OLGULARLA ALERJİ Solunum Yolu Alerjileri Doç. Dr. Cengiz KIRMAZ Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi İmmünoloji BD. ve Erişkin Alerji Birimi Manisa Bu sunumda bir vaka nedeniyle özellikle alerjik rinit (AR), konjunktivit ve astımdan bahsedilecektir. Polikliniğimize başvuran 25 yaşında bayan hasta, 5 yıldır özellikle bahar aylarında gözlerde yaşarma, kızarıklık, kaşıntı; burunda su gibi akıntı, ardı ardına hapşurma, burun kaşıntısı şikayeti olduğunu belirtiyor. Bu yıl nisan ayında başlayan ve 2 aydır halen devam eden öksürük ve hırıltılı solunum şikayetleri yanında aldığı nefesin kendine yetmediğini de belirten hasta polikliniğimize başvurdu. Başlangıçta şikayetlerinin nisan ayı ortasında başladığı ve mayıs ayının ortalarında son bulduğunu belirtiyor. Ancak son 1-2 yıldır şikayetlerinin giderek arttığını ve semptomlarının haziran ayının sonuna kadar uzadığını belirtiyor. 2 yıl önce özellikle burundaki şikayetlerinin ağır olması nedeniyle bir kulak burun boğaz doktoru tarafından görülen hastaya “saman nezlesi” tanısı konulmuş. Bu sebeple antihistaminik tablet ve nazal topikal steroidli preparat verilmiş ve sezon boyunca kullanması iletilmiş. Bu ilaçları birer kutu kullanan hastanın tedavisi kesildiğinde şikayetleri tekrar başlamış. Daha sonra sezon sonunda şikayetleri kesilmiş. Ancak bu yıl öksürük ve hırıltılı solunum gibi alt solunum yolu şikayetleri de eklenince hasta polikliniğimize başvurdu. Soy geçmişi sorgulanan hastanın annesinde ve dayısında saman nezlesi benzeri şikayetler olduğu ve bunlar için tıbbi tedavi aldıkları öğrenildi. Yukarıda bahsi geçen hastaya “alerjik rinokonjunktivit” ve bununla komorbid görülen “alerjik astma” ön tanısı konuldu. Hastanın yapılan fizik muayenesinde anterior rinoskopide burun içi mukozanın ödemli ancak soluk olduğu, bunun yanında seröz bir akıntının olduğu görüldüğü. Konjunktivaları hiperemik ve sulu akıntısı mevcuttu. Solunum sistemi muayenesinde yer yer ronküsler mevcut olup, ekspiryum zamanının hafifçe uzadığı tespit edildi. Bunun dışında diğer tüm fizik muayene bulguları normal olarak saptandı. Yapılan rutib biyokimyasal tetkiklerde herhangi bir patolojik bulguya rastlanmayan olgunun, alerji deri prick testi sonucunda ot/hububat polenleri ile beraber zeytin ağacı polenine de alerjisi olduğu görüldü. Solunum fonksiyon testlerinde vital kapasitenin (VC): %94, zorlu vital kapasitenin (FVC): %90, 1. saniye zorlu ekspiratuvar volum (FEV1): %76, peak ekspiratuvar akım (PEF): %72 olduğu görüldü. Bu sonuçlarla hastanın ön tanısı olan “alerjik rinokonjunktivit+alerjik astma” doğrulanmış oldu. Tedavi açısından reversible astımı olduğu da saptandığı için alerjen spesifik immünoterapi düşünüldü. Yukarıdaki vakada da görüldüğü gibi genel olarak rinit, burun içi mukozanın iltihabi bir rahatsızlığı olup çeşitli sebeplere bağlı olabilir. Enfeksiyöz, non-enfeksiyöz, alerjik ve nonalerjik rinit olarak incelenebilir. AR, en sık görülen tipi (%10-25) olup; diğer alerjik hastalıklar gibi giderek artan sıklıkta karşımıza çıkmaktadır. AR, klinik olarak mevsimsel (MAR), yıl boyu süren (perennial-PAR) ve yıl boyu sürüp mevsimsel artışlar gösteren AR olarak 3 grupta incelenebilir. Bu sınıflamanın yanı sıra günümüzde bulguların devamlılığı, ciddiyeti ve yaşam kalitesi parametrelerini baz alan intermitan (aralıklı) veya Persistan (devamlı); hafif ya da orta/ağır sınıflamaları da kullanılmaktadır. AR, burun tıkanıklığı, burun akıntısı, hapşurma, burun kaşıntısı semptomlarının en az ikisi veya daha fazlası ile karakterizedir. Semptomlar günde bir saatten fazla sürmelidir. Hastalık daha başlangıçta konjunktivit ile ve daha sonraları da büyük oranda astma ile komorbidite gösterebilir. Hastalıktan sorumlu alerjenler; polenler, küf mantarı sporları, ev tozu akarları, havyan kaynaklı proteinler ve hamam böceği çıkartılarıdır. Nadiren gıda alerjenleri de alerjik rinit gibi solunum yolu alerjilerine neden olabilir. AR’ te tanı, bu hastalığa ait özel bazı sorularla alınan ayrıntılı bir hastalık hikayesi; burun, sinüsler, boğaz bölgesi ve akciğerlerin ayrıntılı muayenesi ile birlikte genel bir fizik muayene ile beraber laboratuar testleri yardımı ile konulabilir. Hastadan şikayetler öğrenilirken kapalı uçlu sorular (Burun tıkanıklığı var mı? Burunda su gibi akıntı var mı? Burunda kaşıntı var mı? Hapşurma var mı? gibi) sorularak durum netleştirilebilir. Bunun yanında hastada olabilecek göz, kulak, boğaz ve sinüslere ait bulgular sorulmalıdır. Üst hava yolunun böylece sorgulanmasından sonra, alerjik astım için de büyük risk altında olan bu hasta grubunda öksürük, nefes darlığı, hırıltılı solunum, astım nöbeti gibi astmatik bulguların da sorgulanması mutlaka gereklidir. Hastaların soygeçmişleri de yol gösterici olabilir. Ailede başka bireylerde alerjinin var olup olmadığı mutlaka sorulmalıdır. AR’ li bir hastanın ailesinde de genellikle alerjik hastalık (rinit, astma, atopik dermatit gibi) olabilir. MAR’ li hastalarda burunda su gibi akıntı ve hapşurma en önde giden bulgulardır; PAR’ te ise daha sıklıkla burun tıkanıklığı bulgusu görülür. Hastaların bulgularının oluşma dönemleri de önemlidir. Polenler MAR’ in en önemli nedenidirler. Bu nedenle polen alerjisine daha hastalık hikayesi alınırken tanı konulabilir. Ülkeden ülkeye, bitki örtüsü ve iklim çeşitliliğine göre farklılıklar göstermekle birlikte çoğunlukla polenler kış haricinde diğer mevsimlerde MAR’ e neden olabilmektedir. Ülkemizde ağaç polenleri en erken polenizasyona ve bulgulara neden olan alerjenlerdir. Ağaç polenlerinin Şubat ayının ortasından başlayıp Nisan ayı sonuna kadar polenizasyon yaptığı bilinmektedir. Çayır otu polenleri ise Mayıs ayı ortasından Ağustos ayı başına kadar polenizasyon yaparlar. Son baharda (Temmuz ayı ortalarından Ekim ayına kadar) ise yabani ot polenleri bulguların oluşmasından sorumlu alerjenlerdir. Mantar sporları da önemli bir alerjik rinit etkeni olup yıl boyu önemli alerjen kaynağı olabilirler. Ancak; daha çok Mayıs ve Ekim ayları arasında en çok karşılaşılırlar. Muayenede burunla birlikte diğer üst solunum yolu da dikkatlice gözden geçirilmelidir. Baş boyun, göğüs ve komşu bölgelerin de muayenesi yapılmalıdır. AR tanısı hikaye ve iyi bir muayene ardından yapılacak testlerle desteklenmelidir. Bugün için birçok alerjen deri testlerinde uygulanmak üzere standardize edilmiş halde hazırlanmıştır. Bu test materyalleri ile uygulanabilecek en kolay, en ucuz ve en güvenilir test deri prick testidir. Testin duyarlılığı ve özgüllüğü oldukça yüksek olup kolayca tekrar edilebilir olması en önemli avantajlarıdır. Hastalar en az 1 hafta-10 gün önce eğer alıyorlarsa antihistaminik, antidepresan, grip ilaçları gibi tedavilerini kesmelidirler. Test esnasında pozitif ve negatif kontrol mutlaka uygulanmalıdır. İntradermal testler nadiren gerekli olabilir. Bunlar dışında kanda eozinofili ve total IgE araştırmaları çok sınırlı yararları olan testlerdir. Hastalarda tarama testi olarak multi-RAST ya da phadiotop yöntemi denilen yöntemlerle sık rastlanan alerjenlere özgül IgE antikorlarının araştırılması kullanılabilir. Deri prick testinden korkan küçük çocuklar, antihistaminik tedavisini kesemeyen, birlikte lezyonlu deri hastalığı olanlar veya dermografizmi olan hastalar için alerjene özgül IgE’ ler bir miktar kan alınarak araştırılır. Bu amaçla ELISA, FAST ve RAST gibi testler kullanılır. Ancak bu testlerin duyarlılığı deri testlerine göre daha azdır. Burun akıntısından alınan sürüntü materyalinin eozinofili açısından incelenmesi de destekleyici olabilir. Non-spesifik ya da alerjenle uygulanan nazal provakasyon testi (burun uyarı testi) de son derece duyarlı bir test olup; hastalığın gidişini takip etmek amacıyla da kullanılabilir. Spesifik nazal alerjen provakasyon testleri son derece kıymetlidir; ancak, pahalı ekipmanlar gerektirmesi ve zaman alması açısından günümüzde halen daha çok araştırmalar için kullanılmaktadır ve rutin uygulaması kısıtlıdır. Özellikle mesleksel rinitin tanısında da faydalı olabilir. Radyolojik incilemeler nadiren gerekli olabilir. Bunlar dışında astım açısından solunum fonksiyon testi ve gerekli ise akciğer provakasyon testleri uygulanabilir.