öğrenme bozuklukları - Ankara Ada Psikoteknik

advertisement
ÖĞRENME BOZUKLUKLARI
OKUMA BOZUKLUĞU
DSM-IV de okuma bozukluğu, bireysel olarak uygulanan standart doğru okuma ya da
kavrama testleri ile ölçüldüğü üzere, kişinin kronolojik yaşı, ölçülen zeka düzeyi ve yaşına
uygun olarak aldığı eğitim göz önünde bulundurulduğunda okuma başarısı beklenenin
önemli ölçüde altındadır.
Tanı Ölçütlerindeki bozukluk okul başarısını ya da okuma becerileri gerektiren günlük
yaşam etkinliklerini önemli ölçüde bozar.
Duyusal bir bozukluk varsa bile okuma zorluğu genellikle buna eşlik edenden çok daha
fazladır.
Bu bozukluk, okumanın gerekli olduğu akademik başarı veya günlük etkinliklerde anlamlı
sorunlar ortaya çıkarır. DSM-IV’ e göre eğer nörolojik bir durum veya, algısal bozukluk
varsa okuma özrünün derecesi bu gibi durumlardan dolayı artış gösterir.
DSM-IV’ ün okuma bozukluğu tanımı ICD-10’dan farklıdır. ICD-10’a göre özel öğrenme
bozukluğu olan çocukların öykülerinde sıklıkla konuşma, dil ve heceleme bozuklukları da
vardır.
Okuma bozukluğu oldukça sıktır; okul çağı çocuklarının % 4 kadarında görülür. Okuma
bozukluğu çocuğun kelimeleri tanıma yeteneğinde bir bozukluk, yavaş ve yanlış okuma ve
iyi anlayamama ile karakterizedir. Ayrıca, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan
çocuklar yüksek oranda okuma bozukluğu riskindedirler. Öyküsel olarak, okuma bozukluğu
için “disleksiya, geriye doğru okuma, öğrenme özrü, aleksiya ve gelişimsel kelime körlüğü”
gibi çeşitli etiketler de kullanılmaktadır. Disleksiya terimi çok uzun zamandan beri yaygın
olarak ve sıklıkla konuşma ve dil sorunları ile sağ-sol ayrımı karışıklığını da içeren bir
öğrenme özrü sendromunu tanımlamak için kullanılmıştır. Okuma bozukluğu sıklıkla diğer
akademik yeteneklerdeki özürlerle birliktedir. Disleksiya terimi geniş anlamda öğrenme
bozukluğu için kullanılan bir terimdir.
Tanı
Okuma bozukluğu tanısı bir çocuğun okuma başarısı zekasından belirgin olarak geriyse
konur. Diğer tanı özellikleri arasında hatırlama, harfleri ve kelimeleri sıra ile yazma, dilbilgisi
ve çıkarım yapma güçlükleri vardır. Klinik olarak bir çocuk okulda başarılı olmamasından
dolayı umutsuz ve beklentisiz olabilir veya depresyon belirtileri yaşayabilir. Okul
başarısızlığı bazı çocukların daha önceden var olan kararsızlık ve endişelerini arttırabilir.
Böyle çocukların kendilik saygısı çok sınırlı olduğundan kendilerini akademik çalışmalara
veremeyebilir. A.B.D. de okuma bozukluğundan kuşkulanan çocukların ayırt edilmesi için
özel eğitim hizmetleri vardır. Ancak, eyaletler ve bölgeler arasında özel eğitim
sınıflamasında birlik olmadığından bir bölgedeki bir servis bu çocukları okuma bozukluğu
olarak değerlendirirken diğeri değerlendirmemektedir. Bazen okuma bozukluğu ile birlikte
olan yıkıcı davranış sorunlarının değerlendirilmesi istenebilir. Bir psikiyatrik değerlendirme,
psikiyatrik girişim ve uygun tedavinin düşünülmesi gereksiniminden dolayı yapılır.
Okuma bozukluğu tanısı standart okuma başarı testi ile desteklenmelidir. Yaygın gelişimsel
bozukluklar, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu ve mental retardasyon dışlanmalıdır.
Ruhsal eğitim testleri
Standart zeka testlerine ek olarak ruhsal eğitim tanı testleri de uygulanmalıdır. Tanı
bataryası bir standart heceleme testi, yazılı kompozisyon, dili kullanma ve dil işlevi, bakarak
yazma ve kalem kullanma yeterliliğinden oluşur. Okuma özrünü ayırt etmede okuma alt
testleri olan Woodcock-Johnson-Ruhsal-Eğitim Bataryası (gözden geçirilmiş) ve Peabody
Bireysel Başarı Testi (gözden geçirilmiş) de yararlıdır. Taramalı yansıtma bataryası insan
şekli çizmeyi, resim-öykü testini ve cümle tamamlamayı içerir. Değerlendirme davranış
değişikliklerinin sistematik gözlenmesini de içermelidir.
Klinik Özellikler
Okuma bozukluğu olan çocuklar çoğunlukla ikinci sınıftayken incelenir. Öğrenciler
arasındaki okuma güçlüğü en erken birinci sınıftaki beklenen okuma düzeyinde olması
gerekenler arasında daha belirgindir. Özellikle yüksek zekası olan ilk sınıflardaki çocuklar
bazen belleklerini ve çıkarım yapmalarını kullanarak okuma bozukluklarını geçiştirebilir. Bu
gibi durumlarda dokuz yaş ve sonrasına kadar bu bozukluk belirgin olmayabilir.
Okuma bozukluğu olan çocuklar sözel okumalarında birçok hatalar yaparlar. Hatalar
atlamalar, eklemeler ve kelimelerin çarpıtılması ile karakterizedir. Böyle çocukların yazılı
harf karakterlerini ve büyüklüklerini, özellikle uzaysal yönelimde ve çizginin uzunluğunda
farklı algılamalarından dolayı, ayırt etme güçlüğündedir. Basılı veya yazılı dildeki okuma
sorunları harflerde, cümlelerde ve hatta bir sayfada olabilir. Çocuğun okuma hızı yavaş ve
sıklıkla az anlamayla birliktedir. Okuma bozukluğu var olan birçok çocuk yaşıtlarına uygun
bir şekilde yazılı veya basılı metini kopya edebilir fakat hemen hemen hepsinin
hecelemeleri kötüdür.
Ek sorunlar arasındaki dil güçlükleri sıklıkla ses ayırım bozuklukları ve kelimeleri arka
arkaya söyleme güçlükleri şeklindedir. Böyle bir çocuk bir cümleyi okurken ortasından veya
sonundan başlar. Bu gibi çocuklar sağ-sol ayırımını iyi yapamadıklarından harflerin yerlerini
de değiştirirler. Hem bellek çağrımında hem de devamlılığı sağlamadaki başarısızlıklar
harflerin isimlerini ve seslerini hatırlama güçlüğü meydana getirir.
Okuma bozukluğu olan birçok çocuk okumaktan ve yazmaktan hoşlanmaz ve kaçınır. Bu
gibi işleri yaparken kaygıları artar. Bu çocuklar iyileştirici eğitim almazlarsa utanma ve
küçük düşme duygularından dolayı başarısız olmaya ve dolayısıyla engellenmeye devam
ederler. Zaman içerisinde bu duygular daha da artar. Büyük çocuklar kızgın ve depresif
olabilir ve düşük benlik saygısı gösterir.
Ayırıcı Tanı
Okuma bozukluğu sıklıkla ifade edici dil bozukluğu, yazılı ifade bozukluğu veya dikkat
eksikliği hiperaktivite bozukluğu gibi diğer bozukluklarla birliktedir. Bu gibi durumlarda
bunlardan biri ek tanı olarak konur. Bazı olgularda sözel ve performans zeka puanları
arasında fark olur. Görsel algı eksiklikleri % 10 kadarında vardır. Okuma bozukluğu zeka
geriliğinden ayırt edilmelidir. Zeka geriliğinde diğer yeteneklerdeki bozukluğun yanı sıra
çocuğun yaşından beklenen başarı da düşüktür. Zeka testleri özel öğrenme güçlüklerini
tümsel eksikliklerden ayırt etmede yardımcıdır.
Yetersiz eğitimin verilmesi çocuklarda iyi okuyamama ile sonuçlanacağından aynı okuldaki
diğer çocukların da okuma performansları araştırmalıdır. İşitme ve görme bozuklukları
tarama testleriyle dışlanmalıdır.
Okuma bozukluğu sıklıkla diğer duygusal ve davranışsal bozukluklarla, özellikle dikkat
eksikliği hiperaktivite bozukluğu, davranım bozukluğu, büyük çocuk ve ergenlerde depresif
bozukluklarla birliktedir.
Gidiş
Okuma bozukluğu olan birçok çocuk ilköğretimin ilk iki yılında hiçbir yardım almadan yazılı
dil hakkında biraz bilgilenir. Birinci sınıfın sonunda bazıları birkaç kelimenin nasıl
okunacağını öğrenir. Fakat üçüncü sınıfa kadar iyileştirici eğitim verilmezse çocuk okuma
özürlü olabilir. En iyi koşullar altında anaokulunda veya birinci sınıfın başlarında bir çocuğun
okuma bozukluğu riski altında olduğu saptanabilir.
İyileştirme eğitimi erken verildiğinde birinci sınıfın sonunda veya ikinci sınıfta sorun bitebilir.
İleri derecedeki olgularda ve eksikliğin örüntüsüne ve şiddetine bağlı olarak eğitim diğer
sınıflarda ve orta eğitimde de devam edebilir.
Tedavi
Okuma bozukluğu için tedavi seçimindeki ilk şey çocuğun özel eksikliklerini ve zayıflıklarını
doğru olarak değerlendirmektir. İkincisi uygun eğitim yaklaşımıdır. Bu sorunla olumlu bir
şekilde başa çıkma stratejileri arasında çocuğun küçük ve yapılanmış okuma gruplarına
girmesidir. Böylece çocuğun bireysel dikkati sağlanacak ve yardım alması kolaylaşacaktır.
Samuel Orton tarafından geliştirilen bir özel yöntemde önce basit ses yeteneğine dikkat
çekilmekte daha sonra bu ses birimlerinin karışımı kelimelere ve cümlelere
dönüştürülmektedir. Bu ve benzer yöntemlerin mantığı çocukların harflerde ve hecelerde
çektiği güçlükleri öğrenerek okuyabilmesidir.
Psikoterapide, terapist-hasta ilişkisi eğitimsel tedavinin başarılı sonuç vermesi bakımından
önemlidir. Çocuklar mümkün olduğu kadar sosyal işlev düzeylerine yakın bir sınıfa
yerleştirilmeli ve okumada özel yardım verilmelidir. Birlikte ortaya çıkan duygusal ve
davranışsal sorunlar uygun psikoterapötik yardımla tedavi edilmelidir. Ebeveyn işbirliği de
yardımcıdır.
Öğrenme bozukluğu olan çocukların ortalama % 75 i sosyal yeterlilik bakımında da
sorunludur. Bundan dolayı okuma bozukluğu olan çocuklar için tedavi programının bir
parçası olarak sosyal yeteneklerin geliştirilmesi de önemlidir.
MATEMATİK BOZUKLUĞU
DSM-IV’ e göre matematik bozukluğu öğrenme bozukluklarından birisidir. Matematik
bozukluğunda dört yetenek grubunda bozuklukların olduğu belirlenmiştir:
 Dil yetenekleri (matematik terimlerini anlama ve yazılı problemleri matematik
sembollerine çevirme),
 Algısal yetenek (sembolleri tanıma ve anlama ve sayıları kümeleştirme yeteneği),
 Matematik yetenekleri (toplama, çıkarma, çarpma, bölme ve temel işlemlerin sırasını
izleme) ve
 Dikkat yetenekleri (rakamları doğru yazma ve işlem sembollerini doğru gözleme).
Okuma bozukluğu, gelişimsel koordinasyon bozukluğu ve karışık algılayıcı-ifade edici dil
bozukluğu sıklıkla matematik bozukluğu ile birliktedir. DSM-IV’ e benzemeyerek, ICD-10’ da
matematik bozukluğuna ek olarak okuma ve heceleme özürlerinin mevcut olmaması
gerekir.
Matematik bozukluğu tek başına kalındığı (izole) durumlarda veya dil ve okuma
bozuklukları ile birlikte görülebilir. Bu bozuklukta çocuğun zeka kapasitesi ve eğitim düzeyi
beklenen kadar olmalıdır. Matematik yeteneğindeki bozukluk okul performansını veya
günlük etkinlikleri etkilemeli ve herhangi bir nörolojik veya duygusal bozuklukla birlikte
olmamalıdır.
Tanı
Çocuğun okul performans öyküsü dikkatle incelendiğinde aritmetik ile ilgili erken dönemdeki
güçlüklerin mevcut olduğu bulunur. Matematik bozukluğu olan bir çocuk utanç duyabilir ve
yardım almadığından gittikçe geriler. Doğru tanı çocuğa bireysel uygulanan standart
aritmetik testiyle konur. Normal bir zekası olan bir çocuk bu testten beklenen düzeyin
altında puanlar alırsa matematik bozukluğu düşünülmelidir. Matematik bozukluğu tanısı
konmadan önce bir yaygın gelişimsel bozukluk ve mental retardasyon dışlanmalıdır.
Klinik özellikler
Matematik bozukluğu olan birçok çocuk ilk eğitimin ikinci ve üçüncü sınıflarında tanınır.
Böyle çocukların tek basamaklı sayıları toplama ve sayma gibi temel sayı kavramları
bulunduğu yaş normunun altındadır. Fakat çocuk diğer alanlarda normal zeka yetenekleri
gösterir. İlk eğitimin ilk iki veya üçüncü yılında matematik bozukluğu olan çocuk ezber
belleğine güvenerek matematikte biraz ilerleme yapabilir. Fakat daha sonra aritmetik
işlemleri farklılık ve ustalık yetisi düzeyini gerektiren karmaşık duruma geldiğinde bozukluk
belirginleşir.
Bazı araştırıcılar matematik bozukluğunu çeşitli bölümlere ayırırlar: anlamlı şekilde saymayı
öğrenmede bozukluk, asıl (kardinal) ve sıra gösteren (ordinal) sistemleri öğrenmede güçlük,
aritmetik işlemlerini yapmada güçlük ve nesneleri gruplar halinde kümelemeyi imgelemede
güçlük. Bu çocukların görsel ve işitsel sembolleri çağrıştırmalarında, niceliğin korunmasını
anlamada, aritmetik basamakların sırasını hatırlamada ve problem çözmede ilkeleri seçme
güçlükleri olabilir. Bu sorunları olan çocukların iyi işitsel ve görsel yeteneklere sahip
oldukları kabul edilmektedir.
Matematik bozukluğu sıklıkla okuma bozukluğu, yazılı ifade bozukluğu, koordinasyon
bozukluğu ve ifade edici ve alıcı dil bozukluğu ile birliktedir. Heceleme sorunları, bellek ve
dikkatte eksiklikler ve duygusal ve davranış sorunları mevcut olabilir. Küçük okul çocukları
önce diğer öğrenme bozukluklarını gösterir. Bundan dolayı bu çocuklarda matematik
bozukluğunun olup olmadığı kontrol edilmelidir. Normal zekası olan serebral palsili
çocuklarda da matematik bozukluğu olabilir.
Matematik bozukluğu ile diğer iletişim ve öğrenme bozuklukları arasında ilişki henüz açık
değildir. Algılayıcı dil bozukluğu ile ifade edici dil bozukluğu olan çocuklarda matematik
bozukluğu olması yaygın değildir. Ancak böyle bir durum çocukların çözümleme ve
şifreleme işlemleri bozuksa birlikte görülür.
Ayırıcı tanı
Matematik bozukluğu mental retardasyon sendromu gibi tümsel bozukluklardan ayırt
edilmelidir. Mental retardasyondaki aritmetik güçlükleri tüm zeka işlevlerindeki genel
bozuklukla birliktedir. Yetersiz eğitim çocuğun aritmetik performansını etkileyebilir. Böyle
olduğunda aynı sınıftaki çocuklarda benzer düşük aritmetik performansının olduğu da
görülebilir. Davranım bozukluğu ve dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu matematik
bozukluğu ile birlikte olursa bu olgularda her iki tanı da konulmalıdır.
Gidiş
Çocuklardaki matematik bozukluğu genellikle ilk eğitimin üçüncü sınıfında görülür. Bazı
çocuklarda bu bozukluk birinci sınıfta belirgindir. Orta derecede matematik bozukluğu olan
çocukların aritmetik güçlükleri yoğun eğitsel girişimlerle çözülmediği zaman aritmetik
güçlükleri devam eder ve kendilik kavramları düşük olur, depresyon ve engellenme
görülebilir. Bu komplikasyonlar okula gitmek istememe, okuldan kaçma veya davranım
bozukluklarına yol açabilir.
Tedavi
Çeşitli eğitimsel tedavilerin etkinliği tartışılmakla birlikte bu gün matematik bozukluğu için en
etkili tedavi eğitimdir. Ortak kanı eğer tedavi yöntemleri ve materyaller o çocuğa, o
bozukluğa, o bozukluğun şiddetine ve öğretim planlarının uygulanabilirliğine uygunsa
eğitimin yararlı olduğudur. Yakın zamandaki bir araştırma matematik eğitiminin
hesaplamaktan çok problem çözme etkinliğinde yardımcı olduğunu göstermiştir. Bilgisayar
programları da yardımcı olabilir ve eğitim desteğini arttırır. Sosyal yetenek eksiklikleri
çocuğun yardım aramasında direnç oluşturur. Bundan dolayı sosyal alanlarda olumlu
problem çözme yeteneklerinin geliştirilmesi de matematik yeteneği eksikliğine yardımcı olur.
Koordinasyon sorunu da matematik bozukluğu ile birlikte olabilir. Bu gibi durumlarda fiziksel
tedavi ve duyusal bütünleşmeyi sağlayıcı etkinlikler yardımcı olabilir.
YAZILI İFADE BOZUKLUĞU
Bir kişinin yaşından, zeka kapasitesinden ve eğitim düzeyinden beklenenden daha düşük
olan yazma yeteneği yazılı ifade bozukluğudur. Bu bozukluk nörolojik veya duyusal bir
eksikliğe bağlı olmamalı ve kişinin okul performansını ve günlük yaşamda yazmayı
gerektiren durumlarda bozukluklar yapmalıdır. Yazma özründe heceleri fena yazma, yazım
ve işaret hataları yapma ve fena el yazısı görülür.
Eskiden okuma bozukluğu olmadan disgrafinin gelişmediği düşünülürdü. Fakat şimdi yazılı
ifade bozukluğunun tek başına olabileceği bilinmektedir. Yazma özrü için daha önce
kullanılan terimler heceleme bozukluğu ve heceleme disleksiyasıydı. Yazma özrü sıklıkla
diğer öğrenme bozukluklarıyla birliktedir. Fakat yazma, dil ve okumadan daha sonra
kazanıldığından ileride tanı konur.
Tanı
Yazılı ifade bozukluğu tanısı kişinin metin yazarken devamlı fena performans göstermesiyle
konulur. Bunlar arasında el yazısında, heceleme yeteneğinde ve cümlelerde kelimeleri
doğru olarak yerleştirmede bozukluklar vardır. Yazma performansı kişinin zeka
kapasitesinin altındadır. Yazılı dil testleri arasında Yazılı Dil Testi, Yazma Yeteneğinin
Tanısal Değerlendirilmesi ve Erken Yazılı Dil Testi vardır. Yaygın gelişimsel bozukluk veya
mental retardasyon gibi bir bozukluk olmamalıdır. Yazılı ifade bozukluğundan ayırt edilmesi
gereken diğer bozukluklar iletişim bozuklukları, okuma bozukluğu ve görme ve işitme
bozukluklarıdır.
Yazılı ifade bozukluğundan kuşkulanıldığında standart yazılı ifade testinden önce
standardize bir zeka testi ile kişinin zeka kapasitesi saptanmalıdır.
Klinik özellikler
Yazılı ifade bozukluğu olan okul çocuklarının önce kelime hecelemede ve düşüncelerini
yaşa uygun dil bilgisi normlarına göre ifade etmede güçlükleri vardır. Konuştukları ve
yazdıkları cümlelerde çok sayıda dil bilgisi yanlışları ve fena paragraf düzeni bulunur. İkinci
sınıfta ve daha sonra çocuklar kısa bir cümleyi yazarken basit dil bilgisi hataları yaparlar.
Örneğin, devamlı olarak hatırlatılmasına karşın büyük harfle başlamazlar ve cümlenin
sonuna nokta işareti koymazlar. Yazılı ifade bozukluğunun ortak özellikleri heceleme, dil
bilgisi ve işaretleme hataları, fena paragraf düzeni ve fena el yazısıdır.
Çocuklar büyüdüğünde ve daha ileri sınıflara gittiklerinde çocukların sözel ve yazılı
cümleleri daha belirgin olarak ilkelleşir. Kelime seçimleri hatalı ve uygunsuz, paragrafları
düzensiz, hecelemeleri daha zor ve kelime dağarcığı daha dar olur. Yazılı ifade
bozukluğundaki ek özellikler arasında okula gitmek istememe, ev ödevlerini yapmama,
matematik gibi diğer akademik performans alanlarında başarısızlık, okuldan kaçma, dikkat
eksikliği ve davranım bozukluğu vardır.
Yazılı ifade bozukluğu olan birçok çocuk akademik performanslarındaki başarısızlık ve
yetersizlik hislerinden dolayı engellenmiş ve kızgındır. Gittikçe artan yalnızlık (izolasyon),
soğuma ve umutsuzluktan dolayı kronik depresif bozuklukları olabilir.
Eğitimsel yardım almayan yazılı ifade bozukluğu olan erişkinlerde yazma yeteneğini
gerektiren alanlarda sosyal uyumsuzluk, yetersizlik, aşağılık, yalnızlık ve yabancılaşma
hisleri devam eder. Hatta bazıları yazma yetersizliklerinin ortaya çıkacağı korkusuyla
mektup veya kutlama kartı yazmaktan sakınır. Bu bozukluğu olan birçok erişkin çok az
yazma yeteneği isteyen ticaret, güvenlik ve diğer hizmet işlerini seçerler. Yazılı ifade
bozukluğuna ek olarak okuma bozukluğu, alıcı ve ifade edici dil bozukluğunun karışık tipi,
matematik bozukluğu, gelişimsel koordinasyon bozukluğu ve yıkıcı davranış bozukluğu ile
dikkat eksikliği bozukluğu bulunabilir.
Gidiş
Yazma, dil ve okuma bozuklukları çoğunlukla birlikte olduğundan ve bir çocuk okumayı
öğrenmeden önce konuştuğundan ve yazmayı öğrenmeden okuduğundan böyle çocuklara
önce ifade edici dil bozukluğu daha sonra yazılı ifade bozukluğu tanısı konur. İleri
derecedeki olgularda yazılı ifade bozukluğu ikinci sınıfta, daha az ciddi olgularda beşinci
sınıfta veya sonrasında belirgindir. Yazılı ifade bozukluğu olan birçok insan zamanında
eğitim desteği alırsa orta eğitime ve hatta yüksek eğitime devam edebilir. Prognoz
bozukluğun şiddetine, yaşa, eğitim desteğinin ne zaman başladığına, süresine ve
devamlılığına, ikincil duygusal ve davranışsal sorunların olup olmamasına bağlıdır.
Tedavi
Destekleyici yazılı ifade yöntemleri etkili olabilir. Bunun yoğun, devamlı ve bire bir
uygulanmasıyla en iyi tedavi sonuçları elde edilir. Bazı özel okullardaki öğretmenler günde
iki saat kadar yazma dersi uygular. Bu bozukluğun tedavisinde psikoterapideki gibi yeteri
kadar ebeveyn-terapist ilişkisi gerekir. Hastanın motivasyonu tedavinin uzun süredeki
etkinliğini önemli ölçüde etkiler. Birlikte diğer öğrenme bozuklukları ve ikincil duygusal ve
davranışsal sorunlar varsa bunlara da dikkat edilmeli ve uygun psikiyatrik tedavi ile ebeveyn
işbirliği yapılmalıdır.
ÖZGÜL ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ
Özgül öğrenme güçlüğü öğrenmeyle ilgili bir sorun olarak algılanmakla ve tanıtılmakla
birlikte; gördüğümüz, duyduğumuz ya da dokunduğumuz, tanımaya çalıştığımız şeylerin
algılanmasıyla ilgili ya da işlenmesiyle ilgili bir sorun olarak yaşanmaktadır. Ortaya çıkış
nedenleri; beyindeki bazı farklılıklar nedeniyle öğrenme süreçlerinde bir ya da birkaçında
sapmalar olması durumunda ortaya çıkar. Her özgül öğrenme güçlüğü gösteren çocuk
birbirinden farklıdır. Özgül öğrenme güçlüğü zeka sorunu değildir. Tanı konulması için
duyusal organlarda organik bir bozukluğun olmaması gerekiyor.
Özgül öğrenme güçlüğü okuma\yazma\aritmetik güçlüğü olarak da geçebilir. Sıklığı %1%30 arasında değişir, erkeklerde daha sık görülür.
Nedenleri kesin olarak bilinmiyor. Olası nedenler genetik, kalıtsal etmenler, beyindeki
yapısal işlevsel farklardan bahsediliyor. Özgül öğrenme güçlüğü olan çocukların annebabalarında da özgül öğrenme güçlüğü görülüyor. Beynin her iki yanındaki işitsel alan
normal kişilerde solda daha büyüktür, disleksiklerde her ikisi de eşit ya da sağdaki daha
büyüktür. Özgül öğrenme güçlüğü olanlarda ses-harf ilişkisinin bozuk olduğu söyleniyor.
Örneğin; “c” sesini görüyor ama nasıl olduğunu hatırlayamıyor. Beyindeki dil ve görsel algı
alanlarında daha az aktivasyonun olduğu söyleniyor. Öğrenme; öğrenilen materyali akılda
tutmak, birbiriyle ilişkilendirmek ve yeri geldiğinde kullanmaktır. Öğrenme sorunları 0-6 yaş
grubunda da gözlenebilir ama okula başlayınca anlamlandırılabilir. Öğretmenler bu
çocukların yeterli zekada olduklarını, ilgi alanlarının da olduğunu ama öğreniyor
göründükleri şeyleri öğrenemediklerini ifade ederler. Özgül öğrenme güçlüğü olan çocuklar
doğru heceleme yapamıyorlar. Fişleri kopyalarken bile b-d-p harflerini ters yazarlar. Aileler
”evde çalıştırıyoruz, tekrar ettiriyoruz, öğreniyor ama okulda aynı şeyi yapamıyor” diyorlar.
Bateman 1965’te özgül öğrenme güçlüğü olan çocukları öğrenme sürecindeki temel
bozukluklara bağlı olarak ortaya çıkan ve zihinsel potansiyelinden beklenen başarı ile o
andaki okul başarısı arasında anlamlı farklılık bulunan çocuklar olarak tanımlanmış ve
merkezi sinir sisteminin fonksiyon bozukluğu üzerinde durmuştur. Özgül öğrenme güçlüğü
genel bir terimdir. Hammill, 1982-1989 arasında 28 temel kitabı incelemiş ve ortak noktaları
çıkarmıştır.
1. Başarısızlık
2. Sinir sistemi fonksiyon bozuklukları
3. Psikolojik süreçler
4. Yaş (her yaşta görülebilir)
5. Konuşma dili sorunları
6. Akademik sorunlar
7. Kavramsal sorunlar
8. Diğer sorunlar
9. Çok boyutlu özür
Disleksi: Okuma sorunları
Disgrafi: Yazma sorunları
Diskalkuli: Matematik sorunları
Daha sonraları bu sorunları içeren bozukluk Özgül öğrenme güçlüğü bilginin kazanılması ve
işlenmesinde ortaya çıkan bir sorundur.
Download