Anksiyete Bozuklukları Ve Yaygın Anksiyete Bozukluğu (YAB) Kaygılarımız,rutin olarak yapmamız ve özellikle başarmamız gereken işlerde ihtiyacını hissettiğimiz,bizi güdüleyen,başarı için gereken duygularımızdır.Kaygı,belirli düzeyde yararlı,başarmamız gereken işlerde güdüleyici rol oynarken aşırı düzeyde engelleyici nitelikte olmaktadır.Hiç olmaması da amaç ve başarılarımıza ulaşmamızda enerji düşüklüğü ve motivasyon eksikliğine neden olabilir.Hangi düzeyde yararlı olmaktan çıkıp zararlı bir hale geliyor ya da zararlı olmaya başladığında bunu fark edebiliyor muyuz?Çevremizde sürekli endişeli halde sorular soran,iş yerinde panik havası içinde oradan oraya koşan,yaptığı işi tekrar tekrar kontrol edip tatmin olamayan,okulda parmak kaldırmaya çekinen,misafir geldiğinde saklanacak yer arayan,sınavda karın ağrısı tutan,insanlar içinde nefes alamayacak duruma gelen bizler neden bu belirtileri yaşadığımızın farkında mıyız?Bununla ilgili bir çözüm yolu aramaya gidiyor muyuz,bu soruların cevaplandığı noktada farkındalığımızın bir üst aşamasına çıkarak sorgulamayı ilerletebiliriz.Nasılsa başkalarında da var bu gibi belirtiler,yani normal diyebiliriz.Peki bu can sıkıcı ve yorucu belirtilerimizin olmadığı bir yaşam daha verimli olmaz mı bizim için ve tabi ki çevremizdeki insanlar için de öyle. Kaygılarımızdan sıyrılmak ve onları sadece işe yarayacakları zamanlarda(işlevsel bir biçimde) yeterli miktarda muhafaza etmek mümkün mü? Kaygı günlük yaşantımızın bir parçası,bir güdüleyici,olması gereken bir olgu iken bunun bir bozukluk halini alması birçok etkenin görülmesini gerektirir.Her türlü kaygı için bir anksiyetik bozukluk demek yanlış olacağı için anksiyete bozukluklarını genel anlamda tanımak gerekir.Anksiyete bozuklukları içerisinde birçok hastalığı içeren bir tanı grubudur.Alt sınıflarına baktığımızda yaygın anksiyete bozukluğu,akut stres bozukluğu,travma sonrası stres bozukluğu,panik bozukluk,sosyal fobi(sosyal anksiyete bozukluğu),özgül fobi,agorafobi,obsesifkompulsif bozukluk,tıbbi durumlara bağlı anksiyete bozuklukları,madde kullanımının yol açtığı anksiyete bozuklukları ile karşılaşırız. Yaygın anksiyete bozukluğu günlük rutinimizde, aşırı,sürekli,gerçekçi olmayan endişe hali ve kuruntulu beklenti içinde olma şeklinde tanımlanabilir.Birçok bedensel ve psikolojik belirtileri de içeren bir anksiyete bozukluğu tanısıdır.Aşırı gerginlik ve endişe durumuna konsantre olmakta güçlük,kontrolünü kaybetme korkusu,sıcak basmaları,yutkunma güçlüğü,karın-baş ağrıları,aşırı uyanıklılık hali,çarpıntı,terleme belirtileri eşlik edebilir.Sürekli endişeli bir beklenti içinde olma durumu bu bozukluğu en iyi tanımlayan belirtidir.Kişinin günlük yaşamında olumsuz etki uyandırması,iş yaşamı ve mesleki gelişimini etkilemesi ve aile problemlerini tetiklemesi kişinin yardım alması için tetikleyici rol üstlenir.Çocukluk ve genç yetişkinlik döneminde kendini gösteren,stresli yaşam olayları yab ın gelişmesi,şiddetlenmesinde önemli rol oynar.Genetik faktörler de yaygın anksiyete bozukluğunun gelişmesinde önemli bir etmendir. Yaygın Anksiyete Bozukluğu(Çocukluğun aşırı anksiyete duyma bozukluğunu da kapsar) DSM-IV TANI KRİTERLERİ A.En az 6 ay süreyle,hemen her gün,birçok olay ya da etkinlik hakkında(İşte ya da okulda başarı gibi) aşırı kaygılanma ve kuruntulara kapılma. B.Kişi,kendini kuruntulara kapılmaktan alıkoyamaz. C.Kaygı ve kuruntu,aşağıdaki altı semptomdan üçüne (yada daha fazlasına) eşlik eder (son 6 ay boyunca hemen her zaman en azından bazı semptomlar bulunur).Not:Çocuklarda sadece bir maddenin bulunması yeterlidir. (1) huzursuzluk,aşırı heyecan çekme ya da tasalanma (2) kolay yorulma (3) Düşüncelerini odaklayamama ya da zihnin durmuş gibi olması (4) irritabilite (5) kas gerginliği (6) uyku bozukluğu (uykuya dalmakta ya da sürdürmekte güçlük çekme ya da huzursuz ve dinlendirmeyen uyku) D.Kaygı ve kuruntu odağı bir Eksen I bozukluğunun özellikleriyle sınırlı değildir,örn.anksiyete ya da kaygı bir panik atağı olacağı(Panik Bozukluğunda olduğu gibi),genel bir yerde utanç duyacağı (Sosyal Fobide olduğu gibi),hastalık bulaşmış olma(Obsesif-Kompulsif bozuklukta olduğu gibi),evden ya da yakın akrabalarından uzak kalma(Ayrılma Anksiyetesi bozukluğunda olduğu gibi),kilo alma(Anoreksiya Nervozada olduğu gibi),birçok fizik yakınmanın olması(Somatizasyon Bozukluğunda olduğu gibi) ya da ciddi bir hastalığının olması(Hipokondriazisde olduğu gibi) ile ilgili değildir ve anksiyete ve üzüntü sadece travma sonrası stres bozukluğu sırasında ortaya çıkmamaktadır. E.Kaygı,kuruntu ya da fizik yakınmalar klinik açıdan belirgin bir strese ya da toplumsal,mesleki alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında bozulmaya neden olur. F.Bu bozukluk bir maddenin (örn.kötüye kullanılabilen bir ilaç,tadavi için kullanılan bir ilaç) ya da genel tıbbi bir durumun (örn.hipertiroidizm) doğrudan fizyolojik etkilerine bağlı değildir ve sadece bir Duygudurum Bozukluğu,Psikotik bir Bozukluk ya da Yaygın bir Gelişimsel Bozukluk sırasında ortaya çıkmamaktadır. Kadınlarda erkeklere oranla daha fazla gözlenen bozukluk,genetik,biyolojik,nörolojik ve kişisel stres yaşantılarıyla ilintili olabilir. Çocuklarda aile içinde yaşanan problemler,yaşıtlarıyla uyumsuzluk,sağlık problemleri,genel performansının düşmesi,okulda başarının düşmesi ile karakterizedir.Yorgunluk ve uykuya dalmakta veya sürdürmekte güçlük,nefes alma ile ilgili sorunlar,aceleci olma durumu,huzursuzluk hali,konsantrasyon güçlüğü gibi belirtilere rastlanıyorsa vakit kaybetmeden bir uzmana başvurulmasında yarar vardır. Bu bozukluğun tedavisinde önemli olan birçok yaklaşımın bir arada sergilenerek uygulanmasıdır.Farmakoterapiye eşlik eden bir psikoterapi yöntemi ve destekleyen diğer yaklaşımlar sayesinde daha verimli bir süreç ve olumlu bir sonuç ile karşılaşılma olasılığı yüksektir.Bu problemi yaşayan bireylerde bilişsel çarpıtmalara yoğun olarak rastlanılması nedeniyle özellikle bilişsel-davranışçı yaklaşımların psikoterapi sürecine dahil edilmesi yarar sağlayacaktır.Düşünce tarzını danışanın fark etmesi ve yeniden düzenlenmesi sırasında ev için verilen ödev ve sorumluluklar terapiye bağlılığı artıracaktır. Yaygın anksiyete bozukluğuna eşlik edebilecek depresyon,madde bağımlılığı,uyum problemleri gibi eşlik eden bozukluklar da terapi sırasında göz önünde bulundurularak terapiye dahil edilmeli ve eş zamanlı sürdürülmelidir. Benzer belirtiler sergileyen,çevresinden bu yönde eleştiriler alan ve davranış ile zihinsel süreçlerinde bu gibi şüphelere düşen her bireyin vakit kaybetmeden işin uzmanına başvurması ve gerekli terapiden faydalanmasında yarar vardır.