0. Senatosu B :\ tifakla vermiş olduğu kararlara rağmen, Bakanın bir başka istikamette karar vermesi, belki o an için fevkalâde takdir edilir bir hare­ ket olarak görülebilir; fakat memleketin bu­ günkü ve gelecekteki büyük menfaatlerine ay­ kırı bir davranış olur. Bu işleri hissiyatla de­ ğil, aklıselimle, serinkanlılıkla; sadece o günün .mülâhazalaniyle değil, memleketin yıllar yılı devam edecek büyük menfaatleri açısından gör­ mek lâzımgelir. Nasıl ki, Eifat özdeş arkadaşı­ mızın iki - üç cümle ile, Türkiye'deki mücade­ lelerin sadece ufuktaki gelişmelere bir ışık tut­ ması gibi. Bizim çıkardığımız esas şudur: Tesis ettiğimiz dış ticaret rejimi hakkındaki karara ek karar. «1. Petrol Kanunu ve Dış Ticaret Rejimi esas­ larına. göre yabancı memleketlerden yurda ge­ tirilen ham petrolden elde edilen petrol ürün­ lerinin özel akar yakıt antrepo sistemi dâhilin­ de tevziat müesseseleri tarafından yurda ithali Ticaret Bakanlığının müsadesine tabidir.» Ve bu, halen tatbikatta şu şekilde yürümektedir. Memleketimize giren petrol mahsulâtı tevziatçı şirketlere intikal ettirilirken, Gümrük Ver­ gisine tabi bulunmaktadır. Filhal, bu yürümek­ tedir. Bu işler yürütülmekte iken, memlekette yerli ham petrolden elde edilen petrol mahsulâ­ tı varken umumi malî, iktisadi politikası bakı­ mından para convertibilitesi içinde olmıyan, çe­ şitli tahditlere müracaat etmek durumunda olan Türkiye'nin ayrıca bir Dış Ticaret Politikası bulunduğuna göre bu politikanın istikametin­ de tedbirler almak, içerde çalışan tevziatçı şir­ ketlere karşı fark gözetici bir muamele olmıyacaktır. Bu itibarla memleketimizde yerli ham petrolden elde edilen satılmamış ürünler varken, hariçten döviz ödememize müncer ola­ cak yabancı ham petrolden elde edilen petrol ürünlerini memlekete sokmıyacağız. Niçin? Dö­ vizimiz yoktur; bütün ithalât politikamızı böy­ le yürütmekteyiz. Şimdi gelelim burada yerli ham petrolün dış ticaret politikası bakımından, bu himaye tedtbiri yanında, acaba Petrol Kanununa göre de yerli ham petrol himayesiz mi kalmıştır, mese­ lesine. Aziz arkadaşlarım, yerli ham petrolün hima­ ye edilmesine dair Petrol Kanunumuzda ve Pet­ rol Kanununa göre çalışan rafinerilerin hususi 4.6.1963 0:1 belgelerinde, müsaadeye tabi, her müracaata izin veriliyor, bâzı hususi tedbirler alınmış ibulunmaktadır. Bu tedbirler nedir? Yerli ham petrollerden elde edilen petrol ürünlerine nis­ petle, yabancı ,ham petrolden elde edilen; me­ selâ, benzin memlekete girerken, son kararlar­ dan evvel, Mart başından evvel, 300 küsur lira raddesinde; Marttan sonra 370 lira raddesinde bir vergi ödemektedir, bu bir. ikincisi; belgelerinde rafinerilerin sahibi olan şirketlerin belgelerinden muayyen vasıfta, rekabet fiyatı ile ve saire, kendilerine yerli ham petrol verildiği takdirde, tercihan onları işlemeleri mecburiyeti vardır. Esasen bu ihti­ laflı hal muvacehesinde memleketimizde çalışan rafinerilerle, bilhassa Mersin'le ihtilâf olduğu için resmî bir dilekçe ile müracaat etmişler ve «Yerli ham petrol verildiği takdirde bunu alıp işlemeye amadeyiz», demişlerdir. Üçüncü olarak; memleketimizde, maalesef, geniş petrol bölgemiz istihlâk yerlerinden uzak­ tır. Rafineri politikası, istihlâk bölgesinde ra­ finerilerin kurulmasını âmirdir. İktisadilik, 'ham petrolün pazara kadar taşınmasını emre­ der. Orada istihsal etmişsiniz, pazar uzak olun­ ca satış güçlüğü vardır. Onun için, petrol po­ litikasının elif - be'si ham petrolü payplaynda (Pipe line) veya tankerlerle nakletmektir. Mem­ leketimizde bunu görerek, Doğudaki petrol böl­ gemizdeki kaynaklarımızın gelişme ihtimalleri­ ni de bugünden derpiş ederek, Sayın Esat Ça­ ğa arkadaşımızın da belirttiği veçhile, ham pet­ rolü pipe - line'le iskenderun bölgesinde de­ nize götürmek ve orada diğer rafinerilere ver­ mek, eğer daiha fazla istihsal "edebilirsek, ihracetmek. Bu da ayrıca bir himaye tedbiridir. Bir kısım düşünceler, petrol hakkı sahibi rafi­ nerilerin işledikleri ham petrolün tahdidedilmesini taldbetmişlerdir. Muhterem arkadaşlarım, bu rafinerileri, nihayet Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile yaptıkları müzakereler ve bu mü­ zakereler neticesinde tesbit edilen proces - verbal'lere, kanunda geçen hükümlere ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin umumi politikasına bel bağlamak suretiyle, inanarak memlekete gelmişlerdir. Bu itibarla onların inancını sar­ sıcı bir istikamette tedbir almak, fevkalâde isa­ betsiz olur. Pekâlâ, pazarların müşkülâtına rağmen ben buraya rafineri kurmuşumdur, milyonlarca dolar sarf etmişimdir; yabancı