2. ÜNİTE BİLGİ FELSEFESİ (Epistemoloji)

advertisement
2. ÜNİTE BİLGİ
FELSEFESİ (Epistemoloji)
BİLGİ FELSEFESİNİN KONUSU
Bilgi felsefesi bilgiyi genel olarak ele alan,
bilgi ile ilgili problemleri araştıran felsefe
disiplinidir.
Konusu bilginin ne olduğu, kaynağı,
değeri, olanakları ve sınırlarıdır. Kısacası
bilgiyi analiz eden ve eleştiren felsefe
dalıdır.
TARİHSEL SÜREÇTE BİLGİ
FELSEFESİ;
İlkçağda bilgi problemini ele alan
Parmenides’tir.
Bilgi kuramı Ortaçağda değişik biçimlerde
tartışılmıştır.
Bilgi kuramı ilk kez Yeniçağda ayrı bir
disiplin haline gelmiştir.
Parmenides’in kuramına göre :
bilginin taşıyıcısı objedir.
Ona göre varlık meydana gelmemiş,
değişmez ve bölünmezdir.
Yalnız var olan vardır ve ancak bu
düşünülebilir; var olmayan yoktur ve
düşünülemez.
Sofistlerin bilgi kuramı
Parmenides’in tam tersine “İnsan her şeyin
ölçüsüdür.” denilerek tüm bilginin taşıyıcısı
bilen süjedir.
Burada parmenides objeyi vurgularken,
sofistler sujenin üzerinde durmuşlardır.
Bilgi Kuramının Temel
Kavramları:
Bilgi: Öznenin amaçlı yönelimi sonucunda, özne
ile (suje, insan) nesne (obje, bilginin konusu olan
şey) arasında kurulan ilişkinin ürünüdür.
Süje: Bilgiye ulaşmak için objelere yönelen
öznedir(insan).
Obje: süjenin bilgi edinmek için yönelmiş olduğu
her şeydir(bütün var olanlar).
Gerçeklik: İnsanın zihninden (bilincinden)
bağımsız olarak belirli bir zaman ve mekânda var
olan her şeydir. En genel anlamı içinde dış
dünyada nesnel bir var oluşa sahip olan
varlıklardır. Var olanların tümüdür.
Doğruluk(hakikat):bilgisi edinilen objeyle tam
çakışmasıdır. Doğruluk bir önermenin (yargının)
gerçeklikteki nesne ve duruma tam
uygunluğudur. Gerçeği yansıtan önerme doğru,
yansıtmayan ise yanlıştır.
Temellendirme: Sorulan bir soru ya da öne
sürülen bir sav için dayanak, gerekçe, temel
bulma işidir.
BİLGİ TEORİSİNİN TEMEL
SORULARI:
Bilgi kuramının temel sorularını iki
grupta toplayabiliriz:
1. Bilginin kaynağına ilişkin sorular
2. Bilginin değerine ilişkin sorular
1. Bilginin kaynağına ilişkin
sorular
Bilginin kaynağı nedir?
Bilginin kaynağı deney mi, akıl mı, sezgi
midir?
Bilgi doğuştan mı ya da sonradan mı elde
ederiz?
Bilgiyi oluşturan etmenler nelerdir?
2. Bilginin değerine ilişkin
sorular
Var olanların doğru bilgisine ulaşmak
mümkün mü?
Bilgimiz bilgiler kesin bir bilgi midir?
Bilgimiz nesneleri doğru olarak yansıtıyor
mu?
Kesinliğin ölçütü nedir?
Vb.
Bilgi felsefesinin
Temel sorunları
Genel geçer bir bilgi
var mıdır?
Hayır
Septisizm
Sofistler
Bilginin kaynağı nedir?
Evet
Olasıcılık
Rasyonalizm
Dogmatizm
Emprizm
Kritisizm
Pozitivizm
Entüsyonizm
Analitik felsefe
Pragmatizm
Fenomenoloji
DOĞRU BİLGİNİN İMKÂNI
PROBLEMİ
Bilginin imkanı ve kaynağı sorusuna
verilen cevapları iki ana başlıkta toplamak
mümkündür.
“bilebilir miyiz?” “doğru bilgi olanaklı mı?
Sorularına düşünce tarihi boyunca bazı
filozoflara göre doğru bilgi vardır.
Bazılarına göre ise doğru bilgi
olanaksızdır.
Doğru bilgi olanaksızdır diyenler
Septisizm(Şüphecilik):
Doğru bilginin mümkün olmadığını
ya da elde edilen bilginin doğru olup
olmadığından kuşku duyulması
gerektiğini savunan yaklaşımlara
verilen genel addır.
Sofistler:
Protogoras: Protogoras’a göre insan
her şeyin ölçüsüdür.
Gorgias: Gorgias’a göre hiçbir şey
yoktur, olsaydı da bilemezdik,
bilseydik de başkalarına iletemezdik.
Pyrrhon ve Timon’un öğretisi üç
noktada toplanır.
1. Nesnelerin gerçek yapısı
kavranamaz.
2. Nesnelere karşı tutumumuz
yargıdan kaçınmak (epokhe)
olmalıdır.
3. Ancak bu tutumla ruhsal dinginliğe
(huzura) ulaşılır.
Şüphecilik Türleri
• Tavır olarak şüphecilik
• Bir yöntem olarak şüphecilik:Yöntemsel
kuşkuculuğun bilinen en iyi örneği
Descartes’tir.
• Aşırı şüphecilik: doğruluğun olmadığını
savunan görüşlerin ifadesi olan
şüpheciliktir.
DOĞRU BİLGİ VARDIR
DİYENLER
Dogmatizm Bilebilir miyiz? Sorusuna
dogmatizm kesinlikle bilebiliriz yanıtını
verir.
Şüpheciliği reddeden dogmatizm nesnel
gerçeklerin varlığını kabul eder.
Olasıcılık a göre bilgi var olan bir olgudur
fakat doğruluğu kesin değildir.
Onlara göre bilgi yanlışlanabiliyorsa
doğrudur.
Dogmatikler
Rasyonalizm(akılcılık)
Emprizm(deneycilik)
Platon
Aristoteles
J. Locke
Farabi
Descartes
D. Hume
Hegel
Kritisizm(eleştiricilik)
Pozitivizm(olguculuk)
Saint Simon
Kant
Entüsyonizm(sezgicilik)
Gazali
Analitik felsefe
H. Bergson
Pragmatizm(faydacılık)
W. James, J. Dewey
A. Comte
L. Witgenstein
Fenomenoloji(görüngü bilim)
E. Husserl
1. Rasyonalizm (Akılcılık)
Bunlara göre genel geçer bilginin kaynağı ve
ölçütü akıldır.
İnsan bilinci düşünmemin temel ilkelerine
doğuştan sahiptir. (Bilgilerin doğuştan
geldiğini kabul ederler;dogmalar.)
Yöntem olarak tümdengelimi kullanırlar.
Genel-geçer akıl bilgilerinden hareketle tekil
konuların bilgileri türetilir.
İdeal bilim olarak matematik ve mantığı
görürler.
Başlıca temsilcileri Sokrates, Platon,
Aristoteles, Descartes, Hegel.
Platon (M.Ö. 427 – 347)
Platon’a göre varlık
fenomenler(görünüşler,
görüngü)dünyası ve idealar dünyası
olmak iki evren vardır.
Gerçek bilgi, ideaların bilgisidir. İdealar
değişmez, gözle görülemez, duyularla
algılanamaz olan varlıklardır. İdealar
ancak akıl yoluyla bilinebilir. Bunu da
filozoflar yapabilir.
Doğru anlamanın ve doğru bilgiye
ulaşmanın yolu düşünmedir. Yani
doğuştan sahip olduğumuz ideaları
anımsamadır.
Aristoteles (M.Ö. 384 – 322)
Platon’un idealar ve fenomenler
ayrımına karşı çıkar.
Aristoteles’e göre gerçek varlık, genel
nitelikler(tümeller) o varlığın
kendisindedir, içindedir.
Aristoteles’e göre tek tek var olanlardan
düşüncelere ( tümele) varılır.
Aristoteles’e göre, düşüncenin doğru
olması var olana uygun olması
demektir.
Farabi (870 – 950)
İslam felsefesinin kurucusu sayılır.
Aristoteles’in görüşlerini benimsemiştir ve
bilgi konusunda onun gibi rasyonalisttir.
İslam felsefesini akılla temellendirmiştir.
Farabi’ye göre en yüce erdem bilgidir.
Farabi’ye göre iki tür bilgi vardır. Biri
duyusal diğeri ise akli(ussal)dir. Akli bilgi
sayesinde iyi ile kötüyü doğru ile yanlışı
birbirinden ayırırız. Duyusal bilgi ile dış
dünyayı algılarız.
Descartes (1596 – 1650)
Ona göre kuşku duyulmayacak bilgilere
duyularla ulaşılamaz.
Descartes, doğru apaçık kesin bilgilere
ulaşmak için şüpheyi bir yöntem-araç
olarak kullanır.
Kuşku duymak bir düşünme biçimi
olduğuna göre “Düşünüyorum, o halde
varım.” Böylece kendi varlığını kanıtlar.
Sonra Tanrı’nın varlığını kanıtlamaya
girişir.
Hegel (1770 – 1831)
Hegel’e göre insan; duyuları hiç
kullanmaksızın yalnızca akıl yoluyla
gerçek ve kesin bir bilgiye ulaşabilir.
Hegel diyalektik süreçler adını verdiği
yasalar ortaya koymuştur. Bu
yasalara göre varlığın kendini tezantitez-sentez şeklinde açtığını
savunur. (Varlık-yokluk-oluş).
2. Emprizm (Deneycilik)
Bunlara göre doğru bilginin kaynağı
ve ölçütü deneydir.
Yöntem olarak tümevarımı öngörürler.
İdeal bilim deney olanağının en çok
olduğu fiziktir.
Doğuştan bilgilerin olmadığını, bilginin
sonradan kazanıldığını savunurlar.
Temsilcileri: J. Locke, D. Hume,
Berkeley, Condillac.
J. Locke (1632–1704)
Ampirizmin kurucudur.
İnsan zihni boş bir levha gibidir(tabula
rasa) gözlem ve deneylerle bu levha
dolar.
J. Locke’ye göre üç tür bilgi vardır.
Sezgisel bilgi: şüphe edilmeyen kesin
bilgidir.
ispata dayanan bilgi: sezgiden hareket
edilerek ve gözleme dayanılarak
ulaşılan bilgidir.
duyusal bilgidir.
D. Hume(1711–1776)
Bilgilerimizin deneyimlere dayandığını,
doğuştan bilerimizin olmadığını söyler.
Ona göre nedensellik bir alışkanlıktır.
Çünkü her zaman iki olgu arasında bir
nedensellik bağı olduğuna inanırız. Ve
bu gerçekleri görme ihtimalimizi
engeller.
Örneğin bugüne kadar gördüğümüz
kuğular beyaz olduğu için bütün kuğular
beyazdır deriz. Oysa siyah kuğu akla
aykırı değildir. Alışkanlıklara aykırıdır.
3- Kritisizm (Eleştiricilik)
Rasyonalizm ve Empirizmi eleştirip yeni bir
sistem geliştiren 18. yy. Alman filozofu Kant
olmuştur.
“Her türlü bilgi deneyle başlar, ancak deneyden
çıkmaz.” Bu nedenle aklın formlarına yani
kategorilere ihtiyaç vardır.
Kant’a göre bilginin bütün malzemesi duyulardan
algılardan deneyden gelir. Ancak bu malzemenin
bilgi haline gelebilmesi için belli bir işlemden
geçmesi gerekir. Bilen özne (insan, akıl ile) bu
malzemeyi alır, işler ve bilgi halinde ortaya
koyar.
Kant, deney öncesi bilgiye apriori, deneyle elde
edilen bilgiye ise aposterio demektedir. Kısacası
Kant’a göre, doğru bilgi mümkündür. Doğru
bilgiye ancak akıl ve duyumla ulaşılır.
4- Pozitivizm (Olguculuk)
Pozitivizmin ilk temsilcisi Saint-Simon’dur.
En ünlü temsilcisi ise Aguste Comte’tur. Bu
akım modern bilimi temel alır.
Batıl inançları ve metafiziği reddeden bir
akımdır. Buna göre bilginin konusu
olgudan ibarettir. Olgular ise gözlem,
deney ve ölçüm alanına giren her şeydir.
Aguste Comte
Aguste Comte, pozitivizme dayanan Sosyolojinin
geliştirilmesini savunmuştur.
Empirist bir filozof olan Comte, empirizmi bilimsel
olmayan düşünme biçimlerini yıkmak için ideolojik bir
araç olarak kullanmıştır.
Ona göre felsefe, duyularımızın sağladığı olgulardan
hareket etmelidir.
Comte, toplumların çeşitli düşünme aşamalarından
geçmiştir. Buna “üç hal yasası” denir. Aşamaları
şunlardır:
1. Teolojik aşama: Tüm olay ve olguların oluşumu Tanrı
ile açıklanır. Bu aşamanın ürünü dinlerdir.
2. Metafizik aşama: Ruh, ölümsüzlük gibi soyut
kavramlar belirleyici olmuştur. Bu aşamanın ürünü
felsefedir.
3. Pozitif aşama: En ileri aşamadır. Her şey pozitif bilimle
açıklanır. Bu aşamanın ürünü bilimdir.
5- Analitik Felsefe(çözümleyici felsefe)
Analitik felsefe pozitivizmin 20. yüzyılda çağdaş
bir görünüm almış şeklidir. Neo-pozitivizm ya da
mantıkçı pozitivizm olarak da bilinen bu anlayışa
göre felsefenin asıl uğraş alanı dildir.
Bu yaklaşıma göre felsefe; varlık, değer ve tanrı
üstüne doğruluğu test edilemeyen öğretiler öne
sürmemelidir.
Felsefenin görevi dildeki kavramları
çözümlemektir.
Bu amaçla bilimin kullandığı önermelerin
kuruluşu ve yapısı incelenir. Bu da dil analizidir.
Bu akımın başlıca temsilcileri; Ludwig
Witgenstein, Rudolf Carnap ve Hans
Reichenbach’tır.
L. Witgenstein (1889-1951)
Ona göre dil, dünyayı resmetmek suretiyle temsil eder.
Dil gerçekliğin aynasıdır.
Öte yandan önermeler düşüncelerin dile gelmeleridir.
Ona göre felsefe, dili sınıflandırma ve sadeleştirme
çabasıdır.
Analitik felsefe dil analizi eleştirisi yoluyla felsefi
problemleri doğrularken onları “anlamsız” ve “anlamlı”
olarak bir ayırıma tutar.
Anlamlı önermeler, deneysel olarak doğrulanabilen
önermelerdir. Örneğin “Su 100 derecede kaynar.”
Önermesi deneysel olarak doğrulanabilen önerme
olduğundan anlamlıdır.
“Evrenin özü değişimdir.” deneysel olarak
doğrulanamadığından anlamsızdır. Bu durumda
Metafiziğin konusuna giren problemler, anlamsız ve
sözde problemlerdir.
6-Entüisyonizm (Sezgicilik)
Bilginin akılla ya da deneyle değil, doğrudan ve
aracısız bir kavrayış olan sezgi yoluyla elde
edilebileceğini savunan görüşe entüisyonizm
(sezgicilik) denir.
Bu düşünüşün en önde gelen temsilcisi Nobel
ödüllü Fransız düşünür Henri Bergson'dur
(1859–1941). Süreç-değişim felsefesinin en
önemli temsilcisi olup pozitivizmin bilim
görüşüne karşı çıkmıştır. İnsani ve tinsel öğelere
önem vermiştir.
Bergson'un sezgici görüşü, Ortaçağ'da İslam
düşünürü Gazali tarafından da benzer biçimde
dile getirilmiştir. Gazali'ye göre insan, "Kalp
Gözü" ile her şeyi bilebilir. Bu ise ancak içsel
temizlenme ve arınmayla mümkün olabilir.
7- Pragmatizm ( Faydacılık )
Pragmatizm, hem bilginin alanı ve sınırları hem
de ölçütü hakkında faydacı bir görüş içerir.
Metafiziği eleştirmişlerdir. Bilginin doğruluğunu
kendisinde değil, yol açtığı eylemin sonuçlarına
göre değerlendirir. Bilgiye, pratikte sağladığı
“yarar” açısından yaklaşır.
Pragmatizmin önemli temsilcisi W. James bir
önermenin doğru olduğunun biricik göstergesinin
onun işe yaraması olduğunu söylemektedir.
Diğer önemli temsilcisi J. Dewey’dir. Ona göre
bilginin yararlı olması onu doğru kılar.
20. yy’da ki düşünceleri eğitimde etkili
olmuştur(ilerlemecilik).
8- Fenomonoloji (Görüngü bilim)
Fenomonolojinin kurucusu olan E. Husserl’e
göre duyusal, deneysel olarak verilmiş olan
her nesnenin bir özü bulunduğunu, bu özün
ise yalnızca sezgi ile kavranabileceğini ileri
sürer.
Özün incelenmesi fenomenolojinin hem
amacı hem de yöntemidir.
Bir fenomenin öz bilgisine varabilmek için
bütün verilmiş bilgileri yok saymak (paranteze
almak) gerekir. Yani günlük yaşam, din,
kültür, bilim ve benzeri yollarla elde edilmiş
olan tüm bilgileri bir kenara koymak gerekir.
Tüm bunlar yapıldığında özün bilgisi
kavranabilir.
Mantık
Doğru düşünme kurallarını ele alan bir
bilim dalıdır.
Mantık, doğru düşünme biçimleri ( tümden
gelim, tüme varım ve analoji), mantığın
ilkelerini (özdeşlik, çelişmezlik, üçüncü
halin imkansızlığı), kavramları, önermeleri
ve çıkarımları konu alır.
Mantık genel olarak klasik ve modern
mantık olmak üzere ikiye ayrılır. Ayrıca iki
değerli mantık, çok değerli mantık,
niceleme mantığı gibi alanlara
ayrılmaktadır.
Download