istanbul aydın üniversitesi akademik yıl açılış merasimi konuşması

advertisement
AYDIN ÜNİVERSİTESİ AKADEMİK YILI AÇILIŞ MERASİMİ
PROF. DR. VEYSEL EROĞLU’NUN HİTAPLARI
9 Ekim 2009 - İSTANBUL
Sayın Rektörüm,
Değerli Öğretim Üyeleri,
Kıymetli misafirler ve sevgili öğrenciler,
Bugün burada, sizlerle bir arada olmanın beni bilhassa heyecanlandırdığını ve memnun
ettiğini ifade ederek sözlerime başlamak isterim. Zira; ben de bir akademisyenim, İstanbul
Teknik Üniversitesi bünyesinde hizmet verdiğim dönemde çok sayıda öğrenci yetiştirdim. Bu
sebeple ülkemizin saygın yüksek eğitim kurumlarından biri olan İstanbul Aydın
Üniversitesi’nin akademik yıl açılış merasiminde bulunmaktan onur duyuyorum…
Aydın Üniversitesi’nin 2009 – 2010 akademik yılının hayırlara vesile olmasını gönülden
temenni ediyorum. Hocalarımıza ve değerli öğrencilerimize başarılar diliyorum.
Sevgili Öğrenciler,
Ülkemizi bize emanet edilen seviyeden daha ileri, güven verici, aydınlık bir geleceğe taşımak
için daha çok çalışmanız gerekiyor.
Akademik yılı açılış merasimlerinde, umudumuz olan gençleri yarınlara hazırlayacak olmanın
verdiği heyecan ve coşku vardır.
Üniversiteler; ülkelerin uygarlık yarışındaki itici gücü ve vazgeçilmez kurumlarından biri
olmanın yanında, barındırdıkları dinamik insan unsurları ve küresel düşünce yapılarıyla
toplumu çok kısa zamanda etkilemekte, topluma yön vermektedirler.
Üniversitelerimiz, yalnız hizmet veren değil, bilgi ve teknoloji üreten kurumlardır. Bu
özellikleriyle ülkemizin ihtiyaç duyduğu nitelikli insan gücünü yetiştirmekte, üretilen bilgileri
insanlığın istifadesine sunmaktalar.
2023 yılında dünyanın en güçlü 10 ekonomisi arasına girebilmek için kendimize hedef
belirledik. Bu hedefe ulaşabilmek için ARGE ve yenilik çalışmalarının çok önemli olduğunu
düşünüyoruz. Dolayısıyla hükümetimiz döneminde 63 yeni üniversite kurduk ve 81 ilimizin
tamamı üniversiteye kavuşmuş oldu. 81 bin yeni kadro açtık. Üniversitesiz ilimiz kalmadı
bunun mutluluğunu yaşıyoruz.
Bilgi üretimi, eğitim ve öğretimin şekillendirdiği insan gücüyle mümkündür. Günümüzde
bilgi üretimi ve paylaşımı hayati önem kazanmış, ülkelerin her yönden gelişmelerinde
vazgeçilmez temel şartlardan biri haline gelmiştir.
Geleceğimizi emanet edeceğimiz gençlerimizi, üreten, paylaşan, doğru bilgilerle beslenen, hür
bir şekilde düşünen, fikirlerini hoşgörü ortamında tartışan bireyler olarak yetiştirmek
mecburiyetindeyiz.
Ziya Paşanın da ifade ettiği üzere:
Barika-ı Hakikat müsademe-i efkar’dan neş’et eder.
Yani hakikat kıvılcımı fikirlerin çatışmasından ortaya çıkar.
Bu sebeple üniversitelerimize ve siz değerli gençlerimizi yetiştiren hocalarımıza büyük
vazifeler ve mesuliyetler düşmektedir.
Toplumların muasır medeniyetler seviyesine ulaşmasının temel şartı, iyi eğitim almış,
nitelikli, bedenen ve ruhen sağlıklı insan gücüne sahip olmalarıdır.
Aydın Üniversitesi de isimi ile müsemma olarak bu ilim ve irfan yuvasından, geleceğin
Türkiye’sini inşa edecek münevverler yetiştirecektir.
Aydın üniversitesi bir vakıf müessesesidir. Ananemizin son derece mühim bir parçası olan
vakıflar, ülkemizin, milletimizin sosyal varlığına daima müspet katkılarda bulunmayı
hedeflemiştir. Vakıfların varoluş gayeleri arasında elbette eğitim de mevcuttur. 1995
senesinde kurulan AKEV (Anadolu Kültür ve Eğitim Vakfı) nın temel gayesi ise zaten
isminden bellidir. İstanbul Aydın Üniversitesi bir hayli genç bir yüksek eğitim kurumu
olmasına rağmen, bünyesinde bulunan birçok fakülte, enstitü ve yüksek okulda binlerce
öğrenciye eğitim vermiş ve mezun etmiş bulunmaktadır.
Ülkemizin yetiştirilmiş eleman ihtiyacını karşılamak ve istihdam sağlamak için yüksek eğitim
hizmeti veren İstanbul Aydın Üniversitesi, fen ve sosyal bilimler, iktisadî ve idarî bilimler,
güzel sanatlar, iletişim, hukuk, mühendislik, mimarlık, yabancı diller ve diş hekimliği gibi
birçok farklı sahada eleman yetiştirmek sureti ile ülkemizin geleceğine büyük katkılar
sağlamıştır. Bu hususta gayreti olan herkese buradan bir defa daha teşekkür etmek isterim.
Bilirsiniz; ‘’eğitim şart’’ diye günlük konuşma dilimizde sıkça yer alan bir ifade vardır,
hemen her konuda söylenir. Bu aslında gayet doğru bir ifadedir, çünkü ülkelerin, milletlerin
karşılaştığı birçok mes’elenin, sıkıntının özünde eğitim eksikliği vardır. Buradan hareketle;
eğitim meselesi halledildiğinde anında birçok mesele de halledilmiş demektir. Hükümetimiz
en başından beri bu meselenin öneminin farkında olarak çalışmalarını buna göre
yönlendirmiş, eğitim hususunda son derece mühim adımlar atmıştır. Tarihimizin şanlı
sayfalarına baktığımızda da hep aynı şeyi görürüz. Eğitim; Türk milleti için daima diğer
mes’elelerden daha önemli görülmüş, ortak bilgi ve kültürün yükseltilmesi için eğitim
kurumları tesis edilmiş, bilgi ve tecrübenin gelecek nesillere aktarılması için çalışmalar
yapılmıştır.
Zira bilgi paylaşılarak çoğalır, insanın kendisine sakladığı bilginin pek bir faydası olmaz.
Üniversiteler ise bilgiye ulaşmak için lüzûmlu olan araştırma ve geliştirme çalıştırmalarının
yapıldığı, toplam bilgi, tecrübe ve kültürün çoğaltıldığı, başka kurumlarla, kişilerle hâttâ
ülkelerle fikir ve bilgi alışverişini sağlayan eğitim kurumlarıdır. Bir vakıf üniversitesi olarak
kurulan İstanbul Aydın Üniversitesi de bu husustaki vazifesini lâyıkı ile yerine getiren, değerli
bir üniversitedir. Eminim bugüne kadar yapmış olduklarının yanında, gelecekte çok daha
fazlasını ve iyisini yapmayı hedefleyerek ülkemizin yüksek eğitim sistemini başarıyla
desteklemeye devam edecektir…
Sevgili öğrenciler; sizlere sunulan imkânların kıymetini bilerek karşınıza çıkması muhtemel
engelleri aşacağınıza, çok çalışarak hedeflerinize ulaşacağınıza ve kendiniz aydınlanırken
etrafınızı da aydınlatacağınıza dair inancım tamdır. İstanbul Aydın Üniversitesi’nin sloganı
olarak seçilen ‘’aydınlık bir geleceğe…’’
düşünüyorum…
ifadesi gayenizin temeli olmalıdır diye
Milletimiz sizlerden çok şeyler beklemektedir. Ülkemizin geleceğini, tarihini sizler
yazacaksınız. Dolayısıyla bütün dünyadaki üniversitelerden farklı olarak çok daha hazırlıklı
bir şekilde ve çağın gerekliliklerini de yakalayacak bir biçimde gayret etmeniz, şevk ve
heyecan ile çalışmanız icap etmektedir.
Yarınlarımızın teminatı siz değerli gençlerimizden, çevre konusunda da hassasiyet
göstermenizi bekliyoruz.
Değerli misafirler;
Bakanlık olarak çevreyi havası, suyu ve toprağıyla bir bütün olarak ele almaktayız. Gayemiz
gelecek nesillere iyi bir çevre bırakmak, kirlenmelerin önlenmesi, tabiatın korunarak
tahribatının engellenmesi, yeşil alanların korunması ve artırılması kamuoyunun
şuurlandırılmasının sağlanmasıdır.
Ülkemiz, 21 Mart 1994 tarihinde yürürlüğe giren Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği
Çerçeve Sözleşmesi’ne, 24 Mayıs 2005 tarihinde taraf olmuştur.
Türkiye, küresel bir problem olan iklim değişikliği ile mücadele konusunda önemli bir adım
atarak 17 Şubat 2009 tarihinde Kyoto Protokolü’ne taraf olmayı kabul etmiştir. 180 günlük
bekleme süresi 26 Ağustos tarihinde dolmuş ve ülkemiz protokole resmen taraf olmuştur.
Halihazırda Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi altında yürütülen
çalışmalara aktif katılım sağlayan ülkemiz, Kyoto Protokolüne taraf olmasıyla, protokole taraf
ülkelerin oluşturduğu çalışma gruplarına da katılarak özel şartlarımızı ifade etme imkânına
kavuşacaktır.
Bir diğer önemli husus da Avrupa Birliği sürecinde çevre faslının açılmasıdır. Bakanlığımız
çevre müzakerelerinin İsveç’in dönem başkanlığında açılması maksadıyla büyük gayret
içindedir. Ümidimiz çevre faslının İsveç’in AB Dönem Başkanlığında müzakerelere
açılmasıdır.
Kirletip temizlemenin ne kadar maliyetli olduğunu biliyoruz. Bizim gayemiz kirletmeden
koruma kullanma dengesini sağlamaktır.
Bu vesile ile; 2009-2010 akademik eğitim yılının hepimiz adına hayırlı, uğurlu olmasını
temennî ediyor, burada bulunmaktan duyduğum memnuniyeti bir defa daha ifade ederek
başarılarınız daim olsun diyorum. Hepinize teşekkür eder, sizleri saygı ve sevgiyle
selâmlarım.
Download