Eylül-1982 KURBAN BAYRAMI َ اِ َّٓنَّا ا َ ْع ص ِل ل َِربِكَ َوا ْن َح َۜ ْر ا َِّن شَانِئَكَ ه َُو ْاْلَ ْبت َُر َ َط ْينَاكَ ْالـك َْوث َ َۜ َر ف Bugün, aziz vatanımızda iman dolu gönüllerle, sağlık, sükûn ve huzur içinde Dini bayramlarımızdan ikincisi olan Kurban Bayramını idrak etmiş bulunuyoruz. Yalnız bizler değil, İslam Alemindeki milyonlarca Müslüman, ırk, dil, ve renk farkı gözetmeden, bir tek Allah'a inanmanın, Sevgili Peygamberimizin (S.A.V.) hidayet yolunda bulunmanın sevinci içinde, bu büyük günü kutluyorlar. Bütün İslam Ülkelerinde Hicaza giden yüzbinlerce Müslüman, İlahi vecd ve heyecan içinde Kıblegahımız Kabei Muazzama etrafında tavafa etmekte, Cenabı Hakka hamdü sena ederek Hacc farizasını yerine getiriyorlar. Bu kutsal münasebetle İslam Alemindeki müslümanlar da camiler'de toplanıyor. Allah'a şükrederek dua ve niyazda bulunuyorlar. İslam'ın beş rüknünden biri olan Hacc farizasını yerine getirdikten, bu kutsal şerefe erdikten sonra kurban keserek bayram yapan Hicazdaki hacı kardeşlerimize, bizler de keseceğimiz kurbanlarla iştirak ediyoruz. Hep beraber Allah'ın huzurunda divan durarak namaz kılıyoruz. Bilindiği gibi bayram, sevinç ve neş'e günü demektir. Öteden beri her milletin birçok milli günleri, tarihi hatıralarını canlandıran bayramları bulunmaktadır. Aynı şekilde, bir dine bağlı kimselerin de dini günleri ve dini bayramları vardır. Bayramlar, inananlar üzerinde çok müsbet tesirler yapar, dini şuur ve duygularını kuvvetlendirir. İnsanlara yeni bir heyecan ve çalışma şevki kazandırır. Peygamber Efendimiz Medine'ye şeref verdikleri zaman, Medine halkının iki bayramı vardı. Cahiliye devrinin bütün kötü adetleriyle birlikte, Peygamberimiz (S.A.V.) bu bayramları da kaldırmış, buna mukabil, Müslümanların iki dini bayramları olduğunu bildirmişlerdir. Bayramların bizlere yeni bir gayret, dini ve dünyevi çalışmalarımıza yeni bir hız, kalplerimizdeki iman nuruna yeni bir parlaklık kazandırması bakımından önemi büyüktür. Kurban bayramındaki şu muhteşem manzaraya bakınız: Bir Allah'a inanan, ayni gaye'ye yönelen Müminlerin, bir anda aynı yerde toplanmalarının manası ne kadar yücedir. Bembeyaz örtüler içindeki, yüz binlerce insanın Haremi Şerifte hep beraber namaz kılmaları, Kabe'de, Mina'da, hele Arafat'ta ayni günde ve ayni kıyafette toplanarak Yüce Rabbimiz'e dua ve niyazda bulunmaları ne ilahi bir an, ne ibret dolu lahuti bir manzaradır. İnsanlara Kıyameti, dirilmeyi, Mahşer'de toplanmayı, Mahkemei Kübra'yı ve İlahi Hesabı hatırlatan bu yüce manzara, ruhları arıtan ve imanı coşturan İlahi bir tecellidir. Bu lahuti manzara insana, dünyadan böyle beyaz sade bir örtü ile ayrılacağını, mal mevki ve her şeyin burada kalacağını hatırlatıyor. Aziz ve Muhterem Cemaat, İşte bu gün, bütün müslümanlar böyle bir bayram yapmaktayız. Kutsal Kitabımız Kuranı Kerim'in emrine, Hz. İbrahim’in (A.S.) ve Sevgili Peygamberimizin (S.A.V.) Sünnetine uyarak Allah rızası için kurban kesmekteyiz. Böylece yaptığımız ibadetler, topluca kıldığımız Bayram Namazları, bizleri Allah'a kullukta ve İslam kardeşliğinde birleştiriyor. Aramızdaki manevi bağı birlik ve beraberliği, sevgi ve saygıyı perçinliyor. Başta ana babamızı sonra akraba ve komşularımızı ziyaret etmek, dini duygu ve neşelerine katılmak, gerekirse onlara yardım elini uzatmak aile, akrabalık ve komşuluk bağlarını kuvvetlendiriyor. Zenginlerimiz, kestiği kurbanlarını, kurban kesmeyen din kardeşlerine akraba ve komşularına dağıtarak ve onlara hediyeler vererek, dinimizin her vesile ile emrettiği yardımlaşma ve dayanışma emrini yerine getiriyorlar. Fakir ve yoksul kardeşlerine yardım elini uzatıyorlar. Hayır derneklerini, yurt hizmetinde bulunan milli cemiyetleri ve vakıfları gözetiyorlar. Böylece fakirleri, yoksulları, yetim ve kimsesiz çocukları bayramın sevincine katıyorlar. İşte bütün dini günler, ibadet mevsimleri ve bayramlar, İslam kardeşliğinin yenilenmesine, bir birimizi hatırlamamıza, hediyeleşmemize ve ziyaretleşmeye, yardımlaşma ve dayanışmaya, dolayısıyla aramızdaki sevgi, birlik ve beraberliğin artmasına en güzel vesiledir. O halde, samimi birer müslüman olarak, bu bayramları, yüce dinimizin bildirdiği fayda ve hikmetlere uygun olarak değerlendirmeliyiz. Dini örf, adet ve ahlakımızı korumalı ve geliştirmeliyiz. Yüce Rabbimizin ve sevgili Peygamberimizin emir ve öğütlerine uyarak, Bayramlarda mali imkânlarımız nispetinle fakir ve yoksul kardeşlerimize yardım etmeli, yetimleri sevindirmeliyiz. Ana ve babamızı, hoca ve büyüklerimizi, komşu ve akrabalarımızı ziyaret ederek gönüllerini hoş etmeliyiz. Hastaları unutmamalıyız. Onları da ziyaret etmeli, şifalar dilemeliyiz. Müslümanların birbirine dargın durması doğru değildir. Bayramlarda dargınlar mutlaka barışmalı ve barıştırılmalıdır. Kestiğimiz Kurbanların etini, yokluk içinde kıvranan ve et yüzü görmeyen fakirlere ikram etmeliyiz. Büyük şehirlerdeki vatandaşlarımız, Kurbanlarını kendilerine vekâleten kesmek, fakirlere ve yoksullara usulünce dağıtmak üzere hayır cemiyetlerine verebilirler. Yurt dışında bulunan ve Almanya gibi, Kurban maksadıyla hayvan kesimine izin verilmeyen yabancı ülkelerdeki işçilerimiz, kesmeleri dinen vacip olan Kurbanlarını, Türkiye’deki bir akrabasını vekil yaparak kestirebilirler. Böylece hem dinen borçlu kalmazlar, hem de yurdumuzdaki fakir ve muhtaç kardeşlerini hatırlayıp onları gözetmiş olurlar. Bütün müslümanların, kutsal topraklardaki hacı kardeşlerimizin, yurt dışındaki işçilerimizin ve Kıbrıs’taki ırkdaşlarımızın Kurban bayramları mübarek olsun. Bu mutlu bayramın, asil milletimiz için birlik ve beraberliğe, refah ve saadete, bütün müslümanlar ve insanlık alemi için de, sulh ve sükûna hayır ve berekete vesile olmasını Yüce Allah'tan niyaz ederim. *** (1) Ali Imrân, 96, 97 (2) Ali Imran, 96 (3) Kevser, 2