Özel Rapor 2008 ABD-İran Yüksek Öğretim Diyaloğu Eylül 2012 Amerika Birleşik Devletleri - İran ilişkileri, tarihteki en kötü zamanlarından birini geçiriyor. Tahran’ın nükleer programının yarattığı kriz Suriye’deki iç savaş ve Orta Doğu’daki ayaklanmalar, ABD ve İran’ı dış politika alanında bir kez daha iki zıt kutba yerleştirdi. Bugünkü diplomatik gerilim 2008’de ilişkileri şekillendiren ihtiyatlı iyimserliği ortadan kaldırıyor. Obama 2008’de başkanlık koltuğuna oturduğunda dış politika hedeflerinden biri İran’la ilişkileri yeniden tesis etmekti. Öncesinde ise İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney ABD ile ilişkilerin gelecekte düzelebileceğine dair mesaj göndermişti. Fotoğraf: Önemli bir gazeteden İran haberi kesiti Bu ihtiyatlı iyimserlik havasının hüküm sürdüğü dönemde, Hollings Center Amerika Çalışmaları ve İran Çalışmaları: Uluslar ve Disiplinler Arasında Köprü Kurmak başlıklı Yüksek Öğretim Diyaloğu’nu düzenledi. Birleşik Krallık’ın Birmingham şehrinde gerçekleşen diyalog, tarihçi, sosyal bilimci, edebiyat profesörü, din bilgini ve emekli olmuş resmi görevlilerinden oluşan bir grup İranlı ve Amerikalı’yı bir araya getirdi. Bu özel rapor 2008 diyaloğundaki tartışmaları yeniden gözden geçirmeyi amaçlıyor. Diyalog ABD-İran ilişkilerini etkileyen sorunların hiçbirine çözüm getiremese de birçok ilginç noktaya dikkat çekti: Amerikan vatandaşlarının şimdiye kadar çoktan unutmuş olduğu geçmiş dış politika krizleri, İran vatandaşlarının hafızasında hala taze. İranlılar, Amerikan tarihi ve kültürüne Amerikalılar’ın düşündüğünden daha fazla ilgi duyuyorlar. Amerika ve İran vatandaşları arasında kurulacak doğrudan temas, gelecekte iki ülke ilişkilerinde iyileşme olursa, halkların diyalog kurmasını kolaylaştırabilir. Sayfa | 1 İran’da Anti-Amerikancılık, Amerika’da İran Karşıtlığı Diyalog ABD-İran ilişkilerinin tarihi hakkında hararetli bir tartışma ile başladı. ABD’nin Şah’ı desteklemesi, İran-Irak ve Körfez Savaşları’nın sonuçları ve ABD’nin İran’a komşu Irak ve Afganistan’daki rolü gibi konular, katılımcılar arasında fikir ayrılıklarına neden oldu. Özellikle 1980-88 yılları arasında yaşanan İran-Irak Savaşı, diyalog içerisinde birçok kez ön plana çıktı. Savaşta yer almış olanlar da dâhil bazı İranlı katılımcılar savaşın İran’a getirdiği yıkıma ve ABD’nin Saddam Hüseyin yönetimindeki Irak’a desteğine dikkat çekti. Bu savaş birçok İranlı’nın hafızasında hala çok tazeyken, Amerikan kamuoyunun çoğunluğunun savaştan ve ABD’nin o dönemdeki politikasından haberdar olmaması çok çarpıcıydı. “İran, ABD’nin Taliban’ı Afganistan’dan atmasına yardım etmesinin karşılığında, ABD’den olumlu bir mesaj alamadı. Hatta ‘Şer Ekseni’ olarak anılmaya başladı. İran’ın kendisini mağdur gibi hissetmesine neden olan tarihsel bir mahrumiyet var. Bu yüzden İran nükleer güç gibi meşru haklarına sahip olmak için çok kararlı.” Amerika Çalışmaları ve Yabancı Diller Profesörü, İran Birçok İranlı katılımcı, Tahran’ın Orta Doğu’daki radikal grupların desteklemesi gibi bazı dış politika yaklaşımlarıyla hemfikir olmasalar da bu politikaların nedenlerini ve motivasyonlarını açıklamaktan da geri durmadı. Önemli bir İran üniversitesinden bir akademisyen, İran’ın dış politikadaki militan tutumunun, ABD’nin İran Körfezi ve Orta Asya’daki askeri stratejisine doğrudan bir yanıt olduğunu ancak ABD’nin bunu anlayamadığını öne sürdü. Tahran’ın, Amerikan askeri güçleri ve ABD’nin stratejik ortağı olan ülkeler tarafından kuşatılmış hissettiğini belirtti. Diğer katılımcılar İran’ın eylemlerini mağduriyet duygusuna dayandırdılar ve İran’ın içinde bulunduğu bölgenin zor şartlarından dolayı bu şekilde davrandığını belirttiler. İranlı bir profesör durumu şu sözlerle özetledi: “Danimarka’yı İran’a, İran’ı Danimarka’ya taşıyacak olsaydık, Danimarka 24 saat içinde acil durum ilan ederdi.” Tartışma daha sonra İran’daki Anti-Amerikancılığa kaydı. İranlı bir katılımcı, İslam Devrimi öncesi ve sonrasında ABD’nin İran’a uyguladığı yaptırım, önleme ve tecrit gibi politikaların İran kamuoyunu anti-Amerikancılığa ittiğini söyledi. Bu katılımcıya göre, bu hissiyat öyle ileri bir noktada ki İranlılar ABD’nin ilerici bir ulus olduğunu düşünmüyorlar. İranlı bir Amerika Çalışmaları Profesörü ise anti-Amerikancılığın İran’da çok yaygın olmadığını, eğitimli İranlı kamuoyunun ABD’yi sanıldığı gibi şeytanlaştırmadığını iddia etti. Birçok İranlı, Amerika’nın Avrupa ülkelerinin aksine Orta Doğu’da sömürge ve manda yaratmadığının farkında. İranlı katılımcılar İran’daki anti-Amerikancılık sorununu kabul ettiler, bununla birlikte ABD’deki İran karşıtlığına da dikkat çektiler. İran’daki bir üniversitede görev yapan uluslararası ilişkiler profesörüne göre ABD’de İran’ın düşmanlaştırılmasının nedeni, Amerikalı siyasetçilerin ve medyanın tavrı. İran’ın politikalarının ardında menfur ideolojik ve dini saikler araması. Amerikalı bir katılımcı ise, Orta Doğu’daki siyasi amaçlarına yönelik vekaleten kullandığı yasal ve yasadışı gruplara düzenli olarak para ve silah temin eden İran’ın kendi kendine zarar verdiğini ve bunun ABD’de değiştirilmesi çok zor bir İran imajı yarattığını ekledi. Sayfa | 2 Algı Farkı: Kimin İran Görüşü? Eski bir İranlı diplomat, ABD’nin İran’ı yanlış anlamasının iki sebebi olduğunu öne sürdü: İran hakkında kamuoyunda bilgi eksikliği ve siyasi söylemlerin içerisindeki kasıtlı yanlış bilgilendirme. Katılımcı, Amerikalı siyasetçilerin, İran’ı kendi değerlerine göre yargıladıklarını belirtti. Buna çarpıcı bir örnek, ABD’de İran’ın ‘cumhuriyet’ ya da ‘demokrasi’ olarak değil ‘rejim’ olarak adlandırılması. Bu durum İranlılar’ı ziyadesiyle öfkelendiriyor ve gücendiriyor. İranlı bir profesör de bu fikre hak verdi ve olumlu sonuçlar doğuracak bir ilişki için iki tarafın eşit zeminde olmasının şart olduğunu, tarafların kendilerini istisnai görmemeleri gerektiğinin altını çizdi. İranlı katılımcılar diasporanın İran’ı baskıcı ve kapalı bir şekilde resmetmesine şiddetle karşı çıksalar da birçok İranlı katılımcı, Amerikan bir STK‘nın düzenlediği bir etkinliğe katılmanın ülkelerine dönüşte yaratacağı siyasi yankılarından korktuğu için neredeyse diyaloğa katılmaktan vazgeçecekti. İran kökenli Amerikalı katılımcılar, bazı İranlı katılımcıların İran’ın dışarıdan gelen eleştirileri hak etmediğine yönelik savına karşı çıktılar. İran hükümetinin siyasi muhalifleri baskı altında tutup, ülkenin siyasi, dini ve etnik çeşitliliğini görmezden geldiğine dikkat çektiler. İranlı fearing political repercussions katılımcılar bunu reddedip, İranlı diasporanın Persepolis ve Tahran’da Lolita Okumak gibi back home for attending an taraflı yapıtlarla İran toplumunun ve siyasi hayatınınevent çarpıtılmış ve byabartılmış imajını sponsored an American pekiştirdiğini söylediler. NGO. Tartışmanın bu boyutu, din üzerine olan oturum da dâhil olmak üzere, diyalogun geneline damgasını vurdu. Çoğu fikir ayrılığı, İran kökenli Amerikalılar ile İran’da yaşayan İranlılar arasında ortaya çıktı. Bazı İran kökenli Amerikalılar İran’dan ayrılmalarının asıl sebebinin rejimin dini farklılıklara olan hoşgörüsüzlüğü olduğunu söylediler. İran’da yaşayan İranlılar ise devrimden sonra dini farklılıklara daha fazla hoşgörü gösterildiğini kararlılıkla savundular. Bir katılımcı, gelenekçi ilahiyat okullarında bile teolojik çelişkilerin ve Şiiliğe yönelik eleştirilerin açıkça tartışıldığını belirtti. İranlı katılımcılar, Amerikalı meslektaşlarını “İran’a dışarıdan bakıp, içeriden hikâyeler anlatıyormuş gibi yapmakla” eleştirseler de diyalog organizasyonunda şahit olunan bazı durumlar, İran hükümetinin politikalarının İran vatandaşlarının gündelik hayatına ne kadar nüfuz ettiğini gösterdi. Diyaloğa davet edilen birçok İran vatandaşı, İran kökenli Amerikalıların da yer alacağı ve Amerika kökenli bir STK tarafından düzenlenen bir toplantıya katılmanın ülkelerine döndüklerinde yaratabileceği sonuçlardan korktuklarından, katılımlarını iptal etmenin eşiğinden döndüler. İran’da Amerika Çalışmaları: ABD Ötekileşiyor İran’da Amerika Çalışmaları programları olduğunu duymak Amerikalıları şaşırtabilir. Diyalog katılımcıları İran’daki Amerika Çalışmaları programlarının asıl sorununun hükümet denetlemesi ya da kısıtlamaları değil kaynak eksikliği olduğunu söyledi. Bu programların Sayfa | 3 karşılaştığı sorunlar, iyi İngilizce eğitim verebilecek personel eksikliği, ABD’ye seyahatin önündeki engeller ve İran’dan gönderilen yazıların uluslararası akademik dergilerde yayınlanmasının önündeki engeller olarak özetlenebilir. İran’daki Amerikan Çalışmaları öğretim üyeleri, Amerikan siyaseti ve tarihini de ilgilendiren Latin politikasını daha iyi anlamak için İspanyolca bilgisi gerektiğini ekleyerek bu konuda da ciddi bir açık olduğundan şikayet ettiler. İlişkilerin yolunda gittiği zamanlarda böyle programlar İran’da ABD’yi daha yakından tanımayı kolaylaştırabilir. İranlı uzmanlar Amerika Çalışmaları’nda yükseköğretim görmek isteyen ve ABD’de eğitim almak isteyen öğrenci sayısının çok yüksek olduğunu açıkladı. İranlı bir Amerikan Edebiyatı profesörü “İranlı öğrencilerin Amerikan edebiyatının büyük eserlerinden ne kadar etkilendiği çoğu Batılıya şaşırtıcı gelebilir. İran’daki yükseköğretim sistemi kültürel yakınlaşmayı destekliyor” dedi ve Amerikan edebi eserlerinin derslerde toplumsal ve siyasi sorunlara dair tartışmaları teşvik ettiğinden bahsetti. “Ayırt edici ‘Amerikan’ üslubuyla, insan karakterinin karmaşıklığına büyük bir özenle yaklaşabildiği için Amerika’nın büyük yazarı Hemingway, İran’da bir derslikte, eserleriyle kürtaj üzerine bir tartışma başlatabiliyor. Edebiyat çok verimli bir diyalog başlatabilecek bir alan ve biz edebiyattan birçok farklı şekilde yararlanabiliriz.” Amerikan Edebiyatı Profesörü, İran Amerikalı ve İranlı katılımcılar tartışmayı ABD’deki İran Çalışmaları alanının karşılaştığı sorunlar üzerine konuşarak sonlandırdılar. İran kökenli bir Amerikalı profesör, Amerikalı öğrencilerin İran’a gitmekten çekindiklerine ve İran’a gitmek isteyen öğrencilerin aşılması zor engellerle karşılaştığına dikkat çekti. ABD’deki İran Çalışmaları profesörleri aynı zamanda Amerikalı ve İranlı akademisyenler arasında dijital iletişimin yokluğunun fikir alışverişini engellediğini de belirttiler. Amerikalı bir katılımcı ise İran ve Amerikalıların mikro-tarih, çevre ve ekoloji gibi daha az politize olmuş alanlarda daha kolay ilişki kurabileceklerini söyledi. Diğer katılımcılar, İran’daki akademik çevrelerin, İran toplumunun çeşitliliğini ve kültürel farklılıklarını kabul etmesi gerektiğini söylediler. Bu bakımdan İran Çalışmaları sadece İran’a indirgenmemeli ve Afganistan, Tacikistan ve diaspora topluluklarını da içermeli. Neden Diyalog? Bu diyaloğu 2008’in umut vaat eden uluslararası ikliminde düzenlemek oldukça zordu; bu da demektir ki bugünün derin kriz ortamında böylesi bir toplantı neredeyse imkânsız olacaktır. Bu rapora konu olan diyalogun katılımcıları, tartışmaları hem yararlı hem de zorlayıcı buldular. Hollings Center’ın yakın zamanda bir ABD-İran diyaloğu düzenlemesi mümkün görünmese de merkez, İranlı ve Amerikalı katılımcıların diyaloglarını bıraktıkları yerden sürdürebilecekleri bir ortamın doğmasını beklemeye devam edecek. Sayfa | 4 Hollings Center, Amerika Birleşik Devletleri ile nüfuslarının çoğunluğu Müslüman olan Orta Doğu, Kuzey Afrika, Güney Asya, Avrasya ve Avrupa ülkeleri arasında diyaloğu güçlendirmek amacıyla kurulmuş, kar amacı gütmeyen bir sivil toplum kuruluşudur. Merkez, amacı doğrultusunda, uluslararası meseleleri ele alan ve kanaat önderleri ve konu uzmanlarını bir araya getiren diyalog toplantıları düzenler. Merkezi Washington, D.C.’de olan Hollings Center’in İstanbul’da da bir temsilciliği bulunmaktadır. Kurum tüm ana programlarını, uluslararası toplantılar için ideal bir buluşma merkezi olan İstanbul’da gerçekleştirir. Hollings Center’in misyonu, tarihçesi ve fon kaynakları hakkında daha detaylı bilgi için: http://www.hollingscenter.org/about/mission-and-approach info@hollingscenter.org Bizi Twitter’da da takip edebilirsiniz: @HollingsCenter Sayfa | 5