Dargelirli İçin Konutta Umut Projeleri Geçen hafta bir çok gazete; “Gayrimenkul sektöründe satışlarda bir durgunluk mu var?” “2006 yılı, 2005 yılı kadar parlak geçebilecek mi?” “Fiyatlar düşüyor mu?” sorularının cevaplarını bulmaya çalıştı. Sanırım, “Kuş Gribi” kadar çok konuşuldu, bu soruların cevapları hakkında. 1994 yılında, 2005 yılı için telefon abone sayısının 2.5 milyona çıkması beklenirken bugün 40 milyona yakın abone olduğunu biliyoruz. Tahmin edilen ve ulaşılan rakam arasındaki fark oldukça büyük. Peki, nasıl bu sonuca ulaşıldı? Cep telefonları ilk piyasaya sürüldüğünde fiyatlar o günün koşullarına göre oldukça yüksekti. Belirli bir gelire sahip olan tüketiciler, cep telefonu satın alabildi. Bir sure sonra telefon modelleri ve markaları artmaya başladı. Yeni modeller, farklı tüketici tiplerinin alım gücüne göre belirlendi. Böylece her tüketici kendi ödeme gücüne uygun bir cep telefonu sahibi olabildi. Ardından Hazır Kart çıkarıldı, taksitli satışlar başladı. Olanaklar genişleyip, her kitleye uygun modeller ve konuşma ücretleri oluştukça, bugün bundan on yıl önce düşünülen rakamların çok üzerine ulaşıldı. Aynı yıllarda otomobil de herkes tarafından satın alınamıyordu. Bugün ise, kredi koşullarının uygunluğu, fiyatlardaki değişimler, taksit seçenekleri bir evde artık iki araç sahipliğine neden oldu. Bugün ulaşamayacağınız markalar olarak görülen pek çok araç ile aynı nitelikte farklı markalar üretilebiliyor. Görüldüğü gibi tüm sektörler zaman içerisinde değişim evresinden geçiyor. Belli bir hedef kitle başlanıyor. Zaman ilerledikçe, modeller tüketici göre çeşitlendiriliyor. Çeşitlilik artıp, genişledikçe alım da artıyor. belli bir ile satışa alımlarına olanaklar Benzer durum bugün gayrimenkul sektöründe yaşanıyor. 2005 yılı gerçekten baktığınızda projeler anlamında bir patlama dönemi oldu. Gazeteler artık yeni yapılan pek çok projenin ilanı ile dolu. Ama geçen yıl yapılan projelerin bir çoğu, alım gücü yüksek bir hedef kitleye sesleniyordu. Henüz orta ve dar gelir seviyesi için çözümler geliştirilmedi. Bu yıl özellikle daha geniş bir kitleye daha farklı seçimler sunulmaya çalışılıyor olacaktır. Bu sektör de daha uygun koşullar, koşullarda çeşitlilik ve de farklı tüketici tiplerine uygun çözümler ile daha da büyümeye devam edecektir. Bugün Türkiye’de hane başına 5 kişi, dünyada ise 2 kişi düşüyor. Yaşam koşullarımız ise değişiyor. Artık 18 yaş üzeri belli bir gelir seviyesine sahip gençler, tek başına yaşamak istiyor. Artık kalabalık ev yaşantıları pek tercih edilmiyor. Tüm bu değişim ev taleplerini tetikliyor. Bunun yanında Türkiye’de ev bir garanti ve yatırım aracı olarak görülüyor. Kira ödemek yerine imkanınız var ise ev almayı, bugün ise bankaya para yatırmak yerine bir gayrimenkul almayı tercih ediyorsunuz. Son iki aydır yaşadığımız durgunluk ise yılbaşı ve dokuz günlük uzun bir bayram tatilinden kaynaklanıyor. Ayrıca mevsimsel olarak gayrimenkul sektöründe bu dönemlerde işlem hızı düşer. Mart ayı gibi sektör yeniden hareketlenecektir. Yaşanan durgunluk, fiyatların düşmesine sebep olmayacaktır. Ama bundan sonra fiyatlar geçen yıl olduğu kadar hızlı artmayacaktır. Bundan sonra beklentimiz fiyatların düşmesi değil de, daha ekonomik seçeneklerin sunuluyor olması. Yıl sonuna doğru bazı projeler ise bitmiş olacak. Bir çok kişi yeni evlerine taşınacak. Peki evler boşaldığında kiralar nasıl bir değişim yaşayacak? Onu da sene sonunu beklemeden, gelecek hafta konuşalım isterseniz. HABER – AHMET RAUF SAATÇİ – REFERANS