İSLAM-MÜSLİM Doç. Dr. İsmail Karagöz Sözlük Anlam Ayıp, noksan ve afetlerden uzak olmak, kurtulmak, emniyet ve güvende olmak anlamlarındaki “selâm” ve “selâmet” ile anlaşmak ve barışmak anlamındaki “silm” kökünden gelen “İslam” kelimesi; itaat etmek, boyun eğmek, teslim olmak, teslim etmek, ısmarlamak, selem akdi yapmak, barışmak, sulh yapmak ve Müslüman olmak; "Müslim" kelimesi ise; âmirin emir ve yasaklarına itiraz etmeden boyun eğen, teslim olan, selam akdi yapan, ayıp ve kusurlardan uzak olan ve barış yapan kimse anlamına gelir. Din Dilindeki Anlamı "İslam" kelimesi din dilinde; Allah’ın peygamberleri vasıtasıyla insanlara bildirdiği, ilkeleri ve içeriği vahiy ile belirlenen, tevhid esasına dayalı hak din; "Müslim" kelimesi ise; İslam’ı hak din olarak kabul eden kimse demektir. (İbn Fâris, İbn Manzûr, Asım Efendi, s-l-m maddesi) Kur’ân'daki Anlamı “S-l-m” kökünden türeyen silm ve selm kelimeleri, barış (Bakara, 2/208; Enfâl, 8/61), selem kelimesi, barış ve teslim olmak (Nisa, 4/90–91; Nahl,16/28, 87); selâm kelimesi; selamlaşma, İslam, esenlik, barış, huzur, cennet, güven, ayıp ve noksanlıklardan salim olan, zulümden selamette olan ve selamet veren (Nisa, 4/94; Mâide, 5/16; En’âm, 6/127; Hudûd,11/48; Haşr, 59/23); selîm kelimesi, Müslüman (Şuara, 26/81, Sâffât, 37/84); selleme kelimesi; sağlam olmak, kurtarmak, teslim etmek, teslim olmak ve esenlik dilemek, (Nur, 24/27, 61; Enfâl, 8/43; Bakara, 2/233; Al-i İmran,3/22, Nisa, 4/65; Ahzâb, 33/56) esleme kelimesi; teslim olmak, teslim etmek, ihlâslı, samimi ve Müslüman olmak, (Bakara, 2/112, 131; Al-i İmran, 3/20, 83; Nisa, 4/125; En’âm, 6/14; Lokman, 31/22; Sâffât, 37/1-3; Cin, 72/14); İslam kelimesi ise; İslam’ı hak din olarak kabul etmek, Müslüman olmak ve hak din İslam, (Al-i İmran, 3/19; Tevbe, 9/74) anlamlarında kullanılmıştır. Görüldüğü üzere İslam kelimesinin kök anlamı; barış, esenlik, huzur, ayıp ve noksanlardan beri olmak, teslimiyet ve ihlâs manalarında odaklanmaktadır. Din Olarak İslam İslam, Hz. Âdem (a.s)'dan Hz. Muhammed (s.a.s)'e kadar Allah tarafından gönderilen ve peygamberler tarafından insanlara tebliğ edilen tevhid (tek Allah inancı) esasına dayalı hak dinin adıdır. “Allah katında din ancak İslam’dır” (Al-i İmran, 3/19) ayeti bunun delilidir. Dolayısıyla hak din, semavi din, vahye dayalı din bir tanedir. İslam dinini; ibadet, aile hayatı, sosyal ilişkiler, cezalar, helal ve haram ile ilgili bazı ilkelerinde peygamberden peygambere bazı farklılıklar olsa da iman esaslarında bir değişiklik olmamıştır. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)’in ve Kur’ân’ın gönderilmesiyle İslam kemale ermiş ve son şeklini almıştır. “Bu gün size dininizi ikmal ettim, size nimetimi tamamladım, din olarak İslam’dan razı oldum” (Mâide, 5/3) ayeti bunun delilidir. Son şeklini alan ve kemale erdirilen İslam’dan başka bir hak din artık söz konusu değildir. “Kim İslam’dan başka bir din ararsa bilsin ki kendisinden (böyle bir din) asla kabul edilmeyecektir” (Al-i İmran, /85) ayeti bunun delilidir. Vahiy meleği Cibril’in insan suretinde gelip “İslam nedir?” sorusuna Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.); “İslam; Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in O’nun kulu ve elçisi olduğuna tanıklık etmek, namaz kılmak,) zekât vermek, hac yapmak ve Ramazan orucu tutmaktır” cevabını vermiştir. (Tirmizî, İman, 4) “İslam, beş şey üzerine bina edilmiştir. (Bunlar); Allah’tan başka ilah olmadığına, Muhammed’in O’nun kulu ve elçisi olduğuna tanıklık etmek, namaz kılmak, zekât vermek, hac yapmak ve Ramazan orucu tutmaktır.” (Tirmizî, İman, 3; Müslim, İman, 21) Müslim, bir rivayette, bu hadiste geçen ilkelerin ilk maddesini “Allah’ı birlemek” (tevhîd) (Müslim, İman, 19), bir başka rivayette ise, “Allah’a ibadet etmek ve O’ndan başka tapılanları inkâr etmek” (Müslim, İman, 20) şeklinde zikretmiştir. Bu husus, “(Ey Peygamberim!) de ki: Ey ehli kitap! Sizinle bizim aramızda müşterek olan bir söze geliniz: Allah’tan başkasına tapmayalım, O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım ve Allah’ı bırakıp da birbirimizi rab edinmeyelim. Eğer yüz çevirirlerse “şahit olun ki biz Müslümanlarız” deyin” (Al-i İmran, 3/64) ayetinin bir beyanıdır. Hadis-i şeriflerde İslam'ın beş esası bildirilmiştir.Ancak İslam'ın esasları bu beş esastan ibaret değildir. Bu beş esas, İslam’ın ana ilkeleridir. İslam; kişinin Allah’a, nefsine, ailesine, diğer insanlara, canlılara ve çevreye karşı görevlerinde insana yol gösterir. Dolayısıyla İslam; insanın inanç, ibadet, evlenme, boşanma, yeme, içme, giyinme, konuşma, yürüme, okuma, düşünme, temizlik, yardımlaşma, şahitlik, hâkimlik, işleri ehline verme ve istişare ile yapma gibi adlî, idarî, hukukî, ahlakî, ticarî, ilmî, fikrî, amelî ve sosyal bütün alanlarla ilgili genel kurallar içerir. Adalet, dürüstlük, erdemli davranış, işleri ehline verme, şura, çalışma, ticaret, mülk edinme ve seyahat özgürlüğü, mesken masuniyeti, insan haklarına saygı, toplumda iyilikleri hâkim kılma, kötülüklerle mücadele, barış, birlik ve kardeşlik İslam’ın temel ilkeleridir. İslam’ın; emir ve yasakları, öğüt ve tavsiyeleri, helal ve haramları kısaca bütün ilkeleri ayet ve hadislere dayanır. Son şeklini alan İslam Dininin ilkelerinde, hükümlerinde, inanç ve ibadet esaslarında zamanın geçmesiyle bir değişme olmaz. İslamî kurallarda artma ve eksilme söz konusu değildir. İslam, evrenseldir, çağları kucaklar. İlmi, tekniği, teknolojiyi, sanayiyi, çalışmayı, üretimi, gelişme ve ilerlemeyi, temizliği, disiplini ve intizamı teşvik eder. “Müslim” kelimesi, ülkemizde “ân” takısıyla “Müslüman” olarak kullanılmaktadır. İslam’ı kabul eden insana “Müslüman” adını veren bizzat Allah’tır. (Hac, 22/78) Hz. Âdem (a.s)’den itibaren tevhid dinini kabul eden bütün insanların adı Müslüman’dır. (Al-i İmran, 3/52; Yunus, 10/72, 84, 90; İsra, 17/28; Neml, 27/31, 44, 91) Bir insanın “Müslüman” olabilmesi için İslam’ı bir bütün olarak kabul edip şartlarına uygun iman etmesi gerekir. İmanında bir eksiği olan insan mümin de Müslüman da olamaz. Bir insanın “kâmil bir Müslüman” olabilmesi için, İslam’ın emir ve yasaklarına, ilke ve kurallarına uyması gerekir. İnsan; emir ve yasaklardan ne kadar taviz verirse o nispette kemal vasfını kaybeder. Sonuç olarak sözlükte barış anlamındaki silm ve selamet kökünden gelen ve teslim olmak anlamına gelen “İslam”, terim olarak Hz. Âdem'den Hz. Muhammed (s.a.s)e kadar bütün Peygamberin tebliğ ettiği tevhid inancına dayalı hak dinin; “Müslüman” ise bu dini kabul eden insanın adıdır. Mümin ve Müslüman kelimeleri hak dini kabul eden insanın iki temel vasfıdır. (Nahl, 16/102; Ahzâb, 33/35; Zuhruf, 43/69) Her mümin Müslüman, her Müslüman da mümindir. Müslüman olan, Müslüman olarak yaşayan ve Müslüman olarak ölen felaha erer. (Al-i İmran, 3/102; Fussılet, 41/33)