Slayt 1 - Sosyal Bilgiler

advertisement
TRABLUSGARP SAVAŞI
( 1911-1912 )
Nedenleri :
İtalya'nın sömürge arayışı.
Trablusgarp'ın savunmasının zayıf olması
İtalya'ya yakın oluşu
M.Kemal Derne ve Tobruk'ta başarılı. Destek yetersizliği ve Balkan
Savaşlarının çıkması.İtalya Rodos ve Oniki adayı işgal etti.
Sonuç :
Uşi ( Ouchy ) Antlaşması :
Trablusgarp ve Bingazi İtalya' ya verildi.
Oniki ada Balkan Savaşları sonuna kadar ( Güvenlik gerekçesiyle ) İtalya'da
kalacaktı.Ancak İtalya adaları geri vermedi.II.Dünya savaşında yenilmesiyle de
Adalar Yunanistan'a geçti.
Önemi : Osmanlı Devleti Kuzey Afrika'daki son toprak parçasını kaybetti.
BALKAN SAVAŞLARI
Sebep: Rusya'nın Panislavist politikası ve sıcak denizlere inme düşüncesi doğrultusunda Balkan Devletlerini Osmanlıya
karşı kışkırtması.
AÇIKLAMA: İngiltere, Osmanlı-Almanya yakınlaşmasından rahatsızlık duyuyordu. Çünkü Almanya hem Avrupa’nın
güçlü bir devleti hem de İngiltere’nin sömürgelerine göz diken bir tavırda idi.İngiltere Almanya tehlikesine karşı daha
zayıf durumda olan Rusya’yı kullanmaya karar verdi.
1908 yılında Estonya’nın başkenti Reval’de yapılan görüşmelerden sonra İngiltere Rusya’yı Balkan ve Osmanlı
politikasında serbest bıraktı. Yani Rusya boğazları ele geçirebilecek,İngiltere buna ses çıkarmayacaktı. Fırsatı
değerlendiren Ruslar Balkan Devletlerini Osmanlı Devletine karşı kışkırttılar.
I. BALKAN SAVAŞI
Savaşın başlaması : Rusların kışkırtmasıyla Sırbistan, Yunanistan, Karadağ ve Bulgaristan
aralarında anlaşarak Osmanlı Devletine savaş açtılar.
Osmanlı Ordusunun bir bölümü savaştan önce terhis edilmişti. Bu duruma bir de subaylar arasındaki
siyasi çekişmeler eklenince Osmanlı Devleti bütün cephelerde yenildi.
Makedonya,Batı Trakya,Edirne ve Kırklareli işgal edildi. Arnavutluk bağımsızlığını ilan etti.
Balkanlarda Osmanlıdan ayrılarak bağımsız olan son devlet ARNAVUTLUK’tur.
Sonuç : Balkanların yeni haritasını belirlemek amacıyla LONDRA KONFERANSI
toplandı.(1912) Londra Konferansında Osmanlı devleti Midye-Enez çizgisinin batısında kalan
topraklarını kaybetti. (Makedonya, Batı Trakya, Edirne, Kırklareli). Ayrıca Bozcada ve Gökçeada
dışındaki bütün Ege adaları Yunanistan’a geçti.
II. BALKAN SAVAŞI:
Nedeni : I.Balkan savaşında en çok toprağı Bulgaristan almıştı. Bu durumdan memnun
olmayan Yunanistan,Sırbistan, Karadağ ve Romanya Bulgaristan’a savaş açtılar. Bu
durumdan faydalanan Osmanlı Devleti’de savaşa girerek Edirne ve Kırklareli’yi
Bulgarlardan geri aldı.
NOT: I.Balkan Savaşı Osmanlı Devletine karşı, II. Balkan Savaşı ise Bulgaristan'a karşı
yapılmıştır.
SONUÇ: Osmanlı Devleti Bulgaristan ile İSTANBUL, Yunanistan ile ATİNA
Anlaşmalarını imzaladı.(1913)
NOT: İstanbul ve Atina Antlaşmalarında Bulgaristan ve Yunanistan'da yaşayan Türklere
“Azınlık”statüsü verildi.
NOT: Balkan Savaşlarından sonra Talat,Cemal ve Enver Paşaların devlet idaresindeki
etkinliği arttı.(Üç Paşa Devri)
Balkan Savaşları Sonucu Yapılan Antlaşmalar :
Londra Antlaşması (1913) ( Osmanlı Devleti-Balkanlı Devletler)
İstanbul Antlaşması (1913) (Osmanlı Devleti-Bulgaristan)
Atina Antlaşması ( 1913) ( Osmanlı Devleti-Yunanistan)
Bükreş Antlaşması ( 1913 ) ( Balkanlı devletler kendi arasında)
Balkan Savaşlarıyla Osmanlı Devletinin Kaybettiği yerler :
Ege Adaları,Batı Trakya,Tüm Makedonya,Arnavutluk
I. DÜNYA SAVAŞI
( 1914-1918 )
1914 yılında başlayan Birinci Dünya Savaşı o tarihe kadar insanlığın görmediği en büyük,en felaketli,en
kanlı savaş olmuştur.
Birinci Dünya Savaşının Nedenleri :
Sanayi İnkılabı (Devrimi) ile Avrupa'da hızla sanayileşme başladı.Bu durum sanayileşen ülkeler için üretecekleri
mallar için hammadde ve ürettikleri malları satabilmeleri için pazar ihtiyacı ortaya çıkarmıştı.Yani Sanayi Devrimi ile
birlikte Dünya'da hızlı bir Sömürgeleşme mücadelesi başlamıştı.XX.yüzyıl başlarında Avrupa'da en fazla sömürgeye İngiltere
sahipti.Özellikle deniz üstü egemenliğiyle İngiltere çok sayıda sömürgeye sahip olmuştu.Bu nedenle İngiltere için "Üzerinde
Güneş batmayan İmparatorluk " denilmiştir.Fransa'da çok sayıda sömürgeye sahip ülkelerden birisiydi.Rus Çarlığı ise
Polonya ve Baltık denizi kıyılarından Mançu Denizi'ne kadar uzanan ülkelere sahip olmuş ancak sıcak denizlere
inmek ,özellikle Akdeniz'e inebilmek için ;Boğazlara ve Basra Körfezine sahip olma peşinde politika izlemekteydi.Bu
nedenle özellikle Balkanlar'da kendisi gibi Slav Irkı'ndan olanları destekliyor Sırbistan'ın sınırlarını genişletmesi ve
Balkanlarda Avusturya-Macaristan İmparatorluğunun etkisini azaltmak ve Osmanlı imparatorluğunu parçalayarak boğazlara
sahip olmak istiyordu.Almanya siyasal birliğini geç kurduğundan dolayı(1870) sömürgeleşme mücadelesine geç
başlamıştı.Gelişen sanayisi için hammadde ve pazar ihtiyacını karşılama politikası izlemeye başlamıştı.İtalya'da siyasal
birliğini geç kurduğundan dolayı (1871) sömürge mücadelesine geç başlamıştır.Bu durum özellikle geniş sömürge ağına
sahip İngiltere ve Fransa'yı Ekonomik ve Siyasal açıdan rahatsız etmiştir.
Balkanlarda ise Rusya'nın Sırbistan'ı desteklemesiyle toprak bütünlüğü tehlikeye düşen Avusturya-Macaristan İmparatorluğu
Almanya ile ilişkileri geliştirmeye başlamıştır.Fransa savaşta kaptırmış olduğu Alsas-Loraine (Kömür yataklarına sahipti)
bölgesini Almanya'dan geri alabilmek için fırsat kollamaktaydı.Böylece Avrupa'da İngiltere ve Fransa'ya karşı Almanyaİtalya işbirliği, Balkanlar'da ise Sırbistan'ı destekleyen Rusya'ya karşı, Almanya - Avusturya-Macaristan İmparatorluğu
işbirliği oluştu.Almanya,İtalya ve Avusturya -Macaristan İmparatorluğundan oluşan bu guruba Üçlü İttifak ( Bağlaşma )
devletleri denilir.Bu guruba karşı da İngiltere-Rusya ve Fransa bir dayanışma gurubu oluşturdular.Bu guruba da Üçlü İtilaf
(Anlaşma) devletleri denilir.
Bağlaşma gurubunda bulunan İtalya,Anlaşma devletlerinin kendisine gizli anlaşmalarla Anadolu'dan toprak
vaat etmesiyle Anlaşma devletleri gurubuna geçmiştir.Bağlaşma bloğuna Osmanlı Devleti ve Çanakkale savaşları
sonrası Bulgaristan katılmıştır.Anlaşma bloğuna ise Japonya,Portekiz,Amerika Birleşik Devletleri,Yunanistan,Romanya gibi
devletler katıldılar.
Savaşın nedenlerini şöyle sıralayabiliriz :
Devletlerarası Ekonomik ve Siyasi mücadele.( Özellikle Almanya ve İngiltere
arasında )(Savaşın Temel sebebi)
Fransa'nın Alsas-Loraine bölgesini Almanya'dan geri almak istemesi
Rusya'nın Balkanlarda izlediği Panislavizm politikası ; Sırbistan'ı
desteklemesi sonucu bu devletin sınırlarını genişletme isteği; Bu durumun ise
Avusturya-Macaristan İmparatorluğunun toprak bütünlüğünü tehlikeye düşürmesi.
Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Veliahtının Saray-Bosna'da bir Sırplı
tarafından öldürülmesi.(Görünür neden:Savaşın başlama nedeni).
Osmanlı İmparatorluğunun Savaşa giriş Nedeni :
Kaybettiği toprakları geri alma isteği.
Enver Paşanın Alman hayranlığı ve savaşı kesinlikle Almanya'nın kazanacağını
düşünmesi.
Almanya'nın Osmanlıları kendi yanında savaşa katma isteğinin sebepleri :
Osmanlı Ülkesinin Coğrafi konumundan ( Jeopolitik ve Stratejik ) yararlanmak.
Boğazlarda hakimiyet kurarak Rusya ve İngiltere'ye karşı avantaj yakalamak.
Yakındoğu ve Önasya Petrol bölgelerine sahip olmak.
Osmanlı Padişahının Halife sıfatından yararlanmak.( Özellikle İngiltere'nin
Müslüman sömürgelerinde etkili olabilmek )
Rus gücünü Osmanlı gücüyle dengelemek.
Osmanlı İmparatorluğu'nun Savaşa Girişi ile :
Savaş geniş bir alana yayılarak yeni savaş cepheleri açılmıştır.
Almanya'nın yükü ve üzerindeki baskı hafiflemiştir.
Savaş Cepheleri :
Çanakkale Cephesi :
Nedenleri :
İngiltere ve Fransa'nın müttefikleri olan Rusya'ya yardım ulaştırmak istemeleri.
İstanbul ve Boğazları ele geçirerek Osmanlı Devletini savaş dışı bırakmak istemeleri.
Balkanlı Devletleri kendi taraflarında savaşa katmak istemeleri.
Balkanlar üzerinden Almanya'ya yeni bir savaş cephesi açmak istemeleri.
Sonuçları :
Savaş uzadı. ( 2 yıl )
Uzayan savaş İngiliz ve Fransız ekonomilerine zarar verdi.
İngiltere sömürgelerinde prestij kaybına uğradı.
Rusya yardım alamadığından dolayı Ekonomik ve Sosyal bunalıma
girdi.Bunun sonucunda Çarlık Rusya'sı yıkılarak Bolşevikler İktidara geldiler. ( 1917 )
( Rejim değişikliği )
Rusya I.Dünya savaşından çekildi.
M.Kemal 'in başarılı olması , kendisine güvenilmesine ve Milli Mücadele
önderi kabul edilmesine temel oluşturdu.
Bulgaristan İttifak bloğu yanında savaşa katıldı.
Savaş Cepheleri :
Kanal Cephesi ( Süveyş Kanalı - Mısır ) :
- İngiltere'nin orta ve Uzakdoğu bağlantılarını kesmek amacıyla Almanya'nın isteğiyle
açıldı.
Kafkas ( Doğu ) Cephesi : Bakü Petrol bölgesini ele geçirmek ve Orta asya Türk
topluluklarına ulaşmak amacıyla açıldı.Özellikle hava şartları yüzünden Sarıkamış Harekatı
başarısız oldu.
Suriye Filistin Arabistan Cepheleri : İngilizler ve Araplarla savaşıldı.
* Arapların Halifeyi dinlemedikleri görülerek Ümmetçilik anlayışının geçerliliğini
yitirdiğini göstermektedir.( Milliyetçilik etkili olmuştur )
Romanya,Galiçya,Makedonya Cepheleri : Müttefik Bulgar ve Avusturya için
savaşılmıştır.
* Irak,Kanal,Kafkas,Çanakkale,Filistin Cepheleri ana cephelerdir.
* Hicaz,İran,Makedonya, Galiçya, Romanya,Yemen cepheleri ikinci cephelerdir.
SAVAŞI SONA ERDİREN ANTLAŞMALAR :
Versay Ant. ( 28 Haz.1919 ) İtilaf Dev.-Almanya * Ağır koşullardan dolayı
II.Dünya savaşına ortam hazırlamıştır.
Sen Jermen Ant. ( 10 Eylül 1919 ) İt.Dev.-Avusturya * Avust.Mac.İmp.
parçalandı.
*Avusturya,Macaristan,Yugoslavya kuruldu.
Nöyyi Ant. ( 27 Kasım 1919 ) İt.Dev.-Bulgaristan.
* Bulgaristan, Yunanistan ve Yugoslavya'ya toprak verdi.
Trianon Ant. ( 4 Haz.1920 ) İt.Dev.-Macaristan.
Sevr Antlaşması ( 10 Ağus.1920 ) İt.Dev.-Osmanlı Dev.
* Uygulanamayan tek antlaşma.
I.Dünya Savaşı sonunda ;
Osmanlı İmparatorluğu, Avusturya-Macaristan
İmparatorluğu, Çarlık Rusya'sı ve Alman İmparatorlukları
yıkıldılar.
Çok Uluslu Devletler parçalandı.
Polonya, Yugoslavya, Çekoslovakya Devletleri
kuruldu.
Rusya ( Komünizm ), Almanya ( Nazizm ), İtalya
( Faşizm ), Türkiye ( Cumhuriyet ) rejim değişikliklerine
uğradılar.
MONDROS ATEŞKES ANTLAŞMASI VE UYGULAMASI
( 30 EKİM 1918 )
İmzalanmasının Nedenleri :
Bulgaristan'ın savaştan çekilmesi.( Trakya ve İstanbul'un güvenliğini tehlikeye
düşürmüştü.)
Almanya ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğunun ateşkes önerisinde
bulunması ( 4 Ekim 1918 )
Not: Savaşı yenilgiyle kapatan Bulgaristan'da Kral ülkeyi terk etmek
zorunda kaldı.Avusturya ve Almanya'da Cumhuriyet ilan edilerek rejim değişikliği
oldu.Osmanlı İmparatorluğunda milli mücadele sonucu rejim değişikliği olmuştur.
* I.Dünya savaşı, yenik bitiren İttifak devletlerinin rejimlerini etkilemiştir.
Anlaşma devletlerinin kuvvet ve Malzeme üstünlüğü.
Peş peşe savaşlara giren Anadolu'nun savaş gücünün tükenmesi.
Wilson prensiplerinin "çoğunluğu Türk olan yerlerin Osmanlı egemenliğine
bırakılacağı" hükmüne umutlanılması.
Tamamen yok olmaktansa, antlaşma yapılmasının uygun görülmesi.
Antlaşma Ahmet İzzet Paşa kabinesinin Bahriye Nazırı Rauf Orbay
başkanlığında bir heyet ile Anlaşma devletleri adına İngiliz amirali Calthorp arasında Limni
adasının Mondros Limanında Agamemnon adlı bir zırhlıda imzalandı.
A.Siyasal Hükümler :
Boğazlar derhal açılacak ve İstihkamları İtilaf devletleri tarafından
işgal edilecekti.
İtilaf devletleri güvenliklerini tehdit edici gördükleri yerleri işgal
edebileceklerdi.( Ünlü 7.Madde )
* Bu madde ile itilaf devletleri 30 Ekim 1918 den sonraki işgallerinin
hukuksal dayanağını oluşturmuşlardır
* Osmanlı Devletinin tüm egemenlik haklarını sınırlayıcı niteliktedir.
* Anadolu'nun tamamen işgal edilebileceği anlamı taşımaktadır.
Doğu Anadolu'da altı vilayette karışıklık çıkarsa
( Erzurum,Van,Diyarbakır,Sivas,Bitlis,Elazığ ) işgal edebileceklerdi.
* Bu maddeyle bu bölgede Ermeni Devleti kurma hazırlığı söz konusudur.
Tüm haberleşme ve Ulaşım gereçleri Anlaşma devletlerinin dolaysız
denetimi altına alınacaktı.( Geniş kapsamlı bir işgal girişimi)
* Bu hükümler Osmanlı Devletinin Siyasal bağımsızlığını yok etmeye
yöneliktir.
B- Askeri Hükümler :
Güvenliğin sağlanması için gerekli olan askerden fazlası hemen terhis
edilecek ( Ordu dağıtılacak )
Silah ve Cephane teslim edilecek
Tersane ve Donanmaya el konulacak
Anadolu dışındaki çarpışmış olan birlikler derhal teslim olacaklar.
Savaşta alınan esirler geri verilecek, Türklerden esir düşenler geri
verilmeyecek.
Boğaz İstihkamları İtilaf devletlerine verilecek ( İşgal edilecek )
* Askeri hükümler savunma gücünü ortadan kaldırmayı dolayısıyla işgalleri
kolaylaştırmayı amaçlamaktadır
C- Ekonomik Hükümler :
Demiryolları ve Limanlar İtilaf devletlerinin denetimine bırakılacak
Bütün yeraltı kaynakları İtilaf devletlerinin denetimine bırakılacak.
* Mondros ateşkes antlaşması hükümlerinin Osmanlı Devletini Siyasi,Askeri ve
Ekonomik açıdan fiilen bitirdiğini söyleyebiliriz.
UYGULAMASI:
•Madde hükümleri uygulanmaya başladı.
•Anlaşma Devletleri donanması 13 Kasım 1918 de İstanbul Limanına demirledi.(Her
an işgale hazır )
•Çanakkale ve İstanbul boğazları işgal edildi.
•İngilizler Musul,Urfa,Antep,Maraş'ı işgal ettiler ( Sonra Musul hariç Fransa'ya verildi)
•Samsun,Merzifon İngilizlerin denetimine verildi.
•Fransızlar Adana ve yöresini ( Çukurova Bölgesi )
•İtalyanlar Antalya ve Konya çevrelerini işgal ettiler.
( İşgaller 7.maddeye dayanmaktadır.)
* İşgal bölgeleri gizli antlaşmalarla önceden belirlenmişti.
•Osmanlı hükümeti ateşkes hükümlerini yerine getirdi.
•İttihat ve Terakki düşmanlığı başladı.
•Ahmet İzzet Paşa Kabinesi yerine Tevfik paşa kabinesi yerine Damat Ferit
Kabinesi ( 10 Mart 1919) getirildi.
•Osmanlı Parlamentosu padişah tarafından dağıtıldı.
OSMANLI İMPARATORLUĞUNUN GİZLİ PAYLAŞILMA TASARILARI
Seykıs-Pico Ant.( 1916 ) ( İngiltere-Fransa-Rusya ) : Antlaşmayla İngiltere'ye, Ürdün ve Irak'ın koruyuculuğu ;
Fransa'ya,Mersin'den Mardin'e-Sivas'a uzanan Çukurova bölgesi,İskenderun-Hatay'dan başlayan güneye
bölge,Irak'ın kuzeyi ve Suriye'nin koruyuculuğu ; Rusya'ya,Doğu Anadolu ve Boğazlar.Not : Rusya'nın savaştan
çekilmesiyle Boğazlarda ortak bir yönetim,Doğu Anadolu'da Ermeni devleti kurma düşüncesi ortaya çıkmıştır.
Mac-Mahon Ant. (1916) ( İngiliz valisi(Mac-Mahon)-Hicaz Emiri (Hüseyin) ): Araplar Osmanlı devletine karşı
ayaklanırsa Araplara bağımsızlık verilecektir.
Saint Jean De Maurıenne Ant.( 1917 ) ( İng.-Fr.-İtalya ) : İtalya'yı kendi yanlarına çekmek için İtalya'ya Ege-İç
Ege bölgeleri ile Kuzeyde Konya'ya doğuda Mersin'e kadar uzanan Akdeniz kesimi vaadi.
WİLSON İLKELERİ ( 1918 )
A.B.D.başkanı Wilson'un savaş sonunda yayınladığı 14 maddelik İlkeler.
 Savaş sonunda yenenler yenilenlerden toprak almayacaklar ( Manda ve Himaye
uygulamalarına yol açtı.)
 "
"
"
"
savaş tazminatı almayacaklar
Devletler kendi aralarında gizli antlaşmalar yapmayacaklar
Devletlerarası sorunları çözmek için Uluslararası bir teşkilat kurulacak ( Cemiyet-i Akvam
) * Birleşmiş Milletlerin temeli atıldı.
Devletler kendi güvenlikleri kadar silah üretecekler . * İlk silahsızlanma önerisi.
 Osmanlı azınlıkları kendi geleceklerini kendileri belirlemeli, Türklerin çoğunlukta olduğu
bölgelerde egemenlik hakkı Osmanlılara bırakılmalı.
 Boğazlar bütün dünya ticaretine açık olmalı.
PARİS BARIŞ KONFERANSI ( 18 Ocak 1919 )
- Galiplerin savaş sonucu görüşecekleri konular için toplanması.
- Osmanlı İmparatorluğunun paylaşılma görüşmeleri.
Sonuçları :
İmzalanacak antlaşmaların esasları belirlenmiştir.( Versay,Sen-Jermen,
Nöyyi )
İzmir ve çevresi İtalya'dan alınıp Yunanistan'a verilmiştir. ( Bunun temel
sebebi İngiltere'nin Ege bölgesinde İtalya gibi güçlü bir devletin bulunmasını
istememesidir. Gerekçe olarak İzmir ve çevresinde Rum Nüfusun çoğunluğu
( Sahte Belgelerle) gösterilerek Wilson İlkelerine dayandırılmıştır.
* Ege bölgesinin İtalya'dan alınıp Yunanistan'a verilmesi, İtilaf Devletleri
arasında görüş ayrılıklarının başlamasına,İtalya'nın Anadolu konusunda yandaşı
devletlerden kopmaya başlamasına yol açacaktır.
İZMİR'İN İŞGALİ ( 15 MAYIS 1919 )
Türklerin batı Anadolu'da Hristiyanları katletmek üzere
oldukları propagandasıyla 7.maddeye dayanılarak İzmir İşgal
edildi.Osmanlı Hükümeti işgale kayıtsız kaldı.
* Tehlike'nin büyüklüğü anlaşılarak Milli Bilincin
uyanmasını sağladı.
* İşgallere karşı Silahlı çetelerin kurulmaya başlanması İlk
kez Kuva-i Milliye yi ortaya çıkarmıştır.
* İşgal sonrasında Amerikalı Amiral Bristol Raporu
hazırlandı.
Not : Milli mücadeleyi haklı bulan ilk Uluslararası belgedir.
A- ZARARLI CEMİYETLER
a- Azınlıklar tarafından kurulan zararlı cemiyetler.
b- Türkler tarafından kurulan
"
"
a- Azınlıklar tarafından kurulan zararlı cemiyetler :
Mavri Mira : Eski Bizans İmp.sınırlarına ulaşabilmek için ( Megalo İdea ) çalışıyordu.Rumlar tarafından
kurulmuştur.
Rum Kızılhaç ve Göçmenler Derneği
Yunan Komitesi ve Trakya komitesi
Etnik-i Eterya : Bir taraftan Mavri Mira ile işbirliği yaparken diğer taraftan Samsun -Trabzon ve yöresinde
kurulmak istenen Rum Pontus Devleti için Rum Pontus Cemiyetini desteklemiştir.Rumlar ( Yunanlılar ) kurmuştur.
Hınçak ve Taşnak Cemiyeti : Bağımsız bir Ermeni devleti kurmak için çalışmıştır.
Alyans İsrailit: Yahudiler tarafından kurulmuştur.
b- Türkler tarafından kurulan zararlı cemiyetler :
Sulh ve Selamet i Osmaniye Fırkası : Ülkenin kurtuluşu için padişah ve halifenin buyruklarına uymak gerektiği
görüşünü savunmuştur.
Teali i İslam Cemiyeti : Ülkenin kurtuluşunun Halife'de olduğu görüşü.
Kürt Teali Cemiyeti : Bağımsız bir Kürt Devleti kurmak amacıyla çalışmıştır.
İngiliz Muhipleri Cemiyeti : Ülkenin kurtuluşunun İngiltere Himayesine girmekle mümkün olduğu düşüncesini
savunmuştur.( İngiliz Mandacılığı )
Hürriyet ve İtilaf Partisi : Zararlı cemiyetlerle işbirliği yaptı.
Wilson Prensipleri Cemiyeti : Osmanlı aydınları tarafından Amerikan Mandacılığını kabul etmek amacıyla
kurulmuştur.
* Cemiyetlerin birleştiği tek nokta Milli Mücadeleyi etkisiz kılmaktır.
B- MİLLİ ( YARARLI CEMİYETLER )
Trakya Paşaeli Cemiyeti : Trakya'nın Yunanlılara geçmesini engellemek amacıyla
kurulmuştur.
İzmir Müdafa-i Hukuk u Osmaniye Cemiyeti : İzmir ' in Yunanlılara verilmesini
engellemek amacıyla kurulmuştur. ( Reddi İlhak Cemiyeti )
Trabzon Muhafazai Hukuk u Milliye Cemiyeti : Trabzon ve çevresinde kurulmak
istenen Rum Pontus Devletine karşı kurulmuştur.
Kilikyalılar Cemiyeti : Adana ve yöresinin işgal edilmesine karşı olarak
kurulmuştur.
Şark Vilayetleri Müdafa-i Hukuk u Milliye Cemiyeti : Doğu Anadolu'nun işgal
edilmesini önlemek amacıyla kurulmuştur.
Milli Kongre : "Kuva-i Milliye " deyimini kullanan ilk siyasi kuruluştur.
Özellikleri :
Milli Milli Cemiyetlerin kurulmasının temelinde Türklerin bağımsız kalmak amacı
yatmaktadır.
Cemiyetler bölgesel nitelik taşırlar.
İşgallere engel olmak amacıyla önce propaganda amacı taşımışlar, daha sonra da
Silahlı Mücadele izlemişlerdir
KURTULUŞ SAVAŞI
A- HAZIRLIK DÖNEMİ
Kuva-i Milliye Hareketinin Başlaması ve Batı Cephesinin Kurulması :
Mondros Ateşkes Antlaşması sonrası işgaller başlamıştır. Osmanlı Devletinin başlayan işgallere
tepkisiz kalması sonucu Türk halkı direnme mücadelesi içine girer. Bu amaçla direnme cemiyetleri kurar ve
direniş kuvvetleri oluşturulur. Çeşitli yörelerde uyanmaya başlayan direniş hareketlerinin bir ölçüde
teşkilatlandırılmasıyla ortaya çıkan güce "Kuva-i Milliye" denilir.
İlk direniş güneydoğu Anadolu bölgesinde kendiliğinden oluşur. ( Maraş-Urfa-Antep halkı
Fransızlara karşı )
* İlk Kuva-i Milliye teşkilatı Batı Anadolu'da Yunan işgaline karşı oluşturuldu.
1919 yılı Temmuz ve Ağustos aylarında Balıkesir ve Alaşehir'de toplanan milli kongrelerde batı
Anadolu'daki Kuva-i Milliye birliklerinin insan ve malzeme bakımından desteklenmelerine ve ortak bir cephe
oluşturulmasına karar verildi. Bu çalışmaların sonucunda Ayvalık-Soma-Akhisar-Salihli-Nazilli batısından
geçen bir hat üzerinde Batı Cephesi oluşturuldu.
Kuva-i Milliye'nin özellikleri :
* Düşman işgallerine karşı oluşmuşlardır.
* Başlangıçta Temsil Kuruluna, TBMM açılınca Milli Savunma Bakanlığına bağlanmışlardır.
* Askeri bir disiplin ve Hiyerarşiye sahip değillerdir.
* Düşmana zarar vermiş, ilerlemelerini geciktirmiş ancak düşmanı yurttan atacak güce sahip olamamışlardır.
* TBMM ye karşı çıkarılan ayaklanmaları bastırmışlardır.
* Düşman ilerleyişini geciktirmeleri zaman kazandırmış, örgütlenilme süresi kazandırmışlardır.
* Keyfi davranışları, halka bazen zor kullanmaları halka güven vermemiş ve halkı tedirgin etmiştir.
* Düzenli ordu kurulunca Kuva-i Milliye birlikleri sona ermiş,ancak Kuva-i Milliye ruhu kesin zafere kadar
yaşamıştır.
* Bazı Kuva-i Milliye şefleri belli bir otorite altına girmek istemediğinden, Düzenli ordu kurulunca katılmamışlar
ve isyan etmişlerdir. ( Demirci Mehmet Efe-Çerkez Ethem )
MUSTAFA KEMAL'İN SAMSUN'A ÇIKIŞI( 19 MAYIS 1919 )
Mustafa Kemal Samsun'a Dokuzuncu Ordu Müfettişi olarak görevlendirilerek
çıktı.Görevi doğu Karadeniz'de kurulmak istenen Pontus Rum Devletine karşı
mücadele eden Türkleri kontrol altına almaktı.Bu yöredeki Türklerin kontrol altına
alınması için İngilizler Osmanlı Devletine baskıda bulunmuştu.İstanbul Hükümeti de bölgede
karışıklığın sürmesi durumunda 7.maddeye dayanılarak bölgenin işgal edilme tehlikesini
önlemek istiyordu.Böyle bir göreve niçin M.Kemal seçilmişti; Mustafa Kemal'in askeri
başarıları kendisine bir güç kazandırmıştı.İstanbul Hükümeti M.Kemal'in etkisinden
rahatsızlık duyarak,onu İstanbul'dan uzaklaştırmak istiyordu.M.Kemal bu zor görevi
başarabilecek birisiydi, İttihatçı değildi.
Mustafa Kemal İstanbul Hükümetleri ile kurtuluşun olmayacağını görmüştü.Diğer
taraftan Ülkenin içinde bulunduğu durumdan kurtulması için ortaya çıkan görüşlerin geçersiz
olduğunu görerek, Anadolu'ya geçip millete
dayanarak bağımsızlık mücadelesi yapmak istiyordu.Bu amaçla başlangıçta Dokuzuncu
Ordu Müfettişliği görevi ona birtakım kolaylıklar sağlayacaktı. Komutanlığın merkezi
Erzurum'du ve henüz bölge düşman işgalinden uzaktı.15.Kolordu komutanı Kazım Karabekir
paşa Ordusu'nu dağıtmamış ve silahlarını teslim etmemişti.Dokuzuncu ordu müfettişi olarak
geniş bir bölge etki alanı içine girecekti, Sivil makamlara da emir verme yetkisine sahipti.
M.Kemal Samsun'a çıkarken parolası " Ya İstiklal ya Ölüm " dür. Çünkü diğer kurtuluş
çarelerinin bağımsızlığı sağlamayacağına inanmaktadır.
HAVZA GENELGESİ( 28 MAYIS 1919 )
1. Ordu birliklerine askerin terhis, silahların teslim
edilmemesini bildirdi. * Mondros ateşkesine karşı çıkış.
2. Anadolu'nun işgaline derhal son verilmelidir.
3. Samsun ve Karadeniz yöresinde Rumlar Siyasi
isteklerinden vazgeçerlerse güvenlik sağlanabilir.
4. Yunanlıların İzmir'i işgale hakları yoktur.Derhal
İzmir'i boşaltmalılardır.Bununla ilgili yurdun her tarafında
protesto mitingleri düzenlenmelidir.
* Ulusal bilincin tepkiye dönüşmesi amaçlanmıştır.
* M.Kemal Havza genelgesiyle görev ve yetki
alanının dışına çıkmıştır. Bu nedenle İstanbul'a geri
çağrılmış ancak dönmemiştir.
AMASYA GENELGESİ ( 22 HAZİRAN 1919 )
Genelgenin esasları :
Vatanın bütünlüğü, milletin bağımsızlığı tehlikededir.
* Kurtuluş Savaşının gerekçesi açıklanmıştır.
İstanbul'daki hükümet üzerine aldığı sorumluluğun gereklerini yerine getirememektedir.Bu durum milletimizi yok
olmuş gibi göstermektedir.
* İstanbul hükümetine tepki ve tanınmaması.
Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.
* İlk defa Ulusal Egemenlik anlayışı var.
* İlk defa yönetim şeklini değiştirme amacı var.
* Ulusal bağımsızlığı milletle sağlama düşüncesi var.
Milletin durumunu ve davranışını gözönünde tutmak ve haklarını dile getirip bütün dünyaya duyurmak için her türlü
etki ve denetimden kurtulmuş milli bir kurulun varlığı çok gereklidir.
* Ulusal Parlamento düşüncesi var.
Anadolu'nun her yönden en güvenli yeri olan Sivas'ta milli bir kongrenin toplanması kararlaştırılmıştır.
Bunun için bütün illerin her sancağından ; milletin güvenini kazanmış üç delegenin olabildiğince çabuk yetişmek
üzere hemen yola çıkarılması gerekmektedir.
Her ihtimale karşı bu iş milli bir sır gibi tutulmalı ve delegeler gereken yerlere kimliklerini gizleyerek gelmelidirler.
Dikkat: * Kongrenin ve delegelerin güvenliğini sağlama amacı var.
Doğu illeri adına Erzurum'da bir kongre toplanacaktır. O güne kadar diğer il delegeleri de Sivas'a ulaşabilirse
Erzurum kongresinin üyeleri de Sivas'ta yapılacak genel toplantıya katılmak üzere yola çıkarlar.
Genelgenin yayınlanmasından sonra Sivas'ta yapılacak kongreye katılmak amacıyla Yurdun her yerinde seçimler yapılmaya
başladı.İtilaf devletleri Anadolu'daki gelişmelerden rahatsız olarak İstanbul Hükümeti üzerine M.Kemal'in geri getirilmesi için baskıda
bulunmaya başladılar.İstanbul hükümeti Valilere gizli bir yazıyla M.Kemal'in emirlerine uyulmamasını istedi.Ancak M.Kemal çalışmalarına
devam etti.
ÖNEMİ :
Kurtuluş savaşının amacını, gerekçesini ve yöntemini belirtir.
Milli Egemenliğe gidişin ilk adımıdır. ( Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır. )
Mevcut hükümet tanınmadığından dolayı Anadolu İhtilali Amasya Genelgesiyle başlar.
Not : Amasya Genelgesi M.Kemal, Rauf Bey, Refet Bey, Ali Fuat Paşa tarafından imzalanmış, Erzurum'da
bulunan Kazım Karabekir tarafından da onaylanmıştır.
ERZURUM KONGRESİ VE ÖNEMİ
( 23 Temmuz- 5 Ağustos l9l9 )
M.Kemal 26 Haziran'da Amasya'dan ayrılarak 27 Haziran'da Sivas'a
oradan da 3 Temmuz'da Erzurum'a halkın ve ordunun sevinç gösterileriyle
girdi.7/8 Temmuz gecesi M.Kemal 'e görevinden kesin olarak alındığını bildiren
bir emir geldi.Bunu üzerine M.Kemal hem görevinden hem askerlik mesleğinden
ayrıldığını ( İstifa )bildirdi.Yetkisiz ve sivil olarak görevine devam etme kararı
vermişti. Halkının sevgisi ve desteğine güvenmiştir.
15.Kolordu komutanı Kazım Karabekir Paşa, M.Kemal'e Kolordusuyla
hizmetinde olduğunu bildirerek maddi ve manevi bakımdan büyük bir destek
sağlamıştır.
" Mondros Ateşkes antlaşmasında " Altı doğu ilinde ( Vilayet-i Sitte)
karışıklık çıkarsa, bu illerin herhangi bir bölümünün işgal hakkını İtilaf devletleri
muhafaza ederler " hükmü bulunmaktaydı. Bundaki temel amaç Doğu
Anadolu'da bir Ermeni devleti kurulmasını sağlamaktı.İşte bu tehlikeye karşı, yani
doğu Anadolu'nun işgal edilmesi ve parçalanması tehlikesine karşı kurulan "
Doğu Anadolu Müdafa i Hukuk Cemiyeti "nin girişimi ile kongrenin toplanması
sağlanmıştır.Amaç doğu Anadolu'da birliği sağlayarak bir Ermeni devleti
kurulmasını engellemektir.
ERZURUM KONGRESİ VE ÖNEMİ
( 23 Temmuz- 5 Ağustos l9l9 )
23 Temmuz'da toplanan Erzurum kongresi şu kararları almıştır :
Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür.
* Vatan sınırlarından ilk söz ediş. Sınırlar Mondros Ateşkesinden önce işgale uğramayan yerler
ve çoğunluğu Türk olan bölgelerdir. Sınırlar somut olarak Misak-ı Milli'de belirlenecektir.
Her türlü yabancı işgal ve müdahalesine karşı ve Osmanlı Hükümetinin dağılması halinde
millet birlikte savunmaya geçecek ve direnecektir.
Vatanın ve bağımsızlığın korunmasına ve güvenliğin sağlanmasına İstanbul hükümetinin
gücü yetmezse amacı gerçekleştirmek için geçici bir hükümet kurulacaktır.
* Amasya genelgesindeki devlet kurma düşüncesi,devlet kurma kararına dönüşmüştür.
Kuva-i Milliye'yi etken ve milli irade'yi hakim kılmak esastır.
Hristiyan unsurlara ( azınlıklara ) siyasi hakimiyetimizi ve sosyal dengemizi bozucu
ayrıcalıklar verilemez.
Manda ve Himaye kabul olunamaz.
* Tam bağımsızlık amaçlanmakta.
Milli meclisin hemen toplanmasını ve hükümet işlerinin Meclis denetiminde yürütülmesini
sağlamak için çalışılacaktır.
Saltanat ve Hilafet makamlarını korumak için ulusal güçleri etkin ve ve ulusal iradeyi
egemen kılmak esastır.
* Hem saltanat hem de Ulusal Egemenlik fikirlerinin savunulması bir çelişki olmakla birlikte,
bunun temel nedeni henüz kamuoyunun bu makamlara karşı çıkılmasına hazır olmamasıdır.
Kongre dağılmadan dokuz kişiden oluşan bir Temsil Heyeti seçmiş ve başkanlığına
M.Kemal'i seçmiştir.
* M.Kemal milli mücadelenin lideri konumuna gelmiştir.
ERZURUM KONGRESİ VE ÖNEMİ
( 23 Temmuz- 5 Ağustos l9l9 )
ÖNEMİ :
Bölgesel nitelikli olmasına rağmen aldığı kararlarla
Ulusaldır.
Yeni bir devlet kurma düşüncesi ortaya çıkmıştır.
(Vatanın ve bağımsızlığın korunmasına ve güvenliğin
sağlanmasına İstanbul hükümetinin gücü yetmezse amacı
gerçekleştirmek için geçici bir hükümet kurulacaktır.)
Vatanı bir bütün olarak kabul etmiş ve Manda ve
Himaye'yi reddetmiştir.
Doğu Anadolu'nun bütünlüğünü sağlamıştır.
BALIKESİR ( 26-30 TEMMUZ 1919 ) VE ALAŞEHİR KONGRELERİ
( 16-25 AĞUSTOS 1919 )
1919 yılı Temmuz ve Ağustos aylarında Balıkesir ve Alaşehir'de toplanan milli kongrelerde Batı
Anadolu'daki Kuva-i Milliye birliklerinin insan ve malzeme bakımından desteklenmelerine ve ortak bir cephe
oluşturulmasına karar verildi. Bu çalışmaların sonucunda Ayvalık-Soma-Akhisar-Salihli-Nazilli batısından geçen
bir hat üzerinde Batı Cephesi oluşturuldu.
SİVAS KONGRESİ( 4-11 Eylül 1919 )
Kongrenin toplanma amacı Vatanın bütünlüğü ile Milletin bağımsızlığının
nasıl sağlanacağını kararlaştırmaktır.
İstanbul hükümeti Sivas kongresine engel olmaya çalışmıştır.Sivas valisine
M.Kemal ve Rauf beyi tutuklama emri verilmiştir.
İtilaf devletleri kongre toplandığı takdirde Sivas'ı işgal edecekleri
tehdidinde bulunmuşlardır.
M.Kemal 2 Eylül 1919 ' da halkın sevgi gösterileriyle Sivas'a gelmiştir.
* M.Kemal'in coşkulu karşılanması,Milli mücadele'nin halka dayandığının
bir göstergesidir.
M.Kemal'in kongre başkanlığına seçilmesini bazı temsilciler engellemeye
çalışmış ancak yapılan gizli oylamayla M.Kemal kongre başkanlığına seçilmiştir.
Sivas kongresi Erzurum Kongresinde alınan kararları aynen kabul etmiştir.
Ali Fuat Paşa ( Cebesoy ) , Batı Anadolu Genel Kuva-i Milliye komutanlığına
atandı.Amaç Kuva-i Milliye birliklerinin bir merkezden yönetilmesini sağlamaktır.
* Heyet-i Temsiliye bir yürütme organı gibi çalışmaktadır.
SİVAS KONGRESİ( 4-11 Eylül 1919 )
ÖNEMİ :
Toplanışı ve aldığı kararlarla Milli ( Ulusal ) bir kongredir.
Manda ve Himaye fikri kesin olarak reddedilmiştir.
Yurtta bulunan bütün Milli Cemiyetler " Anadolu ve Rumeli
Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti " adı altında birleştirilmiştir.Böylece bölgesel
mücadele ulusal mücadeleye dönüştürülmüştür.
Meclis-i Mebusan'ın biran önce toplanması kararlaştırılmıştır.
Kongre sonucu oluşturulan " Temsil Heyeti " başkanlığına M.Kemal
seçilmiştir.Temsil Heyeti T.B.M.M. açılıncaya kadar, milli irade adına ülkenin
geleceğiyle ilgili kararlar alan ve uygulayan tek yetkili organ olacaktır. *
M.Kemal yurdun tamamına emir verebilecek konuma gelmiştir.
AMASYA GÖRÜŞMELERİ (20-22 Ekim 1919)
İstanbul'da yeni kurulan Ali Rıza Paşa uzlaşmak durumunda olduğunu
görmektedir.Bu amaçla Bahriye Nazırı Salih Paşa'yı Sivas Temsil Heyeti başkanı Mustafa
Kemal'le görüşmek üzere Amasya'ya gönderdi.
Bu görüşme sonrasında kabul edilen kararlar şunlardır:
İstanbul Hükümeti Sivas Kongresi kararlarını aynen kabul edecektir.
İstanbul Hükümeti Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'ni yasal
bir kuruluş olarak tanıyacaktır.
Azınlıklara siyasi ve ekonomik ayrıcalıklar verilmeyecektir.
Meclis-i Mebusan'ın bir an önce toplanması sağlanacaktır.
Türklerin çoğunlukta olduğu bölgelerin işgaline izin verilmeyecektir.
İtilaf Devletleri ile yapılacak barış görüşmelerinde Temsil Heyeti'nin uygun
göreceği kişilerin bulunması sağlanacaktır.
Bu kararlar dışında taraflar arasında gizli kalması kararlaştırılan bir
protokol de imzalanmıştır.
Amasya Görüşmeleri'nin Önemi :
İstanbul Hükümeti temsilcisi Erzurum ve Sivas kongresi kararlarını kabul
etmekle Anadolu'da ki ulusal mücadeleyi hukuksal olarak tanımış oluyordu.
Anadolu'nun haklılığı ulusal mücadeleye katılımı artırırken itilaf Devletleri de
Türk ulusunu diledikleri gibi yönlendiremeyeceklerini anlamaya başladılar.
NOT : İstanbul Hükümeti Amasya Görüşmeleri'nde alınan Meclis-i Mebusan 'ın
açılması kararı dışında hiç bir karara uymadı.
TEMSİL HEYETİ'NİN ANKARA'YA GELİŞİ
(27 Aralık 1919)
Amasya Görüşmeleri gereği Osmanlı Mebuslar meclisi toplanacaktı. Bu
amaçla tüm yurtta seçimler yapıldı. Yeni milletvekilleri belirlendi. Mustafa
Kemal'de Erzurum milletvekili olarak seçildi.
Mustafa Kemal'in Mebus an Meclisi’nin Anadolu’da her türlü işgal ve
denetimden uzak bir yerde toplanması isteği, Kanun-i Esasiye'ye aykırıdır
gerekçesiyle reddedilmiştir. Meclis İstanbul’da çalışmalarına başlayacaktı. Bu
durum üzerine Mustafa Kemal meclis çalışmalarını yakından izlemek amacıyla, 27
Aralık 1919 ' da Temsil Heyeti ile Ankara'ya geldi.
Ankara'yı tercih etmesinin diğer nedenleri:
İşgallerden uzak korunaklı bir bölge oluşu.
Haberleşme ve ulaşım olanaklarının elverişliliği,
Batı cephesi'ne yakınlığı
Ankara halkının Ulusal mücadeleyi başından beri desteklemesi .
SON OSMANLI MEBUSLAR MECLİSİNİN TOPLANMASI( 12 OCAK 1920 )
Amasya görüşmesinde kararlaştırılan seçimler yapıldı.
* İtilaf devletleri seçimleri engellemediler, çünkü toplanacak meclis ve
kurulacak hükümetin kendi önerilerini kabul edeceklerini düşünüyorlardı.Böylece
amaçlarına uğraşmadan ve hukuki dayanak oluşturarak ulaşabilirlerdi.
M.Kemal meclisin İstanbul dışında toplanmasını istiyordu.
* İstanbul gibi işgal tehdidi, ve baskı altında bulunan bir şehirde
toplanacak meclisin özgür kararlar alamayacağını düşünüyordu.
Üyelerin çoğunluğunun isteği üzerine meclis İstanbul'da açıldı.
* M.Kemal muhalifleri ,onun İstanbul'a gidemeyeceğini bildiğinden daha
rahat çalışabilirlerdi.
M.Kemal İstanbul'a gidemese bile kendisinin meclis başkanı seçilmesini
istedi.
* Anadolu hareketi aleyhine karar alınmasını engellemek. - Her koşulda
bağımsızlık mücadelesi verileceğini göstermek - Anadolu'nun gücünü göstermek
Meclis'te Müdafaa-i Hukuk gurubu kurulmasını istedi.
* Ancak mecliste bu gurup oluşturulmadı.Bunun yerine Felah-ı Vatan
gurubu oluşturuldu. Misak-ı Milli kararlarını bu gurup aldırdı.
* M.Kemal'in başkan seçilmemesinin ve Müdafaa-i Hukuk gurubunun
kurulamamasının nedeni, üyelerin baskılardan korkmaları ve saltanat yanlısı
olmalarıdır.
MİSAK-I MİLLİ ( ULUSALYEMİN )
( 28 0CAK 1920 )
Esaslarını M.Kemal'in hazırladığı kararlar :
Mondros Ateşkesi imzalandığı sırada işgal edilmemiş , çoğunluğu Türk olan
yerler parçalanamaz.
Kars, Ardahan, Artvin ve Batı Trakya'da halk oyuna başvurmalıdır.
* Bu bölgelerde Türk nüfus çok olduğu için tercihe başvurmada sakınca
görülmemiştir.
Müslüman Arapların oturduğu ve İtilaf devletlerince işgal edilen yerlerin
geleceğinin belirlenmesi için,halkoyuna başvurulmalıdır.
İstanbul ve Çanakkale boğazları ile, Marmara denizi her türlü tehlikeden
uzak tutulursa, boğazlar dünya ticaretine açılabilir.
* Wilson ilkelerinin boğazlarla ilgili hükmüne cevap
Azınlıkların hakları çevre ülkelerde Müslümanlara tanınan haklar oranında
güvenlik altına alınacaktır.
Siyasi, adli ve mali gelişmemizi engelleyen sınırlamalara karşıyız.
* Kapitülasyonları ret.
MİSAK-I MİLLİ ( ULUSALYEMİN )
( 28 0CAK 1920 )
ÖNEMİ :
M.Kemal'in Ulusal bağımsızlık konusundaki düşünceleri Osmanlı
Parlamentosu tarafından kabul edilmiştir.Böylece düşünceler yasallaşmıştır.
Ulusal sınırlar kesinleştirilmiştir.
Tam bir bağımsızlık bildirisidir.
Bildiri Osmanlı Mebusan meclisince kabul edilmiş, yaşama
geçirilmesini TBMM sağlamıştır.
MİSAK-I MİLLİ'NİN İLANININ SONUÇLAR
İtilaf devletleri İstanbul Hükümetleri üzerinde, kararların geri alınması için baskıda
bulundular.A.Rıza paşa ve Salih paşa kabineleri bu baskılara boyun eğmediler, İstifa
ettirildiler.Damat Ferit Kabinesi kuruldu.
İtilaf devletleri İstanbul'u 16 Mart 1920 ' de fiili olarak işgal ettiler.
Osmanlı Mebusan Meclisini basıp, dağıttılar.
*Amaç Milli iradeyi yok etmekti..
*Ankara'da TBMM nin açılmasına yol açtı.
Bazı mebuslar tutuklanıp, Malta'ya sürgüne gönderildiler.
Padişah ve hükümete dokunulmadı.
* Amaç kendi çıkarları yönünde kullanmak.
İstanbul'dan Anadolu'ya çok sayıda katılım oldu.
* Fevzi Çakmak gibi.
Ulusal mücadelenin haklılığını dünya'ya duyurmak amacıyla Anadolu Ajansı kuruldu.
M.KEMAL'İN İSTANBUL'UN İŞGALİNE KARŞI ALDIĞI TEDBİRLER
Anadolu’ya yönelik bir işgal hareketini önlemek için Geyve ve
Ulukışla'da demiryolları tahrip edildi.
Anadolu'nun İstanbul ile haberleşmesi yasaklandı.
Anadolu'dan İstanbul'a gidecek her şeye el kondu.
Anadolu'daki bazı itilaf devletleri subayları tutuklandı.
Ankara,Afyon ve Eskişehir’den düşman askerleri uzaklaştırıldı.
Ankara'da yeni toplanacak meclis için seçimlerin yapılması duyuruldu.
TBMM'NİN AÇILMASI(23 Nisan 1920)
Son Osmanlı Mebus an Meclisi'nin İtilaf Devletleri tarafından dağıtılması ile
Türk ulusal iradesi yok edilmiş oluyordu. Ulus adına karar alıp uygulayacak bir
kurula gereksinim vardı. Bu boşluğu yeni bir meclis dolduracaktı. Bu amaçla
Mustafa Kemal’in yayınladığı bildiri sonucu seçimlerin yapılabildiği yerlerde kazanan
delegeler Ankara'da toplanmaya başladı. Meclis-i Mebusan'ın dağıtılmasıyla
Anadolu'ya geçen eski milletvekilleri de yeni meclise katıldı. 23 Nisan 1920'de
Meclis açıldı.
TBMM’NİN AÇILMASININ ÖNEMİ:
Egemenliğin kaynağı değişmiş oldu, Padişahtan halka geçti.
Yönetim merkezi İstanbul’dan Ankara'ya geçti.
Temsil Heyeti'nin hukuksal varlığı sona ererken ulusal egemenliği savunan yeni bir
devlet kurulmuş oluyordu.
TBMM’nin ilk hedefi ulusal bağımsızlık savaşını kazanmaktı.
Ulus egemenliğine dayanan yeni devletin çalışma yöntemlerini belirlemek için Mustafa
Kemal 24 Nisan'da TBMM'ye bir önerge verdi.
Bu önergeye göre:
Hükümet kurmak zorunludur.
Geçici kaydıyla bir hükümet başkanı tanımak ya da padişah vekili atamak uygun değildir.
Mecliste beliren ulusal iradenin, yurt kaderine doğrudan doğruya el koymasını kabul
etmek temel ilkedir.
TBMM’nin üstünde bir güç yoktur.
TBMM yasama, yürütme yetkilerini kendinde toplamıştır. Meclisten seçilecek ve vekil
olarak görevlendirilecek bir kurul,hükümet işlerine bakar Meclis Başkanı bu kurulun da başkanıdır.
Padişah ve halife baskı ve zordan kurtulduğu zaman meclisin düzenleyeceği yasaya
uygun durumu alır.
TBMM bu önergeyi kabul etti. Böylece ; ulus egemenliğine dayanan yeni Türk devletinin
temelleri atılmış oldu.
Mustafa Kemal meclis başkanlığına seçildi. 26Nisan 1920'de Sovyet Bolşevikleri île ilişki
kuruldu.
29 Nisan 1920'de TBMM varlığına yönelik tehditleri önlemek için " Hiyanet-i Vataniye "
Yasası çıkartıldı.
Onbir bakandan oluşan TBMM Hükümeti 2 Mayıs 1920'de kuruldu
I. TBMM 'nin Özellikleri:
23 Nisan 1920'de açılan I.TBMM, 1 Nisan 1923 tarihine Kadar
görev yapmıştır. Çalışma süresince;
Olağanüstü yetkilere sahip kurucu meclis niteliğindedir.
Geçici başkan veya padişah vekili kabul etmemekle
sürekliliğini ifade etmiştir.
Yasama ve yürütme yetkisini kendinde toplaması cumhuriyet
yönetimine geçişin en kesin belirtisidir.
l. TBMM "Güçler birliği" ilkesine göre çalışmakla, hem yasaları
çıkaran hem de yasaları bizzat uygulayan durumdaydı.
Meclise karşı ayaklanmaları önlemek amacıyla istiklal
Mahkemeleri (11 Eylül 1920) kuruldu.
TBMM'nin bu çalışma yönteminin amacı devlet otoritesini
gerçekleştirmeyi hedeflemesidir. Yaşanan ortam çabuk karar vermeyi
ve verilen kararları derhal uygulamaya koymayı gerektiriyordu.
Ulusal birliğin sağlanması için vatanın kurtuluşunu ön planda
tutmuş, padişahlık ve halifelik kurumlarına dokunmamıştır.
I.TBMM düzenli orduyu kurmuş,Kurtuluş savaşını kazanmış ve
saltanatı kaldırmıştır.
TEŞKİLAT-I ESASİYE (1921 Anayasası)(20 Ocak 1921)
Yeni Türk devletinin ilk anayasası olan, 20 Ocak1921'de kabul edilen Teşkilat-ı
Esasiye'nin özünü Mustafa Kemal'in 24 Nisan - 13 Eylül 1920'de TBMM'ye sunduğu
bildiriler oluşturmuştur. Zaman ve birikim yokluğundan dolayı daha kapsamlısı
yapılamadığından Teşkilat-ı Esasi maddeleri ile çelişmeyen Kanun-u Esasi maddeleri de
yürürlükte kalmıştır.
Bu Anayasa'ya göre;
Egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur.
Yasama, yürütme ve yargı yetkileri TBMM'ye aittir.
Meclis başkanı hükümetin de başkanıdır.
Şeriat hükümlerini uygulama görevi TBMM'ye verilmiştir.
Meclis Hükümeti sistemi geçerlidir.
Hükümet meclis tarafından denetlenir.
Seçimler 2 yılda bir yenilenir. Seçmen yaşı 18 dir.
Önemi:
Egemenliği Türk ulusuna veren ilk Türk anayasasıdır.
Güçler birliği ilkesini benimsemiştir.
Din meclis kontrolüne alınmış olup laik bir anayasa değildir.
Bireyin hak ve ödevlerine yer verilmemiştir.
TBMM'nin Açılmasına Karşı İstanbul Hükümeti'nin Yaptığı Engellemeler:
Yurdun her yerinde TBMM'ye karşı ayaklanmalar çıkarıldı,
İtilaf Devletleri ile barış görüşmelerinin bir an önce yapılması sağlandı.
Şeyhülislamdan alınan ve düşman uçaklarıyla yurdun her taratma
dağıtılan fetva ile Mustafa Kemal ve arkadaşları dinsiz ve vatan haini ilan edildi,
TBMM'nin halk üzerindeki otoritesini yok etmek için vergilerin affedildiği
ve askerliğin kaldırıldığına dair propagandaya girişildi.
Damat Ferit, İstanbul'da kurduğu düzmece bir mahkemede Mustafa
Kemal ve arkadaşlarını kendileri yokken (gıyabında) yargılayarak ölüm cezasına
çarptırdı. (24 Mayıs 1920)
TBMM'NİN AÇILMASINA KARŞI ÇIKAN AYAKLANMALAR
Bu ayaklanmalar doğrudan TBMM'ye ve onun kurduğu düzene bir tepki
olarak ortaya çıkmıştır, istanbul Hükümeti ve ingiliz propagandaları,, savaştan bıkan
Anadolu balkının bir tepkisi ve Kuva-i Milliye güçlerinin disiplinsiz davranışlarının
sonucunda çıkmıştır.
Bu ayaklanmalar dört gruba ayrılır:
A- Doğrudan İstanbul Hükümeti'nin Çıkardığı Ayaklanmalar:
Bu grupta iki ayaklanma vardır ve Kuva-i Milliye güçleri tarafından bastırılmıştır.
Bunlar;
•Kuva-i İnzibatiye (Hilafet Ordusu)
•Anzavur Ahmet Ayaklanması
Her ikisinin de amacı boğazların doğusunda Kuva-i Milliye güçlerinin
ulaşamayacağı tampon bölge oluşturmaktır.
B-İstanbul Hükümeti ve İşgalci Güçlerin Birlikte Çıkardıkları Ayaklanmalar:
Halkın din duygularının sömürülmesi ve bölgesel çatışmaların körüklenmesi
sonucu çıkan ayaklanmalardır. En yaygın olanıdır.
Bu gruptaki ayaklanmalar;
- Adapazarı, Bolu, Düzce, Hendek, Yozgat, Afyon (Çopur Musa), Konya
(Delibaş Mehmet), Urfa (Milli Aşiret)
C-Azınlıkların Çıkardığı Ayaklanmalar:
Karmaşa ortamından yararlanılarak azınlıklarcabağımsızlık kazanmak ya da
başka bir devletle birleşmek amacıyla çıkarılmıştır. Örnek: Ermeni ve Pontusçu
Rumların ayaklanmalarıdır.
D- Kuva-i Milliye Liderlerinin Ayaklanmaları:
TBMM'nin otoritesi altına girmek istemeyen ve düzenli ordunun kuruluşuna
karşı çıkan Kuva-i Milliye güçlerinin çıkardığı ayaklanmalardır. Bunlara;
- Demirci Mehmet Efe ve Çerkez Ethem Ayaklanmaları örnek gösterilebilir.
TBMM'NİN AYAKLANMALARA KARŞI ALDIĞI ÖNLEMLER:
Ayaklanmalar yalnızca düşmanın işine yaradı,oların ilerlemesini kolaylaştırdı. Bu
nedenle TBMM varlığına yönelik bu tehdide karşı gerekli önlemleri aldı.
Bu önlemler:
29 Nisan 1920'de Hiyanet-i Vataniye Yasası ( Vatana
İhanet Edenler Kanunu )çıkardı.
İstiklal Mahkemeleri kurdu. ( 11 Eylül 1920 )
İstanbul Hükümeti ile tüm ilişkiler kesildi.
İstanbul'dan gelen her türlü evrak geri çevrilerek
yaptığı her türlü işlem yok sayıldı.
* Böylece TBMM Osmanlı Saltanatını yok saymış
oluyordu.
Şeyhülislam’ın fetvasına karşılık, Ankara Müftüsü
Rıfat BÖREKÇİ başkanlığındaki kurula fetva hazırlattı.
Sevr Antlaşmasını tanımadığını duyurdu.Antlaşmayı
imzalayanlar vatan haini ilan edildi.
SEVR ANTLAŞMASI (10 Ağustos 1920)
Sevr I.Dünya Savaş'ını bitiren son antlaşmadır. Gecikmesinin nedenleri;
itilaf Devletlerinin kendi aralarında Osmanlıyı paylaşamamaları, işgallere karşı Türk
halkının direnmesidir.İtilaf devletleri İtalya’nın San Remo kentinde bir konferans
toplayarak barış antlaşmasının koşullarını belirlediler. OsmanIı Devleti'ni barış
konferansına davet ettiler Paris'e giden heyet Sevr Antlaşmasi'nı imzaladı.
Antlaşmaya göre;
İstanbul, Osmanlı Devleti'nin başkenti olarak kalacak, antlaşma hükümlerine uyulmazsa
elinden alınacaktır.
Boğazlar bütün devletlerin gemilerine açık olacak Türklerin hiç etkisi olmayan uluslararası
bir komisyon tarafından yönetilecektir.
İzmir Türklerde kalacak; ancak egemenlik hakları Yunanlılara verilecektir.
Trakya'da Midye-Büyükçekmece hattının batısında kalan topraklar Yunanlılara verilecektir.
Adana, Malatya, Sivas dolaylarım birleştiren bölge ile Suriye ve Lübnan Fransa'ya
verilecektir.
Doğu'da bağımsız Ermenistan Devleti kurulacaktır.
Kürtler ayrı bir devlet kurmak isterse ve Milletler Cemiyeti tarafından kabul edilirse
Osmanlı Devleti buna uyacaktır.
Antalya, Konya bölgeleri italyanların nüfuzu altına girecektir.
Arabistan ve Irak (Musul dahil) ingiltere'ye bırakılacaktır.
Oniki Ada İtalya'ya, diğer Ege adaları Yunanistan'a verilecektir.
Kapitülasyonlar her devlete tanınacak ve genişletilecektir.
Zorunlu askerlik olmayacak. Osmanlı ordusundaki asker sayışı 50.700'ü geçmeyecektir.
Azınlıklara Türklerden daha fazla haklar verilecek, Müslümanlardan azınlık
oluşturulacaktır.
SEVR ANTLAŞMASI (10 Ağustos 1920)
ÖNEMİ:
Türk ulusuna yaşam hakkı tanımayan ve Türk vatanının parçalanmasını
öngören bir antlaşmadır.
Osmanlı Meclisince onaylanmadığı için Osmanlı anayasasına aykırıdır.
TBMM Antlaşmayı imzalayan ve onaylayanları vatan haini ilan etmiş,
antlaşmayı tanımadığını ilgili devletlere bildirmiştir.
CEPHELER VE SİYASİ İLİŞKİLER
DÜZENLI ORDUNUN KURULMASI
Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan sonra Doğu Anadolu bölgesindeki bazı birlikler dışındaki
ordular terhis edilmiştir. Ülkede işgallerin başlamasıyla kurulan kuva-i Milliye birlikleri düşmana zarar
veriyor fakat ilerlemesin! durduramıyorlardı. Bu birlikleri belli bir muharebe düzenine sokup birbirleriyle
uyumlarını sağlamak mümkün olmuyordu. Her Kuva-i Miliye birliği kendi başlarına hareket ediyor, şeflerde
başkalarından emir almaya yanaşmıyorlardı.
Ayaklanmaları bastırmada etkili oluyorlar ancak kendi emirleriyle hukuk dışı biçimlerde cezalar
veriyorlar. Bu davranışlar halkta bir güvensizlik yaratıyordu.
Mustafa Kemal, ve arkadaşları Kuva-i Milliye’ nin geçici bir süre için ise yarayabileceğini
görmüşlerdi. Ancak devlet düzenine geçilince gerçek ordunun kurulması şart olmuştu.Gediz Taarruzunda
Kuva-i Milliye birlikleri yetersiz kalmış, Batı Anadolu'nun büyük bir bölümü Yunanlıların eline
geçmişti.Mustafa Kemal Kuva-i Milliye birlikleriyle düzenli büyük bir orduyu durdurmanın olanaksız
olduğunu belirtmiş, TBMM'yi kendi ordusunu kurması konusunda ikna edebilmiştir.TBMM'nin kararı ile
Anadolu halkı yeniden askere çağrıldı. Bu arada Kuva-i Milliye güçleri içinde işe yarayan birlikler de ordu
bünyesine alınıp eğitildi. Bir yandan da asker kaçaklarını önlemek için sert önlemler alındı. İstiklal
Mahkemeleri bu konuda üzerine düsen görevi yaptı, emirlere uymayanları cezalandırdı.
Doğu'da Kazım Karabekir komutasında l.Dünya Savası'ndan arta kalan tek düzenli birliklerimiz
bulunuyordu. Bu nedenle yeni kurulan birlikler Batı 'da Yunanlılar karsısında kullanılacaktı. Batı Cephesi
Kuva-i Milliye Komutanı Ali Fuat Pasa görevinden alınmış, Bati Cephesi ikiye ayrılarak kuzey koluna ismet
Bey, güney koluna Refet Bey atanarak 8 Kasım 1920'de Bati Cephesi'nde düzenli ordu birlikleri
oluşturulmuştur.
Kuva-i Milliye Seflerinin Ayaklanması :
Çerkez Ethem ve Demirci Mehmet Efe dışındaki çeteler ve milisler düzenli ordu
yakatılmışlardır. Çerkez Ethem, Bati cephesinde ve ayaklanmaların bastırılmasında yararlı hizmetlerde
bulunmustu. Bunlara güvenen Ethem düzenli orduya girmeyi reddetti. Mustafa Kemal, Ethem'i ikna
etmeye çalıştı ise de uzlaşma çabaları sonuçsuz kaldı. Ethem kuvvetleri üzerine harekete geçildi. Zor
durumda kalan Ethem ve kuvvetleri Yunan ordusuna sıgındılar.
- Mehmet Efe ile anlasma yapılarak ayaklanması sona erdirildi.
CEPHELER
1) DOĞU CEPHESI
l. Dünya Savası'nda Ruslarla isbirligi yapan Ermeniler, Sevr Barışı
ile Dogu Anadolu'da Errneni Devleti vaadiyle düsmanca girisimlerini
yogunlastirmaya basladilar.1917'de Bolsevik Ihtilali ile Çarlik Rusyasi
yikilmis bu durumdan yararlanan Kafkas halkları bölgede Azerbaycan,
Ermenistan ve Gürcistan devletlerini kurmuslardir.
Ermenilerin amaçları Kafkaslarda kurulan Ermenistan Devleti
topraklarina Dogu Anadolu' yu da katmakti.
TBMM bu hareketlerin önüne geçebilmek için Dogu Anadolu'da
seferberlik ilan etti. 9 Haziran1920'de Dogu Cephesi komutanligina
getirilen Kazim Karabekir komutasindaki düzenli ordu birlikleri, Ermenilerin
Kars, Ardahan'a kadar ilerlemeleri ve Oltu'yu isgal etmeleri üzerine 28
Eylül 1920'de saldiriya geçti.
Taarruz; Sarıkamış, Kars ve Gümrü'nün
alınmasıyla sonuçlandı. Bunun üzerine Ermeniler barış istemek zorunda
kaldılar. Gümrü Antlaşması yapıldı.
GÜMRÜ ANTLASMASI (3 Aralık 1920)
TBMM ile Ermenistan arasında yapılan bu antlaşmaya göre;
Kars ve dolayları TBMM'ye bırakıldı.
Bu antlaşmayla Ermeniler Doğu Anadolu'daki isteklerinden vazgeçtiler
ve Sevr Barış Antlaşmasının da geçersizliğini kabul ettiler.
TBMM, Doğu Anadolu'da yaşayıpta göç edenlerin 3 yıl içerisinde geri
dönmelerini kabul etti.
ÖNEMİ:
TBMM'nin hem askeri, hem de siyasi uluslararası ilk
başarısıdır.
Kurtuluş Savaşı’nda açılan ve kapanan ilk cephedir.
Misak-ı Milli'nin ilk sınırı belirlenmiştir.
Sevr Antlaşması’nın uygulanamayacağı ilk kez kanıtlanmıştır.
Sovyet Rusya'dan gelecek yardımın yolu açılmıştır.
23 Şubat 1921'de Gürcistan ile yapılan barışla Artvin, Ardahan
ve Batum Türkiye'ye bırakılmıştır.
2) GÜNEY CEPHESİ
İngilizler Mondros Ateşkes Antlaşması’nın 7.Maddesi uyarınca Urfa, Antep ve Maraş'ı işgal
ettiler. Ancak buradaki Türk yönetimine karışmadılar.Halkın onuruna dokunacak hareketleri yapmaktan
kaçındıkları için silahlı bir direniş ile karşılaşmadılar.Daha sonra Paris Barış Konferansı’nda İngilizlerle
Fransızlar arasında yapılan anlaşma gereği bölge Fransızlara terk edildi. Fransızlar, işgal bölgelerinde
Suriye'den beraberlerinde getirdikleri Ermenileri, Türklere karşı silahlandırdılar. Fransızlar tarafından
şımartılan Ermenilerin zulme varan hareketleri yöre halkım galeyana getirdi. Bunun üzerine Güney ve
Güneydoğu Anadolu'da Fransızlara karşı cepheler oluşmaya başladı.
Sivas Kongresi'nde güneyde Kuva-i Milliye direnişinin örgütlenmesine karar verildi. Temsil
Kurulu tarafından buraya subaylar gönderildi. Bati cephesinden farklı olarak, burada halkın tamamı bu
subaylarla kaynaşarak topyekün bir savaş başlatıldı.Öncelikle Ermeni çetelerinin etkinliği yok edilmeye
çalışıldı.Fransızların amacı Adana ve yöresin! sömürge haline getirmekti. Bu amaçla Ermeni azınlığına
dayanarak bölge halkı'na baskı ve zülüm yapmaya başladılar. Bölge halkı Fransızlara büyük kayıplar
verdirdi.Fransızlar halkın yoğun direnişine karsı koyamayarak 21 Şubat 1920de Maraş’tan, 10 Nisan
1920'de Urfa'dan çekilmek zorunda kaldılar.Antep’te İngilizlerin kenti Fransızlara terk etmeleri
halkta işgalin geçici olmadığı düşüncesini doğurdu. Fransız işgali protesto edildi ve direniş kararı
alindi. Fransızlar güçlü direniş karsısında ancak bir yıl sonra Antep'e girebildiler.
Fransızlar Türk topraklarında barınamayacaklarını anladılar, Sakarya Muharebesi'nden
sonra Fransızlarla Ankara Antlaşması imzalandı. Antlaşmada Fransa yeni Türk Devleti'ni resmen
tanıyarak bölgeyi terk etti. Türkiye'nin Hatay dışında Irak'a kadar olan güney sınırı güvence altına
alınmis oldu.Konya ve Antalya dolaylarını işgal etmiş İtalyanlar ile bölge halkı ve TBMM arasında
bir çatışma olmamıştır, İtalyanlar II. Inönü Muharebesi'nden sonra bölgeyi terk etmeye baslar.
(5Temmuz 1921). Sakarya Meydan Muharebesi'nden sonra tamamen çekilmislerdir.
NOT: Güney cephesinde Fransızlara karşı bir yıl direnen Antep'e TBMM tarafından
"Gazi”Maraş'a “Kahramanmaraş” (1973), Urfa’ya;”Şanlıurfa” (1984) adı verildi.
3)BATI CEPHESİ
Kurtuluş Savaşımız'ın kaderini belirleyen savaşlar bu cephede yapıldı.
Yeni kurulan düzenli ordu, bu cephede görev yaptı.
Bu cephede İngilizler, büyük destekle Yunanlılar’ı üzerimize saldırttılar.
* Bunun temel nedeni, Sevr Antlaşması’nı TBMM'ye kabul ettirmektir.
Cephe komutanlığını, Sakarya Savaşı'na kadar İsmet İnönü yapmıştır.
l. İNÖNÜ MUHAREBESİ (6-10 Ocak 1921)
Yunanlılar Çerkez Ethem'in isyanından yararlanarak taarruza geçtiler.
Amaçları;
- Eskişehir ve dolaylarındaki demiryollarını ele geçirmek,
- Ankara'ya kadar ilerleyip meclisi dağıtmak ve Ulusal Mücadeleyi
etkisiz kılmaktı.
Yunanlılar Eskişehir İnönü'de durduruldular.Bursa yönüne geri çekilmek
zorunda kaldılar.
* Bu muharebe Batı Cephesi'nde düzenli ordunun kazandığı ilk
savunma muharebesidir.
Bu başarının iç ve dış politikada olumlu etkileri olmuştur.
MUHAREBE'NİN SONUÇLARI
A) SİYASİ SONUÇLAR
1) Londra konferansı (21 Şubat -12 Mart 1921)
l.inönü Muharebesinde ki başarı İtilaf Devletleri: arasındaki antlaşmazlıkları su yüzüne çıkardı.
Sevr antlaşması’nı yeniden gözden geçirmek ve biraz değiştirerek Türklere kabul ettirmek istediler.Türk
ordusunun doğuda Ermenilere karşı kazandığı başarılar, güneyde Fransızlara karşı halkın direnişi, TBMM
île Sovyet Rusya'nın yakınlaşması Londra Konferansı’nın toplanmasının diğer nedenleridir.
Konferansa İstanbul Hükümeti çağrıldı, itilaf devletleri İstanbul'dan gelecek delegeler arasında
TBMM nin de bir temsilci bulundurmasını istediler.Bu tavıra TBMM karşı çıktı, doğrudan çağrılmadıkça
konferansa katılmayacağım bildirdi, İtalya aracılığıylaTBMM konferansa resmen davet edildi.
TBMMM'nin konferansa katılmasının nedenleri şunlardır:
* Barış yanlısı olduğunu göstermek
* Misak-ı Milli'yi dünya kamuoyuna tanıtmak
* TBMM'nin dış siyasette de söz sahibi olduğunu İstanbul Hükümeti'ne kabul ettirmek
Konferansta İstanbul Hükümeti Tevfik Paşa tarafından TBMM ise dışişleri bakanı Bekir Sami
Bey başkanlığında kurul tarafından temsil edilmiştir
YORUM : Her iki tarafında itilaf Devletleri tarafından davet edilmesinin nedeni iki
hükümet arasındaki fikir ayrılığından yararlanmaktır.
Görüşmelerden sonuç alınamamıştır. Bekir Sami Bey'in yaptığı ikili antlaşmalarda bağımsızlığa
aykırı bulunduğundan TBMM tarafından reddedilmiştir.
İtilaf devletleri ilk kez TBMM’nin varlığını hukuksal olarak tanımıştır.
TBMM Hükümeti konferansa katılmakla, "Türkler barışa yanaşmıyorlar, savaşı
uzatıyorlar" propagandalarını da etkisiz hale getirmiştir.
2) Moskova antlaşması (16 Mart 1921)
İtilaf Devletlerinin yanında savaşa giren Çarlık Rusyası, çıkan Bolşevik İhtilali nedeniyle
savaştan çekilmiştir.Yeni rejim ve yöneticileri emperyalizme karşı olduklarını duyurmuşlar ve savaş
sırasında yapılan gizli antlaşmaları dünya kamouyuna açıklamışlardır. İtilaf Devletlerinin Anadolu
üzerinde izledikleripolitika TBMM ile Sovyet Rusya'yı birbirine yakınlaştırdı, Anadolu hareketinin
başarısı Boğazlardanve güneyden gelecek saldırıları Sovyet Rusya için önleyecekti. Bu arada TBMM
ordulannın Doğu ve Güney cephesindeki başarılarına Batı Cephesi eklenince Sovyet Rusya TBMM ile
Moskova Antlaşması’nı imzaladı.
Moskova Antlaşmas'na göre;
Sovyet Rusya Misak-ı Milliyi tanıyacaktır
Osmanlı Devleti ile Çarlık Rusyası arasındaki imzalanmış olan antlaşmalar
geçersiz sayılacaktır.
Sovyet Rusya kapitülasyonların kaldırılmasını kabul edecektir.
İki taraftan birinin tanımadığı bir antlaşmayı diğeri de tanımayacaktır.
Türk Hükümeti'nin Ermenistan ve Gürcistan ile yaptığı antlaşmanın tanınması
için Batum,Gürcistan'a verilecektir.
iki devlet arasında ekonomik ilişkiler artırılacaktır.
Önemi:
İlk kez büyük bir devlet TBMM'yi ve Misakı Milli'yi resmen tanımış oluyordu.
Bu antlaşma ile Ulusal Mücadele için gerekli askeri malzeme ve mali destek
sağlanmıştır.
Dikkat: Bu antlaşma ile Batum'un Gürcistan'a bırakılması kabul edilerek
Misak-ı Milli'den ilk ödün verilmiştir.
3) Türk - Afgan Dostluk Antlaşması (1 Mart 1921)
Türk delegeleri Moskova'dayken Türk-Afgan dostluk
antlaşması imzalandı.
Afganistan Ankara Hükümetini tanımış, Ankara’ya elçi
göndererek Kurtuluş Savaşı'nı desteklediğini göstermiştir.
I.İNÖNÜ MUHAREBESİ'NİN GENEL SONUÇLARI
Kuva-i Milliye sorunu kesin olarak ortadan kalkmıştır.
TBMM'ye ve düzenli orduya güven artmış,istiklal
Mahkemeleri geçici olarak kapatılmıştır,
İsmet Bey generalliğe yükseltilmiştir.
Yeni Türk Devleti'nin ilk anayasası olan Teşkilat-ı Esasiye (20 Ocak 1921) ve İstiklal Marşı (12 Mart 1921) kabul
edilmiştir.
II. İNÖNÜ MUHAREBESİ(23-31 Mart 1921)
Yunanistan Londra Konferansı ile kendine destek veren devletlerin bu
desteğine layık olduğunu göstermek, I.İnönü Muharebesi'nin öcünü almak ve Türk
ordusunun toparlanmasını önlemek amacıyla ikinci kez İnönü mevzilerinden
saldırdı.Bu saldırı düzenli ordular tarafından durduruldu ve geri çekilmek zorunda
kaldı.
Mustafa Kemal Batı Cephesi Komutanı ismet Paşa'ya çektiği kutlama
telgrafında "Siz orada yalnız düşmanı değil, milletin makus talihini de yendiniz "
diyerek zaferin tarihi önemini de belirtmiştir.
Sonuçları:
İtalyanlar Anadolu'yu boşaltmaya başladılar (5 Temmuz 1921).
Fransızlar barış amacıyla ilk kez Anadolu'ya elçi gönderdiler.
İngilizler İstanbul'un işgalinden sonra tutukladıkları bir kısım milletvekillerini
salıverdiler.
Türk ordusu çekilen Yunanlıları dağıtabilmek için 15 Nisan'a kadar
Aslıhanlar yöresinde çarpıştıysa da amacına tam ulaşamadı.
II. İnönü Muharebesi'nden sonra Yunanlılara bir saldırı da Refet Bey
tarafından düzenlenmiş, başarısızlıkla sonuçlanmıştır.
Bunun üzerine Refet Bey geri çekilmiş ve tüm Batı Cephesi
Komutanlığına İsmet Paşa getirilmiştir.
KÜTAHYA - ESKİŞEHİR MUHAREBELERİ
(10-24 Temmuz 1921)
II. İnönü Muharebesi'nde de yenilen Yunanlılar,yeniden geniş çaplı bir
hazırlık yaptılar. Asker, top ve silah sayısını artırdılar. Türk ordusunun eksikliklerini
gidermesine fırsat vermeden saldırmak istiyorlardı. 10 Temmuz 1921 tarihinde
Yunan saldırıları başladı. Yapılan muharebeler sonucu Afyon,Eskişehir ve Kütahya,
Yunanlılar tarafından işgal edildi. Türk ordusu, daha fazla kayıp vermemek için
Mustafa Kemal'in emriyle, Sakarya Irmağının doğusuna çekildi.
Bu durum kamuoyunda ve TBMM'nde üzüntü yarattı. Genel Kurmay
Başkanı Fevzi Paşa (Çakmak); "ilerleyen Yunanlılar, adım adım mezarlarına
yaklaşmaktadırlar" diyerek, bu geri çekilmenin bir taktik gereği olduğunu belirtmiştir.
TBMM'de durum değerlendirilmesi yapıldı. Milletvekillerinin çoğu Mustafa
Kemal'in ordunun başına geçmesini istedi. Bunun üzerine TBMM, 5 Ağustos
1921'de, Mustafa Kemal Paşa'ya Başkomutanlık görevini verdi. Bu görevi yaptığı
sürece üçer aylık dönemlerde TBMM'nin yetkilerini de kullanacaktı. Amaç, hızlı
karar alıp uygulayabilmekti.Mustafa Kemal Paşa, bu yetkilerini, ilk önce ordunun
ihtiyaçlarım karşılamak için kullandı. Bunu sağlamak için 7-8 Ağustos 1921
tarihinde "Tekalif-ı Milliye Emirleri" ni yayınladı. Asker kaçakları sorununu çözmek
ve emirlerin yerine getirilebilmesini sağlamak içinde "İstiklal Mahkemeleri" yeniden
kuruldu (23 Temmuz 1921)
TEKALİF - İ MİLLİYE EMİRLERİ
" ...Ankarada bulunduğum sürece, yalnız, ordunun insan
ve taşıt bakımından gücünün artırılması, yiyeceğinin ve
giyeceğinin sağlama yoluna konulması ile ilgili tedbirleri almak
ve düzenlemeleri yapmakla uğraştım. Bu sözünü ettiğim şeyleri
sağlamak için iki gün içinde, 7 ve 8 ağustos 1921 günlerinde,
«Ulusal Vergi Buyruğu »adı altında yaptığım genel bildirimlerin
her birinden kısaca bilgi vereyim. Bir savaşın kazanılması için
ne denli küçük şeylerin bile dikkate alınması gerektiğini
anlatabilmek için bunları, bilginize sunulmaya değer görürüm:
1- sayılı buyruğumla, her ilçede birer «Ulusal Vergi Kurulu» kurdum. Bu kurullarca toplanan şeylerin ordunun
çeşitli bölümlerine dağıtımını düzenledim.
2- sayılı buyruğuma göre yurtta her ev, birer kat çamaşır, birer çift çorap ve çarık hazırlayıp Ulusal Vergi
Kuruluna verecekti.
3- sayılı buyruğumla tüccar ve halk elinde bulunan çamaşırlık bez, kaput bezi, patiska, pamuk, yıkanmış ve
yıkanmamış yün ve tiftik, erkek elbisesi dikmeye elverişli her türlü kışlık ve yazlık kumaş, kalın bez, kösele, vaketa, taban
astarlığı, sarı ve siyah meşin, sahtiyan, dikilmiş ve dikilmemiş çarık, potin, demir kundura çivisi, tel çivi,kundura ve saraç ipliği,
nallık demir ve yapılmış nal, mıh, yem torbası, yular, belleme, kolan, kaşağı, gebre, semer ve urganlardan yüzde kırkına,
parası sonra ödenmek üzere el koydum.
4- sayılı buyruğumla eldeki buğday, saman, un, arpa, fasulye,bulgur, nohut, mercimek, kasaplık hayvanlar,şeker,
gaz, pirinç, sabun, yağ, tuz, zeytinyağı, çay ve mumların da yine yüzde kırkına, parası sonra ödenmek üzere el koydum.
5- sayılı buyruğumla ordu için halktan alınan taşıtlardan geriye kalanlarının da ayda bir kez ve parasız olarak
yüz kilometrelik bir uzaklığa dek askerî ulaştırma işlerinde çalıştırılmasını zorunlu kıldım.
6- sayılı buyruğumla ordunun yedirilip giydirilmesine yarayan bütün iyesiz mallara el koydum.
7- sayılı buyruğumla halkın elinde bulunan savaşa elverişli bütün silah ve cephanenin üç gün içinde hükümete
verilmesini istedim.
8- sayılı buyruğumla benzin, vakum, gres yağı, makineyağı, donyağı, saatçi ve taban yağları, vazelin, otomobil
ve kamyon lastiği, lastik yapıştırıcı, buji, soğuk tutkal,Fransız tutkalı, telefon makinesi, kablo, pil, çıplak tel,yalıtkan ve bunlara
benzer gereçlerin ve zaçyağının yüzde kırkına el koydum.
9- sayılı buyruğumla demirci, marangoz, dökümcü,tesviyeci, saraç ve arabacılarla bunların işliklerinin iş çıkarma
güçlerinin; kasatura, kılıç, mızrak, eyer yapabilecek ustaların adlarıyla sayılarının ve durumlarının saptanmasını sağladım.
10- sayılı buyruğumla halkın elinde bulunan dört tekerlekli yaylı araba, dört tekerlekli at ve öküz arabaları ile
kağnı arabalarının bütün donatımı ve hayvanları ile birlikte:binek hayvanları, top çeker hayvanlar, katırlar, yük hayvanlarının,
deve ve eşeklerin yüzde yirmisine el koydum.
Baylar, buyruklarımın ve bildirimlerimin yerine getirilmesi için kurduğum istiklal Mahkemelerini Kastamonu.
Samsun, Konya, Eskişehir bölgelerine gönderdim. Ankara' da da bir mahkeme bulundurdum."
Söylev, TDK yayınları: 220/2 ,
Ankara Üniversitesi Basımevi - 1965
II.Cilt Sh.451-452
SAKARYA MUHAREBESİ (23 Ağustos - 13 Eylül 1921)
Savaş Yunan ordusunun saldırışı ile başladı. Amaçları, Türk ordusunu yok edip,
Ankara'yı ele geçirmek, TBMM ve hükümetini dağıtmaktı.Savaş 100 km'lik bir cephe
boyunca, 22 gün ve22 gece sürdü. Mustafa Kemal savaşı bizzat yönetti.
Kurtuluş
Savaşı' nın en uzun savunma muharebesidir. Subay savaşı olarak da adlandırılır. Yeni bir
savaş stratejisi uygulanmıştır:
"Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır.Vatanın her
karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça düşmana bırakılamaz".
Bu emrin heyecanıyla, Genel Kurmay Başkanı Fevzi Paşa ile Batı Cephesi
Komutanı İsmet Paşa'nın yönetimindeki
Türk ordusu parlak bir zafer kazandı (13 Eylül1921)
Sonuçları:
Kafkas Cumhuriyetleri ile (Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan) Kars
Antlaşması imzalandı (13 Ekim 1921). Böylece doğu sınırı kesin biçimini aldı.
Fransızlar ile Ankara Antlaşması imzalandı. (20 Ekim 1921).
Bu antlaşmaya göre;
Hatay ve iskenderun dışında bugünkü Türkiye-Suriye sınırı çizildi.
Hatay, Fransızlarda kalacak, ancak özel bir 'yönetim kurulacak ve Türkçe
resmi dil olacaktır. Yöre halkı gelenek ve göreneklerini geliştirmede serbest
olacaktır.
Süleymanşah'ın Türbesinin bulunduğu Caber Kalesi Türk toprağı
sayılacaktır.
iki ay içinde Fransa, Anadolu'dan çekilecektir.
ÖNEMİ:
Hatay dışında güney sınırımız çizildi.
ilk kez İtilaf Devletlerinin biri TBMM'yi tanıdı.
Fransa ile savaş sona erdi ve TBMM'ye karşı oluşturulan cephe parçalanmış
oldu.
İTİLAF DEVLETLERİ'NİN ATEŞKES VE BARIŞ ÖNERİLERİ
22 Mart 1922'de ateşkes önerisinde bulundular.Buna göre; barış görüşmeleri başlayıncaya kadar Türk Yunan
orduları İtilaf Devletleri denetiminde bulunacaktı. TBMM bu öneriyi bağımsızlık anlayışına ters düştüğü için
reddetti. 26 Mart 1922'de barış önerisinde bulundular.Barış koşulları açıklanınca TBMM karşıt şartlar ileri
sürdü, itilaf Devletleri de bu teklifleri reddetti.
Sakarya Muharebesi'nin Genel Sonuçları
Yunanlılar savunmaya çekildi.
Mustafa Kemal'e Gazilik sanı ve mareşallik rütbesi
verildi.
Asker kaçakları sorunu çözümlendi.
Anadolu ve Trakya'da seferberlik ilan edildi.
1683'ten beri süren Türk gerileyişi durdu. Türk ordusu
saldırı durumuna geçti.
BÜYÜK TAARRUZ (26 Ağustos - 9 Eylül 1922)
Sakarya'da yenilen düşman, işgal ettikleri yerleri ellerinde tutmak için artık
savunmaya önem veriyordu.Türk ordusu ise taarruz için hazırlıklara başladı.
Hazırlıklar için yapılan çalışmalar:
Yurdun tüm kaynakları ordunun emrine verildi.
İstanbul'daki depolardan kaçırılan silahlar İnebolu ve Kastamonu yolu ile
Ankara'ya oradan da cepheye gönderildi.
Sovyet Rusya'dan silah ve malzeme yardımı alındı.
Ordunun taarruz eğitimine ağırlık verildi.
Savaşın bittiği Doğu ve Güney cephesindeki askeri birlikler büyük bir
gizlilik içinde batıya kaydırıldı.
Taarruz planının amacı, düşmanı durdurmak veya geri çekilmeye zorlamak değil, Anadolu'dan
atmaktı. Bütün hazırlıklar, bu amacı gerçekleştirmek için yapıldı.
2O Temmuz 1922'de Gazi Mustafa Kemal süresiz olarak Başkomutan yapıldı. 26 Ağustos'ta Türk
ordusu taarruza geçti. Mustafa Kemal, Fevzi ve İsmet Paşa'lar taarruzu Kocatepe'den yönettiler. Türk
topçusu düşman mevzilerine ateş açtı. "Türkler bu mevzileri beş altı ayda düşüremezler" denilen mevziler
birkaç saatte darmadağın edildi.
30 Ağustos günü, savaşı bizzat Mustafa Kemal yönetti. Düşmanın ana kuvvetleri Dumlupınar’ın
kuzeydoğusunda yok edildi. Bu muharebeye "Başkomutanlık Meydan Muharebesi" denir.
Bu kesin zafer üzerine, Başkumandan Gazi Mustafa Kemal Paşa verdiği emirle ordumuza yeni
hedefini gösterdi. "Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir ileri". Yunan ordusu başkomutanı Trikopis 2 Eylül'de
Uşak'ta esir alındı.Türk ordusu 9 Eylül'de İzmir, 11 Eylül'de Bursa'yı kurtardı. 18 Eylül'de ise Batı Anadolu'da
hiç bir düşman askeri kalmadı.
Sonuçları;
Düşman Anadolu'dan tamamen çıkarıldı.
İngiliz-Yunan işbirliği sona erdi.
Tüm komutanlar üst rütbeye terfi ettirildi.
Savaş dönemi sona erdi anlaşma dönemi başladı.
Yunanistan'da ihtilal gerçekleşti. (Kral Konstantin tahtan indirildi, yerine II.
George geçti.)
BARIŞ DÖNEMİ
1) MUDANYA ATEŞKES ANTLAŞMASİ(3-11 Ekim 1922)
Batı Anadolu'da Yunan kuvvetlerini temizleyen Türk ordusu Boğazları,İstanbul’u
ve Doğu Trakya'yı kurtarmak amacıyla, Marmara'ya yöneldi. Bu durum, Türklerle İngilizleri
karşı karşıya getirdi. İngiliz kamuoyu, Fransa ve İtalya kesinlikle ikinci bir savaşa taraf
değildi, İngiliz dominyonları savaştan bıkmıştı. Mustafa Kemal, yoğun bir diplomatik çaba
içerisine girdi. Boğazların güvenilir ellerde bulunmasını isteyen Sovyet Rusya'nın da bu ise
karışacağı söyleniyordu.
Bütün bu gelişmeler karşısında İngiliz Hükümeti, İtalyanların ve Fransızların
baskısı ile ateşkes görüşmelerine razı oldu. Görüşmelere İngiltere, Fransa, İtalya ile Türkiye
katıldı. Yunanistan'ı İngiltere temsil etti. Yunan delegesi Mudanya açıklarında savaş
gemisinde bekledi. Türkiye'yi Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa temsil etti. 3 Ekim 1922'de
başlayan görüşmeler, 11 Ekim 1922'de anlaşma imzalanması ile sona erdi. Yunanistan da bir
bildiriyle anlaşma koşullarına uyacağına söz verdi.
Mudanya Ateşkes Antlaşması'na Göre;
14-15 Ekim gecesinden itibaren silahlı çatışmalar duracaktır.
Yunanlılar Doğu Trakya'yı hemen boşaltacaklar ve TBMM
Hükümeti'nin yönetimine teslim edeceklerdir.
İstanbul ve çevresinde Türk yönetimi kurularak, TBMM
Hükümeti'nin temsilcisi İstanbul'a gelecektir. Bölgenin teslimi anlaşmadan
(Lozan) sonra olacaktır.
Türk ordusu barış antlaşması imzalanıncaya kadar Çanakkale'de
ve Kocaeli Yarımadası’nda belirtilen çizgide duracaktır.
Doğu Trakya'da güvenliği sağlamak amacıyla TBMM 8000
jandarma bulunduracaktır.
ÖNEMİ:
Savaş yapılmadan İstanbul ve Doğu Trakya geri alındı.
Osmanlı Devleti hukuken sona erdi. İngiltere hukuken TBMM'yi
tanıdı.
* Bu gelişmeler İngiltere ve Yunanistan'da hükümetlerin
düşmesine neden oldu.
2) SALTANATIN KALDIRILMASI (1 Kasım 1922)
23 Nisan 1920'de açılan TBMM ile egemenlik hakları milletin eline
geçmiştir. Mudanya'da yapılan ateşkes ile de Osmanlı Devleti hukuken sona ermiş
oluyordu. Saltanatın yalnızca adı kalmıştı.
Lozan'da yapılacak barış görüşmelerine TBMM Hükümeti ile birlikte
Osmanlı yönetimi de çağrılıyordu. İtilaf Devletleri hala gerçeği görmek istemiyorlardı.
Bu durumu TBMM Hükümeti kabul edemezdi.
Osmanlı Hükümetinin barış görüşmelerine katılmaya ne hakkı ne de yetkisi
vardı.TBMM, 1 Kasım 1922'de saltanat ile halifeliği birbirinden ayıran ve saltanatı
kaldıran kanunu kabul etti.
17 Kasım 1922'de Vahdettin ülkeden kaçıp halife sıfatıyla İngilizlere sığındı.
TBMM'de halife sıfatını kullanmasını önlemek için Osmanlı ailesinden Abdülmecid
Efendi'yi halife seçti.
* Halifenin siyasi gücünün elinden alınması ile laik yaşama geçişin ilk
adımı atılmış oldu.
Önemi:
TBMM ilk devrimini gerçekleştirerek dinle devlet işlerini birbirinden
ayırmış laik düzene geçişte ilk adımı atmıştır.
Osmanlı saltanatı resmen sona ermiş ve İstanbul-Ankara ikiliği
ortadan kalkmıştır.
3) LOZAN ANTLAŞMASI (24 Temmuz 1923)
"Lozan Barışı, Türk tarihinde bir dönüm noktasıdır. Türk milleti için siyasî bir zafer teşkil eden bu
antlaşmanın, Osmanlı tarihinde benzeri yoktur. Milletimiz, bununla gerçekten iftihar edebilir ve Türk milletinin yüksek
bir eseri olan bu antlaşmanın yüksek kıymetini takdir etmesi lâzım gelen gençliğin, bunu mazide yapılmış
antlaşmalarla mukayese etmesi gerekir. Bu münasebetle Lozan görüşmelerinde her türlü siyasî mücadelelere göğüs
gererek neticeyi elde etmede bir zekâ göstermiş olan İsmet Paşa Hazretleri’ni saygı ile hatırlamak vazifemdir.“ 1927
(Atatürk’ün S.D.V, s. 47)
Lozan görüşmeleri 20 Kasım 1922-4 Şubat 1923 l.dönem, 23 Nisan - 24
Temmuz 1923 ll.dönem olarak ayrılır. 20 Kasım 1922'de toplanan Lozan Konferansı'na
Türkiye'den başka İngiltere, Fransa, İtalya,Yunanistan, Japonya, Romanya ve
Yugoslavya; Boğazlarla ilgili konular konuşulduğunda, Sovyetler Birliği ve Bulgaristan
katıldı. ABD gözlemcidir.
II.görüşmelere Belçika ve Portekiz de katılmıştır.Konferansta Türkiye'yi
Mudanya Ateşkes Antlaşması'nda gösterdiği başarıdan dolayı İsmet Paşa temsil etti.
Rıza Nur ve Hasan Saka diğer temsilcilerdir.
Konferansın ilk görüşmesinde Boğazlar, Kapitülasyonlar, Musul Sorunu, Yunan Sınırı,
Ermeni Sorunu, Osmanlı Borçları ve Rum Patrikhanesi'nin İstanbul dışına çıkarılması
konularında anlaşma sağlanamadı. Türk heyetine Ermeni yurdu ve kapitülasyonlar
konusunda kesin taviz verilmemesi konusundaki talimat üzerine 4 Şubat 1923'de
görüşmeler kesildi.
Görüşmelerin kesildiği zaman aralığında ülke içinde iki önemli gelişme dikkat
çekmektedir.
a- l.İzmir İktisat Kongresi (17 Şubat - 4 Mart 1923 ) :
Kongre, yeni kurulmakta olan devletin ekonomi politikasını ve hedeflerini
belirlemek amacıyla toplandı. Kongreye işçi, tüccar ve sanayici kesiminden 1135
delege katıldı. Kongrede Misak-ı iktisadi (Ekonomi Andı) kabul edildi. Buna göre
kalkınmada "karma ekonomik model benimsendi. Bu modele göre özel sektör
kalkınrnayı sağlayacak, özel sektörün yapamadıklarını da devlet destekleyecekti.
Sermaye eksikliği ve bilgi birikimi eksikliğinden dolayı koşullar gereği
sonuç alınamadı. Türkiye. 1933 yılında l.Beş Yıllık Kalkınma Planı'yla planlı
ekonomiyi benimseyip Devletçilik uygulamasına başladı.
b- TBMM'nin Yenilenmesi Kararı
TBMM yıpranmış olduğundan dolayı yeni meclisi oluşturmak için
seçimlerin yapılmasına karar verildi (1 Nisan 1923).
I.TBMM 15 Nisan 1923'te dağıldı, II. TBMM 11 Ağustos 1923'de açıldı.
Lozan Konferansı'nda II. görüşmeler 23 Nisan1923'te başladı. Yapılan
görüşmelerde taraflar karşılıklı ödünler verdi.
24 Temmuz 1923'te Lozan Barış Antlaşması imzalandı.
Antlaşmaya göre;
SINIRLAR
Suriye Sınırı: 20 Ekim 1921'de imzalanan Ankara Antlaşması’nın
esaslarına göre belirlendi.
Irak Sınırı: Irak sınırı ve Musul sorunu Lozan'da çözümlenemedi. Sorun
İngiltere ile Türkiye arasında yapılacak görüşmelerle çözümlenecekti.
Yunanistan Sınırı: Karaağaç savaş ödentisi olarak Yunanistan tarafından
Türkiye'ye verildi.
Bugünkü Türk-Yunan sınırı belirlendi. On iki ada İtalya’da kaldı. Bozcaada
ve Gökçeada Türkiye'ye verildi. Diğer Ege adaları Yunanistan'da kaldı.Ancak
Yunanistan kıyılarımıza yakın adalarda silah ve asker bulunduramayacaktı.
AZINLIKLAR
Azınlıklarının tamamı Türk vatandaşı olarak kabul edilecekler ve ülkedeki
vatandaşların haklarından aynen yararlanacaklardı. Azınlıklara Türkiye'nin
egemenliği ile bağdaşmayan haklar verilmedi.
Türk vatandaşı olanların yasalar önünde eşitliği kabul edildi.
Türkiye'deki Rumlar ile Yunanistan'daki Türkler karşılıklı değiştirilecekti.
İstanbul'daki Rumlar, Batı Trakya'daki Türkler bu değişimin dışında
tutulacaktı.
KAPİTÜLASYONLAR
TBMM’nin Lozan’da kazandığı en önemli ekonomik
başarıdır.Kapitülasyonlar tamamen kaldırıldı.
TBMM kabotaj hakkını elde etti. Yalnız Türkiye beş yıl gümrük tarifelerinde
değişiklik yapmayacaktı.
Böylece Türkiye'nin kalkınmasının önündeki en büyük engel de kaldırılmış
oldu.
OSMANLI BORÇLARI
Osmanlı borçları imparatorluğun parçalanması sonucu kurulan yeni
devletler arasında paylaştırıldı.TBMM kendi payına düşen bölümü eşit taksitlerle
kağıt para olarak ödeyecekti. Böylece Dış Borç idaresi olarak kurulan Duyun-u
Umumiye'de kalkmış oldu.Türkiye payına düşen borçları 1951 yılına kadar Fransız
Frangı olarak ödedi.
RUM PATRİKHANESİ
TBMM, batılı devletlerin içişlerimize karışmalarını engellemek için Rum
Patrikhanesi'nin İstanbul’dan çıkarılmasını istemiştir. Patriğin Türk vatandaşı
olması koşuluyla Patrikhanenin İstanbul'da kalmasına izin verildi.
BOĞAZLAR
Boğazların statüsü aleyhimize oldu.Boğazların her iki yakasındaki 15 km.lik bölgesi
silahsız olacaktı. Boğazların yönetimi başkanı Türk olan uluslararası bir
komisyon "Boğazlar Komisyonunca" yapılacaktı. Ancak savaş gemilerinin
boğazlardan geçişi bazı kurallara bağlıydı. Savaş tehlikesi karşısında veya Türkiye
savaşa girdiğinde boğazları silahlandırabilecekti. Bu durum boğazlardaki egemenlik
haklarımızı kısıtladı.
DİKKAT: Lozan'da Boğazlar, Musul, Hatay ve Rum Patrikhanesi sorunları istediğimiz
biçimde çözümlenemedi.
Lozan Barış Antlaşması’nın TBMM'ce onaylanmasından sonra 2 Ekim
1923'te işgal kuvvetleri İstanbul'dan çekildi.
6 Ekim 1923'te Türk kuvvetleri İstanbul’a halkın coşkulu gösterileriyle girdi.
ÖNEMİ:
Misak-ı Milli sınırları içinde tam bağımsız bir Türk
Devleti’nin varlığı tüm dünyaca kabul ettirilmiştir.
Misak-ı Milli sınırlarına büyük ölçüde ulaşılmıştır.
Tarihimizin en uzun süre yürürlükte kalan
antlaşmalarından biri olup, halen yürürlüktedir.
Türk ulusu açısından l.Dünya Savaşı'nı bitiren
antlaşmadır.
Batılıların Şark Sorunu dediği sorun kesin olarak
çözümlenmiştir.
Yeni Türk Devleti, gerçekleştirmeyi düşündüğü
devrimler için gerekli barış ortamına kavuşmuştur.
Kurtuluş Savaşı sonunda yapılan Lozan Barış
Antlaşması, sömürge durumundaki ülkelere ışık
tutmuş, onların kurtuluşuna örnek oluşturmuştur.
ATATÜRK İLKELERİ
1- Cumhuriyetçilik: Türk Milleti'nin hür seçimlere dayanan en uygun
yönetim sekli Cumhuriyet'tir seklinde özetlenebilir.
2- Milliyetçilik: Türk Milleti'nin 2000 yıllık tarihine yakışır bir şekilde
millet olma ve yasama ilkesidir. Türk bayrağı altında yaşanan tasada ve
kıvançta ayni duyguları paylasan herkesi Türk sayan ilkedir. Böylece
milletimizi birleştiren ve kaynaştıran bir ilke konumundadır.
3- Halkçılık: Türk Milleti'nin yasayan kitlesine halk denir. Çeşitli meslek
ve etkinlikleri olan halkımızın el ve gönül birliğiyle çalışıp yurdumuzun
kalkınmasını sağlaması demektir. Bütün fertlerimizin birbirine saygılı ve
fedakarlık duyguları içinde olmalarını önerir.
4- Laiklik: Devlet düzeninin ve hukuk kurallarının dine değil
akla ve bilime dayandırılmasıdır. Böylece din ve devlet isleri iki
ayrı kurum olarak birbirine zarar vermeden görevlerini
sürdüreceklerdir.
5- Devletçilik: Devletin, halkın rahatı için sosyal ve
ekonomik alanlarda üretim ve teşebbüste bulunmasıdır. Özel
sektörün yapamadığı zorunlu hizmetleri devlet yapar ve
vatandaşa hizmet götürür. Böylece endüstri ve sanayileşmede
özel sektörün yanında devlet de bir sektör olarak görev yapar.
6-İnkılapçılık: Türk Milleti ve Devleti'nin durmadan ilerleyen
ülkeler yarışmasına katılmasıdır. Türk toplumu endüstri, bilim,
teknoloji, tip ve sanayi gibi her alanda, her turlu gelişmeye
yabancı kalmayacak kendini cağın gereklerine göre
yenileyecektir.
Atatürk ilkelerinin amacı Türk insaninin atılgan, yaratıcı,
barışçı, birleştirici yapmaktır. Büyük Atatürk hayatta iken kendi
de bu ilkeleri uygulamış ve bugünkü Türkiye'yi çağdaş yapan
inkılapları sağlamıştır. Kısa bir ömre sığan bu inkılapları
Avrupa ancak 200-300 yılda yapabilmiştir. Atatürk, cağımızın
gelmiş geçmiş dahi devlet adamlarından biridir. Onun
büyüklüğü çok yönlü bir kişiliğe sahip olmasından kaynaklanır.
İyi bir kumandan, dahi bir lider, güçlü bir devlet adamı, iyi bir
hatip, milletinin bas öğretmeni, koylusunun bas çiftçisi ve esir
milletlerin kılavuzudur. Türk inkılaplarının kısa surede
başarıya ulaşmasının sırrı buradadır.
ATATÜRK İNKILAPLARI
Siyasal Alanda Yapılan Değişiklikler:
Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinde 1919 yılında
başlayan Ulusal Kurtuluş Savaşımız 1922'de tamamlandı.
Osmanlı Devleti yöneticileri bu savaşın önderleri hakkında
ölüm fermanları imzalamaktan çekinmediler. Kurtuluş Savaşı
bittiği zaman bir yanda Büyük Millet Meclisi Hükümeti, öte
yanda Osmanlı Saltanatı vardı. Büyük Millet Meclisi'nin 1
Kasım 1922 günü kabul ettiği bir yasa ile tarihimizde saltanat
dönemi kapandı. Yeni bir dönem başladı. Osmanlı
Saltanatının kaldırılmasından sonra 1921 Anayasası'nda
değişiklikler yapıldı. 29 Ekim 1923 günü Türkiye Devleti'nin
hükümet şeklinin Cumhuriyet olduğu kabul edildi.
Cumhuriyetin ilanı ile tarihimizde Cumhuriyet Dönemi başladı.
Hukuk Alanında Yapılan Değişiklikler:
Cumhuriyet öncesinde yargı işleri din adamları
tarafından görülürdü. Kadı adı verilen yargıçlar din
kurallarına göre karar verirdi. Hukuk alanında yapılan
değişiklikle eski mahkemeler kapatıldı. Eski yasalar
yürürlükten kaldırıldı. Uygar ulusların yasaları örnek
alınarak boşanma, miras, ceza hukuku yeniden
düzenlendi. Hukuk devrimi ile kadın - erkek arasında
eşitlik sağlandı. Miras konusunda kadın ve erkek eşit
pay almaya başladı. Kadınlar da erkekler gibi seçme
ve seçilme hakkına kavuştu.
Eğitim Alanında Yapılan Değişiklik:
Osmanlı Devletinde eğitim sistemi dinseldi. Mahalle okulunu bitirenler
isterlerse öğrenimlerini Medreselerde sürdürürlerdi. Medreselerde genel olarak dini
bilgiler öğretilirdi. Bu öğrenim kurumlarında tekniğe, bilime önem verilmezdi.
Medreselerin yanı sıra İmparatorluğun devlet işleri için kurulmuş Enderun adlı Saray
Okulu vardı. Çok sonraları Tanzimat Döneminde Ortaokul dengi Rüştiye, Lise dengi
İdadi ve Sultani okulları açıldı. Daha sonra Tıp, Harp Okulu, Mülkiye Okulları
kuruldu.
Cumhuriyet döneminde dine bağlı eğitim sistemine son verildi. Eğitim
kurumlarında bilimsel yöntem ve ilkelere dayalı eğitim çalışmaları başladı. Tüm
okullar bu ilkelere göre yeniden örgütlendi.
Atatürk eğitime, öğretime çok önem verdi. Bilgisizliği kısa yoldan çözmek,
okuma yazmayı kolaylaştırmak amacı ile Türkiye Büyük Millet Meclisi 1 Kasım 1928
tarihinde Türk Alfabe Yasası'nı kabul etti. Bu alfabe ile okuma yazma öğrenilmesi
için Ulus Okulları açıldı. Bütün yurtta okuma yazma öğrenme çalışmaları başladı.
Atatürk, Ulus Okullarında Başöğretmen olarak dersler verdi.
Harf değişikliğini, dilde özleşme izledi. Arapça ve Farsça sözcüklerden
oluşan Osmanlıca yerine Türkçe konuşulup yazılmaya başlandı. Atatürk Türk Dili'nin
benliğine kavuşma çalışmalarını yürütmek amacı ile 12 Temmuz 1932 tarihinde
Türk Dili Tetkik Cemiyeti'ni kurdu. Dilimiz yabancı sözcüklerden arındı.
Ekonomik Alanda Yapılan Değişiklikler:
Lozan Barış Antlaşması ile yabancı uyruklulara tanınan
kapitülasyon ayrıcalıkları kaldırıldı. Ülkemiz kendi zenginlik
kaynaklarına sahip çıktı. Her alanda devlet öncülük etmeye
başladı. Bankalar, fabrikalar kuruldu. Modern tarım
çalışmalarına başlandı. Yollar, özellikle demiryolları
yapımında büyük çaba gösterildi. Böylece yurdun en uzak
yerlerine ulaşma olanağı hazırlandı. Ekonomik
bağımsızlığımız kazanıldı. Ekonomik alanda sağlanan bu
başarılar sonucu yurdumuz bayındırlaştı. Ulusumuz
zenginleşti. Halk için ağır bir yük olan aşar vergisi kaldırıldı.
Çağdaş vergilendirme yöntemleri uygulanmaya başlandı.
Sosyal Alanda Yapılan Değişiklikler:
Atatürk, ulusumuzun uygar uluslar düzeyine
ulaşması için, sosyal alanda da köklü değişiklikler
yaptı. Yeni okullar açtı. Hastaneler, dispanserler
kurulmasını sağladı. Güzel sanatların gelişmesi için
gerekli girişimlerde bulundu. Konservatuar kuruldu.
Stadyumlar, spor alanları, kapalı spor salonları
yapıldı. Uygar bir toplum için gerek duyulan tüm
sosyal kurumlar Atatürk döneminde açıldı.
Ölçü Birimlerinde Yapılan Değişiklikler:
Atatürk dünya ile ilişkilerimizi düzenli yürütmek için ölçü
birimlerinde değişiklikler yaptı.
Uzunluk ölçüsü birimi olarak arşın, endaze; ağırlık
ölçüsü birimi olarak okka, dirhem gibi ölçüleri kaldırarak
bugün kullanmakta olduğumuz ölçü birimlerini kabul etti.
Yurdumuzda daha önce takvim Hicri takvime göre
düzenlenmişti. Buna göre dünyanın kullandığı takvimle
aramızda 580 yıl kadar bir farklılık vardı. 1 Ocak 1926
tarihinden sonra bizde de Miladi takvim kullanılmaya
başlandı.
Eskiden ülkemizde ezani saat kullanılıyordu. Bu saat uygar
ülkelerin kullandığı saate uymuyordu. Takvimde olduğu gibi
saatler arasındaki bu uymazlık büyük karışıklıklara neden
oluyordu. Bunları önlemek için takvimle birlikte bugünkü
kullandığımız saat kabul edildi.
Hafta tatili Cuma'dan Pazar gününe alındı.
Eğitim ve Öğretimle İlgili
Aradığınız Her şey için
www.edubilim.com
Download