MikroRNA'lar ve Anksiyete Bozuklukları İlişkisi Dr. Fikret Poyraz ÇÖKMÜŞ Nazilli Devlet Hastanesi 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 1 Sunum Akışı Tarihçe Epigenetik Düzenlenme Nedir? Kodlanmayan RNA’lar ve miRNA OKB’de miRNA PTSB’de miRNA Panik Bozukluğunda miRNA Yeni Tedavi Seçeneği olarak miRNA’lar 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 2 DNA’nın Keşfi 1953 yılında James Watson ile Francis Crick DNA’nın çift sarmal yapısını keşfettikten (1962 yılı Nobel ödülü) sonra akıllara şu soru gelmiştir. Hücre nükleusundaki sitoplazmadaki proteini DNA, nasıl sentezliyor? 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 3 Santral Dogma Kavramı Francois Jacob, Jacques Monod ve Andre Lwoff tarafından 1961 yılında DNA’daki bilgilerin tek zincirli RNA yolu ile sitoplazmada ribozomlarda protein sentezine aktarıldığı keşfedildi. 1965 yılında Nobel Tıp Ödülüne layık görüldüler. 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 4 Santral Dogma transkripsiyon Proteinler RNA translasyon DNA mRNA Bir Gen- Bir Ribozom- Bir Protein 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 5 Genetik Kodun Çözülmesi Non ribozomal kısa ömürlü t(RNA) lar keşfedildi. Genetik kod kırıldı ve 20 aminoaside ait kodonlar belirlendi. Marshall Nirenberg ve Gobin Khorana 1968 yılında Nobel Tıp Ödülü’nü kazandılar. 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 6 mRNA Özellikleri Uzun yıllar mRNA’nın kesintisiz bir şekilde olduğu düşünüldü. 1977 de mRNA’nın genlerden kesintili bir şekilde, önce pre-mRNA olarak sentezlendiği daha sonra da matur-RNA şekline dönüştüğü keşfedildi. 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 7 Proteinler Pre-mRNA DNA Matur-mRNA Phillip Sharp Richard Roberts 1993- Nobel Tıp Ödülü Bir gen- pre-mNA- birçok mRNA- birçok protein 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 8 RNA bağımlı RNA polimerazlar Daha sonra bir pre-mRNA’dan birden çok mRNA sentezlendiği keşfedildi. RNA kendi replikasyonunu katalize edebilir ve diğer RNA molekülleri meydana gelir (1989 Nobel Kimya Ödülü). Bu keşiften sonra RNA’ların yeryüzündeki ilk genetik materyal olduğu ve RNA’nın gen ekspresyonunda daha aktif rol oynaması gerektiği düşünüldü. 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 9 Psikiyatrik Hastalıklarda Genetik Psikiyatrik hastalıklar gerek klinik, gerekse de genetik açıdan kompleks bir yapı gösterirler. Psikiyatrik hastalıklara yönelik yapılan genetik çalışmalardaki temel soru işaretini, psikiyatrik hastalıkların oluşmasında genetik faktörlerin ne kadar önemli bir rol oynadığı, çevresel faktörlerin önemi ve saptanan genetik değişimlerin nasıl ve ne düzeyde aktarıldığı oluşturur. 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 10 Psikiyatrik Hastalıklarda Genetik Yapılan çalışmalar sonunda gösterilmiştir ki hastalık zincirini başlatan deoksiribonükleik asitteki (DNA) mutasyon ya da polimorfizm mekanizmaları olsa da gen ekspresyonunu etkileyen mekanizmalar hastalık oluşumunda daha etkin rol oynamaktadır 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 11 Epigenetik Nedir? Epigenetik tanımı ilk kez 1942 yılında Conrad Waddington tarafından tanımlanmıştır. Günümüzde ise epigenetik mekanizmalar, DNA dizisinde değişiklik olmaksızın, özel bir genomik lokusun veya tüm kromozomun sonucunu değiştirebilen moleküler mekanizmalardır. 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 13 Epigenetik Nedir? Epigenetik mekanizmalar gelişim sürecinde değişen çevre koşullarına bağlı olarak gen ekspresyonunu aktive ederek ya da baskılayarak bu etkiyi gerçekleştirmektedirler. Kısacası epigenetik aynı genom, farklı fenotip ve farklı gen ekspresyonu olarak ifade edilebilir. 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 14 Epigenetik Neden Önemli? Psikiyatri ve genetik mekanizmaların araştırılmasında temel soru işaretini, psikiyatrik hastalıkların etkeninin ne kadarında genetik faktörler veya çevresel faktörlerin oluşturduğu, saptanan genetik değişimlerin ne kadarının nasıl ve ne düzeyde kalıtıldığı oluşturmaktadır. Bugüne kadar yapılan bu konuda ki birçok çalışmada, aday genlerdeki primer dizi değişiklikleri incelenmiştir. Ancak elde edilen veriler klinik tabloları açıklamada yeterli olmamıştır. 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 15 Epigenetik Neden Önemli? Bu da, nedensel zinciri başlatanın DNA’daki mutasyon ya da polimorfizm mekanizmaları olsa da, gen ekspresyonunu kontrol eden mekanizmaların hastalık gelişim sürecinde etkisinin yüksek olduğunu mekanizmasının, RNA’nın düşündürmüştür. Gen ekspresyon transkripsiyonundan proteinlerin translasyon sonrası değişikliklerine kadar herhangi bir adımı ayarlanabilir. 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 16 Epigenetik Neden Önemli? Gen ekspresyonunun, başka bir deyişle genin ifade edilmesinin düzenlenmesindeki önemli mekanizmalardan birisi epigenetik değişimlerdir. Epigenetik bilginin bu kalıtılabilirliğinin yıllar boyunca hücresel düzeyde kısıtlı olduğu düşünülürken, son yıllarda epigenetik sürecin jenerasyonlar boyunca kalıtılabildiği öğrenildi. 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 17 Epigenetik Düzenlenmeler Nelerdir? En sık bilinenleri transkripsiyonel düzenleme sağlayan DNA metilasyonu ve histon modifikasyonudur. Son yıllarda önemi artan kodlanmayan RNA’lar (özellikle miRNA’lar) post-transkripsiyonel epigenetik düzenlenmelerdendir. Ayrıca diet, çevresel maruziyet, mikrobiyal enfeksiyonlar ve ilaçlar da epigenetik mekanizmalar üzerinden etki gösterir. 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 18 Epigenetik ve Hastalıklar İlişkisi Kanser gelişiminde ve sürecinde epigenetik değişikliklerin (DNA metilasyonu, kromatin modifikasyonu gibi) rol oynadığı uzun zamandır bilinmektedir. SLE, RA ve MS gibi otoimmun hastalıklar, Otizm, Rett Sendromu, Alzheimer ve Hunthington hastalığında, Obezite, hipertansiyon ve gestasyonel diabet gibi metabolik hastalıklar, Prader-Willi, Angelman ve Silver Russell sendromunda, Şizofreni, depresyon ve diğer psikiyatrik hastalıklarda epigenetik değişiklikler önemli rol oynadığı bilinmektedir. 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 19 Kodlanmayan RNA’lar ve miRNA’lar İnsan RNA’sının küçük bir kısmını mRNA oluştururken (rRNA,tRNA gibi) geri kalan büyük kısmını kodlanmayan RNA’lar (ncRNA) oluşturmaktadır. Burada kodlanmayandan kasıt protein kodlamayan anlamındadır (translasyon yapmayan). Kodlanmayan RNA’lar eğer 200 nükleotidden büyükse long ncRNA ismini alır. 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 20 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 21 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 22 miRNA’ların Keşfi İlk kez 1993 yılında Caenorhabditis elegans’da Lee ve ark. tarafından tanımlandı. İlk tanımlanan miRNA lin-14 geninin lin 4 mRNA’sının 3’UTR bölgesine bağlanarak işlevini düzenler. 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 23 miRNA’ların Keşfi Daha sonra 2000 yılında Reinhart ve ark. tarafından let-7 tanımlandı. let-7’nin C. Elegansta lin-41, lin-28, lin-42 ve daf-12 mRNA’ larının fonksiyonlarını baskıladığı anlaşıldı. Daha sonra Pasquinelli ve ark. tarafından 2003 yılında let7’nin tüm canlılarda ortak olduğu gösterildi. Şu ana kadar insanlarda binden fazla miRNA tanımlanmıştır ve sayıları gittikçe artmaktadır. 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 24 miRNA’ların Sentezi Dizilerin ayrılması Tek zincirli matur miRNA Genomik DNA’da miRNA geni Translasyonu baskılanmış mRNA RISC içinde miRNA hedef RNA ya bağlanır ve protein sentezini inhibe eder ve/veya mRNA degredasyonunu indükler 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 25 miRNA’ların Sentezi miRNA‘lar ilk olarak çekirdekte RNA polimeraz II tarafından, 100-1000 nükleotid uzunluğunda, 3’ şapka ve 5’ poliA kuyruğa sahip, çift iplikli ilmek (loop) halinde primer mikroRNA transkriptleri (primiRNA) olarak sentezlenir. Sonrasında Drosha adı verilen bir nükleer RNAaz III enzimi, DiGeorge sendromu kritik bölge protein 8 (DGCR8) ve başka kofaktörlerle birlikte, mikroişlemci kompleksini oluşturur ve primiRNA’lardan 60-70 nükleotidden daha uzun pre-miRNA’ların oluşumunu sağlar 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 26 miRNA’ların Sentezi Daha sonra Eksportin 5/RanGTP, pre-miRNA’nın çekirdekten sitoplazmaya taşınmasını sağlar. Sitoplazmada tip III RNAaz olan Dicer ve onun kofaktörü TRBP (transactivator RNA binding protein) aracılığıyla yaklaşık 18-24 nükleotid uzunluğunda miRNA-miRNA dubleksleri oluşur. Dicer memelilerde argonaute2 tarafından desteklenir. Argonaute2 pre-miRNA’ların 3’ ucunu keser ve matür miRNA’ların oluşumu gerçekleşir. miRNA’ların sağ iplikçiği RISC (RNA-induced silencing complex) içinde depolanır, diğer iplikçik ise salınır ve yıkılır. 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 27 miRNA - mRNA Etkileşimi Her özgün miRNA hedef mRNA’larını tanıdıktan sonra iki şekilde işlev görür; 1. Translasyonun baskılanması (nadiren artması) 2. mRNA’nın parçalanması 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 28 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 29 miRNA Özellikleri Hücrede oluşan mRNA miktarını ve stabilitesini etkilemezler; translasyon regülasyonunu düzenlerler. Translasyonel uzama-sonlanma veya protein stabilitesi miRNA’lardan etkilenir. Bazı mRNA’lar birden çok miRNA bağlanma bölgesi içerir. Her bağlanma ile translasyon seviyesi azalır. 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 30 miRNA Özellikleri mRNA’lar, çok sayıda farklı miRNA’ yı bağlayabilir. Hücre içinde ve serum, plazma, idrar, süt gibi diğer vücut sıvılarında da bulunur. miRNA’ların 10000’den fazla genin ekspresyon düzeyini etkileme kapasitesine sahip oldukları bilinmektedir. 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 31 miRNA’ların Adlandırılması mir pre-miRNA formunu, miR ise olgun miRNA formunu temsil eder. miRNA’lar başlarına ait oldukları türlere göre isim alır. Örneğin hsa-miR-488 (hsa=homo saphiens) İki olgun miRNA ayni pre-miRNA’nın karşılıklı kollarından köken alırsa ilgili dizinin ucuna göre -3p veya -5p son eki alır. Örneğin hsa-miR-488-3p/5p 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 32 miRNA’ların Fonksiyonları 2005 yılında Giraldez ve arkadaşları zebra balığında DICER proteini yokluğunda özellikle beyinde bir takım anormallikler olduğunu göstermişler. Bu balıkların beyinlerinde ventrikül hacimlerinde azalma, asimetri ve beyin bağlantılarında kayıp olduğu gösterilmiş. 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 33 miRNA’ların Fonksiyonları Farelerde DICER delesyonu varlığında artmış lateral ventrikül hacmi, dendritik dallanmada azalma, hızlanmış hücre ölümü, aksonal iletimde yavaşlama gözlenmiş. miRNA sentezinin, beynin normal gelişimi için çok önemli olduğu bu çalışmalardan sonra anlaşılmıştır Bu nedenlerden dolayı son yıllarda beyinde bu kadar önemli rol oynayan miRNA’ların psikiyatrik hastalıklarda da önemli bir rol oynadığı düşünülmüştür. 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 34 miRNA’ların Fonksiyonları Hücresel çoğalma ve farklılaşma, Apopitozis, Hareket, Sinaptik plastisite, Nörogenezis 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 35 miRNA’ların Psikiyatride Yeri Sıklığı son yıllarda artmak üzere psikiyatride bir çok miRNA çalışması yapılmıştır. Bunlardan bazıları RT-PCR ve mikroarray yöntemleriyle yapılan ekspresyon çalışmaları ile SNP (tek nükleotid polimorfizmi) ve CNV’yi (kopya sayısı değişimi) tanımlayan genetik assosiyasyon çalışmalarıdır. İlk zamanlarda hayvan çalışmaları sıklıkla yapılmış olsa da son yıllarda insan çalışmaları artmıştır. 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 36 miRNA’ların Psikiyatride Yeri Postmortem beyin dokusunda miRNA ekspresyonun değiştiğini göstermek en kesin yöntem olmakla beraber; son yıllarda periferik dolaşımdan, tükürükten ve idrardan da miRNA ekspresyonlarına bakılabilmektedir. Çalışmalar daha çok şizofreni, uni/bipolar depresyon ve otizm üzerine yoğunlaşmıştır. Anksiyete bozukluklarına üzerine yapılan çalışmalar kısıtlıdır. 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 37 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 38 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 39 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 40 Anksiyete Bozukluklarında miRNA Çalışmaları 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 41 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 42 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 43 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 44 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 45 Obsesif-Kompulsif Bozuklukta miRNA Çalışmaları 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 46 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 47 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 48 Örneklem ve Sonuç Çalışmanın örneklemini 23 OKB tanılı çocuk ve ergen hasta ile 40 sağlıklı çocuk ve ergen oluşturmuş. 7 adet miRNA çalışılmış. miR-22-3p, miR-24-3p, miR-106b-5p, miR-125b5p ve miR-155a-5p’nin ekspresyonları OKB tanılı grupta istatistiksel anlamda yüksek bulunmuş. 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 49 Travma Sonrası Stres Bozukluğunda miRNA Çalışmaları 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 50 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 51 Örneklem ve Sonuç 24 erkek asker emeklisi çalışmanın örneklem grubunu oluşturmuş. 15 tanesinde travma sonrası stres bozukluğu saptanmış. TTSB grubunda sağlıklı kontrole göre 8 adet miRNA ekspresyonunda upregülasyon saptanmış. 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 52 Panik Bozukluğunda miRNA Çalışmaları 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 53 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 56 Örneklem Grubu ve Uygulama Tanısı SCID-I klinik görüşmesi ile konulan, eksen I’de başka bir psikiyatrik tanısı olmayan 35 panik bozukluğu hastası ile 35 sağlıklı kontrol çalışmanın örneklem grubunu oluşturdu. Psikotrop ilaç kullanımı dışlandı. GABA ve 5-HT genlerini düzenleyen 17 adet miRNA periferik kandan çalışıldı. Sosyodemografik veri formu her iki gruba, Panik Bozukluğu Şiddet Ölçeği sadece panik bozukluğu grubuna uygulandı. Her iki gruptan 2 tüp periferik venöz kan örneği alındı. 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 57 Çalışmanın Hipotezleri Panik bozukluğu ve sağlıklı kontrol grubu arasında miRNA ekspresyon düzeyleri arasında fark vardır Panik bozukluğu şiddeti ile miRNA ekspresyon düzeyleri arasında korelasyon vardır Panik bozukluğu tanısında miRNA’lar periferik biyobelirteç olarak kullanılabilecektir (ROC analizi ile) 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 58 Gruplar Arası miRNA Ekspresyonları Upregüle Downregüle miR-1297 miR-26b-3p miR-4465 let-7a miR-488-3p miR-4458 miR-98-5p miR-203a-3p 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 59 Sonuçlar Gruplar arasında miR-1297 (p=0.002) ve miR-4465 (p=0.01) ekspresyonları istatistiksel olarak anlamlı düzeyde farklı bulundu. PBŞÖ alt maddeleri ve toplam puanı ile miRNA ekspresyonları arasında korelasyon saptanmadı. Yaptığımız ROC analizleri sonucunda miR-1297 ve miR4465’in henüz ideal bir biyomarker özelliği taşımadığı sonucuna varıldı. 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 60 miR-1297/miR4465 Etkilediği Gen Bölgeleri miR-1297 miR-4465 GABRA4 GABRA4 GABRB2 GABRB2 GEN BÖLGELERİ GABRB3 GABRG1 Çalışmanın Kısıtlılıkları Örneklem grubu sayısının yetersizliği, Periferik kan alımlarının saatinin aynı olmaması, kan alındığı esnada açlık/tokluğa dikkat edilmemesi, Yeterince sayıda miRNA ile çalışılmaması, Kronik hastalık (örn: DM,HT, astım) ve kullanılan diğer ilaçların dışlanmamış olması, Eşik altı depresyon ve anksiyete bulgularının göz ardı edilmesi olarak sayabiliriz. 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 62 Çalışmanın Üstünlükleri Hasta örnekleminin sadece panik bozukluğu tanılı olması, Çalışmada kullanılan miRNA’ların panik bozukluğu etyolojisinde rol oynayan GABA ve 5-HT gen bölgelerini düzenleyen miRNA’lardan seçilmiş olması, Psikotrop kullanımının dışlanması, 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 63 miRNA Çalışmalarının Kısıtlılıkları Seçilen hasta gruplarında eş tanı oranları çok yüksek. Çalışmalarda psikotrop veya diğer ilaçların kullanımı dışlanmadığından ilaç kullanımının ekspresyon üzerine etkisi dışlanmıyor. Şu ana kadar izlem çalışması yok. Hasta örneklem sayıları az. miRNA ekspresyon seviyelerini nelerin etkilediği tam olarak bilinmemekte… (diet?, BKI?, cinsiyet?, yaş?) Çalışmaların maliyeti oldukça yüksek. 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 64 Epigenetik Tedavi Epigenetik mekanizmaların reversible olması onları önemli tedavi seçenekleri haline getirmiştir. Epigenetik ilaç geliştirme çalışmaları tıbbın her alanında devam etmektedir. Bu çalışmaların ürünü olarak histon deasetilaz inhibitörü Vorinostat (Zolinza®) kutanöz T hücreli Lenfoma tedavisinde FDA onayı almış bir ilaçtır. 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 65 Epigenetik Tedavi Günümüzde bir çok ilaç bu alanda denenmektedir ve çok yakın bir zamanda epigenetik değişiklikler nedeniyle meydana çıkan bir çok hastalığın tedavisinde; (örneğin şizofreni, bir çok kanser türü gibi) miRNA inhibitörleri, yeni tedavi ajanları olarak umut vaat etmektedirler. 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 66 Psikiyatrik Hastalıklarda miRNA’yı Neden Araştırıyoruz? Tanı koymada Tedaviye yanıtı değerlendirmede Farmakolojik tedavi Gen tedavisi 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 67 Psikiyatrik Hastalıklarda miRNA’yı Neden Araştırıyoruz? Dikkatiniz ve sabrınız için teşekkür ederim. 21. TPD Yıllık Toplantısı ve KES, Antalya 69