ÖRGÜT YAPILARI VE TASARIMI Örgütsel Ekoloji Kuramı 125463013 Bora YILDIZ Yönetim ve Organizasyon Doktora Öğrencisi Öğretim Üyesi: Doç. Dr. Cemal ZEHİR İÇİNDEKİLER TABLOLAR LİSTESİ ............................................................................................................... ii 1.ÖRGÜTSEL EKOLOJİ KURAMI ......................................................................................... 1 1.1.Örgütsel Ekoloji Kuramı Nedir? ....................................................................................... 1 1.2. Örgütsel Evrim Kuramını Besleyen İki Ana Evrim Kuramı ........................................... 2 1.2.1. Çeşitlenme, Seçme ve Tutulma Süreci ..................................................................... 3 2.ÖRGÜTLERİN DEMOGRAFİSİ ........................................................................................... 4 2.1. Örgütsel Doğum ve Ölüm................................................................................................ 4 2.ÖRGÜTSEL EKOLOJİ KURAMININ ANALİZ DÜZEYLERİ ........................................... 6 4.ÖRGÜTSEL EKOLOJİ KURAMININ ANALİZ BİRİMLERİ ............................................. 7 5. POPÜLASYON YOĞUNLUĞU, YOĞUNLUK BAĞIMLILIĞI VE POPÜLASYON DİNAMİKLERİ ......................................................................................................................... 7 5.1. Popülasyon Yoğunluğu ve Yoğunluk Bağımlılığı ........................................................... 7 6. POPÜLASYONLARIN REKABET ETME OLASILIKLARININ TEMEL DAYANAKLARI ...................................................................................................................... 9 6.1. Kesim Genişliği Kuramı .................................................................................................. 9 6.2. Kaynak Bölünmesi Kuramı ........................................................................................... 11 7. POPÜLASYONLAR ARASI ETKİLEŞİMLER ................................................................. 11 8. KURAMIN DEĞERLENDİRİLMESİ ................................................................................ 12 KAYNAKÇA ........................................................................................................................... 14 i TABLOLAR LİSTESİ Tablo 1. Çeşitli Rekabet Düzeylerine Göre Örgütsel Etkileşim Türleri…………………..…12 ii 1.ÖRGÜTSEL EKOLOJİ KURAMI Örgütsel ekoloji kuramı örgütlerin neden var olduğunu ve neden bu kadar çeşitli biçimlerde ortaya çıktıklarını sorgulamaktadır. Kuram, bu sorulara dünyadaki biyolojik çeşitlilik ile benzerlik kurarak cevap vermeye çalışmıştır. Dünyada bu kadar çeşitli yaşayan tür olması evrim kuramı ile izah edilmektedir (Leblebici, 2005:3). Evrimleşme, örgütsel ekoloji kuramlarının açıklanmasında önemli rol oynamaktadır ve temelinde uyum kavramı yer almaktadır. Burada uyumdan kastedilen, organizmaların, değişen çevre karşısında biçim, işlev ya da davranışlarını, yeni koşullara daha iyi uyum gösterebilmek için, evrimleştirerek tepki vermesidir (Erdil ve Diğerleri, 2010). Örgütsel ekoloji yaklaşımının temellerini, 1970’lerin ikinci yarısında yayınlanan Michael Hannan ve John Freeman’ın “Örgütlerin Popülasyon Ekolojisi” (The Population Ecology of Organizations, 1977) adlı makaleleri ve Aldrich’in (1979) yaptığı çalışmalar oluşturmaktadır. O zamanlara kadar örgüt çalışmalarına egemen olan örgüt odaklı anlayış ve araştırma programlarına temel bir eleştiri (alternatif) şeklinde ortaya çıkan bu yaklaşım literatürde “Örgüt Ekolojisi”, “Örgütsel Ekoloji”, “Örgütsel Nüfus-Çevrebilim Yaklaşımı”, “Doğal Seleksiyon Yaklaşımı” gibi farklı adlarla da anılmaktadır. Kurama öncülük eden başlıca bilim adamları şöyledir (Hatch, 2006: 83) ; Michael Hannan John Freeman Howard Aldrich Glen Carrol dur. 1.1. Örgütsel Ekoloji Kuramı Nedir? Örgüt ekolojisi kuramına göre; doğadaki canlı varlıklar nasıl doğal bir seçimle elenip bir kısmı yaşamını kaybediyor, diğer kısmı ise bir evrim içinde gelişerek yaşamlarını sürdürüyorsa, örgütler için de durum bunun bir benzeridir. Örgüt ekolojisi kuramı örgütlerin neden var olduğunu ve neden bu kadar çeşitli biçimlerde ortaya çıktıklarını sorgulamaktadır. 1 Bu biyolojik kuram 1975’li yıllardan itibaren örgüt kuramında ağırlık kazanan önemli bir görüş olmuş, örgütlerin çevreleri ile olan ilişkilerini incelerken, yöneticilerin bilinçli karar vermeleri yerine çevrenin seçiciliğini esas almıştır. Örgütsel ekoloji yaklaşımının ana fikri şöyle özetlenebilir: Doğadaki canlı varlıklar nasıl doğal bir seçimle elenip bir kısmı yaşamını kaybederken diğer kısmı bir evrim içinde gelişerek yaşamlarını sürdürüyorsa, örgütler için de durum bunun bir benzeridir. Örgütsel Ekoloji Kuramında, çevre ön plana çıkarılır ve örgütün çevreye uyumundan çok, çevresel seçim vurgulanır. Örgütler tıpkı canlı bir varlık gibi evrim geçirmektedirler. Evrimleşme, örgütsel ekoloji kuramlarının açıklanmasında önemli rol oynamaktadır ve temelinde uyum kavramı yer almaktadır. Burada uyumdan kastedilen, organizmaların, değişen çevre karşısında biçim, işlev ya da davranışlarını, yeni koşullara daha iyi uyum gösterebilmek için, evrimleştirerek tepki vermesidir. Örgütsel Ekoloji kuramının dayandığı kuramlar biyolojik evrim kuramlarıdır. Bu kuramların iki önemli noktası Çeşitlenme ve Çoğalma dır. 1.2. Örgütsel Evrim Kuramını Besleyen İki Ana Evrim Kuramı Buraya kadar anlatılanlardan anlaşıldığı üzere konu edilen “evrim” kavramı bu kuram için oldukça önem taşımaktadır. Bunun önemli nedenlerinden birisi, örgütlerin tıpkı bir canlı varlık gibi ele alınması; diğeri ise içinde bulundukları sistemlerde hem kendi içlerinde hem de kendi aralarında etkileşimli varlıklar olduklarının kabul edilmesidir. Örgütsel ekoloji kuramının dayandığı kuramlar biyolojik evrim kuramlarıdır. Bu teorilerin ana fikri, biyolojik türler sahip oldukları evrim süreci içerisinde farklı nedenlere bağlı olarak çeşitlenmekte ve bu çeşitlenme sayesinde sayıca çoğalma göstermektedir. Bununla ilgili olarak örgütsel ekoloji kuramını besleyen iki ana kuram; a) Lamark’çı Evrim Kuramı: Bu bakış açısının temellerini türlerin çevreye adapte olması oluşturur. Ayrıca türlerin hayatlarını devam ettirmede çevresel koşullara uyum sağlanması gerektiği ve bu yüzden değişim gösterdiği bu kuramın temel konusudur. 2 b) Darwin’ci Evrim Kuramı: Evrim sürecinde türlerin yaşamlarını devam ettirebilmeleri için önce çeşitlenme gösterdikleri ve daha sonra çevreye uyum sağlayan türlerin yaşamlarına devam ettiklerini iddia etmektedir. Örgütsel Ekoloji Kuramı bu evrim süreçlerini Darwin’ci bir bakış açısıyla açıklamaya çalışmaktadır. 1.2.1. Çeşitlenme, Seçme ve Tutulma Süreci Darwin’ci kuramı temel alan Ekolojik bağlam, örgütlerin koşullara bağlı olarak içinde bulundukları popülasyon içindeki yaşamlarını ele alan bir yapıdadır. Bu yapı örgütlerin çevre ile olan uyum süreçlerini ve yaşadıkları yapısal değişimi evrimsel açıdan çeşitlenme-seçmetutulma ve rekabet aşamalarından bir süreci içermektedir (Baum ve Amburgey, 2002). Bu sürece ait işlemler sırasıyla şöyledir; Sürecin başlaması, örgütleri çeşitli nedenlerle değişim göstermesi ve bu değişim sonrasında örgütlerdeki çeşitlenmenin artması ile başlar. Değişim sonucu yaşamaya devam eden örgütler çevre tarafından seçilmiş olarak kabul edilir. Seçilen örgütlerin tutulması kendilerini meşru kıldıkları ve yaşamlarını devam ettirdikleri anlamına gelir (Perrow, 1986). Seçilen ve tutulan örgütler, kendi yaşamlarını devam ettirmeleri açısından ya çevrede var olan kaynakları daha etkin ya da bir birlerine üstün gelmek için rekabet ederler. Baum (1996)’ya göre bu çok aşamalı süreçte seçim için etkili olan sadece çevre değildir. Devlet, tedarikçiler, müşteriler ve yatırımcılar gibi unsurlar seçim üzerinde etkilidirler. Bu unsurlar politik yasal ve ekonomik çevreler kapsamına dâhildirler. Seçilen ve tutulan örgütler, kendi yaşamlarını devam devam ettirmeleri açısından ya çevrede var olan kaynakları daha etkin bir şekilde kullanmak için beraber hareket ederler ya da birbirlerine üstün gelebilmek için rekabet ederler. 3 2.ÖRGÜTLERİN DEMOGRAFİSİ Örgütlerin demografisi konusu genel olarak örgütlerin yaşamlarına ait süreçlere ilişkin örgütlerin kuruluşları, kapanışları, değişimleri, birleşmeleri ve dağılmaları olaylarını kapsamaktadır. Örgütsel ekolojiye göre örgütler bir popülasyon içinde doğarlar, gelişim gösterirler ve yaşam faaliyetlerini sürdürürler. Baum’a göre (1996), örgütlerin yaşamlarına ait özellikler incelendiğinde temel değişkenler önemli rol oynarlar. Bu değişkenler; Demografik değişkenler (örgütsel büyüklük ve yaş) Ekolojik değişkenler (popülasyon yoğunluğu ve popülasyon dinamikleri) Çevresel değişkenler (kurumsal, teknik, yasal, politik çevre) Değişkenlerin örgütsel yaşama ne derece etki ettiği örgütten örgüteve örgütün içinde bulunduğu sektörden sektöre farklılık gösterir. Önemli olan bu farklılıkların doğru bir şekilde belirlenebilmesidir. Hem popülasyon hem de örgütlerin demografisi için kurulan modeller; Örgütlerin kuruluş ve ölüm hızlarını, Diğer popülasyonların varlıklarını ve Bunların birbirleri ile nasıl etkileşim içinde olduklarını incelemektedirler (Hannan ve Freeman, 1989). Örgütlere ait hızların belirlenmesi popülasyon ve örgütlerin karakteristik özelliklerinin açıklanmasında önemlidir. Bu karakteristikler; popülasyon içindeki örgüt sayısı, yaş, büyüklük, doğumlar, ölümler ve değişimler olarak sıralanabilir. 2.1. Örgütsel Doğum ve Ölüm Örgütlerin doğumundan ölümüne kadar olan süreç, bir zaman bağlı olarak gerçekleşir. Başlangıç olarak örgütlerin doğumları, son olarak örgütlerin ölümleri ele alınabilir. Örgütsel 4 ölüm ve doğum kavramlarının biyolojik anlamda ölüm ve doğum kavramlarından farklılıklar içerdiğini söylemek mümkündür. Buna göre yapılan literatür taramasına göre örgütsel doğum ve ölüm olarak adlandırılan durumlar şöyledir; Var olan bir popülasyon içerisinde yeni bir örgütsel form oluşuyorsa bu popülasyon içinde örgütsel doğum meydana geldiği söylenebilir. Zaten var olan bir örgütün kendine yeni olan bir popülasyona girmesi de bir doğumdur. Popülasyonlara girişler doğum, çıkışlar ise ölüm olarak adlandırılır. Daha kapsamlı bir anlatımla, örgütsel doğumu örgütün biçimsel olarak yapılandırılması, ölümü ise örgütün var olan yapısını bırakıp yeni bir yapıya geçişi olarak tanımlanır. Örgütler genellikle yeni bir popülasyon içine katıldıklarında popülasyonun özelliklerini tam olarak bilmeyebilir. Bu durum “yeniliğin zafiyeti” olarak tanımlanır (Freeman ve Hannan, 1983). Tanıma göre bu zafiyet örgütsel yaşam döngüsünün ilk aşamalarında meydana gelmektedir. Yenliğin zafiyetinin başlıca sebepleri olarak; Örgütsel anlamda sabit ve değişken maliyetlerin belirlenmemesi, Örgütte çalışan bireylerin çevreyi belirsiz bir şekilde algılanması, Rakiplerin özelliklerinin ve rekabet düzeylerinin belirlenmemesi, Popülasyonun taşıma kapasitesinin durumu gösterilebilir. Diğer yandan, örgütsel doğumlar kadar örgütsel ölümlerde örgütlerin demografisi için önemlidir. Örgütler, yaşamsal seyirlerini belirli bir zaman süreci içerisinde sürdürdükten sonra çeşitli nedenlere bağlı olarak ölürler ya da içinde bulundukları sektörden çıkarlar. Örgütlerin ölümlerinin başlıca sebepleri olarak; Örgütlerin sahip olduğu yaş ve büyüklük Devlet politikaları Siyasi ve ekonomik koşullar Kaynaklara ulaşamama Düşük nitelikli insan kaynağına sahip olma Çevrenin belirsiz olması İçsel süreçlerdeki yetersizlikler gibi sebepler gösterilebilir. 5 2. ÖRGÜTSEL EKOLOJİ KURAMININ ANALİZ DÜZEYLERİ Kuramın öncülerinden Caroll üç temel analiz düzeyinin var olduğunu belirtir (1984: 7173). Bunlar; Örgütsel Seviye: Bu kapsamda örgütsel seviye örgüte yönelik demografik olaylar ve yaşam döngülerini ele alır. Bu seviyede daha çok tek örgüt üzerinde durulur. Bu seviyede örgüt içerisindeki demografik olayların incelenmesinde bireylere vurgu yapılır. Örneğin örgütte bulunan genç ve yaşlı bireylerin birbirleri ile karşılaştırılmaları, cinsiyet, din, dil, ırk farklılıkları bu seviyede incelenmektedir. Popülasyon Seviyesi: Örgütlerin oluşturduğu popülasyonların dinamikleri esas alınır. Bu dinamikler, Örgütlerin kurulum hızları, Çevrenin popülasyonun taşıma kapasitesi üzerindeki etkisi, Örgütsel büyüklüğün tanımlanması, Taşıma kapasiteleri ve yoğunluk bağımlılıkları, Hız ve yoğunluk bağımlılığı, Seçimin dinamikleri olarak sınıflandırılmıştır. Popülasyonu oluşturan örgütlerin yoğunluğu, popülasyonların hangi nedenlere bağlı kalarak büyüdüğü veya küçüldüğü ile popülasyonlar arasındaki etkileşimler bu seviyede incelenir. Topluluk Seviyesidir: bu seviyede popülasyonlar arasındaki etkileşimler incelendiği gibi, popülasyonlar içerisinde bulunan örgütsel formların nasıl ortaya çıktığı ve yok olduğu konuları ele alınır. Diğer yandan örgütsel ekoloji kuramında örgütler süreçlere göre de incelenmektedir. Buna göre Baum (1996:80), bu süreçleri üç ana başlık altında toplamıştır. 6 Bunlar; Demografik süreçler: Örgütsel yaş, büyüklük Ekolojik süreçler: Niş genişliği dinamikleri (özelci ve genelci stratejileri), popülasyon dinamikleri (kurulumlar ve dağılımlar) ve yoğunluk bağımlılığı Çevresel süreçler: Kurumsal süreçler, politik karmaşa (turmoil) devlet düzenlemeleri, kurumsal bağlar ve teknolojik süreçlerdir. 4.ÖRGÜTSEL EKOLOJİ KURAMININ ANALİZ BİRİMLERİ Genel olarak Örgüsel ekoloji kuramının analiz düzeyleri şöyledir; Topluluk Popülasyonlar Örgütler Scott (1989:125) ve Romanelli (1991) popülasyonu “benzer formlara ship örgütlerin oluşturduğu bir grup”, Hannan ve Freeman (1989:14) ise topluluğu, “karşılıklı etkileşimde bulunan popülasyonların oluşturduğu alan” olarak tanımlar. Örgütlerin Popülasyonları, popülasyonların toplulukları oluşturduğu kabul edildiğinde, analiz birimleri yapılacak olan çalışmaya göre farklılık gösterecektir. Örneğin, örgüt seviyesinde bir çalışma yapılacaksa bireyler, rutinler ve prosedürler; popülasyon seviyesinde bir çalışma yapılacaksa örgütler, topluluk seviyesinde bir çalışma yapılacaksa popülasyonlar analiz birimleri olarak seçilir. 5. POPÜLASYON YOĞUNLUĞU, YOĞUNLUK BAĞIMLILIĞI VE POPÜLASYON DİNAMİKLERİ Genel olarak Popülasyon ve Topluluk kavramlarını daha ayrıntılı incelemek gerekirse bu durum üç başlık altında incelenecektir. 5.1. Popülasyon Yoğunluğu ve Yoğunluk Bağımlılığı Popülasyon Yoğunluğu: Popülasyon içindeki toplam örgüt sayısıdır (Carroll ve Hannan, 1989:524). Yoğunluğun çeşitli düzeylerinde meşruiyet ve rekabet düzeyleri farklılaşmaktadır. 7 Yoğunluğun ilk evrelerinde örgütlerarası rekabet düşük düzeydedir. Popülasyon içinde doğan örgütler kendilerini meşrulaştırdıkça, bu örgütün biçimini benimsemek isteyen diğer örgüt biçimleri de popülasyon içerisinde var olmaya başlayacaklardır. Popülasyon yoğunluğundaki artış, örgütlerin kendilerini meşru kılmaları için daha fazla çaba sarf etmelerine neden olur. Bunun yanısıra örgüt kendini zaman içerisinde meşru kılmaya devam ettikçe farklı türden baskılara maruz kalır. Bunlara ek olarak örgütün büyüklüğü, yaşı ve formu yoğunluk üzerinde etkilidir. Popülasyon Yoğunluğunu Etkileyen Değişkenler -Meşruiyet -Popülasyonun homojenliği veya homojenliği -Ölüm -Örgütsel evrim Popülasyon Dinamiklerini Etkileyen Faktörler -Popülasyon içinde bulunan örgütsel formların yapısı -Popülasyonun konsantrasyon seviyesi -Kaynakların çeşitliliği Örgütlerin bulunmuş oldukları çevrede yaşamlarını sürdürebilmesi ile ilgili iki meşruiyet yöntemi şunlardır; Eşbiçimlilik: Çevresel belirsizlik arttığında ve örgütler bu belirsizliği azaltmak amacı ile çevreye uyum sağlamak istediklerinde, popülasyon içinde bulunan ve belirsizliği azaltmayı başaran örgüt tiplerini benimsemeye başlayacaklardır. Bu da, popülasyon içerisinde bulunan örgütler arasında eşbiçimliliğin artmasına neden olacaktır. Farklılaşma: “Örgütle birbirleri ile benzerlik gösterirlerse hayatta kalırlar yoksa yaşamlarına son verirler” yargısının tam tersine “örgütler çevre ile uyumu sağlamak için farklılaşabilirler” savını öne sürmektedir. Farklılık arttıkça, popülasyon içerisinde homojenlik seviyesi düşecek ve örgütlerin birbirleri ile olan rekabetin seviyesi artacaktır. 8 de dolaylı olarak 6. POPÜLASYONLARIN REKABET ETME OLASILIKLARININ TEMEL DAYANAKLARI Birbirleri ile etkileşimde bulunan popülasyonların rekabet etme olasılıklarının var olduğu göz önünde bulundurulursa bunun temel dayanaklarının kesim genişliği ve kaynak bölünme kuramlarınca açıklanması mümkündür. 6.1. Kesim Genişliği Kuramı Kuramların temel argümanına göre, poülasyonlar rekabete dayalı bir etkileşimde bulunuyorsa bunun iki nedeni vardır. Birincisi, popülasyonların benzer kaynakları kullanıyor olmasıdır. Kullanılan kaynakların benzerliği ve önemi arttıkça bu kaynakları kullanan popülasyonların rekabert derecesi de yükselir. İkincisi ise örgütlerin popülasyondaki boşluklarının birbirleri ile çakışmalarıdır. Birinci duruma paralel olan ikinci durumda, özelcilerin ve genelcilerin ihtiyaçları doğrultusunda kaynakları eş zamanlı olarak kullanması söz konusudur. Buna göre; • Bir popülasyon ya da örgütün yaşamını devam ettirmesi için gerekli olan kaynaklar kümesi “kesim (niche)”, • Örgütlerin ulaşabildiği kaynaklara göre popülasyon içerisinde boyutsal olarak sahip olduğu genişlik ise “niş genişliği (niche width)” olarak tanımlanmaktadır. • Niş genişliği popülasyon içerisinde bulunan örgütlerin hareket alanını etkilemektedir. Sahip oldukları nişin büyüklüğüne göre örgütler Genelciler ve Özelciler olarak ikiye ayrılmaktadır. • Genelciler: kendi yaşamları için çevresel kaynakların bolluğuna ve çeşitliliğine bağımlı olan örgütlerdir. Homojen çevreden heterojen çevreye geçme uğraşı içindedirler (daha çok heterojen kaynaklar). 9 • Özelciler: dar bir niş genişliğine sahip örgütlerdir. Kaynakların çeşitliliği görece azdır ve çevreye bağımlıdırlar. Yerel anlamda göreceli olarak daha başarılıdırlar. (daha homojen kaynaklar) • Çevre değişikliklerine özelcilerin ayak uydurması genelcilere göre daha zordur. • Çok birimli genelcilerin uyum maliyetleri daha yüksek olacaktır. Ancak rekabet avantajı özelcilere göre daha yüksek olacaktır. • Çevredeki karmaşıklık arttıkça özelcilerin tutunması daha zor olacaktır. Çünkü Niş'in kaynaklara bağlı boyutu daha belirsiz olacaktır . Bunlara ek olarak genelciler ve özelcilerin bazı özellikler şöyledir; Genelciler; • Kaynakları genişdir. • Ürettikleri mal ve hizmetler çeşitlidir. • Özelcilere göre daha fazla sorunla karşılaşma olasılıkları vardır. • Kaynakların uzun mesafelerde olması durumundaki yüksek maliyetlere katlanırlar. • Kendi alt birimleri arasındaki koordinasyon ve yönetim güçlüğü vardır. • Biçimsel ve yönetsel olarak daha hiyerarşik bir yapıya sahiptırler. Özelciler; • Dar kapsamlı bir çevrede bulunmaktan dolayı, diğer çevrelerdeki fırsatları görememe veya bu fırsatları değerlendirecek mali yapılarını kuramama tehlikesi yaşarlar. • Yerel anlamda müşteriye odaklanma imkanları vardır. • Alternatif mal ve hizmetler üretebilme ve bunları suna bilme avantajları vardır. 10 6.2. Kaynak Bölünmesi Kuramı Bir popülasyonda var olan ve kullanılabilen kaynaklar örgütler tarafından yaşamlarını devam ettirebilmeleri nedeni ile paylaşılmak istenecektir. Bu durum beraberinde kaynakların paylaşılması ile ilgili rekabet kavramını gündeme getirecektir. Genelciler ölçek olarak büyüklük kazandıkça, pazarda bulunan kaynakları daha fazla tüketecek ve pazarın merkezinde yer almak isteyeceklerdir. Böylece özelci örgütler var oldukları popülasyonları terk etmeye başlayacaktır. Kaynak Bölünmesi kuramınca açıklanan bu durumun temel aldığı konu, rekabetin özelci ve genelcin içinde bulundukları popülasyonun konsantrasyon seviyesine göre değişkenlik gösterdiğidir. 7. POPÜLASYONLAR ARASI ETKİLEŞİMLER Örgütlerin oluşturduğu popülasyonlar çıkarları doğrultusunda kendi aralarında bağlar oluşturmaya başladıklarında karşılıklı etkileşim içine girebilmektedirler. Burada önemli olan konulardan biri etkileşimin niteliği, diğeri ise yönüdür. Genelciler ve özelciler hem kendi içlerinde hemde kendi aralarında farklı yönlerde etkileşim içinde bulunabilirler. Buradaki etkileşim, örgütlerin birbirlerine olan bağlılığınıda tayin edici özelliktedir. Barnet ve Carrol’a (1987:400-402) göre, örgütler birbirlerinden pozitif veya negatif yönde etkilenmektedir. Negatif yöndeki bir etkilenme örgütler arasında rekabete neden olabileceği gibi pozitif etkilenme ise fayda sağlayıcı nitelik taşır. Eğer örgütler birbirlerini benzer aktiviteleri yönünden tamamlıyorlarsa “ortak yaşarlık”, farklı aktiviteler yönünden tamamlıyorlarsa “kommensalizm” (bir örgütün diğer örgütten faydalandığı, ancak diğer örgütün söz konusu ortaklıktan etkilenmediği) özelliklerine sahiptir. Buna göre bağımlılık iki yönlü olabilir bunlar karşılıklı yaşam ve rakabettir. Analiz düzeyi makro bağlamda ele alındığında, iki popülasyon arasındaki bağımlılığın rekabete göre değişen düzeyleri farklı yazarlarca ele alınarak ortak yaşarlık, kommensalizm, karşılıklı yaşam, ilgisizlik, kısmi rekabet ve tam rekabet olarak tanımlanmıştır (Rao, 2002:545; Brittain ve Wholey, 1988:200). bu düzeyler ve düzeylerin ne anlam ifade ettiği Tablo 1’de verilmiştir. Simgesel olarak (+) simgesi pozitif, (-) simgesi negatif, (0) ise sıfır etkiyi ifade etmektedir. 11 Tablo 1. Çeşitli Rekabet Düzeylerine Göre Örgütsel Etkileşim Türleri Rekabet Düzeyi (-) (-) Tam Rekabet (-) (0) Kısmi Rekabet Rekabetin Düzeyi Yüksek Simgesel İfade Düşük (+) (-) Anlamı İki popülasyondan biri diğerinin büyümesini bastırıyorsa (engelliyorsa) A’daki büyüme hızı arttıkça veya düştükçe, B bundan etkilenmiyorsa Saldırgan Rekabetten dolayı B’de oluşan kayıp, Rekabet A’ya fayda sağlıyorsa Her iki popülasyon arasında bir (0) (0) Nötrlük (+) (0) Kommensalizm (+) (+) Ortak Yaşarlık rekabetin olmaması A, B’nin varlığından faydalanmakta ancak B, bundan etkilenmiyorsa Her iki popülasyon birbirinin varlığından fayda sağlıyorsa Kaynak: Sözen ve Basım, 2012:208. 8. KURAMIN DEĞERLENDİRİLMESİ Her örgütsel kuramda olduğu gibi Örgütsel Ekoloji Kuramınında zayıf ve güçlü yönleri vardır. Bunlar aşağıdaki gibidir; • Kuram çevre-örgüt ilişkisine ağırlık verdiğinden insan yeterince ele alınmamıştır. Ancak unutulmamalıdır ki örgütleri oluşturan en temel varlık insan öğesidir (Baum, 1996). • Örgütlerin sınıflandırılmasındaki değişken, benzerlik ve farklılık kavramlarının kesin ve net bir şeklinin olmaması kritik bir konudur (Young, 1988). • Kuram tarafından öne sürülen kavramların (doğum, ölüm, birleşme, yeni bir form alama gibi.) operasyonel tanımları tam olarak açıklanmamıştır (Young, 1988). • Örgütsel ekoloji kuramı diğer kuramlarla karşılaştırıldığında daha çok hayatta kalmaya vurgu yapar (Uldrich ve Barney, 1984:476). 12 • İki yada daha fazla örgüt birleştiğinde hangi örgütün ölü hangi örgütün canlı kalabileceğini tayin etmek zordur (Hannan ve Freeman, 1989). • Örgütlerin meşru kılınması için yanlızca popülasyon dinamikleri yeterli değildir. Yasal düzenlemeler, politik müdehaleler, düzenleyici aktörler de meşruiyetin sağlanması için diğer etkenlerdir. Dolayısı ile kurulan modellerin sadece popülasyon dinamiklerine göre sınanması kurumsal kuramcılara göre tam olarak doğru değildir (Zucker, 1989:542-543). • Özellikle, örgütlerin yaşamlarına ait verilerin analizinde kullanılan yöntemlerin benzer olması nedeniyle, sebep sonuç ilişkilerinin açıklanmasındaki diğer nedenlerin göz ardı edildiği öne sürülmüştür (Wholey ve Brittain, 1986;530). 13 KAYNAKÇA Barnett, P. ve Carroll G. (1987). Competition and mutualism among early telephone companies. Administrative Science Quarterly, 35: 31-60. Baum, A. C. J. (1996). Organizational Ecology. S. Clegg, C. Hardy ve W. Nord (Der.) Handbook of Organizational Studies, London: Sage, 77-114. , Baum, J. ve Amburgey, T. L. (2002). Organizational ecology. Companion to organizations. Carrol, G. (1984). Organizational Ecology. Annual Reiew of Sociology, 10: 71-93. Carroll, G. ve Hannan, M. (1989). Density dependence in the evolution of populations of newspaper organizations. American Sociological Rewiw, 54:524-541. Erdil, O., Kalkan, A. ve Alparslan, A. M. (2010). Örgütsel Ekoloji Kuramından Stratejik Yönetim Anlayışına, Doğuş Üniversitesi Dergisi, 12 (1), 17-31. Freeman, J. ve Hannan, M. T. (1983). Niche width and the dynamichs of organizational Populations. The American Journal of Sociology, 88(6): 1116-1145. Freeman, J., Carrol, G. ve Hanna, M. (1983). The liabity of newness:age dependence in organizational death rates. American Sociological Review, 48(5):692-710. Hannan, M. T. Ve Freeman, J. (1989). Organizational Ecology. Cambridge, MA: Harvard University Press. Hatch, M. (2006). Organization Theory, (2. Edition), USA: Oxford University Press. Leblebici, D. N. (2005).Küresel değişim bakısına karşı Türk bürokrasideki yapısal uyum çabalarının yapısal atalet kavramı açısından değerlendirilmesi. Cumhuriyet Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 1(6). Perrow, C. (1986). Complex Organizations: A Critical Essay, Random House, Newyork. Romanelli, E. (1991). The evolution of new organizational form. Annual Reviw of Sociology, 17:079-103. Scott, R. (1981). Organizations-rational, natural, and open systems. Englewood Cliffs: Prentice-Hall. Sözen, H. C. ve Basım, H. N. (2012). Örgüt Kuramları. Beta Basım (1 Basım). Wholey, D., ve Brittain, J. (1986). Organizational Ecology: Findings and Imolication. Academy of Management Review, 11(3): 513-533. Young, R. (1988). Is population ecology a useful paradigm for the study of Organizations?. American Journal of Sociology, 94 (1):1-24. 14 15