dalak hastalıkları

advertisement
DALAK HASTALIKLARI
Dr.Can KÜÇÜK
Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi
Genel Cerrahi Anabilim Dalı
KAYSERİ
Sağlık Slayt Arşivi: http://hastaneciyiz.blogspot.com
ANATOMİ
a. Dalak üçüncü gebelik ayının sonunda
şekillenir.
b. Erişkin dalağı 100-150 gr ağırlığında ve
12 cm x 7 cm x 4 cm boyutlarındadır
c. Dalak bir dış kapsül ve pulpayı
çevreleyen trabekulalardan oluşur.
Pulpa üç tabakadan oluşur.
1. Beyaz pulpa: Esasında bir lenf nodülüdur. Bir
retikuler ağ içerisinde lenfositler,makrofajlar ve
plazma hücrelerini içerir
2. Kırmızı pulpa: Retikuler hücre kordonları ve
bunların arasındaki sinüslerden oluşur.
3. Marjinal tabaka: Pulpalar arasında belli belirsiz
bir damarsal aralıktır. Sekestre yabancı
cisimler, plazma ve bunun yanında anormal
hücresel elemanlar içerir .
2. Yerleşimi.
Dalak karın sol üst kadranda
bulunur ve 8.-11. kostalar
tarafından korunur. Arkada sol
böbrek, yukarıda diafragma ve
önde mide fundusu ve kolonun
splenik fleksurası ile komşudur.
3. Damarlar
a. Dalağın ana kan akımı, trunkus
coliakusun bir dalı olan splenik arter
tarafından sağlanır. Splenik arter
pankreasın üst kenarından geçer.
Hilusta trabekuler arterlere dallanır.
b. Splenik ven pankreasın arka veya
alt kenarında seyreder. Superior
mezenterik ven ile birleşerek portal
veni oluştururlar.
FİZYOLOJİ
• Dalağın bir kısmı hala tam olarak
açıklanamayan pek çok görevi vardır. En
önemli işlevi kan filtresi gibi davranması ve
vücudun immünolojik işlevlerindeki rolüdür.
1- Filtre işlevi
Dalak kan akımı günde yaklaşık 350 litredir. Çoğu kan
elemanları hızlı ve olaysız biçimde geçer.
a. Yaşlı ve anormal eritrositlerin ayıklanması
(1) Dalak günde ortalama 20 ml yaşlı veya anormal
eritrositi dolaşımdan alır.
(2) Yüzeyinde ımmunoglobulin G (IgG) bulunan
hücreler dalaktaki monosıtlerce tutulur. Bu idyopatik
trombosıtopenık purpura (ITP) ve otoimmun hemolitik
anemi gibi bazı hastalıklarda görülen hücre yıkımındaki
artışın mekanizması olabilir.
b. Anormal lökositlerin normal ve anormal
trombositlerin ve hücresel artıkların tutulması
Splenektomili kişilerde, Hovvell-Jolly. Pappenheimer
ve Heinz cisimcikten gibi inkluzyon cisimciği içeren
hücreler görülür. Bu hücrelerin varlığı, dalağın bu
anormal hücreleri veya inkluzyon cisimciklerini
dolaşımdan aldığının bir kanıtıdır.
2-İmmünolojik işlevler
• a. Opsonin üretimi. Aslında bütün retikuloendotelyal
•
•
sistem, iyi opsonize olmuş bakterileri dolaşımdan
alma yeteneğindedir, ama dalak çok etkin filtre
mekanizması ile iyi opsonize olmayan veya kapsüllü
patojenleri de tutmaya özellikle elverişlidir.
b. Antikor yapımı. Esas olarak, eriyebilen
antijenlerin immunoglobulin (IgM) üretimini uyardığı
yer olan, beyaz pulpada olur.
c. Enfeksiyondan korunma. Splenektomi bazı
hastaları enfeksiyona daha yatkın duruma getirir.
3- Depo işlevler
Vücuttaki trombositlerin yaklaşık
üçte biri dalakta depolanır.
Bazı patolojik durumlarda bu oran artar.
HİPERSPLENİZM
• Dolaşımdaki kan hücrelerinin aşırı
yıkımı veya sekestrasyonudur. Bu
terim, dalağın yalnızca fiziksel
büyümesini ifade eden, splenomegali
ile karıştırılmamalıdır.
• Primer hipersplenizm; seyrek görülür
• Sekonder hipersplenizm aşağıdakiler gibi bir
hastalığa ikincil olarak ortaya çıkar.
1.Dalak kan akımı bozuklukları
2.Eritrosit döngüsünü hızlandıran metabolik
bozukluklar
3.İmmun bozukluklar
4.Infiltratif bozukluklar
5.Enfeksiyonlar
6.Neoplastik hastalıklar
HİPERSPLENİZM
Başvuru
1. Semptomatik bir hastada yapılan laboratuar
incelemelerinde, anemi, lökopeni veya trombositopeni
dikkat çekmelidir.
a.Aneminin belirtilen solukluk, halsizlik ve dispnedir.
b.Lökopeni belirtisi artmış enfeksiyon eğilimidir.
c.Trombositopeni belirtisi morluklar ve burun
kanamasıdır.
2. Splenomegali rutin fizik muayenede veya radyolojik
incelemede fark edilebilir.
3. Hasta dalak büyümesi veya yırtılmasına bağlı ağrı
ile başvurabilir.
HİPERSPLENİZM
Değerlendirme
1. Periferik yaymada kan hücrelerinin azaldığı
görülür.
a. Eğer hipersplenizm eritrosit döngüsünün
artmasına yol açmışsa retikülositoz görülür,
b. Bazen anormal eritrosit morfolojisi altta yatan
hematolojik hastalığa tanı koydurabilir.
2. Kemik iliği aspirasyonu
a. Eğer trombositler dalakta tutuluyorsa
kompansatuvar bir megakaryositoz görülür,
b. Kan yapımındaki anormallikler de belirlenebilir.
HİPERSPLENİZM
3. Radyolojik çalışmalar
a. Dalak boyutları ve herhangi bir yapısal anormallik
ultrason veya BT ile tam olarak belirlenir.
b. Dolaşımdaki kan hücrelerinin kısalmış yarı ömürleri
ve dalaktaki tutulumu radyoizotop sintigrafileri ile
gösterilir.
4. Özgün antijenler ile yapılan immünolojik testler,
özellikle otoimmun olan bazı hastalıklarda tanı
koydurur
Tedavi:Altta yatan nedene yöneliktir.
DALAĞI ETKİLEYEN PATOLOJİK DURUMLAR
• Primer splenik bozukluklar
1. Primer hipersplenizm tanısı ancak olası sekonder hipersplenizm
nedenleri ekarte edilebilirse konur.
a. Enderdir ve asıl olarak kadınları etkiler.
b. Dolaşan kan hücrelerinin artmış yıkımı veya sekestrasyonu
vardır.
(1) Şekilli kan elemanlarının herhangi biri veya tümü etkilenebilir.
(2) Hematolojik bulgular yineleyen ateş veya enfeksiyonlarla birlikte
olabilir.
(3) Splenomegali hemen her zaman vardır.
c. Bazı olgularda lenfoma veya löseminin erken bulgusu olabilir
Tedavi: Splenektomidir. Steroidler durumu düzeltmez.
• 2.Dalak kistleri: İdiopatik olabilirse de daha çok
geçirilmiş travmaya bağlıdır. Kist büyüyerek ağrı veya
torsiyona neden olursa veya çevre dokulara belirgin
bası yaparsa cerrahi tedavi gerekir. Basit kistlerde
üstünü açmak (unroof) yeterlidir, böylece dalak
fonksiyonları korunmuş olur.
Mutlak ve Göreceli Splenektomi Endikasyonları
Patolojinin tipi
Mutlak endikasyon
Primer splenik bozukluk
Göreceli endikasyon
Primer hipersplenizm
*Primer splenik bozukluk
*Dalak kan akımı bozukluğu
*Splenik ven trombozu
*Herediter sferositoz
*Primer hipersplenizm
*Dalak kisti
*Hematopoetik bozukluklar
*Dalak absesi
*Şiddetli hipersplenizm ve portal HT.
*İmmun bozukluklar
*Kist hidatik
*Herediter elliptositoz
*Infiltratif hastalıklar
*Primer dalak tümörleri
*Talessemi majör
*Enfeksiyon hastalıkları
*Şiddetli dalak travması
*Orak hücre anemisi
*Neoplastik hastalıklar
*Spontan yırtılma
*Konjenital eritropoetik purpura
*İdyopatık otoimrnun hemolitik anemi
*ITP
*Trombotik trombositopenik purpura
*Felty sendromu
*SLE
*Myleoid rnetaplazi
*Sarkoidoz
*Gaucher hastalığı
*Hodgkin hastalığında veya non-Hodgkin
lenfomada evrelendirme laparotomisi
*KLL ve KML
• Dalak kan akımı bozuklukları
• 1. Portal hipertansiyon, pasif splenik
konjesyona yol açabilir.
a. Sekonder hipersplenizmin en sık
mekanizmasıdır.
b. Portal hipertansiyonla birlikte olan
hipersplenizm genellikle hafiftir, belirgin
kliniği yoktur. Hastaların ancak %15'inde
hipersplenizm gelişir, bu nedenle genellikle
izole splenektomi endikasyonu yoktur.
2. Splenik ven trombozu; aşırı splenomegali ile
birlikle sekonder hipersplenizme neden olur.
a. Neden. Trombozisin nedeni genellikle
pankreatittir.
b. Başvuru. Birlikte özofagus varislerinden veya
daha karakteristik olarak proksimal gastrik
varislerden kanama olabilir.
c. Tedavi. splenektomi ile tedavi edilir.
3. Splenik arter anevrizması;
Hematopoetik bozukluklar
1. Herediter sferositoz:
Hemolitik anemi nedenlerinden biri olup en şiddetli
belirti verenidir.
A- özellikleri:
a. Eritrosit membranında bir kusur ile
karakterizedir. Bu eritrositin yüzey alanında kayba
neden olarak da hücrenin sferik, küçük ve normal
hücreden daha kolay parçalanma eğiliminde
olmasına yol açar.
b. Hücre zarının kalın ve rijid oluşu, hücrelerin
splenik pulpada tutulmasına neden olur. Bu tutulum,
glikoz ve adenozin trifostat (ATP) eksikliğine bağlı
olarak, hücrenin lizisine yol açar Bu sadece dalakta
meydana gelebilir.
Herediter sferositoz-2
B- Semptomlar
a. semptomları kırıklık, karında
gerginlik, sanlık, anemi ve splenornegalidir.
b. safra taşı ve bacaklarda kronik ülser
ile komplike olabilir. Bacak ülseri ancak
splenektomi sonrası iyileşir
Herediter sferositoz-3
c. Tanı
Yukarıdaki klinik bulgulara ve aşağıdakilerin
gösterilmesini içeren laboratuar çalışmalarının
sonuçlarına dayanır
(1) Wright ile boyalı kan yaymasında
sferositlerin ve artmış retikulositlerin varlığı
(2) Eritrositlerin artmış ozmotik frajilitesi
(3) Krom 51 (Cr51) bağlı eritrosit yarı
ömrünün büyük ölçüde kısalması ve bunların
dalakta sekestre olması
Herediter sferositoz-4
d- Tedavi:Splenektomıdır.
(1) Splenektomi, bu hastalarda anemi ve
sarılığı iyileştirir. Splenektomının başarısızlığı
ameliyatta gözden kaçan bir aksesuar dalağa
bağlıdır
(2) Ameliyat, post splenektomi sepsisi
olasılığını azaltmak için mümkünse 4 yaşına dek
ertelenmelidir.
(3) Safra kesesinde taş varsa, splenektomi
sırasında kolesistektomi de yapılmalıdır
Diğer konjenital hemolitik anemiler
Aşağıdaki durumlarda, splenektomi, küratif olmadığı
halde kan transfüzyonu gereksinimini azalttığı için
bazen gerekebilir
1. Glikoz - 6 fosfat dehidrogenaz (G6PD) ve piruvat
kinaz yetmezliği gibi enzim eksiklikleri,
2. Herediter eliptositozis. Pek çok olguda
eritrositlerde şekil bozukluğu ile değişen derecelerde
anemi ve eritrosit harabiyeti vardır.
3. Talassemi majör, defektif hemoglobin sentezi ile
karakterize; otozomal dominant geçişlidir.Homozigot
olanlarda şiddetli anemi ve hepatosplenomegaliye
neden olur
Orak hücreli anemi
a. Çoğu hastada anormal eritrositlerin,
durgunluk ve göllenmesi nedeniyle, oluşan
sayısız infarktlara bağlı olarak
"otosplenektomi" olur.
b. Eritrositlerin dalakta fazla sekestre olduğu
veya enfarktlı alanların abseleştiği ender
durumlarda splenektomi gerekebilir.
Konjenital eritropoetik purpura
Deri ve diğer dokularda porfirin birikmesine
yol açan, pirol metabolizmasındaki otozomal
resesif geçen bir defekttir.
a. Hastalarda ışığa duyarlılık, büllöz dermatit
ve hemolitik anemi vardır,
b. Splenektomi ile hemolitik anemi düzelir,
doku porfirin düzeyleri azalır.
Immun bozukluklar
1. İdiopatik otoimmun hemolitik anemi
En sık 50 yaş sonrasında ve kadınlarda erkeklerden iki kat fazla
görülür.
a. Klinik tablo
(1) Bu hastalıkta hem sıcak hem de soğuk hemolitik antikorlar
saptanmıştır. Bunlar eritrosit ömrünü kısaltır
(2) Anemiye retikülositoz eşlik eder. Olguların %50'sinde splenomegali
vardır, hafif bir sarılık olabilir.
b.Tanı. Direk Coombs testi pozitiftir. Cr51 işaretli eritrositler dalaktaki
sekestrasyonu gösterebilir.
c.Tedavi. Hastalık kendi kendini sınırlayıcı seyir göstererek tedavi
gerektirmeyebilir.
(1) Steroidler ve Azotiyoprin, daha dirençli, olgularda verilir.
(2) Çoğu hastada splenektomi yararlıdır. Özellikle Cr51 işaretli
eritrositlerin dalakta sekestrasyonu gösterilmiş ve steroidler etkisiz
veya kullanıldığında sakıncalı ise uygulanır.
2. İdyopatik trombositopenik purpura
a.Etyoloji bilinmemektedir, ancak çoğu hastada transfüze edilen
trombositleri hızla parçalayan trombosıt aglutine edici antikorlar
bulunduğundan, immünolojik olduğu sanılmaktadır.
*Akut formu 16 yaş altındaki çocuklarda daha sıktır. Hastaların
%80'i kendiliğinden iyileşir.
*Kronik formu en sık erişkinde olur ve kadınlarda 3:1 oranında
fazla görülür.
b.Klinik görünüm:Bu hastalık trombosit sayısının azlığı ve kemik
iliğinde artmış megakaryosıtlerle karakterizedir. Dalak genellikle
büyümemiştir.
*Hastalık açıklanamayan peteşi veya ekimozlar ile çoğu kez
bunlara eşlik eden dış eti kanaması ve hematüri ile kendini
gösterir,
c. Tedavi:Steroidler hastaların % 75'inde remisyon sağlar ve
bunun yaklaşık %20'sı kalıcıdır.
*Splenektomi, steroide yanıt vermeyen veya steroid kesildikten
sonra hastalığın tekrarladığı kişilerde endikedir. Hastaların %
70'inde kalıcı remisyon sağlar.
3. Trombotik trombositopenik purpura,
Hızla ilerleyen ve genellikle ölümcül bir hastalıktır, immünolojik bir
temeli olduğu düşünülür.
a.Klinik görünüm
*Ateş
*Trombositopenik purpura
*Hemolitik anemi
*Nörolojik bozukluklar
*Böbrek yetmezliği
b.Tanı sadece purpurik lezyonun biyopsisi ile kesinleştirilir. Burada
arteriollerin ve kapillerlerin hiyalin bir membran ile oklüzyonundan
oluşan özgün lezyon görülür
c. Tedavi. En etkili tedavi splenektomi ve steroid tedavisidir.
Plazmaferez, antitrombosit ajanlar (örneğin dekstran) veya taze kan
ile kan değiştirme işlemi ("exchange" transfüzyon) hastaların küçük
bir kısmında yaşamı uzatır.
d.Prognoz. Uzun süreli sağ kalım oranı, optimal tedaviye karşın
%10'dan azdır
4. Felty sendromu
a. Klinik görünüm.
(1) Felty sendromu, romatoid artrit,
splenomegali ve granülositopeniden oluşan bir
üçlüdür.
(2) Nötropeniye bağlı olarak spontan ciddi
enfeksiyonlar olabilir, splenektomi bu grup
hastalarda yararlıdır.
b. Tedavi. Splenektomi, tedaviye dirençli bacak
ülserlerinde, şiddetli trombositopeni ve anemi
için uygulanabilir
İnfiltratif hastalıklar
1. Myeloid metaplazi
Klinik gönünüm
(1) Kemik iliğinde, dalakta, karaciğerde ve lenf düğümlerinde bağ
dokusu proliferasyonu ile karakterizedir. Uzun kemiklerde, dalakta
ve karaciğerde hematopoetik doku proliferasyonu da eşlik eder.
(2) Genel belirtiler anemi ve splenomegalidir, genellikle orta yaş ve
daha sonrasında görülür. Sekonder hipersplenizm gelişebilir;
hastalık ilerledikçe spontan kanamalar, spontan enfeksiyonlar ve
dalak enfarktları olabilir.
Tedavi
(1) Asıl tedavi, dalak boyutlarını küçültmek için alkalize edici ajanlar ve
kemik iliğini uyarmak için erkeklik hormonları verilmesidir.
(2) Splenektomi hastalığın gidişini değiştirmez, ancak hipersplenizmi
kontrol edebilir. Kan transfüzyonu ihtiyacını azaltır ve
trombosıtopeniyi kontrol eder.
2. Sarkoidoz
a.Hastalarda tipik olarak diffüz
lenfadenopati, deri lezyonları ve akciğer
anormallikleri vardır. Hastaların % 25'inde
hipersplenizm gelişir.
b.Özgül bir tedavisi yoktur, ancak belirgin
hipersplenizmi olan hastalarda splenektomi
yapılırsa hematolojik anormallikler hafifler.
3. Gaucher hastalığı
Doğuştan bir metabolizma bozukluğudur,
retiküloendoteliyal sistemde glukozilseramid lipidler
birikir, hepatosplenomegalı ve kemik ağrısı olur.
a. Belirgin hipersplenizm, splenektomi endikasyonudur.
b. Tanı sıklıkla çocuklukta konulduğundan, bazı
immünolojik işlevleri korumak için kısmi splenektomi
uygulanır. Enfeksiyon hastalıkları splenomegali ve
hipersplenizme neden olabilirler. Tedavi genellikle ilaçla
yapılır. Dalağa lokalize abse veya hastalıkta cerrahi tedavi
gerekebilir.
Enfeksiyon hastalıkları
Splenomegali ve hipersplenizme neden olabilirler. Dalak absesi dışında
tedavi genellikle medikaldir.
1. Bakteriyel enfeksiyonlar abse oluşumuna veya geçici dalak
büyümelerine neden olabilir. Splenik abseler az görülür ama
olduğunda ölüm oranı yüksektir,
a. Nedenleri şunlardır:
(1) Hematom veya infarkt gibi önceden var olan bir lezyonun
enfeksiyonu.
(2) Pankreas ve kolon gibi komşu organlardan direkt yayılım.
(3) Hematojen yol ile uzak bir odaktan (genellikle ilaç bağımlılarında)
veya (endokarditte olduğu gibi) şiddetli bakteriyemi sırasında.
b. Tanı. Sol üst kadranda dolgunluk, duyarlılık ile birlikte ateş, lökositoz
gibi abse bulguları varsa kuşkulanmak gerekir. BT ve teknesyum 99 m
(Tc99rn) sintigrafisi tanıyı kesinleştirir.
c. Tedavi splenektomidir. Seçilmiş olgularda perkutan drenaj yapılabilir,
fakat kanama riski vardır.
2. Viral enfeksiyonlar. Mononükleoz, HIV ve
hepatit geçici splenomegali ve hipersplenizme
neden olabilirler
3. Paraziter hastalıklar. Malaria,
leishmaniasis veya tripanozomiazis kan
hücrelerini etkileyip splenomegaliye neden
olabilirler. Dalakta kist hidatik gelişebilir.
Kısmi yada tam splenektomi ile tam iyileşme
sağlanır.
4. Mantar hastalıkları ve histoplazmozis
dalakta karakteristik olarak kalsifikasyonlar
yapar.
Neoplastik hastalıklar
1. Primer dalak tümörleri oldukça enderdir.
a. Bunlar lenfoma, sarkom, hemanjiyom veya
hamartom olabilir.
b. Belirtiler büyümüş dalağa bağlıdır, ayrıca
hipersplenizm de olabilir.
c. Tedavi splenektomidir.
2. Solid tümörlerden kaynaklanan metastatik
hastalık enderdir, olasılıkla etkilenen immun
mekanizmaya bağlıdır.
3. Hodgkin hastalığı. Tedavisindeki
gelişmeler, bu hastalığa yakalananların uzun
süreli lam tedavi şansını büyük ölçüde
arttırmıştır. Tedavi tek başlarına veya birlikte
uygulanan radyoterapi ve kemoterapidir.
Evreleme laparatomisi. Karaciğer biyopsisi,
splenektomi, tam karın eksplorasyonu ve
değişik bölgelerden lenf düğümü örneklemesi
yapılır.
Evrelendirme laparotomisi yapılmaması tartışmaları;
a. Çağdaş görüntüleme teknikleri tanıdaki kesinliği
arttırmıştır,
b. Onkolojistler daha ileri evredeki Hodgkin
hastalarımda, yalnızca kemoterapiyle veya radyoterapi
ile kombine de ederek, tedavi etmektedirler,
laparatomiye gereksinim azalmıştır,
c. Splenektomi yaşam süresini etkilemez.
d. Evrelendirme laparotomisi ve splenektomi yapılmış
hastalarda sekonder lösemi riski artar.
e. Laparatominin morbidite ve mortalitesi vardır.
f. Evre IIIb ve IV olan hastalarda seçilecek tedavi
Kemoterapidir, laparatomi gerekli değildir.
4. Non-Hodgkin lenfoma
a. Non-Hodgkin lenfoma için yapılan evrelendirmede
Hodgkin lenfoma sınıflamasının aynısı kullanılır.
Dikkatli bir değerlendirme ile pek çok hastada evre
III ve IV hastalık belirlenebilir.
b. Non-Hodgkin lenfomada laparatomi seyrek
kullanılır. Perkutan karaciğer biyopsisi, laparoskopi
veya kemik iliği biyopsisi sıklıkla yaygın hastalığı
gösterir.
c. Splenektomi, hipersplenizmi tedavi etmek veya
aşırı splenomegalisi olanlarda belirtileri azaltmak için
bazı hastalarda yararlı olabilir.
5. Lösemiler
a. Kronik lenfositik lösemi (KLL) veya kronik
miyelojenik lösemi (KML) hastalığı olanlarda
trombositopeni ve aşırı bir splenomegali
gelişebilir. Belirtileri azaltmak için
splenektomi gerekebilir
b. Saçlı hücreli lösemi ve hipersplenizmi
olanlar splenektomiden yarar görebilir.
Diğer lezyonlar
1. Dalak yırtılmaları kunt veya delici karın travmaları
sonrasında, iatrojenik olarak veya kendiliğinden
olabilir,
a. Travmatik yırtılmalar
b. İatrojenik (intraoperatif) travma, splenektomilerin
%20'sinin nedenidir. Travma fazla fraksiyon veya
ekartörlerın yanlış yerleştirilmesi sonucu olur.
c. Spontan rüptür, genellikle ilişkili bir hastalık
sonucu oluşan aşırı splenomegali nedeniyle olur.
2. Splenozis
Dalak parçacıklarının karın boşluğuna
ototransplantasyonudur.
a.Travma nedeniyle yapılan splenektomi
sonrasında dalağın immünolojik işlevlerini
korumak için oto transplantasyon
denenmiştir. Hiçbir yararı kanıtlanmamıştır.
b.Splenozis dalak yırtılması sonucunda
spontan olarak gelişebilir.
3. Ektopik ve aksesuar dalaklar
a. Ektopik dalak, uzun bir dalak pedikülü
nedeniyle olur, dalak karın içinde "gezer".
b. Aksesuar dalaklar otopsilerin % 10'unda
bulunur. Bu dalaklar sıklıkla pankreas
hilusu veya kuyruğu yanında, daha seyrek
olarak mezenterde bulunur. Hematolojik
hastalıklar için yapılan splenektomilerde
dikkat edilirse daha fazla bulunabilirler.
Splenektomi komplikasyonları
A. En sık rastlanan komplikasyon sol akciğer alt lobunda
gözlenen atelektazidir.
B. Çevre yapıların zedelenmesi
1. Arteria gastrika brevis kontrolü sırasında mide duvarı hasar
görebilir. Aşırı olgularda bu hasar mide duvarının nekrozuna
ve sonuçta geç perforasyona neden olabilir.
2. Dalak pedikülünün hemostazı sırasında pankreas kuyruğu
yaralanabilir. Bu durum postoperatif pankreatite, abseye veya
flegmon oluşumuna yol açabilir.
C. Postoperatif kanama, yetersiz hemostaz nedeniyle olur.
D. Subfrenik apse oluşabilir ve sıklıkla buna sol plevral sıvı
eşlik eder.
E. Postoperatif trombositoz sık olur. Eğer trombosit sayısı
1.000.000'u aşarsa spontan trombozisi önlemek için
antikoagulasyon gerekebilir.
Splenektomi sonrası sepsis
Bazı hastalar splenektomi sonrası önlenmesi güç
sepsise yatkındır. Bu sendrom özgül olmayan, hafif
nezle benzeri semptomlar ile başlar, ilerleyerek yüksek
ateş, şok ve ölüme neden olur
a. Genel olarak, hasta ne denli genç ve splenektomi
gerektiren hastalık nedenli ağır ise tedavisi güç sepsis
gelişme olasılığı o denli yüksektir. Eğer splenektomi 24 yaş arasında, özellikle bir retikuloendotelyal sistem
hastalığı nedeniyle yapılmış ise risk en fazladır.
b. Sağlıklı erişkinlerde, travma nedeniyle yapılan
splenektomilerde ciddi sepsis gelişme olasılığı düşüktür (%0
5-0.8) ama yine de normal populasyondakinden (%0.01)
yüksektir,
c. Septik atakların yaklaşık %80'i splenektomiden sonraki iki yıl
içerisinde görülür.
Tedavi
a. Polivalan pnömokok aşısı, tüm splenektomili hastalara
verilmelidir. Bu onları patojen pnömokokların (sepsise en sık
neden olan mikroorganizma), %80'inden korur.
b. Proflaktik penisilin, yüksek riskli hastalara verilmelidir.
Çocuklar 18 yaşına kadar penisilin almalıdır. Hastalara,
semptomlar başlar başlamaz tıbbi bakım için başvurmaları
önerilmeli, sepsisi önlemek amacıyla penisilin tedavisine
başlanmalıdır.
Sağlık Slayt Arşivi: http://hastaneciyiz.blogspot.com
Download