Lekesiz Güneş “üşütecek” 2030-2040 arası Güneş lekeleri normalin binde biri olacak... İnsan zihninde Güneş’in yandaki fotoğrafının fokur fokur ateş topu görünümüyle soğuğu bağdaştırmakta zorlanıyor; ama yıldızımızın manyetik alanlarının hareketli dinamiği Dünyamızın 2030-2040 yıllarında dondurucu soğukların görülebileceği bir döneme gireceğini gösteriyor. İngiltere’de yapılan bir gökbilim kongresinde açıklanan veriler, Güneş’teki manyetik alanların dinamiği sonucu Dünyamızın, 1645-1715 yılları arasındaki “mini buz çağı”nın bir benzerini yaşayacağı yolunda abartılı medya manşetlerine yol açtı. öngörüyü yapan bilimciyse, “Üşüyeceğiz, ama Hollywood filmlerindeki gibi her yer buzlarla kaplanmış olmayacak” diyor. Güneş lekelerinin döngüsel dinamiğini inceleyen karı-koca gökbilimciler Annie ve Walter Maunder’in anısına “Maunder Minimumu” diye de adlandırılan dönemde Thames, Tuna ve Moskova nehirleri donmuş, bazı bölgeler yıl boyu kar altında kalmıştı. Bu dönemde, genelde 40-50.000 olan Güneş lekelerinin sayısı 50’ye düşmüştü. 1677 yılında Londra’da donmuş Thames ırmağını gösteren, bilinmeyen bir ressam tarafından çizilmiş resim. İngiltere’deki Northumbria Üniversitesi’nden matematikçi ve gökbilimci Prof. Valentina Zharkova, atmosferindeki manyetik alanların oluşum ve bozulmalarıyla Güneş’in yaydığı elektromanyetik ışınım, uzaya fırlattığı plazma (elektrik yüklü parçacıklar) akılarının şiddeti ve güneş lekelerinin sayısı arasında yakın ilişki olduğunu, öngörülen soğumanın da bu dinamiklerdeki 11 yıllık döngülerin bir sonucu olduğunu belirtti. Güneş’in manyetik alanının kuzey ve güney kutupları her 11 yılda bir yer değiştiriyor. Bu süreç içinde yerel manyetik alanları yaratan güneş lekelerinin sayısında da azalma görülüyor. 2030 yılındaki soğuma öngörüsü, Güneş’te manyetik dalgaların şimdiye kadar sanılanın aksine tek tek değil, çiftler halinde oluştuğunun keşfine, ve bu dalgaların davranışlarıyla ilgili olarak Zharkova tarafından geliştirilen bir analitik modele dayanıyor. Oluşan manyetik dalgalar, oluştukları yarı kürenin tersine gidiyorlar ve gittikleri yarıkürede birbirleriyle etkileşerek güneş lekelerinin sayısını maksimuma getiriyorlar. Veriler, manyetik dalga çiftleri içinde en büyüğünün, Güneş’in manyetik kutuplarının 11 yıl içindeki tersinme döngüsünün seyrini belirlediğini gösteriyor. GÜNEŞ LEKELERİ Araştırmacıların, matematik modeli kullanarak geliştirdikleri projeksiyona göre 26. leke döngüsünde ana çifti oluşturan dalgalardan biri kuzey, öteki de güney yarıküreye gideceğinden ve dolayısıyla birbirleriyle etkileşmeleri düşük bir olasılık olduğundan lekelere yol açmayacaklar. Bunun da Güneş’in etkinliğinde 2030-2040 yılları arasında büyük bir azalmaya yol açacağı hesaplanıyor. Bu azalmanın Güneş’in yeryüzüne düşecek enerjisinde metrekare başına 3 Watt’lık bir azalmaya yol açacağı hesaplanıyor. Araştırmacılara göre, gelen elektromanyetik ışınımda yüzde 1 oranında bir azalma bile Dünya’daki sıcaklık dağılımı ve hava akımları üzerinde fark edilir değişimlere yol açar. Raşit Gürdilek KAYNAKLAR: New Ice Age may begin by 2030”, ScienceOnline, 16 Temmuz 2015 http://www.nasa.gov/mission_p ages/sunearth/news/solarcycleprimer.h “There Probably Won't Be A ‘Mini Ice Age’ In 15 Years”, http://www.iflscience.com/envir onment/mini-ice-age-notreason-ignore-global-warming , 14 Temmuz 2015 Güneş lekeleri, yıldızımızın fotosfer ya da ışıkküre diye adlandırılan ışığın yayıldığı dış katmanında (yüzeyinde) ortaya çıkan geçici oluşumlar. Manyetik alanların bir bölgede yoğunlaşarak Güneş’in derinliklerinden ısı aktarımını (konveksiyon) yerel olarak baskılayarak bulundukları yerin fortosferinkinden daha düşük sıcaklık ta olmalarına yol açmaları sonucu ortaya çıkıyorlar. Güneş yüzeyinin yaklaşık 5.500 °C sıcaklığına karşılık lekelerin sıcaklığı 2.700 – 4.200 °C olduğundan koyu görünüyorlar. Güneş araştırmacılarına göre çevrelerinden soyutlanabilecek olsalardı, lekeler dolunaydan daha parlak görünürlerdi. Lekeler, Güneş yüzeyinde hareket ediyorlar ve bu sırada genişleyip büzüşüyorlar. Büyüklükleri, 16 kilometreden 160.000 kilometreye kadar değişebiliyor. Bu yüzden en büyükleri çıplak gözle (Özel filtrelerle ya da bir kağıda yansıtılarak) seçilebilirken daha küçük onbinlercesi ancak özel teleskoplarla belirlenebiliyor. Güneş lekeleri, yıldızımızın yüzeyinde zaman zaman görülen parlamalar ve “taçtan kütle atımı” diye adlandırılan, dış atmosferinden büyük elektrik yüklü parçacık kütleleri atımlarıyla da ilişkili. Bu olaylar genellikle lekelerin bir araya toplanmış olduğu bölgelerde, yani Güneş etkinliğinin yoğunlaştığı bölgelerde meydana geliyor. Manyetik alan çizgileri,artı kutuplanmışbir lekeden çıkıp, eksi kutuplanmış alana girerek plazzma kitlelerinin izlediği halkalar oluşturuyorlar (altta solda). Saç örgüsü gibi birbirine dolaşık durumdaki bu halkalar gerilim nedeniyle koparsa parlama denen olaylar meydana geliyor (aşağıda ortada). Parlamalar ya da Güneş atmosferinde lif denen uzun yapıların patlaması,Güneş’in Taç (Korona) denen sıcak (1 milyon °C) dış atmosferinden uzaya milyarlarca ton ağırlığında plazma (elektrik yüklü parçacıklar) bulutları da fırlatıyor. Parçacıkların Dünya’nın manyetik kalkanını delip atmosferine girebilmeleri halinde manyetik fırtınalara ve renkli kutup ışıklarına yol açtıkları bu olaya Taçtan Kütle Atımı deniyor (altta sağda).