Uploaded by Nizamettin Uğur

Metaforu Mecaz Diye Çevirisek-kitaptan-pdf

advertisement
Nizamettin UĞUR
Tokat-Akbelen doğumlu (1951). İki kız babası. Balıkesir Necati
Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümünü bitirdi, Türk Dili ve Edebiyatı
lisansını Anadolu Üniversitesinde tamamladı. ☺ Hakkâri, Diyarbakır,
Ankara’da değişik okullarda ve dershanelerde çalıştı. Meslek örgütlerinde temsilcilik, yöneticilik, şube başkanlığı görevlerinde bulundu. ☺
Yazı yaşamına, lise dergilerinde ve yerel gazetelerde şiirler, öyküler,
eleştiri yazıları yayımlayarak başladı. İlk gençliğinde gazetecilik yaptı,
arkadaşlarıyla birlikte Sanat ve Arkadaş adlı edebiyat dergilerini
çıkardı (Tokat). Siyasal mücadeleye, örgütçülüğe ve yayıncılığa
yönelince edebiyata ara verdi. ☺1980 sonrası edebiyata döndü, dil
alanına ilgi duymaya başladı. ☺ Kaan İnce Kültür ve Sanat Vakfı’nın
kurucuları arasında yer aldı ve bu vakfın uzun süre başkanlığını yaptı.
İzlek dergisi (1993-1999, 43 sayı) ve İzlek Yayınları’nın sahipliğini,
genel yayın yönetmenliğini üstlendi. Adnan Satıcı ile birlikte Mecaz
dergisini (2001, 2 sayı) çıkardı. Şiir, öykü ve eleştiri yazarak başladığı
yazma serüvenini, daha çok deneme, inceleme ve eleştiri ile sürdürdü.
Zaman zaman takma adlarla da yazdı. ☺ Eylül 2007’den Haziran
2013’e kadar Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesinde Türk
Dili dersi verdi.
Kitapları:
Türkçe Kavrayım Gücü I (ÖSYM Sınavları ve Üniversite Eğitimi
İçin), Ankara: Dönüşüm Yayınları, Şubat 1988 / Murat İsmet
Tunçer ile birlikte.
Anlambilim / Sözcüğün Anlam Açılımı, İstanbul: Doruk Yayınları,
2007 (1. Baskı: Kasım 2003).
Edebiyatın Gizi, Şiirin Dili, Ankara: Kurgu Kültür Merkezi Yayınları,
Şubat 2014 (1. Baskı: Mayıs 2007).
Anlamın Bulanık Sularında, Ankara: Kurgu Kültür Merkezi Yayınları,
Şubat 2014.
...1...
Kurgu Kültür Merkezi Yayınları
Genel Yayın Yönetmeni
Alaattın Topçu
ISBN: 978-605-5009-13-7
© Kurgu Kültür Merkezi Yayınları, Nizamettin Uğur, 2014
Tüm hakları saklıdır.
Yayıncı izni olmadan, kısmen de olsa
fotokopi, film vb. elektronik ve mekânik
yöntemlerle çoğaltılamaz.
1. Baskı: Şubat 2014
Genel Dizi: 213
İnceleme Dizisi: 42
Kapak Tasarım
Murat Özkoyuncu
Baskı ve Cilt
Kurgu-1 Gıda Basın Yay. San. Tic. Ltd. Şti.
Konur Sok. No: 13/5 Kızılay-Ankara
Tel: (312) 419 54 85
www. kurgukulturmerkezi. com
E-posta: kurgukulturmerkeziyayinlari@gmail. com
...2...
Nizamettin Uğur


ANLAMIN BULANIK SULARINDA
Düzanlam, Yananlam, Düzdeğişmece, Eğretileme…
Araştırma-Tartışma
...3...
Babama!..
...4...
İÇİNDEKİLER
Önsöz 7
GİRİŞ 11
Cürcani ile Wittgenstein:
Yakın Mahallelerin İnsanları 13
I. BÖLÜM
Düzanlam, Gerçek Anlam, Hakikî Anlam,
Yananlam 21
Hakikî Anlam, Gerçek Anlam ve Düzanlam 23
Ortaöğretimde Sözcük Anlambilimi
Kavramlarındaki Sorunlar 49
“Düzanlam” ve “Yananlam” Kavramları Üzerinden
Bir Sözlük Eleştirisi 59
II. BÖLÜM
Eğretileme (Metafor) 81
“Eğretileme” “Metafor”u Tam Karşılayamaz mı? 83
Eğretileme mi Değişmece mi?
Benzetmenin Sınırları Nerede Bitiyor? 105
Metafor Kavramını Algılama Türleri 125
“Metafor”u “Mecaz” Diye Çevirirsek “Trope”a
(ve “Figure”e) Ne Diyeceğiz? 154
“Metonimik ve Metaforik Eğretilemeler”(!) 164
...5...
...6...
“METAFOR”U “MECAZ” DİYE ÇEVİRİRSEK
“TROPE”A (VE “FİGURE”E) NE DİYECEĞİZ?
Metafor, çok tartışılan bir kavram, tarihsel süreçte de
farklı değerlendirmelere uğradı zaten. Yine de genelde kabullenilen, çıkışında tüm mecazları (değişmeceleri)101 kapsayan Aristoteles’in metafor kavramının, orta ve yeni çağlarda daralmaya uğrayarak
yalnızca benzerliğe dayalı mecazlar için kullanılmaya
başlanan anlamıdır. Metaforun bu ikinci anlamı bizdeki eğretileme (istiare) kavramına denk gelir. 102
101
102
Daha önceki çalışmalarımda “mecaz”, “istiare”, “mecaz-ı mürsel” gibi terimler yerine genelde “değişmece”, “eğretileme”,
“düzdeğişmece” gibi terimleri kullandım. Bu yazıda ise eski
terimleri kullanmayı önceledim. Nedenim, biraz karışık gelebilecek bu yazının herkesçe anlaşılmasını sağlamaktı.
“Metafor” kavramı geçen yüzyılın sonlarına doğru bir dil olayı olan mecaz (figure, trope) kavramını aşarak düşünsel bir
kavram durumuna gelmeye başlamıştır. Bu gelişmenin başlangıcı, George Lakoff-Mark Johnson adlı yazarların 1980’de
yayımlanan ve Türkçeye Metafor/Hayat, Anlam ve Dil olarak
çevrilen (çeviren Gökhan Yavuz Demir, İstanbul, 2005) kitapları olmuştur. Bu görüş, tartışma konumuz “metafor-mecazistiare/eğretileme” eşlemesi olduğu için yazımızın çerçevesi
...154...
Yazıya girerken kullandığımız “genelde” sözcüğünün iması, yani derin anlamı belli: Demek ki bu
kavramın her şeye karşın farklı değerlendirmeleri
var. Metaforla ilgili değerlendirme çeşitliliği ve özellikle anlam daralmasının Aristoteles çevirilerine yansıtılma biçimleri sorunlara yol açmıştır ister istemez.
En somut örneği bizde görülmektedir bunun. Aristoteles’in Poetika kitabındaki metafor terimini, İsmail
Tunalı mecaz olarak çevirirken, Mehmet H. Doğan,
Samih Rifat ve Nazile Kalaycı ise eğretileme olarak
çevirmiştir ama bu üç çevirmen açıklayıcı dipnot
koyma gereğini duymuştur. Sözgelimi Samih Rifat,
çevirisinin 88. sayfasına düştüğü dipnotta şöyle yazmıştır:
Eğretileme: Dilbilgisinde olduğu gibi sözcük sanatlarında da kavramların henüz yerine oturmadığı
bir çağdayız ve Aristoteles, eğretileme (metaphora)
sözcüğünü, Antikçağ sonlarına doğru alacağı (ve oradan günümüze ulaşacak) anlamdan daha geniş bir anlamda kullanıyor; verdiği örneklerin belki yalnızca biri
(akşam ve yaşlılık) gerçekten metafor, ötekilerse
düzdeğişmece (fr. metonymie) ya da kapsamlayış (fr.
synecdoque) tanımlarına daha çok uyuyor.103
Aristoteles’in kastının “mecaz (figure, trope)” olduğu konusunda herkes aynı görüşte, farklı düşünen
yok. Bu gerçeklik ve kavramdaki anlam daralması
göz önüne alındığında İsmail Tunalı’nın yaklaşımının
daha doğru olduğu görülmektedir. Diğer çevirmenle-
103
dışında kalmaktadır. Daha önce yayımlanan bazı yazılarımda
bu konuya kısa da olsa değinilmişti.
Aristoteles, Poetika, çeviren Samih Rifat, Doğan Kitaplığı,
İstanbul, 2003.
...155...
rin “metafor”u “eğretileme” olarak çevirmeleri, yazarın ve metnin “niyeti”ne uygun değil. Çelişmenin
açıklama yapma, dipnot düşme gibi yollarla aşılmaya
çalışıldığı anlaşılıyor.
Sorunun temel nedeni de, belli ki, Poetika kitabının Yunancadan Batı dillerine çevirilerinde “metafor”
teriminin anlam daralmasına karşın genelde olduğu
gibi korunması. Biliyoruz ki Yunanca kökenli bu terim-sözcük nerdeyse tüm dillerde kullanılıyor.
Sorunun sorunsala dönüşmesinde rolü olan bazı
kesimleri ise şöyle sıralabiliriz belki: Kavramdaki
anlam daralmasını göz önüne almayanlar, bu karmaşa nedeniyle kafası karışık olanlar, yeterince bilgi sahibi olmadan konu hakkında yazı yazanlar...
Konuyu yönlendirecek can alıcı iki soru sorabiliriz şimdi burada:
i. (Antikçağın sonlarından bu yana kullanılan
anlamıyla) “metafor” terimini “mecaz” diye çevirirsek “trope” ya da “figure”ü ne diye çevireceğiz peki?104 Aristotales’in “mecaz” anlamlı “metafor” kavramının Batı retoriğinde uzun zamandır “trope” ya da
“figure” ile karşılandığını da biliyoruz üstelik.105
104
105
Bu sorumuzun, Aristoteles’in Poetika kitabının çevirisiyle
değil, “metafor”un anlam daralmasına uğramış günümüzdeki
anlamıyla ilgili olduğunu burada özellikle vurgulayalım. Aristotales’in “metafor” kavramının “mecaz” anlamına geldiğini
konuyla yakından ilgilenen herkes zaten bilmektedir.
İşin aslına bakılırsa “figure” her tür dilsel sapmanın, “trope”
ise yalnızca anlamsal sapmaların, yani mecazların adıdır. Sözgelimi Cemal Süreya’nın bir kitabının adı olan Güvercinka, Özlem Çiçek’in Sana Bir Şey Susayım mı? kitabının adındaki sözdizimiyle ortaya çıkan durum ve bu kitaptaki bir öyküsünde
geçen “anze” (anne yerine konulmuş teyze: anne+teyze) söz-
...156...
ii. Diyelim Aristoteles’in “metafor” terimini günümüze o zamanki anlamıyla taşıyıp “mecaz”ın karşılığı olarak kabul ettik. O zaman aynı kavramı
“mecaz”ın bir türü olan, yani aralarında içlem-kaplam ilişkisi olan “eğretileme (istiare)” ile nasıl eşanlamlı kılacağız? Bir terim, hem kendisiyle eşdeğerde
hem de daha dar anlamda iki kavramı aynı anda nasıl
karşılar?106
Bu iki sorunun yanıtı çok açık aslında ve bizdeki
dilbilimcilerle yazınbilimcilerin nerdeyse hepsi “metafor” için “eğretileme (istiare)”, “figure” ve “trope”
için ise “değişmece (mecaz)” terimlerini kabul etmektedir.107 Ama ne yazık ki bazı sözlükler ve akademisyenler düzeyinde durum içler acısı.
Bazı sözlüklere bakalım önce:
metafor a. Fr. Mecaz (Onur Dinçoğlu, Türkçede Yabancı Terimler Sözlüğü, İnkılap Yayınları, İstanbul, 2003)
106
107
cükleri birer dilbilgisel “figure” iken; Neşet Ertaş’ın söylediği
bir türküde geçen “mühür gözlüm” motifindeki “mühür” ve
Edip Cansever’in “Bir mendil niye kanar” dizesinde “mendilkanama” ilişkisi anlamsal figür (sapma) yoluyla gerçekleşen
birer “trope”tur.
Bu konuda yazdığım birkaç yazı: “Eğretileme mi Değişmece
mi? Benzetmenin Sınırları Nerede Bitiyor?”, Ünlem dergisi,
Ocak-Şubat 2004, Mor Taka dergisi, Bahar-Yaz 2006; “Metafor Kavramını Algılama Türleri”, yasakmeyve dergisi, OcakŞubat 2007; “Eğretileme’ ‘Metafor’u Tam Karşılayamaz mı?”,
yasakmeyve dergisi, Mart-Nisan 2007.
Doğan Aksan, Berke Vardar, Tahsin Yücel, Zeynel Kıran, Ayşe
Kıran, Emel Huper, Mehmet Yalçın, Ahmet Kocaman, Mehmet
Rifat, Fatma Erkman Akerson, Rıza Filizok; üniversitelerin
İngiliz, Fransız, Alman dili ve edebiyatı bölümleri akademisyenleri…
...157...
métaphore: değişmece, eğretileme (Beşir Göğüş,
Anlatım Terimleri Sözlüğü, Ankara, 1998; dizin bölümünde.)
metafor 1. Mecaz. 2. İstiare. 3. Kinaye. 4. Teşbih
(D. Mehmet Doğan, Büyük Türkçe Sözlük, Vadi Yayınları, 15. baskı, Ankara, Ekim 2001)
mecaz: 1. (…). 2. Edebiyatta bir kelimenin asıl anlamından başka anlamda kullanımı, metafor (Sevan
Nişanyan, Sözlerin Soyağacı, Everest Yayınları, 4. Baskı, İstanbul, 2009)
mecaz 1. isim, edebiyat: Bir ilgi veya benzetme
sonucu gerçek anlamından başka anlamda kullanılan
söz. 2. Bir kelimeyi veya kavramı kabul edilenin dışında başka anlamlara gelecek biçimde kullanma, metafor; eğretileme: istiare (TDK Türkçe Sözlük).108
108
Dil Derneğinin Türkçe Sözlük’ünde “eğretileme”nin karşılığı
“metafor, istiare” biçiminde verilir ama bu kez de benzer başka konuda önemli bir yanlışlık yapılır: “değişmece: metonimi,
mecaz.” “Metonimi”nin Türkçe karşılığı tüm kaynaklarda
“düzdeğişmece, mecaz-ı mürsel” olarak verilir. Onur Bilge
Kura da benzer ilginç bir yanlışa düşmüştür Hürriyet Gösteri’deki yazısında: “Yazınsallığın biçem düzeyinde önemli unsurlarından olan ‘metafor’ Türkçede olduğu gibi kullanılmakla birlikte ‘istiare’ ve ‘eğretileme’ biçiminde de kullanılmaktadır. ‘Metonimi’ ise Türkçede metafora göre henüz pek kullanım yaygınlığı kazanmış bir kavram değildir; ancak ‘kinaye’,
‘ad-değişimi’ ve ‘değinmece’ olarak da bilinmektedir. Bu
Türkçe karşılık önerileri arasında ‘değinmece’ giderek yerleşme eğilimi göstermektedir.” (“Dilsel kurgu ve yazın(sallık)
ilişkisi”, Hürriyet Gösteri dergisi, Ocak-Şubat-Mart 2011, sayı
303). Bilindiği gibi “değinmece”, “kinaye”nin yeni Türkçeki
karşılığıdır ve bu iki terimin “metonimi (düzdeğişmece)” ile
bir ilgisi yoktur.
...158...
En trajik tanım D. Mehmet Doğan’ın sözlüğündeki. O. Dinçoğlu metaforun eski tanımını veriyor, ilk
sorumuzun muhatabı. Diğerleri hem “mecaz”, hem
de onun bir türü olan “eğretileme” ile aynı anlama
karşılık düşürüyor terimi. Doğan ise, bırakın “mecaz”
ve “istiare”yi diğer bazı mecaz türlerini de “metafor”
terimine eşitliyor; sözcüklerin sözlüklerde verilen
çokanlamlılık olgusu ile karıştırıyor aslında; terimlerde bunun olamayacağını da gözden kaçırıyor.
Sözlükler böyle verirse konuyu öğrenmek isteyen sıradan kimseler ya da konuya yeni yeni giren
akademisyenler ne yapacak peki? Bu akademisyenlerin yazdıklarını yeterli bulan hocalarına ne diyelim
şimdi?
İşte “Yrd. Doç. Dr.” bir akademisyenin Türk Dili
dergisinde (TDK’nin aylık dergisi, Mayıs 2012) yayımlanan “Eğretilemenin Çevirisi” başlıklı yazısı.
Bu yazıda önce şöyle bir bölüm okuyoruz:
Eğretileme, bir sözcüğün alışılmış anlamının dışında bir başka anlamda kullanılmasıdır. Bir başka deyişle, bir şeyi anlatmak için ona benzetilen bir başka
şeyin adını eğreti olarak kullanmadır. Eğretileme, sözlüklerde “mec.” biçiminde belirtilen bilgilerle ilgilidir.
Herhangi bir şeyin ya da olayın karşılaştırılabileceği
başka bir şeyden söz ederek betimlenmesine eğretileme
(metaphor) denir. (Günay, 2007: 73. Günay’dan alıntılanan bölüm benim tarafımdan eğik yazı ile belirtilmiştir. N.U.)
Birkaç sorunlu yan görünüyor burada.
Birincisi, eğretilemenin verilen iki tanımının birbirine uymaması. İlk tümcede kaynak belirtmeden
verilen “bir sözcüğün alışılmış anlamının dışında bir
...159...
başka anlamda kullanılması” tanımı “eğretileme”ye
değil, “mecaz”a ilişkindir; çünkü “eğretileme, sözcüğün yalnız benzerlik yoluyla alışılmış anlamının dışında kullanılması”na dayanır, mecaz ise “benzerlik
içersin ya da içermesin sözcüğün alışılmış anlamının
dışında kullanılması”dır. Verilen tanım; eğretileme,
düzdeğişmece, yoksunlama gibi bütün mecazları,
mecaz türlerini kapsar. İlk tanımdaki kapsam genişliği sezilmiş olacak ki daraltılmış yeni tanıma “Bir
başka deyişle” diye başlayan ikinci cümlede yer veriliyor ve bu tanım Günay’dan aktarılan tanımla ayrıca
yineleniyor.109 İkinci tanım, mecaz karşılığı olan metafor kavramının sonradan daralmaya uğramasıyla
oluşan ve bizim geleneksel istiare (eğretileme) tanımımıza daha uygun. Tanım, hem bir bütün hem onun
yalnızca bir parçası için yapılamaz; sözgelimi “cümle”nin tanımı, “özne” ya da herhangi bir öğe için geçerli olamaz, çünkü onların bütünlüğüne ilişkindir.
İkinci sorun, Günay’dan alıntılanan “Eğretileme,
sözlüklerde ‘mec.’ biçiminde belirtilen bilgilerle ilgilidir.” sözüyle ilgili. Doğrudur, eğretileme mecaz türlerinden biridir ve sözlüklerde mecazlar böyle verilir; ancak bu “Eğretilemenin Çevirisi” makalesinde
109
Eğretilemenin Çevirisi” makalesinin yazarı Yrd. Doç. Dr.
Burcu İlkay Karaman, iki ayrı tanım verip D. Günay’ı kaynak
olarak gösteriyor ama Günay’ın kitabına baktığımızda görüyoruz ki verilen sayfada ilk tanım yok. Akademik çevrelerde
ne yazık ki böyle yanlış bir eğilim çok yaygın. Bir kavramdan
söz edilirken verilen kaynaklarda aktarılan tanımlar genelde
yer almıyor, yalnızca o konudan söz ediliyor. Oysa konuyu işleyen kaynaklar ile konunun paylaşılan tanımlarını verenler
ayrı ayrı belirtilmeli.
...160...
yer verilen eğretileme türlerinin bazıları, özellikle
“ölü eğretileme” türü anlamlar mecazla ilgili değildir
ve sözlüklerde “mec.” belirtmesiyle verilmez. Duygusal ya da öznel boyutunu yitirerek dile tamamen yerleşmiş, sözcüklerin nesnel yananlam çerçevesinde
yer almaya başlamış “ölü” eğretilemeler (ve diğer ölü
mecazlar) için “mec.” açıklaması yapılmaz.110 Bu tür
anlamlar artık sözcüğün düz ya da gerçek anlamı
sayılır ve en yaygını, en bilineni ilk başta olmak üzere sıralanır sözlüklerde.
Bu yazıda eğretileme konusunda bir başka yanlış
da şöyle:
Genelleyecek olursak, bir sözcüğü sözlük anlamı
(düz anlamı) dışında bir anlamla kullanma (yan anlamı) şeklinde ifade edilen eğretileme terimi, yazında,
özellikle de şiir dilinde başvurulan bütün söz sanatlarının ortak adıdır.
Böylece yine yukarıda belirttiğimiz ilk tanıma
dönülüyor: “(…) bütün söz sanatlarının ortak adıdır.”
Yeniden belirtelim; bu tanım, “eğretileme”ye değil “mecaz”a ilişkindir ya da Aristoteles’in, sonradan
henüz daralmaya uğramamış olan “metafor”unun,
yani “mecaz”ın tanımıdır. “Mecaz”ın sözlüklerdeki
tanımları hep “bir sözcüğü sözlük anlamı (düz anlamı) dışında bir anlamla kullanma” biçiminde yapılmıştır.
Akademisyen yazar, ikinci tanıma, “Eğretileme
(…) benzer bir kavramı ifade etmek için kullanılan
dilsel ögedir” tanımına yeniden döner sonra.
110
Yananlam kavramındaki farklı yaklaşımları yazımızın dışında
tutuyoruz bu yazıda.
...161...
Yazarın zihninde mecaz-eğretileme özdeşliği olduğu için trajik yanlışlarla karşılaşıyoruz burada.
Eğretileme terimi hiçbir yerde “bir sözcüğü sözlük anlamı (düz anlamı) dışında bir anlamla kullanma
(yan anlamı) şeklinde ifade edilmez”, hele de “yazında,
özellikle de şiir dilinde başvurulan bütün söz sanatlarının ortak adıdır” biçiminde tanımlanmaz. Dolayısıyla bir mecaz türü olarak dar anlamlı olan “eğretileme”yi genelleyerek” mecaz” yerine kullanan kimse
de yoktur. Sorun “metafor”un hem “mecaz” hem de
“eğretileme” olduğunu sanmaktan kaynaklanıyor.
Bu karmaşa dışında aslında önemli bir yanlış daha var bu tanımda. Daha önce değinmiştik, mecaz ile
eğretileme tanımlarını farkında olmadan iç içe veriyordu. Yazarın asıl amacının “mecaz”ı açıklamak olduğunu göz önüne alarak “eğretileme” yerine “mecaz” terimini koyup okuyalım bu tanımın ikinci bölümünü:
Mecaz terimi, yazında, özellikle de şiir dilinde başvurulan bütün söz sanatlarının ortak adıdır.
Bu kez başka bir sorunla karşı karşıya kalıyoruz.
Osmanlı’dan bu yana kaynakların hepsinde mecaz,
tüm söz sanatlarının değil, anlama dayalı bir kısım
söz sanatlarının ortak adı olarak anılır. Sözgelimi
tevriye, tekrir, leff ü neşr gibi pek çok söz sanatı doğrudan anlamla ilgili olmadığı için mecazın türleri
arasında sayılmaz. Mecaza dayalı sanatlar kaynaklarda genelde benzetme, eğretileme (istiare), düzde-
...162...
ğişmece (mecaz-ı mürsel), kinaye, tariz adlarıyla verilir.111
Bu yazıda bence önemli bir eksiklik de, Newmark’tan aktarılarak tanıtılmaya girişilen eğretileme
türlerinin hiçbirinin tanımlarının verilmemesi, ne
olduğunun açıklanmaması, nerdeyse yalnızca örnekler üzerinden anlatılmasıdır. Eğretileme türleriyle
anlatılmak isteneni, okur, örneklerden kendisi çıkarsın isteniyor. Böyle bir yöntem elbette sorunludur,
kabul edilemez.
Aslında haksızlık da etmemek gerekiyor makalenin yazarına. Bu karmaşa bir dönemdir pek çok kaynağa ve kimseye bulaşmış görünüyor.
Yazımızı bitirirken metnimizin asıl niyetini içeren sorumuzu yineleyelim:
Batılı “metafor” terimini “mecaz” diye çevirirseniz “trope” ( ve “figüre”) terimini ne diye çevireceksiniz o zaman?112
111
112
Ahmet Cevdet Paşa, Belâgat-ı Osmâniye, Hazırlayanlar Yard.
Doç. Dr. Turgut Karabey-Yard. Doç. Dr. Mehmet Atalay, Yayın
Yayınları, Ankara, 2000; İsmail Habib Sevük, Edebiyat Bilgileri, TDK Yayınları, Ankara, 1942; Cem Dilçin, Örneklerle Türk
Şiir Bilgisi, TDK Yayınları, Ankara, 1983; Nizamettin Uğur, Anlambilim/Sözcüğün Anlam Açılımı, Doruk Yayınları, İstanbul,
2007 (Birinci Baskı 2003) vb.
Konuyu dağıtmamak için ikinci bir soruyu dipnotta soruyorum: “Metafor” terimini “mecaz” diye çevirmeniz ya da çevirmeden doğrudan onun yerine kullanmanız (ne kadar çok
bunu yapan!), tersinden bir sonuç doğurur, “mecaz”ı Batı dillerine “metafor” olarak çevirmiş olursunuz. O zaman, “eğretileme (istiare)” kavramının Batı retoriğindeki karşılığı nedir,
sorusunu nasıl yanıtlayacaksınız?
...163...
Download