şizofreni spektrumu kişilik bozuklukları schızophrenıa

advertisement
NPAKADEMİ. 2012; 1(1):38-44
Şizofreni spektrumu kişilik bozuklukları
_____________________________________________________________________________________________________
Derleme / Review
ŞİZOFRENİ SPEKTRUMU KİŞİLİK BOZUKLUKLARI
Nilay KAHRAMAN,1* K. Oğuz KARAMUSTAFALIOĞLU2
1
Uzm.Dr., Malkara Devlet Hastanesi, Malkara/Tekirdağ
Prof.Dr., Üsküdar Üniversitesi, İstanbul
* Dr. Nilay KAHRAMAN, Malkara Devlet Hastanesi, Malkara/Tekirdağ
E-mail: drnilaykahraman@gmail.com
2
ÖZET
Şizofreni ile ilgili yapılan genetik çalışmaların en önemli sonuçlarından biri, şizofrenik bozuklukların şizofreninin
tanı ölçütlerinin ötesinde, şizofreniye bir dereceye kadar benzeyen bozuklukların bir yelpazesini içerdiğiydi. Bu
nedenle şizofreniye yatkınlığı olan bireylerin belirlenmesi, şizofreni ile ilişkili bu bozuklukların sınırlarının çizilmesi
ve ş izofreninin etiyopatogenezinin açıklanmasında önemli bir araştırma konusu olmuştur. Bu araştırmaların
sonucunda, şizofreniye yatkınlığı olan bireylerin yer aldığı şizofreni ile ilişkili bozuklukları temsil etmesi amacıyla
“şizofreni spektrumu” terimi ortaya atıldı. Belirli kişilik bozuklukları bu yelpazenin psikotik olmayan kısmını
oluştururken, ş izofreni yelpazenin en ağır ve açıkça psikotik olan tarafını temsil etmekteydi. Aslında şizofreni
spektrumu teriminin önerilmesinden birkaç yıl önce, genetik yatkınlık zemininde, negatif belirti ve nöropsikolojik
bozuklukların olduğu; ancak psikoz olarak izlenmeyen, gizli ve hafif bir beyin işlev bozukluğu sendromu olan
“şizotaksi” tanımlanmıştı. Şizotaksiden yola çıkılarak şizofreni spektrumu kişilik bozukluklarının sınırları belirlenmeye başlandı. Bu gözden geçirmede şizofreniye bir şekilde yatkınlığı olan, fakat psikotik olmayan bireylerin yer
aldığı şizofreni spektrumu kişilik bozuklukları hakkında elde edilen bilgiler sunulmuştur.
Anahtar sözcükler: Şizofreni spektrumu, şizotaksi, kişilik bozukluğu
NPAKADEMİ. 2012; 1(1):38-44
SCHIZOPHRENIA SPECTRUM PERSONALITY DISORDERS
ABSTRACT
One of the most important consequences of the genetic studies of schizophrenia is that the schizophrenic
disorder cannot be restricted to the diagnostic criteria of schizophrenia but also consists of the spectrum of
disorders somewhat similar to schizophrenia itself. Defining the individuals susceptible to schizophrenia became
an important research topic in assessing the borders of the spectrum of disorders somewhat similar to
schizophrenia and in explaining the ethiopathogenesis of schizophrenia. As a result of these researches, the term
“schizophrenia spectrum” was suggested to represent schizophrenia related disorders, including individuals
susceptible to schizophrenia. While certain personality disorders were the non-psychotic part, schizophrenia
represented the most severe and psychotic part of the spectrum. In fact a few years before the term
“schizophrenia spectrum”, a condition called “schizotaxia” was described as an ambiguous and mild brain
dysfunction syndrome, which was not viewed as psychotic, but contained negative symptoms and neuropsychologic disorders on genetic liability basis. And with the term schizotaxia, delineation of schizophrenia
spectrum personality disorders has been initiated. The aim of this overview is to give information about
schizophrenia spectrum personality disorders including the non-psychotic individuals who are susceptible to
schizophrenia.
38
Kahraman ve Karamustafalıoğlu
NPAKADEMİ. 2012; 1(1):38-44
_____________________________________________________________________________________________________
Key words: schizophrenia spectrum, schizotaxia, personality disorder
NPAKADEMİ. 2012; 1(1):38-44
_____________________________________________________________________________________________________
ŞİZOFRENİ SPEKTRUMU KİŞİLİK BOZUKLUKLARI
Şizofreni, nüfusun yaklaşık %1’ini etkileyen,
genellikle 25 yaşından önce başlayıp yaşam
boyu süren, iki cinsiyeti ve tüm sosyal sınıfları
etkileyen bir bozukluktur. Klinik görünüm ve
etiyoloji açısından heterojen ve karmaşıktır.
Etiyolojisi, gelişimi, fizyopatolojisi ve tedavisi
halen tam olarak bilinmemektedir. Şizofreni
genetiği ile ilgili en temel soru, bozukluğun
ailesel olup olmadığıdır. 1967 yılındaki bir
gözden geçirme çalışmasında Zerbin-Rudin,
şizofreni hastalarının birinci derece akrabalarında yapılmış 17 büyük aile çalışmasını
incelemiştir. 1980 yılında en az dokuz büyük
çalışma daha bildirilmiştir. Tüm bu çalışmalar
anlamlı olarak şizofreni hastalarının yakın akrabalarında şizofreni riskinin, genel toplumdaki
riske göre oldukça yüksek olduğunu göster1,2-9
1980’li yılların başından itibaren yapılmiştir.
maya başlanan daha modern aile çalışmalarının sonuçları ise, yöntemleri açısından daha
tatmin edicidir. Bu çalışmalarda da bozukluğun
ailesel yığılımı kontrol grubunun birinci derece
akrabalarına göre oldukça yüksek gibi görünmektedir. Bu son yapılan çalışmaların tümünde
kontrollerin akrabalarında şizofreni görülme riski
ortalama olarak %0.5-%1 arasında iken, çalışmaların çoğunda şizofreni hastalarının akrabalarında bu risk %3-%7 arasında değişmektedir.
Fakat elimizdeki kanıtlar, ş izofreniye ailesel
yatkınlığın sadece dar olarak tanımlanan şizofreni riskini değil, aynı zamanda, belirli kişilik
bozuklukları ve olasılıkla bazı şizofreni dışındaki psikotik bozuklukların riskini de artırdığını
düşündürmektedir.
Şizofreninin sınırlarının çizilmesi, Bleuler’in
(1911), Kraepelin’in tanımladığı “dementia
praecox”a ilişkin bazı temel özelliklerin açık
olmayan şekilde başka bireylerde de gözlediği
dönemden beri tartışmalı bir konu olmuştur. İlk
kez ş izofreni kavramının iki önemli mimarı
Kraepelin ve E. Bleuler, hastaların yakın akrabalarının, hiçbir zaman psikotik olmamakla
birlikte, şizofreniyi klinik olarak andıran bazı
tuhaf veya sıra dışı kişiliklerinin olduğunu belirtmişlerdir. O zamandan beri, farklı araştırmacıların da benzer gözlemleri olmuştur. Bleuler,
şizofreni hastalarının sosyal olarak itici ve
bilişsel olarak garip özelliklerini taşıyan, fakat
açık psikotik belirtileri olmayan bu akrabalarını
sınıflandırmak için "şizoid" terimini kullanmıştır.
Fakat bu terimin kullanımı şizofreni hastalarının
akrabalarının ötesine geçince, şizofreni ile olan
10
özgül ilişkisini kaybetmiştir. Bunun üzerine
"borderline şizofreni" veya "psödonörotik şizofreni" gibi yeni terimler oluşturulmaya başlanmıştır. 1962 yılında Rado, şizofreni benzeri
özelliklerinin ve özellikle ortak genetik yapılarının olduğunu varsaydığı bireyleri tanımlamak
10
için "şizotipi" terimini ortaya atmıştır. Aynı yıl
içinde Meehl ise, şizotipinin şizofreninin varyantı olan bir kişilik yapısı olduğunu ileri sürmüştür.
Şizotipinin klinik görünümleri değişse de, şizofreni gelişmesine neden olan geni taşıyan herhangi bir bireyde “şizotaksi”nin mevcut olduğu11
nu belirtmiştir.
Şizofreni ile ilişkili kişilik bozuklukları olarak
adlandırılabilecek durumlarla ilgili ilk çalışmayı
yapan Kety ve arkadaşlarının, şizofreni ile
birlikte “bir ölçüde genetik olarak aktarılan” tüm
bozuklukları kapsayan “şizofreni spektrumu”
terimini ortaya atmasından sonra, bu spektrum
kapsamına hangi bozuklukların alınmasının
gerektiği önemli bir araştırma konusu haline
12
gelmiştir. Kety ve arkadaşları, ş izofreni tanısı
konan evlatlıklar ve onların biyolojik ve evlatlık
edinen anne-babaları ile yaptığı çalışmalar
sonucunda ş izofreni spektrumunun en azından
kısmen genetik geçişli olduğu sonucuna varmıştır.
DSM-III’ün ortaya çıkışı ile birlikte ilk kez
şizofreni spektrumu kişilik bozukluklarının
ölçütlerini belirleme girişiminde bulunulmuştur.
Şizoid kişilik bozukluğu kavramına alışıldıkça,
“psödonörotik şizofreni” ve “borderline şizofreni”
“borderline sendrom” adı altında toplanmaya
13
başlandı. Fakat borderline terimi genel olarak
dürtüsel, affektif özellikleri olan, stabil olmayan
ilişkiler kuran ve psikoz benzeri gerilemeye
uğrayan kişiler için kullanılıyordu. Bunun üzeri14
ne Spitzer ve arkadaşları, “borderline sendrom”u Kety ve arkadaşlarının evlatlık çalışmalarında tanımladığı şekliyle, “latent şizofreni”
kavramını temel alarak “şizotipal kişilik bozukluğu" ve dürtüsel, affektif instabilite gösteren,
bozulmuş kişilerarası ilişkileri olan sınır hasta39
NPAKADEMİ. 2012; 1(1):38-44
Şizofreni spektrumu kişilik bozuklukları
_____________________________________________________________________________________________________
ların özelliklerini taşıyan “stabil olmayan kişilik
bozukluğu” olarak ayıracak ölçütler geliştirdi.
Şizofreni spektrum bozuklukları terimi ile
ortaya çıkan görüşe göre, şizofreni ayrı bir
bozukluk değildir. Olasılıkla bozukluğun hafif,
eşik altı formlardan, ağır kliniğe uzanan geniş
bir yelpazede değiştiği söylenebilir. Şizofreni bu
aralığın en ağır kliniğe sahip noktasını temsil
etmektedir. Yapılan çeşitli aile çalışmaları sonucunda, ş izoaffektif bozukluk ve ş izotipal kişilik
bozukluğu çok kuvvetli kanıtlarla, paranoid ve
şizoid kişilik bozukluğu ise orta derecede
kuvvetli kanıtlarla bu spektruma katılmıştır.
Kendler ve arkadaşlarının 1991’de yayınlanan
bir çalışmasında, çekingen kişilik bozukluğunun
15
da bu spektruma eklenmesi önerilmiştir. Fakat
bunun öncesinde Kretschmer 1921 ve 1977
yıllarında aileler ile yaptığı çalışmalarda garip
davranış biçimi ve emosyonel tepki yetersizliği
olan bir kişilik biçimi şeklinde tanımladığı
“şizoidi” (şizoid mizaç) teriminden söz etmiştir.
Kretschmer’e göre, şizoidiye özellikle şizofreni
hastalarının akrabalarında daha sık rastlanmaktaydı ve şizoidiyi aşırı duyarlılık ve çekingen davranış olarak karakterize etmiş ve şizofreninin hafif tipi olarak tanımlamıştı. Sadece
şizoid kişilik bozukluğu değil, aynı zamanda
çekingen kişilik bozukluğu da Kretschmer’in
tanımladığı şizoidi terimi ile kavramsal benzer16
likler taşıyordu.
Şizofreni spektrumu kapsamına alınan
bozuklukların her biri, şizofreni ile ortak bazı
klinik özellikleri ve olasılıkla bazı etiyolojik öğeleri paylaşmaktadır. Şizofreni spektrumu kişilik
bozuklukları sosyal içe çekilme, azalmış affektif
dışavurum, bilişsel ve algısal çarpıklıklar ile
karakterizedir. Şizoid kişilik bozukluğu iki özelliğe dikkat çeker, paranoid kişilik bozukluğu
yaygın şüphecilik ile karakterizedir, şizotipal
kişilik bozukluğu ise özgül bilişsel ve algısal
17
çarpıklıkları vurgular.
Bu bozukluklar spektrum kapsamına keyfi
bir şekilde alınmamıştır, fakat yaygın olarak
kabul gören alınma (dahil edilme) ölçütleri de
bulunmamaktadır. Bozukluğun hem bazı özellikleri açısından şizofreniye benzemesi, hem de
şizofreni hastalarının ailelerinde yığılım göstermesi gereklidir. Ailesel yığılımın bulunması, ilgili
durumun şizofreni ile genetik ve genetik olmayan etkenler açısından benzerlik gösterdiğinin
kanıtı olacaktır. “Şizotaksi” terimi de bu düşüncenin sonucu olarak ortaya çıkmıştır.
ŞİZOTAKSİ KAVRAMI
18
Tsuang ve arkadaşları, son dönemde spektrum kavramını daha da genişleterek, şizotaksi
adı verilen yeni bir sendrom için araştırma
ölçütleri geliştirmişlerdir. Aslında şizotaksi terimi
ilk defa 1962’de Paul Meehl tarafından şizofreniye genetik yatkınlığı tanımlamak için kullanılmıştı. Buna göre şizotaksi, genetik yatkınlık
temeli üzerinde, negatif belirti ve nöropsikolojik
bozuklukların olduğu, ancak psikoz olarak
değerlendirilmeyen gizli ve hafif bir beyin işlev
bozukluğu (disfonksiyonu) sendromu olarak
19-22
Meehl’e göre, şizotaksik
tanımlanabilir.
bireylerde çevresel etkenlerin etkisiyle ya şizotipi, ya da şizofreni gelişecektir. Sonunda şizotipi, şizotipal kişilik bozukluğu adı altında tanısal
terminolojiye girerken, şizotaksi klinik olarak
anlamlı bir sendrom olarak kabul edilmemiştir.
Fakat son zamanlarda yapılan çalışmalar, şizotaksinin nozolojik geçerliliği için ileri araştırmayı
hak eden psikiyatrik ve nörobiyolojik özellikler
20
Meehl, şizotaksinin tek
taşıdığını gösterdi.
klinik fenotipinin şizotipi olduğunu ileri sürmüşse
de, şizotipi olarak eksprese edilmediğinde şizotaksinin nöropsikolojik defisitler ve negatif belirtiler ile kendini gösterdiği ortaya çıkmıştır. Çoğu
40
psikiyatrik durumun klinik tanımlaması, belirli
bulgu ve belirti kümesi olan hastaların kendilerinin bildirmesi ile oluşturulur. Fakat şizotakside klinik tanım ş izofreniye genetik olarak
yatkın olan kişilerle (şizofreni hastalarının akrabaları ile) yapılan çalışmalardan elde edilen
20
sonuçlarla oluşturulmuştur.
Bu çalışmalara göre şizotaksik bireylerde
pozitif belirtilerden çok, negatif belirtilerin ön
18,23,24
Roscomplanda görüldüğü bildirilmiştir.
mon Aile Çalışması’nda, tuhaf konuşma, sosyal
işlev bozukluğu ve negatif belirtiler şizofreni
hastalarının akrabalarını kontrollerden kuvvetli
şekilde ayırmıştır. Buna karşılık pozitif belirtiler,
şüpheci davranış ve çekingen belirtiler iki
grubun ayırt edilmesinde daha az etkili olmuş24
tur. Şizofreni hastalarının akrabalarında negatif belirtilerin şizotipal kişilik bozukluğu ş eklinde
görüldüğünün fark edilmesinden sonra, bu
akrabalara şizoid kişilik bozukluğu tanısının da
kontrollere göre daha yüksek oranda konması
gerektiği iddia edilmeye başlandı. Fakat bu
konuda elimizdeki veriler çelişkilidir. Bazı çalış16,25-27
şizofreni hastalarının akrabalarında
malar
Kahraman ve Karamustafalıoğlu
NPAKADEMİ. 2012; 1(1):38-44
_____________________________________________________________________________________________________
şizoid kişilik bozukluğu açısından bir farklılık
bulmazken, iki aile çalışması bu oranı şizofreni
hastalarının akrabalarında yüksek bulmuş28,29
Yapılan tüm çalışmalar arasında sistetur.
matik farklılıklar bulunmadığından, şizotaksinin
negatif belirtilerinin niçin şizoid değil de, şizotipal özellikler şeklinde ortaya çıktığı, araştırılması gereken bir konudur.
Şizotaksik bireylerde negatif belirtiler dışında silik nörolojik bulguların da yer aldığı motor
yetenekler, algılama, bellek, dikkat, yürütücü
işlevler gibi alanlarda nöropsikolojik performansın kontrol grubuna göre daha düşük oldu30-33
ve bunlarla bağlantılı veya bunların bir
ğu
sonucu olarak da psikososyal işlevselliğin olumsuz yönde etkilendiği saptanmıştır.
Şizofreni Spektrumu Kişilik Bozukluklarında
Genetik ve Aile Çalışmaları
Şizofreni spektrumu kişilik bozukluklarının birincil geçerliliği genetik alanındaki çalışmalardan
gelir. Şizofreni ile ilişkili kişilik bozukluklarıyla
ilgili ilk çalışma, Kety ve arkadaşları tarafından
yürütülen Danimarka Evlat Edinme Çalışma25
sı’dır. Bu çalışmada yazarların kendilerinin
tanımladığı ölçütler kullanılarak, şizofreni
hastası olan evlatlıkların biyolojik akrabalarında,
kontrol evlatlıklar grubuna göre, istatistiksel
olarak anlamlı düzeyde fazla “borderline şizofreni” olgusu saptanmıştır. Aslında 1983’ten beri
11 aile çalışması, şizofreni ve eşleştirilmiş
normal kontrol grubundaki kişilerin akrabalarında, DSM-III ve DSM-III-R ölçütleri kullanılarak, şizotipal ve paranoid kişilik bozukluğu
olarak tanımlanan şizofreni spektrum bozukluk1,4,5,7,8,16,29,34-37
larının görülme riskini incelemiştir.
3,38
Hem Danimarka Evlat Edinme Çalışmaları,
1,4,39-41
şizotipal kişilik
hem de aile çalışmaları,
özelliklerinin ailelerde birikim gösterdiğini ve
şizotipal kişilik bozukluğunun ş izofreni hastalarının akrabalarında, başka psikiyatrik bozukluğu olan hastaların akrabalarına göre daha
yüksek bulunduğunu öne sürmüştür. Şizofreni
hastalarının biyolojik akrabalarında bu bozukluğun oranının hastaları evlat edinenler ve
kontrol grubunun akrabalarına göre daha
yüksek bulunması, bu ailesel ilişkinin genetik
3,42
İkiz çalışkaynaklı olduğunu göstermektedir.
maları da şizotipal kişilik bozukluğu ile kronik
şizofreni arasındaki genetik ilişkiyi ve şizotipal
kişilik bozukluğu özelliklerinin kalıtımsal olduğu42,43
nu desteklemektedir.
Birçok aile çalışmasında paranoid kişilik
bozukluğu şizofreni hastalarının akrabalarında
kontrol grubuna göre yüksek saptanmış-
1,4,5,29,44,45
Buna karşılık paranoid kişilik
tır.
bozukluğunu şizofreni hastalarının akrabalarında anlamlı olarak farklı bulmayan çalışmalar
35,46
Paranoid kişilik bozukluğu aslında
da vardır.
şizotipal kişilik bozukluğu ile oldukça örtüşmektedir. Paranoid kişilik bozukluğu olan bireylerin
akrabaları diğer kişilik bozuklukları olanların
akrabalarıyla karşılaştırıldığında daha yüksek
oranda şizotipal kişilik bozukluğunun olduğu
39
4
ileri sürülmüştür. Frangos ve arkadaşları ile
5
Gershon ve arkadaşları şizoid kişilik bozukluğunu şizotipal ve paranoid kişilik bozuklukları ile
kombine ederek yaptıkları çalışmada, ş izofreni
hastalarının akrabalarında bu bozuklukların
bulunma riskinin daha yüksek olduğunu
1
bulmuştur. Baron ve arkadaşları ise, şizoid
kişilik bozukluğunun sıklığını ş izofreni hastalarının akrabalarında (%1.6) kontrol grubuna (%0)
göre anlamlı olmayan bir düzeyde farklı
bulmuştur. Kendler ve arkadaşlarının yaptığı
29
Roscommon Aile Çalışması’nda ise, şizoid
kişilik bozukluğunun düşük, fakat ş izofreni
hastalarının akrabalarında kontrol grubuna göre
anlamlı düzeyde daha yüksek olduğu saptanmıştır. Aynı çalışmada şizotipal kişilik bozukluğu açısından iki grup arasındaki farklılık
yüksek düzeyde anlamlılık gösterirken, paranoid ve çekingen kişilik bozukluğu için ise,
şizoid kişilik bozukluğunda olduğu gibi düşük
düzeyde anlamlılık saptanmıştır. Danimarka
25
Evlatlık Çalışması’nda, şizoid kişilik bozukluğu
şizofreni hastalarının biyolojik akrabalarında
fazla saptanmamıştır. Benzer sonuçlar Maier ve
16
47
Nicolson ve arkadaşları
ile
arkadaşları,
37
Coryell ve Zimmerman tarafından yapılan üç
aile çalışmasında ve Torgersen ve arkadaşları
27
tarafından yapılan bir ikiz çalışmasında da
bildirilmiştir. Sonuç olarak şizotipal kişilik bozukluğu şizofreni spektrumu kişilik bozuklukları
kapsamına çok kuvvetli, paranoid ve şizoid
kişilik bozuklukları ise orta derecede kuvvetli
kanıtlarla alınmıştır.
1991’de çekingen kişilik bozukluğunun da
şizofreni spektrumu kişilik bozukluklarına katılabileceği fikri ortaya atılınca, bu konuda araştırmalar başlamıştır. Kendler ve arkadaşları
29
1993 yılında yayınladıkları bir çalışmada,
çekingen kişilik bozukluğunun şizofreni hastalarının birinci derece akrabalarındaki oranı kontrol
grubu ile karşılaştırılmış ve çekingen kişilik
bozukluğu şizofreni hastalarının birinci derece
akrabalarında anlamlı düzeyde daha yüksek
bulmuştur. Benzer sonuçlar başka çalışmalarla
40,52
bu anlamlı
da desteklenmiş olmakla birlikte,
yüksekliği saptayamayan çalışmalar da var4,16,34,37
Sonuç olarak, çekingen kişilik bozukdır.
41
NPAKADEMİ. 2012; 1(1):38-44
Şizofreni spektrumu kişilik bozuklukları
_____________________________________________________________________________________________________
luğunun şizofreni spektrumu kişilik bozukluklarına katılıp katılmayacağının belirlenmesi için
daha çok çalışmaya gereksinme vardır.
Son yıllarda Karakter ve Mizaç Ölçeği (TCI)
kullanılarak yapılan aile çalışmalarında zarardan kaçınmanın şizofreninin genetik yüklülüğü
ile doğru orantılı olarak arttığı, dolayısıyla
şizofreninin potansiyel endofenotipi olabileceği
48-51
öne sürülmektedir.
DSM-III-R Ölçütleri Açısından Şizofreni
Spektrumu Kişilik Bozukluklarının Değerlendirilmesi
Maier ve arkadaşlarının 1994 yılında yaptığı
9
çalışmada şizotipal kişilik bozukluğunun ölçütleri şizofreni hastalarının akrabaları ile kontrol
grubu arasında karşılaştırılmış, dokuz maddenin dördü şizofreni hastalarının akrabalarında
kontrol grubuna göre anlamlı derecede daha
fazla eşik veya doğru saptanmıştı. Bu maddeler
5. (“garip, ekzantrik davranış ya da görünüm)
(p<0.05), 6. (birinci derece akrabalarının dışında hiçbir yakın arkadaş veya sırdaşının
olmaması) (p<0.001), 7. (garip konuşma)
(p<0.001) ve 8. (uygunsuz veya kısıtlı affekt)
(p<0.0056) maddelerdi.
Fogelson ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada ise, iki grup arasında çekingen kişilik bozukluğu ölçütleri karşılaştırıldığında, özellikle 4. ve
7. ölçüt olan “insanlarla yoğun ilişki gerektiren
sosyal ve mesleki aktivitelerden kaçınma” ile
“sıradan ama kendi rutini dışındaki işleri yaparken olabilecek zorlukları, fizik tehlikeleri ve
riskleri büyütme” maddelerinin (sırasıyla odds
oranları 4.6 ve 4.5) şizofreni hastalarının yakınlarında kontrol grubu ile karşılaştırıldığında, iki
grubu en fazla ayırt ettirici özelliğe sahip olduğu
52
belirlenmiştir.
Hem çekingen, hem de şizotipal kişilik
bozukluklarının şizofreni hastalarının birinci
derece akrabalarını kontrol grubundan ayırt
ettiren bu ölçütleri aslında şizofreni hastalarının
aile üyelerinin davranış biçimlerini ortaya
koymaktadır. Genel olarak bakıldığında, bu
ayırt edici ölçütler negatif belirti kümesini oluşturmaktadır. Bu sonuç da klasik literatürü
53
belirttiği gibi, “affektif
özetleyen Kendler’ın
düzleşme” ve “garip davranış”ın şizofreni hastalarının akrabalarındaki farklı davranış özellikleri
arasında en göze çarpan bulgular olduğu ifadesi ile örtüşmektedir. Danimarka Evlat Edinme
Çalışması’nın yeniden analiz edildiği bir litera38
türde de şizotipal kişilik bozukluğunun negatif
belirtileri vurgulanmış ve özellikle affektif düzleşme, sosyal geri çekilme ve sosyal anksiyete
belirtileri üzerinde durulmuştur. Bütün bunlar da
daha önce söz edilen şizotaksik bireylerde
pozitif belirtilerden çok, negatif belirtilerin daha
sık görülmesi sonucu ile örtüşmektedir.
SONUÇ
Şizofreninin etiyopatogenezini açıklama açısından etkilenmiş fenotipin doğru tanımlanması
çok önemlidir. Bu nedenle şizofreninin genetiğini belirlemede en büyük ilgi alanlarından biri
hangi psikiyatrik sendromların şizofreniye
yatkınlığı yansıttığının belirlenmesi olmuştur.
Şizofreni spektrumu kişilik bozuklukları ise, bu
genetik yatkınlığı taşıyan kişilik bozukluklarının
oluşturduğu bir grubu temsil etmektedir. Şizofreni hastalarının birinci derece akrabalarının
şizofreni hastaları ile ortak genetik yapıyı
paylaştıkları düşünüldüğünde, bu kişilerle yapılacak çalışmalar ve sonucunda şizofreni spektrum bozukluklarının sınırlarının belirlenmesi
önemlidir.
KAYNAKLAR
1. Baron M, Gruen R, Rainer JD, Kane J Asnis L,
Lord A (1985) A family study of schizophrenia
and normal control probands: Implications for
the spectrum concept of schizophrenia. Am J
Psychiatry. 142:447-455
3. Kendler KS, Gruenberg AM, Tsuang MT (1985)
Psychiatric illness in first degree relatives of
schizophrenic and surgical control patients: A
family study using DSM-III criteria. Arch Gen
Psychiatry. 42:770-779.
2. Tsuang MT, Winokur G, Crowe RR (1980) Morbid risks of schizophrenia and affective disorders among first-degree relatives of patients
with schizophrenia, mania, depression, and surgical conditions. Br J Psychiatry. 137:497-504.
4. Frangos E, Athanassenas G, Tsitourides S,
Katsanou N, Alexandrakou P (1985) Prevalence of DSM-III schizophrenia among the first
degree relatives of schizophrenic probands.
Acta Psychiatr Scand. 72:382-386.
42
Kahraman ve Karamustafalıoğlu
NPAKADEMİ. 2012; 1(1):38-44
_____________________________________________________________________________________________________
5. Gershon ES, DeLisi LE, Hamovit J, Nurnberger
JI, Maxwell MD, Schreiber J, et al. (1988) A
controlled family study of chronic psychoses.
Arch Gen Psychiatry. 45:328-336.
6. Taylor MA, Berenbaum SA, Jampala VC,
Cloninger CR (1993) Are schizophrenia and
affective disorder related? Preliminary data
from a family study. Am J Psychiatry.
150(2):278-285.
7. Parnas J, Cannon TD, Jacobsen B, Schulsinger
H, Schulsinger F, Mednick SA (1993) Lifetime
DSM-III-R diagnostic outcomes in the offspring
of schizophrenic mothers. Results from the
Copenhagen High-Risk Study. Arch Gen
Psychiatry. 50(9):707-714.
8. Erlenmeyer-Kimling L, Squires-Wheeler E,
Adamo UH, Bassett AS, Cornblatt BA, Kestenbaum CJ, et al. (1995) The New York High-Risk
Project. Psychoses and cluster A personality
disorders in offspring of schizophrenic parents
at 23 years of follow-up. Arch Gen Psychiatry. 52(10):857-865.
9. Maier W, Lichtermann D, Minges J, Hallmayer
J, Heun R, Benkert O, et al. (1993) Continuity
and discontinuity of affective disorders and
schizophrenia. Results of a controlled family
study. Arch Gen Psychiatry. 50(11):871-883.
10. Siever LJ, Gunderson JG (1983) The search for
a schizotypal personality: historical origins and
current status. Compr Psychiatry. 24:199-212.
11. Meehl PE (1962) Schizotaxia, schizotypy,
schizophrenia. Am Psychol. 17:827-838.
12. Kety SS, Rosenthal D, Wender PH, Schulsinger
F (1968) The types and prevalence of mental
illness in the biological and adoptive families of
adopted schizophrenics. J Psychiatr Res.
6(Suppl.1):345-362.
13. Grinker RR, Werbie B, Drye RC (1968) The
Borderline Syndrome. New York, Basic Books.
14. Spitzer RL, Endicott J, Gibbon M (1979)
Crossing the border into borderline personality
and borderline schizophrenia: the development
of criteria. Arch Gen Psychiatry. 36:17-24.
15. Kendler KS, Ochs AL, Gorman AM (1991) The
structure of schizotypy: a pilot multitrait twin
study. Psychiatry Res. 36:19-36.
16. Maier W, Lichtermann D, Minges J, Heun R
(1994) Personality disorders among the relatives of schizophrenia patients. Schizophr Bull.
20(3):481-493.
17. Siever LJ (1992) Schizophrenia spectrum personality disorders. A Tasman, MB Riba (Eds.),
Review of Psychiatry, vol. 11, Washington, DC,
American Psychiatric Press, p.26-30.
18. Tsuang MT, Stone WS, Tarbox SI, Faraone SV
(2002) An integration of schizophrenia with
schizotypy: identification of schizotaxia and
implications for research on treatment and
prevention. Schizophr Res. 54(1-2):169-175.
19. Seidman LJ, Faraone SV, Goldstein JM, Goodman JM, Kremen WS, Toomey R, et al. (1999)
Thalamic and amygdala-hippocampal volume
reductions in first-degree relatives of patients
with schizophrenia: an MRI-based morphometric analysis. Biol Psychiatry. 46(7):941-954.
20. Faraone SV, Green AI, Seidman LJ, Tsuang
MT (2001) Schizotaxia: clinical implications and
new directions for research. Schizophr Bull.
27(1):1-18.
21. Tsuang MT, Gilbertson MW, Faraone SV
(1999) Genetic transmission of negative and
positive symptoms in the biological relatives of
schizophrenics. A Marneros, MT Tsuang, N
Andreasen (Eds.), Positive versus Negative
Schizophrenia. New York, Springer-Verlag,
p.265-291.
22. O’Flynn K, Gruzelier J, Bergman A, Siever LJ
(2003) The schizophrenia spectrum personality
disorders. SR Hirsch, D Weinberger (Eds.),
Schizophrenia, second ed., Blackwell Pub.
23. Tsuang MT, Gilbertson MW, Faraone SV
(1991) Genetic transmission of negative and
positive symptoms in the biological relatives of
schizophrenics. A Marneros, NC Andreasen,
MT Tsuang (Eds.), Negative versus Positive
Schizophrenia. New York, Springer-Verlag,
p.265-291.
24. Kendler KS, McGuire M, Gruenberg AM, Walsh
D (1995) Schizotypal symptoms and signs in
the Roscommon family study. Arch Gen
Psychiatry. 52:296-303.
25. Kety SS, Wender PH, Jacobsen B, Ingraham
LJ, Jansson L, Faber B, et al. (1994) Mental
illness in the biological and adoptive relatives of
schizophrenic adoptees: Replication of the
Copenhagen study in the rest of Denmark. Arch
Gen Psychiatry. 51:442-455.
26. Maier W, Minges J, Lichtermann D, Heun R,
Franke P (1994) Personality variations in
healthy relatives of schizophrenics. Schizophr
Res 12:81-88.
27. Torgersen S, Onstad S, Skre I, Edvardsen J,
Kringlen E (1993) ’True’ schizotypal personality
disorder: A study of co-twins and relatives of
schizophrenic probands. Am J Psychiatry.
150(11):1661-1667.
28. Dorfman A, Shields G, DeLisi LE (1993) DSMIII-R personality disorders in parents of schizophrenic patients. Am J Med Genet. 48(1):60-62.
29. Kendler KS, McGuire M, Gruenberg AM,
O'Hare A, Spellman M, Walsh D (1993) The
Roscommon Family Study. III. Schizophreniarelated personality disorders in relatives. Arch
Gen Psychiatry. 50(10):781-788.
43
NPAKADEMİ. 2012; 1(1):38-44
Şizofreni spektrumu kişilik bozuklukları
_____________________________________________________________________________________________________
30. Bove EA (2008) Cognitive performance and
basic symptoms in first-degree relatives of
schizophrenic patients. Compr Psychiatry.
49(4):321-329.
31. Chen WJ, Liu SK, Chang CJ, Lien YJ, Chang
YH, Hwu HG (1998) Sustained attention deficit
and schizotypal personality features in nonpsychotic relatives of schizophrenic patients.
Am J Psychiatry. 155(9):1214-1220.
32. Jundong J, Kuja-Halkola R, Hultman C,
Långström N, D'Onofrio BM, Lichtenstein P
(2012) Poor school performance in offspring of
patients with schizophrenia: what are the
mechanisms? Psychol Med. 42(1):111-123.
33. Martín-Reyes M, Mendoza Quiñones R, Díaz
de Villalvilla T, Valdés Sosa M (2010) Perceptual/attentional anomalies in schizophrenia: a
family study. Psychiatry Res. 176(2-3):137-142.
34. Tienari P, Wynne LC, Läksy K, Moring J,
Nieminen P, Sorri A, et al. (2003) Genetic
boundaries of the schizophrenia spectrum:
evidence from the Finnish Adoptive Family
Study of Schizophrenia. Am J Psychiatry.
160:1587-1594.
35. Lowing PA, Mirsky AF, Pereira R (1983) The
inheritance of schizophrenia spectrum disorders: A reanalysis of the Danish Adoptee Study
data. Am J Psychiatry. 140:1167-1171.
36. Kendler KS, Gruenberg AM, Kinney DK (1994)
Independent diagnoses of adoptees and relatives as defined by DSM-III in the provincial and
national samples of the Danish Adoption Study
of Schizophrenia. Arch Gen Psychiatry.
51(6):456-468.
37. Coryell WH, Zimmerman M (1989) Personality
disorder in the families of depressed, schizophrenic and never-ill probands. Am J Psychiatry. 146(4):496-502.
38. Gunderson JG, Siever LJ, Spaulding E (1983)
The search for a schizotype: Crossing the
border again. Arch Gen Psychiatry. 40:15-22.
39. Siever LJ, Silverman JM, Horvath TB (1990)
Increased morbid risk for schizophrenia-related
disorders in relatives odd schizotypal personality disordered patients. Arch Gen Psychiatry.
47:634-640.
40. Asarnow RF, Nuechterlein KH, Fogelson D,
Subotnik KL, Payne DA, Russell AT, et al.
(2001) Schizophrenia and schizophrenia-spectrum personality disorders in the first-degree
relatives of children with schizophrenia The
UCLA Family Study. Arch Gen Psychiatry.
58:581-588.
41. Torgersen S (1984) Genetic and nosological
aspects of schizotypal and borderline person-
44
ality disorders: A twin study. Arch Gen Psychiatry. 41:546-554.
42. Torgersen S (1985) Relationship of schizotypal
personality disorder to schizophrenia: genetics.
Schizophr Bull. 11:554-563.
43. Siever LJ, Gunderson JG (1979) Genetic determinants of borderline conditions. Schizophr
Bull. 5:59-86.
44. Kendler KS, Gruenberg AM (1982) Genetic
relationship between paranoid personality disorder and the ‘schizophrenia spectrum’ disorders.
Am J Psychiatry. 139:1185-1186.
45. Stevens DA, Atkinson MW, Day DWK (1975)
Psychiatric morbidity in parents and sibs of
schizophrenics and non-schizophrenics. Br J
Psychiatry. 127:97-108.
46. Coryell W, Zimmerman M (1988) The heritability of schizophrenia and schizoaffective disorder: A family study. Arch Gen Psychiatry.
45:323-327.
47. Nicolson R, Brookner FB, Lenane M, Gochman
P, Ingraham LJ, Egan MF, et al. (2003)
Parental schizophrenia spectrum disorders in
childhood onset and adult onset schizophrenia.
Am J Psychiatry. 160:490-495.
48. Sim M, Kim JH, Yim SJ, Cho SJ, Kim SJ (2011)
Increase in harm avoidance by genetic loading
of schizophrenia. Compr Psychiatry. 53(4):372378.
49. Bora E, Veznedaroglu B (2009) Temperament
and character dimensions of the relatives of
schizophrenia patients and controls: the relationship between schizotypal features and
personality. Eur Psychiatry. 24(7):476-82.
50. Cortés MJ, Valero J, Gutiérrez-Zotes JA,
Hernández A, Moreno L, Jariod M, et al. (2008)
Psychopathology and personality traits in
psychotic patients and their first-degree relatives. Schizophr Res. 104(1-3):198-205.
51. Smith MJ, Cloninger CR, Harms MP, Csernansky JG (2008) Temperament and character
as schizophrenia-related endophenotypes in
non-psychotic siblings. Schizophr Res. 104(13):198-205.
52. Fogelson DL, Nuechterlein KH, Asarnow RA,
Payne DL, Subotnik KL, Jacobson KC, et al.
(2007) Avoidant personality disorder is a separable schizophrenia spectrum personality disorder even when controlling for the presence of
paranoid and schizotypal personality disorders
The UCLA Family Study. Schizophr Res. 91(13):192-199.
53. Kendler KS (1985) Diagnostic approaches to
schizotypal personality disorder: A historical
perspective. Schizophr Bull. 11(4):538-553.
Download