Şimdiki Zaman BD KASIM 2016 Can Pulak Çevre ve Turizmde Reform Gereği Ege ve Akdeniz’in dantel gibi koylarını, kıyısındaki köylerini bekleyen akıbeti kimseler bilmiyor. Koruma kararlarının ciddiyeti ve disiplini maalesef kalmadı. Ö nce özerk Çevre Bakanlığı, sonra Özel Çevre Koruma Kurumu kaldırıldı. Bakanlık önce Orman, yıllar sonra Şehircilik Bakanlığının şemsiyesi altına sokuldu. Özel Çevre Koruma Kurumunun üzerine bir çarpı işareti çekilerek, görevleri Tabiat Varlıklarını Koruma Kuruluna devredildi. Böylece ülkenin çevrecilik gibi ciddi bir sorunuyla ping-pong gibi oynandı. Kim yaptı, neden yaptı gibi sorularla uğraşmanın artık bir yararı yok. Şimdi yapılması gereken iş, Türkiye’nin doğal güzelliklerinin ve değerlerinin koruma çerçevesini değiştirmektir. Bu güzellik ve değerleri kim koruyacak? Şehircilik Bakanlığı mı, can çekişmekte olan Çevre Müsteşarlığı mı, Orman Bakanlığı mı, Turizm Bakanlığı mı, Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu mu, Belediyeler mi? Söyler misiniz kim koruyacak? 87 BD KASIM 2016 Hiçbirinin çevre konusunda bilgisi yok. Olması da mümkün değil zaten. Tam konuyu öğrenecekken, çevre bir başka adrese bağlanıyor. O adresin bürokratları tam derslerini çalışmaya başlarken, çevre ellerinden kayıp bir başka bakanlığın arka bahçesine giriyor. Komik ama ne yazık ki gerçek bu. Türkiye yıllardır, hatta özellikle son 20 yılda çevre adlı bir komediyi oynamakta ısrar ediyor. Bu komedinin ne yazarı belli ne de ciddi oyuncuları. O ysa Türkiye, çevreyle ilgilensinler diye binlerce bürokratına ve o bürokratların bağlı oldukları kurumlara tonlarca para ödüyor. Ama karşılığında alabildiği bir şey yok. Çeyrek asırlık sonuç ‘dostlar Türkiye yıllardır, çevre adlı bir komediyi oynamakta ısrar ediyor. Bu komedinin ne yazarı belli ne de ciddi oyuncuları. 88 alışverişte görsün’den öteye gitmiyor. Koyların haline bakın, turizmden para kazandığımız bölgelere bakın, delik deşik hale getirilen ormanlarımıza bakın, göl ve nehirlerimizin pisliğini inceleyin, çöplük haline getirdiğimiz denizlerimizi gözden geçirin, ne demek istediğimi anlarsınız… Rahmetli Özal, çevre konusuna büyük önem verdi. Çevre Bakanlığını dünya fonlarından faydalansın diye o dönemde kurduk. Özel Çevre Koruma Kurumunu (ki bu kurum koyların ve kıyısındaki köylerin korumasında, kaçak yapılaşmanın kısmen önlenmesinde büyük görevler yaptı) devreye soktuk. Birleşmiş Milletlerin tüm dünyaya örnek gösterdiği Çevre İzcilerini hayata geçirdik ve örnek kamplarını açarak, doğudan batıya tüm çocuklarımızın çevre eğitimi alabilmeleri için kaynak yarattık. Şimdi bunların hiçbiri yok. Eğer çevre izcileri teşkilatı dağıtılmasaydı, bugün BD KASIM 2016 Türkiye’nin gönüllü milyonlarca fahri müfettişi olur ve çevre fotoğrafı böylesine kararmazdı. H er neyse, bunların hepsi geride kaldı. Ancak bilmemiz gereken geçmişi, bir miktar hatırlamakta yine de fayda var. Rahmetli Özal’ın Başbakanlığında, kendisine 4 proje önerdim. Biri Çevre Bakanlığını diğeri Çevre İzcilerini, öteki ise Çevre Koruma Kurulunu kurma kararlarıydı. Hepsine “evet” dedi. Fakat dördüncüsünü çok doğru bulmakla beraber, biraz düşünmesi gerektiğini söyledi. O da, Türkiye’nin dört bölgeye ayrılması, hepsinin başına olağanüstü yetkilerle donanmış genel valilerin getirilmesi ve turizmden para kazandığımız il ve ilçelerin belediye başkanlarının seçimle değil tayinle atanmasıydı. Hele Belediye Başkanları konusundaki teklifime önce “tam isabet” diyerek çok sıcak yaklaşmış, ancak iki-üç ay sonra bunun demokrasiye aykırı bir şey olacağını söyleyerek bu projeden vazgeçmişti. Şimdi bugünün Türkiye’si için yeniden söylüyorum. Nasıl bir zamanlar terörle mücadelede “Olağanüstü Hâl Valileri” varsa, bundan böyle Türkiye’nin 4 bölgesi için de “Turizm Bölge Valileri” olmalıdır. Marmara-Ege-Akdeniz ve Karadeniz bölge Valileri, çağdaş dünya görüşüne sahip, lisan bilenler arasından seçilmelidir. Bunların mutlaka meslekten olmaları da şart değildir. Turizm Bakanlığı’nda başarılı hizmetler vermiş yüksek bürokratlar, Rahmetli Özal, sektörde deçevre konusuna ğerli görevler büyük önem verdi. yapmış seçkin Çevre Bakanlığını turizmciler, dünya fonlaüniversitelerin rından faydünya görmüş dalansın ve konularındiye o dönda iyi yetişmiş emde kurduk. bilim adamları, hatta çok zengin işadamları böyle bir göreve rahatça getirilebilirler. A ynı şekilde, çevre konusunda da yenilikler yapabilir, konuya daha akıllıca yaklaşımlar düşünebilir ve bunun için sıradan bürokratları değil, ülkemizin iyi yetişmiş çevrecilerini göreve çağırabiliriz. Çevre konusunda öncelikle yapmamız gereken şey, çevre ile turizmi birlikte değerlendirmeliyiz. Eğer çevre başlı başına bir otorite olarak düşünülmeyecekse, o takdirde Çevre ve Turizm Bakanlığı yeniden kurulmalıdır. Şurası bir gerçektir ki eğer Türkiye’nin doğal değer ve güzelliklerini gereği şekilde koruyacaksak, çevrenin tek otoriteye bağlı olması şarttır. Eğer bu, özerk çevre Bakanlığı olacaksa, tüm Bakanlık ve kurumlar, özellikle belediyeler, bu özerk çevre bakanlığıyla uyum içinde çalışacaklar, onun kararlarına uyacaklar ve onun onayı olmadan da akıllarına eseni yapamayacaklardır. Böyle bir Çevre Bakanlığı, altyapısı olmayan ve tamamlanmayan hiçbir 89 BD KASIM 2016 yere inşaat izni vermeyecek ve verilenleri de hemen iptal edecektir. Bu durumda ormanlarımızda önüne gelene maden ruhsatı verilmeyecek, gerekli incelemeler yapılmadan akarsularımıza hidroelektrik santralleri kurulamayacak, deniz, göl ve nehirlerimizi kirleten yatırımlara izin verilmeyecek, turizm köylerinin planları tamamlanmadan çevreye tek bir çivi çakılamayacak, planlarda ise doğal güzelliğe zarar verecek girişimler engellenecektir. T ürkiye’nin Edremit, Ayvalık, Foça, Urla, Çeşme, Kuşadası, Bodrum, Datça, Marmaris, Köyceğiz, Fethiye, Kaş, Alanya ve ötesi gibi yoğun turizm merkezlerinin belediye başkanları, mutlaka tayinle getirilmelidir. Oyla gelen başkanların acemi yönetimleri, İlk yapılması gereken, turizm beldelerinin altyapıları tamamlanmadan tek bir inşaata dahi izin verilmemesidir. sen-ben-bizim oğlan politikaları, yandaş personelle çalışma alışkanlıkları, tribünlere oynama gayretleri, böylesine değerli yerlerimize büyük zararlar vermektedir. İlk yapılması gereken şey, turizm il ve ilçelerinin altyapıları tamamlanmadan tek bir inşaata dahi izin verilmemesidir. Bunun yasalarımıza aykırı bir tarafı yoktur. Hâlâ altyapısı olmayan yerlere inşaat izni vermek, halkın genel sağlığını tehlikeye düşürmek açısından suçtur. Yeterli yolun yok, suyun yok, elektriğin yetersiz, arıtman mevcut değil, olanların ise çalışmıyor. Üstelik çoğunun çöplük sorunu felaket durumda. Buna rağmen hâlâ inşaat izni veriyorlar. En çarpıcı örnekler Bodrum-Marmaris ve Çeşme’dir. Biz genelde Ege ve Akdeniz üzerinde duruyoruz. Ama Karadeniz de aynı durumda, hatta bazı yerler daha da beter vaziyette. Son yıllarda Karadeniz’in iç ve dış turizminde gözle görülür bir hareket, canlanma var. Bu durumu da dikkate alarak, güney bölgelerimiz için önerdiğimiz tedbirleri, buraları için de düşünmeliyiz. Son olarak, özellikle Muğla’daki turizmden para kazanılan tüm ilçelere zarar veren Büyükşehir uygulamasını da vakit geçirmeden, süratle kaldırmalıyız. Zararın neresinden dönülse kardır. Bu konunun da, bahsettiğimiz önlemler çerçevesinde ele alınmasında sayısız faydalar vardır. Çevre ve turizm konusunun üzerinde durmaya devam edeceğiz. canpulak@butundunya.com.tr 90