Uploaded by İnsan Haklari

Haç - Lautsi İtalya Kararı

advertisement
Haç kararı (Lautsi-İtalya)
Mustafa Şentop AİHM'in Lautsi kararı: Din özgürlüğü bakımından yeni
içtihat
3 Nisan 2011
PROF. DR. MUSTAFA ŞENTOP
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), din özgürlüğü ile ilgili yeni bir karar verdi.
Bu kararın, bir iki değini dışında, basında pek fazla alaka görmemesi üzüntü vericidir.
Zira karar hem AİHM'nin başörtüsü kararının yeniden değerlendirilmesine, hem de
bizatihi Mahkeme'nin tarafsızlığının, hatta hukukiliğinin tartışılmasına yol açacak
nitelikte çok önemli bir karardır. Üstelik bir daire kararı değil, AİHM Büyük Dairesi
tarafından verilmiştir.
Olayı kısaca şu şekilde özetleyebiliriz. 2002 yılında, İtalya'da bir anne (Bayan Lautsi),
iki çocuğunun eğitim gördüğü bir devlet okulunda, duvarlarda çarmıha gerilmiş Hz.
İsa heykellerinin kaldırılmasını talep etmiş, ancak bu talep kabul edilmemiştir. Lautsi,
İtalya'da çeşitli mahkemelerde davalar açarak talebini kabul ettirmenin yollarını
aramıştır. Ancak İtalya mahkemeleri, devlet okullarında çarmıha gerilmiş Hz. İsa
figürlerinin bulunmasını din özgürlüğüne aykırı bulmamıştır. Nihai kararda yüksek
mahkeme, bu tür figürlerin İtalyan milli kimliğinin bir unsuru olduğunu ifade
etmektedir. İç hukuk yollarını tüketen Lautsi AİHM'ye başvuruyor. AİHM'in 2. Dairesi,
3 Kasım 2009'da verdiği kararda, Lautsi'yi haklı bulmuş, devlet okullarının
duvarlarında haç asılmasını Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin din özgürlüğüne
dair 9. maddesi ile Ek 1 numaralı protokolün eğitim hakkıyla ilgili 2. maddesine aykırı
bulmuştur. İtalya hükümetinin itirazı üzerine dava Büyük Daire'ye gitmiştir. 18 Mart
2011 tarihinde verilen kararda, 2. Daire'nin kararının aksine, devlet okullarında haç
bulunmasının din özgürlüğünü ve eğitim öğretim hakkını ihlal etmediği sonucuna
varılmıştır.
Büyük Daire'nin kararında görüldüğü üzere, Sözleşme'ye taraf birçok devlet,
Avrupa'daki birçok sivil toplum örgütü, Avrupa Parlamentosu'ndan 33 parlamenter
davada müdahil olarak bulunmuştur. Bu müdahiller birçok yazılı görüş bildirmiş,
duruşmada açıklamalar yapmıştır. Devlet okullarında haç bulundurulması sadece
İtalya'ya ait bir uygulama olmadığı için birçok devletin ve sivil toplum örgütünün
konuyla alakadar olmasını tabii karşılamak gerekir.
Büyük Daire, kararında, kısaca, haçın bir dinî simge olduğunu kabul etmekle beraber
okullarda asılmasının öğrenciler üzerinde etki doğuracağı, dolayısıyla din
özgürlüğünü ihlal edeceği iddiasını reddetmektedir. Devlet okullarında haç
bulundurma konusundaki kararın devletin takdir yetkisinde bulunduğunu ifade
ederek, Leyla Şahin kararına da atıf yapmaktadır. İtalya'daki okullarda başörtüsünün
ve diğer dinî sembollerin de yasak olmadığı belirtilmiştir.
Mahkeme, eğitimin ebeveynin inançlarına aykırı olmaması ilkesinin sadece müfredatı
kapsamadığını, eğitim ortamının da bu ilkeyle ilişkili olduğunu kabul etmektedir.
Eğitim ve öğretim hakkıyla ilgili Ek 1 numaralı protokolün 2. maddesinin de ihlal
edilmediğini ifade eden Mahkeme, okullarda haçın varlığının tek başına ebeveynin
dinî inançlarına aykırı bir durumun varlığını göstermediğini, ebeveynin çocuklarını
kendi inançlarına göre yetiştirme haklarının bulunduğunu belirtmektedir.
AİHM, bu kararı ile dinî simgelerin (haçın) devlet okullarında bulundurulmasının
Sözleşme'nin din özgürlüğüyle ilgili maddesini ihlal etmediğini kabul etmiş olmaktadır.
Peki, Mahkeme'nin başörtüsü ile ilgili kararlarını nereye koymak gerekir? Mahkeme
bir içtihat değişikliğine mi gitmiştir?
Devlet okullarında haç bulundurulması konusu başörtüsü ile kıyaslanabilecek bir
konu değildir. Haç, kurum kararıyla, devletin tutumunun/tercihinin göstergesi olarak
bulundurulmaktadır. Başörtüsü ise kurumsal bir tercihi değil, öğrencilerin kişisel
tutumlarının/tercihlerinin bir göstergesidir. Hatırlamak gerekir, AİHM, bazı öğrencilerin
başörtülü olmasının diğer öğrenciler üzerinde baskı oluşturup onların özgürlüklerini
ihlal edeceğini ileri sürmekteydi. Başörtüsü söz konusu olduğunda, devletin bazı
öğrencilere dinî simge kullanmaları için izin vermiş olmasını diğer öğrencilerin din
özgürlüğünün ihlali olarak gören AİHM, bizzat devletin bir dinî simge kullanmasını
öğrencilerin din özgürlüğünü ihlal olarak görmemektedir. Bu büyük çelişkinin farkında
olduğu için Leyla Şahin kararına atıf yaparak, devletlerin dinî simgeler konusunda
farklı uygulamaları benimseyebileceğini, bunun takdir hakkı kapsamında
bulunduğunu açıklamaya çalışmaktadır.
DEVLETE SERBEST BİREYE YASAK
AİHM, devletlerin takdir hakkına atıf yaparken, kendisinin denetleme imkânının da
ortadan kalkmadığını belirtmektedir. Başörtüsü meselesi ile haç arasında bu
bakımdan da önemli bir fark vardır. Başörtüsü meselesinde doğrudan bir "yasak"
tartışılmaktadır; yasakla kişilerin din özgürlüğünün ihlal edildiği ileri sürülmektedir.
AİHM başörtüsü yasağının Sözleşme'ye aykırılığını incelemektedir. Hâlbuki devlet
okullarında haç bulundurulması meselesinde bir yasak değil bir uygulamanın dolaylı
etkisi söz konusudur. Haç meselesinde devlet belli bir dinin simgesini benimsediği
halde diğer dinlerin simgelerinin kişisel kullanımını da kabul ediyor; başörtüsü
meselesinde ise belli bir dinî simge devlet tarafından yasaklanıyor. Başörtüsü konusu
hangi açıdan bakılırsa bakılsın evleviyetli bir meseledir. Buna rağmen AİHM'in
başörtüsünde din özgürlüğü ihlali görmemesi yeni içtihadındaki yaklaşımları daha da
tartışılır hale getirmektedir.
Gerekçelendirmenin bir yerinde Mahkeme, 2. Daire'nin Dahlab kararına yapmış
olduğu atfı da değerlendirmekte, okulda haç bulundurulması ile başörtülü öğretmenlik
yapılması arasında fark bulunduğunu iddia etmektedir. Burada ileri sürülen
değerlendirmeler tamamen mesnetsizdir. Başörtüsünü bir tarafa bırakalım, sınıfın
duvarındaki haçla öğretmenin boynundaki haç arasında bir fark var mıdır? Gerçi
böyle bir konu tartışılmamıştır; ancak Mahkeme tam da bunu iddia etmektedir.
Burada din özgürlüğünün korunması bağlamında, devlet adına küçük çocuklara bir
telkinin yapılmaması esas alınmaktadır, çıkış noktası budur. Devlet okulunun
duvarlarında yer alan dinî simge mi, bazı öğretmenlerin üzerlerindeki dinî simge mi
daha etkilidir? Birincisinde devlet adına bir tercih "tekel" olarak ortaya konulurken,
diğerinde kişisel tercihin daha belirgin şekilde ortaya çıktığı açıktır. Öğretmenlerden
biri veya birkaçı başörtülü iken diğerlerinin başörtülü olmaması bir çeşitliliği, farklı dinî
anlayışlar arasında eşitliği gösterirken, devlet okullarındaki haç başka dinî simgelerin
devlet tarafından eşit statüde kabul edilmediğinin açık bir göstergesidir. Dahlab kararı
ile Lautsi kararı birbirinden farklıdır; ama bu fark AİHM'in ileri sürdüğü kanaatin tam
tersini desteklemektedir.
Hangi açıdan bakarsak bakalım, Lautsi kararı, AİHM'in din özgürlüğü bakımından
Hıristiyanlar ile Müslümanlar arasında farklı yaklaşımlara sahip olduğunu, İslam için
ikincil standartlarının bulunduğunu ispat etmiştir. Leyla Şahin (başörtüsü) kararıyla
ilgili değerlendirmeler yaparken, AİHM'in "şark için" ayrı bir standardının bulunduğunu
ifade etmiştik. Lautsi kararı bu değerlendirmeyi açıkça ispat etmiştir. AİHM din
denince Hıristiyanlığı anlamaktadır; bütün dinleri kapsayan bir tanıma ulaşacak
kültürel olgunluğa ulaşamamıştır. Hatta İslam söz konusu olduğunda "hasmâne"
tutuma sahiptir. Hâlâ dinleri ve dinî gereklilikleri kendi kültürel (Hıristiyanlık)
müktesebatıyla tanımlamaya kalkmakta, dinlerin kendi tanımlarını yok saymaktadır.
Lautsi kararı sadece din özgürlüğü anlayışını değil, AİHM'in ne kadar objektif ve
tarafsız bir mahkeme olduğu konusunu da ciddi bir tartışmaya açmaktadır.
http://www.zaman.com.tr/yorum_yorum-mustafa-sentop-aihmin-lautsi-karari-din-ozgurlugubakimindan-yeni-ictihat_1116641.html
AİHM, Vatikan´ı memnun etti
AIHM'in okul binalarında ve dersliklerde çarmıha gerilmiş İsa figürleri ve haç
işaretleri bulundurulmasına izin vermesi İtalya ve Vatikan tarafından
memnuniyetle karşılandı.
Esma ÇAKIR
ROMA-Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 2009 yılında verdiği, okullardan
ve dersliklerden haç işaretleri ile İsa figürlerinin kaldırılması kararının, mahkemenin
büyük dairesi tarafından bozulması üzerine İtalya ve Vatikan’dan olumlu yorumlar
geldi. Vatikan Basın Ofisi Sorumlusu Rahip Federico Lombardi, "Oldukça bağlayıcı ve
tarihi bir karar" derkenVatikan’a bağlı Radio Vaticana’da, "Sınıflardan haçların
kaldırılması saçmalığını gerektiren kararın ortadan kalkması sadece İtalya için değil
diğer ilgili ülkeler için de büyük bir zaferdir" yorumu yapıldı.
Karar, Dışişleri Bakanı Franco Frattini tarafından, "Bugün Avrupa’nın popüler
duyguları kazanmıştır. Çünkü halkın değerlerini ve kimliğini koruyan bir karar.
Umarım bu karardan sonra Avrupa aynı cesaretle hoşgörü ve din özgürlüğünü
karşılar" yorumu yapıldı.
Eğitim Bakanı Mariastella Gelmini ise, "Çarmıha gerilmiş İsa ve haç figürleri,
Hıristiyanlığın özetidir, Avrupa kültürü ve Batı medeniyetini destekleyen ilkeler, insan
kişiliğinin ve onun özgürlük onuruna saygıdır. Bu nedenle bunlar bölen değil
birleştiren sembollerdir, din özgürlüğü ve laik bir devlet için tehdit değildir" diye
konuştu.
İtalya, konuyu AİHM’ye taşıyan Finlandiya kökenli İtalyan vatandaşı Soile Lautsi’ye 5
bin avro manevi tazminat ödeme cezasına çarptıran ilgili daire, sınıflarda çarmıha
gerilmiş İsa ve haç figürlerinin bulunmasının, "ebeveynlerin çocuklarını kendi
inançları doğrultusunda yetiştirme hakkını ihlal" ve "öğrencilerin din özgürlüğünü
ihlal" niteliği taşıdığına hükmetmişti. Bu karar daha sonra İtalya hükümeti tarafından
temyiz edilmişti.(aa)
http://www.radikal.com.tr/dunya/aihm_vatikani_memnun_etti-1043416
Download