GERÇEK KİŞİLER AÇISINDAN DÖVİZE DAYALI BORSA YATIRIM FONLARINDAN ELDE EDİLEN GELİRLERİN VERGİLEME REJİMİNDEKİ SORUNLAR VE ÖNERİLER Suat ÇİÇEK Bağımsız Denetçi Mali Müşavir I. GİRİŞ Borsa yatırım fonu, katılma payları BİAŞ’da işlem gören, fon portföyünün kompozisyonunu yansıtacak şekilde portföyde yer alan varlıkların veya sadece nakdin teslimi suretiyle katılma payı oluşturabilen ya da katılma paylarının iadesi karşılığında söz konusu katılma paylarına karşılık gelen varlıkların veya sadece nakdin alınmasına imkan veren, tasarruf sahipleri hesabına, inançlı mülkiyet esaslarına göre portföy işletmek amacıyla portföy yönetim şirketleri tarafından bir içtüzük ile kurulan ve tüzel kişiliği bulunmayan malvarlığıdır. 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 1 52 ve 54’üncü maddelerine dayanılarak ve bir içtüzük hükümlerine göre yönetilmek üzere halktan katılma belgeleri karşılığı toplanacak paralarla ABD Doları, EURO vb. ve nakit bileşenden oluşan portföyü, katılma belgesi sahipleri hesabına, inançlı mülkiyet esaslarına göre işletmek amacıyla Döviz Borsa Yatırım Fonu kurulabilmektedir. Yapılan söz konusu düzenlemeler ile döviz alım satımı ile iştigal eden döviz büroları, bankalar, katılım bankaları gibi (serbest piyasa) dövize dayalı borsa yatırım fonları da döviz alım satımı ile iştigal edebileceklerdir. Ancak, gerçek kişiler bakımından serbest piayasada (döviz büroları, bankalar, katılım bankaları gibi) alım satımı gerçekleştirilen dövizler nedeniyle kar elde edilmiş olsa bile bir vergileme (stopaj) söz konusu değilken yatırım fonları açısından %10 stopaj olması bu yeni müessesenin ve “İstanbul Finans Merkezi” ana nosyonuna uygun sermaye piyasalarının gelişmesinin önünde en büyük engel olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmada mevcut yasal düzenlemeler çerçevesinde gerçek kişilerin Borsa Yatırım Fonlarından elde ettikleri gelirlerin vergileme rejiminin, serbest piyasa döviz işlemlerinde gelir elde eden gerçek kişilerin vergileme rejimi ile mukayesesi irdelenmiş, vergilemede eşitlik ve adalet ilkeleri çerçevesinde Gelir Vergisi Kanunu’nda yapılması gereken düzenlemeler üzerinde durulmuştur. 1 Sermaye Piyasası Kanunu, 30.07.1981 Tarih ve 17416 Sayılı Resmi Gazete’de Yayınlanmıştır. 1 II. YAPILAN DÜZENLEMELER VE YASAL DAYANAKLAR Yatırım fonları ile ilgili temel düzenleme eski Sermaye Piyasası Kanunu’nun 52, yeni kanunun 37. maddesinde düzenlenmiştir. Fonun kuruluşu, işleyişi gibi detaylı düzenlemeler ise SPK tebliğleri ile yapılmış olup en son Yatırım Fonlarına İlişkin Esaslar Tebliği (III-52.1) 09.07.2013 tarih ve 28702 Sayılı Resmi Gazetede, Borsa Yatırım Fonlarına İlişkin Esaslar Tebliği (III-52.2) ise 27.11.2013 tarih ve 28834 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmıştır. Her iki tebliğin de 01/07/2014 tarihinde yürürlüğe gireceği hüküm altına alınmıştır. Yapılan düzenlemeler çerçevesinde yatırım fonu; kanun hükümleri uyarınca tasarruf sahiplerinden katılma payı karşılığında toplanan para ya da diğer varlıklarla, tasarruf sahipleri hesabına, inançlı mülkiyet esaslarına göre, Tebliğde belirtilen varlıklar ve işlemlerden oluşan portföy veya portföyleri işletmek amacıyla portföy yönetim şirketleri tarafından içtüzük ile kurulan ve tüzel kişiliği bulunmayan mal varlığını ifade etmektedir. Özelleştirme kapsamına alınanlar dahil Türkiye’de kurulan ihraççılara ait paylar, özel sektör ve kamu borçlanma araçları, Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Karar hükümleri çerçevesinde alım satımı yapılabilen yabancı özel sektör ve kamu borçlanma araçları ile ihraççı payları, 12 aydan uzun vadeli olmamak üzere vadeli mevduat, katılma hesabı ve mevduat sertifikaları, Borsada işlem görmeleri kaydıyla; altın ve diğer kıymetli madenler ile bu madenlere dayalı olarak ihraç edilen sermaye piyasası araçları, Fon katılma payları, Repo ve ters repo işlemleri, Kira sertifikaları, Gayrimenkul sertifikaları, Varantlar ve sertifikalar, Takasbank para piyasası işlemleri, Türev araç işlemlerinin nakit teminatları ve primleri, Kurulca uygun görülen özel tasarlanmış yabancı yatırım araçları ve ikraz iştirak senetleri, Kurulca uygun görülen diğer yatırım araçları 2 Daha önceleri borsa yatırım fonunun dayandığı varlıklar sınırlı iken, yeni tebliğ düzenlemeleri ile sermaye piyasalarının derinleşmesi amacıyla bu kapsamın genişletildiği görülmektedir. Fonun takip ettiği endeks ile fon portföyü aşağıdaki varlıklar ve işlemlerden oluşabilir. 1. Özelleştirme kapsamına alınanlar dahil Türkiye’de kurulan ihraççılara ait paylar, özel sektör ve kamu borçlanma araçları, 2. 7/8/1989 tarihli ve 89/14391 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe giren Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar hükümleri çerçevesinde alım satımı yapılabilen yabancı özel sektör ve kamu borçlanma araçlarıve ihraççı payları, 3. Altın ve diğer kıymetli madenler ile bu madenlere dayalı olarak ihraç edilen sermaye piyasası araçları, 4. Aynı endeksi takip eden ve yabancı borsalarda işlem gören borsa yatırım fonlarının katılma payları, 5. Kira sertifikaları, 6. Gayrimenkul sertifikaları, 7. Varantlar ve yatırım kuruluşu sertifikaları, 8. Türev araç işlemlerinin nakit teminatları ve primleri, 9. Repo ve ters repo işlemleri, 10. 12 aydan uzun vadeli olmamak üzere vadeli mevduat ve katılma hesabı, 11. Takasbank para piyasası işlemleri, 12. TCMB tarafından günlük alım-satım kurları ilan edilen yabancı paralar, 13. Swap sözleşmeleri, 14. Kurulca uygun görülen diğer yatırım araçları. Dövize dayalı borsa yatırım fonlarının fon portföy değerinin belli bir kısmı (örneğin %95’i) devamlı olarak örneğin ABD Doları cinsinden nakit, mevduat veya menkul kıymetlerde tutulabilir. Bu çerçevede dövize dayalı yatırım fonları döviz alım satım işlemi yapabileceklerdir. III. GERÇEK KİŞİLER BAKIMINDAN YATIRIM FONLARINDAN ELDE EDİLEN GELİRLERİN VERGİLENDİRİLMESİ Borsa yatırım fonlarının portföy işletmeciliği kazançları, Gelir Vergisi Kanunu’nun2 geçici 67. maddesinin (8) numaralı bendi gereğince gelir vergisi tevfikatına tabidir. 2 “Gelir Vergisi Kanunu” 06.01.1961Tarih ve 10700 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. 3 Gelir Vergisi Kanunu’nun geçici 67. maddesindeki esaslar çerçevesinde Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan borsa yatırım fonları katılma paylarının alış ve satış bedelleri arasındaki fark üzerinden %10 oranında gelir vergisi tevfikatı yapılır. Ancak; anonim, eshamlı komandit, limited şirketler, yatırım fonları ve yatırım ortaklıklarınca elde edilenler ile anonim, eshamlı komandit ve limited şirket niteliğindeki yabancı kurumlar ve Sermaye Piyasası Kanunu göre kurulan yatırım fonu ve yatırım ortaklıklarıyla benzer nitelikte olduğu Maliye Bakanlığınca belirlenen yabancı kurumlarca elde edilenler % 0 oranında gelir vergisi tevfikatına tabidir. Sürekli olarak portföyünün en az % 51’i İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında işlem gören pay senetlerinden oluşan yatırım fonlarının bir yıldan fazla süreyle elde tutulan katılma paylarının elden çıkarılmasında Gelir Vergisi Kanunu‟nun geçici 67. maddesi kapsamında tevkifat yapılmaz. Gelir Vergisi Kanunu‟nun geçici 67. maddesinin (8) numaralı bendi uyarınca fon katılma paylarının fona iadesinden elde edilen gelirler için yıllık beyanname verilmez. Diğer gelirler nedeniyle beyanname verilmesi halinde de bu gelirler beyannameye dahil edilmez. Ticari işletmeye dahil olan bu nitelikteki gelirler, bu fıkra kapsamı dışındadır. IV. GERÇEK KİŞİLER BAKIMINDAN SERBEST PİYASA DÖVİZ SATIŞ KAZANCI İLE YATIRIM FONUNDAN ELDE EDİLEN DÖVİZ KAZANCININ VERGİLEME REJİMLERİ ARASINDAKİ FARKLAR VE NEDEN OLDUKLARI OLUMSUZLUKLAR Mevcut yasal düzenlemelerde serbest piyasada döviz alım satımı kazançları gerçek kişiler açısından gelir vergisine tabi değildir. Ancak, borsa yatırım fonlarından döviz alım ve satım işlemi nedeniyle gerçek kişiler tarafından gelir elde edilmesi durumunda % 10 stopaj yapılması gerekmektedir. Bu durum ise aşağıda sıralanan nedenler dolayısıyla olumsuz sonuçlara neden olmaktadır. 1. Gerçek Kişiler Tarafından Yatırım Fonları Aracılığıyla Elde Edilen Döviz Kazançlarının Vergilendirilmesi Vergide Adalet ve Eşitlik İlkelerine Aykırıdır Vergilemede yatay eşitlik, eşitlere eşit muamele ilkesi çerçevesinde, aynı ya da benzer durumda olan vergi yükümlülerinin aynı şartlarda vergilendirilmesini ifade eder. Diğer bir ifade ile yatay eşitlikten kastedilen gelir, gider, servet ve aile durumu gibi benzer durumda bulunan kişilerin tutar ve oran bazında aynı vergiye tabi tutulmasıdır. Bu çerçevede; vergilemede yatay eşitlik ilkesi ile güdülen amaç, benzer koşullar içinde olan, özdeş nitelikte bulunan durumların yasalarca aynı işleme uyruk tutulmasını sağlamaktadır. Öte yandan; vergi adaleti, kişilerin mali güçlerine göre vergilendirilmesi şeklinde ele alınabildiği gibi, sosyo-ekonomik düzenlemelere olanak sağlayabilecek bir uygulamanın sağlanması olarak da değerlendirilebilmektedir. Ancak bu ayrım ve amaçların ötesinde en temel ve öz olarak vergi adaleti, vergilendirmenin hakça olmasını ifade etmektedir. Bu yönüyle vergi adaleti kendi içinde bir meşruiyet unsurunu da barındırmaktadır. Adaletli vergilendirme, aynı zamanda bireyler arasındaki vergi yükü dağılımının toplum tarafından kabul edilen bir şekilde gerçekleşmesini de ifade etmektedir3. 3 Hamit Güngör, Vergi Hukukunda Adalet ilkesi, İzmir 2010, www.izmirbim.adalet.gov.tr/.../VERGİ%20HUKUKUNDA%20ADALET, Erişim Tarihi: 18.11.2014 4 Türk hukuk sisteminde vergide adalet ilkesinin yerini bulduğu yasa Anayasa’dır. Anayasa’nın4 73’üçüncü maddesinin 2’inci fıkrasına göre “Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı maliye politikasının sosyal amacıdır.” Gerçek kişiler tarafından serbest piyasa döviz kazançlarının vergilendirilmemesine (stopaj) karşın borsa yatırım fonları aracılığıyla elde edilen döviz kazançlarının vergilendirilmesi hukuksal açısından vergide adalet ve yatay eşitlik ilkesine aykırı olduğu değerlendirilmektedir. 2. Gerçek Kişiler Tarafından Yatırım Fonları Aracılığıyla Elde Edilen Döviz Kazançlarının Vergilendirilmesi Haksız Rekabete Neden Olmaktadır Genel olarak piyasa ekonomilerinde rekabet; kar, satış miktarı ve pazar payı gibi belirli iktisadi hedeflere ulaşmak amacıyla ekonomik birimler arasında ortaya çıkan bir yarış veya karşıtlık şeklindeki ilişkiler süreci olarak tanımlanmaktadır. Rekabetin egemen olduğu bir piyasa ekonomisinde fiyat ve kar göstergeleri müdahalelerden uzak olarak belirlenir. Firmaların bağımsız karar verebilmeleri ile ülkenin kısıtlı kaynakları verimli bir şekilde kullanılmaya başlanır ve böylece tüketicinin de refah düzeyi yükselir. Öte yandan rekabet, yeni buluşların yapılmasına ve teknolojik gelişmelere neden olarak ülke ekonomisinin bir bütün halinde kalkınmasına da katkıda bulunur. Rekabet, ancak belirli bir takım şartların varlığı halinde gerçekleşebilmektedir. Rekabet, piyasa ekonomisinin işlerliğini sağlayan araç durumundaki bir süreç olduğu için, rekabeti oluşturacak şartların bulunmaması durumunda piyasa ekonomisinin sağlıklı bir şekilde işlemesi de söz konusu olamamaktadır. 5 Rekabetin varolabilmesi için piyasa yapılarının aldığı şekil önemlidir. Piyasaların, yeni gireceklere açık tutulmasını sağlayacak yapıda olması esastır. Giriş engellerinin olduğu piyasalarda rekabetin işleyiş dinamiği azalma eğilimi gösterir. Böylece, piyasalardaki yoğunlaşma eğilimi artarak rekabetin sınırlanmasına neden olur. Rekabetin sağlıklı bir biçimde tesisi için gerekli olan önemli bir başka koşul da bozulmayacak bir rekabet düzenini temin edebilecek gerekli hukuki alt yapının oluşturulmasıdır. Rekabetle ilgili hukuki düzenlemelerin bulunmadığı bir ekonomik düzende gerçek anlamda rekabetçi bir ortamın ve piyasa düzeninin varlığından söz edilemez. Anayasa'nın 167’nci maddesinde, “Devlet, para, kredi, sermaye, mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alır, piyasalarda fiili veya anlaşma sonucu doğacak tekelleşme ve kartelleşmeyi önler” hükmü yer almaktadır. Gerçek kişiler bakımından serbest piyasa döviz kazanlarında stopaj olmamasına karşın borsa yatırım fonları aracılığıyla elde edilen döviz kazancı üzerinden % 10 stopaj yapılması Türk Ticaret Kanunu hükümleri çerçevesinde “taraflar arasındaki rekabet ortamını sağlayacak ticari ilişkileri bozan faaliyetler” olarak değerlendirilmelidir. 4 Türkiye Cumhuriteti Anayasası, 09/11/1982 Tarih ve 17863 (Mükerrer) Sayılı Resmi Gazete’de Yayımlanmıştır. 5 Rekabet Kurumu Kanunun Genel H7deC+LxBI8=(Erişim Tarihi: 18.11.2014) Gerekçesi, http://www.rekabet.gov.tr/default.aspx?nsw=aajg/Gozabs=- 5 3. Borsa Yatırım Fonları Aracılığıyla Elde Edilen Döviz Kazançlarının Stopaj Yoluyla Vergilendirilmesi Organize Piyasa Olan Sermeye Piyasalarının Gelişmesini Engellemektedir Finansal piyasalar, finansal varlıkların oluşturulmasına olanak tanıyarak, tasarruf sahipleri ile fon kullanıcıları arasında köprü işlevi kurup, gerçek varlıkların artmasını sağlar. Bu köprü kurulmadığında, fon akışı geçit bulamayacak, dolayısıyla üretken yatırımlar ve üretim azalacaktır. Ekonomik birimlerce yatırımların yapılabilmesi için, bazı ekonomik birimlerin de tasarruf etmesi zorunludur. Birçok zorunlu yatırım fırsatı tasarrufların yetersizliğinden dolayı ertelenmek ya da iptal edilmek zorunda kalmaktadır. Sermaye piyasaları, bir ekonomide küçük, dağınık ve tek başına yararlı olmayan tasarrufların menkul kıymetlere yatırılarak, büyük tutarlara ulaşan sermaye birikimi oluşturulması suretiyle yatırımlara dönüştürülmesiyle ülke ekonomisine katkıda bulunur. Sermaye piyasası az gelişmiş ülkelerdeki yurtiçi tasarruf açığının kapanmasına yardımcı olabilir. Fertler açısından, sermaye piyasası, tek başına gelir getiren bir yere yatırılmayacak kadar küçük fonların verimli yerlere yatırılmasına ve sahiplerine ek gelir getirmesine imkan sağlamaktadır. Ayrıca, elinde küçük sermaye bulunan, fakat bununla kişisel bir yatırım yapmaya sağlığı, bilgi ve tecrübesi ve zamanı olmayan kimseler sermaye piyasasının sağladığı imkanlardan yararlanır.6 Görüldüğü gibi, bir ekonomik sistem içerisinde finansal piyasaların etkin ve sağlam bir yapıya sahip olması, büyük önem taşımaktadır. Finansal piyasaların yeterince iyi çalışmaması, kan dolaşımının çeşitli nedenlerle durması sonucu vücutta meydana getireceği tahribat gibi, ekonominin zarar görmesine yol açar. Borsa Yatırım Fonları da finansal sistem içerisinde önemli fonksiyonlar icra etmektedirler. Dolayısıyla Borsa Yatırım Fonları aracılığıyla elde edilen döviz kazançları üzerinden stopaj yapılması bu piyasaların düzgün işlemesi ve gelişmesi üzerinde olumsuz bir etkiye sahiptir. 4. Borsa Yatırım Fonları Aracılığıyla Elde Edilen Vergilendirilmesi Kayıt Dışı Ekonomiyi Beslemektedir Döviz Kazançlarının Kayıtdışı ekonominin olusmasına neden olan önemli etkenlerden biri, devletin düzenleyici işlemleri nedeniyle ekonomik işlemlerin kayıt dışı alana kaymalarıdır. Beyandışı ekonomik faaliyetler, bir ülkede “milli gelir” olarak tanımlanan kavram ile fiilen beyan edilen gelir arasindaki alanı kapsar. Bu alan, dar anlamda, yasal ekonomik faaliyetler alanında yürütülen, fakat vergi idaresine beyan edilmeyen gelir kalemlerinden oluşmaktadır. İdareye bildirilmeyen gelirler ya da gerçek değerlerinin altında beyan edilen gelirler, dar anlamdaki kayıtdışı ekonomik faaliyetleri oluşturur.7 Oysa ki kurumsal ve kollektif yatırımcı olan yatırım fonlarının bütün gelir ve giderleri ve bağımsız denetime tabi olduğu gibi vergi dairesine beyan da edilmektedir. Dolayısıyla yatırım 6 Finansal Piyasaların Ekonomik Sistemdeki Önemi, http://notoku.com/finansal-piyasalarin-ekonomik-sistemdeki-onemi/, Erişim Tarihi: 18.11.2014 7 İzzettin ÖNDER, Kayıtdışı Ekonomi ve Vergileme, http://kayitdisiekonomi.com/makale/detay.asp?id=24, Erişim Tarihi: 18.11.2014 6 fonlarının faaliyetlerinin/işlemlerinin kayıtdışı ekonominin önlenmesinde önemli bir yer tuttuğu söylenebilir. Öte yandan; Borsa Yatırım Fonlarından elde edilen döviz kazançlarının stopaja tabi tutulması piyasada oluşan atıl fonların yastık altına kaymasına ve ekonomiye enjekte edil(e)mememesine de neden olduğu açıktır. Bu yönüyle de borsa yatırım fonları aracılığıyla döviz kazancı elde eden gerçek kişi gelirleri üzerinde stopaj yapılması uygulamasına son verilmesi yönünde yasal düzenlemeler yapılması önem arz etmektedir. V. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME Serbest piyasada döviz alım satımı kazançları gerçek kişiler açısından gelir vergisi stopajına tabi olmamasına karşın borsa yatırım fonları aracılığıyla döviz alım ve satım işlemi nedeniyle gelir elde edilmesi durumunda gerçek kişiler açısından % 10 stopaj yapılmasının ekonomik ve eşitlik açıdan birçok olumsuz etkisi görülmektedir. Borsa Yatırım Fonları aracılığıyla elde edilen döviz kazançlarının gerçek kişiler açısından vergilendirilmesi organize ve kayıtiçi piyasa olan sermaye piyasalarının gelişmesini engellediği gibi organize olmayan kayıtdışı ekonomiyi beslemekte ve ayrıca piyasada oluşan atıl fonların yastık altına kaymasına ve ekonomiye enjekte edil(e)mememesine, bunun yanında organize olmayan ve alıcı ile satıcının borsa gibi sürekli bir işlem platformunda karşılaşamaması nedeniyle manipulatif hareketlere neden olmakta ve dolayısıyla para ve sermaye piyasalarının sağlıklı ve düzenli çalışmasını engellemektedir. Bunun yanında; gerçek kişiler bakımından serbest piyasa döviz kazançlarında stopaj olmamasına karşın Borsa Yatırım Fonları aracılığıyla elde edilen döviz kazancı üzerinden % 10 stopaj yapılması Türk Ticaret Kanunu hükümleri çerçevesinde “taraflar arasındaki rekabet ortamını sağlayacak ticari ilişkileri bozan faaliyetler” olarak da dikkat çekmekte ve haksız rekabete neden olmaktadır. Vergilemede yatay eşitlik, eşitlere eşit muamele ilkesi çerçevesinde, aynı ya da benzer durumda olan vergi yükümlülerinin aynı şartlarda vergilendirilmesi gerekmektedir. Ayrıca, anayasamızın 167. maddesinde; "devlet, para, kredi, sermaye, mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alır, piyasalarda fiili veya anlaşma sonucu doğacak tekelleşme ve kartelleşmeyi önler hükmü yer almaktadır. Dövize dayalı Borsa Yatırım Fonları’nın yanında aynı vergi rejimi farklılığı, altın gibi diğer başka ürünlere dayalı Borsa Yatırım Fonları’nda da yaşanmaktadır. Borsa Yatırım Fonları farklı ürünler değil, dayandığı ürünün Borsa’da sürekli işlem görebileceği gelişmiş piyasalarda çok önemli şekilde kullanım alanı bulan sermaye piyasası ürünleridir. Vergi rejiminin de teşvik edici olması tercih edilmekle beraber, Borsa Yatırım Fonu’nun dayandığı ürün için vergi rejiminin en az ürünün vergi rejimi olması mümkünse “İstanbul Finans Merkezi” yaklaşımı doğrultusunda sermaye piyasalarının gelişmesine yönelik olarak daha da teşvik edici olması esas olmak durumundadır. Öte yandan; yastık altında kayıtdışı olan, bankalarda ekonomiye kazandırılamadan cari hesaplarda duran yaklaşık 65 Milyar TL dövizin önemli bir kısmının ekonomiye kazandırılması, yastık altı dövizlerin kayıt altına alınabilmesi, bölge ülkelerinde olmayan döviz menkul kıymetinin oluşturularak İstanbul Finans Merkezi Projesine katkı sağlanması, konvansiyonel ve 7 emeklilik fonlarının alabileceği menkul kıymetin oluşturulması ülke menfaatleri açısından akla gelen öncelikli faydalardır. Gerek anayasamızın temel ilkelerinden olan vergide adalet ve eşitlik ilkesi ve gerekse yukarıda irdelenen diğer ekonomik nedenlerden dolayı yatırım fonları aracılığıyla döviz kazancı elde eden gerçek kişi gelirleri üzerinde stopaj yapılması uygulamasına son verilmesi yönünde yasal düzenlemeler yapılması son derece önem arz etmektedir. KAYNAKÇA “Sermaye Piyasası Mevzuatı ve İlgili Mevzuat, Ticaret Hukuku ve Borçlar Hukuku”, www.tspakb.org.tr “Sermaye Piyasası Kanunu” 30.07.1981 Tarih ve 17416 Sayılı Resmi Gazete Yatırım Fonlarına İlişkin Esaslar Tebliği (III-52.1) 09.07.2013 tarih ve 28702 Sayılı Resmi Gazete Borsa Yatırım Fonlarına İlişkin Esaslar Tebliği (III-52.2) 27.11.2013 tarih ve 28834 sayılı Resmi Gazete “Gelir Vergisi Kanunu” 06.01.1961Tarih ve 10700 Sayılı Resmi Gazete Türkiye Cumhuriteti Anayasası, 09/11/1982 Tarih ve 17863 (Mükerrer) Sayılı Resmi Gazete Rekabet Kurumu Kanunun Genel H7deC+LxBI8=(Erişim Tarihi: 18.11.2014) Finansal Piyasaların Ekonomik Sistemdeki Önemi, http://notoku.com/finansal-piyasalarin-ekonomik-sistemdeki-onemi/, Erişim Tarihi: 18.11.2014) İzzettin ÖNDER, Kayıtdışı Ekonomi Ve Vergileme, http://kayitdisiekonomi.com/makale/detay.asp?id=24, Erişim Tarihi: 18.11.2014 Gerekçesi, http://www.rekabet.gov.tr/default.aspx?nsw=aajg/Gozabs=- 8