hezimeti de intaç eden, gaflet, cehalet, ihanet., gibi boyutları bulunan, nefis, heva, hırs, çıkar, riya, kibir, gurur, şehvet, şöhret, hased, fısk ve havf.. gibi behimî arzu ve duygulardan doğan ve katl-cinayet-ihanetdalalet-vahşet-fitne-fesat-isyan-tuğyan-zulüm ve felaket... gibi şenaatleri doğuran içtimaî menfîlikler Resul-ü Ekrem'in (as) irtihalini müteâkib tedricen belirmiş, gittikçe müzminleşerek, Din-i İslam'ı ve ehl-i hakkı ızrar hatta, tehdit edecek duruma gelmiştir... İslam'ın özünü ve İlâhî özelliğini (tahrif ve tağyir yoluyla) tehdit etmeye başlayan bu İslam'dan sapma ve İslam'ı, İslam adına saptırma ameliyesi üzerine, harekete geçen Hizbullahî müslümanlar, Öz Muhammedî İslam'ı koruma ve kollamaya başlamış, bu ameliye; İslam Tarihi’nde yeni (dahile dönük, şeytanî ve nefsanî sapık ve saptırıcı tezahürleri yok edici) bir dönemin kapısını açmayı sağlamıştır. Ki, günümüze kadar devam eden hak ve batıl mücadelesinin en önemli ve ağırlıklı olanını, işte (maalesef) bu boyut oluşturmuştur...37 37 “Hakkı, batıl ile iltibas etmeyin (karıştırmayın)! Ve bildiğiniz halde (bile bile) hakkı gizlemeyin!..”(Bakara(2):42); “İndirdiğimiz apaçık hükümleri ve hidayeti insanlara, biz kitapta beyan ettikten sonra, (bu hak ve hakikatları) gizleyenlere Allah la'net eder ve bütün la'net edici olanlar (melekler ve tüm insanlar) da la'net eder!” (Bakara(2): 159). (Yaklaşık olarak; Al-i İmran(3): 71, 187; Bakara (2): 146); “İşte onlar, hidayete karşılık dalaleti satın alanlardır, ancak onların bu ticareti, kâr etmemiş (kazanmamış) ve kendileri de hidayete girememişlerdir.” (Bakara(2): 16); “Onlar, ahirete karşılık dünya hayatını satın alan kimselerdir...” (Bakara(2): 86); “İmana karşılık küfrü satın alanlar, Allah'a hiçbir şey ile zarar veremezler...” (Al-i İmran(3): 177); “Onlar, Allah'ın ayetlerini bir semen-i kalil ile (dünya makamı ve çıkarı uğruna) sattılar da, insanları Allah yolundan çevirdiler, gerçekten onların yaptıkları, ne kötüdür!” (Tevbe: 9); yaklaşık; Bakara(2): 79, 174; Al-i lmran(3): 77, 187; Nisa(4): 44; “Sakın benim ayetlerimi 'semen-i kalil' ile satmayın, ancak benden sakının!” (Bakara(2): 41) ve; yaklaşık, Maide(5): 44; Nahl(16): 95;