Kene ve Kırım Kongo Kanamalı Ateşi *** Kırım Kongo Kanamalı

advertisement
Sevgili arkadaşlar ve dostlar bilgilerinize arz
olunur…
******KIRIM KANGO KENELERİ******
Sağlıklı günler dileğiyle….
*** Kene ve Kırım Kongo Kanamalı Ateşi ***
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA):
KKKA hastalığı ilk olarak 1944 yılında Kırım’da görülmüş ve
Kırım Kanamalı Ateşi olarak tanımlanmıştır. Daha sonra 1956
yılında Kongo’da görülen hastalığın, 1969 yılında Kırım
Kanamalı Ateşi ile aynı olduğunun farkına varılmış ve hastalık
bundan sonra bugünkü bilinen Kırım Kongo Kanamalı Ateşi
ismiyle anılmaya başlamıştır.
Kene:
Keneler evcil ve yabani hayvanlara ve insanlara yapışıp
kan emerek büyürler.
Evcil hayvanlar vasıtası ile evlerin içine kadar
gelebilirler.
KKKA virüsünün bulaşmasında Hyalomma türüne ait
keneler daha büyük bir yere sahip olmakla beraber, tüm
keneler de bu virüsü bulaştırabilir.
Hyalomma soyuna ait keneler ülkemizin de içinde
bulunduğu çok geniş bir coğrafik alanda yerleşmişlerdir.
Ülkemiz kenelerin yaşamaları için coğrafi açıdan oldukça
uygun bir yapıya sahiptir.
Kırmızı - kahverenginde yassı, oval bir dış parazittir.
Bulunduğu yerler:
Su kenarları ve otlak şeklindeki yerlerde, Çalı, çırpı ve
gür ot bulunan yerlerde,
Hayvan barınakları ve hayvanların üzerinde,
Çayırlarda yaşarlar.
Hangi kaynaklar ile bulaşabilir?
Birçok kuş ve yaban hayvanı virüse karşı dirençli iken,
virüsün yayılmasında önemli rol oynar. Keneler virüsü
enfekte hayvanlardan (küçük kemiriciler, yaban hayvanları
evcil memeli hayvanlar ve kuşlardan) alırlar.
Hastalık (Virüs bulaşması) enfekte kenelerin
ısırması ile başlamaktadır.
Keneler, insanları kan emmek amacı ile ısırmaları
sırasında virüsü bulaştırmaktadırlar.
Virüs, kene ısırmasının yanı sıra hasta hayvan ve
insanların kan, ifrazat ve dokularıyla direkt temasla da
bulaşmaktadır.
Her kene bu virüsü taşımadığından, her kene
ısırdığında bu virüs bulaşmayabilir. Kene ile temaslarda
başka virüslerde bulaşabileceğinden hassas
davranmakta fayda vardır.
Özellikle Nisan ve Ekim aylarında aktif hale geçerek
çevrelerindeki hayvanlar ve insanlarla (hayvan
barınaklarında, avcılık sırasında, piknik doğa yürüyüşü v.b.
yapılan kırsal alan gezileri sırasında ayaklara atlayarak
ve/veya tutunarak ormanlık alanlarda ağaçtan düşerek v.b.)
temas ederek derinin açık bulunan kısımlarından vücuda
dolayısı ile kan kaynaklarına ulaşırlar.
Bir süre sonra kenenin tutunduğu bölge kızarır ve kaşınır.
Eğer, kene vücut üzerinde iken tespit edilmiş ise en
yakın sağlık kuruluşuna başvurmak gerekir.
Vücuda yapışmış keneyi kesinlikle elle öldürmemek,
patlatmamak ve kenenin üzerine herhangi bir kimyasal madde
(alkol, gaz yağı gibi) dökmemek gerekir. Çünkü bu işlemler
kenenin kusmasına neden olur ve mikrobun vücuda girmesini
kolaylaştırır.
*Herhangi bir sağlık kurumuna ulaşmanın zor olduğu
durumlarda; cımbızla sağa sola oynatılarak çıkarılması daha
uygundur.
* Kenelerin kesinlikle çıplak elle öldürülmemesi ve
patlatılmaması gerekir. Çünkü kenenin taşıdığı virüsler bu
sırada da bulaşabilir.
Hastalık belirtileri:
Ateş, kırıklık, baş ağrısı, halsizlik, aşırı duyarlılık, kollarda, bacaklarda
ve sırtta şiddetli ağrı ve belirgin bir iştahsızlıkla başlar.
Bazen kusma, karın ağrısı veya ishal olabilir. İlk günlerde yüz ve
göğüste kırmızı nokta şeklinde kanama odakları ve gözlerde kızarıklık dikkati
çeker.
Gövde, eller ve ayaklar da morluklar oluşabilir.
Mide-Barsak ve İdrar yollarından kanamaklar olabilir. Bazen vajinal
kanama da olabilir
Ateş 5–12. güne kadar çıkar ve sonrasında düşmeye başlar.
Nekahat dönemi uzun sürelidir.
Ölüm olayları daha çok hastalığın ikinci haftasında (5–14 gün)
görülebilmekte ve bu oran yaklaşık % 30’ları bulabilmektedir.
İyileşme hastalığın dokuzuncu veya onuncu günlerinde
gerçekleşmektedir.
Kimler bu hastalık açısından risk
grubundadır?
Hastalık daha çok hayvancılıkla uğraşanlarda, mezbaha
çalışanlarında ve kırsal alanda yaşayanlarda görülebilmektedir.
Piknik, doğa yürüyüşü ve avcılık gibi nedenlerle kırsal
alana çıkanlar da risk altındadır.
Kuluçka süresi:
Kene tarafından ısırılma ile virüsün alınmasını
müteakip kuluçka süresi genellikle 1–3 gündür; bu süre en
fazla 9 gün olabilmektedir.
Enfekte kan, ifrazat veya diğer dokulara doğrudan
temas sonucu bulaşmalarda bu süre 5–6 gün; en fazla ise 13
gün olabilmektedir.
Tedavi:
Destek tedavisi yapılmaktadır.
Tam kan veya kan ürünleri verilerek oluşan eksiklikler
giderilir.
Hastalığın spesifik bir tedavisi bulunmamakla birlikte,
antiviral ilaçlar kullanılmaktadır.
Aşı ile korunma;
Bugün için etkili bir aşısı bulunmamaktadır.
KKKA hastalığının geçirilmesinden sonra virüse karşı
bağışıklığın ömür boyu sürebileceği belirtilmektedir.
Korunma ve mücadele yolları:
*Mümkün olduğu kadar kenelerin bulunduğu alanlardan
kaçınılmalıdır.
*Kene bulunan hayvan barınakları uygun akarisitlerle usulüne
göre ilaçlanmalıdır.
*Hayvanlardaki kenelerle mücadele edilmeli, hayvanlar kenelere
karşı ilaçlanmalı. (kene tozu v.b.)
Çalı, çırpı, su kenarı veya gür otların bulunduğu alanlara piknik veya
başka bir amaçlı gitme durumunda çıplak ayakla ve kısa giysilerle
dolaşılmamalı ve pantolon paçaları çorap içine alınmalıdır. Ayrıca dönüşte
vücut kene açısından kontrol edilmelidir. Bu tür yerlere gidildiğinde
mümkünse çizme giyilmelidir.
*Hasta olan kişilerin kullandığı malzemeler ve tuvaletler çamaşır
suyu ile dezenfekte edilmelidir.
Sonuç olarak;
Tüm bulaşıcı hastalıklarda olduğu gibi önlem almak
gereklidir. Telaşlanmanın ve gereksiz önlemlere başvurmanın,
gereksiz ilaç kullanımının yararı yoktur, hatta zararı olabilir.
Yukarıda da belirtildiği gibi kene ısırmalarında mümkün olan
durumlarda sağlık kurumuna müracaat etmek öncelikli davranış
olmalıdır.
Bir toplumun olağan durumlardaki sağlık düzeyi, olağandışı
durumlardaki sağlık sorunları ile mücadele etme gücünün
belirleyicisidir. Bu nedenle toplum sağlığına gereken önem
verilmeli ve koruyucu sağlık uygulamalarına daima özen
gösterilmelidir.
Sağlıklı günler dilerim.
N.K
nekucuk@hotmail.com
Download