2009 YILINDA ÇIKMIŞ KPSS İKTİSAT SORULARI VE ÇÖZÜMLERİ 1. Aşağıdaki modellerin hangisinde iktisadi ajanların tam bilgiye sahip oldukları varsayılır? A) Yeni Klasik Model B) Keynesyen Model C) Klasik Model D) Monetarist Model E) Yeni Keynesyen Model Çözüm: • Klasik modelin varsayımları; • Devlet müdahalesine gerek yoktur. • Arz yanlı ekonomi benimsenmiştir. • M x Y = P x Y değişim (mübadele) denklemi geçerlidir. • Denge faiz oranı tasarrufların yatırımlara eşit olduğu noktada gerçekleşir. • Tasarruflar her zaman yatırıma dönüşür. • Ekonomi daima tam istihdamdadır. • Say yasası geçerlidir. • Ücretler ve fiyatlar tam esnektir. • Mal ve faktör piyasasında tam rekabet şartları geçerlidir. • Son iki varsayım iktisadi ajanların tam bilgiye sahip oldukları ile ilgili örtük bilgiyi barındırır. Cevap : C 2. 1930’lu yıllarda ortaya atılan Tekelci Rekabet Modeli, hangi iktisatçılar tarafından geliştirilmiştir? A) Walras ve Sraffa B) Marshall ve Mill C) Cournot ve Bertrand D) Robinson ve Chamberlin E) Stackelberg ve Sweezy Çözüm: Tam rekabet modeline karşı tepkinin doğmasının temel nedeni azalan maliyetler durumudur. Bu hoşnutsuzluk “1920’lerin Büyük Maliyet Tartışmasını” oluşturan çeşitli makalelerin yayınlanmasına neden olmuştur. Maliyet Tartışmasının ilk özeti Sraffa’nın makalesinde yer almaktadır. Sraffa klasik teorinin azalan maliyetler ikileminin teorik olarak çeşitli çözülebileceğini ileri sürmüştür. Sraffa’ya belli başlı olası çözümlemeler şunlardır: bireysel firmaların azalan talep eğrisine sahip olmaları; ölçek ekonomilerinden kaynaklanan dışsal maliyetleri yeterli bir şekilde içeren bir genel denge yaklaşımının oluşturulmaması; ya da U şeklindeki satış maliyetleri eğrisinin modele eklenmesi. Sraffa bu çözümlerden birincisini tercih etmiştir, yani bireysel firmalara ait talep eğrilerinin negatif eğimli olmasının teorik açıdan daha akla yatkın ve işlevsel olduğunu ileri sürmüştür. Aynı öneri 1933 yılında birbirlerinden bağımsız olarak E. Chamberlin ve J. Robinson tarafından da kabul edilmiştir. Bu noktada Chamberlin ve Robinson’un geliştirdikleri tekelci rekabet modelleri piyasa efirma açısından aynı sonuçları elde etmelerine rağmen, kullanılan çözüm yaklaşımları ve yöntemler arasında önemli farklar vardır. Cevap : D 3. Para miktarındaki bir azalma sonucunda diğer şeyler değişmezken toplam talep ve toplam arz eğrileri nasıl değişir? Toplam Talep A) Sola kayar B) Sola kayar C) Sağa kayar D) Değişmez E) Sağa kayar Toplam Arz Sola kayar Değişmez Değişmez Sola kayar Sağa kayar Çözüm: Para arzında meydana gelen azalma LM eğrisini sola, LM eğrisinin sola kayması AD eğrisini sola kaydırır. AS eğrisi etkilenmez yani kayma olmaz. Cevap : B 4. Modigliani’nin Yaşam Devresi ile Friedman’ın Sürekli Gelir modelleri aşağıdakilerden hangisi ile ilgilidir? A) Hükümet harcamaları çoğaltanıyla B) Dengeli bütçe çoğaltanıyla C) İş gücü arzıyla D) Yatırım harcamalarıyla E) Tüketim harcamalarıyla Çözüm: Modigliani’nin Yaşam Devresi ile Friedman’ın Sürekli Gelir modelleri, tüketim teorisine ilişkin modellerdir. Cevap : E 5. Ekonomik durgunluğun yaratabileceği olumlu etkiler ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur? A) Durgunluk, hem enflasyonu düşürür hem de etkin olmayan firmaların kapanmasını sağlar. B) Durgunluk, hem enflasyonu düşürür hem de gelir dağılımını düzeltir. C) Durgunluk, hem etkin olmayan firmaların kapanmasını sağlar hem de gelir dağılımını düzeltir. D) Durgunluk, iş gücü ve sermayenin etkinliğinin artmasını sağlar. E) Durgunluk, gelirleri düşen tüketicilerin para taleplerinin düşmesine yol açacağından faiz oranının düşmesine neden olur, bu da yatırımların tekrar artmasını sağlar. Çözüm: Durgunluk, hem enflasyonu düşürür hem de etkin olmayan firmaların kapanmasını sağlar. Cevap : A 6. Aşağıdakilerden hangisi sermayenin marjinal verimliliğindeki düşmenin bir sonucudur? A) Sermayenin yıpranma oranının artması B) Reel faiz oranlarının düşmesi C) Sermayenin reel maliyetinin yükselmesi D) Yatırım fonksiyonunun sağa kayması E) Yatırım fonksiyonunun sola kayması Çözüm: Yatırım beklenen net getirilerini etkileyen iki unsurdan biri olan beklenen işletme masrafları büyüklüğüdür. Firmaların yatırımın sonrasında, üretim sürecinde maruz kalacakları emek maliyeti ve hammadde giderleri gibi kalemlerden oluşan beklentinin işletme masrafları artınca, diğer koşullar sabitken, sermayenin marjinal etkinliği ve buna bağlı olarak yatırımın marjinal etkinliği düşer ve firmalar her alternatif faiz haddine daha az yatırım yapmak isterler. Bu durum yatarım marjinal etkinliği eğrisini içe (sola) kaydırır. Cevap : E 7. Faiz oranındaki değişmeler; yatırımları, toplam talebi ve çıktı düzeyini nasıl etkiler? A) Faiz oranındaki artış yatırımları ve toplam talebi azaltır, çıktı düzeyini artırır. B) Faiz oranındaki düşüş yatırımları azaltır, toplam talebi ve çıktı düzeyini artırır. C) Faiz oranındaki artış yatırımları artırır, toplam talebi ve çıktı düzeyini azaltır. D) Faiz oranındaki artış yatırımları, toplam talebi ve çıktı düzeyini azaltır. E) Faiz oranındaki düşüş yatırımları, toplam talebi ve çıktı düzeyini azaltır. Çözüm: • • Faiz oranındaki düşüş, yatırımları (I), toplam talebi (AD) ve çıktıyı (Y) arttırır. Faiz oranındaki (i) artış, yatırımları (I), toplam talebi (AD) ve çıktıyı (Y) düşürür. Cevap : D 8. Ekonomide otomatik para çekme cihazlarının kullanılmaya başlanmasıyla para talebinin faiz esnekliği düşüyorsa IS ve LM eğrileri nasıl etkilenir? A) Hem IS hem de LM eğrisi daha yatay hâle gelir. B) LM eğrisi sola kayar. C) IS eğrisi daha yatay hâle gelir. D) LM eğrisi daha dikey hâle gelir. E) LM eğrisi daha yatay hâle gelir. Çözüm: • Para talebinin faiz esnekliğinin küçülmesiyle, LM eğrisinin eğiminin büyüdüğü yani LM eğrisinin daha dik konuma gelmesi demektir. Çözüm : D 9. Monetaristlere göre devlet harcamalarındaki bir artışın kısa dönemde etkisi ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur? A) Fiyatlar genel düzeyi artar, toplam çıktı değişmez. B) Fiyatlar genel düzeyi artar, toplam çıktı azalır. C) Hem fiyatlar genel düzeyi hem de toplam çıktı artar. D) Fiyatlar genel düzeyi değişmez, toplam çıktı artar. E) Fiyatlar genel düzeyi artar, toplam çıktı üzerindeki etkisi belirsizdir. Çözüm: Parasal modelin üç temel varsayımı vardır: Firmalar fiyat düzeyini bilir, işçiler bilmez bu nedenle emek talebi gerçekleşen reel ücretin, emek arzı beklenen reel ücretin bir fonksiyonudur. Tüm piyasalarda fiyatlar esnektir. Uyarıcı bekleyişler hipotezi; • • • – Parasal modelde genişletici politikanın hasıla ve dolaysıyla da istihdam üzerindeki etkisi, ne Klasik modeldeki gibi sıfırdır ne de Neo Keynezyen modeldeki gibi tam istihdam düzeyine kadar sürekli olarak olumludur. Genişletici maliye, para politikası, hasılanın kısa dönemde doğal hasıladan büyük olmasına, uzun dönemde ise sadece fiyat düzeyinin yükselmesine yol açar. Cevap : C 10. Para politikasıyla ilgili olarak Keynesyen ve Monetarist görüşler arasındaki temel fark aşağıdakilerden hangisidir? A) Monetaristlere göre para politikası etkilidir, Keynesyenlere göre ise bu politika ekonomik faaliyet hacmini etkileyemez. B) Keynesyenlere göre para politikası etkilidir, Monetaristlere göre ise bu politika ekonomik faaliyet hacmini etkileyemez. C) Monetaristler ekonomide para politikası yoluyla bir ince ayar yapılması gerektiğini düşünürlerken Keynesyenler bu görüşe destek vermezler. D) Keynesyenler para politikasının enflasyon üzerinde etkili olacağını savunurken Monetaristler bu görüşe destek vermezler. E) Monetaristler para arzının bir kurala bağlı olarak sabit bir oranda büyümesi gerektiğini düşünürlerken Keynesyenler böyle bir kurala karşı çıkarlar. Çözüm: 1976 yılında Nobel iktisat ödülü alan M.Friedman öncülüğünde Parasalcılık(Monaterist) ekolü ortaya çıkmıştır. Friedman, her şeyden önce paranın iktisadi faaliyetler üzerindeki etkisini Genel Teori ve IS-LM modelinden farklı bir mekanizma ile açıklamıştır. Friedman, karar birimlerinin para arz fazlası ile tahvil yerine mal satın alabileceklerini ve dolayısıyla da paranın mal üzerindeki etkinsin, Keynezyen modeldeki dolaylı etki, para-tahvil-faiz oranı- yatırım, yerine dolaysız bir etki para-mal, biçiminde olabileceğini ileri sürmüştür. Bunu parasalcı aktarım mekanizması denir. Parasalcı görüşe göre, para arzındaki hareketlerin ekonomik dalgalanmaların ana nedeni olduğu ve toplam talepteki hareketlerin etkisinin göreli olarak daha az olduğu ortaya konulmuştur. Buna da para-gelir nedenselliği denir. Yine parasalcı görüşe göre, para politikasının maliye politikasından daha etkin olduğu ve merkez para arzının sabit bir hızla büyümesini sağlayan bir para politikası izlemesi gerektiğini öne sürmüştür. Buna da para politikası kuralının üstünlüğü denir. Keynes’e göre uzun dönemde para miktarındaki değişmelerin fiyatlar üzerinde etkide bulunmasına izin verilmemelidir. Çünkü fiyatların ve ücretlerin normal akışı içinde yükselme eğilimi taşımaktadır. Cevap : E 11. Yeni Keynesyen iktisatçılara göre, aşağıdakilerden hangisi nominal ücretlerin yapışkan olmasına yol açar? A) Sistematik beklenti hataları B) Sistematik olmayan beklenti hataları C) Bireylerin yaptığı seçimlerin irrasyonel olması D) İşveren ve işçiler arasındaki zımni kontratlar E) Hükümetin asgari ücret uygulaması Çözüm: Yeni Keynezyen model piyasaların sürekli temizlendiği yani fiyatlar ve ücretlerin katı olduğu bakış açısına dayanır. Yeni Keynezyen modelde emek piyasasında ücret sözleşmelerinin uzun bir dönemi kapsadığı ve dolayısıyla da reel ücretin sözleşme döneminde katı olduğu görüşü ile savunulur. Modelde bekleyişler rasyoneldir ve karar birimleri sistematik hata yapmazlar. Yeni Keyzeyenlere göre, politika ilintisizliği geçersizdir ve hükümetler aktif bir ekonomi politikası izlemelidir. Cevap : D 12. Yeni Klasik Yaklaşıma göre, para arzındaki beklenmedik bir azalma sonucunda kısa dönemde çıktı düzeyi ve fiyatlar genel düzeyi nasıl değişir? Çıktı Düzeyi A) Azalır B) Azalır C) Değişmez D) Artar E) Değişmez Fiyatlar Genel Düzeyi Düşer Değişmez Düşer Düşer Yükselir Çözüm: Yeni Klasik modele göre hükümetin uygulayacağını önceden açıkladığı politikalar(sürpriz, şok olmayan), hem kısa dönemde hem uzun dönemde işsizlik haddini etkilemez. Buna politika ilintisizliği önermesi denir. Yeni Klasik modele göre hükümetin önceden uygulayacağını açıklamadığı politikalar (şok-sürpriz), işsizlik haddini kısa dönemde etkiler. Cevap : A 13. Aşağıdaki para arzı tanımlarından hangisi bileşenleri gereği sadece paranın değişim aracı olma özelliğini taşır? A) M1 B) M2 C) M2Y D) M3 E) M3Y Çözüm: Paranın sadece değişim aracı olma özelliği Klasik ekole göre bir bakış açısıdır. Yani değişim denklemi (mübadeleler denklemi) kavramını işaret eder. Değişim denklemindeki M, M1 para arzına karşılık gelir. Cevap : A 14. Para arzındaki haftalık değişimleri kontrol etmek amacıyla kullanılabilecek en uygun politika aracı aşağıdakilerden hangisidir? A) Zorunlu karşılık oranının yükseltilmesi B) Zorunlu karşılık oranının düşürülmesi C) Reeskont oranlarının düşürülmesi D) Reeskont oranlarının yükseltilmesi E) Açık piyasa işlemleri Çözüm: Merkez Bankasının piyasaya müdahale araçları içinde en hızlı ve esnek kullanımı olan sistem Açık Piyasa İşlemleridir. Diğerleri intibah zamanına ihtiyaç duyar. Cevap : E 15. Yatırım talep eğrisi dikey ise para ve maliye politikalarının etkinliği ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur? A) Para politikası etkinken maliye politikası etkin değildir. B) Para politikası etkin değilken maliye politikası etkindir. C) Para politikası, maliye politikasından daha fazla etkindir. D) Hem para hem de maliye politikası etkin değildir. E) Hem para hem de maliye politikası etkindir. Çözüm: Yatırım talep eğrisinin dik olması, faiz oranlarından etkilenmediğini gösterir. Bu nedenle toplam talebi artıracak yani sermaye malları talebini ve/veya yatırım malları üreten firmaların maliyetlerini düşürücü maliye politikası etkin olur. Para politikası etkin değilken, maliye politikası etkindir. Cevap : B 16. IS - LM Modeline göre, aktarma mekanizmasının işleyişinde yatırımların faiz esnekliğinin rolü ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur? A) Yatırımların faiz esnekliği düştükçe, para arzındaki artışın çıktı üzerindeki pozitif etkisi büyüyecektir. B) Yatırımların faiz esnekliği düştükçe, para arzındaki artışın çıktı üzerindeki pozitif etkisinin büyümesi için para talebinin faiz esnekliği sonsuz olmalıdır. C) Yatırımların faiz esnekliği düştükçe, para arzındaki artışın çıktı üzerindeki pozitif etkisinin büyümesi için para talebinin faiz esnekliği sıfır olmalıdır. D) Yatırımların faiz esnekliği arttıkça, para arzındaki artışın çıktı üzerindeki pozitif etkisi küçülecektir. E) Yatırımların faiz esnekliği arttıkça, para arzındaki artışın çıktı üzerindeki pozitif etkisi büyüyecektir. Çözüm: Para arzındaki artış faiz oranlarını düşürür ve milli geliri arttırır. Faiz oranlarındaki düşme yatırımları artırır, yatırımların faiz esnekliği ne kadar büyükse yatırım artışının faize duyarlılığı o derece büyük olur. Cevap : E 17. Ekonomide toplam çıktı düzeyinde bir azalma olduğunda, diğer şartlar sabitken para talebi ve faiz oranı nasıl değişir? Para Talebi Faiz Oranı A) Artar Yükselir B) Artar Düşer C) Azalır Düşer D) Azalır Yükselir E) Değişmez Düşer Çözüm: Para talebi, milli gelir(Y) ve fiyatlar genel düzeyi(P) ile doğru, faiz oranı(i) ile ters orantılıdır. Toplam çıktı IS’in sola kayması ile azalırsa, faiz oranı düşer. Yani para talebi ve faiz oranı düşer. Cevap :C 18. Zorunlu karşılık oranındaki bir düşüş aşağıdakilerden hangisine neden olur? A) Para arzının artmasına B) Bankaların kredi verme olanaklarının azalmasına C) Para arzının azalmasına D) Reeskont oranının yükselmesine E) Reeskont oranının düşmesine Çözüm: Zorunlu karşılık oranının düşmesi, bankaların ellerinde daha fazla kaydi para yaratma imkanı yaratır. Daha fazla kaydi para ekonomik birimlere daha çok kredi demektir. Yani para arzı artar. Cevap : A 19. Monetarist görüşe göre, para arzındaki bir artış sonucunda uzun dönemde fiyatlar genel düzeyi ve reel millî gelir nasıl değişir? Fiyatlar Genel Düzeyi A) Yükselir B) Yükselir C) Düşer D) Yükselir E) Değişmez Reel Millî Gelir Artar Azalır Artar Değişmez Değişmez Çözüm: Parasalcı görüşün hızlandırma hipotezi çerçevesinde; Eğer hükümetler işsizlik haddini düşürmek için sürekli genişletici politikalar izlerse, uzun dönemde işsizlik haddi aynı kalırken, enflasyon haddi sürekli yükselir. - Parasalcı görüşe görepara arzındaki bir artış sonucunda uzun dönemde fiyatlar genel düzeyi artar, reel milli gelir değişmez. Cevap : D 20. Yeni Keynesyen Okula göre, para arzındaki beklenen bir artışın millî gelir ve istihdam üzerinde pozitif bir etkiye sahip olmasının nedeni aşağıdakilerden hangisidir? A) Beklentiler rasyonel olmadığından bireylerin genel fiyat değişmelerini nispi fiyat değişmeleri olarak görmeleri B) Beklentiler rasyonel olsa bile ekonomide bulunan nominal fiyat ve ücret katılıkları ya da yapışkanlıklarının varlığı C) İşçilerin para aldanması içinde olmaları yüzünden nominal ücret artışını reel ücret artışı olarak görmeleri D) Para arzındaki artışların yarattığı fiyat artışlarının ortaya çıkardığı reel balans etkisi E) Para arzındaki artışların yarattığı fiyat artışlarının doğal işsizlik oranını değiştirmesi Çözüm: Yeni Keynezyen modele göre, piyasalar sürekli temizlenmez, fiyatlar ve ücretler yapışkandır ve politika ilintisizliği önermesi geçersizdir, hükümet aktif ekonomi politikası izlemelidir ve bekleyişler rasyoneldir. Beklentiler rasyonel olsa bile ekonomide bulunan nominal fiyat ve ücret katılıkları (yapışkanlıklar) nedeniyle politika ilintisizliği önermesi geçersizdir. Cevap : B 21. Devalüasyonun yarattığı etki ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur? A) Fiyatlar genellikle hemen etkilenir, ihraç ve ithal edilen miktarlar da fiyatlardaki değişmelere hemen yanıt verir. B) Fiyatlar genellikle gecikmeli etkilenir, ihraç ve ithal edilen miktarlar fiyatlardaki değişmelere gecikmeli yanıt verir. C) Fiyatlar genellikle gecikmeli etkilenir, ihraç ve ithal edilen miktarlar fiyatlardaki değişmelere hemen yanıt verir. D) Fiyatlar genellikle hemen etkilenir, ihraç ve ithal edilen miktarlar fiyat değişmelerine gecikmeli yanıt verir. E) Fiyatlar üzerindeki etkisi önemsizdir, ihraç ve ithal edilen miktarlar da etkilenmez. Çözüm: Sabit döviz kuru sisteminde merkez bankası gerekli gördüğünde nominal döviz kurunu yükseltir veya düşürür. Sabit döviz kuru sisteminde nominal döviz kurunun yükseltilmesine (merkez bankasının döviz kurunu 1 Euro = 1.20 TL’den 1 Euro = 1.50 TL’ çıkarması) devalüasyon denir. Tam tersine revalüasyon denir. Devalüasyonun net ihracatı anında artırması söz konusu değildir. Devalüasyon sonucu reel döviz kuru yükselince ve buna bağlı olarak yurtdışında üretilen mallar yurtiçinde üretilen mallara oranla pahalılaşınca, yurtiçindeki alıcıların harcamalarını yurtdışında üretilen mallardan yurtiçinde üretilen mallara kaydırmaları, kısaca devalüasyonun ithalatın azalmasına yol açması zaman alır. Benzer biçimde devalüasyon sonucu reel döviz kuru yükselince ve buna bağlı olarak yurtiçinde üretilen mallar yurtdışında üretilen mallara oranla ucuzlayınca, yurtdışındaki alıcıların harcamalarını kendi ülkelerinde üretilen mallardan fiyatı düşen ithal mallarına kaydırmaları da, kısaca devalüasyonun ihracatı artırması da zaman alır. - Fiyatlar hemen etkilenir. - İthal ve ihraç miktarları gecikmeli intibah eder. Cevap : D 22. A ülkesi tekstil üretiminde karşılaştırmalı üstünlüğe, oyuncak üretiminde ise mutlak üstünlüğe; B ülkesi oyuncak üretiminde karşılaştırmalı üstünlüğe, tekstil üretiminde ise mutlak üstünlüğe sahiptir. Buna göre, bu iki ülkenin karşılıklı ticaret koşulları ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur? A) B ülkesi hem oyuncak hem de tekstil ürünü ihraç etmelidir. B) A ülkesi hem oyuncak hem de tekstil ürünü ithal etmelidir. C) A ülkesi tekstil ürünü ihraç ederken oyuncak ithal etmelidir. D) B ülkesi tekstil ürünü ihraç ederken oyuncak ithal etmelidir. E) A ülkesi hem oyuncak hem de tekstil ürünü ihraç etmelidir. Çözüm: Hem Adam Smith’in “Mutlak Üstünlükler Teorisi”, hem de David Ricardo’nun “Karşılaştırmalı Üstünlükler Teorisi” gereği birlikte değerlendirildiğinde; A ülkesi tekstil ihracatçısı, B ülkesi oyuncak ihracatçısı olmalıdır. Cevap : C 23. Dengesiz Kalkınma Modeli aşağıdaki iktisatçılardan hangisi tarafından ileri sürülmüştür? A) W.W. Rostow C) A.O. Hirschman E) P. Baran B) A.C. Harberger D) R. Nurkse Çözüm: Dengesiz büyüme doktrininin en önemli savunucusu A.O. Hirschman’a göre, az gelişmiş ülkelerdeki gerçek kıtlık, yalnızca sahip olunan kaynakların azlığı değil, az da olsa bu kaynakları bir araya getirecek işletecek araç ve kabiliyetin, bir başka deyişle, karar vericiliğin yetersizliğidir. Az gelişiş ülkeler yeterli kaynaklara sahip olmadıkları gibi, bunlardan ekonomik bir şekilde yararlanmayı da bilmemektedirler. Bu nedenle az gelişmiş ülkeler dengesiz büyümek zorundadır. Cevap : C 24. Solow Büyüme Modeline göre, ekonominin tasarruf oranı aşağıdakilerden hangisini belirler? A) Ekonominin sermaye stokunu ve üretim düzeyini B) Ekonominin sermaye stokunu ve tüketim düzeyini C) Ekonominin kendini idame ettirebilme derecesini ve üretim düzeyini D) Ekonominin kendini idame ettirebilme derecesini ve tüketim düzeyini E) Üretim teknolojisini Çözüm: Temel Solow modeline göre, bir ülkede tasarruf haddi ne kadar yüksek olursa, diğer koşullar sabitken, o ülkede durağan durum işçi başına sermaye düzeyi ve dolayısıyla da durağan durum işçi başına çıktı düzeyi o derece yüksek olur. Bu husus ülkeler arasındaki fert başına gelir farklılıkları açısından değerlendirilirse, temel modele göre ülkeler arasındaki fert başına gelir farklılıklarının bir nedeni, yatırım haddindeki farklılıklardır. Cevap : A 25. Aşağıdakilerden hangisi 1934-1938 dönemini kapsayan Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı’nın özelliklerinden biri değildir? A) Temel ham maddelerin olabildiğince yurt içinde üretilmesi B) İleri teknoloji gerektiren projelerin desteklenmesi C) Yatırımların bölgesel dağılımının dengeli olması D) İşletme kapasitelerinin iç talebe yönelik olarak sınırlandırılması E) Makro planlara dayanması Çözüm: 1934 - 1938 dönemini kapsayan Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı’nın özellikleri; • Hammadde üretiminin yurtiçinde gerçekleştirilmesi • İleri teknoloji üretiminin desteklenmesi • Bölgesel yatırım planlarında denge gözetilmesi • İşletme kapasitelerinde iç talebe yönelik sınırlama Cevap : E 26. Türkiye ile Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) arasında imzalanan Ankara Anlaşması hangi yılda yürürlüğe girmiştir? A) 1960 D) 1980 B) 1964 E) 1994 C) 1967 Çözüm: Türkiye ile Avrupa Ekonomik Topluluğu arasında imzalanan Ankara Anlaşması 1964 yılında yürürlüğe girmiştir. Cevap : B