sinir dokusu - Adnan Menderes Üniversitesi

advertisement
SİNİR DOKUSU
Prof. Dr. Alpaslan GÖKÇİMEN
Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi
Histoloji ve Embriyoloji Anabilim Dalı-2013
Anatomik olarak
• Merkezi sinir sistemi (MSS)
Beyin
Beyincik
Omurilik
Periferik sinir sistemi (PSS)
•
•
•
•
•
Gangliyonlar
Sinirler
Gangliyonları MSS’e bağlayan sinir uçları
Reseptörler
Sinapslar
Temel Yapı
• MSS: Nöronlar ve gliya hücreleri
• PSS: Nöronlar, satellit hücreleri ve Schwann
hücreleri
Nöron
1- Soma (Hücre gövdesi)
2- Dendritler
3- Akson
Soma çekirdek ve onu çevreleyen sitoplazmadan
meydana gelir. Perikaryon olarak da isimlendirilir.
Dendritler ve akson hücre uzantılarıdır.
Nöronlar değişik şekillerde olabilir.
Perikaryon
• Organeller yer alır.
• Olgun sinir hücresinde sentriyol bulunmaz.
• Nörolifler,
gümüşleme
veya
altınlama
yöntemiyle görülür.
• Lipofuskin ve melanin olmak üzere iki çeşit
pigment vardır.
Hücre İskeleti
• Nörofilamanlar
• Nörotubuluslar
Toluidin Mavisi, Metilen Mavisi ve Kristal Viyole
 Nissl Cisimcikleri
Nissl Cisimciği
• “Tigroid Body” (Benekli Cisim)
• Akson tepeciğinde bulunmaz
• Nöron hasarı  Sayıca azalma
Nöron uzantılarına göre
- Psödounipolar (Yalancı tek kutuplu)  Spinal
gangliyon (Kraniyal sinirlerin üzerinde çok az
sayıda bulunan duyu gangliyonları)
- Bipolar (İki kutuplu)  Retinadaki iç nükleer
tabakada, koku alma mukozasındaki olfaktör
nöronlar ve iç kulaktaki kohleanın spiral
gangliyonları
- Multipolar (Çok Kutuplu Nöronlar) 
Omuriliğin ön boynuz motor nöronları,
piramidal nöronlar ve beyincikteki Purkinje
hücreleri
Çok Kutuplu Nöronlar
• Aksonların uzunluğuna ve dağılımına bağlı
olarak:
- Golgi tip – I nöronlar  Aksonları uzundur,
periferik sinirlere katılır
- Golgi tip – II nöronlar  Aksonları kısadır,
tekrarlayan dallarla, genellikle hücre gövdesinin
yakınlarında sonlanırlar. Bunlar ara nöronlar
olup, diğer nöronlar arasındaki bağlantıları
sağlar. MSS nöronlarının % 99
Nöronların işlevine göre
• Duyu Nöronları
• Motor Nöronlar
• İnter (Ara) Nöronlar
Klinik – Nöron Hasarı
• Amiyotrofik Lateral Skleroz (ALS):
İlerleyici motor nöron harabiyeti
• Parkinson Hastalığı: Sustansiya Nigra’da
dopaminerjik nöron kaybı
• Alzheimer Hastalığı: Nöronlarda amiloid plaklar
oluşması. Mikrotübüllerle birlikte, madde
taşınmasında görev alan tau proteini, işlevini
tam olarak yerine getiremez ve madde taşınmaz
Muhammed Ali Clay
Parkinson
Stephen Hawking
ALS
Iris Murdoch
Alzheimer
ALS
• Beyin sapı ve omirilikteki motor nöronların
yavaş seyreden dejenerasyonuyla görülen ciddi
bir durum
• Amiyotrofik------ kas atrofisi
• Lateral skleroz ----- motor nöronların
dejenerasyonu ve kaybı sonucu astrositlerin
sayısında artış
ALS
• %5-10 ‘u ailevi motor nöron hastalığı
• Süperoksit dismutaz 1‘i kodlayan genlerde
görülen mutasyonlar, ailevi ALS vakalarının
%20’sini oluşturur.
• Omurilik kesitinde miyelinli liflerde simetrik
olarak bir kayıp sözkonusu
Dendritler
• Nöronların denritik özelliklerine göre
sınıflandırılması:
- Radyal dendritli nöronlar: Omuriliğin ön boynuz
motor nöronları ve talamustaki nükleuslarda
bulunan nöronlar
- Sitoplazmik esas uzantılı nöronlar: Beyin
korteksindeki belli yerlerde bulunan motor nöronlar
- Monopolar dendritli nöronlar: Beyincik
korteksindeki purkinje hücreleri
- Oppositopolar dendritli nöronlar:
Hippokampustaki piramidal nöronlar
Akson-MSS
• Retinanın amakrin hücrelerinde akson (-)
• Hücre gövdesinden Akson tepeciğiyle ayrılır ve
Nissl cisimciği içermez.
• Aksonlar, nöronlarından hücre gövdelerinden
aksolemma denilen bir zarla ayrılır.
• Aksonun etrafı, kısa bir seyir sonrasında miyelin
kılıfı dediğimiz ek bir kılıfla sarılır.
Boyut:
525 × 418
Tür:
35KB GIF
PSS
• Miyelin kılıfının dışında yer alan ve nörolemma
denilen üçüncü bir kılıfla daha sarılır.
• Bu kılıf, miyelin dışında yer alan ve buraya
bitişik ince Schwann hücre sitoplazmasıdır.
Burada, Schwann hücresine ait çekirdek ve
organellerin çoğu vardır.
Klinik – Aksonal Dejenerasyon
• Schwann
hücrelerinin
etkilendikleri
bir
durumdur
• Miyelin kaybıyla veya kısmi demiyelinizasyonla
karakterize
• Nöron ve akson hasarı, aksonal (Wallerian)
dejenerasyona sebeptir
Ranvier Boğumu
• Aksonun miyelin kılıfı, periferik sinir sisteminde
düzenli aralığa sahip, dar ve halka şeklinde
boğumlanmalar
• Bu boğumlar, “Ranvier Düğümü”
• İki düğüm arasında kalan bölge, “internodal bölge”
Bu bölgede, sadece bir tek Schwann hücresi bulunur
• Düğümler arası bölgelerin uzunluğu, fetüste ve
bebekte azdır, yaşla birlikte artar
• Ranvier düğümlerinin bulunduğu bölgede, miyelin
kılıfı kesintiye uğrar. Dolayısıyla, buralardan madde
alış-verişi gerçekleşir (Miyelin, madde alış-verişini
engelleyici bir kılıftır).
Saltatorik Akım
• Elektrofizyolojik çalışmalarda, uyarının kalın
miyelinli aksonlarda bir Ranvier düğümünden
diğerine atlar
• Bu tür uyarı-------- “Saltatorik Akım”
• Mitokondriyonların Ranvier düğümlerinde bol
olarak bulunmasının sebebi---------taşınma
olayları için ihtiyaç duyulan enerjinin bu
organellerce karşılanması
Schmidt – Lantermann Yarıkları
• Periferik sinirler ozmik asitle tespit edildikleri
zaman, Ranvier düğümleri arasında yer alan devaml
miyelin tabakalarında yer yer ufak yarıklar şeklinde
açık sahalar ortaya çıkar.
• Bunlar, yüzeyden derine doğru inen oblik yarıklardır
“Schmidt – Lantermann Yarıkları”
• EM’de, bu bölgelerin miyelin kılıfının dışında
aksolemmaya doğru uzanan heliks şeklindeki
sitoplazmik tüneller
• Miyelin tabakaları, bu yerlerde genişlemekte ve
aralanmakta
• Bu yarıkların Ranvier düğümleri gibi aksonun
beslenmesi için gaz ve besin alış-verişini sağlayan
kanallar
Miyelin Kılıfı
• Lipoprotein yapısında
• % 75 lipit - % 25 protein
• Lipitler: Fosfolipit, serebrozit, sülfatil ve
kolesterol
• Normal rutin boyama yöntemlerinde eter, alkol
ve ksilol gibi maddeler kullanıldığı için, aksonun
lipit kısmı erir --------protein lifçiklerinden
oluşan nörokeratin ağ
• Bu ağ  Weigert ve Rezorsin Fuksinle
Schwann Hücreleri
• Miyelin kılıfının dışında, Schwann hücresinin
sitoplazması bulunur.
• Scwann hücresinin zarı + sitoplazması 
Nörolemma
• Ektoderm kökenlidirler ve Nöral Krista
hücrelerinden farklılaşırlar.
• Aksonların yaşaması ve işlev görebilmesi için
gerekli
• Travmayla kopan liflerde, akson yenilenmesinde
rol oynar ve fagosiz yapar
Ara Çizgi
 Miyelin kılıfının oluşumunda önemli
 Aksonun miyelin kılıfı, birbirinden bağımsız ve iç içe ayrı tabakalar
şeklinde değildir.
 Bunun aksine, miyelin kılıfı kesintisiz ve spiral biçiminde kıvrılmış
bir tabakanın iç içe sarılmasıyla meydana gelir.
 Miyelinizasyonda, ilk önce etrafında aksolemmadan başka bir kılıf
olmayan akson Schwann hücre sitoplazmasına gömülmeye başlar.
 Schwann hücresi, ortada yer alan uzunlamasına bir eksenin etrafında
ve saatin aksi yönünde döner.
 Herbir dönüşte, aksonun etrafına bir çift koyu ve açık tabaka eklenir.
 Koyu tabaka, Schwann hücre zarının iki sitoplazmik yüzeyinin
birleşmesiyle meydana gelir.
 Açık tabaka ise, hücre zarındaki çift kutuplu lipit tabakalrından
farklılaşır.
 Ara çizgi  İki Schwann hücresinin zarlarının sitoplazmik
yüzeylerinin birleşmesiyle oluşur. Sayısı  50 kadar.
Miyelin Niçin Önemlidir ?
1 – Uyarının akson boyunca taşınmasında, izole edici role sahiptir. Bu
özelliğiyle, miyelini elektrik kablolarındaki çıplak teli saran yalıtkan plastik
tabakasına benzetebiliriz. Böylece, uyarının komşu aksonlara yayılmadan
iletilmesi sağlanmış olur.
2 – Miyelinli aksonların kalınlığı, 2 – 20 μm arasında değişir. Miyelinli
aksonlardaki uyarı iletimi, çok daha hızlıdır. Akson ve miyelin kılıfı
kalınlaştıkça, iletim hızı artar ve uyarıyı iletebilme süresi azalır.
3 – Miyelin kılıfı, uyarının aksondan iletimi esnasında meydana gelebile
cek enerji kaybını en aza indirir.
4 – Miyelinli sinir tellerinde uyarının hızlı iletilmesinin iki sebebi vardır:
a) Miyelin kılıfın izole edici özelliği
b) Uyarının, Ranvier düğümleri boyunca atlayarak aksonda
saltatorik şekilde iletilmesi
5 – Miyelin kılıfının, sinir tellerinin yenilenmesinde de önemli rolü vardır. Bir
sinir teli kesilince, kesilme yerinden çevreye doğru önce miyelin kılıfı
meydana gelir. Yenilenen akson, bu kılıfı takip eder. Miyelin kılıfı, akson için
klavuzluk yapar. Yenilenmenin gerçekleşebilmesi için, nöronun hücre
gövdesinin sağlam olması şarttır. Hücre gövdesi zedelenmiş ve ölmüş olan bir
nöronun aksonunda, yenilenme olayı da gerçekleşmez.
6 – Miyelin kılıfının uyarı iletiminde önemli rolüne karşılık, besin fizyolojisi
bakımından bunun tersi sayılabilecek bir etkisi vardır. Miyelin kılıfında lipit
bulunduğu için, besin maddelerinin aksona geçişi zor olur. Bu durum özellikle
kalın miyelin kılıflar için daha da önemlidir. Gerek Ranvier düğümleri ve
gerekse Schmidt – Lantermann yarıkları, miyelin kılıfının kesintiye uğradığı
veya azaldığı bölgelerdeki madde alış-verişinin sağlandığı kısımlardır. Bu
açıklıklar, aksonla çevresi arasındaki bağlantı bölgeleridir. Gaz, metabolitler
ve besin maddeleri, aksoplazmaya bu yerler aracılığıyla girip çıkar.
Klinik – Multiple Skleroz (MS)
• Miyelin bütünlüğü, bütün akson boyunca
bozulmuştur. Demiyelinizan özellik taşıyan bu
hastalıkta, oligodendrositlerin canlılığı veya
miyelin kılıf bütünlüğü etkilenmiştir. Bu
hastalıklar (1) bağışıklığa bağlı (2) kalıtsal (3)
metabolik (4) viral olabilir
Periferik Sinir Kılıfları
• Epinöryum: Düzensiz sıkı bağ dokusu
• Perinöryum: Düzensiz sıkı bağ dokusu
• Endonöryum: Gevşek bağ dokusu (kapiller
damarlar, retiküler lifler ve az sayıda fibroblast)
• Mallory – Azan  Mavi
• Azokarmin  Kırmızı
MSS ve PSS Farkları
Hücre Gövdesi Topluluğu
Toplu Uzantılar
Hücre Gövdesini Çeviren Hücreler
Miyelinizasyon Yapan
Hücreler
MSS
Çekirdek (Nükleus)
Traktus
Gliya Hücreleri
Oligodendrogliya
PSS
Gangliyon
Sinir
Satellit (Uydu) Hücreleri
Schwann Hücreleri
Terminoloji
• Çekirdek (Nükleus): MSS nöron hücre gövdesi
topluluklarıdır. Çıplak gözle gri renkte görülür.
• Gangliyon: PSS nöron hücre topluluklarıdır
• Genellikle, otonom sinir sistemiyle ilgili olan
paravertebral ve prevertebral gangliyonlarda az,
spinal gangliyonlarda ise çok sayıda nöron hücre
gövdesi vardır.
• Nöron uzantılarının aynı bölgeye yönelenleri, demet
şeklinde uzanır. Bu toplu uzantılar  Traktus (Yol):
MSS’de yer alır. PSS’deki karşılığı ise sinirdir.
• Satellit (Uydu, Peyk) Hücreleri: Gangliyonlardaki
nöron hücre gövdelerini çevirirler. Küçük ve
yassıdırlar. Ektodermden köken alır ve nöral
kristadan farklılaşırlar.
Sinir dokusunu etkileyen bir travma sonrasında
Aksonun ve miyelinin parçalanması
Miyelomonositik hücrelerin endonöronlara dönüşmesi
Schwann hücrelerinin bazal lamina kısımlarının makrofajlarca temizlenmesi
Proksimal kısımdaki Schwann hücrelerinde gliyozis gelişimi
Büngner bantlarının oluşması ve bunların, yenilenmekte olan aksonlara katılması
Aksonlarda, Schwann hücre oluşumu ve miyelinizasyonun başlaması
Sinir uyarımının, hedef yapılara tekrardan iletilmeye başlanması
Rejenerasyonu Artıranlar
15 – deoksipergualin
Hyaluronik asit
Sinir büyüme faktörü (NGF)
MS – 453
Metil-prednizolon
4 – Metilkatekol
Siliyer nörotrofik faktör
ACTH 4 – 9
Lösemi engelleyici faktör (LIF)
Transglutaminaz
Fibrin tutturucu matriks
Metilkobalamin
GM – 1 gangliyozit
İnsülin
FK – 506
IGF – 2
VIP
Naftidrofil
Oksisterol
FGF
Poliaminler
Bilobalid
Testosteron
Levokarnitin asetil
Org – 2766
Rejenerasyonu Azaltanlar
Ketamin izomerleri
Bakteriyel kollajenaz
Vinkristin
Löpeptin
Siklosporin – A
Adenozin olarak özetlenebilir.
Testosteron (erken yenilenme fazında)
Bakteriyel kollajenaz
Bir aksonun kesilmesi sonrasında, perikaryonda görülen değişiklikler
Kromatolizis: Nissl cisimciklerinde azalma ve erime gözlenir.
Sitoplazma hacminde artma: Hücre gövdesinde şişmeye yol açar.
Bunların neticesinde, çekirdek merkezin dışına itilir.
Bu değişiklikler, geri dönüşümlüdür.
MSS
• Yapısında, iki farklı kısım bulunur. Bunlar,
substantia (cevher) grisea (gri) ve
substantia alba (beyaz) dır. Boyanmamış
beyin, beyincik ve omurilik kesitlerindeki renk
farkından dolayı, bu şekilde
isimlendirilmişlerdir. Gri ve beyaz cevher
arasındaki bazı farklar
Merkezi Sinir Sistemi
Gri Cevher
Beyaz Cevher
Beyinde ve beyincikte dışta, omurilikte ise içtedir (korteks)
Beyinde ve beyincikte içte, omurilikte ise dıştadır (medulla)
Gri renktedir
Beyaz renktedir
Parankim yapısındadır
Lifsi yapıdadır
Miyelinsiz lifler çoktur
Miyelinli lifler çoktur
Nöron (+)
Nöron (-)
Nörogliya (+)
Nörogliya (+)
Kapiller (+)
Kapiller (+)
Lenfatik kapiller (-)
Lenfatik kapiller (-)
MSS
• Gri cevher, beyin ve beyincikte dış kısımda yer
alır. Dolayısıyla, korteks (kabuk) diye de
adlandırılır. Beyin ve beyincikte iç kısımda yer
alan beyaz cevhere ise, medulla (öz) adı verilir.
Omurilikte, gri cevher beyin ve beyinciğin tam
aksine organın iç kısmında, beyaz cevher ise dış
kısmında bulunmaktadır. Bunun için,
omurilikteki gri cevhere korteks, beyaz cevhere
ise medulla diyemeyiz.
Yapı
Gri cevher, parankimli bir yapıya sahiptir. Beyaz
cevherin yapısı ise fibrözdür. Gri cevherde,
miyelinsiz lifler çoğunluktadır ve az da olsa
miyelinli lifler vardır. Beyaz cevherde ise, bunun
tam tersi söz konusudur ve miyelinli lifler
çoğunluktadır. Bu farktan dolayı, MSS’deki
miyelinli lifler luxol – fast blue veya Weigert
ile boyandıkları zaman, beyaz cevher
makroskopik olarak dahi iyi ayırt edilir. Beyaz
cevherdeki miyelinli lifler luxol – fast mavisi ile
mavi – yeşil, Weigert boyasıyla da siyah renkte
boyanır.
MSS
• Sinir hücrelerinin gövdesi, yalnızca gri cevherde
bulunur. Beyindeki ve beyincikteki beyaz
cevherde, adacık şeklinde olan ve çekirdek
denen nöron toplulukları vardır. Nörogliyalar
farklı çeşitte olsalar bile, her iki cevherde de
bulunurlar. Özellikle gri cevher, kapiller
yönünden daha zengindir. MSS’deki gri ve beyaz
cevherde, lenf damarları ve lenfatik kapiller
bulunmaz.
Merkezi Sinir Sisteminin Zarları
• Bu sistemde yer alan organlar, zar, kemik ve
BOS tarafından korunur. Zarlar, temelde
fibroblastlardan ve kollajen lif demetlerinden
oluşur.
Dura mater (sağlam anne)
Dura mater
• Dışta yer alan dura mater, bu zarların en sağlamıdır. Aynı
zamanda, paki meninks (kalın zar) olarak da adlandırılır. Beynin
dışında, kafatasının periosteumu ile devam eder ve epidural bir
aralığa sahip değildir. Omirilikte ise, omurganın periosteumundan
epidural boşlukla ayrılır. Bu aralıkta gevşek bağ dokusu, yağ dokusu
ve ven pleksusları vardır. Araknoid ve pia mater birbirine bitişiktir
ve buna, leptomeninks (ince zar) adı verilir. Dura materde, kan
damarları ve sinüsler bulunur. Bu sinüslerden en iyi bilineni,
süperiyor sagittal sinüstür. Sinüslerin iç yüzleri, endotelle
döşelidir. Ancak, bunların çevresinde venlerde olduğu gibi bir kas
tabakası yoktur ve sanki, dura mater dokusunun içerisinde oyulmuş
gibi görülürler. Üst sagittal sinüs, diğer sinüslerle birleşir ve
internal juguler vene açılır. Dura mater, içte araknoid ile devam
etmez. Duranın altında, çok dar bir aralık tarif edilmiştir. Burada
interstisyel sıvı bulunmasına rağmen, BOS bulunmaz. Dura materin
boşluğa bakan yüzü, fibroblastlarca aralıklı olarak döşenmiştir
Araknoid (örümcek ağı)
• Araknoid üst tarafta dura materle, alt taraftaysa pia materle
temastadır. Aradaki mesafe, trabeküllerle doludur (Resim – 9.13).
Dışa bakan hücre zarı, duranın altındaki aralığı çevirir. Bu
tabakada, çok sayıda fibroblast vardır. Bu hücreler, oluklu
bağlantılarla birbirlerine bağlanmıştır. Hücre zarının hemen altında
yer alan trabeküller, üst kısımla pia materin arasında örümcek ağına
benzer bir görünüme (araknoides) yol açar. Trabeküller,
fibroblastların ince sitoplazmik uzantılarından ve bunlara destek
olan kollajen lif demetlerinden meydana gelir.
• Fibroblastlar, desmozomlarla birbirlerine bağlanmıştır. Fibroblast
uzantıları nın arası, BOS sıvısıyla doludur. Bu sıvı, merkezi sinir
sistemi organlarını fiziki darbelere karşı korur.
Pia mater (zayıf anne)
• En içte yer alan pia mater, MSS’nin bütün
girinti ve çıkıntılarını çevirir. Yapısında tek veya
birkaç sıralı fibroblast bulunur. Fibroblastların
arasında, kollajen lifler vardır. Fibroblastların
beyin dokusuna bakan yüzünde, ince bir bazal
lamina uzanır. Bunun da iç kısmında,
protoplazmik astrositlerin fil ayaklarını andıran
uzantılarının sonlandığı subpiyal ayaklar
bulunur. Pia mater, ışık mikroskobunda beyin
dokusunun en dışında yer alan ve sanki tek katlı
yassı epitel gibi görünen koyu bir tabaka olarak
farkedilir. Pia mater, beyin dokusuna giren
damarların etrafını da kısmen çevirir. Ayrıca, bu
Beyin Omurilik Sıvısı (BOS)
• Beyin ventrikülleri ve omurilik sentral (merkezi)
kanalı, beyin – omurilik sıvısıyla doludur. BOS
ile dolu boşlukların bazı yerleri, genişleyerek
ventrikül adını almıştır. Ventrikül duvarında
yer alan koroid pleksus, BOS sentezler.
Koroid Pleksus
• Lateral (yan) ventriküllerin içi ile üçüncü ve dördüncü ventriküllerin
tavanından boşluğa doğru uzanır. Bu yapı, üçüncü ve dördüncü
ventriküllerin tavanından, araknoidin bağ dokusu elemanlarından,
pia mater tabakasından ve en içte yer alan ependim hücrelerinden
meydana gelir. Ependim hücreleri bol damarlıdır, kapiller
yönünden zengindir ve bağ dokusunu çeviren tek katlı kübik epitel
şeklinde tavandan ventrikül boşluğuna doğru ve BOS içine uzanır.
Ventrikül duvarını çeviren ependim hücreleri, apikalde silyaları
bulunan ve daha çok koruma epiteli özelliğinde olan koroid
pleksustaki salgı hücrelerine dönüşür. Bol damarlı bağ dokusu ile
bunun yüzeyini döşeyen epitel dokusunun hepsine birden, koroid
pleksus adı verilir. Koroid pleksusu döşeyen hücreler, hacim olarak
büyük ve yuvarlak çekirdeklidir ve kübiktir.
Ependim hücreleri
• BOS salgısı yapan ependim hücrelerinin boşluğa
bakan yüzlerinde, bol miktarda bülböz (baş
kısımları toplu iğne gibi olan) mikrovilluslar
vardır. Ayrıca, bu hücrelerin yan yüzlerinde
apikal bağlantı birimlerinin yanı sıra, yan ve
bazal yüzlerinde de katlantılar bulunur.
Beyin-Omirilik Sıvısının Dolaşımı
• Lateral ventriküllerden başlayan dolaşım,
üçüncü ve dördüncü ventriküllerle devam eder.
Ortada Magendie ve iki yanda da Luschka
delikleri ile ayrılıp, subaraknoid boşluğa ve
subaraknoid bölgeden de araknoid villusları ile
üst sagittal sinüse geçer. Üst sagittal sinüs ise,
diğer sinüslerle birleşir ve internal juguler ven
olarak devam eder. Böylece, BOS venöz sisteme
geçmiş olur. Belirtilen yollarda meydana
gelebilecek herhangi bir tıkanıklık, lateral
ventriküllerin genişlemesine yol açar. Bu
duruma, hidrosefali denir.
BOS
• BOS subaraknoidal boşluğu doldurduğu için,
bütün merkezi sinir sistemi organları adeta bir
sıvı yastığı içinde yüzmekte ve böylece, hem
dışarıdan gelecek mekanik etkilere ve hem de
yer çekimi etkisine karşı korunmaktadır.
Dışarıdaki ağırlığı yaklaşık 1500 gr olan beyin,
BOS’un içinde sadece 50 gr kadar gelmektedir.
Bu durum, beynin korunması için çok önemlidir.
Diğer bir özellik, sıvıların mevcut basıncı
katıların aksine bir noktaya değil de, her tarafa
eşit olarak dağıtmasıdır. Örneğin, beyin
dokusuna gelen 100 kg’lık bir darbe, BOS
Arterler
• MSS’ye gelen arterlerin dalları, pia – araknoid
zar içerisinde serbestçe anastomoz yapar.
Buralardan ayrılan dallar, beyin ve omuriliğe dik
açılar yaparak dahil olur ve sinir dokusunun
daha derin kısımlarına giderek, burada
kapillerlere ayrılır. Kapiller ağı, gri cevherde ve
özellikle de beyin korteksinde daha fazladır.
Beyindeki ve omurilikteki arterler arasında
anastomoz bulunmadığı için, bu damarlarda
meydana gelen tıkanmalar, damarın beslediği
bölgede büyük hasarlanmalara (iskemiye ve
enfarkta) yol açar.
Damarlar
• Beyindeki ve omurilikteki sinir dokusunun
venöz kan damarları, diğer organların aksine
arterlere eşlik etmez. MSS’de, lenfatik damar ve
kılcal bulunmaz. MSS’ye gelen ve giden
damarlar, subaraknoid boşluktan geçerken pia
mater tarafından gevşek bir şekilde çevrilir.
Biraz daha büyük olan damarlar, sinir dokusuna
girerken pia materin ince tabakasıyla sarılır.
Beyin dokusuna giren damarlarla pia mater
arasında kalan perivasküler bölge, subaraknoid
saha ile devam eder.
Kan – Beyin Bariyeri (Engeli)
• MSS’deki kapillerler (kılcal damarlar), bir bazal
membranla çevrili yassı endotel hücrelerinden
meydana gelir. Endotel ince, devamlı ve
penceresiz (non – fenestereli) dir. Endotel
hücrelerinin arasında sıkı bağlantı vardır ve en
dışta yer alan ince bir bazal membran, endoteli
kuşatır. Nadiren, kapillerin dış kısmında perisit
adı verilen hücreler görülür. Astrositlerin bu
bölgeye uzanan perivasküler ayakları, devamlı
bir tabaka halinde görülür. MSS’nin pencereli
olmayan kapilleri, vücudun diğer bölgelerinde
yer alan benzerlerinden daha az geçirgendir.
Beyne kanla taşınan herhangi bir madde, beyin
Bariyer
• Bu engelde, endotel hücrelerinin penceresiz tipte
olmalarının ve sıkı bağlantılarla birbirlerine
bağlanmalarının önemli rolü vardır. Koroid
pleksus ta, area postremada ve
hipofizdeki mediyan kabartıda, pencereli
tipte kapiller bulunur.
Klinik: Kan – Beyin Bariyerinin
Tedavi Yaklaşımındaki Önemi
• Kan – beyin bariyerinin seçici yapısı, bazı
ilaçların ve nörotransmiter maddelerin kandan
MSS’ye geçmesini engeller. Mesela, vücuda
mannitol verilmesi sıkı bağlantıları etkileme
yoluyla kılcal geçirgenliği artırır ve böylece, bazı
ilaçların beyin dokusuna geçmesine imkan
sağlar. Diğer bazı ilaçlar ise, MSS’deki endotel
hücre yüzeyinde yer alan transferrin
reseptörlerine tutunan antikorlar vasıtasıyla
verilebilir.
Kan – Beyin Omurilik Sıvısı (BOS)
Bariyeri (Engeli)
• Merkezi sinir sisteminde, kan-beyin engelinin
yanı sıra başka bir kan – BOS engeli daha tarif
edilmiştir. Kan – BOS engelinde bulunan
yapılar, şu şekilde sıralanabilir:
• Koroid pleksusun kapiller endoteli
• Kapillerin bazal membranı
• BOS salgılayan epitelin bazal laminası
• Epitel hücreleri
•
Bu engelin meydana gelmesinde, özellikle
epitel hücrelerinin yan yüzlerinde bulunan sıkı
Nörogliya
• PSS nöronları ve uzantılarının arası, bağ dolusu
•
•
•
•
•
•
ile doldurulmuştur.
MSS’de, bazı büyük damarların haricinde bağ
dokusu bulunmaz.
Nörogliya dokusu, MSS’de bağ dokusu işlevini
yerine getiren gliya hücrelerinden oluşmuştur.
Gliya hücreleri, nöronlara mekanik desteklik
sağlar.
Kapillerden
aldıkları
besin
maddelerini
nöronlara aktarırlar. Kendi aralarında ve
nöronlarla sinaps yapmazlar.
Nöronların aksine, hayat boyu mitozla çoğalırlar.
Nöronlar için zornlu hücrelerdir. Gümüşleme ve
Gliya Hücre Çeşitleri
1 – Protoplazmik Astrositler
2 – Fibröz Astrositler
3 – Oligodendrositler
4 – Mikrogliyalar
5 – Ependim Hücreleri
Protoplazmik Astrosit
•
•
•
•
Sadece gri cevherde bulunur.
Uzantılı ve yıldız şeklindedir.
Kısa, kalın ve dallı uzantıya sahiptir.
Uzantılarının son kısımları, fil ayağı şeklinde
genişlemelerle sonlanır.
• Bu sonlanma ayaklarının bir kısmı, kapiller
bazal membranının dışına tutunur. Bunlara,
“perivasküler ayak” adı verilir ve kapillerin
etrafını tamamen çevirirler.
• Dolaşımdan gelen aminoasit, glukoz, su, oksijen
ve iyon gibi maddeler, nöronlara astrosit
aracılığıyla geçer.
• Atık maddelerin nöronlardan kapillere geçmesi
Protoplazmik Astrosit
• Bu sonlanma ayaklarının bir kısmı, kapiller
bazal membranının dışına tutunur. Bunlara,
“perivasküler ayak” adı verilir ve kapillerin
etrafını tamamen çevirirler.
• Dolaşımdan gelen aminoasit, glukoz, su, oksijen
ve iyon gibi maddeler, nöronlara astrosit
aracılığıyla geçer.
• Atık maddelerin nöronlardan kapillere geçmesi
de, yine aynı yoldan gerçekleşir.
• Glutamat ve GABA gibi nörotransmitter
maddeleri sentezlerler.
Fibröz Astrosit
• Sadece beyaz cevherde bulunur.
• Uzantıları, kapiller duvarında perivasküler ayak
şeklinde sonlanır.
• Sinir dokusunun zedelenmesinde, ölen sinir ve
gliya hücrelerinin yerine bölünüp çoğalırlar.
• Travmada
arayı
dolduran
astrositlerden
meydana gelen doku  gliyal skar dokusu
Oligodendrositler
• Gri ve beyaz cevherlerde bulunur.
• Beyaz cevherdeki sayıları daha fazladır.
• Astrositlerden aldıkları amino asitleri, glukozu,
suyu ve oksijeni nöronlara aktarırlar. Bundan
dolayı, nöronların yaşaması ve iş görmesi için
gereklidirler.
• Oligodendrositleri izole edilen nöronlar, ölüme
sürüklenir.
• Dolayısıyla bu hücreler, PSS’de bulunan uydu
hücrelerine eşdeğer sayılabilir.
• Uzantılarıyla, sinir liflerinin miyelinini meydana
Mikrogliyalar
•
•
•
•
•
•
En küçük gliya hücresidir.
Mezodermden köken alır.
Gri ve beyaz cevherde bulunurlar.
Gri cevherdeki sayıları daha fazladır.
Monosit – Makrofaj sisteminin üyesidirler.
Yıkılan dokuları fagosite ederler ve MSS’yi
temizlerler.
• MSS’de travma  Sayıları oldukça artar.
Ependim Hücreleri
• MSS’de içi BOS’la dolu ventriküllerin duvarlarını
ve omuriliğin ortasında yer alan santral kanalı
döşerler.
• Tek katlı kübiktirler. Boşluğa bakan yüzlerinde,
çok sayıda mikrovillusları vardır.
• Bazal membrana sahip değildirler.
• Beyin dokusundaki ve ventriküllerdeki sıvı
arasında, seçici bir engel işlevi görürler.
• Yan yüzlerinde bağlantı birimlerinin bulunması,
epitelden ventriküllere ve merkezi kanala sıvı
geçişini büyük oranda engeller.
Beyin (Serebrum)
• Beyin hemisferler (yarım küreler), beyin sapı ve
beyincik olmak üzere üç kısımdan oluşur.
Korteks, telensefalonun ve beyinciğin en yüzeyel
parçasıdır ve gri cevher olarak tanımlanır.
Korteksin altında, medulla olarak adlandırılan
ve çok miktarda sinir lifi içeren bölüm yer alır.
Medullaya, beyaz cevher adı da verilir. Beyaz
cevherin telensefalondaki kısmında bazal
gangliyonlar, beyincikteki kısmındaysa iç
çekirdekler diye bilinen nöron toplulukları
mevcuttur.
Beyin
• Diensefalonda, mezensefalonda, ponsta ve
medulla oblangatada ise, korteks bulunmaz.
Fakat, buralarda yoğun lif demetleri,
talamustaki gibi (diensefalonun bir kısmı)
çekirdekler ve ayrıca kraniyal sinirlerin
çekirdekleri vardır. Beyne çıplak gözle
bakıldığında, yüzeyin son derece girintili ve
çıkıntılı olduğu görülür. Çıkıntılı yerlere girus,
girintili yerlere ise sulkus adı verilir. Girinti ve
çıkıntıları kaplayan gri cevher, çıkıntıların
tepesinde en kalın, girintilerin dibinde ise en
incedir ve bol miktarda nörona sahiptir.
Sito – Miyeloarkitektür (Hücre Mimarisi ve Düzeni)
Beyin kabuğu özel boyalarla incelendiği zaman,
hücrelerin tabakalara göre dizildiği dikkat çeker.
Hücrelerin beyin korteksindeki bu düzenine,
hücre
mimarisi
anlamına
gelen
sitoarkitektür denir. Sitoarkitektür, daha çok
nöronların hücre gövdelerinin sayı, tertip ve
şekilleriyle ilgilidir.
Miyeloarkitektür
• Sinir
liflerinin
yapı
düzenine
ise,
miyeloarkitektür denir. Miyeloarkitektür,
daha çok miyelinli sinir uzantılarının farklı
korteks tabakalarındaki düzenlenişini ifade
etmek için kullanılan bir terminolojidir.
Sitoarkitektür
Miyeloarkitektür
I - Moleküler tabaka (Lamina zonalis)
I - Lamina tanjensiyalis
II - Dış granüler tabaka
II - Lamina disfibroza
III - Dış piramidal tabaka
III - Lamina süperradiyata
IV - İç granüler tabaka
IV - Dış Baillarger şeridi
V - İç pramidal tabaka (Gangliyoner tabaka)
V - Lamina interadiyata
VI - Çok şekilli hücre tabakası
VI - Lamina infrastriata
Beyin
• Beynin altı tabakalı yapısı, korteksin hemen her
yerinde aynıdır. Bu yapıyı gösteren bölümlere,
izokorteks (aynı, eşit kabuk) adı verilir.
İzokorteks, beyin kabuğunun % 90’ını oluşturur.
Beyin korteksinin geri kalan kısmındaysa, hücre
düzeni daha farklıdır. Bu farklı bölümlere de,
allokorteks (farklı kabuk) adı verilir.
Allokorteks
•
•
•
Hipotalamusun bazı bölgeleri
hippokampus
Rhinensefalon
Beyin korteksindeki sinir lifleri, şu
şekilde isimlendirilir:
• Asosiasyon Lifleri: Aynı beyin yarımküresi
içerisinde farklı bölgeler arasındaki bağlantıları
sağlayan liflerdir.
• Komissural Lifler: İki beyin yarımküresini
birbirine bağlayan sinir lifleridir.
• Projeksiyon Lifleri: Yapısında, afferent ve
efferent lifler bulunur. Bunlar, telensefalonun gri
cevherindeki nöronları beynin daha kaudal
kısımlarıyla ve omurilikle bağlar.
Korpus kallozum
I-Moleküler Tabaka
Bu tabaka, pia materin hemen altındadır. Burada iğ şeklinde,
yüzeye paralel olarak yerleşmiş olan ve Kajal’ın horizontal
hücreleri diye isimlendirilen nöronlar bulunur.
• Bu hücrelerin akson ve dendritleri, aynı tabakada yüzeye paralel
yayılır ve buranın miyeloarkitektürüne (lamina tanjensiyalise)
dahil olur. Ayrıca, III. ve V. tabakalardaki piramidal nöronların
dendritleri ve VI. tabakadaki Martinotti hücrelerinin aksonları
da buna dahildir. Belirtilen tabakalardaki nöronların aksonları
moleküler tabakaya gelince, (T) harfi veya telgraf hatları şeklinde
dallanır ve yüzeye paralel şekilde yayılır. Yayılım sonrasında, diğer
nöronların dendritleri ve aksonlarıyla veya kendi aralarında sinaps
yaparlar. Moleküler tabaka değişik kalınlıkta olsa da, her zaman
mevcuttur.
II – Dış Granüler Tabaka
• İnsanda en fazla gelişim değişikliği gösteren
tabaka olup, yıldızsı şekilli ve çok kutuplu küçük
nöronlara sahiptir. Granüllü görünüme yol açan
bu hücrelerin aksonları son derece kısadır.
Uzantıları, ancak bulundukları tabakada kalır ve
bir alt veya üst tabakaya geçemez. Öte yandan,
bu tabaka miyeloarkitektür yönünden neredeyse
lifsiz bir yapıya sahiptir ki, buraya lamina
disfibroza adı verilmiştir. Sadece III. ve V.
katın piramidal nöronlarının dendritleri ve VI.
katın Martinotti hücrelerinin aksonları bu
tabakadan geçip moleküler tabakaya
III – Dış Piramidal Tabaka
Bu tabakadaki piramidal nöronlar, aynı
tabakanın yüzeyel bölgelerindeki nöronlara
nisbeten küçüktür. Derine inildikçe,
büyüklükleri artar. Bu nöronların apikal
dendritleri, moleküler tabakaya geçer ve
dallanır. Küçük piramidal nöronların aksonları,
genellikle aynı korteks bölgesinin derin
kısımlarında sonlanır. Büyük piramidal
nöronların aksonlarıysa, korteksin diğer
katlarını geçip beyaz cevhere dahil olur ve beyaz
cevherde asosiasyon, projeksiyon (afferent
ve efferent lifler) ve komissural (beynin iki
IV – İç Granüler Tabaka
• Bu tabakada yıldız şeklinde, küçük ve çok
kutuplu nöronlar vardır. Dolayısıyla, bu bölge
granüllü görünür. Yıldızsı nöronların akson ve
dendritleri, genellikle aynı tabakada sonlanır.
Aksonları, bazen bir iç tabakada yer alan dev
piramidal nöronların hücre gövdesiyle sinaps
yapabilir. İç granüler tabakanın kalınlığı,
korteksin farklı yerlerine göre değişir. Burası
motor korteks bölümlerinde ince, duyu
korteksinde ise oldukça kalın olarak görülür.
Miyeloarkitektüründe, büyük kısmı talamustan
gelen ve assosiasyon liflerinden oluşan dış
V – İç Piramidal (Gangliyoner) Tabaka:
• Bu tabakada, orta ve büyük boy piramidal nöronlar bulunur.
Piramidal nöronların apikal dendritleri, birinci tabakaya kadar çıkar
ve orada, telgraf hatları gibi yüzeye paralel yayılıp sinaps yapar. Bu
hücrelerin bazal yüzlerinden yayılan dendritler, aynı tabakada kalır.
Aksonları ise, beyaz cevhere dahil olur ve iç kapsülden geçerek
kortikospinal (piramidal) yol olarak uzanıp, omuriliğin ön boynuz
motor nöronlarıyla sinaps yapar. Presentral girusun (motor korteks)
kabuğundaki bölgede ve iç piramidal tabakada yer alan piramidal
hücreler nöronların en büyükleri olup, 40 – 60 μm ebatındadır. Bu
hücreler, Betz’in dev piramidal nöronları olarak adlandırılır.
Tabakanın miyeloarkitektüründe, bilhassa derin bölgelerde
asosiasyon liflerinden meydana gelen iç Baillargeri şeridi göze
çarpar. İç Baillargeri şeridinde, çok sayıda yatay sinir lifi vardır. Dış
ve iç Baillargeri şeritlerinin arasında, lamina interradiyata yer
alır. İç piramidal tabaka veya gangliyoner tabaka motor korteks
bölümlerinde kalın, duyu korteksi bölümlerinde ise incedir
VI – Çok Şekilli Hücre Tabakası (Lamina
Multiforme)
• Gangliyoner tabakadan ayrımı, keskin sınırlı
değildir. Oldukça farklı morfolojik yapıda
nöronlara sahiptir. Bunların arasında çok sayıda
ufak piramidal nöronlar, Martinotti hücreleri,
yıldız şekilli nöronlar ve derin kısımlarda iğ
şeklinde hücreler vardır. Bu nöronların
aksonları, genellikle hemen alttaki beyaz cevhere
dahil olur. Dendritleri aynı düzlemde yayılan
Martinotti hücreleri, ters piramit şeklindedir.
Bu hücrelerin aksonlarıysa, bütün korteks
tabakalarını geçer ve en dıştaki moleküler
tabakada, telgraf hatları şeklinde yayılıp sinaps
yapar. Aksonlardan ve kollateral uzantılardan
VI – Çok Şekilli Hücre Tabakası (Lamina
Multiforme)
• Bu tabaka, beynin her tarafında bulunmaz. Bazı
bölgelerde II. ve IV. tabakalar çok, III. ve V.
tabakalarsa az gelişmiştir. Yalnız, II. ve IV.
tabakaların bulunmadığı ve III. ve V. tabakaların
da ileri gelişim sergilediği yerler de mevcuttur.
Beyin Medullası (Beyaz Cevher)
• Miyelinli ve miyelinsiz sinir liflerinden,
nörogliyalardan ve bol miktarda kapillerden
meydana gelir. Miyelinli liflerin çok olmasından
dolayı beyaz renktedir. Bazı yerlerinde,
çekirdek adı verilen nöron toplulukları yer alır.
Beynin beyaz cevheri, merkezi sinir sisteminin
diğer bölgelerindekiyle aynı histolojik özelliklere
sahiptir.
Beyincik (Serebellum)
• Beyinciğin anatomik yapısı beyne benzer fakat,
buradaki katlantılar daha incedir. Beyincik bir
kortekse, iç kısımda beyaz cevhere ve bunun da
altında emboliformis, fastigii, dentatus ve
globossus denilen dört adet derin çekirdeğe
sahiptir.
Beyincik
• Beyincikteki katlantılar daha yakından
incelenecek olursa, buradaki hücre çeşitleri de
seçilebilir. Korteksin en dışında yer alan
tabakaya, moleküler tabaka adı verilir. Bu
tabakada, hücreden ziyade akson ve dendritler
vardır. Daha alttaki gangliyoner tabakada
ise, Purkinje hücreleri sıralanmıştır. Purkinje
hücrelerinin oluşturduğu tabakanın hemen
altında, küçük nöronlardan oluşan yoğun
granüler tabaka yer alır. Burada yer alan sinir
hücrelerine, granül hücreleri denir. Her bir
katlantının en iç kısmındaysa, akson gövdelerini
Beyincik
• Mossy (yosunsu) ve climbing (tırmanan) lifler,
beyincik korteksine uyarı girişini sağlar.
Yosunsu lifler, geniş ve bülböz uçla sonlanan
akson uçlarıdır. Granül hücrelerinin
bulundukları tabakalara girip, burada granül
hücrelerinin dendritleri ile sinaps yaparlar. Daha
sonra, kendi aksonlarını moleküler tabakaya
gönderirler. Uzanan aksonlar, T şeklinde
sonlanarak yüzeye paralel seyreder. Dolayısıyla,
bu liflere paralel lifler denir. Paralel lifler,
Purkinje hücrelerinin zengin dendritik uçlarıyla
sinaps yapar. Her bir lif bir Purkinje hücresine
sadece bir defa temas etmesine rağmen, bir
Beyincik
• Tırmanan lifler, doğrudan doğruya Purkinje
liflerine gider ve dendritleri sanki bir sarmaşık
gibi kuşatır. Her hücre başına bir tırmanıcı lif
düşer. Bu lifler uyarıldıkları zaman, Purkinje
hücrelerinde kollektif (topyekün) bir cevaba yol
açar. Purkinje hücreleri, kendilerine gelen
sinyalleri karşılaştırır ve düzenler. Beyincikten
başlayan aksonlar, dışarıya giden sinyallerin
çıkış noktası olan derin çekirdeklere uzanır ve
çıkış sinyallerini buraya iletir. Üç derin
çekirdekten, talamusun yanı sıra uzay –
konumsal ve vestibüler merkezlere de sinyaller
Beyincik
• Beyinciğin korteksinde, inhibitör (baskılayıcı) ve
inter (ara) nöron sınıfına dahil edilebilecek
birkaç hücre çeşidi daha vardır. Bunlardan
Golgi hücresi, granül hücrelerinin arasında yer
alır. Moleküler tabakada ise, yıldızsı hücreler
ve sepet hücreleri vardır. Sepet hücreleri,
akson dallarını Purkinje hücrelerine doğru
uzatır. Uzanan bu akson dalları, hücre
gövdelerinin etrafını sanki bir sepet gibi sarar.
Beyincik
• Beyaz cevherin yapısında, miyelinli ve miyelinsiz
sinir lifleri ve gliya hücreleri bulunur. Beyinciğin
yarımkürelerinde daha fazla miktarda bulunan
beyaz cevher, vermis kısmında daha azdır ve
sagittal (uzunlamasına) kesitte dallı bir ağaca
(hayat ağacı – arbor vitae) benzer. Beyaz
cevherde, büyük kısmı afferent olmak üzere
efferent lifler ve ara nöronlara ait iç lifler
bulunur. İç lifler, beyinciğin farklı kısımlarını
birbirine bağlar. Beyincik, bu lifler vasıtasıyla
vücudun her tarafından duyusal uyarılar
alır._____________________________
Beyincik
• Beyinciğin korteksinde ve beyaz cevherin içine
gömülü vaziyette özelleşmiş gri cevher bulunur.
Bunlar, dıştan içe doğru dentatus,
emboliformis, globossus ve fastigii şeklinde
sıralanan dört çift çekirdektir.
Beyincik çekirdekleri
• Dentatus çekirdeği, aralarında en büyük çapa sahiptir. Beyinciğin
çekirdeklerinde, çok kutuplu büyük nöronlar vardır. Purkinje
hücrelerinin efferent aksonlarının büyük bölümü, çekirdekteki
nöronlarla sinaps yapar ve bu nöronların akson topluluklarıdır.
Aksonların küçük bir kısmı, sinaps yapmadan beyinciği terk eder.
Çekirdeklerin içinden kesilmeden geçen liflerse, yan vestibüler
çekirdeklerdeki nöronlarla sinaps yapar. Purkinje hücrelerinden
çıkan uyarılar, sonlandıkları çekirdekler (beyincik çekirdekleri ve
yan vestibuler çekirdek) üzerinde engelleyici bir etki oluşturur.
Beyinciğin, omurilikle ve korteksle doğrudan bir bağlantısı yoktur.
Buradan çıkan uyarılar talamus, kırmızı çekirdek, vestibuler
çekirdekler ve retikuler formasyon vasıtasıyla beyin korteksine ve
omuriliğin ön boynuz motor nöronlarına aktarılır.
Omurilik (Medulla Spinalis)
• Omurilik, nöral tüpün embriyolojik yönden en az değişikliğe
uğrayan bölümüdür. MSS’nin vertebral kanalı içindeki bölümü olan
omurilik, ortalama 40-45 cm uzunluğunda ve 1 cm çapındadır.
Silindir şeklinde olup, önde ve arkada basıktır ve baş kısmında
medulla oblangata ile devam eder. Kuyruk kısmında ise, ikinci
lumbal vertebra hizasında sonlanır. Omurilik, yetişkin insanlardaki
vertebra kanalının 2:3’ünü doldurur. Bu yüzden, omurilik omurga
kanalındaki yerine göre değil de spinal sinirlerin çıkış yerine göre
servikal, torakal, lumbal ve sakral bölümlere ayrılır. Omurilik,
yapısal ve işlevsel yönden iki kısma ayrılır: İçte substantia grisea
(gri cevher), dıştaysa substantia alba (beyaz cevher) yer alır. Gri
maddenin esasını hücre gövdeleri ve miyelinsiz sinir lifleri, beyaz
cevheri ise miyelinli sinir lifleri oluşturur. Gri madde, hücre
kümeleri (nukleus) ve sütunlardan (kolumna), beyaz cevher ise
yollardan (traktus) ve lif demetlerinden (fasikulus) meydana
gelmiştir.
Substantia Grisea
• Ortada yer alır ve omuriliğin transvers (enine)
kesitlerinde, H harfi veya kelebek şeklinde
gözlenir. Yapısında sinir hücreleri, hücre
uzantıları ve gliya hücreleri vardır. Enine
kesitlerde, her iki tarafta bulunan gri madde
kümeleri kommissura grisea’larla birbirlerine
bağlanmıştır. Ortasında, ependim hücreleriyle
döşeli olan sentral (merkezi) kanal bulunur. İçi
BOS’la dolu olan bu kanal, dördüncü
ventrikülden itibaren devam eder. Kanalın
genişleyen son kısmı, terminal (son)
ventrikül adını alır. Merkezi kanalın ön
tarafında kalan omurilik bölümüne komissura
Omurilik
• Nöron kümelerini içeren sütun şeklindeki geniş
parçalara, kolon denir. Bunlardan ön
taraftakine kolumna anteriyor (ön kolon),
arkadakine kolumna posteriyor (arka kolon),
yandakine ise kolumna lateralis (yan kolon)
adları verilir. Bu oluşumlar, enine kesitlerde bu
oluşumlar kornu anteriyor (ön / ventral
boynuz), kornu posteriyor (arka / dorsal
boynuz) ve kornu laterale (yan boynuz) olarak
isimlendirilir
Omurilik
• Ön boynuz, motor hücrelerden meydana gelir. Arka boynuz ise ince
ve uzun olup, çevreden buraya duyusal lifler gelir. Yan boynuz,
göğüs bölgesinde ön ve arka boynuzlar arasında yerleşmiştir. Ön ve
arka boynuzları birleştiren gri madde tabakasına, intermediyer
kısım adı verilir. Gri maddenin miktarı ve şekli, omuriliğin değişik
bölgelerinde farklılık gösterir. Gri maddenin fazla olduğu
bölgelerde, somatomotor liflerin ve duyusal liflerin sinaps yaptıkları
hücre gövdeleri yer alır. Gri maddenin beyaz maddeye oranla en
yoğun olduğu yer, konus medullaris (medüller koni)dir. Boyun
bölgesinde arka boynuzlar dar, ön boynuzlar ise geniştir. Göğüs
bölgesinde her iki boynuz bölümü incelirken, yan boynuz daha fazla
belirginleşir. Bel bölgesinde, her iki boynuz bölümü tekrar genişler
ve sonunda konus medullariste geniş bir gri komissürle, sınırları
oval şekilli görülen boynuzlar oluşur. Gri maddede bulunan hücreler
radiküler, funiküler ve iç hücreler olmak üzere üç grupta
toplanır.
Radiküler Hücreler
• Bunlar en büyük çok kutuplu hücreler olup, bu hücrelerin aksonları
omuriliğin gri ve beyaz cevher bölümünden geçerek, ön kökler
aracılığıyla omuriliği terkeder. Çeşitli sinirleri oluşturarak çevreye
uzanan efferent liflere sahiptirler.. Ön ve yan boynuzda yer alırlar.
Pars intermedianın (ara parçanın) dış kısmında bulunan bu
hücreler, Th1 – L2-3 ve S2-4 omurilik segmentlerinde yerleşmiştir.
• Th1 – L2-3 segmentlerindeki bu hücre sütununa,
intermediyolateral kolon adı verilir. Bu sütunda yerleşmiş
hücrelerin uzantıları omuriliği ön kökler aracılığı ile terk ederek,
rami kommunikantes albi yoluyla sinaps yapacağı sempatik
gangliyona veya daha uzaktaki özel gangliyona gider. Bu sütun,
otonom sistemin sempatik liflerinin çıkış merkezini oluşturur.
• S2-4 omurilik segmentlerinde bulunan hücre grubuna ise, sakral
parasempatik çekirdekler denir. Ara parçanın iç kısmında, daha
küçük çok kutuplu hücreler bulunur. Bu kısma da,
intermediyomediyal kolon veya ikincil visseral sütun denir.
Bu sütun da, Th1 – L2-3 omurilik segmentlerine karşılık gelir.
Funiküler Hücreler
• Bunlar büyük hücreler olup, omurilik
kesitlerinde gri maddenin her segmentinde
bulunurlar ve aldıkları uyarıları, omuriliğin
çeşitli bölgelerine veya beyne iletirler. Aksonları,
periferik sinirlere katılmaz.
Omuriliğin Gri Cevheri
• Birkaç çeşit hücre topluluğundan oluşur. Nöron
çeşitleri boyanma özellikleri temel alınarak
sınıflandırılmış olup, aynı tip nöronların
genellikle gruplar halinde bir arada toplandıkları
görülmüştür. Arka boynuzun ucundan başlayıp
ön boynuza doğru büyüyen Reksed
tabakaları, Romen rakamlarıyla
numaralandırılmıştır ve on tanedir.
Merkezi Sinir Sisteminde Yenilenmenin
Gerçekleşmemesi
MSS’deki aksonun kesilme bölgesinde,
yenilenecek aksona eşlik edecek bir
endonöryum veya nörolemma kılıfının
bulunmaması.
Oligodendrositler Schwann hücrelerinin
eşleniği gibi görünse de, miyelinizasyonda
kılavuz hücre rolü oynayamazlar.
MSS’de, sinir büyüme faktörlerinin
olmayışı.
Sinir dokusunun bozunmasıyla ortaya
çıkan gliyal skar (nedbe) dokusu, MSS’deki
akson yenilenmesinin önünde mekanik bir
engeldir.
Download