İşte o şekva ve şikâyetlerin hedefini değiştirmek

advertisement
Sorularlarisale.com
"İşte o şekva ve şikâyetlerin hedefini değiştirmek için
esbab vaz edilmiştir. Çünkü, kusur onlardan çıkıyor,
onların kabiliyetsizliğinden ileri geliyor." cümlesini
açıklar mısınız?
Nasıl beyaz yazı en güzel siyah tahta üzerinde görünür. Sıcaklığın kıymeti, zıttı olan
soğuk ile anlaşılır. Kusursuz bir Zatın da en güzel aynası kusur ile bezenmiş esbab
ve eşyalardır. Onun için Allah kendi mükemmel isim ve sıfatlarını izhar etmek için,
eşyaya ve esbaba bazı kusurları kasti olarak koymuş.
Nasıl ki, güzel bir mağazada çirkin kayalar ve eski püskü eşyalar konulur, ta ki
sanatın kıymet ve nispi hususiyetleri kemali ile parlasın. Aynen bunun gibi Allah
insanı ve sebepleri kusur, acz, fakr, nekais ile donatmış ki, kendi mükemmel isim ve
sıfatları kemali ile parlasın. Yani eşya ve esbabın kusurlu olmasının tek hikmeti
haksız şekvaların hedefini çevirmek için değildir, o hikmet binler hikmetten sadece
bir tanesidir. Burada, eşyadaki kusur nispi bir kavramdır. Allah ile kıyaslandığı
zaman, nihayetsiz kusur ile alude bir ayna oluyor. Yoksa sanat ve tasarım
noktasından bir kusuru yoktur.
Allah’ın isim ve sıfatlarına ayna olup okutmak noktasında eşya ve sebepler kusursuz
bir ahsen-i takvimdir. Yani esbap, Allah’ın sanatı açısından bakarsan, mükemmel;
ama kendi namına, yani manayı ismi ile bakarsan, çok kusurlu ve kabiliyetsiz bir
şeydir.
İnsanların ve hayvanların nefis ve hevasının peşine düşüp kainattaki nizam ve
düzeni bozmaları bu kusura bir örnektir. Mesela, insanların hayvan türlerini
katlederek türün yok olmasına ve ekolojik dengenin bozulmasına sebep olması bir
kusurdur. Ya da dünyanın kalkanı olan ozan tabakasını bozulmasına sebep olmak bir
kusurdur. Beşerin karıştırıcı eli nizam-ı aleme müdahale etmese her şey kemalde
kalır ve kusursuz bir şekilde işler.
Cansız varlıkların kusuru ve kabiliyetsizliği ise Allah’ın sanatı ve memuru olmak
yönünden değil de manay-ı ismi noktasından bakılır ise anlaşılır. Mesela, su kendi
başına hareket etse yıkmak ve dağıtmak kabiliyetindedir, bu yüzden bazen
insanlara ciddi zarar verir. Tabiatçıların iddia ettiği gibi su, tabiatı gereği kemalde
değil ki teşekkül ve icada kabiliyeti olsun. Şayet icat ve teşekkülü su, toprak, gibi
kusurlu ve tabiatları gereği yıkmaya müsait olan unsurlara verirsen, bu yapmak
değil yıkmak olur.
Ama bu kusurlu unsurlar, Allah’ın kudret elinde kusursuz işler ve kusursuz icraatlara
vasıta olur. İşte Allah bu unsurların kusurlu tabiatını rahmet ve izzetinin
muhafazasında istihdam ediyor. Allah’ın Rahmet ve izzetine münafi olan olaylarda
page 1 / 2
bu unsurlar paratoner gibi şikayet ve isyanlarını üstüne çekerler, elim ve çirkin gibi
duran şeylere mecazi olarak merci olurlar.
İnsan Allah’a kusur veremez, ama sobadan çıkan karbon monoksite verebilir ve
öfkesini de ona yöneltir. Zehirli gaz insan hayatını yıktığı ve öldürdüğü için yaşatma
kabiliyetinin olmadığını izhar ve ilan etmiş oldu. Zahiren çirkin, batınen güzel olan
fiil ve icraatların güzelliğini Allah’a, çirkinliğini sebeplere vermekte bir sakınca
yoktur. İşte bu zahiri çirkinlikleri sebeplerden bilmek bir cihetle “Çünkü, kusur
onlardan çıkıyor, onların kabiliyetsizliğinden ileri geliyor.”cümlesinin açılımı
ve izahı niteliğindedir.
Özet olarak, insanların kainatta çirkin addettiği şeyleri sebeplerden bilmek bir
cihetle sebeplerin kusuru ve kabiliyetsizliği oluyor. Yoksa İlahi program noktasından
zaten çirkinlik diye bir şey yoktur. Kainatta her şey ya bizzat güzeldir, ya da
neticeleri itibari ile güzeldir. Çirkinlik, insan zihninin darlığından çıkan bir heyuladır.
page 2 / 2
Powered by TCPDF (www.tcpdf.org)
Download