Kas Lif Tiplerinin Özellikleri

advertisement
Yrd. Doç. Dr. İpek EROĞLU KOLAYİŞ

 Kuvvet, dayanıklılık ve
esnekliği geliştirmeye
yönelik programları,
amacına uygun olarak
hazırlamak ve
uygulayabilmek için beden
eğitimci ve antrenörlerin
kas sistemini iyi bilmeleri
gerekmektedir.

 Hareketlerimiz ATP’nin içindeki kimyasal enerjinin
mekanik enerjiye çevrilmesine bağlıdır. Bu özel
enerji sonucu iskelet kaslarının hareketi gerçekleşir.
Vücudun ani (akut) ve uzun süreli (kronik) egzersize
karşı verdiği cevapları anlayabilmek için iskelet kası
temel yapısı ve fonksiyonlarını anlamak gerekir.

 Kas dokusunun görevleri;




Hareketi sağlamak
Organizmaya destek görevi yapmak
Vücudun şeklinin korunmasını sağlamak
Isı üretimi

 Kas dokusu; Kasılma özelliğine sahip, kas lifi adı verilen uzun
hücrelerden oluşmaktadır. Kas hücresi kısalıp kalınlaşarak
şekillerini değiştirebilir ve tekrar eski hallerine dönebilir
Kasıldıklarında vücut bölümlerinin hareket etmesini sağlarlar.
Buna göre kasların ortak özellikleri;
Uyarılabilirlik (Eksitabilite)
Kasılabilirlik (Kontraktilite)
Uzayabilme-gerilebilme (Ekstansibilite)
Normal boyuna dönebilme (Elastisite)
Kasa ilişkin genel bilgiler

KASIN ÖZELLİKLERİ;
• Eksitabilite: Uyarıları alabilme ve yanıt verebilmeyi ifade
eder.
• Kontraktibilite: Kasın uyarı karşısında şekil değiştirmesini,
kısalması ya da uzamasını ifade eder.
• Ekstansibilite: Normal uzunluğunun ötesinde gerilebilmeyi
ifade eder.
• Elastisite: Gerilme fonksiyonu ortadan kalkınca normal
uzunluğa dönmeyi ifade eder.
İnsan vücudundaki bütün hareketler (yürüme, solunum gibi)
kas kontraksiyonu ile gerçekleşir.

 Vücudumuzda üç tip kas dokusu vardır.
Düz kas dokusu iç organların ve
damarların duvarında bulunur.
Kalp kası dokusu. Sadece kalpte
bulunur.
İskelet dokusu Çizgili kaslardır, iskelet
sisteminin hareketini sağlarlar.
Üç farklı kas dokusu:
iskelet, kalp ve düz kaslar

Çizgisiz, Düz kaslar

 Otonom sinir sistemi tarafından innerve edilir
(uyarılır) ve istem dışı otomatik olarak kasılırlar.
Çizgili kaslara oranla daha yavaş kasılırlar ancak
kontraksiyonları daha ritmik ve devamlıdır. Kas
lifleri uzun iğ şeklindedir ancak dış görünüşleri
çevrelerindeki dokulara uyum sağlamak üzere belli
oranda değişebilir. Her lifin yalnız bir çekirdeği
vardır. Troponin dışında iskelet kasında bulunan
bütün kas proteinleri çizgisiz kaslarda da bulunur.
Kalp Kası

 Yalnızca kalpte bulunur ve iskelet kası gibi
sarkomerler içeren çizgili bir yapıya sahiptir. Ancak
kalp kası lifleri daha kısadır ve dallanma gösterirler.
Mitakondrileri daha büyük ve fazladır. Kalp kası
dışarıdan herhangi bir uyarı almaksızın otomatik
olarak kasılır. Kalp kası uyarıya karşı bütün kasa
yayılan dalgalanmaya benzer bir kontraksiyonla
cevap verir. İskelet kasında kuvvet oluşumu
derecelendirilebilinir (ihtiyaca göre kuvvet üretimi).
Ancak temelde kalp kası ve iskelet kasının kasılma
mekanizması aynıdır.
İskelet kası

İnsan vücudunda toplam
olarak 600’den fazla kas bulunur.
Bunların yaklaşık 430’u sağlı sollu yani çift olarak
bulunan iskelet kaslarıdır.
Bunların her biri fibröz bağ dokusundan oluşan çeşitli
kılıflara sahiptir. Her kas fibril (lif) adı verilen binlerce
silindirik kas hücresinden oluşur. Bu uzun, ince, çok
nükleuslu lifler birbirine paralel olarak uzanır. Kontraksiyon
(kasılma) kuvveti lifin uzun ekseni boyunca oluşur. Bir kasta
ne kadar kas fibrilinin olacağı kasın büyüklüğü ve yaptığı işle
orantılıdır.
 Bağ dokusu (Vücudumuzun her yerinde
bulunur ve vücut ağırlığının büyük bir bölümünü oluşturur.
Bağ dokusu vücut bölümlerini birleştirir; destekler, korur, çatı
oluşturur, boşlukları doldurur, yağ depolar, kan hücreleri
üretir, enfeksiyonlara karşı korur, hasara uğramış dokuları
onarır. Kemik dokusu, eklem dokusu (sert) adipoz (yağ),
fibroz bağ doku (yumuşak) gibi)
 İskelet kası bir tür bağ
dokusu zarıyla bir araya
getirilmiş binlerce
esneyebilen kas lifinden
oluşur. Her bir kas
hücresini veya fibrilini
kapsayan bu bağ
dokusuna Endomisyum
diyoruz. Hemen bu
endomisyuma yapışık,
içindeki kas hücresi
membranına da
sarkolemma denir ancak
bağ dokusu değildir..
 Sarkolemma tarafında sarılan
hücrenin iç kısmı sarkoplazma adı
verilen özel bir protoplazmadan oluşur.
Sarkoplazma kontraksiyonda rolü olan
proteinler, enzimler, yağ ve glikojen
partikülleri ile nükleus (çekirdek) ve
çeşitli özelleşmiş hücresel organelleri içerir.
Sarkoplazmik retikulum olarak bilinen ağ örtüsü şeklinde
yaygın bağlayıcı tübüller, kanallar , veziküller (kesecikler) ve
enerji üreten hücresel yapılar (mitakondriler) bulunur. Bu son
derece özelleşmiş sistem hücrenin yapısal bütünlüğünün
sağlanmasında ve kas kontraksiyonunda önemli rol oynar.
 Kas fibrilleri (hücreleri) kas demetlerini yani fasikülleri
meydana getirir.
 Farklı sayılardaki kas liflerinden oluşan kas demetleri de
perimisyum adı verilen bir bağ dokusu yardımıyla bir arada
tutulur. Tüm kas (ya da tüm kas demetleri) epimisyum adı
verilen bağ dokusuyla çevrilidir.

 Tendonlar
 Kas içi tüm bağ dokusu
gruplar oluşturur ve her iki
ucundaki tendonlardaki bağ
dokuları yardımıyla
birbirlerine eklenirler. Bu
tendonlar kemiğin en dış
katmanı olan periosta sıkı
sıkıya iskelet kaslarını kemik
dokuya bağlarlar. Kas
fibrillerinin iskelet ile
doğrudan teması yoktur bu
sayede kaslar doğrudan
birbirine bağlanır ve en
yüksek kasılma elde edilir.
Tendonlar kaslardan daha
sağlamdır ve ayrıca cansız
fibrillerden oluşur dolayısıyla
büyük bir kasın oluşturduğu
kasılmaya çok küçük bir
tendon dayanabilmektedir.
İskelet kasının kimyasal
bileşimi

 Kasın %75’i su, %20’si protein ve geriye kalan %5’i
inorganik tuzlar; yüksek enerji fosfatları, üre ve laktik asit
gibi maddeler, kalsiyum magnezyum ve fosfor gibi
mineraller çeşitli enzim ve pigmentler, sodyum,
potasyum ve klor iyonları, aminoasit, yağ ve
karbonhidratlardan oluşur.
 En önemli kas proteinleri myozin, aktin ve
tropomiyozindir. Bu proteinler kasın toplam içeriğinin
sırasıyla %52, %23, ve %15’ini oluştururular. Ayrıca 100
gr. kas dokusunda myglobin adı verilen yaklaşık 700 mg.
bağlanmış protein bulunur.
Kanlanma

 Kaslar kan damarlarıyla beslenir. Arter ve venler kaslara
bağ dokularıyla birlikte girer ve kas fibrillerine paralel
uzanırlar. Bunlar bir çok kılcal damarlara ayrılır ve
endomisyum içi ve çevresinde çok sayıda şebeke
oluştururlar. Böylece her kas fibriline arterial sistemden
oksijen yani temiz kan desteği sağlanır ve venöz sistemle
karbondioksit gibi atık ve zararlı maddelerin atılması
olanağı tanınır. Sedanter erkek ve kadınlarda her kas fibrili
çevresinde ortalama 3-4 kılcal damar bulunmasına karşılık bu
sayı sporcularda 5-7 arasında değişmektedir.
 İskelet kasının gereksinim duyduğu kan miktarı kasın aktivite
düzeyine bağlıdır. Maksimum yüklenme sırasında kasın kan
gereksinimi dinlenmenin 100 katına çıkabilir (Örneğin:
Dakikada 4 litre oksijen alımı gerektiren bir egzersizde 30 kg.
kas için yaklaşık 3,4 L/dak. Oksijen tüketimi gerçekleşir. Bu
miktarda ki kas kütlesinin dinlenik durumda harcayacağı
oksijen miktarı 0,3 L/dk. dır).
 Kan gereksinimi çok sayıda kılcal damarlardan başka yollarla
da sağlanabilmektedir. Örneğin aktif kasların kasılma ve
gevşemesiyle kan damarları dönemsel olarak sıkışırlar. Bu
sayede oluşan pompalama ve emme hareketi kanın kalbe
akışını hızlandırır, böylece kaslara dönen temiz kan miktarı
artar. Vücudun aktif olmayan bölgelerine (deri, barsaklar,
böbrek gibi) kan taşıyan arterlerin büzülmesi ve aktif iskelet
kaslarına giden damarların genişlemesi de kaslardaki kan
dolaşımını düzenlemeye yardımcı olur.

 Zorlayıcı tipteki aktiviteler biraz daha farklı bir tablo
oluşturur. Bir kas kendi kuvvet oluşturma
kapasitesinin % 60’ı oranında kasılırsa, artan kas içi
basınç nedeniyle kasa olan kan akışı engellenir.
Ayrıca uzun süreli statik ve izometrik
kontraksiyonda kontraksiyonun kompresif kuvveti
kan akışını durdurur. Bu koşullarda kas çalışmasının
devamı için gerekli olan enerji temel olarak depo
edilmiş fosfojenlerden ve anaerobik glikoliz yoluyla
sağlanır.
İnnervasyon

 Her kas lifi diğer kas liflerinden sarkolemma tarafından
sarıldığı için bir kas fibrilinin uyarılması komşu kas
liflerini de doğrudan uyarmaz. Bir kası innerve eden bir
sinir her biri omuriliğin ayrı bir sinir hücresinden
başlayan bir çok sinir hücresinden oluşur motor (efferent)
ve duysal (afferent) fibrillerden oluşur ve genellikle kas
içine kan damarları ile birlikte girerler. Kas içi bağ dokusu
boyunca dallara ayrılıp dağılır ve böylece tüm kas
fibrillerine ulaşırlar.
 Motor sinirler, yani uyarıldığında kasın kasılmasına sebep olan
sinirler, MSS’nden köken alırlar (beyin ve omurilik). Bir motor
sinirin kas fibrili üzerinde bittiği noktaya Nöromüsküler (sinir-kas)
kavşak veya motor son plak adı verilir. Omurilikteki tek bir motor
sinir hücresi, bir kasa uyarı gönderdiğinde o sinirin yan dalları
tarafından uyarılan bütün kas lifleri aynı anda uyarılır ve kasılırlar.
Kasa giren yani uyaran sinirlerin %60’ı motor sinirlerdir. Geriye
kalan % 40 oluşturan duysal sinirler ise vücudun herhangi bir
noktasındaki ve organların durumunda oluşan değişiklikleri
kaslardaki duyu mekanizması aracılığıyla MSS’ ne ulaştırma
işlevini görürler. Yani duyu sinirleri kasın duyu organlarından
aldığı, ağrı ve vücut kısımlarının algılanışına ait bilgileri MSS’ne
iletir. Duysal sinir uçlarının bazıları da kas tendonları ile
bağlantılıdır. Bu duysal sinir uçları kas gerilimindeki
(kontraksiyon, gevşeme, gerilme gibi) değişiklikler tarafından
stimüle edilirler ve uyarıları daha önce de belirtildiği gibi MSS’ ne
gönderirler. Bu uyarılar kas tonusunun devam ettirilmesine ve kas
hareketlerinin hızının ve miktarının ayarlanmasında önemli rol
oynarlar.
Kasılma
Mekanizması
 Kaslar 4 değişik protein
yapısındadır (aktin, myozin,
troponin ve tropomyozin).
Aktinler ince myozinler kalın
çubuklar şeklinde birbirleri
üzerinde dizilmişlerdir. Kas
hücresi bu diziliş nedeni ile
mikroskop altında çizgili
göründüğünden “çizgili kaslar”
adını almışlardır. İskelet kasları
içinde ayrıca enerji oluşumunda
görevli mitakondriler, yağ ve
karbonhidrat içeren kesecikler ve
enerji üretimi sonunda ortaya
çıkan laktik asidi ve kasılmayı
sağlayan kalsiyumu boşaltmaya
yarayan bir tüp sistemi bulunur.
Troponin ve tropopmyozin de
gevşeme olaylarında görevlidir.
 İskelet kaslarına çizgili
görünümü veren aktin ve
miyozin filamentlerinin
dizilişidir. Sarkomer
üzerinde, yalnızca aktin
filamentlerin bulunduğu
bölge I bandı adını alır ve
ışık mikroskobunda açık
renk görüntü verir. Öte
yandan aktin ve miyozin
flamentlerinin birlikte yer
aldığı kısımlar daha koyu
renkte görülürler. Bu
bölgeler A BANDI olarak
isimlendirilirler. A
bandının ortasında aktinin
ulaşamadığı ve yalnızca
miyozinden oluşan bir alan
vardır. H BÖLGESİ olarak
adlandırılan bu bölge I
bandından daha koyu, A
bandından ise daha açık
renkte görülecektir.
 I bandı ortasında dikey
olarak uzanan Z ÇİZGİSİ
bulunur. Böylece,
dinlenim durumundaki,
iki Z çizgisi arasında H
bölgesini saymazsak
sırasıyla I-A-I bantları yer
almış olur.
 Z çizgileri bir
myofibrilden diğerine
doğru uzanarak kas
lifinin içindeki
myofibrilleri birbirine
bağlarlar. İki Z çizgisi
arasında kalan bu
bölgeye SARKOMER
adı verilir. Sarkomer kas
kasılmasında kısalma ve
uzamanın gerçekleştiği
bölümdür.
 Sarkoplazma içerisinde yer
alan organellerden biriside
SARKOPLAZMİK
RETİKULUM,
uzunlamasına
(longitudinal) tübüller ve
bunların sonlandıkları
sarnıç bölgelerinden oluşur.
Uzunlamasına tübüller
myofibrillere paralel olarak
yerleşmişlerdir.
Sarkoplazmik retikulum
sarnıçları, hücre zarından
lif içine doğru kıvrım
yapmasıyla oluşan
transvers tübüllerle (T
tübüller) her iki yanda
komşuluk yapar. Böylece T
Tübül-Sarkoplazmik
retikulum Sistemi ilişkisi
sayesinde aksiyon
potansiyeli lif içlerine kadar
iletebilir.
Bu ileti bir kalsiyum deposu olan sarkoplazmik
retikulumdan Ca++ iyonunun sarkoplazmaya
salınmasına yol açarak kas kasılmasına neden
olur. T-Tübül Sarkoplazmik Retikulum Sist. nin
kas lifinde oluşturduğu hacim, antrenmanlı
bireylerde normalin 3 katına kadar ulaşabilir.
 Kas Kasılması
 Kas kasılmasında aktin ile myozin flamentlerinin etkileşimi
sonucu aktin flamentleri ortaya doğru çekilmesi ile sarkomerin
boyunun kısalmasıyla gerçekleşir. Aktin ile myozin arasında
aktomyozin köprücükleri kurulur. Kas kasılması aktin
filamentlerin miyozin filamentleri üzerinde kayması ile
gerçekleşir. Bu duruma literatürde KAYAN FİLAMENTLER
TEORİSİ olarak adlandırılır.
Kayan filamentler teorisine göre kalın ve
ince filamentler kendi boylarında bir
değişiklik olmaksızın birbirlerine doğru
kayarlar ve bu kasın kasılması ve
uzamasına neden olur. Bu hareket
sarkomer içindeki bazı alan ve bandların
büyüklüklerini nispeten değiştirir.
Kontraksiyon sırasında ince aktin
molekülleri myosin filamentlerine doğru
kayar ve A bandının içine doğru hareket
eder. (İstirahat sırasında A bandının dışına
doğru) Bu nedenle kontraksiyon sırasında
en önemli yapısal değişiklik I bandının
boyunun kısalmasıdır.

 İzometrik kasılmada lifin boyu nispeten değişmez
I ve A bandlarının boyu da nispeten aynı kalır.
Eksentrik kasılma sırasında kas boyu uzar ve A
bandlarının genişliği artarken kuvvet üretilir.
 Kayan filamentler teorisine göre kas kasılmasının
gerçekleşme aşamaları aşağıdaki gibidir.
 Dinlenim
 1. Dinlenimde aktin üzerindeki
miyozin çapraz köprülerinin
tutunacağı aktif bölgeler
troponin-tropomiyozin
kompleksi tarafından
kapatıldığından miyozin ile
aktin arasında herhangi bir
bağlanma yoktur (NOT:
Dinlenme halinde myosin
filamentleri çapraz
köprücükleri aktin
filamentlerine doğru uzanırlar
ancak onlarla temas etmezler).
Çapraz köprücüklerinin ucuna
bir ATP molekülü bağlıdır.
 2. Aksiyon potansiyeli (sinirsel
ileti) kas hücresi içine T-Tübleri
yoluyla ulaştığında
sarkoplazmik retikulum içinde
bulunan Ca++ hücre içine çıkar.
 3. Kalsiyum troponin C ile
birleşir ve aktin üzerinde
troponin tropomiyozin
kompleksinin kapattığı
etkin noktalar açılır (Ek:
Sarkoplazmik retikulum
vezikülleri içerisinde bol
miktarda Ca++ iyonu
depolanır. Ca++
sarkoplazmada serbest
halde değilse aktin
filamentindeki troponin,
myosin çapraz köprüsünün
aktine bağlanmasını inhibe
eder-engeller. Ca++
iyonlarının Sar. Ret.’dan
sarkoplazma içine serbest
bırakılması için sinir uyarısı
gerekir).

 4. (Ek: Bir motor sinirden çıkan sinir uyarısı motor son plağa
ulaştığında uyarının diğer dokuya geçmesini sağlayan maddeasetilkolin- salınır ve bu uyarı kas lifinin sarkolemmasında
uyarıyı başlatır. Böylece bu uyarı Sar. Ret. Ca++ iyonlarını
serbest bıraktırır ve Ca++ aktin üzerindeki troponine bağlanır
bu sayede Miyozin başları aktine bağlanır, akto-myozin
çapraz köprücükleri kurulur (aktomyosin kompleksi).
 Aktomyosin oluşumu myosin flamentinin myosin ATP-az
enzimini aktive eder ve ATP parçalanarak (ADP+Pi) yüksek
miktarda enerji açığa çıkmasına neden olur. Bu açığa çıkan
enerji aktin fil.’nin myosin filamentleri üzerinden
sarkomerin merkezine doğru kaymasını sağlayacak şekilde
yeni bir açıya yönlenmesini sağlar. Böylece kasta gerim
meydana gelir ve kısalır.

 Bir saniyelik bir kontraksiyon sırasında tek bir myosin
çapraz köprüsü aktin filamentinin aktif tarafıyla yüzlerce
kere birleşip ayrılabilir. Bunun için myosin çapraz
köprüsünün yeniden yüklenmesi gerekir. Bunun için
çapraz köprünün yeni bir ATP molekülü ile
yüklenmesiyle bağlantı koparılır. Böylece hem çapraz
köprü hem de aktinin aktif kısmı yeni bir bağlantı için
serbest kalır.


 Kasılmanın Gerçekleşmesi
 5. Miyozin çapraz köprü başlarındaki ATP az enzimi
ATP yi parçalar, bu durumda açığa çıkan enerji ile
aktin filamentler sarkomerin ortasına doğru çekilir.
Kas Hücresi içerisine t tübleri yoluyla aksiyon
potansiyeli geldiği sürece bu olay devam eder.
 Kasılmanın Sona Ermesi
 6. Aksiyon potansiyelinin kesilmesi durumunda
gevşeme süreci başlar. Bu süreçte, kalsiyum aktif
transport ile (enerji kullanılarak) sarkoplazmik
retikuluma geri pompalanır.
 7. Aktin üzerindeki etkin noktalar troponintropomiyozin kompleksi tarafindan kapatılır.
Motor Ünite

 Tek bir motor sinir bir çok dala
ayrılarak birden fazla kas lifini
uyarır. Örn: 1, 5, 150 veya daha
fazla kas lifi. Aynı motor sinir
tarafından uyarılan bütün kas lifleri
aynı zamanda kasılır ve gevşer ve
tek bir ünite olarak çalışır. Bu
nedenle tek bir motor sinir ve bu
sinirin uyardığı kas liflerine bir
motor ünite adı verilir. Motor ünite
iskelet kasının temel fonksiyonel
ünitesidir.
 Tek bir motor sinirin uyardığı kas
lifi sayısı kasın büyüklüğü ile değil,
kasın yaptığı hareketin inceliği,
beceri, koordinasyonu ile belirlenir.

 Örn. Göz kasları gibi ince beceri gerektiren
kaslarda bir motor ünite de bir sinire düşen kas lifi
sayısı bir taneye kadar düşebilirken Quadriceps
gibi daha kaba ve ince beceri gerektirmeyen
hareketleri yapan kaslarda bir motor ünite başına
düşen kas lifi sayısı yüzlerce hatta binlerce olabilir.
Özetle: yüksek kas lifi-sinir oranı daha çok kuvvet
veya kaba hareketlerle ilgiliyken düşük kas lifi –
sinir oranı daha az kuvvet ancak ince beceri
gerektiren hareketlerden sorumlu olan kaslarda
görülür.
Ya hep Ya da Hiç
Kanunu

 Bir kas lifi ya da motor ünite uyarılma eşik düzeyinde veya
üzerinde uyarıldığında beslenme düzeyi, ısı vb. etkilere bağlı
kalmaksızın maksimal düzeyde kasılır. Yani eşik düzeyin
üzerinde uyaranla kası uyarmak kasın ne kuvvetinde ne de
kasılma miktarında artışa sebep olmaz. Yani Kas lifi ya
kasılmaz ya da maksimal olarak kasılır bu durum ya hep ya
hiç kanunu olarak adlandırılır. Ancak bu kanunun motor
üniteler için uygulandığı göz ardı edilmemelidir. Çünkü bir
motor ünitedeki kas fibrilleri aynı sinir tarafından uyarılırlar.
Bu kanın kasın tamamı için geçerli değildir. Çünkü kasın
tamamı birden fazla sinir tarafından uyarılır.
Kas kuvvetinin şiddeti
nasıl artar?

 Bu iki şekilde gerçekleşir.
 Çoklu motor ünite sumasyonu: Kasılan motor ünite
sayısının artması. Uyarılan motor ünite sayısı arttıkça
oluşturulan kuvvet de artar.
 Dalga sumasyonu: Motor ünitenin kasılma frekansının
(uyaran sıklığı) değiştirilmesi (yüksek frekans daha
fazla kuvvet oluşumu anlamındadır.)
Kas Lif Tipleri

 İskelet kasları farklı metabolik ve fonksiyonel özelliklere sahip
kas liflerinin bir araya gelmesiyle oluşmuştur. Kas liflerinin
tanımlanmasında biyopsi (resim, …) ile alınan örneklerin
histokimyasal veya immünokimyasal olarak boyanması
sonucunda kas lifleri mikroskopta çeşitli renklerde (resim .... )
olduğu gözlenir buda onların farklı özelliğine sahip olduğunu
belirtir.
 Histokimyasal olarak miyofibriller ATPaz (m-ATPaz)
reaksiyonuna göre kas liflerinin kasılma hızı tahmin edilebilir.
Buna göre yüksek ATPaz aktivitesine sahip lifler daha yüksek
bir kasılma hızı göstereceklerinden, liflerin ATPaz aktivitesine
bağlı olarak bu enzimle yapılan boyama sonrasında vereceği
farklı renk o liflerin hızlı ve yavaş olarak ayırd edilmesini
sağlar.

 Böyle bir çalışma sonucunda; genellikle düşük ATPaz
aktivitesi gösteren lifler tip I, yüksek ATPaz aktivitesi
gösteren lifler ise tip II olarak tanımlanmıştır. Ayrıca tip
II lifler de kendi içerisinde tip IIa ve tip IIb diye ikiye
ayrılır ve bunlar arasından m-ATPaz aktivitesi en yüksek
olan tip IIb fibrilleridir.
 Diğer histokimyasal boyama yöntemi süksinat
dehidrogenez (SDH) enzimi ile yapılan boyama
yöntemidir. SDH enzimi mitokandriada yer alır ve
aerobik metabolizma ile ilişkilidir. Bu yüzden bu
yöntemle yapılan boyama çalışmaları sonucu koyu
renkli görülen liflerin oksidatif lifler olduğu, açık renkli
görülenler liflerin ise glikolitik lifler olduğu ortaya
konmuştur. Buna göre;
◦ 1.-tip I; yavaş oksidatif lifler (SO),
◦ 2.-tip IIA; hızlı oksidatif-glikolitik lifler (FOG),
◦ 3.-tip IIB; hızlı glikolitik lifler (FG), tanımlama
yapılabilir.
Kas Lif Tiplerinin
Özellikleri

 ST lifleri yavaş kasılma hızı ve düşük miyozin ATP az
aktivitelerine sahiptirler. Yorgunluğa dirençli ancak güç
üretme yetenekleri düşük liflerdir. Kılcal damarlardan
zengin olup, bol miktarda mitokondria içerirler. Aerobik
enerji üretiminde ihtiyaç duyulan enzimler bu liflerde daha
yoğundur, kırmızı renkli görünümlerinden dolayı kırmızı
lifler adı da verilmektedir. Bu liflerin kasılmalarının yavaş,
kasılma sürelerinin uzun ve kasılma kuvvetlerinin düşük
oluşu, submaksimal şiddetteki uzun süreli egzersizlere
daha iyi uyum sağlamalarına neden olmaktadır.
 FT lifleri ise ST liflerinin aksine yüksek kasılma hızı ve myozin ATP
az enzim aktivitesine sahiptirler. ST liflerinin boyunun kısalma hızı
17 mm/sn iken FT lifleri ise 42 mm/sn hızla kasılabilmektedir. Güç
üretimleri yüksek olup yorgunlukları çabuk oluşmaktadır. Bu kas
lifleri, kısa zamanda büyük kasılma gücü oluşturmaları nedeniyle,
yüksek şiddette yapılan kısa süreli egzersizlere uyum
sağlamaktadırlar.
 FTa lifleri ise, FTb ve ST arasında bir özelliğe sahip olup
kanlanmasıda FTb’ye göre fazladır. FTb liflerinin aksine bol
miktarda mitokondria içerirler ve daha çok aerobik sistem
enzimlerine sahiptirler. FOG lifler olarak da adlandırılan bu liflere
ara (intermediate) lifler de denir.
 Sonuç olarak; ST lifleri enerjisini daha ziyade mitokondriada
oksidatif olarak, FT lifleri ise sarkoplazmada anaerobik glikoliz ile
ATP sentezinden sağladığından dolayı; ST lifleri aerobik, FT lifleri
ise anaerobik performansları daha yüksek liflerdir.


 Lif Tipleri ve Performans
 Sporcuların performansının değerlendirilmesinde
kas lif tipleri önemli bir performans kriteridir.
Çünkü, antrenmanlarla kaslarda bulunan ST ve FT
liflerinin sayısal oranlarının artması sağlanamaz.
Sadece var olan kapasitelerinin artışı sağlanır. Bu
manada ST lifleri daha çok uzun süreli ve
dayanıklılık türü yani aerobik egzersizlerle, FT
lifleri ise daha çok kısa süreli ve yüksek şiddette
yapılan (100-400m gibi) anaerobik egzersizlerle
antrene edilerek var olan kapasiteleri geliştirilmeye
çalışılır.

 İnsan iskelet kası ATP ve CP gibi acil enerji
kaynaklarına ek olarak glikojen ve yağ depolarını
içerir. Yapılan çalışmalar ST fibrillerin FT fibrillere
göre 3-5 kat daha fazla yağ düzeyine sahip olduğunu
göstermiştir. Diğer yandan Tip II fibrilleri, Tip IIA’ya
göre daha fazla glikojen içermektedir. İskelet kası
fosfojen içeriği, 23-25 mMol/kg yaş kas olup bunun
18-20’si CP, 4-5 mMol’ü ise ATP’dir. Sonuç olarak;
Tip I lifleri dayanıklılık, Tip II lifleri ise yüksek
atlama, atmalar, sprint gibi kuvvet ve güç türü
aktivitelerle uygunluk gösterir.
KASLARIN KASILMA
TÜRLERİ

•Isotonic: Kasların boyunun uzayıp kısalması
şeklinde oluşan kasılmalar. 2 türü vardır:
•Concentric: Kasın kısalması sonucu oluşan
kasılma şekli,
•Eccentric: Kasın uzaması sonucu oluşan
kasılma şekli,
•Isometric: Kas boyunda değişiklik olmadan oluşan
kasılma şekli
•Isokinetic: Sabit açısal hızla kasların boyunun
uzayıp kısalması şeklinde oluşan kasılmalar.
KASLARIN ROLLERİ

1. AGONİST ROL
Kasın yaptığı konsantrik kasılma, vücut üyesinin
hareket isteği yönünde ise, bu kas agonist rol
oynamaktadır.
2. ANTAGONİST ROL
Agonist kasların tam tersi hareketi gerçekleştiren
kaslardır. Bir hareket yapılırken antagonist kaslar
gevşeyerek bu harekete izin verirken, dirsek eklemimizi
gerdiğimizde antagonist rol oynayan biceps brachii
gevşeyerek hareketin gerçekleştirilmesine izin verirler.
Genel olarak bir eklemde ekstansiyon
yaptıranlar fleksiyon yaptıranlarla, abduksiyon
yaptıranlar adduksiyon yaptıranlarla, dışa
rotasyon yaptıranlar içe içe rotasyon
yaptıranlarla antagonistdir.
3.STABİLİZATÖR (FİKSATÖR) ROL
Bu grup kaslar statik olarak kasılarak
vücudun bazı parçalarını, kasılan kasların ya da
yerçekiminin yol açtığı çekme kuvvetine veya
istenen hareketin yapılmasına engel olan diger
güçlere karşı desteklerler. Şınav sırasında karın
kaslarının çalışması örnek olarak verilebilir.

4. NÖTRALİZÖR ROL
Bir hareket oluştururken, agonistlerin
istenmeyen hareketlerinin önlenmesidir.
Örneğin, mekik hareketi sırasında sağ ve sol
eksternal oblik kaslar.
KASLARIN KOORDİNELİ
ÇALIŞMALARI

 Kaslar genel olarak koordineli bir şekilde çalışırlar.
Bir hareket oluşturulurken agonist kaslar ( birincil ve
yardımcı ) kasılırken antagonistler gevşer. Bu arada
bazı kaslar statik olarak kasılarak stabilizör işlev
görürler. Kasılmaların bir kısmı da keza, istenmeyen
hareketlerin nötralize edilmesine yöneliktir.
 Agonist-Antagonist kaslardaki koordinasyonsuzluk,
kas sakatlanmalarına neden olur.
POSTÜRÜN
SÜRDÜRÜLMESİ

 Başlıca postürün sürdürülmesi yani vücudun dik
durma durumunun bozulmaması için kasılan kaslar
postür kasları olarak adlandırılır. Bu kaslar, bacak,
sırt, boyunun ekstansör kaslarıdır.
Download