T.B.M.M. B:54 18.2.2004 0:2 Sayın Tütüncü, şahsınız adına da söz istemişsiniz, ikisini birleştirerek söz veriyorum. Eksüreyi kullanıp kullanmamak size aittir; ama, ben hepsini birlikte veriyorum; buyurun. CHP GRUBU ADINA ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) - Teşekkür ederim Sayın Başkan. Değerli milletvekilleri, bu maddeyle, kanun tasarısında geçen kavramlardan bazılarının tanım­ ları yapılıyor. Benim, dikkatinize sunmak istediğim konu, stratejik planlamadır. Buradaki tanımıy­ la stratejik plan, aslında, makro düzeyde değil, kuruluşların, işletmelerin yaptıkları bütçeleme süreç­ leriyle ilgili bir kavramdır. Buradaki stratejik plan kavramının içeriği yetersizdir ve ulusal makro planla irtibatı gereğince kurulmadan düzenlenmiştir. Bu kavramın, bu haliyle bu maddede bulun­ masının hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Bu konudaki ayrıntılı görüşlerimizi, önergemiz görüşülür­ ken dile getireceğim. — Sayın Başkan, değerli milletvekillerimiz; bu yasa tasarısının gerekçesi üzerine dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Bize göre, iki gerekçeli bir yasa tasarısıyla karşı karşıyayız. Birinci gerekçe, görünen gerekçedir; Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan metindeki gerekçedir. İkinci gerekçe ise, zabıtlara geçmeyen gerekçedir. Bu gerekçenin özü, Başbakanlık Müsteşarının Sivas'ta dile getirdiği düşüncelerdir. Bu düşünceler, 29 Ekim 1923'ten rövanş alma mücadelesine yönelik düşün­ celerdir. (AK Parti sıralarından "Ne alakası var" sesleri) Ne söylediğimi çok iyi biliyorum, sözlerimin ne anlama geldiğini çok iyi biliyorum. Değerli milletvekilleri, sizlerin de, sözlerimi, lütfen, öküz altında buzağı arama anlayışının ve mantığının dışında değerlendirmenizi, bilhassa, rica ediyorum. (AK Parti sıralarından gürültüler) Sayın Müsteşar, söylediklerinin bugün de arkasında durduğunu söylüyor. Sayın Başbakan da, bunu bile bile, Sayın Müsteşara sahip çıkıyor; öyle değil mi; sahip çıkıyor. Sayın milletvekilleri, yasa tasarısının nitelikleri de ortadayken, bu durumda, bu tasarının zabıt­ lara geçmeyen gerekçesinden söz etmemek mümkün müdür allahaşkına?! Nitekim, yasa tasarısının bazı maddelerine baktığımızda, Başbakanlık Müsteşarının sözlerinin arkasında durulmasının ne an­ lam ifade ettiği görülmektedir. Bu konu, olağanüstü derecede önemlidir. Sayın milletvekilleri, Sayın Müsteşar konuşmasında, siyasî öncelikli İslamî hareketlerden söz ediyor ve bunları şöyle tanımlıyor: "Bu hareketler, aslında, devlet yönetimini ve karar merkezlerini ele geçirerek, toplumda değişikliği sağlamaya yönelik hareketler olarak ifade edilebilir. Karar gücünü elinizde bulunduracaksınız. Birtakım değişimleri, bu karar gücüyle gerçekleştirmeye çalışırsınız." Değerli milletvekilleri, burada kastedilen değişim nasıl bir değişimdir, Sayın Başbakanlık Müsteşarının o malum konuşmasındaki değişim nasıl bir değişimdir, aynen aktarıyorum. Sayın Müsteşar diyor ki: "Modern devletin bize aşılamaya çalıştığı veya dayatmaya çalıştığı düşünceye karşı bir değişim." Yine, devam ediyor, diyor ki: "Modern devlet, şeriatçılık ve Müslümanlık gibi iki farklı kavram varmış gibi, yıllardır, bize bir dayatma içindedir; bu, yanlıştır. İslam, bir hayat tar­ zıdır, hayatın bütün yönlerini kapsayan bir sistemdir. Siyaseten de karar gücüne yönelik hareketler yapmak zorundadır." Bu sözler ne anlama geliyor sayın milletvekilleri; bu kürsüde ettiğimiz yemini hatırlayalım ve elimizi vicdanımıza koyalım, bu sözler, cumhuriyet ve demokrasi anlayışına karşı olan bir değişimi önermiyor mu... Bu sözler, modern devleti yok etmeye yönelik bir karşı devrim düşüncesinin somut örnekleri değil midir... AHMET YENİ (Samsun) - Değildir. ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) - Bu düşüncelerin sahibi, Başbakanlık Müsteşarı olarak, yerinde oturmuyor mu?.. Yine devam ediyor Sayın Müsteşar ve diyor ki: "Karar gücünde etkin olma talebimiz karşısın­ da modern devlet ve onun bürokratik yapısı bize şunu vazedecektir: Siyasî güçte karar mercii olarak yerini almak için, yani, ülkeyi yönetmek için Müslüman kimliğini bırakmalısın diyecektir. İslam as­ la bunu kabul etmez. Bu riyakâr bir tavırdır ve kimlik bozulması demektir." -362-