HASTALIKTA VE SAĞLIKTA SAYI 26 KIŞ 2013 Düzenli spor öncesi KONTROL ŞART Kanser tedavisinde hassas ve isabetli çözüm; CyberKnife Yöntemi EDİTÖR KIŞ 2013 3 HASTA ODAKLI Bir sağlık kurumu olmanın önemi H astalandığınızda tedavi için tercih ettiğiniz sağlık kuruluşunu neye göre seçersiniz? Sağlığınızı emanet ettiğiniz kurumun zihninizdeki algısı nasıl? O kurumun sağlık çalışanlarının hangi davranışı sizde güven uyandırıyor? Şirket değeri hakkında ne biliyorsunuz? Profesyonelliği, çalışanlarının akademik bilgileri hayatınızı kolaylaştırıyor mu? Marka değeri, sağlığınızı emanet ederken içinizi rahatlatıyor mu? Hastaneden içeri adımınızı attığınızda tanıdığınız bir yere gelmiş olmanın rahatlığını hissediyor musunuz? Çalışanlar kurumlarını seviyor mu? Değerli okurlar, bir kurumdan hizmet alırken doğrudan bu soruları kendimize sormayız. Ancak, tüm bu soruların sorulduğu ve bu sorgulama süzgeci sonucunda biçimlenerek sunulan hizmeti aldıktan sonra oluşan, zihinsel art bilgi ile satın alma kararını veririz. Yıllardır sağlığınızı emanet ettiğiniz Medicana Sağlık Grubu bu soruları, en az ayda iki kez tüm yönetici ve çalışanlarıyla kendisine soruyor. Hasta ve hasta yakınları, çalışanları ve çözüm ortaklarının zihninde Medicana Sağlık Grubu'nun vazgeçilmez tercihleri olması için iş ve hizmet süreçlerini nasıl iyileştireceğine dair aralıksız çalışıyor. Medicana Sağlık Grubu; hasta, hasta yakınları ve sağlık çalışanların gereksinim ve beklentileri doğrultusunda, hizmet ve iş süreçlerini inceliyor, düzeltici ve önleyici tedbirler konusunda çalışıyor ve geleceğin sağlık hizmeti sunumuna şekil verecek vizyonlar belirliyor. Bu vizyon doğrultusunda hedefimiz; otelcilik hizmetlerinden hasta ilişkilerine, tıbbi süreçlerden sağlıklı iletişime, uluslararası ilişkilerden bilgi sistemlerine, hemşirelik hizmetlerinden finans yönetimine kadar her alanda 'Hasta Odaklı Yönetim' modeline uygun iş modellerini üretmek ve uygulamak. Hastalar ve sorunlarının, tıp mesleğinin ve sağlık kuruluşlarının varoluş nedenleri olduğuna inanıyoruz. Biz; sizin, çocuklarınızın, torunlarınızın, sevdiklerinizin yıllar boyunca yanında olacak sağlık kuruluşu olmak için çalışıyoruz. Gelişerek, büyüyerek, daha iyiyi hedefleyerek, kendinizi güvende ve ait hissettiğiniz bir sağlık grubu olmak vizyonumuzun en önemli parçası. Sağlıklı, kaliteli ve güzel bir yaşam dileğiyle. MEDICANA AVCILAR MEDICANA BAHÇELİEVLER MEDICANA ÇAMLICA MEDICANA INTERNATIONAL İSTANBUL MEDICANA INTERNATIONAL ANKARA MEDICANA DİŞ MEDICANA SAMSUN MEDICANA KONYA MEDICANA DİŞ ÇİFTEHAVUZLAR NÖROLOJİK BİLİMLER VE OMURGA MERKEZİ İÇİNDEKİLER 4 KIŞ 2013 KIŞ 2013 52 Düzenli spor öncesi kontrol şart! Sağlık Grubu Dergi Danışma Kurulu DR. YUSUF SAHiP MEDİKAL DİREKTÖR PROF.DR. CENGIZ ÇOKLUK BEYiN VE SiNiR CERRAHiSi PROF. DR. KADİR VEHBİ BAYKAL ÜROLOJİ UZMANI PROF.DR. İSMET DINDAR KARDiYOLOJi UZMANI PROF. DR. ALİ CEM YORGANCIOĞLU KALP-DAMAR CERRAHİSİ PROF. DR. AYŞIN BAKKALOĞLU ÇOCUK NEFROLOJiSi PROF. DR. BARIŞ DİREN RADYOLOJİ UZMANI PROF. DR. CAZIP ÜSTÜN KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM PROF. DR. FULYA TEZOK İÇ HASTALIKLARI PROF. DR. GÜVEN ERDOĞ KALP DAMAR CERRAHİSİ PROF. DR. HASAN TAŞÇI GENEL CERRAHI PROF. DR. HİDAYET AKDEMİR BEYİN VE SİNİR CERRAHİSİ PROF. DR. KAYA KANBEROĞLU RADYOLOJİ PROF. DR. LEVENT ALIMGIL GÖZ HASTALIKLARI PROF. DR. MAHMUT BAŞOĞLU GENEL CERRAHi PROF. DR. MARIF MUTLU CIHANGIROĞLU RADYOLOJi PROF. DR. MEHMET SALİH BİLAL KARDİYOVASKÜLER CERRAHİ PROF. DR. MERAL KOZAKÇIOĞLU ÖZEKICI FİZİK TEDAVİ VE REHABİLİTASYON PROF. DR. M. İRFAN SABAH KARDİYOLOJİ PROF. DR. MUZAFFER SARIYAR GENEL CERRAHİ UZMANI (TRANSPLANTASYON) PROF. DR. NAZLIHAN GÜNAL PEDİATRİK KARDİYOLOJİ PROF. DR. OSMAN UĞUR ÇALPUR ORTOPEDİ VE TRAVMATOLOJİ PROF. DR. ÖMER IŞIK KALP DAMAR CERRAHISI PROF. DR. SADIK ERSÖZ GENEL CERRAHI UZMANI (TRANSPLANTASYON) PROF. DR. SEBAHATTİN ATEŞAL KARDİYOLOJİ PROF. DR. SELİM AKSÖYEK ÇOCUK CERRAHISI PROF. DR. SUMRU ŞEKERCİ ANESTEZİ PROF. DR. TAMER TÜRK AĞIZ VE DIŞ SAĞlığı PROF. DR. TANFER KUNT KULAK BURUN BOĞAZ PROF. DR. TEOMAN ŞEŞEN KULAK BURUN BOĞAZ HASTALIKLARI PROF. DR. HASBİ ERDEM DİKER KARDİYOLOJİ PROF. DR. YILMAZ TOMAK ORTOPEDi VE TRAVMATOLOJi PROF. DR. HASBİ ERDEM DİKER KARDİYOLOJİ PROF. DR. SÜLEYMAN BÜLENT ARMAN GÖĞÜS CERRAHiSi PROF.DR.OSMAN KÜÇÜKOSMANOĞLU ÇOCUK KARDİYOLOJİ PROF.DR.NECMETTİN KUTLU PLASTİK VE REKONSTRUKTİF CERRAHİ PROF. DR. SABRI ACAR (ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI) PROF. DR. METİN ÇAPAR KADIN DOĞUM UZMANI PROF. DR. ÖMER REFİK ÇAYLAN KBB UZMANI PROF. DR. TUNÇ CEVAT ÖĞÜN ORTOPEDİ UZMANI PROF. DR. İSMAİL REİSLİ ÇOCUK ALLERJİ İMMÜNOLOJİ UZMANI PROF. DR. FARUK AKSOY GENEL CERRAHİ UZMANI Ani Kardiyak ölümlerden kaçınmanın yolu, düzenli spora başlamadan önce kontrolden geçmekte yatıyor. PROF. DR. CELALETTİN VATANSEV GENEL CERRAHİ UZMANI PROF. DR. CEMİLE ÖZTİN ÖĞÜN ANESTEZİ UZMANI PROF DR. ALAATTİN YILDIZ NEFROLOJİ DOÇ. DR. KERAMETTİN AYDIN BEYİN VE SİNİR CERRAHİSİ 3 Önsöz 6 Kısa kısa 10 Tümör tedavisinde CyberKnife yöntemi 14 Meme kanseri tedavisinde son nokta Bu yöntemle hasta, bir saatlik operasyon sonrası tekrar günlük hayatına dönebiliyor. 16 Erken teşhis meme kanserinden koruyor Hastalar, 20 dakikalık radyoterapi ile yaklaşık 6-7 hafta süren radyasyon tedavilerinden kurtuluyor. Meme kanseri vakaları giderek artıyor. Ama erken teşhis edilen 7 hastadan 6’sı tedavi edilebiliyor. 18 Başarının sırrı düzenli takip ve tarama DOÇ. DR. AHMET ERDİL GASTROENTEROLOJİ Kalın bağırsak kanseri, tarama programlarıyla, erken saptanabiliyor ve tedavi edilebiliyor. 22 Kolonoskopi kanserin önünü alıyor DOÇ. DR. AHMET HİLMİ KAYA BEYIN VE SiNiR CERRAHISI DOÇ. DR. ALİ OSMAN KAYA ONKOLOJİ 58 DOÇ. DR. BARIŞ AKIN GENEL CERRAHİ UZMANI (TRANSPLANTASYON) DOÇ. DR. CENGIZ KAYAHAN GENEL CERRAHİ DOÇ. DR. FÜSUN TOKATLI RADYASYON ONKOLOJİSİ DOÇ. DR. H. GÜRDAL İNAL ÜROLOJİ DOÇ. DR. H. İBRAHİM UÇAR KARDİYOVASKÜLER CERRAHİ DOÇ. DR. H. NEDİM ARDA DOÇ. DR. KERİM ORTAKOĞLU AĞIZ VE ÇENE CERRAHİ UZMANI DOÇ. DR. MERYEM KAYA NÜKLEER TIP DOÇ. DR. MESUT Y.ATLI GENEL CERRAHİ Beyin pili uygulaması kontrol edilebiliyor. Ayrıca ayarlanabilir bir tedavi yöntemi. 26 Hem ruh, hem beden hafifliyor Antibiyotik kullanımı mutlaka doktor kontrolünde ve düzenli olmalı. Aksi halde ciddi oranda antibiyotik direnci gelişebiliyor. KULAK BURUN BOĞAZ HASTALIKLARI DOÇ. DR. İBRAHİM TEK MEDİKAL ONKOLOJİ Zamanında ve düzenli yürütülen tarama programları ile hastalık engellenebiliyor. 24 Parkinsona karşı beyin pili Antibiyotik direnç oranları her yıl artıyor DOÇ. DR. G. FAİK HOBİKOĞLU KARDİYOLOJİ FİZİKSEL TIP VE REHABİLİTASYON DOÇ. DR. SELMAN LAÇİN KARDİYOVASKÜLER CERRAHİ DOÇ. DR. SÜHA SÖNMEZ KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM (IVF) 56 DOÇ. DR. ŞADAN AY ORTOPEDİ VE TRAVMOTOLOJİ DOÇ. DR. YUSUF ÜSTÜN KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM 46 DOÇ. DR. TAHIR KARADENIZ ÜROLOJi DOÇ.DR.FATMA LAİKA KARABULUT GASTROENTEROLOJİ UZMANI DOÇ.DR.İSMAİL ÖZDEMİR KADIN HASTALIKLARI, DOĞUM VE PERİNATOLOJİ UZMANI DOÇ. DR. GÖKHAN ÇAKIROĞLU PATOLOJİ DOÇ. DR. DEVRİM BEKTAŞ KBB UZMANI DOÇ. DR. AHMET SOYLU KARDİYOLOJİ UZMANI DOÇ. DR. FARUK UĞUZ PSİKİATRİ UZMANI Böbrek yetmezliği önlenebilir Yürüme yeniden öğretiliyor Düzenli poliklinik kontrolleri ya da yılda bir yapılacak CheckUp ile böbrek yetmezliği sorunlarının önüne geçilebiliyor. Yaşlılarda koruma programları çok önemli. Nitekim kimilerine yeniden yürüme bile öğretiliyor. DOÇ. DR. HAYRETTİN TEKÜMİT KVC UZMANI DOÇ.DR. AHMET KIRBAŞ KALP VE DAMAR CERRAHI DOÇ. DR. TEVFİK FİKRET İLGENLİ KARDİYOLOJİ UZMANI YRD. DOÇ. DR. HACI AKAR KALP VE DAMAR CERRAHISI YRD. DOÇ. DR. KENAN DURNA KARDIYOLOJI YRD. DOÇ. DR. MUSTAFA YAZICI KARDiYOLOJi YRD. DOÇ. DR. HAKAN AKBAYRAK KVC UZMANI Sorumlu Yazı İşleri Md. Kurtuluş Okutan MEDICANA Kurumsal İletişim Direktörü Bu dergi Doğan Burda Dergi Yayıncılık ve Pazarlama A.Ş.’ye ait Tempo Dergisi tarafından Bahçelievler Sağlık Hizmetleri A.Ş. için hazırlanmıştır. Satılamaz ve dağıtılamaz. Dergide yayımlanan yazı, fotoğraf, harita, illüstrasyon ve konuların her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilerek dahi alıntı yapılamaz. Bahçelievler Sağlık Hizmetleri A.Ş. Eski Londra Asfaltı No: 2 Bahçelievler/İstanbul info@MEDICANA.com.tr Tempo Dergisi Trump Towers, Kule 2, Kat:21-24, 34387, Şişli, İstanbul tempo@doganburda.com Baskı: APA / Uniprint Basım Sanayi ve Ticaret A.Ş. +90 212 798 28 40 – 10 Hat Ehil olmayan kurumlarda bilinçsizce uygulanması kalıcı yanık izlerine neden olabiliyor. 34 Teknoloji kozmetiğin hizmetinde KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM (IVF) DOÇ. DR. SERDAR AKGÜN DOÇ.DR. MURAT BAŞKURT KARDİYOLOJİ İzlerin tedavisinde kullanılan dermaroller yöntemi ile artık daha başarılı sonuçlar alınıyor. 32 Lazer epilasyon için doğru merkez seçin DOÇ. DR. SABİRE AKIN UZMANI Meme küçültme operasyonu sonucu, estetik kaygılar bir yana, hastalar fiziksel ve psikolojik açıdan da rahatlıyor. 30 Akne izi tedavisinde altın yöntem DOÇ. DR. NİHAT AKBAYIR GASTROENTEROLOJİ DOÇ. DR. MEHMET ÖZERK OKUTAN BEYİN CERRAHİ 5 28 Hedef, fonksiyonel ve doğal burun Operasyonlar titizlikle yapılmalı. Peki, yeni teknikler neler? 38 Doktor kontrolünde gerçekleştirilen yeni yöntemlerle artık sağlıktan ödün vermeden güzelleşmek mümkün. 36 Kısırlık nedir, çözüm var mı? Kısırlık, biyolojik olduğu kadar psikolojik bir süreci de kapsıyor. 40 İlk fotoğraf anne karnından Üçüncü ve dördüncü boyutun eklendiği Ultrasonografiden bebeğin fotoğrafını çekmek mümkün. 42 Medicana Çamlıca’da bir ilk Çoğul gebeliklerde seyrek görülen bir komplikasyon, ilk defa uygulanan bir yöntemle tedavi edildi. 44 Her taşın hikâyesi farklı Tekrarlayan gebelik kayıpları Düşük doz Aspirin ve düşük molekül ağırlıklı Heparinin kullanımı, gebelik kaybı oranlarını azaltıyor. Taşlar çok çeşitlidir ve her birinin oluşma mekanizması farklıdır. Bu bilinçle tedavi edilmeli. 48 Çocuklukta geçirilen ateşe dikkat Kalp kapak hastalıklarının oluşmasında, çocuklukta geçirilen akut romatizmal ateş başrolde oynuyor. 60 Akut Sinüzite yakalanmayın! Basit soğuk algınlığı, gerekli tedavi edilmezse akut sinüzite dönüşebiliyor. 62 Katarakt ameliyatlarıyla gözlüklere veda Katarakt hastalığı, tek operasyonla kesin olarak tedavi edilebiliyor. 64 Yoksa depresyonda mıyım? Kendinizi çökmüş, isteksiz, mutsuz, karamsar ve enerjisiz mi hissediyorsunuz? Depresyonda olabilirsiniz. KISA KISA 6 KIŞ 2013 KIŞ 2013 ÇOCUKLAR İÇİN ‘BİZ DE VARIZ’ 7 M edicana International Ankara Hastanesi olarak, Angora Lions Kulübün kanser hastası çocuklar için düzenlediği Ayşe Taş Korosu Konseri'e destek verdik. 4 Şubat Dünya Kanser Günü'nde, kanser teşhis ve tedavisinde ileri teknolojiyle hizmet veren bir kuruluş olmanın sorumluluğuyla kanserli çocuklar için “biz de varız “dedik. Sağlık sorunları yaşayan tüm çocukların en kısa zamanda sağlıklarına kavuşmalarını diliyoruz. SPORA DESTEK SAMSUNLU SAĞLIK ÇALIŞANLARI İLE BULUŞTUK A M edicana International Ankara Hastanesi olarak Yıldırım Okçuluk İhtisas Spor Kulübü'nün düzenlediği Basın Mensupları Salon Okçuluk Turnuvası'nn sağlık sponsoruyduk. Basın mensuplarının yoğun katılımı ve kıyasıya mücadeleyle geçen turnuvada spora ve sporcuya destek vermekten büyük mutluluk duyduk. Tüm sporculara başarılar diler, sağlıklı nesiller için spor yapmanın bir gereklilik olduğunu hatırlatırız. nkara'da yaşayan Samsunlu sağlık çalışanları ile Medicana International Ankara Hastanesi Dr. Oğuzhan Sarıyüce konferans salonunda bir araya geldik. Toplantıda, sağlık sektörünün bugünü, insana ve teknolojiye yapılan yatırımlar ile sektörün geleceği hakkında fikir alışverişinde bulunuldu. Bel ve boyun fıtığı semineri verildi B ahçelievler Belediyesi ve Medicana Bahçelievler Hastanesi iş birliği ile 6 Ocak 2013 tarihinde, bel ve boyun fıtığı konusunda halka açık seminer düzenlendi. Beyin ve sinir cerrahi uzmanı Op. Dr. Soner Büyükkınacı ve Fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanı Dr. Yaşar Sezen Oral başkanlığında düzenlenen seminere halkın ilgisi büyüktü. ‘YENİ YIL KERMESİ’NDEYDİK 1 6 Aralık 2012 Pazar günü Maçka Rotary Kulübü’nün düzenlediği yeni yıl kermesi, Büyük Kulüp’te geniş katılımlı bir etkinlikle gerçekleşti. Kermeste stant kuran Medicana Çamlıca Hastanesi katılımcıların yoğun ilgilisiyle karşılaştıBirçok markanın yer aldığı yeni yıl kermesinde kurduğu stantta, tansiyon ve şeker ölçümü yapan Medicana Çamlıca Hastanesi, yapılan çekilişte 1 kişiye de Check-Up hediye etti. SEVGİLİLER GÜNÜ HEDİYESİ: OBEZİTE AMELİYATI B MEDICANA AVCILAR HASTANESİ YEREL BASINLA BULUŞTU T ürkiye’de özel hastaneciliğin öncülerinden olan Medicana Sağlık Grubu’nun Medicana Avcılar Hastanesi, 8 Aralık 2012 Cumartesi günü, Avcılar bölgesine sunduğu sağlık hizmetleri hakkında, Avcılar halkının, sağlık sektörünün ihtiyaçlarını konuşmak ve yerel basınla tanışmak amacıyla bir basın buluşması gerçekleştirdi. Grubun Avcılar Hastanesi’nin 6’ıncı katındaki toplantı salonunda gerçekleşen buluşma; Avcılar Genel Müdürü ve Başhekimi Erdal Ercan, Genel Müdür Yardımcısı Ali Emre Kodan ve Medicana Sağlık Grubu Kurumsal İletişim Direktörü Kurtuluş Okutan’ın ev sahipliğinde gerçekleşti. Merve Çocuk Yuvası öğrencileri ziyaretimize geldi 3 -6 yaş arasındaki çocuklar tarafından gerçekleşen ziyarette, öğrenciler hastanenin işleyişini ve yapısını daha yakından görme fırsatı yakaladılar. Çocuk Bölümü’nden başlayarak tüm poliklinikleri gezen ve doktorları ziyaret eden öğrenciler, hastane ile ilgili soruların cevaplarını hekimlerden aldılar. Ziyaretten çok memnun kaldıklarını belirten Merve Çocuk Yuvası öğretmenleri, çocukların hastane ve doktor fobilerini yenmeleri adına çok önemli bir etkinlik olduğunu belirterek tüm hastane yönetimi ve doktorlara teşekkür ettiler. irçok çift 14 Şubat Sevgililer Günü'nü yemek gibi etkinliklerle geçirirken Tülay ve Çağdaş Atalay birbirlerine çok farklı bir hediye verdi. Medicana International İstanbul Hastanesi'nde ameliyat masasına yatan çift, obezite ameliyatı olarak yıllardır veremedikleri kilolardan kurtulmayı hedefliyor. Çağdaş Atalay'ın hedefi 85'e, eşinin ise 55 kiloya düşmek. Operasyonu gerçekleştiren Medicana International İstanbul Hastanesi'nden Genel Cerrah Murat Üstün laporoskopik yöntemle gerçekleştirilen tüp mide ameliyatının diğerlerine göre avantajlı bir seçenek olduğunu belirtiyor: "Yaşı genç ve ağır hastalıkları olmayan hastalar için genellikle hacim kısıtlayıcı ameliyatlar uyguluyoruz. Bunların başında da mide bandı ve tüp mide ameliyatları var. Mide bandını bazı sorunlara neden olduğu için çok fazla uygulamıyoruz. En çok uyguladığımız ameliyat tüp mide ameliyatları. Bu ameliyatta midenin depo görevi gören kısmı alınıyor ve hasta çok daha az yiyerek doyabiliyor. Diyette ne yazık ki çoğu zaman verilen kilolar geri alınıyor ama bu yöntemde mide küçüldüğü için daha avantajlı oluyor hastalar. Açık ameliyatlarda iyileşme süresi daha çok ama biz laparoskopik yöntem tercih edeceğiz. Bu yöntemle hem hastalar daha çabuk toparlıyor, hem enfeksiyon riski daha az, hem de ağrı sızı aynı şekilde daha az oluyor." KISA KISA 8 KIŞ 2013 KIŞ 2013 MALATYALI İŞADAMLARI 51. KEZ TOPLANDI 9 M alatyalı İşadamları Derneği 51. Aylık Toplantısı, Yeşilköy`deki Polat Renaissance Otel`de düzenlendi. Medicana Sağlık Grubu’nun sponsor olduğu toplantıya;. Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz`ın yanı sıra İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Küçükçekmece Belediye Başkanı Aziz Yeniay, Malatyalı İşadamları Derneği Başkanı Yunus Aktaş, yönetim kurulu üyeleri ve Malatyalı işadamları da katıldı. Bir açılış konuşması yapan MİAD Başkanı Yunus Aktaş`ın ardından kürsüye Vali Mutlu geldi ve şunları söyledi: "Geleneksel hale gelen bu toplantılarınızda sizlerle olmaktan mutluyum. Gerçekten her ay bir arada olmanız, aranızdaki bağın ne kadar güçlü olduğunun göstergesidir. Kalkınmanın başı üretim ve eğitimdir. Bu manada Malatyalıları da gerek İstanbul, gerekse dünyada birçok alanda üretici olarak görüyoruz. Eğitime yaptıkları büyük destekler içinde hepsine teşekkür ederken, bu vesileyle de Malatya`nın gururu rahmetli Cumhurbaşkanımız Turgut Özal`ı bu özel günde anmak istiyorum. Bu güzel güne iştirak edenleri bir kez daha sevgiyle selamlıyor, hürmetlerimi arz ediyorum." ÖĞRENCİLERE DENGELİ BESLENME SEMİNERİ İ deal Koleji’nde öğrencilerle bir araya gelen Beslenme ve Diyet Uzmanı Aslı Cemile Özatan, obeziteye karşı yeterli ve dengeli beslenmenin nasıl olması gerektiğini anlattı. Özatan, bilinçsiz beslenmenin obeziteye davetiye çıkardığını ifade ederek, “Sizler belki sağlıklı beslenmeye yönelik bir takım şeyler yapabiliyorsunuz ama diyelim ki, annenizin evde mutfakta her yemeği tereyağı ile yapıyor ya da yemeklere çok aşırı tuz atıyor ya da sofraya akşam yemeğinde salata, yoğurt ikramında bulunmuyorsa bunlarda bilinçsiz bir beslenmenin örneğidir” diye konuştu. KONYA'DA GENÇ MÜSİAD ÜYELERİ CHECK-UP’TAN GEÇTİ M üstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Gençlik Kurulu Konya Şubesi üyeleri Medicana Konya Hastanesi’nde genel sağlık taramasından geçti. Genç MÜSİAD üyelerine; hastanede Dahiliye, EKG, AKŞ, Akciğer Grafisi, Hemegrom, Kolesterol gibi tetkikler uygulandı. Yaklaşık 3 saat süren sağlık taramasının sonunda Genç MÜSİAD üyelerine hastane tarafından kahvaltı ikram edildi. ÜSİAD Konya Şubesi 20. Olağan Genel Kurulu’nda 4 yıldır MÜSİAD Konya Şubesi Başkanlığı'nı yürüten Aslan Korkmaz, başkanlık bayrağını Medicana Konya Hastanesi Genel Müdürü görevini de yürüten Lütfi Şimşek'e devretti. Lütfi Şimşek, MÜSİAD Konya’da yeni bir dönemin başladığını söyledi. 2023 hedeflerini gerçekleştirebilmek için Konya’nın kendi yatırımlarının yetersiz geleceğini ve hedeflerinin Konya’yı güvenli bir liman haline getirerek yabancı sermayeyi Konya’ya çekmek olduğunu savunan Şimşek, Türkiye’deki ekonomik kalkınmada Konya’ya büyük görevler düştüğünü belirtti. L ÖSAM Samsun Lösemili ve Kan Hastalıklı Çocuklar Derneği ile Medicana Samsun Hastanesi katkılarıyla hastanemiz lobi katında Lösemi hastası çocukların yaptığı resimlerden oluşan bir sergi açıldı. 18-25 Şubat tarihleri arasında Medicana Samsun Hastanesi Lobisi’nde sergilenen resim sergisine sivil toplum kuruluşları, hasta ve hasta yakınları oldukça ilgi gösterdi. edicana Samsun Hastanesi’nin Sağlık Eğitimi Seminerlerinden biri de BAT (British American Tobocco) Samsun Sigara Fabrikası’nda göz sağlığı ve göz kuruluğu konusunda seminer düzenlendi. Yaklaşık 100 BAT çalışanının katıldığı seminere konuşmacı olarak Medicana Hastanesi Göz Sağlığı Uzmanlarından Op. Dr. Nurcan Gürkaynak katıldı. Slayt sunumu eşliğinde sunulan seminerde Op. Dr. Nurcan Gürkaynak ofis ve fabrika ortamlarının göz sağlığını olumsuz yönde etkileyebileceğini belirtti. MEDICANA KONYA HASTANESİ’NE YATIRIM ÖDÜLÜ VERİLDİ Ankastre, Ekonomist, Capital, Maison FranMÜSİAD'da 6’ncı dönem Silverline çaise ve hurriyetemlak.com’un işbirliği ile bu yıl gerçekleştirilen ‘Türkiye’nin En Başarılı Emlak Başkanı Lütfi Şimşek ikincisi Yatırımları Araştırması 2012’nin sonuçları, 30 Ocak M CANİK’TE SAĞLIKLI BAT ÇALIŞANLARINA GÖZ SAĞLIĞI SEMİNERİ GÜNLER M LÖSEMİLİ ÇOCUKLARIN ESERLERİ SERGİLENDİ 2013'te, Grand Hyatt İstanbul Otel’de düzenlenen tören ile açıklandı. Medicana Konya Hastanesi yatırım ödülü kazandı. Bu yıl ikincisi düzenlenen yarışmanın ödül gecesinde Türkiye’nin en başarılı üç emlak yatırımı ve 12 farklı kategoride yatırımlar ödüllendirildi. Araştırmada, ‘Sağlık Kompleksleri Kategorisi’nde kamu yatırımları içerisinde bulunan Erzurum Sağlık Kompleksi birinciliğe, özel sektördeki yatırımlar içerisinde de Medicana Sağlık Grubu’nun 10'uncu hastanesi Medicana Konya ikinciliğe layık görüldü. Ödülü, Medicana Konya Hastanesi Genel Müdürü Dr. Lütfi Şimşek teslim aldı. C anik İlçe Sağlık Müdürlüğü, Canik Belediyesi ve Medicana Hastanesi işbirliği ile ortak projelendirilen ‘Canik’te Sağlıklı Günler’ ’konulu seminer programlarının ilki; Canik Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Canik Belediye Başkanı Sayın Osman Genç’in de katıldığı programda; Medicana Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Demet Sayar; kilo vermede yapılan hatalar konusunda katılımcılara bilgiler aktardı. AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞININ ÖNEMİNİ ANLATTIK C anik İlçe Sağlık Müdürlüğü, Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı Ateşböceği ekibi ve Medicana Hastanesi işbirliği ile Canik Yavuz Selim İlköğretim Okulu 4. Sınıflarında 150 öğrencinin katılımıyla Ağız ve Diş Sağlığının Önemi konulu bir seminer düzenlendi. 4. sınıf öğrencileri ve öğretmenlerinin katılımıyla gerçekleşen seminerde Okul Müdürü Mustafa Uzunlar’ın açılış konuşmasının ardından; Medicana Hastanesi’nden Diş Hekimi Burçin Çevik tarafından ağız ve diş sağlığının önemi konulu bir sunum gerçekleştirildi. Öğrencilerin katılımıyla gerçekleşen sunumun ardından katılımcılara diş macunu hediye edildi. CYBERKNIFE 10 kış 2013 kış 2013 Tümör tedavisinde CyberKnife yöntemi! "CyberKnife da hastaneye yatma, anestezi ihtiyacı yok. Hasta güle oynaya gelip tedavi oluyor ve aynı gün taburcu olabiliyor." MedIcana InternatIonal Ankara Hastanesi’nde Mart 2013’ten itibaren uygulanmaya başlanan yöntemle hasta, bir saatlik operasyon sonrasında tekrar günlük hayatına dönebiliyor. Beyin ve Sinir Cerrahisi Birimi'nden Prof. Dr. Sait Şirin ve Radyasyon Onkolojisi Birimi’nden Prof. Dr. Kaan Oysul, 2004 yılından itibaren Türkiye’de uygulanan CyberKnıfe’la ilgili bilgiler verdi. 11 CYBERKNIFE 12 kış 2013 kış 2013 • Eşsiz doğruluk tümörü çevreleyen sağlam doku ve organları korur. • Nekahat süreci yoktur. • Hastalar rutin yaşamına hemen dönebilir. • Kafa veya vücut için invaziv bir çerçeveye ihtiyaç yoktur. • Herhangi bir şekilde nefes tutmak ya da nefesin belli aralıklarında ışınlama gibi bir durum yoktur. ■ Türkiye’de ne zamandır uygulanıyor? Hastanenizin farkı ne olacak? Cyberknife, 2004’den beri Türkiye’de uygulanıyor. Sadece belli merkezlerde var. Medicana International Ankara, Ankara’da bu teknolojiye sahip ilk özel merkez olacak. Ayrıca beyin cerrahisi ve radyasyon onkolojisinde uzmanlaşmış iki isim olarak biz görev yapıyoruz. ■ Bu yöntemin en önemli avantajı nedir? Hastalıklı dokuya yüksek doz radyasyon verirken çevredeki dokuya zarar vermemesi. Avantajlardan biri de birçok olguda cerrahiye gerek kalmaması. Cerrahi yöntemlerde bir miktar tümör bırakabilirsiniz ya da ilerlerken dokulara zarar verebilirsiniz. CyberKnife da hastaneye yatma, anestezi ihtiyacı yok. Hasta güle oynaya gelip tedavi oluyor ve aynı gün taburcu olabiliyor. Cerrahi yöntemlere alternatif, bazı durumlarda da cerrahiden daha öncelikle düşünülmesi gerekiyor. ■ Tedavi sonrası süreçte hasta kontrolleri hangi sıklıklarla yapılıyor? Hastalığına bağlı olarak 2, 3 ya da 6 aylık aralıklarla hastaları takip ediyoruz. Uzun vadede nüksederse tekrar radyocerrahi yapmamız mümkün oluyor. prof. Dr. Sait Şirin, Prof. Dr. Kaan Oysul C yberKnife nedir? Adı neşter ve cerrahi görüntüleri hatırlatsa da, CyberKnife Robotik Radyocerrahi Sistemi’nde kesme işlemi yoktur. Birçok hasta için CyberKnife tedavisi iyi ve kötü huylu tümörlerin tedavisi için cerrahiye bir alternatif sunabilir. ■ Cyberknife tedavisi nasıl uygulanır? CyberKnife Sistemi, robot kol üzerine monte edilmiş lineer hızlandırıcı adı verilen radyasyon cihazından oluşmaktadır. Robot kolun esnekliği sayesinde CyberKnife Sistemi beyin, baş ve boyun, omurga, akciğer, prostat, karaciğer, pankreas, meme ve diğer yumuşak dokular dâhil olmak üzere, vücudun herhangi bir yerinde yerleşmiş tümörlere radyasyon uygulanabilir. CyberKnife Sistemi tümör ile hasta hareketlerini izlemek ve yüksek doğruluk derecesiyle tedavi etme amacıyla, radyasyon demetlerini ayarlamak için geliştirilmiş yazılım ve ileri görüntüleme teknikleri kullanır. Yalnızca CyberKnife Sisteminde kullanılan bu takip sistemi diğer radyocerrahi cihazlarında hastaların kıpırdamaması için bir zorunluluk olan hastaların kafasına bir çerçevenin vidalanması veya tümör hareketlerini en aza indirmek için nefes alıp vermeyi sınırlandırma gibi hasta konforunu olumsuz etkileyebilecek tekniklerin kullanılma ihtiyacını ortadan kaldırır. 1-5 günde tedavi olunabiliyor ■ Tedavi ne kadar sürüyor ve kimlere uygulanabilir? CyberKnife Sistemi ile hastalar 5-7 hafta süren konvansiyonel radyasyon tedavisi yerine 1 ila 5 günde tüm tedavinizi tamamlayabilirsiniz. Buna ek olarak, operasyona uygun olmayan, cerrahi olarak komplex veya cerrahiye alternatif bir tedavi arayan hastalar için bir tedavi seçeneği sağlar. Yaştan dolayı bir sınır yok. Hiçbir mevcut sağlık problemi bu tedaviyi engellemez. 9 yıldır Türkiye’de uygulanıyor ■ Cyberknife’ı farklı kılan nedir? Radyoterapi esnasında hastaların organları hareket ettiğinden doktorların tüm çabalarına rağmen hastaları radyasyondan korumak neredeyse imkânsızdır. Konvansiyonel radyoterapi ve radyocerrahide hastalara invaziv ve konforsuz metotlar uygulanarak organ hareketlerini mümkün olduğunca en aza indirilmeye çalışılır. Bunlar; hastanın kafasına metal bir çerçevenin vidalanması, tedavi esnasında vücut hareketlerini ve nefes alıp vermeyi sınırlayacak şekilde karın bölgesine basınç uygulanması, termoplastik maske ile sabitleme, rektal balon kullanımı gibi metotları içerir. Bütün bu metotların amacı, hedefe yüksek doz radyasyon uygulanırken hedefi çevreleyen sağlam dokuyu korumaktır. Bu hedefe ulaşmak için CyberKnife Sistemi sahip olduğu son teknolojiye sahip eşsiz özelliği sayesinde tümörün hareketini kısıtlamak yerine tümör hareketini takip etmektedir. ■ CyberKnife tedavilerinin faydalarını sıralayabilir misiniz? • Ağrısız bir tedavi. • İnvaziv değil. • Anesteziye gereksinim yok. • Hastanın ayakta tedavi olma imkânı bulunuyor. 13 CyberKnife Sistemi ile hastalar 5-7 hafta süren konvansiyonel radyasyon tedavisi yerine 1 ila 5 CyberKnife sisteminde, hedefe yüksek doz radyasyon uygulanırken, hedefi çevreleyen doku korunuyor. günde tüm tedavinizi tamamlayabilirsiniz. ONKOLOJİ 14 kış 2013 Meme kanseri tedavisinde son nokta Meme kanseri, kadınlar için en önemli sağlık sorunlarının başında geliyor. ABD Ulusal Kanser Enstitüsü'ne göre meme kanseri görülme sıklığı yüzde 12. Başka bir deyişle her 8 kadından biri meme kanseri oluyor. Medıcana Internatıonal Ankara Hastanesi Radyasyon Onkolojisi doktorlarından Prof. Dr. Kaan Oysul, hastaların 20 dakikalık bir radyoterapi ile yaklaşık 6-7 hafta süren radyasyon tedavilerinden kurtulduğunu anlatıyor. M eme kanseri tedavisindeki değişikliklerden bahsedebilir misiniz? Geçtiğimiz 30 yılda meme kanseri cerrahisinde çok önemli değişiklikler oldu. Geçmişte mastektomi (kanserli memenin tamamen çıkarılması) primer tedavi yöntemiydi. Son yıllarda tüm memeyi almak yerine yalnızca hastalıklı dokunun çıkarıldığı daha basit bir operasyon, bu radikal cerrahi yaklaşımın yerini aldı. Meme koruyucu cerrahide memenin tamamı alınmadığından cerrahi sonrası 6-7 hafta süren radyoterapi eklenmesi gerekli. Meme koruyucu tedavi denilen bu yaklaşımda meme koruyucu cerrahi sonrası radyoterapinin eklenmesi sayesinde hastalığın lokal kontrolü ve sağkalım açısından radikal yaklaşımlar kadar başarılı olduğu bir çok bilimsel çalışma ile ispatlandı. prof. Dr. kaan oysul En önemli parça radyoterapi ■ Meme koruyucu cerrahi sonrası radyoterapi uygulamaları hakkında bilgi verir misiniz? Radyoterapi meme koruyucu tedavinin önemli bir parçasıdır. Meme koruyucu cerrahi sonrası radyoterapi uygulanmasının nedeni geride kış 2013 15 Meme kanseri tedavisinde son yıllarda uygulanan Intraoperatif Radyoterapi ile hasta, cerrahi operasyon esnasında radyoterapi görüyor ve ameliyat sonrası uygulanan radyasyon tedavisinden kurtuluyor. kalan memede muhtemel hastalıklı hücreleri öldürerek hastalığın tekrarlama olasılığını engellemektir. Radyoterapi vücudun dışındaki bir makineden uygulandığında dışarıdan (eksternal), çıkarılan tümör boşluğunda uygulandığında içeriden (internal) ya da operasyon esnasında uygulandığında da (intraoperatif) olarak adlandırılır. Eksternal (dışarıdan) Radyoterapi: Eksternal radyoterapi hastalığın bulunduğu memenin tümüne vücudun dışından tedavi uygulamaktır. Bu teknikte lineer akseleratör adı verilen bir cihaz kullanılıyor. Ülkemizde % 99 hasta eksternal radyoterapi ile tedavi ediliyor. Eksternal radyoterapi Cumartesi-Pazar hariç haftanın 5 günü olmak üzere toplam 6-7 hafta sürüyor. Internal (içeriden) Radyoterapi: Bu tedavide cerrahi esnasında tümör yatağına bir balon yerleştiriliyor. Ameliyattan sonra 5 gün, günde iki kez bu balon içerisine bir radyoaktif kaynak gönderiliyor ve 10 fraksiyonda radyoterapi uygulanıyor. Radyoterapi sonrasında balon ikinci bir cerrahi işlem ile çıkarılıyor. Intraoperatif Radyoterapi (IORT): Intraoperatif radyoterapi (IORT) operasyon esnasında tümor yatağına bir seferde yüksek doz radyasyonun uygulanması. Bu yöntemde küresel bir aplikatörün tümor boşluğuna yerleştirilmesi ile radyasyon uygulanır. Bu sayede radyasyon olması gerektiği yere uygulanırken sağlam meme dokusu ve cilt, göğüs duvarı ve akciğer gibi memeyi çevreleyen sağlam dokular radyasyona maruz kalmaz ve korunurlar. ■ Intraoperatif radyoterapinin avantajları neler? Meme koruyucu cerrahi sonrası gerekli olan radyoterapiyi ameliyat esnasında yapılmasına olanak sağlıyor. 6-7 haftalık eksternal radyoterapi süresini ortadan kaldırıyor ve bu süreyi hastaya kazandırıyor. Radyasyon tümör yatağına içeriden uygulandığından cilt, akciğer, göğüs duvarı radyasyona maruz kalmıyor. Daha az yan etki gözleniyor ve estetik başarı diğer tedavi yöntemlerine göre daha üstün. ■ Bütün meme kanseri vakalarında uygulanabiliyor mu? Bu yöntemin uygulanabilmesi için erken evre meme kanseri olması gerekmekle birlikte her hastanın durumu farklı. Ben hastalara tüm tedavi seçeneklerini doktorlarıyla tartışmalarını öneriyorum. GENEL CERRAHİ 16 kış 2013 Erken teşhis meme kanserinden koruyor Meme kanseri vakaları giderek artıyor. Ama erken teşhis edilen 7 vakadan 6’sı tedavi edilebiliyor. Medıcana Internatıonal Ankara Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Jehat Kutlay, erken teşhis için yapılabilecekleri ve risk faktörlerini anlattı. M Op. Dr. JEHAT KUTLAY eme Kanseri sıklığı ne kadar? ABD'de her yıl 212 binden fazla yeni vaka tespit edilmektedir. İngiltere'de yılda 41bin yeni meme kanseri vakası saptanmaktadır. Her dokuz hanımdan biri hayatının herhangi bir döneminde meme kanseri hastalığına yakalanıyor. ■ Meme Kanseri konusunda kimler en büyük risk altında? Meme Kanseri büyük çoğunlukla bayanların bir hastalığı olup meme kanseri vakalarının yalnızca yüzde 1'ini erkek hastalar oluşturmaktadır. Vakaların yüzde 80'inden fazlası 50 yaş üzeri bayan hastalardır. ■ Meme kanseri riskini artıran faktörler neler? kış 2013 17 "Fizik muayene, ultrasonografi ve mammografik tetkikler sonucu gerek duyulduğunda meme biopsisi yapılır. Meme kanseri tanısının konulmasındaki en önemli yöntem meme biyopsidir." Birinci derece akrabalarında (anne – kızkardeş) meme kanseri olan bayanlarda meme kanseri riski 2 kat artmaktadır. BRCA gen mutasyonu olanlarda meme Ca riski yüzde 50 ila yüzde 80 civarındadır. Uzun süreli ( > 10 Yıl) Oral kontraseptif (doğum kontrol hapı) kullanımı, 5 yıldan fazla hormon replasman tedavisi (menapoz ilaçları), hiç Doğum yapmamış bayanlar ya da ilk doğum yaşı 30'dan büyük olan bayanlar, ilk âdetini 12 yaşından önce görenler, menapoz dönemine 55 yaşından sonra giren bayanlar, obezite (şişmanlık) özellikle menopoz sonrası gövdesel obezite. ■ Meme Kanserinin belirtileri neler? Memede ele gelen sertlik, memenin şekil ve boyutunda değişiklik, meme derisinde içe doğru çekinti oluşması, meme başının içe çökmesi, meme derisinde ödem, şişlik oluşması. meme muayenesi yapmaları önerilmektedir; çünkü memede kitle şikâyeti ile hekime başvuran hastaların yüzde 70'i kitleyi ilk önce kendileri tespit etmektedirler. Dünya Sağlık Örgütü 40 yaş ve üstünde tüm bayanlarda yıllık mammografi taraması yapılmasını önermektedir. Bunun iki önemli faydası mevcuttur: Henüz elle fark edilemeyecek kadar küçük kanserlerin erken tanısı mümkün olabilmektedir. Dolayısıyla meme kanserinin tedavisinde başarı olasılığı artmakta, hatta bu hastalıktan tamamen kurtulma olasılığı oluşabilmektedir. ■ Meme kanseri tanısı nasıl konuluyor? Fizik muayene, ultrasonografi ve mammografik tetkikler sonucu gerek duyulduğunda meme biopsisi yapılır. Meme kanseri tanısının konulmasındaki en önemli yöntem meme biyopsidir. Meme biopsisi; İnce iğne biopsisi, Tru-cut biopsi, Cerrahi (açık) biopsi yöntemlerinden biriyle memedeki kuşkulu lezyondan doku örneği alınarak mikroskop yardımıyla patolojik inceleme yapılmasıdır. İlk evrede tedavi şansı artıyor En etkili yöntem cerrahi ■ Meme kanserinde erken tanının önemi nedir? Erken evrede saptanabilen her 7 meme kanseri hastasından 6'sı tedavi edilebilirken, ileri evrede saptanan meme kanseri hastalarında tedavi edilebilme oranı 7 vakada 1'e düşmektedir. Dolayısıyla meme kanserinin tedavisinde erken tanı çok önemlidir. Bayanların ayda en az bir defa kendi kendilerine ■ Meme kanseri nasıl tedavi ediliyor? Meme kanserinin tedavisindeki en önemli yöntem cerrahi tedavi; yani ameliyat ile kanserli bölgenin vücuttan uzaklaştırılmasıdır. Meme kanserinin erken tanısının giderek daha sık konulmasına bağlı olarak memenin sadece hastalıklı kısmının alınması ile tedavisi mümkün olabilmektedir. Daha ileri evre meme kanserlerinde ise memenin tümünün alınması ve aynı taraf koltukaltı lenf bezlerinin de örneklenmesi veya çıkarılması gerekebilir. Bu vakalarda hastanın istemesi halinde aynı ameliyat esnasında Estetik ve Plastik Cerrahi ile birlikte memenin yeniden oluşturulması mümkün olabilmektedir. Ameliyat sonrası hastalığın tekrarını önlemek amacıyla radyoterapi Dünya Sağlık Örgütü 40 yaş ve üstünde tüm bayanlarda yıllık mammografi taraması yapılmasını önermektedir. (ışın tedavisi) ve / veya kemoterapi (kanser ilaçları ile tedavi) gerekebilir. ■ Meme kanseri riskini azaltmak için neler yapılmalı? Sigara içmemeli / bırakılmalı. Egzersiz / spor yapmalı ( Haftada 5 gün en az 40 dakika); östrojen düzeyi azalır ve dolayısıyla memede hücre çoğalmasına yönelik uyaran azalır. Kilo vermeli; şişman / kilolu bayanlarda menapoz sonrası meme kanseri riski daha yüksektir. Az yağlı beslenmeli; hayvansal yağ ve kırmızı et az tüketilmeli, Akdeniz mutfağı önerilir. GASTROENTEROLOJİ 18 kış 2013 kış 2013 19 Başarının sırrı düzenli takip ve tarama Medıcana Internatıonal Ankara Hastanesi Gastroenteroloji doktorlarından Prof. Dr. Kubilay Çınar, kalın bağırsak kanseri tedavisinde tarama programlarının zamanı geldiğinde yapılmasıyla kanserin erken saptanabildiğini ve tedavinin mümkün olduğunu söyledi. prof. Dr. kubilay çınar "Kalın bağırsak kanserleri çoğu zaman var olan bir polipin zaman içerisinde kanserleşmesi sonucunda gelişmektedir." GASTROENTEROLOJİ 20 kış 2013 kış 2013 "Endoskop ve görüntüleme teknolojilerindeki gelişmeler tarama sırasında erken kalın bağırsak kanseri saptama şansını artırmaktadır." Kalın bağırsak kanserleri 40 yaşından önce nadir gözlenirler. Yapılan geniş çalışmalarda B u kadar önemli bir sağlık sorunu karşısında aslında elimiz kolumuz bağlı değildir. Bireylere düşen ödev zamanı geldiğinde düzenli tarama programına dâhil olmaktır. çünkü zamanında böyle bir tarama ve endoskopik takip başlatılıp devam edildiğinde kalın bağırsak kanserinden ölümleri yüzde 50’den fazla azaltmak mümkündür. Hatta bu endoskopik tarama programlarının bir diğer avantajı da erken saptanan kalın bağırsak kanserinde tamamen iyileşmenin mümkün olmasıdır. Böyle bir takip yapılmadığında kanser çoğu zaman ileri bir aşamada saptanmakta ve tüm tedavi çabalarına rağmen ölüm kaçınılmaz olmaktadır. Kalın bağırsak kanserleri çoğu zaman var olan bir polipin zaman içerisinde kanserleşmesi sonucunda gelişmektedir. Taramanın amacı bu polipleri erken aşamada saptamak kanser evresine geçmeden endoskopik metodlar ile bu polipleri çıkarmaktır. Tarama sırasında kanser öncülü bir lezyon tespit edildiğinde bunun ameliyat olmaksızın tedavisi mümkündür. Beş yılda bir takip yapılmalı Peki, tarama bu kadar etkili bir metod ise bunu nasıl yapalım? Genelde arzu edilen bireylerin 45-50 yaşında tüm kalın bağırsağın değerlendirildiği endoskopik bir işlem olan kolonoskopilerini yaptırmalarıdır. Kolonoskopik takiplerin 10 yılda bir yapılması önerilirken, kalın bağırsağın son 50-60 cm’lik kısmının tarandığı sigmodoskopinin 5 yılda bir yaptırılması önerilmektedir. Ancak günümüzde kalın bağırsağın ince bağırsağa yakın kısmında yerleşmiş kanserlerin oranındaki artış nedeniyle kolonoskopik takipler öne çıkmaktadır çünkü bu lezyonlara sigmoidoskopi metodu ile ulaşmak mümkün değildir. Bu nedenle 5 yılda bir kolonoskopik takipler daha etkili olacaktır. Bu takip 75-80 yaşına kadar her 5 yılda bir yapılmalıdır. Buna ilave olarak kalın bağırsak kanserleri dışkıda gözle görülemeyecek oranda kanamaya neden olduğundan, senede 1 kez immünokimyasal yöntemle dışkıda gizli kan testi(FIT) yaptırılmalıdır. Eğer dışkıda gizli kan testi pozitif olarak çıkarsa kolonoskopi için 5 yıllık süreyi beklemeden kolonoskopi yapılmalıdır. gösterildiği şekilde vakaların yüzde 90’ı 50 yaşından sonra gözlenmektedir. Ancak bu tarama takvimi ailesinde kalın bağırsak kanseri olmayan bireyler için tanımlanmıştır. Birinci derece yakınlarında(anne, baba, kardeşler) 60 yaşından önce kalın bağırsak kanseri saptanan kişilerde tarama programına 40 yaşında veya en genç kanser tanısı alan yakının kanser tanısı aldığı yaştan 10 yıl önce başlanmalıdır. Endoskop ve görüntüleme teknolojilerindeki gelişmeler tarama sırasında erken kalın bağırsak kanseri saptama şansını artırmaktadır. Medicana International Ankara Hastanesi Gastroenteroloji Ünitesinde yakın zamanda kullanmaya başlamış olduğumuz günümüzün en son görüntüleme sistemi olan High Definition (HD) ve Narrow Band Imaging (NBI) özelliği olan endoskoplar ile standart endoskoplar ile saptanamayacak olan lezyonların erken belirlenmesi ve tedavisi mümkündür. Bilinçlenmenin gerekliliği Toplumun bu anlamda bilgilendirilmesine duyulan ihtiyaç aşikârdır. Şifanın otlardan arandığı yıllar çok gerilerde kalmış olmasına rağmen hala ülkemizde bu tarz bir eğilim dikkati çekmektedir. Medya ve sağlık çalışanlarına toplumun bilgilendirilmesi anlamında büyük görevler düşmektedir. Hastaları dağda bayırda ot toplatıp umut tacirliği yapmak ve bu ne olduğu ve standardı belli olmayan tedavilerin yaratabileceği olumsuzluklar ile karşı karşıya bırakmak yerine etkisi kanıtlanmış tüm gelişmiş ülkelerde kabul görmüş ve halen faal olarak uygulanmakta olan kanser tarama programlarına yönlendirmek temel yaklaşım olmalıdır. Çünkü her insan, en üst düzey sağlık hizmetini hak eder. Unutulmamalıdır ki kanseri gelişmeden önlemek, geliştikten sonra tedavi etmeye çalışmaktan hem daha ucuz, hem de daha kolaydır. 21 GASTROENTEROLOJİ 22 KIŞ 2013 KIŞ 2013 Kolonoskopi kanserin önünü alıyor Kolon kanseri yaygın olmasına karşın genetik açıdan iyi tanımlanmış bir kanser türüdür. Zamanında ve düzenli yürütülen tarama programları ile hastalığın engellenebildiğini anlatan Medıcana Internatıonal İstanbul Hastanesi’nden İç Hastalıkları ve Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Laika Karabulut, “Kolonoskopi hayat kurtarır” diyor. DOÇ. Dr. LAİKA KARABULUT K olonoskopi nedir? Kalınbağırsağın endoskopik olarak incelenmesine denir. 1-1.5 metre uzunluğundaki kalın bağırsak; kolonoskop denen, yumuşak, kıvrılabilir, ortalama 9-10 mm çapında beyaz ışık kullanılan fiberoptik bir sistemle görüntülenerek incelenir. ■ Hangi durumlarda gerekli? Kalınbağırsağın tüm hastalıkları için direkt tanı yöntemidir. O nedenle, çeşitli bağırsak şikâyetleri olan hastalarda, örneğin, kanlı, müküslü dışkılama, bağırsaktan kan gelmesinin tespiti, karın şişkinliği ile birlikte büyük abdest alışkanlığında değişimlerin olması ve karın ağrıları kolonoskopi indikasyonlarını gerektiren durumlardır. Bir gastroenteroloji uzmanına görünüp karar verilmesi gerekir. Bunların dışında toplumu kolon kanserinden koruma amaçlı, önleyici tarama programları uygulanır. ■ Tarama programlarına ne kadar etkili? Kolon kanseri, dünyada genetik geçişi en iyi tanımlanmış kanser türdür. Tarama programı da bu doğrultuda başarılıdır. 50 yaşından sonra bu kanserin görülme olasılığı önceki yaşlara göre artar. Mutlaka kolonoskopi uygulanmalı ■ Hangi yöntemler uygulanıyor? İki türlü tarama önerilir. Risk faktörü taşımayan 50 yaşın üzerindeki herkesin ya bir kez kolonoskopi ya da bir yıl içinde farklı zamanlarda toplam üç kez dışkıda gizli kan tetkiki yaptırması. Fakat bu gaitada gizli kan tetkikinde yalancı pozitif ya da negatif çıkma olasılığı bulunur. Ayrıca kanserin habercisi olan kolon polipe dair de bir gösterge sunmaz. Daha doğru sonuç ve erken müdahale için biz mutlaka kolonoskopi uygulanmasının öneriyoruz. Bundan sonraki program, kolonoskopi yapan hekim tarafından belirlenir. Var olan poliplerin boyutu, durumu, sayısına göre 3-5 ya da 10 yıl aralıklarla takip edilecek bir program oluşturulur. Bağırsağın ve hastanın durumuna göre bazen buna hiç ihtiyaç duyulmaz. Kişinin kendi yaşam öyküsü ve aile öyküsüne göre taşıdığı riskler değişir. Ailesinde hiç rastlanmadığı halde kolonoskopide polip belirlenirse, kromozom kırığı o kişide başlamış demektir ve ailenin diğer fertleri kanser riski taşır. Primer bir vaka kabul edilir. ■ 50 yaşın altında kolonoskopi gerekir mi? Birinci derece ailesinde genç yaşta kolon kanseri saptanmışsa, evet, gerekir. Taramanın, ailede kanserin ilk tanılandığı yaştan 10 yıl önce yaptırılması önerilir. Örneğin, babası 52 yaşında bu hastalığa yakalanan kişi, 42 yaşında kolonoskopi yaptırmalı. ■ Neden? 23 kolonoskopik tarama yaşı 12’ye kadar düşer. Bunun için bir gastroenteroloji uzmanına danışılmalıdır. Hem kolonoskopi hem polipektomi ■ Kolonoskopi nasıl yapılır? Öncelikle kolonoskopi hayat kurtaran ve kesinlikle korkulmayacak bir işlemdir. Hasta uyutularak, Bizim de çabamız tıbben önüne geçebildiğimiz, engellediğimiz bu hastalığa dair farkındalık yaratarak hayat kurtarmaktır. Çünkü bu tür kanserler, mantar tarzındaki poliplerden oluşur. Kanserleşmesi 3-5-10 yılı bulabilir. Diğer kanserlerden farkı da buradadır. Bu süre içinde yapılan tetkiklerle erken teşhis ve kesin tedavi uygulanır. ■ 50 yaşından önceki başka kimler tarama yaptırmalı? Ülseratif kolit gibi bazı kalınbağırsak hastalıkları olanlar ile ailede özellikle meme, jinekolojik tümör ve kolon kanseri yaygın olan hastaların mutlaka yaptırmasını istiyoruz. Bazı çok özel durumlarda ağrı, sancı hissettirmeden en fazla yarım saate uygulanır. Her kolonoskopi yapılacak hasta polipektomi yapılacakmış gibi hazır alınır. Poliplere elektrokoterle yakarak müdahale edilir. Bunun için hastanın bir kaç gün önceden kan sulandırıcı, ağrı kesici benzeri ilaçları bırakması gerekir. Uygulamadan bir gün önce bağırsağını dışkıdan temizleyen bir program uygular ve bol sıvı tüketir. Yan etki olarak delinme ancak komplikasyon olursa, 10-15 binde bir olarak çok nadirdir. NÖROLOJİ 24 KIŞ 2013 KIŞ 2013 25 Parkinsona karşı beyin pili Toplumda görülme sıklığı giderek artan parkinsonun önlenmesi henüz mümkün değil. Ancak iyi haber, yeni yaklaşımlarla belirtilerin kontrol altına alınabilmesi. Bu yöntemlerden beyin pili uygulamasına dair bilgi veren Medıcana Samsun Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Adem Akkurt, doğru yere doğru müdahalenin önemini vurguluyor. Beyin pilinin avantajı; kontrol edilebilir, programlanır ve ayarlanılır bir tedavi yöntemi olması. Yani bir yan etki gördüğümüzde, başka bir ayara alınabilir. P arkinson nedir? Beyinde bulunan bazı hücrelerde yavaş ve ilerleyici şekilde giden kayıp ve bunun sonucunda hastanın hareket kabiliyetinde yavaşlamaya ve istemsiz titreme hareketlerine sebep olan bir hastalıktır. Yavaş ilerleyici bir kayıp olması nedeniyle teşhis konduktan sonra hastalar 20 yıl veya daha fazla süre bu hastalıkla yaşamlarını sürdürürler. sürekli ilerlediğinden zaman içerisinde parkinsona ait bulgularda kötüleşme olacaktır. Hastalığın ortadan kaldırılmasına veya önlenmesine yönelik bir tedavi henüz olmadığından, belirtilerini kontrol altına almaya yönelik tedavi düzenlemeleri uygulanır. ■ Belirtileri neler? Dört ana motor belirtisi vardır. Bunlar, titreme veya tremor olarak adlandırılan hareketlerde yavaşlama, kollar, bacaklar veya gövdede katılık veya rijidite ile postural instabilite olarak adlandırılan denge sorunları ve muhtemel düşmelerdir. ■ Tanı koymak kolay mı? Esasında değildir. Çünkü parkinsona benzeyen ama olmayan hastalıklar da sık olmamak la birlikte gözlenir. Teşhisi doğrulayacak bir test yoktur. Parkinson hastalığı klinik bir tanıdır ve çoğu zaman nöroloji uzmanı, benzer belirtileri olan diğer tıbbi durumları dışlamak amacıyla beyin filmleri, kan testleri detaylı nörolojik muayene ve ilaca verilecek cevap ile tanıya ulaşmaya çalışır. ■ Tedavi yöntemleri neler? Prensip, beyinde eksilen dopamini yerine koyma veya reseptörlerini uyarmaya yöneliktir. Bazı durumlarda ileri evre hastalarda medikal tedavi yetersiz kalır veya istenmeyen yan etkiler oluşur. Son yıllarda tedavi alternatifi olarak hastanemizde de uygulanan parkinson cerrahisi (beyin pili) öne çıkmaktadır. Birçok belirti düzeliyor "Son yıllarda tedavi alternatifi olarak hastanemizde de uygulanan parkinson cerrahisi (beyin pili) öne çıkmaktadır." ■ Cerrahi tedavi nasıl işler? Bu hastalıkta gereğinden fazla çalışan beyin hücresi toplulukları (çekirdekler) bulunur. Bunun engellenmesi ile hastalığın birçok belirtisi düzelir. Çekirdeklerin fazla çalışması, beyin pili ile devamlı elektrik verilerek engellenir. ■ Hangi hastalara uygulanır? İlaçlara bağlı tedavi düzenlenmesi ile engellenemeyen istemsiz hareketleri olan hastalar, titremeler ve ilaç etkinliğinin erken bitmesi nedeniyle zor durumda olan hastalara uygulanır. Ayrıca kullandığı Dr. adem akkurt ilaçların yan etkisine, günlük aktivitesini bozacak kadar maruz kalan hastalar da beyin pili için uygun adaylardır. Ayarlanabilir tedavi ■ Hastaya sağladığı kolaylıklar neler? Beyin pilinin avantajı; kontrol edilebilir, programlanır ve ayarlanılır bir tedavi yöntemi olması. Yani bir yan etki gördüğümüzde, başka bir ayara alınabilir. Hasta memnun değilse ya da problem yaşarsa, kapatmamız ya da istemezse çıkartmamız söz konusu olabilir. ■ Riski var mı? Burada önemli olan, beynin içinde 2-3 milimetre çapındaki bir anatomik oluşumu bulmak ve oraya müdahale etmek. Milimetrik yanılgılar hastanın felç ya da kör olma riskini doğurur. Sonuçları son derece yüz güldürücü ve riskleri azaltan, yani doğru yere doğru müdahale edilmesini sağlayan en güvenli yöntem ise ‘Mikroelektrot Kayıt ve Stimülasyon’ tekniğidir. Bu sayede beynin fizyolojik haritası çıkartılır, hastalıktan sorumlu hücrelerin doğru yerini bulunup beyin pili takılır. ■ Ne kadar süreyle etkili? Takılan beyin pilin ömrü 7-8 yıldır, ancak hastadan hastaya bu süre değişebilir. Hasta eğer yüksek seviyede kullanıyorsa daha erken de bitebilir. Şarj edilmez, ömrü bittiğinde ise yarım saatlik bir ameliyatla değiştirilebilir. ESTETİK CERRAHİ 26 KIŞ 2013 KIŞ 2013 27 Hem ruh, hem beden hafifliyor gerçekleşemiyor. Uygulanacak teknik çok önemlidir. Meme estetiği, plastik cerrahiye başvuru Hastaya uygun operasyon nedenleri arasında ikinci sırayı alıyor. ■ Hangi teknikler uygulanıyor? alttan ya da üstten içine girildiği gibi, etrafından, çevreAncak meme küçültme, bu yaygın Memenin sinde uygulanarak içine girilmeyebiliyor. Kalan izlere göre ters T, L operasyonlar arasında en hassas olanı. ya da I tekniği de uygulanabilir. Ancak önemli olan hastaya uygun operasyonun yapılması. Bunda da memenin çapı, kişinin boyu, Medıcana Çamlıca Hastanesi Plastik ve kilosu, meme başının yeri belirleyici oluyor. Ayrıca karar verirken yaşı, sosyal şartları, isteği gibi etmenler de göz önünde Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. kişinin olmalı. Cerrahın sabrı ve özeni bu operasyonlarda başarı oranını Defne Erkara, estetik kaygılar bir yana, arttırır. Hastaya düşen doğru cerrahı bulmasıdır. ■ Hasta doğru cerrahı nasıl bulur? hastaların fiziksel ve psikolojik açıdan da Doktorun hem ameliyat süreci hem de sonrasına dair düzgün bilgi vermesi gerekir. Hastaya dikiş izlerine dair yeterli rahatladığına dikkat çekiyor. vebilgitamveriyor mu, hangi yöntemi neden kullanacağını anlatıyor H Ameliyat sonrası durum • Öncelikle yük azalır, böylece postür, ayakta duruş değişir. • Omuz, boyun, sırt ağrıları ortadan kalkar. • Kronik yaralara neden olan pişikler engellenir. • Hasta uygun iç çamaşırı, giysi bulabilir, böylece özgüveni tazelenir. • Hafiflemeyle birlikte daha aktif bir hayatı olur. • Yaşam kalitesi iyileşir. astalar hangi sorunlarla geliyor? İlk sırayı, omuz, boyun ve sırtta oluşan ağrılar alıyor. Postür bozuluyor. Hele de ilerleyen yaşlarda yükü taşımak zorlaşıyor ve çok fena omurga deformitelerine tanık oluyoruz. Omuzlarda çöküklükler, oyuklar oluşuyor. Meme altında kimi zaman kronikleşen, geçmeyen yaralara neden olan pişikler ciddi sıkıntı yaratıyor. Ağırlıktan dolayı kadınlar iş güç yapamıyor, erken yoruluyorlar. Ne kadar kilo verilse de hantal görünümden kurtulamadıklarından yakınıyorlar ki özellikle genç hastalar kötü etkileniyor. Uygun iç çamaşırı ve giysi bulamamak da hastaların psikolojilerini olumsuz yönde etkiliyor. Ayrıca meme çok ağır olduğu için meme başı düzleşiyor. Bu durum da bebek emzirmeyi çok güç, bazen imkânsız hale getiriyor. ■ Süt kanalları zarar görüyor mu? Hastanın ihtiyacına göre belirlenecek yöntem bu riski artırabildiği gibi azaltabiliyor da. Operasyon öncesi net teşhis koyamadığımız bir gerçek. Ama meme başının düz olduğu hastalarda o risk alınıyor, çünkü zaten meme dokusu yoğun olduğu halde emzirme Başarılı sonuç için, hastanın kilosunun mümkün olduğu kadar ideale, normale yakın olması gerekir. mu, kendi yapısına benzer hastaların fotoğraflarını paylaşarak tatmin ediyor mu gibi soruların cevapları aranmalıdır. ■ Başarılı bir sonuç için nelere dikkat edilmeli? İlk olarak hastanın kilosunun mümkün olduğu kadar ideale, normale yakın olması gerekir. Sigara alışkanlığı, deride kan dolaşımını bozacağı ve yaraların iyileşmesini geciktireceği için Op. Dr. Defne Erkara mutlaka bırakılmalı, olmuyorsa asgariye indirilmeli. Metabolik bir hastalığın olmaması ya da iyi takip ediliyor olması da önemlidir. Bir de hastanın yaşı, sonucun başarısında etkilidir. ■ Operasyon sonrası süreç nasıldır? Operasyon, hasta hazırlığı ve uyanma sonrası bekletilmesi de dahil 3-4 saat arası sürer. Bir gece hastanede kalınır ve ertesi gün direni çıkarılır. Sporcu sütyeni giyilir, iz bölgelerine özel bantlar uygulanır, pansuman yapılmaz. Hasta yeni memelerini anında görür. Taburcu olur. 4. gün bantlarla banyo yapabilir, bir hafta içinde de gündelik hayata döner. Yaklaşık bir ay birer hafta ara ile kontrole gelir. Bu arada bantlar değiştirilir vememe başından başlanarak aşağı doğru dikişler alınması ile işlem tamamlanmış olur. BURUN ESTETİĞİ 28 KIŞ 2013 H "İlk takip ettiğimiz, kaşburun hattıdır ve dümdüz aşağı inmesi gerekir. Bir diğeri, burun profilindeki kavisin doğru ölçülmesidir." “Fonksiyonel ve doğal burun yapmak tek hedefimiz” Burun cerrahisi dünya genelinde estetik operasyonlar arasında ilk sırayı alıyor. Operasyonların titizlikle yapılması gerektiğine dikkat çeken MedIcana Bahçelievler Hastanesi Kulak Burun Boğaz Baş Boyun Cerrahisi ve Burun Estetiği Uzmanı Opr. Dr. Volkan Kahya, yeni tekniklere dair bilgi verdi. Cinsel hayatınızı etkileyebilir! “Burnun nefes alma, havanın temizlenmesi, ısıtılması, koku alma gibi hayati fonksiyonlarının yanı sıra henüz tam olarak ispatlanmamış olmasına rağmen başka bir işlevi daha var. Cinsel yaklaşımda etkili olan feromonların algılandığı vomeronasal organ burunda bulunur. Operasyonlarda gereken itina gösterilmezse bu bölge zarar görebilir ve cinsel hayatı olumsuz yönde etkileyebilir.” Ayrıca düzgün olmayan ve doğal görünmeyen bir burun karşı cinse olan çekiciliği de etkilemektedir. astalar hangi şikâyetlerle size başvuruyor? Genelde gerekçe burun tıkanıklığı oluyor. Nedenleri de burun kemik-kıkırdak eğrilikleri, burun eti büyümesi denen konka hipertrofileri, kronik sinüzit ve alerjik nezleler olarak sayılabilir. Daha önce ameliyat olmuş ve memnun kalmamış ya da sadece estetik kaygılarla başvuran hastalarımız da oluyor. ■ Tedavi süreci nasıl işliyor? Öncelikle burun içi bir hastalık varsa ilaç tedavisini yapıyoruz. Sonrasında rahat nefes alabilmesi için cerrahi müdahale edilecek bir şey varsa, burun eti küçültülmesi, kemik eğriliğinin düzeltilmesi gibi, bu operasyonların gerekliliğini anlatıyoruz. Ayrıca hasta estetik kaygılarını paylaşırsa ameliyatımızı buna göre de planlıyabiliyoruz. Burada bizim için amaç, hastanın rahat nefes alabilmesi, bunun yanında da güzel, estetik ve doğal bir görünümü olması. ■ Hastayı operasyon sürecine nasıl hazırlıyorsunuz? 2-3 vizite almadan son kararı vermiyoruz. Çünkü sonuç, dış görünüşteki kalıcı ve önemli bir değişim. İlk görüşmemizde hastanın fotoğraflarını çekiyor ve bilgisayar ortamında imajlama çalışması yapıyoruz. Böylece, operasyon sonrası için kurguladığımız yaklaşık sonucu paylaşıyoruz. Bu arada hastanın aklına takılan tüm soruları listelemesini istiyoruz. İkinci viziteye kadar geçen yaklaşık bir haftalık süreçte mutlaka hastanın kendini dinleyip, beklentileri ve isteklerini gözden geçirip, kararını öyle vermesini bekliyoruz. ■ Ameliyat öncesi dikkat edilmesi gereken hususlar neler? Ciddi cilt sorunları, yoğun sivilce, akne, uçuk ya da iyileşmemiş yarası varsa bunların tedavisi için bir süre veriyoruz. İyileşme sürecini ve operasyon başarısını etkilediği için iyi bir cilt bakımı yaptırmaları gerekiyor. Bunun dışında sigara ve alkol kullanıyorsa en az bir hafta öncesinde bırakmalarını, operasyonu takip eden on günde de başlamamalarını öğütlüyoruz. Ayrıca düzenli kullandıkları ilaçları da takip ediyoruz. Eğer başka hastalıkları varsa konu ile ilgili dahili ve cerrahi uzman hekimlerden görüş alıyoruz. ■ Ameliyat ne kadar sürüyor? En az 2-2.5 saat sürer. Burun operasyonları aslında illüzyondur. Işık ve yansımalar kullanılarak, gölge oyunları ile dikkat başka bölgeye çekilir. Bir taraftaki çöküklük diğer tarafın oranlanmasıyla görünmez olur. Ameliyathanede hastayı ışığın her koşulunda incelemek için aydınlatmaları açar kapar, farklı açılardan gözlem yaparız. Son şekli ona göre veririz. KIŞ 2013 29 Opr. Dr. Volkan Kahya ■ Ameliyat sonrası hastayı neler bekler? Olabildiğince kanamasız ve ağrısız oluyor. Ayrıca önceden olduğu gibi büyük, yapışkanlı alçı maskeler yerine ısıtıldığında burnun şeklini alan çok daha hafif termal alçılar kullanıyoruz. Burnun içine de düz durması için olabildiğince ince silikon levhalar yerleştiriyoruz. Tampon uygulanmaz ve ilk 6 saat ödem oluşmaması için de soğuk uygulama yapılır. Asıl, cerrahın kullandığı teknik, aletlerinin kalitesi, el becerisi ve tecrübesi hastanın operasyon sonrası konforunu sağlar. Normal şartlar altında 4 saatte hasta taburcu edilir. 2 gün sonra yapılan kontrolde silikonlar çıkarılır ve rahat nefes almaya başlanır, 1 hafta sonra da gündelik hayata dönülür. “Her müdahalenin ölçüsü var” ■ Burun şekillendirilirken hangi hususlara dikkat edilir? İlk takip ettiğimiz, kaş-burun hattıdır ve dümdüz aşağı inmesi gerekir. Burun yan profilindeki, yani burun sırtındaki kavisin doğru ölçülmesidir. Bu burun sırtı kavisi hem kadın hem erkekte düz olmalıdır. Fakat kadınlar; hafif burun ucuna doğru bir kavisin olmasını yani kalkık burun olmasını tercih etmektedirler. Bir diğeri burun profilindeki kavisin doğru ölçülmesidir. Bu, kadınlarda burnun üstünde ve sırtında değil de ucuna doğru çok hafif konumlandırılır. Erkeklerde ise tercih etmeyiz. Tabii çevresel faktörler de burun şekillendirilirken göz önünde bulundurulur. Burunda büyütme, küçültme vb. her türlü müdahalenin bir ölçüsü, oranı vardır ve karar tamamen hastaya bırakılamaz. Burnun çok küçük, çok kalkık olmasına dair istekler gerçekçi değildir. DERMATOLOJİ 30 KIŞ 2013 KIŞ 2013 31 Akne izi tedavisinde altın yöntem Akne ve sivilceler, kimi zaman ciltte kalıcı izler bırakabiliyor. Bu izlerin tedavisinde kullanılan dermaroller yöntemi ile artık daha başarılı sonuçlar alınıyor. Medıcana Bahçelievler Hastanesi Dermotoloji Uzmanı Dr. Meryem Seydi Moghaddam, temel cilt bakımının da önemine dikkat çekiyor. E rgenlikte sivilceler neden artar? Cildimiz her yaş döneminde yağ ve ölü deri üretir. Fakat bu dönemde hormonal değişimle birlikte sebum ve yağlanmada artış gözlenir. Bedenimizde normalde bulunan bakteriler bu sebumdan beslenir. Gerekli ve uygun temizliğin yapılması gerekir. Aksi halde çevre kirliliğinin de etkisiyle bu yağlar iltihaplı sivilcelere dönüşür. ■ Engellemek için ne yapmak gerekir? Cilt temizliği her yaşta ama özellikle bu dönemde çok önemlidir. Bakım yapılmazsa siyah noktalar, beyaz kabarıklar, açık ve kapalı komedonlar dediğimiz unsurlarda artış olur. Bunlar aknenin ilk, en hafif şeklidir. Yüzün günde iki defa ılık su ve ph değeri 5.5 olan uygun bir temizleme jeliyle temizlenmesi bile yeterli olur. Aksi halde sivilce ikinci basamak dediğimiz, orta ve şiddetli seviyeye ulaşır. Siyah noktalara da bir hekim tarafından müdahale edilmesi gerekir. “Temizlikte aşırıya kaçılmamalı” ■ Cilt bakımında nelere dikkat etmek gerekir? Temel bakım, yüzün yıkanmasının yanı sıra günde iki defa tonik ve yağsız, non komedojenik nemlendirici uygulanmasıdır. Ama bunda da aşırıya kaçmamalı. Sivilcelerin yüzdeki kir nedeniyle oluştuğu zannıyla günde 5-6 defa ve sert yöntemlerle temizlik yapılırsa ters etki oluşur. Cilt tahriş olur. Minik iltihaplar dağılabilir ve iz bırakabilir. ■ Medikal müdahale hakkında bilgi verir misiniz? Hafif vakalarda lokal antibiyotik kremler ve soyucu ilaçlar veriyoruz. Sebum salgısını azaltması için temizleyici losyonlar Temel bakım, yüzün yıkanmasının yanı sıra günde iki defa tonik ve yağsız, non komedojenik nemlendirici uygulanmasıdır. Ama bunda da aşırıya kaçmamalı. Dr. Meryem Seydi Moghaddam uygulanır. Daha şiddetli aknelerde ağızdan antibiyotik gerekebiliyor. Biraz da genetik yatkınlığı olan ileri vakalarda sistemik150 tretinoin tabletleri veriyoruz. Başarılı bir tedavidir, ama doktor kontrolünde kullanılması gerekir, çok ciddi yan etkileri vardır. Karaciğer enzimleri ve kan yağları kontrol edilmeden reçete edilmez, çünkü düzensiz ve fazla kullanımı karaciğere zarar verir. En hafifi dudak kuruluğu, kas ve eklem ağrısı yapar. ■ İz kalmaması için ne yapılmalı? Öncelikle ev ortamında kurcalanmaması, oynanmaması lazım. Biz, “O akne ve sivilceleri temizleriz” diyoruz, ama hangisine müdahale edilip edilmemesi gerektiğine, tiplerine göre biz karar veriyoruz. “Birkaç seansta cilt yenilenir” ■ İzlerden kurtulmak mümkün mü? Elbette. Medicana bünyesinde de bulunan dermaroller tedavisi ile çok iyi sonuçlar alınıyor. 190 adet altın iğne ucu olan bu aletle ciltte 20 dakikada kapanan mikroskopik kanallar açıyoruz. İzlerin yapısına göre iğnelerin uzunluğunu ayarlıyoruz ve cilde kurutucu, tedavi edici ilaçlar enjekte ediyoruz. Zaten işlem sırasında kolajen sentezi aktive oluyor ve bağ dokusunda da artış sağlanıyor. Ancak aknenin aktif döneminde kullanılmıyor. Bu nedenle öncesinde cildi kimyaGüneşe dikkat sal peeling yöntemiyle “Sık yapılan bir yanlışı da düzeltmek kurutuyoruz. gerekir. Halk arasında güneş ve ■ Ne kadar zamanda solaryumun sivilce ve akneye iyi sonuç alınır? geldiği, kuruttuğu inanışı yaygındır. Seanslar 3-4 haftada bir Hâlbuki durum tam tersi. Ciltte hafif uygulanır. Bir kaç seansolan izler, kontrolsüz güneş banyosu tan sonra cilt yenilenve solaryum ile kalıcı olur, lekeler de koyulaşabilir. Güneş elbette genel mesi ortaya çıkar. Cildin anlamda yararlıdır, fakat korumasız yapısına göre yaklaşık 2-3 ve uzun süreli maruz kalmak kanser ayda izlerden kaybolur. riskini ciddi oranda artırır. Aynı risk Uygulama öncesi lokal solaryum için de geçerli. Mutlaka anestezik losyon sürülür, yağsız koruyucu ürünler kullanılmalı. pek bir ağrı da hissedilYağlı olanlar da sivilceleri artırabilir.” mez. DERMATOLOJİ 32 kış 2013 kış 2013 “Lazer epilasyon için doğru merkez seçin” Lazer epilasyon, istenmeyen tüylerden kalıcı olarak kurtulmanın en hızlı ve en sağlıklı yolu olarak gösteriliyor. Ancak ehil olmayan kurumlarda bilinçsizce uygulanması kalıcı yanık izlerine neden olabiliyor. MedIcana Samsun Hastanesi’nden Dermatoloji Uzmanı Dr. Melek Küçük, doğru merkez seçiminin önemine dikkat çekiyor. L azer epilasyon kıllara nasıl etki eder? Lazer ışığının dalga boyu melanin pigmenti tarafından emilme özelliğine sahiptir. Soğutma sistemli teknikle lazer, cilde zarar vermeden hedef seçici olarak ısıtma yapar ve kıl köklerindeki hücreleri yakarak hasara uğratır, tekrar büyüyemeyecek şekilde tahrip eder. Işının uygulama süreleri ve dozları kişinin cilt tonu ve yapısal özelliklerine göre değişiklik gösterir. ■ Kimlere uygulanmaz? Gri ve beyaz saçlı hastalar, güneşlenmiş hastalar, yakın dönemde başka türden lazer tedavisi görenler, hiperpigmentasyon (ciltteki koyu renkli leke) ve hipopigmentasyon (ciltteki açık renkli leke) eğilimi olanlar, tetracycline veya retinoidler gibi ışığa karşı hassaslaştıran ilaç alanlar olarak sıralanabilir. Bu ilaçların lazer epilasyon tedavisinden üç veya dört hafta önce kesilmesi gerekir. ■ Her seansın süresi ne kadar? Bu süre lazer epilasyonda kullanılan cihazların özelliklerine göre değişmekle beraber çok hızlı çalışma özelliklerine sahip cihazlarla yüz 10-15 dakikada, bıyık 3-4 dakikada, bacaklar 1 saatlik sürede yapılabilir. Seansların aralıkları da bölgeye göre 4 ila 8 hafta arasında değişir. Geçici kızarıklık olabilir Lazer epilasyon tedavisi sonrasında ciltte farklı bir görüntü ortaya çıkar mı? Bazen 5 - 10 dakika bazen yarım saat kadar süren kızarıklık olabilir. Bu geçicidir. Soğutma sistemi olmayan eski model lazer epilasyon cihazlarında ise ışığın cildin üst tabakası olan epidermistekimelanin pigmentleri tarafından tutulmasından dolayı yanık ve sonrasında leke izi kalma ihtimali her zaman mevcuttur. Soğutma sistemli lazerde cildin ısınmasına fırsat verilmediğinden yanık riski azalır. ■ Tek bir seans lazer epilasyon ile tüylerden kurtulmak mümkün mü? Hayır, mümkün değildir. Çünkü kıl kökleri- Dr. melek küçük 33 nin hepsi uygulama anında aynı büyüme devresinde olmaz. Uygulama anında olgun fazda (anogen) olan kılların kökleri etkilenir. İstirahatte (katogen) ve gerileme (telogen) fazlardaki kıl kökleri etkilenmez. Bunlar için ek lazer epilasyon seanslarının uygulanması gerekir. Kılların renklerinde ve büyüme devrelerinde olan değişikliklerden ötürü seans sayısı kişiye göre hatta aynı kişide vücudun farklı bölgelerine göre değişir. ■ Lazer epilasyon isteyenlerin ne yapması gerekir? Öncelikle kişinin görülüp değerlendirilmesi, dermatoloji uzmanı tarafından tüylenmenin nedeninin araştırılması, tahlil ve tetkiklerin yapılması gerekir. Uygulamaya geçmeden evvel tüylerin sarartılmamış olması, cımbız veya ip gibi köke yönelik müdahalenin lazer epilasyondan önceki son 3 haftada yapılmaması şarttır. Bilimsel olarak kanıtlandı ■ Lazer epilasyonun sonuçları kalıcı mı? Evet. Kökleri tahrip olan kıllar tekrar çıkmaz. ABD’de FDA’nın da onayladığı bu durum uzun süreli klinik çalışmalar sonucunda bilimsel olarak kanıtlanmıştır. ■ Hormon sorunu yaşayanlarda da etkili midir? Gayet etkilidir fakat daha fazla sayıda seans uygulanması gerekebilir. Önce hormon testleri ile sorun tanımlanır, ihtiyaç varsa ilaç tedavisine ve birlikte lazer seanslarına da başlanabilir. ■ Uygulama yapacak kurum nasıl seçilmeli? Mutlaka çok deneyimli bir merkez seçilmeli. Doktor olmayan kişilerce kalıcı zararlara yol açabilecek uygulamalar bilinçsiz olarak yapılabiliyor. Bu durumda kılları sadece incelip azalmayan hatta artan kişilerde, lazer epilasyon sonrası kalıcı yanık izleri riski de artar. Hatta bu nedenle açılan davaların artması sonucu Sağlık Bakanlığı lazer epilasyonun sadece doktor kontrolünde yapılmasını sağlayacak ciddi önlemler almıştır. Doktor olmayan kişilerce, kalıcı zararlara yol açabilecek uygulamalar bilinçsiz olarak yapılabiliyor. KOZMETİK UYGULAMLAR 34 kış 2013 kış 2013 35 Gelişen teknoloji kozmetiğin hizmetinde Doktor kontrolünde gerçekleştirilen yeni yöntemlerle artık sağlıktan ödün vermeden güzelleşmek mümkün. Dermatokozmetik uygulamalar olarak özetlenen bu metotlardan ikisi, bölgesel yağlarda etkili olan Excilis ile yüz ve bacaklarda oluşan kılcal damarların lazer ile tedavisi. MedIcana Samsun Hastanesi’nden Dermatoloji Uzmanı Dr. Gül Fındık, yöntemleri ve ayrıntılarını anlattı. Dr. gül fındık E xcilis nasıl etki eder? Excilis uygulama sisteminde, ultrasonun mekanik enerjisi ile dual radyofrekans enerjisi aynı anda ve birlikte yağ dokusuna gönderilir. Böylece yağ dokusunun hacminde azalma ve cilt sıkılığı sağlanır. ■ Hangi alanlarda kullanılır? Bölgesel zayıflama, selülit, çatlak görünümünün düzeltilmesi, cilt sıkılığı ve anti aging amaçlı uygulanır. Yüz ve vücut için ayrı başlıklar kullanılır. Uygulama 4-6 seans arasında tamamlanmış olur. Ultrason ve radyofrekans dalgaları kullanılan Excilis ile bölgesel yağlardan ve vücuttaki kırışıklık ve sarkmalardan kurtulmak mümkün. 7-14 günlük periyodlarla tedaviye yıllık olarak devam edilir. ■ Excilis kimlere uygun değil? Excilis uygulaması acısız ve ağrısız bir yöntemdir. Uygulama hamilelere ve emzirme döneminde yapılmamalıdır. Damar tıkanıklığı, epilepsi, kalp pili olan hastalar ve kanser tedavisi gören hastalara excilis uygulaması önerilmez. Uygulama yaptırmayı düşünen kişilerin 3-4 gün öncesinden günde 2,5-3 litre su tüketmeleri gerekir. Silgiyle silinmiş gibi ■ Kılcal damar lazer uygulamalarına dair bilgi verir misiniz? Yüz ve bacak bölgesindeki kılcal damarlar, oldukça yaygın olan ve kozmetik olarak da görüntü bozukluğuna yol açan sorunlardır. Damarsal hastalıkların tedavisinde kullanılan lazer ışığı, kana rengini veren oksinemoglobini hedef alır. Hemoglobin taşıyan eritrositlerde damar endoteline taşınan ısı, damar duvarında hasara neden olur. Damarlarda aniden silgiyle silinmiş gibi kaybolma meydana gelir. ■ Hangi bölgelere uygulanıyor? Lazerle bacaklardaki ince vasküler lezyonlar (varisler), yüzde kızarıklık ve kılcal damarlarla seyreden kozalar, güneş hasarları veya genetik yatkınlıktan oluşan telenjektazilerden 1-3 seansta kurtulmak mümkündür. ■ Tedavide nelere dikkat etmek gerekir? Yüzde görülen kılcal damarlar sıcak, soğuk ortamlarda, strese ve yiyeceklere bağlı olarak artar. Tedavi sırasında kişiye göre değişen oranda hafif ağrı duyulabilir. Ağrı eşiği düşük hastalarda topikal anestezi uygulanmaktadır. Tedavi sonrası etkili güneş koruma uygulanması gerekir. Bu yüzden vasküler lezyonların tedavisi için en uygun mevsim kış aylarıdır. "Tedavi sonrası etkili güneş koruma uygulanması gerekir. Bu yüzden vasküler lezyonların tedavisi için en uygun mevsim kış aylarıdır." KADIN DOĞUM 36 KIŞ 2013 KIŞ 2013 37 KISIRLIK NEDİR? ÇÖZÜM VAR MI? K TÜM DÜNYADA KISIRLIK GİDEREK ARTIYOR, PEKİ NEDEN? TEDAVİSİ VAR MI? BU SORULARIN YANITLARINI MEDICANA KONYA HASTANESİ KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM UZMANI op. DR. SEÇİL KAHVECİ ELSÜRER VERDİ. Op. Dr. SEÇİL KAHVECİ Elsürer ısırlık, çiftlerin 1 yıllık korunmaksızın düzenli bir birlikteliğe rağmen gebelik elde edememesidir. Dünya genelinde tüm çiftlerin yaklaşık yüzde 15’ini etkilediği düşünülmekle birlikte bu oranlarda sürekli bir artış gözlenmektedir. Peki, bu artışın nedenleri ne olabilir? En büyük suçu modern hayata atabiliriz. İş hayatı ve akademik kariyer isteği kadınların gebe kalma yaşını geciktirmektedir. Doğurganlığı azaltan en önemli neden bu diyebiliriz. 20-25 yaşlarında en üst düzeyde olan gebelik şansı yaşın 35’i geçmesiyle ciddi düşüşe geçmektedir. Gebeliği erteleyecek olan kadınlara önerimiz, daha önce bir kadın doğum uzmanı ile görüşüp yumurtalık yaşlarıyla ilgili bilgi almaları. Çünkü her zaman bunlar birbirleriyle uyumlu olmayabilir ve eğer tehlike çanları çalıyorsa ona göre davranmak gerekebilir. Yine hayat tarzıyla ilgili bir diğer faktör beslenme alışkanlıkları ve kilo. Modern hayatla birlikte bizlere dayatılan hazır gıdalar, sedanter yaşama tarzı obeziteyi de yanında getiriyor. Obezite yumurtlamayı baskıladığı için gebelik şansında azalmaya yol açmaktadır. Yine gelişen teknoloji ve maruz kaldığımız elektromagnetik dalgalar üreme fonksiyonlarına olumsuz etki yapabilmektedir. Bu sıralamada sigaranın da büyük bir yeri olduğunu söylemeliyiz. Sigara içinde binlerce sağlığa zararlı madde bulunmasına karşın toplumda hala çok tüketilen bir türlü zehir. Yapılan çalışmalar sigara içen çiftlerde içmeyenlere oranla düşük gebelik şansları ve artmış düşük oranları göstermektedir. Yani teknolojinin ilerlemesi hayatı kolaylaştırdığı gibi pek çok sorunu da yanında getirilmektedir. Psikolojik destek alınabilir Modern hayatla birlikte bizlere dayatılan hazır gıdalar, sedanter yaşama tarzı obeziteyi de yanında getiriyor. Kısırlık, fizyolojik olduğu kadar psikolojik bir süreci de içinde barındırmaktadır. Toplumumuzda evli çiftlerin karşılaştığı en büyük sorunlarda biri çocuk sahibi olamamaktır. Bazı evliliklerin sona ermesine sebep olabilecek kadar kabul edilmesi ve yönetilmesi zor bir süreçtir. Sosyal ve kültürel nedenlerden dolayı çiftleri yalnızlığa ve iletişim bozukluğuna itebilir ve bu durum kişisel başarısızlık olarak algılanabilir. Çiftler bu durumla karşı karşıya kalınca farklı tepkiler verebilir. Bu yüzden psikolojik destek almak tanı ve tedavi aşamasında oldukça yararlıdır. Kısırlık kadına ve erkeğe bağlı nedenlerden dolayı gözlenebilir. Kadına ait nedenlerin başında yumurtlama problemi gelir. Biliriz ki sağlıklı yetişkin bir kadında her ay bir yumurtalıktan olgun bir yumurtlama gerçekleşir. Bunun hiç olmaması ve seyrek olması kısırlığa yol açar. Genellikle bu kadınlarda adet düzensizliği vardır. Kendiliğinden adet görememe ya da uzun aralıklarla adet görme şeklinde gözlenebileceği gibi çok normal düzende adet gören kadınlarda da bu probleme rastlanabilir. Kadınlarda tüplerin tamamen ya da kısmen tıkalı olması yumurta ve spermin karşılaşmasını engelleyerek gebeliği imkansız kılar. Geçirilmiş enfeksiyonlar, endometriozis, ameliyatlara bağlı olarak oluşan yapışıklıklar tüplerde hasara yol açabilmektedir. Son zamanlarda adını sıkça duyduğumuz endometriozis denilen hastalıkta kadınlarda kısırlığa yol açmaktadır. Özellikte yumurtalıklarda olan şekliyle endometrioma (çikolata kisti) gebelik isteyen kadınlarda zorlu bir süreci yanında getirmektedir. Yine kadınlarda rahime ait polip, myom gibi hastalıklar gebelik oluşmasını etkilemektedir. Erkekte tanı daha kolay Erkeğe bağlı nedenler ise sperm sayı ve kalitesini etkileyen üretim bozuklukları ve spermi dışarı taşıyan kanallarda tıkanıklık olarak özetlenebilir. Doğuştan olan veya sonradan gelişen bazı hastalıklar, geçirilen enfeksiyonlar ve ameliyatlar, hormonal bozukluklar, kullanılan ilaçlar ve çevresel problemler spermi etkileyerek erkek kısırlığına yol açmaktadır. Erkek kısırlığında tanı koymak daha kolaydır. Basit bir semen analizi ile problem netleşebilir. Erkekte sperm üretimi 70 günde tekrarladığı için tek bir testle karar vermemek gerekir. Belirli aralıkta 3-5 gün cinsel perhiz sonrası bakılan 3 sperm analizinin değerlendirilmesi gerekir. Kısırlık tanısı koymak için öncelikle çiftlerle ayrıntılı görüşme yapmak gerekir. Her iki eşin Kısırlık tedavisinde en önemli basamak doğru tanı olup, bu sizleri zaman ve para kaybından korur. detaylı hikâyesinde genellikle bazı ipuçlarına ulaşılır. Bunu takiben yapılan muayenelerde genellikle sorun anlaşılır. Kadınlar için hormon testleri, rahim filmi ve yumurtalıkların kapasitesini gösteren ultrasonografi gerekirken erkeklerde genelde sperm analizi yeterli olmaktadır. Tüm bu incelemelere rağmen çiftlerin yüzde 15 inde bir neden bulunamamaktadır. Aslında bu bir sorun yok anlamına gelmez. Tıbbın ve teknolojinin sınırını gösterir bize. Kısırlıkta tedavi genellikle tanıya göre değişir. Çok küçük bir hastalık grubu dışında genellikle mutlu sona ulaşılır. Yumurtlama tedavileri, aşılamalar ve tüp bebek bu hastalar için umut ışığı olmuştur. Özellikle mikroenjeksiyon yöntemi erkek kısırlığında çığır açmıştır. Semene hiç spermi olmayan ya da çok az miktarda olup da testislerden sperm elde edilen erkeklerde gebeliğe izin vermiştir. Kısırlık tedavisinde en önemli basamak doğru tanı olup bu sizleri zaman ve para kaybından korur. Bu nedenle bu konunun uzmanı bir doktora başvurarak doğru adım atabilirsiniz. Annelik, isteyen her kadının tatması gereken en güzel duygudur ve bazen sabır ve çaba gerektirebilir. KADIN DOĞUM 38 KIŞ 2013 KIŞ 2013 TEKRARLAYAN GEBELİK KAYIPLARI D üşüklerin sebepleri çok çeşitlidir. Tekrarlayan gebelik Tekrarlayan gebelik kayıplarının etyolojisini açıklamak için bir çok neden kaybı; ardışık olarak öne sürülmüştür. Bunlar; genetik anatomik, endokrinolojik faktörler, plasental üç veya daha fazla anomaliler,enfeksiyon ,sigara ve alkol tüketimi gebeliğin 20’nci haftadan ,çevresel faktörler ( iyonize radyasyon, stres olarak sıralanabilir. Özellikle endokrinolojik neönce sonlanması veya denler arasında Luteal Faz Yetmezliği, Polikistik Over Sendromu, Diabetes Mellitus, Hiperprolak500 gram ağırlığın tinemi, Tiroit hastalıkları sayılabilir. altında fetusun doğması Anatomik nedenler arasında Uterşn Anomalileri (rahimde perde ‘uterus septus’ gibi rahim olarak tanımlanıyor. anomalileri, myomlar, servikal yetmezlik, rahim ağzı yetmezliği, uterin sineşi (rahim duvarında Tüm gebeliklerin yüzde yapışıklık) gibi durumlar görülebilir. 0.5-1’inde görülüyor. Son yıllarda tekrarlayan gebelik kayıplarının nedenleri arasında ‘Trombofili’ dediğimiz kanın Tekrarlayan gebelik pıhtılaşma sistemi ile ilgili bozukluklar giderek önem kazanmıştır. Trombofililer; toplardamarkayıpları hakkında larda tıkanma riskinin arttığı durumlar olup, Medıcana Samsun kalıtsal ve sonradan kazanılmış olarak 2 ana gruba ayrılmaktadır. Hastanesi Kadın Trombofilin önemli yere sahip Hastalıkları ve Doğum Trombofilili hastalarda; gebelikte rahimde Uzmanı Op. Dr. Hatice oluşan damarlarda (desidual damarlarda) (tıkanmayı) izleyen plasental infartlar Yağmurkaya Balkay yazdı. trombozu (bebeğin eşinde kanlanması bozulmuş alanlar) gelişmesi sonucu uteroplasental yetersizlik ve sonucunda fetal kayıplar (bebek kayıpları) gibi komplikasyonlar daha sık görüldüğü için Trombofilinin tekrarlayan gebelik kayıplarında önemli bir yere sahip olduğu anlaşılmıştır. Sonradan kazanılmış Trombofilinin tipik örneği de Antifosfofilit Antikor sendromudur. Antifosfofilit antikorlar trombositlerin bir araya gelerek yapışmasına neden olur. Bu da plasental damar duvarını bozar, tromboza (plasental damarlarda tıkanmaya yol açarak) fetusun beslenmesini bozmaktadır. Trombofili (pıhtılaşma bozukluğu) olan hastalarda ve Antifosfolipit antikor sendromu olan hastalarda düşük doz aspirin veya Heparin önerilmektedir. Her ikisi de plasenta damarlarındaki pıhtılaşma bozukluğunu engellemekte ve gebelik kayıplarını azaltmaktadır. Tekrarlayan gebelik kayıplarında genetik faktörler de önemli bir yere sahiptir. Spontan (kendiliğinden) düşüklerin yüzde 50-70’inde kromozom anormalliği saptanmıştır. Tekrarlayan gebelik kayıplarında çiftlere karyotip tayini (kromozom analizi) seçeneğinin sunulması ve bir anomali tespiti halinde klinik genetik uzmanından danışmanlık alınması en doğru yaklaşımdır. Preimplantasyon genetik tarama PGT ile; kromo- Düşük doz Aspirinin ve düşük molekül ağırlıklı Heparinin kullanımı, tekrarlayan gebelik kaybı oranlarını azaltmakta, canlı gebelik oranlarını arttırmaktadır. Op. Dr. HATİCE YAĞMURKAYA zom analizi; normal embriyoların seçilerek implantasyon (fetusun rahim duvarına yuvalanması) oranlarının arttırılması ve düşük oranlarının azaltılabileceği düşünülmüştür. PGT’nin en tecrübeli ellerde bile hatasız yapılması mümkün değildir. Bilimsel kanıtlardaki yetersizlik ve beraberinde tedavinin maliyeti ve riskleri düşünüldüğü takdirde tekrarlayan gebelik kayıplarında Preimplantasyon genetik tanının rutin olarak önerilmemesi gerekmektedir. Tekrarlayan gebelik kayıplarında kadının rahmindeki anatomik bozukluklar da önemli bir nedendir. Örneğin en sık rastlanan doğumsal anomali (uterus septus) rahim içinde perde olması ve rahim boşluğunu ikiye bölmesidir. Rahim içindeki perdenin kanlanamaması nedeniyle embriyonun rahim içine yuvalanamaması ve plasenta gelişiminin zor olması nedeniyle düşükler ortaya çıkacaktır. Yine rahim boşluğunu dolduran ‘myomlar’da rahim boşluğunu deforme ederek aynı nedenle gebelik kaybına neden olmaktadır. İstirahat kaybı azaltmıyor Rahim anomalileri tekrarlayan gebelik kaybı olgularında en iyi tedavi edilebilen grup olarak kabul edilir. Histeroskopi ile rahim içindeki perde ve myom çok rahat tedavi edilebilir. Hekimlerin birçoğu tarafından düşük tehlikesi geçiren hastalar için yatak istirahati önerilse de bilimsel çalışmalar yatak istirahati ile gebelik kaybı sıklığının azalmadığını göstermektedir. Nedeni açıklanamayan tekrarlayan gebelik kaybı olgularında psikolojik destek verilmesi ve haftalık ultrasonlarla yakın izlem gibi moral destek tedavileri ile gebelik kaybının 2-4 kez daha azalmış olduğu bildirilmiştir. Sonuç olarak, tekrarlayan gebelik kayıplarının nedeni henüz tam olarak belli olmasa da; Trombofili dediğimiz (bebeğin plasentasındaki damarlarda pıhtılaşma sistemi ile ilgili bozuklukta) olgularda düşük doz Aspirinin ve düşük molekül ağırlıklı Heparinin kullanımı tekrarlayan gebelik kaybı oranlarını azaltmakta, canlı gebelik oranlarını arttırmaktadır. 39 PERİNATOLOJİ 40 KIŞ 2013 KIŞ 2013 Bebeğinizin ilk albümlük fotoğrafı anne karnından U ltrasonografide üç boyutlu görüntüleme nedir? Normalde anne karnındaki bebeği ultrason ile incelerken en ve boy olmak üzere iki boyut kullanılır. Üç boyutluda (3B) ise görüntü hacim olarak elde edilir. Diğer bir deyişle bulgulara derinlik eklenir, iki boyutlu görüntü, volüme dönüştürülür. ■ 3B ultrasonun sağladığı kolaylıklar neler? Elde edilen ultrasonik hacim, farklı şekillerde görselleştirilebilir, tekrar biçimlendirilebilir ve analiz edilebilir. Yüz, damak veya iskelet sistemi gibi yüzeysel bazı görüntüler ya da kafa içinin (intrakraniyal) seçilmiş bazı anomalilerinde üç boyutlu görüntüler yararlı ek bilgiler sağlayabilir. Örneğin, spina bifida (bebek omurgasında açıklık) tanısı konduysa, bu defektin anatomik seviyesinin tespiti ile doğumdan sonraki hareket kısıtlılığı ya da bağırsak veya mesane fonksiyonları hakkında bilgi verebilir. ■ Gebelikte her gelişmeyi 3B ultrasonla takip mümkün mü? Hayır, 3B sonografinin de bazı kısıtlılıkları vardır. Bebeğin incelenecek kısmının etrafında, örneğin yüzünün üç boyutlu olarak yeterli görüntülenebilmesi için, amniyon sıvısı olmalı. Eğer yeterli sıvı olmaz ise görüntü kalitesi bozulur. En, boy, derinlik, zaman "Albümlük diyebileceğimiz fotoğraf ile ailelerin bebeğe daha çok bağlandığı iddia ediliyor." Ultrasonografi artık gebelik takibinin vazgeçilmez bir parçası. Gelişen teknoloji ile üçüncü ve dördüncü boyutun eklendiği bu görüntüleme yöntemi ile bebeklerin anne karnında ilk ‘albümlük’ fotoğraflarını çekmek mümkün. Medıcana Internatıonal İstanbul Hastanesi’nden Doç. Dr. İsmail Özdemir, “Ebeveynlerin bebeklerine bu ilk görüntüyle bağlılıklarının arttığı söylüyor. Dört boyutlu görüntü ile bu fotoğraf mümkün. ■ Ultrasonda dördüncü boyut nedir? Hareketsiz üç boyutlu görüntülere zaman fonksiyonu eklenerek dört boyutlu (4B) görüntü elde edilir. Yani, 4B ultrason ‘en’, ‘boy’, ‘derinlik’ ve ‘zaman’ olmak üzere dört öğeden oluşur. ■ 4B ultrasonun kullanım alanları neler? Son zamanlarda kalp anatomisinin incelenmesinde iyileşme sağlamak için 4B görüntüleme de kullanılmaya başlandı. Böylece kompleks kardiyak anatomi ve fonksiyonlar değerlendirilebiliyor. Aynı şekilde 4B görüntüde, ışık kaynağı ve yönü, farklı açılardan yaklaştırılarak incelenecek bebek kısımlarının daha net görülmesi sağlanabiliyor. İki boyutta görülemeyen bazı zor pozisyonların incelenmesinde, bazı yüzeysel anomalilerin aileye daha net gösterilmesinde ve hacim hesaplamalarında kullanılıyor. Fakat daha çok, bebeğe ait resim verilmesi için kullanılıyor. ■ Bunun amacı nedir? Gebeliğin aileler için sağlığın yanında duygusal boyutu da var. Anne karnından alınan “Albümlük” diyebileceğimiz netlik ve gerçeklikteki fotoğraf ile ebeveynlerin bebeğe daha çok bağlandığı iddia ediliyor. Bu etkileşim sayesinde çoğu klinisyen gebelikte sürdürülen ilaç, sigara ve alkol kullanımı gibi kötü alışkanlıkların azalabileceğini ön görüyorlar. DOÇ. Dr. İSMAİL ÖZDEMİR Ebeveynler daha hazırlıklı oluyorlar Ultrasonografi ile anatomik yapılar erken dönemde değerlendirilebiliyor. Böylece, major anomalilerin ekarte edilmesi ile ebeveynlerin rahatlamasını sağlanıyor. Kimi zaman anomalilerin erken tanınması ile gebelik opsiyonlarını gözden geçirilebiliyor. Ayrıca gebelik süresince bakım ve izlem, doğum planları ve prognozun erken belirlenmesi sağlanıyor. 41 KADIN DOĞUM 42 KIŞ 2013 KIŞ 2013 43 MedIcana Çamlıca Hastanesi’nde bir ilk Çoğul gebeliklerde çok seyrek görülen bir komplikasyon, Medıcana Çamlıca Hastanesi’nde çok nadir ve ilk defa bir arada uygulanan farklı yöntemlerle tedavi edildi. Böylece hem annenin hem bebeğin hayatı kurtarıldı hem de anne adayının gelecekteki olası gebelikleri güvence altına alındı. Uygulamayı gerçekleştiren hastanenin Tüp Bebek/Endoskopik cerrahi ünitesi ve Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Ömer Faruk Vanlıoğlu, ayrıntıları paylaştı. "H astamız bize, 6,5-7 haftalık gebe olarak çok yoğun, durdurulamayan bir kanama nedeniyle başvurdu. Tetkiklerimizde gördük ki, çoğul gebeliklerde literatürde on binde bir olarak çok seyrek rastlanan bir durumla karşı karşıyayız. Bebeklerden birinin rahim içinde normal yerleşmesi gereken yerde, diğerinin ise yerleşmemesi gereken serviks dediğimiz,damarlanması bol olan rahmin ağzında olduğunu tespit ettik. Servikal gebelikte fetüs büyüdükçe buradaki damarları tahriş ediyor ve çok yoğun, durdurulamayan, ani ve ağrısız kanamaya yol açıyor. Tekli gebeliklerde görülmekle birlikte çoğul gebelikte ilk kez denk geldiğimiz bir komplikasyon. Rahmin tamamının alınması gerekebilirdi… Op. Dr. Ömer Faruk Vanlıoğlu Müdahale ederken temel mantığımız, kanamayı ve kaynağı olan gebeliği sonlandırarak hem sağlıklı bebeği hem anneyi kurtarabilir miyiz? Ayrıca, kanamanın durdurulamaması halinde anneyi kurtarmak için rahmin tamamının alınması gerekebiliyordu. Tüm bu koşullar göz önünde bulundurularak çok seyrek uygulanan farklı yöntemleri ilk kez bir araya getirdik. Ultrasonografik rehberlik eşliğinde vajinal yoldan özel bir iğne ile girilerek servikal gebelik aspire edildi. Minimal invaziv cerrahi, yani asgari müdahale ile kanamaya neden olan bu gebelik sonlandırıldı, böylece sağlıklı olan bebek kurtarıldı. Vücudun kendini toparlamasına izin verildi "Hasta, 24 saat gözlem altında tutularak kanama kontrol edildi. Ultrasonografi ile süregiden gebelik kontrol edildi ve sağlıklı kalp atışları izlendi. Ve hasta taburcu edildi." Fakat yoğun kanamanın devam etmesi ile burada 12 numaralı foley dediğimiz, balon konarak şişirildi. Dolayısıyla buradaki damarlara bası yapılmış oldu. Böylece vücudun kendini toparlaması için izin verildi, zaman yaratıldı. Orada akan musluğu bası yolu ile kapatmış olduk ve bekledik. Yaklaşık 4-5 saat sonra balonun basıncı yavaş ve kontrollü olarak azaltıldı. İndirilip de hastanın aktif kanaması olmadığı anlaşıldığında da rahim ağzından çıkartıldı. Hasta, 24 saat gözlem altında tutularak kanama kontrol edildi. Ultrasonografi ile süregiden gebelik kontrol edildi ve sağlıklı kalp atışları izlendi. Ve hasta taburcu edildi. Böylece hem annenin hayatı hem sağlıklı bebek hem de ileriki gebelikler korundu.” ÜROLOJİ 44 KIŞ 2013 Her taşın hikâyesi farklı! “Taşlar çok çeşitlidir ve her birinin oluşma mekanizması farklıdır” diyen Medıcana Avcılar Hastanesi Üroloji Uzmanı Dr. Vahit Güzelburç, böbrek taşlarının düşürüldükten sonra mutlaka analiz edilmesi gerektiğini vurguladı. B öbrek taşı nasıl oluşur? İdrardaki atık maddelerin yoğunlaşması ile böbreklerde mikro düzeyde kristaller oluşur. Çoğu insanda doğal yolla atılan bu kristaller zamanla çökmeye başlar, birikerek böbrek taşını oluşturur. ■ Ne zaman rahatsızlık vermeye başlar? Hastalar, idrar yolunu tıkamadığı sürece taşı hissedemezler. Kanama ya da enfeksiyon nedeniyle bir hekime başvurulduğunda şans eseri bulunur. Öte yandan böbreğin hissiyatını sağlayan sinirler, mide ve bağırsak sinirleriyle birleşir. Bu da bağırsakların yavaşlamasına ve aynı zamanda bulantı ve kusmaya yol açar. Taş düşüren bir hasta önce yan tarafından giderek aşağı, kasıklara doğru dayanılmaz bir ağrı, sonra bulantı, kusma gibi ileri düzeyde sıkıntılarla hekime başvurur. ■ Teşhis sürecini anlatır mısınız? Öncelikle ağrı kesici ve spazm önleyici ilaç desteği ile hastanın acil semptomlarını rahatlatılır. Ardından taşın yerini ve boyutunu belirleriz. Gelişen görüntüleme teknikleri ile kişinin anatomik yapısı da gözlenir. Böylece taşın kendiliğinden doğal yollarla düşüp düşmeyeceği ortaya çıkar. Her taşın mekanizması farklı "Ağrı kesici ve spazm önleyici ilaç desteği ile hastanın acil semptomlarını rahatlatılır. Ardından taşın yerini ve boyutunu belirleriz." ■ Tedavi kolay mı? Evet, artık büyük cilt kesileriyle uygulanan operasyonların yerini endoskopik müdahaleler aldı. Bunlardan ilki cilde hiçbir kesi yapılmayan RIRC (Retrograd Intrarenal Cerrahi) yöntemidir. İdrar yolundan girilip böbreğin içindeki taşlar holmium lazer eşliğinde kırılır ve basket kateterler yardımı ile vücut dışına çıkartılır. Bir diğer yöntem ise, özel- KIŞ 2013 45 Dr. VAHİT GÜZELBURÇ likle 2 santimden büyük taşlarda tercih edilen PCNL (Perkütan Nefrolitotomi) uygulamasıdır ve sırtta yaklaşık 1,5 santimlik kesi yapılır. Kamera eşliğinde böbreğe ulaşılır, büyük taş parçaları çok daha hızlı bir şekilde bu küçük cilt kesisinden çıkartılır. Estetik olarak ciltte hemen hemen hiç iz bırakmaz. Geleneksel vücut dışından şok dalgası ile (ESWL) taş kırma yöntemlerinde kimi zaman taş kırıntısı kalırken, yeni yöntemlerde böbreğin her odacığı kameralı esnek cihazlarla taranır ve kalıntılar gözden kaçırılmaz. Çıkarılan taş da analize gönderilir. ■ Analize neden ihtiyaç duyuluyor? Taşlar çeşitlidir ve her birinin oluşma mekanizması farklıdır. Böbrekte koruyucu maddelerin azalması ya da endokrinolojik, metabolik sebeplerle bazı kristallerin fazla atılması sebebi ile oluşabilir. Taşın cinsine göre yeniden oluşmasını engelleyen, geciktiren tedaviler öneririz. Bazen de doğumsal anomaliler, örneğin idrar yolundaki kanalların darlığı ve burada oluşan baraj benzeri tıkanmalar, kristallerin atılımını engeller ve taşa neden olur. Bu yapının düzeltilmesi ile taş nüksetmez. Bu nedenle mutlaka önce taşın kaynağının ne olduğu ve cinsi belirlenmeli diyoruz. Ayrıca hastanın önceden haberinin olmadığı metabolik sorunlar, dahiliye, endokrin ve nefroloji uzmanlarının ortak çalışması ile erken teşhis edilebilir. ■ Koruyucu önlemler neler? Su tüketimini gündelik yaşama göre ayarlanmalı. Önemli olan böbreklerin günde yaklaşık 2 litre idrarı süzmesidir. Tuzu günde 4-5 gramdan fazla almamak gerekli. Hayvansal proteini günlük 70’er gram olacak şekilde kısıtlamak gerekiyor. Başta kemik erimesi gibi ciddi hastalıklara sebebiyet vermemek için eskisi gibi kalsiyumdan fakir çok sıkı diyetler önermiyoruz. Ancak bazı durumlarda uzman doktor kontrolünde bu diyetler uygulanabilir. NEFROLOJİ 46 kış 2013 kış 2013 47 MedIcana InternatIonal Ankara Hastanesi Nefroloji ve Hipertansiyon Kliniği doktorlarından Uzm. Dr. Kadir Gökhan Atılgan, başta böbrek yetmezliği olmak üzere böbrek sorunlarına değindi. Atılgan, düzenli poliklinik kontrolleri ya da yılda birde olsa yaptıracağımız checkup takiplerimizde kanda birkaç parametre ve idrar tahlilimizle ne böbrek yetmezliği ile ne de nakil için koşuşturmamıza gerek kalacağını söyledi. B BÖBREK YETMEZLİĞİ Yönünden kontrol olmalı (mıyım?) "Her hastalıkta olduğu gibi erken tanı böbrek yetmezliği hastalıkları içinde en etkin ve en ucuz tedavi yöntemidir." UZM. Dr. KADİR GÖKHAN ATILGAN öbrek yetmezliği ile ilgili genel bir değerlendirme yapabilir misiniz? Böbrek yetmezliği; günlük hayatta kanda üre ve kreatinin değerlerinin yüksek seyretmesi olarak bilinir. Polikliniğimize gelen hastalarla konuştuğumuzda hep dile getirdikleri, bol su içerek çözebilecekleriydi. Bu durumun doğru olduğu fakat birde doğru olmadığı, süreci zorlaştırdığı durumlar söz konusudur. Böbrek yetmezliği denildiğinde süreç sadece üre kreatinin yükselmesi demek değil, eş zamanlı ya da yalnız idrarda protein atılımı fazlalığıdır. Bir diğer durum ise özellikle diyabetik hasta grubunda karşılaştığımız klinik olarak stabil, fakat laboratuvar değerlerinde ön planda sodyum ve potasyum gibi vücut dengesinde önemli rolü olan minerallerimizin dengesizliği ile seyreden tablolar vardır. Bunlar göz önüne alındığında böbrek yetmezliğine geniş bir çerçeveden bakılması gerektiği görülecektir. ■ Böbrek yetmezliğinde erken tanının öneminden bahsedebilir misiniz? Günümüz Türkiye Cumhuriyeti sınırlarında da yaşam süresi uzamaktadır. Hastalıkların tanı alması da daha kolaylaşmıştır. Çok değil bundan en fazla 20-30 sene önce insanlara eceli ile vefat ettiği belirtilirdi. Bunların bugünün tanı imkânları ve genel durumları göz önüne alındığında büyük çoğunluğunun böbrek yetmezliği nedeni ile kaybedildiğini belirtebiliriz. Bugün ise tüm hastalık tanıları konulabilmekte ve yaşam süreleri ve tedaviler hastalığa ait komplikasyon olarak belirttiğimiz ek rahatsızlıkları beraberinde getirmektedir. Bunların başında diyabet, hipertansiyon, romatizmal hastalıklar (Sistemik Lupus Eritematozus, Romatoid Artrit, Ankilozan Spondilit gibi) sistemik rahatsızlıklar gelmektedir. Bu hastalıkların bir komplikasyonuda böbrek tutulumudur. İlgili hekime kontrollerini aksatmadıkları gibi nefroloji poliklinik kontrollerini de belli periyotlarda yaptırmaları gerekmektedir. Her hastalıkta olduğu gibi erken tanı böbrek yetmezliği hastalıkları içinde en etkin ve en ucuz tedavi yöntemidir. Erken tanı; sonuçları açısından da yüz güldürücüdür. Hasta sayısı çığ gibi büyüyor ■ Ülkemizde hemodiyaliz ve böbrek nakli oranları ilgi ilgili bilgi verebilir misiniz? Ülkemizde sadece hemodiyaliz alan hasta sayısı yıllar içinde çığ gibi artıyor. 2011 verilerine göre bu rakam 49 bin 309 iken bugün için 60 bin civarı bir rakama gelindiği tahmin ediliyor. Bir diğer tablomuz olan yine Sağlık Bakanlığı verileri ile düzeltilmiş Türk Nefroloji Derneği verilerinde böbrek nakli olan hasta sayısı 2011'e gelindiğinde 2 bin 933'e ulaştı. Böbrek nakli; kronik böbrek yetmezliği olan hastalarımız için en iyi tedavi seçimidir. Fakat düzenli poliklinik kontrolleri ya da yılda birde olsa yaptıracağımız check-up takiplerimizde kanda birkaç parametre ve idrar tahlilimizle ne böbrek yetmezliği ile ne de nakil için koşuşturmamıza gerek kalacak. ■ Böbrek sorunlarını tetikleyen faktörler neler? Yeni düzenlenen kronik böbrek yetmezliği kılavuzlarında evre -1'de hastanın özgeçmişinde ya da soygeçmişinde taş hastalığı, proteinin idrardan kaybı, böbrek yetmezliği öyküsü, diyabet, hipertansiyon gibi böbrek yetmezliği komplikasyonu oluşturabilecek hastalıkların varlığı ilave edilmiştir. Yani bu hastalık ve bulguları olanlarda artık böbrek hastası olarak kabul ediliyor. Bunun haricinde günlük hayatta kullandığımız tüm ilaçlar başta ağrı kesiciler, antibiyotikler olmak üzere hepsi böbrek işlevini etkileme potansiyeline sahip. Akut dediğimiz geçici ya da kronik (kalıcı) böbrek yetmezliği sürecine neden olabilirler. KARDİYOLOJİ 48 kış 2013 Çocuklukta geçirilen ateşe dikkat! Kalp kapak hastalıklarının oluşmasında çocuklukta geçirilen ‘akut romatizmal ateş’ başrolde oynuyor. Koruyucu ve önleyici tedavilerin yaşamsal önemini vurgulayan Medıcana Avcılar Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Deniz Güzel, “Hastalık bir kez oluştuktan ve kapağa dokunduktan sonra bilinen kesin bir tedavisi yok” diye uyarıyor. kış 2013 49 KARDİYOLOJİ 50 kış 2013 kış 2013 51 Teşhisi konduktan sonra önceliğimiz kapak hastalığının kalbe vereceği zararları engellemek. K alp kapak hastalıkları yaygın mı? Dünya genelindeki ölümlerin yüzde 1-2’si bu hastalıklardan kaynaklanır. İki gruba ayırabiliriz. Genç dönemde, 30-40’lı yaşlarda başlayan hastalıklar ve ilerleyen yaşla birlikte görülenler. Türkiye gibi yaşam süresinin uzadığı ülkelerde, yaşlı çağda gözlenen kalp kapak hastalıkları artıyor. Fakat toplum refahını artması ile şimdilerde doktora ulaşım ve tedavi oranları düzeldiği için çocuklukta geçirilen romatizmal ateşe bağlı kapak hastalığının görülme ve ileri yaşlardaki komplikasyon yaratma oranları azaldı. ■ Neden oluşuyor? Takibi yapılmayan ve 5-15 yaş arası dönemde geçirilen akut romatizmal ateş, erken yaştaki kalp kapak hastalığına neden olabiliyor. Solunum yolu enfeksiyonundan birkaç hafta sonra görülen eklem iltihabı hastalarının yaklaşık UZM. Dr. DENİZ GÜZEL yarısında kalpte de bulgular ortaya çıkıyor. Özellikle 60-70’lerde takibi maalesef genelde atlanıyordu. Şimdilerde tamamen bitmiş değil tabi. Tedaviye çabuk başlanması, birkaç hafta sonra başlayacak komplikasyonları önlüyor. Ancak, hastalık bir kez oluştuktan ve kapağa dokunduktan sonra bilinen kesin bir tedavisi yok. Sadece hastalığın tekrarını önlemeye yönelik girişimler var. ■ Nelerdir bunlar? Koruyucu olarak aylık penisilin uygulamaları ve yılda bir kere ekokardiyografi çekilmesi ile takip öneriyoruz. ■ Yaşlılıkta neden oluşur? Kapaklarda dejenerasyon, kireçlenmeler ve geçirilmiş kalp ve damar hastalıkları kapakların fonksiyonunu bozabiliyor. Çarpıntıyı geçiştirmemek lazım ■ Kapak hastalıkları nasıl teşhis edilir, bulgular neler? En sık görülen belirti çarpıntıdır ve özellikle genç yaşta ve hastalığın erken evrelerin- "Ekokardiyografi, doğru ve özenli yapıldığında yüzde yüz sonuç ve teşhise olanak veriyor." de bizim için en önemli göstergedir. Diğer bulgular, nefes darlığı ve halsizlik, bazen de kalp yetersizliği ile birlikte ilerlemiş tablolarda bacaklarda şişliklerdir. Dolaşım bozukluğuna bağlı, özellikle sağ kalp yetersizliğinde bu şişlikler karında da görülebiliyor. Bu şikâyetlerle gelen hastalarda hemen kapak hastalıklarına dair tetkiklere başlıyoruz. ■ Tetkikler neler? Elimizde çok verimli bir yöntem olan ekokardiyografi var. Doğru ve özenli yapıldığında yüzde yüz sonuç ve teşhise olanak veriyor. Doğuştan gelenler de dâhil kapak hastalığının türünü, derecesini ortaya koyup, sonra ki yaşlarda izlenecek takibi belirliyoruz. ■ Kapak hastalıklarını türlerini anlatır mısınız? Kalp kapak hastalıklarının daralma ya da yetersizlik kapakta kaçırma tabir edilen iki türü vardır. Mitral kapak sıklıkla etkileniyor. Burada daralma ve/veya yetersizlik ortaya çıkabiliyor. Yetişkin çağda iki grup var. Onlardan damar tıkanıklığı olanlarda da mitral kapak, dejeneratif durumda ise daha çok aort kapak etkileniyor. Bunlar herhangi bir kardiyoloji muayenesi durumunda yaşa da göre değerlendirilir. Bunların dışında doğumsal kapak hastalıkları daha erken yaşlarda çocuk kardiyologlarınca değerlendirilir. İlerlemesini engelliyoruz ■ Tedavisi nedir? Herhangi bir ilaç verip kalp kapak hastalıklarını tedavi etme şansımız maalesef yok. Bizim yaptığımız ilerlemesini engellemek, özellikle kalp yetersizlikleri ve ritim bozukluğu gibi komplikasyonların önüne geçmek. Çocukluk çağında aylık penisilin tedavisinin takibi çok önemli. Aynı kapağa bir daha akut romatizmal ateş dokunursa ileri yaşlardaki ciddi sorunlara neden oluyor. ■ Takip nasıl yapılır? İlerlediği zaman kesin tedavi ameliyatla yapay kapak takılması veya daha yeni bir yöntem olarak anjiyografi, kataterizasyon yolu ile mümkün. Teknolojinin gelişmesiyle önceden genelde damar hastalıklarını tedavi için yapılan Angiografi yöntemi, artık kapaklarda da uygulanıyor. Özellikle mitral kapakta yetersizlik ve ileri derecede aort darlığı olan ve farklı nedenlerden dolayı ameliyat olamayan hastalarda iyi sonuç veriyor. ■ Kullanılan yapay kapaklara dair bilgi verir misiniz? Biyoprotez dediğimiz organik maddeyi içeren kapaklar olduğu gibi metal yapay kapaklar da takılabiliyor. İlk grup daha erken yıpranabiliyor ama kan sulandırıcı ilaçlara ihtiyaç azalıyor. Metal kapaklarda ise daha sağlam fakat dozajı çok hassas belirlenmesi gereken bu kan sulandırıcı ilacı kullanmak gerekiyor. Ameliyatın zamanlaması çok önemli. Geciktirildiğinde geri dönüşsüz kalp yetmezliğine neden olabiliyor. Erken yapılmasına ise bir hastalığın diğeri ile değiştirilmesi diye bakılabilir. Çünkü metal kapaklarla bedene yapay bir müdahale olduğu gibi beraberinde kullanılan ilaçların dozaj hassasiyeti de çok önemlidir. Doğru ve zamanında müdahale ile, hasta hayatını istediği gibi, hatta nefes darlığı gibi belirtiler olmadan ve daha yüksek yaşam kalitesiyle geçirebiliyor. KARDİYOLOJİ 52 KIŞ 2013 KIŞ 2013 53 Düzenli spor öncesi kontrol şart! Sağlık için aktif bir hayattan vazgeçilmemeli, ancak sahalarda yığılıp kalan gençlere dair haberler de ebeveynleri endişelendiriyor. Bu trajedinin nedeni olan ‘ani kardiyak ölüm’lerden kaçınmanın yolu ise spora katılımdan önce özenli ve ayrıntılı tetkik yaptırmaktan geçiyor. Detayını Medıcana Internatıonal İstanbul Hastanesi’nden Çocuk Kardiyolojisi Uzmanı Prof. Dr. Osman Küçükosmanoğlu anlattı. "Doğuştan kalp duvarında kalınlaşma ile seyreden hipertrofi kardiyomiyopati kalp kası hastası kişilere sporu yasaklarız." KARDİYOLOJİ 54 KIŞ 2013 KIŞ 2013 A Tetkikler sonrası sorun belirlediğimiz çocukların bir kısmına sporu tamamen yasaklayabiliyoruz, bir "Sporcu adayı tüm çocukların kalp elektrolarının (EKG) çekilmesi gerekir." kısmına sınırlı izin veriyoruz, bir kısmına ise tedavi öneriyoruz. ni kardiyak ölüm nedir? Daha önceden bilinmeyen bir kalp hastalığına bağlı olarak ortaya çıkan ölümdür. Nedenleri arasında bazı ritim bozukluklarını, kalp kası hastalıklarının ve doğuştan gelen kalp rahatsızlıklarının bir kısmını gösterebiliriz. ■ Spor yapan çocukları bu riskten nasıl korumalı? Spora başlayacak çocuklar çeşitli kontrollerden geçmeli. Birinci basamakta aile hekimlerinin kayıtları bilgi verebilir. Ancak bunun yanında özellikle lisanslı spor için detaylı değerlendirme gerekir. Öncelikle aile öyküsünün alınması çok önemli. Daha önce kalp hastalığına bağlı ya da genç yaşta açıklanamayan ani ölüm var mı sorularının cevabı bizim için işaret olabilir. Çocuğun kendi geçmişi, öyküsü taranır. Spor yaparken çabuk yoruluyor mu, göğsünde ağrı hissediyor mu, morarması oluyor mu, kondisyonu arkadaşlarından düşük mü; sorgulanır. Sonra tepeden tırnağa ayrıntılı bir fizik muayene yapılır. Çocuklarda ihmal edilen bir uygulama olan tansiyon ölçümü yapılır. Bu arada ayrıntılı kalp muayenesinde kalp sesleri dinlenir, burada tespit edilen bir anormallik bize bilgi verebilir. Sonra tetkik kısmına geçilir. ■ Bu tetkikler neleri kapsar? Herkese yapılması gereken bir takım rutin tetkikler, çocuğun geçmişinde bizi endişelendiren bir durum saptanırsa genişletilebilir. Sporcu adayı tüm çocukların kalp elektrolarının (EKG) çekilmesi gerekir. Ritim ve iletim bozuklukları EKG ile anlarız. Ekokardiyorafi incelemeleri de mutlaka yapılmalı. Kalp kapakları, duvarları, kaslarında bir hastalık ya da kalpten çıkan damarlarda bir bozukluk var mı, belirleyebiliriz. ■ İleri tetkikler ne zaman yapılır? Şikâyet beyan edilen ya da muayenede bir gösterge bulunan durumlarda eforlu EKG çektirebiliriz. Efor sırasında kan basıncı ve kalp ritmindeki değişiklikleri izleriz. Rutin olmayan, daha ileri tetkiklerde kalbin kardiyak MR, bilgisayarlı tomografi ve anjiyografi ile görüntülenmesini isteyebiliriz. Bunlar çocukların ancak yüzde 1’inden daha azında ihtiyaç duyulur. Bu tetkiklerle hastalıklar çok büyük oranda yakalanır ve ani kardiyak ölümlerin önüne geçilebilir. Profesyonel sporcularda ise belli aralıklarla gerekli tetkiklerin takibi kesinlikle ihmal edilmemeli. PROF. Dr. OSMAN KÜÇÜKOSMANOĞLU Ne zaman, hangi spor? ■ Hangi durumlarda spor yapılmaz? Tetkikler sonrası sorun belirlediğimiz çocukların bir kısmına sporu tamamen yasaklayabiliyoruz, bir kısmına sınırlı izin veriyoruz, bir kısmına ise tedaviden sonra öneriyoruz. Bazı ritim bozukluklarında (örneğin, kalp kas hücrelerindeki iyon kanalında bozukla seyreden uzun QT sendromu) radikal (hastalığı yok eden) tedavi mümkün değildir, bir takım tedavilerle hastalık kontrol altına alınabilir. Bu hastalarda rekabete dayalı profesyonel sporu engeller, uzak durmasını isteriz. Doğuştan kalp duvarında kalınlaşma ile seyreden hipertrofi kardiyomiyopati kalp kası hastası kişilere sporu yasaklarız. Hayati tehlikesi vardır. Aort kapağında hafif bir darlık olan ya da damar çıkışında darlık olan hastalarda ameliyatla düzeltilmişse, sonrasında izin verebiliriz. Bazı kişilere de bazı tip sporları, mesela aort çapının genişlediği marfan sendromunda ağırlık kaldırmaya dayalı türleri özellikle yasaklarız. Her üfürüm patolojik değildir “Kalp muayenesi sırasında duyduğumuz üfürümlerin büyük çoğunluğu, yüzde 95’in üzerinde bir oranla masumdur, zararsızdır. Normalde duyulmaması gereken ve kalp hastalığının göstergesi olan sesi kardiyologlar ayırt eder. Ancak yine de bir kere ekokardiyografi ile çocukların değerlendirilmesini uygun görüyoruz. Kesin teşhiste eko altın standarttır. Patolojik olan üfürümler doğuştan veya sonradan edinilmiş olabilir. Bir kısmı tedavi gerektirirken bir kısmının takip edilmesi yeterli olur.” 55 FİZİK TEDAVİ 56 KIŞ 2013 KIŞ 2013 “Yürümeyi yeniden öğretiyoruz” UZ. Dr. yaşar sezen oral Hastalara düşmelerden korunmayı öğretiyor ve eğitim süresince gözlem altında tutuyoruz. Türkiye’nin yaş ortalaması yükseliyor. Buna bağlı artan hastalıklar da yeni yeni hem sağlık sorunu hem sosyal olarak ele alınmaya başlandı. Yaşlılarda koruma programlarının önemine dikkat çeken Medıcana Bahçelievler Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Yaşar Sezen Oral, yürüme eğitiminin bile gerekli olabildiğini anlattı. Y aşlılarda fizik tedavi ve rehabilitasyon ne işe yarıyor? Rehabilitasyonun temel amacı hastanın yaşamını bağımsız olarak sürdürmeye devam edebilmesidir. Kişinin toplum içinde üretici olması, çevresine yük olmadan gündelik hayatını yürütebilmesini çok önemsiyoruz. Ayrıca kas, kemik ve eklemlerle ilgili hastalıkların tedavisinde ilaçlara bağımlılıkları da azaltıp ve iyileşme süreçlerine katkıda bulunuyoruz. ■ Rehabilitasyon programı neye göre belirleniyor? Klasik uygulamalardan pek de farklı değildir. Hastanın fonksiyonel durumunun yanı sıra nörolojik durumuna, eklemlerinin hareket yeteneğine, kas gücü ve aerobik kapasitesine göre düzenlenir. Hemipleji, artrit gibi fiziksel engeli olanlar ile kalp ve akciğer gibi kronik hastalıkları olan yaşlılarda öncelikle sakatlık nedeni olan patolojiler rehabilite edilir. Belirgin hastalığı olmayan fakat fiziksel olarak genel aktivite kaybı olan yaşlıların programında korumayı ön plana alıyoruz. Bu hastalarımıza kültür-fizik, aerobik gibi egzersizler öneriyoruz. Böylece kas atrofileri, yumuşak doku kökenli ağrıların önüne geçtiğimiz gibi, denge ve çeviklik gibi bağımsızlığın devamı için gerekli fonksiyonları da korumuş oluyoruz. Ağır demans, terminal dönem malignite gibi hastalıklardan muzdarip, tam bağımlı ve rehabilitasyon potansiyeli olmayan yaşlılar ise genelde aile yanında veya bir bakım evinde bulunurlar. Onlara da başkası tarafından yardımlı egzersizler uygulanır. ■ Fizik tedavi yöntemleri neler? Bunlar çok çeşitlidir ve birkaç başlıkta toplanabilir. Sıcak uygulamalar, analjezi ve sedasyonun yanı sıra kas spazmlarını azaltmada ve eklem kasılmalarını açmada kullanılır. Soğuk uygulamalarsa buz masajı, sprey ve banyolarla post travmatik ödemi, kas spazmı ve spastisitesi olan hastalar için uygundur. Elektroterapi-Tens yöntemi ile elektrik akımının ağrı kesici özelliklerinden faydalanırız. Tedavi edici nitelikleri için kullanılan ultrason ve kısa dalga derin ısıtıcıların yanı sıra kas, iskelet ağrıları ve gerginliklerinin azaltılması amacıyla da masaj öneririz. 57 ■ Hangi egzersizler yaşlılar için uygundur? En uygun tip submaksimal aerobik egzersizlerdir. Kan basıncını artırmayan ve kardiyovasküler sisteme ek olmayan izotonik ve izokinetik türler de seçilebilir. Aralıklı çalışmayı esas alan kısa egzersiz ve uygun dinlenme dönemlerinden oluşan fizik kondüsyon programları uygundur. Bu aktiviteler sırasında tüm kas gruplarının çalışması ve kompleks egzersizlerden kaçınılması gerekir. Ayrıca gevşeme ve ısınma bölümlerinin atlanmamasını istiyoruz. Amaç, güvenli yürüyüş ■ Bu programların riskleri var mı? Hasta bir yaşlıya yönelik tüm rehabilitasyon programlarının riski vardır. Bunların başında düşmeleri, kırıklar ve kardiyovasküler zorlanmaları sayabiliriz. Ama egzersiz yapılmazsa da hareketsizliğe bağlı pek çok hastalık oluşuyor. Osteoporoz, atrofi, dekübit ülserler veya depresyonun önüne geçmek için mutlaka egzersiz yapılmalı. Bu riskler yakın gözlemle asgariye indirilebilir. ■ Yaşlılarda yürüme eğitimini anlatır mısınız? Rehabilitasyonda düşmelerin en büyük nedenleri olan denge ve yürüyüş bozukluklarına ayrıca önem veriyoruz. Amacımız maksimum güvenli yürüyüşün sağlanması. Hastalara düşmelerden korunmayı öğretiyor ve eğitim süresince gözlem altında tutuyoruz. Bu amaçla paralel barlar, ortezler, protezler, ambulasyon için çeşitli koltuk değnekleri, baston ve yürüteçler kullanıyoruz. Evde uygulanacak önlemler Yaşlıların günlük yaşam aktivitelerinde bağımsızlığını sağlayacak aşağıdaki değişiklikler yapılmalı: • Mutfak dolapları ve lavabolar tekerlekli iskemle seviyesine göre ayarlanmalı • Tuvalet, banyoya ve koridorlara sağlam tutunma yerlerinin konmalı • Kaygan olmayan iyi aydınlatılmış zeminler sağlanmalı • Yol üstünden parça halılar kaldırılmalı • Terlik yerine ev ayakkabısı kullanılmalı GÖĞÜS HASTALIKLARI 58 KIŞ 2013 Antibiyotik direnç oranları her yıl artıyor Solunum yolu enfeksiyonu tedavisinde her zaman antibiyotik kullanmak gerekli değildir. Çünkü bu enfeksiyonların büyük bir bölümü viral enfeksiyonlardır. Antibiyotik kullanım endikasyonu varsa mutlaka doktor kontrolünde ve düzenli kullanılması gerekmektedir. Medıcana Çamlıca Hastanesi Göğüs Hastalıkları ve Tüberküloz Uzmanı Dr. Gamze Türker bilinçiz antibiyotik kullanımı sonrası uzun vadeli ciddi antibiyotik direnci gelişebileceği konusunda hastaları uyarıyor. S olunum yolu enfeksiyonları nedir? Son derece heterojen bir hastalık grubudur. Erişkinlerin yanı sıra sıkça çocuklarda da rastlanan ve hastaya, etkene, geçirildiği ortama göre değişebilen enfeksiyonlardır. Gırtlağın üstündeki bölüm üst solunum yolu olarak tarif edilir. Bu bölgedeki enfeksiyonun yüzde 80-90’ı virüsler nedeniyle oluşur. Halk arasında grip, nezle dediğimiz bu hastalıkların çoğu antibiyotik gerektirmeden semptomatik ve destekleyici tedavilerle kendiliğinden geçer. Alt solunum yolları ise gırtlak ve altındaki bölge olarak tarif edilir ve akla ilk olarak akciğer enfeksiyonları gelir. Bunlar arasında en sık akut bronşit, erişkinlerde halk arasında zatürre olarak bilinen pnömoni ve çocuklarda bronşiolit ile karşılaşırız. Bir de sıklıkla sigara içenlerde görülen, KOAH'ın bir alt grubu olan, kronik bronşitin akut alevlenmeleri gözlenir. Bunların da çoğunun nedeni viraldir. Ancak etken bakteriler olduğunda antibiyotik tedavisi gerekir. Bunun için hastaların mutlaka bir doktora başvurması gerekir. ■ Bu sıkça yapılan bir uyarıdır, neden? Tedavide kullanılacak doğru antibiyotiğin seçilebilmesi için hastalık etkeninin saptanması gerekir. Ne yazık ki hastaların ancak yarısında balgam incelemesi ile etken saptanabiliyor. Ülkemizde Aile Hekimliği Merkezlerinde bu tür mikrobiyolojik tetkikleri yaptırmak pek mümkün değildir. Bu nedenle aile hekimleri daha çok ampirik antibiyotik tedavileri vermektedir. ■ Bu etkenler neler? Toplum kökenli pnömonilerde bakteriyel etken %50 oranında streptokokus pnömonidir.Bu hastalara ayaktan ampirik antibiyotik tedavisi verilir. Ama bazı hasta grupları hastanede yatarak bir uzman tarafından tedavi edilmelidir. Bu kararı alırken hastanın yaşı 65 üzerinde mi, ek kronik bir hastalığı var mı, immün sistemi etkileyen tdavi alıyor mu gibi sorular sorarız. ■ Hasta ne zaman doktora gelmeli? Öksürük, ateş, nefes darlığı, renkli balgam çıkarma, balgamdan kan gelmesi, göğüs ağrısı, halsizlik, iştahsızlık, gibi şikâyetleri varsa hastanın zaman kaybetmeden en yakın sağlık kuruluşuna başvurması önerilir.. Üç dört günde iyileşmesi beklenen nezle, grip gibi hastalıklar bir haftaya uzarsa kişi yine doktora başvurmalıdır, Hastadan alınan öykü tanı koymada çok önemlidir. Genel fizik muayene yapılır, Akciğer sesleri dinlenir. Akc. Grafisi, kan sayımı ve enfeksiyon markerları bakıllır. Tüm bu bilgilerin ışığında teşhis ve tedaviyi belirlenir.. Belli bir grup hastada atipik pnömoniye rastlanır. Tipik pnömonide görülen öksürük, balgam, nefes darlığı, ateş gibi semptomlar olmayabilir. Akciğer grafisinde infiltrasyon görülmez, normaldir. Muayenede akciğer dinleme bulgularıspesfik değildir. Belirtiler kendini yaygın bir halsizlik, miyalji dediğimiz kas ağrıları ile gösterir. Bu hastalığın etkenleri de farklıdır. Hem atipik pnömoniyi hem de etkenleri tespit etmek her zaman çok kolay değildir. KIŞ 2013 59 Kişi risk grubunda ise kalp yetmezliği, böbrek yetmezliği, yüksek tansiyonu, şeker hastalığı, astımı, kronik bonşiti varsa organ nakli vb. Nedenlerle bağışıklığı bastıran bir ilaç alıyorsa, kanserse pnömoniyi tipik kliniği ile görmüyoruz. Çünkü bu hastalar enfeksiyonlara yeterli immün yanıtı veremezler. Bu hasta grupları uzman doktorlar tarafından takip ve tedavi edilmelidir. Aşı yaptırmak önemli Mevcut hastalığı tedavi etmekten çok önleyici aşıların yapılması toplum sağlığı açısından çok daha önemli bir yer tutar. ■ Kimler aşı yaptırmalı? 65 yaş üstü kişiler, çocuklar, gebeler. sağlık personelleri, ek hastalıkları olanlar risk grubunda kabul edilir. Bu kişilerde üst solunum yolu enfeksiyonları, akciğerlere ulaşarak hayatı tehdit edici bir noktaya gidebilir. Bu nedenle önleyici olarak her yıl grip aşısı öneriyoruz. Yine bu gruptaki hastalar için çok önemli olan pnömokok (zatürre) aşısını öneriyoruz. Bu aşı ilk yapıldığında 5 yıl koruyuculuk sağlar, 5 yıl sonra 2. kez yapıldığında ise ömür boyu koruyuculuk sağlar. ■ Antibiyotik kullanımı nasıl yapılmalı? Bilinçsiz antibiyotik kullanımı sonucunda her yıl ilaç direnç oranları değişmektedir. Hekimler bu direnç oranlarına göre Dr. gamze türker tedaviyi belirleyip ilaçları reçete ederler. Gereksiz antibiyotik kullanımı, ilaçların öngörülen zamanlar dışında düzensiz alınması ve tedavinin yarıda kesilmesi gibi nedenler bakterilerin antibiyotiklere direnç geliştirmesini kolaylaştırır. Hekimin ilaç tercihinde ilaç direnci dışında hastaya özel durumlar da vardır. Karaciğer, böbrek gibi organ yetmezliği durumları, ilaç etkileşimleri vs. Yani uzun vadede ciddi riskler almamak için antibiyotik tedavisinin mutlaka doktor kontrolünde yapılması gerekir. "Uzun vadede ciddi riskler almamak için antibiyotik tedavisinin mutlaka doktor kontrolünde yapılması gerekir." KBB 60 kış 2013 kış 2013 61 Basit soğuk algınlığı akut sinüzite dönüşmesin Nedenleri kadar tedavi yaklaşımları da çeşitlilik gösteren sinüzit, oldukça yaygın bir hastalık. Basit soğuk algınlığı, gereken tedavi yapılmazsa akut sinüzite yol açıyor. Medıcana Çamlıca Hastanesi KBB Uzmanı Op. Dr. Rahmi Özcelep, özellikle alerji ile seyreden kronik sinüzit ve nazal poliplere karşı uyarıyor. S inüs ve sinüzit nedir? Sinüsler, kafamızda, gözümüzün etrafında ve dişlerimizin üst kısmında bulunan, etrafı kemikle çevrili boşluklardır. Sinüslerin vücuttaki asıl görevi kafanın ağırlığını azaltmak, sesin tınısını sağlamak ve çok şiddetli travmalarda beyni korumaktır. Sinüzit enfeksiyonu ise, burnun etrafına yerleşmiş sinüslerin içinde mukoza dediğiniz derinin üst solunum yolları enfeksiyonu (üsye), alerji vb. sebeplerle enfekte olmasıdır. ■ Farklı türleri var mı? Sinüzit, akut dediğimiz basit türleri olduğu gibi kronik zeminli, alerjik, hatta sinüslerin içinde olmaması gereken polip dediğimiz etlerin oluştuğu ve cerrahi gerektirecek duruma kadar giden bir yelpazedir. ■ Bulguları neler? Oldukça çeşitlidir. Hastalar dişe, göze vuran ağrılar, şiddetli baş ağrısından tutun da geçmeyen geniz akıntısına kadar çeşitli bulgularla başvururlar. Akut sinüzit genelde şiddetli burun tıkanıklığı, baş ağrısı ve sarı burun akıntısı ile seyreder. Ağırlıklı olarak gribal enfeksiyonlar sonrası gelişir ve tedavisi medikaldir. Antibiyotik, burun açıcılar ile sinüslerdeki drenajın temizlenmesi ile 7-10 günlük bir tedavi uygulanır. Bu türünü hemen herkes tecrübe etmiştir. Özellikle öğrenci ve çalışan kesimin ilaçlarını düzenli kullanmaması, istirahat etmemesi ile üsye uzar. Sinüslerin içinde biriken burun içi sıvısı mikropların üremesi için oldukça uygun bir ortamdır. Dışarıdan mikrop almaya bile gerek kalmayabilir. İnsan vücut florasında bulunan bakteriler de direnç de azaldığında orada çoğalıp enfeksiyon başlatabilir. lenir. Ancak iyi karar vermek ve her mukozayı temizlememek lazım. Bir de daha yeni, son 1-2 yıldır uygulanan balon sinüsoplasti yöntemi vardır. Aynı anjiyo uygulamalarına benzer bu yöntemle kanallar, içlerine yerleştirilen balonun şişirilmesi ve oluşturduğu basınç etkisi ile açılır. Eski yöntemlerdeki gibi doku çıkarılmasına gerek kalmaz ve uygulanması daha kısa sürer. Ancak sonuçlarını 5-10 yıllık uzun dönemde izlenmesi gerekir. Nüksetmemesi gibi sonuçları bakımından başarısı ancak böyle ölçülebilir. “İyileşme 10 gün sürer” Op. Dr. rahmi özcelep “Medikal tedavi denenmeli” ■ Kronik sinüzit nasıl gelişir? Burun tıkanıklığı, geniz akıntısı, sarı-yeşil, kokulu ifrazat ve zaman zaman görülen baş ağrıları ile seyreder. Teşhisi mutlaka sinüzit tomografisi ve endoskopik muayene ile konur. Sinüs kanallarında tıkanıklıklar, sinüs içi mukozasında kalınlaşmalar ya da alerjiye giden vakalarda nazal polip oluşumu da gözlenir. ■ Tedavi süreci nedir? Öncelikle mutlaka medikal tedavi denenmelidir. Kortizonlu spreyler de kullanılır. 3 haftalık bu sürenin sonunda görüntüleme yöntemleriyle kontrolü yapılır. Faydalı olmayan durumlarda operasyona yönlendirilir. Bizim de kullandığımız endoskopik sinüs cerrahisi (FESC) yöntemi iki şekilde uygulanır. İlkinde endoskopla girilip tıkalı kanallar açılır, içerideki bozulmuş ve tedavi edilemeyecek durumda olan mukozatemiz- ■ Operasyon sonrası… Dikkatli yapılması durumunda herhangi bir şişlik, morluk, kanama görülmez. 3-4 günde iş başı yapılabilir. Ancak gerçek iyileşme 10 gün sürer. Bu sürede de burun içinin havalanması amacıyla temiz tutulması çok önemlidir. ■ Nazal polip nedir? Burun içinde olmaması gereken etlerin oluşumudur. Alerjik nezle temellidir. Burun cerrahisinde hastaların da hekimlerin de en büyük derdidir. Cerrahisi ne kadar iyi yapılsa da hasta ne kadar özen gösterse de tekrarlayabilir. Bunun için cerrahi uygulamaya almadan önce mutlaka farklı tetkikler önerilir. ■ Nedir bu tetkikler? İyi bir araştırma ve alerji tedavisinin sıkı takip edilmesi gerekir. Yaygın bir alerjisi varsa immünoterapi, değilse çok iyi bir alerjik rinittedavisi uygulanır. Spreylere, antihistaminiklere, enfeksiyon oluşumu da varsa antibiyotikler eşlik eder. Çok büyümemiş polipler, ilaç tedavisine iyi yanıt verir. Aksi durumda cerrahi yöntemle temizlenmeli. "Kronik sinüzit, burun tıkanıklığı, geniz akıntısı, sarı-yeşil, kokulu ifrazat ve zaman zaman görülen baş ağrıları ile seyreder." GÖZ 62 kış 2013 kış 2013 Katarakt ameliyatı ile gözlüklere veda Genelde ilerleyen yaşla birlikte görülen katarakt hastalığı, tek operasyonla kesin olarak tedavi edilebiliyor. Medıcana Bahçelievler Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Özgür Yaşar ile katarakt, tedavisi ve lens teknolojisini konuştuk. K atarakt nedir? Göz lensinin saydamlığını yitirmesiyle karakterize ve hastanın genelde net görememe şikâyetiyle bizlere başvurduğu bir göz rahatsızlığıdır. Lens şeffaflığını yitirir ve sararır. Bulanık görmenin yanı sıra ışıklarda kamaşma, saçılma ve sarı görme gibi belirtileri de vardır. ■ Bu bir yaşlılık hastalığı mıdır? Büyük bir yüzdesi öyledir. Ancak yaşa bağlı olmayan çok farklı türleri de bulunur. Travmatik ve doğuştan olanların yanı sıra, çeşitli ilaç kullanımına, zehirlenmelere bağlı toksik kataraktlar sayılabilir. Bununla birlikte atopik dermatit, myastenia gravis vs. gibi bazı hastalıklarla birlikte görülen katarakt tipleri de bulunur. Kataraktı meslek de etkiliyor ■ Ne kadar sürede oluşur? Kataraktın olgunlaşma süresi kişiden kişiye değişir. Ama biz genelde rahatsızlığın başlangıcında gördüğümüz hastaları 3 ile 6 ay arasında kontrole çağırırız. Bu süreçte hastanın yaşam kalitesi ve aktif iş hayatı etkilidir.Şikayetlerin ortaya çıkış süresi kişilere ve meslek gruplarına göre değişkenlik gösterir. Görme kalitesinin vazgeçilmez olduğu meslek gruplarında örneğin, pilot, ressam, şoförlerde şikayetler daha erken oluşuyor. Dolayısıyla müdahale de erken dönemde başlıyor. ■ Tedavisi nedir? Kesin tedavisi ultrasonik ses dalgaları kullanılarak kataraktlı merceğin temizlenmesi ve yeni bir mercekle değiştirilmesidir. Eskiden yapılan dikişli ameliyatların yerini artık, fako metodu dediğimiz bu güncel uygulama aldı. Herhangi bir şişlik ya da ağrıya neden olmayan bu işlem çok da kısa sürüyor. İlaçlarını verdiğimiz ve gözünü bir bandajla kapadığımız hasta hemen o gün tabucu oluyor. Görüşü de ertesi güne bile kalmadan düzeliyor. Ertesi gün yapılan kontrolün ardından bir sorun gözlenmezse birkaç gün sonra da ihtiyacı varsa diğer gözüne aynı operasyonu uyguluyoruz. Hastanın ilk hafta biraz dikkat etmesi ve gözüne suyla temastan kaçınması, Op. Dr. özgür yaşar gözüne dokunmaması ve tozlu ortamlarda bulunmaması gerekiyor. Yaklaşık bir ay kadar da koruyucu damla kullanılır. Tek operasyonla kesin çözüm ■ Katarakt nükseder mi? Hastalığın tekrar edeceği yanlış bilgisi halk arasında yaygındır. Halbuki bir kerede kesin çözüm sağlanır ve nüksetmez. ■ Gelişen teknoloji hastalara başka ne tür kolaylıklar sağlıyor? Evet, göz içi mercek teknolojisi ilerledi. Buna bağlı olarak, hem uzak hem yakın görüşü iyileştiren lensler üretildi. Katarakt ameliyatı sırasında hastamız tercih ederse bu mercekleri kullanarak hem yakın hem uzak gözlüğünden kurtulabiliyor. Multifokal merceklerin haricinde standart merceklerin seçiminde bile hastanın göz numaraları müsaitse uzak görme bozukluğunu gidermeye, yakını da mümkün olabildiğince düşürmeye çalışıyoruz. Eskiden yapılan dikişli ameliyatların yerini artık, fako metodu dediğimiz bu güncel uygulama aldı. 63 PSİKİYATRİ 64 KIŞ 2013 KIŞ 2013 Yoksa depresyonda mıyım? Antidepresan ilaçların seçimi, tedavi sürecinin yönetimi, süresinin belirlenmesi, tedavinin sonlandırılması hastaya özel yapılmalıdır. Kendinizi çökmüş, isteksiz, keyifsiz, mutsuz, karamsar ve enerjisiz mi hissediyorsunuz? Sık sık gözleriniz doluyor ve hayatı yaşamaya değer bulmuyorsanız ‘depresyon’da olabilirsiniz. Depresyonun en kısıtlayıcı hastalıklardan biri olduğunu hatırlatan Medıcana Samsun Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Ayşe Gül Aydın uyarıyor: “Mutlaka tanı konulup tedavi edilmesi gerekir.” süzlük, yerinde duramama, el ovuşturma gibi psikomotor aktivitelerde artış ya da tam tersi, hareketlerde, düşünce hızında ve konuşmada yavaşlamaya neden olabilir. Unutkanlık ve kararsızlığa dikkat O Kendi kendine tanı olmaz "Hastanın durumuna göre düzenli takiplerinin psikiyatr tarafından belirlenen aralıklarla sürdürülmesi gerekir." 65 Gerek görsel, gerekse yazılı medyada depresyon sıkça işlenmeye başlandığından beri hastalar psikiyatriye gelmeden kendilerine tanı koyuyor. Hatta çevrelerinden önerilen ilaçları başlayıp ancak yan etki gördüklerinde ya da etki görmediklerinde psikiyatriye başvuruyorlar. Bu yaklaşım tedavinin gecikmesine sebep olmanın yanında, yanlış ilaç kullanımından doğabilecek yan etkilere maruz kalmayı arttırmaktadır. UZM. Dr. Ayşe Gül Aydın epresyon, toplumda sık görülmesi (hayat boyu yaygınlık yüzde 1719), uzun sürmesi, yüksek oranda kronikleşme (yüzde 10) ve tekrar etme özelliklerinin olması, hem fiziksel hem de psikososyal işlev kaybına sebep olması, intihar (öz kıyım) riskini arttırması (yüzde 15) gibi nedenlerden dolayı mutlaka tanı konulup tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. WHO (Dünya Sağlık Örgütü) depresyonu en kısıtlayıcı hastalıklardan biri olarak nitelendirmektedir. ■ Belirtileri neler? Hastalar kendilerini çökkün, üzgün, mutsuz, çaresiz, umutsuz, boşlukta, ezilmiş, yenilmiş olarak tarif ederler. Buradaki üzüntü ve çökkünlük, hüzün ve yastan farklıdır. “İçimden sürekli ağlamak geliyor, dünya yıkılmış ben altında kalmışım” sık söylenen cümlelerdir. Depresif duygudurumu olarak nitelendirilen bu duygular, ara ara herkesin hissedebileceği şeyler gibi görünse de depresyonda, gün boyu sürmesi ve en az iki hafta boyunca değişmemesi bakımından ciddidir. Bu hastalar daha önce yapmaktan hoşlandıkları her şeyden uzaklaştıklarını, hiçbir şeyin kendilerine keyif vermediğini anlatırlar. Mesleki ilgiler, hobiler, cinsel istek ve davranışlar azalır. Depresyon kişide ya huzursuzluk, tahammül- Hastaların bir kısmı az önce bahsi geçen belirtilerin haricinde sadece unutkanlık ve dikkat dağınıklığı ile başvurabilirler. Konsantre olamama, düşüncelerini tam olarak toparlayamama, konuşurken kelime bulamama, karar vermede güçlük, verilen karardan emin olamama gibi belirtiler, özellikle işyerinde bu kişilere zorluk yaratmaktadır. Hastalarda kendini küçümseme, suçluluk hatta günahkarlık düşünceleri olabilir. Bazı vakalarda sevdiklerinin ve kendinin başına gelen ve gelecek olan her türlü kötü olaydan kendini sorumlu tutma, “Benim yüzümden oluyor, herkesi mutsuz ediyorum, yük oluyorum, ben yok olursam herkes rahat eder” gibi ifadeler görülebilir. Bu düşünceleri takiben “Ölsem de kurtulsam” ve intihar planları gelebilir. ■ Ruhsal yakınmaların yanında fiziksel belirtiler de olur mu? Fiziksel yakınmalar, örneğin vücutta yaygın ağrı, halsizlik, çabuk yorulma, enerjisizlik, uyku hali ya da uykusuzluk, iştah artışı ya da iştahsızlık, mide rahatsızlıkları, dışkılama problemleri, el ve ayaklarda uyuşma, karıncalanma, baş-boyun ağrıları görülebilir. Bu hastalar psikiyatriye başvurmadan önce dahiliye, fizik tedavi, nöroloji gibi branşlara yönelirler. Bu belirtilerin depresyondan kaynaklanabileceği akla gelmez. Fakat psikiyatrik tedavi haricinde kullanılacak diğer ilaçlar bu belirtiler için geçici çözümdür. ■ Tedavide izlenecek yol ne olmalı? Antidepresan ilaçların seçimi, tedavi sürecinin yönetimi, süresinin belirlenmesi, tedavinin sonlandırılması hastaya özel yapılmalıdır. Bu nedenle aynı belirtileri gösteren iki hastaya aynı ilaç iyi gelmeyebilir ya da yan etkileri açısından farklılık gösterebilir. Depresyonun şiddeti, niteliği, ailevi yatkınlık, ek fiziksel hastalığının olup olmaması, başka hastalıklar için sürekli kullandığı ilaçlarla etkileşim, sosyal durumu, çalışma şartları (dikkat gerektiren işler, gece vardiyası vs) ilaç seçiminde göz önünde bulundurulması gereken özelliklerin sadece birkaçıdır. Hastanın durumuna göre düzenli takiplerinin psikiyatr tarafından belirlenen aralıklarla sürdürülmesi gerekir. Hastadan hastaya değişmekle birlikte, ilaç tedavisine ek olarak hastaya uygun psikoterapi seanslarının eklenmesi gündeme gelebilir. Yani tedavinin gidişini hastaya göre psikiyatr belirlemelidir. ANKET 66 KIŞ 2013 MEDICANA Sağlık Grubu MEDICANA HASTALIKTA SAĞLIKTA DERGİSİ İletişim Bilgileri ABONE FORMU VE OKUR ANKETİ MEDICANA Hospitals Avcılar Aşağıdaki bilgileri doldurun, ‘Hastalıkta Sağlıkta’ Dergisine ÜCRETSİZ abone olun. Dergimiz hiçbir ücret ödemeden adresinize ulaştırılsın. www.medicana.com.tr Tel: 0212 695 48 30 Fax: 0212 695 48 30 Adres: Marmara Cad.Şamlı Sokak No: 32 34310 Avcılar / İstanbul MEDICANA Hospitals Bahçelİevler Tel: 0212 449 14 49 Fax: 0212 555 80 09 Adres: Eski Londra Asfaltı No: 2 34180 Bahçelievler / İstanbul n ADI SOYADI: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . n DOĞUM TARİHİ: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . n DOĞUM YERİ: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . n MESLEĞİ: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . n DERGİ TESLİM ADRESİ: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . n SEMT: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . n POSTA KODU: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . n ŞEHİR: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . n TEL: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . n GSM: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . n E MAİL: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . n İŞ/EV ADRESİ: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . MEDICANA Hospitals Çamlıca Tel: 0216 522 60 00 Fax: 0216 335 86 36 Adres: Alemdağ Cad. No: 85 34764 Üsküdar / İstanbul MEDICANA Hospitals SAMSUN Tel : 0362 311 05 05 Fax : 0362 240 20 42 Adres: Yeni Mahalle Şehit Mesut 1.Caddesi No: 85 Canik /Samsun EN SIK HİZMET ALDIĞINIZ HASTANEMİZ MEDICANA DİŞ SAMSUN MEDICANA DİŞ ÇİFTEHAVUZLAR Tel: 0212 506 00 00 Fax: 0212 506 06 20 Adres: İzzettin Çalışlar Cad. Nurettin Paşa Sok. No: 2 / 34310 Bahçelievler / İstanbul MEDICANA INTERNATIONAL ANKARA MEDICANA DİŞ ÇİFTEHAVUZLAR ÇAMLICA BAHÇELİEVLER Tel: 0216 363 41 41 pbx Fax: 0216 363 42 07 Adres: Cemil Topuzlu Cad. No: 56 Caddebostan / Kadıköy / İstanbul MEDICANA INTERNATIONAL İSTANBUL MEDICANA KONYA Tel : 0 332 221 80 80 Fax : 0 332 221 65 56 Adres: Ferihpaşa Mah. Gürz Sokak No:1 Selçuklu/ KONYA AVCILAR BAHÇELİEVLER DİŞ MEDICANA Nörolojik Bilimler Merkezi NÖROLOJİK BİLİMLER VE OMURGA MERKEZİ Tel: 0212 449 14 49 Adres: Bağcılar Cad. No:1 Bahçelievler - İstanbul MEDICANA INTERNATIONAL İSTANBUL Tel: 0212 867 75 00 Fax: 0212 872 12 36 Adres: Beylikdüzü Cad. No: 3 Beylikdüzü / İstanbul KONYA MEDICANA INTERNATIONAL ANKARA Tel: 0 312 292 92 92 Fax: 0 312 285 69 62 Söğütözü Caddesi 2165 Sokak, No:6 Söğütözü Ankara (ATO yanı) İstanbul İçi Kod Çevirmeden 444 63 34 Alo MEDICANA Tüm hastaneleri için e-mail: info@MEDICANA.com.tr ✂ n HASTANEMİZİ İLK NEREDEN DUYDUNUZ: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ............................................................................................. n EN SIK HİZMET ALDIĞINIZ BÖLÜM VEYA BÖLÜMLER: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . n DERGİMİZDE GÖRMEK İSTEDİĞİNİZ KONULAR: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . n DERGİMİZDE EKSİK BULDUĞUNUZ VE EKLENMESİNİ ARZU ETTİĞİNİZ KONULAR: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .