T.C. KALKINMA BAKANLIĞI DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ SON GELİŞMELER EKONOMİK MODELLER VE STRATEJİK ARAŞTIRMALAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Küresel Ekonomik Gelişmeleri İzleme Değerlendirme Dairesi Haziran 2013 Sayı:6 0 İÇİNDEKİLER YÖNETİCİ ÖZETİ .................................................................................................................................... 2 I. ABD EKONOMİSİ ............................................................................................................................... 7 Konjonktürel Gelişmeler .................................................................................................................. 7 1. BÜYÜME ................................................................................................................................ 8 2. İSTİHDAM ............................................................................................................................ 12 3. DIŞ TİCARET ......................................................................................................................... 14 4. ENFLASYON ve FAİZ ORANLARI .......................................................................................... 15 5. KAMU MALİYESİ .................................................................................................................. 17 II. AB EKONOMİSİ .............................................................................................................................. 17 Konjonktürel Gelişmeler ................................................................................................................ 17 1. BÜYÜME .............................................................................................................................. 18 2. DIŞ TİCARET ......................................................................................................................... 24 3. ENFLASYON ve FAİZ ORANLARI .......................................................................................... 24 4. KAMU MALİYESİ .................................................................................................................. 26 III. ÇİN EKONOMİSİ ............................................................................................................................ 28 Konjonktürel Gelişmeler ................................................................................................................ 28 1. BÜYÜME .............................................................................................................................. 30 2. İSTİHDAM ............................................................................................................................ 30 3. DIŞ TİCARET ......................................................................................................................... 33 4. ENFLASYON ......................................................................................................................... 34 5. KAMU MALİYESİ .................................................................................................................. 37 IV. DİĞER GELİŞMEKTE OLAN EKONOMİLERLE İLGİLİ GELİŞMELER.................................................. 37 EK TABLO ve ŞEKİLLER ....................................................................................................................... 42 Not: Bu rapor, bilgilendirme amacıyla hazırlanmış olup, Kalkınma Bakanlığı’nın resmi görüşlerini yansıtmamaktadır. En son 12 Haziran 2013 tarihine kadar açıklanan veriler dikkate alınmıştır. 1 YÖNETİCİ ÖZETİ Bu raporda 2013 yılı Mayıs ayında dünya ekonomisinde öne çıkan makroekonomik gelişmeler ABD, AB ülkeleri, Çin ve gelişmekte olan diğer ülkeler ayrımında ele alınmakta ve güncel gelişmeler değerlendirilmektedir. Açıklanan en güncel veriler büyüme, istihdam, dış ticaret, enflasyon, faiz oranları ve kamu maliyesi ana başlıklarında sunulmuştur. Ayrıca Mayıs ayında yayınlanan OECD Ekonomik Görünüm Raporunda, ‘’küresel dengesizlikleri ortadan kaldırmak için uygulanması gereken politikalar’’ (Kutu 1, s.6) ile UNDP İnsani Gelişme Raporunda ele alınan ‘’güneyin yükselişi ve insani kalkınma’’ (Kutu 2, s.36) konuları ele alınmıştır. 2013 yılının ilk yarısında dünya büyümesinde tedrici bir toparlanma gerçekleşmiştir. Küresel PMI (Satın Alma Yöneticileri Endeksi) endeksine bakıldığında 2013 yılının ilk çeyreğinde üretim ve hizmetler sektöründen kaynaklanan bir iyileşme olduğu görülmektedir. Nisan ayında 51,9 seviyesinde gerçekleşen endeks, Mayıs ayında 53,1 seviyesine yükselmiştir. Bu iyileşmenin sürükleyici gücünü gelişmekte olan ekonomiler, AB çevre ekonomileri ve özellikle ABD oluşturmaktadır. Uluslararası kuruluşlar dünya ekonomik görünümüne yönelik yeni raporlar yayınlamıştır. Birleşmiş Milletler, 23 Mayıs 2013 tarihinde Dünya Ekonomik Durumu ve Beklentiler Ara Raporunu, OECD 29 Mayıs 2013 tarihinde Ekonomik Görünüm Raporunu ve Dünya Bankası da 13 Haziran 2013 tarihinde Küresel Ekonomik Beklentiler Raporunu yayınlamıştır. Tüm raporlarda küresel görünümün yavaş bir toparlanma içinde olduğu belirtilmiş, 2013 yılı büyüme tahminleri aşağı yönlü revize edilmiştir. Birleşmiş Milletler, 23 Mayıs 2013 tarihinde Dünya Ekonomik Durumu ve Beklentiler ara raporunu yayınlanmıştır. Raporda, 2012 yılı sonlarından bu yana küresel ekonomide söz sahibi olan ekonomilerde uygulamaya konulan yeni politika teşvikleri ile sistemik risklerin azaltıldığı, bu sayede tüketim ve özel sektör yatırımcı güveninde istikrarın yeniden tesis edildiği belirtilmiştir. Fakat uygulamaya konan bu teşviklerin büyümeye olan katkısı sınırlı olmuştur. 2013 yılında küresel ekonominin yüzde 2,3 oranında, 2014 yılında ise bir miktar ivme kazanarak yüzde 3,1 oranında büyüyeceği tahmin edilmiştir. OECD, 29 Mayıs 2013 tarihinde Ekonomik Görünüm Raporunu yayınlamıştır. Küresel ekonomide herhangi olumsuz bir gelişmenin meydana gelmemesi, finansal piyasaların koşullarının iyileşmeye devam etmesi ve piyasalara olan güvenin yavaş da olsa artışını sürdürmesi varsayımı ile küresel büyümenin 2013 yılında yüzde 3,1, 2014 yılında ise yüzde 4 oranında gerçekleşmesi beklenmektedir. Bu dönemde de geçmiş dönemlerde olduğu gibi, ülkelerin ekonomik performanslarının birbirinden farklılaşması ve bu doğrultuda büyük bir olasılıkla ABD’nin diğer büyük OECD ülkelerine kıyasla daha güçlü bir ekonomik performans göstereceği tahmin edilmektedir. Avro Bölgesi’nde ise krizin etkilerinin tam anlamı ile yok edilememesi, mali konsolidasyon uygulamalarının yavaşlaması ve kredi piyasalarındaki zayıf görünümün devam etmesi nedeni ile büyüme sınırlı kalmaktadır. OECD dışındaki ülkeler arasında farklılıklar olsa da önümüzdeki dönemdeki ekonomik performansın OECD ülkelerine kıyasla daha güçlü olacağı tahmin edilmektedir. 2 Dünya Bankası’nın 13 Haziran 2013 tarihinde yayınladığı Küresel Ekonomik Beklentiler Raporuna göre, küresel ekonomi daha yavaş ancak daha istikrarlı bir büyüme dönemine girmektedir. Aylık veriler, 2012 yılının ortalarında yavaşlayan küresel hâsıla artışının 2013 yılında yavaş da olsa bir ivme kazandığını göstermektedir. Küresel büyümenin 2013 yılında yüzde 2,2, 2014 yılında yüzde 3, 2015 yılında ise yüzde 3,3 olacağı tahmin edilmektedir. ABD ekonomisi 2012 yılının son çeyreğinde askeri harcamaların düşüşünden kaynaklanan düşük büyümeden sonra, 2013 yılı birinci çeyreğinde tüketim harcamalarında görülen ciddi artışın büyümeye yansıması sonucunda yüzde 2,4 oranında büyümüştür. Gerçekleşen büyüme performanslarına paralel olarak uluslararası kuruluşlar da ABD büyüme tahminlerinde revizyona gitmişlerdir. Birleşmiş Milletler Raporuna göre 2013 ve 2014 yılı büyüme rakamları sırasıyla yüzde 1,9 ve 2,6 olarak tahmin edilmiştir. Yine Mayıs ayında OECD tarafından yayınlanan Raporda da 2013 ve 2014 yıllarında büyümenin sırasıyla yüzde 1,9 ve yüzde 2,8 olması beklenmektedir. Bu rakamları henüz istenilen seviyede bulmayan uluslararası kuruluşlar, FED’de parasal genişlemenin azaltılmasına yönelik süregiden tartışmalara karşın, genişletici politikaya devam edilmesi gerektiğini dile getirmişlerdir. Ancak gelişmiş ülkeler içinde ABD’nin görece daha hızlı büyüyeceği tahmin edilmektedir. Avro Bölgesi ekonomisi son altı çeyrek boyunca kesintisiz olarak daralmıştır. 2012 yılının dördüncü çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre yüzde 0,6 oranında daralan Avro Bölgesi, 2013 yılının ilk çeyreğinde yüzde 0,2 oranında daralmıştır. Kriz ortamı, kemer sıkma önlemleri, zayıf bankacılık sistemi ve sıkılaşan kredi koşulları, düşük bölge içi talep ve azalan güven ortamı gibi faktörler aktiviteyi kısıtlamaktadır. Avrupa yüksek kamu borçları ve zayıf bankacılık arasındaki negatif geri besleme mekanizmasını kıramamış, kemer sıkma- düşük büyüme – erişilemeyen mali hedefler ve daha fazla kemer sıkma kısır döngüsü içerisine girmiştir. İşsizlik oranın 2014 yılında yüzde 12,8 seviyesine ulaşması beklenmektedir. Düşük büyüme, artan çıktı açığı, azalan enerji fiyatları ve yüksek işsizlik nedeniyle enflasyonun daha da gerileyeceği öngörülmektedir. Avrupa Komisyonu Bahar Tahminleri 2013 Raporunda, finansal piyasalardaki iyileşmenin reel ekonomiye yansımasının 2013 yılının ilk çeyreğinde de sınırlı kaldığını belirtmiştir. Fakat yılın ikinci yarısında ekonomik görünümün pozitife döneceği tahmin edilmektedir. 2014 yılında büyümenin daha ılımlı bir seyir izleyeceği ve bu ılımlı seyrin sürükleyici gücünün yurt içi talebin artması olacağı belirtilmiştir. 2013 yılında Avro Bölgesinin yüzde 0,4, AB’nin ise yüzde 0,1 oranında daralacağı tahmin edilmektedir. Fransa’da ekonomik aktivite, son iki yıldır zayıf seyrini sürdürmektedir. 2013 yılında daralması beklenen Fransa ekonomisinin, 2014 yılında da zayıf bir ekonomik performans göstereceği ve potansiyelinin altında yüzde 0,8 oranında büyüyeceği tahmin edilmektedir. Son iki yılda konut ve konut dışı yatırımlar ile, mali konsolidasyon ve işgücü piyasalarının bozulması nedeniyle hane halkı tüketimi azalmıştır. Kar marjının düşük olduğu konut dışı yatırımların önümüzdeki dönemde de zayıf seyrini koruması beklenmektedir. Düşük talep düzeyi inşaat sektörünü olumsuz yönde etkilerken, konut fiyatlarına yönelik aşağı yönlü riskler varlığını korumaktadır. AB çevre ülkelerinde dış dengesizlikler düzelme eğilimindedir. 2013 yılında Yunanistan, İtalya, Portekiz ve İspanya gibi cari işlemler hesabı açısından kırılgan ülkelerin cari işlemler hesabındaki negatif görünüm düşük talep, rekabetçiliğin artması ve üretkenliğin artması sayesinde 3 pozitife döneceği tahmin edilmektedir. Özellikle cari işlemler hesabı açısından kırılgan olan ülkelerde, her ne kadar ülkeler arasında farklılık gösterse de birim işgücü maliyetlerinin azalması cari işlemler hesabının iyileşmesine destek olacaktır. 2008 yılında yaşanan küresel kriz sonrası dönemde küresel dengesizlikler ciddi oranda azalmıştır. Küresel dengesizliklerin, önümüzdeki dönemde mevcut durumunu koruması beklenmektedir. Küresel dengesizliklerin kalıcı olarak ortadan kaldırılabilmesi için dış açık sorunu yaşayan ülkelerde reel döviz kuru düzenlemelerine ve mali konsolidasyona devam edilmeli; büyümeyi güçlendirecek yapısal reformlar sürdürülmeli, tasarruflar ve yatırımlar arasındaki dengesizlik ortadan kaldırılmalıdır. (Bknz. Kutu1) Çin’de 2012 yılının sonlarına doğru ekonomide toparlanma sinyalleri yaşanırken bu yılın ilk çeyreğinde ekonomik büyüme beklenmedik şekilde zayıflamaya başlamıştır. Ekonomide yaşanan yavaşlamanın temelinde özellikle borsada yaşanan çıkışların etkisi ve iç talepteki gevşeme yatmaktadır. Ekonomideki yavaşlamaya karşın tüketimin ve hane halkı gelirinin artmaya başlamasıyla beraber ekonomik dengelenme hızlanmıştır. Buna karşın kredi büyümesindeki güçlü seyrin, daha fazla teşvik edici mali politikaların 2013 yılının ortasından itibaren ekonomik büyümeyi ivmelendirmesi beklenmektedir. OECD’nin Raporuna göre Çin’in 2013 ve 2014 yıllarında sırasıyla yüzde 7,8 ve yüzde 8,4 oranında büyümesi beklenmektedir. Ayrıca Birleşmiş Milletler Raporuna göre Çin ekonomisinde aynı dönemde sırasıyla yüzde 7,8 ve yüzde 7,7 oranında büyüme beklenmektedir. Çin’de açıklanan veriler ekonominin seyrine ilişkin karışık sinyaller vermektedir. Mayıs ayı imalat sanayi satın alma yöneticileri endeksi (PMI) bir miktar yükselmesine karşın imalat dışı PMI endeksi bir miktar gerilemiştir. Bununla birlikte, Mayıs ayında ticaret, enflasyon verileri beklentilerin altında kalmış, kredi genişlemesi ise beklentilerin üzerinde kalmıştır. Zayıf küresel ve yerel talep nedeniyle Çin’de büyümeyi destekleyici politikaların hayata geçirilmesi ihtiyacı artmıştır. Buna karşın artan konut fiyatları halen devam eden finansal riskler nedeniyle hareket alanını sınırlamaktadır. Hindistan’ın ekonomik büyümedeki yavaşlaması devam etmektedir. Gelişmekte olan ekonomilerde en yüksek mali açığa sahip Hindistan ekonomisi, dış talebin zayıf seyretmesi, yatırım miktarının düşmesi ve faiz indiriminin büyümeye yeterince yansımaması nedeniyle Ocak-Mart döneminde yüzde 4,8 oranında büyüme kaydetmiştir. Mart ayında sonlanan mali yılın genelinde ise yüzde 5 büyüyerek son 10 yıldaki yüzde 8 büyüme ortalamasının altında kalmıştır. OECD 2013 yılında büyük yatırım projelerinin devreye girmesi ve doğrudan yabancı yatırımlar konusunda yapılan düzenlemelerin etkisiyle Hindistan’da büyümenin hızlanacağı fakat kriz öncesi seviyelere göre düşük kalmaya devam edeceğini beklemektedir. 2013 ve 2014 yıllarında Hindistan’ın sırasıyla yüzde 5,7 ve yüzde 6,6 büyüyeceği tahmin edilmektedir. Birleşmiş Milletler Raporuna göre sürekli yüksek enflasyon, yüksek cari açık, politik belirsizlikler ve kırılgan güvenlik koşulları gibi yapısal sorunların yanında ulaşım ve enerji alanındaki kısıtlamalar neticesinden büyümenin potansiyel seviyenin altında kalması beklenmektedir. Hindistan ekonomisinin 2013 ve 2014 yıllarında sırasıyla yüzde 5,5 ve yüzde 6,1 oranında büyüyeceği tahmin edilmektedir. 4 Artan küresel likidite ve risk iştahı, yükselen ekonomilere sermaye girişlerini artırırken bu sermaye akımları, uzun süreli yatırımlardan ziyade ağırlıklı olarak portföy yatırımlarından oluşmaktadır. Pek çok yükselen ekonomideki büyük şirketler, azalan finansman maliyetlerinden olumlu etkilenmiştir. Yükselen ekonomilerdeki bu sermaye girişleri ulusal paralarının değer kazanmasına, kredi genişlemesine, mali dengesizliklerine ve varlık fiyatı balonlarına neden olabilecek riskler taşımaktadır. Birleşmiş Milletler Raporuna göre emtia fiyatları aşağı yönlü bir baskıyla karşı karşıyadır. Birincil emtialar için uluslararası fiyatlar tarihsel seviyelerin üzerinde seyretmektedir. Ancak 2013 ve 2014 döneminde aşağı yönlü bir baskı beklenmektedir. 2013 yılında zayıf küresel talepten dolayı toplam emtia fiyatı endeksinin çok az düşmesi beklenmektedir. 2014 yılında metal ve petrol arzının artması ve doların diğer paralar karşısında güçlenmesine bağlı olarak, emtia fiyatlarının yüzde 3,3 düşmesi beklenmektedir. 2013 yılı ilk beş ayı boyunca arzın talebi geçmesine rağmen brent petrolün fiyatı artmıştır. 2013 yılı boyunca petrolün varil fiyatının ortalama 110 dolar olması beklenmektedir. Bu rakam, 2012 yılına göre bir miktar daha düşüktür. Bunun da nedeni, gelişmiş ülkelerin petrol talebinin bir miktar düşmesi ve ABD ile Irak’ın üretim gücünü artırmaya çalışmasıdır. 2014 yılında ise fiyat ortalamasının 100 dolara kadar düşmesi beklenmektedir. Orta Doğu’daki jeopolitik tansiyon petrol fiyatları için risk oluşturmaktadır. 5 Kutu 1: Küresel Dengesizlikleri Ortadan Kaldırmak İçin Uygulanması Gereken Politikalar Küresel dengesizliklerin orta vadede nasıl bir seyir izleyeceği, küresel ölçekte söz sahibi olan ülkelerin izleyecekleri politikalara bağlıdır. OECD Raporunda küresel dengesizlikleri tanımlamak ve önümüzdeki dönemde nasıl bir seyir izleyeceğini açıklayabilmek için ekonometrik bir model kurulmuştur. Cari fazlaları ve açıkları olan ülkelerin, ticaret partnerleri ile iş dünyasındaki pozisyonları; konut fiyatları, yapısal mali dengeleri, reel efektif döviz kurları, petrol fiyatları açısından göreceli durumları ve küresel faiz oranları analiz edilmiştir. Analizde 2015-2020 dönemi çalışılmış ve uygulanması muhtemel politikalar dikkate alınmıştır. Yapılan tahminler, küresel dengesizliğin kriz öncesi dönemdeki zirve değerinden düşük olmakla birlikte, önümüzdeki dönemde yüksek seviyelerde seyredeceğini göstermektedir. Şekil 1. Küresel Cari İşlemler Hesabı Dengesizliği1 ( Dünya GSYH’sına Oran Olarak) 1 Toplam dünya hasılasındaki cari işlemler hesabı fazlaları ve açıkları dolar cinsinden hesaplanmıştır. Bu çalışmada baz senaryo (senaryo 1); 2014 yılı sonrasında daha fazla maliye politikası ve reel kur ayarlamalarına devam edilmeyeceği, 2020 yılına kadar konut yatırımlarının GSYH’ya oranının uzun dönem ortalamasına yakınsayacağı, 2020 yılına kadar kısa dönemli faiz oranlarının normal seviyesine döneceği ve petrol fiyatlarının 2013-2020 döneminde yıllık ortalama yüzde 3 oranında artacağı varsayımlarına dayandırılmıştır. Bu senaryoya göre, küresel dengesizliklerin kriz dönemine göre azalmakla birlikte, 2020 yılına kadar artacağı ve halen kriz öncesi seviyelerinin üzerinde kalacağı tahmin edilmektedir. (Bkz. Şekil 2). Senaryo 2’de baz senaryo varsayımlarına ek olarak, konut piyasalarında oluşması muhtemel balonların küresel dengesizlikleri daha da artıracağı tahmin edilmiştir. 6 Şekil 2: Küresel Dengesizlikler: Senaryolar . Senaryo 3’de başta ABD, Japonya ve cari açık veren Avro Bölgesi ülkelerinin mali ayarlamalara devam etmesi ve 2015-2020 döneminde her yıl birincil bütçe dengesinin GSYH’ya oranının yüzde 1 oranında artırılacağı varsayılmış; dış fazla veren Çin ve bazı Avro Bölgesi ülkelerinin ise herhangi bir mali düzenleme yapmayacakları varsayılmıştır. Bu senaryoda, küresel dengesizliklerin 2020 yılında baz senaryoya daha azalacağı tahmin edilmiştir. Senaryo 4’de ise, senaryo 3 varsayımlarına ek olarak, büyüme ve istihdamı artıcı yapısal reformların uygulanacağı varsayılmıştır. Bu senaryo sonuçlarına göre küresel dengesizliklerin daha da azalarak kriz öncesi seviyelere yakınsayacağı tahmin edilmiştir. ------------Kaynak: OECD Ekonomik Görünüm Raporu, Mayıs 2013 I. ABD EKONOMİSİ Konjonktürel Gelişmeler ABD ekonomisinde 2013 yılının ilk çeyreğinde ılımlı bir büyüme kaydedilmiştir. ABD ekonomisi 2012 yılı dördüncü çeyreğinde yaşanan yüzde 0,4 oranındaki büyümenin ardından tekrar yukarı yönlü ivme kazanarak 2013 yılı ilk çeyreğinde yüzde 2,4 oranında büyümüştür. FED’in gevşek para politikasına ve Kongrenin hanehalkı vergilerini düşük tutmaya devam etmesi neticesinde gayrimenkul, emlak ve emek piyasalarında kısmi bir toparlanma yaşanmıştır. Ancak, Mart ayının sonunda yürürlüğe giren otomatik harcama kesintilerinin ve yetersiz dış talebin ekonomik aktivite üzerinde baskı unsuru olacağı tahmin edilmektedir. Birleşmiş Milletler Raporuna göre, ABD’nin 2013 yılında yüzde 1,9 oranında, 2014 yılında ise yüzde 2,6 oranında büyüyeceği tahmin edilmektedir. Yine OECD tarafından Mayıs ayında yayınlanan Ekonomik Görünüm Raporunda 2013 yılında büyümenin ılımlı bir seyir izlemesi beklenmekte, 2014 yılında ise istihdam piyasasında toparlanma 7 oldukça büyümenin ivme kazanacağı tahmin edilmektedir. OECD’nin 2013 yılı birinci çeyreğinde büyümeyi yüzde 2,5 olarak tahmin etmesi, gerçekleşen büyümeyle paralel bir görünüm sergilemektedir. 2013 yılı için gelecek ikinci, üçüncü ve dördüncü çeyreklerde ise sırasıyla yüzde 1,6, yüzde 1,8 ve yüzde 2,6 oranlarında büyüme beklenmektedir. Yıllık bazda 2013 yılı için yüzde 1,9 olarak beklenen büyümenin 2014 yılında ivme kazanarak yüzde 2,8 oranına yükselmesi tahmin edilmektedir. FED’in varlık alım programını ne zaman sonlandıracağına ilişkin tartışmalar devam etmektedir. OECD’nin para politikasının toparlanmayı desteklemeye devam etmesi gerektiğini savunmasına rağmen FED’in 30 Nisan-1 Mayıs tarihlerinde gerçekleştirdiği para politikası toplantısının tutanaklarında komite üyelerinin varlık alım programının ne zaman sonlandırılacağı konusunda ayrıştıkları dikkat çekmiştir. Bu tür açıklamalar, FED’in gevşek para politikalarından çıkış stratejilerini beklenenden erken uygulamaya alabileceğine ilişkin görüşleri gündeme getirmektedir. Çıkış stratejisinin ülke ekonomileri üzerinde olumsuz sonuçlar doğurabileceği tartışılmalıdır. ABD’de yeni istihdam alanlarının yaratılması ve yükselen Asya ekonomilerine karşı rekabet gücünün kaydedilmesinin amaçlandığı dünyanın en büyük ticari ilişkisi olması beklenen ABD-AB arasındaki serbest ticaret anlaşmasına ilişkin görüşmelerin Haziran ayı sonunda başlaması beklenmektedir. Mevcutta düşük seviyede olan ABD-AB gümrük tarifeleri nedeniyle anlaşmanın odak noktasını, tarifelerden ziyade diğer ticaret engelleri oluşturmaktadır. Teknik düzenlemeler, standartlar ve sertifikalardaki farklılıklar gibi engellerin kaldırılmasına yönelik düzenlemelerin anlaşmanın temelini oluşturması beklenmektedir. Yapılacak anlaşmanın ABD büyümesine pozitif katkı sağlaması beklenmektedir. ABD’nin Serbest Ticaret Anlaşmaları atılımlarına bir yenisinin de Türkiye ile yapılması planlanmaktadır. ABD ile Türkiye arasında serbest ticaret anlaşmasına doğru çabalara başlama kararının alındığı görüşmelerde ABD Başkan Yardımcısı John Biden, ABD yönetimi olarak göreve geldikleri andan beri hedeflerinin, Türkiye ile aralarındaki ekonomik ortaklığı genişletmek ve derinleştirmek olduğunu belirtmiştir. Biden, her iki ekonomi için de enerji, eğitim, teknoloji gibi alanlarda muazzam boyutta fırsatların mevcut olduğunu ifade etmiştir. Görüşmede Amerikan enerji, teknoloji ve ilaç sektörü şirketlerinin, hızla büyüyen Türk ekonomisinde iş yapmaya ya da ortaklık kurmaya hazır olduğu belirtilmiştir. FED’in ilerleyen dönemlerde tahvil alım programında azalmaya gidebileceğine yönelik sinyaller alınmıştır. FED, 22 Mayıs’ta ekonomideki ilerlemenin sürdürülebilir olduğuna kanaat getirmeleri ve istikrarlı bir büyüme görüldüğü takdirde, politika yapıcıların önümüzdeki birkaç toplantıda tahvil alım programını yavaşlatmayı değerlendirebileceklerini söylemiştir. 1. BÜYÜME ABD ekonomisi 2012 yılı dördüncü çeyreğinde gerçekleşen yüzde 0,4 oranındaki büyümenin ardından 2013 yılı ilk çeyreğinde yüzde 2,4 oranında büyüme kaydedilmiştir. Bu gelişmede, tüketim harcamalarındaki artışın ve özel yatırımların etkisi olmuştur. Tüketim harcamalarının 2010 yılı sonundan bu yana kaydedilen en yüksek değer olan yüzde 3,4 oranında artış kaydetmesine ve yatırım harcamalarının ise yüzde 9 oranında artmasına rağmen, kamu harcamalarındaki kesinti büyümeyi sınırlandırmıştır. 8 Şekil 1: Harcamalar Yoluyla GSYH Artışı (Bir Önceki Döneme Göre Yıllık, Yüzde Değişim) 40 30 20 2,3 1,7 2,6 2,2 3,1 2,5 2,4 2,0 1,3 10 4 2,4 1,3 2 0,4 0,1 -0,7 0 6 4,1 3,8 0 -10 -2 -20 -30 -40 -4 -6,7 -6 -50 -8 I II III IV I II 2009 III IV I II 2010 Özel Tüketim III IV I II 2011 Kamu Tüketimi Toplam Yatırım III IV 2012 İhracat İthalat I 2013 GSYH Artışı (sağ eksen) Kaynak: Bureau of Economic Analysis 2013 yılı birinci çeyrek büyüme tahminlerine göre, harcama bileşenlerinin büyümeye katkılarının özel tüketim için 2,4 puan, toplam yatırımlar için 1,16 puan, net ihracat için -0,21 puan ve kamu tüketimi için -0,97 puan olduğu tahmin edilmiştir. Şekil 2: Harcama Bileşenlerinin GSYH’ya Katkıları (Yüzde) 6 4 4,1 3,8 2 2,3 1,7 0 2,6 2,2 3,1 2,5 2,4 2 1,3 2,4 1,3 0,4 0,1 -0,7 -2 -4 -6 -6,7 -8 -10 I II III IV I 2009 Özel Tüketim II III IV I 2010 Kamu Tüketimi II III IV 2011 Toplam Yatırım I II III 2012 Net İhracat IV I 2013 GSYH Artışı (sağ eksen) Kaynak: Bureau of Economic Analysis 9 Tüketim 2013 yılı birinci çeyrekte büyümeyi destekleyen önemli faktörlerden biri olan tüketim harcamalarındaki artış, Nisan ayında yerini azalma sinyallerine bırakmıştır. İkinci çeyreğin başlangıcında bu gelişme, aşağı yönlü bir eğilim olarak algılanmaktadır. Mortgage ve tüketici borçlarının toplamından oluşan hanehalkı borçları 2012 yılının dördüncü çeyreğinde yüzde 10 olarak gerçekleşmiştir. Şekil 3: Hanehalkı Borç Servis Oranı (Borç/Harcanabilir Gelir, Yüzde) 15 10 5 2012Q4 2012Q3 2012Q2 2012Q1 2011Q4 2011Q3 2011Q2 2011Q1 2010Q4 2010Q3 2010Q2 2010Q1 2009Q4 2009Q3 2009Q2 2009Q1 2008Q4 2008Q3 2008Q2 2008Q1 2007Q4 2007Q3 2007Q2 2007Q1 2006Q4 2006Q3 2006Q2 2006Q1 0 Hanehalkı Borç Servis Oranı Kaynak: http://www.federalreserve.gov Üretim Sanayi üretim endeksi Şubat ve Mart aylarında sırasıyla yüzde 0,9 ve yüzde 0,3 oranındaki yükselişin ardından Nisan ayında yüzde 0,5 oranında azalarak yüzde 98,7 oranında gerçekleşmiştir. İmalat sanayinde görülen yüzde 0,4 oranındaki yavaşlama, bazı endişelere neden olmuştur. Mevsimsel etkilerden kaynaklanan enerji sektöründe ise yüzde 3,7 oranında azalma görülmektedir. Kapasite kullanım oranı da sanayi üretimine paralel bir görünüm sergilemektedir. Nisan ayında kapasite kullanımı yüzde 77,8 seviyesine gerilemiştir. Şekil 4: Sanayi Üretim Endeksi (2007=100, Mevsimsel Olarak Düzeltilmiş) ve Kapasite Kullanım Oranı (Yüzde) 79,2 78,8 78,4 78,2 77,9 77,8 Sanayi Üretim Endeksi 98,2 98,1 Ara.12 Oca.13 Haz. 12 97,2 98,1 Kas.12 99,0 99,3 98,7 96,8 Eki.12 May. 12 97,0 Eyl.12 97,3 Ağu.12 97,3 Tem.12 97,3 77,8 77,6 77,0 97,9 78,3 79,5 79,0 78,5 78,0 77,5 77,0 76,5 76,0 75,5 Nis.13 78,3 Mar.13 78,9 Şub. 13 79,0 Nis. 12 99,5 99,0 98,5 98,0 97,5 97,0 96,5 96,0 95,5 Kapasite Kullanım Oranı (sağ eksen) Kaynak: http://www.federalreserve.gov, The Conference Board 10 ISM (Institute for Supply Management) tarafından açıklanan ve iki aydır imalat sektöründe ılımlı bir genişleme olduğunu gösteren Satın Alma Yöneticileri Endeksi (Purchasing Manager IndexPMI), Mayıs ayında Nisan ayına göre yüzde 1,7 oranında düşüş kaydederek 50,7 seviyesinden 49 seviyesine gerilemiştir. Mayıs ayında endeks değerinin 50 eşik değerin altında gerçekleşmesi, ekonominin daralma yönünde endişelere neden olsa da, tüketim harcamalarındaki artışın önümüzdeki dönemlerde sektörlere olumlu yansıması beklenmektedir. ABD ekonomisinde son üç aydır ekonomide artan güven ortamı hakimiyetini korumaktadır. Tüketici güven endeksi artış eğilimini devam ettirmiş ve Mayıs ayında artarak yüzde 76,2 seviyesine çıkmıştır. Tüketicilerin kısa vadeli görünüm ile ilgili beklentilerinin pozitif olması, iş ortamı ve istihdam piyasası üzerindeki beklentilerinin olumlu görünümü, bu yükseliş üzerinde etkili olmuştur. Buna ilave olarak emtia piyasasındaki getirilerin de bunda etkili olduğu söylenebilir. Şekil 5: Güven Endeksleri (1985=100) 69 64,4 62,7 53,5 49,7 49,8 49,6 51,5 51,7 49,5 50,2 53,1 54,2 51,3 50,7 49,0 Eki.12 Kas.12 Ara. 12 Oca. 13 Şub. 13 Mar. 13 Nis. 13 May. 13 76,2 Eyl.12 68 Ağu.12 71,5 Tem.12 72,2 Haz.12 68,4 65,9 May. 12 90 80 70 60 50 40 30 20 10 0 60,6 PMI Endeksi 65,1 59,7 58,4 Tüketici Güven Endeksi Kaynak: http://www.ism.ws, The Conference Board Tüketici kredilerindeki artış hızı, son dönem tüketici güveninde yaşanan artışın etkisiyle artmaya devam etmektedir. Tüketiciler, sağlanan güven ortamına ve harcama artışlarına rağmen, ihtiyatı elden bırakmamaktadır. Dolayısıyla kredilerde yüksek ivmelenme görülmemektedir. Son üç aydır kredi artışları, ortalama olarak yüzde 5 dolaylarında seyretmektedir. 11 Şekil 6: Toplam Tüketici Kredilerindeki Değişim (Yüzde, Yıllık, Mevsimsel Düzeltilmiş) 2013-04 2013-01 2012-10 2012-07 2012-04 2012-01 2011-10 2011-07 2011-04 2011-01 2010-10 2010-07 2010-04 2010-01 2009-10 2009-07 2009-04 2009-01 2008-10 2008-07 2008-04 2008-01 2007-10 2007-07 10 8 6 4 2 0 -2 -4 -6 -8 -10 Toplam Tüketici Kredisi Değişimi Kaynak: http://www.federalreserve.gov Yükseliş trendini sürdüren OECD Bileşik Öncü Göstergeleri son iki aydır 101 seviyesinde seyretmektedir. Ekonomide tesis edilen güven ortamı da dikkate alındığında bu gelişme, ekonominin önümüzdeki dönemlerde büyüme kaydedeceğine işaret etmektedir. 100,9 100,77 100,90 101,00 101,00 Nis. 13 100,86 Mar. 13 Şekil 7: OECD Bileşik Öncü Göstergeleri 100,80 100,67 100,56 100,47 100,44 100,47 Ağu.12 100,54 Tem.12 100,60 Haz.12 100,6 100,3 Şub. 13 Oca.13 Ara.12 Kas.12 Eki. 12 Eyl.12 May.12 Nis.12 100,0 Bileşik Öncü Göstergeler Kaynak: OECD 2. İSTİHDAM Mayıs ayı verisine göre işsizlik oranı yüzde 7,6 seviyesinde gerçekleşmiştir. Mayıs ayında 175 bin kişilik tarım dışı istihdam yaratılmıştır. Hizmetler sektöründe, yiyecek ve içecek alanlarında ve perakende sektörlerinde istihdam artmıştır. FED’in yaptığı son açıklamada ekonomiyi desteklemek amacıyla tahvil alımına son verebileceğini duyurması üzerine işsizlik oranının yeniden yükselmesinden kaygı duyulmaktadır. Ekonomik nedenlerle yarı zamanlı çalışmak zorunda olan kişi sayısında 12 bin kişilik düşüş yaşanmış ve bu sayı 7,9 milyon kişiye düşmüştür. Uzun dönem işsizlerin (27 hafta ve üzeri işsiz 12 olanlar) toplam işsizler içindeki payı Mayıs ayında 37,3 olarak gerçekleşmiş, önceki aylara göre bir miktar düşüş kaydetmiştir. Mayıs ayında uzun dönem işsizlerin sayısı yaklaşık 4,3 milyon kişi olarak gerçekleşmiştir. Şekil 8: İşsizlik Oranları (Yüzde) 8,3 8,2 8,1 7,6 7,5 7,6 May. 13 Nis. 13 Oca. 13 Ara. 12 Eki.12 7,7 Mar. 13 7,7 Eyl.12 Ağu. 12 Tem.12 Haz.12 7,9 7,8 Şub. 13 7,9 7,8 Kas.12 8,2 May.12 8,4 8,2 8,0 7,8 7,6 7,4 7,2 7,0 İşsizlik Oranı Kaynak: US Bureau of Labour Statistics 8 Haziran ile biten haftanın sonunda 346 bin kişi işsizlik başvurusunda bulunmuştur. Yapılan işsizlik başvurularının istikrarlı bir seyir izlemesi, işsizlik oranının da fazla değişmemesine neden olmaktadır. Şekil 9: Haftalık İşsizlik Sigortası Başvuruları (bin kişi) 600 558 500 500 479 455 400 356 363 300 321 318 310 200 100 05/18/2013 05/04/2013 04/20/2013 04/06/2013 03/23/2013 03/09/2013 02/23/2013 02/09/2013 01/26/2013 01/12/2013 12/29/2012 12/15/2012 12/01/2012 11/17/2012 11/03/2012 10/20/2012 10/06/2012 09/22/2012 09/08/2012 08/25/2012 08/11/2012 07/28/2012 07/14/2012 06/30/2012 06/16/2012 06/02/2012 05/19/2012 05/05/2012 0 Haftalık İşsizlik Sigortası Başvuruları Kaynak: US Department of Labor ABD’de 2013 yılı birinci çeyrekte emek verimliliğinde yükselme gözlenmiştir. Verimlilik endeksi birinci çeyrekte 111,417 değerinde olurken, maliyet endeksi 2012 yılı dördüncü çeyreğine göre yükseliş göstererek 109,54 seviyesinde gerçekleşmiştir. 13 Şekil 10: Tarım Dışı Birim Emek Maliyeti ve Toplam Verimlilik Endeksi (2005=100) 110 109 108 107 106 105 104 103 102 112 110 108 106 104 102 13.02.2009 13.05.2009 13.08.2009 13.11.2009 13.02.2010 13.05.2010 13.08.2010 13.11.2010 13.02.2011 13.05.2011 13.08.2011 13.11.2011 13.02.2012 13.05.2012 13.08.2012 13.11.2012 13.02.2013 2.13.2013 10.13.2012 6.13.2012 2.13.2012 10.13.2011 6.13.2011 2.13.2011 10.13.2010 6.13.2010 2.13.2010 10.13.2009 6.13.2009 2.13.2009 100 Birim Emek Maliyeti-Tarımdışı Verimlilik-Tüm Sektörler Kaynak: Datastream 3. DIŞ TİCARET ABD’de dış ticaret açığı Mart ayında düşmesine karşın, Nisan ayında tekrar yükselişe geçerek 42,7 milyar dolar seviyesine çıkmıştır. İhracat 227,7 milyar dolara yükselmiş ithalat ise 187,4 milyar dolara düşmüştür. Kriz sonrası küresel ekonomik aktivitelerdeki yavaşlama ve küresel talepteki daralma nedeniyle ticaretin olumsuz etkilenmesi, ABD’yi serbest ticaret anlaşmaları gibi ticareti destekleyecek yeni adımların atılması yönünde çabalara itmektedir. Şekil 11: Aylık Dış Ticaret Rakamları (Milyar Dolar) 250 200 230,9 184,3 230,5 184,2 227,6 185,2 226,8 183,4 226,1 182,1 228,4 186,8 225,3 231,6 185,2 182,7 227,0 188,7 229,4 186,7 231,0 187,1 222,3 185,2 227,7 187,4 150 100 50 0 -50 -45,7 -48,8 -51,7 -51,4 -43,8 -47,8 -46,6 -42,4 -46,2 -43,5 -44,0 -41,6 -42,7 İhracat İthalat Nis. 13 Mar. 13 Şub. 13 Oca. 13 Ara. 12 Kas.12 Eki.12 Eyl.12 Ağu.12 Tem.12 Haz.12 May. 12 Nis. 12 -100 Dış Ticaret Dengesi Kaynak:US Census Bureau 14 4. ENFLASYON ve FAİZ ORANLARI Enflasyon oranı, Nisan ayında bir önceki aya göre yüzde 0,4 oranında düşüş kaydederek yüzde 1,1 seviyesine gerilemiştir. Mart ayında enerji fiyatlarında yaşanan düşüş, enflasyonda yaşanan gerilemenin önemli nedenlerinden biridir. Bu rakam, son 12 ayın en düşük oranıdır. Mart ayında değişim göstermeyen gıda endeksi, Nisan ayında 0,2 puanlık artış göstermiştir. Enerji fiyatlarında ise 4,3 puanlık düşüş gözlemlenmiştir. Çekirdek enflasyon son üç aydır düşüş eğilimi sergilemektedir. Nisan ayında bu oran yüzde 1,7 seviyesinde gerçekleşmiştir. Enflasyon oranlarındaki genel seyir, enflasyon oranları yüzde 2,5’in üzerine çıkmadığı sürece varlık alım programına devam edecek olan FED’in gelecek dönemlerde de parasal genişlemeye devam etmesi önünde engel oluşturmamaktadır. Şekil 12: Enflasyon Oranı (Bir Önceki Yılın Aynı Ayına Göre, Yüzde) 2,5 2,3 2,3 2,3 2,2 2,2 2,1 1,9 2,0 1,7 1,7 2,02,0 2,0 1,7 1,9 1,8 1,9 1,7 1,9 2,0 2,0 1,7 1,6 1,5 1,4 1,5 1,9 1,1 1,0 0,5 Enflasyon Oranı Nis. 13 Mar. 13 Şub. 13 Oca. 13 Ara. 12 Kas. 12 Eki.12 Eyl.12 Ağu.12 Tem.12 Haz.12 May. 12 Nis. 12 0,0 Çekirdek Enflasyon (Gıda ve Enerji Hariç) Kaynak: Bureau of Labour Statistics Ekonominin desteklenmesine yönelik olarak uygulanan düşük faiz oranı politikasıyla paralel olarak kısa dönem faiz oranı, politika faiz oranına neredeyse paralel bir seyir izlemektedir. Haziran ayında kısa dönem faiz oranı yüzde 0,20 ve uzun dönem faiz oranı yüzde 1,93 olarak gerçekleşmiştir. 15 Şekil 13: Faiz Oranları (Yüzde) 2,50 2,00 1,98 1,91 1,62 1,50 1,53 1,68 1,72 1,75 0,26 0,24 0,23 1,75 0,23 1,96 1,93 1,76 1,72 1,65 1,00 0,50 0,32 0,30 0,24 0,23 0,23 0,22 0,21 0,20 0,20 Kısa Dönem Faiz Oranı (3 Aylık) Politika Faiz Oranı Haz. 13 May. 13 Nis. 13 Mar. 13 Şub. 13 Oca. 13 Ara. 12 Kas. 12 Eki.12 Eyl.12 Ağu.12 Tem.12 Haz. 12 0,00 Uzun Dönem Faiz Oranı Kaynak: OECD- Monthly Economic Indicators FED'in ekonominin iyileşme sinyalleri verdiği ve parasal genişleme olarak adlandırılan parasal teşvik programını daraltabileceği yönündeki açıklaması sonucu, 10 yıllık devlet tahvillerinin getiri oranı yükselmiş ve Haziran ayında yüzde 2,95 seviyesinde gerçekleşmiştir. Şekil 14: ABD 10 Yıllık Devlet Tahvillerinin Getiri Oranı (Yüzde) 6 5 4 3 2 1 May.07 Tem.07 Eyl.07 Kas.07 Oca.08 Mar.08 May.08 Tem.08 Eyl.08 Kas.08 Oca.09 Mar.09 May.09 Tem.09 Eyl.09 Kas.09 Oca.10 Mar.10 May.10 Tem.10 Eyl.10 Kas.10 Oca.11 Mar.11 May.11 Tem.11 Eyl.11 Kas.11 Oca.12 Mar.12 May.12 Tem.12 Eyl.12 Kas.12 Oca.13 Mar.13 May.13 Tem.13 0 10 Yıllık Devlet Tahvillerinin Getirisi Kaynak: Datastream 16 5. KAMU MALİYESİ Nisan ayında IMF tarafından yayınlanan Mali İzleme Raporuna göre ABD’de mali uçurum endişeleri kısmen giderilmiş olsa da, 2013 yılı birincil bütçe açığında GSYH’nin yüzde 1,75’i oranında düşüş beklenmektedir. 1 Mart 2013 tarihinde otomatik harcama kesintilerinin yürürlüğe girmesinin bu düşüşte etkili olduğu söylenebilir. Rapora göre 2013 yılında bütçe açığının GSYH’ya oranının yüzde 6,5’e gerilemesi ve 2014 yılında ise açığın mali konsolidasyon uygulamaları ile birlikte bir miktar daha düşerek yüzde 5,4 olması beklenmektedir. OECD Raporunda ise geniş kapsamlı bütçe harcama kesintilerinin büyümeye zarar vermemesi ve güvenilir uzun dönemli mali planların uygulamaya konulması yönünde tavsiyelerde bulunulmuştur. Mali politika görünümü aşağı yönlü risk oluşturmaya devam etmektedir. Para politikası sınırlamaları gündeme gelirse, harcama kesintilerinin aktiviteler üzerindeki azaltıcı etkisi daha fazla olacaktır. Konut piyasasındaki iyileşme, GSYH’ya oranı oldukça düşük olan dayanıklı tüketim mallarına yönelik baskılanmış talebin rahatlamasına neden olabilir. Parasal genişlemeden zamanından önce bir çıkış yapmak kırılgan olan toparlanmayı riske atabilir. Fakat çok fazla beklemek de, büyük finansal kayıplarla birlikte programdan sistemsiz bir şekilde çıkışa neden olabilecektir. Bu nedenli bu iki olasılığın değerlendirilmesi gerekli görülmektedir. II. AB EKONOMİSİ Konjonktürel Gelişmeler Avro Bölgesi ekonomisi son altı çeyrek boyunca kesintisiz olarak daralmıştır. 2012 yılının dördüncü çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre yüzde 0,6 oranında daralan Avro Bölgesi, 2013 yılının ilk çeyreğinde yüzde 0,2 oranında daralmıştır. Borç krizi sorununu aşamayan ve üst üste yedi çeyrektir resesyondan çıkamayan İspanya ve İtalya ekonomileri 2013 yılının ilk çeyreğinde sırasıyla yüzde 0,5 ve yüzde 0,6 oranında küçülmüştür. Avrupa Komisyonu tarafından yayınlanan Bahar Tahminleri 2013 Raporunda, finansal piyasalardaki iyileşmenin reel ekonomiye yansımasının 2013 yılının ilk çeyreğinde de sınırlı kaldığı belirtilmiştir. Fakat yılın ikinci yarısında ekonomik görünümün pozitife döneceği tahmin edilmektedir. 2014 yılında büyümenin daha ılımlı bir seyir izleyeceği ve bu ılımlı seyrin sürükleyici gücünün yurt içi talebin artması olacağı belirtilmiştir. Sorunlu ülkelerdeki kamu ve özel sektörün bilançolarını düzeltme çabalarının tam anlamı ile amacına ulaşamaması, yine bu ülkelerdeki finansal koşulların yeterince iyileşememesi ve piyasalarda devam eden belirsizlik nedeniyle GSYH’ın 2013 yılında Avro Bölgesinde yüzde 0,4 oranında, AB’de ise yüzde 0,1 oranında daralacağı tahmin edilmektedir. 2014 yılında ise Avro Bölgesinin yüzde 1,2 oranında, AB’nin yüzde 1,4 oranında büyüyeceği beklenmektedir. Bu tahminler sorunlu ülkelerdeki hükümetlerin kamu borcu krizinin daha da derinleşmesini önlemeye yönelik uygulamalara devam edecekleri varsayımı altında yapılmıştır. Ancak Haziran ayında yayınlanan ECB projeksyonlarında 2013 yılında Avro Bölgesinin yüzde 0,6 oranında daralacağı öngörülmektedir. Rapora göre, Birlikteki ülkelerin büyüme performansları ve işgücü piyasalarındaki durumları arasında ciddi farklılıklar bulunmaktadır. Almanya, yurtiçi talebin güçlenmesi, işgücü piyasalarının 17 düzelmesi ve dinamik ücret artışları sayesinde önümüzdeki dönemde ekonomik koşullarını iyileştirebilecektir. Fransa’da yatırımların azalmaya devam etmesi ve özel tüketimin sabit kalması nedeniyle bu yılda daralmanın devam edeceği beklenmektedir. İtalya’da ise ekonomik aktivitenin 2013 yılında da azalmaya devam edeceği tahmin edilmektedir. Harcanabilir gelirin azalması, piyasalara olan güvensizliğin hala tersine çevrilememiş olması ve finansal koşulların sıkılığının devam etmesi, tüketim ve yatırım harcamalarının artmasını engellemektedir. İspanya’da yurtiçi talep zayıf seyrini devam ettirmektedir. Cari işlemler hesabında tedrici bir iyileşme yaşansa da İspanya ekonomisinin 2013 yılında da daralacağı tahmin edilmektedir. 2013 yılında Yunanistan, İtalya, Portekiz ve İspanya gibi cari işlemler hesabı açısından kırılgan ülkelerin cari işlemler hesabındaki negatif görünüm düşük talep, rekabetçiliğin artması ve üretkenliğin artması sayesinde pozitife döneceği tahmin edilmektedir. Özellikle de cari işlemler hesabı açısından kırılgan olan ülkelerde, her ne kadar ülkeler arasında farklılık gösterse de birim işgücü maliyetlerinin azalması cari işlemler hesabının iyileşmesine destek olacaktır. Raporda, Slovenya’nın Avro Bölgesinde krize giren yeni bir ülke olma potansiyelini taşıdığı belirtilmektedir. Slovenya hükümetinin siyasi reformlar yapması ve bütçe açığını kapatabilmesi için bütçe tasarrufuna gitmesi beklenmektedir. Diğer taraftan Fitch, Slovenya’nın uzun vadeli yabancı para birimi cinsinden kredi notunu A-‘den BBB+’ya düşürerek görünümünü negatif yönde revize etmiştir. Fitch ayrıca, Slovenya ekonomisinin 2013 yılının sonunda yüzde 2 oranında daralmasını beklemektedir. IMF, 16 Mayıs 2013 tarihinde, 30 Haziran 2013’e kadar Güney Kıbrıs’a anında ödenmek üzere Avro Bölgesine vereceği 1,3 milyar avroluk kurtarma paketinin ilk katkı payı olan 86 milyon avroyu onaylamıştır. Avro Bölgesinde gerçekleştirilen kurtarma operasyonlarına fon sağlamakla yükümlü olan Avrupa İstikrar Mekanizması (ESM), Güney Kıbrıs’a fon aktarımı konusunda varılan anlaşmanın onaylandığını açıklamıştır. IMF bu kredinin, ülkenin finansal istikrarını sağlaması, mali sürdürülebilirliğin gerçekleştirilmesi ve Güney Kıbrıs halkının refah düzeyini güvence altına alınması adına ekonomik toparlanmaya pozitif yönde katkı sağlamasının beklendiğini belirtmiştir. 1. BÜYÜME 2012 yılının dördüncü çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre yüzde 0,6 oranında daralan Avro Bölgesi, 2013 yılının ilk çeyreğinde yüzde 0,2 oranında daralmıştır. GSYH yılın ilk çeyreğinde yıllık olarak yüzde 1,1 oranında küçülmüştür. Avro Bölgesi son altı çeyrek boyunca kesintisiz olarak teknik resesyon içerisindedir. Yılın ilk çeyreğinde yaşanan yüzde 0,2 oranındaki daralma, iç talepte ve yatırımlarda yaşanan daralmadan kaynaklanmaktadır. Buna karşın ithalatın ihracattan daha fazla azalması sonucunda net ihracat kalemi pozitif katkı vermiştir. Düşük tüketici ve yatırımcı güveni, mali konsolidasyon önlemleri, bilanço küçültme süreci ve artan belirsizlik ortamı yatırımları baskılamıştır. Bu gelişmelere ek olarak emek piyasalarında devam eden zayıflık nedeniyle azalan istihdam olanakları ve toplam harcanabilir gelir özel tüketimi olumsuz etkilemiştir. Yüksek kamu borç sorunu yaşayan Avrupa ülkelerinde mali manevra alanın olmayışı genişleyici maliye politikalarını ihtimal dışı bırakmaktadır. 18 ECB Haziran ayında yayınladığı tahmin notunda Mart ayı makroekonomik tahminlerini 0,1 puan aşağı yönlü revize ederek Avro Bölgesinin 2013 yılı genelinde yüzde 1 ila yüzde 0,2 aralığında daralacağını tahmin etmiştir. 2014 yılında ise bölgenin yüzde 1,1 oranında büyüyeceği öngörülmektedir. Şekil 15: Harcamalar Yoluyla GSYH Artışı (Bir Önceki Döneme Göre, Yüzde Değişim) 2,0 1,5 1,5 1,0 1,0 0,5 0,5 0,0 -0,1 0,0 -0,5 -0,2 -0,5 -0,1 -0,2 -0,5 -0,6 -0,7 -1,0 0,0 -01 -1,1 -1,0 -1,5 -1,5 -2,0 -2,0 2012Ç1 2012Ç2 2012Ç3 2012Ç4 Özel Tüketim Kamu Tüketimi Toplam Yatırım İhracat GSYH Artışı (Yıllık) GSYH Artışı (Çeyreklik) 2013Ç1 İthalat Kaynak: Eurostat Avrupa’nın büyük ekonomilerinden Almanya ilk çeyrekte bir önceki çeyreğe göre yüzde 0,1 oranında büyürken, Fransa yüzde 0,2 oranında daralmıştır. Portekiz, İspanya, Slovenya ve İtalya sırasıyla yüzde 0,4, yüzde 0,5, yüzde 0,7, yüzde ve yüzde 0,5 oranlarında daralmışlardır. Aynı dönemde Litvanya ve Letonya ise sırasıyla yüzde 1,3 ve yüzde 1,2 oranında büyümüştür. Tüketim Beş çeyrektir daralma eğiliminde olan özel tüketim, ilk çeyrekte yüzde 0,1 oranında artmıştır. Bu çeyrekte nihai tüketim harcamalarının büyümeye katkısı olmamıştır. Bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 1,2 oranında azalan tüketim harcamalarının, aynı döneme göre eksi yüzde 1,1 oranında gerçekleşen büyümeye katkısı eksi 0,7 puan olmuştur. Tüketimdeki zayıflık son birkaç yıldır hanehalklarının reel harcanabilir gelirlerinin enflasyon nedeniyle aşınması ve artan işsizlik ile açıklanmaktadır. Öncü göstergeler tüketimin bir süre daha düşük seyredeceğine işaret etmektedir. Kamu tüketim harcamaları 2013 yılının birinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre yüzde 0,1 oranında azalmıştır. Kamu tüketim harcamalarının büyümeye katkısı olmamıştır. Önümüzdeki dönemde kamu harcamalarının toplam talebi artırıcı etkisinin uygulanmakta olan mali konsolidasyon planları nedeniyle sınırlı olacağı beklenmektedir. Mart ayında bir önceki aya göre yüzde 0,2 oranında azalan perakende ticaret, Nisan ayında bir önceki aya göre yüzde 0,8 oranında azalmıştır. Perakende satış endeksi 2012 yılı Nisan ayı ile karşılaştırıldığında yüzde 1,1 oranında düşmüştür. Gıda, içecek ve tütün ürünlerinin satışı yüzde 2 19 oranında azalırken, gıda dışı ürünlerin satışı ise yüzde 0,6 oranında artmıştır. Nisan ayında Finlandiya’da yüzde 3,6 ve İngiltere’de yüzde 2 oranında azalan perakende ticaret, Macaristan’da yüzde 5,2 ve Romanya’da yüzde 1,9 oranında artmıştır. Şekil 16: Harcama Bileşenlerinin GSYH'ye Katkıları (Yüzde) 1,2 1,2 1,0 1,0 0,8 0,8 0,6 0,6 0,4 0,4 0,2 0,2 0,0 0,0 -0,2 0,0 -0,1 -0,2 -0,2 -0,4 -0,2 -0,4 -0,6 -0,6 -0,6 -0,8 -0,8 2012Ç1 2012Ç2 2012Ç3 2012Ç4 Özel Tüketim Kamu Tüketimi Toplam Yatırım Stok İthalat GSYH Artışı 2013Ç1 İhracat Kaynak: Eurostat Nisan ayında 46,9 seviyesinde gerçekleşen bileşik PMI endeksi, Mayıs ayında 47,7’ye yükselmiştir. Endeks son on yedi aydır daralma sinyali vermekle birlikte bu artış, daralmanın hızının azaldığına işaret etmektedir. Fransa, İtalya ve İspanya’da endeks daralma bölgesinde kalmasına rağmen son birkaç ayın en yüksek seviyesinde gerçekleşmiştir. Almanya’da endeks 50 eşik değerinin biraz üzerinde gerçekleşmiştir. Düşük Nisan ayı PMI verisi ve bozulan güven ortamında hizmetler sektöründe yaşanan hızlı gerilemenin etkili olduğu belirtilmektedir. Endekse göre Almanya ve İrlanda’da üretim artışı yaşanırken, İspanya, Fransa ve İtalya’da üretim azalmıştır. Fransa ve Almanya’da kaydedilen endeks değerleri arasındaki 10 puanlık farklılık göze çarpmaktadır. Endeks, yılın ilk çeyreğinde Almanya’da toparlanmaya, Fransa’da ise ciddi daralmaya işaret etmektedir. Endeksi yayınlayan Markit şirketi Avro Bölgesinin içinde bulunduğu durumu avronun tedavüle girmesinden bu yana yaşanan en uzun durgunluk olarak tanımlarken, ikinci çeyrekte ekonominin yüzde 0,2 oranında daralacağını tahmin etmektedir. Avro Bölgesi imalat PMI göstergesi Mayıs ayında bir önceki aya göre 1,6 puan artarak 48,3 seviyesinde gerçekleşmiştir. Bölge ülkelerinin tamamı daralma bölgesinde kalmıştır. İmalat sanayindeki olumsuz görünüm, istihdam olanaklarının azalmasına ve iş kayıplarına neden olmaktadır. Avrupa Duyarlılık Endeksi (ESI) uzun dönem ortalamasının altında kalmaya devam etmektedir. Endeks Mayıs ayında 89,4 seviyesinde gerçekleşmiştir. Endekste ve güven göstergelerinde iyileşme kaydedilmiştir. OECD Bileşik Öncü Göstergesi Nisan ayında 100,1 20 seviyesinde kaydedilmiştir. OECD’nin açıklamasına göre Almanya başta olmak üzere Avro Bölgesinde aşağı yönlü seyrin sonuna gelindiği ve büyüme beklentisinin arttığı belirtilmiştir. Mayıs ayında güven göstergelerinde yaşanan iyileşmeye rağmen endeks değerleri uzun dönem ortalamaların altında kalmaya devam etmiştir. Konjonktürel veriler, ikinci çeyrekte ekonomik aktivitenin düşük seyredeceğine işaret etmekte ve toparlanmanın gecikeceği beklentisini kuvvetlendirmektedir. 88,6 90,1 89,4 100,0 99,9 90,4 99,8 89,7 99,7 88,0 99,4 85,4 86,9 99,4 99,4 86,0 90,00 87,3 99,4 99,5 88,9 99,6 99,6 91,2 95,00 91,8 93,9 100,00 99,7 105,00 100,1 Şekil 17: OECD Bileşik Öncü Göstergeleri (CLI) ve Avrupa Duyarlılık Endeksi (ESI) 85,00 80,00 CLI Mayıs 13 Nisan 13 Mart 13 Şubat 13 Ocak 13 Aralık 12 Kasım 12 Ekim 12 Eylül 12 Ağustos 12 Temmuz 12 Haziran 12 Mayıs 12 Nisan 12 75,00 ESI Kaynak: OECD (CLI) ve Eurostat (ESI) Şekil 18: Avro Bölgesi Güven Göstergeleri Endeks Değeri 0 -5 -9,3 -13 -16,8 -10 -15 -20 -21,9 -25 Sanayi Hizmetler Tüketici Mayıs 13 Nisan 13 Mart 13 Şubat 13 Ocak 13 Aralık 12 Kasım 12 Ekim 12 Eylül 12 Ağustos 12 Temmuz 12 Haziran 12 Mayıs 12 -30 Perakende Kaynak: Eurostat 21 Yatırımlar 2011 yılının ikinci çeyreğinden itibaren düşme eğiliminde olan sabit sermaye yatırımları, 2013 yılının ilk çeyreğinde de bu eğilimini sürdürmüştür. 2012 yılının dördüncü çeyreğinde bir önceki döneme göre yüzde 1,4 oranında azalan yatırım harcamaları, 2013 yılının ilk çeyreğinde yüzde 1,6 oranında azalmıştır. Yatırım harcamalarının GSYH artışına 0,4 puan negatif katkısı olmuştur. Yatırım harcamaları bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 5,5 oranında azalmıştır. Yatırım harcamalarının alt kalemleri açıklanmamış olmakla birlikte ülkelerin kısa vadeli üretim verileri ilk çeyrekte inşaat ve inşaat dışı yatırımların azaldığına işaret etmektedir. Belirsizlik ortamı, bilanço küçültme süreci ve zorlaşan finansman koşulları yatırımları olumsuz etkilemiştir. Kapasite kullanım oranları ise hala düşük seviyededir. Avro Bölgesi mevsimsel düzeltilmiş sanayi üretim endeksi verilerine göre, Mart ayında yaşanan yüzde 0,9 oranında artışın ardından, Nisan ayında endeks bir önceki aya göre yüzde 0,4 oranında artmıştır. 2012 yılı Nisan ayı ile karşılaştırıldığında endeks yüzde 0,6 oranında artmıştır. Sermaye malı üretimi yüzde 2,7 oranında artarken, dayanıklı tüketim mallar ve enerji üretimi sırasıyla, yüzde 2,7 ve yüzde 1,5 oranlarında azalmıştır. 82 80 78,9 80,5 80,3 79,8 78,4 79,2 78,8 77,6 78 77.8* 2013Ç2 2013Ç1 Kapasite Kullanım Oranı 2012Ç4 2012Ç3 2012Ç2 2012Ç1 2011Ç4 2011Ç3 74 2011Ç2 Sanayi Üretim Endeksi 76,9 76 2011Ç1 Nisan 12 Mayıs 12 Haziran 12 Temmuz 12 Ağustos 12 Eylül 12 Ekim 12 Kasım 12 Aralık 12 Ocak 13 Şubat 13 Mart 13 Nisan 13 104 102 100 98 96 100,9 101,5 100,9 101,4 102,1 100,0 99,4 98,7 99,3 98,7 99,1 100,0 100,3 Şekil 19: Avro Bölgesi Sanayi Üretim Endeksi (2005=100, Mevsimsel Düzeltilmiş) ve Kapasite Kullanım Oranı (Mevsimsel Düzeltilmiş, Yüzde) Kaynak: Eurostat, * Tahmin 2013 yılı ilk çeyreğinde yüzde 76,9 seviyesinde gerçekleşen Avro Bölgesi kapasite kullanım oranının, 2013 yılının ikinci çeyreğinde 77,8 seviyesinde gerçekleşmesi beklenmektedir. Stoklar 2011 yılının yaz aylarında başlayan stok azaltma eğilimi hızını kaybetmiştir. Yedi çeyrek boyunca devam eden stok azaltma süreci GSYH artışını olumsuz etkilemiştir. Stok değişimi 2013 yılının ilk çeyreğinde çeyreklik büyümeye katkı vermemiştir. Net İhracat Küresel düzeyde ve bölge düzeyinde yaşanan düşük ekonomik aktivite Avro Bölgesinin ticaret performansını olumsuz etkilemiştir. 2012 yılının son çeyreğinde ithalat ve ihracat performansındaki zayıflık, yılın ilk çeyreğinde de devam etmiştir. 2013 yılının ilk çeyreğinde ihracat yüzde 0,8 oranında, ithalat yüzde 1,1 oranında azalmıştır. Bu durum sonucu oluşan net ihracat, çeyreklik GSYH artışına 0,1 puan katkı vermiştir. Artan ABD ve Asya Bölgesi kaynaklı talep, azalan Avro Bölgesi içi talebi telafi edememiştir. Uzun vadeli perspektiften bakıldığında 2010 yılının ikinci yarısından itibaren net ihracat artışları büyümeye olumlu katkı yapmıştır. Bu süreçte avronun diğer 22 ticaret ortaklarına göre reel efektif değerinin düşmesi ihracat performansına olumlu yansımıştır. Azalan dış talep ve son aylarda kurun değer kazanmaya başlamasının önümüzdeki süreçte bölgenin ihracat performansını olumsuz etkileyebileceği düşünülmektedir. 2. İSTİHDAM Son iki yıldır artmaya devam eden işsizlik oranı Avro Bölgesinde yüzde 12, AB’de ise yüzde 11 seviyesine ulaşmıştır. Önümüzdeki dönemde, mali sıkılaştırma politikalarına devam edilmesi, zayıf iç ve dış taleple birlikte işgücü piyasalarındaki bozulmanın düzeltilememesi nedeniyle işsizlik oranın daha yüksek seviyelere ulaşacağı tahmin edilmektedir. Mart ayında yüzde 12,1 oranında gerçekleşen Avro Bölgesi işsizlik oranı Nisan ayında 0,1 puan artarak yüzde 12,2 seviyesine ulaşmıştır. 2012 yılının Nisan ayı ile karşılaştırıldığında işsizlik 1,9 puan artmıştır. Avro Bölgesindeki işsiz sayısı Nisan ayında bir önceki aya göre 95 bin kişi artarak 19 milyon 375 bine ulaşmıştır. 2012 yılı Nisan ayı ile karşılaştırıldığında Avro Bölgesindeki işsiz sayısı 1,6 milyon kişi artmıştır. İşsizlik oranlarının en yüksek gerçekleştiği ülkeler yüzde 26,8 ile İspanya ve yüzde 27 ile Yunanistan olmuştur. Avusturya ve Almanya’da sırasıyla yüzde 4,9 ve yüzde 5,4’lük işsizlik oranları ise Avro Bölgesinin en düşük işsizlik oranlarıdır. Avro Bölgesinde 25 yaş altı işsizlik oranı Nisan ayında yüzde 24,4 seviyesinde gerçekleşmiştir. 25 yaş altı işsizlerin sayısı 3,6 milyon kişiye ulaşmıştır. Yunanistan’da yüzde 62,5’e, İspanya’da yüzde 56,4’e, Portekiz’de yüzde 42,5’ya ulaşan genç işsizlik oranları Bölge için ciddi bir sorun oluşturmaya devam etmektedir. Şekil 19: İşsizlik Oranı1 (Yüzde) 30,0 24,4 25,0 20,0 12,20 15,0 10,0 10,90 5,0 İşsizlik Oranı İşsizlik Oranı (%) >25 yaş Mart 13 Ocak 13 Kasım 12 Eylül 12 Temmuz 12 Mayıs 12 Mart 12 Ocak 12 0,0 İşsizlik Oranı (%) <25 yaş Kaynak: Eurostat 1 Yunanistan verileri Şubat 2013’e aittir. 23 3. DIŞ TİCARET Yılın birinci çeyreğinde Avro Bölgesi, GSYH’sının yüzde 1,3’i oranında, yaklaşık 59,5 milyar avro tutarında cari fazla vermiştir. 2013 yılı Mart ayında Avro Bölgesi ihracat ve ithalat rakamları sırasıyla 165,8 milyar avro ve 142,9 milyar avro olarak gerçekleşirken, dış ticaret dengesi 22,9 milyar avro fazla vermiştir. Öte yandan mevsimsel düzeltilmiş dış ticaret verilerine göre ihracat Mart ayında bir önceki aya göre yüzde 2,8 oranında artarken, ithalat yüzde 1 oranında azalmıştır. 10,6 20,8 11,8 8,5 11,6 20,8 143,4 131,7 164,0 150,9 169,4 160,4 153,5 145,1 147,8 152,1 162,3 148,7 161,8 148,2 158,2 151,1 143,7 17,4 2,3 -3,5 27,0 Cari Denge İthalat Aralık 12 Kasım 12 Ekim 12 Eylül 12 Ağustos 12 Temmuz 12 Haziran 12 Mayıs 12 Nisan 12 Mart 12 -4,8 Şubat 12 Ocak 12 Aralık 11 -11,6 148,0 165,6 158,2 150,1 148,5 138,7 147,4 139,0 180 160 140 120 100 80 60 40 23,4 20 0 -20 -40 147,9 Şekil 20: Dış Ticaret Verileri (Milyar Avro) ihracat Kaynak: Eurostat 4. ENFLASYON ve FAİZ ORANLARI Gösterge enflasyon, Mayıs ayında bir önceki aya göre 0,2 puan artarak yüzde 1,4 seviyesinde gerçekleşmiştir. Enflasyondaki artış, hizmet ve gıda fiyat artışlardan kaynaklanmaktadır. ECB’nin makroekonomik tahminlerine göre enflasyonun 2013 yılı genelinde dalgalı bir seyir izleyeceği belirtilmektedir. ECB, orta vadede enflasyonun hedeflere iyi çıpalanmış olduğunu, düşük kapasite kullanım oranları ve yavaş toparlanmanın birlikte düşünüldüğünde 2013 yılı genelinde enflasyonun yüzde 1,4, 2013 yılında yüzde 1,3 seviyesinde gerçekleşeceğini öngörmektedir. Mayıs ayında enflasyon oranının en düşük kaydedildiği ülkeler; yüzde -0,3 ile Yunanistan ve yüzde -0,2 ile Letonya olurken, enflasyon oranının en yüksek kaydedildiği ülkeler, yüzde 4,3 ile Romanya ve Macaristan, yüzde 3,9 ile Estonya olmuştur. Gösterge enflasyonun bileşenlerine bakıldığında gıda, tütün ve alkol fiyatlarının yüzde 3 oranında, enerji fiyatlarının yüzde 4,7 oranında, enerji dışı sanayi ürün fiyatlarının ise yüzde 1 oranında arttığı görülmektedir. Avro Bölgesinde yıllık çekirdek enflasyon oranı ise Mayıs ayında yüzde 1,5 seviyesinde gerçekleşmiştir. Nisan ayında Avro Bölgesi üretici fiyatları endeksi yıllık bazda yüzde 0,6 oranında artmıştır. Nisan ayında üretici enflasyonu yıllık olarak enerji sektöründe yüzde 2,6 oranında, ara malı fiyatları yüzde 0,3 oranında azalmıştır. 24 Şekil 21: Enflasyon Oranları (Yüzde) 3,0 2,5 2,0 1,4 1,5 1,0 1,2 0,5 HICP(gösterge enflasyon) yıllık değişim (%) Mayıs 13 Nisan 13 Mart 13 Şubat 13 Ocak 13 Aralık 12 Kasım 12 Ekim 12 Eylül 12 Ağustos 12 Temmuz 12 Haziran 12 Mayıs 12 0,0 HICP(çekirdek enflasyon) yıllık değişim (%) Kaynak: Eurostat ECB 6 Haziran 2013 tarihinde yaptığı para politikası kurulu toplantısında yüzde 0,75 seviyesindeki politika faiz oranını ve sıfır seviyesindeki mevduat faiz oranını değiştirmeme kararı almıştır. Enflasyon baskısının olmamasının destekleyici para politikası uygulanmasına olanak sağladığı belirtilmektedir. Fiyat gelişmeleri üzerinde yukarı yönlü risk unsurunun yönetilen fiyatlar ve vergi artışları olduğu, aşağı yönlü risk unsurunun ise ekonomik aktivitenin zayıflaması olduğu belirtilmiştir. Şekil 22: Faiz Oranları ve Avro-Dolar Kuru 1,20 1,36 1,34 1,32 1,30 1,28 1,26 1,24 1,22 1,20 1,18 1,16 1,00 1,29 0,80 0,60 0,62 0,40 0,2 0,08 0,20 3 Aylık Faiz oranı (Libor) (%) EuroYield (5 Yıllık) (% ) Eonia ( Gecelik Faiz)(%) Avro-Dolar Kuru (Sağ Eksen) Mayıs 13 Nisan 13 Mart 13 Şubat 13 Ocak 13 Aralık 12 Kasım 12 Ekim 12 Eylül 12 Ağustos 12 Temmuz 12 Haziran 12 Mayıs 12 0,00 Kaynak: Eurostat 25 3 aylık EURIBOR faizi, EONIA ve 5 yıllık avro tahvillerinin getiri oranları sırasıyla yüzde 0,2, yüzde 0,08 ve yüzde 0,6 olarak gerçekleşmiştir. EUR/USD paritesi Mayıs ayında 1,29 seviyesinde gerçekleşmiştir. ECB’nin Aralık 2011 ve Mart 2012 tarihlerinde Uzun Vadeli Refinansman Operasyonu (LTRO) çerçevesinde finansal kuruluşlara kullandırdığı 1,018 trilyon avronun ilk geri ödemesi olarak bankalar 30 Ocak 2013 tarihinde itibaren toplamda 224,8 milyar avro ödeme yapmışlardır. Gecelik borçlanma faizi ile refinansman faiz oranları arasındaki negatif getiri farkı piyasalardaki likidite fazlalığına işaret etmektedir. Bankaların yapmış olduğu 224,8 milyar tutarındaki geri ödemeye rağmen hala piyasalarda likidite fazlasının olduğu anlaşılmaktadır. Şekil 23: EURIBOR Spreadleri (*) (Baz Puan) 50 40 30 20 10 3 Aylık 1 Aylık Haziran 13 Mayıs 13 Nisan 13 Mart 13 Şubat 13 Ocak 13 Aralık 12 Kasım 12 Ekim 12 Eylül 12 Ağustos 12 Temmuz 12 Haziran 12 -10 Mayıs 12 0 1 Haftalık Kaynak: Eurostat (*) Spreadler, piyasalarda oluşan faizlerinden EONIA swap endekslerinin farkının alınması ile elde edilmiştir. 5. KAMU MALİYESİ IMF tarafından 2013 yılı Nisan ayında yayınlanan Mali İzleme (Fiscal Monitor) Raporuna göre, Avro Bölgesindeki pek çok gelişmiş ülkede ekonomik durgunluğa rağmen, mali düzenlemeler devam etmektedir. Fransa’da GSYH’sının yüzde 1,25’i kadar yapısal düzenleme yapılacağı tahmin edilmektedir. 2014 yılında, bütçe açığında GSYH’nın yüzde 3,5’i kadar azalma beklenmektedir. İtalya’da ise mali konsolidasyonda yavaşlama beklenmektedir. Portekiz’de de mali konsolidasyonun 2013 yılı boyunca devam etmesi beklenmektedir. Yunanistan’da da düzenlemeler devam etmekte ve kurumsal reform gündeminde gelir yönetimi ve harcama kontrolü ile ilgili değişiklikler yapılmaktadır. Bu gelişmenin 2013 yılında birincil bütçe dengesini sıfıra yaklaştırması beklenmektedir. Bu yıl Yunanistan’ın toplam bütçe açığının yüzde 4,5’e düşeceği tahmin edilmektedir. Avrupa Komisyonunun yayınladığı Bahar Tahminleri raporuna göre, 2012 yılında uygulanan gelir bazlı kısıntılar sayesinde açıklar azalmış ve Avrupa’nın kamu mali görünümünü iyileşmiştir. Gelir ve sağlık harcamalarından alınan vergilerin artırılması ile genel devlet gelirleri artmıştır. 2013 yılında devlet gelirlerinin GSYH’ya oranın Avro Bölgesinde yüzde 46,8, AB’de ise yüzde 45,8 seviyesine ulaşması beklenmektedir. Yapısal bütçe açığının GSYH’ye oranının, devresel faktörler ve geçici önlemler neticesinde 2012 yılında Avro Bölgesinde yüzde 1,5, AB’de ise yüzde 1 seviyesine düşürüldüğü belirtilmiştir. 26 Mali konsolidasyon önlemlerinin devam edeceği varsayımı ile yapısal bütçe açığının GSYH’ya oranının 2013 yılında Avro Bölgesinde yüzde 1,2 oranında, AB’de ise yüzde 2 oranında daralması beklenmektedir. Faiz harcamalarının artması ve düşük GSYH artışı nedeniyle kamu borç stokunun önümüzdeki dönemde de artmaya devam etmesi beklenmektedir. Kamu borç stokunun GSYH’a oranının 2013 yılında Avro bölgesinde yüzde 95,5, AB’de ise yüzde 89,8 seviyesine yükselmesi beklenmektedir. ECB’nin OMT adını verdiği Doğrudan Parasal İşlemler programı henüz uygulanmaya başlanmamış olsa da, bölgedeki kırılgan ülkelerin tahvillerini şarta bağlı fakat limitsiz olarak alacağını ilan etmesi kamu finansman maliyeti ve risk primleri ciddi şekilde artmış olan sorunlu ülkelerin 10 yıllık devlet tahvillerinin getirilerinin ve kredi temerrüt takas oranlarının (CDS) gerilemesine yardımcı olmuştur. Fakat yine de ülkelerin tahvil getirileri farklılık göstermektedir. Borç sorunu yaşayan ülkelerin 10 yıllık borçlanma maliyetleri Mayıs ayı sonunda Yunanistan’da yüzde 11,38, Portekiz’de yüzde 6,10, İrlanda’da yüzde 3,83, İspanya’da yüzde 4,92, İtalya’da yüzde 4,64, Belçika’da yüzde 2,25 seviyesinde gerçekleşmiştir. Almanya’nın borçlanma maliyeti ise yüzde 0,9 seviyesindedir. Avro Bölgesi ülkelerinin tahvillerinin Alman tahviline göre getiri farkı Mayıs ayında gerilemeye devam etmiştir. Şekil 24: 10 Yıllık Devlet Tahvillerinin Alman Tahvillerine Göre Getiri Farkı 30,00 25,00 20,00 15,00 10,00 7,78 5,00 4,17 İrlanda Yunanistan İspanya Fransa İtalya Nisan 13 Mart 13 Şubat 13 Ocak 13 Aralık 12 Kasım 12 Ekim 12 Eylül 12 Ağustos 12 Temmuz 12 Haziran 12 Mayıs 12 Nisan 12 Mart 12 Belçika Kaynak: Eurostat Mayıs 13 0,58 0,00 Portekiz Seçilmiş AB ülkelerinin bütçe açıkları ve borç oranlarına ilişkin güncel veriler Ek Tablo-8’de gösterilmektedir. 27 Şekil 25: Seçilmiş Kredi Temerrüt Takas Oranları (CDS, baz puan) 2000 1800 1600 1400 1200 1000 800 600 400 200 0 40000 300 35000 30000 25000 250 200 20000 15000 150 10000 Belçika Almanya İngiltere Mart 13 Şubat 13 Ocak 13 Aralık 12 Kasım 12 Ekim 12 Eylül 12 Ağustos 12 Temmuz 12 Haziran 12 0 Mayıs 12 Şubat 13 Mart 13 Ocak 13 Kasım 12 Aralık 12 İtalya İspanya 50 Nisan 12 Portekiz İrlanda Yunanistan (sağ eksen) Eylül 12 Ekim 12 Ağustos 12 Haziran 12 Temmuz 12 Nisan 12 Mayıs 12 Mart 12 0 100 Mart 12 5000 Fransa Kaynak: Datastream III. ÇİN EKONOMİSİ Konjonktürel Gelişmeler IMF Nisan ayında yayınladığı Küresel Ekonomik Görünüm Raporunun ardından 28 Mayıs 2013 tarihinde Çin'in 2013 yılı büyüme tahminini, küresel ekonomide devam eden zayıf büyüme ve ihracattaki gelişmeler neticesinde yüzde 8'den yüzde 7,75'e indirmiştir. IMF ayrıca son yıllarda yüzde 10 seviyelerinde artış gösteren sosyal harcamaların kontrol altına alınması gerektiği, aksi halde önümüzdeki dönemde enflasyonist baskı oluşturabileceği uyarısında bulunmuştur. Büyüme tahminlerinde yapılan indirime rağmen IMF, Çin hükümeti tarafından yıllık yüzde 7,5 olarak tahmin edilen büyüme ortalamasının üzerinde büyüme tahmininde bulunmuştur. OECD Raporuna göre 2012 yılının sonlarına doğru ekonomide toparlanma yaşanırken bu yılın ilk çeyreğinde beklenmedik şekilde ekonomik büyüme zayıflamaya başlamıştır. Ekonomide yaşanan bu beklenmedik yavaşlamanın temelinde özellikle ülkeye gelen sermayenin uzun vadeli yapıdan spekülatif kısa vadeli sermaye yapısına dönüşmesi sonucunda borsada yaşanan çıkışlar ve iç talepteki gevşeme yatmaktadır. Ekonomideki yavaşlamaya karşın tüketimin ve hane halkı gelirinin artmaya başlamasıyla beraber ekonomik dengelenme hızlanmıştır. Buna karşın kredi büyümesindeki güçlü seyrin ve daha fazla teşvik edici mali politikalar 2013 yılının ortasından itibaren ekonomik büyümeyi ivmelendirmesi beklenmektedir. Çin’de büyümenin, son dönemde dalgalı bir seyir izlese de güçlü kredi genişlemesi, kentlere olan göçün devam etmesiyle birlikte artan özel sektör talebi, dış talebin güçlenmesi ve devletin sosyal ve alt yapı harcamalarını artırması sayesinde 2013 ve 2014 yıllarında da devam etmesi beklenmektedir. Rapora göre Çin’in 2013 yılında yüzde 7,8, 2014 yılında ise yüzde 8,4 oranında büyümesi beklenmektedir. Ekonominin diğer ekonomilere göre iyi görünmesine karsın Çin ekonomisine yönelik en büyük risk, hala kontrol altına 28 alınamamış olan ve yeniden yükselmeye başlanan konut fiyatlarıdır. Konut sektöründeki fiyat artışını dizginlemek için öncelikle arazi arzının artırılması gerekmekte, fakat bu yıl için bu durumun çözüme kavuşturulması mümkün görülmemektedir. Bir diğer risk olarak ise küresel ekonomide beklenen toparlanmanın beklentilerin altında kalması durumunda bunun Çin’in büyümesine olan olumsuz etkisidir. Birleşmiş Milletler Raporuna göre, 2012 yılında ekonomik yavaşlamaya karşı başta Çin olmak üzere birçok büyük ülke, iç taleplerini güçlendirecek genişleyici para politikası ve mali politikalara başvurmuşlardır. İç talebi güçlendirmeye yönelik bu politikaların, 2013 yılında büyüme oranlarını bir miktar yukarı çekmesi beklenmektedir. Bununla birlikte Çin, daha dengeli, sürdürülebilir ve daha adil bir ekonomik modele geçiş sürecinin zorluklarını yaşamaktadır. Çin ekonomisinin 2013 ve 2014 yıllarında sırasıyla yüzde 7,8 ve yüzde 7,7 oranında büyümesi beklenmektedir. Çin ekonomisinin önümüzdeki yıllarda yüzde 7 ila yüzde 8 arasında büyümesi tahmin edilirken risklerin kontrol edilememesi durumunda büyümenin yüzde 5’lere düşebileceği değerlendirilmektedir. Çin ekonomisindeki riskler; emlak balonu, gölge bankacılık faaliyetlerindeki artış, saydam olmayan yerel yönetim borçları, bazı sektörlerdeki aşırı kapasite, ekonominin yeniden yapılandırılması ve reform zorlukları olarak sıralanmıştır. Çin'de önümüzdeki döneme ilişkin en temel risklerden olan emlak piyasasında hala istikrar sağlanabilmiş değildir. Mayıs ayında 10 büyük şehirde konut fiyatları yıllık ortalama yüzde 9,7 artarak emlak piyasasındaki riskleri canlı tutmaya devam etmiştir. Ayrıca konut fiyatlarındaki devam eden fiyat artışları emlak balolunun oluşumunu engellemeye yönelik alınan önlemlerin yetersiz olduğu görülmektedir. Bir taraftan büyümenin kalitesini artırmaya odaklanan Çin, aynı zamanda renminbinin uluslararası rezerv para olması yönünde çalışmalarına hızla devam etmektedir. Çin’in ticarette yerli para kullanımı 2010 yılında yüzde 2,5 seviyesinde iken şuan bu oran yüzde 15 seviyelerine yükselmiştir. Buna karşın renminbinin küresel ödemeler sitemi içerisindeki payı yüzde 0,25’ten yüzde 0,63’e yükselmesine rağmen hala düşük seviyededir. 2008 yılından bu yana 20 civarında döviz takas anlaşması imzalanması ve yapılan ticari anlaşmalar çerçevesinde renminbinin kullanımı artmakla birlikte sermaye kontrollerinin devam etmesi ve off-shore piyasasının henüz derinleşmemesi nedeniyle hala küresel anlamda bu pay düşüktür. Brezilya, Şili Venezüella, Malezya, Nijerya ve Avustralya gibi ülkelerdeki merkez bankaları rezerv para olarak bir miktar renminbi bulundurmaktadır. Çin’de bankacılık dışı kredilerin aşırı artışı ülkedeki finansal istikrar açısından önemli risk teşkil etmektedir. 2013 yılının ilk çeyreğinde bankacılık dışı kredi genişlemesi geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 40 artmış ve toplamda GSYH’nin yüzde 40 seviyesine yükselmiştir. Banka ve diğer finansal kuruluşların aldığı toplam krediler geçtiğimiz yıl GSYH’nın yüzde 198'ine ulaşmıştır. Çin'in kredilerindeki hızlı genişlemeden kaynaklı riskler artan likiditenin, performansları bozulan şirket ve devlet denetimindeki kuruluşlara gitmesi olduğunu belirtilmektedir. Dünya Altın Konseyi'nin verilerine göre Çin'in altın talebi ilk çeyrekte yüzde 20 artarak rekor seviyeye yükselmiş ve bu durumun Çin'in ekonomik beklentisindeki güven ve Çin'in 2012 yılının son aylarındaki liderlik değişiminden kaynaklanan belirsizliklerin azalmasına bağlanmıştır. 29 1. BÜYÜME Çin'de 2013 yılı ilk çeyreğinde toparlanma beklentiler ölçüsünde gerçekleşmemiş ve dış talepte canlanmanın sınırlı kalması nedeniyle yılın ilk çeyreğinde yüzde 7,7 büyüme sağlanmış, son 20 yılda ilk kez 4 çeyrek arka arkaya yüzde 8’in altında büyüme gerçekleşmiştir. Reformların artık daha fazla öne çıktığı, büyüme alanının daraldığı, istihdam piyasaları üzerinde daha fazla baskının olduğu ve yerel hükümetlerin çok fazla borcunun olduğu dönemde Çinli liderlerin ekonomik büyümeyi desteklemek istedikleri, ancak bunu daha fazla teşvik ve parasal genişleme yoluyla olmayacağı belirtilmiştir. Çinli yetkililer özel sektörün büyümeyi desteklemede daha fazla rol üstlenmesine yönelik planlar üzerinde çalışırken, Çin Cumhurbaşkanı, çevrenin korunması için daha yavaş büyümenin tolere edileceğini ve ülkenin kısa vadeli büyüme uğruna çevreyi kurban etmeyeceğini ifade etmiştir. Buna karşın Çin’de artan krediler, aşırı kapasite kullanımı ve en önemlisi emlak piyasasındaki ısınma hükümetin büyümeyi destekleme imkânını sınırlamakta ve bu yüzden genişleyici politikalar uygulama alanını daraltmaktadır. Şekil 26: Çeyreklik Büyüme Performansı (bir önceki yılın aynı dönemine göre, yüzde) 14 Çeyreklik Büyüme Oranları 13 12,1 12 10,3 11 9 8 7 9,8 9,6 10 9,7 8,1 9,6 9,1 7,7 8,9 7,4 7,6 7,9 6 1. Çeyrek 2. Çeyrek 2010 2011 3. Çeyrek 2012 2013 4. Çeyrek 2013 Kaynak: National Bureau of Statistics of China Küresel ekonomide yaşanan sorunlar neticesinde yavaşlayan büyümeyi canlandırma adına sınırlı şekilde uygulanan mali ve parasal politikaların etkisinin henüz tam ortaya çıkmaması ve aynı zamanda gelişmiş ekonomilerdeki sorunların hala bir çözüme kavuşamaması neticesinde sanayi üretimi değişkenlik göstermektedir. İç talebin zayıf kalması ve dış siparişlerin beklentilerin altında seyretmesi neticesinde Sanayi üretim endeksi, Mayıs 109,2 seviyesinde gerçekleşmiştir. 30 Şekil 27: Sanayi Üretim Endeksi (Mevsimsel Düzeltilmemiş, Bir Önceki Aya Göre Yüzde Değişim) 1 109,6 109,5 109,2 108,9 109,2 109,6 110,1 110,3 100 109,3 109,2 0,46 0,27 0,28 0,37 0,18 -0,09 0,37 0 -0,09 0 -0,27 -0,27 0 Sanayi Üretim Endeksi Aralık 12 Kasım 12 Ekim 12 Eylül 12 Ağustos 12 Temmuz 12 Haziran 12 Mayıs 12 0 0 0,5 0,4 0,3 0,2 0,1 0 -0,1 -0,2 -0,3 -0,4 Mayıs 13 20 Nisan 13 40 0 Mart 13 60 Şubat 13 80 108,9 Ocak 13 120 Aylık Değişim (Yüzde Sağ Eksen) Kaynak: Datastream Çin’in imalat sanayi satın alma yöneticileri endeksi (PMI), Mayıs ayında 50,6’dan 50,8 seviyesine yükselerek ekonomiye dair olumlu sinyal vermiştir. Bu karşın aynı dönemde HSBC'nin açıkladığı endeks 49,2 olarak gerçekleşip yedi aydan sonra ilk kez daralmaya işaret etmiştir. Bu farklılık Çin'de hali hazırda tartışılan resmi verilerin doğruluğu tartışmalarının bir süre daha devam edeceğine işaret etmektedir. Resmi PMI hizmet sektörü endeksi de Mayıs ayında Nisan ayına göre yüzde 0,2 düşerek 54,3'e gerilemiştir. Hizmet sektörü 2012 yılında Çin GSYH'sinin yüzde 46'sını meydana oluşturmuştur. Şekil 28: PMI Endeksi 54,0 53,3 53,0 52,0 51,0 50,0 50,4 50,2 50,1 49,2 49,8 50,2 50,6 50,6 50,4 50,9 50,1 50,6 50,8 49,0 48,0 47,0 Kaynak: National Bureau of Statistics of China 1 Ocak, Şubat dönemine ilişkin sanayi üretim endeksi verileri mevcut değildir. 31 OECD Bileşik Öncü Göstergeleri 2012 yılının ikinci yarısında dalgalı bir seyir izledikten sonra bu yılın ilk aylarda yerel talebin güçlenmeye başlamasıyla beraber daha istikrarlı bir seyir izlemektedir. Bileşik öncü göstergeler Nisan ayında bir önceki aya göre aynı kalarak 99,7 seviyesinde gerçekleşmiştir. Bu durum yılın ikinci çeyreğindeki büyüme için ümit vermektedir. Şekil 29: OECD Bileşik Öncü Göstergeleri 99,8 99,7 99,7 99,6 99,6 99,5 99,5 99,4 99,4 99,3 99,3 99,7 99,7 99,7 99,7 99,6 99,5 99,4 99,4 99,5 99,4 99,5 99,4 Bileşik Öncü Göstergeler Kaynak: OECD 2. İSTİHDAM Çin’de işsizlik oranı yüzde 4 civarında istikrar kazanmıştır. Çin’de işgücü piyasası diğer ülkelere göre oldukça sıkı kurallara bağlıdır. Bu durum büyüme oranındaki değişimlerin istihdam seviyesine doğrudan yansımasını engellemektedir. Son dönemde ücretlerin bir miktar artış göstermiş olmasına rağmen, Çin’de günde iki doların altında çalışan nüfusun bazı kaynaklara göre 300 milyon civarında olduğu belirtilmektedir. Ucuz işgücü avantajını teknolojiye dönüştürmeyi hedefleyen Çin işgücü piyasasını liberalleştirmeye yönelik adımlar atmayı planlamaktadır. Bu amaçla yetkililer sosyal güvenlik sistemini yaygınlaştırmayı ve kentsel ve kırsal işgücünü entegre etmeyi hedefleyen bir reform çalışması yapmaktadır. Bu çerçevede devletin kontrolü altında ücretlerin serbest piyasa tarafından belirlenmesi hedeflenmektedir. Ancak, bu reform çalışmalarının zaman alacağı düşünülmektedir. Şekil 30: İşsizlik Oranı (Yüzde) 4,3 4,5 4,0 4 3,5 4,2 4,2 4,1 4,0 2004 2005 2006 2007 4,2 4,3 2008 2009 4,1 4,1 4,0 4,0 3,6 3,1 3 2000 2001 2002 2003 2010 2011 2012* 2013* İşsizlik Oranı (%) Kaynak: IMF, (*)Tahmin 32 3. DIŞ TİCARET Mayıs ayında ihracat yıllık bazda yüzde 1 artış ile 182,7 milyar dolara yükselmiş, ithalat ise beklenmedik şekilde yüzde 0,3 oranında gerileyerek 168,9 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Çin’in dış ticaret fazlası Mayıs ayında 20,4 milyar dolara yükselmiştir. Önümüzdeki dönem için yapılan öngörülerde dünya ticaretinin iyileşmeye başlayacak olması ve ithalat büyümesinin ihracat büyümesinin gerisinde kalması neticesinde ülkede cari hesap fazlasında ve döviz rezervlerinde artış beklenmektedir. Şekil 31: Dış Ticaret (Milyar Dolar) 31,7 250 200 150 18,4 18,1 25,3 26,5 27,4 32,1 31,6 29,1 18,1 19,6 15,2 100 50 -0,9 0 İhracat İthalat 20,4 35,0 30,0 25,0 20,0 15,0 10,0 5,0 0,0 -5,0 Dış Ticaret Dengesi (sağ eksen) Kaynak: Datastream, “Mainland of China” Çin'de doğrudan yabancı yatırımlar Nisan ayında artmakla birlikte, beklentinin altında kalarak, dünyanın en büyük ikinci ekonomisinin geçtiğimiz çeyrekte beklenmedik şekilde daralmasının ardından büyüme görünümüne ilişkin endişeleri devam ettirmiştir. Çin Ticaret Bakanlığı'nın verilerine göre ülkeye giren doğrudan yabancı yatırımlar yıllık bazda yüzde 0,4 artışla 8,4 milyar dolara çıkmıştır. Ticaret Bakanlığının öngörülerine göre 2013 yılı genelinde Çin’deki doğrudan yabancı yatırım miktarının 88,7 milyar dolara ulaşması beklenmektedir. 33 Şekil 32: Doğrudan Yabancı Yatırım Miktarı (Milyar Dolar, Akım) 14 11,9 12 10 9,2 7,7 7,5 8 12,4 9,0 8,3 8,3 8,3 9,27 8,2 8,4 8,2 6 4 2 0 Yurtiçine Doğrudan Yabancı Yatırım Kaynak: Ministry of Commerce People’s Republic of China, “Mainland of China” 4. ENFLASYON Çin’de tüketici fiyatları endeksi, gıda fiyatlarındaki artışın yavaşlamasıyla Mayıs ayında yüzde 2,1 ile beklentilerin altında gerçekleşmiştir. Aynı dönemde gıda fiyatları endeksi de yüzde 3,2 oranında artmıştır. Enflasyonun yeni merkezi hükümet tarafından 2013 yılı için belirlenen yüzde 3,5 seviyelerin altında devam etmesi ve yaşanan ekonomik yavaşlama, finansal istikrar sağlamak amacıyla yeni önlemler ve tedbirler uygulandığı bu süreçte yeni bir parasal gevşeme için alan oluşturmaktadır. Şekil 33: Enflasyon Oranı (TÜFE) ve Gıda Fiyatları Artışı (Yüzde) 7,0 6,0 6,4 6,0 5,0 4,0 3,8 3,0 2,0 1,0 2,4 1,8 1,8 2,0 1,9 1,7 2,0 2,5 3,2 2,7 2,9 3,0 2,5 3,0 2,2 4,0 4,2 3,4 2,0 3,2 2,1 2,4 2,1 0,0 Enflasyon (%) Gıda Fiyatları Kaynak: National Bureau of Statistics of China 34 2012 yılı son çeyreğinde yaşanan ekonomik toparlanmaya rağmen bu yılın ilk çeyrek büyümesinin önceki yıllara göre düşük gerçekleşmesi tüketiciler açısından önümüzdeki döneme dair iyimser beklentileri bir miktar sınırlandırmıştır. Buna karşın yeni yönetimin büyümeyi ve yoksulluğu azaltıcı ilave adımlar atacağı beklentisi tüketiciler açısından bir miktar iyimserlik oluşturmuştur. Tüketici güven endeksi Nisan ayında bir önceki aya göre bir miktar artarak 103,7 seviyesine yükselmiştir. Şekil 34: Tüketici Güven Endeksi 110,0 108,0 106,0 104,0 102,0 100,0 98,0 96,0 94,0 92,0 108,2 106,0 103,0 104,2 99,3 98,2 99,4 105,1 103,7 104,5 102,6 103,7 100,8 Tüketici Güven Endeksi Kaynak: National Bureau of Statistics of China Çin Merkez Bankası, ekonomiyi canlandırmak için 7 Haziran 2012 ve 6 Temmuz 2012 tarihlerinde faiz oranlarını düşürmüş ve bu tarihten itibaren faiz oranlarında herhangi bir değişiklik yapmamıştır. Şekil 35: Merkez Bankası Zorunlu Karşılık Oranı ve Borçlanma Faiz Oranı (Yüzde) 22 21,5 21 20,5 20 19,5 19 18,5 18 17,5 17 6,6 6,56 6,5 6,4 6,31 6,3 20,5 20,0 6,2 6,1 6 6,0 5,9 5,8 Zorunlu Karşılık Oranı (%) 6-12 Aylık borçlanma faiz oranı (sağ eksen %) Kaynak: Datastream 35 Çin’de 2000 yılında 168 milyar dolar olan resmi rezervler, yabancı yatırımların yavaşlaması, dış ticaret fazlasının daralması ve Avrupa'daki krizin yatırımcıları gelişen piyasa varlıklarını satmaya yöneltmesi sonucu bir miktar düşmesine rağmen, 2012 yılında önceki yıla göre artış göstermiştir. 2012 yılında Çin’in elinde bulunan uluslararası rezerv miktarı 3,31 trilyon dolara yükselmiştir. Şekil 36: Çin’in Yıllar İtibarıyla Döviz Rezerv Miktarı 3500 3311 2011 2012 2847 3000 2399 2500 1946 2000 1528 1500 1000 500 3182 286 403 2002 2003 1066 819 610 0 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 Döviz Rezevleri (Milyar Dolar) Kaynak: Datastream Mayıs ayında yuanın dolar karşısındaki değeri bir önceki aya göre azalarak 6,19 seviyesinde gerçekleşmiştir. Bu durumun yaşanmasında gelişmiş ekonomilerdeki parasal genişleme neticesinde gelişmekte olan ekonomilerdeki varlık alımlarının artması ve aynı zamanda Çin’in yerli parasının kademeli değerlenmesine izin vermesi bunda etkili olmuştur. Bir miktar değerlenen kur sayesinde ekonomik yatırımların, ihracata dayalı sanayi sektörleri yerine iç tüketime dayalı ekonomiye dönüşüm için gerekli olan hizmetler sektörüne yoğunlaşması amaçlanmaktadır. Şekil 37: Dolar-Yuan Paritesi 6,40 6,35 6,30 6,31 6,30 6,32 6,34 6,33 6,31 6,30 6,29 6,25 6,27 6,28 6,27 6,24 6,19 6,20 6,15 6,10 KUR (Dolar/Yuan paritesi) Kaynak: Datastream 36 5. KAMU MALİYESİ IMF Mali İzleme Nisan 2013 Raporuna göre birçok gelişmekte olan ekonomilerde kamu bütçelerini düzeltmek ve gerekli mali alanı sağlamak amacıyla harcama kontrolleri yapılmaktadır. Çin’de 2012 yılı devresel bütçe fazlası bütçe harcamalarında yapılan bazı kısıntılar sayesinde GSYH’nın yüzde 0,75’i oranında düşmüştür. 2013 yılında da bu oranın aynı kalması beklenmektedir. Bu tahmin, hükümetin beklenmedik mali işlemlerde bulunması göz ardı edilerek yapılmıştır. IV. DİĞER GELİŞMEKTE OLAN EKONOMİLERLE İLGİLİ GELİŞMELER Hindistan Hindistan ekonomisi dış talebin zayıf seyretmesi, yatırım miktarının düşmesi ve faiz indirimleri sonucunda Ocak-Mart dönemi olan yılın ilk çeyreğinde yüzde 4,8 oranında büyüme kaydetmiştir. Mart ayında sonlanan mali yılının genelinde ise yüzde büyüyerek son 10 yıldaki yüzde 8 büyüme ortalamasının altında kalmıştır. OECD’nin Raporuna göre Hindistan, iç ve dış talepte yaşanan yavaşlama ve uygulanan mali sıklaştırma nedeniyle 2012 yılında yüzde 3,7 büyüme ile beklentilerin altında performans göstermiştir. 2012 yılında arz tarafında, sanayi üretimi zayıf seyretmiş ve olumsuz hava koşullarından dolayı tarım sektörü de olumsuz etkilenmiştir. Büyümenin temel belirleyicisi olan hizmet sektörü de olumsuz etkilenmesine karşın 2012 yılında yüzde 6 büyümüştür. 2013 yılı için ise büyük yatırım projelerinin devreye girmesi ve doğrudan yabancı yatırım konusunda yapılan düzenlemelerin etkisiyle büyümenin hızlanması beklenmekte fakat kriz öncesi seviyelere göre düşük kalmaya devam etmesi öngörülmektedir. Havaların normale dönmesiyle beraber kırsal kesim gelirinin artması, enflasyonun düşmesi, özel tüketimin artmaya başlaması ve ihracatın iyileşmesi beklentisiyle beraber 2013 ve 2014 yıllarında Hindistan’ın sırasıyla yüzde 5,7 ve yüzde 6,6 oranında büyümesi tahmin edilmektedir. Hindistan’da büyük yatırım projelerinin onaylanması, doğrudan yabancı yatırımların kısmen serbestleştirilmesi, rupeenin değer kaybetmesiyle birlikte parasal koşulların iyileşmesi ve politika faiz oranının düşmesi büyümeyi desteklemektedir. Hindistan merkezi hükümeti, ülkenin 2013 yılında yüzde 5,25, 2014 yılında ise yüzde 6,5 oranında büyüme kaydedeceğini beklemektedir. Birleşmiş Milletler Raporuna göre, son iki yılda yaşanan ekonomik yavaşlamanın ardından Hindistan ekonomisinin bu yıl bir miktar toparlanması beklenmektedir. Buna karşın sürekli yüksek enflasyon, yüksek cari açık, politik belirsizlikler ve kırılgan güvenlik koşulları gibi yapısal sorunların yanında ulaşım ve enerji alanındaki kısıtlamalar neticesinden büyümenin potansiyel seviyenin altında kalması beklenmektedir. Hindistan ekonomisinin 2013 ve 2014 yıllarında sırasıyla yüzde 5,5 ve yüzde 6,1 oranında büyüyeceği tahmin edilmektedir. Dünyanın en büyük altın alıcısı olan Hindistan, yaşanan yüksek cari açık baskısını bir miktar azaltmak amacıyla altındaki ithalat vergisini artırmıştır. Ülkenin altın talebi geçtiğimiz yılın son çeyreğinde GSYH’nın yüzde 6,7'si yani 32,6 milyar dolar ile cari açığın en büyük nedenlerinden biri olmuştur. 37 Rusya Rusya ekonomisinde 2012’nin ikinci yarısında önemli ölçüde düşüş gösteren ekonomik aktivite göstergeleri 2013 yılının ilk aylarında görülen endüstriyel üretim ve ihracattaki yavaşlamayla beraber düşmeye devam etmektedir. Rusya’nın başlıca ihracat kalemi olan enerjiye olan küresel talebin azalmasıyla ihracat 2013 yılının ilk aylarında düşüş göstermiştir. 2012 yılı süresince büyümesini sürdüren özel tüketim 2013 yılında istihdam artışındaki yavaşlama, durgun petrol fiyatları ve reel ücretlerdeki azalma nedeniyle zayıflamaya başlamıştır. Tüketimdeki yavaşlama hanehalkının borç iştahının azalmasına yol açmıştır. Yüksek kapasite kullanımına rağmen yatırımlar 2013 yılının ilk çeyreğinde daralmıştır. Bu gelişme dünya ekonomisindeki belirsizliklerin etkisi, iç siyasi gelişmeler ve yüksek sermaye çıkışı ile açıklanabilir. Diğer yandan, enflasyon oranı artmaya devam etmektedir. Rusya Merkez Bankası enflasyon rakamlarının yıllık bazda yüzde 7,3’le zirve yaptığını ancak, gelecek aylarda düşüş beklediklerini açıklamıştır. Enflasyon oranlarının artışında mevsimsel faktörlerin etkili olduğu düşünülmektedir. Son dönemde görülen sermaye çıkışlarının rublenin zayıflamasına katkıda bulunduğunu belirten merkez bankası uzun vadeli kredilerin maliyetlerini hafifletmeye çalışırken kısa vadeli politika faiz oranlarını aynı seviyede tutmuştur. Enflasyon oranların hedeflerin üzerinde gerçekleşmesi neticesinde faiz oranlarında bu politikanın sürdürülmesi olasılığının yüksek olduğu düşünülmektedir. Nitekim uygulanacak genişleyici parasal politikaların Rusya’nın devlet kontrolündeki oligopol niteliğindeki devlet bankalarının geniş faiz marjlarından kazanımları nedeniyle yeterince etkili olmayacağı düşünülmektedir. Bu gelişmeler çerçevesinde, OECD tarafından Rusya ekonomisinde enflasyon oranının 2013 yılında yüzde 2,3, 2014 yılında ise yüzde 3,6 olacağı tahmin edilmektedir. Yeni uygulanmaya başlanan mali kurallar çerçevesinde petrol gelirlerinin varil başına 91 dolar olacak şekilde tasarlanması hedeflenmektedir. Bu bir çeşit mali konsolidasyon anlamına gelmektedir. Diğer yandan, orta vadede planlanmış kamu harcamaları göz önünde bulundurulduğunda petrol dışı bütçe fazlasında hedeflere ulaşmanın güç olduğu görülmektedir. Bu gelişmeler çerçevesinde oluşabilecek bir mali konsolidasyon gerekliliği büyüme açısından önemli bir kısıt oluşturabilecektir. Brezilya Latin Amerika'nın en büyük ekonomisi Brezilya büyümedeki yavaşlamanın önüne geçmeye bir yandan da enflasyonu düşürmeye çalışmaktadır. Brezilya ekonomisinde kısa vadeli göstergeler ile ilgili belirsizliklerin devam etmesine rağmen para ve maliye politikaları sayesinde kademeli bir toparlanma sağlanmıştır. İşsizlik oranı tarihi düşük seviyelere indirilmiştir. Diğer yandan, Brezilya’da sıkı işgücü piyasası, güçlü kredi büyümesi, arz yönlü kısıtlamalar ve küresel ve yerel gıda-fiyat şokları enflasyonist baskıları artırmaya devam etmektedir. Çalışmaları devam eden alt yapı yatırımları ve vergi reformunun arz kısıtlarını bir miktar azaltacağı beklentisi mevcuttur. Ancak, GSMH artışının önümüzdeki yıllarda sınırlı olacağı ve OECD tahminlerine göre 2013 yılında yüzde 2,9, 2014 yılında ise yüzde 3,5 olması beklenmektedir. Son yıllarda hedeflenen bant içinde tutulan enflasyon üst limit olan yüzde 6,5’i geçmiştir ve 2013- 2014 yıllarında yüzde 4,5 olan enflasyon hedefinin üzerinde gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. Brezilya Merkez Bankası, 2013 yılı Mayıs ayı sonunda politika faizini 50 baz puan artırarak yüzde 7,5'ten yüzde 8'e yükseltmiştir. Brezilya'nın, iki yıl kadar önce yabancı yatırımcıların 38 tahvil alımlarına getirdiği vergiyi kaldırması üzerine, ülkenin para birimi real geniş bantta hareket etmeye devam etmektedir. Gerileyen sermaye girişlerinin oluşturabileceği etkileri bertaraf etmek için makro ihtiyati tedbirler alınmıştır. Ülkeye spekülatif para girişini caydırmak için getirilen finansal işlemler vergisi (IOF) isimli verginin kaldırılmasıyla Brezilya'daki varlıklara olan ilgi artarken, döviz piyasasındaki oynaklık da yükselmiştir. Brezilya para birimi real dolara karşı gerileyerek son dört yılın en düşük seviyesine inmiştir. Makroekonomik ve parasal politikaların tüketim artışını önemli ölçüde desteklemesine rağmen arz yönlü kısıtlar nedeniyle büyüme potansiyelin altında kalmıştır. 2013 yılının ilk çeyreğinde ekonomi yüzde 0,6 ile beklentilerin altında büyümüştür. Kredi derecelendirme kuruluşu S&P bozulan mali temelleri ve yavaşlayan ekonomik büyümeyi gerekçe göstererek Brezilya'nın BBB olan kredi notunun görünümünü "durağan"dan "negatif"e indirmiştir. S&P tarafından yapılan yazılı açıklamada, "ekonomideki yavaş büyümenin sürmesi, zayıflayan mali ve dış temeller ile ekonomi politikalarına dair güveni bir miktar sarsan muğlak açıklamalar Brezilya'nın dış şokları idare gücünü azaltabilir" denilmiştir. Afrika Bölgenin 2013 yılında yüzde 4,6 oranında, 2014 yılında 5,1 oranında büyümesi öngörülmektedir. Tahmin döneminde doğal kaynaklardan yapılan üretimin artacağı ve bu artışın mali alanı genişleterek altyapı harcamalarının artırılmasına olanak sağlayacağı düşünülmektedir. Batı Afrika ülkelerinden petrol ihracatçısı konumundaki Nijerya, yüksek petrol fiyatlarından olumlu etkilenmeye devam edecektir. Bölgenin gelişmekte olan ülkelerle ticaret ve yatırım bağlarının güçleneceği beklenmektedir. Yüksek işsizlik ve yüksek enflasyon bölge ülkelerinin birçoğu için ana politika zorluğunun başında gelmektedir. Küresel ekonomide yavaşlamanın bölgenin ticaret, turizm ve yurtdışı işçi gelirlerini azaltması, gelişmiş ülkelerden bu ülkelere yapılan resmi kalkınma yardımlarının (ODA) azalması ve olumsuz hava koşulları bölgenin ekonomik görünümü üzerindeki ana risk unsurlarıdır. Ağırlıkla güney ülkelerinden oluşan Gelişmekte Olan Ülkeler’in dünya ekonomisindeki ağırlığının giderek artması dünyanın çok kutuplu olmasını getirmektedir. Bu eğilim güneyin yükselişi olarak ifade edilmektedir. Güneyin yükselişi aynı zamanda dünyadaki genel insani kalkınmanın önemli bir etkenidir. (Bknz. Kutu 2) 39 Kutu 2: Güneyin Yükselişi ve İnsani Gelişme UNDP tarafından hazırlanan 2013 yılı İnsani Gelişme Raporunun bu yılki temel konusu “güneyin yükselişi”dir. Güneyin yükselişini belirleyen unsurların başında güney ülkelerinin insani kalkınmaya odaklanması ve gelişen pragmatik politikalara yönelmeleri olmuştur. Bu ülkeler küreselleşme sürecinden en çok faydalanan kesimler olmuştur. Diğer yandan küçük ülkelerin ekonomik çeşitlenme ve sanayileşmeye başlaması rekabet açısından büyük ülkeleri baskı altına almıştır. Güney ülkelerinin önemli bir avantajı ise, nüfus açısından büyük pazar olması ve orta sınıfının büyümesi olgularıdır. Raporun diğer önemli bulguları şunlardır: Kadın-erkek eşitliği yönündeki politikalar ve uygulamalar kalkınmayı en çok etkileyen faktörlerin başında gelmektedir. Annenin eğitim seviyesi yükseldikçe doğurganlık oranı ve 5 yaş altı çocuk ölüm oranı ciddi ölçüde düşmektedir. Kadına yönelik politikalar kalkınmanın temel belirleyicileri olarak görülmektedir. Önümüzdeki dönemde diğer önemli bir eğilim ise yoksul ülkelerdeki kalkınmanın dünya ortalamasının çok daha üstünde olacağıdır. Raporun çarpıcı tespitlerinden biri dünyada gelişmişlik artarken, gelir eşitsizliğinin azalmak yerine tam tersine artmasıdır. Eğitim ve sağlıkta eşitsizliğin azalması toplumsal gelişmeyi sağlarken, bu gelişmenin gelir eşitsizliğinin azalması ile desteklenmemesinin önümüzdeki dönemde ciddi sorunlar doğuracağı belirtilmektedir. Güney yarım küre ülkelerinin kalkınmasındaki özellikle içsel faktörler; adil bir hayatı geliştirmeye çalışmaları, toplumsal katılım ve söz hakkını geliştirmeleri, çevre sorunlarını dikkate almaları ve demografik değişimi yönetmeleridir. Güney ülkelerinin insan temelli kalkınmanda öne çıkması ekonomik koşullarını geliştirmesi ile yakından ilişkilidir. Bu ülkelerin birbirleri ile hızla gelişen ilişkileri ve bunun sunucu gelişen yeni ticaret ağları dikkat çekmektedir. Son yıllarda dünyada 100’den fazla ülke ile ihracat-ithalat ilişkisi geliştiren gelişmekte olan ülkeler arasında, Fas, Güney Afrika, Tayland, Türkiye ve Vietnam gibi ülkeler yeni oluşan ticaret ağlarında öne çıkmaktadır. Güney ülkeleri ve gelişmekte olan ülkelerin büyümesi ile daha dengeli bir dünya oluşmaktadır. Dünya ticareti, üretimin 1800’lerde yüzde 2’si civarında iken, 1960’larda yüzde 25 ve günümüzde yüzde 60 civarına yükselmiştir. Gelişmekte olan ülkelerin son 30 yılda dünya ticaretindeki payı yüzde 25’ten yüzde 47’ye, üretimdeki payı ise yüzde 33’ten yüzde 45’e çıkmıştır. Bu dönemde güney-güney ticareti yüzde 8’den yüzde 27’ye yükselmiş, kuzey-kuzey ticareti ise yüzde 46’dan yüzde 30’a düşmüştür. Küresel yeniden dengelenme sürecinde güney ülkelerinin son 30 yılda yabancı sermaye yatırımlarındaki payı yüzde 20’den yüzde 50’ye çıkmıştır. Bu süreçte güney ülkeleri lehine üretim ağları da değişmiştir. Çok parçalı ve çok basamaklı sınır ötesi üretim birimlerine dayanan Üçüncü Sanayi Devrimi de denilen yeni bir üretim süreci belirmiştir. Emek piyasası da bu değişen üretim yapısı ile birlikte değişmektedir. Dünya nüfusunun yüzde 3’ü 2000’li yıllarda çalışmak için göçmen olmuştur, bunların çoğu gelişmekte olan ülkelerden kaynaklıdır. Emek göçü güney ülkeleri lehine hem gelir sağlamakta, hem de güney ülkelerindeki istihdam piyasasına yeni pazar fırsatları oluşturmaktadır. Gelişmekte olan ülkelere yapılan kalkınma yardımları, yeni ticari ve finansal anlaşmalar aracılığı ile yeni büyüme kutupları oluşturmakta, az gelişmiş ülkelere yeni olanaklar oluşturarak bu ülkeleri dünya ekonomisine eklemlemektedir. Dünyada 132 ülkede insani kalkınma endeksi yükselmiştir. Dikkat çekici olan gelişme ise güney olarak kabul edilen ülkelerden 40 tanesinin 1990-2012 yılları arasında beklenenden ve eski performanslarından çok daha yüksek bir gelişim eğilimine sahip olmasıdır. Özellikle Sahra Altı Afrika’sında Gana, Ruanda ve Uganda, Güney Asya’da Bangladeş ve Hindistan, Arap ülkeleri arasında Tunus, Doğu Asya 40 ve Pasifik bölgesinde Çin, Laos ve Vietnam ve Latin Amerika ve Karayipler bölgesinde Brezilya, Şili ve Meksika en yüksek insani kalkınma hızına sahip ülkelerdir. Dünya’da orta sınıf önümüzdeki 20 yıl içinde iki katından fazla artacaktır. Bu artışın kaynağı AsyaPasifik ülkeleridir. Bu bölgede 2009 itibarıyla 500 milyon olan orta sınıf, 2030’da 6 kat artarak 3 milyarı aşacaktır. Bunun en büyük etkisi güney ülkelerinde görülecektir. Eğitim seviyesinin yükselmesi ve orta sınıfın büyümesiyle yeni istihdam alanlarının oluşturulması, üretimin güney ülkelerine kaymasını önümüzdeki dönemde daha da belirginleştirecektir. İnsani gelişmişlik endeksinin bileşenlerine bölgesel ve gelişmişlik seviyesi bazında bakıldığında, eğitim süresi ve doğuşta yaşam ümidinin gelişmişliği en fazla etkileyen faktörler olduğu görülmektedir. Eğitim seviyesi nüfusun bağımlılık oranını doğrudan etkilemektedir. Raporda nüfus bağımlılık oranı 2050 yılı itibarıyla temel ve hızlı iki senaryo olarak hesaplanmıştır. Yakın dönemde az gelişmiş ülkeler nüfus bağımlılık oranını en fazla düşürecek olan ülkelerdir. Nüfus bağımlılığı açısından dezavantajlı ülkeler gelişmiş ülkelerdir. Az gelişmiş ülkelerde gelişimin daha fazla olmasını belirleyen unsurlardan birisi nüfus bağımlılık oranının azalmasıdır. ------------Kaynak: UNDP, İnsani Gelişme Raporu, Mart 2013 Emtia Piyasası OECD’ye göre; emtia fiyatları giderek zayıflamaya devam etmektedir. Mayıs ayının ortası itibarıyla petrol fiyatları Kasım 2012’deki tahminlere göre yüzde 9 daha düşük gerçekleşmiştir. OPEC kesintilere gitse de petrol arzı Kuzey Amerika, Güney Sudan gibi diğer bölgelerden gelen kaynaklarla desteklenmiştir. Jeopolitik risklerin devam etmesine rağmen zayıf talep fiyatları aşağı çekmektedir. Bu etkilerin azalması ve petrol fiyatlarının projeksiyon döneminde yılda nominal olarak 5 dolar artması beklenmektedir. Dünya talep artışı normal trendine dönerse petrol fiyatlarında uzun dönemde yukarı yönlü baskılar oluşacaktır. Geçen yıl çok fazla artan uluslararası tahıl fiyatları ile ABD’de ve diğer bölgelerde arz kesintileri gündeme gelmiştir. Ancak son zamanlarda fiyatlar ve arz miktarı normal seviyesine dönmüştür. Geleceğe dönük enflasyon beklentileri düştüğü için değerli metal fiyatları son zamanlarda düşmüştür. Genel olarak petrol-dışı emtia fiyatları projeksiyon döneminde güncel seviyelerinde sabit kalacaktır. (Bkz. Ek Şekil 2) 41 EK TABLO ve ŞEKİLLER 42 Ek Tablo 1: Dünya Ekonomisine İlişkin Temel Göstergeler (Yüzde) 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 Dünya Büyümesi 2,3 2,9 3,6 4,9 4,6 5,3 5,4 2,8 -0,6 5,1 4,0 3,2 3,3 4,0 Dünya Ticaret Hacmi 0,0 3,6 6,1 11,2 8,0 9,1 7,7 3,0 -10,7 12,6 6,0 2,5 3,6 5,3 Enflasyon 4,2 3,5 3,7 3,6 3,8 3,7 4,0 6,0 2,5 3,7 4,8 3,9 3,8 3,8 ABD $ Deposit Faiz Oranı 3,7 1,8 1,2 1,8 3,7 5,3 5,2 3,0 1,1 0,5 0,5 0,7 0,5 0,6 24,3 25,0 28,9 37,8 53,4 64,3 71,1 97,0 61,8 Petrol Fiyatları ($) 79,0 104,0 105,0 102,6 97,57 Kaynak: IMF Dünya Ekonomik Görünüm Raporu, Nisan 2013 43 Ek Tablo 2: Uluslararası Kuruluşların Büyüme Tahminleri (Yüzde) 1) Dünya IMF (Nisan 2013 WEO) OECD (Mayıs 2013 WEO) DÜNYA BANKASI (Haziran GEP 2013) UN/DESA (WESP 2013 Ortası Güncelleme) AVRUPA KOMİSYONU (2013 Bahar) 2) Gelişmiş Ekonomiler IMF (Nisan 2013 WEO) DÜNYA BANKASI (Haziran GEP 2013) UN/DESA (WESP 2013 Ortası Güncelleme) AVRUPA KOMİSYONU (2013 Kış) 3) Yükselen ve Gelişmekte Olan Ekonomiler IMF (Nisan 2013 WEO) DÜNYA BANKASI (Haziran GEP 2013) -Çin ve Hindistan hariç UN/DESA (WESP 2013 Ortası Güncelleme) AVRUPA KOMİSYONU (2013 Kış) 4) ABD IMF (Nisan 2013 WEO) OECD (Mayıs 2013 WEO) DÜNYA BANKASI (Haziran GEP 2013) UN/DESA (WESP 2013 Ortası Güncelleme) AVRUPA KOMİSYONU (2013 Bahar) 5) Avro Bölgesi IMF (Nisan 2013 WEO) OECD (Mayıs 2013 WEO) DÜNYA BANKASI (Haziran GEP 2013) UN/DESA (WESP 2013 Ortası Güncelleme) AVRUPA KOMİSYONU (2013 Bahar) 7) Çin IMF (Nisan 2013 WEO) OECD (Mayıs 2013 WEO) DÜNYA BANKASI (Haziran GEP 2013) UN/DESA (WESP 2013 Ortası Güncelleme) AVRUPA KOMİSYONU (2013 Bahar) 8) Rusya IMF (Nisan 2013 WEO) OECD (Mayıs 2013 WEO) DÜNYA BANKASI (Haziran GEP 2013) UN/DESA (WESP 2013 Ortası Güncelleme) AVRUPA KOMİSYONU (2013 Bahar) 2011 2012 2013 2014 4,0 3,7 2,8 2,8 4,2 3,2 3,0 2,3 2,3 3,0 3,3 3,1 2,2 2,3 3,1 4,0 4,0 3,0 3,1 3,8 1,6 1,7 1,4 1,6 1,2 1,3 1,2 1,2 1,2 1,2 1,0 1,1 2,2 2,0 2,0 2,1 6,4 6,0 4,5 5,8 5,9 5,1 5,0 3,3 4,6 5,0 5,3 5,1 3,5 5,0 5,4 5,7 5,6 4,2 5,4 5,7 1,8 1,8 1,8 1,8 1.8 2,2 2,2 2,2 2,2 2,2 1,9 1,9 2,0 1,9 1,9 3,0 2,8 2,8 2,6 2,6 1,4 1,5 1,5 1,5 1.4 -0,6 -0,5 -0,5 -0,3 -0.6 -0,3 -0,6 -0,6 -0,1 -0,4 1,1 1,1 0,9 1,3 1,2 9,3 9,3 9,3 9,2 9,3 7,8 7,8 7,8 7,8 7,8 8,0 7,8 7,7 7,8 8.0 8,2 8,4 8,0 7,7 8,1 4,3 4,3 4,3 4,3 4,3 3,4 3,4 3,4 3,4 3,4 3,4 2,3 2,3 2,9 3,3 3,8 3,6 3,5 3,5 3,8 44 9) Türkiye IMF (Nisan 2013 WEO) OECD (Mayıs 2013 WEO) DÜNYA BANKASI (Haziran GEP 2013) AVRUPA KOMİSYONU (2013 Bahar) UN/DESA (WESP Ocak 2012) GOLDMAN SACHS MERRİLL LYNCH J,P, MORGAN 10) Gelişmiş Ekonomiler Enflasyon Oranı IMF (Nisan 2013 WEO) UN/DESA (WESP Ocak 2013) 11) Yükselen ve Gelişmekte Olan Ekonomiler Enflasyon Oranı IMF (Nisan 2013 WEO) UN/DESA (WESP Ocak 2013) 12) Dünya Ticaret Hacmi IMF (Nisan 2013 WEO) DÜNYA BANKASI (Ocak GEP 2013) 8,5 8,8 8,8 8,8 7,5 - 2,6 2,2 2,2 2,2 3,2 0,8 0,0 3,4 3,1 3,6 3,2 5,4 6,8 6,0 3,7 4,6 4,5 4,0 - 8,2 2,5 4,5 - 2,7 2,6 2,0 1,9 1,7 1,5 2,0 - 7,2 6,4 5,9 5,4 5,9 5,2 5,6 - 5,9 6,0 2,8 2,5 3,8 3,6 5,5 5,3 45 Ek Tablo 3: ABD Ekonomisi için Temel Ekonomik Göstergeler (Yüzde) 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 10,29 10,64 11,14 11,85 12,62 13,38 14,03 14,29 13,94 14,49 15,08 15,68 36.064 36.949 38.324 40.401 42.628 44.750 46.467 46.900 45.348 46.811 48.328 49.922 Nüfus (milyon kişi) 285 288 291 293 296 299 302 305 307 310 312 314 317 320 GSYH Artışı 1,1 1,8 2,5 3,5 3,1 2,7 1,9 -0,3 -3,5 3,0 1,8 2,2 1,9 3,0 Özel Tüketim Artışı 2,5 2,7 2,8 3,3 3,4 2,9 2,3 -0,6 -1,9 1,8 2,5 1,9 2,0 2,3 Kamu Tüketimi Artışı 3,1 4,3 2,2 1,4 0,6 1,0 1,3 2,2 4,3 0,9 -2,3 -1,3 -3,1 1,2 Sabit Sermaye Yatırımı Artışı -1,7 -3,5 3,3 6,3 5,3 2,5 -1,4 -5,1 -15,3 -0,3 3,4 6,1 5,1 7,9 İhracat Artışı -5,6 -2,0 1,6 9,6 6,8 9,0 9,3 6,1 -9,4 11.1 6.7 3.4 3.3 5.2 İthalat Artışı -2,8 3,4 4,4 11,1 6,1 6,1 2,4 -2,7 -13,6 12.5 4.8 2.4 2.3 5.2 -0,3 -3,9 -4,9 -4,4 -3,2 -2,0 -2,7 -6,7 -13,3 -11.1 -10.0 -8.5 -6.5 -5.4 54,8 57,1 60,4 61,5 61,7 61,2 62,3 76,1 89,7 98.2 102.5 106.5 108.1 109.2 Devresel Bütçe Dengesi 0,0 -2,7 -3,9 -3,9 -2,7 -2,3 -2,8 -5,1 -8,1 -8,5 -7,7 -6,4 -4,6 -3,9 İşsizlik Oranı 4,7 5,8 6,0 5,5 5,1 4,6 4,6 5,8 9,3 9,6 8,9 8,1 7,7 7,5 16,4 14,2 13,4 13,4 15,2 16,4 14,6 13,4 11,1 12,2 12,2 13,1 13,8 14,6 2,8 1,6 2,3 2,7 3,4 3,2 2,9 3,8 -0,3 1,6 3,1 2,1 1,8 1,7 -3,9 -4,3 -4,7 -5,3 -5,9 -6,0 -5,1 -4,7 -2,7 -3,0 -3,1 -3,0 -2,9 -3,0 GSYH (cari fiy., trilyon dolar) Kişi Başına GSYH (dolar) Genel Devlet Dengesi/GSYH Genel Devlet Brüt Borç Stoku/GSYH Yurtiçi Tasarruf Oranı Enflasyon Oranı Cari Denge/GSYH 2013 2014* 16,23 17,05 51.248 53.328 Kaynak: IMF Dünya Ekonomik Görünüm Nisan 2013 Raporu 46 Ek Tablo 4: Avro Bölgesi Ekonomisi için Temel Ekonomik Göstergeler (Yüzde) GSYH (cari fiy., trilyon dolar) Kişi Başına GSYH (SAGP) Nüfus (milyon kişi)** GSYH Artışı Özel Tüketim Artışı Kamu Tüketimi Artışı 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013* 6,3 6,9 8,5 9,7 10,1 10,8 12,4 13,6 12,4 12,2 13,1 12,2 25.612 26.116 316,1 317,9 2,0 0,9 3,1 2,1 2,3 2,1 2014* 12,8 13,0 26.688 27.811 28.922 30.731 32.382 33.053 31.763 32.733 33.812 34.116 34.510 319,9 321,9 323,9 325,6 327,5 329,3 330,4 331,4 332,4 333,3 334,2 0,7 2,2 1,7 3,2 3,0 0,4 -4,4 2,0 1,4 -0,6 -0,3 0,9 1,2 1,8 2,1 1,7 0,4 -1,0 0,9 0,1 -1,3 -1,0 2,4 1,7 1,6 2,1 2,2 2,3 2,6 0,7 -0,1 0,0 -0,2 35.526 335 1,1 0,8 0,1 Sabit Sermaye Yatırımı Artışı 4,9 0,6 -1,6 1,1 3,2 5,6 5,2 -1,4 -12,7 -0,1 1,5 -4,1 -2,2 1,3 İhracat Artışı İthalat Artışı 4,5 3,0 2,6 1,3 1,4 2,7 7,8 6,9 5,3 6,0 8,6 8,3 6,6 6,5 1,2 1,7 -12,7 -11,4 11,1 9,4 6,3 4,1 6,2 -1,1 2,1 0,2 3,1 2,8 Genel Devlet Dengesi/GSYH -0,1 -1,9 -2,6 -3,1 -2,9 -2,5 -1,3 -0,7 -2,1 -6,4 -6,2 -4,1 -3,3 -2,6 Genel Devlet Brüt Borç Stoku/GSYH 68,2 68,0 69,2 69,6 70,3 68,6 66,5 70,3 80,0 85,6 88,1 92,9 95,0 95,3 Devresel Bütçe Dengesi** İşsizlik Oranı Yurtiçi Tasarruf Oranı -2,9 8,1 21,7 -3,1 8,5 21,4 -2,9 9,0 21,0 -2,9 9,3 20,7 -2,5 9,2 21,7 -2,0 8,5 21,3 -2,0 7,6 23,0 -3,0 7,6 21,5 -4,6 9,6 19,1 -5,1 10,1 19,8 -3,4 10,2 20,2 -2,2 11,4 20,2 -1,3 12,3 20,3 -1,6 12,3 20,5 Özel Kesim Tasarruf Oranı** 19,8 20,4 20,8 21,4 20,7 20,4 20,5 20,1 21,5 21,8 21,0 20,3 20,0 20,3 Reel İşgücü Maliyeti** Enflasyon Oranı Cari Denge/GSYH -0,3 -0,2 -0,1 -1,2 -0,7 -1,1 -1,0 1,8 3,3 -1,5 -0,3 0,2 -0,1 -0,5 2,2 -0,6 2,4 0,1 2,3 0,7 2,1 0,5 2,2 0,5 2,2 0,5 2,1 0,4 3,3 -0,7 0,3 0,2 1,6 0,5 2,7 0,6 2,5 1,8 1,7 2,3 1,5 2,3 Kaynak: IMF Dünya Ekonomik Görünüm Nisan 2013 Raporu (*)IMF Tahmini,( **)Eurostat, Statistical Annex of European Economy, Autumn 2012 47 Ek Tablo 5: Çin Ekonomisi için Temel Ekonomik Göstergeler (Yüzde) GSYH (cari fiyat, trilyon dolar) 2001 1,3 2002 1,5 2003 1,6 2004 1,9 2005 2,3 2006 2,7 2007 3,5 2008 4,5 2009 5,0 2010 5,9 2011 7,3 2012 8,2 2013 9,0 2014 9,9 Kişi Başına GSYH (dolar) 1.038 1.132 1.276 1.486 1.726 2.064 2.644 3.403 3.739 4.422 5.436 6.075 6.622 7.277 Nüfus (milyon kişi) 1.276 1.284 1.292 1.299 1.307 1.314 1.321 1.328 1.334 1.341 1.347 1.353 1.361 1.367 GSYH Artışı 8,3 9,1 10,0 10,1 11,3 12,7 14,2 9,6 9,2 10,4 9,3 7,8 8,0 8,2 Özel Tüketim Artışı 5,8 6,6 6,5 7,4 6,2 8,9 10,5 8,3 9,1 5,9 - - - - Kamu Tüketimi Artışı 9,6 6,5 4,7 5,8 12,7 11,4 11,5 8,9 9,0 12,9 - - - - Sabit Sermaye Yatırımı Artışı* 9,1 13,2 16,3 11,6 11,5 12,4 13,0 9,7 22,6 11,4 - - - - İhracat Artışı 6,8 22,3 34,6 35,4 28,5 24,2 19,2 8,2 -10,7 28,3 9,4 5,7 6,7 9,8 İthalat Artışı 8,1 21,3 39,8 35,7 17,6 15,9 12,8 3,4 2,5 22,2 9,7 5,0 8,0 10,5 Genel Devlet Dengesi/GSYH -2,3 -2,3 -1,8 -0,9 -0,9 -0,7 0,9 -0,7 -3,1 -1,5 -2,1 -2,2 -2,1 -1,8 Genel Devlet Brüt Borç Stoku/GSYH 17,7 18,9 19,2 18,5 17,6 16,2 19,6 17,0 17,7 33,5 25,5 22,8 21,3 19,9 - - - - - 0,5 1,4 -0,1 -2,2 -0,5 0,6 -0,2 -0,3 -0,1 3,6 4,0 4,3 4,2 4,2 4,1 4,0 4,2 4,3 4,1 4,1 4,1 4,1 4,1 37,5 40,3 43,9 46,8 48,0 51,5 51,8 53,1 53,4 52,2 50,3 49,4 49,7 49,9 Enflasyon Oranı 0,7 -0,7 1,1 3,9 1,8 1,4 4,7 5,9 -0,7 3,3 5,4 2,6 3,0 3,0 Cari Denge/GSYH 1,3 2,4 2,7 3,5 5,9 8,5 10,1 9,1 5,2 4,0 2,8 2,6 2,6 2,9 Devresel Bütçe Dengesi İşsizlik Oranı Yurtiçi Tasarruf Oranı Kaynak: IMF Dünya Ekonomik Görünüm Nisan 2013 Raporu (*)Index Mundi 48 Ek Tablo 6: Türkiye Ekonomisi için Temel Ekonomik Göstergeler (Yüzde) 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 GSYH (cari fiy., milyar dolar) 195,5 232,3 303,3 392,2 482,7 529,2 649,1 Kişi Başına GSYH (dolar) 3.002 3.519 4.535 5.791 7.040 7.626 9.245 65,1 66,0 66,9 67,7 68,6 69,4 70,2 Nüfus (milyon kişi) 2008 2009 2010 2011 730,3 614,4 731,3 774,3 10.272 8.528 10.017 71,1 72,1 73,0 10.471 74,0 2012 794,5 2013 2014** 858 851,8 10.609 11.236 74,9 75,8 11.318 75,8 GSYH Artışı -5,7 6,2 5,3 9,4 8,4 6,9 4,7 0,7 -4,8 9,2 8,5 2,6 3,4 4,0 Özel Tüketim Artışı* -6,6 4,7 10,2 11,0 7,9 4,6 5,5 -0,3 -2,3 6,7 7,7 -0,7 - 3,1 Kamu Tüketimi Artışı* -1,1 5,8 -2,6 6,0 2,5 8,4 6,5 1,7 7,8 2,0 4,7 5,7 - 3,6 Sabit Sermaye Yatırımı (% GSYH) 15,1 17,6 17,6 19,4 20,0 22,1 21,1 21,8 14,9 19,5 23,8 20,6 21,0 22,8 İhracat Artışı (1) 22,1 15,9 12,5 13,7 12,3 12,3 11,4 5,9 -8,0 11,6 6,3 16,3 3,9 4,2 İthalat Artışı (1) -24,8 20,5 19,6 20,5 12,3 8,5 12,8 -2,1 -13,2 17,8 12,7 -0,8 11,8 4,0 Genel Devlet Dengesi/GSYH Genel Devlet Brüt Borç Stoku/GSYH İşsizlik Oranı - - - 5,2 5,1 5,1 3,2 2,0 -1,1 1,4 2,3 1,3 0,8 0,8 76,0 70,6 64,0 55,0 46,0 39,0 32,7 33,4 37,6 34,8 31,3 27,8 27,0 31,0 8,3 10,3 10,5 10,3 10,6 10,2 10,2 10,9 14,0 11,9 9,8 9,2 9,4 8,9 Yurtiçi Tasarruf Oranı 17,0 17,3 15,1 15,7 15,4 16,0 15,1 16,1 12,8 13,3 14,1 14,7 14,2 15,0 Enflasyon Oranı 68,5 29,7 18,4 9,4 7,7 9,7 8,4 10,1 6,5 6,4 10,4 6,4 5,5 5,3 1,9 -0,3 -2,5 -3,7 -4,6 -6,1 -5,9 -5,7 -2,2 -6,2 -9,7 -5,9 -6,8 -7,1 Cari Denge/GSYH Kaynak: IMF Dünya Ekonomik Görünüm Raporu, Nisan 2013 (1) TL cinsinden reel artış oranıdır. (*)IMF Tahminleri, (**)OVP Tahmin ve Hedefleri 49 Ek Tablo 7: Ülkelerin Kamu Mali Göstergeleri (Yüzde) Bütçe Dengesi/GSYH Dünya Gelişmiş Ülkeler ABD Avro Bölgesi Fransa Almanya İtalya İspanya Japonya İngiltere Kanada Yükselen Ekonomiler Çin Hindistan Rusya Brezilya Meksika Güney Afrika G-7 Ekonomileri G-20 Gelişmiş Ekonomiler G-20 Yükselen Ekonomiler Faiz Dışı Bütçe Dengesi/GSYH Dünya Gelişmiş Ülkeler ABD Avro Bölgesi Fransa Almanya İtalya İspanya Japonya İngiltere Kanada Yükselen Ekonomiler Çin Hindistan Rusya Brezilya Meksika Güney Afrika G-7 Ekonomileri G-20 Gelişmiş Ekonomiler G-20 Yükselen Ekonomiler Tahmin 2013 2014 2010 2011 2012 -6,0 -7,8 -11,1 -6,2 -7,1 -4,1 -4,3 -9,7 -9,3 -10,1 -5,2 -3,1 -1,5 -8,7 -3,4 -2,7 -4,4 -5,1 -9,0 -8,5 -2,8 -4,5 -6,6 -10,0 -4,1 -5,2 -0,8 -3,7 -9,4 -9,9 -7,9 -4,0 -1,7 -1,3 -8,4 1,5 -2,5 -3,4 -4,0 -7,7 -7,3 -1,6 -4,3 -5,9 -8,5 -3,6 -4,6 0,2 -3,0 -10,3 -10,2 -8,3 -3,2 -2,1 -2,2 -8,3 0,4 -2,8 -3,7 -4,8 -7,0 -6,6 -2,0 -3,5 -4,7 -6,5 -2,9 -3,7 -0,3 -2,6 -6,6 -9,8 -7,0 -2,8 -2,2 -2,1 -8,3 -0,3 -1,2 -3,1 -4,8 -5,7 -5,3 -2,1 -3,0 -3,8 -5,4 -2,6 -3,5 -0,1 -2,3 -6,9 -7,0 -6,4 -2,3 -2,2 -1,8 -8,4 -0,1 -1,7 -3,0 -4,2 -4,7 -4,2 -2,2 -6,2 -9,3 -3,7 -4,8 -2,0 0,0 -8,3 -8,6 -7,6 -4,6 -1,1 -1,2 -4,4 -3,1 2,5 -1,8 -2,5 -7,1 -6,8 -0,8 -4,8 -7,9 -1,5 -2,7 1,2 1,0 -7,5 -9,1 -5,1 -3,6 0,4 -0,4 -4,2 1,9 3,2 -1,0 -1,2 -5,7 -5,4 0,5 -4,2 -6,4 -0,8 -2,2 2,4 2,3 -7,9 -9,3 -6,1 -2,7 -0,2 -1,5 -3,9 0,8 2,1 -1,1 -1,8 -5,0 -4,7 -0,2 -3,0 -4,6 0,0 -1,4 1,8 2,7 -3,5 -9,0 -5,0 -2,4 -0,4 -1,5 -3,8 0,3 3,3 -0,5 -1,8 -3,8 -3,5 -0,4 -2,0 -3,4 0,2 -1,1 1,8 2,9 -3,6 -6,2 -4,4 -1,9 -0,4 -1,2 -3,7 -0,4 3,1 -0,4 -1,2 -2,7 -2,4 -0,4 50 Genel Devlet Brüt Borç Stoku/GSYH Dünya Gelişmiş Ülkeler ABD Avro Bölgesi Fransa Almanya İtalya İspanya Japonya İngiltere Kanada Yükselen Ekonomiler Çin Hindistan Rusya Brezilya Meksika Güney Afrika G-7 Ekonomileri G-20 Gelişmiş Ekonomiler G-20 Yükselen Ekonomiler 79,5 101,5 98,2 85,6 82,3 82,5 119,3 61,3 216,0 79,4 83,0 40,3 33,5 68,5 11,0 65,2 42,9 35,8 114,9 109,0 39,9 79,7 105,5 102,5 88,1 86,0 80,5 120,8 69,1 230,3 85,4 83,4 36,7 25,5 66,4 11,7 64,9 43,7 39,6 120,1 113,5 35,5 81,1 110,2 106,5 92,9 90,3 82,0 127,0 84,1 237,9 90,3 85,6 35,2 22,8 66,8 10,9 68,5 43,5 42,3 124,8 117,8 33,7 79,3 109,3 108,1 95,0 92,7 80,4 130,6 91,8 245,4 93,6 87,0 34,3 21,3 66,4 10,4 67,2 43,5 42,7 123,9 116,6 32,4 78,6 109,5 109,2 95,3 94,0 78,3 130,8 97,6 244,6 97,1 84,6 33,6 20,0 66,7 11,8 65,9 43,9 43,7 124,2 116,7 31,6 Kaynak: IMF Mali Görünüm Raporu, Nisan 2013 51 Ek Tablo 8: Seçilmiş Avro Ülkeleri Kamu Mali Göstergeleri (Yüzde) Bütçe Dengesi/GSYH 2009 2010 2011 2012 2013* 2014* Avro Bölgesi Almanya Fransa İngiltere Yunanistan İspanya İrlanda İtalya Portekiz Belçika 0,1 6,0 -1,7 -1,0 -13,3 -4,3 -3,1 -2,0 -3,6 -9,6 0,3 6,1 -1,9 -2,3 -11,0 -3,8 0,7 -3,5 -10,2 -9,0 0,4 5,6 -2,6 -1,1 -9,8 -3,2 1,0 -3,1 -9,8 -5,6 1,9 6,3 -1,7 -3,5 -2,9 -0,2 3,7 -0,4 -4,2 0,4 2,6 6,3 -1,4 -2,5 -1,1 2,2 1,8 1,1 -4,7 1,8 2,8 6,0 -1,5 -1,8 0,0 3,5 3,5 1,3 -3,1 1,8 Birincil Bütçe Dengesi/GSYH Avro Bölgesi Almanya Fransa İngiltere Yunanistan İspanya İrlanda İtalya Portekiz Belçika -3,5 -0,4 -5,1 -9,5 -10,5 -9,4 -11,8 -0,8 -7,3 -1,9 -3,4 -1,6 -4,7 -7,2 -4,9 -7,7 -27,7 0,1 -7,0 -0,4 -1,1 1,8 -2,7 -4,5 -2,4 -7,0 -10,0 1,2 -0,4 -0,4 -0,6 2,6 -2,3 -3,4 -5,0 -7,7 -3,9 2,5 -2,0 -0,5 0,2 2,3 -1,4 -3,9 0,0 -3,2 -2,4 2,4 -1,1 0,3 0,3 2,3 -1,8 -3,4 1,8 -3,6 0,6 3,1 0,3 0,1 Genel Devlet Brüt Borç Stoku/GSYH Avro Bölgesi Almanya Fransa İngiltere Yunanistan İspanya İrlanda İtalya Portekiz Belçika 80,0 74,5 79,2 67,8 129,7 53,9 64,8 116,4 83,7 95,7 85,6 82,4 82,4 79,4 148,3 61,5 92,1 119,3 94,0 95,5 88,0 80,4 85,8 85,5 170,3 69,3 106,4 120,8 108,3 97,8 92,7 81,9 90,2 90,0 156,9 84,2 117,6 127,0 123,6 99,6 95,5 81,1 94,0 95,5 175,2 91,3 123,3 131,4 123,0 101,4 96,0 78,6 96,2 98,7 175,0 96,8 119,5 132,2 124,3 102,1 Kaynak: Eurostat, Avrupa Komisyonu Bahar 2013 Tahminleri (*) Tahmin 52 Ek Tablo 9: Yükselen Ekonomilere Giden Net Özel Sermaye Akımları (Milyar Dolar) 2000 2001 2002 Yükselen Ekonomiler 237,6 185,1 139,1 Ortadoğu ve Afrika 7,7 12,9 4,4 Nijerya 0,5 1,8 1,7 Mısır 1,2 1,9 1,5 Fas -0,7 2,2 0,4 Güney Afrika 4,4 4,9 -1,5 Lübnan 1,9 1,7 3,2 Suudi Arabistan 0,7 -1,6 -2,1 BAE -0,4 1,9 1,3 Latin Amerika 85,9 81,5 28,5 Arjantin 13,8 8,4 -8,1 Brezilya 39,8 24,3 6,0 Şili 6,2 6,1 4,1 Kolombiya 3,5 9,0 -1,5 Ekvator 0,8 2,1 2,4 Meksika 17,7 28,0 23,4 Peru 0,7 0,7 1,5 Venezüella 3,4 2,9 0,6 Yükselen Avrupa 54,6 20,0 39,9 Bulgaristan 1,8 1,4 1,1 Çek Cumhuriyeti 4,5 5,9 8,9 Macaristan 6,4 6,4 5,1 Polonya 16,8 13,3 3,5 Romanya 3,6 2,7 3,2 Rusya Federasyonu 3,2 3,1 18,1 Türkiye 16,5 -13,8 0,3 Ukrayna 1,7 0,9 -0,2 Yükselen Asya 89,4 70,7 66,2 Çin 51,1 49,4 49,9 Hindistan 14,0 9,2 7,3 Endonezya -1,4 1,9 -5,6 Kore 23,9 1,7 10,9 Malezya 1,6 4,8 3,6 Filipinler 2,3 2,4 2,1 Tayland -2,1 1,4 -2,0 Kaynak: Institute of International Finance (IIF), Ocak 2013 *Tahmin 2003 263,0 18,9 2,5 -2,3 3,0 2,4 5,4 2,9 4,9 46,7 7,2 11,4 7,6 -0,5 1,2 13,1 2,5 4,3 74,1 2,3 5,5 13,6 2,7 4,8 35,9 5,0 4,2 123,4 71,6 19,6 -2,9 25,4 3,5 1,6 4,6 2004 424,1 44,2 4,7 -2,0 1,7 9,1 4,5 8,6 17,6 57,5 10,2 9,5 6,0 4,7 1,5 22,3 2,6 0,7 150,8 3,8 11,3 22,0 32,4 11,3 37,6 24,5 7,9 171,6 94,3 19,6 5,1 26,6 10,4 0,3 15,3 2005 646,9 78,6 8,2 4,3 0,9 19,5 3,6 18,7 23,5 90,4 0,9 22,4 11,2 11,1 1,2 34,8 4,3 4,4 250,6 5,2 13,7 20,9 33,4 14,0 99,9 46,0 17,6 227,3 128,3 29,1 13,7 22,7 6,4 7,3 19,9 2006 784,1 95,2 5,7 7,9 1,7 19,3 4,1 31,1 25,4 103,8 12,7 43,2 10,7 7,8 0,4 26,7 3,8 -1,5 275,4 12,0 10,0 24,1 32,9 23,3 97,1 59,3 16,6 309,7 154,0 58,6 9,8 50,4 12,5 4,2 20,3 2007 1244,2 164,1 7,4 13,8 6,8 20,0 5,2 56,0 54,8 223,9 22,7 94,9 17,3 13,3 0,0 50,1 10,3 15,1 444,1 20,7 21,3 24,2 59,8 31,4 195,1 62,1 29,4 412,1 185,7 101,9 16,1 66,0 19,0 8,5 14,8 2008 619,1 109,9 -0,7 12,9 1,9 13,4 6,5 49,2 26,7 130,9 10,1 44,5 22,8 9,7 0,8 29,6 7,1 6,2 256,8 17,4 13,8 22,2 39,2 25,4 70,9 39,2 28,7 121,4 146,1 31,0 13,3 -71,6 3,3 -3,9 3,2 2009 643,3 64,3 3,7 -6,4 3,2 8,1 9,8 40,5 5,5 146,6 4,1 91,1 18,8 17,0 -0,4 5,3 8,2 2,4 63,7 2,8 9,5 8,3 41,3 2,7 6,2 -8,4 1,2 368,7 190,1 86,5 20,9 53,1 14,0 -0,9 4,9 2010 1088,3 98,1 7,3 21,5 1,8 21,0 4,6 27,6 7,5 265,5 9,1 153,8 26,3 12,8 1,0 41,5 11,9 4,2 192,2 0,4 18,6 3,4 62,9 2,7 47,7 44,6 20,4 532,1 279,2 89,1 35,2 27,1 16,3 7,7 33,0 2011 1084 69,0 9,4 -3,5 3,6 18,4 7,8 27,2 9,6 271,0 8,7 137,0 21,8 20,6 1,5 47,4 10,7 10,2 197,0 -0,7 10,6 0,4 57,9 6,7 67,3 53,6 12,0 547,6 359,5 60,0 22,0 12,9 15,9 7,6 12,9 2012* 1080 67,0 8,9 -1,7 3,5 12,2 5,4 25,0 10,5 288,0 8,0 142,5 25,9 16,3 1,0 40,3 7,8 7,5 193,0 -1,0 5,3 -5,0 43,7 0,8 58,3 48,6 -4,7 531,0 293,7 65,0 31,2 3,1 15,5 3,4 20,4 2013* 1118 85,0 9,6 5,1 3,6 18,6 4,3 27,4 11,6 298,0 9,0 158,0 31,1 18,4 1,1 44,6 9,2 0,9 218,0 0,4 8,1 -0,7 42,3 6,6 92,8 59,1 8,2 517,0 303,6 75,4 33,0 16,8 17,3 4,6 21,3 53 2014* 1150 88,0 305,0 229,0 528,0 303,2 Ek Şekil 1: Petrol Fiyatları ($ /Varil) 140 130 120 110 100 OILOPEC 90 OILBRNP 80 70 60 Kaynak: Datastream *UK Brent, Dubai ve Teksas ham petrol fiyatlarının basit ortalamasıdır, Ek Şekil 2: Emtia Fiyat Endeksleri (2005=100) 260 Emtia Fiyatları Endeksi (2005=100) 240 220 200 180 183,55 178,67 160 179,36 140 120 130,47 Ham Petrol Metal Tarımsal Hammadde Gıda Nisan 2013 Mart 2013 Şubat 13 Ocak 13 Aralık 12 Kasım 2012 Ekim 2012 Eylül 12 Ağustos 12 Temmuz 12 Haziran 12 Mayıs 12 Nisan 12 100 Emtia Kaynak: IMF –IFS, Ekim 2012 veri tabanı (1) Ham Petrol Endeksi: Brent , Dubai ve Teksas ham petrol fiyatlarının basit ortalamasından oluşan endekstir, (2) Metal Endeksi: Bakır, alüminyum, demir, nikel, kalay, çinko, kurşun ve uranyum fiyatlarından oluşan endekstir, (3) Tarımsal Hammadde Endeksi: Pamuk, yün, ahşap, lastik ve hayvan derisi fiyatlarından oluşan endekstir, (4) Gıda Endeksi: Tahıl, bitkisel yağ, et, deniz ürünleri, şeker, muz ve portakal fiyatlarından oluşan endekstir, (5) Emtia Fiyat Endeksi: Yakıt ve yakıt dışı fiyatlardan oluşan endekstir, 54 Ek Şekil 3: Küresel Risk Algısı Endeksi ( VIX-S&P 500 Volatility Index) ve Siyah Kuğu Endeksi 2 (Skew VIX) 45 40 35 30 25 20 15 10 5 0 140 135 130 125 120 115 110 VIX Şubat 13 Ocak 13 Aralık 12 Kasım 12 Ekim 12 Eylül 12 Ağustos 12 Temmuz 12 Haziran 12 Mayıs 12 Nisan 12 Mart 12 Şubat 12 105 SkewVIX(sağ eksen) Kaynak: Datastream Ek Şekil 4: Morgan Stanley Uluslararası Sermaye Hareketleri Endeksi (MSCI): Seçilmiş Bölgeler ve Türkiye (16,3,2012 Endeks Değeri =100, Dolar cinsinden) 150 140 130 120 110 100 90 80 Global Yükselen Piyasalar Yükselen Avrupa Avro Bölgesi Mart 13 Şubat 13 Ocak 13 Aralık 12 Kasım 12 Ekim 12 Eylül 12 Ağustos 12 Temmuz 12 Haziran 12 Mayıs 12 Nisan 12 Mart 12 70 Türkiye 2 Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standart and Poors’un küresel risk algısını ölçmek için hazırladığı VIX endeksi, Lehman Brothers sonrası yaşanılan kriz ve daha önceki Amerika kaynaklı krizleri ölçme konusunda başarı olurken, diğer krizleri yakalamakta başarılı olamamıştır. Aynı zamanda VIX endeksinin kendi oynaklığı 10’dur. Bu durum belirsizliği artırmaktadır. Bunun ardından geliştirilen ve Siyah Kuğu endeksi olarak adlandırılan “Volatilite Yatıklık Endeksi” (SkewVIX) diğer ülkeler kaynaklı krizleri ölçmekte daha başarılı olmuştur. Grafikten de anlaşılacağı üzere Avro Bölgesine yönelik tartışmaların yaşandığı son dönemde VIX endeksi Avrupa kaynaklı riskleri düşük seviyeden fiyatlandırırken, riskleri 100 ile 150 arasında fiyatlayan SkewVIX endeksinin değeri Ekim ayında 121,2 seviyesine ulaşmıştır. 55 DEG RAPORLARINDA ELE ALINAN ÜLKE ve KONULAR Küresel Dengesizlikleri Ortadan Kaldırmak için Uygulanması Gereken Politikalar, Kutu 1, s,6 Güneyin Yükselişi ve İnsani Kalkınma, Kutu 2, s,40 Dünyada Çalışma Hayatının Genel Görünümü, Kutu 1, s, 21 Dünyada Genç İşsizlik Konusundaki Gelişmeler, Kutu 2, s,23 Avro Bölgesi Krizinin Gelişmekte Olan Ülkelere Olan Etkileri, Kutu 1, s,36 Küresel Eğilimler, Kutu 2, s,37 DEG Haziran 2013, Sayı 6 DEG Mart 2013, Sayı 3 DEG Aralık 2012, Sayı:12 Çok Kutuplu Dünya Ekonomisi, Kutu 1, s, 36 Dünya Refah Endeksi Sıralaması, Kutu 2, s, 38 DEG Ekim 2012, Sayı:10 ABD’de İşsizlik Sigortası Uygulamaları, Kutu 1, s, 12 Küresel Rekabet Endeksi (2012-2013), Kutu 2, s, 19 DEG Eylül 2012, Sayı:9 Yuan’ın Konvertibilitesi ve Son Gelişmeler, Kutu 1, s, 34 DEG Ağustos 2012, Sayı:8 IMF Kredi Kullanımları, Kutu 1, s, 39 Rio+20 Zirvesi ve Sürdürülebilir Kalkınma, Kutu 2, s, 40 Gelişmekte Olan Ekonomilere Giden Sermaye Akımları, Kutu 3 s, 41 DEG Temmuz 2012, Sayı:7 Ülkelerin Uyguladığı Mali Önlemler, Kutu 1, s, 23 Dünya’da Gelir Eşitsizliğinin Dağılımı, Kutu 2, s, 37 DEG Haziran 2012, Sayı:6 İspanya Ekonomisinin Son Durumu, Kutu 1, s, 26 “ÇİNDİSTAN”: Çin ve Hindistan Ekonomisinin Yapısal Özellikleri ve Geleceği, Kutu 2, s,38 DEG Mayıs 2012, Sayı:5 Seçilmiş Ülke İncelemesi: Brezilya Çin 2030 Modern, Uyumlu ve Yaratıcı Yüksek Gelirli Toplumun İnşası, Kutu 1, s,23 Petrol Fiyatlarındaki Son Gelişmelerin Küresel Ekonomiye Etkileri Açısından Değerlendirilmesi, Kutu 2, s, 33 DEG Nisan 2012, Sayı:4 Seçilmiş Ülke İncelemesi: Yunanistan ABD’de Yapısal İşsizlik, Kutu 1, s, 10 DEG Mart 2012, Sayı:3 Seçilmiş Ülke İncelemesi: Rusya ABD’de Büyük Durgunluk ve Yoksulluk (2007-2011), Kutu 1, s,9 ABD ve AB Borç Yapısı, Kutu 2, s,22 DEG Şubat 2012, Sayı:2 9 Aralık 2011 AB Zirve’sinde Alınan Kararlar, Kutu 1, s, 12 Çin’in Kur Politikası, Kutu 2, s, 32 DEG Ocak 2012, Sayı:1 56