MAKRO İKTİSAT

advertisement
MAKRO İKTİSAT
İnsanların sınırsız tüketim isteklerinin sınırlı (kıt)
kaynaklarla en iyi nasıl edileceğini inceleyen bir
bilim dalı olan ekonomi, genelikle,
mikroekonomi ve makroekonomi olarak ikiye
ayrılıp incelenir.
“Mikro” küçük, “makro” büyük demek olup,
mikroekonomide küçük ekonomik birimler
(hanehalkı, firmalar, piyasalar); makroekonomide
ise ekonominin bütünü ana usurlarıyla ele alıp
incelenir.
Bir benezetme yapacak olursak, makroekonomi
bir ormanın, mikroekonomi ise ormanın içindeki
ağaçları incelenmesi demektir.
• Mikroekonomi, herhangi bir piyasada malın
fiyatının nasıl belirle diği, bir tüketicinin maksimum
fayda (mutluluk) elde etmek için parasını nasıl
harcayacağı, bir firmanın üretim ve maliyet yapısı
ve bu yapı ile ait olduğu ürün piyasasında nasıl
davranacağı gibi konular üzerinde durur.
• Buna karşılık makroekonomi toplam gelir, toplam
tüketim, toplam tasarruf, toplam yatırım ve fiyatlar
genel düzeyi gibi makro değişkenlerin nelerden
etkilendiğini ve ekonomide tam istihadam, fiyat
istikrarı ve ekonomik büyüme gibi temel hedeflerin
nasıl elde edilebileceklerini inceler.
• Enflâsyon, işsizlik, dış açıklar ve büyüme hızı gibi
kavramlar her gün yazılı ve görsel yayında çok sık
duyduğumuz sözcüklerden bazılarıdır.
• Ekonomik gelişmeler herkesi yakından ilgilendirir :
İşçi, memur ve emekliler enflâsyon satın alma
güçlerini düşürmesinden, çalışanlar ekonomik
daralmanın getireceği işsizlikte, ihracatçılar döviz
kurlarındaki düşüşten endişe ederler. Firmalar
enflâsyon, resesyon ve dış rekabetin kârlarını nasıl
etkileyeceğiyle ilgilenirler. İster üretici, ister tüketici
olsun, toplumun tüm kesimleri, büyümenin
nimetlerinden daha yüksek bir pay almak ister.
• Çeşitli ülkelerdeki örneklerden de anlaşıdığı gibi,
hükümetlerin düşmesinde hiçbir faktör kötü
ekonomil yönetim kadar etlili değildir.
1-) MAKROECONOMİNİN
TARİHÇESİ
• Bir sosyal bilim olarak ekonominin temelleri antik çağda
Yunanistan’daki bazı filozofların ekonomiye ilişkin
görüşlerine kadar uzanır.
• Ekonomi kelimesinin kaynağını Yunancad’daki « oika » (ev)
ve « numos » (kural) kelimelerinden oluşan ve « ev
yönetimi » anlamına gelen « oikonomia » kelimesi teşkil
eder.
• Daha sonraki dönemlerde de ekonomi ile ilgili çeşitli
görüşler öne sürüp geliştirilmişse de, bir sosyal bilim olarak
ekonominin ortaya 18. yüzyılda ilk defa İngiltere’de başlayıp
sonra diğer Avrupa ülkelerine ve Amerika’y yayılan Sanayı
Devrimi yıllarına ve özellikle de İskoçyalı felsefe profesörü
Adam SMITH’in (1723 – 1790) kısa adı Ulusların Zenginliği
(The Wealth of Nations) olan kitabının yayınlandğı 1776
yılına kadar gider.
David Hume, makroekonomi alanındaki ilk eser
diyebileceğimiz "Ticaret Dengesi Üzerine" adlı
çalışmasında ekonomide para arzı, ticaret dengesi ve
fiyat düzeyi arasındaki bağlantıları incelemiştir.
Makroekonomi 20. Yüzyıl'da ayrı bir disiplin olarak
algılanmıştır. Bu alanın gelişmesinde üç olay özellikle
önemlidir. Birincisi, ekonomi istatistikçilerinin,
makroekonomik araştırmaların bilimsel temelini
oluşturan verileri toplamaya ve sistematikleştirmeye
başlamalarıdır. İkincisi, ekonomik dalgalanmaların
tekrarlanan ekonomik olgular suretinde tesbit edilmiş
olmasıdır. Üçüncüsü ve adeta bir katalizör işlevi gören
olay Büyük Buhran olmuştur.
1883-1946 yılları arasında yaşayan ünlü ingiliz
ekonomist John Maynard Keynes, Büyük Buhran'ı
açıklayan ve devletin belli politikalarla ekonomik
çöküntülerin üstesinden gelebileceğini iddia eden yeni
bir teorik çerçeve ortaya koyarak modern
makroekonominin öncülüğünü yapmıştır.
Keynes'in ekonomik dalgalanmalara ilişkin temel
düşünceleri, 1936 yılında yayımladığı "istihdam, Faiz
ve Paranın Genel Teorisi" adlı eserinde yer
almaktadır. Keynes, Uluslararası Para Fonu'nun
kurulmasında ve 2. Dünya Savaşı sonrası uluslararası
para sisteminin oluşumunda bu kitabındaki
düşüncelerinin dışında önemli katkılar yapmıştır.
Keynes'in temel tezi, piyasa ekonomilerinin her zaman
kendilerini düzeltecek bir mekanizmaya sahip
olmadığı, yâni düşük işsizlik ve yüksek üretim
düzeylerini her zaman garanti edemeyeceği
Friedman Chicago Üniversitesi'ndeki meslektaşlarıyla
beraber monetarizm (parasalcılık) olarak bilinen ve
Keynesyenciliğin antitezi olan bir doktrini ortaya
koydular. Monetaristler, ekonomilerin kendi hâline
bırakılırsa tam istihdama dönme eğiliminde olduğunu
iddia etmişlerdir.
Keynesyen düşünceye karşı monetaristlerce başlatılan
karşı atak 1970'li yıllann başlarında, Robert Lucas,
Thomas Sargent, Neil Wallace ve Robert Barro gibi
ekonomistlerin öncülüğünde neoklasik
makroekonomistler tarafından sürdürülmüştür. Bu
ekonomistler piyasa ekonomilerinin kendi kendilerini
düzelttiğini iddia etmişlerdir. Bu teorinin taraftarları,
John F. Muth tarafından ortaya atılan rasyonel
beklentiler kavramını makroekonomik analizlerde
kullanarak geliştirmişlerdir.
Rasyonel beklentiler hipotezi, bireylerin ve işletmelerin
gelecekteki ekonomik olaylar hakkındaki beklentilerini
oluştururken "rasyonel" bir biçimde davrandıklarını, yâni mevcut
bilgilerini en iyi biçimde kullanarak geçmişte yaptıkları hatalara
düşmekten kaçındıklarını öne sürmektedir.
1970'lerde gelişmiş ekonomilerde verimlilik artışı ve
ekonomik büyümedeki yavaşlama, bu soruna çözüm
bulmak amacına yönelen ve oldukça farklı görüşleri
olan, Robert L. Bartley ve Arthur Laffer gibi
ekonomistlerce geliştirilen arz yönlü ekonomi
yaklaşımını ön plana çıkartmıştır. ABD'de 1980'lerde
Reagan yönetimi döneminde etkili olduğu için
Reaganomics olarak da adlandırılan arz yönlü
ekonomide, vergilemenin piyasalardaki itici güçler
üzerindeki etkisine büyük önem verilir. Vergi
oranlarının düşürülmesinin ekonomiyi canlandıracağı,
milli geliri ve vergi gelirlerini artıracağı ve enflasyonu
azaltacağı iddia edilir.
Son dönemlerde yeni düşünce okulları da
tartışmaya dâhil olmuştur. Reel ekonomik
dalgalanmalar teorisinin taraftarları hem
Keynesyenlerin, hem de monetaristlerin
ekonomiyle isabet eden şokların kaynağını
belirlemede hatalı olduklarını iddia
etmektedirler. Bunlar, şokların ekonomide
gözlenen dalgalanmaların bunlarla
açıklanabileceği biçiminde bir görüş ortaya
koymuşlardır.
Aktivist makroekonomik politikaları yeniden ön
plana çıkarmaya çalışan Yeni Keynesyenler
özellikle uzun dönemde monetarizmi ve
rasyonel beklentiler yaklaşımını kabul ederler.
Ancak yapısalcı okuldan da etkilenen Yeni
Keynesyenler, asimetrik bilgi, fiyatların ve
ücretlerin yapışkanlıkları ve katılıkları gibi
nedenlerle piyasaların temizlenmediğini (arz talep dengesinin sağlanmadığını) ileri sürerler.
Bunlara göre eksik rekabet ve piyasa
başarısızlıkları önemlidir, hatta ekonomik
dalgalanmaların nedeni olarak piyasa
başarısızlıkları gösterilmektedir.
Yine yeni Keynesyenler gibi istikrarsız
denge modelleri ile çalışan yapısalcı
okul 'a göre reel ücret katılığı ve
yapışkanlığı söz konusudur.
Doğalişsizlik oranı hipotezini kabul eden
bu yaklaşımda faiz oranı merkezi bir rol
oynamaktadır.
2. MAKRO EKONOMİK
DÜŞÜNCE AKIMI
• Mikro ekonomik akımının doğuşundan etkili olan
iktisat okulları iki yaklaşım doğrultusunda
değerlendirilmektedir. Bunlar Yeni Klâsik Okul ve
Keynesci Okul olarak ifade edilir.
• Klâsik iktisadi düşüncenin görüş ve ilkelerini
benimseyen ve yeni Klâsik Okul olarak adlandırılan
başlıca düşünce akımları şunlardır :
- Moetarist (Parasalcı) Teori
- Rasyonel Beklentiler Teorisi
- Arz Yönlü İktisat Teorisi
Makro ekonomik akımın ikinci yaklaşımı olan
Keynesci düşünenin görüş ve ilkelerine yenilikler
getiren düşünce akımarı ise :
- Yeni Keynesci
- Post Keynesci’lerdir.
Her iki düşünce akımı da piyasa ekonomisi
sisteminin genel ilke ve düşüncelerini
benimsemektesir. Ortaya çıkan görüş ayrılıkları;
piyasaların işleyişi, makro ekonomi politikaların
uygulanışı ille ilgili olmaktadır. Günümüzde gerek
klâsik gerekse Keynesci yaklaşımların görüş ve
önerileri geçerliğini yitirmiştir. Çünkü toplumların
sosyal yapıları ile ekonomik yapıları büyük değişime
uğramıştır. Bu doğrultuda adı geçen yaklaşımlar da
zaman içinde değişime uğramış olup; yeni görüş ve
3 -) MAKRO İKTISADIN TEMELLERİ
3-1.Gelir ve İstihdam Düzeyi: Bir ekonomide, belli bir
dönemde üretilen nihai mal ve hizmetlerin değerine
gayrisafi milli hasıla, (GSMH) denir. İstihdam
düzeyinin belirlenmesi, gelir düzeyinin belirlenmesi
şeklinde ele alınabilir.
3-2.Fiyat Düzeyinin İstikrarı: Hem fiyat düzeyinin
düşmesi (deflasyon), hem de yükselmesi (enflasyon)
şeklinde ortaya çıkabilir.
3-3.Ekonomik Büyüme: Ekonominin büyüme hızı, reel
GSMH'nın yıllık artış hızıdır.
3-4.Dış Açıklar: Ödemeler bilançosu: Bir ülkenin dış
dünyayla ekonomik ilişkilerinin döviz gelir ve gider
kalemleri şeklinde gösterildiği tablo olup bunun en
önemli kalemi dış ticarettir.
4-) EKONOMİ POLİTİKASI
Ekonomi Politikası: Mâkul bir büyüme hızı sağlamak,
fiyat düzeyinin istikrarını sağlamak, istihdam düzeyini
artırmak, gelir ve servet dağılımında adaleti temin
etmek, bölgeler arası kalkınmışlık farklarını gidermek,
ödemeler bilançosu dengesini sağlamak gibi hedeflere
ulaşılmaya çalışılır.
4-1-) EKONOMİ POLİTİKASININ ARAÇLARI
4-1.1.Para Politikası: Merkez bankasınca yürütülür.
Araçları emisyon, açık piyasa işlemleri, reeskont oranı
mevduat karşılık oranları ve bankacılık sistemi
üzerinde doğrudan kontroller ve faiz oranlarının
etkilenmesi olarak sıralanabilir.
4.1.2.Maliye Politikası: Devletin vergiler, kamu
harcamaları ve borçlanma yoluyla ekonomiyi idare
etmesidir. Maliye politikası, parlamentonun
4.1.3.Dış Ekonomi Politikası: Dış âlemle
yürütülen ekonomik ilişkileri düzenlemeye
yönelik politikalardır. Araçları ise ticaret
politikası (gümrük tarifeleri, kotalar, ihracat
teşvikleri...), yabancı sermayeye yönelik
düzenlemeler ve döviz piyasalarına
müdahaledir.
4.1.4.Gelir Politikası: Ücretler ve fiyatlar
üzerindeki doğrudan kontrollerdir. Bu politika,
enflasyona karşı uygulanabilecek en uç
politikadır.
4.2.Ekonomi politikasında bir diğer ayrım da
amaca bağlı olarak yapılır:
4.2.1.İstikrar politikaları: Ekonomik
dalgalanmaları (büyüme, işsizlik ve enflasyon
oranlarındaki dalgalanmalar) yumuşatmaya
yönelik ve daha çok kısa dönemli
politikalardır. İstikrar politikaları genellikle para
ve maliye politikalarının bir bileşimi olarak
uygulanır.
4.2.2. Büyüme politikaları: Ekonominin üretim
kapasitesini arttırmaya yönelik uzun dönemli
politikalardır.
1. Bölüm
Milli Gelir Analizine Giriş
ve Bazı
Makroekonomik Değişkenl
erin Ölçümü
1°- Çeşitli Milli Hasıla ve
Gelir Kavramları
1-1-) Gayrisâfi Milli Hâsıla (GSMH): Belli bir
dönemde bir ülke vatandaşlarının sahip
oldukları üretim faktörleri kullanılarak üretilmiş
bütün nihai mal ve hizmetlerin piyasa fiyatlan ile
hesaplanmış değeri olarak tanımlanır. Nihai mal
ve hizmetler, ekonomideki üretici birimlerin
üretimde aramalı olarak kullanmayacağı,
tüketim, yatırım ve ihracat için kullanıma hazır
mal ve hizmetlerdir.Üretim açısından kısaca :
GSMH = Tüketim malları+Yatırım
malları+Kamu hizmet
GSMH bir ekonominin toplam gücünü gösterir.
Ülkelerin ekonomik güçleri, iktisadi refah
karşılaştırılken GSMH değerleri ölçü olarak
alınır.
1-1-1-) GSMH'nın Ölçümünde Karşılaşılan Problemler
Bu Problemlerin nedenleri; bir kısım üretimin piyasaya
çıkmaması, malların kalitesindeki gelişmelerin doğru olarak
hesaba katılmaması, üretimin yol açtığı olumsuzluklar, boş
zamanların değerinin dikkate alınmaması ve yeraltı
ekonomisinin varlığıdır.
Nominal GSMH ve Reel GSMH: Bir dönemin üretiminin
değerini, aynı dönemin fiyatları (câri fiyatlar) ile ölçerken; Reel
GSMH dönem üretiminin değerini baz alınan bir yılın fiyatları
(sabit fiyatlar) ile ölçer. Böylece reel GSMH, fiyat artışlarının
etkisini gidererek, gerçek (veya fiziki) üretimdeki dönemler arası
değişmeleri görmeyi mümkün kılar. Ekonomik analizler için
nominal (câri) değerler pek kullanışlı değildir. Bu nedenle
ekonomik analizde fiyat değişmelerinin etkisini içermeyen reel
büyüklükler ile çalışılır.
Nominal GSMH
Reel GSMH=-------------------x100
Fiyat Endeksi
1-1-2-)GAYRİ SÂYFİ MİLLİ HÂSILANIN ÖLÇÜLMESİ
Gayri sâfi milli hasılanın hesaplanmasında üç farklı yönteme
başvurulmaktadır. Bu yöntemler : üretim yöntemi, gelir yöntemi
ve harcama yöntemidir.
A-) Üretim Yöntemleri: Firmaların ürettikleri tüm mal ve
hizmetleri miktarları ile bunların fiyatlarını çarparak, dönem
üretiminin değerini hesaplayabiliriz.
GSMH = Sanayi Üretimi + İnşaat Sektörü Üretimi + Tarım
Sektörü Üretimi + Hizmetler Sektörü Üretimi
Böylece sadece nihai malların değerleri hesaplamaya dahil
edilebileleceği bibi ara malların değerleri de dikkate alınarak bu
hesaplama yapılabilir. Ancak ara malların değerleri dikkate
alınarak yapılacak bir hesaplamada ise üretimin her
aşamasınnda ilave edilen katma değerler toplamı dikkate
alınmalıdır.
Katma değer, bir malın üretiminin her bir aşamasında o malın
değerine yapılan ilavedir.
Ekonomide üretilen bütün katma değerlerin toplanması suretiyle
GSMHya ulaşılabilir.
B-) Gelir Yöntemi: Bu yöntemde milli gelire katılan
faktörlerinin elde ettikleri gelirler dikkate alınmaktadır.
Üretim faktörlerinin üretime katılmaları karşılığında
elde ettikleri ücretler, faizler, kârlar ve rantların
toplanması suretiyle bulunur.
GSMH = Ücretler + Faizler + Rantlar + Dolaylı Vergiler +
Amortisman
Bu yöntemde başlıca veri kaynakları; ücret
istatistikleri, vergi beyannameleri ve hane halkı
anketleridir. Yöntemin başarısı bu bilgilere doğru
olarak ulaşabilmesine bağlıdır.
C-) Harcama Yöntemi: Faktör sahipleri,
gelirlerini, üretilen mal ve hizmetleri satın almak
için harcayacaklarına göre, üretim ve gelir
yöntemleriyle bulunacak değerin aynısı, mal ve
hizmetler üzerine yapılan harcamaların
toplamından da bulunabilecektir.
Gerçekte harcamalar şu dört kalemden oluşur :
Özel tüketim harcamaları (C),
Özel yatırım harcamaları (I),
Kamu harcamalar (G) ile
İhracat - ithalat fazlası (X-M).
Bunlar GSMH = C+l+G + (X-M) ile ifade edilebilir
1-2-) Gayrisâfi Yurtiçi Hâsıla (GSYİH):
Yurtiçinde üretilmiş nihai mal ve hizmetlerin değeridir.
GSMH = GSYİH + Net dış faktör geliri
Dış faktör gelirleri şu kalemlerden oluşur;
• İşçi gelirleri (+)
• Faiz gelirleri (+)
• Girişimci hizmetler gelirleri (+)
•Faiz ödemeler (-)
• Kâr transferleri (-)
Türkiye’de yıllar itibarıyla, ekonomide meydana gelen yeniklerin
hesaplara yansıtılabilmesi amacıyla, 1987 bazlı seriden, 1998
bazlı GSYİH serisine, TÜİK çalışmalarıyla, geçen yıllarda
geçilmiştir.
Örneğin, 2007 yılı GSYİH değeri cari fiyatlarla %12,9’luk artışla
856.387 Milyon YTL, ABD doları cinsinden %25,1’lık artışla
658.786 Milyon Dolar, sabit fiyatlarla %4,5’lik artışla 101.046
Milyon YTL olmuştur.
1-3-)Safi Milli Hâsıla (SMH), Milli Gelir (MG), Kişisel Gelir (KG),
Harcanabilir Gelir (HG) ve Kişi Başına Düşen Milli Gelir
1-3-1-) Safi Milli Hâsıla (SMH)
Bir ülke sınırları içinde belirli bir dönemde üretilen mal ve
hizmetlerin parasal değerine GSMH denmesinin
sebebi, üretilen mal ve hizmztlerin üretim sürecinde
kullanılan üretim faktörlerinin uğradığı aşınma ve
yıpranma paylarının (amortisman) göz önüne
alınmasıdır. GSMH’dan, o yılın amortisman payları
çıkarıldıktan sonra SMH ulaşır.
SMH= GSMH-Amortismanlar
1-3-2-) Milli Gelir (MG)
Milli gelir, bir ülkede bir yıl içerisinde üretilen mal ve
hizmetlerin net piyasal değerine (vergiler hariç) eşitir.
MG= GSMH - Amortismanlar - Dolaylı Vergiler veya +
Sübvansiyonlar
Yani, SMH‘dan, fertlerin gelirlerine intikal etmeypıp
hazineye intikal eden KDV, ÖTV gibi vasıta vergiler
çıkarılacak olursa, geriye üretim faktörlerinin (toprak,
‘da hizmetleri karşılığı elde
emek, sermaye ve müteşebbis)
ettiği gelirin toplamına milli gelir.
MG=SMH-Vasıtalı Vergiler+ Sübvansiyonlar
Sübventionlar, devlet tarafından üreticiye teşvik
alacıyla verilen karşılıksız mali yardımları kapsar.
1-3-3-)Kişisel Gelir (KG)
Kişisel gelir, bir ekonomide bir dönemde milli gelire
dahil olduğu halde üretim faktörlerinin eline geçmeyen
gelirlerin milli gelirden çıkartılması ve milli gelire dahail
olmadığı halde üretim faktörlerinin eline geçen
gelirlerin milli gelire eklenmesi süretiyle hesaplanan bir
değerdir. KG= MG - Sigorta Pirimleri - Kurumlar
Vergisi- Dağıtılmayan Kârlar + Transferler
Transferler, devletin emeklilere, kimsesizlere,
yoksul ve işsizlere üretim karşılığı olmadan
yaptığı karşısızlık ödemelerdir.
Kurumlar vergisi, firmaların kârlarından
ödedikleri bir vergidir.
Dağıtılmıyan kârlar ise, şirketler yıl sonunda o yıl
içinde elde ettikleri gelirleri hissadarlara
dağıtırlar. Ancak uygulamada kârın tümü değil
bir kısmı dağıtılır, geri kalanı yeni yatırımlara
finansman olarak kullanılır.Bu olaya « Oto
financement » denir.
1-3-4-) Kişi başına düşen milli gelir iktisadi
refahı bir ölçüsüdür. İktisadi refah, ekonomide
kıt kaynaklarla elde edilen haz ve tatmin
duygularının para birimi ile ifadesidir. GSMH bir
ekonominin toplam üretim gücünü gösterdiğine
göre, acaba bu gücün ne kadarı toplumu
meydana getiren bireylerin iktisadi refahlarına
yansımaktadır. Kişi başına düşen GSMH,
GSHM’nin ülkenin toplam nüfusuna
bölünmesiyle bulunan bir değerdir. Yani ;
Kişi Başına Düşen Milli Gelir = GSMH/Toplam
Nüfus
Örneğin, Türkiye’de, 1998 bazli seriye göre, 2007
yılında kişi başına düşen gayri safi yurtiçi hasıla değeri
cari fiyatlarla 12 132 YTL, ABD doları cinsinden ise 9
333 dolardır.
1-3-5-) Harcanabilir Gelir (HG)
HG, bir ülkede kişilerin eline geçen ve
harcayabilecekleri gelirin toplamımını ifade
eder. Bir ülkede harcanabilir gelir daima kişisel
gelirden küçüktür. Çünkü kişiler elde ettikleri
gelirin bir kısmını devlete vasıtasız vergi (gelir
vergisi, veraset ve intikal vergisi vb.) olarak
ödemek zorundadır. Kişilerde bu gelirlerininin
tüketim (büyük bir payını) ve Tassarruf için
kullanırlar. Böylece ;
Harcanabilir Gelir (HG)= Kişisel Gelir- Dolaysız
Vergiler = Tüketim + Tasarruf
Ekonomik Büyüme Oranı: Reel GSMH'nın veya
kişi başına reel GSMH'nın artış oranıdır. Herhangi
bir yıldaki ekonominin büyüme oranı (yıllık artış
hızı) (d);
Y Y
d
Y1
Y0
1
0
Y0
: İçinde bulunan yılın reel GSMH'ı
: Bir önceki yılın reel GSMH'sıdır.
BÜYÜME ORANI (%)
12
9,9
Büyüme (%)
10
7,9
8
7,6
6,8
6
5,9
6,0
4,1
4
2,0
2
0
2
2
0
0
0
0
3
2
0
0
4
2
0
0
5
2
0
2
Dönem
0
6
2
0
0
7
-
I
2
0
0
7
-
I
I
2
0
0
7
-
I
I
I
2-) Temel Makroekonomik
İlişkiler ve Harcamalar
Ekonomik Faaliyetlerin Çerçevesi
2-1-) Ekonomik Karar Birimleri ve Faaliyetleri
1°.Hanehalkları: Ekonomide tüketim kararını
veren birimlerdir.
2°.Firmalar: Ekonomide üretimin
organizasyonunu yapan, mal ve hizmetleri
üretip piyasada satan birimlerdir.
3°.Devlet: Özel nitelikli mal ve hizmet üretmeyen
kamu hizmetleri üreten kesimdir.
4°.Dış âlem: Ülkenin ekonomik birimlerinin
ilişkide bulunduğu diğer tüm ülkelerin
ekonomik karar birimlerini temsil eden bir
kavramdır.
2-2-)Mübadele ve Piyasalar
1°. Mübadele veya değişim, ekonomik birimler
arasında malların, faktörlerin (ve faktör
hizmetlerinin) ve alacak haklarının el
değiştirmesidir.
2°. Piyasa: Değişimin gerçekleştiği her türlü
ortamdır. Başlıca dört piyasanın varlığı kabul
edilecektir: Mal piyasası, Emek piyasası, Para
piyasası, Tahvil piyasası.
2-3-) DEVRİ AKIMLAR MODELİ
Modelin temelinde Quesnay'in Ekonomik
Tablosu vardır. Quesnay, tablosunu
hazırlarken kanın vücuttaki dolaşımından
ilham almıştır.
2.3.1°.Tasarruf ve Yatırımın Olmadığı İki
Kesimli Bir Ekonomi Yalnız tüketim
harcaması (C) yapıldığı için, milli hasıla (Y),
Y=C. dir.
2.3.2°.Tasarruf ve Yatırımları İçeren İki Kesimli
Bir Ekonomi Yalnız tüketim (C) ve yatırım (I)
harcaması yapıldığı için, Gayrisâfi Milli Hâsıla
(Y) iken, Y=C+l'dır.
2.3.3°. Devletin Bulunduğu Üç Kesimli Kapalı
Bir Ekonomi Toplam harcamalar Özel
(hanehalkı) tüketim harcamaları (C), özel
(firma) yatırım harcamaları (I) ve devlet
harcamaları (G). Bu durumda Gayrisâfi Milli
Hâsıla (Y). Y=C+I+G olmaktadır
2.3.4°. Dört Kesimli Açık Bir Ekonomi Toplam
harcama = Yurtiçi tüketim + Yurtiçi yatırım +
Devlet harcaması + (ihracat - ithalat) tır. Yâni,
GSMH = Y=C+I+G+ (X-M) dir.
2-4-) TÜKETİM VE TÜKETİM FONKSİYONU
2.4.1°. Tüketim: Toplumdaki tüm bireylerin
doğrudan doğruya ihtiyaçlarını karşılayan mal
ve hizmetleri kullanma eylemidir. Tüketim
harcamaları, bu eylemi gerçekleştirebilmek için
yapılan parasal ödemelerin toplamından
oluşmaktadır. Tüketim harcamaları (C)
harcanabilir gelire (Yd) bağlıdır.
2.4.2°. Tüketim harcamasını etkileyen
faktörler:
a) Reel Faiz Oran
b) Hane halkı Yaş Ortalaması
c) Gelecekte Beklenen Gelir
d) Net Aktiflerin Reel Değeri
e) İnsan Karakteri
2.4.3°. Tüketim Fonksiyonu: Toplumdaki tüm
bireylerin tüketim harcamaları ile harcanabilir
gelir arasındaki ilişkiyi kuran noktaların
birleştirilmesiyle elde edilir. C = f(Yd) şeklinde
ifade edilebilir. Gelir arttıkça tüketim de artar,
ancak tüketimdeki artış hızı gelirdeki artış
hızından daha yavaş olur
2.4.4°. Otonom Tüketim
Bir ekonomide içinde bulunulan dönemin geliri ile ilgisi
olmayan ve gelir sıfır dâhi olsa yapılan tüketim
harcamasıdır.
2.4.5°. Keynesyen Tüketim Eğrisi
C = f(Yd) Eğrisinin şeklinden tüketimin gelirle pozitif
ilişkili olduğu ancak gelirden daha yavaş arttığı
anlaşılır.
2.4.6°. Tüketim Doğrusu ve Denklemi
C = Co + cYd
C: Tüketim
C0: Otonom Tüketim
c: Marjinal Tüketim Eğilimi
Yd: Harcanabilir Gelir
2.4.7°. Marjinal Tüketim Eğilimi (MTE) :(c  C / Yd )
iktisadi anlamı ise, gelirdeki birim değişimin
tüketim harcamalarında ne ölçüde değişim
yaratacağının ölçüsü olmasıdır. Binindiği gibi
0 c 1
2.4.8°. Ortalama Tüketim Eğilimi: Ortalama
tüketim eğilimi (OTÜE) belirli bir gelir düzeyinin
ne kadarının tüketim harcamalarına ayrıldığını
gösterir.
OTÜE = C/Yd
C  C 0  cYd

C0
C

c
Yd
Yd

OTÜE  MTE
2.4.9°. Modern Tüketim Teorileri
a-) Ömür Boyu Gelir Teorisi: Bireylerin tüketim
ve tasarruflarını oldukça uzun dönemler için
planladıkları varsayılır. Öyle ki bireyler bütün
ömürleri boyunca yaptıkları tüketimden en
büyük toplam faydayı elde etmeye çalışırlar.
b) Sürekli Gelir Hipotezi: M. Friedman'ın ortaya
koyduğu bu teoriye göre kişiler tüketim
davranışlarını câri gelir seviyelerine değil sürekli
veya uzun dönem tüketim olanaklarına göre
ayarlar. Tüketim câri harcanabilir gelire değil
sürekli gelire bağlıdır.
2-5-) TASARRUF VE TASARRUF
FONKSİYONU
2.5.1°. Tasarruf: (S) makroekonomik açıdan
Harcanabilir Gelirin (Yd) tüketilmeyen kısmıdır.
Onun için S = Yd - C yazılır. Tasarruf
fonksiyonu S = f(Yd) dir. Otonom Tasarruf gelir
olmasa da yapılan tasarruftur ve otonom
tüketimin kaynağıdır.
S = So + s Yd
2.5.2°.Marjinal tasarruf eğilimi (s) harcanabilir
gelirdeki birim değişikliğin tasarrufta yarattığı
değişikliğin değeridir.
s  S / Yd 'dir.
2.5.3°. Ortalama Tasarruf Eğilimi: Belirli bir
gelir düzeyinin ne kadarının tasarrufa ayrıldığını
gösterir.
OTASE = S / Yd' dir.
Marjinal tüketim eğilimi + marjinal tasarruf
eğilimi = 1 eşitliğinin yanısıra, ortalama tüketim
eğilimi + ortalama tasarruf eğilimi = 1 dir.
Yd  C  S

Yd  cYd  sYd
Yd  C  S

Yd
C
S


Yd Yd Yd


1 c  s
1  OTÜE  OTASE
Diğer taraftan, yukarıdaki eşiklikten :
c  1 s
s  1 c dır.
ve
2-6-) YATIRIM: Mal ve hizmet üretilebilmesi için
gereken yeni veya ek üretim tesislerinin kurulması ile
envanterlere (stoklara) yapılan ilaveler, yatırım
harcamaları ise bu işlerin gerçekleştirilmesi için yapılan
ödemeleri ifade etmektedir.
2.6.1°.Yatırım Türleri
Yatırımların önemli bir bölümü milli gelirden bağımsız
olarak yapılmaktadır. Bu tür yatırımlara "otonom
yatırım" (lo) denir.
Gelenlikle yatırım taleb fonksiyonu faiz oranı (i)’ye
bağlıdır : I  f (i)  ai  I0 Burada a<0 tür. Yani faiz
oranı (i) arttıkça yatırım talebi azalır.
Yatırım talebi sermayenin marjinal etkenliğinden de
etkilenir. Sermayenin belirli bir dönem sonunda
girişimciye sağlayacağı gelirin yatırım tutarının oranına
sermayenin marjinal etkenliği denir. Sermayenin
marjinal etkenliği, yatırım miktarı arttıkça azalır.
Yatırımcı faiz oranı (i) ve sermayenin marjinal
etkenliğinin (r) ise i>r ise yatırımdan vazgeçer, i = r
kararsız kalır r > i ise yatırımı gerçekleştirme kararı
alır. (Sermeyenin marginal etkenliği = Sermeyenin %’lik
verimliliği, %’lik getiriliği)
2.6.2°. Uyarılmış Yatırım: I  bY Milli gelirdeki
değişmelerden etkilenen yatırımdır.
Otonom yatırım + Uyarılmış yatırım = Toplam yatınm
I  I 0  bY
2.6.3°. Marjinal yatırım eğilimi (b), milli gelirdeki
birim değişikliğin yatırım harcamalannda yaratacağı
değişikliktir.
MYE  b  I / Y
2.6.4°. Ortalama yatırım eğilimi (oye) ise belirli bir
milli gelir düzeyinde (Y) milli gelirin hangi oranında
yatırım harcaması (i) yapıldığını gösterir. oye = l/Y
2-7-) KAMU HARCAMALARI
Devlet, diğer ekonomik birimler gibi çeşitli
amaçlarla bir takım harcamalar yapar. Bu
harcamalara genel olarak kamu harcamaları
denir. Personel ödemeleri cari harcamalara
otoyol, liman vb. alanlardaki harcamalar yatırım
harcamalarına, emekli, dul, yetim ve öğrencilere
yapılan (öğrenci kredisi) aktarımlar da transfer
harcamalarına örnektir.
2-8-) VERGILER
2.8.1°. Bağımsız Vergiler: Vergilerin gelir
düzeyinden bağımsız olanlardan (dolaylı
vergiler) ibaret olduğunu varsayarsak vergi
fonksiyonunu (T = To) yalnız otonom
vergilerden oluşur.
2.8.2°. Vergi fonksuyonu T  T0  tY
2.8.3°. Marjinal vergi eğilimi t  T / Y olup,
gelirdeki birim artışın gelire bağlı vergide
yarattığı artışı göstermektedir.
2-9-) DIŞ TİCARET
2.9.1°. ihracat: Yurt dışına sunulan mal ve hizmetlere
ilişkin harcamalar ihracat harcamaları olarak bilinir.
2.9.2°. İthalat: Toplam talep ve harcamalar üzerinde
ihracatın tam tersi yönde bir etki yapmaktadır. Çünkü
yurt dışına yönelik harcama akımına yol açmakta,
böylece toplam harcamalarda eksilmeye neden
olmaktadır.
2.9.3°. İthalat fonksiyonunun : M = Mo + mY
şeklinde ifade edebiliriz. Burada (Mo) Otonom İthalatı
göstermektedir. Ülkenin geliri sıfır dâhi olsa yaptığı
ithalattır. (m) Marjinal ithalat eğilimi olup, gelirdeki
birim artışın ithalatta yaratacağı artışın ölçüsüdür.
m  M / Y 'den bulunabilir.
DIŞ TİCARET (M İLYAR DOLAR)
200
170
150
97,5
100
50
69,3
36,1 51,6
62,2
116,8
73,5
138,3
107
85,5
47,3
0
2002
2003
2004
İHRACAT
2005
İTHALAT
2006
2007
DIŞ TİCARET AÇIĞI (MİLYAR DOLAR)
0
-10
-20
-30
-40
-50
-60
-70
2002
2003
2004
2005
2006
2007
-15,5
-22,1
-34,4
-43,3
-52,8
-63
3-) Milli Gelir Dengesi ve
Değişimi İle Çarpan
Mekanizması
3-1-) İki Kesimli Ekonomide Toplam
Harcamalar ve Denge Gelir Düzeyi
İki kesimli modelde toplam talebi tüketim ve
yatırım amaçlı talep oluşturur, ekonomik
birimler talep ettikleri mal ve hizmetleri bedelini
ödeyerek yâni harcama yaparak elde ederler.
Yatay eksende milli gelir, yani üretilmesi
düşünülen mal ve hizmet miktarı, dikey eksende
ise, bu mal ve hizmetlerin satışından elde
edilecek gelirlerden planlanan harcamalar
bulunmaktadır. Toplam arz doğrusu originden
başlayan 45 derecelik doğru şeklinde
gösterilmektedir. Toplam arz doğrusu üzerindeki
her nokta üretilen mal ve hizmet maliyetinin, bu
mal ve hizmetlerin satışından elde edilecek
gelire eşit olduğunu göstermektedir.
Şekilde EF kadar talep fazlası vardır. Makro
ekonomik açıdan bakıldığında ekonomide
üretilen mal ve hizmetler, yani toplam arz,
toplam talebi karşılayamamaktadır. Şüphesiz
piyasada yeterince bulunamayan talebi arzını
aşan mal ve hizmetlerin fiyatları artacak
böylece fiyatlar genel düzeyi yükselecektir. Bu
nedenle söz konusu talep fazlasına enflasyona
yol açan enflasyonist açık denilmektedir. Bu
durumda gelir düzeyi de düşerek Y1 'e
gerilemiş durumdadır
Ekonomide oluşan enflasyonıst açığı
gidermekiçin ya üretımi yani toplam arzı
arttırmak, Y1 den Y0 çıkarmak, ya da
toplam talebi kısmak gerekmektedir.
Toplam arzı arttırmak kısa dönemde kolay
olmayıp, ancak uzun dönemde mümkün
olabilmektedir. Bu durumda kamu
harcamaları ile yatırım harcamalarını
kısarak toplam talebi azatmak
gerekmektedir.
D noktasının üstündeki toplam talep toplam
arzın altında olacağı için GH kadar arz fazlası
(talep açığı) oluşacaktır. Makro ekonomik
açıdan bakıldığında ekonomide mal ve hizmet
üretimi talebi aşmaktadır. Bu fiyatlar genel
düzeyini talep açığı (veya arz fazlasına)
deflasyonist açığa yol açar.
Deflasyonist açığa örnek olarak 1929 Ekonomik
krizi verilebilir. Bu durumda da ekonomiye
müdahale edilerek kamu harcamalarını
arttırarak toplam talebi arttırmak mümkündür.
3-2-) TASARRUF PARADOKSU
Bazı bireylerin planlanan tasarrufu arttırma
girişimlerinin yani daha fazla tasarruf yapma
arzularının milli geliri ve dolayısıyla câri toplam
tasarrufları aşağıya çekmesi olgusuna Tasarruf
Paradoksu denir.
Daha fazla tassaruf yapmayı planlamak
aynı zamanda daha az tüketmeyi
planlamak anlamına gelmekte ve sonuçta
harcamalarda meydana gelen azalma
gelerın de azalmasına neden olmaktadır.
Şekilde S den S1 e yönelık tassaruf artışı
yatırıma dönüşmedığinden milli gelir
denge düzeyi Y1 den Y0 ye azalmaktadır.
3-3-) İKİ KESİMLİ EKONOMİDE TOPLAM
HARCAMALARDA VE DENGE GELİR
SEVİYESİNDE DEĞİŞME
Otonom Harcamalardaki Değişme, Otonom
yatırım harcamalarındaki artış denge gelir
seviyesini yükseltmektedir. (Tersi de doğrudur.)
Marjinal tüketim eğilimi arttıkça (veya marjinal
tasarruf eğilimi azaldıkça) denge gelirinin artış
yönünde etkileneceği ortaya çıkar.(Terside
doğrudur.)
3-4-) İKİ KESİMLİ EKONOMİDE ÇARPAN
MEKANİZMASI
3.4.1°. Çarpan (Çoğaltan) : Toplam talepteki
(veya toplam harcamalardaki) bir kaymanın
üretimi veya denge gelir düzeyini kaç kat
değiştireceğini gösteren katsayıdır.
3.4.2°. Basit Yatırım Çarpanı :k  1  Y / I dır
1 c
(Kynesyen çarpanı)
Dışa kapalı ekonomide çarpanını matamatiksel
ifadesi.
Y  CI 
Y  C 0  cY  I 
 Y(1  c )  I  C 0 

Y  cY  I  C 0
1
Y
I  C0
1 c

1
 Y 
I
1 c
Sayısal örnek :
Marjinal tüketim eğilimi c = 0,8
Marjinal tasarruf eğilimi s= 0,2
Yatırımlarında 100 arttığını varsayalım : I  100
Her dalgada, bu arttan yattırımlar, toplam üretim
(Y) üzerinde bir artma etkisi yapacaktır.
Üretimde kaydedilen bu arttma mıktarıda
tüketim ve tassarufdaki arttmaların toplamına
eşittir.
Y  C  I C  C 0  cY  C  cY  0,8Y
S  S 0  sY  S  sY  0,2 Y
IS
Y  C  S  Y  C  S  cY  sY  0,8Y  0,2Y
Her dalğada üretim üzerinde yapılan artma etkisi
azalmaktadır, zira artan üretimin bir kısmı
tüketilmemektedir. Bu analizde, tassaruf’ta tüketim
için harcanmıyan kısımdır.
Y
başlangıç
S
C
Y
1.
dalğa 100
20
80
80
2.
dalğa
16
64
64
80
sonuç
3. dalğa 64
12,8
51,2
51,2
……vs………………………………………………………..
Toplam
500
1
1
Y 
I 
 100  5  100  500
1 c
1  0,8
Burada çarpan’ ın değerik  5 tir.
Modele devleti ve dış ticareti kattığımızda karşılaşacağımız daha
farklı çarpanlarda bulabiliriz
3-5-) DEVLETİN VAR OLDUĞU EKONOMİDE DENGE
GELİRİ, DEĞİŞİMİ VE ÇARPANLAR
3.5.1°. Kamu Harcaması Çarpanı (KG): Y  kG

 ; I  I  bY
 cY  T  T   I  bY  G
C  C 0  cYd  C 0  c Y  T  Tr
Y  C  I  G  C0
r
0
0
Y  C 0  cY  cT  cTr  I0  bY  G
Y  cY  cT  cTr  I0  bY  C 0  G
Y 1  c   cT  cTr  I0  bY  C 0  G


1
 cT  cTr  I0  bY  C 0  G 
1 c
1
Y 
 G  k G
1 c
Kamu Harcaması Çarpanı= Yatırım Çarpanı
Y
; T  T0  tY
3.5.2° Transfer Ödemesi Çarpanı (ktr):Y  ktr Tr
kadar transfer ödemesi artışının denge gelir
seviyesini kaç kat artırdığını (Y ) gösterir
transfer çarpanı ktr = c / s dir.
Y


1
c
c
 cT  cTr  I 0  bY  C0  G  Y 
Tr  Tr  ktr Tr
1 c
1 c
s
Devlet tranferinin 100 arttığını varsayalım:T
r
0,8
Y 
 100  4  100  400
0,2
Burada çarpan’ ın değeri
k4
tir.
 100
3.5.3°. Vergi Çarpanı (kt) :-c/s Vergilerin milli geliri
azaltıcı etkisini gösterir.

1
Y
 cT  cTr  I 0  bY  C0  G
1 c

c
c
 Y 
T  T  kt T
1 c
s
Devlet vergileri 100 arttığını varsayalım:
T  100
 0,8
Y 
 100  4  100  400
0,2
Burada çarpan’ ın değerik  4tir.
3-6-) DIŞA AÇIK EKONOMİDE DENGE GELİRİ,
DEĞİŞİMİ VE DIŞ TİCARET ÇARPANI (kf)
Dış ticaretin var olduğu bir ekonomide dış ticaret çarpan
(kf) ise, kf = 1 / s + m olacaktır, (s. marjinal tasarruf
eğilimidir).
Y  C  I   X  M   C  cY  I  X  M  mY 
0
0
Y  cY  mY  C0  I  X  M 0
Y  cY  mY  C0  I  M 0
Y 1  c  m   C0  I  X  M 0
Y 



1
1
C0  I  X  M 0 
C0  I  X  M 0
1 c  m
sm

 kf C0  I  X  M 0


 Y  kfX
Örneğin marjinal ithalat eğiliminin (m)0,20 ve marjinal
tasarruf eğiliminin (s)0,20 olduğu bir ekonomide dış
ticareti çarpanının değeri nedir?
1
1
kf 

 2,5 tir.
0,2  0,2
0, 4
DENEME SORULARI
1.Belli bir dönemde bir ülke vatandaşlarının sahip
oldukları üretim faktörleri kullanarak üretilmiş
bütün nihai mal ve hizmetlerin piyasa fiyatları ile
hesaplanan değerine ne ad verilir?
A)GSMH
B)GSYH
C) Cari gelir
D) Nominal
hasıla E) Milli gelir
2.Safi Milli hasıla aşağıdaki eşitliklerden hangisi ile
ifade edilir?
A) GSYH-Amortisman
B) GSMH-Amortisman
C) GSMH-Dolaylı Vergiler
D) GSMH-(Ücret+Kar+Faiz+Kira)
E) MG-Dolaylı Vergiler
3°. Vergilemenin piyasalardaki itici güçler
üzerindeki etkisine büyük önem veren
yaklaşım aşağıdakilerden hangisidir?
A) Klasik yaklaşım B) Keynesyen yaklaşım C) Arz
yönlü yaklaşım D) Parasalcı yaklaşım E) Yapısalcı
yaklaşım
4°. İktisadın, bir bütün olarak ekonomiyi ve
toplulaştırılmış ekonomik davranışı inceleyen
bölümü aşağıdakilerden hangisidir?
A)Sayısal iktisat
B)Politik iktisat
C)Normatif iktisat
D)Makro iktisat
E)Mikro iktisat
5°. Fiyatlar artarken üretimin azaldığı ekonomik
ortam aşağıdakilerden hangisidir?
A)deflasyon B)stagflasyon
D)hiperenflasyon
C)enflasyon
6°. Marjinal tüketim eğilimi,
A) C / Y d’ye eşittir.
B) C  C 0  cYd denklemindeki c katsayısına eşittir.
C) tüketim fonksiyonunun eğimidir.
D) yukarıdakilerin hepsidir.
7°. C= 20+0.90Yd denklemi, tüketimin
A-) harcanabilir gelir 100 iken 90,
B-) harcanabilir gelir 90 iken 100,
C-) harcanabilir gelir 100 iken 110,
D-) harcanabilir gelir 200 iken 180 dir.
8°. Bir hanehalkının harcanabilir geliri 400 YTL iken
bunun 370 YTL’sini, 500 iken 450’sini tüketmeyi
planlamıştır. Bu hanehalkının MTE’si kaçtır?
A) 0.50
B) 0.25
C) 0.85
D) 0.80
10°. C=50+0.80Yd ve I=50 ise denge gelir düzeyi
kaçtır?
A)100
B)225
C)350
D)500
11°. Bir ekonomi,
A) planlanan tüketim planlanan tasarrufu aştığında,
B) planlanan tüketim planlanan yatırımı aştığında,
C) planlanan harcama hasıla değerine
eşitlendiğinde,
D) planlanan harcama firmalar hasılatına
eşitlendiğinde, denge durumundadır.
12°. Harcama çarpanının değeri,
A)1/(1-MTE) B) 1/(1-MSE) C) 1/MTE D) 1/(1+MTE)
13°. Marjinal tüketim eğilimi 0.75 olduğunda,
çarpanın değeri,
A) 5
B) 4
C) 3
D) 2
14°. Harcama çarpanının değeri 3 iken, kamu
harcamalarındaki 100 bin YTL'lik bir artışın gelir
üzerindeki etkisi aşağıdakilerden hangisidir?
A)300 bin YTL artış
B)103 bin YTL artış
C)300 bin YTL azalış
D)33 bin YTL azalış
E)33 bin YTL artış
15°. Kamu harcamalarında meydana gelecek bir
artışın toplam talep eğrisinde yaratacağı değişiklik
aşağıdakilerden hangisidir?
A)Eğri üzerinde yukarıya kayılır.
B)Sağa kayar.
C)Eğri üzerinde aşağıya kayılır.
D)Sola kayar.
E)Değişiklik olmaz
16°. Hangisi marjinal tüketim kavramı için doğrudur?
A)gelirin tüketilmeyen kısmıdır.
B)tüketimdeki değişmenin gelirdeki değişmeye
oranıdır.
C)gelir ile tasarruf arasındaki ilişkiyi açıklar.
D)tüketim harcamalarının gelirden bağımsız olan
kısmıdır.
17°. Aşağıdaki tabloya göre gelirin 3500 YTL’den
4000 YTL’ye çıktığı seviyede MTE kaçtır?
A)0,2
B)0,5
C)0,8
D)1,2
Y
C
I
2000
2100
300
2500
3000
3500
4000
4500
5000
5500
2500
2900
3300
3700
4100
4500
4900
300
300
300
300
300
300
300
18°. S= 50+0.2 Y ve l= 60+0.1 Y ise bu ekonomide
denge gelir seviyesi kaçtır?
A) 50
B)100
C)150
D)200
E) 250
20°. S=600+0.80 Y ise marjinal tüketim eğilimi
kaçtır?
A) 0.10
B)%15
C)%20
D) %25
E) %30
21°.100 birim otonom tüketimin olduğu, marjinal
tüketim eğiliminin 0.75 olduğu tüketim
fonksiyonu denklemi aşağıdakilerden hangisidir?
A) C= 0.75+100.Y
B) C= 0.25+100.Y
C) C=100+0.25 Y
D) C= 100+0.75 Y
E) C=0.25+0.75 Y
22°. Bireylerin planlanan tasarrufu artırma
girişiminin, milli geliri dolayısıyla cari toplam
tasarrufları aşağı çekme olgusuna ne ad verilir?
A) Aşın Tasarruf B) Düşük Tasarruf C) Tasarruf
Paradoksu D) Değer Paradoksu E) Tüketim
Paradoksu
23°.Toplam talepteki bir kaymanın üretimi veya
denge geliri düzeyini kaç kat değiştireceğini
gösteren katsayıya ne ad verilir?
A)Marjinal çarpan B) Ortalama çarpan C) Tasarruf
çarpanı D) Çoğaltan E) Tüketim dalgalanması
24°. Otonom yatırımlardaki 50 milyon dolarlık artış
milli geliri 200 milyon dolar artırıyorsa çoğaltan
(k) kaçtır?
A) 1
B) 2
C) 3
D) 4
E) 5
25°. Tüketim harcamaları aşağıdakilerden
hangisinin bir fonksiyonudur?
A) Harcanabilir gelirin B) Nominal gelirin C) Milli
gelirin D) Reel GSMH'ın E) Tasarrufun
26°. Bir ekonomide içinde bulunulan
dönemin geliri ile ilgisi olmayan tüketim
harcamasına ne ad verilir?
A) Cari Tüketim B) Otonom tüketim C) Harcanabilir
gelir D) Bağımsız gelir E) Zorunlu harcama
27°. Sürekli Gelir Hipotezi aşağıdaki
iktisatçılardan hangisine aittir?
A)J.M.Keynes
B) D.Rıcordo
C) A. Smıth
D) M Friedman
E) Hicks
28°. Marjinal tasarruf eğilimi 0.75 ise marjinal
tüketim eğilimi için aşağıdakilerden hangisi
doğrudur?
A) 0.25
B)0.35
C) 0.45
D) 0.75
E) 1
29°. Yatırım harcamalarının milli gelirdeki
değişmelerden etkilenmeyen kısmına ne ad verilir?
A) Otonom Tüketim B) Safi yatırım C) Net
yatırım D) Otonom yatırım
E) Brüt yatırım
30°. Bir ülkede milli gelir, 800 milyon dolar
arttığında ithalat 40 milyon dolar artıyor ise
marjinal ithalat eğilimi yüzde kaçtır?
A) 5
B)10
C)15
D) 20
E) 25
EGZERSİZ
Aşağıdaki fonksiyonları kapsıyan kapalı bir ekonomiyi
varsayalım.
Özel tüketim harcamaları fonksiyonu : C  0,75Y  50
Özel yatırım harcamaları fonksiyonu : I  400
Kamu harcamaları : G  200
1°. Bu ekonominin denge milli gelir düzeyini bulunuz.
2°. Hükümet ekonomiyi canlandırp işsizliğin yok olduğu
bir milli gelir sevyesine ulaşabilmek için kamu
harcamalarını arttırmak istiyor. Şayet kamu
harcamalarında bir 100 kadar arttma olursa (G  100 )
denge milli gelir düzeyini hangi sevyeyi bulur?
3°. 45 derecelik grafiği çizip hükümetin girişiminden
önceki ve sonraki denge milli gelir düzeyini belirtiniz
4°. Hükemetin T  T0  tY , t  0,2 ve T0  100
fonksiyonu
uygulayıp vergi alma kararı aldığını farzedelim . Bu
durumda Kamu Harcaması Çarpanını bulunuz.
5°. Analizde, vergiler dahil olunca Kamu Harcaması
Çarpanını küçülmektedir ; bunun nedenini nasıl
açıklıyabilirsiniz?
6°. Hükümetin girişiminden önceki ve sonraki
durumlarda gerçekleşmesi beklenen
C , I , G ve T  ‘inin değerlerini bulunuz.
1°. Dengedeki milli gelir düzeyini bulalım.
Piyasada denge, toplam arz toplam talebe eşit
olduğunda gerçekleşeceğına göre :
Y  CI G

Y  C 0  cY  I0  G 0
Y  cY  C 0  I0  G 0
YD 

Y1  c   C 0  I0  G 0
C 0  I0  G 0
50  400  200

 2 600
1 c
1  0,25
2°. Kamu harcamalarında bir 100 kadar arttma durumda,
toplam üeretimde  Y kadar bir artışa neden olacaktır.
Kamu Harcaması Çarpanı’indan :
Y 
1
1
G 
 100  4  100  400
1 c
1  0,75
Böylece 100 kadar kamu harcamalarıyla dengedeki milli
gelir düzeyi 3 000 ulaşacaktır

YDPE
 YD  Y  2 600  400  3 000
3° Hükümetin girişiminden önceki ve sonraki durumu
gösterecek 45 derecelikli iki grafiği çizelim.
a-) Hükümetin girişiminden önceki durum
b-) Hükümetin girişiminden sonraki durum
4°. Vergi olduğunda Kamu Harcaması Çarpanını’nı
bulalım.
C  C 0  cYd  C 0  cY  T  ; I  I0 ; G  G 0 ; T  T0  tY


Y  C  I  G  C 0  c Y  T0  tY  I0  G 0
Y  C 0  cY  cT0  ctY  I0  G 0
Y  cY  ctY  cT0  I0  C 0  G 0
Y 1  c  ct   cT0   I0  C 0  G 0


1
Y
 cT0  I0  C 0  G 0
1  c  ct
1
Y
 cT0  I0  C 0  G 0
s  ct
1
 0,75  100  400  50  200  1 437,5
Y
0,25  0,75  0,20


Bu bulduğumuz gelir değerinden de anlılşılacağı gibi,
hükümet T  T0  tY , t  0,2 ve T0  100 vergiyi
ugulamakla dengedeki milli gelir sevyesini aşığa doğru
çekmeye neden olmaktadır (dengedeki milli geliri 2
600 dan 1 437,5’ ğa düşürmektedir).
Kamu Harcaması Çarpanını ise,
Y

1
 cT0  I0  C0  G0
1  c  ct
 dan
Y
1
1
1
1




 2,5
1  c  ct
s  st
0,25  0,75  0,20
0,4
G0
kamu harcamalarnın arttmasından
kaynaklanan üretimde  Y arttma mıktarıda
G  100
1
1
Y 
G 0 
 100  2,5  100  250
s  ct
0,25  0,75  0,20
Böylece toplam milli gelir de, 1 437,5+ 2 50 = 1 687,5 lik
düşük bir düzeyine varmaktadır.
5°. Görüldüğü gibi, hükümet kamu harcamalarını
arttırmasına rağmen, tüketicileri vergiye tabi tutmakla,
istenilen işsizlik milli gelir Y=3 000 sevesine
ulaşamamaktadır. Herkese iş verebilme durumuna
gelebilmesi için (yani Y=3 000 sevesine bulmak için)
kamu harcamalarının 100 den daha fazla arttırılması
gerekmektedir. Tam olarak, harcamaların 100 den 625
( 1 562,5/2,5) ye yükselmesi icap etmektedir. Buradan
da kamu harcaması çarpanının, vergi olması
durumda, daha küçük olduğu görülmektedir.
Tüketiciler vergi vermek zurunda kalınca tüketimini
azaltmak mecburiyetinde kalıyorlar. Bu da üretim
üzerine yansıyor ve istenildiği gibi üretimi yeterli olarak
arttırmayıp ekonomide işsizlik durumu süreci devam
etmektedir .
6°. Hükümetin girişiminden önceki ve sonraki
durumlarda C , I , G ve T ‘nin değerlerini bulalım.
A-) Ekonomide vergi olmadığı durum.
• Hükümetin kamu harcamalarını arttırmadan önceki
durumda : 
C  50  0,75  2 600  2 000
I  400
G  200
T  0
• Hükümetin kamu harcamalarını arttırdıktan
sonraki durumda ise :
C   2 300
2 000  C  2 000  0,75Y  2 000  0,75  400
I  400
G   300
T  0
200  G  200  100 
B-) Ekonomide vergi olduğundaki durum.
• Hükümetin kamu harcamalarını arttırmadan önceki
durumda :


C   50  0,75  1 437,5  387,5  837,5
I  400
G   200
T   100  0,2  1 437,5  387,5
• Hükümetin kamu harcamalarını arttırdıktan sonraki
durumda ise :


C   50  0,75  3 000  700  1 775
I  400
G   200  625  825
T   100  0,2  3 000  700
ÖDEV
Aşağıdaki fonksiyonları kapsıyan kapalı bir ekonomiyi
varsayalım.
Özel tüketim harcamaları fonksiyonu : C  0,80Y
Özel yatırım harcamaları fonksiyonu : I  300
Kamu harcamaları : G  100
1- Özel tüketim fonksiyonu hakkında ne diyebilirsiniz ?
Fonksiyonun grafiğini çiziniz.
2- Bu ekonominin denge milli gelir düzeyini bulunuz.
3°. Hükümet ekonomiyi canlandırp işsizliğin yok olduğu bir milli
gelir sevyesine ulaşabilmek için kamu harcamalarını arttırmak
istiyor. Şayet kamu harcamalarında bir 50 kadar arttma
olursa ( G  50) denge milli gelir düzeyini hangi sevyeyi
bulur?
4°. 45 derecelik grafiği çizip hükümetin girişiminden önceki ve
sonraki denge milli gelir düzeyini belirtiniz
Download