Beslenme, ve ruhsal yaşamımızı sel izi, sağlığımızı verimliliğimizi ve m'utluluğumuzu doğrudan . etkileyen en önemli unsurdur. ((Sağlıklı Beslenme" isimli çalışma ile, çok yoğun bir çalışma temposu içindeki iş dünyasına gerekli temel bilgi ve pratik yöntemleri ileterek, dengeli, yeterli ve sağlıklı beslenme çabalarına yardımcı olmak amaçlanmıştır. Bu amaçla hazırlanan ((Sağlıklı Beslenme" isimli çalışmayı gerçekleştiren Doç. Dr. Huriye Wetherilt 'e teşekkür eder, çalışmanın tüm üyelerimize ve herkese faydalı olmasını dilerim. Genel Sekreter Dr. Cengiz Ersun Bu sayfaları ve çevirmeye başladığınıza göre Beslenme konusu ile az veya çok ilgileniyorsunuz demektir. Rehberin amacı, sizlere gerekli temel bilgi ve pratik yöntemleri ileterek, ailece dengeli, yeterli ve sağlıklı olarak beslenmenize yardımcı olmak; aynı zamanda besinlerle ilgili bazı güncel konulara açıklık getirmektir. Neden yeterli dengeli beslenme? Beslenme, yaşamımızın her devresinde bedensel ve ruhsal sağlığımızı; toplum içinde başarılı ve verimli olmamızı; zeki, kuvvetli, başarılı, sağlıklı çocuklar yetiştirebilmemizi en çok etkileyen temel çevresel unsurdur. Yeterli ve dengeli beslenen kişi hareketli ve üretkendir. Vücudu basit bir nezleden kansere kadar bir çok hastalığa karşı daha dayanıklıdır. yetersiz beslenen kişilerde, mikrobik hastalıklar ve uzun sürer. Zihinsel ve bedensel kapasiteler düşer. Besinleri gereğinden fazla alarak şişmanlayan insanlar da sağlıklı değildir. Dengesiz beslenen bu kişilerin kronik hastalıklara yakalanma yanında, ruhsal sorunlar yaşama riskleri de yüksektir. Buna çabuk karşın, yerleşir Yetersiz ve dengesiz beslenmenin Dengesiz beslenme sakıncaları - Kalp- . damar hastalıkları Göğüs hastalıkları · Yüksek tansiyon Şeker hastalığı Kanser riskinin artması Gut hastalığı Ruhsal sorunlar Varisler sakıncalan Yetersiz beslenmenin - sakıncaları Zayıflık Kas, kemik kaybı Atalet, yorgunluk Zihinsel işlevlerde aksamalar Vücut işlevl_erinde aksamalar Adet düzensizliği · · Bunalım Mikrobik hastalıklara dirençsizlik BKI= Ağırlık (kg) 2 Boy (m) Yeterli ve dengeli beslenme, insanın büyüyüp gelişmesi, sağlıklı ve verimli olarak yaşamını sürdürebilmesi için gerekli olan enerji ve besin maddelerini uygun miktarlarda alıp vücudunda kullanabilmesidir. Beden kitle (BKI), kg cinsinden ağırlığın, metre cinsinden boyun karesine bölünmesiyle hesaplanır: Beden kitle indeksi 19'un altında olanlar yetersiz, 20-25 arası olanlar normal, 25'in üzerinde olanlar ise dengesiz besleniyor sayılabilir. Bazı kişiler çeşitli nedenlerle gereğinden az besin tüketirler. Yetersiz beslenen bu kişilerde zihinsel ve bedensel büyüme/ gelişme geriliği, kalp yetmezliği, cinsel sorunlar, verimlilikte azalma, hormonal dengesizlikler, kansızlık, bağırsaklarda yaygın· mantar enfeksiyonları, vücutta zararlı maddelerin birikimi yanında anoreksia nervosa, bulumia gibi psikolojk temelli yeme sorunları da görülebilir. Bu nedenlerle, bir manken gibi aşırı zayıf olmaya özenrnek yerine, beden kitleindeksininin 19- 25 arasında olmasını amaçlayan insan daha sağlıklı ve mutlu olur. Şişmanlık (obezite), uzun süre aldığımızdan eksik enerji tüketmemiz sonucunda vücut yağınızın, yağsız kütleye oranının artması durumudur. Şişmanlıkta genetik ve hormonal faktörler de etkilidir. BKI'i 25'in üzerindekiler kilolu, 30'un üzerindekiler şişman kabul edilir. - Bir otomobilin çalışabilmesi için nasıl benzin gerekliyse, vücudumuzun çalışması için de enerji gereklidir. Yeterli enerjimiz olmasa yürüme, koşma, görme, koklama, düşünme, üretme ve hatta uyuma gibi birçok hayati işlemi yapamayız. Enerjiyi tükettiğimiz besinlerdeki karbonhidrat, yağ ve proteinlerden sağlarız. 1gram karbonhidrat veya protein yaklaşık 4 kcal, 1gram yağ ise yaklaşık 9 kcal enerji verir. Besin lerimizdeki karbonhidratlar (şeker ve nişasta), bağırsaklard a glikoz, fruktoz, galaktoz gibi küçük şekerler parçalanıp, emildikten sonra kanımızla karaciğere taşınır. Karaciğerde işlem gördükten sonra glukojen olarak depolanan şeker, gerektiğinde tekrar glukoz olarak kana verilir. Dolaşımla kaslara ve diğer dokulara taşınarak enerji için kullanılır. Karbonhidratlar yetersiz olduğun da vücut enerjiyi yağlardan sağlar. Diyetimizle alınan veya vücudumuzda depolanan yağlar da çok düşerse, bu sefer enerji diyet proteini ve kasların yakılmasından sağlanır ki bu istenmeyen bir durumdur. Bunun yanında şeker ve yağlar sürekli aşırı düzeyde tüketilirse,vücudumuz bu maddelerin hepsini enerji olarak kullanamadığından artanı yağ olarak biriktirir. Dokularımızın ana enerji kaynağı olan glukozun düzeyi, kanda sınırlar içinde kalmalıdır. Eğer çok düşerse, dokularımıza yakıt transferi aksayacaktır. Buna karşın, kanda şekerin aşırı düzeyde bulunması vücut dokularına zehir etkisi yapar. Bu nedenle, kan şekeri düştüğünde veya kullanımı arttığında pankreastan (glukagon) ve böbrek üstü bezlerinden salgılanan bazı hormonların etkisiyle karaciğerden kana glukoz verilir. Yiyeceklerimiıle aldığımız saf şeker ve nişasta miktarı fazla olursa kan şekeri yükselir. Bu defa pankreastan sağlanan diğer belli bir hormonun (insülin) etkisiyle, glukoz kandan dokulara geçer veya karaciğerde glukojen olarak depolanır. Kan glukoz düzeyinin belli aralıkta kalmasının sağlanması çok önemli bir dengedir. Eğer kişi gençlik yıllarında saf şeker ve nişastalı besinleri aşırı tüketirse; pankreası, kan glukozunu düşürebilmek için devamlı insülin salgıladığından yorulur ve ileride gerekli insülini salgılayamaz hale gelir. Bunun sonucunda, insülin salgılansa dahi glukoz hücrelere geçemez ve kandaki düzeyi istenen sınırın üzerinde seyreder. Bu durumunda damarlar, sinirler,böbrekler gözler ve benzeri dokular üzerinde toksit hasariara yol açan Tip 2 diabet hastalığı ortaya çıkar. Şerbetli tatlılar, şekerlemeler, hamur işleri, beyaz ekmek gibi besinler saf şeker ve nişasta içerdiklerinden hazımiarı çok çabuktur ve kan şekerini hızla yükselterek insülin salgısını hemen artırırlar. 'Yüksek glisemik indeksli' bu besinierin aşırı tüketimi, gerek obesiteyi artırdığı gerekse pankreası yorduğu için diabetin başlıca nedenidir. Mercimek, nohut, fasulye, tahıl taneleri, tam tahıl unundan yapılan ekmekler, süt, yağurt gibi besinler de karbonhidrat içerdikleri halde hazımiarı daha yavaş olduklarından kan glukoz düzeyini hemen yükseltmezler. "Düşük glisemik indeksli" bu besinler, vücudumuza gerekli olan enerjinin sağlanması için en uygun olanlardır. f .. ~ vücudumuzun sağlıklı çalışması, büyüyüp onarımı ve korunması için bazı gözle görülmeyen maddeler gereklidir. Bu hayati maddelere, _yiyecek ve içeceklerimiıle aldığımız için "besin öğeleri" denir. Yaşam için önemli 40 kadar besin öğesi vardır. Bunlar proteinler, karbonhidratlar, yağlar, vitaminler ve sudur. Besin öğeleri, değişik besinlerde farklı miktarlarda bulunurlar ve hiç bir besin, hepsrni birden tek başına içermez (Bebekler için anne sütü hariç). Enerjinin gelişmesi, yanında yapımı, Proteinler, azotlu maddeler olan amino asitlerin birleşmesiyle Besinlerle alınan proteinler, mide ve bağırsaklarımızd a amino asitlere parçalandıktan sonra ince bağırsaklardan emilip kanla hücrelerimize taşınırlar. Amino asitler, hücrelerde tekrar birleşerek vücudumuz için gerekli proteinleri oluştururlar. Amino asitlerin bazıları, vücudumuzda diğerlerinden yapılabilir; ancak "elzem amino asit" denen 8 tanesi, vücutta yapılamadığında n mutlaka besinlerimizle alınmalıdır. oluşmuştur. Görevleri: Kas, deri , saç, kan ve organlarınızın temel yap ı maddeleri proteinlerdir. Proteinler; büyüme, hamilelik, yanık, kırı k, ameliyat gibi yeni dokuların yapılmasında, eski dokuları n onarımında ve zararlı mikroplara karşı koruyucu maddelerin üretiminde hayati önem taşırlar. Ayrıca, vücudumuzdaki tüm kimyasal tepkimeler için proteinlerin aracılığı gerekir. Başka bir önemli görevleri de kanda bazı vitamin, mineral ve yağla rı kullanıldıkları yerlere taşımaktır. Yetersizliği: Büyüme-gelişme geriliği, hastalıklara karşı kaybı görülür. dirençsizlik, vitamin ve mineral eksiklikleri, kas Kaynak/an: En çok bulundukları besinleri, et, balık, tavuk, yumurta, kurubaklagiller (mercimek, nohut, kuru fasulye, soya fasulyesi), süt, yoğurt, peynir, fındık, fıstık, çekirdek, ceviz gibi kabuklu yemişler ve buğdaydır. Besin proteinlerinin vücuttaki kullanılabilirlikl eri, [çerdikleri elzem amino asitlerin birbirine olan oranına göre deği şir. Insan için en iyi protein kalitesi anne sütü ve yumurtada bulunur. Hayvansal kaynaklı proteinler, bitkisel kaynaklılara göre daha yararlıdır. Göre~l~ri~ Yaşamak ve hareket etmek için gerekli olan enerjinin büyük bir kısmı yiyecek ve içeceklerimizde şeker ve nişasta olarak bulunan karbonhidratlarla sağlanır. Yiyeceklerin sağladığı posa da bir karbonhidrattır ama enerji vermez. Posa bağırsak hareketlerini düzenler. Yet~rş_f~ljği~ Karbonhidrat alımı günde 60 gramın altına düşerse, enerjinin büyük bir kısmı yağ ve proteinlerin yakılmasıyla elde edilir ki bu durumda vücudumuz için zararlı keton cisimler ortaya çıkar. Bugün Dünya'da 'Atkins Diyeti' olarak bilinen zayıflama rejimi bu esasa dayanır. KID{!1~l!l~Jl~ Karbonhidratların en pekmez, tahıllar, kurubaklagiller, çok bulunduğu besinler şeker, bal, patates, bezelye ve meyvelerdir. Etle hemen hemen hiç yoktur. Q!1~rileri~ Çay şekeri ve beyaz un saf karbonhidrattır, enerjiden başka bir yarar sağlamaz. Tahıl tanelerine, tam tahıl unundan ekmeklere, kurubaklagillere, kök sebzelere ve meyvelere; vitamin, mineral, posa içeriklerinden dolayı 'kompleks karbonhidratlar' diyoruz. Kompleks karbonhidratlar düşük glisemik indeksli olduklarından, diabet ve obezite riskini azaltırlar. Posa içerikleriyle, bağırsaklardan kolesterol emilimini önlerler. Meyve ve sebze posalarının, bağırsak kanserlerini önleyici etkisi vardır. Görevleri: Yağlar, karbonhidrat ve proteinlerin 2 katı enerji verir. Yastık vazifesi görerek vücudu soğuğa ve darbelere karşı korurlar. Yağda eriyen vitaminleri (A, E, D, K) taşırlar ve bağırsaklardan emilerek, vücudumuzun bunlardan yararlanmasını sağlarlar. Midede uzun süre kaldıkları için tok tutarlar. Sıvı yağların enerjileri daha yüksektir. Obezitenin önlenebilmesi için, yağ tüketimi günlük enerji tüketiminin %25 'ini aşmamalıdır. Kaynak/an: Tereyağ, margarin, sıvı yağ gibi besinlerde saf olarak bazı yiyeceklerimizde de kısmi olarak bulunurlar. Yağlı etler, yağlı süt, yoğurt, peynir, soya fasulyesi, mısır, susam ve kabuklu yemişlerin yağ miktarları yüksektir. Kat1 yağlar: Hayvansal yağlar ve kakao, hindistan cevizi yağla rı gibi katı yağlar,'doymuş yağ' olarak nitelendirirler. Hiç doymu ş yağ yemesek de vücudumuz bu yağları karbonhidrat ve proteinlerden yapar. Hayvansal yağlar kan kolesterol düzeyini yükseltirler; ancak tereyağ içerdiği butirik asite bağlı olarak bağırsak kanserlerine karşı koruyucu etkinlik gösterir. Bitkisel yağlar, bazı işlemlerle katı hale (yemeklik margarinde olduğu gibi) getirilebilirler. Ancak bu işlem sürecinde sağlığa zararlı trans yağ asitleri oluşabilmektedir. Tekli doymamiŞ yağlar: Zeytinyağı, fındık yağı, kanola, palm olein gibi sıvı yağlarda tekli doymamış yağ asitleri yüksek oranda bulunduğundan,bu yağlar iyi kolesterolü yükseltip kötü kolesterolü düşürürler. Bu nedenle kalp-damar hastalıkianna karşı koruyucu etkinlik gösterirler. Çoklu doymamiŞ yağlar: Ayçiçek, mısır özü, soya ve balı k yağları ise çoklu doymamış yağ asitlerinden zengindir. Çoklu doymamış yağ asitleri vücudumuzda yapılamazlar ve bu nedenle diyetle alınmaları şarttır. Bu 'elzem yağ asitleri'; beyin gelişimi ve işlevleri, retina ve sperm yapımı, bağışıklık, kolesterol metabolizması, adetlerin düzenlenmesi ve deriden su kaybın ın önlenmesi gibi önemli fonksiyonlar için gereklidir. Bunun yanında; doymamış w-6 ay çiçek, mısır özü,soya yağlarındaki çoklu elzem yağ asidi, kötü kolesterol yanında iyi kolesterolü de düşürür; kötü kolesterolü akside ederek damarlar için daha zararlı hale getirir; kanın pıhtılaşmasını, habis tümör oluşumunu ve yangı olaylarını destekler. Sağlık için en iyi yağlar balık yağlarıdır. içerdikleri w-3 yağ asitmerine (DHA, EPA) bağlı olarak bir çok kronik sağlık sorununa karşı koruyucu etkinlik gösterirler. Bu nedenle uskumru, palamut, hamsi gibi yağlı balıkların sıklıkla tüketilmesi önerilir. Balık yağları preparat halinde de alınabilir. Ancak kanı sulandırıcı etkisi olduğundan, kanamaya yatkın kişilerce dikkatli kullanılmalıd ır. Omega-3 yağ asitlerrnin diğer bir cinsi (a-linolenik asit) yeşil yapraklı sebzelerde ve keten tohumu yağında bulunur, ancak etkinliği balık yağiarına göre onda bir düzeydedir. Balik yağlannın •Balık yağları iyileştirir. Kalp y,a rıafılan kan kolesterolünü, hipertansiyonu ve kalp ritmini sektesi, inme ve embolileri önler. •Kanser hücresinin yaşaması için mutlaka gerekli olan bir maddenin (PGE2) vücutta sentezini baskılar. Böylece habis hücre oluşumu, tümör büyümesi ve Metastatik yayılmaları önler. •Bağışıklık sistemini korur ve kansere karşı verilen savaşı destekler. Kanserli hastanın kemoterapiye yanıtını kuvvetlendirir. Kemoterapi ve radyoterapinin yan etkilerini azaltır. Tip- 2 diabet, kronik böbrek yetmezliği, yangılı bağırsak hastalıkları, ülseratif kolit, kronik akciğer hastalığı, lupus eritematosus, alerjik hiperaktivite, romatizma, multipl skleroz, otism, bronşial atım, sedef ve AIDS gibi hastalıkların kontrol edilmesinde yardımcı olur. •Vücudumuza yararlı bir başka elzem yağasitide konjüge linoleik asittir (CLA). Süt ve ürünleri ile kırmızı ette bulunan CLA, vücut yağlarının enerjiye dönüştürülüp kullanılmasına ve kas yapımına yardımcı olmaktadır. Bilinen bir zararlı etkisi yoktur. Preparat olarak da alınabilmektedir. •LesHin, yumurta sarısı ve soya fasulyesinde bulunan fosforlu bir yağ maddesidir. Zihinsel işl~vlere yardımcıdır. Kan kolesterolünü düşürücü etkisi kuvvetlidir. Orneğin; yumurta, yüksek kolesterollü bir besin olduğu halde yüksek lesitin içeriğinden dolayı kan kolesterolünü olumsuz etkilemez. Görevleri: Vitaminler, yaşam için gerekli binlerce kimyasal işlemin Çoğu vucudumuzda yapılamadığı için mutlaka besinlerimizle almamız gerekir. Vitamin E, C, B6, folik asit, beatkaroten (provitamin A) günlük gereksinimin üzerinde dozlarda alındığında antiaksidan etkinlik gösterirler. Vitaminierin enerji değerleri yoktur; ancak B vitaminlerinden bazıları iştah açarak kilo alımını kolaylaştırırlar. aracılarıdır. Yetersiz/ik/eri: Bir veya daha fazla vitamin yetersizliği bazen göz, kemik, deri, kan ve sinir hastalıkları olarak ortaya doğrudan çıkar. Vitaminler ve mineraller besinlerde değişik miktarlarda bulunur. Bazıları sütte, bazıları et, yumurta ve kurubaklagillerde, bazıları sebze ve meyvelerde, bazıları ise tahıllarda çoktur. Bu saydığımız besin gruplarından yeterince tüketen kişilerin ek olarak alınan vitamin ve minerallere gereksinimi kalmaz. Ancak kentleşme, hızlı yaşam koşulları,fast food tarzı beslenmenin yaygınlaşması, ana besinimız olan ekmeklik unun rafinasyonu sırasında özellikle B grubu vitaminierin yitirilmesi, beslenme bilincinin yetersiz olması gibi nedenlerle normal diyetimjzle yeterince vitamin alamayabilıyoruz. üzeilikle çocuklarda, hamile, emzikli ve doğum kontrol hapı kullanan kadınlarda, yaşlılarda, alkoliklerde, sigara kullananlarda, mide-bağırsak sorunları olanlarda, zayıflamak için diyet yapanlarda bu yetersizlikler sıkça görülebiliyor. Halkımızın süt ürünleri ile taze meyve ve sebzeleri yeterince tüketmemesi de yetersizlik nedenleridir. Hamileliğin ilk günlerinde annenin folik asit düzeyinin yetersiz olması, bebeğin spina bifida gibi nöral tüp sakatlıkları ve zeka özürlü doğma olasılığını yükseltir. Bu açıdan folik asitin, hamile Türk kadınlarının % 60 gibi yüksek bir oranında yetersizlik göstermesi endişe vericidir. Korunumlan: Vitaminierin bir kısmı yağda, bir kısmı da suda erirler. Yağda eriyen vitaminler (A, D, E, K), yağlı besinlerle birlikte alınmazlarsa emilemeyip kullanılmadan atılırlar. Suda eriyen vitaminler (C ve B 9rubu) ise pişirme suyuna geçtiklerinden, bu sular atılırsa kayba ugrarlar. Yüksek sıcaklıkta ve uzun süre pişirilen ve tekrar tekrar ısıtılan yemeklerde vitamin kaybı fazladır. Pişirme yöntemleri arasında en iyi vitamin korunumu basınçlı tencerede veya çelik tencerede az suda pişirmeyle veya kısa sürede buharla pışirmede elde edilmektedir. Bazı vitaminler ısıya (D, E, C, B1, B6, biotin, folik asit) bazıları ısığa (A, D, E, K, B2, 812, folik asit) veya havayla temasa (A, D, t, C, f31, B12, folik asit), bazıları da asit (A, K, B5, folik aşit, B12) veya kalevi (D, K, C, 131, B2, B5) ortamiara hassastır.Orneğin; salatalara sirke eklenip bekletilirse, A Vitamini ve folik asit kaybı söz konusudur. Karbonat eklenerek pişen yemeklerde B1 ve B2 vitamin kaybı yüksek olur. Gereksinim: Dünya Sağlık Kuruluşu ve bazı gelişmiş ülkeler kendi halkları için günluk vitamin ve mineral gereksinmelerini saptamışlardır. Bunun yanında bazı vitaminler, antiaksidan olarak veya bazı rahatsızlıklar için daha yüksek dozlarda da alınabilirler. Toksisite: Besinlerimizle toksik dozlarda vitamin almak mümkün değildir. Bilinçsizce alınan vitamin preparatlarıyla ortaya çıkabilir. Bazı vitaminler preparat halinde (ister doğal, Ister sentetik olsun), belli bir dozun üzerinde alındığında özellikle karaciğer ve sinir sistemi üzerinde toksik etki gbsterebilirler; bazı kişiferde alerjik tepkimelere yol açabilirler. En toksik vitaminler yağda eriyen vitaminlerden A ve D vitaminleri olarak biliniyor çünku bunların fazlası idrarla atılamayıp, vücutta birikebiliyor. Ancak son yıllarda yapılan çalışmalar, suda eriyen bazı vitaminierin de belli bir dozun uzerinde alınmasının sakıncal ı olduğunu göstermiştir. · Bu durumda ek vitamin almak mı yoksa almamak mı doğru? Kanımca en doğrusu beslenme bilıncimizi geliştirerek, yemek yeme alışkanlıklarımızı düzeltmektir. Bu olmuyarsa veya gereksinimin arttığı özel durumlarda bir uzmana danışarak preparat halinde ek vitamin ve mineral alınması gerekebilir. ~§r~Yl~ri~ Ağız, mide ve bağırsaklarda koruyucu katmanları güçlendirerek vücudumuza mikropların girmesini önler; kemik ve dişierin gelişimi, büyüme, göz sağlığı, bağışıklık ve üreme için gereklidir. K~!lakl~n~ Ha~ansal gıdalarda bulunur. Başlıca kaynakları tereyağ, balıkyagı,karaciğer, yumurta sarısı, yağlı süt, peynir ve yoğurttur. Türk Gıda Tüzuğü gereğince piyasada satılan margarinler A vitaminince zenginleştirılmiştir. Vücutta A vitaminine dönüşen Bkaroten, A- karaten ve B- kriptozanten, havuç, domates ve yeşil yapraklı sebzelerde bulunur. Bunlar, antiaksidan olarak da ·bizleri kalp hastalıkları ve kansere karşı korur, yaşlanmayı geciktirirler. Karatenler de yağda çözündüğü içın, salata ve sebzelere biraz yağ koyarsak bağırsaklardan emilimleri artar. ~~ref!ş_f!J.im~ Günde; çocuklarda 1- 3 yaş için 1000, 4- 8 yaş için 1300, 9- 13 yaş için 2000; erkekler içın. 3.000; kadınlar iç.i.n 2400; hamileler için 2600, emzikliler için 4000 I.U. (Uluslararası Unite) Jgf!ş_fş_ff~~ Uzun süre gereksinimin üzerinde A vitamini preparatı kullanılması, karaciğer hasarına ve kemik yıkımına neden olabilir ve hamilelikte bebeğe zarar verebilir. Vücudumuz ancak ihtiyacı kadar karateni A vitaminine dönüştürür. Karatenler hassas kişilerde alerji yapabilir. Görevleri: Kalsiyum ve fosforun kullanılması ve dolayısıyla normal k~mik gelişimi için g~rek!idi~: .Böbrek hastalıkianna karşı korur, bagışıklıgı kuvvetlendırır, ınsulın salgısını dengeler. Bazı tip migrenlerin tedavisinde yararlıdır. Kolon Ranserinden koruyucu etkinligi söz konusudur. Yetersizliğinde, cocuklarda kemik çarpıklıkları, normal gelişememe, göğüs kemiği uzerinde tesbihler şeklinde ortaya çıkan raşitizm; yetışkinlerde osteomalasi görülür. Kış aylarında dahi açık havalarda çocukların güneşlendirilmeleri önemlidir. Eğer iklim koşulları ve töreler buna elvermiyorsa; bebeklere, çocul<lara, genç kızlara, hamile ve emziklilere günde bir kaşık balık yağı verilmelidir. D vitamini sınırlı miktarda yumurta sarısı ve karacigerde bulunur. Margarinler D vitaminince zenginleştirirler. Kavnaklan: Gereksinim: Günde 200- 400 i.ü. Toksisite: Günde 1000 i.Ü'nin üzerinde preparat alınmamalıdır. Toksik dozlar sersemlik, dokularda kireçlenme, kalpte ritim bozukluğuna neden olur. Güneş ısınlarından aşırı doz alma riski yoktur ama uzun süre güneşlenmek deri kanserleri açısından sakıncalıdır. ~Q[!l~l!lri~ Kasları, üretimi, kırmızı kan sinir sistemini korur. Hipofız bezi hormonlarının hücrelerinin korunması bağışıklık için gereklidir. Antiaksian olarak özelikle selenyumla birlikte, dokularda doymamış yağ oksidasyonunun önlenmesinde; hava kirliliği,kalp-damar hastalıkları , kanser ve romatizmadan korunmada yararlıdır. Kayn~l!l!J.n~ Yağlı tohumlar, fındık, ceviz, sızma ruşeymi yeşil yapraklı sebzeler ve karaciğer. ~!1r!11!ş_l!1im~ Vitamin bitkisel yağlar, tahıl aktivitesi için günde 15 mg; antiaksidan olarak günde 100- 400 mg. Igl!ş_fş_jte: Preparat olarak, günde 800 mg'a kadar alındığında toksik etki göstermemiştir. Bu dozun üzerinde alındığında; kanda pıhtı riski hipofız, troid ve böbrek üstü bezlerinin anormal çalışması, bağışıklık mekanizmasında değişiklikler, cinsel fonksiyonlarda hasar gözlenmiştir. Görevleri: Kanı n pıhtılaşması ve kemik sağlığı için gereklidir. Kavnaklart: Yeşil yapraklı sebzeler, karnıbahar, soya yağı, zeytinyağı ve kolza yağı. Bağırsaklarımızdaki bakteriler tarafından yapıldığından eksikliğine sık rastlanmaz. Yetersizliği antibiyotik veya antikoagülan kullananlarda ve yeni doğanlarda görülebilir. Gereksinim: Günde bebekler için 5- 1O; çocuklar için 10- 30; için 45- 65 mg. yetişkinler Toksisite: Doğal K vitamini yüksek dozlarda dahi toksik etki göstermez. Sentetik K vitamini (Menadione K3), bebeklere 5 mg üzerinde verildiğinde sarılık ve anemiye neden olabilmektedir. Bazı proteinlerin, vitamin ve madenierin vücudumuzda kullanılmasında; diş,kemik yapımı, kılcal damarların sağlığı ve yaraların iyileşmesi için gerekli olan kolajen yapımında; kanın pıhtılaşmasında önemli görevleri vardır. Tiroid ve böbrek üstü bezlerinin normal çalışması için gereklidir. Epinefrin ve norepinefrin yapımını uyararak, depresyon ve anksiyetenin önlenmesine yardımcı olur. Vücudumuzun çalışmasını hızlandırır, canlılık kazandırır, bağışıklık sistemimizi güçlendirir. Zararlı mikrop ve zehiriere karşı korur. Fiziksel ve duygusal stres sonucu oluşan aksidanları yok eder. Folik asitten daha çok yararlanmamızı sağlar. Görevleri: Kaynak/art: Portakal, mandalina, greyfurt, limon, maydonoz, taze biber, pazı, ıspanak, roka, tere, domates, lahana, karnıbahar, kavun, çilek ve kiwi. Pişirme sırasında çabuk kaybolduğundan, C vitamini içeren besinleri çiğ yemek daha yararlıdır. Gereksinim: Vitamin aktivitesi için günde 60 mg; antiaksidan olarak 150-400 mg. Toksisite: Yüksek dozlarda mide-bağırsak sorunları, böbrek taşları, karaciğer toksisitesi yapabildiğinden 1000 mg'ın üzerinde alınması sakıncalıdır. Kimyasal olarak birbirinden farklı suda eriyen bir grup vitamin olup, genelde besinlerden enerji üretiminde ve .kan yapımında görev alırlar. Sinir sistemimizi düzenlerler. ldrarla atılırlar. Yetersizliklerinde cilt sorunları görülür. Görevleri: Kalp-damar ve sinir sisteminin sağlığı, enerji üretimi, mide asiti yapımı, sinir iletişimi için önemli maddelerin (asetilkolin ve GABA) sentezi, hafıza ve zihinsel işlevler için gereklidir. Kaynak/an: Tahıllar, tam ve kurubaklagiller tahıl ekmekleri, maya, karaciğer, fındık, fıstık Gereksinim: Günde 1.5 mg. Gereksinim sinir alkolizmde ve diabette artar. hastalıklarında, IQJ!ş_fş_il~~ Ağızdan alınan preparatların toksik etkisine rastlanmamıştır; ancak damardan verilince bazı kişilerde tehlikeli boyutta alerjik tapkimeler görülmüştür. Görevleri: Büyüme, enerji üretimi, kan gereklidir. yapımı ve sağlıklı cilt için Kaynak/an: Karaciğer, süt, yoğurt,yeşil sebzeler, kurubaklagiller, tam tahıl ekmekleri, uskumru, maya, yumurta ve et. Bu vitamin ışığa çok hassas olduğu için şişelerde satılan sütler, ışıkta bekletilirse vitamin kaybı yüksek olur. tahıllar, Gereksinim: Çocuklar için 1 mg, yetişkinler Toksisite: Bilinen bir tosisitesi yoktur. için 1.7 mg Görevleri: Enerji, sağlıklı cilt, sinir sistemi ve sindirim için gereklidir. Yüksek dozlarda kötü kolesterolün (LDL) düşürülmesinde ve bazı kalp hastalıklarının önlenmesinde yardımcıdır. Kaynak/an: Karaciğer ve diğer sakatat, et, balık, tahıllar, tam tahıl ekmekleri, maya, buğday, fındık, fıstık, süt ve kurubaklagiller. Vücutta triptofandan (amino asit) yapıldığından ve ısıya dayanıklı olduğundan yetersizliği nadir görülür. Temel besini mısır olan yörelerde yetersizlik olabilir. Gereksinim: Yetişkinler için günde 13- 20 mg. Doğum kontrol hapları ve tüberküloz için antibiyotik kullananlarda gereksinim artar. Toksisite: Gereksinimin üzerinde dozda niasin preparatı kullanımı, tan~jyon veya kolesterol düşürücü ilaç alanlar için sakıncalıdır. üzeilikle statinlerle beraber alınırsa miyopati yapabilir. Görevleri: Enerji üretimi, vücut dokularının korunması, saç ve deri sağlığı ve böbrek üstü hormonlannın sentezi için gereklidir. Kaynak/an: Karaciğer, yumurta sarısı,et, balık, fındık, süt, mantar ve tam tahıl unları. Hemen her besinde bulunur ve bağırsak bakterileri tarafından üretilir. Yetersizliği sık görülmemekle birlikte aşırı antibiyotik kullanımında ortaya çıkabilir. Yetersizliğinde ayaklarda yanma hissi oluşur. Gereksinim: Günde 4- 7 mg. Toksisite: Bilinen bir toksisitesi yoktur. Görevleri: Protein kimyası, kan yapımı, sağlıklı bir sinir ve bağışıklık sistemi için gereklidir. Menstruasyon öncesi fiziksel ve ruhsal sorunların giderilmesinde · yardımcıdır. . Kronik yetersizliğinde kan homosistein düzeyleri yükselerek kalp-damar ve Alzheimer hastalıkianna neden olabilir. J{g!fflgJ![~J!~ kurubaklagiller, karaciğer, balık, fındık ve ceviz. Et, sakatat, muz, tahıllar, Gereksinim: Günde çocuklar için 1; yetişkinler için 2 mg. Adet öncesi sendrom (PMS) için 20 mg'a kadar çıkılabilir. Sinir hastalıklarında ve diabetik nöropati de daha yüksek dozlar verilebilir. Toksisite: , B6 vitamini günde 50 mg'ın üzerinde dozlarda alındığında dönüşü olmayan sinir harabiyetine, uyuşma, feç ve düşük doğumlara neden olabilen bir vitarnJndir. Bu nedenle, günde 40 mg' ın üzerine çı kılmaması gerekir. üzeilikle hamilelere, mide bulantısı gidermek için yüksek dozlarda verilmesi çok sakıncalıdır. Görevleri: Kırmızı kan hücrelerinin yapımı, hücrenin kendini yenileyip çoğalması ve beyin fonksiyonları için gereklidir. Geninin oluşma anında, annenin folik asit düzeyi düşük olursa bebeğin zeka özürlü olarak doğma riski artmaktadır. Bu nedenle, anne olmak isteyen kadınlar daha hamile kalmadan folik asitten zengin besinlerle beslenmeye dikkat etmelidirler. Kronik yetersizliğinde, kan homosistein düzeyleri yükseldiğinden kalp-damar hastalıkları, inme ve Alzheimer riski de artmaktadır. Kavnaklan: Yeşil yapraklı sebzeler, bürüksel lahanası, bamya, kurubaklagiller, bezelye, fındık, tahıllar, tam tahıl ekmekleri, karaciğer, yumurta sarısı ve mantar. Gereksinim: Günde 400 mikrogram. Hamilelik ve emzirmede gereksinim artar. Toksisite: Bir yıl boyunca günde 10000 ~g fo lik asit alan kişilerde taksisite görülmemiş; ancak 15000 ~g alan kişilerde uykusuzluk, asabiyet sindirim sorunları ve çinko emilim arazları ortaya çıkmıştır. Görevleri: Sağlıklı bir sinir sistemi ve için gereklidir. kırmızı kan hücrelerinin yapımı Kaynak/an: Karaciğer, yumurta, et, tavuk, balık, süt, yağurt ve peynir (yalnız hayvansal besinlerde bulunur). B12 vitamini, mideden salgılanan bir protein olan 'intrinsik faktör'olmadığı takdirde emilemez. Bu da; büyük kırmızı kan hücreli anemiye (parnesyöz anemi), geriye dönüşü olmayan sinir harabiyetine ve kalp-damar hastalıklarının başlıca nedenlerinden biri olan 'homosistein' düzeyinin kanda yükselmesine neden olabilir. Genetik nedenlerle veya mide sorunları olanlarda veya tenya paraziti taşıyanlarda intrinsik faktör yetersizliği görülebildiğinden kişinin hiç olmazsa hayatı boyunca bir kere, kan B12 vitamini düzeyine baktırması yararlıdır. Gereksinim: Günde 2~g. Genelde, lntirinsik faktörü yeterli salgılanan kişide B12 yetersizliği olmaz. Ancak, intrinsik faktör salgısı eksik dolayısı ile kan B12 düzeyi düşükse, kişi preparat halinde günde ağızdan 500-1000 ~g B12 vitamini almalıdır. Doktoru kas içine igne ile verilmesini de önerebilir. Toksisite: Preparat halinde ağızdan yoktur. alımının bilinen bir toksisitesi Görevl~ri: Protein, yağ ve karbonhidrat aktiviteleri için gereklidir. Yetersizliğinde halsizlik, uykusuzluk, depresyon,saç dökülmesi ve kas ağrısı şikayetleri vardır. Kalp- damar hastalıkları riski artar. Deride yer yer gri renkli pullu, kuru bölümler oluşur. Mide-bağırsak sisteminin koruyucu tabakası hasar görür, kan amonyak düzeyleri artar. Kaynak/an: Genelde gıdalarda yaygın olarak bulunduğu ve bağırsak bakterileri tarafından yapıldığı için yetersizliği beklenmez. Ancak parazit ve maya enfeksiyonlarında veya aşırı antibiyotik kullanımı sonrasında biotin yetersizliği sıkça görülmektedir. Bir de çiğ yumurtada bulunan bir protein olan 'avidin', biotini bağlıyarak bağırsaklardan kana emilimini önler. Pişirme sırasında yumurta akındaki bu madde yok olduğundan yumurta akı matlaşana kadar pişirilmelidir. Diyette elzem yağ asitleri eksikliği de biotin yetersizliğine yol açabilmektedir. 1' .. Gereksinim: Günde çocuklar için 65- 120 ; yetişkinler için 100-200 ı..ıg. Toksisite: Bilinen bir toksisitesi yoktur. Günlük su gereksinimimiz 8-10 su bardağ 'ıdır. Bunun bir kısmını içtiğimiz suyla doğrudan, diğer kısmını besinlerimizden sağlarız. Süt ve ayran gibi içecekler, vücudun su ihtiyacını karşılarken, kalsiyum, fosfor ,B2 vitamini ve hayvansal protein gibi önemli besin öğelerininde iyi bir kaynağıdır. Kola, gazoz gibi meşrubatlar yalnızca enerji verir, Başka bir besin değerleri yoktur. Çay aşırıya kaçmamak koşuluyla terahlık veren bir içecektir. Ancak çaydaki alkoloidler, yiyeceklerden demir emilimini azalttığı için kansızlığı olanlar çayı yemeklerle birlikte değil de aralarda · içmeyi yeğlemelidirler. Aşırı çay, kahve uykusuzluk ve sinirlilik yapabilir. Tuz, vücudumuzdan su kaybının önlenmesi, kas ve sinirlerin çalışması için gereklidir. Besinlerde doğal olarak bulunduğundan yemekiere eklenmesi gerekmez. Ancak aşırı sıcaklarda, yoğun beden hareketlerinde terlemeyle; ateşli hastalıklarda terleme ve idrarla, ishallerde dışkıyla tuz kaybedilir. Bu hallerde tuz gereksinimi artabilir ama mutlaka suyla birlikte takviye edilmelidir. Gereğinden fazla kullanımı yüksek tansiyon, kalp- damar, ödem, böbrek bozuklukları, kanser gibi hastalıklarla ilişkilendirildiğinden kontrollu tüketilmeli, bebeklerde tuz tadı geliştirilmemelidir. Dünya toprak ve denizlerinde bulunan elementlerin hemen hepsi vücudumuzda da vardır. Gereksinmemiz bazılarına çok (kalsiyum, magnezyum, fosfor, kükürt, potasyum, sodyum, klor) bazılarına daha az (demir,çinko,bakır, iyot, mangan, m.oliblen, flor, selenyum, silikon, kron, boron, lityum vb) miktardadır. Ihtiyacınız daha düşük olmakla beraber, iz element olarak tabir ettiğimiz ikinci gruptaki maddeler de yaşamımız için vazgeçilmezdir. Mineral ve iz elementlerin hepsi aşırı dozda alındıklarında toksit etki gösterir. Sağlığımızı en çok etkileyenler kalsiyum, potasyum, magnezyum, demir, çinko, iyot ve selenyumdur. ~Q[~~l!1.ri~ Vücudumuzdaki madensel maddelerin yarısı kalsiyumdur. Bunun da % 99'u kemik ve dişierin yapısına girer. Kalan %1'i normal kalp atışı, kanı n pıhtılaşması, kasların ve sinir sisteminin çalışması, bağışıklık ve elzem yağ asitlerinin kullanılması için gereklidir. Kalsiyumun yüksek tansiyonu düşürücü etkisi vardır. Büyüme çağında, hamilelikte, emziklilerde ve yaşlılarda gereksinim artar. Yetersizliğinde kemikler yumuşar, dişler normal gelişmez, büyüme yavaşlar. Kaynak/an: Bitkisel besinlerdeki kalsiyumun emilimi düşüktür. Süt, peynir ve yoğurttaki kalsiyum vücudumuzda en iyi şekilde değerlendirilir. Etten ve tavuktan artan kemikler de yararlı kalsiyum kaynağıdır. Kemikleri biraz limonlu su ile kaynatıp · yemek ve çarbalarda kullanmak yararlıdır. Gereksinim: Günde; 0- 1 yaş bebekler için 400-600,1-1 O yaş çocuklar için 800, 11- 24 yaş gençler için 1200 yetişkin kadın ve erkekler için 800 mg' dır. Gereksinim hamilelikte (1200), emzirmede (1200), menapozda (ostrojen alınırsa1000; ostrojen alınmazsa 1500) ve yaşlılıkta (1500) artar. 1 bardak süt veya 40 gram beyaz peynirde veya 150 gram yağurtta yaklaşık 220 mg kalsiyum vardır. Toksisite: Preparat halinde aşırı kalsiyum tüketimi (2500 mg üzeri), hassas kişilerde böbrek taşlarına, kalp ve böbrek gibi dokularda da kireçlenmeye neden olabilir. Görevi: Normal kalp atışı, sinir sisteminde iletişim, kas hareketleri, hücre içi su dengesi, beyinde oksijen kullanımı ve böbreklerden toksik maddelerin atılması için gereklidir. Kaynak/an: Tüm sebzeler, tahıl taneleri, muz, kuşüzümü, kayısı, turunçgiller, kurubaklagiller, fındık, balık, fıstık, ayçiçek çekirdeği, domates, kahve ve çaydır. Çok farklı gıdalarda bolca bulunduğundan, diuretik ilaçlar alanların ve çok terleyenlerin dışında yetersizliği görülmez. Gereksinim: 1000 mg. Toksisite: Preparat halinde yüksek dozlarda emilimi ve kullanımı etkilenebilir. alınırsa kalsiyum •·· Görevleri: Kemik ve dişierin yapısına girer. Protein sentezi, enerji üretimi, kasların gevşemesi ve sinir iletişimi için gereklidir. Hipertansiyonun kontrolü, insülin salgılanması ve kan glukoz düzeyinin ayarlanmasında yardımcıdır. Suda eriyen vitaminlerde yararlanılmasını sağlar. Kalp hastalıkları içme suları magnezyumca zengin olan bölgelerde daha az görülür. Yetersizliği alkolizim, diabet, hormon hastalıkları ve anoresia nervosa'da görülebilir. Belirtileri; halsizlik, zihin karışıklığı, anormal kas hareketleri, halusinasyonlar, yutkunma zorlukları ve kalpte ritim bozukluklarıdır. Kaynak/an: En iyi elma, tahıl taneleri, kaynakları fındık, fıstık, incir, yeşil yapraklı sebzeler, deniz limon, greyfurt, ürünleri, çay ve çikolatadır. Gereksinim: Günde bebekler için 40-60, çocuklar için 80- 170, için 270-400 dır. yetişkinler Toksisite: Gereksinimin üzerinde dozlarda preparat kullanımında tansiyon düşüklüğü, solunum yetersizliği ve böbrek hasarı görülür. Damardan yüksek dozda verilmesi ölüme neden olabilir. Görevleri: Kanımızın yapısında bulunur. Yeterli miktarda demir alamazsak oksijen hücrelerimize taşınamaz; halsiz ve yorgun hissederiz; canlılık, verimlilik ve hastalıklara karşı direnç azalır. Yetersizliği daha çok üretken çağdaki kadınlarda, hamilelerde ve çocuklarda görülür. TUBITAK'ın çalışmasında Türk çocuklarının % 50'sinde; hamile ve emziklilerin yaklaşık % 25'inde kansızlık olduğu belirlenmiştir. Kanamalarda, mikrobik hastalıklarda ve emilim bozukluklarında demir ihtiyacı artar. Bu durumlarda, gerekirse bir doktora danışarak demir takviyesi alınmalıdır. Kaynak/an: Karaciğer, et, tavuk (but kısmı), esmer etli balıklar (palamut, hamsi, uskumru vb), dalak, yumurta sarısı, pekmez ve tam tahıl ekmeklerinde bulunur. Vücudumuz hayvan etleri ve sakatatta bulunan demirden iyi yararlan ır ama bitkisel besinlerden gelen demirin yararlılığı çok azdır. Tahıllarda bulunan fitatlar, sebzel~rde bulunan okzalatlar demirin bağırsaklardan emilmesini önler. Orneğin; ıspanakta çok demir olmasına karşın, bu demirin çoğu bağırsaklarımızdan kanımıza geçemez, dışkıyla atılır. Ancak ekmek mayalandığı zaman fitatlar yok olduğundan, tam buğday veya çavdar unundan yapılan ekmekler, demirin iyi sayılabilecek kaynaklarıdır. C vitamini içeren besinler, demirin kana geçmesini kolaylaştırırlar ve birlikte tüketilirlerse yumurta ve sebzelerdeki demiri vücudumuza daha yararlı hale getirirler. Buna karşın kahve, çay ve kolalı içecekler demir emilimini olumsuz yönde etkilerler. Ayrıca vücudumuza aldığımız demirden yararlanmak istiyorsak kıl kurdu, tenya gibi bağırsak parazitlerinden de arınmış olmamız çok önemlidir. Gereksinim: Günde çocuk ve erkeklere 10; (çoğunluğu hayvansal kaynaklardan). kadınlara 20 mg Toksisite: Kan analizleri yapılmadan demir preparatı almak çünkü vücuda gereğinden fazla alınırsa çinko emilimini etkiler; kabızlık yapabilir; bağırsakları zedeler karaciğer ve böbrek hasarına yol açabilir. Kandaki aşırı serbest demir, erkeklerde ve menapoz sonrası kadınlarda zararlı aksidan madde üreterek, kalp- damar hastalıkianna yol açar, kolon kanserini destekler; proteince yetersiz beslenen kişilerde mikrobik hastalıkların hızla ilerlemesine ve ölümlere neden olabilir. sakıncalıdır, {;_firf1v/eri~ Kemik, kas, göz, karaciğer ve erkek üreme organlarında bulunan antiaksidan özellikli bir iz elementtir. DNA ve protein yapımı insulinin, A ve B vitaminlerinin kullanımı, bağışıklık, sperm yapımı, bebeğin ana rahminde büyümesi, görme ve yaraların iyileşmesi için gereklidir. Yetersizliğinde büyüme geriliği, konik ishal, saç dökülmesi, seksüel güçsüzlük, deri yaraları görülebilir. K~'l!l~l!l~rl~ En midyedir. Diğer demirde olduğu iyi kaynakları et, karaciğer, balık, istiridye ve bitkisel kaynaklı gıdalarda bulunan çinkonun gibi emilimi düşüktür. Ancak C, B6 vitaminleri, sitrik asit ve kasein bitkisel kaynaklı çinko emilimini iyileştirir. Çay ve kahve çinko emilimini azaltır. {;_f1rf11!~l!1lm~ Günde çocuklar için 1O, 15, emzirenler için 18 mg. kadınlar için 12, erkekler için Jgksi~ilf1~ Preparat olarak günde 20 mg'ın üzerinde alınması, mide ve bağırsak tahrişi, kusma, baş dönmesi ve anemi yapabilir. Bakır emilimini ve kanda iyi kolesterol düzeylerini düşürür. Görevi: iyot yaşam hızımızı denetleyen tiroid hormonunun boyunda şişlikler olarak ortaya yapısına girer.Yetersizliğinde çıkan guatr hastalığı görülür. Kaynak/an: iyot ihtiyacımızı deniz ürünlerinden, havadan, sudan ve yediğimiz bitkiler aracılığıyla topraktan sağlarız. Toprak, su ve havasında iyot miktarı az olan bölgelerde guatr hastalığı yaygın görülür. Hastalık oluştuktan sonra iyot almak hastalığı geçirmez. Ulkemizin deniz etkisinden uzak iç bölgelerinde bir zamanlar yaygın olan yetersizlik iyotlu tuz kullanımıyla kontrol altına alınmıştır. Gereksinim: Günde 2 mg. Toksisite: Günlük gereksinimin 20 tiroid bezi sorunları görülebilir. katı dozlarda alınırsa mide ve Görevi: Normal büyüme, kalp kaslarının çalışması, antikor ve tiroid hormonu yapımı için gereklidir. Romatoid artiritin tedavisinde yararlıdır. Antiaksidan olarak E vitamini ile birlikte, kanser ve kalp-damar hastalıkianna karşı korur. Yetersizliği kalp büyümesine yol açar. Kavnak/an: Fındık, fıstık, tahıllar ve deniz ürünleri. Bitkisel besinierin selenyum düzeyi yetiştirildikleri ülkenin toprağında bulunan selenyum miktarına bağlıdır. Gereksinim: Günde kadınlar için 55, erkekler için 70 ~g . . Toksisite: 900 ~g'ın üzerinde dozlarda alınmamalıdır. Aşırı dozlar alınırsa cilt lezyonları, görme bozuklukları, sersemlik, dengesizlik, nefes darlığı ve ölüm görülebilir. Büyüyüp gelişmek, sağlıklı ve uzun bir ömür sürebilmek için gerekli olan enerji ve besin öğelerini dengeli bir biçimde nasıl sağlarız? Neler yemeliyiz? Aldıklarımızın yeterli olduğundan nasıl emin olabiliriz? Hiçbir yiyecek, tek başına sağlıklı yaşamın sihirli anahtarları olan besin öğelerinin tümünü birden sağlamaz. Sağlıklı beslenmek için çeşitli besinlerden uygun miktarlarda yemek çok önemlidir. Besinler genelde içerdikleri besin öğelerine göre 5 grup altında toplanırlar. Aynı grup içindeki besinler aynı tür besin öğelerini sağlarlar. Beslenmemizin yeterli ve dengeli olabilmesi için aşağıda verilen her gruptan önerilen miktarlarda besin tüketmemiz yeterlidir. 1. SÜT GRUBU Gruptaki besinler Sağladığı besin öğeleri Önerilen miktar 2. ET GRUBU Gruptaki besinler . Besin öğeleri Önerilen miktar Notlar : Süt, yoğurt, peynir, çökelek ve sütlü tatlı lar. : Kalsiyum, protein, B2, B12, Avitamini (yağlı sütle). : Çocuklar için günde en az 3 bardak süt veya eşiti; gençler için 5 bardak süt veya eşiti; yetişkinler için 3 bardak süt veya eşiti. Bir bardak süt, yaklaşık 40 gram : Et, tavuk, balık, karaciğer ve diğer sakatat, yumurta, kurubaklagiller (nohut, kuru fasulye, mercimek, soya), fındık, fıstık, badem ve ceviz. : Demir, çinko, protein, B grubu vitaminleri. : Günde 2-3 porsiyon. 1 porsiyon 100 gram et veya 1 kepçe nohut veya 2 yumurta. : Fındık, fıstık, ceviz, badem et grubuna girerler. Bunlar vitamin, mineral, posa ve tekli doymamış yağ asitlerinden zengin öte yandan düşük glisemik indeksli besinler olup; kalp-damar hastalıkları ve diabette yararlıdırlar. Ancak protein kaliteleri düşük, yağ ve kaleri içerikleri yüksektir. 3. TAHlLLAR Gruptaki besinler Sağladığı besin öğeleri Notlar :Buğday, bulgur, çavdar, pirinç, mısır, ekmek ve makarna. : Enerji, B1, B2, B6, E fal ik asit, demir, çinko, selenyum, posa, protein. · : Bu grubun protein kalitesi düşüktür. Tahıldaki demir ve çinko ancak ekmek gibi mayalanmış ürünlerden alınırsa yararlıdır. Önerilen miktar : Günde 4-5 porsiyon. 1 porsiyon, 1 dilim tam tahıl unundan ekmek (70-80 gram) veya 1 orta boy kepçe pişmiş bulgur ya da makarna. 4. TAZE MEYVE VE SEBZELER Gruptaki besinler : Tüm taze meyve ve. seb~eler Sağladığı besin öğeleri : C, B2 karoten, folık asıt, potasyum, magnezyum, posa. Önerilen miktar : Günde 4-5 porsiyon. Bir porsiyon; 1 kepçe pişmiş sebzeye, 1 tabak salataya, 1 küçük kase taneli meyveye, 1 dilim kavuna, 1 adet elma veya portakala eşittir. Notlar :Sebze ve meyveler; flavonoid, fıtoestrojen, fenalik asit, likopen, lutein, resveratrol besin değeri olmayan ama yüksek biyolojik aktiviteli antiaksidan içerikleriyle de bizleri çeşitli hastalıklara karşı korurlar. 5.YAG VE ŞEKER . Tereyağ, margarin, sıvı yağlar, bal, Gruptaki besinler · pekmez, tahin ve şeker. Sağladığı besin öğeleri :Enerji ve ?oy~a~ış yağlarda bulunan elzem yag asıtlerı. önerilen miktar :Porsiyon ad.~di kişinin enerji harcamasına gore ayarlanır. . Zayıf veya büyüme çağında olanlarla, Notlar ·ağır iş yapanlar için daha çok gereklidir. • Besin gruplarında verilen porsiyonlar yetişkinlere göredir. Çocuk porsiyonları daha az olacaktır. Ancak süt grubundaki besinler, büyüme çağındakiler için çok önemlidir. Çocuk ve gençlerin süt ve ürünlerine olan gereksinmeleri yetişkinlerinkinden fazladır. Bu nedenle gazoz ve kolalı içecekler satın almak yerine çocuklarımızı süt ve ayran gibi içecekleri tüketmeye alıştırmalıyız teşvik etmeliyiz. • Çiğ sütten yapılan taze peynir veya lor tüketilmesi sakıncalıdır. Bu tür ürünleri satın alırsak; ishal, verem, 'brucellosis', tifo ve kolera gibi bir çok mikrobik hastalığa evimizin kapısına açmış oluruz. • Et grubundaki besinler diğer gruptakilerden daha pahalı dır. Eğer bütçemiz sınırlıysa bu gruptaki besinierin daha ekonomik olanlarını seçebiliriz. Kıyma ve bonfilenin besin değeri aynıdır ama kıyma daha ucuzdur. Yumurta, en yüksek kaliteli proteine sahip olan besindir ama fiyatı ete göre daha uygundur. Hamsi, istavrit gibi balıklar mevsimlerinde ucuzdur ama besleyici değerleri pahalı balıklardan farklı değildir. Kurubaklagiller; tahıllarla beraber yendiğinde öğünün protein kalitesi etin kalitesine yaklaşır. • Karaciğer vitamin ve minerallerin en iyi deposud ur. Ancak karaciğer vitamin ve minerallerin yanında toksinierin de biriktiği bir organ olduğundan, haftada 1 porsiyondan fazlası tavsiye edilmez. Kuzunun ömrü danadan daha kısa olduğundan, toksin biriktirimi de daha azdır. Bu nedenle; kuzu ciğeri dana ciğerine yeğlenmelidir. • Ette kontrol damgası bulunmalı; yumurta, peynir ve yağ gibi besinler bilinen yerlerden alınmalıdır. Kalitesiz besinler sağlığımızı bozabilir. • Seri tavuk üretimi yapan bazı firmalar, hayvan yemlerinin enerji düzeyini artırmak için yemiere büyük restoranlardan artan yanmış yağları eklemektedirler; bunun sonucunda tavukların bir kısmında kanserden ölüm gözlenmektedir. Bu nedenle, doğal ortamda doğal besinlerle yetişen tavuk ve hindiler daha güvenlidir. • Nohut, kuru fasulye, mercimek, pirinç, kuru yemiş, baharat gibi yiyeceklerin küflü, kırıklı, böcekli ve fazla taşlı, topraklı olmamasına dikkat edilmelidir. " ,.~· • Salam, sosis, sucu k gibi şarküteri ürünlerinin çoğu na renk katmak ve mikrop üremesini önlemek için 'nitrit' veya 'nitrat' maddeleri eklenir. Nitrit ve nitrat, insan vücudunda değişime uğrayıp, kalp- damar hastalıkları ve kanser riski taşıyan maddelere dönüşebilir, çocuklarda oksijen kullanımını aksatabilir. Bu ürünlerin özellikle çocuklar tarafından · sık tüketilmesi sakıncalıdır. C vitamini salam, sosis gibi ürünlerle beraber tüketilirse nifrit ve nitratın zararlı etkilerini hafifletir. •Yumurta, kurubaklagil ve tahıldaki demir ve çinkonun çoğu bağırsaklardan emilmeden atılır. Bu besinler C vitaminiyl~ birlikte tüketilirse, demir ve çinko daha yararlı hale gelir. Orneğin; yumurta yediğimizde yanında portakal, greyfurt gibi C vitaminince zengin bir besin almak yararlıdır. •En çok tükettiğimiz besin ekmektir. Buğday tanesi besin değeri yüksek bir gıdadır; en besleyici kısmı da kabuğa yakın olan katmanlardadır. Buğday fabrikalarda beyaz un haline getirilirken kabuğa yakın kısımları öğütülerek ayrılır ve böylece vitamin ve minerallerinin çoğunu kaybeder. Piyasada satılan beyaz ekmeğin besleyici değeri çok düşüktür. Kepekli ekmek ise, beyaz una kepek ekleyerek yapılmaktadır ki, bu tür ekmekler de posa dışındaki besin öğelerince fakirdir. Bu açıdan en yararlı ekmekler tahılın tamamı ögütülerek üretilen tam buğday veya çavdar unundan yapılanlardır. •Meyve ve sebze grubu içinde, paramızın karşılığını bize en iyi sebzeler (maydanoz, ıspanak, kara lahana, semiz otu, roka, tere, brokili ... ) verir. Bunlar, kronik hastalıkların önlenmesinde ve tedavisinde etkin olan posa, potasyum, magnezyum, w- 3 yağ asiti, B2, C, E vitaminleri, folik asit, karaten ve bir çok antioksidanın kaynağıdır. Karnıbahar, lahana, Bürüksel lahanası da kalp ve kanser hastalıkları na karşı koruyucu maddeler içerir. yeşil yapraklı •Sebze ve meyveleri seçerken mevsiminde bol olanları tercih etmeliyiz. Mevsiminde satılan meyve ve sebzeleri n besin değerleri turfandakilerden yüksektir, hormon riskleri düşüktür. En besleyici sebzeler, en taze olanlar dalından yeni kopartılanlardır. Sebzelerden yaprakları bol ve rengi koyu yeşil olanları seçilmelidir. Patatesin yeşillenmemiş, fılizlenmemiş ve çatlakları az olanları iyidir. Dondurulmuş meyve ve sebzelerin vitamin korunumları, tazelerinkine yakındır. •Organik tarım ürünleri zirai ilaç ve katkı maddeleri kullanmadan elde edildiklerinden daha sağlıklıdırlar. ~Rafine şeker yalnızca enerji verir. Başka hiç bir değeri yoktur. Ustelik diş çürümelerine de neden olur. Sütlü, yumurtalı tatlılar sadece un, şeker ve yağda yapılanlardan daha yararlıdır.Tatlı besinler içinde en değeriisi pekmezdir; enerji yanında demir, kalsiyum ve B2 vitaminince de zengin bir kaynaktır; kalp-damar ve kanserden korunmada yararlı bir antiaksidan olan resveratrol içerir. •Balın şifalı etkileri eskiden beri bilinmektedir; ancak etkin maddesinin ne olduğu henüz saptanamamıştır. Mikrop taşıma riskinden dolayı 1 yaşından küçük çocukları tavsiye edilmez. Arı sütü kanserden korur, inatçı kan trigliseritlerini düşürür, çocuklarda büyüme- gelişmeyi destekler, iştahı açar. arasında bazı kullanılan sitrik .asit meyve suları, jöle, puding ve şekerlemelerde (E330),1imon, portakal gibi meyvelerde doğal olarak bulunur. Insan hücrelerinde enerji üretimi için varlığı şarttır. Bu güvenli katkı maddesinin, şimdiye kadar bilinen herhangi bir kanser destekleyici etkisi yoktur. •Halk •Bazı katkı maddeleri, besiniere Gıda Tüzüğünde belirlenen sınırlar içinde ekienseler de alerjik tepkimelere yol açabilir. Bunlardan cips, bulyon ve hazır çarbalara katılan monosodyum glutamat (MSG) ile bazı şekerleme, puding, jöle, meşrubata katılan boya maddeleri özellikle hassas çocuklarda etkilidir, hatta hiperaktivite ve benzeri davranış bozukluklarına neden olabilirler. Bu nedenle çocuğunuzda kaynağı bilinmeyen alerjiler, normalin üstünde hareketlilik veya konsantrasyon eksikliği varsa katkı maddeli yiyecekleri diyetinden çıkartmanız yararlı olacaktır. Genelde, çocukları mümkün olduğu kadar katkısız, doğal besinlerle beslemek en doğrusudur. •Genetik değişime uğratılan tohumlardan, böcek zararlılara dayanıklı bozulmaları daha geç olan tat iyileştirilmiş meyve ve sebzeler yetiştirilebilmektedir. ve küf gibi ve aramaları •Pul biber, mısır, incir, fıstık, şam fıstığı, ceviz gibi besinler uygun olmayan hasat, işleme ve depolama koşullarında küflenerek, aflatoksin gibi, karaciğer ve kemik iliği kanserleri riski yüksek zehirler (mikotoksinler) üretebilmektedir. Bu tür besinleri, tqksin ;· . kontrolü yaptığını bildiğimiz firmalardan satın almaya özen gösterirsek, üreticiler de hasaUişleme/depolama aşamalarında daha titiz davranmak zorunda kalacaklardır. satır} alırken tüketici haklarımızı korumalıyız ve kullanmalıyız. Urün etiketlerini incelemeli, tarihi geçmiş veya bozuk çıkan ürünleri firmaya iade etmeltyiz. Sorun çıkartırlarsa ilgili sağlık kuruluşuna ve Tüketiciyi Koruma Derneğine •Besinleri bildirmeliyiz. saklanması çok güçtür, içinde mikroplar çok kolay ürediğinden çabuk bozulur. Pastörize olarak alınan günlük şişe sütü buzdolabında 2 gün saklayabiliriz. Uzun ömürlü süt, karton açılmadan oda sıcaklığında 1 ay tutulabilir, ancak açıldıktan sonra buzdolabında olmak şartıyla 3 gün saklanabilir. Eğer çiğ süt satın alırsak, bekletmeden 5 dakika karıştırarak kaynatmamız •Sütün gerekir. almaması buzdolabında saklanmalıdır. •Peynir, hava için streç filme sarılmış olarak •Et, satın alındıktan sonra buzdolabında 2 gün tutulabilir. Tavuk ve balık etinin buzdolabında 1 günden fazla saklanması doğru olmaz. Donmuş et çözüldükten sonra tekrar dondurulmaz. •Yumurta yıkanmadan saklanmalıdır. •Kurubaklagiller, tahıl, kurutulmuş meyve ve sebzeler ile kuru yemişlerin, ağzı kapalı cam kavanozlarda saklanması en doğrudur. •Sebze ve meyveler, delikli naylon torbalar içinde bir hafta saklanabilir. buzdolabında •Yağlar serin ve karanlık yerde tutulur. Tereyağı, margarin buzdolabında saklanmalıdır. Sıvı yağların tercihen cam şişelerde, ışık görmeyen ve serin bir yerde saklanması uygundur. •içine deterjan gibi yabancı maddeleri koymak için hazırlanmış kaplara yiyeceklerimizi koymamalıyız. •Pişmiş yemekler tekrar bekletilmelidir. ısıtılana kadar buzdolabında ·Süt 5 dakikadan az kaynatılırsa mikropların hepsi ölmeyebilir. Ancak bundan daha uzun süre kaynayan sütün vitaminleri kaybolur. Muhallebi, sütlaç gibi tatlılar yapılırken önce unla süt pişirilir, şeker ateşten indirilmeden biraz önce konur. Şeker daha erken eklenirse sütün protein değeri azalır. .Yoğurdun yeşilimsi suyu vitamin ve mineraller taşıdığından atılmamal ıdır. ·Et ve tavuk iyi pişirilmeden yenirse, bağırsak hastalıkianna ve parazitlerine yakalanabiliriz. Bu besinierin hazırlanmasında kullanılan kap, kacak ve bıçak çiğ tüketilen besinlerle temas etmemelidir. ·Et, tavuk ve balık pişirilirken yakılmamalıdır. Besinlerimizin işlenmesi ve pişirilmesi sırasında oluşan bazı maddeler , vücudumuzda kanser oluşumunu destekler. Bu maddeler; ızgarada, tavada, fırında pişirilirken yanan etlerde; barbekülerde pişirilirke~ dumanlanan etlerde; döner ve hamburgerlerde; tuzlanmış, salarnura edilmiş veya dumanlanmış et ve balıklarda; sirke, turşu ve soya sosu gibi fermenta ürünlerde; kavrulmuş veya yanmış kurubaklagil, tahıl veya yağlı tohumlarda; şeker veya nişastayla pişirilirken karamelize olan sütlü veya ·yumurtalı tatlılarda rahatça oluşur. olan inanışın aksine, yumurtayı çiğ yemek yenen yumurta bağırsak hastalıkianna ve parazitlere neden olabilir; sindirimi zordur; besleyici değeri de pişmiş yumurtanınkinden azdır. Yumurtanın 1O dakikadan uzun süre pişirilmesi de besin değerini azaltır. ·Halk arasında yaygın zararlıdır. Çiğ •Kurubaklagiller (nohut, mercimek, fasulye, barbunya) iyi pişirilmelidir. Bu besinleri, düdüklü tencerede pişirmek en uygun yöntemdir. ·Ekmek, çörek ve kurabiyelerin kullanılırsa besleyici değeri artar. değeri bir miktar azalır. hazırlanmasında Kızartılan ekmeğin maya besin •Sebze ve meyveler önce yıkanıp sonra ayıklanmalıdır, yoksa bazı besin öğeleri yıkama suyuna karışarak kaybolurlar. Doğrandıktan sonra bekletilen sebze ve meyveler vitamin kaybına uğrarlar. •Çiğ yenen sebze ve meyveler mikrop, parazit ve zirai ilaçlardan için iyice yıkanmalıdır. Son yıllarda yapılan araştırmalar, meyvelerin kabuklarının soyularak tüketilmesinin · daha doğru olduğuna işaret etmektedir. arındırmak •Salatalar; limon veya sirke eklendikten sonra bekletilirse, önemli vitaminleri kayba uğrar. bazı •Sarımsak ve soğan; kanser, kalp ve mikrobik hastalıklarda olumlu etkisi olan ajoen ve alin maddelerini içerir. Ajoen ve alin, sarımsak dövüldüğünde ortaya çıkar ama pişirme sırasında tamamen kaybolur. Bu nedenle sarımsak çiğ ama parçalanarak tüketilmelidir. •Pişirme yöntemleri tencerede olur. arasında en iyi vitamin korunumu düdüklü •Çelik tencere de vitamin korunumu için uygundur. •Sebze ve makarna gibi yiyeceklerin besin kaybı çok olur. haşlama ve pişirme suları atılırsa •Pişirme mümkün olan en az suyla mümkünse çarbalara katılmal ıdır. yapılmalı; pişme suları •Taze besinler sulu ortamda (buharda pişirme ve yakılmadan, gereken en kısa sürede ve sıcaklıkta haşlama gibi), pişirilmelidir. •Suda pişen yiyecekler, kaynamaya gerektirmez. başladıktan sonra harlı ateş •Kızartma sürecinde sıvı yağların aşırı yanmaları sonucunda, kanser yapıcı 'peroksitler' oluşur. Yağların yanmamaları için sıcaklığın çok yüksek olmamasına, sürenin kısa tutulmasına ve yağın sık değiştirilmesine dikkat edilmelidir. Yanan yağlar tekrar kullanılmamalıdır. •Fritözde yapılan kızartmalar, sağlıklıdır. Ancak, fritöz •Yiyecekleri yağı hazırlayan kişinin tavada yapılanlara göre daha 10 kızartmadan sonra atılmalıdır. elleri sabunlanmış ve kıyafeti temiz ol malıdır. •Ayrıca kullanılan temizlenmelidir. mutfak yüzeyleri ve aletleri bekletilmeden