MEHMET ÇA YIRDAlı 61 HAÇLı SEFERLER! DÜŞÜNCESİNİ N DOGUŞU VE HEDEFLERİ I ş ın .. ~. Rl'llI1m 2 _ -'" O üm cn ek GlU'.n . n Il an KitAbe&1 Dem i rken t Dü nya tarihi bakımından ortaça ğ ı . üç büyük olay karakterize eder. Bun la rda n birincisi Isı mın doğuşu ve o zamana kadar hrlstiyan hakimiyetinde bulunan ülkeleri fethetmesl, ikincisi Türk ırkının büyük güçlerle doğuda n batıya yönelmesi ve İ slam ı n durmuş olan hamle gücü nü yen ıleme k gayretine girmesi, üç ünc üsü Ise bu nun reaksiyonu olan Ha çlı Seferleri'd ir. Bu derece önem taşıyan ve deyimi günümüzde dahi dil lerden h a re ketin, Ulm dünyasının başlıca konula n n dan blrini teşkil etmesi çok tabUdir. Nitekim büyük bılgı çağı olan 19. yüzyılın başlanndan Itibaren bu kon uda yoğuıı b ır çalışma başlamış ve aradan geçen 200 yıla yakın zaman Içinde Haç lı Sefe rleri ha k kında başlı başına büyük bır kü tüphane oluşturacak kadar ok yayın yapıl ınışt ır. Ta rı h literatüründe, özeUlkle üç büyük kiVtür dilindc, bu dü lerin mensup olduğu kültür değer ve yargı larına uygun olarak d e ğiş i k ekoller ortaya çıkmıştır. Bunlan kısaca şu şekilde sı ralamak mümkündür : Alman ekolünün temsilcileri Wllken , Sybel, Röh rich t , Ha gcn meye r ve Wa as, Ha ç lı Seferlerin e daha ziyade dini açıdan, fransız ekolüne mensup Mlchaud, Ria nt , Chala ndon , Breh icr ve G rou sset , bu harekette roloynayan daha çok fransız şövalyelik müessesesi n in uyandırdı ­ L:I mil liyetçlhk yön ünden, in gili z ekolü Ise 19. y ü zyı lda kendisine hAkim olan grek hay ra nı d üşüncenin etkisiyle Bizan s yanlısı b ır gözle bakmışlardır. 20 yüzyılda Amerika 'da D. C. Munro lle baş la­ yan ve geneltlkte onun talebeleri olan araştıncı ve bilim adam lan tarafından sürdürülen H a ç lı Seferleri hakkındaki yayınlar, bu ha re ketin hemen bü t ü n Ilgi alanlarını kapsayan çok yönlü bı r çalışma a rzetmektedi rler. düşmeyen bır R m 3 - P lu Kö C""me Kııitlnt Ta rih Dergiın F. : 5 66 I~J:'" HAÇLı g>:~·ERI.ERI OOŞONCF.sı:<l:< DOQUŞU DE M1JtKF.;'I;T Bilgi Aleminın bu mevzuda, üzerinde önemle durduğu en b üyük konuyu , Haç lı Seferlerinın meydana çıkışı meselesi teşkil eder. Bııımsel geleneğe uygun olarak, hareketi doğuran sebeplerin çeşıt. Illilll üzerinde ısrarla du ru tması na rağmen, adı geçen ekoller, Haç lı hareketinin ası l moUfini dini unsurlara maietmektedir ler. Tablatıyla bunun sebebi, H açlı Seferleri ta rihiyle u ğraşan he men bütün bilginlerin Batı dünyasına ve hristiyan dinine me nsu p olmalıdı r. Ancak bu konuda onlara nazaran bazı delli.:jlk IIklrler Ileri süren , son devrin önemli tarihçile rinden muscvi asıllı Pra wer ol· muştur. Til rk ve IslAm dünyası Ise. Haçlı Seferleri hakkında kcndi görüşlerını ortaya koyaca k, bu ha reketi n taşıdıttı a nlamı kendi açı­ sından deller lendlrecek bir çalışmayı bugüne kadar gerçekleştirememtştır. Haçlı seferlerinin doğuş unda. ortaçall Avrupa toplumunu zorlayan urısurlar aslında sıyasal, sosyal "e ekonomik nedenlerdi. Batılılarca bu h are ketin en önemli unsuru olarak ilcri sürülerı dini motif Ise, sadece it ici bir güçt ü, Çünkü H aç lı seteri düşüncesinin ortaya atı ldığı sırada Avrupa 'da yıllardan beri süre gelen açlık, yoksu lluk ve topraksızlık sı kıntılannın doğurdu ğu kargaşa yanında, ücret li askerlik anlayışı, savaşçı ve kotonızat ö r bır taşma ha reketi de başlam ış bulunuyordu. Avrupa toplumu üzerınde cn büyük etklye sahıp bulunan kUlse Ise, he m dü zen in boauklu ğuna çare aramakta, hem de gittikçe artan kud retini Doğu'ya haktm olmak hu susunda ku llanmak emelleri bes lernekte idi. Bu hareketin başlama. sına öncülük etmiş kllisenln. Doğu'ya yapı lacak bı r sefe rin fayd alannı topluma aş ılar ve yay a rken. dini motifi ön planda kul larıma­ sı çok normaldı. Kilise Haçlı seferine katı lanlara gü nahlannın affı ve uhrevi mükAfat vaat ederk en, dini mot iften, sosyal ve ekon omik şartların zorladı ğ ı para, garıimet ve toprak kazanmak hı rsını kamçılamak ve siyas i amaca yönlendirecek bır faktör olarak raydaları­ mıştır. Bu rada kısaca belirtmek ıstedt ğtmız husus, bu hareketin, Batılılann Ileri s ü rdü ğü gibi asıl motifini dini unsurun de ğt l, ağır sosyal ve ekonomik şartların zorlamasıyla ve siyasal amacı gerçekleştirmek ıçın tertlplenmı ş olmasıdır. Yuk anda betırttığ ımız çeşitli u nsu rların bi r araya gelmesiyle ortaya ç ıkan bu ha reketln aslında bızım için önernü olan tarafı, bu harekete sebep olan unsurl a rın ha ngi amaç Için kullanıldığı ve 67 ne şeklide y önlendlrtldi ğt hususudur. Çünkü hristiyanlık motilleriyle süslenerek dini örtüye b ürünen bu ha reketi n hedell tamamlyle siyasalolup, B a tı dünyasının Doğu'yu özelllkle Anadolu'yu ele geçirmek çabası Idi. B aş k a bır deyişle , tarih literat ür ünde H aç lı sefe rleri adını verdillimiz bu ha rek et , l ı. y üzyılda Türkle rin batıya Ilerl emel erı ve aynı yüzy ı lı n ortalarından ıtıbar en Anadolu 'yu yurt edinmeye b aş­ la m ala rı üzerine, Avru pa d ü nyasın ın ..Kutsal topraklan kurtarmak .. parolası Ile Tü rkl eri Önasya' dan atmak ve bu bölgeye bizzat sahıp olmak Için ba ş l at t ı ğ ı ve 200 yıl boyunca Y a k ı ndoğu'yu ka n "e ateş göl ü haline çevirdlğt b ı r said ın olayıdır. Da ha lise ça ğ larında. özellik le Ba t ılı ara şt ıncıların görüş lerı­ ne uygun şekilde öğ ren m ey e başladığımız H aç lı sefe rlerinin tarihi, genelolarak Kutsal toprakl arı m üsl ümanların elinden kurtarmak çabası diye Ifade edilir. Ama akla gelen lık soru şu oluyor: ll ris tiyan dünyası , Kutsal topraklan müslümanların elinden kurtarmak Için ned en şımdı harekete geçmek gereğini d uymuştu? Kutsal topraklar, İ sla mı n Ikinci halilesi Hz. Ömer'In 638 yılın­ da Kudüs'e ginneslnden Iti ba ren, 457 yı ldan beri ara lıksız müslüman Mkimlyeti altında bulunmuştu ve Ba t ı h rlstlyanla rt da yüzyıllardan ber i bu duru ma en ufak bir reaksiyon göstermernişle rdi . Hristiyan Bizans d ünyas ı ise, bu duru mu peka lA kab ullenmlş tl, O hald e neden şı m d ı Avru pa alenıi Kutsal t oprak l arı ku rtarma k üzere, o za ma na kadar g örülmemiş ölçüde büyü k ord ular to playarak Doğu'y a yü rürnek fikri ne ka pılmıştı? Çünkü uzun süredir içinde yaşattığı Doğu'yu ele ge çtrmek arzusunu gerçekleştirecek fırsatı yakaladıılına Inanıyordu. en yüksek ma kamı olan Roma kilisesiatemlnin tek efendisi olmak gayesin! gerçekleştlnnek ıçın, aynı Iddiayı savunan rakibi Ista n bu l patrtk tl ğt üzerinde üst ün lük sa ğlamak ve Doğu hAkimiyetini ele ge çirmek Idi. Aslında bu düş ünce, bu hedef yenı b ı r şey de değildi, Daha 7. yüzyılın sonunda ıkı taraf arasında bellren dogmatik anlaşmaz lıklar. 8. yüzyılda Doğu kilisesinin benimsedilll ..Tasvir Kın­ c ı l ı k » (lkono klasnı ) a kımı Ile derin leş miştt . Ayru yü zyılın ik ıncı yarısında ıta lya'daki Blzarıs hAkimiyetinin çöküntüye u ğ raması Ise, R om a' n ın Im para t o rlu ğ a ba ğ l ıh ğ ı ndan kopmas ı ve kendisi ne, o Batı hrtsttyanlığımn nın arzusu, bütün hristiyanlık ışı~ 68 nxçı.r sırada Batı 'da kurulmakta olan Karolenjiyen devletini yenı koruyucusu olarak geçmesiyle sonuçlanmıştı. Artık Doğu v~ B~tl'y~ fikri ve dini bakımdan bir arada tutmak mümkün değtldl. Çunku Doğu ve Batı dünyası yüzyıllardan beri sosyal ve kül~ürel bakım­ dan birbirine zıt yönde gelişmiş, iki taraf arasında buyük bır yabancılaşma olmuştu . Birbirinden böylesine uzaktaşmış b~ıunan ıkı to plumda, artık kilise bırli ğtnı ayakta tutacak hiç bır müşterek unsur kalmamıştı. Nasıl Batı Imparatorluğu'na dayanarak Roma, yanı Papalık, bütün hristiyan dünyası üzerinde üst~~lük iddiası Ileri sürüyorsa, Gü ney jslavlannın ve Ruslann Doğu kılısesine bağ­ lanmasıyla, LO. yüzyılda etkı alanı muazzam ölçüde gentşternış bulunan İstanbul patrikliği de artık aynı üstünlük iddiasını savunmaktaydı. Bunun neticesinde i i. yüzyıl başında Istanbul kı­ lisesi geleneksel Roma dostluğu tutumundan vaz geçince, bu sı­ rada zayıf durumda bulunan Papalık taviz vererek meseleyl barışçı yolla çözmeye çalışmıştı. Ama bu taviz, yarattı ğı fikir cereyanı gittikçe güçlenen Cluny reform hareketinin uyuşmaz tutumu yüzünden veriiemedi ve ikI taraf arasında anlaşmaya varmak da mümkün olmadı. Bunun sonucunda, tarihi akışın zorunlu hale getirdığt, - schısma » terimiyle Ifade ettiğtmız. Iki kilise arasında­ ki kesin ayrılık 1054 yılında gerçekleşti. Artık ıkı rakip kilise ıçın kendı Iddiasını karşı tarafa kabul ettlrmek, yanı hrlStlyanlığın en yüksek tek başkanı oldu ğunu kanıtlamak en önemlı arnaçt ı. İşte, I L. yüzyı lın sonunda Batı kilisesi ıçin bu h edefe u laşma­ yı sağlayacak bır sebep ortaya çıkmıştı: Bizans Türklere karşı yardım Istiyordu. O zamana kadar hrlstlyanhğm doğu sınırını korumak görevini üstlenmiş olan Bizans, askeri bakımdan düştüğü güçsüzlü ğ ü gidermek üzere Papalığın aracılığıyla Batı'dan ücret- Li asker temin etmeyi arzutuyordu. Papalık bu fırsatı değerten­ dlrmellydl. Bizans'ın yardım Isteğine müsbet cevap vermek Için Avrupa'daki durum da pekala uygundu. Papalık bir süredir Doğu hristiyan sınırının çöküşünden büendişe duymaktaydı. Bizans Anadolu'daki Türk ilerleyişini durduramıyordu. 1074 yılında imparator Mlkhall VII. (1071-78) Batı'dan ücret ll asker toplayabllmek ümidiyle papa Gregorius VII . (1073-85) Ile temasa geçmişti. Papa bu teklifi hoşgörü Ile karsı la­ mıştı. Zira Bizans'ın Türkleri Anadol u'dan atmak için as keri yar- yük SEn:au;IU DO'lONC>;SININ DOGU'lU 69 DEMIRKF.:.oT dım ça ğrısım olumlu şeklide cevaplamayı Iki bakımdan Istiyordu. BirincisI. Türk ilerleyişi önce ki istilalara benzemiyordu. Türkler Anadolu'ya yerleşlyorlardı. hatta Avrupa kıyılarina dayanmışlardı, Bu genç ve enerjik millet Anadolu 'dan geri atılmalıydı. Gregorius VII . kapıldı ğı hayallerin i1hamıyla hayret verret bır teklif te bulundu : İspanya'da müslüman Arablara karşı başarıyla yürütülmüş olan, Avıu pa 'da «reconq u tsta .. tertmlyle Ifade edılen, eski toprakları geri almak Için girişilen savaş faaliyetini, bu defa Türklere karşı kullanabilirdI. İkincisi, Papalığın İstanbul klllsesiyle çözümlenmesi gereken sorunları da bulunduğuna göre, Papa bu orduya bizzat kumanda ederek Türkleri Anadolu'dan koyduktan sonra, İstanbul'da, Doğu hristlyanlarının şükran duygulan Içinde, Roma'nın yüksek hakimiyetini tanıyacaklan bir Konsll toplar ve Doğu'da Roma 'nın ü st ü n l üğü n ü sağlardı. Ne var kı, papa Gregorius VII . hayallerini tatbik mevkiine koyacak durumda değildi ve bu yakınlaşma ne icesiz kalmıştı . Fakat bu duygu ve düşün­ celer Batı'da hiç unutulmadı. IS yı l sonra papalık tahtına çıkmış bulunan Urbanus II . (1088-99) konuya büyük ilgi duyrnaktaydı . Bizans'ın zor durumu devam ediyordu. Ama şımdı imparatorluk tahtında devlet adamı olarak politik kıvraklığa ve uzakgörüşe sahip Alekslos Komnenos (1081-1118) oturmaktaydı. Urbanus II . onunla anlaşabüir ve yardım karşılı ğında Doğu üzerinde Batı'nın üstünl üğünü pekala sa ğlayabilirdi. Böyle bir d üş üneeye sahıp olan Urbanus II., papalık mevkiine beri Roma ve Istanbul kiliselerı arasındaki münasebetleri iylleştlrmei< amacıyla Bizans imparatoru Ile temasa geçmişti bile . 1089 yılında toplanan Melfi Konsill'nde, imparator Aleksios Komnenos'un elçileri de hazır bulunmuştu. Papa Urbanus IL. ıkı taraf arasındaki soğukluğu kaldırmaya çalışıyordu. Belki de daha o sıralarda, Doğu meselesine müdahale etmek için fransız gönüllüler toplamayı d üş ünmüştü. Çünkü daha sonra 1095 yılındaki Piacenza Konsili'nde, Bizans'ın yardım çağrısına karşı onun müsbet tutumu anında belirmış bır karar, bir davranış olamazdı. Çok muhtemeldir kı, üzerinde yıllardan beri uzun süre geldiğinden düşünülmüş bır cevaptı. Plaeenza Konsill'ne katılan rı konuşmalarda. imparatonın Bizans elçileri, şüphesiz yaptıkla­ hizmetinde Türklere karşı savaş- 70 IŞIN HAÇLı DE MinKENT mnnın şererll bir Iş otaca ğı nı . T ü rklc r geri atılmadıkça hristiyanl ı ğ ı n doğu sınırının güvence altına a t ı na mıyaca ğ uu belirtmiş oLmalı dırla r. Son yıllarda impa ra to r un Tü rklere karşı yaptığı savaş­ la r iylye gidiyo rdu. 1092'de Büyü k Selçuklu sultanı Mellkşah ( 1 072-92)'ın ölüm ünden sonra Büy ük Selçuklu Devleti Için deki yüksek otorite boşluğu ve Iktldarı ele geçirmek için ha nedan me ns u pla rı arasındaki m üeadeler Türk d ünyasını zor duruma sokmuştu . Anadolu 'nu n panoraması ise, burada kurulmuş küçük Türk de vletlerlnin hükümdarları arasındaki anlaşmazlıklar yüzü nden, Bizans'ın lehine bır gelişme kaydedecek gibi görünüyordu. Tam zamanında güçlü ordularta ya pılacak bır kaç sefer Anadolu'd a ki Türk kudretin t belki de kesin olarak kı rabilirdI. Fa ka t Imparatorun güçlü ordular ku nnak Için askere Ihtiyacı vardı. Anadolu 'nun eski asker toplama merkezlerinin hemen hepsi kaybedilrniştt. Im paratorluk ordula rı zaten büyük ölçüde yabancı asıllı ücretli as kerlerde n oluşuyordu. Yerli kuvvetler de dahil, bü t ü n bu yabancı birlikler Tuna sınırını n gamlzon ları olarak veya Ba lka n ya rım ­ adasın daki S ırp ve Bul ga r tebaanın disi plinini temin Için asayiş kuvve tl olarak kullanılm aktaydı la r. Geriye ka lan askeri birlikle r Ise, Anad olu 'da hiçbir şekilde sabıt olmayan s ınırların korunmas ıyla görevliydi!e r. Ejter impa ra tor Anad olu 'da taa rruza geçecekse , daha faz la as kere ihtlya cı ol d uğu a paçık ortadayd ı. Papa n üfuzu sayesin de Imparatora Batı 'dan aske r top lama k hususunda yardımc ı olursa, ih tl yaç duyu lan güç l ü ord ula r kurulablll rdl. 0$ h rlstlyan dünyası üzerınde ha kimiyet kurma k düşün­ cesini çoktan beri ben imsem iş görünen papa Urban us IL. Için, Imparatorun teklifi bu lunmaz bır fı rsatt ı. B atı 'nın kav gacı şöva lye­ lerini hristlyan lı k Için Dojtu'da savaşmaya yöneltmek klllsenin amacına çok uygundu. Fa ka t as ker toplama ışlnı kilise üstlenecekse, sa dece iyi ü cret propa gand asın ın doğuya gidip savaşmak ıçın yet erli olmayacağ ı, bu çağrının daha çeklcl sebeplere dayanmasının doğuya gidip savaşmak için yeterli olmayacağ ı, bu ça ğrının daha çekici sebeplere dayanmasının gerekeceği çok açı ktı. Bat ı dünyası, B lzans' ın elde edeceği başarı lardan çok , maddi bakımdan kendi çıkarlarına uygu n düşecek, manevi bakımdan ise, dini hislerini şevk ve heyecan a getlrecek bır ça ğrının uyandıraca ğı cazibe lle Doğu'ya gitmek h evesine kapılabtlırdi. Oyleyse Doğu'ya ter- tl plenecek sefer S.'.·F.IU.F.nl İsa aşkına, üzer ıne ot urtu ımalı, ça ğrı DOŞO. "CESININ DOOUŞU din u ğruna fedakarlık ve sevgi bu doğrultuda yapılmalıydı. 7l teması 1095 Piacenze Kons ili'nden sonra aynı yılın sonbaharınd a ctermont Konsill (18·28 K as ı m 1095)'nde papa Urb an us ll. haçlı seteri ça ğ rısını yaptı. O, bu ça ğrıda Ba t ı h risti yanlarina Doğu'dakı d in kardeşlerini müsl ümanların baskı ve zulmünden kurtarcak bir savaşa katılmanın, dini aç ıdan ne kadar şerenı bir görevolduğu mesajını verdi. G örüld üğü gibi Urbanus ll. savaş ça ğrısı yapmakta ve böylec e Avrupa'da son 50 yıldaki bütün kilise adamlarının sözlerin i tekrarlamaktaydı. topladığı Aslında ı ı. yüzyılın ikıncı yarısı, hrlstlyanlık tarihinin en önem li ve kayda değer devrelerinden biri olmuştur. Kilise, zaman zaman gtrdi ğt refo rm hareketlerinden birini yaşıyordu. Refonncuların çoğu k eşlş o l du ğundan, h a reket , m a nas tı rl a rm gö rüşüne uygu ndu. Bu refonn h a reketl boyunca din adamları bu sını fa me n sup o lmayan ların klllse Işlerine karışmalarını ön lemeye ça lışm ış­ la r, başa rı lı da olmuşlardı. Bunda n sonra sıra, kilisenin dünyevi a landa hakimiyet ku rmasına gelmişti kı, bu da Avru pa'da gerçekleşece k tir. Bu reform hare ketmin hayret ver lcl nok tas ı , Pa pa l ı ğ ı rı nası l hususud u r. Bu dev irdeki Papa la rın çoğunun keşlş olmaları bır tesadüf değildir. Günümüze kadar 2000 yıllık ta rihi boyunca Papalık , h içbir zaman reform hareketlerinin önc üs ü olmam ıştı r. Reformu desteklem iş, h a ı c k et başarı kazanınca devralıp kontrol e tmiştir. Fakat denil ebill r ki, sadece bir defa, i ı. yüz yı lın sonla r ında Pa pa la r, bizzat kilisenin radika l grubun un b aşın ­ da, reform ha re keti ni n lideri durum unda olmuşlard ır. ele geçirildığı Urbanus I L. Clermon t Kons ilt'nd e savaş çağrısı ya parken, son yan m yüzyı lda refonneulann tutum u tle renklenmış bir flk ri ku llanıyord u . Norman kralı Roger (1085-1 ı ll ) 'nın S ic ilya'yı müsl ümanlardan alması ve Ispanya'da müslü ma n topraklarının hrist lyan larca zaptı, h ep «eskı toprakları geri a lmak Için yapılan savaş» (reconqutsta) olarak nltelendirilmekteydL. 1085 yı lı nd a Toledo'(Tuleytula) nun hrlstlyanların eline geçmesi, bütün Avrupa'da sansasyon yara tmıştı . Oyleyse. hayatları boyunca okudukları İncil 'de dunnadan tekra rlanan Kudüs ve Slon da ğı SÖZCÜklerine alışmiş ışIN D E Mın K i':. ' T 72 du yan bu devri n reformcu k eş iş l e ri nin Doğu'yu düönce Ku düs'ün gelmesi, çok tabıı bir keyfiyetti. Bu bakımdan, Haçlı seferinin sebebi olarak «Kutsa l top rakların kurtarı l ması s fikrinin ön p landa k u llanı l m ası, «ç ağrı » için en etkiola n, ya kınlık şününce akıllarina ıı sesleniş olacaktı. Papa Urb a n us II , haçlı serert ça ğrısında iki hedef belirtiyordu: ve Kutsal toprak ların kurtarı lması . Başka bır deyişle Anadol u'nun ve Ku düs'ün zaptı . Clermon t Kon sill'n de ki konuşmasında Ur banus II ., Türklerin hükmü altında yaşamanın ne lec i oldu ğunu vurguluyor, Türklerin Istanbul için ne derece tehlikeli oldu ğunu mübalağalı şekilde anlatıyor ve Doğu hristiyanlarının Batılı kardeşlerinden yardım bekledi ğini söylüyord u. Düşü ncesine göre, İspanya'da müslümanlara karşı sürdürülen savaş Ile Do ğu'da yapı lacak mücadele eşdeğerde idi. Ur banus II. daha sonra bu konudaki düşüncesini şöyle ila de etmiştir: ... . hristiyan ı arı bir yerde müslüma n la rd a n kurtarıp, başka bir ye rde müslümanların mcza lim ve baskısına maruz bırakmak, fazilet d~lld lr •. Ha lbu ki Batı dünyasında, IslAm ülkelerinde yaşayan hristiyanıara müslüman ların hoşgörüsü peka la biliniyordu. Ku d üs' ün 7. yüzyılda müslümanlarca lethin den sonra buraya yapı­ lan h ac ziya retieri hi ç kesi1memişti . Esk isi gibi , hatta artarak de vam et mekte ydi. Başlan gıçtan itibaren h ristl ya n oıSun, ya hudi olsu n, bu toplumlar -beli rl l sınırlar içinde- kendi di nl erin in tca plarını yerıne getirebiliyorlardı. Kiliselerı aç ı ktı. Kendi mahkemeleri vardı . Büyük Selçuklu devletin in kurulması ve Türk ha klrniyetinin başlaması da bu toprakla rda yaşayan ye rli hristiya n ıa rın durumunu etkilememişti. Durumu n boz ulması ileri sürülemezd i. O halde Pa panun sözleri gerçeğ i ifade etmiyordu. Fakat T ürklere, müs lü man dünyasına karşı bır savaş başlatma k Için , uyduru lmuş da olsa, bahaneler bulma k ge rekliydi. Doğu h rlstlyanla rı na yardım Yukarıda belirtilen ifadesinden de anlaşıldığı gıbı, Papanın, Doğu hristiyanla rına yardım deyi miyle ön g ördü ğü ilk hede f, Ba - tılı şövalyelertn Bizans kuvvetleriyle blr llkte Anadolu'da Türklere karşı savaşması ve Türklertn eli nden burasının alınmasıydı. Za te n impa ra to r Alekslos da, bu nu Isti yord u. Ama bır larkla! Aleksios Anadolu'yu yenıden devletine i1hak etmeyi arzulama kta ve bu n u yapa bilmek Için de, Batı 'dan sadece ücret karşılığında as- H AÇL ı SEFERLt:"l DUŞUNCt:s!!';!ı; lX><;UŞU keri hizmet beklernekteydi ; yoksa, Batı lı ların Anadolu'yu ele geçiri p burada yerleşmelerini değll, Pa pa n ın Kutsal toprakların kurtarılmas ı diye Ileri s ürd ü ğü ikinci hed ef ise, Kudüs'ün zaptedllmeslydl. Ancak bunu gerçekleştlrmek Için, hristiyan ordusunun Anadolu ve S uriye'den Türkler le savaşarak başarıyla geçip Flllstln'e varması gerekiyordu. Urbanus lI.'un aslında çok arzu ettl ğl bu hedef, belki de iki nci derecede ve uzun vadeli bir plandı, Fakat sefer mucizevi şeklide Kudüs'e ulaştı. Ne var ki, "Kutsa l topraklar. deyimiyle gerçekten K u düs kastedilmiş idiyse, seferiri bu başarısı ancak 88 )'11 gibi kısa bir zaman dil imi için geçerlı olabildI. Buna mukabil ön görülen birinci hedef, y anı Anadolu'nun ele geçirilmesi, Urla ve Antakya'da kuru lan k ü ç ük devletcikler dışında gerçekleşemedi. H aç lı ça ğrısı Urbanus II , ayrıca bu seferi n büyük belirtiyor, bu serere katılacaklara günahlarından af ile kilisen ın hacıların şahısları ve malları Için, daha öncelcri de vermiş oldu ğu koruma güvencesini tekrarIıyordu . Fakat bu, acayıp bir hac daveti idi. Çünkü Urbanus II . sefere kat ıl­ mayı sadece stlah taşıya n şövalyelerle, yani genç ve sa ğl ı k h klş i­ lerle kısıtlamaya ça l ışıyordu, Özeilikle keşlşlerırı gitmes ini kesin olarak yasaklamaktaydı. Din adamlarının dışında, i htiya rla rı n, hastala rın ve k ad ın l a rın da selere ç ı kmak için uygun ol mad ığını söyl üyordu, Halbuki h ac ziyaretleri, gelenekselolarak gü na h ta rdan arınma k Için yapılan bir görevdi . S a ğlı klı insan lara -duruml a rı ne olursa olsun- haccı yasaklamak Imkansızdı. Ha tt a hastalar bile, şifa bulmak için giderlerdi. Demek kı , Urba nus ıı .'un h açlı ha re ket in i, bü yü k bır hac seferi olarak tanımlaması, hi ç de gerç eğ t dile getirmlyordu. bir hac yaparken yolculuğu olacağını Peki, Urbanus'un H a ç lı seleri ça ğrısı, böy lesine geniş kitleler neden bu derece etkili olmuştu? Bu sorunun cevab ı nı aç ıklayabllmek için yüzyıl geriye, 10. yüzyıl so nları ndaki Avrupa '. ya göz atmak gereklı'. O devirde Karolenjiyen devletinin me rkezi gücü pa rça l a n mış , gerçek otorite kralın kon trolünden çıkmış, her eyalette Ileri gelen birinin eline geçrnlştl. Ayrıca savaş ıçın ge liş­ Uriimiş bır toplumun artık fonksiyonu kalmadığından. bu saldır­ ga n lı k içe d önmüş ve bir çok eyalet, daha da küçük parçalara bölünmüştü . Şövalyeler çevreyi terö re boğmaktaydılar, ş i d det ge l işiüzerınde ı şrx DEMIHKE:-':T güzel istekleri elde etme yöntemleriy!e, insanların tanıdığı tek otorlte haline gelmişti. Eyalet hükümetlerlnin blle kontrol altına alamadığı bu şıddet. ı ı. yüzyılın ilk yarısında zirveye ulaşmıştı. Kiliseni n bu şiddete karşı tepkisi önce barışçı olmuş ve . Tanrı'n ın barışı. çağrısı ile bu şiddet hareketlerini ön lemeye çalışmıştı. Fa ka t bu çaba, savaş ç itara ve ş övalyelere pek tesir etmemiştl. Ama bu ha. reketle re de nk düşen aynı dönemde Cluny merkezin in başlattığı reform hareke tı de gelişiyordu , Reformcular. özellikle Cluny tl. kirle riy le bağlantılı oları papa Urbanus ıı .. IMk d ünya ile bır köprü kurup tlkirl erl n l aşılamaya çalışıyorlardı. Re form hareketinin canlandı rdığı Kudüs sevgisi, b ır tutku hal!ni almıştı. Bu tutkuyu eyleme geçirmek, pekala mümkün olabilirdı' Vaizler inançlı kişl­ lerln Incil'e bağlılıklarını ele al arak toplumu bölen saldırganlığın Iyi yola kanalize edilebileceğini ve Insanların enerJilerlnl klllse uğruna harcayabileceklerlni dile getlrlyorlardı. Bunlar halkın anlayabileceğl şekilde hristiyan mesajını vermek için , Incll'den aldıkları kahramanlık ve savaş hikAyeleri lle dini duyguları coş­ tu rup, halkı galeyana getirmeye çalışıyorlardı. Bu gayretler Iyi netlce vermişti. i ı. yüzyılın ikir.ci yarısında toplumda şıddet devam etmekle beraber nisbeten azalmışu. Aslller ve şövalyeler arasında, daha derın bir dini inanç göze çarpıyordu . Duygu ları bu yönde kuvvetl en m iş bir toplumun, dini mott flerle süslü, böyle bir çağrıya cevabı, elbette m üsbet olacaktı. Bır başka neden Ise, haçlı serert çağrısı şövalyelerln yaşam anlayışına uyduğu için etkll! olmuştu. On l a rın zihnlnde bu çağrı yenı bir anlam kazandı. Zaman n Öc alma.. devrlydl. Hemen her ülkede olduğu gıbı, toplum, Batı Avrupa'da da, birbirine sıkıca bağ lanmış büyük ailelerden oluşuyordu. Aile fertlerl, akrabalarının menfaatlerlnl korumaya mecburdu. Feodal gruplaşmalar ve vas. saller de aynı yönde hareket ediyorlardı. Böylece hem aile, hem de feodal münasebetler, kişinin üzerine « karı davası. sorurululu ğunu yüklemekteydi. Kılıcını a iles i "e efendisi ıçın kullanmak zorundaydı . Dıkkat çekicl taraf şudur ki, ilk haçlı çağrısı ailevi terlmlerle yapılmıştı . Urbanus ll., .... Babalara, oğullara, yeğente­ re hitap ediyorum. Eğer birisi, sizin akrabalarınızdan blrlnl vursa, kendı kanınızdan olanın Intikamını almaz mıydınız? Efendi. rnizln (Isa) ve kardeşlerlnizin intikamını çok daha fazla almalı­ diyordu. -Demek kı Insanlar baskı altrndaki «kardeşlerinin» sınız.. ux c ı.ı S E F E IU. E H I D O ~ O :<C >: s ı , ' 1, ' l>OOU~U yard ı m ına gideceklerdi. Doğulu kardeşlerini sevmeye mecburdula r ve bu yardımı Isa a d ına yapmak zorundaydılar- Bu, müslümanlardan bir De a lma (Vendetta) ça ğ rısı idI. çağrı temasında işlenen .. Öc al ma» fikrlnin ne derece etklll daha haçlı sefe rı n ı n a ç ı l ış ı n dn . ilk ..holocausts lle Avrupalı yahudllere karşı kendini göstermişti. Önce Fransa'da başla­ yan ve hemen Avrupa'ya yayılan anti-scmitiım cereyanı, haçlıla­ rın Doğu'ya doğru yola çıkmalarından önce, ya h udi cemaatinin öldürülmesi, işkenceye u ğratılmasıyla geli ş ti. Z amanın lıristlyan yazarları, bu katliamla rın mal ve pa ra hırsı lle yapıldığını, haç lı­ ların yapacakları yolcu luk sebebiyle akıll arının, flkirlerl nin he p para bulmakta olduğunu yazm ıştardır. Fak a dev rın yerel ibrani k ayıtları, h a çlıla r kadar, hatta onlardan çok piskoposları, onların ada m la rın ı ve yerli ha lkı suçlamaktadırl ar. Yahudiler her yerde yok edll meye ç alış ıhyord u : Ihtida veya ölü m a ras ında seçim yapmaya mecburdular. ol duğu , Pek çok belgenin gösterdi ği gibi, tüm hristlyanların içinde hakim ola n duygu, Intlka md ı. Müslümanlar lle yahudller arasın­ da ayı rım yapıl mıyordu . lsa'nın intikamını , mirasını müsl ümanlardan almak için savaşacakları na göre, ısa 'nın şerefine ve bedenine çok daha ağır darbe vuran, onu ça rm ı h a geren yahudlierden, neden intikam almasınlardı ? Hele o sıralarda yaygın olan ersaneye göre, Isa çarmıhta n Ina na n la ra seslene rek, kendisinin mttkamını a l ma l a rı ııı söylememiş miydi? I şte, Ilaçlı se ter t ç a ğrısı -asıl hedef geri ptana itilerek- geniş kitleleri ga leya na getirecek motiflerle tştenip, inarıçsız (infidel) dediklerl müslü ma nla rda n intikam. buna mukabil Isa ve din kardeşlerine gösterec ekleri sev gi ifadesi olarak anlatılınca. cevap, umut edilenden de b üyü k oldu. Evet, bu hey ecan Bat ı toplumunu harekete geçirecekti . Faka t hareketln sebebi d eğlldi. Duygulan coşturan bu dini unsur yanmda. çağ rı n ın b aşa rıya ulaşmasında ası l etken olan sosyal ve ekonomik nedenlerdi : Avrupa'da nüfus sayısı hızla artmaktayd ı . Bu artışı ön lem ek için hatta miras ve evlilik sıstemıert blle, baskı altına alınmıştı. Öte ya nda n devir, kolonüeşme çağı ldL. Oste Ilk haçlı se teri için vana lar verlldiğl devre, kuraklık yüzünden ı.ŞIN 76 D BMtHKENT çok ıe n a old uğu ve neticede tarımda b üyük bir çöküntü zamana rastlar. 1094 yılı nda ki sel ve sa lgın h asta lı k l a rı , ertesı yı l kuraklık ve açlık ıelaketlerl ıs tem tş u . Kutsal Kitap 'ta - I çı n de süt ve bal akan . Doğu topra k larına yerleşmek efsanesi, yanı zengin bır topralin sahıp olmak arzusu köylüleri, topraksız oğulları ve urak alanları paylaşan ailelerin ıertlerlnl cezbeden bir hayaldı' Pa pa Clermont Konsill'nde ..Bu memleket artık sakinlerInI doyurmaktan acızdlr: onun için m ülk ü tahrlp ediyor ve bitmez t ü kenmez şekilde birbirinizle savaşıyorsunuz» demişti. O halde, Doğu 'ya gitmell ve kendilerlni Içinde bulundukları selaletten kurtarmalı Idiler. Dernekkl, onları bu maccraya iten sebep, Doğu'da para ve toprak sahibi, yani zengin olmak düşünceslydl. hasat ın yaşan dı ğı Tab latıyla böyle bir düş üneeye sahip olarak sefere katılan din kardeşterine yardım ıç ın yola çık madık­ larını, davranışlarıyla hemen belli ettiler. Çünkü amaçları din kardeşleri ni TürklerIn baskısından kurtarmak, onları sevmek ve yardım ell uzatma k falan değildI. Da ha kendı ü lkelerinde yahudil ere ka rşı girişti k lerl katliamlardan sonra, haçlıların Macar toprak larında n geçerken başlaya n çapulcu, yakışıksız davra nışları Bizans a razisinde yağma, ta h rIp h rlsti ya n halk ın malma ve canı­ na el uzatrna, hatta görülmemiş derecede vahşet ve Işkencelere ka da r ulaşmıştı. Son ra ki yı l larda da haçlılarm da vranış ı, bun l arı n Hi başından beri nası l bir düşünce ve t u t um ıçınde olduk larını açıkça sergtlem iştl r. Bu du rum u gör mezlikten gelen b azı B atılı ta rlhçller, Haçlı sete ri ıçın ya pıla n çağrı n ın hede rınden sapm ış olduğu nu söy lerle r. Hiç de değil . IIedef zaten buyd u. Ça rp ıtı lan serer çağrıs ında ku llanılan sözle rdi . Gerçekten Doğ u'ya yard ı m düşü nül müş olsayd ı , Imparatorun Istedilli ücretli as kerler gö n derl lerek bun ların Imparatorlu k ordusunda ve imp a ra torun em rlnde görev yapmala rı sağ l anı rdı. Bizans böyle bır ya rdı m istehaçlılar. Doğu'daki HAÇLı SE .... ı-~H.L.ER I DOşO:O:CE..,(INI .· DOOUŞU B u konu hakkında kısa Br ôh ter, L., l 'Eglise el ris 1928. 77 bibliyografya : rorıenı au Moyen Age : L es Croisades, Pa- Ba ldwin , M. H. «Some Recen t In te rp ret a t ions ol Pope Urba n's Eastem Pollcy. , The ç at tı olic uısı orıcaı Review, XXV (1940). s. 459-66 . Ch ala ndon , F ., H is/oire de la Prem i ere Croisade, Pa ris 1925 . ıl I'Epoque des Craisades el la principaute [ranque d'An/ioche, Pa ris 1940. Cahen, Cl., La Syrie du Nord Cowdrey, H. J .. "pop., Gre gory VII 's - Crusa d in g » Pla ns ol 1074. , D u / remer , J e rusale rn 1982, s . 27-40 . Dernirken c L, Urfa 1990. De mı rken, I. , Haçlı Kantluğu Tarihi (1098 -1118), I, An ka ra Urfa Haçlı Kon tluğu T ar ih i ( 11,8-1146), Anka ra 1987. Duncal f, F ., -Th e Councils of Placenza and cıermonı» , A His/ory of th e Crusades, I, London 1969, s. 220·52. ıo r the Flrs t Crusade», Tlı e Crucade., an d O/her H ist on cal Essays, New York 1928, s. 44-56 . Du nca lt, F., «The Pope's Plan Orousse t , R., H ist otre des Craisades el d u TOYOl/me F ranc de Uru salem , 3 Cı lt, Pa rls 1934-36. Ha genmeyer , H.. Clı r07lologie de la Premiere C rotsnde, Parls 190 2. Hagen meye r, H ., Die K r euzzugsbrlef e, In nsbruck 1902. mıştt . Hagen meycr, H., Pet er der Er emit e, Lelpzlg 1879. Halbuki Bat ı'nın düşü ncesi, hedefi başkaydı. Hed ef, Anadolu 'yu hatta bü t ün Ya k ı n doğu'yu ele geçir mek vehAklmlyet ku rma ktı. Böyle bır zlhnlyet ve tavrı benımsemiş Haçlı la r ad ı verilen kalabalık savaşçi ordulardan sadece Türkler değil, bütün Doğu hristiyanları da büyük sıkıntılar ve acı lar çekecek t i. Öyle de old u. Mich aud, J . F ., Hisıo i re des Croisades, 5 cılt, Pa ris 1817-22 . Mun ro, D. C.. ..Did the Emperor Alexius Ask for Aid at the Cou ncil of Piac en za , 1095?, American tı ıst oricaı Review, XXVII ( 1922), s . 731-33. speec/ı of Pope Urban LI at C/erman ı. , Am erican H ist orical Review, XI (1906), s. 23 1-42. Mun ro . D. C., . T he IŞIX 78 DF."!lHKF.NT Prawer, J., The L at i n Kingdo11l of J e r ıı sal e m . European Colonia lism in the Middle Ages, London 1972. H/a nı , P., «In vent a ire critique des Letters rustortques des Croi sades », Arehives de l'Orient [,at in , I, Pa ris 1881. EBU BEKH MUHAMMED tB N HAlK VE EMİHU'L-ÜME RA L IC I Hiley-Smil h , J., Th e Cru sades, London 1987. Hiley-Smilh, J ., The F l r s/ Crusııde aııd the [ dea of Crusadinç , Ahıııed ,I ğ ı ra kça London 1986. Höh rieh t , H., Gesctı ictı te des Höhrich t , R., 1898. Ge sctıictüe ersten R reuzzuçes, Innsburck 1901. des Ko n iç reic tıs J er usalem , Innsbruck Hunciman, St. , A H ist ory of ttıe Crıısades, 3 cilt , Cambridge 195154; türkçe le re. I ş ıtt an , F., Ilaçlı Sef erleri Tarih i, 3 cilt, Ankara 1986-87. Setton, K. , A Ilist ory of tne Cru sades, 6 cilt, Mad1son, Wisconsin, Lo ndon 1969-89. Somervill e, R., . T he Council ol Clerrnont (1095) a nd Latin Christian Soclety». Arclıiuu nı lıist o ria e ponttiiciae, 12 (1974) . Somerville, R., «The Council ol Clermont a nd the First Crusade.., Studia G ra t la ııa , XX (I 976) , s. 323-38. Siber ry, E.. Crittctsm of Crusadin ç 1095· 1274, Oxl ord 1985. Sybel , H. von , Urban G csctıiclıte des ers/w Krcuzzu çe s, Leipzi g 1881'. ıı . , Epis toale et Privllegia , nşr. Migne, P. Patrologlae eureus compietus. Series Laiina , c ılt 151, sülün 504, Pa ris 1844·64. Waa.s, A.. Gesehiehte der K re u ez ıiqe , Freiburg 1956. Nachrictıt en von der Gesetlschajt der wtssen ecıuqten. ı u Göllfngen, Ptıil -h ist , KI., Gölllngen 1901. Wiederhold , W., Papst u rkunden in Florenz. Wllken , F., G esc tı ictı t e der K r eur ziiqe, 7 cilt , Leipzlg 1807-32. Abbas ; Hilafet! el-Mutevekkil'den sonra gittikçe otoritesini ve bu oto rtteyl daha çok ordu k u m a nd a n l a rına kaptı r­ mıştı. 299 (907·908) yılından başlamak üzere yirmi dört yılanbi r ny onaltı gün mü d det le hilafet makamını işgul eden el-Muktedir ordu kumandanlarından Munis ile aralarında çekişmeler meydana geldi '. Bu çekişmel er s ırasınd a devlet kademelerinde çok s ı k tayin ve aziller g ör ül üyo rd u. Halife el·Muktedlr'e karşı ileri devlet adamlarından Nazuk' un 317 (929-930) yılında öldürü lmesinden sonra yerine ş u rta teşkilat ının b a şina e l-Mu'ta z ıd' m a da m ları ndan Haza r bölgesınde" Halk et-Tü rk i'nin iki oğlu Muhammed ve ı bra him tayin ed ildi'. Ancak Ha lk'ln oğu l la rı bu makamda bir yı ldan az kal d ılar . Ertesi yı l (318/ 930) bu görevleri nden azledi lerek yerlerine Muham med b. Ya kut ta yin edildi. Bir mü ddet sonra 319 (931) yı ­ Iında.Muhammed h. Yakut Fars bölgesı ve Kirman'a gönderilerek Hal k'in oğull a rı eski göre vlerine Iade ed ild iler. Muhammed b. Ya ku t şurta'nın; babası Yakut da Hlsbe teşkilatının başında iken kumandan Mun is'ln teşvikleriy le el-Mukted lr taralından aziedilerek Halk 'in oğu lla rı Muhammed ve ıbrahi m bu görevlere getirdiler'. Bu arada el-Mukted lr 320 (932) y ı l ında Ba ğdat yakın ların­ da meydana gelen ç a rp ışma la r s ırasınd a öldü rü ldü . Halllenin çok kaybetmiş 1 B u konuda J:"f" n l ş bllJ;1. iç tn bkz. H . F . A medrez. M uıır 1916, I , 188 v d. 2 10:/ , III, {ı02 ; İbn M hı:k'· v c yh . T~("(İr jlJ ı'i"I. (Jm ~ m . N.,r. 3 tbn .\ll keveyh . I I 202 ; lbnU'I.E.1Ir, d · l{d mJl li'I -Ta ri h. Bcyrut 196!\, VII I, 213 ; Ttlrk ç(' cevtrt . A . A lrı r:ık ı:; a . Is tanhul 1981. VIII . 179 . .. tbn MI"k ("vt"y h . i , 211 : l b nü ' f- Eslr. VII , 225, Türkc;:" ç '.'v lrl, A. A l:ı mk ­ çn. vın . ı so : K . V. Z.... r ı creıe-n ... Um Ha l k . ruud . lA . ; ZirIkil. HayrlJddln . d .A 'Mm ... İ b n Ra..ik, m ad . Be y tu t 19 84. \'1 , 123 .