M. Meclisi B : 9ı dengesini bozduğu için Türk parasının dış kıy­ meti üzerinde de tesir etmişti. 1929 Dünya buh­ ranının memleketimize de sirayeti buna da in­ zimam etti ve dış ticaret konusun'da kot rol lu bir rejime girilmiş oldu. O gün bu gün değişik isim­ ler, şekillerle kotroltu rejim içinde yaşa>ma,ktayiz. 1929 tarifesi spesifik bir tarife idi, o zaman her memlekette cari olan rejimlere uygun olarak hazırlanmıştı. Spesifik bir tarife idi, koruyucu bir tarife idi başlangıçta. Fakat bir müddet sonra koruyuculuk vasfını kaybetmeye başladı bu tari­ fe. Ve memleket sanayiinin korunması vazifesini daha ziyade gümrük tarifesinden değil ve fakat uygulanmakta olan kontrollü dış ticaret nizamın­ da aramıştır. Bu hal devam ederken İkinci Ci­ han Harbi gelip çatmıştır. Esasen ithalât müşkü­ lâtı başlamıştı, çünkü dış piyasalarda mal bul­ mak mümkün değildi. Harb yılları da böyle ya­ şanmıştır. Harb yıllarından sonra, görülmüştür ki, bizim tarifemiz koruyucu vasfını tamamen kaybetmiş­ i m Hem koruyucu vasfını kaybetmiş ve hem de i'iskal bir mekanizma olmak vasfını kaybetmiştir. Bu düşüncelerle, yeni bir tarife kanunu üzerinde çalışmalar başlamıştı. 1929 dan bu yana tarifele­ rin hazırlanışında birtakım yenilikler olmuştur. CHinkü dünyada maddeler çoğalmıştı. Artık eski ta­ rife hiçbir bakımdan tatmin edici bir vasıf taşı­ mamakta idi. Böylece, 1955 e kadar gelindi. 1955 te Milletlerarası Brüksel Nomanklâtürü kabul edilmekle beraber, sistem de değiştirildi, spesifik rejimden, Advalorem rejimine geçildi. Fakat bu geçiş esnasında da gereği kadar koruyucu bir ta­ rife tatbik edilemedi. Çünkü zannediliyordu ki o zaman, «Artık dünya serbest mübadele rejimine girmiştir, biz de buna intibak edebiliriz.» kanaati hâkimdi. Onun için tam bir koruyucu tarife tatbika konulamadı. Zamanla gördük ki, biraz önce Sayın Maliye Bakanı arkadaşımız rakamlarla an­ lattı, ensidansı yani umumi fiyat seviyesine inika­ sı başka memleketlerle kıyas edildiği yani güm­ rük hâsılası olarak, Gümrük Vergisi olarak aldı­ ğımız vergilerin umumi ithalât üzerine yayılışı hesabedildiği zaman son derece düşük nisbetlerle karşılaşmış bulunduk. Bugünkü durum odur ki, gümrük tarifemiz asla koruyucu* değildir. Eğer bugün yerli sanayiimizi koruyabiliyorsak gümrük tarifesi mekanizm asiyi e değil kota, rejimi ile ko­ ruyabil i yo rz, 8 ne i kotaya şu maddeyi koymak 1 — 143 30 . 4 . 1964 O : 1 9 ncu kotaya koymamak, 10 ncu kotaya koymak, 11 nei kotaya koymamak suretiyle durum idare edilmektedir. Bu suretle sanayi korunmaz. Bir sistem getirmeJk lâzınıgelıiyordu. O itibarla. önümüze gelen tasarı tamanıiyle iktisadi hedef­ lere yönelmiş millî sanayii koruyucu, onun geliş­ mesini sağlıyacak bir tarife hüviyetindedir, öyle bir hüviyet almıştır, öyle bir hüviyetle gelmekte­ dir ki; millî sanayii korumak için başka bir meka­ nizmaya baş vurmayı lüzum yoktur. Bizatihi gümrük tarifesi memleket sanayiini koruyacaktı r, bu hüviyet verilmiştir elimizdeki tasarıya. Bir misal vermek istiyorum; yürürlükteki ta­ rifeden bir önceki - bâzı ufak tefek değişiklikler olmuştu - rejimle şimdi gelen rejini arasındaki farkı belirtmek üzere bir misal vermek istiyorum : Önümüze getirilen tasarı son derece sistema­ tik olarak hazırlanmıştır. Hammaddeden başlan­ mış, yarı mamul maddeye geçilmiş; yarı mamul­ den mamule geçilmiştir. Himayecilik buradan iti­ baren, hammaddeden başlı yarak düşünülmüştür. Bir sanayi kurmak istiyorum, hammaddesi dışar­ dan gelecektir, o halde buna düşük tarife tatbik etmeliyim. Binde bir sanayi var. hammaddeyi yarı mamul hale getirmektedir. Bu yarı mamulü ali}) mamul hale getirecektir bir diğer sanayiin... Bütün bu safhalarında tarife tatbik edilirken ni­ hai hedef göz önünde bulundurulmuştur. Halbu­ ki daha önceki tarifemi/, bu hedefleri gereği gibi karşılıyamam ışt ı. Bariz bir misal vereceğim. Bizini gümrük tari­ femiz suni gübreyi vergiden muaf tutmuştur. Gümrük Vergisinden muaf 1 utmuş!ur. K'ikal suni gübrenin içine giren, suni gübrenin imali için kullanılan hammaddeleri Gümrük Vergisine tabi tutmuştur. Şimdi bu şartlar altında bu mem­ lekette suni gübre sanayii doğabilir mi? Mamul suni gübre vergiden muaf, Gümrük Vergisinden muaf, fakat bu mamulü memleket toprakları üze­ rinde yapabilecek ve bunu yapmak üzere kurulan bir sanayi getirteceği hammaddeye Gümrük Ver­ gisi verecekti. İlejim bu idi. Bu şartlar altında bu memlekette suni gübre sanayii doğabilir mi, yaşıyabilir mi? Bu kadar bariz bir misal vermek üzere arz ettim. Durum böyle idi. Bereket ver­ sin ki, 1961 de çıkarılmış olan bir kanun Hüküme­ te bâzı yetkiler vermişti. Bu yetkileri kullanarak suni gübrenin imalinde kullanılan fakat yaban­ cı memleketlerden getirtilecek olan maddelerin gümrükleri de sıfıra indirildi ve memlekette âtıl