Slayt 1 - files.eba.gov.tr

advertisement
Kanser örneği
• Örülmesi oldukça güç ve insana örerken
bıkkınlık veren bu örnek ismini kanser
hastalığından almıştır.
KANSER NEDİR?
• Bütün kanser tipleri vücudun temel yaşam
ünitesi olan hücrelerimizden gelişirler.
Kanseri anlamak için normal hücrelerin
nasıl kansere dönüştüğünü bilmek faydalı
olacaktır.
• Vücudumuzdaki sağlıklı hücreler bölünebilme yeteneğine
sahiptirler. Ancak, kas ve sinir hücrelerinde bu özellik
bulunmaz. Ölen hücrelerin yenilenmesi ve yaralanan
dokuların onarılması amacıyla bu
yeteneklerini kullanırlar. Fakat hücrelerin bu yetenekleri
sınırlıdır, sonsuz bölünemezler. Her hücrenin hayatı
boyunca belli bir bölünebilme sayısı vardır. Sağlıklı bir
hücre ne kadar bölüneceğini bilir ve gerektiğinde
ölmesini de bilir. Buna apoptosis yani hücrenin programlı
ölümü denir.
• Bazen buna rağmen süreç doğru yoldan
sapar, yeni hücrelere gerek olmadan
hücreler bölünmeye devam eder. Bilincini
kaybetmiş kanser hücreleri, kontrolsüz
bölünmeye başlar ve çoğalırlar. Fazla
hücrelerin kütleleri bir büyüklük veya
tümör oluştururlar.
• Kanser hücrelerinin büyüme sebebi DNA
hasarı ve hücre mitozunu kontrol eden
hücre genlerinin mutasyonu veya anormal
aktivasyonudur. Anormal genlere onkojen
(onkogen) adı verilir. Yaklaşık 100 farklı
onkojen keşfedilmiştir. Normalde vücut
DNA hasarını tamir ederken, kanser
hücrelerindeki hasarı onaramamaktadır.
• 1970 Yılında Sağlık Bakanlığı bünyesinde
Kanser Savaş Müdürlüğü kurulmuştur.
Aynı yıl 1-7 Nisan Kanser Haftası olarak
kabul edilmiştir. O yıldan itibaren hafta
etkinlikleri sürdürülmektedir.
• 1982 yılında kanser ihbarı zorunlu
hastalıklar arasında yer almıştır.
• 1983 yılında Sağlık Bakanlığı bünyesinde
Kanserle Savaş Daire Başkanlığı
kurulmuştur.
• Hipokrat ilk olarak iyi huylu ve kötü huylu
tanımlamalarını yapmış ve yazılarında
yengeç kıskacı ya da Yunanca yengeç
anlamına gelen karkinos adını vermiştir.
Bu kelime İngilizceye çevrilirken de
cancer (kanser) veya carsinoma
(karsinoma) olarak geçmiş ve
günümüzdeki terminolojiyi oluşturmuştur
KANSERİN DÜNYA ÇAPINDAKİ
SİMGESİ YENGEÇ
• Yengeç hayvanı bir şeyi yakalayıp
bırakmama huyu nedeniyle kanser
hastalığına adını vermiştir.
Metastaz
• Kanser hücreleri birikerek
tümörleri oluştururlar. Eğer
kanser hücreleri oluştukları
tümörden ayrılırsa, kan ya da lenf
dolaşımı aracılığı ile vücudun diğer
bölgelerine gidebilirler. Gittikleri
yerlerde tümör kolonileri oluşturur
ve büyümeye devam ederler.
Kanserin bu şekilde vücudun diğer
bölgelerine yayılması olayına
metastaz adı verilir.
KANSER HÜCRESİNİN
TUTUNMA VE ÇOĞALMASI
Normal
hücre
Mutasyon ile
anormal hücre
çoğalması
Tümörün kan
dolaşım sisteminden
beslenmesi
Tümörün kan
dolaşım sistemi
ile diğer
organlara
hücum etmesi
Dünyadaki Ölümlerin Nedenlere Dağılımı2005
%13
12
Dünyada kanser ölümlerinde ilk beş..
1. Akciğer
2. Mide
3. Karaciğer
4. Kolon
5. Meme
1.
2.
3.
4.
5.
Meme
Akciğer
Mide
Kolon-rektum
Serviks
1.
2.
3.
4.
5.
Akciğer
Mide
Karaciğer
Kolon-rektum
Ösafagus
(Prostat)
13
Erkeklerde Yerleşim Yerlerine Göre En Sık Görülen
Kanserler, (Türkiye de)
Kadınlarda Yerleşim Yerlerine Göre En Sık Görülen
Kanserler, (Türkiye de)
Yaklaşık 140 bin kanser vakası
Kanser Nedenleri
• Kanserin sebebi kesin olarak
bilinmemektedir. Kanser hastalığı için iki
grup risk faktörü vardır. Bunlar
değiştirilebilir faktörler ve değiştirilemeyen
faktörlerdir. Değiştirilemeyen faktörler yaş,
cinsiyet ve aile öyküsüdür. Değiştirilebilir
faktörler ise çevresel etkenlerdir.
Değiştirilebilir Risk Faktörleri:2/3
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Sigara ve alkol kullanımı,
Radyasyona maruz kalma,
Bazı virüsler,
Kötü beslenme alışkanlığı,
Gıdalardaki katkı maddeleri,
Uzun süre güneş ışığına maruz kalma,
Aşırı dozda röntgen ışınına maruz kalma,
Bazı kimyasal maddeler (katran, benzin, boya
maddeleri, asbest v.b.),
Hava kirliliği,
KANSERE YOLAÇAN ÇEVRESEL
FAKTÖRLERDEN %90 ORANINDA
ETKİLİ OLANLAR
•
•
•
•
􀂄
􀂄
􀂄
􀂄
Tütün
Diyet/Kilo/Fizik aktivite
Alkol
Enfeksiyonlar
 Dünyada en çok
rastlanan ve en fazla
ölüme yol açan kanser,
akciğer kanseridir
 Akciğer kanserlerinin
% 95’i sigaraya
bağlıdır
SİGARA VE KANSER
 Sigara tüm kanserlerin yaklaşık üçte birinden
sorumludur.
Akciğer kanserlerinin %95’inin nedeninin sigara
olduğu düşünülmektedir.
Sigara baş-boyun kanserlerinin yaklaşık %90’nın
nedeni olarak bilinmektedir.
Mesane, serviks, pankreas ve özefagus
kanserlerinde de sigaranın rolü olduğu
bilinmektedir.
Deneysel çalışmalarda sigara dumanında
4000’den fazla kimyasalın bulunduğu ve
bunların en az 43’ünün karsinojenik özellikte
olduğu saptanmıştır.
ŞİŞMANLIK/FİZİK AKTİVİTE
ÖNERİLER:
• 􀂄 Sağlıklı kiloya ulaşın ve kilonuzu koruyun.
• 􀂄 Şişmanlığın çoğu kanser çeşidini arttırdığı
•
•
•
gösterilmiştir.
􀂄 Fiziksel olarak aktif olun.
􀂄 Haftanın çoğu günü günde en az 30 dakika
orta derecede
(yürüyüş temposunda) egzersiz yapın.
KANSERDEN KORUNMAK İÇİN
TEK VE
GEÇERLİ BESLENME ÖNERİSİ:
• 1.GÜNDE EN AZ 5
•
•
•
PORSİYON MEYVE VE
SEBZE İÇEREN,
2.YAĞDAN DÜŞÜK,
3.LİFÇE YÜKSEK
DİYETE EK OLARAK
4.KIRMIZI ETİN
HAFTADA BİRDEN
FAZLA YENMEMESiDİR
!!!!
• DİYET KANSER İLİŞKİSİ
• Her madde zehirdir. Zehir ile zehir
olmayanı ayıran dozdur.
PARACELSUS
Elektromanyetik kirlenme
• Teknolojideki gelişmelerin
sonucu olarak elektromanyetik
dalgaların kullanımı her gecen
gün artmakta ve günlük
yaşamda yüksek seviyelerde
elektromanyetik dalgalara maruz
kalınmaktadır. Son yıllarda
yaygın olarak kullanılmaya
başlanan cep telefonları, baz
istasyonları ve kablosuz iletişim
kaynakları vb. elektromanyetik
alanlarla insan sağlığına etkileri
konusunda kamuoyunun
duyarlılığı artmaktadır
Cep telefonlarının radyasyonu
çocuk beyni tarafından daha derin
olarak emiliyor.
Elektromanyetik kirlenme özellikle
çocukları etkiliyor…..
Değiştirilemez Risk Faktörleri:1/3
• Cinsiyet: Bazı kanser türleri cinsiyetle ilişkilidir. Örneğin
•
prostat bezi sadece erkeklerde olduğu için, prostat
kanseri erkeklerde görülür. Meme kanseri hem kadın
hem de erkeklerde görülebilir, ancak kadınların meme
kanserine yakalanma riski daha yüksektir.
Yaş: Pek çok kanser türü yaşlılarda ortaya çıkar. 50 yaşın
üstündeki kişilerde kanser görülme riski daha yüksektir.
Irk: Bazı ırklarda belli tip kanserler saha sık
görülmektedir. Örneğin Amerikalı zencilerde prostat
kanseri daha sık görülür.
Cilt: Sarışınlarda cilt kanseri daha sık görülmektedir
Aile öyküsü: ailesinde kanser kişilerin kansere yakalanma
olasılığı daha yüksektir
KADINLARDA EN SIK GÖRÜLEN KANSER
TÜRLERİ
Meme Kanseri
Rahim-Yumurtalık Kanseri
Mide-Bağırsak Kanseri
Akciğer Kanseri
ERKEKLERDE EN SIK GÖRÜLEN KANSER
TÜRLERİ
• Akciğer Kanseri
• Prostat Kanseri
• Mide-Bağırsak
Kanseri
Kanser
Tehlikesinin 7
Habercisi
Aşağıdaki belirtilere dikkat edin:
• Rahim ve makattan gelen normal
olmayan bir kanama veya akıntı
• Memede veya vücudun herhangi bir
yerinde ortaya çıkan şişlik ve sertlikler
• İyileşmeyen yaralar
• Uzun süreli ses kısıklığı ve öksürük
• Yutkunma güçlüğü ve hazımsızlık
• Ben ve siğillerde meydana gelen büyüme,
kanama, renk değişikliği, yara...
• Büyük ve küçük abdest yapmakta ki
değişiklikler
Kanserde tanı:
• Kanser tanısında kullanılan çok sayıda yöntem
vardır. Herhangi bir kanser cinsine tanı
konulacağı zaman hastanın hikayesi, muayenesi,
laboratuar
incelemeleri,
kan
sayımı,
ultrasonografi, biyokimyasal analizler, bilgisayarlı
tomografi, röntgen incelemeleri, magnetik
rezonans görüntüleme, radyoizotop taramalar,
sitoloji, endoskopi, biyopsi ve histopatolojik tanı
gibi yöntemlerin çoğu birlikte kullanılmaktadır.
ERKEN DÖNEMDE TEŞHİS EDİLEN
MEME KANSERİ VAKALARINDA 100
HASTADAN SADECE 4 TANESİNDE
ÖLÜM GÖZLENMİŞTİR
20 yaşında başlanır
Her ay, adet başlangıcından
bir hafta (5-7gün) sonra
yapılır
Hiç adet görülmüyorsa her
ayın aynı günü yapılır
•
Bu muayene şekillerinden
hangisi kolay geliyor ise onu
seçin.
paralel
dairesel
ışınsal
KENDİ KENDİNE MEME
MUAYENESİ
Her bir meme için
5 dakika
Her iki memenin
incelenmesi ve
dokunulması toplam 10
dakika
A)MEMENİN GÖZLE MUAYENESİ
B- AYAKTA, ELLE
MUAYENESİ
Muayenenin
ayakta olan
bölümünün
banyo sırasında
sabunlu iken
yapılması
önerilir.
C)YATARAK ELLE MUAYENE
Meme Kanserinde Tarama
• Kendi kendine
meme muayenesi
• Memenin fizik
muayenesi
• Mammografi
• MRI
44
YAŞ
YÖNTEM
GRUBU
20-39 yaş KKMM
kadınlar
Klinik
muayene
40-49 yaş KKMM
kadınlar
Klinik
muayene
Mamografi
50 yaş ve KKMM
üzeri
Klinik
Kadınlar
muayene
Mamografi
UYGULAMA
SIKLIĞI
Her ay
3 yılda bir
Her ay
Her yıl
1 kontrol
mamografisi
Her ay
Her yıl
2 yılda bir
RAHİM AĞZI (SERVİKS)
KANSERİ
Rahim ağzını oluşturan hücrelerin yara
veya virüslerle (HPV=human papillom
virüs)
etkilenmesi
sonucu
gelişen
anormal hücre çoğalmasıdır.
Rahim ağzı kanserlerine etken % 95
oranında HPV (insan siğil virüsü)dir.
Kadınlarda görülen en sık 2. kanserdir,
Teşhis için rahim ağzı kanser testi
( pap-smear ) yapılır.
Erken teşhis ile % 92’den fazlası
tedavi edilebilen bir kanserdir.
RAHİM AĞZI (SERVİKS)
KANSERİNDE RİSKLER
NELERDİR?
Cinsel yaşama erken başlanması,
Çok eşlilik,
Eşinin çok eşli olması,
Sigara kullanımı,
Çok sayıda doğum yapmak,
Kişisel temizlik kurallarına uymama,
Yetersiz ve dengesiz beslenmek.
RAHİM AĞZI (SERVİKS)
KANSERİNDE BELİRTİLER
NORMAL RAHİM
AĞZI
Ağrılı cinsel ilişki,
Cinsel ilişki sonrası
kanama,
Ara kanama,
Sulu ve kötü kokulu
akıntı,
Cinsel organda ufak
siğiller,
Bel ve kasık ağrıları.
KANSERLİ RAHİM
AĞZI
NASIL TEŞHİS
EDİLİR
Rahim ağzı kanseri
tanısında PAPSMEAR adı verilen
test yapılır. Bu testte
rahim ağzı ve
buradan dökülen
hücreler bir fırça
yardımıyla alınarak
incelemeye gönderilir
YILDA BİR KEZ PAP-SMEAR
TESTİ YAPTIRILMALIDIR
PAP- SMEAR testi birinci ve ikinci
basamak sağlık kurumlarında
yaptırılabilir.
AŞILAMA
 9 ile 26 yaş arasındaki kadınların
aşılanması halinde hastalığa yakalanma
olasılığını yüzde 80 azaltır
 Türkiye için en ideal aşı yaptırma
dönemi11-12 yaş aralığıdır
 Aşı:
 İlk dozu takiben
 İkinci ay da ikinci doz 6. ayda son doz
olmak üzere 3 kez yapılır.
KANSER TEDAVİSİ:
KEMOTERAPİ:
• Kemoterapi, kanser hücrelerini yok etmek
veya bu hücrelerin büyümesini kontrol
altına almak için antineoplastik ilaçlar
kullanılarak yapılan tedavidir.
Kemoterapi:
• Anti-neoplastik ilaçlar birlikte
kullanıldıklarında tek başlarına olduğundan
daha etkili olmaktadırlar.
• Buna kombinasyon tedavisi denmektedir.
Kemoterapi ilaçlarının uygulanış
şekli:
•
•
•
•
Ağız yoluyla (oral). İlaçlar hap, kapsül veya
solüsyon tarzında ağızdan alınabilir.
Damar yoluyla (intravenöz). Kemoterapi
ilaçlarının en sık uygulandığı yöntemdir.
İlaçlar seruma katılarak veya doğrudan
enjektör ile damar içine verilerek yapılan
uygulamadır. Genelde kol ve el üstündeki
damarlar bu işlem için kullanılır.
Enjeksiyon yoluyla. İlaçlar bazen kas içine
(intramüsküler) veya cilt altına (subkutan)
direkt enjeksiyon yolu ile verilebilir. Diğer bir
enjeksiyon yöntemide ilacın direk tümör
dokusu içerisine uygulanmasıdır
(intralezyoner).
Haricen cilt üstüne (topikal). İlacın direkt
dışardan cilt üzerine uygulanmasıdır.
KANSER TEDAVİSİ
Kemoterapi:
• Antikanser ilaçlar kanserli hücrelerin
büyümesi ve çoğalmasını engellemektedir.
Bu ilaçlardan sağlıklı hücrelerin etkilenmesi
de mümkün olmaktadır, özellikle normalde
de hızlı çoğalması gereken hücreler daha
çok etkilenmektedir. Ancak bu hücrelerin
kendilerini tedavi sonrası yenileyebileceği
hastaya açıklanmalıdır.
• RADYOTERAPİ:
• Radyasyon tedavisi veya daha bilinen adıyla
•
radyoterapi, hastanın Radyasyon Onkolojisi
uzmanı tarafından değerlendirilmesi ve
uygulanmasına karar verilmesiyle başlar
Amacı kanserli hücreleri yok etmek ve tümörü
küçültmek olarak özetlenebilir. Radyasyondan
etkilenebilecek normal dokuların minimum
düzeyde olmasını sağlamak, planlamanın temel
amaçlarından biridir.
RADYOTERAPİ:
• Radyoterapi sık olarak eksternal (harici) ve
internal (dahili) olarak uygulanabilmektedir. Bazı
hastalıklarda nadir olarak sistemik radyasyon da
uygulanabilir. Harici radyoterapi en sık kullanılan
radyoterapi şekli olup, hastalıklı bölgeye
radyasyon ışın kaynağı bir makine yardımıyla
dışardan verilmektedir. İnternal radyoterapide
radyoaktif madde vücuda belli bir süre için
yerleştirilerek uygulanmaktadır. Sistemik
radyasyon tedavisinde de radyoaktif madde
hastaya damardan ya da ağızdan hap şeklinde
verilmektedir. İnternal tedavi ve sistemik
radyasyon tedavisi için belli bir süre hastanede
yatmak gerekebilmektedir.
Radyoterapi:
• Günümüzde kullanılan tomoterapi cihazları
ile nokta atış yapılarak sağlıklı dokulara
zarar gelmesi engellenmekte ve tedavi
sonrası yan etkiler en aza indirilmektedir.
• Hastaya hangi tedavi şekli uygulanacağına
karar verilir. Hemşire tedavi esnasında
hastaya gerekli eğitimi yapmalı ve işleme
hazırlanmasında yardımcı olmalıdır.
Radyoterapi:
• Tedavi planlaması yapıldığında tedaviye
girecek alanın hastanın cildine konacak
çeşitli işaretlerle belirlenmesi gerekeceği
açıklanmalıdır. Bu işaretlerin tedavi
süresince ciltte kalması zorunludur.
• Tedaviye girmeden önce hastaya özel
elbise giydirilmelidir. Bu elbise tedavi
anında kolayca giyilip çıkarılabildiğinden
hasta için en uygun giyecektir
Radyoterapi:
• Cihazin belli bölümlerine ya da hastanın bazı
•
vücud bölgelerini sağlam dokuların zarar
görmesini engellemek amacıyla özel korumalar
konulmalıdır.
Hemşireler planlı çalışarak mümkün olduğu
kadar hastanın yanında az kalmalıdırlar.
Radyasyonun
etkisini
önlemede
zaman,
uzaklık ve sper (korunma) gibi üç noktayı
akıldan çıkarmamalıdırlar.
Radyoterapi:
• Hemşireler veya teknisyenler pozisyonun
•
•
doğruluğundan emin olduktan sonra odayı terk
etmelidirler. Hastaya 15-30 dak. Yalnız kalacağı
önceden açıklanmalıdır.
Gerekirse diofonla kendisi ile iletişime
geçilebileceği açıklanıp hasta rahatlatılmalıdır.
Hastanın hareketleri ve pozisyonu dışarıdan
izlenebilmektedir. Hastaya kıpırdamaması
pozisyonunu bozacak şekilde yutkunma ve
nefes-alıp vermesi söylenmelidir.
Radyoterapi:
• Tümörün yerleşimine ve tipine göre
radyasyon genellikle günde bir defa verilir.
• Alana günde birden fazla tedavi
uygulanacaksa genellikle iki tedavi
arasında 4 ile 6 saat boşluk bırakılır
• Büyük olasılıkla hasta herhangi bir şey
hissetmez. Fakat eğer tedavi anında hasta
kendini hasta hisseder ve rahatsızlık
duyarsa teknikerle konuşmalı ve cihaz
anında durdurulmalıdır
Radyoterapi:
• İnternal radyo aktif maddenin düşmesi halinde
•
•
•
asla çıplak elle tutulmamalı, 35-40 cm
uzunluğunda bir pensle tutularak hastalardan
uzak kapalı bir kaba konarak doktora haber
verilmelidir
Atıklar kapalı ve yazılı kutulara konur.
Çok önemli bir konu da bu tedavinin hastayı
kesinlikle radyoaktif hale getirmeyeceği ve bu
nedenle
de
çevresindeki
akrabalarına,
çocuklarına ve diğer insanlara hiçbir şekilde bir
zararı olmayacağıdır.
Hemşire hastaya hastalığın seyri, tedavi süreleri,
nerde ve nasıl tedavi alabilecekleri ve tedaviden
sonra yapılacak işlemleri açıklamalıdır
RADYOTERAPİ YAN ETKİLERİ:
• Radyasyon tedavisi süresince, yan etkiler
görülebilir. En sık rastlanılan yan etki
halsizlik ve iştahsızlıktır. Tedavi alanınıza
göre değişik yan etkiler görülebilir,
bunların çoğu geçicidir, doktorunuz size bu
konuda yardımcı olacaktır.
Tedavi süresince dikkat edilmesi gereken
diğer bir konu ise beslenmedir. Tedaviden
maksimum düzeyde yararlanmak için
dengeli ve yeterli beslenilip, kilo
korunmalıdır.
Radyoterapi:
• Radyoterapi, ışın verilen alan içindeki
bölgede (cildinizde) renk değişikliğine yol
açacaktır. Bu bölge hastadan hastaya
değişmekle birlikte radyoterapi ilerledikçe
daha hassaslaşır. Bu bölgenin tahriş
edilmemesi gerekir, bunun için giysilerin
yumuşak olması ve tıraş, keseleme, ovma
gibi tahriş edici uygulamalardan sakınmak
gerekir.
Kanserli Hastada komplikasyonların
takibi ve önemi:
• Kanserli hastalarda kanserin komplikasyonlarının
•
•
yanı sıra kemoterapi radyoterapinin de yan etkileri
görülebilmektedir.
Kemoterapi ve radyoterapiye bağlı olarak kanserli
hastalarda alopesi, deri bütünlüğünde bozulma,
yorgunluk, anemi, nötropeni, trombositopeni,
stomatit, diyare, konstipasyon, bulantı-kusma,
iştahsızlık, ağrı, anksiyete ve depresyon en sık
görülen komplikasyonlar arasında yer almaktadır.
• Kanserli hastalarda görülen komplikasyonların
büyük çoğunluğu kemik iliği deprasyonuna bağlı
kan hücrelerinin azalmasına bağlı olarak gelişir.
Çünkü sadece kanser hücrelerini etkileyen bir
ilaç henüz yoktur. Ve sağlam hücrelerde
baskılanarak tedaviden etkilenir. Kemoterapi
tedavisi gören hastalarda
• Eritrosit
• Lökosit
• Trombosit
değerleri düşüktür.
• Kanser tedavisi kemik iliği
deprosyonuna neden olan
ümmünosüpressif bir tedavidir!!!!
• Eritrosit
• Lökosit
• Trombosit
Alopesi:
• Kemoterapi ve Radyoterapiye bağlı, saç, aynı
•
•
zamanda kaş, kirpik ve tüm vücut kıllarının kaybıdır.
Saç folikülleri hızla büyüyen hücreler içerdiği için,
tedavi bittikten 4-6 hafta sonra tekrar çıkmaya
başlarlar.
hasta isterse başına şapka, eşarp, bone veya peruk
takabileceği konusunda bilgilendirilmelidir.
Kemoterapiden önce hastaya saçlarını kısaltması,
göz kalemi, kaş kalemi, takma kirpik kullanması,
kalan saçlar için sık şampuan uygulamaması ve
yumuşak fırça kullanması, saç kaybı arttıkça, kalan
saçları traş ettirebileceği, kafa derisini sıcaktan ve
soğuktan koruması konusunda öneride
bulunulmalıdır.
Deri bütünlüğünde bozulma:
• Kemoterapi ve radyoterapinin etkisiyle vücudun
•
•
•
•
deri tabakasındaki irritasyon, kızarıklık ve kaşıntı
ile kendini gösteren değişimdir.
Hemşire hastaya deri bakımı konusunda gerekli
bakımı ve eğitimi vererek deri bütünlüğünü
korumalı ve enfeksiyonu önlemelidir.
Tedavi uygulanan alan temiz ve kuru tutulmalı,
ovuşturulmamalı, kaşınmamalı ve tırnaklar kısa
olmalıdır. Soğuk kompres, antihistaminik ve
kortikosteroid kullanmak kaşıntıyı azaltabilir.
Kimyasal iritan maddelerden temizlemek için alan,
ılık su ve parfümsüz-yumuşak sabunla hafifçe
yıkanmalı ve yumuşak bir havlu ile
kurulanıp havalandırılmalıdır.
Deri bütünlüğünde bozulma:
• Metal element içeren maddeler irritasyonu
•
arttırdığı gibi radyasyon ışınlarının dağılmasına
da neden olacağından radyoterapi tedavisi
sırasında talk pudrası, losyon, krem ve
deodorantlar kullanılmamalıdır.
Radyasyon alan derideki kesikler yavaş
iyileştiğinden ve enfeksiyona eğilim olduğundan
jilet yerine elektrikli veya pilli traş makinesi
kullanılmalı, bölge kırmızı ve ağrılı ise traş
olmamalı, kadın hastalar ise manikür
yaptırmamalıdır.
Deri bütünlüğünde bozulma:
• İritasyon ve reaksiyonu önlemek için; teri emici,
•
•
•
yumuşak ve bol pamuklu giysiler giyilmelidir.
Bölgeyi aşırı sıcak ve soğuktan, direkt gün
ışığından korumak için
uzun kollu elbise ve geniş kenarlı şapkalar
giyilmeli, güneş ışığını bloke eden kremler
kullanılmalı ve güneşte fazla kalınmamalıdır.
Cilde doğrudan sıcak ya da soğuk kompres
uygulamasından kaçınmalı ve yapıştırıcı band
kullanılmamalıdır.
Deri bütünlüğünde bozulma:
• Yatağa bağımlı hastalarda basınç bölgeleri
korunmalı ve hastanın
• pozisyonu 2 saatte bir değiştirilmeli, cilt
kuru ve temiz tutulmalı, ödemi önlemek
amacı ile ekstremiteler yükseltilmelidir
Ekstravazasyon:
• intravenöz olarak verilen sıvı veya ilacın damar
dışına çıkarak doku içine sızmasıdır. Port
kateterlerde ekstravazasyon genellikle iğne
takılma işleminin uygun yapılmaması, iğnenin
uygun şekilde sabitlenmemesi ve uygun uzunlukta
iğne kullanılmamasına bağlı olarak gelişmektedir.
Hasta infüzyon sırasında ağrı, yanma, acı
hissediyor, kateter bölgesinde infüzyon sırasında
aniden şişlik meydana geliyor, aspirasyon işlemi
sırasında yeterince kan gelmiyor ve subkutan
dokuda sıvı palpe ediliyorsa ekstravazasyon
olabileceği
düşünülmelidir.
Ekstravazasyonda
infüzyon durdurularak hekime haber verilmeli ve
kurumun ekstravazyon tedavi protokolüne göre
yapılması gereken işlemler (doktor istemine uygun
Yorgunluk:
• Kanserli hastalarda sık görülen sorunlardan biri
•
•
olan yorgunluk, kemoterapinin yan etkisi olarak
ortaya çıkan bulantı, kusma, diyare, ağrı,
immobilite, anemi ve malnütrisyon gibi faktörlerle
ilişkili olarak ortaya çıkan bir semptomdur.
Hemşire bu hastaların bakım gereksinimlerini kısa
sürede tamamlamalı, kendi kendine bakımına
teşvik etmeli ve gerekiyorsa yardım etmelidir.
Hastanın en az 7-8 saat uyku uyuyabilmesi için
uykusuzluğa neden olabilecek çevresel faktörleri
(gürültü, aşırı ışık vb.) önlenmeli, gündüz uyku
periyotları oluşturulmalı, aşırı aktiviteler
kısıtlanmalı ve tedavinin tipine göre hafif
egzersizler seçilmelidir.
Yorgunluk:
• Hastanın enerjisinin yüksek olduğu ve dinlenmiş
olduğu zamanlarda, örneğin sabahları besleyici
değeri yüksek, proteinden ve kaloriden zengin,
yumuşak besinleri az az ve sık olarak alması,
arada dinlenme periyotlarının verilmesi
sağlanmalıdır.
• Yıkılan hücrelerin ve artık ürünlerin
uzaklaştırılabilmesi için günde en az 8-10 bardak
su ve sıvı yiyecekler alması önerilmelidir
Anemi:
• Kemik iliği depresyonu, kemoterapiye bağlı
olarak gelişen bir tablodur.
• Hemşire, bu hastalarda yorgunluk, halsizlik,
baş dönmesi, titreme ya da taşipne ve dispne
gibi anemi belirtilerini gözlemlemeli ve
gerekirse oksijen tedavisini sağlamalıdır.
• Ortostatik hipotansiyon ve baş dönmesi
varsa, özellikle hastanın yatarken ve
kalkarken yavaş hareket etmesi söylenmeli,
hemoglobin ve hematokrit düzeyi düzenli
aralıklarla kontrol edilmelidir.
Nötropeni:
• Kemoterapi veya radyoterapiye bağlı kemikiliği
•
baskılanması immünosüpresyona bağlı oluşan ve
enfeksiyon gelişme riskine yol açan önemli bir
koplikasyondur.
Hemşire, hastada enfeksiyonun belirtilerini (ateş,
kızarıklık, sıcaklık, ödem, ağrı, iltihap oluşumu
vb.) ve en sık görüldüğü bölgeleri (cilt ve müköz
membranlar, oral kavite, solunum sistemi ve
üriner sistem) gözlemlemeli, ağız ve vücut
hijyenine önem vermelidir.
Nötropeni:
• Hasta ve ailesi el yıkamaya ve tırnakların kısa ve
•
•
düz kesilmesine özen göstermelidir.
Deri bütünlüğü korunmalı, günlük temizliği
yapılmalı ve travmalardan korunmalıdır. Perianal
bölge ılık suyla ve yumuşak sabunla
temizlenmeli, konstipasyon oluşmaması için
gerekli önlemler alınmalıdır.
Hastanın yeterli derecede dinlenmesine ve
yeterli ve dengeli beslenmesine dikkat
edilmelidir.
Trombositopeni:
• Kemik iliği depresyonu, kemoterapi
nedeniyle trombosit ve pıhtılaşma
faktörlerinin yetersiz yapımı nedeniyle
kanamaya eğilimin artmasıdır. Hastada
peteşi, ekimoz, hematüri, hipotansiyon,
taşikardi, anemi ve trombosit sayısında
azalma vardır.
• Hemşire bu konuda hastayı eğitmeli ve
hastayı dolaştırılırken veya banyo
yaptırılırken çarpma ve düşme gibi
travmalardan korumalıdır
Trombositopeni:
• Deride peteşi ve ekimoz kontrolü
yapılmalı, diş eti, burun, idrar, dışkı
kanaması gibi normal olmayan kanamalar
yakından takip edilmelidir.
• İM. enjeksiyonlardan kaçınılmalı, yapılması
zorunlu durumlarda işlemden sonra 3-5
dakika basınç uygulanmalıdır
Trombositopeni:
• Burun temizliğinin travmatik olmamasına
dikkat edilmeli ve ağız bakımı için
yumuşak materyaller kullanılmalıdır.
• Vazodilatasyon yapacağı için alkollü içkiler,
ayrıca aspirin ve non steroid
antiinflamatuar ilaçlar kullanılmamalıdır.
• Konstipasyon oluşumunu önlemek için bol
sebze ve meyve tüketilmelidir.
Stomatit:
• Ağız ve orafarenksteki ülseratif lezyonlar,
oral inflamasyon, kemoterapi
(immünosupresyon), bulantı kusma, oral
hijyen yetersizliği, nötropeni, trombositopeni
ve dehidratasyon nedeniyle gelişebilir.
• Hemşire oral kaviteyi her gün kırmızılık,
beyazlık ve sarılık yönünden kontrol edip
değerlendirmelidir.
• Hastanın öğünlerden önce ve sonra uygun
ağız bakımı yapması sağlanmalıdır.
Stomatit:
• Lezyon yoksa: 4 saatte bir yumuşak diş
fırçası ile dişler fırçalanmalı ve mukostatin
ve betadin ile gargara yapılmalıdır.
• Lezyon varsa; 2 saatte bir hidrojen
peroksit solüsyonu, ardından serum
fizyolojik ile ağız bakımı yaptıktan sonra
dudaklar vazelin ya da E vitaminli
preperatlar ile yumuşatılmalıdır.
Stomatit:
• Sıvı dengesi sağlanmalı, sıcak, asitli ve tuzlu
•
•
•
•
yiyeceklerden kaçınarak, yumuşak, protein ve
vitamin yönünden zengin yiyecekler önerilmelidir.
Alkol ve sigara kullanılmamalıdır.
Diş protezlerinin uygun olup olmadığı
değerlendirilmeli, rahatsız ediyorsa takılmamalıdır.
Eğer ağızda kanama varsa bunu önlemek için
hastaya ağzına küçük bir buz parçası alması
önerilmeli ve durum doktora rapor edilmelidir.
Ağrı için doktor istemine göre lokal aneljezikler
kullanılmalıdır
Dispne:
• Kanser bakımının tüm evrelerinde görülebilen
•
dispne, büyük bir sıklıkla yaşamın son döneminde
meydana gelmektedir. Dispne gelişimine neden
olan faktörler, kanserle direkt ilişkili, kanserle
indirekt ilişkili, kanser tedavisi ile ilgili olmak
üzere, değişik şekilde sınıflandırılabilir.
Tıbbi tedavide farmakolojik ve nonfarmakolojik
yaklaşımlar söz konusudur. Hemşirelik bakımında,
yeni solunum tekniklerinin geliştirilmesi, pozisyon
verme, emosyonel destek, gevşeme teknikleri ve
aktivitelerin planlanması gibi çok sayıda hemşirelik
uygulamaları dispne sorunu yaşayan hastayı
rahatlatabilir.
Kas ve sinir etkilenmeleri:
• Bazı durumlarda kanser ilaçları sinir lifleri üzerinde
•
etki gösterebilmekte, periferik nöropati denen
merkezi sinir sistemi dışındaki sinir yapılarından
kaynaklanan sorunlara yol açabilmektedir.
Bu durumdaki kişide, bedenin belli bölgelerinde,
özellikle el ve/veya ayaklarında karıncalanma,
titreme, uyuşukluk, güç kaybı, yanma, ağrı gibi
yakınmalar, ayrıca çenede ağrı, mide ağrısı,
kabızlık gibi sıkıntılar gözlenebilmektedir. Bu
durumda hemşire hastayı gözlemlemeli, belirtileri
doktora rapor etmeli ve verilen tedaviyi
uygulamalıdır.
Cinsel organlar üzerindeki
etkiler:
• Adet döneminde düzensizlikler olabileceği
gibi, kemoterapi döneminde adetten
kesilme de olabilir. İnfertilite (doğurganlık
kaybı) ve menapoz görülebilir
Böbrekler ve mesane ile ilgili
sorunlar:
• Bazı antikanser ilaçlar, mesanede irritasyon
ve böbreklerde geçici ya da kalıcı hasar,
idrar renginde ve kokusunda değişikliğe yol
açmaktadır. Hasta kemoterapi süresince bol
su içmelidir. Bu ortaya çıkabilecek bazı
sorunları önleyebilir. Gerektiğinde
kemoterapi sürecinde böbrek işlevlerinin
izlenmesine karar verilebilmektedir
Ağrı:
• Kanserde ağrı önemli bir komplikasyon olarak
karşımıza çıkmaktadır.
• -Görülme sıklığı metastazlı hastalarda %30
• -İleri dönemdeki, hastalarda % 80 dir.
• Kansere bağlı ağrılarda kemik ağrısı ve baş
ağrısı en sık karşılaşılanıdır.
• -Kişinin tanımlayabileceği en hafif ağrı
düzeyine Ağrı Eşiği denir.
• -Ağrı eşiği kişiden kişiye değişir.
Ağrıyı azaltmada kullanılan
nonfarmakolojik uygulamalar:
• -Bilgi eksikliğinin giderilmesi
• -Hasta yakınlarının bakıma katılmasının
•
•
•
•
•
sağlanması
-Pozisyon değişikliği
-Masaj yapmak, sıcak yada soğuk uygulama, ılık
banyolar
-çevrenin sessiz ve sakin olması
-Radyo dinlemek, TV seyretmek
-Hayal kurmayı önermek vb.
• Hemşire ağrı durumunda ağrı skalasına
göre hastanın ağrı durumunu
değerlendirerek ağrı kesici uygulamalıdır.
• Dünya sağlık örgütü hafif ağrı durumunda:
Narkotik olmayan analjezikleri,
-Orta şiddetli durumunda: zayıf narkotikleri,
-Şiddetli ağrı durumunda: güçlü narkotikleri
önermektedir.
Yüz İfadelerini Derecelendirme
(Wong-Baker) Skalası
Ağrı Yok
Oldukça Fazla
Biraz Ağrı
Biraz Daha Fazla
En Şiddetli
Daha Fazla
AĞRI SKORU
• 1-3 hafif ağrı
• 4-6 orta şiddette ağrı
• 7-10 şiddetli ağrı
Ağrı skalası
•İletişim kurulan hastalarda;
Sayısal Oranlama Skalası
O
10
1
2
Ağrı Yok
şiddetli
3
4
5
6
Orta
7
8
Olabilecek En
Sözel Tanımlayıcı Skala
Ağrı Yok
Dayanılmaz
Hafif
Orta Şiddetli
9
Çok Şiddetli
“SEDARE DOLOREM OPUS
DİVİNUM”
AĞRIYI GİDERMEK İLAHİ
BİR SANATTIR…
HİPPOCRATES
Bulantı Kusma:
• Bulantı pek çok kanser tedavisinin ortak yan
etkisidir. Bulantıyı giderebilecek bazı ilaçlar
vardır. Bulantı ve kusma esnasında bir şey
yiyip içmemeli bulantı geçtikten sonra yavaş
yavaş hafif besinler verilmelidir.
• -Hastaya ekmek, kraker, gevrek, simit,
yağsız kekler, derisi alınmış haşlanmış tavuk,
beyaz peynir, kuru meyveler gibi kuru
besinler verilmelidir.
Bulantı- Kusma:
• Bulantı olduğu zaman yağlı besinler,
kızartmalar, baharatlı yada sıcak ve ağır
kokulu bulantı yapan yiyecekler
yenmemelidir.
• Yemekler azar azar, yavaş yavaş, öğün
aralarında da yenmeli ve yedikten sonra
hemen yatılmamalıdır.
İshal:
• Kemoterapi ve radyoterapi uygulamalarının yangın
•
•
yan etkisi olarak hastalarda ishal görülür. Bu
durum hastada vitamin, mineral ve
kaybına(dehidratasyona) neden olur.
Bu duruda hasta bol sıvı almalı, az miktarda sık
beslenmeli, az yağlı, az şekerli gıdalar; muz, pilav,
patates, yağsız yoğurt, beyaz et ve katı yumurta,
pişmiş sebze, ve meyve tüketilmelidir.
Ağızdan beslenemeyenler, IV yolla veya
nazogastrik sonda ile beslenmelidir
Kabızlık:
• Bazı kanser ilaçları kabızlık yapabilir.
Genellikle ağrı kesiciler kabızlığa neden olur.
• -Hastanın diyetine posalı yiyecekler, çiğ
sebze ve meyve, kepekli ekmek, kuru
baklagiller, her türlü sıvı besinler, kayısı, kuru
erik, yada hoşaf eklenmelidir. Günde 10
bardak su, ıhlamur, adaçayı, gibi bitki, çayları
ılık içilmelidir. Hergün düzenli hafif egzersiz
yapılmalıdır.
İştahtan kesilme:
• İştahtan kesilme ya da iştah azalması,
kanserli karşılaşılan en yaygın sorundur.
Kanser hücreleri, vücudu aç olmadığına ikna
eden bir madde salgılar.
• Hastanın kalori ihtiyacını karşılayacak
besinler alması, gücünü koruması, tedaviden
zarar gören dokuların yenilenmesi açısından
önemlidir.
• Genellikle sabah kahvaltılarında besin
tüketimi daha iyi olduğundan sabah
kahvaltılarına özen gösterilmelidir.
İştahtan kesilme:
• Kahvaltıda meyve ve taze meyve suları,
yumurta, peynir, bal, pekmez, ekmek bolca
tüketilmeldir.
• Gün içinde bol bol su tüketilmeli, iştah
azalmasında hasta yemek yemeye
zorlanmamalı, kalorisi ve protein değeri
yüksek, et, yumurta, yoğurt, peynir, kuru
fasulye, nohut, mercimek, barbunya, esmer
ekmek vb. tüketilmelidir.
CERRAHİ TEDAVİ:
• Cerrahi, kanserli dokunun vücuddan
•
çıkartılmasıdır. Pek çok kanserde cerrahi tedavi
uygulanan ilk yöntemdir ve bazı kanserlerde
cerrahi tedavi ile şifa sağlanabilir. Cerrahi aynı
zamanda tanının doğrulanması(biyopsi),
evreleme, yan etkilerin ve ağrının azaltılmasında
kullanılan bir tedavi yöntemidir.
En sık görülen yan etki, hastaların pek çoğunda
kolaylıkla tedavi edilebilen ağrıdır
HORMONAL TEDAVİ:
• Prostat kanseri ve meme kanseri gibi bazı
kanserler vücudda hormon olarak adandırılan
bazı maddelerin varlığında büyüyüp gelişirler.
Hormonal tedavi vücuddaki hormon miktarını
değiştirerek meme, prostat kanseri ve üreme
sistemi kanserlerinin tedavisinde kullanılır.
Örneğin tamoksifen vücuddaki östrojen miktarını
azaltır ve hormona duyarlı meme kanserinin
tedavisinde kullanılır.
Hormonal tedavinin de potansiyel yan etkileri
vardır, genellikle tedavinin tamamlanmasıyla
ortadan kalkar. Yan etkiler kullanılan ilaca
bağlıdır ve erkek ve kadında değişiklik gösterir
BİYOLOJİK TEDAVİ:
• Biyolojik tedavi immünoterapi olarakta
•
bilinmektedir, kansere karşı vücut savunma
mekanizmalarını harekete geçirir.
Araştırıcılar monoklonal antikorlar ve aşılar gibi
özel biyolojik tedavilerde geliştirmektedirler.
Monoklonal antikorlar laboratuarda üretilen
kanser hücre yüzeylerinde belli alanlara
bağlanan maddelerdir. Kanser hücre yüzeyine
bağlandıklarında hücrede fonksiyon gören
proteinlerin sentezini etkiler.
Kanser aşıları vücudun immün sistemini
etkileyerek kanser hücrelerini tanımalarını
sağlarlar, kanser aşıları üzerinde klinik
araştırmalar devam etmektedir. Ancak halen çok
deneysel bir tedavi yöntemidir.
Palyatif Tedavi
•
Kanser tedavi edilebilir olmakla birlikte her
zaman kür mümkün olmamaktadır. Palyatif
tedavide amaç kanserin hangi evresinde
olursa olsun kişinin kendini mümkün
olduğunca iyi hissetmesini sağlamaktır.
Palyatif tedavi fiziksel, ruhsal, psikolojik ve
kişinin sosyal ihtiyaçlarına yönelik olabilir
ALTERNATİF TIP TEDAVİLERİ???
(Cumhuriyet Tıp Derg 2010; 32: 918)
• Bitkiler antineoplastik özelliği bilinen bazı
ilaçların ham maddesini oluşturmaktadır.
Bu çalışmada yöremize özgü ve halk
arasında da antineoplastik özellikleri
olduğuna dair şüpheler bulunan bitkilerin
özütlerinin bu özellikleri araştırılmıştır.
Araştırma sonucunda;
• Bu çalışmalar sonrasında Salvia cryptantha, Ferula
Orientalis, Allium sivasicum, Helichrysum arenarium
subsp. aucheri, Thymus pectinatus, Tanacetum
parthenium, Achillea teretifolia, Pelargonium
endlicherianum, Origanum acutidens, Melissa officinalis,
Berberis vulgaris, Rhodiola rosae ve Urtica dioica‟da
umut vaadecek antineoplastik sonuçlara
ulaşılmıştır.(ısırganotu,sarımsak,kekik)
SONUÇ OLARAK
• Bu bitkilerden ancak ve ancak üzerinde
İLERİ DÜZEYDE çalışmalardan sonrasında
elde edilecek ajanların, kanser hastalarının
tedavilerinde ve/veya kansere karşı
kemoprotektif olarak yer alabilir.
• Kanser tedavisinde etkili olan ana
yöntemler; cerrahi, kemoterapi,
ve radyasyon tedavisidir
• KANSER İNSALARDA
ÇOĞUNLUKLA ÖLÜMÜ
ÇAĞRIŞTIRIYOR
• Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi
• Başkanlığı 26 ayrı ilde 3,096 farklı bireye
anket
• uygulatarak bir araştırma yaptırmıştır.
Kanser nasıl bir hastalıktır?
•
•
•
•
Ölümcül bir hastalıktır 2883 (93,1)
Bulaşıcı bir hastalıktır 110 (3,6)
Tedavisi mümkün olan bir hastalıktır 37 (1,2)
Erken teşhisle tedavisi mümkün olan
bir hastalıktır 16 (0,5)
Kanserle ilgili bilgilerinizi
nereden edindiniz?
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
TV 2131 (68,8)
Komşu-Akraba 1241 (40,1)
Gazete-Dergi 948 (30,6)
Doktor 639 (20,6)
Sağlık çalışanlarından kanser konusunda bilgi
aldınız mı?
Evet 528 (17,1)
Hayır 2568 (82,9)
Sizce kanserin nedeni nedir?
Sigara 2601 (84,0)
Alkol 1613 (52,1)
Beslenme
KANSERLE İLGİLİ KELİMELER
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Sizce kemoterapi nedir?
Bilmiyorum 783 (25,3)
Sizce radyoterapi nedir?
Bilmiyorum 1550 (50,1)
Sizce mamografi nedir?
Bilmiyorum 1382 (44,6)
Sizce mamografiyi kimler çektirmeli?
Kadınlar 1218 (39,3)
>35 yaş kadınlar 466 (15,1)
Herkes 350 (11,3)
>50 yaş üzeri kadınlar 57 (1,8)
Bilmiyorum 1005 (32,5)
KANSERDE KORUNMA
Tüm kanserlerin
yaklaşık üçte ikisi
potansiyel olarak
önlenebilir niteliktedir
Erken Tanı
Erken tanı ile tedavi başarısı artmaktadır.
Erken tanı halinde yapılan tedavi daha
etkindir.
131
Amerikan Kanser Derneğinin
önerileri
•
•
•
•
•
•
•
İdeal bir kiloyu koruyun
Çok yönlü beslenin
Günlük diyette sebze ve meyveler bulundurun
Yüksek fiber içerikli yiyeceklerle beslenin
Günlük diyetteki yağ miktarını azaltın
Alkol alımını azaltın,sigara kullanmayın
Tuzlanarak, tütsülenerek ve nitritlerle korunarak
saklanan yiyeceklerden uzak durun
Bunlara ek olarak;
•
•
•
•
•
•
•
•
Stresten uzak durun yada başetme yollarını keşfedin
Elektromanyetik kirlenmeye karşı önlemler alın
Takip ve kontrollerinizi düzenli yaptırın
Hazır aldığınız yiyeceklerin içeriğine dikkat edin
Besin saklama ve pişirilme şekillerinden en uygun olanı
tercih edin.
Çok fazla güneş ışığına maruz kalmayın,kalacaksanız
önlemlerini alın
Kimyasal ajanlarla mümkün olduğu kadar az temas
edin,gerekli önlemleri alın
Kanseri sömürü haline getirmiş şarlatanlara karşı uyanık
olun,her yerde söylenilen her şeyi üstünüzde
denemeyin…
Kanserde Hemşirelik Bakımı:
• Hemşirelerin kanser tedavisinde kapsamlı
görevleri vardır. Ancak hemşirelik öncelikle
hastaya bilgi vermekle başlar. Hemşirelik
bakımı erken tanı ve risk faktörlerinin
tespiti,
kemoterapi
ve
radyoterapi
uygulama süresince korunma yöntemleri,
terminal dönemdeki hasta bakımı, ağrı
kontrolü, onkolojik problemi olan hasta ve
aileleri ile iletişim ve kanser hemşireliğinde
son gelişmelerin takibi gibi konuları kapsar
Kaynaklar:
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
1) http://www.kansernedir.net
2) http://www.kanser.gov.tr/
3) Dr.Ronald B. Herberman
Pittsburg Üniversitesi Kanser Enstitüsü
http://www.upmccancercenters.com(mart 2009)
4) Nesrin SEYHAN-makale-(Gazi üniv.Biyofizik anabilimdalı başk.)
5)www.edirnesaglik.gov.tr
6)Doç.Dr.Pınar Okyay (sunu,Adnan Menderes Üniversitesi
Tıp Fakültesi Halk Sağlı Anabilim Dalı9
7)Kanserle savaş dairesi başk.(kanserle ilgili Türk halkının bilgi düzeyini ölçen araştırma sonuçlar)
8) Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi, Pediatrik Onkoloji Bilim Dalı,
2 Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi, Hematoloji Bilim Dalı, Aydin, TURKEY(2.ncin
kanserler makalesi)
9) Gülhane Tıp Dergisi 2010; 52: 148-156
10) Cumhuriyet Tıp Derg 2010; 32: 9-18
11) 11)Atatürk Üniv. Ziraat Fak. Derg. 35 (3-4), 221-228, 2004
12) http://www.ketem.org/istatistik.php
Download