1. GİRİŞ Yaşamın sürdürülebilmesi için temel unsurlardan biri gıdadır. Gıda Kimyası; bu temel unsuru içine alan, yiyecek ve içeceklerin özelliklerinden üretim, analiz, saklama, tüketim, sindirim aşamalarına varıncaya kadar bütün şart, durum, değişim ve zararlarını inceleyen bilim dalıdır. Canlılık; metabolizmadaki onarım, düzenleme, sindirim, solunum, boşaltım gibi olayların düzenli bir şekilde sürdürülebilmesi yani sağlıklı bir yaşam ve gelişim için beslenmeye ihtiyaç duyar. Bunun için belirli gıda maddelerini gerekli ölçülerde tüketmelidir. Gıda maddelerinin tüketilmesinin tek nedeni beslenme ihtiyacı değil bunun yanında tat ve psikolojik etki de bulunmaktadır. Gıda maddeleri bitkisel (hububat, meyve, sebze) ve hayvansal (et, süt, yumurta, balık) olmak üzere iki grupta toplanabilir ve türüne göre işlenmemiş veya ön işleme tabi tutulmuş olarak tüketilebilirler. Gıdalar belirli maddelerin bileşiminden meydana gelmiştir. İstenildiği taktirde gıdaların analizi yapılarak yapılarını oluşturan bu madde türleri ve miktarları belirlenebilmektedir. Tablo 1.1 de bazı gıdaların analizleri neticesinde belirlenen bileşimleri verilmiştir. Tablo 1.1 Gıda Bileşen Sığır eti Yumurta Süt Patates Havuç Elma Muz Ekmek Albumin, Globulin, Glikoz, Yağ, Vitamin A-B1-B2 Albumin, Globulin, Glikoz, Yağ, Kalsiyum, Vitamin A-B1-B2 Süt şekeri, Albumin, Globulin, Kazein, Yağ, Kalsiyum, VitaminA-B1-B2C Nişasta, Gliadin, Kalsiyum, Yağ, Vitamin A-B1-B2-C Selüloz, Nişasta, Gliadin, Yağ, Kalsiyum, Vitamin A-B1-B2-C, Elma Asidi Vitamin A,B Selüloz, Nişasta, Gliadin, Glutenin, Yağ, Kalsiyum, Vitamin B 1,-B2 Gıda bileşenlerini belirli besin öğeleri şeklinde sınıflandırmak mümkündür. Bunlar; Su Karbonhidrat Lipid Protein Vitamin Minerallerdir. Yani genel olarak Gıda Kimyası; enzimleri, gıdadaki besin öğelerini ve bunların arasındaki reaksiyonları kapsamaktadır. 1.1. SU Canlılığın sürdürülebilirliği için gerek duyulan en temel madde olan su; insan vücudunun en yüksek oranda ihtiyaç duyduğu besin maddesidir. Her vücut hücresi, dokusu ve organı hayati işlevini sürdürürken mutlaka suya ihtiyaç duyar. Yetişkin bir insan vücudundaki su oranı ortalama % 50-60 arasında kalırken yeni doğmuş bir bebekte bu oran % 80 civarındadır. Aşırı su kaybı canlı metabolizması için ciddi sorunlar teşkil edebileceği gibi ölümle sonuçlanabilmektedir. Bu yüzden yaşamsal faaliyetlerin sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesi için gün içerisinde kaybedilen suyun mutlaka yerine konulması gerekir. İdeal vücut su oranı hücrelerde yenilemeyi sağlar ve yaşlanmayı geciktirir. Kanın akışkanlığını sağlayarak kalp ve damar yükünü azaltır. Suyun çok iyi olan çözücü özelliği sayesinde metabolizmadaki kimyasal reaksiyonlar için ortam oluşturduğu hem de vitaminlerin ve minerallerin taşınmasını sağladığı bilinmektedir. Su vücutta gerçekleşen birçok reaksiyon sonucu ortaya çıkan zararlı atıkların seyreltilmesinde ve vücuttan atılmasında önemli rol oynar. Ayrıca vücut sıcaklığının düzenlenmesinde etkili olduğu bilinmektedir.