Hazırlayan: Doç.Dr.Pemra C. Ünalan AİLEMDE MEME KANSERİ VAR. BENDE DE OLMA OLASILIĞI NEDİR? Ailede herhangi bir ciddi hastalığın varlığı hepimizin bazı kuşkulara kapılmasına neden olur. Bu hastalığın ailenin diğer bireylerini ve beni etkileme olasılığı nedir? diye düşünürüz. Meme kanseri de bu tür hastalıklardan biri. Aileden birine meme kanseri tanısı konması hem kendimiz hem de gelecek kuşaklar açısından nasıl bir risk oluşturmaktadır? Ne yazık ki ailede meme kanseri olan bir yakının varlığı gerçekten de sizin de aynı hastalığa sahip olma riskinizi belli oranda arttırır. Ancak unutmamak gerekir ki; ailenizde meme kanserine rastlanması sizin de meme kanseri olacağınız anlamına gelmediği gibi, ailesinde hiç meme kanseri olmayan kadınlarda da meme kanseri olabilir. Özellikle birinci derecede akraba yani anne, kız kardeş ve çocukta meme kanseri olması ve bununla birlikte hastalığın tek taraflı mı yoksa çift taraflı mı olduğu, ve tanı konduğu sırada kişinin menopozda olup olmaması da önem taşır. Aşağıdaki tabloda birinci dereceden akrabasında (anne, kız kardeş, çocuk) meme kanseri olan kişinin meme kanseri olma riskinin, olmayan bir kadına göre ne oranda arttığı özetlenmiştir. Tek taraflı / hasta tanı sırasında menopoz sonrasında ise 1.2 kat Tek taraflı / hasta tanı sırasında menopoz öncesinde ise 1.8 kat Çift taraflı / hasta tanı sırasında menopoz sonrasında ise 4 kat Çift taraflı / hasta tanı sırasında menopoz öncesinde ise 8.8 kat Öte yandan ikinci derecede akrabada (teyze, hala, büyükanne, yeğen) meme kanseri varlığı yukarıdaki faktörler ayrı ayrı incelenmeksizin, yani “genelde” riski yaklaşık 1.5 kat arttırmaktadır. Meme kanserinin ailesel yatkınlık gösterdiği kesindir. Şu ana dek meme kanseri ile kesin ilişkili olduğu bilinen iki gen mutasyonu bulunmuştur. Bu alandaki çalışmalar devam etmektedir. Ancak BRCA 1 ve BRCA 2 olarak adlandırılan bu genler tüm meme kanseri olgularının yalnızca %0.1’ini oluşturmaktadır ve varlıkları yumurtalık kanseri ile de ilişkilidir. Bu mutasyonun bir laboratuar testi ile saptanması olasıdır. Şimdilik, ailesinde kuvvetli meme kanseri veya over kanseri öyküsü olan kişilerde bu testin yapılması istenmektedir. Yani iki veya daha fazla birinci derecede akrabada meme kanseri varlığı özellikle de bu kişilerin tanısının 50 yaşından önce konmuş olması durumunda kişinin konu ile ilgili bir hekimle tartışması en iyi yol olarak görünmektedir. Diğer risk faktörleri: a) Meme kanserinin en kuvvetli risk faktörleri ne yazık ki değiştirmemizin mümkün olmadığı cinsiyet ve yaştır. Kadın cinsiyeti çok kuvvetli bir risk faktörüdür. (Erkeklerde de meme kanserine rastlanmaktadır) Bir diğer kuvvetli risk faktörü de yaştır. Aşağıdaki tabloda yaş gruplarında meme kanserine rastlanma olasılığının ne olduğu gösterilmiştir. 30-40 yaş arası 252’de 1 40-50 yaş arası 68’de 1 50-60 yaş arası 35’de 1 60-70 yaş arası 27’de 1 Yaşam boyu risk 8’de 1 b) Değiştirmemizin mümkün olmadığı bir diğer risk faktörü; adet başlangıç yaşıdır. 12 yaşından önce ilk adetini görmüş olmak hastalık riskini 1.2 oranında arttırmaktadır. c) Annenin yaptığı ilk canlı doğum sırasında yaşının yüksek olması yada hiç doğum yapmamış olması da risk faktörüdür. Hiç doğum yapmamış kadınlara göre, ilk doğumunu 20 yaşından önce yapmış kadınlar yaklaşık iki kat daha fazla risk altındadırlar. Başka bir veri kaynağına göre; ilk doğumunu 20-25 yaş arasında yapmış olan kadınlara göre 30 yaşından sonra ilk doğumunu yapmış kadınlar yaklaşık 1.9 kat daha fazla risk altındadırlar. d) Geç menopoz (55 yaşının üstünde) da bir başka risk faktörü olup meme kanseri riskini yaklaşık iki kat arttırmaktadır. e) Süt vermenin meme kanseri ile ilişkisi özellikle menopoz sonrasında tanı konan olgular için çok açık olmamakla beraber, kadının süt verdiği her yıl için meme kanseri olma riskinin %4.5 kadar azaldığı ve her doğum için de ek olarak %7 azaldığı bilinmektedir. f) Hormon Replasman Tedavisi (menopoz sonrası verilen hormon tedavisi) kullanan kadınlarda risk yaklaşık 1.35 kat artmaktadır. Öte yandan bu risk hormon tedavisi sonlandırıldıktan 5 yıl sonra hiç kullanmamışçasına geriye döner. g) Daha önce meme kanseri olmak ve daha önce göğüs bölgesine radyoterapi almak meme kanseri riskini arttırmaktadır. h) 50 yaşından önce meme biyopsisi yapılmış olması biyopsi sonucu selim de olsa yaşam boyu riski 1.7 kat 2 yada daha fazla biyopsi yapılmış olması ise 2.9 kat arttırmaktadır. 50 yaşının üstünde ise bu oranlar sırasıyla 1.3 ve 1.6’dır. i) Biyopside hiperplazi saptanmış olması riski yaklaşık 2 kat, atipik hiperplazi saptanmış olması ise 5 kat arttırmaktadır. Öte yandan biyopside in-situ karsinom saptanması riskin 8 ila 10 kat daha fazla olduğunu gösterir. j) Alkol ve/veya sigara kullanımının çok belirgin olmamakla birlikte meme kanseri riskini arttırdığı düşünülmektedir. Unutmamak gerekir bunlar sözü edilen risk faktörleri arasında değiştirilebilir olan az sayıdaki faktördendir. Diğer değiştirilebilir risk faktörleri de fazla şişmanlık ve fazla miktarda yağlı yiyecekler tüketmektir. Tüm bu değiştirilemeyen risk faktörlerinin varlığı ve yaşam boyu meme kanseri olma riskinin tüm kadınlar için son derece yüksek oluşu erken tanı ve tarama testlerinin önemini arttırmaktadır. Kaynaklar: 1. Zuber TJ. Woman and Breast Cancer Article. www.aafp.org/x16621.xml?printxml. 28.08.2006 tarihinde erişilmiştir.