ÇEVRE DUYARLILIĞI Duyarlı olmak insana mahsus bir özelliktir. Konu, insan ve canların üzerinde hayatlarını sürdürdükleri çevre olunca, duyarlılık bir kat daha artmaktadır. Doğal dengenin bozulması, çevrenin kirletilmesi sonucunda meydana gelen olumsuzluklar çevre konusunda insanların acilen tedbirler almasını zorunlu kılmıştır. Artan dünya nüfusunun ihtiyaçlarını karşılamak, onlara rahat dünya yaşantısını sağlamak amacıyla yer altı ve yerüstü doğal kaynakların kullanımı çevre faktörünün dikkate alınmadan yapılması dünya üzerinde tahribatlara yol açmış, ekolojik dengeler bozulmuştur. Sanayi ve endüstrinin getirdiği kolaylıklar yanında çevreye verdiği tahribatlar dikkate alınarak yeni kurulacak fabrikaların çevreye zarar vermeyecek şekilde yapılması gereği hâsıl olmuştur. “Allah nezdinde Ġsa'nın durumu, Âdem'in durumu gibidir. Allah onu topraktan yarattı. Sonra ona ol dedi ve oluverdi.” (Al-i Ġmran 59) “Sizi topraktan yaratması, Onun [varlığının] delillerindendir. “(Rum 20) “O sizi yerden [topraktan] yarattı. Ve sizi o yerde yaĢattı.” (Hud 61) “Sizi yerden [toprakta] yarattık; yine sizi o yere [toprağa] döndüreceğiz.” (Taha 55) Yukarıdaki Ayet-i Kerimelerde İnsanın aslının toprak olduğu, Oradan geldiği açık olarak ifade edilmektedir. Hayatı toprak üzerinde geçmekte, neticede de toprağa dönecektir. Tarafı İlahi tarafından her türlü nimetler ile donatılmıştır. Dereleri, ırmakları, suları, bitkileri, ormanları, denizleri, okyanusları, ovaları, yaylaları ve üzerindeki canlıları ile insanın istifadesine sunulmuştur. Rabbimiz; “Semud milletine kardeĢleri Salih'i gönderdik. "Ey milletim! Allah'a kulluk edin; O'ndan baĢka tanrınız yoktur; sizi yeryüzünde yaratıp orayı imar etmenizi dileyen O'dur. Öyleyse O'ndan mağfiret dileyin, sonra da O'na tövbe edin. Doğrusu Rabbim size yakın ve duaları kabul edendir." ( Hud Suresi ayet 61) Buyurarak, bu konuda İnsana verilen görev toprağı ve üzerindekileri bozmak değil onları korumak ve imar etmektir. Bu görevini unutan insanlar dikkatsizlikleri sebebiyle ormanların yanmasına veya kendisine göre bulduğu bahanelerle ağaçları kesilmesine, akan sularının kirletilmesine, canlılarının yok olmasına sebep olmuştur. Şairlerin mısralarına konu olan tabi güzellikler kaybolma noktasına gelmiş, mevcut olanlar da dikkatsizlik ve sahipsizlik yüzünden pet şişeleri, peçete kâğıtları, yakılmış ateş parçaları, gazete kalıntıları, bira şişeleri ve poşetlerle tanınamaz hale gelmiştir. Peygamber efendimiz (as) da bununla ilgili bir Hadisi ġeriflerinde bizleri Ģöyle uyarmaktadırlar: “Lanete uğramıĢlardan sakının” Ashap ; “Bunlarda kim, Ey Allah’ın Resulü?” diye sorunca, Resulullah (as): “Halkın gelip geçtiği yollara, gölgelendikleri yerlere abdest bozanlardır ” ġeklinde cevap vermektedir (Müslim Taharet 68) Şair C.Sıtkı’nın duyduğu özlemi duymamak ne mümkün. O Şöyle diyor Memleket isterim, Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun; Kuşların çiçeklerin diyarı olsun. Memleket isterim Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun; Kardeş kavgasına bir nihayet olsun. Memleket isterim Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun; Kış günü herkesin evi barkı olsun. Memleket isterim Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun; Olursa bir şikâyet ölümden olsun. Cahit Sıtkı TARANCI Hüseyin AKKAYA İlçe Müftüsü