>TEVHİD-1< BİR AYET: “De ki: Ben de ancak sizin gibi bir insanım. Bana ilâhınızın bir tek İlâh olduğu vahyolunuyor. Artık O'na yönelin, O'ndan mağfiret dileyin. Ortak koşanların vay haline!” (41/6) BİR HADİS: Muâz İbnu Cebel el-Ensârî (radıyallahu anh) hazretleri anlatıyor: Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kimin (hayatta söylediği) en son sözü Lâ ilâhe illallah olursa cennete gider." GENÇ ADAM BUNU DÜŞÜNDÜN MÜ? Âlemde her şey yerli yerindedir. İnsanda da öyle... Hücrede de... İnsanın ağız, burun, göz ve kulağını anatomileri ile düşündüğümüz zaman aksi, hoyratça bir tasavvur ve gayri ilmi addedilir. Pekâla, makro alemden, mikro aleme kadar bu fevkaladelik ve bu baş döndürücü ahenk nasıl olmuştur? Bir kâğıt üzerine gelişi güzel dökülen mürekkepten, tek kelime çıkacağına ihtimal vermediğimiz halde, her kelime ve satırı, her cümle ve paragrafı yerli yerinde bu hadiseler kitabı nasıl dizilmiş ve basılmıştır! Şimdi düşünün, yerin hayata elverişli hale gelmesi için yüzlerce şarttan sadece şu birkaçını dahi, rastlantıya bırakmak mümkün mü dür? 1- Dünyanın Güneşten takriben 149.5 milyon km. uzaklıkta olması. Bu mesafenin yarısı veya iki katının neler getireceğini izaha lüzum var mı?? 2- Atmosferin yoğunluğu ve her biri ayrı ayrı ihtiyacı karşılayacak gazlardan meydana gelmesi. 3- Oksijen nisbetinin %21 dolaylarında olması ki hem azlığı hem çokluğu ayrı birer felaket demektir. 4- Yerin ekseni etrafında 23,27" lik meyil içinde hareketi ki, bu da mevsimlere sebep olmakta ve buzlaşma ve kavrulmaları önlemektedir. 5- Sonra canlılar ot ve ağaçlar arasındaki solunum mübadelesi. 6- Denizlerin tasfiye ve arındırma işine, kendilerine has durumla ortak olmaları gibi, her biri başlı başına nizam ve düzen mesajı sayılan hususların hangisini tesadüfe verebiliriz; hele hepsini birden düşünmek asla mümkün değildir. ///William Paley’in yanına biri gelerek “Allah yoktur” demiş. Ve bunun doğru olmadığını ispat etmesini istemiş. Paley derhal cebinden saatini çıkararak kapağını açmış ve saatin içini göstererek şöyle demiş; Ben size bütün bu çarkların, yayların, zembereklerin kendiliğinden vücuda geldiğini ve birbirlerine uyarak kendiliklerinden buraya yerleştiklerini ve harekete geçtiklerini iddia edecek olursam, benim aklımdan şüphelenmez misiniz? Muhakkak ki şüphelenirsiniz. O halde yıldızlara bakınız. Her birinin kendine mahsus bir yolu ve bir hareketi vardır. Dünya ile gezegenler güneşin etrafında sonsuz bir intizamla hareket halindedir. Ayrıca bütün bu grup, her gün bir milyon bin yıl yol alıyor. Her yıldız kendi grubu ile birlikte ayrı bir güneş sistemi teşkil ediyor ve kendi güneş sistemimiz gibi uzay içinde hareket ediyor. Bununla beraber çarpışma yok, bozukluk yok ve zerre kadar bir karışıklık mevcut değil. Hepsi sükûnet ve bir düzen içinde çalışıyor. Bütün bunların kendiliğinden olduğuna mı, yoksa bir yaradan tarafından vücuda getirildiğine mi inanmak daha kolaydır? Yavru balık anne balığa sormuş: Anneciğim, su diye bir şeyden bahsediyorlar. Bu su nedir acaba, bana gösterir misin? Annesi de ona: Yavrucuğum, sen bana sudan başka bir şey göster ki, ben de sana suyu göstereyim... Demiş. Zaman zaman bazı aydın kimseler Allah’ın varlığını anlayamadıklarını, inanamadıklarını yazıp çiziyorlar. Evet, bu çok sınırlı ve noksan olan dünya gözüyle Allah’ı göremeyiz ama O’nun yarattığı ve varlığına delil kıldığı milyonlarca varlığı görerek, O’nun varlığını kesinlikle anlayabiliriz. Aksi halde bütün yaratılmışlar, büyük bir manasızlık ve gereksizlik girdabına düşerler. Dolayısıyla bizde anne balığın mantığıyla şöyle diyebiliriz; Siz, Allah’ın varlığından yoksun bir şey gösterin ki biz de size onu gösterelim.