Firmaların faaliyetleriyle ilgili olan ancak herhangi bir
ticari muamele sonucu oluşmayan kısa ve uzun vadeli
borçlar, mali tablolarda “Diğer Borçlar” hesap grubu
altında izlenirler.
Bunlar;
- Ortaklara Borçlar (331 ve 431 hesaplar)
- İştiraklere Borçlar (332 ve 432 hesaplar)
- Bağlı Ortaklıklara Borçlar (333 ve 433 hesaplar)
- Personele Borçlar (335 ve 435 hesaplar)
Diğer borçlar hesap grubu içerisinde yer alan ve özelliği
itibariyle en önemli hesap “ Ortaklara Borçlar” hesabıdır.
52
ORTAKLARA BORÇLAR-1
Ortaklara
borçların
değerlemesinde
ticari
borç
değerleme ölçüleri geçerli olup, TL cinsinden borçlar
kayıtlı değerleriyle, döviz cinsinden olan borçlar ise,
Merkez Bankası döviz alış kurları ile değerlemeye tabi
tutulurlar ve değerleme sonucu oluşan kur farkları
646/656/780 no’lu gelir/gider hesaplarına kaydedilir.
 Ortaklara
borçların örtülü sermaye ve transfer
fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı açısından
ayrıca ele alınması gerekir.
 KVK Md.11/1-b maddesinde; örtülü sermaye üzerinden
hesaplanan veya ödenen faiz, kur farkı ve benzeri
ödemelerin, kurum kazancının tespitinde gider olarak
53
ORTAKLARA BORÇLAR-2
(ÖRTÜLÜ SERMAYE)
- dikkate alınmayacağı hüküm altına alınmıştır. Örtülü
sermayeye ilişkin düzenleme de K.V.K. 12 nci
maddesinde “Kurumların ortaklarından veya ortaklarla
ilişkili olan kişilerden doğrudan veya dolaylı olarak temin
ederek, işletmede kullandıkları borçların, hesap dönemi
içinde herhangi bir tarihte kurumun öz sermayesini aşan
kısmı” şeklinde tanımlanmıştır.
 Öz Sermaye V.U.K.’nun 192.maddesi doğrultusunda;
bilanço aktif toplamı ile borçlar arasındaki fark olup, bu
durumda “ÖZ SERMAYE” kurumun V.U.K uyarınca
tespit edilmiş hesap dönemi başındaki öz sermayesidir.
54
ORTAKLARA BORÇLAR-3
(ÖRTÜLÜ SERMAYE)





Örtülü sermayenin varlığı için aşağıdaki unsurların varlığı
aranır;
Borçlanma, kurumların ortaklarından veya ortaklarla
ilişkili kişilerden temin edilmelidir.
Borçlanma, kurum öz sermayesinin 3 katını aşmalıdır.
Alınan borç ilgili dönemde işletme bünyesinde
kullanılmalıdır.
Müşavirlik olarak bizim tavsiyemiz; şayet şirket
ortaklarının firmadan alacakları varsa ve bu tutarlar da
firma tarafından ödenemeyecekse, bir an önce
sermayeye eklenmesi yönündedir.
55
GİDER TAHAKKUKLARI



Cari döneme ait olup, henüz ödemesi yapılmamış olan
giderler, dönem kazancının tespitinde dikkate alınmak
üzere tahakkuk ettirilerek 381/481 no’lu hesaplara
kaydolunur.
Bu giderler: genellikle Aralık-… dönemine ait olan ancak,
ödemeleri Ocak-…. ayı içerisinde yapılacak elektrik, su,
telefon, doğal gaz vb. unsurlardan oluşmaktadır.
Söz konusu gider ve maliyet unsurları dönemsellik ilkesi
gereğince, tahakkukları yapılarak 381/481 no’lu alacaklı
hesaplar karşılığında ait oldukları gider veya maliyet
hesaplarına intikal ettirilmelidir.
56
GÖTÜRÜ İHRACAT GİDERİ
UYGULAMASI-1


G.V.K Md.40/1’de yapılan tanımlama ile; ihracat, yurt
dışında inşaat, onarma, montaj ve taşımacılık
faaliyetlerinde bulunan mükellefler” yurt dışında yapmış
oldukları ve fatura veya fatura yerine geçen belgeler ile
belgelendiremedikleri giderlerinin FOB ihracat bedelinin
binde beşine (%0,5) kadar olan kısmını, götürü ihracat
gideri olarak kayıtlarına yansıtabilirler.
Götürü ihracat giderini kayıtlara alabilmek için öncelikle
bu ödemelerin yıl içerisinde yurt dışında yapılmış olması
veya çıkışının yapılmış olması gerekir.195 seri no’lu
GVK Genel Tebliği’nde öz kaynaklarda bir azalma
olması gerektiği belirtilmekse de, konuyla ilgili olarak57
GÖTÜRÜ İHRACAT GİDERİ
UYGULAMASI-2
- son zamanlarda çıkan Danıştay kararlarında böyle bir
azalmaya gerek bulunmadığı belirtilmektedir.
 Her ne kadar adı üzerinde götürü gider de olsa, bu
hususta Müşavirlik olarak bizim tavsiyemiz; yıl içerisinde
gerek şirket ortakları, gerekse yönetici konumunda
bulunan kişilerin gerçekleştirmiş oldukları yurtdışı
seyahatlerde,
kendilerine
şirketin
DTH
banka
hesaplarından çıkış yapılması ve seyahat dönüşünde de
söz konusu çıkış tutarının bir tutanakla, seyahat
sırasında muhtelif harcamalardan kaynaklandığına dair
bir not düşülerek, ilgili kişiler tarafından imza altına
alınmasıdır.
58
DÖNEM SONUNA MAHSUS
DİĞER ÖZELLİKLİ DURUMLAR-1


Fiili ihraçları (ihraç malının yurdu terk tarihi) sonraki yıla
sarkan ihracat tutarları, bir sonraki dönem gelirleri
içerisinde yer almalıdır. Bu hususta şöyle bir kayıt
yapılabilir; söz konusu ihracat malları 152/153
hesaplardan “155-Gümrük Sahasında Bekleyen Mallar “
hesabına alınabilir.
İlke olarak cari hesap dönemi içerisinde ödenmeyen
SSK primleri gider yazılamaz. (SGK Md.88) Bunun tek
istisnası, Aralık…. dönemine ait olup, vadesi bir sonraki
yıl Ocak…. dönemi olan ve fiilen ödenen SSK primleridir.
Hesap döneminde ödenmeyen SSK prim tutarları ilgili
gider veya maliyet hesaplarından çekilerek 180/280 no.lu
59
DÖNEM SONUNA MAHSUS
DİĞER ÖZELLİKLİ DURUMLAR-2
- hesaplara alınmalı ve ödendiği dönemde ise bu
hesaplardan çekilerek ilgili gider/maliyet hesaplarına
intikal ettirilmelidir. (174 no’lu GVK Tebliği)
 Yapılan ihracatlar nedeniyle, yurt dışı firmalara fatura
karşılığı ödenen ihracat komisyonları ve reklamasyon
faturaları gider olarak yazılabilir. Vergi İdaresi tarafından
verilen bazı muktezalarda; ihracat bedelinin %8’ini aşan
komisyon ödemelerinin incelenebileceği belirtilmektedir.
Komisyon
ve
reklamasyon
ödemelerinin
gider
yazılabilmesi için, yıl sonuna kadar ödeme şartı
bulunmamakla birlikte, makul bir süre içerisinde
ödenmesi beklenir.
60
DÖNEM SONUNA MAHSUS
DİĞER ÖZELLİKLİ DURUMLAR-3

Firmalarda hesap döneminin son ayına ait ( hesap dönemi
takvim yılı olan firmalarda Aralık dönemi gibi) KDV
beyannamesinin verilmesi sonrası,bazı nedenlerden
dolayı geciken ve firmaya geç intikal eden gider ve/veya
maliyet faturalarının olduğu bilinen bir gerçektir. Bu
durumda VUK Md.219/b hükümleri uyarınca 45 günlük
kayıt zamanı içerisinde gelen faturalar KDV dahil tutarları
ile ( zira bu durumda KDV indirilemeyen KDV niteliğine
dönüşmektedir)
kayıtlara intikal ettirilebilir. 45 günlük
süreden sonra gelen faturalar ise, KDV dahil tutarlarıyla
birlikte ancak Kurumlar Vergisi beyannamesinde “ Diğer
İndirimler” satırında ve ayrıca bir dilekçe ile açıklama61
DÖNEM SONUNA MAHSUS
DİĞER ÖZELLİKLİ DURUMLAR-4
- yapılmak kaydıyla, gider olarak dikkate alınabilir. Bu
şekilde yapılan işlem sonrası, bir sonraki yıl kayıtlarında
söz konusu faturalar “681-Önceki Dönem Gider ve
Zararları” hesabına kaydedilir ve mali kârın tespiti
sırasında ise KKEG olarak değerlendirilir.
 Aynı şekilde yine kayıt süresi geçtikten sonra gelir
yazılması unutulan bir durum söz konusu olursa, gelir
tutarı da Kurumlar Vergisi beyannamesi üzerinde
“İlaveler” satırı ile beyan edilmeli ve bir sonraki yıl
kayıtlarında ise “671-Önceki Dönem Gelir ve Karları”
hesabına gelir yazılarak bu defa mali kârın tespiti
sırasında indirim olarak dikkate alınmalıdır.
62
DÖNEM SONUNA MAHSUS
DİĞER ÖZELLİKLİ DURUMLAR-5


Bilindiği üzere ihracat bedellerinin kambiyo mevzuatı
gereği yurda döviz olarak getirilme zorunluluğu
bulunmamaktadır. Ancak bu durumda söz konusu
yurtdışı alacak tutarları sürekli olarak kayıtlarımızda açık
kalacak ve kur değerlemesine tabi tutulmak zorunda
olunacaktır.
Bazı nedenlerden dolayı ödemeleri geç yapılan elektrik,
su, telefon vb. nitelikli faturaların geç ödenmesinden
doğan gecikme zamlarının gider olarak kaydedilmesinde
bir sakınca bulunmamaktadır. Ancak amme alacağı
niteliğindeki (her türlü Vergi ve SSK prim ödemeleri gibi)
ödemelerin gecikmesinden kaynaklanan gecikme
zamları ise gider kaydedilemez. (GVK Md.41/6)
63
DÖNEM SONUNA MAHSUS
DİĞER ÖZELLİKLİ DURUMLAR-6

Grup Şirketlerinde Ortak Gider Dağıtımı:
Holding şirketler, yıl içinde yaptıkları genel idare nitelikli
giderleri, daha ziyade bağlı şirketlerinin yönetimi ve
denetimi maksadıyla yapmaktadırlar. Bu giderler yıl
içerisinde her ayın sonunda, bağlı şirketler için daha
önceden belirlenmiş bazı kriterler doğrultusunda Holding
şirket tarafından kendilerine fatura edilmelidir.Holding şirket
tarafından verilen muhtelif hizmetlerin, bağlı şirketler
tarafından gider yazılabilmesi için mutlaka hizmet işlemi
gerçekleşmiş olmalıdır.
64
DÖNEM SONUNA MAHSUS
DİĞER ÖZELLİKLİ DURUMLAR-7


-
Kesilen faturalar ayrıntılı olmalı ve verilen hizmetlerin
türü ve tutarları ayrı olarak yer almalıdır.
Ayrıca 1no’lu “Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü
Kazanç Dağıtımı” hakkındaki Genel Tebliğ hükümleri
doğrultusunda, grup içi hizmetlerle ilgili olarak;
Hizmetin fiilen sağlanıp sağlanmadığı,
Hizmeti alan şirketin böyle bir hizmete ihtiyacı olup
olmadığı,
Hizmet bedelinin emsallerine uygunluk ilkesine uygun
olup olmadığı hususlarının da ayrıca irdelenmesi gerekir.
65
DÖNEM SONUNA MAHSUS
DİĞER ÖZELLİKLİ DURUMLAR-8


BAĞIŞ VE YARDIMLAR:
Bağış ve Yardımlar; gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri
tarafından beyanname üzerinden indirim konusu
yapılabilecek bağışlar, direkt gider olarak dikkate
alınabilecek bağışlar ile özel kanunlar uyarınca direkt
gider veya indirim yapılabilecek bağış ve yardımlar
olarak 3 başlık altında tanımlanabilmektedir.
Bağış ve yardımlarla ilgili olarak ekte ayrıntılı bir tablo
mevcut olup, ayni olarak yapılan bağış ve yardımlara
ilişkin alınan faturalarda yer alan KDV indirim konusu
yapılamaz, söz konusu KDV dahil tutar bağış ve yardım
gideri olarak dikkate alınmalıdır.
66
DÖNEM SONUNA MAHSUS
DİĞER ÖZELLİKLİ DURUMLAR-9

5904 sayılı Kanunla ,03.07.2009 tarihinde yürürlüğe
giren hükme göre; Türkiye Kızılay Derneğine makbuz
karşılığı yapılan nakdi bağış ve yardımların tamamı,
Kurumlar Vergisi beyannamesinde ayrıca gösterilmek
şartıyla indirim yapılabilecektir. Ayni yardımlar ise indirim
konusu yapılamayacaktır.

Ekte yer alan tabloda; yapılabilecek tüm bağış ve
yardımlar, indirim şartları ve usulleri de belirtilmiş olarak
yer almaktadır.
67
DÖNEM SONUNA MAHSUS
DİĞER ÖZELLİKLİ DURUMLAR-10


V.U.K.’nun
220.maddesinde
tanımlandığı
üzere;
yevmiye defteri ile envanter defterinin tasdiki zorunludur.
Bunun dışında kalan ve işletmelerin kullanmış oldukları
defter-i kebir, yönetim kurulu karar defteri, damga vergisi
defterlerinin tasdiki zorunlu değildir. Buna karşın söz
konusu defterlerin Türk Ticaret Kanunu hükümleri
doğrultusunda tasdik ettirilmeleri gerekir zira, herhangi
bir şekilde yargıya intikal etmiş olaylarda, söz konusu
defterlerin delil olarak kabul edilebilmesi için, onaylanmış
olması aranmaktadır.
VUK 221.madde gereği defterlerin, kullanılacağı yıldan
önceki son ayda (hesap dönemi takvim yılı olan mükelleflerde
Aralık ayında) noter tarafından onaylanması gerekir.
68
DÖNEM SONUNA MAHSUS
DİĞER ÖZELLİKLİ DURUMLAR-11


Bunun yanı sıra, işletmelerin kullanmakta oldukları ve
noter tarafından da onaylanmış defterlerinden, Yevmiye
Defterinin kapanan hesap döneminden bir sonraki ay
sonuna kadar (takvim yılı olanlar için Ocak ayı), envanter
defterinin ise üçüncü ay sonuna kadar (takvim yılı olanlar
için Mart ayı) “Görülmüştür” onaylarının yapılması, Türk
Ticaret Kanunu 70.madde hükümlerine göre zorunludur.
Yukarı bölümde de bahsedildiği üzere, söz konusu
kapanış tasdiklerinin yaptırılması, defterlerin olası bir
ihtilaf halinde delil kabiliyetini artırmaktadır.
Müşavirlik olarak bizim tavsiyemiz; kullanılacak olan tüm
defterlerin her yıl yeniden tasdik ettirilmesi yönündedir.
69
DÖNEM SONUNA MAHSUS
DİĞER ÖZELLİKLİ DURUMLAR-12

-
V.U.K.nun 229 ve devamı olan maddelerinde, fatura ve
fatura yerine geçen vesikaların tanımı yapılmış; buna
göre
Fatura,
Perakende Satış Belgesi,
Sevk İrsaliyesi,
Müstahsil Makbuzu,
Gider Pusulası ile yetkili matbaa veya noter vasıtasıyla
onaylanmak suretiyle kullanımı mümkün olan diğer
vesikalar
kıymetli
evrak
olarak
tanımlanmıştır.
Dolayısıyla söz konusu vesikaların işletmeler tarafından
envanterinin yapılması, takibi bakımından önemlidir.
70
DÖNEM SONUNA MAHSUS
DİĞER ÖZELLİKLİ DURUMLAR-13

ISKONTO VE CİRO PRİMLERİ İLE DİĞER TEŞVİKLER:

İşletmelerin hesap dönemi sonunda yıl içerisinde
gerçekleştirmiş oldukları alım ve satımlar için alış ve satış
ıskontoları gündeme gelmektedir. Gerek K.V. gerekse G.V.
matrahının tespitinde tahakkuk ilkesi ve dönemsellik prensibi
gereğince, ilgili alış ve satış ıskontolarının ait olduklara hesap
döneminde gelir/gider yazılmaları gerekmektedir. Bunun için
de söz konusu alış ıskonto faturalarının alınması, satış
ıskonto faturalarının da karşı tarafa düzenlenerek kayıtlara
intikal ettirilmesi gerekmektedir. Kapanan hesap dönemine
ilişkin olmakla birlikte, Kurumlar Vergisi beyannamesi
verilinceye kadar firmaya intikal eden teşvik primi, KDV
desteği vb. gelirlerin de beyannameye dahil edilmesi gerekir.
71
KOBİ BİRLEŞMELERİ-1
03.07.2009 tarih 27277 sayılı R.G.’de yayımlanarak
yürürlüğe giren 5904 sayılı Kanun ile “ Küçük ve Orta
Büyüklükteki İşletmelerin (KOBİ) Birleşmeleri”’ne yönelik
olarak “İNDİRİMLİ KURUMLAR VERGİSİ ORANI”
avantajı getirilmiştir.
 Hangi işletmeler KOBİ’dir ?
- TTK hükümlerine göre kurulmuş,
-2008/Aralık dönemi itibariyle verilen aylık SSK prim
bildirgesine göre çalışan sayısı 10 ila 250 arasında olan,
-2008 yılı net satışlar veya aktif toplamı 25 Milyon TL’yi
aşmayan işletmeler KOBİ olarak tanımlanmaktadır.

72
KOBİ BİRLEŞMELERİ-2
Tam mükellef iki veya daha fazla KOBİ’nin K.V.K.’nun
“Birleşme” başlıklı 18.maddesi doğrultusunda birleşerek
yeni bir sermaye şirketi oluşturmaları, birleşme olarak
kabul edilmektedir.
 K.V.K’na
eklenen
geçici
5.madde
hükümleri
doğrultusunda; KOBİ’lerin 31.12.2009 tarihine kadar
gerçekleştirilen birleşmeleri belli koşullar dahilinde
olursa, birleşmeden doğan kazançlar Kurumlar
Vergisinden istisna edilmektedir.
 Birleşme sonrası ise; birleşilen kurumun birleşme
işleminin gerçekleştiği hesap dönemi dahil olmak üzere 3
hesap döneminde elde ettiği kazançlar için Kurumlar
Vergisi %75 oranında indirimli uygulanacaktır.

73
KOBİ BİRLEŞMELERİ-3


KOBİ birleşmeleri sonucu 3 yıl süre ile uygulanacak olan
Kurumlar Vergisini %75’e kadar indirmeye yönelik olarak
Bakanlar Kuruluna yetki tanınmış olup, Bakanlar
Kurulu’da bu yetkisini 05.09.2009 tarih 2009/15386 sayılı
Kararname ile kullanmış ve KOBİ birleşmelerine yönelik
olarak uygulanacak Kurumlar Vergisi oranını %5 olarak
belirlemiştir.
Burada dikkat edilmesi gereken önemli bir husus;
birleşme işlemlerinde Ticaret Sicil tescil tarihi dikkate
alındığı için, birleşme işlemlerinin 31.12.2009 tarihinden
önce tamamlanması gerekmektedir.
74
TRANSFER FİYATLANDIRMASI YOLUYLA
ÖRTÜLÜ KAZANÇ DAĞITIMI-1


Geçmişte 5422 sayılı K.V.K.’da yer alan “Örtülü Kazanç”
müessesesi, bu defa 5520 sayılı yeni Kurumlar Vergisi
Kanununun 13.maddesinde “Transfer Fiyatlandırması
Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı” olarak yeniden
tanımlanmıştır.
Buna mukabil, 18.11.2007 tarih 26704 sayılı ve
22.04.2008 tarih 26855 sayılı Resmi Gazetelerde
yayımlanan “ 1 ve 2 seri no’lu Transfer Fiyatlandırması
Yoluyla
Örtülü
Kazanç
Dağıtımı”
Genel
tebliğlerinde;Kurumlar Vergisi Beyannamesine ek olarak
75
TRANSFER FİYATLANDIRMASI YOLUYLA
ÖRTÜLÜ KAZANÇ DAĞITIMI-2
- verilmesi zorunlu olan “Transfer Fiyatlandırması, Kontrol
Edilen Yabancı Kurum ve Örtülü Sermayeye İlişkin
Form” ile “ Yıllık Transfer Fiyatlandırması Raporu”
hususunda açıklamalar yapılmıştır.
 Söz
konusu
tebliğlerde
yapılan
açıklamalar
doğrultusunda; kimlerin yıllık rapor hazırlaması gerektiği
belirtilmiştir. Bunlar;
- Büyük Mükellefler Vergi Dairesine kayıtlı mükellefler,
- Serbest Bölgelerde faaliyet gösteren tüm Kurumlar
Vergisi mükellefleri: 2008 yılından başlayarak ve devam
eden yıllar içinde sadece yurt içi ilişkili işlemleri için,
76
TRANSFER FİYATLANDIRMASI YOLUYLA
ÖRTÜLÜ KAZANÇ DAĞITIMI-3
-
Diğer tüm Kurumlar Vergisi mükellefleri ise, hesap
dönemleri içindeki yurtdışı ilişkili işlemleri için ve 2008
yılından itibaren de serbest bölgelerdeki şube ve ilişkili
kişiler ile yurt dışı şubelerle olan ilişkili işlemleri için
RAPOR HAZIRLAMAK zorundadırlar.

Hazırlanan raporun herhangi bir yere herhangi bir tarihte
verilmesi
söz
konusu
olmayıp,
ancak
hazır
bulundurulması ve incelemeye yetkili kişilerce talep
edilmesi halinde kendilerine sunulması gerekmektedir.
77
TRANSFER FİYATLANDIRMASI YOLUYLA
ÖRTÜLÜ KAZANÇ DAĞITIMI-4

Sonuç
olarak;
söz
konusu
rapor
hazırlama
yükümlülüğünün 2007 hesap döneminden itibaren
olması ve geçmişe yönelik olarak bazı bilgi ve belgelere
ulaşmada yaşanabilecek sıkıntıların da olabileceği
düşünüldüğünde, rapor hazırlama yükümlülüğünde olan
mükelleflerin bir an önce söz konusu raporu
hazırlamaları ve istenildiği anda ibraz edilmek üzere
saklamalarında fayda bulunmaktadır.
78
YATIRIM İNDİRİMİNDE
SON DURUM-1


Bilindiği üzere, geçtiğimiz günlerde Anayasa
Mahkemesi “Yatırım İndiriminde Süre Sınırlaması”
başta olmak üzere bazı kanun maddelerinin iptaline
karar vermiştir.
Buna göre; GVK’nun 69 uncu maddesinin son
fıkrasında yer alan “sadece 2006,2007 ve 2008
yıllarına ait”
ibaresi iptal edilmiş ve suretle
yararlanılamayan yatırım indirimindeki 3 yıllık süre
sınırlaması ortadan kaldırılmış olmaktadır.
79
YATIRIM İNDİRİMİNDE
SON DURUM-2


Bunun
yanı
sıra,
5479
sayılı
Kanun’un
15.maddesinin (2) numaralı bendine yer alan “2”
rakamının iptaline de karar verilmiş olup, buna göre
de G.V.K. Mülga 19.maddesinin yürürlükten
kaldırılma tarihi, 5479 sayılı Kanun’un yayımlanma
tarihi olan 08.04.2006 tarihi olmaktadır.
Bu durumda mükelleflerin 01.01.2006-08.04.2006
tarihleri
arasında
yapmış
oldukları
yatırım
harcamaları; 01.01.2006 tarihinden önce başlayan
yatırımlarla ilgisi bulunmasa dahi yatırım harcaması
olarak kabul edilip yatırım indiriminden yararlanır
hale gelmiştir.
80
YATIRIM İNDİRİMİNDE
SON DURUM-3

Sonuç olarak; Anayasa Mahkemesinin gerekçeli
kararının
Resmi
Gazetede
yayımlanarak
yürürlüğe girmesi gerektiğinden, gelişmelerin
takip edilmesinde ve bu hususta Vergi İdaresinin
açıklamalarının
beklenilmesinde
fayda
bulunmaktadır. 2009/4.dönem geçici vergi
beyanname süresine kadar gerekçeli kararın
yayımlanacağını düşünüyoruz, aksine bir
durumda isteyenler geçici vergi beyannameleri
ihtirazı kayıtla vermelidir.
81
5811 SAYILI
VARLIK BARIŞI HAKKINDA-1

22.11.2008 tarih 27062 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan
5811 sayılı Kanunun amacı; gerçek ve tüzel kişilere ait olup
yurt dışında bulunan para, döviz, altın, menkul kıymet ve diğer
sermaye piyasası araçlarının ekonomiye kazandırılması ve
taşınmazların kayda alınması ile yurt içinde bulunan ancak
işletmelerin öz kaynakları içinde yer almayan bu türden
varlıkların sermaye olarak konulmak suretiyle işletmelerin
sermaye yapılarının güçlendirilmesini sağlamaktır.

İlgili Kanun; para, döviz, altın, menkul kıymet ve diğer
sermaye piyasası araçları ile taşınmazların yurda getirilmesi
veya beyan üzerine kayda alınmasına ilişkin usul ve esasları
kapsamaktadır.
82
5811 SAYILI
VARLIK BARIŞI HAKKINDA-2

Gerçek veya tüzel kişilerce 01.10.2008 (5917 sayılı
Kanunun yürürlüğünden sonra beyanda bulunanlar için bu tarih
01.06.2009’dur) tarihi itibariyle yurt dışında sahip olunan ve

kapsama giren varlıkların, son uzatmalar sonucu en geç
31.12.2009 tarihine kadar bildirim ve beyanının
yapılması gerekmektedir.
01.06.2009 tarihi itibariyle sahip olunan ve yurt dışında
bulunan para, döviz, altın,menkul kıymet ve diğer
sermaye
piyasası
araçlarının
Türkiye’ye
getirilmesi/transfer edilmesi ile varlığı kanaat verici bir
belgeyle
ispat edilen taşınmazların bildirim/beyan
edilerek üzerinden %2 oranında vergi ödenecektir.
83
5811 SAYILI
VARLIK BARIŞI HAKKINDA-3



Öte yandan; Türkiye’de bulunan ancak 01.06.2009 tarihi
itibariyle işletmelerin öz kaynakları içerisinde yer
almayan söz konusu varlıkların beyan edilerek üzerinden
%5 oranında vergi ödenmesi gerekmektedir.
Bildirim ve beyan 2 şekilde olmaktadır.
Vergi Dairesine başvuru,
Banka veya aracı kurumlara başvuru
Yıllık Gelir veya Kurumlar Vergisi beyannamelerini
elektronik ortamda vermek zorunda olanlar, beyanlarını
da elektronik ortamda yapmak zorundadırlar.
84
5811 SAYILI
VARLIK BARIŞI HAKKINDA-3


Vergi İncelemesi bulunan mükelleflerin ise; 01.01.2008
tarihinden önceki dönemlerle ilgili olarak 19.06.2009
tarihinden önce başlayan vergi incelemeleri sonucu
bulunacak matrah farkları için 5811 sayılı Kanun
kapsamında beyan edilen ya da bildirilen tutarların
mahsup imkanı bulunmamaktadır.
Vergi Dairelerine beyan edilen varlıkların değerleri
üzerinden, vergi dairelerince %2 ve %5 (Yurtiçi ve
Yurtdışı) oranında vergi tarh edilecek ve izleyen ayın
sonuna kadar da ödenecektir. Bankalara veya aracı
kurumlara yapılan bildirimlerde ise söz konusu vergiler
ilgili kurumlar tarafından sorumlu sıfatıyla yapılacaktır.
85
5811 SAYILI
VARLIK BARIŞI HAKKINDA-4
Gerek yurtdışında gerekse Türkiye’de bulunan varlıkların,
vergi dairelerine beyan edilmesi ile banka ve aracı kurumlara
bildirilmesinde ya da yasal defterlere kaydedilmesinde, bu
varlıkların rayiç bedelinin TL karşılığı esas alınacaktır.
 Rayiç bedel ise; söz konusu varlıkların sahiplerince bildirim
veya beyan tarihi itibariyle belirlenen alım-satım bedeli olup,
bu bedelin gerçek değerini yansıtması beklenir.
 Müşavirlik olarak bu husustaki tavsiyemiz; örneğin taşınmaz
söz konusu ise mahkeme marifetiyle değer tespitinin
yaptırılması veya ekspertiz raporu hazırlatılması şeklindedir.
 Döviz ve döviz cinsinden varlıklarda T.C.Merkez Bankası
döviz alış kurları dikkate alınarak bulunan TL değerleri beyana
ve bildirime konu edilecektir.

86
113 NO’LU KDV GENEL TEBLİĞİ HK. (1)

-
-
07.12.2009 tarihinde yayımlanan 113 seri no’lu KDV
Genel Tebliğinde yer alan bazı hususlara dikkatinizi
çekmek istiyoruz.
Bakanlıkça onaylı sinematografik eserlere ilişkin yabancı
yapımcılar tarafından satın alınan mal ve hizmetler için
ödenen KDV’nin film yapımcılarına iadesine yönelik
açıklama yapılmıştır.
Başbakanlık merkez teşkilatına yapılacak binek otomobil
satışlarına KDV istisnası getirilmiştir.
5561 ve 3797 sayılı Kanunlara göre kurulan öğrenci
yurtları tarafından ilgili dönemdeki kapasitelerinin
%10’unu geçmemek üzere, bedelsiz olarak verilen yurt
hizmetlerine KDV istisnası getirilmiştir.
87
113 NO’LU KDV GENEL TEBLİĞİ HK. (2)
03.07.2009 ve izleyen tarihlerde bina inşaat ruhsatı almış olan
konut yapı kooperatiflerinin üyelerine yapacakları konut
teslimlerinde daha önce belirlenmiş oranlarda (net 150 m2’yi
aşmayanlar için %1, aşanlarda ise %18) KDV hesaplanması
gerektiği ve dolayısıyla kooperatif adına KDV mükellefiyeti
tesis ettirilmesi gerektiği açıklanmıştır.
- Bina inşaat ruhsat tarihi 03.07.2009’dan önce olan
Kooperatiflerde ise KDV istisnası uygulamasına devam
edilecektir.
- Tebliğde yer alan ve özellikle hizmet ihracı yapan firmaları
yakından
ilgilendiren
konuda
ise;
hizmet
ifasının
gerçekleştirildiği ve faturanın düzenlendiği dönemde beyanı
yapılacak ancak, KDV iadesi talebinde bulunulacak ise hizmet
-
88
113 NO’LU KDV GENEL TEBLİĞİ HK. (3)
bedelini içeren döviz ne zaman Türkiye’ye getirilirse, iadenin
de o dönemde yapılacağı belirtilmektedir. Bu durum bir süredir
bu hususta büyük sıkıntı yaşayan ve hizmet ihracı yapıp iade
talebinde bulunmayan firmaları oldukça rahatlatmıştır.
- Hava taşımacılığında uygulanan yolcu servis ücretlerinin
KDV’si hususunda ise, söz konusu hizmet bedelinin KDV’den
istisna edilebilmesi için 100 TL’nin üstünde olması ancak
söz konusu tutarın kişi başına mı? Yoksa kalkan uçaktaki
yolcu başı ücretlerin toplamı mı olduğu konusundaki
tereddüt ortadan kaldırılmıştır. Buna göre; 100 TL’lik
haddin, her bir uçaktaki yolculardan alınan servis ücretleri
toplamı dikkate alınarak değerlendirileceği belirtilmiştir.
-
89
113 NO’LU KDV GENEL TEBLİĞİ HK. (4)
Diplomatik personele yapılan teslim ve hizmetlerle ilgili KDV
istisnası
uygulaması
01.01.2010
tarihinden
itibaren
değiştirilmiştir. Belirlenen yeni uygulamaya göre; diplomatlara
KDV’li olarak mal veya hizmet verilmesi, diplomasi
mensubunun takvim yılının 3’er aylık dönemleri itibariyle
vereceği iade talep formlarına göre KDV iadesi yapılması
yönünde olacaktır.
 Tebliğde yer alan bir başka husus ise, Müşavirliğimize göre
oldukça anlamsız ve KDV’nin ruhuna aykırı olan; kullanım
süresi geçtiği veya kullanılamayacak halde olduğu için imha
edilen mallarla ilgili yüklenilen KDV’nin indirim iptalinin
yapılmasının istenmesi yönündedir.

90
113 NO’LU KDV GENEL TEBLİĞİ HK. (5)
Yani söz konusu mallar zayi olarak değerlendirilip, yüklenilen
KDV’nin iptali istenmektedir. Bu hususta Vergi İdaresinin
düşüncesini anlayabilmek oldukça zordur. Zira K.D.V.K.
Md.30/a’da açıklanan zayi kavramı ile söz konusu duruma
ilişkin oluşan kayıp aynı şey değildir. Birisinde ortadan
kaybolan ve kayboluş nedeni izah edilemeyen bir durum söz
konusudur.
 Son olarak da; 2010 yılında indirimli orana tabi işlemlerde
iadesi istenen tutar için belirlenen yeni limit tutarı 13.300 TL
olarak belirlenmiştir. Bu tutar 2009 yılı için 13.000 TL idi. Yani
diğer bir ifadeyle, mükellefler söz konusu işlemlerle ilgili olarak
hesapladıkları iade tutarının ancak 13.300 TL’nı aşan kısmını
iade olarak alabileceklerdir.

91
VERGİ BORÇLARININ
GAYRİMENKULLE ÖDENMESİ-1



5234 sayılı Kanunun 7/b maddesiyle, 6183 sayılı Kanuna
eklenen geçici 8.maddede: çok zor durumda bulunduğu
ve ödeme güçlüğüne düştüğü İdare tarafından yapılacak
inceleme sonucu tespit edilen mükellefler borçlarına
karşılık olarak sahibi bulundukları gayrimenkulleri
devredecekler ve borçlarından kurtulacaklar.
Söz konusu borçlar 6183 sayılı A.A.T.U.H.Kanun
kapsamında sayılan tüm borçları kapsamaktadır.
Bu şekilde yapılacak müracaatlar için süre 5766 sayılı
Kanunla değiştirildiği üzere 31.12.2009 tarihinde sona
ermekte olup, bu uygulamadan yararlanmak isteyenlerin
ellerini, çabuk tutmalarında fayda vardır.
92
VERGİ BORÇLARININ
GAYRİMENKULLE ÖDENMESİ-2
Borç karşılığında devri yapılacak gayrimenkul mutlaka
borçlu kişi adına kayıtlı olacak ve üzerinde herhangi bir
nedenden dolayı kısıtlama ve haciz bulunmayacak.
Borcun tüzel kişiliğe ait olması durumunda ise, devri
yapılacak gayrimenkul tapuda tüzel kişilik adına tescil
edilmiş olmalıdır.
 Gayrimenkul olarak belirtilen kıymetlerden bina, arsa,
arazi anlaşılması gerekmektedir. (Taşınmaz olarak tapu
siciline tescil edilen kıymetler)
 Devri yapılacak gayrimenkulün değeri borcun tamamını
karşılamıyorsa, gayrimenkul için belirlenen değer belli bir
orantı dahilinde anapara+faizinden düşülecektir.

93
VERGİ BORÇLARININ
GAYRİMENKULLE ÖDENMESİ-3


Buna karşın devri yapılacak gayrimenkul için belirlenen
değer, borç tutarından fazla ise; kalan tutar mükellefe
iade edilmeyecek, ileride oluşabilecek diğer vergi
borçlarına mahsup edilecek veya ortaklık ilişkisi bulunan
veya en az 1 ortağı aynı olan mükelleflerin borçlarına
karşılık mahsup edilmesini talep edebileceklerdir.
Devri yapılacak gayrimenkulün firma adına kayıtlı olması
durumunda ayrıca KDV’de hesaplanacak be takdir edilen
değere ilave edilecektir. Bunun yanı sıra gerçek kişiler
tarafından devredilecek gayrimenkuller için KDV
uygulaması olmayacaktır.
94

Son olarak sizlere 2009 yılı için yeniden değerleme oranının %2,2
olarak belirlendiğinden bahsetmek istiyorum.

Bilindiği üzere yeniden değerleme işlemi 5024 sayılı Kanunla yürürlükten
kaldırılmış olmakla birlikte, vergi, resim harç ve bazı hadlerin
belirlenmesinde yeniden değerleme oranının kullanılmasına devam
edilmektedir. Örneğin;
Emlak vergilerine esas olan vergi değerleri her yıl yeniden değerleme
oranının yarısı kadar artırılmaktadır.
Damga Vergisi Kanununa bağlı olarak azami damga vergisi tutarı her yıl
yeniden değerleme oranında artırılır (D.V.K Madde:14)
Çevre Temizlik Vergileri her yıl yeniden değerleme oranının yarısı oranında
artırılır. (B.G.K. Mük.Md.44)
Gelir Vergisi tarifesinde yer alan gelir dilimleri her yıl yeniden değerleme
oranında artırılır. Ancak Bakanlar Kurulunun bu hususta ayrıca yetkisi olup,
bu konuda ileride Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanacak tebliğlerin
beklenmesinde fayda vardır.




95
www.cozumymm.com.tr
TEŞEKKÜRLER…….
İlhan CANLI (YMM)
Orhan ÜNLÜEROĞLUGİL (YMM)
ALİ ERDOĞAN (SMMM)
Çözüm YMM Ltd. Şti.
96
Download