Slayt 1 - Dr. Metin BERBER

advertisement
2009 YILINDA ÇIKMIŞ KPSS İKTİSAT SORULARI VE ÇÖZÜMLERİ
1. Aşağıdaki modellerin hangisinde iktisadi ajanların tam bilgiye sahip oldukları
varsayılır?
A) Yeni Klasik Model
B) Keynesyen Model
C) Klasik Model
D) Monetarist Model
E) Yeni Keynesyen Model
Çözüm:
• Klasik modelin varsayımları;
• Devlet müdahalesine gerek yoktur.
• Arz yanlı ekonomi benimsenmiştir.
• M x Y = P x Y değişim (mübadele) denklemi geçerlidir.
• Denge faiz oranı tasarrufların yatırımlara eşit olduğu noktada gerçekleşir.
• Tasarruflar her zaman yatırıma dönüşür.
• Ekonomi daima tam istihdamdadır.
• Say yasası geçerlidir.
• Ücretler ve fiyatlar tam esnektir.
• Mal ve faktör piyasasında tam rekabet şartları geçerlidir.
• Son iki varsayım iktisadi ajanların tam bilgiye sahip oldukları ile ilgili örtük bilgiyi
barındırır.
Cevap : C
2. 1930’lu yıllarda ortaya atılan Tekelci Rekabet Modeli, hangi iktisatçılar tarafından
geliştirilmiştir?
A) Walras ve Sraffa
B) Marshall ve Mill
C) Cournot ve Bertrand
D) Robinson ve Chamberlin
E) Stackelberg ve Sweezy
Çözüm:
Tam rekabet modeline karşı tepkinin doğmasının temel nedeni azalan
maliyetler durumudur. Bu hoşnutsuzluk “1920’lerin Büyük Maliyet Tartışmasını”
oluşturan çeşitli makalelerin yayınlanmasına neden olmuştur. Maliyet Tartışmasının
ilk özeti Sraffa’nın makalesinde yer almaktadır. Sraffa klasik teorinin azalan maliyetler
ikileminin teorik olarak çeşitli çözülebileceğini ileri sürmüştür. Sraffa’ya belli başlı olası
çözümlemeler şunlardır: bireysel firmaların azalan talep eğrisine sahip olmaları; ölçek
ekonomilerinden kaynaklanan dışsal maliyetleri yeterli bir şekilde içeren bir genel
denge yaklaşımının oluşturulmaması; ya da U şeklindeki satış maliyetleri eğrisinin
modele eklenmesi. Sraffa bu çözümlerden birincisini tercih etmiştir, yani bireysel
firmalara ait talep eğrilerinin negatif eğimli olmasının teorik açıdan daha akla yatkın
ve işlevsel olduğunu ileri sürmüştür. Aynı öneri 1933 yılında birbirlerinden bağımsız
olarak E. Chamberlin ve J. Robinson tarafından da kabul edilmiştir. Bu noktada
Chamberlin ve Robinson’un geliştirdikleri tekelci rekabet modelleri piyasa efirma
açısından aynı sonuçları elde etmelerine rağmen, kullanılan çözüm yaklaşımları ve
yöntemler arasında önemli farklar vardır.
Cevap : D
3. Para miktarındaki bir azalma sonucunda diğer şeyler
değişmezken toplam talep ve toplam arz eğrileri nasıl değişir?
Toplam Talep
A) Sola kayar
B) Sola kayar
C) Sağa kayar
D) Değişmez
E) Sağa kayar
Toplam Arz
Sola kayar
Değişmez
Değişmez
Sola kayar
Sağa kayar
Çözüm:
Para arzında meydana gelen azalma LM eğrisini sola, LM
eğrisinin sola kayması AD eğrisini sola kaydırır. AS eğrisi etkilenmez
yani kayma olmaz.
Cevap : B
4. Modigliani’nin Yaşam Devresi ile Friedman’ın Sürekli
Gelir modelleri aşağıdakilerden hangisi ile ilgilidir?
A) Hükümet harcamaları çoğaltanıyla
B) Dengeli bütçe çoğaltanıyla
C) İş gücü arzıyla
D) Yatırım harcamalarıyla
E) Tüketim harcamalarıyla
Çözüm:
Modigliani’nin Yaşam Devresi ile Friedman’ın Sürekli
Gelir modelleri, tüketim teorisine ilişkin modellerdir.
Cevap : E
5. Ekonomik durgunluğun yaratabileceği olumlu etkiler ile ilgili
aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?
A) Durgunluk, hem enflasyonu düşürür hem de etkin olmayan
firmaların kapanmasını sağlar.
B) Durgunluk, hem enflasyonu düşürür hem de gelir dağılımını
düzeltir.
C) Durgunluk, hem etkin olmayan firmaların kapanmasını sağlar
hem de gelir dağılımını düzeltir.
D) Durgunluk, iş gücü ve sermayenin etkinliğinin artmasını sağlar.
E) Durgunluk, gelirleri düşen tüketicilerin para taleplerinin
düşmesine yol açacağından faiz oranının düşmesine neden olur, bu
da yatırımların tekrar artmasını sağlar.
Çözüm:
Durgunluk, hem enflasyonu düşürür hem de etkin olmayan
firmaların kapanmasını sağlar.
Cevap : A
6. Aşağıdakilerden hangisi sermayenin marjinal verimliliğindeki düşmenin
bir sonucudur?
A) Sermayenin yıpranma oranının artması
B) Reel faiz oranlarının düşmesi
C) Sermayenin reel maliyetinin yükselmesi
D) Yatırım fonksiyonunun sağa kayması
E) Yatırım fonksiyonunun sola kayması
Çözüm:
Yatırım beklenen net getirilerini etkileyen iki unsurdan biri olan
beklenen işletme masrafları büyüklüğüdür. Firmaların yatırımın sonrasında,
üretim sürecinde maruz kalacakları emek maliyeti ve hammadde giderleri
gibi kalemlerden oluşan beklentinin işletme masrafları artınca, diğer koşullar
sabitken, sermayenin marjinal etkinliği ve buna bağlı olarak yatırımın
marjinal etkinliği düşer ve firmalar her alternatif faiz haddine daha az yatırım
yapmak isterler. Bu durum yatarım marjinal etkinliği eğrisini içe (sola)
kaydırır.
Cevap : E
7. Faiz oranındaki değişmeler; yatırımları, toplam talebi ve çıktı düzeyini
nasıl etkiler?
A) Faiz oranındaki artış yatırımları ve toplam talebi azaltır, çıktı düzeyini
artırır.
B) Faiz oranındaki düşüş yatırımları azaltır, toplam talebi ve çıktı düzeyini
artırır.
C) Faiz oranındaki artış yatırımları artırır, toplam talebi ve çıktı düzeyini
azaltır.
D) Faiz oranındaki artış yatırımları, toplam talebi ve çıktı düzeyini azaltır.
E) Faiz oranındaki düşüş yatırımları, toplam talebi ve çıktı düzeyini azaltır.
Çözüm:
•
•
Faiz oranındaki düşüş, yatırımları (I), toplam talebi (AD) ve çıktıyı (Y) arttırır.
Faiz oranındaki (i) artış, yatırımları (I), toplam talebi (AD) ve çıktıyı (Y)
düşürür.
Cevap : D
8. Ekonomide otomatik para çekme cihazlarının
kullanılmaya başlanmasıyla para talebinin faiz
esnekliği düşüyorsa IS ve LM eğrileri nasıl etkilenir?
A) Hem IS hem de LM eğrisi daha yatay hâle gelir.
B) LM eğrisi sola kayar.
C) IS eğrisi daha yatay hâle gelir.
D) LM eğrisi daha dikey hâle gelir.
E) LM eğrisi daha yatay hâle gelir.
Çözüm:
• Para talebinin faiz esnekliğinin küçülmesiyle, LM
eğrisinin eğiminin büyüdüğü yani LM eğrisinin daha dik
konuma gelmesi demektir.
Çözüm : D
9. Monetaristlere göre devlet harcamalarındaki bir artışın kısa dönemde
etkisi ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?
A) Fiyatlar genel düzeyi artar, toplam çıktı değişmez.
B) Fiyatlar genel düzeyi artar, toplam çıktı azalır.
C) Hem fiyatlar genel düzeyi hem de toplam çıktı artar.
D) Fiyatlar genel düzeyi değişmez, toplam çıktı artar.
E) Fiyatlar genel düzeyi artar, toplam çıktı üzerindeki etkisi belirsizdir.
Çözüm:
Parasal modelin üç temel varsayımı vardır:
Firmalar fiyat düzeyini bilir, işçiler bilmez bu nedenle emek talebi
gerçekleşen reel ücretin, emek arzı beklenen reel ücretin bir
fonksiyonudur.
Tüm piyasalarda fiyatlar esnektir.
Uyarıcı bekleyişler hipotezi;
•
•
•
–
Parasal modelde genişletici politikanın hasıla ve dolaysıyla da istihdam
üzerindeki etkisi, ne Klasik modeldeki gibi sıfırdır ne de Neo Keynezyen
modeldeki gibi tam istihdam düzeyine kadar sürekli olarak olumludur.
Genişletici maliye, para politikası, hasılanın kısa dönemde doğal hasıladan
büyük olmasına, uzun dönemde ise sadece fiyat düzeyinin yükselmesine yol
açar.
Cevap : C
10. Para politikasıyla ilgili olarak Keynesyen ve Monetarist görüşler arasındaki temel fark
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Monetaristlere göre para politikası etkilidir, Keynesyenlere göre ise bu politika ekonomik
faaliyet hacmini etkileyemez.
B) Keynesyenlere göre para politikası etkilidir, Monetaristlere göre ise bu politika ekonomik
faaliyet hacmini etkileyemez.
C) Monetaristler ekonomide para politikası yoluyla bir ince ayar yapılması gerektiğini
düşünürlerken Keynesyenler bu görüşe destek vermezler.
D) Keynesyenler para politikasının enflasyon üzerinde etkili olacağını savunurken Monetaristler bu
görüşe destek vermezler.
E) Monetaristler para arzının bir kurala bağlı olarak sabit bir oranda büyümesi gerektiğini
düşünürlerken Keynesyenler böyle bir kurala karşı çıkarlar.
Çözüm:
1976 yılında Nobel iktisat ödülü alan M.Friedman öncülüğünde Parasalcılık(Monaterist)
ekolü ortaya çıkmıştır. Friedman, her şeyden önce paranın iktisadi faaliyetler üzerindeki etkisini
Genel Teori ve IS-LM modelinden farklı bir mekanizma ile açıklamıştır. Friedman, karar
birimlerinin para arz fazlası ile tahvil yerine mal satın alabileceklerini ve dolayısıyla da paranın mal
üzerindeki etkinsin, Keynezyen modeldeki dolaylı etki, para-tahvil-faiz oranı- yatırım, yerine
dolaysız bir etki para-mal, biçiminde olabileceğini ileri sürmüştür. Bunu parasalcı aktarım
mekanizması denir.
Parasalcı görüşe göre, para arzındaki hareketlerin ekonomik dalgalanmaların ana nedeni
olduğu ve toplam talepteki hareketlerin etkisinin göreli olarak daha az olduğu ortaya konulmuştur.
Buna da para-gelir nedenselliği denir.
Yine parasalcı görüşe göre, para politikasının maliye politikasından daha etkin olduğu ve
merkez para arzının sabit bir hızla büyümesini sağlayan bir para politikası izlemesi gerektiğini öne
sürmüştür. Buna da para politikası kuralının üstünlüğü denir.
Keynes’e göre uzun dönemde para miktarındaki değişmelerin fiyatlar üzerinde etkide
bulunmasına izin verilmemelidir. Çünkü fiyatların ve ücretlerin normal akışı içinde yükselme eğilimi
taşımaktadır.
Cevap : E
11. Yeni Keynesyen iktisatçılara göre, aşağıdakilerden hangisi
nominal ücretlerin yapışkan olmasına yol açar?
A) Sistematik beklenti hataları
B) Sistematik olmayan beklenti hataları
C) Bireylerin yaptığı seçimlerin irrasyonel olması
D) İşveren ve işçiler arasındaki zımni kontratlar
E) Hükümetin asgari ücret uygulaması
Çözüm:
Yeni Keynezyen model piyasaların sürekli temizlendiği yani
fiyatlar ve ücretlerin katı olduğu bakış açısına dayanır. Yeni
Keynezyen modelde emek piyasasında ücret sözleşmelerinin uzun
bir dönemi kapsadığı ve dolayısıyla da reel ücretin sözleşme
döneminde katı olduğu görüşü ile savunulur. Modelde bekleyişler
rasyoneldir ve karar birimleri sistematik hata yapmazlar. Yeni
Keyzeyenlere göre, politika ilintisizliği geçersizdir ve hükümetler aktif
bir ekonomi politikası izlemelidir.
Cevap : D
12. Yeni Klasik Yaklaşıma göre, para arzındaki beklenmedik bir
azalma sonucunda kısa dönemde çıktı düzeyi ve fiyatlar genel
düzeyi nasıl değişir?
Çıktı Düzeyi
A) Azalır
B) Azalır
C) Değişmez
D) Artar
E) Değişmez
Fiyatlar Genel Düzeyi
Düşer
Değişmez
Düşer
Düşer
Yükselir
Çözüm:
Yeni Klasik modele göre hükümetin uygulayacağını önceden
açıkladığı politikalar(sürpriz, şok olmayan), hem kısa dönemde hem
uzun dönemde işsizlik haddini etkilemez. Buna politika ilintisizliği
önermesi denir. Yeni Klasik modele göre hükümetin önceden
uygulayacağını açıklamadığı politikalar (şok-sürpriz), işsizlik haddini
kısa dönemde etkiler.
Cevap : A
13. Aşağıdaki para arzı tanımlarından hangisi
bileşenleri gereği sadece paranın değişim aracı olma
özelliğini taşır?
A) M1
B) M2
C) M2Y
D) M3
E) M3Y
Çözüm:
Paranın sadece değişim aracı olma özelliği Klasik
ekole göre bir bakış açısıdır. Yani değişim denklemi
(mübadeleler denklemi) kavramını işaret eder. Değişim
denklemindeki M, M1 para arzına karşılık gelir.
Cevap : A
14. Para arzındaki haftalık değişimleri kontrol etmek
amacıyla kullanılabilecek en uygun politika aracı
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Zorunlu karşılık oranının yükseltilmesi
B) Zorunlu karşılık oranının düşürülmesi
C) Reeskont oranlarının düşürülmesi
D) Reeskont oranlarının yükseltilmesi
E) Açık piyasa işlemleri
Çözüm:
Merkez Bankasının piyasaya müdahale araçları
içinde en hızlı ve esnek kullanımı olan sistem Açık
Piyasa İşlemleridir. Diğerleri intibah zamanına ihtiyaç
duyar.
Cevap : E
15. Yatırım talep eğrisi dikey ise para ve maliye politikalarının
etkinliği ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?
A) Para politikası etkinken maliye politikası etkin değildir.
B) Para politikası etkin değilken maliye politikası etkindir.
C) Para politikası, maliye politikasından daha fazla etkindir.
D) Hem para hem de maliye politikası etkin değildir.
E) Hem para hem de maliye politikası etkindir.
Çözüm:
Yatırım talep eğrisinin dik olması, faiz oranlarından
etkilenmediğini gösterir. Bu nedenle toplam talebi artıracak yani
sermaye malları talebini ve/veya yatırım malları üreten firmaların
maliyetlerini düşürücü maliye politikası etkin olur.
Para politikası etkin değilken, maliye politikası etkindir.
Cevap : B
16. IS - LM Modeline göre, aktarma mekanizmasının işleyişinde
yatırımların faiz esnekliğinin rolü ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi
doğrudur?
A) Yatırımların faiz esnekliği düştükçe, para arzındaki artışın çıktı üzerindeki
pozitif etkisi büyüyecektir.
B) Yatırımların faiz esnekliği düştükçe, para arzındaki artışın çıktı üzerindeki
pozitif etkisinin büyümesi için para talebinin faiz esnekliği sonsuz olmalıdır.
C) Yatırımların faiz esnekliği düştükçe, para arzındaki artışın çıktı üzerindeki
pozitif etkisinin büyümesi için para talebinin faiz esnekliği sıfır olmalıdır.
D) Yatırımların faiz esnekliği arttıkça, para arzındaki artışın çıktı üzerindeki
pozitif etkisi küçülecektir.
E) Yatırımların faiz esnekliği arttıkça, para arzındaki artışın çıktı üzerindeki
pozitif etkisi büyüyecektir.
Çözüm:
Para arzındaki artış faiz oranlarını düşürür ve milli geliri arttırır.
Faiz oranlarındaki düşme yatırımları artırır, yatırımların faiz esnekliği
ne kadar büyükse yatırım artışının faize duyarlılığı o derece büyük olur.
Cevap : E
17. Ekonomide toplam çıktı düzeyinde bir azalma olduğunda, diğer
şartlar sabitken para talebi ve faiz oranı nasıl değişir?
Para Talebi Faiz Oranı
A) Artar
Yükselir
B) Artar
Düşer
C) Azalır
Düşer
D) Azalır
Yükselir
E) Değişmez Düşer
Çözüm:
Para talebi, milli gelir(Y) ve fiyatlar genel düzeyi(P) ile doğru,
faiz oranı(i) ile ters orantılıdır.
Toplam çıktı IS’in sola kayması ile azalırsa, faiz oranı düşer.
Yani para talebi ve faiz oranı düşer.
Cevap :C
18. Zorunlu karşılık oranındaki bir düşüş
aşağıdakilerden hangisine neden olur?
A) Para arzının artmasına
B) Bankaların kredi verme olanaklarının azalmasına
C) Para arzının azalmasına
D) Reeskont oranının yükselmesine
E) Reeskont oranının düşmesine
Çözüm:
Zorunlu karşılık oranının düşmesi, bankaların
ellerinde daha fazla kaydi para yaratma imkanı yaratır.
Daha fazla kaydi para ekonomik birimlere daha çok
kredi demektir. Yani para arzı artar.
Cevap : A
19. Monetarist görüşe göre, para arzındaki bir artış sonucunda uzun dönemde
fiyatlar genel düzeyi ve reel millî gelir nasıl değişir?
Fiyatlar Genel Düzeyi
A) Yükselir
B) Yükselir
C) Düşer
D) Yükselir
E) Değişmez
Reel Millî Gelir
Artar
Azalır
Artar
Değişmez
Değişmez
Çözüm:
Parasalcı görüşün hızlandırma hipotezi çerçevesinde; Eğer hükümetler işsizlik
haddini düşürmek için sürekli genişletici politikalar izlerse, uzun dönemde işsizlik
haddi aynı kalırken, enflasyon haddi sürekli yükselir.
- Parasalcı görüşe görepara arzındaki bir artış sonucunda uzun
dönemde fiyatlar genel düzeyi artar, reel milli gelir değişmez.
Cevap : D
20. Yeni Keynesyen Okula göre, para arzındaki beklenen bir artışın millî gelir ve
istihdam üzerinde pozitif bir etkiye sahip olmasının nedeni aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Beklentiler rasyonel olmadığından bireylerin genel fiyat değişmelerini nispi fiyat
değişmeleri olarak görmeleri
B) Beklentiler rasyonel olsa bile ekonomide bulunan nominal fiyat ve ücret katılıkları
ya da yapışkanlıklarının varlığı
C) İşçilerin para aldanması içinde olmaları yüzünden nominal ücret artışını reel ücret
artışı olarak görmeleri
D) Para arzındaki artışların yarattığı fiyat artışlarının ortaya çıkardığı reel balans etkisi
E) Para arzındaki artışların yarattığı fiyat artışlarının doğal işsizlik oranını değiştirmesi
Çözüm:
Yeni Keynezyen modele göre, piyasalar sürekli temizlenmez, fiyatlar ve
ücretler yapışkandır ve politika ilintisizliği önermesi geçersizdir, hükümet aktif
ekonomi politikası izlemelidir ve bekleyişler rasyoneldir.
Beklentiler rasyonel olsa bile ekonomide bulunan nominal fiyat ve ücret
katılıkları (yapışkanlıklar) nedeniyle politika ilintisizliği önermesi geçersizdir.
Cevap : B
21. Devalüasyonun yarattığı etki ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?
A) Fiyatlar genellikle hemen etkilenir, ihraç ve ithal edilen miktarlar da fiyatlardaki değişmelere
hemen yanıt verir.
B) Fiyatlar genellikle gecikmeli etkilenir, ihraç ve ithal edilen miktarlar fiyatlardaki değişmelere
gecikmeli yanıt verir.
C) Fiyatlar genellikle gecikmeli etkilenir, ihraç ve ithal edilen miktarlar fiyatlardaki değişmelere
hemen yanıt verir.
D) Fiyatlar genellikle hemen etkilenir, ihraç ve ithal edilen miktarlar fiyat değişmelerine gecikmeli
yanıt verir.
E) Fiyatlar üzerindeki etkisi önemsizdir, ihraç ve ithal edilen miktarlar da etkilenmez.
Çözüm:
Sabit döviz kuru sisteminde merkez bankası gerekli gördüğünde nominal döviz kurunu
yükseltir veya düşürür. Sabit döviz kuru sisteminde nominal döviz kurunun yükseltilmesine
(merkez bankasının döviz kurunu 1 Euro = 1.20 TL’den 1 Euro = 1.50 TL’ çıkarması)
devalüasyon denir. Tam tersine revalüasyon denir. Devalüasyonun net ihracatı anında artırması
söz konusu değildir. Devalüasyon sonucu reel döviz kuru yükselince ve buna bağlı olarak
yurtdışında üretilen mallar yurtiçinde üretilen mallara oranla pahalılaşınca, yurtiçindeki alıcıların
harcamalarını yurtdışında üretilen mallardan yurtiçinde üretilen mallara kaydırmaları, kısaca
devalüasyonun ithalatın azalmasına yol açması zaman alır. Benzer biçimde devalüasyon
sonucu reel döviz kuru yükselince ve buna bağlı olarak yurtiçinde üretilen mallar yurtdışında
üretilen mallara oranla ucuzlayınca, yurtdışındaki alıcıların harcamalarını kendi ülkelerinde üretilen
mallardan fiyatı düşen ithal mallarına kaydırmaları da, kısaca devalüasyonun ihracatı artırması
da zaman alır.
- Fiyatlar hemen etkilenir.
- İthal ve ihraç miktarları gecikmeli intibah eder.
Cevap : D
22. A ülkesi tekstil üretiminde karşılaştırmalı üstünlüğe, oyuncak
üretiminde ise mutlak üstünlüğe; B ülkesi oyuncak üretiminde
karşılaştırmalı üstünlüğe, tekstil üretiminde ise mutlak üstünlüğe
sahiptir.
Buna göre, bu iki ülkenin karşılıklı ticaret koşulları ile ilgili
aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?
A) B ülkesi hem oyuncak hem de tekstil ürünü ihraç etmelidir.
B) A ülkesi hem oyuncak hem de tekstil ürünü ithal etmelidir.
C) A ülkesi tekstil ürünü ihraç ederken oyuncak ithal etmelidir.
D) B ülkesi tekstil ürünü ihraç ederken oyuncak ithal etmelidir.
E) A ülkesi hem oyuncak hem de tekstil ürünü ihraç etmelidir.
Çözüm:
Hem Adam Smith’in “Mutlak Üstünlükler Teorisi”, hem de David
Ricardo’nun “Karşılaştırmalı Üstünlükler Teorisi” gereği birlikte
değerlendirildiğinde; A ülkesi tekstil ihracatçısı, B ülkesi oyuncak
ihracatçısı olmalıdır.
Cevap : C
23. Dengesiz Kalkınma Modeli aşağıdaki iktisatçılardan hangisi
tarafından ileri sürülmüştür?
A) W.W. Rostow
C) A.O. Hirschman
E) P. Baran
B) A.C. Harberger
D) R. Nurkse
Çözüm:
Dengesiz büyüme doktrininin en önemli savunucusu A.O.
Hirschman’a göre, az gelişmiş ülkelerdeki gerçek kıtlık, yalnızca
sahip olunan kaynakların azlığı değil, az da olsa bu kaynakları bir
araya getirecek işletecek araç ve kabiliyetin, bir başka deyişle, karar
vericiliğin yetersizliğidir. Az gelişiş ülkeler yeterli kaynaklara sahip
olmadıkları gibi, bunlardan ekonomik bir şekilde yararlanmayı da
bilmemektedirler. Bu nedenle az gelişmiş ülkeler dengesiz büyümek
zorundadır.
Cevap : C
24. Solow Büyüme Modeline göre, ekonominin tasarruf oranı
aşağıdakilerden hangisini belirler?
A) Ekonominin sermaye stokunu ve üretim düzeyini
B) Ekonominin sermaye stokunu ve tüketim düzeyini
C) Ekonominin kendini idame ettirebilme derecesini ve üretim düzeyini
D) Ekonominin kendini idame ettirebilme derecesini ve tüketim düzeyini
E) Üretim teknolojisini
Çözüm:
Temel Solow modeline göre, bir ülkede tasarruf haddi ne kadar
yüksek olursa, diğer koşullar sabitken, o ülkede durağan durum işçi başına
sermaye düzeyi ve dolayısıyla da durağan durum işçi başına çıktı düzeyi o
derece yüksek olur. Bu husus ülkeler arasındaki fert başına gelir farklılıkları
açısından değerlendirilirse, temel modele göre ülkeler arasındaki fert başına
gelir farklılıklarının bir nedeni, yatırım haddindeki farklılıklardır.
Cevap : A
25. Aşağıdakilerden hangisi 1934-1938 dönemini kapsayan Birinci
Beş Yıllık Sanayi Planı’nın özelliklerinden biri değildir?
A) Temel ham maddelerin olabildiğince yurt içinde üretilmesi
B) İleri teknoloji gerektiren projelerin desteklenmesi
C) Yatırımların bölgesel dağılımının dengeli olması
D) İşletme kapasitelerinin iç talebe yönelik olarak sınırlandırılması
E) Makro planlara dayanması
Çözüm:
1934 - 1938 dönemini kapsayan Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı’nın
özellikleri;
• Hammadde üretiminin yurtiçinde gerçekleştirilmesi
• İleri teknoloji üretiminin desteklenmesi
• Bölgesel yatırım planlarında denge gözetilmesi
• İşletme kapasitelerinde iç talebe yönelik sınırlama
Cevap : E
26. Türkiye ile Avrupa Ekonomik Topluluğu
(AET) arasında imzalanan Ankara Anlaşması
hangi yılda yürürlüğe girmiştir?
A) 1960
D) 1980
B) 1964
E) 1994
C) 1967
Çözüm:
Türkiye ile Avrupa Ekonomik Topluluğu
arasında imzalanan Ankara Anlaşması 1964
yılında yürürlüğe girmiştir.
Cevap : B
Download