1 T. C. ERCİYES ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ PISTACIA TEREBINTHUS (MENENGİÇ) MEYVE EKSTRELERİNİN VE MENENGİÇ KAHVESİNİN TOTAL FENOLİK VE FLAVONOİT MADDE KOMPOZİSYONLARININ VE ANTİOKSİDAN ETKİLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI Hazırlayan Ecz. Gülsüm YILDIZ Danışman Yrd. Doç. Dr. Perihan GÜRBÜZ Farmakognozi Anabilim Dalı Bitirme Ödevi Mayıs 2013 KAYSERİ 2 T. C. ERCİYES ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ PISTACIA TEREBINTHUS (MENENGİÇ) MEYVE EKSTRELERİNİN VE MENENGİÇ KAHVESİNİN TOTAL FENOLİK VE FLAVONOİT MADDE KOMPOZİSYONLARININ VE ANTİOKSİDAN ETKİLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI Hazırlayan Ecz. Gülsüm YILDIZ Danışman Yrd. Doç. Dr. Perihan GÜRBÜZ Farmakognozi Anabilim Dalı Bitirme Ödevi Mayıs 2013 KAYSERİ i BİLİMSEL ETİĞE UYGUNLUK Bu çalışmalardaki tüm bilgilerin, akademik ve etik kurallarla uygun bir şekilde elde edildiğini beyan ederim.Aynı zamanda bu kurallar ve davranışların gerektirdiği gibi, bu çalışmanın özünde olmayan tüm materyal ve sonuçları tam olarak aktardığımı ve referans gösterdiğimi belirtirim. Ecz.Gülsüm YILDIZ ii KABUL VE ONAY “Pistacia Terebinthus (Menengiç) Meyve Ekstrelerinin ve Menengiç Kahvesinin Total Fenolik ve Flavonoit Madde Kompozisyonlarının ve Antioksidan Etkilerinin Karşılaştırılmasıˮ adlı Bitirme Ödevi ‘Erciyes Üniversitesi Lisansüstü Tez Önerisi ve Tez Yazma Yönergesi’ ne uygun olarak hazırlanmış ve Eczacılık Fakültesi Farmakognozi Anabilim Dalında Bitirme Ödevi olarak kabul edilmiştir. Tezi Hazırlayan Danışman Ecz. Gülsüm YILDIZ Yrd. Doç. Perihan GÜRBÜZ Farmakognozi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Müberra KOŞAR ONAY: Bu tezin kabulü Eczacılık Fakültesi Dekanlığı’ nın ………./……/……… tarih ve ……………….. sayılı kararı ile onaylanmıştır. ………./……/……… Prof. Dr. Müberra KOŞAR Dekan iii TEŞEKKÜR Eğitimim süresince yetişmemde emeği geçen, Farmakognozi Anabilim Dalı’ nın imkanlarından faydalanmamı sağlayan, tecrübe ve deneyimlerinden çok şey kazandığım değerli dekanımız Prof. Dr. Müberra KOŞAR’ a; Tez çalışmalarım süresince desteğini ve yardımını esirgemeyen, bilgi ve deneyimlerinden yararlandığım danışman hocam Yrd. Doç. Perihan GÜRBÜZ’ e, Gerek tez yazımımda gerek laboratuvar çalışmalarımda, bana değerli vaktini ayırıp yardımlarını esirgemeyen, Arş.Gör. Gökçe ŞEKER KARATOPRAK’a, Kaynak temininde yardımlarını esirgemeyen Öğr. Gör. Dr. Ayşe BALDEMİR’ e ve Arş. Gör. Selen ERTÜRK’ e, Bu süreçte hep yanımda olan arkadaşım; Ayşegül VURAL’ a Hayatım boyunca bana her konuda destek olup, yardımlarını esirgemeyen aileme Sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Gülsüm YILDIZ Mayıs 2013, Kayseri iv PISTACIA TEREBINTHUS (MENENGİÇ) MEYVE EKSTRELERİNİN VE MENENGİÇ KAHVESİNİN TOTAL FENOLİK VE FLAVONOİT MADDE KOMPOZİSYONLARININ VE ANTİOKSİDAN ETKİLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI Ecz. Gülsüm YILDIZ Erciyes Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi Bitirme Ödevi, Mayıs 2013 Danışmanı: Yrd. Doç. Dr. Perihan GÜRBÜZ ÖZET Karakteristik aromalarından dolayı geleneksel bitki kahvelerinin tüketimi son yıllarda geniş ölçüde artmıştır. Türkiye’ de “menengiç kahvesi” olarak bilinen terebinth kahvesi Türkiye’ de en çok tüketilen bitkisel kahvelerdendir. Terebinth veya turpentine ağacının (Pistacia terebinthus L., Anacardiaceae) genellikle eşit miktarda süt ile pişirilmiş menengiç kahvesi;kurutulmuş ve kavrulmuş meyvelerin yağlı kahverenkli ürünüdür (1). Bu tez kapsamında Anacardiaceae familyasına dahil olan Pistacia terebinthus bitkisinin meyvesinden elde edilen metanol ekstresinin ve menengiç kahvesinin antioksidan aktiviteleri ve total flavonoit ve fenolik madde kompozisyonları incelenmiştir. Pistacia terebinthus bitkisinin meyvesi metanolle ekstre edilerek ve daha sonra kuruluğa kadar uçurularak metanol ekstresi hazırlanmıştır. Ticari olarak temin edilen Menengiç kahvesi ise olduğu gibi kullanılmıştır. Meyve metanol ekstresinin ve kahvenin antioksidan aktivitelerinin belirlenmesi amacıyla 1,1-difenil-2-pikrihidrazil (DPPH●) radikali ve 2,2'-azino-bis (3-etilbenzotiazolin-6-sulfonik asit) (ABTS+) radikali süpürücü etkileri, incelenmiştir. Meyve ve kahvenin spektrofotometrik olarak toplam fenolve flavonoit madde komposizyonları da belirlenmiştir. Deney sonuçlarına göre;Pistacia terebinthus bitkisinin meyve ekstresi toplam flavonoit ve fenol bakımından zengin bulunmuştur. Yapılan antioksidan çalışmalarda meyve ekstresinin kahveye göre daha aktif olduğu görülmüştür. Anahtar kelimeler: Pistacia terebinthus; Menengiç kahvesi; Antioksidan aktivite; Toplam Fenol, Toplam Flavonoit v COMPARE OF TOTAL PHENOLIC AND FLAVONOID CONSTITUENTS AND ANTIOXIDANT EFFECTS EXTRACT OF THE FRUITS OF PISTACIA TEREBINTHUS (MENENGIC) AND MENENGIC COFFEE Pharm. Gülsüm YILDIZ Erciyes University, Faculty of Pharmacy Graduation Project, May 2013 Advisor: Assistant Professor Perihan GÜRBÜZ ABSTRACT Consumption of traditional herbal coffees has been widely increased in last decades due to their distinctive aroma. Terebinth coffee, known as “menengic coffee” in Turkish, is one the most consumed herbal coffees in Turkey. It is an oily brown-coloured powder produced from the dried and roasted fruits of terebinth or turpentine tree (Pistacia terebinthus, Anacardiaceae), which is usually cooked in a equal amount milk to that of the menengic coffee (1). In this study, Pistacia terebinthus fruits were extracted with methanol and then extracts were evaporated by rotary evaporator to dryness to obtain methanol extract. Commercially available Menengic coffee has been used. Methanol extract of Pistacia terebinthus fruits and Menengic coffee were studied for their antioxidant capacity by 1,1-difenil-2-pikrihidrazil (DPPH●) and 2,2'-azino-bis (3etilbenzotiazolin-6-sulfonik asit) (ABTS+) radical scavenging effects and their total fenolic and total flavonoid compositions were studied spectrophotometrically. According to results; methanol extract of Pistacia terebinthus L. fruits was found to contain rich amounts of total phenolic and flavonoid compounds. Antioxidant activity studies showed that the extract prepared from the P. terebinthus L. fruit had higher antioxidant activity than menengic coffee. Keyword: Pistacia terebinthus, Menengic coffee, Antioxidant activity, Total phenolic, Total flavonoid vi İÇİNDEKİLER BİLİMSEL ETİĞE UYGUNLUK .................................................................................. i KABUL VE ONAY ......................................................................................................... ii ÖZET............................................................................................................................... iv ABSTRACT ..................................................................................................................... v İÇİNDEKİLER .............................................................................................................. vi TABLOLAR LİSTESİ .................................................................................................viii RESİM, ŞEKİL VE GRAFİK LİSTESİ ...................................................................... ix 1. GİRİŞ VE AMAÇ ....................................................................................................... 1 2. GENEL BİLGİLER .................................................................................................... 3 2.1. Botanik Bilgiler ...................................................................................................... 3 2.1.1. Anacardiaceae Familyası ................................................................................. 3 2.1.2. Pistacia L. Türü ............................................................................................... 3 2.1.3. Pistacia terebinthus L.’ nin Yayılışı ................................................................ 5 2.2. Pistacia Türlerinin Kullanılışları ve Biyolojik Aktiviteleri ................................... 6 2.3. Pistacia Türleri Üzerinde Yapılmış Fitokimyasal Çalışmalar ............................. 11 2.4. Antioksidanlar ...................................................................................................... 12 2.4.1. Oksijen Türevi Serbest Radikaller ................................................................. 13 2.4.2.Oksijen Türevi Serbest Olmayan Radikaller .................................................. 15 2.4.3. Oksijen Türevi Olmayan Reaktif Azot Türleri .............................................. 16 2.4.4. Oksidatif Stres................................................................................................ 17 2.4.5. Antioksidanlar ve Savunma Mekanizmaları .................................................. 19 3. GEREÇ VE YÖNTEM ............................................................................................. 25 3.1. Fitokimyasal Çalışmalar ....................................................................................... 25 3.1.1. Bitkisel Materyal............................................................................................ 25 3.1.2. Deneysel Çalışmalarda Kullanılan Kimyasal Maddeler ve Aletler ............... 26 3.1.3. Ekstrelerin Hazırlanışı ................................................................................... 26 vii 3.1.4. Kompozisyon Analizleri ................................................................................ 26 3.1.4.1. Toplam Fenol Miktar Tayini ................................................................... 26 3.1.4.2. Toplam Flavonoit Miktar Tayini ............................................................. 27 3.2. Antioksidan Aktivite Çalışmaları ......................................................................... 27 3.2.1. 1,1-difenil-2-pikrilhidrazil (DPPH●) radikalini süpürücü etki tayini ............ 27 3.2.2. 2, 2'- azino-bis (3- ethylbenzhiazoline-6- sulphonic acid) (ABTS+) radikalinin süpürücü etki tayini ............................................................................... 28 4. BULGULAR .............................................................................................................. 29 4.1. Fitokimyasal Çalışmalara Ait Bulgular ................................................................ 29 4.2. Antioksidan Aktivite Çalışmalarına Ait Bulgular ................................................ 30 4.2.1. 1,1-difenil-2-pikrilhidrazil (DPPH●) Radikalini Süpürücü Etki Tayini ........ 30 4.2.2. 2,2'- azino-bis (3- ethylbenzhiazoline-6- sulphonic acid) (ABTS⁺) radikalinin süpürücü etki tayini .................................................................................................. 32 5. TARTIŞMA VE SONUÇ.......................................................................................... 33 6. KAYNAKLAR .......................................................................................................... 36 ÖZ GEÇMİŞ .................................................................................................................. 45 viii TABLOLAR LİSTESİ Tablo 2.1. Pistacia Türlerinin Kimyasal Bileşimi.......................................................... 11 Tablo 2.2. Oksidatif strese neden olan faktörler ............................................................ 17 Tablo 2.3. Antioksidan savunma sistemi elemanları ..................................................... 21 Tablo 4.1. Meyve ve kahvenin toplam fenol ve flavonoit bakımdan miktarı ................ 30 ix RESİM, ŞEKİL VE GRAFİK LİSTESİ Resim 3.1. Pistacia terebintus ssp. ağacı (Haziran, Tokat) ............................................ 25 Resim 3.2. Pistacia terebinthus ssp. meyvesi (Eylül, Tokat). ........................................ 25 Resim 3.3. Pistacia terebinthus ssp. meyvesi (Kasım, Mersin) ..................................... 25 Resim 4.1. (a) Pistacia terebintus meyvesi ekstresi total fenol, (b) Menengiç kahvesi total fenol ..................................................................................................... 29 Resim 4.2. Standart olarak kullanılan kateşin ................................................................ 30 Resim 4.3. (a) Pistacia terebintus meyve ekstresi total flavonoit, (b) Menengiç kahvesi total flavonoit .................................................................................................................. 30 Resim 4.4. Pistacia terbinthus meyvesinin seyreltme sonucu DPPH● ile reaksiyon görünüşü ....................................................................................................... 31 Resim 4.5. Menengiç kahvesinin seyreltme sonucu DPPH● ile reaksiyon görünüşü..... 31 Şekil 2.1. Oksijenin suya indirgenmesi........................................................................... 12 Şekil 5.1. DPPH● radikali ile antioksidan arasındaki reaksiyon ..................................... 34 Grafik 4.1. P. terebinthus meyve ekstresi ve standartların DPPH● radikalini süpürücü aktiviteleri .................................................................................................... 31 Grafik 4.2. P. terebinthus meyvesi ekstresi ve standartların ABTS+radikalini süpürücü aktiviteleri .................................................................................... 32 1 1. GİRİŞ VE AMAÇ Tarih boyunca insanlar kendi yörelerinde bulunan bitkilerden birçok kullanım ve yarar elde etmiştir. Başlangıçta yabani bitkiler doğal ortamlarından toplanmış,bunu en genel kullanımı olanbitkilerintarımı takip etmiştir (2). Türkiye, florasındaki yaklaşık 11.000 bitki türü ile dünyanın en zengin florasına sahip ülkelerdendir (3, 4). Ülkemiz florasının zenginliğinin temelinde, değişik iklim tiplerinin varlığı, coğrafik durumu, jeolojik yapısı, topoğrafik özellikleri, çeşitli toprak gruplarına sahip olması ve üç değişik fitocoğrafik (Avrupa-Sibirya, İran-Turan ve Akdeniz bitki coğrafyası) bölgenin birleştiği yerde bulunması yatmaktadır (3). Oksidatif stres kanser patolojisinde, arterosklerozda, nörodejeneratif hastalıklarda ve yaşlanma sürecinde rol oynar. Yaşam sistemi içinde, diyetsel antioksidanlar ve endojen enzimler hücreleri oksidatif hasara karşı korurlar. Fenolik maddeler LDL’ nin in vitro oksidasyonunu azaltabilme yeteneğine sahiptir, bilimsel çalışmalar antioksidanların hücreleri serbest radikallerden koruduğunu ispatlamıştır (5). Bitkiler, flavonoitler, antosiyaninler, karotenoitler, vitaminler ve endojen metabolitler gibi çok çeşitli fenolik çekirdeğe sahip ve antioksidan özellikleri olan maddeleri içerirler (6). Dünyanın değişik yerlerinde menengiç ağacının farklı organlarından çok yönlü yararlanılmaktadır. Türkiye’ de, arkeolojik bulgular menengicin eski çağlardan beri gıda olarak kullanıldığını göstermiştir .Taze sürgün ve meyvelerden beslenmede yararlanılır. Meyveler iştah açıcı olarak, özel köy ekmeklerinde, kahve ve çay şeklinde tüketilmektedir (7, 8, 9). Özellikle son yıllarda kuru meyveler öğütülerek kahve ve çay şeklinde ticari anlamda yoğun bir biçimde tüketilmektedir (8, 9, 10, 11). Pistacia terebinthus L.’ nin meyvelerin kavrulduktan sonra ezilmesi ile elde edilen sıvı, Gaziantep bölgesinde ‘‘Menengiç kahvesi’’ ismi altında, kahve yerine kullanılmaktadır (12). 2 Menengiç bitkinin tüketim şekli halk arasında genellikle kahve şeklinde olmaktadır. Bu nedenle bitkiden elde edilecek fayda kahveden bekleneceğinden halkın menengiç kahvesi olarak tükettiği kahvenin bitki ile benzer nicelikte olup olmadığı oldukça önem taşımaktadır. Pistacia türlerinin özellikle flavonoit ve diğer fenolik içeriğinden dolayı antioksidan, antimikrobiyal, anti-enflamatuvar ve sitotoksik etki potansiyeli araştırmacıların ilgisini çekmiştir. Bu çalışmamızın amacı Pistacia terebinthus L. meyvesinden elde edilen metanol ekstresinin ve halkın menengiç kahvesi olarak tükettiği kahvenin antioksidan aktivitelerini, total flavonoit ve fenolik madde kompozisyonlarının karşılaştırılmasıdır. 3 2. GENEL BİLGİLER 2.1. Botanik Bilgiler 2.1.1. Anacardiaceae Familyası Çoğunlukla kabukları reçineli olan ağaçlar veya çalılardır. Yapraklar alternat (almaçlı), basit, üç yaprakçıklı veya tüysü (pinnat), kulakçıksız veya kulakçıklar çok belirsizdir. Çiçekler aktinomorfik (ışınsal simetrili), genellikle fonksiyonel olarak tek eşeylidir nadiren hermafrodittir. Sepaller 3-5 veya nadiren yoktur, genellikle tabanda birleşir. Petaller 3-5, serbest, veya yoktur. Stamenler 5 veya 10, bir disk üzerine yerleşmiştir. Ovaryum üst durumlu, genellikle tek lokuslu (olgunlaşmayan 3-lokuslu olabilir). Ovüller 1(-3), genellikle tabanda. Stiluslar 1-3. Meyve 1-tohumlu (eriksi) drupa, genellikle asimetrik ve nadiren kuru. 1. Bazı pediseller (çiçekçik sapı) olgunlaşmadan düşen çiçekler taşır, meyvede uzamış ve ince uzun sık tüylü; yapraklar basit. 1. Cotinus 1. Bütün pediseller verimli çiçekler taşır, meyvede uzamamış ve ince uzun sık tüylü değil, yapraklar tüysü (pinnat) veya üç yaprakçıklı, nadiren basit. 2. Petaller kalıcı; yaprakçıkların kenarı dişlidir 2. Petaller yok; yaprakçıkların kenarı düz 2. Rhus 3. Pistacia 2.1.2. Pistacia L. Türü Dioik (iki evcikli) ağaçlar veya çalılardır. Yapraklar alternat (almaçlı), kışın dökülücü veya herdem yeşil, tüysü (pinnat), nadiren üç yaprakçıklı veya basit. Çiçekler dallanmış panikula veya rasem çiçek durumunda, tek eşeyli, petalsiz veya çıplak, 1-3 küçük brakte 4 ve 2-7 braktecik taşımaktadır. Erkek çiçekler diske bağlanmış 4-5 anterlerli. Dişi çiçekler kısa, stilus 3-parçalı. Meyve 1-tohumlu asimetrik drupe (13). 1. Yaprak ana ekseni dar kanatlı. 2. Yapraklar paripinnat (uçta iki yaprakçıklı), herdem yeşil; yaprakçıklar uçta küçük dikencikli; çiçekler rasemoz çiçek durumunda 1. lentiscus 2. Yapraklar imparipinnat (uçta tek yaprakçıklı), dökülücü; yaprakçıklar uçta dikencikli değil; çiçekler dallanmış panikula çiçek durumunda 3. Yaprakçıkların üst yüzeyi koyu yeşil, alt yüzeyi daha açık renkli; meyvelerin boyu eni kadar veya eninden uzun (5-8×5-6 mm) 2. atlantica 3. Yaprakçıkların her iki yüzeyi açık yeşil; meyve basık, uzunluğundan daha geniş (67×8-9 mm) 3. eurycarpa 1. Yaprak ana ekseni kanatlı değil 4. Meyve her zaman basık-küremsi; yaprakçıklar obtus (kör), uçta dikencikli değil 3. eurycarpa 4. Meyve en az uzunluğu kadar geniş; yaprakçıklar uçta dikencikli veya akuminat (sipsivri) 5. Meyve yumurtamsı-oblong (uzamış), 16-22×9-22 mm; yaprakçıklar geniş yumurtamsı-eliptik, ucu yuvarlak ve dikencikli, belirgin ağsı-damarlı (kültür formları) 5. vera 5. Meyve ters yumurtamsı, 6-7×5-6 mm; yaprakçıklar yumurtamsı-oblong (uzamış) veya oblong (uzamış), ucu sivri veya sipsivri, damarlanma belirgin ağsı değil. 6. Rakis (eksen) ve yaprakçıkların kenarının tabanı kısa yumuşak tüylü; yaprakçıkların ucu sipsivri nadiren küçük dikencikli, belirgin tüysü damarlı; en uçtaki yaprakçık yan yaprakçıklardan daha geniş 4. khinjuk 5 6. Rakis (eksen) ve yaprakçıkların kenarının tabanı tüysüz; yaprakçıklar obtus (kör), sivri veya sipsivri, daima belirgin dikencikli, belirgin olmayan tüysü damarlı; en uçtaki yaprakçık yan yaprakçıklardan daha geniş değil, genellikle çok indirgenmiş, hatta kılçık şekline indirgenmiş 6. terebinthus P. terebinthus L. Genellikle galli (mazılı), 2-3 m boylanmış çalılar veya 6 m’ ye kadar küçük ağaçlardır. Yapraklar dökülücü, uçta tek yaprakçıklı veya iki yaprakçıklı; yaprakçıklar (1-)2-4(-6)parçalı, yumurtamsı-oblong (uzamış) veya oblong (uzamış)-mızraksı, 3-7(-8)×1.8-3(-4) cm, obtus (kör), sivri veya sipsivri, daima küçük dikencikli, tüysüz, üst yüzeyi koyu yeşil, alt yüzeyi daha açık, en uçtaki yaprakçık (eğer mevcutsa) yandakilerden daha geniş değil, genellikle indirgenmiş, hatta kılçık şeklinde; rakis (eksen) kanatsız, tüysüz. Meyve panikulat, küremsi veya geniş ters yumurtamsı, 5-6 × 4-6 mm. Türkiye’de ara formları yaygın olmasına karşın iki alt türün yayılış gösterdiği kabul edilmektedir. 1. Yapraklar daima uçta tek yaprakçıklı, orta yaprakların uç yaprakçıkları genellikle yanlardakiler kadar büyük; yan yaprakçıklar yumurtamsı-oblong (uzamış), obtus (kör) subsp. terebinthus 1. Yapraklar uçta iki yaprakçıklı veya tek yaprakçıklı, orta yaprakların uç yaprakçıkları her zaman yanlardakilerden daha küçüktür veya kılçık şekline indirgenmiştir; yan yaprakçıklar oblong (uzamış) -mızraksı, ucu sipsivri subsp. palaestina (13) 2.1.3. Pistacia terebinthus L.’ nin Yayılışı Pistacia terebinthus L., Akdeniz ve Batı Asyanın tipik bir bitkisidir. Anacardiaceae familyasına ait olan ağaç, Türkiye’ nin batı ve güney bölgelerinde yaygın olarak yetişir ve menengiç adıyla bilinir. Mart ve nisan aylarında açan, bir önceki yıla ait sürgünlerde gelişen çiçekler kırmızımsı-erguvan; küremsi küçük meyveler ise olgunlaştığında mavimsi yeşil renktedir (13, 8, 14). Türkiye’ de menengiç ağacı, kıyı kesimlerdeki kayalık ve tepelik yerlerde veya Toros dağlarındaki çam ormanlarında, yaklaşık 1600 m yükseklikte yetişir (8, 14). subsp. terebinthus 6 Güney Avrupa, Batı Afrika, Hindistan’da bulunmaktadır. Çanakkale: Gelibolu, Suvla ve Anzak, Tekirdağ: Ganos Da., İstanbul. Kilyos, İstanbul: Büyükada, Bursa: Çekirge yakını, Zonguldak: Kozlu, Balıkesir: Kopez Dağı., Kuzey-batı Afrika, Sirenaika Kuzey-batı Anadolu’dan Güney Afrika’ nın doğusuna doğru, Akdeniz havzası bitkisi, subsp. palaestina’dan daha batıdadır. Hatta Doğu Ege Adalarında daha fazla kaydedilmiştir ve Güney Anadolu, muhtemelen düzensizlikle takip eden alt türler arasındadır. subsp. palaestina Lektotip: Galilaea içinde Palestine (Filistin) Çanakkale: Erenköy, Kocaeli: Gebze’den İzmit’e doğru, Zonguldak: Karabük, Kastamonu: Taşköprü’ den Gökçeağaç’ a doğru, Amasya: Amasya, Tokat: Tokat’ tan Niksar’ a doğru, Trabzon: Trabzon, Zigana Geçidi, Manisa: Demirci’ den Salihli’ ye, Kayseri: Kükürt Da. Kayseri, Sümer, Malatya: Eremenek’ten Gölbaşı’na doğru, İzmir: Samsun Da. Sarikayadere, Muğla: Marmaris’ ten Datça’ya doğru, Antalya:d.Gediz,Kozlu De. İçindeki Kuşdere, İçel: Alahan, Seyhan: Feke, Konya. Kara Da., Hatay: d. Dörtyol, Rabat. Is: Samos, Rodos Kıbrıs, Latakia, Lebanon (Lübnan), Palestine (Filistin), Doğu Akdeniz havzası bitkisi. İki alt tür arasında geçiş formu gösteren örnekler (hibrit formlar) daha sonraki araştırıcılar tarafından toplanmıştır. Bilecik: Bilecik’ten Pazaryeri’ne doğru, Sakarya: Adapazarı’nın batısı, Kastamonu: Küre üzerinde, Kütahya: Gediz, Muğla: d. Fethiye, Baba Da. (13). 2.2. Pistacia Türlerinin Kullanılışları ve Biyolojik Aktiviteleri Bitkinin Halk Arasındaki Kullanılışı Yüksek oranda kırsal alanlarda yaşayan insanlar ve hatta ekonomik sebepler nedeniyle Türk insanları yabani bitkilere oldukça ilgilidir. Yerel bitkiler beslenme, boyama ve medikal amaçlar için kullanılır (15). Türkiye’ de elde edilen arkeolojik bulgular, menengiçin eski çağlardan beri gıda olarak kullanıldığını göstermektedir. Özellikle Türkiye’ nin güney kesminlerinde meyvelerinden sade halde çerez olarak faydalanılmaktadır. Ayrıca kırsal kesimlerde 7 kuru incir, ceviz gibi diğer gıdalarla karıştırılan meyveler; öğütülmesinin ardından kavrulmakta ve özel açılmış yufka ekmeklerinin yapımında kullanılmaktadır. Bazı yörelerde birtakım çeşni ve baharatlarla harmanlanarak ‘‘zahter’’ adı verilen karışımdan faydalanılmakadır. Ayrıca, bitkiden elde edilen sabit yağların yemeklik özelliği bulunmaktadır (16, 17). Farklı oranlarda menengiç yağı içeren ve yöresel adıyla ‘‘menegiç sabunu’’ veya ‘‘bıttım sabunu’’ diye tabir edilen ürünler, türün ticari anlamda en önemli değerlendirilmiş şekillerindendir (18). P. terebinthus L. (çirtlemek) tohumu karın ağrısında kullanılır (19). P. terebinthus L.subsp.terebinthus (kokorağaç, menengiç ağacı) yapraklar dekoksiyon şeklinde karın ağrısında 6 gün için yemeklerden önce bir günde üç defa bir çay bardağı içilir (20). Pistacia terebinthus yaprakları Türk halk tıbbında üriner antiseptik, peptik ülserin tedavisinde ve güneş çarpmasına karşı kullanılmaktadır (21). Ayrıca drupa tipindeki meyveler diüretik ve ekspektoran olarak kullanılır (22). Pistacia terebinthus yaprakları mikoziste haricen topikal olarak kullanılır (23, 24). Menengiç Sakizi (TerebinthinaChia, T. Cypria): P. terebinthus L. (Menengiç) ağacının dallarından sızan bir sakızdır. Kendi kendine meydana geldiği gibi, dallara yapılan yaralamalar sonunda da elde edilir (25, 26). Bal kıvamında, esmer sarı veya yeşilimsi gri renkli, özel ve hoş kokulu bir maddedir. Halen memleketimizde elde edilmediği için bunun yerine sakız kullanılmaktadır (12). Dahilen idrar ve solunum yolları antiseptiği ve olarak kullanılır. Günde 3-4 defa 0,2-0,5 g, hap halinde verilir (12). Menengiç Mazisi (Caruba di Guiden): P. terebinthus L. (Menengiç) bitkisinin yapraklarında, bir yaprak biti (Pemphigus corniculatus Pass.)’ nin meydana getirdiği bir mazıdır. Bu mazı 30-40 cm boyunda, siyahımtırak renkli ve boynuz görünüşündedir. Kabız, kronik bronşit ve astımda öksürük nöbetlerini kesici etkilere sahiptir. Kabız olarak dahilen günde 2-3 defa 0, 5 g alınır.astmaya karşı sigara halinde içilir. Yaprak ve genç sürgünleri, şap ile birlikte, kumaşları sarı renge boyamak için kullanılır (12). menengiç meyvesi (FructusPistacia terebinthinae): P. terebinthus L. (Yabani fıstık ağ) türünün kurutulmuş olgun meyvalarıdır. Meyveler idrar söktürücü ve kuvvet verici 8 etkilere sahiptir. Meyve toz edilir ve bal ile karıştırılarak günde 10-20 gr alınır. Olgun meyvelerin sıkılması ile elde edilen yağ bölgelerde yemeklik yağ olarak kullanılmaktadır. Meyvelerin kavrulduktan sonra ezilmesi ile elde edilen sıvı, Gaziantep bölgesinde ‘‘Menengiç kahvesi’’ ismi altında, kahve yerine kullanılmaktadır (12). P. terebinthus L.’ nin meyveli yaprakları meyve turşusu, P. lentiscus L. salgısı reçel olarak kullanılır (27). P. lentiscus L.’ in (sakız ağacı /sakızlık /sakızdırık /kündük /künük /dat çalısı) dal sakızı açık yaralara sürülür; ufak meyveleri pişirilip içilince adet sancılarına iyi gelir, dalı ısıtılıp karına konursa ağrıyı keser; yaprakları suda kaynatılır, bu suda banyo yapılırsa romatizma ve diğer ağrıları keser (28). Pistacia lentiscus bitkisinin (yabani sakız) toprak üstü kısımları İspanya’ da hipertansiyon tedavisinde kullanılmaktadır (29). Pistacia lentiscus var chia’ dan elde edilen sakız (gum mastic) mide ağrısı ve diyareye karşı antienflamatuvar etkisi nedeniyle kullanılmaktadır (30). P. lentiscus var cha’ nın yaprakları ızgara balığa lezzet ve koku verici olarak kullanılır (31). Antep Fıstığı (SemenPistaciae verae): P. vera L. türünün olgun tohumlarıdır. Tohumda yeşil renkli ve yenebilen kotiledonlar bulunur. Gaziantep, Kahramanmaraş, Mardin ve Urfa bölgelerinde yetiştirilmektedir (12). Protein ve sabit yağ (% 45-59) taşımaktadır (32, 33). Eskiden şamfıstığı şurubu halinde balgam söktürücü olarak kullanılırdı. Bu şurup kabuğu soyulmuş tohumların havanda ezilmesi ve bu karışıma şeker şurubu ilavesi ile elde edilir.Bugün bilhassa çerez olarak yenilir ve kuvvet verici karışımların içeriğine girer (12). Fıstık Sakızı: P. vera L. türünün dal ve gövdesinde meydana gelen bir sakızdır. Özel kokulu, açık sarı renkli ve taze iken bal kıvamındadır. Zamanla sertleşir. Gaziantep ve Urfa bölgelerinde elde edilir. Urfa bölgesinde dahilen (ağızdan emilerek) mide ağrılarına, haricen ise basura karşı merhem halinde kullanılır (12). P. khinjuk (Buttum ağ), Siirt bölgesinde, bu türün meyve kabuğu ve küçük meyvelerinin, öğütüldükten sonra sıkılması ile sabit yağ elde edilir. Buttum yağı, yeşilimsi-esmer renkli, hafif balsam kokulu ve zeytinyağı kıvamında bir yağdır. Bu yağ 9 derilerin parlatılmasında ve sabun yapımında kullanılır .Bu yağ ile elde edilen sabun ‘‘Bıttım sabunu’’ (Bıdım yağı, Bıtım yağı, Bıdım sabunu, Gizven (Mardin )) ismiyle tanınmaktadır. Saç bakımında, yağlanma ve kepeklenmeye karşı kullanılır. Meyveleri Antep fıstığı gibi yenilmektedir (12). Bitkinin Biyolojik Aktivitesi Antioksidan Aktivite P. terebinthus’ un kuru meyve ekstrelerinin tavşanlar üzerine toksik etki yapmaksızın bazı hipolipidemik etkileri olduğu gösterilmiştir (34). P. terebinthus’ un meyvelerinin lipit profilini düzelttiği ve aterosklerozda azalmalara sebep olduğu görülmüştür (35). P. lentiscus ekstresinin antiaterojenik etkisi GSH (intrasellüler antioksidan glutatyon) seviyelerini düzelttiği ve CD36 (B sınıfı bir radikal süpürücü reseptör) downregüle ettiği göstermiştir (36). P. lentiscus’ un reçinesi antioksidan ve antimikrobiyal aktivite sergilemiştir (37, 38, 39). α-Tokoferol (vitamin E) Pistacia yapraklarında doğal olarak görülmüştür .Bu vitaminin farmakolojik önemi iyi bilinen bir doğal antioksidan olarak geniş çapta kullanılmasıdır. Ayrıca α-tokoferol kozmetolojide kullanılmaktadır (40). Pistafolia A, P. weinmannifolia’ nın yaprak ekstresinden izole edilen bir yeni gallotanenin, E vitaminin suda çözülebilen analoğu olan Trolox’ tan daha fazla antioksidan potansiyeli olduğu görülmüştür (41). Hatta P.weinmannifolia’ dan izole edilen diğer yeni iki gallotanenlerin serbest radikal süpürme yeteneklerinden dolayı biyomakromolekülleri (lipitler, proteinler ve DNA) oksidatif zarara karşı yüksek koruma etkileri görülmüştür (42). Pistachio kabukları son zamanlarda ilk 50 gıda ürünleri arasında en yüksek antioksidan potansiyel içinde yer almıştır (43). Mastik sakızı orta batı ve Akdeniz ülkelerinde besin desteği ve bitkisel ilaç olarak geniş çapta kullanılmaktadır. Son zamanlarda tıbbi denemeler mastik sakızının gastrointestinal sistem için sitoprotektif ve antasit etkilere ve insan kolon kanserine karşı anti-tümör aktiviteye sahibi olduğu gösterilmiştir (44, 45, 46, 47, 48). 10 Antimikrobiyal Aktivite Üç Pistacia türünün yani P. vera, P. terebinthus ve P. lentiscus’ un zirai patojen mantara karşı antifungal aktivitesi saptanmıştır (49). Bazı araştırmacılar P. lentiscus var. chia’ nın mastik sakızının Candida albicans’ a karşı antifungal aktiviteye sahip olduğunu kaydetmiştir. P. vera çekirdek ve tohumlarının lipofilik ekstrelerinin bakteri, mantar ve virüslere karşı önemli antiviral ve antifungal aktivite gösterdiği saptanmıştır. Pistacia cinslerinin reçinesi içinde bulunan epilupeol ve epilupeol asetatın antiviral aktiviteye sahip olduğu gözlemlenmiştir (50). Mastik dumanının Shigella dysenteriae, Escherichia coli, Bacillus subtilis ve Pseudomonas aeruginosa üzerinde antimikrobiyal aktiviteye sahip olduğu gösterilmiştir (51). Sıvılaşmış mastik dumanının gıda işlemede koruyucu ajan olarak kullanımı kayıtlıdır (52). Bazı in-vitro çalışmalarda P .terebinthus’ un etanol ekstresi ve P. lentiscus var. chia’ nın mastik sakızının uçucu yağının Gram-negatiflerden daha çok Gram-pozitif bakterilere karşı antibakteriyel aktiviteye sahip olduğu gösterilmiştir (39). Antiprotozoal Etki Türkiye’ deki P. vera uçucu yağının bileşiminde bulunan bazı maddelerin antiprotozoal aktivite gösterdiği bulunmuştur (53, 54) ve bazı kardanollerin çam ağacı nematodu Bursaphelenchus xylophilus’ a karşı antinematodal özellikleri dikkate alınmıştır (55). Sitotoksik Etki Pistacia terebinthus, Pistacia lentiscus ve Pistacia lentiscus var. chia yapraklarının nhekzan, metanol ve etanol ekstrelerinin sitotoksik olduğu saptanmıştır (56). Anacardiaceae fenolleri hakkında bir çalışmada, hem BT-20 göğüs ve HeLa epiteloid serviks karsinoma hücrelerine karşı anakardik asitin sitotoksik aktivitesi kabul edilmiştir (57). Antihipertansif Etki P. lentiscus’ tan izole edilen bir polimerik form içindeki prosiyanidinlerin hipotansif aktivite gösterdikleri bulunmuştur (58, 59). Diğer Etkiler Diğer yandan Pistacia cinslerinde anti-aterojenik, hipoglisemik, anti-enflamatuvar ve insektisit aktiviteler gibi çeşitli biyolojik aktivitelerin olduğu kaydedilmiştir (60, 61, 62, 63, 64). 11 2.3. Pistacia Türleri Üzerinde Yapılmış Fitokimyasal Çalışmalar Pistacia türleri üzerinde yapılan fitokimyasal çalışmalarda bitkide varlığı tespit edilen maddeler Tablo 2.1. de verilmiştir. Tablo 2.1. Pistacia Türlerinin Kimyasal Bileşimi Bitki Bileşikler Referanslar P. terebinthus L. Triterpenik bileşikler (65, 66) Fenolik bileşenler, Triterpenoik asitler (21) Rezin, uçucu yağ ve sabit yağ (palmitik, (17) stearik, oleik ve linoleik asitlerin trigliseritleri) P. lentiscus Prosiyanidinler (58, 59) P. weinmannifolia Gallotanenler ve flavonoit glikozitleri (67) P. weinmannifolia Pistafolia A (gallotanen) (41) P. khinjuk Mirsetin glikozitleri (68) P.atlantica, Kersetin 3-O-glikozit (68) α-tokoferol (56) P. lentiscus, P.chinensis P. terebinthus, P. lenthiscus, P. lentiscus var. chia P. lentiscus Mirsetin, kersetin glikozit, antosiyaninler, (69) gallik asit türevleri P. vera 3-(8-pentadisenil)-fenol (70) 3-(10- pentadisenil)-fenol 3- pentadisenil-fenol 3-(10-eptadisenil)-fenol P. vera Protein ve sabit yağ (32, 33) 12 Uçucu yağ P. terebinthus L. meyvelerinin uçucu yağlarında α-pinen, kamfen, β-pinen, sabinen, ∆3-karen, β-mirsen, cis-β-okimen, c-terpinen, trans-β-okimen, α-terpinolen, karyofilen, germakren isimli terpenik maddeler tespit edilmiştir (71). 2.4. Antioksidanlar Antioksidanlar son yıllarda oldukça fazla araştırılan ve yazılan bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Antioksidan maddelerin serbest radikallerle savaştığı, yaşlanmayı geciktirdiği ve birçok tipteki hastalığı önlediği en çok bilinen özelliklerindendir. Serbest radikallerin verdiği hasarın neden olduğu, aralarında kanser ve kalp rahatsızlıkları gibi önemli hastalıklarında bulunduğu 60’ ın üzerinde hastalık mevcuttur. Antioksidanların hastalıklardan korunmada nasıl anahtar rol oynadığını anlayabilmek için serbest radikallerin ve oksijenin vücudumuz üzerine olan etkilerini ve antioksidanların çalışma mekanizmasını bilmemiz gerekmektedir (72). Oksijen ve Önemi Hayvan, bitki ve bakteri gibi aerobik organizmaların enerji ihtiyaçlarını karşılamak için son derece gerekli ve hayati öneme sahip oksijen elementi, aynı zamanda bu organizmalar için toksik, zararlı, mutajenik ve hatta ölümcül olabilir (73). Soluduğumuz havanın % 21’ ini oluşturan oksijen, solunum olayı sonucunda mitokontrilerde bulunan elektron taşıma sistemlerinde birtakım enzimsel olaylar ve indirgenme reaksiyonları ile suya çevrilmekte ve zararsız hale getirilmektedir. Ancak bazı durumlarda oksijen suya kadar indirgenmeden ortamdan ayrılır. Henüz reaksiyonunu tam olarak gerçekleştiremeyen oksijen, yarım kalan bu reaksiyonunu diğer hücresel materyallerle tamamlama eğilimine girer. Bu olay ‘Oksijen Paradoksu’ olarak adlandırılır (74). e- e- O2 O2- 2H+ e- H2O2 e- OH- OH- H2O H+ Şekil 2.1. Oksijenin suya indirgenmesi 13 Oksijenin vücut için zararlı olan molekülleri oluşturması karşısında, vücutta kendi antioksidan savunma mekanizmasını geliştirmiştir. Bu sistem pek çok endojen ve ekzojen kaynaklara bağlı kompleks bir sistemdir (74). Serbest Radikaller Biyolojik sistemlerde normal oksidasyonun işleyişi sırasında yüksek oranda serbestradikal oluşur (75). Serbest radikaller eşleşmemiş elektrona sahip moleküllerdir. Eğer bir molekül eşleşmemiş elektrona sahip ise stabil değildir ve sürekli reaksiyona girme eğilimindedir (72). Bu noktada da serbest radikallerin zararlı etkileri ortaya çıkmaktadır. Serbest radikaller vücudun normal fonksiyonları sırasında oluşan ya da vücudun dış faktörlerle etkileşmesi sonucu açığa çıkan moleküllerdir. Vücut besinleri ve oksijeni enerji elde etmek üzere kullanırken, eşleşmemiş elektronlara sahip olan oksijen molekülleri serbest radikalleri oluşturur. Normal metabolizmanın oluşturduğu bu ürünler ise DNA, lipit ve proteinlere büyük ölçüde zarar vermektedir. Hava kirliliği, Xray, güneş ışınlarından dolayı maruz kaldığımız radyasyon da serbest radikallerin oluşumuna neden olmaktadır (72). Serbest radikallerin tamamen zararlı olması gibi bir durum söz konusu değildir. Aslında vücudumuzun serbest radikallere ihtiyacı vardır. Örneğin bazı yaşamsal hormonların üretiminde, belli başlı öneme sahip bazı hormonların aktivasyonunda serbest radikallere ihtiyaç vardır (72). Enfeksiyon gibi bazı istenmeyen durumlarda ve yabancı maddeleri uzaklaştırmak için de vücut serbest radikalleri kullanır, ancak bu sırada kendi hücrelerine zarar verebilir; örnek olarak bu hasar DNA üzerinde oluşursa kanser oluşabilir. İşte antioksidanlarda, hücreler kendine zarar vermeden önce oksidasyonu azaltarak oluşabilecek hasarı azaltır (75). 2.4.1. Oksijen Türevi Serbest Radikaller Süperoksit Anyon Radikali Süperoksit radikali (O2●-) moleküler oksijene ekstra bir elektron bağlanmasıyla meydana gelir. Milisaniyelik yarı ömrü ile zayıf bir oksidan ancak güçlü bir 14 redüktandır. Bu radikal oksijen toksisitesinde önemli bir faktördür. Süperoksit dismutaz (SOD) enzimi ise organizmayı bu radikalin etkilerine karşı korur (76). Süperoksit radikalinin en muhtemel kaynağı, aerobik hücrelerde mitokondriler içinde bulunan elektron taşıma sisteminde meydana gelen kaçaklardır. Sistemden çıkan elektronlar moleküler oksijenle birleşerek süperoksit radikalini oluştururlar (77). Ayrıca süperoksit radikali aktive olmuş fagositik hücreler tarafından oluşturulurlar. Bu hücreler istilacı mikroorganizmalara karşı savunma amacıyla NADPH enzimatik sistemini kullanarak doğrudan süperoksit radikalini oluşturabilir (73). Zayıf bir oksidan olarak süperoksit radikalinin hücreye kendi başına önemli bir hasar vermesi muhtemel görülmemektedir. Ancak O2●- radikali oluştuktan sonra tiyol gruplarıyla reaksiyon verebilir, bu durumda ya GSH (Glutatyon peroksidaz) tüketilmesine yol açar ve hücreyi ileri derecede oksidatif strese sokar ya da diğer hücresel proteinler üzerindeki tiyol grupları ile reaksiyon vererek proteinleri inaktive eder. Aynı zamanda O2●- oksidatif strese sebep olabilecek bir dizi reaksiyonun başlamasına da sebep olabilir. Bu reaksiyonlara örnek olarak Haber-Weiss reaksiyonu verilebilir. Bu reaksiyonda O2●-ve H2O2 radikalleri demir varlığında etkileşerek son derece reaktif olan ●HO radikalini verir. Üretilen bu ●HO radikali son derece önemli hücresel hasarlara yol açar (76). Hidroksil Radikali ● HO radikali kimyada bilinen en reaktif oksijen radikalidir. Hemen hemen tüm hücresel makro moleküllerle reaksiyona girebilir. Fakat en önemli etkileri lipitler, proteinler, sitokromlar ve nükleik asitler üzerinedir (78). Hidroksil radikalinin en tehlikeli olduğu durum DNA bileşenleri yerine (örnek olarak deoksiriboz şekeri ) DNA ile eşleşmesi durumunda gerçekleşir. Bu durumda DNA mutasyonları gerçekleşir ve kanser gibi birçok önemli hastalığın oluşmasına neden olur (72). Haber–Weiss reaksiyonunda görüldüğü gibi demir iyonu varlığında O2●- ve H2O2’ in reaksiyonu ile ●HO radikali oluşur. Ayrıca canlı hücrelerin başlıca bileşenleri su olduğu için bu hücrelerin iyonize edici radyasyona maruz kalmaları durumunda su molekülünden hidrojen radikali ve hidroksil radikali meydana gelir. Hidroksil radikali 15 reaksiyonları genelde 3 başlık altında özetlenebilir. Bunlar hidrojen verilmesi, eklenmesi ve elektron transferidir. Bu reaksiyonlar sonucu radikal olmayan bir türle, serbest radikallerin etkileşimi değişik radikalleri oluşturur. Genellikle oluşan bu yeni radikaller orijinal radikale eşit veya daha az reaktif özellik gösterir (77). Hidroksil radikalini süpürücü etkiye sahip spesifik bir molekül geliştirilememiştir. Flavonoitler, karotenoitler gibi antioksidanlar yüksek seviyelerde uygulansalar bile ●HO radikalini in vivo olarak uzaklaştırmaları pek olası değildir. Bu nedenle antioksidanlar ● HO radikalinin verdiği zararı ya onun prekürsör formlarını bloke edip uzaklaştırarak ya da süperoksit ve hidrojen peroksit formları için ihtiyaç duydukları metal iyonlarını bağlayıp değiştirerek karşılamaya çalışırlar (73). ● HO radikali ile hidrojen verilmesi ayrıca, canlılar için önemli bir reaksiyon olan lipit peroksidasyonunu da başlatır (74). CH2 + ●HO C●H + H2O Şekil 2.2. Hidroksil radikali ile H çıkartılması ve lipit peroksidasyonunun başlaması 2.4.2. Oksijen Türevi Serbest Olmayan Radikaller Hidrojen Peroksit Hidrojen peroksit radikali son derece güçlü bir oksitleyici ajan olsa da nisbeten yavaş reaksiyon verir. Kimyasal olarak radikal özellik göstermez ancak serbest radikal kimyasında önemli rol oynar. O2●-in dismutasyon reaksiyonu ile veya doğrudan oksijenin indirgenmesi ile meydana gelir (76). Hidrojen peroksit radikali, flavin koenzim katalizli reaksiyonlarda, kinonların oksidasyonunda, sülfidril içeren bileşiklerin oksidasyonlarında ve süperoksit dismutaz aktivitesi sırasında oluşur. Bununla beraber hücrelerde hidrojen peroksit oluşumunun en önemli kaynağı mitokontrilerdeki elektron taşıma zinciridir. Buna göre canlı dokunun her bir gramında dakikada 82 nmol hidrojen peroksit üretimi olur. Yani bir memelinin gözlerindeki hidrojen peroksit miktarı konsantrasyonu mikromolar cinsinden ölçüldüğünde soluduğu havadaki ile aynı seviyelerdedir (78). Hidrojen peroksit radikali moleküler yapısı bakımından suya oldukça benzemektedir, hücre içi ve dışında yayılabilir özellik gösterir (77). Ayrıca bazı metabolik rollere de 16 sahip olan bu radikal tiroid bezleri tarafından fiziksel homeostasiyi sağlamak amacıyla kullanılır (73). Singlet O2 Oksijen molekülünün daha reaktif bir türü olan singlet O2’ler moleküler oksijenin enerji alması ile oluşurlar. Ömrü oldukça kısadır ancak bu süre zarar verici etki yaratmak için oldukça yeterli bir süredir (76, 78). Singlet O2, çoklu doymamış yağ asitleri, hidrokarbonlar ve kolestrollerle reaksiyona girebilme özelliğine sahiptir (78). Göz retinası sürekli ve yoğun şekilde ışığa maruz kalır. Retinada bulunan retinal pigmentin ışığa maruziyeti ile bu bölgede yoğun olarak bulunan doymamış lipitlere O2’ nin atak yapması singlet O2 üretilmesine neden olur ve retinanın önemli derecede harabiyeti ile sonuçlanır. Ayrıca singlet O2’ lerin biyolojik olarak önemli olan proteinlerle ve metiyonin, triptofan, histidin ve sistein gibi aminoasitlerin kalıntıları ile reaksiyon vermesi de önemli hasarlar oluşturur (76). 2.4.3. Oksijen Türevi Olmayan Reaktif Azot Türleri Nitrojen oksit Nitrik oksitin canlı organizmalarda hem fizyolojik hem de patolojik birçok görevi vardır. Buna rağmen kolaylıkla serbest radikal olaylarına katılabilmektedir. Nitrik oksit aynı süperoksit radikali gibi limitli olarak reaktivite gösterir. Yani hidroksil radikali gibi bütün biyolojik moleküllerle reaksiyona girmez. Önemli fizyolojik görevlerinin yanı sıra aşırılık durumunda toksik etki gösterir (77). Yaşayan organizmalarda başlıca nitrik asit sentetaz tarafından sentezlenir. Oksijene ihtiyaç vardır ve 4 temel ko-faktörü; FAD, FMN tetrahidrobiopterin ve HEM’dir (77). Peroksinitrit Peroksinitrit, nitrik oksitten veya süperoksit anyon radikalinden meydana gelmekte ve - SH gruplarını kolaylıkla hasara uğratabilmesi nedeniyle tehlikeli olmaktadır. Peroksinitritin protein yapılarını ve mitokondrial elektron taşıma sistemindeki bazı enzimlerin yapılarını bozduğu, ayrıca DNA da kırılmalara yol açtığı bilinmektedir. Çok çabuk bozularak kendisinden çok daha tehlikeli olabilecek hidroksil radikaline dönüşür (74). 17 2.4.4. Oksidatif Stres Oksidatif stres antioksidanların tamamen veya kısmen eksik olması durumunda meydana gelen antioksidan dengesizliğidir. Sağlıklı bir organizmada üretilen reaktif oksijen türleri (ROS) ve reaktif nitrojen türleri (RNS) antioksidan mekanizmalar tarafından oldukça mükemmel olarak denge halinde tutulurlar. Bu dengenin bozulması durumunda oksidatif stres durumu ortaya çıkar. Örnek olarak antioksidan savunma enzimlerinin mutasyonlardan etkilenmesi ve miktarının azalması veya ROS/RNS üretim miktarının oksijen molekülünü yükseltgemesi ya da ROS/RNS üretmek için metabolize edilmiş toksinlerin artması gibi durumlarda oksidatif stres meydana gelir. Bunun yanı sıra iyonize radyasyon, ilaç yan etkileri veya toksik kimyasallar, geçiş elemetlerinin aşırı derecede kullanılabilir olması gibi durumlarda oksidatif strese neden olan diğer ekzojen kaynaklı olaylardır (77). Tablo 2.2. Oksidatif strese neden olan faktörler Ekzojen Faktörler Endojen faktörler 1. Diyetsel • Bilinçsiz yapılan veya yetersiz fiziksel • Çoklu doymamış yağ asitlerince egzersiz beslenme • Stres • Alkol • Yaşlılık • Hayvansal proteinlerce zengin • Doku hasarı ve kronik hastalıklar beslenme (damar • Aşırı demir ve bakır alınması enflamasyon, iskemi gibi) • Az sebze ve meyve yenmesi • Diyetsel antioksidanların sağlanmasını tıkanıklığı, kanser, etkileyen olumsuz koşullar 2. Çevresel • Sigara dumanı • Hava kirliliği (O3, NO2, SO2) – • Diğer kirleticiler (Asbest, Pestisitler) • Radyasyon kronik 18 Lipit Peroksidasyon Oksidasyon olayı oksijen moleküllerinin hidrojen alarak, oksijen ekleyerek ya da elektron alarak diğer molekülleri okside etmesi olayıdır. Bu olayın ardından oksidanlar ve serbest radikaller oluşur ki bu radikaller tıpkı bir makine gibi hücre hücre, doku doku vücudun bozulmasına neden olur (72). Hücre membranlarını oluşturan doymamış yağ asitlerinin oksidasyonu insan vücudunda sıklıkla rastlanan bir durumdur. Oksijen molekülünün doğrudan lipit molekülü ile reaksiyonuna otooksidasyon denir. Bu olay oksidasyon başladıktan sonra kendi kendini tetikleyen bir olaydır. Lipitlerle reaksiyona giren oksijenin oksidasyon ve peroksidasyon terimlerini kullanarak açıklanması aşamasında otooksidasyon; eksternal bir indükleyen olmadan lipit sisteminde olan oksidasyon, peroksidasyon ise yine lipit sisteminde peroksil kısım tarafından indüklenen oksidasyon olarak tanımlanabilir. Oksidasyon ise oksijenle reaksiyona giren lipitler anlamında kullanılan genel bir terimdir (73). Lipit Peroksidasyonunun Mekanizması Lipit peroksidasyonu üç temel aşamada incelenmektedir. Serbest radikalin, bir yağ asidinin (LH) metilen kısmından bir hidrojen atomu kopararak lipit radikali oluşturur. Bu safha lipit peroksidasyonu, başlama safhası olarak bilinir (76). R ●+ LH RH + L● Bu reaksiyonu serbest radikallerden başka değişik demir-oksijen kompleksleri de başlatabilir ve reaksiyon mevcut olan okside olmamış yağ asitleri ve oksijen kaynakları tükeninceye kadar devam edebilir (73). Lipit radikaline O2 ilavesi ile lipit peroksil radikali oluşmaktadır. Bu aşamada çoğalma safhası başlamaktadır (74). L ● + O2 LOO ● (LOO ●: Lipit peroksil radikali) Oluşan lipit peroksil radikali başka yağ asitleri ile reaksiyona girerek yeni lipit radikallerini oluştururken kendisi de lipit hidroperoksiti haline geçer. Lipit peroksil 19 radikalleri sadece yağ asitleri ile etkileşime girmekle kalmaz aynı zamanda karbonhidratlar ve peptitler gibi diğer biyolojik moleküllerle de reaksiyona girerek yapılarını bozarlar (74). LOO ●+ LH LOOH + L ● (LOOH: Lipit hidroperoksiti) Lipit hidroperoksiti, lipit peroksidasyon olayının ilk oluşan kararlı bileşiğidir ve Fe+2 ve Cu+ gibi geçiş elementlerinin varlığında kolaylıkla bozulabilmektedir. Lipit hidroperoksitleri oksidasyon düzeyini belirlemede de kullanılır (74). Sonlanma aşamasında iki serbest radikal birbirleri ile reaksiyona girerek radikal olmayan ürünlere dönüşürler (77). LOO ●+ L LOOL LOO ●+ LOO● L● + L● LOOL + O2 L2 2.4.5. Antioksidanlar ve Savunma Mekanizmaları Antioksidanların tanımlanması çeşitli şekillerde olmaktadır. Genel terim olarak antioksidanlar lipit peroksidasyonunu engelleyen inhibitörler olarak belirtilirler. Halliwell ve ark’na göre, antioksidanlar düşük konsantrasyonlarda okside edici ajanlarla karşılaştıklarında bu ajanlarla yarışarak substratın oksidasyonunu geciktiren veya engelleyen maddeler olarak tanımlanmışlardır (73). Antioksidanlar etkilerini başlıca şu şekillerde gösterirler: 1. Reaktif oksijen türlerinin enzimsel reaksiyonlar aracılığı ile veya doğrudan temizlenmesi 2. Reaktif oksijen türlerinin baskılama yoluyla engellenmesi 3. Metal iyonlarının bağlanması ve böylece radikal oluşum reaksiyonlarının engellenmesi 4. Hedef moleküllerin hasar sonrası tamiri veya temizlenmesi (74). Antioksidanlar çeşitli şekillerde sınıflandırılabilir; 1) Yapılarına göre 20 a) Enzimler b) Enzim olmayan proteinler, küçük moleküller 2) Kaynaklarına göre a) Organizmaya ait olanlar (endojen antioksidanlar) b) Dışarıdan alınanlar (ekzojen antioksidanlar) 3) Çözünürlüklerine göre a) Suda çözünenler b) Lipitlerde çözünenler 4) Yerleşimlerine göre a) Hücre içinde bulunanlar b) Ekstraselüler sıvılarda bulunanlar (79). Canlı organizmada normal metabolizma sırasında ya da patolojik yollarla ortaya çıkan serbest radikallerin oksidatif strese neden olmadan antioksidanlar aracılığıyla ortadan kaldırılması aşamasında çeşitli savunma mekanizmaları geliştirilmiştir (77). Antioksidan savunma mekanizmalarını kısaca özetleyecek olursak; a) Ajanlar serbest radikalleri ve diğer reaktif türlerini katalitik olarak uzaklaştırırlar. Süperoksit dismutaz, katalaz ve peroksidaz enzimleri bu kısımda yer alır. b) Demir, bakır ve hem gibi pro-oksidanların varlığında proteinler yapar. Transferrinler, heptaglobinler, hemopeksinler ve metallotiyonein bu kısımda yer alır. c) Proteinler farklı mekanizmalarla biyomolekülleri oksidatif hasara karşı korurlar. d) Küçük moleküllü ajanlar reaktif oksijen ve reaktif azot türlerini (ROS/RNS) süpürürler. Glutatyon, askorbik asit ve α-tokoferol örnek olarak verilebilir (75). Biyolojik sistemlerdeki antioksidan savunma sistemi elemanları aşağıdaki Tablo 2.5.’ te verilmiştir (74). 21 Tablo 2.3. Antioksidan savunma sistemi elemanları (76). Enzimatik antioksidanlar Enzimatik olmayan antioksidanlar Birincil olanlar Vitamin E Süperoksit dismutaz Vitamin C Se bağımlı glutatyon peroksidaz Glutatyon Glutatyon S- transferaz Flavonoitler Katalaz Butillenmiş hidroksianizol İkincil olanlar Butillenmiş hidroksitoluen NADPH- kinon oksidoretüktaz Ebselen Glutatyon S-transferaz β- karoten Epokist hidrolaz Ürat UDP- Glukuronil transferaz Seruloplazmin Sulfonil transferaz Transferin Glutatyon redüktaz Albumin Glukoz -6- fosfat dehidrogenaz Haptoglobin 6-fofoglukonat dehidrogenaz Likopen İzositrat dehidrogenaz Metallotiyonein GSSG ve Konjugat taşıyıcılar Bilirubin Ubikinon Deferoksamin Melatonin Sistein Ferritin Mannitol Oksipurinol Probukol Enzimatik Olan Koruyucu Sistemler Süperoksit dismutaz (SOD) Hücre membranlarında ve DNA üzerinde doğrudan veya dolaylı olarak hasar yapan süperoksit anyon radikalinin aerobik organizmalarda ortamdan uzaklaştırılmasının 22 hayati önemi vardır. Süperoksit anyon radikalinin organizmadan uzaklaştırılması işleminden sorumlu olan süperoksit dismutaz enzimidir. Süperoksit dismutaz enziminin 3 farklı tipi vardır: metal içeren süperoksit dismutaz enzimi (Fe-SOD), manganez içeren süperoksit dismutaz enzimi (Mn-SOD), bakır/çinko içeren süperoksit dismutaz enzimi (Cu, Zn-SOD)(77). Bu enzim süperoksit anyon radikalini hidrojen peroksit radikaline dönüştürerek etkisiz hale getirir (77). 2O2 + 2H 2O2 + O2 Katalaz (CAT) H2O2 biyolojik sistemler için zararlıdır ve ●HO oluşumunu arttırmaktadır. Bu yüzden oluşan H2O2’ nin uzaklaştırılması hücreler için gereklidir. Bu amaçla hücre içinde H2O2’ yi yıkan enzimlerden birisi de katalazdır (76). 2 H2O2 2H2O + O2 Genellikle peroksizomlarda, sitozolde ve mikrozomal franksiyonlarda da az da olsa bulunmaktadır (80). Glutatyon peroksidaz (GSH-Px) Glutatyon peroksidazlar selenoenzimlerdir yani fonksiyonları bu minerallerin varlığına bağlıdır. Herbir glutatyon peroksidaz enzimi 4 selenyum atomu içerir (73). Bu enzim hidrojen peroksitin suya dönüşmesinden sorumludur. Glutatyon peroksidaz bu reaksiyon sonucu yükseltgenmiş glutatyona dönüşür (77). H2O2 + 2GSH GSSH + 2H2O Glutatyon peroksidazın bazı tipleri yalnızca sitozolde bulunmaktadır. Bununla beraber diğer tiplerinin membran üzerinde koruyucu etkileri vardır. Bu enzim aynı zamanda mitokondride de bulunmaktadır (73). Enzimatik Olmayan Koruyucu Sistemler Enzimatik olmayan koruyucu ajanlar ekzojen ve endojen kaynaklı olabilirler. Bunlardan en önemlileri C vitamini, E vitamini, fenolik bileşikler ve karotenoitlerdir (74). 23 E Vitamini E vitamini tokoferol yapısında olup ilk olarak 1922 yılında izole edilmiştir. α, β, γ ve δ olarak adlandırılan 4 tokoferol karışımıdır. Doğada dağılımı en geniş ve biyolojik aktivitesi en yüksek olan α-tokoferol’dür. Bu nedenle güçlü bir antioksidandır. Yapısında bulunan fenolik hidroksil gruplu aromatik halka, vitaminin kimyasal olarak aktif olan kısmını oluşturur (76). α- tokoferol dokularda değişik konsantrasyonlarda bulunmaktadır. Özellikle mitokondri ve mikrozom gibi membrandan zengin hücre kısımlarında bulunur. Bitkisel yağlar ve tohumlar zengin E vitamini kaynaklarıdır (76). E vitamini hücre membran fosfolipitlerinde bulunan çoklu doymamış yağ asitlerini serbest radikallerin etkisinden koruyan ilk savunma elemanıdır. E vitamini O2●-, ●HO, singlet O2, lipit peroksi radikallerini ve diğer radikalleri temizler (76). C Vitamini C vitamini suda çözünebilen, optikçe aktif, beyaz kristalize bir madde olup genellikle askorbik asit olarak bilinmektedir. Güçlü bir antioksidan olarak doğada yaygın halde bulunur. Vücutta sentezlenemez ve diyetle dışarıdan alınır (81). C vitamini hücrede birçok hidroksilasyon reaksiyonlarında indirgeyici ajan olarak görev yapar. Güçlü indirgeyici aktivitesinden dolayı aynı zamanda güçlü bir antioksidandır (76). Askorbik asit, E vitamini ile birlikte Düşük Yoğunluklu Lipoproteinlerin (LDL) oksidasyonunu engellemektedir. C vitamini bazı durumlarda prooksidan özellik gösterir. Ortamda C vitamini ile birlikte Fe+3 iyonları da varsa C vitamini bu iyonları Fe+2 formuna indirger. Fe+2 iyonları ise hidrojen peroksit ile etkileşime girerek süperoksit radikalinin oluşmasına neden olur ve prooksidan özellik bu şekilde ortaya çıkar (77). Karotenoitler A vitamininin metabolik ön maddesi olan β-karoten en önemli karotenoitlerdendir. Bitkilerdeki kloroplast membranının bir bileşenidir. Son derece güçlü bir singlet O2 temizleyicisi olup ayrıca ●HO, peroksi ve alkoksi radikalleriyle de doğrudan reaksiyon vererek lipit peroksidasyon zincir reaksiyonunu önleyebilir (76). 24 β-karoten sahip olduğu uzun konjuge çifte bağlarından dolayı radikal ataklar için oldukça mükemmel bir subsrattır. Işığa maruz kaldıklarnda derhal parçalanırlar. Bu nedenle çeşitli antioksidan deneylerinde oksidasyona bağlı olarak ışık ve renge bağlı oluşan absorbanslar kullanılarak aktivite ölçümü yapılır (73). β-karoten şartlara bağlı olarak hem antioksidan hem de prooksidan özellikler gösterebilir. Tokoferollerle birlikte lipit peroksidasyonunun inhibisyonunda sinerjistik etki gösterebilir (73). Polifenoller Aromatik halkasında bir ya da daha fazla hidroksil grubu taşıyan maddeler fenolik maddelerdir. Fenolik maddelerin bir araya gelmesi ile polifenolik maddeler oluşur. Polifenollerden antioksidan etkisi C ve E vitamininden bile daha güçlü olan bir grup vardır ki, bu grup flavonoitler olarak adlandırılır ve C6-C3-C6 yapısına sahiptirler ve bitkilerde genellikle glikozit halinde bulunmaktadırlar. Flavonoitler serbest radikal süpürücü etkileri yanında metallerle şelat oluşturarak muhtemel serbest radikal oluşumlarının da önüne geçerler (74). Ürik asit İnsan dokuları ürat oksitaz içermez ve bu nedenle pürin metabolizmasında son ürün olarak ürik asit oluşur. Ürik asit singlet O2, peroksil radikalleri,●HO, ozon ve HOCI için güçlü bir temizleyicidir ve in vivo antioksidan olarak kabul edilir (76). Melatonin Melatonin ●HO temizleyen güçlü bir antioksidandır. Lipofilik bir madde olduğu için kan-beyin bariyeride dahil olmak üzere bir çok kompartımana girerek geniş bir alanda antioksidan aktivite gösterir. Bu özelliği ile diğer antioksidanlara karşı üstünlük sağlamaktadır. Diğer bazı antioksidanlar gibi prooksidan özellik göstermez (76). Ubikinon Ubikinon lipofilik bir antioksidandır ve soya yağı ile balık başlıca doğal kaynaklarıdır. En önemli ubikinon, ubikinon-10 (koenzim-Q) dur. Çok güçlü bir antioksidan değilse de E vitamini gibi güçlü bir antioksidan maddenin rejenerasyonunda rol oynar (74). 25 3.GEREÇ VE YÖNTEM 3.1. Fitokimyasal Çalışmalar 3.1.1. Bitkisel Materyal Deneysel çalışmalarda kullanılanPistacia terebinthus Tokat Gümenek bölgesinde (yabani olarak yetişen) eylül ayında meyvelerin olgunlaşma mevsiminde toplandı, 2012. Bitki örnekleri Erciyes Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakognozi Anabilim Dalı’ nda muhafaza edilmektedir. Resim 3.1. Pistacia terebintus ssp. ağacı (Haziran, Tokat) Resim 3.2. Pistacia terebinthus ssp. (Eylül, Tokat) Resim 3.3. Pistacia terebinthus ssp. (Kasım, Mersin) 26 3.1.2. Deneysel Çalışmalarda Kullanılan Kimyasal Maddeler ve Aletler Kimyasal Maddeler: 2,2'- azino-bis (3- ethylbenzhiazoline-6- sulphonic acid (Sigma), 1,1-difenil-2-pikrilhidrazil (Sigma), Folin-ciocalteus Phenolreagenz (Merck), Alüminyumklorit (Merck), Sodyum Karbonat (Sigma), Sodyum Hidroksit (Merck), Potasyum Peroksodisülfat (Merck), Metanol (Merck), Etanol (Merck). Deneylerde kullanılan tüm kimyasal maddeler analitik kalitededir. Tüm deneylerdekullanılan su ise distile sudur. Aletler: Ultrasonik banyo (Elma S 100H Elmasonic), Vorteks karıştırıcı (Velp scientifıca), pH metre (Inolab pH 720 WTW), Spektrofotometre (Shimadzu .UV-1800), Rotavapor (Heidolph Laborota 4000 efficient HB Digital), Sıcak Su banyosu (Memmert). 3.1.3. Ekstrelerin Hazırlanışı Bitkinin kurutulmuş olgun meyveleri öğütücüde öğütüldü. 3 g öğütülmüş meyveler 37 ºC’ de 3 defa 100 mL metanolle rotary evaporatörde ekstre edilmiştir. Süzülerek birleştirilen ekstreler ekstreler rotavoparda (< 37 ºC) yoğunlaştırılmıştır. Ekstre analiz anına kadar -18 ºC de saklandı. 3.1.4. Kompozisyon Analizleri Bitkisel materyallerden elde edilen ekstreler total fenolik bileşiklerve total flavonoitler bakımından spektrofotometrik olarak incelendi. 3.1.4.1. Toplam Fenol Miktar Tayini Ekstrelerin içerdikleri toplam fenol miktarı gallik asite eşdeğer olarak Folin- Ciocalteu yöntemi kullanılarak hesaplandı (82). Bu yöntem, Singleton ve arkadaşları tarafından toplam fenolik içeriği ölçmek için geliştirilmiştir. Yöntemin temeli, fenolik bileşiklerin Folin Ciocalteu ayıracı (FCR) ile sadece bazik ortamda reaksiyon vermesine dayanmaktadır. Toplam fenolik bileşenlerin tayin yöntemi olarak bilinen FolinCiocalteu ayıracı (fosfomolibdik fosfotungstik asit) kullanılan bu yöntem, gerçekte örneğin indirgenme kapasitesini tayin etmektedir.3, 95 mL distile su içeren 10 mL’ lik kap içerisine 50 µL örnek çözeltisi ve 250 µL Folin-Ciocalteu reaktifi ilave edildi. 1 27 dakika sonra 750 µL % 20’lik sulu Na2CO3 ilave edilip 10 mL’ ye su ile tamamlandı. Kontrol olarak ekstre içermeyen reaktif karışımı kullanıldı. 25 ºC’ de 2 saat inkübe edildikten sonra 760 nm’ de absorbansı ölçüldü ve gallik asit kalibrasyon eğrisi ile karşılaştırıldı. Toplam fenolik madde miktarı gallik asite eşdeğer olarak hesaplandı. Deneyler üç paralel olacak şekilde yapıldı ve sonuçlar ortalama değerler olarak verildi. 3.1.4.2. Toplam Flavonoit Miktar Tayini Ekstrenin ve kahvenin içerdikleri toplam flavonoit miktar tayini Zhishen ve ark.’nın metoduna 1999 göre yapılmıştır.(83). Jia Zhishen ve diğerleritarafından rapor edilen AlCl3/NaNO2 yönteminde toplam flavonoid içeriği, alüminyum klorür ve sodyum nitrit ayıraçları kullanılarak, alkali ortamda pembe renkli flavonoit-alüminyum kompleksinin meydana gelmesiyle belirlenmiştir. AlCl3/NaNO2 yönteminde toplam flavonoit içeriği, (0, 3 mL) % 10’ luk alüminyum klorür ve 5 dakika sonra (0, 3 mL) % 5’ lik sodyum nitrit ve 6. dakikada (2 mL) 1 M sodyum hidroksit ayıraçları kullanılarak, alkali ortamda pembe renkli flavonoitalüminyum kompleksinin meydana gelmesiyle belirlenmiştir. Çözeltilerin absorbansları 510 nm’ de ölçüldü. AlCl3/NaNO2 yöntemleriyle bulunan toplam flavonoit içerikleri,genellikle kersetin eşdeğeri olarak hesaplanır. 3.2. Antioksidan Aktivite Çalışmaları 3.2.1. 1,1-difenil-2-pikrilhidrazil (DPPH●) radikalini süpürücü etki tayini Ekstrenin ve kahvenin DPPH● radikalini süpürücü etkileri Gyamfi ve ark.’ nın metoduna 1999 göre yapılmıştır (84). Tris-HCI tamponu (50 nM, p.H 7.4) ve 1 mL 0.1 mM metanolde hazırlanmış. 1,1-difenil-2-pikrilhidrazil çözeltisi (DPPH●) ile karıştırldı. Kontrol olarak ekstre içermeyen reaktif karışımı ve pozitif kontroller (BHT, BHA, askorbik asit ve gallik asit) kullanıldı. Oda sıcaklığında ve karanlıkta 30 dakika inkübe edildikten sonra absorbanslar 517 nm’ de okundu. İnhibisyon yüzdesi aşağıdaki eşitlik kullanılarak hesaplandı. IC50 değerleri nonlineer regregasyon eğrileri kullanılarak (85) hesaplandı. Analizler 3 paralel olarak hesaplandı ve ortalama değerler kullanıldı. % inhibisyon= [(Abskontrol- Abs örnek) / Abs kontrol] x 100 28 3.2.2. 2,2'- azino-bis (3- ethylbenzhiazoline-6- sulphonic acid) (ABTS+) radikalinin süpürücü etki tayini Troloks eşdeğeri antioksidan kapasite olarak ifade edilen TEAC/ABTS yöntemi, ilk olarak Miller ve arkadaşları (86, 87) tarafından geliştirilmiştir. Bu yöntem; 2,2’-azinobis (3-etilbenzotiazolin-6-sulfonat) (ABTS⁺) kromojen radikal katyonunun absorbansının, antioksidanlar tarafından inhibisyonunu temel alır. Antioksidanlar varlığında ABTS⁺ radikal katyonunun absorbansında belirli bir süre içindeki azalmadan yararlanarak toplam antioksidan kapasite troloks cinsinden bulunur. Ekstrenin ve kahvenin ABTS+ radikalini süpürücü etkilerine bakıldı (87). ABTS+ radikali (7 mM) ABTS+’ in sulu çözeltisi ile K2S2O8 ( 2.45 mM, son konsantrasyon)’ un karanlıkta 12-16 saat bekletilmesiyle meydana getirildi ve absorbansı oda sıcaklığında 734 nm’ de 0.700 (± 0.030) olacak şekilde ayarlandı. Bu şekilde hazırlanan radikal çözeltisi (990 µL) ile ekstre çözeltileri (10 µL ) karıştırıldı ve 734 nm de 1 dakikalık aralıklarla 15 dakika süresince reaksiyon kinetiği ölçüldü. Konsantrasyona karşı ölçülen inhibisyon yüzdeleri Troloks’ a eşdeğer olarak (TEAC) hesaplandı. 29 4.BULGULAR 4.1. Fitokimyasal Çalışmalara Ait Bulgular Toplam Fenol Ekstrenin toplam fenol miktarı deneysel kısımda verilen yöntem kullanılarak spektrofotometrik olarak belirlenmiştir. Toplam fenol miktarı gallik aside eşdeğer olarak hesaplanmıştır. P. terebinthus meyve ekstresi total fenol miktarı 93, 74 ± 1, 84 mgGAE/g iken menengiç kahvesinin total fenol miktarı 43, 5 ± 2, 27 mgGAE/g bulunmuştur. a b Resim 4.1. (a) Pistacia terebintus meyvesi ekstresi total fenol, (b) Menengiç kahvesi total fenol Toplam Flavonoit Ekstrenin toplam flavonoit miktarı deneysel kısımda verilen yöntem kullanılarak spektrofotometrik olarak belirlenmiştir. Toplam flavonoit miktarı kateşine eşdeğer olarak hesaplanmıştır. Meyve ekstresi toplam fenol ve flavonoit içeriği olarak kahveden daha zengin bulunmuştur. Sonuçlar Tablo4.1 de verilmiştir. 30 a Resim 4.2. Standart olarak kullanılan kateşin b Resim 4.3. (a) Meyve ekstresi total flavonoit, (b) Menengiç kahvesi total flavonoit Tablo 4.1. Meyve ve kahvenin toplam fenol ve flavonoit bakımdan miktarı Ekstre % Verim Toplam Fenol Toplam Flavonoit [mgGAE/g ekstre] [mgCE/g ekstre] 93, 74 ± 1,84 76, 01 ± 5,90 Pistacia terebinthus L. meyvesi % 13, 33 Menengiç kahvesi 43, 5 ± 2, 27 4.2. Antioksidan Aktivite Çalışmalarına Ait Bulgular 4.2.1. 1,1-difenil-2-pikrilhidrazil (DPPH●) Radikalini Süpürücü Etki Tayini Vücuttan zararlı ve hastalık yapıcı radikallerin uzaklaştırılması oldukça önemlidir. Bu amaçla azot merkezli stabil bir radikal olan DPPH● radikali kullanılmıştır. IC50 değerleri, radikalin %50’sini süpürebilecek gerekli konsantrasyon olarak tanımlanır. Küçük değer yüksek aktiviteyi gösterir. Menengiç meyve ekstresinin ve standartların IC50 değerleri hazırlanan doğrusal olmayan eğriler kullanılarak hesaplanmış ve sonuçlar Grafik 4.1. de verilmiştir. 31 P. terebinthus ekstresi ile yapılan çalışmalar sonucunda ekstrenin fizyolojik pH da süpürücü etki gösterdiği belirlenmiştir. Menengiç kahvesinin aktivitesi ise 4 mg/ml’ den büyük bulunmuştur. Grafik 4.1 e gore P. terebinthus ekstresi pozitif kontrol olarak kullanılan askorbik asit, BHT, BHA, rosmarinik asit ve gallik asit kadar etkili bulunmamıştır. Resim 4.4. Pistacia terbinthus meyvesinin seyreltme sonucu DPPH● ile reaksiyon görünüşü Resim 4.5. Menengiç kahvesinin seyreltme sonucu DPPH● ile reaksiyon görünüşü IC 50 [ mg/mL] 0,3 0,25 0,2 0,15 0,1 0,05 0 BHA BHT GA RA AA PF ÖRNEKLER Grafik 4.1. P. terebinthus meyve ekstresi ve standartların DPPH● radikalini süpürücü aktiviteleri 32 4.2.2. 2,2'- azino-bis (3- ethylbenzhiazoline-6- sulphonic acid) (ABTS⁺⁺) radikalinin süpürücü etki tayini Bu yöntem mavi/yeşil renkli bir bileşik olan ABTS⁺ radikali katyonu tarafından antioksidatif maddelerin miktarının spektroskopik olarak ölçülmesi esasına dayanmaktadır. Bu yöntem ile; flavonoitler, hidroksisinamik asitler, karotenoitler gibi hidrofilik ve lipofilik antioksidanlar ölçülebilmektedir. Ekstrenin ve kahvenin ABTS⁺ radikalini süpürücü etkileri değerlendirilmiş ve sonuçlar Grafik 4.2.’ de verilmiştir. Tüm ekstre ve standartlarda etki konsantrasyonla doğru orantılı bir şekilde artış göstermiştir. Ekstreler 2 mg/ml ve 4 mg/ml konsantrasyonlarda aktif bulunmuştur. 3 TEAC [mg/mL] 2,5 2 0,25 0,5 1,5 1 1 4 0,5 2 0 PK PM BHT BHA AscAs GA RA ÖRNEKLER Grafik 4.2. P. terebinthus meyvesi ekstresi ve standartların ABTS+ radikalini süpürücü aktiviteleri 33 5. TARTIŞMA VE SONUÇ Bu tez kapsamında araştırma konumuz olan Pistacia terebinthus bitkisinin meyvesi ve bundan elde edilen menengiç kahvesinin antioksidan aktivitesi ve total fenol ve total flavonoit miktarları kantitatif olarak incelenmiştir. Bu amaçla kahve suda çözündürülmüş ve meyvenin metanol ekstresi hazırlanmıştır. Bu ekstreler hem antioksidan aktivite deneylerinde hem de kompozisyon analizlerinde kullanılmıştır. P. terebinthus’ un meyvesinden hazırlanan metanol ekstresinin verimi 13, 33 mg/g olarak bulunmuştur. Bitkinin ekstresinin toplam fenol miktarı 93, 74 ± 1,84 mgGAE/g ekstre bulunurken suda çözündürülmüş kahvenin ise 43, 5 ± 2, 27 mgGAE/g ekstrebulunmuştur. Bitki ekstresinin total flavonoit miktarı 76, 01 ± 5, 90 mgCE/g ekstre hesaplanmıştır. Fenolik asitler ve flavonoitler doğal antioksidanlar olarak bilinirler. Fenolik asitler, özellikle hidroksisinnamatlar, antioksidan aktivitelerini hidrojen vererek gösterirler (89). Bu tez kapsamında incelenen meyve ekstresi içerisinde flavonoitler ve fenolik maddelerin varlığı saptanmışken bu oran kahvede çok daha düşük miktarlarda bulunmuştur. Fenolik asitler ve flavonoitler polar çözücülerde çözünürler ve polar sistemlerde güçlü aktivite gösterirler. DPPH● radikal süpürücü etki testleri polar ortamlarda yapılmaktadır. Bu nedenle de bu bileşiklerce zengin fraksiyonlar bu deney sistemlerinde etkili olarak bulunmuşlardır. 1,1-Difenil-2-pikrilhidrazil (DPPH●) radikali, 517 nm’ de maksimum absorbans veren stabil bir radikaldir. Antioksidan özellikli maddeler tarafından elektron ve hidrojen atom transferi ile DPPH radikalinin hidrazin türevlerine indirgendiğinde absorbans düşer. 34 DPPH● DPPH-H Şekil 5.1. DPPH● radikali ile antioksidan arasındaki reaksiyon Ekstrelerin azot merkezli stabil bir radikal olan DPPH● radikalini süpürme kapasiteleri fizyolojik pH da incelenmiş ve sonuçlar IC50 değerleri olarak (mg/mL) verilmiştir. IC50 değeri küçüldükçe aktivite artmaktadır. P. terebinthus ekstresinin IC50 değerleri 0.28 mg/mL’ dir. Grafik 4.1. e göre meyve ekstresi pozitif standartlar kadar aktivite göstermemiştir. En çok kullanılan antioksidan aktivite ölçüm metodlarından birisi ABTS⁺/TEAC yöntemidir. Bu yöntem, ABTS⁺’nin (2,2'-azinobis-(3-etilbenzotiazolin-6-sulfonik asit)) oksidasyonu sonucu oluşan ABTS⁺ radikal çözeltisi üzerine, antioksidan içeren örneğin eklenmesi sonucu radikalin indirgenmesi ve oluşan mavi/yeşil renkli ABTS⁺ radikalinin renginin 600–750 nm dalga boyunda belirlenmesi ilkesine dayanmaktadır (77). ABTS⁺ radikalini süpürücü etki tayini P. terebinthus meyve ekstresi için 2 mg/mL, menengiç kahvesi için 4mg/ml dozlarda incelenirken pozitif standartlar 0, 25 ve 0, 5 mg/mL dozlarda çalışılmıştır. Bitki ve kahve ekstreleri pozitif standart olarak kullanılan BHT, BHA, gallik asit, rozmarinik asit ve askorbik asit kadar aktivite gösterememiştir. (76). Sonuç olarak, P. terebinthus’ un meyve ekstresi ile yapılan çalışmalar sonucunda bitkinin methanol ekstresinin fenolik maddeler ve flavonoitler bakımından zengin olduğu tespit edilmiştir. Ancak menengiç kahvesinde fenolik içerik ve aktivite oldukça düşük çıkmıştır. Menengiç kahvesi üzerinde daha önce yapılmış ayrıntılı kimyasal 35 çalışma bulunmamaktadır. Bu tez kapsamında P. terebinthus metanol ekstresi ile menengiç kahvesi incelenmiş ve tüm değerler karşılaştırmalı olarak verilmiştir. Bu sonuçlar meyvelerin kavrulmadan direk polar bir çözücü olan su ile ekstre edildiğinde kahveden daha yüksek biyolojik aktivite göstereceğini düşündürmüştür. Ayrıca floramızda doğal olarak yetişen bir ağaç olan menengiç meyvelerinin ileri çalışmalar yapıldıktan sonra uygun ekstreleri halinde bitkisel ilaç olabilme potansiyeli bulunduğu da düşünülmüştür. 36 6. KAYNAKLAR 1. Sekeroglu, N., Kaya, D. A., Inan, M., & Kirpik, M. (2006). Essential oil contents andethnopharmacological characteristics of some spices and herbal drugs traded in Turkey. International Journal of Pharmacology, 2, 256–261. 2. Akan H, Korkut MM, Balos MM (2008). An ethnobotanical study around Arat Mountain and its surrounddings (Birecik, Sanlıurfa). Fırat University J. Sci. Eng. 20: 67-81. 3. Kaya B. Alchemilla L. (Rosaceae) Cinsi Türlerinde Flavonoit Bileşiklerinin Tayin Edilmesi ve Bu Bileşiklerin Taksonomik Olarak Kullanılması, Doktora Tezi, Kırıkkale Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Kırıkkale 2009: 266. 4. Kırımer N, Köseoğlu Ç, İşcan G, Kürkçüoğlu M, Başer K.H.C. Bazı Yağaltı Sularının Uçucu Yağ Bileşikleri ve Mikrobiyal Kontrolleri. Marmara Pharm J 2012; 16: 23-28. 5. Moure, A., Cruz, J. M., Franco, D., Dominguez, J. M., Sineiro, J., Dominguez, H., et al. (2001). Natural antioxidants from residual sources. Food Chemistry, 72, 145171. 6. Choi WC, Kim CS, Hwang SS et al. Antioxidant Activity and Free Radical Scavenging Capacity Between Korean Medical Plants and Flavonoits by AssayGuided Comparison. Plant Scı 2002; 163: 1161- 1168. 7. Walheim, L. 1981. Western Fruit and Nuts. HP Books, Inc. P. 166. 8. Baytop, T.(1984). Türkiye’ de Bitkiler ile Tedavi. İstanbul Üniv. Yay. No. 3255. 9. Duke, J.A., 1989. CRC Handbook of Nuts. CRC Pres., 343 p. Boca Raton, Florida. 37 10. Ayrancı, E., Dalgıç, A.C., 1992a. Preparation of protein isolates from Pistacia terebinthus L. and examination of some functional properties. Lebenssmittel Wissenschaft und Technologie, 25, 442-444. 11. Ayrancı, E., Dalgıç, A.C., 1992b. Moisture sorption isotherms of Pistacia terebinthus L. and protein isolate. Lebenssmittel Wissenschaft und Technologie, 25, 482-483. 12. Baytop T. Türkiye’de Bitkilerle Tedavi Geçmişte ve Bugün (İlaveli 2. baskı), Nobel Yayınları, 1999:324-325. 13. Davis PH, Calen J, Coode MJE. Flora of Turkey and The East Aegean Island Edınburgh Unıversıty Pres, 1967;Volume 2:542-548. 14. Baytop, T.(1994). Türkçe Bitki Adları Sözlüğü. Türk Dil Kurumu Yay. No. 578 Ankara. 15. Baytop T (1999). Therapy with medicinal plants in Turkey. (Past and Present ) Nobel Medicinal Publish, İstanbul. 16. Tanker, M., Tanker, N., 1990. Farmakognozi Cilt 2. Anadolu Üniversitesi, Eczacılık Fakülte-si Yayınları, 65, 335 s. İstanbul. 17. Ayfer. M.: Bazı önemli Pistacia türlerinin meyvelerinde yağ miktarı ile yağ asitlerinin çeşit ve oranları ve bunlardan biyokimyasal sistematikte yararlanma olanakları üzerinde araştırmalar-Ankara Üniv. Ziraat Fak.Yıll. 23: 126 (1973). 18. Karacan, M.S., Çağran, F., 2009. Multielement determination in fruit, soaps, and gummy extract of Pistacia terebinthus L. by ICP OES. Turkish Journal of Biology, 33, 311-318. 19. G. Honda et al./ Journal of Ethnopharmacology 53 (1996) 75-87. 20. Ş.Kültür, / Journal of Ethnopharmacology 111 (2007) 341-364. 21. Yeşilada, E., Gisho, H., Sezik, E., Tubate, M., Fujite T, Tanaka, T., Takedu, y., Takaishi, ‘’Y., Trraditional medicine in Turkey. V. Folk medicine in the inner Taurus Mountains’’, Journal of Ethnopharmacology 46, 133-152, 1995. 38 22. Tanker, M., & Tanker, N. (1998). Farmakognazi (2nd ed.). Ankara: Ankara University-Faculty of Pharmacy Publication [no: 65]. 23. Yeşilada E, Sezik E, Honda G. Takaishi Y, Tanaka T.J Ethnopharmacol 1999; 64:195. 24. Sayar A, Güvensen A, Ö zdemir F, Öztürk M. J SYST Bot 1995; 2: 151. 25. Maltass, H. S.: Note on some products of terebinth (Pistacia terebinthus) – Pharm. Journ. (London) 17:540 (1858). 26. Stiepowich: La verite sur la terebinthine de Chio – J. de la Societe de Pharmacie de Constantinople 2: 116 (1880). 27. Dogan Y, Baslar S, Ay G, Mert H. H., The Use of Wild Edible Plants. In Western And Central Anatolia (Turkey). Economic Botany 58(4) pp.684-690. 2004. 28. Ertuğ F. ‘’Bodrum Yöresinde Halk Tıbbında Yararlanılan Bitkiler’’ 2002:82. 29.J.S. Mills and R. White, Arhaeometry 31(1), 37, 1989. 30. Tümen, G., Başer, K.H.C., Kırımer, N., ‘‘Türk sakızı uçucu yağının bileşikleri’’, Proceedings of The XI th Symposium on Plant Originated Crude Drugs, Ed. Coşkun, M., A. Ü. Eczacılık Fak. Yayınları, No: 75, 122-129, Ankara, 1997. 31. Tuzlacı E, ‘’Baba Dağı (Muğla) Florası ve Fethiye Yöresinde Halkın Yararlandığı Bitkiler Hakkında Bir Ön Araştırma M. Ü. Eczacılık Fakültesi Farmasötik Botanik Anabilim Dalı, Haydarpaşa-İstanbul, 2004. 32. Yazıcıoğlu, T.: Türkiye’ nin nebati yağ zenginliği, Türkiye’nin yağ, tohum ve meyveleriyle nebati yağları üzerinde tecrübi araştırmalar- Ankara Y. Zir. Enst. Derg. 2; 680 (1945). 33. Yazıcıoğlu, T.: Eine Studie über die Zusammensetzung der Früchte der türkischen Pistazienarten-Zeit. Fette und Seifèn 52:89 (1950). 39 34. Bakirel T., Sener, S., Bakirel, U., Keles, O., Sennazli, G., & Gürel, A. (2003). The investigation of the effects of P. terebinthus L. upon experimentally induced hypercholesterolemia and atherosclerosis in rabbits. Turkish Journal of Veterinary Sciences, 27, 1283-1292. 35. Edwards, K., Kwaw, I., Matud, J.,& Kurtz, I.(1999). Effect of pistachio nuts on serum lipid levels in patients with moderate hypercholesterolemia. Journal of the American College of Nutrition, 18, 229-232. 36. Doedoussis , G. V., Kaliora, A. C., Psarrs, S., Chiou, A., Mylona, A., Papadopoulos, N. G., et al.(2004) Antiatherogenic effect of .Pistacia lentiscus via GSH restoration and downregulation of CD36 mRNA expression. Atherosclerosis, 174, 293-303. 37. Abdel-Rahman, A. H. Y.,& Soad, A. M. Y. (1975). Mastic as antioxidant. Journal of the American Oil Chemists Society, 52, 423. 38. Iauk, L., Ragusa, S., Rapisarda, A., Franco, S., Nicolosi, V.M., 1996. In vitroantimicrobial activity of Pistacia lentiscus L. extracts: preliminary report.Journal of Chemotherapy 8, 207–209. 39. Magiatis, P., Melliou, E., Skaltsounis, A. L., Chinou, I. B.& Mitaku, S. (1999). Chemical composition and antimicrobial activity of the essential oil of Pistacia lenticus var. Chia. Planta Medica, 65, 749-752. 40. Sheppard EP, Stutsman MJ. J Soc Cosmet Chem 1977;28:11. 41. Wei, TT., Sun, H., Zhao, X., Hou, A., Zhao, Q., et al. ( 2002). Scavening of reactive oxygen species and prevention of oxidative neuronal cell damage by a novel gallontannin, pistafolia A. Life Sciences, 70, 1889-1899. 42. Zhao, X., Sun, H., Hou, A., Zhao, Q., Wei, T., & Xin, W. (2005). Antioxidant properties of two gallotannins isolated from the leaves of Pistacia. Biochimica et Biophisica Acta (BBA), 1725, 103-110. 40 43. Halvorsen BL, Carlsen MH, Phillips KM, Bøhn SK, Holte Jr K, Jacobs DR, et al. Content of redox-active compounds (i.e., antioxidants) in food consumed in the United States. Am J Clin Nutr 2006;84:95–135. 44. Al-Habbal, M.J., Al-Habbal, Z., Huwez, F.U., 1984. A double-blind controlled clinicaltrial of mastic and placebo in the treatment of duodenal ulcer. Clin. Exp. Pharmacol. Physiol. 5, 541–544. 45. Al-said, M.S., Ageel, A.M., Parmar, N.S., Tariq, M., 1986. Evaluation of mastic, a crude drug obtained from Pistacia lentiscus for gastric and duodenal anti-ulcer activity. J. Ethnopharmacol. 15, 271–278. 46. Huwez, F.U., Al-Habbal, M.J., 1986. Mastic in treatment of benign gastric ulcers. J. Gastroenterol. 3, 273–274. 47. Balan, K.V., Prince, J., Han, Z., Dimas, K., Cladaras, M., Wyche, J.H., Sitaras, N.M., Pantazis, P., 2007. Antiproliferative activity and induction of apoptosis in human colon cancer cells treated in vitro with constituents of a product derived from Pistacia lentiscus L. Var. Chia. Phytomedicine 14 (4), 263–272. 48. Dimas, K., Hatziantonio, S., Wyche, J.H., Pantazis, P., 2009. A mastic gum extract induces suppression of growth of human colorectal tumor xenografts in immunodeficient mice. In Vivo 23 (1), 63–68. 49. Duru, M. E., Çakır, A., Kordali, S., Zengin, H., Harmandar, M., Izumi, S., et al. (2003). Chemical composition and antifungal properties of essential oils of three Pistacia species. Fitoterapia, 74, 170-176. 50. Özçelik, B., Aslan, M., Orhan, I., & Karaoğlu, T. (2005). Antibacterial, antifungal, and antiviral activities of the lipophylic extracts of Pistacia vera. Microbiological Research, 160, 159-164. 51. A. Mohagheghzadeh,P. Faridi, Y. Ghasemi. / Fitoterapia 81 (2010) 577–580. 52. Holley RA, Patel D. Improvement in shelf-life and safety of perishable foods by plant essential oils and smoke antimicrobials. Food Microbiol 2005;22: 273–92. 41 53. Chowwanapoonpohn, S., Baramee, A., 2000. Antimalarial activity in vitro of some natural extracts from Vitex trifolia.Chiang Mai J. Sci. 27, 9–13. 54. Goulart, H.R., Kimura, E.A., Peres, V.J., Couto, A.S., Fulgencio, A.A.D., Katzin, A.M., 2004. Terpenes arrest parasite development and inhibit biosynthesis of isoprenoids in Plasmodium falciparum. Antimicrob. Agents Chemother.48, 2502– 2509. 55. Alen, Y., Nakajima, S., Nitoda, T., Baba, N., Kanzaki, H., & Kawazu, K. (2000). Two antinematodal phenolics from Knema hookeriana, a Sumatran rainforest plant. Zeitschrift fuer Naturforschung, C: Journal of Biosciences, 55, 300–303. 56. Kıvçak, B., & Akay, S. (2005). Quantitative determination of α-tokopherol in Pistacia lentiscus, Pistacia lentiscus var. chia, Nd Pistacia terebinthus by TLC densitomery and colorimetry. Fitoterapia, 76, 62-66. 57. Kubo, I., Ochi, M., Vieira, P. C., & Komatsu, S. (1993). Antitumor agents from the cashew (Anacardium occidentale) apple juice. Journal of Agriculture and Food Chemistry, 41, 1012–1015. 58. Sanz, M. J., Terencio, M.C.,& Payả, M. (1992). Isolation and hypotensive activity of a polimric procyanidin fraction from Pistacia lentiscus L. Die Pharmazie, 47, 466-467. 59. Sanz, M. J., Terencio, M.C.,& Payả, M. (1993). Pharmacological actions of a new procyanidin polymer from Pistacia lentiscus L. Die Pharmazie, 48, 152-153. 60. Demo, A., Petrakis, C., Kefalas, P., Boskou, D., 1998. Nutrient antioxidants in some herbs and Mediterraneanplant leaves. Food Res. Int. 31, 351–354. 61. Pascual-Villalobos, M.J., Robledo, A., 1998. Screening for anti-insect activity in Mediterranean plants. Ind.Crops Prod. 8, 183–194. 62. Giner-Larza, E.M., Manez, S., Giner-Pons, R.M., Recio, M.C., Rios, J.L., 2000. On the anti-inflammatory and anti-phospholipase A2 activity of extracts from lanostane-rich species. J. Ethnopharmacol. 73,61–69. 42 63. Dedoussis, G.V.Z., Kaliora, A.C., Psarras, S., Chiou, A., Mylona, A., Papadapoulos, N.G., Andrikopoulos, N.K., 2004. Antiatherogenic effect of Pistacia lentiscus via GSH restoration and down regulation of CD36 mRNAexpression. Atherosclerosis 174, 293–303. 64. Hamdan, I.I., Afifi, F.U., 2004. Studies on the in vitro and in vivo hypoglycemic activities of some medicinal plants used in treatment of diabetes in Jordaniantraditional medicine. J. Ethnopharmacol. 93, 117–121. 65. Giner-Larza, E. M., Ma´nez, S., Recio, M. C., Giner, R. M., Prieto, J. M., Cerda´Nicola´s, M., et al. (2001). Oleanolic acid, a 3-oxotriterpene from Pistacia, inhibits leukotriene synthesis and has anti-inflammatoryactivity. European Journal of Pharmacology, 428, 137–143. 66. Giner-Larza, E. M., Ma´nez, S., Giner, R. M., Recio, M. C., Prieto, J. M., Cerda´Nicola´s, M., et al. (2002). Anti-inflammatory triterpenes from Pistacia terebinthus galls. Planta Medica, 68, 311–315. 67. Hou, A. J., Peng, L. Y., Liu, Y. Z., Lin Z. W.,& Sun, H. D., (2000). Gallotannins and related polyphenol from Pistacia weinmannifolia. Planta Medica, 66, 624-626. 68. Kawashty, S. A., Mosharrafa, S. A. M., El-Gibali, M., & Nicolosi, V. A. M. (2000). The flavonoids of four Pistacia species in Egypt. Biochemical Systematics and Ecology, 28, 915-917 69. Romani, A., Pinelli, P., Galardi, N., Mulinacci, N., & Tattini, M. (2002) Identification and quantification of galloyl derivatives, flavonoid glycosides and anthocyanins in leaves of Pistacia lentiscus L. Phytochemical Analysis, 13, 79–86. 70. Saitta, M., Giuffrida, D., La Torre, G. L., Potortı`, A. G., & Dugo, G. (2009). Characterisation of alkylphenols in pistachio (Pistacia vera L.) kernels. Food Chemistry, 117, 451-455. 43 71. I.E. Orhan , F. Sezer Senol a, A. Rifat Gulpinar c, Nazim Sekeroglu d, Murat Kartal c, Bilge Sener.’’ Neuroprotective potential of some terebinth coffee brands and the unprocessed fruits of Pistacia terebinthus L. and their fatty and essential oil analyses’’ / Food Chemistry 130 (2012) 882–888. 72. Cooper R. Age- Reversing Free Radical Fighters Antioxidants, Woodland Publishing, Utah 1997: 5-11. 73. Peltoketo A. Oxidation and Its Prevention: In vitro Evaluation of the Antioxidant Properties of Natural Phenolic Substances Using The Free Radical DPPH● Method, Yüksek Lisans Tezi, University of Helsinki, Division of Pharmacognosy, Helsinki Finland,2000:20. 74. Göger F. Salvıa vırgata Jacq. veSalvıa halophıla Hedge’nin Antioksidan Etkilerinin ve Bileşimlerinin Belirlenmesi, Yüksek Lisans Tezi, Anadolu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Eskişehir, 2006: 98. 75. Panglossi HV. New Developments in Antioxidants Research, Nova Science Publisher, New york USA, 2006:1. 76. Aydın A, Sayal A, Işımer A. Serbest Radikaller ve Antioksidan Savunma Sistemi. Gülhane Askeri Tıp Akademisi Basımevi, 2001; 20: 2-70. 77. Bachmayer O. Antioxidant Properties of Aqueous Extracts from Selected Culinary Herbs, Yüksek Lisans Tezi, University of Helsinki, Division of Pharmacognosy, Helsinki, Finland,2004:85 78. Olinescu R, Smith TL. Free Radical in Medical. ISBN 1-56072-869-8. 2002. New York 2002:1-2. 79. Yalçın AS. Antioksidanlar. Klinik Gelişim1998; 11: 342-346. 80. Güneş HV, Başaran A. Hücre Yapısı, Tıbbi Biyoloji ve Genetik (1), Güler AD.(editor), Anadolu Üniversitesi Basımevi, Eskişehir 2006:11. 81. Mukhopadhyay A.K. Antioxidants Natural and Synthetic. ISBN-13: 978-3-93805405-5. Kiel, Almanya 2006 44 82. Singleton VL, Orthofer R, Lamuela-Ravento´S RM. Analysis of Total Phenols and Other Oxidation Substrates and Antioxidants by Means of Folin-Ciocalteu Reagent. In Methods in Enzymology, Packer, L. (Ed.), Academic Press, San Diego, CA, 1999; 299: 152-315. 83. Gyamfi MA, Yonamine M, Aniya Y. Free-Radical Scavenging Action of Medicinal Herbs from Ghana Thonningia Sanguinea on Experimentally Induced Liver Injuries. General Pharmacology 1999; 32: 661-667. 84. J. Zhishen, T. Mengcheng, W. Jianming, Food Chemistry, 64, 1999, 555-559. 85. Sigma Plot 2001 versiyon7.0, SPSS Inc., Chicago IL 86. Miller, N.J., Diplock, A.T., Rice-Evans, C., Davies, M.J., Gopinathan, V., Milner, A., 1993, A novel method for measuring antioxidant capacity and its application tomonitoringthe antioxidant status in premature neonates, Clin. Sci.,84, 407-412. 87. Miller, N.J., Rice-Evans, C., 1994, Total antioxidant status in plasma and body fluids, Methods in Enzymology,234, 279-293. 88. Re R, Pellegrini N, Proteggente A et all. Antioxidant Activity Applying an Improved ABTS Radical Cation Decolorization Assay. Free Radical Bio Med 1999; 26: 1231-1237. 89. Rice-Evans CA, Miller NJ, Paganga G. Structure-Antioxidant Activity Relationships of Flavonoids and Phenolic Acids, Free Radıcal Bıo Med 1996; 20: 933-956. 45 ÖZGEÇMİŞ Gülsüm YILDIZ, 1987 yılında Tokat’ ta doğdu. İlk ve orta öğrenimini Gülbahar Hatun İlköğretim Okulu’nda, liseyi Tokat Anadolu Lisesi’ nde tamamladıktan sonra 2008 yılında girdiği Erciyes Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nden 2013 yılında mezun oldu. İletişim Bilgileri E- mail: ecz.gulsumyildiz@hotmail.com