İş Yaşamında İletişim

advertisement
Üniversite
Kütüphaneleri
Günümüz Batı dünyası üniversitelerinin öncüleri 11. yüzyıldan
itibaren kurulmuştur. Bunun nedenlerini 11. yüzyıl Ortaçağ
Avrupasında yer alan gelişmelerde aranabilir. Bunlar:
-- Ticaretteki gelişmeler sonucu büyük yerleşim merkezlerinin
kuruluması ve buralarda yaşayan insanların öğrenme isteklerinde
görülen büyük artış,
-- Haçlı seferleri ile Batı dünyasının kendisinden daha ileri düzeyde
olan İslam uygarlığının bilgi ve zenginliğini tanıması,
-- Bir zamanlar Arapçaya tercüme edilmiş olan klasik Yunan ve
Roma uygarlıkları döneminde yazılmış bilgi kaynaklarının, Batılılar
tarafından kendi dillerine çevrilmesi ve okunması ile genel kültür
düzeyinde gözlenilen gelişme,
-- 11. yüzyıl Avrupasında ticaret ve zanaatla uğraşanların bir takım
politik ve ekonomik haklara sahip loncalar şeklinde örgütlenmiş
olmaları. Üyelerinin mesleki eğitim sorumluluğunu taşıyan loncalar,
üniversitelerin kurulmasında baskı grubu olmuşlardır.
Üniversite kelimesinin kökeni, Latince’de bağımsız tüzel kişiliğe
sahip ve müşterek çıkarları olan kişiler topluluğu anlamındaki
‘UNIVERSITAS’ sözcüğüdür. Bu kelime ile aynı anlamda olmak
üzere ‘Stadium-incelemeler’ ve ‘Stadium Generale-genel
incelemeler’ sözcükleri de kullanılmıştır.
Günümüz Batı dünyası üniversitelerinin öncüleri 12. yüzyılda önce
Bologna’da daha sonra da Paris’te kurulmuştur. Bu kuruluşların
oluşmasında Çin manastırlarının ve İslam medreselerinin büyük
etkileri olduğu ileri sürülmektedir. Bu iki üniversite, Ortaçağ
Avrupasının özellikleri çerçevesinde yönetim ve yapı itibarıyle
birbirinden ayrılmaktadır. Bilindiği gibi Ortaçağ Avrupası, bir yanda
dini otoriteyi temsil eden Papalık, diğer yandan sivil otoriteyi temsil
eden Kutsal Roma İmparatorluğu olmak üzere iki güç odağı üzerine
kurulu bir toplumdur.
Bologna Üniversitesi:
--1158 yılında İtalya’da Bologna kentinde kurulmuştur.
--Yönetim modeli, laik ve piyasa koşullarına uygundur.
--Yönetim öğrencilerin elinde, rektör öğrenciler tarafından ve kendi
aralarından seçilirdi.
--Bu üniversitede öğretmenlerin ücretleri öğrenciler tarafından
ödenirdi.
-- Öğrenciler istedikleri derslere girip istediklerini ise girmemem
serbestisine sahipti.
-- İtalyada kendinden sonra kurulan üniversitelere model olan bu
üniversitede eğitim ağırlıklı olarak hukuk üzerin idi.
Paris Üniversitesi:
--1179 yılında Notre-Dame Katedral Okulunun evrimi sonucunda
oluşturulmuştur.
--Dini otoritenin ağırlığı olduğu bir üniversitedir.
--Öğrenci ve öğretmenlerin büyük bir kısmı kiliseye mensupturlar.
--Ana öğretim alanı ilahiyat olsa da ayrıca sanat, hukuk ve tıp
disiplinleri üzerinedir.
-- Zaman içinde benzer konularda ders veren öğretmenlerin
gruplaşmaları sonucu fakülteler ortaya çıkmıştır.
Türk ve İslam Uygarlığında Üniversiteler:
Batı dünyasında üniversite olarak kurumun karşılığı Türk İslam
uygarlıklarında medreselerdir. Medreseler, öğrencileri bir taraftan
yükseköğretime hazırlayan, diğer taraftan da yükseköğretim yapan
kuruluşlar olarak bilinirler. 9.yüzyıl sonlarına doğru Maveraünnehir
(Özbekisten ki El-Biruni, İmam Buhari, El-Fergani …) bölgesinde
bazı müderrislerin evlerini okul haline dönüştürmelerinin bir sonucu
olarak ortaya çıkmıştır. Kuruluş itibariyle bilinen ilk medrese, Gazne
Sultanı Emir Ebul Muzaffer Nasr’ın valiliği sırasında 999 yılında
Nişapur’da yaptırılmıştır. Nedreselere verilen bir diğer isim de ‘Dar’ül
İlm’ olup, ders verilen yer ya da bilim evi anlamına gelmektedir.
Türk-İslam Uygarlığında Üniversiteler:
Türk-İslam uygarlığında medreseler, 11. yüzyılda Selçuklu Sultanı
Alparslan’ın veziri Nizam’ül Mülk döneminde yaygınlaşmış ve
gelişmişlerdir. Vezir ilk medresesini 1064 yılında Bağdat’ta
yaptırmıştır. Diğerleri ise Belh (Afganistan), Herat, Nişapur (İran’ın
Kuzey Doğusu), Isfahan, Basra, Rey, Musul ve Horasan’ın (Hazar
Denizinin Batısında Kalan Bölge) her kentinde ‘Nizamiye’ adı altında
kurulmuşlardır.
Anadolu Selçuklu Sultanları döneminde oluşturulan çoğu
medresede ağırlıklı olarak tıp konusu işlenmiştir.
Günümüz üniversitelerinin öncüleri arasında gösterilen Bologna ve
Paris üniversitelerinin uzun bir süre kütüphaneleri olmamıştır.
Kaynaklar bu konuda öğretmenlerin kendi kullanımları için az sayıda
kitapları olduğunu ve bunların gerektiğinde çalışkan öğrencilere
ödünç olarak verildiklerini göstermektedir. Bu dönemdelerde,
üniversitelerin hemen yayında bazen de içinde ‘Stationari’ diye
adlandırılan ders kitaplarının çoğaltılması ve satışı ile uğraşan bir
çeşit kitabevlerinin kurulduğu bilinmektedir. Üniversitelerin
denetiminde bulunan Stationarilerden öğrenciler ders kitapları satın
alabildikleri gibi, belli bir ücret karşılığında ödünç olarak
edinebilmekteydiler.
Öğrenci sayılarının az olmasından dolayı kütüphaneye pek
gereksinim duyulmadığı ileri sürülmektedir. Kitap satışı amacaıyla
kurulmu olan stationarilerin daha sonra biraraya gelerek lonca
oluşturduğu ve bu loncanın üniversite yönetimi ile işbirliğine giderek
ders kitaplarının hatasız yazılmasını ve öğrencilere ödünç verme
faaliyetlerinin kolaylaştırılması konularında çalışmalar yaptığı
görülmektedir.
Zamanla öğrenci sayısında yaşanan artışla birlikte öğrencilerin
kendi aralarında para toplayarak kitaplar satın aldıkları ve bu
kitapları ortak kullanım için üniversitenin tahsis ettiği bir odada
topladıkları anlaşılmaktadır. Örneğin Bologna Üniversitesinde bu
şekilde oluşturulan kitap koleksiyonunundan kitapların koruyucusu
anlamına gelen ‘Conservatour des Libres’ diye tanınan öğrenciler
sorumlu tutulmuştur.
Bir çok üniversite için merkezi kütüphane olgusu çok sonraları
gelişmiştir. Özellikle 14. yüzyılın ortalarından itibaren üniversiteler
içinde kurulan fakülteler, kendi öğrencilerinin kullanımları için
kütüphaneler oluşturmuşlardır. Bu kütüphaneler kişilerin yaptıkları
kitap bağışları ile ortaya çıkmış ve öğretmenlerin ellerinde
bulundurdukları kitapları bu kütüphanelere devretmesiyle
gelişmişlerdir. Örneğin Paris Üniversitesinde Robert de Sarbonne’un
1250 yılında yaptığı kitap bağışları ve mali yardımlarıyla
kurulmuştur. 13. yüzyıl sonuna doğru bu kütüphanede 1000
civarında yazma eser bulunduğu bilinmektedir.
Bu dönemde kütüphanelerde kitap sınıflamasının konu bazında
yapıldığı görülmektedir ve genellikle dinsel ve din dışı konular
şeklinde iki konuya ayrıldıkları bilinmektedir. Kendi grubu içine
kitaplar boylarına göre dizilmekte ve genellikle raflara zincirlerle
bağlanmaktadır.
Örneğin Paris Üniversitesinde Sarbonne Koleji’nin o günlerde
hazırlanan kütüphane yönetmeliğindeki şu maddeler kuralları ortaya
koymaktadır:
-- Öğrenciler üniversitenin özel giyisilerini giymeden kütüphaneden
yararlanamazlar,
-- Her öğrencide kütüphanenin bir anahtarı vardır. Üniversite
dışından gelenler, yanlarında üniversiteden biri bulunmadan
kütüphaneden yararlanamaz,
-- Kitapların üzerine yazmak ve bunları yıpratmak yasaktır,
-- Kütüphanede gürültü yapmamak ve sessiz olmak gerekir,
-- Lanetlenmiş doktrinlere ilişkin kitaplar ancak çok gerekli görüldüğü
durumlarda ve profesörler tarafından okunabilir,
-- Kitaplar kütüphane dışına çıkarılmamalıdır. Çıkarılması
durumunda gün batımından önce geri getirilmelidir.
Download