Güney Afrika Yüksek Mahkemesi’nin Su Hakkı Kararı Elif Çolakoğlu∗ Özet: Afrika’nın her yerinde kullanılan ve hızla yayılan ön ödemeli su sayaçlarının kullanımının anayasal eşitliğe aykırı olduğu ve bireylerin su hakkının ihlaline yol açtığı yönünde Güney Afrika Yüksek Mahkemesi’nde geçtiğimiz $isan ayında (2008) alınan karar, bu çalışmanın temel inceleme konusunu oluşturmaktadır. Güney Afrika’nın tarihinde bir ilk olarak kabul edilebilecek olan bu karar, ayrımcılık gözetmeksizin tüm Phiri kent sakinlerine günlük temel gereksinmelerini karşılayabilecekleri yeterli miktarda su hakkını tanımakta ve bu yönüyle örnek bir karar niteliğini taşımaktadır. Anahtar Sözcükler: Ön ödemeli su sayaçları, ücretsiz su politikası, Operation Gciamnazi, su hakkı. The High Court of South Africa’s Decision for the Right to Water Abstract: The subject of this study is a decision taken by the High of Court of South Africa on April 2008 that declared that prepayment water meters, which are widely used and which are rapidly becoming widespread in South Africa, violates a constitutional guarantee of equality and a right to water. This decision, which may be accepted a first in the history of South Africa, ensures the right to water that can adequately provide daily basic needs of all the residents of Phiri and so sets an striking example. Key Words: Prepayment water meters, policy of free basic water, Operation Gciamnazi, the right to water. GĐRĐŞ Tüm bireylerin biyolojik, doğal, sosyal ve insani gereksinmelerini asgari ölçüde karşılayabilecekleri kalitede ve miktarda suyun temin edilmesi anlamına gelen su hakkının, anayasal düzeyde tanınması, su güvensizliği içinde yaşamak durumunda kalan bireyler için bir güven ortamı yaratabilmenin yanı sıra, haklarının yargı önünde korunması konusunda önemli fırsatlar sunabilecektir. Güney Afrika’da bu durumun olumlu yönde yansımasını, Phiri kenti sakinleri lehine verilen ve çalışmanın temel konusunu oluşturan kararda olduğu gibi, bazı mah- ∗ Yrd. Doç. Dr., Atatürk Üniversitesi ĐĐBF. Çağdaş Yerel Yönetimler, Cilt 18 Sayı 3 Temmuz 2009, s. 53-68. 54 Çağdaş Yerel Yönetimler, 18 (3) Temmuz 2009 keme kararlarında görebiliriz. Geçen Nisan ayında (2008) Güney Afrika Yüksek Mahkemesi’nde alınan bu karar, bu yönüyle bir örnek niteliği taşımaktadır. Davanın konusunu oluşturan ve 2003’ün sonlarında Phiri’de uygulamaya konan ön ödemeli sayaçların temel amacı, başlangıçta yörenin ve yöre sakinlerinin su ve temizlik hizmetlerini bütünüyle yerine getirmekti. Harap ve kötü durumda bir su altyapısına sahip olan ve bundan dolayı sürekli su kesintileri ile karşılaşılan Phiri kentinin sakinleri, bu sayaçları çaresizce ve isteksizce kabul etmek durumunda kalmışlardır. Ancak, zaman içinde, su hizmetlerini sağlayanların öngörülen sistemi gereği gibi yürütemedikleri ve hizmet kalitesinin düştüğü görülmüştür. Yani, yöre sakinlerinin durumlarında herhangi bir iyileşme ve ilerleme görülmemiştir. Beyazlardan oluşan toplumun varlıklı ve nüfuzlu kesimlerinin evlerine borularla ucuz bir şekilde su taşınırken, siyahilerin yoğunlukta olduğu yoksul ve savunmasız kesimler, güvenliksiz ve sağlıksız suyu içmek ya da bu hizmetleri üstlenenlere yüksek miktarlarda para ödemek durumunda kalmışlardır. Phiri’de uygulanan ön ödemeli su sayaç sisteminin kullanılmasının bir sonucu olarak, Güney Afrika Yüksek Mahkemesi’nde görülen dava, bu çalışmanın temel konusunu oluşturmaktadır. GÜEY AFRĐKA’DA Ö ÖDEMELĐ SU SAYAÇ POLĐTĐKASI Kullanımı tartışmalı olmakla birlikte, ön ödemeli bu sayaçlar yaygın olarak dünyanın birçok ülkesinde uygulanagelmektedir. Bugün Brezilya’da, Mısır’da, Malavi’de, Nijerya’da, Sudan’da, Birleşik Arap Emirlikleri’nde, Svaziland’da, Tanzanya’da, Filipinler’de, Uganda’da, Đtalya’da, Almanya’da, Đspanya’da, Fransa’da, Rusya’da, Çin’de ve Đsrail’de kullanılmaktadır. ABD’de ön ödemeli su sayaçları, su altyapısı yetersiz olan kesimlerde kullanılmakta ve kullanıcıları ise, sayaçlı su hizmetinden yararlanabilmek için uzun mesafeler katetmek durumunda kalan ve çoğunluğu göçmen işçiler olan yoksullardan oluşturmaktadır (Public Citizen, 2008). “Kartlı su sayacı” ya da “ön ödemeli su sayacı” olarak bilinen söz konusu sistem, ülkemizde de Edirne, Sinop, Đstanbul ve Ankara gibi bazı kentlerde uygulanmaktadır. Sayaç okuma, borcunu ödemeyen aboneden sayaç sökme-takma, açma-kapama, fatura hazırlanması ve dağıtılması işlemlerinin ortadan kaldırılması, eski sayaçlar olarak bilinen mekanik sayaçlardaki okuma değerlerinin bilgisayar ortamına aktarılması, tahsilatta kolaylık sağlaması, KDV’nin peşin tahsilatı, kayıp-kaçak oranlarının en aza indirilmesi sebebiyle bu sistemin seçildiği ileri sürülen (NTVMSNBC, 2008) ön ödemeli sayaçlar, daha çok birim fiyatlarının yüksekliği, halk bilgilendirilmeden mekanik sayaçlarla değiştirilmeleri, ihale yolsuzlukları gibi konularla1 gündeme gelmektedir1 “Edirne Belediye Başkanı’nın tutuklanmasına ön ödemeli elektronik sayaçlarla ilgili ihalenin neden olduğu bildirildi…”; (Gündelik, 2008); Ankara 11. Đdare Mahkemesi, borcu nedeniyle sökülen mekanik su sayaçları Güney Afrika Yüksek Mahkemesi’nin Su Hakkı Kararı 55 ler. Aynı zamanda, bu hizmet, Thabanchu, Mossel Bay, Ladismith, Cape Town, Orange Farm dahil, Güney Afrika belediyelerinde yaygın olarak yürütülmektedir. 1994’ten bu yana Güney Afrika’nın siyahi kasabalarının belediye hizmetlerini sunma biçimlerinde yapılan değişiklikler doğrultusunda, ön ödemeli su sayaçları hizmetine, Johannesburg’un en büyük kasabalarından biri olan Soweto’nun Phiri kasabasında, 2003’ün sonlarında başlanmıştır. Suyun kontrolü üzerindeki sınırlandırmaların kaldırıldığı ve su pazarlarının kurulması yönünde gayret gösterildiği bu dönemde, bu yönde güçlü reformlar yapılmıştır. Bu dönemi suyun ekonomik bir mala dönüştürüldüğü bir dönem olarak tanımlayabiliriz. Halkın katılımına ve desteğine dayanan anayasa çerçevesinde, hükümeti disiplin altına sokabilecek anayasal bir demokrasi içinde, devleti katılımcı ya da sözleşmeci bir devlete dönüştürmek amacıyla yapılan siyasi reformlarla güçlü bir siyasi yapı oluşturulmuştur (Backeberg, 2005: 111). Etkin su kullanımını gerçekleştirmek amacıyla su endüstrisi özelleştirilmeye başlanmıştır. Ancak tuhaf bir durum ortaya çıkmıştır. Anayasa, su hakkına saygı gösterme, koruma, destekleme ve gerçekleştirme görevini öncelikli olarak devlete verirken, bu temel hizmetlere ilişkin yükümlülükler kâr amacı güden şirketlere devredilmiştir. Pazar ilişkilerinin yoksul tüketicileri yetkilendirdiği ve eğittiği fikrine dayalı olarak (Harvey, 2005: 120) yapılan bu değişiklik, başlangıçta düşük gelirli kullanıcıların sorunu olarak ortaya çıkan, faturaların geç ödenmesi, borçlanma ve su kesintileri sorunlarının yarattığı maliyet artışlarından kaçınma konusunda, bu uygulamanın yönetime büyük ölçüde yarar sağlayacağı düşünülüyordu. Siyasal nitelikli yeni bir teknoloji olarak kabul edilen bu sayaçların temel amacı, bireylerin tüketime yönelik sosyal ilişkilerini yeniden biçimlendirmek ve yoksulluğu azaltmaktır. Başlangıçta, bu uygulamanın özel su şirketlerine, üreticilere ve yerel yönetimlere düzenli ve güvenli bir gelir akışı ile önemli bir ekonomi-politik avantaj sağladığı görülmüştür. (Harvey, 2005: 120-121) Ancak piyasa mekanizmasının bireysel mülkiyet söylemi içinde projelendirilen bu sayaçlar, zaman içinde ekonomik yönden belirli tüketim normlarına bağlı bir şekilde evlerin denetim altına alınabilmesinin bir yöntemi olarak yeni bir fiyatlandırma biçimine (Loftus, 2006: 1030) dönüşmüş ve yoksul toplulukların özel gereksinmelerini dikkate almayan, bireylerin tüketimini katı bir biçimde nakde dayalı olarak düzenleyen ve denetleyen bir araç (Harvey, 2005: 123) haline getirilmiştir. yerine kartlı sayaç takılmasına ve karşılığında 300 YTL bedel alınmasına ilişkin ASKĐ Yönetim Kurulu’nun 18 Mayıs 2005 tarih ve 219 sayılı kararının ilgili bendinin yürütmesini durdurmaya ilişkin ilgili kararı ile Ankara 7. Đdare Mahkemesi’nin ASKĐ’nin 10 yılını dolduran mekanik su sayaçlarının ön ödemeli sayaçlarla değiştirilmesi ve karşılığında 300 YTL alınmasına ilişkin kararı için bkz.; (Cumhuriyet, 2009); (Radikal, 2009). Ayrıca bkz.; (Köse, 2009: 5); (Milliyet, 2008). 56 Çağdaş Yerel Yönetimler, 18 (3) Temmuz 2009 AÇILA DAVALAR Kullanıcılarına ön ödeme yapmayı gerektiren ön ödemeli sayaçlar, 2000 yılının başlangıcından bu yana Güney Afrika’nın özellikle kırsal ve yoksulların ağırlıklı olduğu kentsel alanlarında kullanılmaktadır. Davaya söz konusu olan yer, Johannesburg’un güneybatısında bulunan ve Soweto’nun en eski kasabalarından biri olan Phiri’dir. Büyük ölçüde yoksul, eğitimsiz, işsiz bireylerden oluşan ve HIV/AIDS’in yaygın olarak görüldüğü kasabada, her eve ayda ortalama 1.100.00 ZAR’ın2 girdiği bilinmektedir. Phiri nüfusunun çoğunluğu, geçimini ya hükümetin yaşlılık sigortasından, ya da çocuk aylığından sağlamaktadır. Kasabanın sahip olduğu harap ve kötü durumdaki su tesisatı altyapısının, su kayıplarına yol açtığı (kasabaya giren tüm suyun %70’ten fazlası) bilinmektedir. (The High Court of South Africa, 2008: 3) “Suyu Kurtarmak” anlamına gelen ve Operation Gcinámanzi (OGM) olarak adlandırılan bir faaliyetle gerçekleştirilen ön ödemeli sayaç uygulaması, bu yetersiz düzeydeki altyapının yenilenmesi ve boşa akan suyun kurtarılabilmesi için bir önlem olarak düşünülmüştür. Beş altı yıllık bir dönemi kapsayan bir sürede kullanılabilen ön ödemeli sayaçların toplam sayısının, bugün 120.000 olduğu ifade edilmektedir. (Harvey, 2005: 123) Ancak bu sistem kuruluğundan bu yana, Phiri kent sakinlerinin, ilk 6.000 litreden sonrası için gereksinmelerini karşılayabilmeleri için ön ödemeli su satın almaları gerekmiş3 ve ön ödemeli kredileri ödeyemeyen evlerin sularının kesildiği ve bundan dolayı bireylerin haftalarca susuz kalabildikleri ve tüm ülkede, başta kolera olmak üzere, kamu sağlığını tehdit eden pek çok sorunun ortaya çıktığı görülmüştür. Hatta, Güney Afrika’nın yoksul topluluklarında yaşanan hastalıkların %80’inin bu güvenliksiz sudan kaynaklandığı söylenmektedir (Barlow - Clarke, 2003: 52). Örneğin, bu sayaçların ilk olarak 2000 yılında kurulduğu Madlebe’de (Kwazulu Natal bölgesinde) su ücretlerini ödeyemeyen yerel halk, kirlilik düzeyi yükselmiş nehirlerden gereksinmelerini karşılamaya başlamış ve bölgede 6 aydan kısa bir süre içinde kolera olaylarının yaşanması kaçınılmaz olmuştur (Monbiot, 2008; Morris, 2001: 290). Yaklaşık 100.000’den çok sayıda insanın bu durumdan etkilendiği görülmüş ve yaklaşık 260 kişinin ise, öldüğü kayıtlara geçmiştir. Madlebe’de bu sistemin uygulamasına son verilmesine rağmen, Orange Farm ve Phiri’de olduğu gibi diğer bazı bölgelerde, söz konusu sistemin uygulanmasına yapılan özelleştirmelerle birlikte devam edilmiştir. Bu durum karşısında 2006’da Phiri kasabasında yaşayan beş kişi, bu durumu yargıya taşımış ve ön ödemeli sayaç uygulamasının anayasaya aykırı 2 1 ZAR (Güney Afrika Randı), 0,106700 ABD $’a karşılık geldiğinden, 1.100.00 ZAR, 117.370 ABD $’dır.; (Finanz-Links.com, 2009). 3 Büyük toprak sahiplerine ve sanayicilere göre belirlenen yüksek fiyatlar (her metreküp için 60 Sent), mevcut sistem içerisinde zengin ve yoksul olduğuna bakılmaksızın herkes için aynıdır; (Haffajee, 1999: 26). Güney Afrika Yüksek Mahkemesi’nin Su Hakkı Kararı 57 olduğunu ileri sürerek, Johannesburg Belediyesine ve Johannesburg’un su hizmetlerinden sorumlu yönetimine karşı dava açmıştır. Davalılardan ilki, yerel yönetimdir. 1998 tarihli Belediye Yapıları Yasası’nın 117. maddesinin 12 (1) bölümüne dayanarak kurulmuş bir belediye olan Johannesburg Belediyesi’dir. Đkinci davalı, bir limited şirket olan Johannesburg Sular Đdaresi’dir. Bu şirketin tek ortağı, adı geçen belediyedir ve belediye, 1997 tarihli Su Hizmetleri Yasası’nda geçen su hizmetlerini sağlama görevini ve yetkisini bu şirkete vermiştir. Bugün bu şirket resmi kamu ortaklığı statüsünü sürdürürken, Johannesburg Kent Konseyi, Fransız kökenli Johannesburg Water Management (JOWAM) adlı çokuluslu şirket aracılığıyla Suez Lyonnaise des Eaux’un günlük yönetimini ve işletimini taşeron olarak bu şirkete vermiştir (Earle vd., 2005: 20). Diğer bir davalı ise, Su Hizmetleri Yasası doğrultusunda ulusal ölçütlerin konulması ile görevlendirilmiş olan Su Đşleri ve Ormancılık Bakanlığı’dır (The Ministry of Water Affairs and Forestry). Ayrıca, yargılama sürecinde Barınma Hakları ve Tahliyeler Merkezi (The Centre on Housing Rights and Evictions/COHRE), davanın ve dava sürecinin uluslararası ve karşılaştırmalı hukuk bağlamında yasal düzeyde kabul edilen su hakkı yönünden değerlendirilmesine yardımcı olması için söz konusu davada mahkemede müdahil (amicus curiae) olarak görev yapmıştır. Uluslararası ölçekte hükümet-dışı bir örgüt olan COHRE’nin sahip olduğu ekonomik, sosyal ve kültürel haklar yargılama programı ile, bugün su hakkı dahil olmak üzere, ekonomik, sosyal ve kültürel hakların korunması ve desteklenmesi için çalıştığı bilinmektedir. (The High Court of South Africa, 2008: 3-6) Davacılar, söz konusu uygulamaya dayalı olarak, kent sakinlerine önceden söz verilen ve yeni politikanın bir parçası olarak sunulan günlük 25 litrelik (hane başına aylık 6.000 lt.) suyun sağlanmasında, yetkililerin başarısız olduklarını öne sürmüşlerdir. Kaldı ki bu miktar su sağlansa bile, bireylerin temel gereksinmelerinin karşılanmasında bu miktarın yetersiz kaldığı da açıktır. Davacılar, kişi başına günlük en az 25 lt. ya da aylık 6.000 lt. suyu ortaya koyan Ulusal Ölçütlerle Đlgili Tüzüklerin (The $ational Standard Regulations) 3 (b) maddesinin Anayasaya aykırı ve geçersiz olduğunu ve yöre sakinlerinin günde kişi başına 50 lt. su hakkına sahip olduğunu ve sayaçlı su miktarının bireylerin gereksinme düzeylerine göre değil de, Johannesburg’un maliyetine göre oluşturulduğunu da belirtmişlerdir (The High Court of South Africa, 2008: 5). Belirlenen miktara teknokrasi tarafından karar verildiğini söyleyen Loftus, böyle bir su politikasının temel mantığının, suyun daha az tüketilmesi için çapraz sübvansiyonla, yani yoksulları zenginlerden alınan kârlarla destekleyerek sistemi yürütmeye dayandığını söylemektedir (Loftus, 2006: 1038-1039). Bu doğrultuda davacılar, adı geçen tüzüğün yanlış yorumlandığını; Anayasa’nın 27 (1) bölümünde geçen “yeterli su”yun sağlanması beklentisini karşılamadığını; ussal olarak düzenlen- 58 Çağdaş Yerel Yönetimler, 18 (3) Temmuz 2009 mediğini; en yoksul bireylerin gereksinmeleriyle örtüşmediğini; keyfi ve yetersiz olduğunu; adil ve esnek olmadığını; ve son olarak su ile temizlik ilişkisinin yeterince iyi yansıtılmadığını ileri sürmüşlerdir (The High Court of South Africa, 2008: 10-11). Buna karşın, davalılar, yoksullara ücretsiz su sağlanması konusunda bu gibi bir zorunluluklarının bulunmadığı yönünde savunma yapmışlardır. Yükümlülüklerinin sadece Su Hizmetleri Yasası’nın 10. bölümüne dayanarak yürürlüğe konan Su Hizmetleri Tarifesi Đçin Ölçünler (The Standards for Water Services Tariff) başlıklı belgede taahhüt edilen ücrete göre belirlenen miktarda suyun sağlanması olarak belirtmişlerdir. Ancak, yargıç bu noktada, Anayasa’nın 27 (1) bölümüne değinerek, herkesin yeterli miktarda suya erişime hakkı olduğunu ve 39 (1) bölümüne dayanarak Haklar Beyannamesi’nin (The Bill of Rights) yorumlanmasında mahkemelerin uluslararası hukuku dikkate alması gerektiğini belirtmiştir. Ayrıca, böyle bir gerekçenin ileri sürülmesinin davalıları haklı göstermemekle birlikte, bireylere su hizmetlerinin sağlanmasıyla yükümlü olan yönetimlerin bu gibi gerekçeleri öne sürerek sorumluluklarından kaçamayacaklarının altı çizilmiştir. Bu bağlamda yargıç, sadece imzalanıp taraf olunmamasına rağmen (Office of the United Nations High Commissioner for Human Rights, 2008), suyu, “gıda hakkı” (mad. 11) ve “sağlık hakkı” (mad. 12) kapsamında değerlendiren Uluslararası Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi’nde (The International Covenant on Economic, Social and Cultural Rights) sözü edilen iki maddenin yorumu niteliğinde olan ve su hakkını konu edinen 15 Numaralı Genel Yorum’a (General Comment No. 15) göndermede bulunmuştur. (The High Court of South Africa, 2008: 13-14) Bu yönüyle, söz konusu mahkeme kararının bireylerin suya erişim haklarının korunması yönünden öncü bir karar niteliği taşıdığı söylenebilir. Yargıcın, kararını verirken, özellikle Sözleşme’ye göndermede bulunmasının, uluslararası alanda kabul edilen su hakkının, devletler üzerindeki olumlu etkisinin açık bir yansıması olduğu ileri sürülebilir. GÜEY AFRĐKA AAYASASI’DA SU HAKKI Herkesin yeterli miktarda suya erişim hakkına sahip olduğu, 1996 tarihli Güney Afrika Cumhuriyeti Anayasası’nın (Statutes of The Republic of South Africa-Constitutional Law, 1996) 27. maddesinin 1. fıkrasının b bendinde açıkça kabul edilmektedir. Bu nedenle devletin hiçbir durumda bireylerin suya ya da toprağa erişimlerini sağlayacak yasal önlemleri almaktan kaçınmayacağının vurgulandığı 25. maddenin 8. fıkrasında geçmişe göndermede bulunularak, devletin önceleri yapılan ırka ve cinsiyete dayalı ayrımcılığın sonuçlarının düzeltilmesi konusunda yükümlülüklerinin bulunduğuna değinilmiştir. Söz konusu maddede, ayrıca, mülkiyet hakkıyla ilgili maddelerden herhangi bir sapma olması durumunda, Anayasa’nın belirlediği sınırlar çerçevesinde hareket edilmesi Güney Afrika Yüksek Mahkemesi’nin Su Hakkı Kararı 59 gerektiği de belirtilmiştir. Özcesi, bu hakla, suya adil erişimin sağlanabilmesi, su kaynaklarının sürdürülebilir kullanımı ve etkin ve etkili su kullanımının gerçekleştirilmesi (The Right to Water, 2008) amaçlanmıştır. Anayasa’nın 24. maddesi, insan sağlığına ve refahına zarar vermeme olarak tanımlanan çevre hakkını koruma altına almakla birlikte, bu çerçevede kirliliği ve ekolojik bozulmayı engelleyen ve ülkenin doğal kaynaklarının sürdürülebilir kullanımını ve gelişimini destekleyen gerekli yasal ve diğer önlemleri almayı devlete zorunlu bir görev olarak vermektedir (Salman ve Bradlow, 2006: 100). Dolayısıyla, Güney Afrika’nın suyu hem bir insan hakkı olarak, hem bir çevresel hak olarak açıkça tanımlayan tek ülke olduğu söylenebilir. Güney Afrika’da, bireylerin yeterli düzeyde suya erişebilmelerini sağlayabilmek için, öncelikli olarak, su kaynaklarının yönetimine ve dağıtımına ilişkin politikalarda köklü değişikliklere gidilmiş, gerekli yasal düzenlemeler yapılmış ve stratejiler ve kurumlar geliştirilmiştir. Bu gereksinmeler doğrultusunda, Güney Afrika Cumhuriyeti’nde, 1998 tarihli Ulusal Su Yasası4 (The National Water Act, No. 36) (Republic of South Africa, 1999) ve diğeri ise 1997 tarihli Su Hizmetleri Yasası (The Water Services Act, No. 108) (Republic of South Africa, 1997) yürürlüğe sokulmuştur. Bu belgelerin, bu yönüyle, anayasada bulunan su hakkı çerçevesinde oluşturulmuş ve somutlaştırılmış yasal ve siyasi belgeler niteliği taşıdığı ileri sürülebilir. 1998 tarihli Ulusal Su Yasası, Güney Afrika’nın sahip olduğu su kaynaklarının sürdürülebilir ve adil yönetimi ve kullanımı ilkelerine dayalıdır. Söz konusu Yasası’nın amacı, genel olarak bugünün ve gelecek kuşakların temel gereksinmelerini karşılamak; geçmişteki ırka ve cinsiyet ayrımcılığına dayalı politikaların sonuçlarını yeniden gözden geçirmek;5 kamu yararı amacıyla etkili, sürdürülebilir ve yararlı su kullanımını desteklemek; su ekosistemlerini (aquatic ecosystems) ve biyolojik çeşitliliği korumak; sosyal ve ekonomik gelişmeyi kolaylaştırmak; ve su kaynaklarının kirlenmesini ve bozulmasını önlemek olarak belirtilmektedir. Bu Yasa, ulusal yönetimin sorumluluğu kapsamında bulunan nehirler, dereler, barajlar ve yeraltı sularından oluşan ülkenin su kaynaklarının yönetimi için kapsamlı yasal bir çerçeve sunmaktadır (Gowlland-Gualtieri, 2007: 3). Marsden, yapılan bu değişikliğin amacının esasında, yerel meclislerin içme suyunun tam maliyetini karşılama sorumluluğundan kaçınmak istemesi karşısında söz konusu yükümlülüğün yerel halka bırakılması ve kentin su hizmetlerinin ticarileştirilmesi olduğunu söylemektedir (Marsden, 2008). 1997 tarihli Su Hizmetleri Yasası’nın temel amacının, insan sağlığı ve refahı için yeterli miktarda su ile 4 Bu Yasa’da 1999 yılında yapılan değişiklik için bkz. (National Water Amendment Act, 1999). “Geçmişteki ırk ayrımcılığına dayanan rejimden rahatsızlık duyan ve temiz suya eşit düzeyde erişemeyen bireylere, hükümetin tümelci liberalleşme eyleminin bir parçası olarak yasalaşan söz konusu Yasa’yla büyük ölçüde kolaylıklar sunulmuştur. Çünkü bu yasa, herkesin yeterli düzeyde suya erişebilmelerini sağlayabilecek miktarda suyun sağlanması yükümlülüğünü getirmektedir.” (Pienaar; Schyff, 2007: 183, 184). 5 60 Çağdaş Yerel Yönetimler, 18 (3) Temmuz 2009 sağlıklı bir çevre için yeterli su miktarına erişim hakkını ve temizlik hakkını sağlamak olduğu ifade edilmektedir (Salman ve Bradlow, 2006: 101). Bu belge, genel olarak yerel yönetimin sorumluluğu kapsamında yer alan içme suyu ve temizlik hizmetlerini konu edinmektedir (Gowlland-Gualtieri, 2007: 3). Bu iki Yasa’nın kapsamı dışında, su hizmetleri sektörünün için ulusal çerçevesini ortaya koyan ve suya erişim hakkının yürürlüğe konmasını amaçlayan düzenlemeler de bulunmaktadır (Gowlland-Gualtieri, 2007: 3). Bireylerin suya adil olarak erişimlerinin güvence altına alınması amacını taşıyan aylık hane başına 6.000 lt. ücretsiz su hizmetinin sağlanmasını temel alan 2001 tarihli Ücretsiz Su Politikası (Policy on Free Water);6 biriken ve yığılan temel hizmetlerin azaltılmasını amaçlayan ve aynı zamanda daha yüksek düzeylerde temel su hizmetlerine erişimin kademeli olarak gerçekleşmesini güvence altına almayı amaçlama anlamına gelen “su merdiveni” (water ladder) kavramına yer veren 2003 tarihli Su Hizmetlerinin Stratejik Çerçevesi (Strategic Framework for Water Services) (Department of Water Affairs and Forestry, 2003) başlıklı belge ile ülkenin su kaynaklarının korunmasını, kullanılmasını, geliştirilmesini, yönetilmesini ve denetlenmesini düzenleyen 2004 tarihli Ulusal Su Kaynakları Stratejisi ($ational Water Resources Strategy) (Department of Water Affairs and Forestry, 2004) Güney Afrika Cumhuriyeti’nin su mevzuatının diğer parçalarıdır. (The Right to Water, 2008) Anayasal bir hak olarak kabul edilen su hakkının uygulanması ve gerçekleştirilmesi için benimsenen ücretsiz su politikasının temel amacı, en az yeterli miktarda içilebilir suyun her aileye eşit miktarda sağlanmasını güvence altına alarak, en yoksul yurttaşın su gereksinmesini karşılayabilmektir. (GowllandGualtieri, 2007: 5) Her bireyin günde 25 lt. su tükettiği varsayımına dayanarak belirlenen bu miktar, hane başına aylık 6.000 litredir. Söz verilen miktardan fazlasını kullananlar, kullandıkları miktar kadar ödeme yapmaktadırlar. Ancak söz konusu miktar, özellikle bir evde yaşayan bireylerin sayısını ve refahını dikkate almadan belirlendiğinden ve ölçüt her ev için aynı olarak kabul edildiğinden eleştiri almaktadır. Ayrıca, kırsal alanlardaki altyapı yetersizlikleri, ücretsiz su tahsisinin bireye değil de, haneye dayalı olarak yapılması ve yoksul evlerin sekiz kişiden daha fazla bireyi kapsaması, yerel yönetimlerin yeterli akçal kaynağa sahip olmaması gibi sorunlar, söz konusu politikanın uygulanmasını güçleştirmektedir (Gowlland-Gualtieri, 2007: 6). Güney Afrika Anayasası’nda, ülkeye özgü koşullar çerçevesinde su hakkının tanınması, elbette bu hakkın uygulanabilirliği ve güvence altına alınabilirliği yönünden önem taşımaktadır. Çünkü, mevzuatın gelişimi, yargılama süreci yönünden yarar sağlamaktadır. Ancak su hakkının sadece anayasal güvenceye ka6 “Ücretsiz Su Politikası, bugün güçlü bir siyasi destekle 27 milyondan fazla insanın yaşadığı yerel yönetim bölgelerinde, 2002’nin Haziran ayından bu yana uygulanagelmektedir.”; (Muller, 2002: 5). Güney Afrika Yüksek Mahkemesi’nin Su Hakkı Kararı 61 vuşturulması yeterli değildir. Bu nedenle, bu hakkın yargı kararlarıyla da desteklenmesi gerekmektedir. Yoksa, sadece kağıt üzerinde yer alan bir hak olmaktan öteye geçmeyecektir. Dolayısıyla, çalışmanın da temel konusunu oluşturan söz konusu dava, bu yönüyle de önemlidir. DAVAI SOUCU Güney Afrika Yüksek Mahkemesi’nin aldığı karar, temel olarak bireylerin su hakkını ilgilendirdiğinden birçok yönüyle önemli ve anlamlıdır. Ön Ödemeli Su Sayaçları politikasının ve uygulamasının bütünüyle Phiri’de insan hakları ihlallerine yol açtığına işaret eden Mahkeme; bu sayaçların anayasaya aykırı olarak zorla kurulduğunu, sistemin usulüne ilişkin ulusal standartların ve dolayısıyla eşitlik hakkının ihlal edildiğine hükmetmiştir. Mahkeme, bu sayaçların belirlenen ücretsiz su miktarını aşması durumunda otomatik olarak kesildiğini ve bu durum karşısında bölgedeki bir ev halkının su satın alma konusunda yeterli maddi olanaklara sahip olmadığına işaret etmiştir. Çünkü bu durum, kural olarak, hiçbir bireyin bir yılda 7 günden daha uzun süre susuz kalmaması gerektiği ön kabulüne dayanan ulusal standartların ihlaline, yani her ayın son 15 gününü bireylerin susuz geçirmek durumunda kalmalarına yol açmıştır. Mahkeme, bu uygulamanın yasalara aykırı ve mantıklı olmadığını ve Anayasa ile 2000 tarihli Đdari Yargı’nın Teşviki Yasası’nı (The Promotion of Administrative Justice Act 2000) (Republic of South Africa, 2000) ihlal ettiğini karara bağlamıştır. Ayrıca ön ödemeli su sayaçlarının Phiri kent sakinlerine zorla kabul ettirilmesinin eşitlik hakkını ortadan kaldırıldığının açık kanıtı olduğu şeklinde yorumlanabileceği ifade edilmiştir. Bunun temel nedeni, kredili sudan yararlanma hakları bulunan zengin Johannesburg’luların herhangi bir su kesintisinden önce uyarılma hakkına sahip olmaları ve eğer ödemeleri gerekli borçları varsa, kendilerinin bu konuda karar verme serbestliğine sahip olmalarıdır. Öte yandan ağırlıklı olarak yoksulların ve siyahilerin yaşadıkları bölgelerde oturanlar, beyazlara tanınan bu haklara sahip bulunmamaktadırlar. Mahkeme bu durumun, mantıksız, adaletsiz ve eşitliğe aykırı olmanın yanı sıra, sadece renge (ırka) dayalı bir ayrımcılık olduğunu öne sürmüştür. Bu gibi toplumlarda kadınların ev işlerindeki ağır sorumlulukları düşünüldüğünde, kadınlara karşı da cinsel bir ayrımcılığın yapıldığı iddiası ortaya konmuştur. (Konteh - Khalfan, 2008) Oysa, Anayasa’da özellikle daha önce yaşanan ırka ve cinsiyete dayalı ayrımcılığın sonuçlarının düzeltimi konusunda daha dikkatli davranılacağının altı çizilmişti. Yargıç’ın da işaret ettiği gibi, buna rağmen bugün su kesintileri faturalarını ödeyebilenleri ödeyemeyenlerden ayırt eden yeni bir ayrımcılık politikası yaratmıştır. Önceleri güvenli suya erişim, toprak sahipliğiyle doğrudan doğruya ilişkili olduğundan, sadece zengin ve beyaz derili olan toprak sahipleri temiz suya erişebiliyordu. Bugün ise, söz konusu durumda taahhüt edilmesine ve anayasal düzeyde hak kap- 62 Çağdaş Yerel Yönetimler, 18 (3) Temmuz 2009 samında koruma altına alınmasına rağmen, Güney Afrikalı yoksullar, güvenilir suya erişmeksizin yaşamlarını sürdürmek durumunda kalmaktadırlar. Phiri davasında, mahkeme, bireylerin özellikle temizlik hizmetleri için kişi başına günde 25 litreden daha fazla suya gereksinim duyduklarını belirterek, söz konusu sınırlandırmayı mantıklı bulmadığına hükmetmiştir. Bu miktarın özellikle HIV/AIDS’li hastalar için yetersiz olduğu vurgulanmıştır. Bu nedenle, Mahkeme, gereksinimlerine, suyun elde edilebilirliğine ve mali kaynaklara bağlı olarak davacılara ve diğer Phiri kent sakinlerine kişi başına günde 50 litrelik suyun sağlanmasını karara bağlamıştır. Ayrıca, mahkeme, uluslararası hukuku dikkate alan, anayasa temelinde devletin yoksullara ücretsiz olarak sağlanacak belirli miktardaki suyu güvence altına almakla yükümlü olduğuna işaret etmiştir (Konteh - Khalfan, 2008). Sonuçta, yargıç, ücretsiz su politikasının yanlış olmadığını, hatta su hakkının gerçekleştirilmesinde doğru bir yöntem olduğunu söylemektedir. Sadece, belirlenen su miktarına eleştiri getirmekte ve su hakkının gerçekleştirilmesi için yetersiz olduğunu vurgulamaktadır. Mahkemede, ayrıca yarattığı olumsuz sosyal etkilerden dolayı, Budget Payment Units ya da Trickle Valves7 olarak bilinen, ön ödemeli su sayaçlarının Đngiltere’de yasaklandığı belirtilmiştir. Gerçekten de, 1998 tarihli Su Yasası (The Water Act of 1998) ile Đngiltere’de, kamu sağlığını ilgilendiren nedenlerden dolayı, ön ödemeli sayaçlar ile damlayan vanalar dahil ön ödemeli olmayan suyun herhangi bir şekilde kesilmesi ya da sınırlandırılması yasaklanmıştır. (OPSI, 1989; Lobina - Hall, 2001: 18; Drakeford, 1998: 590) Uruguay ve Hollanda’da ise, sadece ön ödemeli su sayaçlarının kullanımı değil, fakat aynı zamanda suyun özelleştirilmesi de yasaklanmıştır. (Groenewald, 2006) Gowlland-Gualtieri, Ön Ödemeli Sayaçlar sisteminin yoksullar için önemli sorunlar yaratmasının birkaç nedeni olduğunu söylemektedir. Buna göre; her bireyin gereksinim duyacağı suyu kullanmadan önce su için ödeyecek parasının bulunduğu ön kabulünün bulunması ve gerçekte bunu ödeyememeleri; suyun kullanılabilirliğinin gerçekte karmaşık, güvenilmez ve hatalı olduğu kanıtlanan cihazların doğru çalışmasına bağlı olması; bu sistemin bireyler ile su hizmetlerini sağlayanlar arasındaki iletişimi engellemesi ve dolayısıyla su yönetiminde yeterli düzeyde halkın katılımına izin vermemesi; ve son olarak, bu sayaçların çoğunlukla yerel topluluklardan doğru bilgi almadan, danışmadan ve hatta izin almadan ya da bilgilerine başvurmadan kurulmaları söz konusu sistemin başarısının önündeki önemli engeller olarak sıralanmaktadır (Gowlland-Gualtieri, 2007: 12). Zaten ön ödemeli su sayaçlarıyla yaşanan başarısız deneyimler ve özellikle kolera salgınları, öne sürülen bu nedenlerin doğruluğunu açıkça ortaya koymaktadır. 7 Trickle Valves, “siklon filtrelerde egsoz denilen katı parçacıkların geri dönmemesi için çek vana işlevi gören vana”ya denmektedir; (Türk Tesisat Mühendisleri Derneği, 2009). Güney Afrika Yüksek Mahkemesi’nin Su Hakkı Kararı 63 Ö ÖDEMELĐ SAYAÇLARA KARŞI HALKI TEPKĐSĐ VE DĐREĐŞĐ Özelleştirme-Karşıtı Forum’da (The Anti-Privatization Forum/APF), insanların çoğunun ön ödemeli suyu istemediğine yönelik süregelen tartışmaların paralelinde, bireylerin kendi isteklerine karşı ön ödemeli sayaçların kurulamayacağı yönünde karar almışlardır. Belediye hizmetlerinin özelleştirilmesine ve işsizliğe karşı verilen mücadele içinde ortaya çıkan söz konusu Forum’un temel talepleri arasında; suyun kesilmemesi, bütün gecikmiş borçların silinmesi, Dünya Bankası’nın suyu “çok kullanandan az almaya dayalı” fiyatlandırma politikasının terk edilmesi, günde kişi başına 50 lt. suyun ücretsiz olması ve Mandela’nın partisi olan, ANC’nin (African $ational Congress) iktidara gelirken verdiği sözlerden biri olan su hizmetlerinin ücretsiz sağlanması bulunmaktadır (Çakır, 2007). Bunun için “Herkes Đçin Su” anlamına gelen Operation Vulamanzi başlatılmıştır (McKinley, 2003). Bu sayaçların insanların yararına olduğu iddiasıyla, Johannesburg Sular Đdaresi ve Johannesburg Belediyesi, Soweto’nun kasabalarından biri olan Phiri’de ön ödemeli sayaçların kurulmasına başlamış ve sistemi kurmuştur (Harvey, 2005: 123). ANC Hükümetinin, “suçlu” ya da “anarşist” olarak nitelendirdiği su (ve elektrik) hizmetlerinin özelleştirilmesine direnen yerel topluluk üyelerini fişlediği söylenmektedir. Bunu, 2002 Ağustos’unda Johannesburg’da düzenlenen Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi’nin öncesinde, süresince ve sonrasında yüzlerce eylemcinin ve topluluk üyesinin tutuklanması ve hapsedilmesi izlemiştir. (McKinley, 2003; Martorell, 2002) Bu Forum’un yanı sıra, Soweto Elektrik Krizi Komisyonu (Soweto Electricity Crisis Committe, SECC), Orange Farm Su Krizi Komisyonu (Orange Farm Water Crisis Committe, OFWCC) gibi örgütler de, sayaç uygulamasının ve su hizmetlerini sağlayanların istedikleri zaman su kesme yetkilerinin, Anayasa’da güvence altına alınan suya erişim hakkını ihlal ettiğini ileri sürmüşlerdir. (Earle vd., 2005: 21) Ayrıca son birkaç yıldır, özellikle Doğu Rand’daki Tembisa’da, Carltonville yakınındaki Khutsong’da, Orange Farm’da ve Phiri’de ön ödemeli su sayaçlarına karşı farklı biçimlerde halk tepki göstermekte ve direnmektedir. Örneğin Khutsang’lılar bu sayacın yüzlercesini sabote etmiştir. (Department of Water Affairs and Forestry, 2000: 62) Sayaçların kurulmasına karşı direniş gösteren birkaç yerel eylemci, tutuklanmış, kasten mülke zarar verme fiili dahil, cezai kovuşturmayla karşı karşıya kalmışlardır. Suez’in yan kuruluşu olan Güney Afrika Su ve Temizlik Hizmetleri (Water and Sanitation Services South Africa, WSSSA), kendi tesislerinde grev yapan 30 işçiyi tutuklatmıştır (McKinley, 2003). Bir inşaat işçisi, sayaçların kurulmasını durdurmaya çalışanlarla yüz yüze geldikten sonra, vurulmuştur. Protestoların militanlığını üstlenen APF tarafından kentin altyapı projesinin çıkmaza girdiğinin açıklandığı “Sayaçları Yok Edin ve Suyu Kullanın” (Destroy the Meter and Enjoy the Water) adlı bir kitap- 64 Çağdaş Yerel Yönetimler, 18 (3) Temmuz 2009 çık dağıtılmıştır. Hem özel mülkler üzerinde, hem de belediye sınırları içinde boşa harcanan suyun azaltılacağı ve ayrıca her evin su ve temizlik hizmetleri faturasının azaltılmasının yanı sıra, Johannesburg’un yıllık 158 milyon ZAR8 kadar tasarrufa yol açacağı iddia edilen (Earle vd., 2005: 20) Operation Gcin’amanzi, halk tarafından durdurulmuştur. Sonradan APF, bu sayaçların anayasal olmadığını ve bu yüzden yasa dışı olduğu yönünde yasal bir mücadeleyi başlatmıştır. (Harvey, 2005: 126) Yüksek Mahkemede görülen bu dava, su hakkının güvence altına alınmasına ilişkin olarak kasaba sakinlerinin yıllarca sürdürdüğü mücadele yönünden anlamlıdır. Eylemcilere göre, Phiri’nin de, bu yönüyle simgesel bir anlamı bulunmaktadır; yani söz konusu hizmetlere ilişkin sorunların ciddi bir biçimde ele alınması konusunda başarısız olan yönetimlere karşı yeni bir oluşumun ve örgütlenmenin merkezi olmuştur. Uluslararası ölçekte su eylemcileri, ön ödemeli sayaçların kullanımı ve yoksullara karşı ayrımcılığa yönelik olarak yürüttükleri mücadeleyi sürdürmede kararlı olduklarını ve yemin ettiklerini duyurmaktadırlar. Bunun için Kamu Yurttaşı (Public Citizen - ABD), Afrika Kurtuluş Destek Komitesi (African Liberation Support Committee - Đngiltere), Özelleştirmeye Karşı Yurttaşlar (Citizens Against Privatisation - Zimbabve) ve diğer örgütler bir araya gelerek, bu sayaçlara karşı uluslararası nitelikli bir bildirgeye imza koymuşlardır (Mothibi, 2003: 6; Anti-Privatization Forum, 2008). SOUÇ Güney Afrika Yüksek Mahkemesi’nin anayasal güvence altında bulunan su hakkını Phiri yönetiminin gerçekleştirmekte yetersiz kaldığı yönünde verdiği bu karar, su hakkı için tüm dünyada verilen mücadele yönünden anlamlıdır. Bu dava, bütünüyle yeterli miktarda suya erişim hakkını ve daha ötesinde insanlık onuruna saygı konularını birlikte değerlendirmesi yönünden önem kazanmaktadır. Faturalarını ödeyemeyen Phiri kent sakinlerinin su kesintilerine izin veren peşin ödemeli su sayaçlarının kullanılmasının Güney Afrika Anayasası’nı ve uluslararası hukuku ihlal ettiği, Mahkeme tarafından açıkça ortaya konmuş ve ayrıca hükümetin bireylerin su hakkına saygı göstermesi, koruması, desteklemesi ve bu hakkı gerçekleştirilmesi yönündeki görevini tekrar yinelenmiştir. Bu yönüyle karar, su ekonomik bir mal haline getirilip, kamu hizmeti olma niteliğinden uzaklaşıldığında, bir toplumda asimetrik güç ilişkilerinin ya da sosyoekonomik ilişkilerin nasıl yaratıldığının açık bir örneğini oluşturmaktadır. Bu dava, suyun halka ait olduğunun, yani “ortak bir değer” ya da “bir kamu malı” olduğunun kabulünün önemini simgelemektedir. Çünkü, su hem merkezi, hem yerel düzeyde çözümler gerektiren, hem de bölgesel ölçekte “hizmetlerin 8 1 ZAR (Güney Afrika Randı), 0,106700 ABD $’a karşılık geldiğinden, 158 milyon ZAR, 16.548.9541 ABD $’dır.; (Finanz-Links.com, 2009). Güney Afrika Yüksek Mahkemesi’nin Su Hakkı Kararı 65 bölünmezliği” ilkesi doğrultusunda değerlendirilmesi gereken bir kamu hizmeti olma özelliğini bir arada taşımaktadır. Bu bakımdan, Phiri’de de olması gereken, suyun ve su hizmetlerinin “kamu” adına devlet denetimi ve yönetimi altında bulunmasıdır. Su, özelleştirilemeyecek ve çok uluslu şirketler tarafından kâr konusu haline getirilmeyecek kadar değerli bir kaynak ve yaşamsal öneme sahip bir değerdir. Varılması istenen hedef, bireylerin suya erişiminin güvence altına alınması ise, bir “insan hakkı” olarak suyun ve suya erişimin öncelikle kabul edilmesi ve sonra söz konusu hedefe uygun olarak bu yönde bir kurumsallaştırmaya gidilmesinin gerektiğidir. Bu karar, aynı zamanda, Güney Afrika’da, Afrika’da ya da dünyanın başka bir yerindeki yönetimlerin yoksullar üzerinde ön ödemeli su sistemlerini zorla kabul ettirme gibi suya erişimleri yönünden haksız ve keyfi uygulamalarına karşı hem bir uyarıcı (Konteh - Khalfan, 2008), hem de önemli bir destek niteliği taşımaktadır. Güney Afrika’daki yoksul toplulukların sosyal ve ekonomik yönden artan bilincini yansıtmasının yanı sıra, belirlenen düzeyde suya ücretsiz olarak erişimin yaygınlaştırılmasında belediyeler üzerinde baskı kurulabilecektir. Parayı ödeyemedikleri durumlarda, yoksulların, su kesintilerine karşı korunmasına yardım edecektir. (Konteh - Khalfan, 2008) Bu yönüyle, ayrıca küresel ölçekte yürütülecek hukuk davaları için yararlı bir örnek olacaktır (COHRE, 2008). KAYAKÇA Anti-Privatization Forum (2007), Declaration of the Coalition Against Water Privatisation, (http://apf.org.za/article.php3?id_article=161), (01.12.2008). Backeberg, Gerhard R. (2005), “Water Institutional Reforms in South Africa”, Water Policy, Vol. 7, No: 1, s. 107-123. Barlow, Maude - Tony Clarke (2003), Blue Gold: The Battle Against Corporate Theft of the World’s Water, The New Press, Ottawa. COHRE (2008), Right to Water-South Africa, (http://www.cohre.org/watersa), (17.07.2008). Cumhuriyet, Mahkemeden Gökçek’e Su Sayacı Darbesi, (http://www.cumhuriyet.com.tr /?im=yhs&hn=25568), (07.01.2009). Çakır, S. Murat (2007), Enerji Hakkı Mücadelesi–1: “Teneke Kent’in ‘Son’ Đsyanı”, (http:// www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=9129), (04.01.2009). Department of Water Affairs and Forestry (2000), Electronic Prepayment Metering Cost Recovery Systems, Pretoria. Department of Water Affairs and Forestry (2004), $ational Water Resource Strategy (First Edition). 66 Çağdaş Yerel Yönetimler, 18 (3) Temmuz 2009 Department of Water Affairs and Forestry (2003), Strategic Framework for Water Services: Water is Life, Sanitation is Dignity. Drakeford, Mark (1998), “Water Regulation and Pre-Payment Meters”, Journal of Law and Society, Vol: 25, No: 4, pp. 588-602. Earle, Anton - Jaqui Goldin - Phemo Kgomotso (2005), Domestic Water Provision in the Democratic South Africa-Changes and Challenges, The Nordic Africa Institute’s Conflicting Forms of Citizenship Programme, University of Pretoria, p. 21. Finanz-Links.com (2009), U.S.A., (http://www.xe.com/ucc/convert.cgi), (01.01.2009). Gowlland-Gualtieri, Alix (2007), South Africa’s Water Law and Policy Framework: Implications for the Right to Water (IELRC Working Paper 2007–03), International Environmental Law Research Centre, Geneva. Groenewald, Yolandi (2006), Soweto Starts Its Water War, (http://www.mg.co.za/article/ 2006-07-24-soweto-starts-its-water-war), (04.01.2009). Gündelik (2008), Belediye Başkanını Su Sayacı Götürdü, (http://www.gundelik.net/2008/12 /24/belediye-baskanini-su-sayaci-goturdu/), (07.01.2009). Haffajee, Ferial (01.02.1999), “South Africa: Water for Everyone”, U$ESCO Courier. Harvey, Ebrahim (2005), “Managing the Poor by Remote Control: Johannesburg’s Experiments with Prepaid Water Meters”, The Age of Commodity: Water Privatization in Southern Africa, David A. McDonald - Greg Ruiters (Eds.), Earthscan, London, p. 120-129. Konteh, Sonkita - Ashfaq Khalfan (2008), Analysis of the High Court of South Africa in the Pre-Paid Water Meters Case (Summary of Judgment Delivered On 30 April 2008). Köse, Türey, “Suda da Soygun Var”, Cumhuriyet, 06.01.2009. Lobina, Emanuele - David Hall (2001), UK Water Privatization-A Briefing, Public Services International Research Unit, London. Loftus, Alex (2006), “Reification and the Dictatorship of the Water Meter”, Antipode, Vol. 38, No: 5, p. 1023-1045. Marsden, Bill (2003), Cholera and the Age of the Water Barons, (http:// projects.publicintegrity.org/water/report.aspx?aid=44), (17.11.2008). Martorell, Jordi (2002), World Summit for Sustainable Development in Johannesburg: A$C Government Tries to Silence its Critics with Apartheid-Style Repression, (http:// www.marxist.com:80/Africa/wssd_repression.html), (08.01.2009). McKinley, Dale (2003), Water is life: The Anti-Privatisation Forum and The Struggle Against Water Privatisation, (http://www.sarpn.org.za/documents/d0000584/P531_McKinley.p df), (08.01.2009). Güney Afrika Yüksek Mahkemesi’nin Su Hakkı Kararı 67 Milliyet (2008), ĐSKĐ’den Kılıçdaroğlu’nun Đddialarına Cevap, (http://www.milliyet.com.tr/ Siyaset/SonDakika.aspx?), (07.01.2009). Monbiot, George (2004), Exploitation on Tap, (http://www.guardian.co.uk/society /2004/oct/19/internationalaidanddevelopment.southafrica), (10.11.2008). Morris, Kelly (2001), “Prevention Fails to Halt South Africa’s Well-Treated Cholera Epidemic”, The Lancet, Vol: 357, Issue: 9252. Mothibi, Nana (13.10.2003), “Soweto Water Battle Goes Global”, The Star. Muller, Mike (2002), The $ational Water and Sanitation Programme in South Africa: Turning the ‘Right to Water’ into Reality, Water and Sanitation Program-Africa Region (WSP-AF), Kenya. $ational Water Amendment Act (1999), No. 45 of 1999, [Assented to 2 December, 1999] [Date of Commencement: 6 December, 1999]. Ntvmsnbc (2008), ĐSKĐ’den Ön Ödemeli Sayaç Savunması, (http://www.ntvmsnbc.com/ news/470263.asp), (07.01.2009). Office of the United Nations High Commissioner for Human Rights (2008), 3. International Covenant on Economic, Social and Cultural Rights ($ew York, 16 December 1966), (http://www2.ohchr.org/english/bodies/ratification/3.htm), (26.11.2008). OPSI (1989), Water Act 1989, (http://www.opsi.gov.uk/acts/acts1989/Ukpga_19890015_e n_1.htm), (03.01.2009). Public Citizen (2008), Is This What Efficiency Looks Like? Prepaid Water Meters, (http:// www.citizen.org/cmep/Water/humanright/meter/), (07.01.2009). Radikal, Gökçek Ankaralıları ‘Kartlı Su Sayacı’na Mecbur Edemeyecek, (http:// www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalHaberDetay&ArticleID=914214& Date=25.12.2008&CategoryID=), (07.01.2009). Republic of South Africa (1997), Government Gazette, Vol. 390, No. 18522, Cape Town, 19 December 1997. Republic of South Africa (1999), Government Gazette, Vol. 414, No. 20706, Cape Town, 6 December 1999. Republic of South Africa (2000), Government Gazette, Vol. 416, No. 20853, Cape Town, 3 February 2000. Salman, Salman M. A. and Daniel D. Bradlow (2006), Regulatory Frameworks for Water Resources Management: A Comparative Study, The World Bank, Washington, D.C. Statutes of The Republic of South Africa-Constitutional Law (1996), Constitution of the Republic of South Africa Act, No. 108 of 1996, [Date of Promulgation: 18 December, 1996] [Date of Commencement: 4 February, 1997]. 68 Çağdaş Yerel Yönetimler, 18 (3) Temmuz 2009 The High Court of South Africa (2008), Lindiwe Mazibuko et al v The City of Johannesburg, Johannesburg Water (Pty) Ltd, and The Minister of Water Affairs and Forestry Case, No 06/13865. The Right to Water (2008), Law on the Right to Water, (http://www.righttowater.org.uk/code/ Legislation_5.asp), (02.01.2008). Türk Tesisat Mühendisleri Derneği, TTMD Teknik Terimler Sözlüğü, (http://www.ttmd.org.tr/ dosyalar/TTMDGLOSST.swf), (07.01.2009).