Etnik köken, yeni bir kültüre uyum sağlama ve kişisel bildirilen sağlık: Polonya, Türkiye ve İran’dan İsveç’e göç eden popülasyona dayalı çalışma. J Epidemiol Health 2004; 58:574-582 Ethnicity, acculturation, and self reported health. A population based study among immigrants from Poland, Turkey, and Iran in Sweden Etnisite (bir etnik gruba ait olmak), uzun dönem hastalık ve kötü sağlık ile ilişkilidir ve sosyoekonomik statü (SES) ile eşit öneme sahiptir. Bireyler için etnik kimlik, yabancı bir ülkede aynı dili konuşan belirli bir tarihe sahip olan ya da aynı dine mensup olan bir gruba aitliktir. İşçi ya da mülteci olarak gelmeleri fark etmeksizin (kendi ülkelerini terk etmek zorunda kalan insanlar için daha zor olmakla birlikte) göçmenler farklı bir toplum ve kültüre uyum sağlamak durumundadırlar. Popülâsyonda kişisel bildirilen sağlık durumu morbiditeyi için bir göstergedir ve göçmenler arasında kötü sağlık durumunu tespit etmek için ilk basamak sağlık hizmetinde kullanılabilir. Az çalışılan İsveç’deki Avrupa yabancı uyruklu Avrupalı olmayan popülasyonun sırasıyla %8 ve %12’sini oluşturan Türk ve İranlılar, artmış koroner kalp hastalığı ve psikiyatrik hastalıklar riskine sahiptirler. Amsterdam’da, Türkiye, Fas ve yerli alman kolonileri genel populasyonla kıyaslandığında “kötü sağlık” bildirimi açısından artmış riske sahipti. Dahası, kötü kültürel etmenler ve kötü yaşam şartları, özellikle Türkiye ve Fas olmak üzere düşük SES’li ülkelerden gelen göçmenlerde kötü sağlık durumuna katkıda bulunmaktadır. Bu özellikle önemlidir çünkü SES ve kültürel farklılıklar göz ardı edilerek yalnızca sağlıkta etnik farklıklar bu durum için suçlanmaktaydı. Ayrıca, ABD’de SES göz önüne alınmayarak sadece etnik nüanslar gösterilir. Bu yazıda, Türkiye’den gelen, genelde kötü eğitimli(özellikle kadınlar) ve İran’dan gelen genellikle iyi eğitimli göçmenlerin kişisel sağlık bildirimleri karşılaştırılacaktır. Polonyalı göçmenlerin durumu İsveçlilere benzediği için onlar kontrol grubu olarak alınacaktır. Ayrıca, çalışma ethnicity ile kişisel kötü sağlık bildirimi arasında aracı varlığını araştıracaktır; şöyle ki, kültürel uyum öneminden sonra ethnicity ve kişisel sağlık bildirimi arasında hala bir ilişki kalacak mıdır ve Türkler ve İranlılar ile kontrol olarak alınan Polonyalı kadın ve erkekler arasında yapılan ayrım göz önüne alınacak mıdır? Kültürel uyum sağlama (acculturation) iki farklı kültürel grubun sürekli olan iletişimi sonucu kültürel değişim olarak tanımlanır. Bu çalışmanın ilk amacı, ethnicity (Türk, İranlı, Polonyalı ve kontrol İsveçli ethnicity) ile kişisel bildirilen sağlık arasında ilişkiyi incelemektir. İkinci amaç ise, ethnicity ile kişisel bildirilen sağlık arasında hipotezi sunulan ilişkinin, İsveçli grup referans alındığında SES ile açıklanabilirliğini incelemektir. 1 Üçüncü amaç da hipotezin SES ve kötü kültürel uyum ve referans grubu olarak alınan Polonyalılar arasındaki ayrım ile ilişkilendirilmesi incelenecektir. Yöntem Çalışma populasyonu: basit randomize yöntem ile İsveç doğumlu ulusal örneklem (n=2250), Polonyalı göçmenler (n 840), Türk (n 840) ve İranlı (n 480); yaşları 27-60 arası değişen, 1996’da İsveç’de İstatistik dairesinin yaptığı anketten alınmıştır. Polonya ve Türkiye’den gelen göçmenler, İsveç’e 1980-89da geldiklerinde yaşları 20-44 iken, görüşme yapıldığında 27-60 idi. İranlılar 1985-89da İsveç’e gelmişlerdir ve 27-55 yaş arası görüşme yapılmıştır. Görüşme yapıldığında İsveçliler kontrol grubu olarak alındı ve yaşları 27-60 arasındaydı. Sosyoekonomik etmenlerle ilgili veri toplamak amacıyla yapılan yüzyüze görüşmelerde standardize edilmiş ve kültürel adaptasyon sağlanmış anketler kullanıldı. Yanıtlanma oranı göçmenlerde toplam %68, Polonyalılarda %69,6, Türklerde %65,6, İranlılarda %68,1 ve kontrol grubu İsveçlilerde %80 idi. Yanıtlamayanların yarısı araştırmaya katılmayı reddederken diğer yarısı lokalize edilemediği için alınmadı. Katılmayan kişi sayısının çok olmasının olası sebebi bazı göçmenlerin ülkelerine geri dönmüş olması ve bunu İsveç makamlarına bildirmemiş olmasıdır. Yanıt veren ve vermeyenlerde yaş dağılımı aynıydı. Türkiye ve İran göçmenleri ankete daha iyi yanıt verirken İsveç ve Polonyalılarda aynı yaş grubuna tekabül edenlerde yanıtlama daha kötüydü. Türklerde böyle olmamakla birlikte, yanıtlamaya İranlı ve Polonyalılarda erkekler kadınlardan daha fazla idi (60:40). Büyük şehirlerde yanıtlamayanlar, yanıtlayanlara göre fazlaydı; İranlılar için %70’e %56, Polonyalılarda %82’e %63, Türklerde %81’e %62. İranlılarda yanıtlamayanların %21’i yanıtlayanların %7’sinin geliri yoktu. Polonyalılarda, yanıtlamayanların %11i ile yanıtlayanların %4ünün geliri yoktu. Türklerde ise bu oran sırasıyla %19 ve %11 idi. Açıklayıcı değişkenler Yaş: 27-39, 40-49 ve 50-60 olarak gruplandı. Etnik grup aitliği (ethnicity): örnekler Batı dışı ülkelerde doğanlar (Türkiye, İran) ve iki Avrupa ülkesi referans grubu (Polonya, İsveç) olarak ayrıldı. İranlılar için göç politik, dini veya savaş ile ilişkiliydi. Polonyalı göçmenler politikadan çok ailevi nedenlerle gelmişlerdi. Eğitim düzeyi: okula devamı göstermesi niteliğinden ötürü eğitim seviyesi üç kategoriye ayrıldı; düşük: <10 yıl, orta: 10-12 yıl ve yüksek >12 yıl okula devam etme süresi idi. Medeni durum: medeni durum, yanıtlayanların bekar, evli ya da birlikte yaşama olarak değerlendirildi. Dil bilme durumu: göçmenler beş soruyu yanıtlamak durumundaydı: 1. Radyo ve TV’de haberleri anlayabilme 2. Tüm buluşmalarda İsveç dili konuşma 2 3. Makamlarla telefonda konuşabilme (sağlık bölümü, sosyal güvenlik ofisi, işsizlik merkezleri 4. İsveç dilinde kitap okuma 5. İş için başvuruda yazılı formu doldurabilme Göçmenler 3 gruba ayrıldı: bu sorulara yanıtlarına göre düşük, orta ve yüksek. Soruların dört karşılığı bulunuyordu ve 1 en yüksek, 4 ise en düşük İsveç dili bilme derecesini gösteriyordu. Katılımcıların cevapları 1 ve 2 olarak ikiye ana grupta toplandı (dikotomi yöntemi ile). Dikotomi değerleri toplandı ve 3 seviyede sınıflandı; en düşük İsveç dili bilme seviyesi 3’ten küçük toplamlar, orta seviye 3-4 arası toplamlar ve en yüksek seviye toplamı 5’in üzeri olanlar olarak düzenlendi. Ayrımcılık Göçmenlerin iş yerinde/ işçi bulma kurumunda, yerleşim alanı/ev sahibi/komşular, banka, sağlık ofisi, sigorta acentası, sosyal servis, polis merkezinde ve restoranlarda ayrımcılık ile ilgili soruları yanıtlamaları gerekiyordu. Soruların 6 karşılığı vardı; 1 en düşük, 5 ise en yüksek ayrımcılığı gösteriyordu; 6 ise “ilişkisiz” olarak değerlendirildi. 15 sorunun her biri dikotomize edildi; 1 kişinin ayrımcılığa uğradığını ( değerlendirmede 4-5’e tekabül ediyor) gösteriyordu. Dikotomi değerleri toplandı ve 3 seviyeye gruplandı. Düşük seviye sıfıra eşit toplamı, orta 1 ve 2’nin toplamını, yüksek ayrımcılık seviyesi ise ikiden büyük toplamları içeriyordu. Sonuç değişkeni Katılımcılara sorulan “genel durumunuz nasıl?” sorusu ile “kişisel bildirilen sağlık” bağımlı değişkeni ile ilgili bilgi elde edildi. Cevap seçenekleri 1: çok iyi, 2: iyi, 3: tolere edilebilir, 4:kötü, 5: çok kötü idi. İstatiksel analiz Ethnicity’e göre kötü kişisel bildirilmiş sağlık prevalansı, kadın ve erkekler için tablo 1ve 2 de gösterilmiştir. Veriler “lojistik regresyon modeli” uygulanarak analiz edilmiştir. Sonuçlar %95 güvenlik aralığı ile “olasılık oranı” gösterilmiştir. Eğer deviasyon , serbestlik derecesi ile aynı büyüklükte ise, modelin uygunluğu tatmin edici kabul edildi. Yaş düzeltmeli lojistik model (tablo 3) ve daha sonra başarılı ana etken modelleri oluşturuldu (tablo 4). Kadın (tablo 3B ve 4B) ve erkekler (tablo3A ve 4A) için ayrı olmak üzere kötü kişisel bildirilen sağlık riski hesaplaması için açıklayıcı değişkenler tek tek ana etken modellerine iki ayrı analize dahil edildi. Tablo 4A ve B’de medeni durum hariç tüm dahil edilen değişkenler için önceki modele göre gelişme kaydedildi. Model gelişimi, daha küçük ve daha uzatılmış modeller ile arasındaki -2xlog benzerlik (log likelihood) ve serbestlik derecelerindeki farka bakılarak ölçüldü. SONUÇLAR İranlı ve Polonyalı’ların yaklaşık yarısı yüksek düzey eğitime sahip. İsveçli erkeklerde ise bu oran %25 kadar. Türk kadınlarının yaklaşık %70 i de düşük eğitim düzeyine sahip (tabblo 1A ve 1B). Evli veya birlikte yaşayanların sıklığı Türk erkeklerinde yüksek iken, iranlı erkeklerde 3 düşük bulunmuştur. İranlı ve Türklerin yarısı haftalık 1750 dolar kazanabilirken(düşük ekonomik düzey), polanyalı göçmenlerin %75 i yüksek ekonomik düzeye sahiptir. Türkiye doğumlu her 3 kadından yalnızca biri iyi bir İsveç bilgisine sahip. İranlı ve polonyalı erkekler ve polonyalı kadınlar ise İsveç kültürüne en çok uyum sağlayanlar olarak görüldü. Benzer şekilde bu kişilerde İsveç bilgidi de yüksek çıktı. İranlı erkekler arasında ayrımcılık hissi en yüksek iken , İranlı kadınların yarısından fazlası böyle bir hisse hiç kapılmamış. Ayrımcılık duygusu Türk kadınları arasında da yüksek bulundu. Polonya gurubundai sveç bilgisi ile ayrımcılık konusunda enteresan sonuçlar bulundu. Poplonyalı erkek ve kadınların %80 inde iyi bir isveç bilgisi varken, polonyalı kadınların yarıdan fazlasında yüksek ayrımcılık düzeyi görüldü. Tablo 2A ve 2B, 27-39 yaş grubundaki Türk kadınlarının %43 ünde ve İranlı kadınların %41 inde düşük sağlık düzeyi olduğunu göstermekte. Bu oran Polonyalı kadınlarda %22 ve İsveçli kadınlarda ise %13 olarak bulundu. Aynı yaş grubunda İran ve Türk erkeklerinin üçte birinden daha azı düşük sağlık düzeyine sahip. Düşük eğitim düzeyine, düşük ekonomik düzeye, düşük İsveç bilgisine sahip ve yüksek derecede ayrımcılık duygusu yaşayan Türk ve İranlı kadınların yarısından fazlası düşük sağlık düzeyine sahip olduğunu bildirdi. Tablo 3A ve 3B de erkek ve kadında düşük sağlık düzeyine neden olabilecek riskleri görmekteyiz. Burada isveç referans grup. İran ve Türk erkeklerinde İsveçli erkeklere göre düşük sağlık düzeyi riski 3 kat fazla iken, modele düşük ekonomik geliri dahil ettiğimizde bu risk hafifça azalmaktadır. Türk kadınlarında 5 kat olan düşük sağlık düzey riski eğitim düzeyi dahil edildiğinde %130, düşük ekonomik düzey dahil edildiğinde ise ek olarak %60 azalma daha görüldü. İranlı kadınlarda ise düşük ekonomik düzey dahil edildiğinde risk azaldı. Tablo 4 de ise aynı parametlerler bu defa Polonya referans grup olacak şekilde değerlendirildi. Türk ve İran erkeklerindeki yüksek risk SES dahil edildiğinde azaldı, düşük İsveç bilgisi dahil edildiğinde daha da azaldı. Türk kadınında ise 2,73 olan risk eğitim düzeyi dahil edildiğinde 1,89 a, düşük ekonomik düzey dahil edildiğinde 1,70 e geriledi. Düşük isveç bilgisi dahil edildiğinde ise farklılık görülmedi (OR: 1,32). Bu sonuçlar düşük SES ve düşük kültürel kaynaşımın (acculturation) Türk kadınlarındaki sağlık düzeyinin düşüklüğünü açıklamış oldu. Tablo 4B de düşük SES, düşük kültürel kaynaşım ve ayrımcılık İranlı kadınlar arasındaki düşük sağlık düzeyini açıklamış oldu. İlginç olarak erkeklerde ve kadınlarda yüksek olan riskler, İsveç bilgi dizeyi dahil edildiğinde azaldı, hatta bazı durumlarda farklılık dahi görülmedi. TARTIŞMA Bu çalışmadaki temel bulgu etnisite ile düşük sağlık düzeyinin ilişkili olduğudur. Bu hipotezimiz bu yönüyle teyyit olmadı. Çünkü SES bazı durumlarda etnisite ile düşük sağlık 4 düzeyini izah etti. 3. hipotezimiz ise doğrulandı. Düşük kültürel kaynaşım ve ayrımcılık hissi, etnisite ile düşük sağlık düzeyi arasındaki ilişkiyi açıkladı. Bu nedenle kültürel kaynaşım ve ayrımcılık iki önemli medyatör olarak görülmekte. Diğer bir ilginç nokta ise SES grupları arasında sağlık düzeyleri kıyaslandığında büyük farklılıklar görülmesi idi. Bunu da düşük kültürel kaynaşım ile açıklayabildik. Etnisite ile düşük sağlık düzeyinin ilişkili olduğuna dair bulgumuz, İsveç, Hollanda, İsrail ve Amerika’da yapılan çalışmalarla uyumlu çıktı. SES’in etnisite ile düşük sağlık düzeyi ilişkisinin sadece bir kısmını açıklayabilmesi İsveç ve Hollanda’daki çalışmalarla uyumlu idi. İsveç çalışmasında SES gözönüne alındığında risklerde belirgin azalma görüldü. Özellikle Türk ve Mısırlı göçmelerde eğitim durumu, gelir düzeyi ve mesleksel statüleri dahil edildiğinde risklerde belirgin azalma görüldü. Yine de bu riskler bizim çalışmamıza kıyasla yükseklerdi. Kültürel kaynaşımın, dil bilgisine kıyasla daha kompleks olmasına karşın, sağlık düzeyi ile daha fazla ilişkili olduğu görüldü. Türk erkek ve kadınlarında ve İranlı erkeklerdeki düşük sağlık düzeyindeki risk artışı düşük SES ve düşük İsveç bilgisi ile açıklanırken, iranlı kadınlardaki artan risk ise düşük SES, düşük İsveç bilgisi ve ayrımcılık ile izah edildi. Bu nedenlerle kültürel kaynaşım ve ayrımcılığın, etnisite ve düşük sağlık düzeyi arasındaki yolda olduğunu iddia edebiliriz. Yüksek İsveç bilgisini sahip olan İranlı erkeklerde neden ayrımcılık duygusunun fazla miktarda hissedildiğine dair sadece tahminde bulunabiliriz. Çoğu İranlı erkek yüksek eğitim düzeyine sahip ancak kendi eğitim düzeylerine uygun iş bulmakta sıkıntıları var. Polonyalı kadınlar iyi bir İsveç bilgisine sahip olmalarına rağmen, onlar da muhtemelen benzer problemlere sahipler. Türk kadınlarındaki ayrımcılık duygusunu ise düşük İsveç bilgisi ile açıklamaktayız. Bu çalışmada İranlılar ve Türklerde genetik ve biyolojik faktörler sınırlı ölçüde dahil edilebilmiş. İranlı ve Türler İsveçlilerin büyük kısmında olduğu gibi beyaz bir çehreye sahipler. Ayrıca doğduğu ülkeden İsveçe veya herhangi farklı bir ülkeye yerleşen göçmenlerin sağlık durumları genelde doğdukları ülkeden göç etmeyenlere kıyasla daha iyi olmakta. Fakat bu sağlık göçmen etkisi zamanla sona ermeye meyilli durumdadır. Bu çalışmada biz, İranlı ve Türklerdeki düşük SES ve kültürel faktörlerin(kültürel kaynaşım, ayrımcılık) onların düşük sağlık düzeyini açıkladığını gösterdik. 5 Limitasyonlar Çalışmamızdaki limitasyonlardan biri sağlık statüsü teşhisli hastalıklar yerine kişinin bildirdiği sağlık düzeyi idi. Fakat bu yöntem Avrupadaki ve Amerikadaki benzer çalışmalarda yaygınlıkla kullanılmakta. “Kişini bildirdiği sağlık durumu” mortalite sebeplerinin bağımsız bir prediktörü. Etnik gruplar arası kültürel farklılıklar onların fiziksel ve psikolojik sağlıklıklarını farklı algıladıkları anlamına gelebilir. Ayrıca bu sağlığın nesnel bir göstergesi olup kişinip kişinin genel hayat kalitesinden neyi anladığını yansıtmaktadır. “Kişini bildirdiği sağlık durumu” yaş, cinsiyet ve sosyal duruma göre değişkenlik gösterebilir. Yine de “Kişinin bildirdiği sağlık durumu” nun Amerikadaki etnik gruplar ile bu etnik grupların tüm mortalitesi arasında güçlü bir ilişkinin olduğu bulunmuş. Bu ilişki küresel gözükmektedir. Diğer bir limitasyon ise temel eğitimin farklı ülkelerde ve farklı yaşlarda farklılık göstermesi idi. Yine de eğitim durumunun İranlı ve Türk erkek-kadınlarında önemli bir risk faktörü olduğu görüldü. Son olarak kültürel kaynaşım ve ayrımcılığın bir çok değişkenle ilgili olması nedeniyle bunların tümünün bu çalışmada araştırılmasını olanaksız kılmıştır. “Yanıtsız oran”(non-response rate) göçmen grupta kontrol grubu olan İsveç grubuna göre daha yüksek idi. Bu etnisiteye göre sonuçlar çizmenin güçlüğü anlamına gelmektedir. Çalışmanın Güçlü Yönleri Aynı sorular uzun yıllardır İsveç istatistiklerinde kullanılan sorular idi. Bu nedenle soru kalitesi ve güvenilirlik yüksek idi. Ayrıca örnekler İsveçteki Türkler, İranlılar ve Polonyalılar için tipik idi. Bu çalışma SES, kültürel kaynaşım ve ayrımcılığın, etnisite ile “Kişini bildirdiği sağlık durumu”arasındaki ilişkide medyatörler olduğunu ortaya koydu. 6