tc ege üniversitesi sağlık bilimleri enstitüsü üriner inkontinansı olan

advertisement
T.C.
EGE ÜNİVERSİTESİ
SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
ÜRİNER İNKONTİNANSI OLAN ROMATOİD ARTRİTLİ
KADINLARDA
EĞİTİMİN ETKİNLİĞİNİN İNCELENMESİ
Doktora Tezi
Hale UYAR HAZAR
DANIŞMAN
Prof. Dr. Ahsen ŞİRİN
İZMİR
2008
ÖNSÖZ
Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Kadın Sağlığı ve Hastalıkları
Hemşireliği Anabilim Dalı’ndaki doktora eğitimimde bilgi ve tecrübelerinden
yararlandığım ve beni yetiştiren tez danışmanım Prof. Dr. Ahsen ŞİRİN’e,
Aynı
Anabilim
Dalında
Öğretim
Üyesi
ve
izleme
jürim
olan
Yrd. Doç. Dr. Aynur SARUHAN’a, doktora tez çalışmalarımın başlangıcından
itibaren desteğini esirgemeyen ve tez izleme jürim olan Prof. Dr. Niyazi AŞKAR’a,
tez savunma sınavındaki katkılarından dolayı Doç.Dr. Asiye AKYOL ve
Doç.Dr. Sabri BARUTCA’ya
Doktora tez çalışmalarımın başlangıcında ve araştırma programının
oturmasında desteğini esirgemeyen merhum Prof. Dr. Eker DOĞANAVŞARGİL
(rahmetle anıyorum) ve Uzm. Dr. Gonca ÖDER’e,
Doktora
tez
çalışmamın
tamamlanmasında
destek
veren
Yrd. Doç. Dr. Fatma DEMİRKIRAN, Yrd. Doç. Dr. Nevin AKDOLUN BALKAYA
veYrd. Doç. Dr. Sakine MEMİŞ’e,
Araştırmaya katılmayı kabul eden hastalarıma teşekkür ediyorum.
Bugünlere gelmemde hiç şüphesiz en büyük payı olan, beni yetiştiren ve
emeklerini hiçbir zaman ödeyemeyeceğim canım babam Ferit UYAR ve canım annem
Vacide UYAR’a
Daha karnımda iken doktora eğitim programıma katılan ve devam eden
çocuklarım Ferit Sami HAZAR ve Fatih Can HAZAR’a ve
Her zaman bana destek olan ve ayrı kalmak zorunda kaldığımız doktora
eğitim programlarımız sürecinde bile yanımda hissettiğim çok değerli eşim
Yrd. Doç. Dr. Fatih HAZAR’a teşekkürlerimi sunuyorum.
Aydın, 31 Temmuz 2008
Hale UYAR HAZAR
2
İÇİNDEKİLER
Sayfa No
ÖNSÖZ
iii
İÇİNDEKİLER
iv
TABLOLAR DİZİNİ
viii
BÖLÜM I
1. GİRİŞ ……………………………………………………………………………11
1.1. ARAŞTIRMANIN KONUSU ………………………………………….11
1.2. ARAŞTIRMANIN AMACI …………………………………………….15
1.3. ARAŞTIRMANIN HİPOTEZLERİ ………………………………......15
1.4. SAYILTILAR …………………………………………………………...16
1.5. ARAŞTIRMANIN ÖNEMİ………………………………………….....16
1.6. SINIRLILIKLAR …………………………………………………........17
1.7. TANIMLAR …...…………………….………………………………….17
1.8. GENEL BİLGİLER …………………………………………………….18
1.8.1. ALT ÜRİNER SİSTEM ANATOMİ VE FİZYOLOJİSİ ……….....18
1.8.1.1. Alt Üriner Sistem Anatomisi …………………………..….…18
1.8.1.2. Alt Üriner Sistem Fizyolojisi … ……………………..….… ..21
1.8.2. KONTİNANS MEKANİZMASI ……………………………..……22
1.8.3. ÜRİNER İNKONTİNANSIN EPİDEMİYOLOJİSİ..….……..…....24
1.8.4. ÜRİNER İNKONTİNANS RİSK FAKTÖRLERİ …………..…….25
1.8.5 ÜRİNER İNKONTİNANS TİPLERİ ………………………..….….28
1.8.5.1 Stres Üriner İnkontinans ……...……….………………..…. 29
1.8.5.2 Urge İnkontinans …………………….…………………..... 29
1.8.5.3 Miks İnkontinans ………………….………………….…… 30
1.8.5.4 Fonksiyonel İnkontinans ……................……………..…… 31
1.8.5.5 Overflow İnkontinans ……………………...……………… 31
1.8.5.6 Refleks İnkontinans ………………………………….……. 32
1.8.6 ÜRİNER İNKONTİNANSI OLAN
HASTANIN DEĞERLENDİRİLMESİ……………………………..33
1.8.7 DAVRANIŞSAL TEDAVİ YÖNTEMLERİ …………………….. 36
1.8.7.1 Mesane Eğitimi …………………………….…….……….. 36
1.8.7.2 Kegel Egzersizi ……………………………….….……….. 37
3
1.8.8 BAĞ DOKUSU VE ROMATOİD ARTRİT .……………………....38
1.8.8.1. Romatoid Artrit ve Tanımı ………………………………... 39
1.8.8.2. Romatoid Artrit ve İnsidansı ……………………………… 40
1.8.8.3. Romatoid Artrit ve Risk Faktörleri ……………………….. 40
1.8.8.4. Romatoid Artritin Belirti ve Bulguları ……………………. 41
1.8.8.5. Romatoid Artrit ve Sınıflandırılması ……………………... 42
1.8.8.6. Romatoid Artrit ve Tedavisi ……………………………… 43
1.8.8.7. Romatoid Artrit ve Hemşirelik Bakımı …………………… 44
1.8.9 KADINDA ÜRİNER İNKONTİNANS VE
ROMATOİD ARTRİT………………………………………………46
BÖLÜM II
2. GEREÇ VE YÖNTEM ……………………………………………………….. 49
2.1. ARAŞTIRMANIN TİPİ ……………………………………………......49
2.2. ARAŞTIRMANIN YERİ VE ZAMANI…………………………….... 49
2.3.ARAŞTIRMANIN EVRENİ………………………………………….....50
2.4. ARAŞTIRMANIN ÖRNEKLEMİ …………………………………….50
2.5. VERİ TOPLAMA YÖNTEMİ…………………………………………52
2.5.1. VERİ TOPLAMADA KULLANILAN GEREÇLER ……………..52
2.5.1.1. Anket Formu..………………………………………..…… 52
2.5.1.2. Katz Bağımsızlık İndeksi ……………………………..…...52
2.5.1.3. Beden Kitle İndeksi …………………...................................53
2.5.1.4. İnkontinans Şiddet İndeksi …………………………….…...54
2.5.1.5. Üriner Günlük ……………………………………………...55
2.5.1.6. Mesane Eğitimi Programı..……………………………….. 55
2.5.1.7. Kegel Egzersizleri Eğitim Programı …...…………………..56
2.5.1.8. İzlem Formu ….………………………………………...… 56
2.5.2. VERİ TOPLAMADA KULLANILAN YÖNTEMLER ………........56
2.6. VERİLERİN TOPLANMASI …………………...……………….…... 61
4
2.7. ARAŞTIRMANIN BAĞIMLI VE
BAĞIMSIZ DEĞİŞKENLERİ............................................................62
2.7.1. Araştırmanın Bağımlı Değişkenleri..……………………………….. 62
2.7.2. Araştırmanın Bağımsız Değişkenleri..……………………………… 62
2.8. VERİLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE BULGULARIN
ANALİZİ ………………………………………………………………...62
2.9. SÜRE VE OLANAKLAR ……………………………………………...63
2.10. ARAŞTIRMADA KARŞILAŞILAN GÜÇLÜKLER ……………….64
2.11. ETİK AÇIKLAMALAR …………………...……………………….. .66
BÖLÜM III
3. BULGULAR……………………………………………………………………..67
3.1. ROMATOİD ARTRİTLİ KADINLARDA
İNKONTİNANS PREVELANSININ DAĞILIMI ……….................71
3.2. DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN
SOSYO-DEMOGRAFİK BULGULARI .…………………………….71
3.3. DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN
SAĞLIK DURUMU BULGULARI …...……………………………...72
3.4. DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN
OBSTETRİK VE JİNEKOLOJİK BULGULARI ……………..…….78
3.5. DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN
İDRAR YAPMA VE İDRAR KAÇIRMA BULGULARI.......………..80
3.6. DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARDA
İDRAR KAÇIRMANIN PSİKO-SOSYAL ETKİLERİ VE
ÜRİNER İNKONTİNANSA YÖNELİK TEDAVİ
DURUMU BULGULARI …………….....................................................85
3.7. DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARDA
İDRAR YAKINMALARININ ÜRİNER İNKONTİNANS
RİSK FAKTÖRLERİ İLE KARŞILAŞTIRILMASI…………………87
3.8. DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN
ÖN TEST VE SON TEST VERİLERİNİN
KARŞILAŞTIRILMASI………………………………………………..90
3.9. SON TEST VERİLERİNİN İKİLİ GRUPLAR
ARASINDA KARŞILAŞTIRILMASI ….……....……………………..91
5
3.10. MESANE EĞİTİMİ, KEGEL EGZERSİZİ VE
KONTROL GRUPLARINDA ÖN TEST VE
SON TEST VERİLERİNİN VE MESANE EĞİTİMİ,
KEGEL EGZERSİZİ VE KONTROL GRUPLARINDA
ÜRİNER İNKONTİNANS TİPLERİNE GÖRE ÖN TEST
VE SON TEST VERİLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI.................94
BÖLÜM IV
4. TARTIŞMA……………………………………………………………………...99
4.1. ROMATOİD ARTRİTLİ KADINLARDA İNKONTİNANS
PREVELANSININ İNCELENMESİ ……………………………….. 99
4.2. DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN
SOSYO-DEMOGRAFİK BULGULARININİNCELENMESİ ….…100
4.3. DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN
SAĞLIK DURUMU BULGULARININ İNCELENMESİ…………..101
4.4. DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN
OBSTETRİK VE JİNEKOLOJİK
BULGULARININ İNCELENMESİ…………………………………105
4.5. DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN
İDRAR YAPMA VE İDRAR KAÇIRMA
BULGULARININ İNCELENMESİ …………... ……………………106
4.6. DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARDA
İDRAR KAÇIRMANIN PSİKO-SOSYAL ETKİLERİ
VE ÜRİNER İNKONTİNANSA YÖNELİK TEDAVİ
DURUMUNUN İNCELENMESİ ………………. …………………..110
4.7. DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN
İDRAR YAKINMALARININ ÜRİNER İNKONTİNANS
RİSK FAKTÖRLER İLE KARŞILAŞTIRILMASININ
İNCELENMESİ………..………………………………………………111
4.8. DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN
ÖN TEST VE SON TEST VERİLERİNİN
KARŞILAŞTIRILMASININ İNCELENMESİ…………....................112
4.9. SON TEST VERİLERİNİN İKİLİ GRUPLAR
ARASINDA KARŞILAŞTIRILMASININ İNCELENMESİ………..113
6
4.10. MESANE EĞİTİMİ, KEGEL EGZERSİZİ VE
KONTROL GRUPLARINDA ÖN TEST VE
SON TEST VERİLERİNİN VE MESANE EĞİTİMİ,
KEGEL EGZERSİZİ VE KONTROL GRUPLARINDA
ÜRİNER İNKONTİNANS TİPLERİNE GÖRE ÖN TEST
VE SON TEST VERİLERİNİN
KARŞILAŞTIRILMASININ İNCELENMESİ…………..………...115
BÖLÜM V
5. SONUÇ VE ÖNERİLER………………………………………………………119
5.1. SONUÇ ……………………………………………………………….119
5.2. ÖNERİLER………………………………………………...………....122
BÖLÜM VI
ÖZET ve ABSTRACT ……………………………………………………….…..123
KAYNAKLAR …………………………………………………………………...127
7
EKLER
EK-I
Anket formu
EK-II
Katz Bağımsızlık İndeksi
EK-III
İnkontinans Şiddet İndeksi
EK-IV
Üriner Günlük
EK-V
Mesane Eğitimi Programı
EK-VI
İdrar Sıklığı ve Sızıntı Formu
EK-VII
Kegel Egzersizi Eğitim Programı
EK-VIII
Kegel Egzersizi Kayıt Formu
EK-IX
İzlem Formu
EK-X
Hodge Sanvik’ten alınan İnkontinans Şiddet İndeksi kullanım izini
EK-XI
Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Etik Kurul Kararı
EK-XII
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi İzin Yazısı
EK-XIII
Üriner İnkontinans Varlığı Hasta Bilgilendirme Hasta Onam Formu
EK-XIV
Mesane Eğitimi Hasta Bilgilendirme Hasta Onam Formu
EK-XV
Kegel Egzersizi Hasta Bilgilendirme Hasta Onam Formu
EK-XVI
Kontrol Grubu Hasta Bilgilendirme Hasta Onam Formu
EK-XVII
Mesane Eğitimi ve Kegel Egzersizi Eğitim Kitapçığı
8
TABLOLAR DİZİNİ
TABLO İSMİ
Tablo No
Sayfa No
1
Romatoid Artritte Kullanılan İlaçlar
43
2
Uygulama Akış Diyagramı
61
3
Romatoid Artritli Kadınlarda İnkontinans Prevelansının Dağılımı
71
4
Deney ve Kontrol Gruplarının Sosyo-Demografik
71
Özelliklerinin Dağılımı
5
Deney ve Kontrol Gruplarının Fonksiyonel Durumu ve Beden Kitle
72
İndeksi Özelliklerinin Dağılımı
6
Deney ve Kontrol Gruplarının Hastalık Durumu ve İlaç Kullanma
73
Durumunun Dağılımı
7
Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Alışkanlıklarının Dağılımı
75
8
Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Romatoid Artrit
75
Özelliklerinin Dağılımı
9
Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Romatoid Artrit
77
Tedavisinde Kullandıkları İlaçların Dağılımı
10
Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Obstetrik
78
Özelliklerinin Dağılımı
11
Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Jinekolojik
79
Özelliklerinin Dağılımı
12
Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların İdrar Yapma
80
Özelliklerinin Dağılımı
13
Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların İdrar Kaçırma
82
Özelliklerinin Dağılımı
14
Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Üriner İnkontinans
84
Tiplerinin Dağılımı
15
Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınlarda İdrar Kaçırmanın
85
Psiko-Sosyal Etkilerinin Dağılımı
16
Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Üriner İnkontinansa
86
Yönelik Tedavi Görme Durumlarının Dağılımı
17
Mesane Eğitimi Grubundaki Kadınların İdrar Yakınmalarının
87
9
Üriner İnkontinans Risk Faktörleri ile Karşılaştırılması
18
Kegel Egzersizi Grubundaki Kadınların İdrar Yakınmalarının
88
Üriner İnkontinans Risk Faktörleri ile Karşılaştırılması
19
Kontrol Grubundaki Kadınların İdrar Yakınmalarının
89
Üriner İnkontinans Risk Faktörleri ile Karşılaştırılması
20
Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Ön Test Verilerinin
90
Karşılaştırılması
21
Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Son Test Verilerinin
90
Karşılaştırılması
22
Son Test Verilerinin Kontrol ve Mesane Eğitimi Grupları Arasında
91
Karşılaştırılması
23
Son Test Verilerinin Kontrol ve Kegel Egzersizi Grupları Arasında
92
Karşılaştırılması
24
Son Test Verilerinin Mesane Eğitimi ve Kegel Egzersizi Grupları
93
Arasında Karşılaştırılması
25
Mesane Eğitimi Grubunda Ön Test ve Son Test Verilerinin
94
Karşılaştırılması
26
Mesane Eğitimi Grubunda Üriner İnkontinans Tiplerine Göre
94
Ön Test ve Son Test Verilerinin Karşılaştırılması
27
Kegel Egzersizi Grubunda Ön Test ve Son Test Verilerinin
95
Karşılaştırılması
28
Kegel Egzersizi Grubunda Üriner İnkontinans Tiplerine Göre
96
Ön Test ve Son Test Verilerinin Karşılaştırılması
29
Kontrol Grubunda Ön Test ve Son Test Verilerinin
97
Karşılaştırılması
30
Kontrol Grubunda Üriner İnkontinans Tiplerine Göre
97
Ön Test ve Son Test Verilerinin Karşılaştırılması
10
BÖLÜM I
GİRİŞ
1.1. ARAŞTIRMANIN KONUSU
Dışkı ya da idrar tutabilme anlamında olan kontinans, mesane ve bağırsak
kontrolünü yapabilme, dışkı ya da idrar kaçırma olan inkontinans ise mesane ve
bağırsak kontrolünün kaybı olarak tanımlanırken üriner inkontinans, yalnızca mesane
fonksiyonunun kaybını ifade etmekte ve en sık görülen inkontinans türünü
oluşturmaktadır (1, 6, 7, 84).
Üriner inkontinans; Uluslararası Kontinans Birliği (1979) tarafından “sosyal
yada hijyenik problem haline gelen ve objektif olarak gösterilebilen istemsiz idrar
kaçırma” olarak tanımlanırken, günümüzde (2002) ise “herhangi bir istemsiz idrar
kaçırma yakınması” olarak değiştirildi (1, 48, 47).
Üriner inkontinans, farklı kültürlerdeki ve ırklardaki bütün yaştaki kadınların
2/3’sini etkileyen dünya çapında ortak bir problemdir (74). Kızılkaya’nın belirttiği
gibi (2002), Amerikan Ulusal Sağlık Enstitüsünün (NIH) raporlarına göre,
Amerika’da yaklaşık 10 milyon kişinin, İngiltere’de yapılan çalışmalarda kadınların
% 40’ında üriner inkontinans yakınması olduğu bildirilmektedir. Genel olarak,
kadınların tümü için üriner inkontinans prevelansı ortalaması % 25 olarak
bildirilmekle birlikte kesin bir değer verilememektedir (48). Ülkemizde inkontinans
görülme sıklığı konusunda sağlıklı bilgiler olmamasına karşın, paritenin inkontinans
11
risk faktörü olması nedeniyle ülkemizde parite nedeniyle inkontinansın daha sık
rastlanılan bir sorun olduğu tahmin edilmektedir (54).
Üriner inkontinans, görünüşleri sağlıklı olan insanlarda, özellikle de kadınlarda
sık rastlanan bir durumdur (13, 48). Üriner inkontinans insidansı yaşla birlikte
artmaktadır. Ancak, kadınlarda sık rastlanan bu durum yaşlanmanın normal bir
parçası veya menopozun doğal bir sorunu olarak kabul edilmemelidir (60, 69, 77).
Hayatı tehlikeye sokan bir problem olmayan üriner inkontinans, yaşanan
ıslaklığa bağlı irritasyon, enfeksiyon, fekal inkontinans, düşmeler ve immobilite
risklerini artırmakta ve kişisel hijyeni etkilemektedir. Bu nedenlere bağlı olarak
kadınlarda rahatsızlık ve depresyona kadar varan çeşitli ruhsal sorunlara da yol
açabilmektedir (38, 42, 69).
Kadınlar bu rahatsızlıktan dolayı kendilerine olan güvenlerini yitirmekte,
kendilerini bir başkasına bağımlı olarak görmekte, sosyal ve fiziksel aktivitelerini ve
sıvı alımlarını kısıtlamaktadırlar. Ayrıca üriner inkontinanslı kadınların ev içi ve iş
faaliyetleri ve cinsel yaşamları da olumsuz yönde etkilenmektedir (48, 54).
Arslan’ın (1999) yaptığı araştırmada, idrar kaçırma nedeniyle kadınların
% 30 oranında hobilerinin, % 41–100 oranında tatil, aile ve sosyal yaşamlarının
etkilendiği belirtilmektedir (10). Öztaç Özerdoğan’ın (2003) araştırmasında; üriner
inkontinans yaşam kalitesi ölçeğine göre üriner inkontinans yaşayan kadınların,
yaşam kalitesinin en olumsuz etkilendiği alanın sosyal izolasyon olduğu, daha sonra
davranışların sınırlanması ve psiko-sosyal etkilenmenin olduğu belirtilmektedir (66).
Kadınların yaşam kalitesini etkileyen üriner inkontinansın gelişiminde yaş ve
cinsiyet, seks hormonları, ırk, doğum, sigara, obesite, kronik konstipasyon,
abdominal tümörler, histerektomi, radyoterapi, üriner sistem enfeksiyonu, sekonder
spinal kord yaralanmaları gibi pek çok risk faktörünün rol oynadığı belirtilmektedir
12
(47, 48). Üriner inkontinansın gelişiminde; genital prolapsus ve üriner inkontinansın
birlikte olmasının yanı sıra kontinent ve inkontinent kadınların bağ dokusu
farklılığının dikkat çekici olduğu belirtilmektedir (48).
Stres durumlarında kadın üretrasının etkili kapanması, organlara bağlanmış
olan farklı anatomik yapıların işlevselliğine dayanır. Fonksiyonel yönden bu
yapıların
en
önemlisi
subüretral
vajinal
duvar,
puboüretral
ligamentler,
pubokoksigeal kaslar ve paraüretral bağ dokularıdır. Tüm bu yapıların temel dokusu
“bağ doku” dur.
Bu nedenle özellikle adı geçen yapıları birbirine ve üretraya
bağlayan paraüretral bağ dokudaki kusurlar; etkisiz üretral kapanmaya neden
olmaktadır. Bundan dolayı kadınlarda kusurlu bağ dokusunun kendisi ile ve/veya adı
geçen yapıların bağlarının kesilmesi ile üriner inkontinans gelişebilir. Böylece üretra
stres durumlarında kapanamayacaktır (79).
Ülkemizde
inkontinans
görülme
sıklığı
konusunda
sağlıklı
bilgiler
olmamasının yanı sıra üriner inkontinans prevelansını belirlemeye yönelik yapılmış
az sayıda çalışma bulunmaktadır (48). Bu yapılan az sayıdaki çalışmalar içerisinde
bağ dokusu risk faktörüne yönelik olarak kadınlarda üriner inkontinansla ilgili
çalışmanın yapılmamış olması konuya olan ilgiyi yoğunlaştırmaktadır.
Yapılan araştırmalar prolapsus ve stres inkontinansı olan nulliparların kollojen
yapısında bir defekt olabileceğini ortaya koymaktadır. Kızılkaya’nın (2002) belirttiği
gibi, Landon ve Smith stres inkontinanslı kadınların karın duvarı kollajen yapısının
kontinentlere göre daha sert yapıda olduğunu, Sayar ve ark. stres inkontinanslı
kadınlarda pubovezikal fasiadaki kollajen fibrinlerin anormal çapraz bağlar
nedeniyle daha zayıf yapıda olduğunu belirtmektedir (48).
Tip I kollajen kalın ve sert fibrinlerden, Tip III kollajen ince, zayıf ve izole
fibrinlerden oluşmaktadır. Kızılkaya’nın belirttiği gibi (2002), Keane ve ark.’nın
13
yaptığı nullipar ve stres inkontinaslı 30 hastanın periüretral biyopsi örnekleri
incelemesinde, Tip I kollajenin Tip III kollajene göre daha az olduğu ve aynı
zamanda genel kollajen miktarının da düşük olduğu belirtilmektedir (48).
Kızılkaya ve ark. (1999) tarafından kadınlarda stres üriner inkontinansta risk
faktörlerini belirlemek amacıyla yapılan çalışmada bağ dokusu yetmezliği oranının
deney
grubunda
%
27.8,
kontrol
grubunda
%
16.7
oranında
olduğu
belirtilmektedir (47).
Araştırmanın Konusu (Problem)
Üriner inkontinans yakınması olan romatoid artritli kadınlarda Mesane Eğitimi
ve Kegel Egzersizlerinden hangisi üriner inkontinansın şiddetini azaltmada daha
etkili bir yöntemdir?
Alt Problemler
1. Romatoid artritli kadınlarda üriner inkontinan prevelansı nedir?
2. Üriner inkontinans yakınması olan romatoid artritli kadınlarda Kegel
Egzersizleri inkontinansın şiddetini azaltmada etkili bir yöntem midir?
3. Üriner inkontinans yakınması olan romatoid artritli kadınlarda Mesane
Eğitimi inkontinansın şiddetini azaltmada etkili bir yöntem midir?
14
1.2. ARAŞTIRMANIN AMACI
Üriner inkontinans kadın sağlığı sorunları içerisinde yer alan önemli bir sağlık
problemidir ve kadının yaşamında psikolojik, sosyal, davranışsal, vb. birçok
değişiklikleri de beraberinde getirmektedir. Bağ dokusu hastalığı olan kadınlarda
üriner inkontinans yakınmalarının varlığı kadın sağlığı probleminin önemini daha da
artırmaktadır.
Bu araştırmada, üriner inkontinans olan romatoid artritli kadınlarda mesane
eğitimi ve Kegel egzersizlerinin etkinliğinin belirlenmesi amaçlanmaktadır.
1.3. HİPOTEZLER
H1: Romatoid artritli kadınlarda üriner inkontinans prevelansı yüksektir.
H2: Mesane Eğitimi romatoid artritli kadınlarda üriner inkontinansın şiddetini
azaltır.
H3: Kegel Egzersizi romatoid artritli kadınlarda üriner inkontinansın şiddetini
azaltır.
H4: Mesane Eğitimi ve Kegel Egzersizi uygulayan kadınlarda üriner
inkontinansın şiddeti hiç eğitim almayan kadınlara göre daha azdır.
15
1.4. SAYILTILAR
1. İnkontinans Şiddet İndeksinin üriner inkontinans yakınmasının şiddetini
belirlemede etkili olduğu varsayılmaktadır.
2. Katz Bağımsızlık İndeksinin romatoid artritli hastaların fonksiyonel
durumunu belirlemede etkili olduğu varsayılmaktadır.
1.5. ARAŞTIRMANIN ÖNEMİ
Kadınların idrar kaçırmayı, ileri yaş kadına özgü bir durum olarak algıladıkları,
utanıp mahcup oldukları, önemsenmeyeceği kuşkusu yaşadıkları ve bakım
sağlayıcılarına idrar kaçırma yakınmalarını ifade etmekte güçlük çektikleri ve asla
söz etmedikleri düşünülmektedir (20, 52, 69).
Bunun sonucu olarak üriner inkontinansın bütün ülkelerde ve kültürlerde, rapor
edilemeyen ve utanılan bir durum olarak algılandığı ve insanların hala mesane
eğitimi ve Kegel egzersizi gibi davranışsal tedavi yöntemlerinden haberdar
olmadıkları düşünülmektedir (79).
Üriner inkontinans kadın sağlığını olumsuz yönde etkileyen ve aynı zamanda
çözümlenmesi mümkün olan bir yakınmadır. Ancak, bağ dokusu hastalıklarının en
sık görülen türü olan romatoid artritli hastalarda üriner inkontinans ele alınması
gereken öncelikli problem niteliği taşımaktadır. Romatoid artritle mücadele,
hastaların tüm zamanını almakta ve üriner inkontinans yakınmasının hastalar
açısından öncelikli olamayacağı düşünülmektedir.
Yurt dışında bağ dokusu hastalığı olan kadınlarda üriner inkontinansa yönelik
çalışmaların çok kısıtlı olması ve ülkemizde de konuyla ilgili yapılan çalışmanın
olmaması araştırma konusunun önemini daha da artırmaktadır.
16
1.6. SINIRLILIKLAR
Araştırma;
•
Üriner inkontinansı olan romatoid artritli kadınlarla,
•
Sisteminin ve ekibinin çok iyi oturmuş olması ve hasta sayısının yüksek
olması nedeniyle, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahiliye Polikliniği
Romatoloji Bölümüyle sınırlandırıldı.
1.7. TANIMLAR
Frequency: Çok sık idrara çıkma olarak tanımlanır.
İnkontinans: Mesane ve bağırsak kontrolünün kaybı veya dışkı ya da idrar
kaçırmadır.
Kontinans: Mesane ve bağırsak kontrolünü yapabilme veya dışkı ya da idrar
tutabilmedir.
Miks İnkontinans: Stres ve urge inkontinansın birleşimidir.
Noktüri: Geceleri idrara çıkmak için bir defadan fazla uyanma durumudur.
Stres İnkontinans: Hapşırma, öksürme, efor ile istemsiz idrar kaybıdır.
Urge İnkontinans: Şiddetli idrar yapma isteği ile birlikte istemsiz idrar
kaçırmadır.
Urgency: Ani ve aşırı idrar yapma hissi ya da idrara sıkışmadır.
Üriner inkontinans: Mesane fonksiyon kaybıdır (1).
17
1.8. GENEL BİLGİLER
1.8.1. ALT ÜRİNER SİSTEM ANATOMİ VE FİZYOLOJİSİ
1.8.1.1. Alt Üriner Sistem Anatomisi
Alt üriner sistemin anatomisinde (48);
•
Üreterler,
•
Mesane (vesica ürinaria) ve
•
Üretra yer almaktadır.
Üreterler alt üriner sistemde yer almadığı halde, ilişkisi nedeniyle ele
alınmalıdır.
Üreterler renal pelvis ile mesane arasında uzanan oluşumlardır ve mesanenin
fundus duvarına ulaştıktan sonra Trigonum’un ön köşelerine açılır.
Mesane (vesica ürinaria); boşken yassı, distansiyon halinde küre biçiminde
aktif, kontraktil ve içi boş musküler bir organdır. Mesane mukoza, kas (detrüsör) ve
seroza tabakalarından, Detrüsör ise birbirine girift düz kas demetlerinden oluşur.
Detrüsör kasının mesanenin dolumu süresince istem dışı kontraksiyon olmadan
inaktif kalması gereklidir (48).
Trigon (Trigonum Vesicae): Mesane tabanında, iki üreteral orifis ve internal
üretral orifis arasında üçgen bir yapıdır. Trigon; yüzeyel katman ve derin katman
olmak üzere iki kas katmanından meydana gelir.
Trigonun başlıca görevleri (48):
•
İdrarın depolanması sırasında mesaneden idrar çıkışını önlemek
•
İdrarın boşalması sırasında huni biçimini alarak mesanenin etkin olarak
boşaltımını kolaylaştırmak
•
İdrarın boşalması sırasında veziko-üretral reflüye engel olmaktır.
18
Mesane (Vesica) boynu: Üç katman halinde düz kaslardan oluşur. Sfinkter
yapısı yoktur, ancak doku tonüsünü yükselterek mesaneden idrar kaçışını önler,
detrüsör kasılırsa mesane boynu gevşer ve açılır (12, 48).
Kadın üretrası mesaneden çıkarak vajinal açıklığın üzerinden vestibula açılan
oluşumdur. Normalde, üretra ile mesane arkasının oluşturduğu açı 90o - 120o’dir.
Üretral eğim açısı (inklinisyon) 30o’dir. Bu açıların değişmesi anatomik desteğin
bozulduğunu göstermektedir.
Üretra ve mesane boynunun destek mekanizması (48);
•
Pubo-üretral ligamentler
•
Ürogenital diyafragma
•
Pelvic diyafragma (levator ani) kaslarının karşılıklı faaliyetleri ile
sağlanmaktadır.
Bu destek dokulardaki bir defekt ile üretra hipermobilitesi, sistosel ve anatomik
stres inkontinans meydana gelmektedir (48).
Pelvik taban ve destek dokuları: Pelvik tabandaki her sistem (üriner, genital,
intestinal sistem) pelvisi geçerek, kendisine ait çıkıştan dışarıya açılır. Bu nedenle bu
sistemler fonksiyonel ve anatomik destek olarak birbirleriyle karmaşık bir şekilde
bağlıdırlar. Pelvik tabanın çizgili kasları fasiyal bağlantıları ile birlikte;
•
Pelvik organların yer değiştirmelerini engellemek,
•
Kontrolü sürdürmek ve
•
Boşaltım aktivitelerini kontrol etmek için bir pelvik “ekosistem” halinde
çalışırlar (48).
19
Pelvik taban kasları, değişen şartlara cevap vermek amacıyla gerginlikleri
ayarlayarak dinamik bir destek sağlarlar. Pelvik taban kasları, üriner ve fekal
kontrolü sürdürmek için kasılır, mesane ve barsakların boşalmasına izin vermek için
gevşerler (12, 48).
Levator ani (pelvis taban kaslarının çoğu için kullanılan geniş terim);
diyafragmatik (iliococygeus) ve daha önemli olan pubovisseral (pubococygeus)
kısımdan oluşur. Diyafragmatik kısım pelvis yan duvarlarından başlar, ince kas
yapraklarından oluşur ve rektum arkasında raphe (birleşme noktası) ye yapışır.
Pubovisseral kısım, pubik kemikten başlayıp vajina ve rektumun yan duvarlarına
bağlanan kalın, U / hamak şeklinde kas bandından oluşur. Pubovisseral kas
kasıldığında rektum, vajina ve üretrayı öne pubik kemiğe doğru çeker ve pelvik
organların lümenlerini sıkıştırır. Bu kontraktile özelliği üriner ve fekal kontrolü
sağlamada çok önemlidir. Pubovisseral kasın medial kısımları lateralde vajinal
duvarı çevreleyen endopelvik fasia örgüsüne bağlanırlar. Bu kas kısmı (puborektalis)
tonik olarak kasılan tip I (yavaş kasılan) lifleri içerir. Bu baseline kas aktivitesi
üretraya sürekli elastik destek sağlar. Tip II (hızlı kasılan) lifler ise pubovisseral
kasın karın içi basıncındaki hızlı değişikliklere (öksürme, hapşurma) çabuk cevap
vermesini ve bu durumlarda üretral kapalılığın sürdürülmesini sağlar (12, 48).
Pelvik Ligamentler: Ligamentler uzun süre destek sürdürmede uygun
değildirler. Çünkü fibröz doku sürekli gerilmeye maruz kaldığında uzayarak normal
anatomisini kaybeder. Ligamentlerin asıl fonksiyonu, kas aktivitesince desteklenen
yapıları yerlerinde tutmaktır. Pelvik ligamentler ve endopelvik fasya, uterus ve
vajinayı pelvis yan duvarlarına bağlamakta ve pelvik taban kasları tarafından
desteklenmesini sağlamaktadır (48).
20
Bağ Dokusu: Vücudun yapıştırıcısı olan bağ dokusu yetersiz olursa kas desteği
zayıflar. Çünkü destek için gerekli bağlantılar yeterli olmaz. Çalışmalar, bağ dokusu
defektlerinin prolapsus vb. durumlara neden olan önemli bir faktör olduğunu
göstermektedir. Stres inkontinanslı kadınların fasyasında hem kollajen içeriğin hem
de kollajen gücün azalmış olabileceği düşünülmektedir (48).
1.8.1.2. Alt Üriner Sistem Fizyolojisi
Alt üriner sistemin nörolojik kontrolü, merkezi sinir sisteminin kontrolü
altında periferik, somatik ve otonom sinir sistemlerini de içine alan lokal inervasyon
ile olmaktadır. Bu sistem, otonom sinir sistemi tarafından inerve edilmesine rağmen
istemli kortikal kontrol altında çalışan nadir organlardan oluşmuştur (12, 30, 48, 74).
Otonomik sinir sistemi sempatik ve parasempatik bölümlere sahiptir. Otonom
sinir sisteminde sempatik lifler; α ve β adrenerjik reseptörler ile aktive olurlar. α
adrenerjik reseptörler düz kaslarda kontraksiyon, β adrenerjik reseptörler ise düz
kaslarda relaksasyon sağlar (12, 26, 48).
Sempatik sinir sistemi mesane ve üretrayı inerve eder. Trigon, mesane boynu
ve üretrada yoğun bulunan α adrenerjik reseptörler kontraksiyon sağlarken,
detrüsörde bulunan β adrenerjik reseptörler gevşemeye neden olurlar. Böylece
sempatik sinir sistemi β adrenerjik reseptörler aracılığıyla mesanenin dolum fazını
kolaylaştırır (12, 26).
Parasempatik sinir sistemi mesane ve üretrayı pelvik sinir aracılığıyla inerve
eder. Parasempatik lifler uyarılara duyarlı detrusör ve üretradaki düz kasları
gevşeterek mesanenin boşalma fonksiyonunu kontrol eder (48).
Mesane bir β adrenerjik, üretra ise bir α adrenerjik organdır.
21
Somatik sinir sistemi pelvik taban ve eksternal üretral sfinkerin inervasyonunu
sağlar. Bu fonksiyon afferent ve efferent sinir dalları olan N. Pudendus ile
sağlanır (48).
Spinal kord mesane, pelvis, periüretral ve anal sfinkter çizgili kasların motor
innervasyonunu sağlar. Spinal kordun sakral S2-4 segmentinde spinal işeme merkezi
bulunur. İşeme refleks merkezinin bu bölge olduğu düşünülmektedir (48).
1.8.2. KONTİNANS MEKANİZMASI
Kontinans, miksyonun istemli olarak gerçekleştirildiği dönemlerde idrarını
mesanede tutabilme yeteneğidir.
Kontinans mekanizması, abdominal basıncın artışı sırasında üretranın pasif ve
aktif kapanmasını kapsar. Pasif kapanma mekanizması temel olarak intraabdominal
basıncın mesaneye ve proksimal üretraya ani aktarımını kapsar ve üriner kontinansta
rolü büyüktür (11, 22).
Aktif kapanma mekanizması üç temel klinik bulgu üzerine oturtulur (22):
•
Üretral basınç öksürmeden önce artar
•
Öksürme sırasında artan üretral basınç, mesane basıncındaki artışı geçer
•
Öksürme boyunca üretral kapanma basıncı, bilateral pudental sinir bloğuyla
önemli derecede azalır.
Kontinans, idrarın depolanması sırasında mesane basıncının düşük üretral
basıncın yüksek tutulması ile başarılır ve bu aşamada mesane içi basınç minimal
düzeyde tutulur (11).
Kontinans mekanizması idrarı depolama fonksiyonu ve idrarı boşaltma
fonksiyonu olmak üzere iki önemli aşama ile gerçekleştirilir (48).
22
Mesanenin bu fizyolojik uyum yeteneği mesane duvarındaki bağ dokusunun
yapısı ve kaslarının elastik özellikleri ile sağlanır. Mesane duvarı anormalliklerinde
idrar kaçırma ya da idrar yapmada fonksiyon bozukluğu görülebilir.
İdrarın Depolanması Sırasında;
Mesanede idrarın toplanması, tutulması, uygun zamanda ve yerde dışarı
atılması mesane-üretra ünitesinin birbirine karşıt ama tam uyum içindeki
fonksiyonları ile yürütülür. Biri kontrakte olunca diğeri refleks yollarla gevşer.
•
İdrar mesanede 200 ml’ye ulaşınca ilk idrar yapma hissi uyanır
•
İdrar hacmi 400–500 ml’ye ulaşınca mesane, maksimum kapasite sınırına
ulaşır fakat yine de mesane basıncı üretra iç basıncından (10 cm H2O)
düşüktür
•
Mesanedeki
gerginlik
ve
dolgunluk
hissi,
detrüsörde
kontraksiyon
sağlar (8, 11, 48).
İdrarın Boşaltılması Sırasında;
•
Diyafram ve karın kasları kasılır. Karın içi basınç yükselirken pelvik taban ve
üretral çizgili kaslar gevşer ve üretra içi basınç düşer
•
Detrüsör kontraksiyonu ile mesane içi basınç artar
•
Detrüsör ile birlikte üretral düz (longitudinal) kaslar da kasılarak üretranın
kısalıp genişlemesini sağlar
•
Mesane boynu ve proksimal üretra hafif aşağı iner
•
Mesane üretra aksına doğru eğilir, üretrovezikal açı düzleşir ve idrar akışı
başlar (8, 11, 48).
23
1.8.3. ÜRİNER İNKONTİNANSIN EPİDEMİYOLOJİSİ
Uluslararası Kontinans Kuruluşunun tanımına göre üriner inkontinans; hasta
veya ailesi tarafından belirtilen, istemsiz idrar kaybıyla karakterize, objektif olarak
gözlenebilen ve gerçekten kanıtlanabilen sosyal ve hijyenik bir problemdir (1, 48,
53). İdrar inkontinansı görünüşleri sağlıklı olan insanlarda, özellikle kadınlarda sık
rastlanılan bir durumdur (1, 48, 77).
Üriner inkontinans yaşam kalitesini olumsuz etkileyen, medikal olduğu kadar
sosyal bir problemdir. Aslan’nın 1999 yılında yaptığı çalışmada, kadınların
% 30’unun idrar kaçırma nedeniyle hobilerinin, % 41–100 oranında da tatil, aile ve
sosyal yaşamlarının etkilendiği belirtilmektedir (9).
Ülkemizde inkontinans görülme sıklığı konusunda sağlıklı bilgiler olmamasına
karşın paritenin inkontinans risk faktörü olması nedeniyle, daha sık rastlanılan bir
sorun olduğu tahmin edilmektedir. Kızılkaya’nın belirttiğine göre (2002); Ulusal
Sağlık Enstitüsü’nün (NIH) raporlarına göre Amerika’da yaklaşık on milyon kişinin
üriner inkontinans yakınması olduğu, İngiltere’de yapılan çalışmalarda kadınlarda
inkontinans prevelansının % 40.0 olduğu belirtilmektedir (48).
İnkontinans prevalansını belirten tek ve kesin bir değer bulunmamakla birlikte
genel olarak % 14–49 arasında değişmektedir (49). Bu da prevalans konusunda veri
toplamanın zor olmasından kaynaklanmaktadır. Avrupalı birçok araştırmacı
inkontinans prevalansının % 17–51 arasında olduğunu belirtmektedirler (48, 77).
Türk toplumunda 1990 yılından sonra yapılan çalışmalarda, prevalans
değerlerinin öncekilerine göre yükselmeye başladığı ve değişik yaş gruplarına göre
farklılık gösterdiği belirtilmektedir. Gruplara göre prevalans oranlarının değişmesi
genelleme yapmayı zorlaştırmaktadır (48).
24
Türk toplumunda, üriner inkontinansa yönelik prevalans çalışmaları sınırlı
sayıda bulunmaktadır. Coşkun ve arkadaşlarının 1997 yılında Kuştepe’de yaptıkları
epidemiyolojik çalışmada kadınlarda inkontinans prevelans değerleri 25–34 yaş
aralığında % 23.4, 35–44 yaş aralığında % 23.9, 45–59 yaş aralığında % 23.6, 60 yaş
ve üzerinde ise % 17.0 olarak belirtilmektedir (26).
Turan ve ark.’nın (1996) 1250 Türk kadınıyla yaptıkları çalışmada 307 kadının
% 24.5 oranıyla istem dışı idrar kaçırma yakınması yaşadığı, inkontinanslı kadınların
% 50.0’sinden fazlasının haftada en az bir kere , % 27.0’sinin günde bir kere,
% 21.0’inin ise elbiselerini değiştirecek ölçüde idrar kaçırma yakınması yaşadığı,
ayrıca üriner inkontinans prevelansının en düşük 18–29 yaş grubunda % 12.0, en
yüksek 40–44 yaş grubunda % 29.0 olduğu belirtilmektedir (78).
Demirci ve Kızılkaya’nın (1998) 1020 postmenoposal kadın üzerinde
yürüttükleri çalışmada, % 56.4’ünün arasıra idrar kaçırdıkları, % 37.0’sinin ayda iki
kez veya daha sık idrar kaçırdıkları, % 42.3’ünün stres inkontinans, % 19.3’ünün
urge inkontinans ve % 38.4’ünün miks inkontinans yakınmasının olduğu
belirtilmektedir (31).
1.8.4. ÜRİNER İNKONTİNANS RİSK FAKTÖRLERİ
1. Yaş ve Cinsiyet: Üriner inkontinans kadınlarda erkeklere oranla daha sık
görülür ve yaşla birlikte prevalans oranları yükselir (12, 26, 48, 58).
2. Seks Hormonları: Menopozal dönemde östrojen yetmezliği sonucu alt
üriner sistemde gelişen atrofik değişiklikler kontinansı olumsuz etkilemektedir.
Gebelikte hormonal değişiklikler nedeniyle inkontinans artmaktadır. Gebelik alt
üriner sistem yakınmalarının oldukça sık görüldüğü bir dönemdir (48). Gebelikte
25
ortaya çıkan inkontinans genellikle doğumdan sonraki haftalarda kaybolmaktadır.
Ancak, kalıcı inkontinans gelişme olasılığı da vardır (26, 48).
3. Irk: Üriner inkontinans prevalansı zenci, eskimo ve Doğulu kadınlarda,
beyaz kadınlara oranla daha düşüktür. Bu kadınların pelvik taban kaslarının ve
ligamentlerin beyaz kadınlara göre daha güçlü olduğu düşünülmektedir (26, 48).
4. Doğum: Doğumun pelvik taban kaslarını zayıflattığı ve özellikle stres
inkonsitans insidansını artırdığı tespit edilmiştir. Prevalans nulliparlarda multiparlara
oranla daha düşük bulunmuştur (26, 48). Yüksek doğum kilosunun da üriner
inkontinans insidansını artırdığı belirtilmektedir (21, 35, 55, 67).
5. Sigara, Obesite ve Kronik Konstipasyon: İntraabdominal basıncın kronik
olarak artışına sebep olan her durum, üriner inkonsitansın oluşması ve ağırlaşması
için risk oluşturur. Çalışmalar, BKİ yüksek olan kadınlarda düzenli inkontinans
yakınmalarının olduğunu, kilo alımıyla artan inkontinans yakınmalarının kilo
kaybıyla azaldığını göstermektedir. Günde bir paketten fazla sigara içen kadınlarda
stres inkontinans riski beş kez artar. Nedeni ise sigaraya bağlı kronik öksürük olması,
kollajen sentezi, kan damarları ve östrojen seviyeleri üzerine olumsuz etkileri ile
açıklanmaktadır (18, 26, 47, 48).
6. Abdominal Tümörler: İntravezikal basıncı arttırarak sfinkter kontrolü
zorlaştırıcı rolü vardır (48).
7. Histerektomi: Genellikle inkontinans, operasyonun bir yan etkisi olarak
ortaya çıkar. Histerektomi esnasında oluşan kas ve fasya hasarları, pelvik sinir
zedelenmeleri ve östrojen eksikliği nedenler arasındadır. Prolapsus ve anterior
onarım için de aynı durum söz konusudur (48, 55).
26
8. Radyoterapi: Radyoterapi sonucu fibrotik mesane hasarı veya mesanenin
aşırı duyarlı hale dönüşmesiyle hastaların yaklaşık % 50’sinde frequency, urgency
gelişmektedir (48).
9. Üriner Sistem Enfeksiyonu: Diabetik nefropati, üriner sistem yapı ve
üriner sistem fonksiyon bozuklukları, uzun süreli kateterizasyon; ağır ve tekrarlayan
üriner enfeksiyonlara neden olur. Enfeksiyonun oluşturduğu mukozal inflamasyon
istemsiz detrüsör kontraksiyonlarına yol açar ve endotoksinlerin alfa adrenerjik etkisi
ile üretral sfinkterik yetmezlik gelişir (48, 66).
10. Sekonder Spinal Kord Yaralanmaları: Sekonder spinal kord
yaralanmalarına bağlı üriner disfonksiyon gelişebilir. En çok detrüsör instabilitesi
görülmektedir. Genç hastalarda multipl skleroz ve spinal kord yaralanmaları gibi
dejeneratif durumlar inkontinans nedenleri arasında ön sıralarda yer almaktadır.
Nörolojik
bir
problem
olan
Alzheimer
Hastalığı
da
bu
gruba
dahil
edilmelidir (12, 48).
11. Bağ Dokusu: Tip I kollajen kalın ve sert fibrinlerden, Tip III kollajen ince,
zayıf ve izole fibrinlerden oluşmaktadır. Kollajenlerin dağılımı ve miktarının
kontinans mekanizmasında etkili olduğu düşünülmektedir (48).
Kızılkaya’nın belirttiğine göre; yapılan çalışmalardan üriner inkontinansın risk
faktörlerine ve bunları önlemeye odaklanılması gerektiği sonucuna varıldığı, birçok
araştırmacının özellikle küçük çapta yapılan prevalans çalışmalarına ihtiyaç
olmadığını belirttiği ve üriner inkontinansa yönelik tedavi modellerinin geliştirilmesi,
iyileştirilmesi ve risk faktörlerinin önlenmesi gibi konular üzerinde durulması
gerekmektedir (48).
27
1.8.5 ÜRİNER İNKONTİNANS TİPLERİ
Üriner inkontinans hastalık değil bir belirtidir. Bu sorunun altında yatan bir ya
da birden çok neden olabilir. Tedavi ve bakımı ise inkontinansın tipine ve
nedenlerine bağlı olarak değişmektedir (12, 48).
Bebek bezi anlamına gelen DIAPPERS kısaltmasıyla üriner inkontinansın
olası nedenleri belirtilmektedir (33):
•
Delirium or confusional state: Delirium ya da konfüzyon durumu
•
Infection: Enfeksiyon – Üriner (semptomatik)
•
Atrophic urethritis or vaginitis: Atrofik üretritis ya da vajinitis
•
Pharmacaceuticals: İlaçlar
•
Psychological disorder: Psikolojik nedenler (özellikle şiddetli depresyon)
•
Excessive urine output: Aşırı idrar üretimi (Hiperglisemi, konjestif kalp
yetmezliği durumlarında)
•
Retricted mobility: Mobilitede sınırlama
•
Stool impaction: Fekal tıkaç
Üriner inkontinans tipleri belirtilerine göre (12, 48);
•
Stres üriner inkontinans
•
Urge inkontinans
•
Foksiyonel inkontinans
•
Miks inkontinans
•
Overflow inkontinans
•
Refleks inkontinans şeklinde sınıflandırılmaktadır.
28
1.8.5.1 Stres Üriner İnkontinans
İnkontinansın en yaygın tipi olan SUİ, kadınlarda istemsiz idrar kaçırmanın en
sık rastlanan nedenlerinden bir tanesidir (22, 40, 48).
Uluslararası Kontinans Derneği tarafından stres inkontinans; belirti olarak
“hapşırma, öksürme durumunda karın içi basıncın artışına bağlı olarak istemsiz idrar
kaybı” ve bulgu olarak “hapşırma, öksürme, efor ve egzersiz anıyla uyumlu olarak
üretradan istemsiz idrar kaybı görülmesi” olarak tanımlanmaktadır (1, 20).
Bu idrar kaybı ani olarak, stresle beraber ve genellikle hiçbir uyarı vermeden
gerçekleşir. Stres Uriner Iinkontinans’in primer etiyolojik faktörü, kas, sinir ve bağ
doku yaralanmalarının birleşimi olan vajinal doğumdur (22, 48, 74). Vajinal
doğumun tek başına SUİ için en önemli risk faktörü olduğu belirtilmektedir (64).
SUİ, mesane tabanı ve üretrayı destekleyen pelvik taban kaslarındaki ve
dokulardaki gevşeme ve intrinsik sfinkter yetmezliği nedeniyle oluşur. İntrinsik
sfinkter yetmezliği üretral hipermobilite ve üretral sfinkterin kötü işlev görmesi
anlamına gelir (48).
SUİ, gülme, öksürme, hapşırma, öne eğilme, ağır eşya kaldırma gibi
durumlarda karın içi basıncın yükselmesiyle detrüsör fonksiyonu olmaksızın mesane
içi basıncın üretra içi basıncı aşmasıyla oluşan istemsiz idrar kaçırmadır. Genellikle
kaçırılan idrar miktarı azdır (11, 48).
1.8.5.2 Urge İnkontinans
Sıkışma tipi idrar kaçırma olarak da bilinir. Şiddetli idrar yapma isteği ile
birlikte istemsiz idrar kaçırmadır. İstemsiz detrüsör instabilitesi/kontraksiyonu
sonucu olur. Genellikle tuvalete gidene kadar idrar kaçırılır. Ciddi miktarda idrar
kaybolur. Mesaneyi irrite edici enfeksiyonlar, cerrahi girişimler, serebrovasküler
29
sorunlar ile diüretik kullanımına bağlı olabilir. Stres inkontinanstan sonra en sık
görülen inkontinans tipidir (48, 74).
Uluslararası kontinans derneğinin tanımına göre sıkışma hissinden hemen önce
ya da sıkışma ile birlikte oluşan istemsiz idrar kaybı olarak tanımlanmaktadır (1, 48).
Uluslararası
Kontinans
Derneği
herhangi
bir
nörolojik
bozukluğa
bağlı olmadan gelişen urge inkontinans için “idiyopatik detrüsör aktivitesi”,
nörolojik
varlığında
bozukluklar
ise
“nörojenik
sonucu
detrüsör
gelişen
aktivitesi”
mesane
kontraksiyonlarının
terimlerinin
kullanılmasını
önermektedir (1, 48).
Detrüsörün hiperaktivitesi sonucu mesane içindeki idrar miktarı yeterli düzeye
ulaşmadan istem dışı kontraksiyonlar sonucu sıkışma tipi inkontinans tablosu
oluşabilir. Kaçırılan idrar miktarı stres inkontinans tipine kıyasla daha fazladır (13,
48).
Pek çok kadın urge inkontinanstan çok urgency (ani idrar yapma hissi) ve
frequencyden (sık idrara çıkma) yakınmaktadırlar. Bu yakınmaların 1/3’i urge
inkontinansa neden olurken, 2/3’si kuru kalmaktadır (1, 48).
1.8.5.3 Fonksiyonel İnkontinans
Fiziksel ya da bilişsel fonksiyonlarda bozulma gibi tıbbi olarak iyileşebilir
durumlar nedeniyle geçici olarak ortaya çıkan, alt üriner sistem dışındaki faktörler
nedeniyle oluşan idrar kaybıdır. Delirium gibi akut konfüzyonlar, enfeksiyon, atrofik,
üretrit ve vajinit, farmakolojik ajanlar, diabet, hiperkalsemi veya aşırı sıvı alımına
bağlı aşırı idrar yapma, artrit veya yürüme zorluğu nedeniyle hareket sınırlılığı
olması ve konstipasyon fonksiyonel inkontinansa neden olmaktadır (48).
30
Fonksiyonel inkontinans, hastanede yatan yaşlılarda ortalama % 50 oranında
görülmekte, tedavi edilirse hastaların çoğu kontinant olabilmektedir (33).
1.8.5.4 Miks İnkontinans
Stres ve urge inkontinans veya urge ve fonksiyonel inkontinans belirtilerinin
birlikte görüldüğü inkontinans tipidir. Stres ve urge inkontinansın belirtileri sfinkter,
mesane, nöromüsküler ve zihinsel olabilir. Üriner inkontinanslı hastaların en azından
1/3’i miks inkontinaslıdır. Bu miks inkontinansda detrusor sensori motor kontrolünde
ve sfinkter mekanizmasında fonksiyon bozukluğu görülür. Hem stres hem de urge
inkontinansın bileşenlerinin nedenleri miks inkontinansın da nedenleri olarak
düşünülebilir (74).
Üriner inkontinansın farklı derecelerindeki birçok hastada stres, urge ve miks
inkontinansın belirtileri görülür (74).
1.8.5.5 Overflow İnkontinans
Mesanenin aşırı gerilmesiyle birlikte oluşan istemsiz idrar kaybıdır. Detrüsörde
kasılma olmazken üretra overaktiftir. Mesane içi basıncın üretra içi basıncı
geçmesiyle oluşur. Özellikle diabetes mellitus, multibıl skleroz gibi nörolojik
bozukluk yapan hastalıklarda, mesanenin gevşemesini engelleyen (radyoterapi gibi)
durumlarda veya sistosel gibi boşaltımı sınırlayan durumlarda görülür. Hastada,
sıkışma hissi olmaksızın sık sık ya da sürekli damlamalar şeklinde idrar kaçırma
vardır (48).
31
1.8.5.6 Refleks İnkontinans
Diğer bir adıyla total veya devamlı inkontinans, herhangi bir uyarı ya da
duyusal faktör olmaksızın meydana gelen idrar kaybıdır. Detrüsör kasılması ve/veya
üretral relaksasyona bağlı istemsiz idrar kaçırmadır. Beyin tümörü, spinal kord
yaralanmaları veya sinir sistemi ile üriner sistem arasındaki nörolojik iletiyi bozan
cerrahi girişimler ve overflow inkontinans sonucu oluşabilir. Post miksiyonel ya da
sürekli damla damla idrar kaçırma ve ciddi urgency yakınmaları görülür (48).
Üriner inkontinans sorunuyla ilgili olarak frequency, urgency, noktüri ve
overaktif mesane gibi terimler de sık kullanılmaktadır.
Frequency: Çok sık idrara çıkma olarak tanımlanır. 24 saatte sekiz kezden
daha fazla sayıda idrara çıkma durumudur. Uluslararası kontinans derneği frequency
terimini kişinin yakınmasına neden olacak kadar sık idrara çıkması olarak
tanımlamaktadır. Bu terim pollaküri olarak da bilinir (48).
Urgency: Ani ve aşırı idrar yapma hissi ya da idrara sıkışma olarak tanımlanır.
Erteleyememe durumu söz konusudur. Ağrı ya da ıslanma korkusuyla ani ve güçlü
bir şekilde mesaneyi boşaltma isteği söz konusudur (48).
Noktüri: Geceleri idrara çıkmak için bir kezden fazla uyanma durumudur.
Uykusuzluk nedeniyle geceleri tuvalete gitme noktüri değildir (46).
Overaktif Mesane (Overactive Bladder – OAB): Aşırı aktif mesane
anlamına gelen “overaktif mesane” kavramı çoğunlukla iritatif mesane dolumu ve
boşalmasını belirtmektedir. Aşırı aktif mesane; urge inkontinans olsun ya da olmasın
frequency, urgency belirtilerini içeren tıbbi bir durumdur. Overaktif mesanesi olan
kadınlarda çoğunlukla inkontinans yakınması görülmezken, sadece frequency ve
urgency belirtileri kadınların yaşam kalitesini oldukça olumsuz etkilemektedir.
32
Dünyada milyonlarca kişiyi etkilemesi ve kadınlarda erkeklerden daha fazla
görülmesine rağmen yapılan çalışmaların sayısı oldukça sınırlı kalmaktadır. (48).
1.8.6
ÜRİNER
İNKONTİNANSI
DEĞERLENDİRİLMESİ
OLAN
HASTANIN
Üriner inkontinansı olan hastanın detaylı ve dikkatli değerlendirilmesi;
inkontinansın tanılanmasında ve uygun tedavisinin planlamasında ilk adımdır ve
inkontinansla baş etmenin önemli adımı problemin doğru teşhisidir. Son yıllarda
hemşireler inkontinans problemi yaşayan hastaların tanı ve tedavisinde, kontinansın
sürdürülmesinde vazgeçilmez bir rol üstlenmişlerdir. Hemşireler bu değerlendirmede
oldukça ideal bir konuma sahiptirler. Bu sadece gerekli becerilere sahip
olduklarından değil aynı zamanda hastayla iyi bir diyalog kurabilmek için yeterli
zamanlarının olmasından da kaynaklanmaktadır. Hasta bu yeterli zaman içerisinde
duygusal problemini hemşireye tam olarak anlatabilmektedir (12, 48, 49, 74).
Anamnez üriner inkontinanslı hastanın değerlendirmesinde önemli bir yer
tutmaktadır. Anamnezin hemşire tarafından alınması; hem hasta-hemşire ilişkisinin
gelişmesini hem de gerekli bilgilerin alınmasını sağlayan en iyi yöntemdir.
Anamnez alınırken (48, 49, 66);
•
Hastanın yaşı, medeni hali, evlilik yaşı, mesleği,
•
İnkontinansın süresi, başlangıç yaşı, gece-gündüz sıklığı, idrarını nasıl
kaçırdığı,
•
Günlük idrar yapma sayısı, ped kullanma gereksinimi,
•
Stres inkontinans, urge inkontinans, yatak ıslatma, ayakta iken
ıslatma, gece uykuda ıslatma,
33
•
Frequency, dizüri, noktüri, hematüri ve süprapuik ağrı yakınmalarının
varlığı,
•
Gebelik ve doğum sayısı, iri bebek varlığı,
•
İdrar kaçırmanın; psikolojik durumu ve cinsel ilişki ile ilişkisi,
•
İdrarını tutabilme yeteneği, gülme, öksürme veya hapşurma ile idrar
kaçırma durumu,
•
İdrar sonunda damlama, mesanenin dolu olduğu hissi,
•
İdrar akışının iyi olup olmaması, idrar yapmada zorlanma, idrar
retansiyonu,
•
Dizüri, miksiyon hissi, ıslatmanın farkında olup olmama, prolapsusu
farketme, konstipasyon, dışkı kontrolü,
•
lomber
Geçirilmiş
operasyon
üriner
enfeksiyon,
durumu,
sistemik
jinekolojik,
(diabetus
pelvik,
mellitus),
perineal,
nörolojik,
GIS rahatsızlığı durumu, cerrahi-medikal tedavi görme durumu, diğer sistemler
için antihipertansif, antidepresan ve diüretik ilaç, hormon replasman terapisi
(HRT), radyoterapi kullanma durumu,
•
Menarj-menopoz durumunu içeren detaylı bir tıbbi özgeçmiş
sorgulanmalıdır.
Üriner günlük üriner belirtileri değerlendirmede kullanılan güvenilir bir
yöntemdir. Üriner günlük ya da mesane günlüğü hastanın inkontinans şeklini ve
sıklığını objektif olarak değerlendirmek, pelvik egzersiz programı ve mesane eğitimi
süresince sorunlardaki düzenlemeyi belirlemek için kullanılan kayıt formlarıdır.
Üriner günlük, hastanın üç veya yedi gün süreyle sıvı alım miktar ve sıklığını, idrar
yapma saatini, inkontinansın şekli ve sıklığını, o sırada yaptığı aktiviteyi saatleriyle
kaydetmesini gerektirir. Böylelikle idrara sıklığı, günlük alınan sıvı miktarı ve kafein
34
vs. gibi türü, kaçırma ve zorunluluk sıklığı, bu sırada yaptığı işler, noktüri ve gece
kaçırma durumunu değerlendirir. Her gün için yeni bir karta başlanır. Bir gün için
gerektiğinde birden fazla kart kullanılabilir. Her bir durumun saati kaydedilir.
Maksimum boşalım hacmi mesane kapasitesinin doğru hacmini verir. Günlük
doldurulurken günde altı-sekiz bardak sıvı alması gerektiği belirtilir. Sıvı alım hacmi
ve sıklığı aşırıysa not edilir. Hasta bir günde altı kezden fazla idrara çıkma durumu
bildirdiğinde idrar yapma isteğini baskılaması, gece iki kezden fazla noktürü
yaşayanlara ise akşam yemeğinden sonra sıvı kısıtlaması yapmaları ve kafein alımını
sınırlandırmaları önerilir (48, 73).
Fizik muayene ürogenital muayene, jinekolojik muayene (sistosel -hafif/geniş,
rektosel, desensus -1./2./3. derece-), GIS muayenesi ve nörolojik muayeneden
(mental durum, duyu ve motor fonksiyonlar) oluşmaktadır. Fizik muayene,
inkontinansa neden olan faktörlerin belirlenmesinde yardımcı olur ve pelvik taban
desteğinin değerlendirilmesi, kardiyovasküler, pelvik nöromüsküler ve genitoüriner
fonksiyon muayenesini içerir. Abdominal muayene mesanenin palpasyonu, mesane
globu ya da olabilecek bir kitleyi belirlemek açısından yararlıdır. Rektal muayene
pelvik taban kaslarında relaksasyon, fekal tıkaç ve rektosel gibi durumları belirlemek
açısından anlamlıdır. Jinekolojik muayene ile atrofik vajinit, sistosel, uterus
prolapsusu ve pelvik taban kas tonüsü belirlenir. Pelvik taban kaslarını doğru olarak
kasabilme durumu muayene ile anlaşılabilir. Nörolojik muayene ile de fonksiyonel
inkontinansa yol açabilecek durumlar değerlendirilir (48, 73).
Laboratuar bulguları üriner inkontinanslı hastayı değerlendirmede kullanılan
veriler arasındadır. Üriner enfeksiyonu ve diyabeti ortaya koymak için idrar tahlili ve
kültürü, poliüriye yol açabilecek durumları belirlemek için açlık kan şekeri ve serum
kalsiyum düzeylerine, obstrüksiyon ve üriner retansiyon düşünüldüğünde böbrek
35
fonksiyon testlerine, ayrıca hemogram, sedimantasyon ve vajinal smear’a
bakılır (48, 73).
1.8.7 DAVRANIŞSAL TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Davranışsal tedavi yöntemleri her zaman tedavinin birinci basamağı olmalı ve
hemen tüm hastalarda öncelikle denenmelidir. Ucuz, yan etkisinin olmayışı, evde iş
yerinde ve klinikte kolay uygulanabilir yöntemler olması avantajlarıdır. Stres
inkontinansta davranışsal tedavi yöntemleri oldukça önemlidir. Davranışsal tedavi
yöntemlerinin uygulanışı sırasında hastanın tedaviye cevabını belirleyebilmek
amacıyla üriner günlük, pelvik kas gücü değerlendirmesi ve inkontinansın yaşam
kalitesine olan etkisinin değerlendirilmesi gereklidir. Etkili tedavinin belirlenmesi
için inkontinansın belirtileri altında yatan nedenleri çok iyi belirlenmelidir. Böylece
etkili tedavi yöntemi seçilebilir. Mesane Eğitimi ve Kegel Egzersizleri üriner
inkontinansın davranışsal tedavisinde kullanılan temel, etkili iki yöntemdir (48, 70).
1.8.7.1 Mesane Eğitimi
Basit ve ucuz bir tedavi şeklidir. Davranışsal tedaviler içerisinde birinci
kademe tedavi şeklidir ve ilaç tedavisiyle birlikte kullanılabilir. Mesane eğitiminin
ana karakteristikleri hasta eğitimi, programlı boşaltma ve pozitif güçlendirmedir.
Terapinin amacı normal mesane fonksiyonunu sağlamaktır.
Tedavinin başlıca hedefleri;
•
Sık idrar çıkmayı azaltma,
•
Mesane kapasitesini artırma,
•
İdrar yapma aciliyetini giderme,
•
İdrar yapma aralığını uzatma (üç-dört saate çıkarma)
36
İdrar çıkarma aralıklarının kademe kademe artırılması, mesane dolum
hacminde bir artışa ve idrar yapma refleksinin MSS kontrolünü tekrar kazanmasına
yardımcı olur. Mesane eğitiminde başarı oranı % 44- % 97 arasındadır (48, 83).
Eğitim, altı haftalık ayakta tedavi programını kapsar. Hastaya bir hafta boyunca
30–60 dakikalık aralıklarla idrar yapması söylenir ve bir haftalık idrar yapma
günlüğü oluşturulmuş olur. Şiddetle kendini tutamama durumu olsa da, hastaya,
programı bozmamak için elinden geleni yapması söylenir. Kişinin toleransına göre
her hafta 30 dk. aralıklarla idrar yapma aralıkları uzatılır. Hasta programı
uygulamaya başladığı gün sabah kalkar kalkmaz mesaneyi tamamen boşaltır. İdrarı
yapma zamanından önce idrar yapma ihtiyacı duyarsa baskılaması ve idrar yapma
saatinde tuvalet ihtiyacı olmasa bile tuvalete gidip mesaneyi boşaltmayı denemesi
söylenir. Her idrar yapma tedavi fişine kaydedilir. Programın durdurulması, idrar
kaçırma, sızdırma, gece kaçırma durumları tedavi fişine kaydedilir. Tuvalete gitme
ihtiyacının mesanenin dolmuş olması anlamına gelmediği ve bir süre sonra yatışacağı
hastaya anlatılmalıdır. Hızlı hareket etme idrar kaçırmaları kolaylaştıracağından,
tuvalete sakin ve yavaş yavaş gitmeleri tavsiye edilir (48, 83).
1.8.7.2 Kegel Egzersizi
Arnold Kegel 1948 yılında pelvis taban egzersizini, stress inkontinans
tedavisinde bir seçenek olarak tarif etmiştir. Genel olarak Kegel egzersizi diye
adlandırılan pelvik taban egzersizi levator kasının tekrar eden kasılmasından oluşur
ve hastaya hemşire veya hekim tarafından öğretilebilir (35, 36).
37
Pelvik taban kasları pelvik organ desteği sağlamada, bağırsak ve mesane
kontinansında önemli rol üstlenirler. Pelvik taban kasına uygulanan egzersiz ise
üriner inkontinans için standart bir tedavi yöntemidir (30, 36, 51).
Egzersiz sırasında kasları yukarı doğru çekmesi ve aynı sürede serbest
bırakması söylenir. Program kademe kademe artırılmalı ve düzenli olarak
uygulanmalıdır. Egzersiz programları 10 sn.’lik pelvik kas kontraksiyonlarının 10
tekrarını gerektiren, günde üç oturumla başlamalıdır. Her 4 haftada bir 5 tekrarlama
eklenmeli, ulaşılmak istenen son tekrarlama aralığı 35 olarak tanımlanır. Egzersiz
sırasında karın, kalça ve uyluk kasları kasılmamalıdır. Her kontraksiyonda maximum
çaba harcanmalıdır. Egzersizlere mesane boşaltılarak başlanır. İki kas kontraksiyonu
arasında 10 sn.lik gevşeme süresi olmalıdır. Egzersiz tekrarlandıkça daha iyi
öğrenilir (48, 70, 85).
Pelvik taban egzersizleri stres inkontinansın tedavisinde 50 yılı aşkın süredir
kullanılmaktadır. Cochrone Kütüphanesinde sistematik bir derleme olarak verilen ve
derlemesi yapılan 43 randomize kontrollü çalışmanın sentezinde pelvik taban kasları
egzersizinin inkontinans tedavisinde etkili olduğu belirtilmekte (19), pelvis taban
kaslarının kasılmasıyla idrar kaçağı önlenebilmektedir (52). Çünkü pelvis taban
kaslarının kuvvetiyle fonksiyonu arasında kuvvetli bir korelasyon olup doğru orantılı
olarak artmakta ya da azalmaktadır (16, 61).
1.8.8 BAĞ DOKUSU VE ROMATOİD ARTRİT
Bağ dokusu;
• Fibröz elementler (kollajen ve elastik fibrinler) ve
• Protoglikojen içermektedir.
38
Fiberle kuvvetlendirilen yapışkan, elastik bileşiğe benzeyen bağ doku
hücreleri, doku hacminin % 20’sini oluştururlar. Tip I ve tip III kollajenler temel
olarak dokunun gerilmesinden sorumlu iken dokularda daha az miktarlarda bulunan
diğer kollajenler büyük yapı ve diğer doku bölümleri arasında bağlayıcı elementler
olarak görev yaparlar. Tip IX, XII ve XIV kollajenler fibrinlerle bağlanırlar. Tip IX
kollajeni kıkırdakta, tip II kollajeni fibrinler boyunca bulunur. Tip XII ve tip XIV
kollajenleri, öncelikle kıkırdak olmayan dokuda, tip I kollajen ise çoğunlukla
fibrinler boyunca bulunurlar (79).
Yaş, mekanik stres, hormonlar, enzimler ve inhibitörleri, büyüme faktörleri ve
sitokinler gibi faktörler bağ dokusu metabolizmasının düzenlenmesinde etkilidirler.
Kollajen değişimi, ilerleyen yaşla daha da yavaşlar. Kollajen yoğunluğu fertil yaşta
değişmez fakat menopozdan sonra farklı organlarda artar (79).
1.8.8.1. Romatoid Artrit ve Tanımı
Romatoid artrit bağ dokusu hastalıkları içerisinde en yüksek oranda görülen bir
bağ doku hastalığıdır (34, 63).
En yaygın enflamatuar artrit olan romatoid artrit kıkırdak ve kemiklerin kaybı,
sinoviyal eklemlerin ilerleyici yıkımı ile karakterize kronik, sistemik, otoimmun bir
hastalıktır (75).
Romatoid artritle ilgili olarak son yıllarda yapılan birçok çalışmaya rağmen,
hastalığın sebebi bilinmemektedir. Ancak, romatoid artritin genellikle bağışıklık
sistemindeki bir bozukluk sonucunda ortaya çıktığı bilinmektedir. Romatoid artritte
bu hücrelerin bir yerde yanlış ve aşırı reaksiyon vererek kendi eklem dokularına
saldırması söz konusudur. Diğer bir deyişle, vücut eklem dokuları gibi kendisine ait
olan dokuları tanıyamaz ve bağışıklık sistemi vücuttaki sağlıklı dokulara saldırarak
39
hasar verir. Bunun sonucunda eklemlerde iltihaplanma ve eklem hasarı meydana
gelir. Sonuçta genetik yapının % 30-35 oranında, çevresel etkenlerin de % 65–70
oranında hastalığın mekanizmasında rol oynadığı düşünülmektedir (37, 39).
1.8.8.2. Romatoid Artrit ve İnsidansı
Romatoid artritin dünyada görülme sıklığı % 0.5–1.0 arasında değişmektedir.
ABD’de ise yaklaşık olarak 2.1 milyon kişinin romatoid artritli olduğu
belirtilmektedir. Romatoid artritin kadınlardaki prevelansı erkeklerden 2 ile 4 kez
daha fazla iken 60 yaşından sonra risk eşitlenmektedir. Daha çok 35 yaş hastalığı
olarak bilinmekte olan romatoid artritin başlama yaşı genellikle 35–60 yaşlar
arasında değişmekte, ancak daha erken yaşta da başlayabilmektedir (23, 37, 39, 68).
1.8.8.3. Romatoid Artrit ve Risk Faktörleri
Romatoid artrite neden olan risk faktörleri henüz tam olarak bilinmemektedir.
Hastalık aynı aile içinde birden çok kişide görülmektedir. Örneğin, birinci derece
akrabaları arasında bir romatoid artritli bulunan bir kişide romatoid artrit gelişme
riski, genel topluma göre 16 kez daha fazla bulunmaktadır. Romatoid artritli bir
kişinin birinci derece akrabaları arasında hastalık bulunma sıklığı ise %10 kadardır.
Tek yumurta ikizleri arasında hastalığın birlikte görülme sıklığı %30, çift yumurta
ikizlerinde ise %5 oranındadır. Romatoid artriti başlatan çevresel faktörler arasında
üzerinde en çok durulanlar infeksiyonlardır. Birçok bakterinin romatoid artrit
patogenezinde
yeri
olabileceği
ileri
sürülmüşse
de
hiçbiri
yeterli
kabul
görmemektedir. Rubella, parvovirus 19 gibi çeşitli virüslerin akut poliartrit yaptıkları
bilinmekle birlikte bu ajanların romatoid artrit gibi kronik bir poliartrit yaptıklarına
40
ilişkin veri yoktur. Viral ajanlar arasında son zamanlarda en güncel olanları
retrovirüsler ve Epstein Barr virüsüdür (37, 39).
1.8.8.4. Romatoid Artritin Belirti ve Bulguları
Romatoid artrit bütün eklemleri de etkileyebilen, en çok el ve ayak
bileklerinin küçük eklemlerinde gözlemlenen, bunun yanı sıra iç organları da
tutabilen sistemik bir hastalıktır. Kronik yani kendisi uzun zaman içinde gelişen ve
tedavisi de uzun süren bir hastalıktır (25, 37, 39).
Romatoid artrit hastalığının en temel belirtileri arasında ağrı, eklemlerde,
şişme, harekette sınırlılık ve yorgunluk yer alır. Hastalık sürecinde gözlenen diğer
belirtiler ise iştah kaybı, ateş, güç kaybı, yorgunluk, enerji eksikliği kansızlık, elleri
kullanmada zorluk ve bazen dirsek gibi basınca maruz kalan bölgelerde deri altında
doku yumrularının oluşmasıdır (68, 75, 82).
Klinik seyri, hastadan hastaya büyük değişiklikler gösterir. Bazı hastalarda az
sayıda, hafif seyirli ve kısa süreli eklem tutulmaları görülürken, bir grup hastada ise,
tedavi ne kadar yoğun olursa olsun, kısa sürede sakatlıklar ve önemli organ hasarları
gelişebilmektedir (37, 39).
Hastalığın kompleks ve kronik yapısı bireyin yalnızca fiziksel sağlığını değil
aynı zamanda psikolojik sağlığını da etkilemektedir (25, 68).
Kronik rahatsızlığın duygusal etkisi ihmal edildiğinde depresyon, romatoid
artrit ile birleşen temel psikolojik bulgulardan birisi olmaktadır (68).
Romatoid artritli hastalarda depresyonun en kuvvetli göstergesi aşırı gerginlik
ve kendine olan düşük saygı olup, diğer göstergeler yorgunluk, ağrı ve fiziksel
yetersizlikteki artıştır (68).
41
Depresyona neden olan faktörler ise sosyal stres, sosyal destek eksikliği, artan
ağrı seviyesi ve aktivitelere katılımda azalmayı içermektedir (68).
Covic’in (2006) romatoid artritli hastaların % 80 doğrulukla, 12 gösterge ile
depresyonlu veya non-depresyonlu diye gruplandırılabileceğini belirtmektedir (27).
Romatoid artritli hastalarda depresyon prevelansı net olarak belirtilmemekle
birlikte,
bir çalışmada romatoid artritli hastaların genel popülasyona göre yüksek
oranda depresyon deneyimledikleri açıklanmaktadır (32).
Hastanın psikolojik sağlığıyla baş edebilmesi için romatoid artritle ilgili tıbbi
yardım da alması gerekmektedir (32).
1.8.8.5. Romatoid Artrit ve Sınıflandırılması
Amerikan Romatizma Derneği’nin (The American Rheumatism Association)
belirlediği
romatoid
artritin
sınıflamasına
yardımcı
olacak
yedi
tanı
kriteri ( 37,39, 82):
1-Eklemlerde ve etrafında en az bir saat süren sabah katılığı
2-Aynı anda yumuşak doku şişmesi veya proximal interphalangeal (PIP),
metacarpophalangeal
(MCP)
ve
el
bileği,
dirsek,
diz,
ayak
bileği,
metatarsophalangeal (MTP) en az üç eklem bölgesinde sıvı olması
3-El bileği, MCP veya PIP eklemlerinden birinde en az bir bölgenin şişmesi
4-Aynı zamanda tutuklukların simetrik olması
5-Kemik çıkıntılarında veya eklem bölgelerinin dış yüzeyinde subkutan
nodüller
6-Serum romatoid faktörünün anormal miktarda artması
7-Posterio anterior el ve el bileği röntgeninde tipik radyografik romatoid artrit
değişiklikleri içeren kriterlerin en az altı hafta boyunca devam etmesiyle tanı konur.
42
1.8.8.6. Romatoid Artrit ve Tedavisi
Romatoid artritin tedavisi, ağrı ve tutulumu ortadan kaldırmak için
farmakolojik ve non-farmakolojik yaklaşımları içeren tedavilerin bir kombinasyonu
üzerine oturtulmalıdır (50).
Romatoid artrit tedavisinde; hastalık aktivitesini modifiye ederek, aşınma
zararını önleyerek, fonksiyonel yeterliliği optimal düzeyde tutarak ve hastalığın
seyrinde hafifletme sağlayarak, ağrı ve tutulmanın hafifletilmesi ve ortadan
kaldırılması ve yaşam kalitesinin arttırılması hedeflenir (25, 34, 63).
Romatoid artrit çok geniş yelpazede ilaçla tedavi edilmektedir. Romatoid
artrit tedavisinde kullanılan ilaç grupları ile tedavi aşamaları Tablo 1’de
gösterilmektedir.
Tablo 1: Romatoid Artritte Kullanılan İlaçlar
Romatoid Artrit Tedavisi
Birinci Aşama Tedavi
İkinci Aşama Tedavi
Biyolojikler
NSAİD*
Kortikosteoridler
DMARD’lar**
Metotrexote
Hidroksiklorokin
altın bileşenleri
penisilamin
sulfasalazin
leflunamid
siklosperin
Anti TNF alfa terapileri
* NSAID: Non Steroid Antienflamatuar Drugs
** Disease Modifying Anti Rheumatic Drugs
Birinci Aşama Tedavi: NSAİD grubu ilaçlar, romatoid artrit tedavisinde
yaygın
olarak
kullanılırlar.
Kortikosteoridler
romatoid
artritli
hastalarda
inflamasyonu azaltırlar fakat hipertansiyon, diyabet, osteoperoz, kas zayıflığı gibi
önemli, uzun süreli yan etkilerinden dolayı geçici olarak bulgularda hafifleme
sağlamak için kullanılırlar (34).
43
İkinci Aşama Tedavi: DMARD’lar (Disease Modifying Anti Rheumatic
Drugs) romatoid artritli hastalar için ikinci aşamadaki en büyük destektirler.
Eklemlerde aşınma ve deformite gelişimini önleme özelliği olan DMARD’lar sık sık
birinci aşama tedaviyle kombine olarak ve romatoid artritin erken evrelerinde
hastalık aktivitesini durdurmak için kullanılırlar (34).
Metotrexote, romatoid artritli hastaların tedavisinde kullanılan en yaygın
DMARD’dır. Folik asitin yapısal bir analoğudur. Diğer DMARD’lar arasında
hidroksiklorokin, altın bileşenleri, penisilamin, sulfasalazin, leflunamid ve
siklosperin yer alır (34).
Biyolojikler: Romatoid artritli hastalarda enfeksiyon ve malignite oluşma
riskine karşı anti TNF alfa tedavisi kullanılır (TNF: Tümörü Nekrotize Edici Faktör).
Anti TNF alfa fonksiyonda artışla birlikte, ağrı, sabah tutulumu, eklem şişmesi ve
yorgunlukta azalma sağlar. Bu tedavi hafiflemeyi sağlayabilir (50, 63).
1.8.8.7. Romatoid Artrit ve Hemşirelik Bakımı
Romatoid artrit, hastaların vücudunda bıraktığı hasarlardan dolayı fonksiyonel
problemlere neden olmakta ve hastalar günlük işlerini yapmakta zorlanmaktadırlar.
Bu nedenle de romatoid artrit, hastaların aktivite seçimlerini değiştirmeye ve alışık
oldukları yaşam tarzından uzaklaşmaya zorlamaktadır (37, 39, 68).
Romatoid artrit hastalarının yarısı ile 2/3’si, bağımsızlıklarını önleyici ve
sosyal izolasyona neden olan ulaşım problemleriyle karşılaşırlar. Teşhisin ilk beş
yılında romatoid artrit hastalarının % 40’ının işlerini kaybettiği ve çalışamamadan
dolayı sosyal izolasyon yaşadıkları belirtilmektedir (68). Bu noktada hastaların yeni
44
yaşam tarzına uyum sağlayabilmesi için hemşireye büyük sorumluluklar düşmektedir
(37, 39).
Hemşirenin romatoid artritli hastada temel rolü; ilaç tedavisi alan hastaya
tavsiyelerde bulunma, hastalık aktivitesini ve ilaç tedavisini izleme ve tedavi
seçimlerinde destek olmadır (56).
RA’nın fiziksel bulgularıyla başetme stratejileri:
•
RA’in erken teşhis edilmesini
•
Hastalığın ilerlemesini geciktirmek için bulguların ve komplikasyonların
erken tedavi ve kontrolünün sağlamasını
•
Hastaların yaşamını tehdit eden komplikasyonların gelişimini önlemek için
ilaç tedavisinin düzenli olarak izlenmesini içerir (56).
Hemşirenin hastaya uygun düzeyde destek ve bakım sağlaması için, hastalığın
tedavi
ve
bakım
Hemşirenin,
birçok
protokolünü
alandaki
bilmesi
sağlık
ve
ve
sosyal
işbirliği içerisinde çalışmalarını sürdürmesine,
anlaması
bakım
gerekmektedir.
profesyonelleriyle
romatoid artritli hastaların
ihtiyacı vardır.
Hemşirenin destek, rehberlik ve bilgi sağlayarak hastanın bakımıyla ilgili karar
vermesine yardımcı olması ve hasta bakımında hastanın karar verme sürecine
katılımını sağlanması çok önemlidir (25, 37, 39).
45
1.8.9 ÜRİNER İNKONTİNANS VE ROMATOİD ARTRİT
Stres Üriner İnkontinansın (SUI) nedenlerinin tam olarak anlaşılması zordur.
Kelly bir dizi çalışmayı takiben üriner inkontinansı, “orta yaşta başlayan bu hastalık,
multiparda en yaygın olan ve bir kural olarak, hafif sızıntıyla başlayan, yavaş yavaş
daha da kötüleşen ve tam bir inkontinansla sonuçlanan” şeklinde tanımladı (79).
Şu ana kadar, “üretra’ya olan abdominal basınç iletiminin azaldığı inkontinent
kadınlarda” yaygın olarak kabul edilen teori, Enhörning’in intraabdominal basınç
eşitleme teorisidir. Son zamanlarda bu teori soruları da beraberinde getirmektedir.
Çünkü sorumlu anatomik ve fizyolojik faktörleri anlamak, doğrulamak ve kabul
etmekte zorlanılmaktadır. Kontinant/İnkontinantın mekanizmalarını anlamak ve
açıklamak için yapılan son araştırmalar, üretra’nın içinde ve dışında farklı yapılarla
ilgili olarak bütünleşen ve kapsamlı bir görüşü önermektedirler. Yeni geliştirilen
teorilere göre üretrayı aktif ve pasif olarak sabitleyen ve kapatan destekleyici
dokulardaki kusurlar inkontinansa neden olurken, mukozal ve submukozal baskıdan
dolayı urethranın kapanma mekanizmasında oluşan bir fonksiyon bozukluğu ise daha
az derecede inkontinansa neden olmaktadır (79).
Bütünlük teorisine göre SUI’a neden olan bir faktör olarak yukarıda anlatılan
yapılardaki biyokimyasal ve yapısal hastalıklar, anatomik fonksiyon bozukluğunu
desteklemektedir. Urethral kapanma mekanizmasında meydana gelen oldukça küçük
kusurlar, önemli inkontinans risklerine neden olabilirler. Gerçek yapılardaki birkaç
milimetrelik bir yer değişimi dahi kontinans ve inkontinans arasında sınır
olabilir (79).
46
Bu yöndeki en önemli yapılar (79):
•
Pubo-ürethral ligamentler: Orta uretra ve suburetral vajinal duvarı pubik
kemiğin arkasına bağlayan ligamentlerdir.
•
Subürethral vajinal duvar: Uretraya bir taban gibi fonksiyon gösteren
elastik yapıdır.
•
Paraüretral bağ dokusu: Pubouretral ligamentler ve pubokoksigeus kasın
fasiyal yapıları arasında bir yapıştırıcı görevi yapan dokudur.
Burada anlatılan bütün yapılar temel olarak bağ dokusundan oluştuğundan
dolayı inkontinansın neden olabileceğini anlamak için bu dokunun mekanik ve
biyokimyasal özelliklerini incelemek gereklidir. Bu sırasıyla bağ dokudaki bağımsız
elementlerin/moleküllerin yapılarının birbirleriyle olan etkileşimlerini ve onların
bütünüyle ayrıntılı oranlarının derin bir bilgisini gerektirir (79).
Paraüretral Kollajen ve Menopoz
Menopozdaki değişimler, daha yüksek konsantrasyonda kollajen ve farklı
özelliklerde bir paraüretral bağ dokusu üretiyor gibi görünmektedir. Ancak bu
değişimlerde dokuda yük taşıma yeteneği artarken, protoglikojen / kollajen oranı ve
elastiklik azalır (79).
Parauretral Kollajen ve Stres Üriner İnkontinans
Fertil yaşta, kontinans kontrollü kadınlara göre stres üriner inkontinanslı
kadınlarda yüksek kollajen konsantrasyonu bulunmaktadır. Protoglikojenler ve
kollajen fibrilleri arasındaki değişimler, kollajen fibril çapında yapısal farklılıklara
neden olur. Bir fibrin uzunluğunun çapına oranı, fibrin dokuyu kuvvetlendirmede ne
kadar etkili olduğunu belirler. Uzunluk ve çaptaki bir artış daha sert / katı bir doku
47
özelliğindedir. Üretra, açma ve kapama için kas gücü gerektiren düz bir tüptür. Eğer
uretra, yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı bir şekilde “katı/bükülmez” ise
kapanmak için daha fazla kuvvet gerektirecektir. Bu da stres durumlarında dinamik
bir kapanma gerektiğinde probleme neden olacaktır (79).
Parauretral bağ dokusunun fonksiyonu, doğumdan sonra da gerileyip
zayıflayabilir. Bunun nedeni ise bir bağ doku organı olan serviks, uterus
kontraksiyonları sırasında fetüsün çıkmasına izin vermek amacıyla yumuşayarak
genişler. Bu süreç servikal yumuşama olarak adlandırılır ve biyokimyasal olarak
serviks bağ dokunun önemli bir yapılanmasıdır (79).
Serviks bağ dokusundaki değişimlerin, serviks bölgesindeki bağ dokuyu
(pubouretral ligamentler, parauretral bağ doku gibi) ve vajinal duvarı etkilediğini
anlamak zor olmayacaktır. Bağ doku metabolizması bozulan hastalarda, hamilelik
gibi değişimler gerçek bağ dokunun fonksiyonunun bozulması riskine neden olabilir.
Yukarıda açıklandığı gibi, önemli anatomik yapılardaki küçük fonksiyon
bozuklukları, stres durumlarda önemli bir idrar sızıntısına neden olabilir (79).
Son çalışmalar, SUI’nin en azından kısmen bir bağ dokusu hastalığı olarak
tanımlanabileceğini
göstermektedir.
Kadınlarda
stres
üriner
inkontinansın
patofizyolojisi, fertil kadınlarda ve menopoz sonrası kadınlarda farklı olabilir. İleri
derece SUI’li fertil kadınların, parauretral bağ dokusunda önemli değişimler
meydana gelmektedir. Bu değişimler daha katı ve daha az destekleyici parauretral
bağ dokusuna neden olabilir. Bununla birlikte bağ doku yapışkanında bir hastalık
olabilir. Stres durumlarda “elastik kollajen” miktarı, uretra’nın kapanmasında
önemlidir (79).
48
BÖLÜM II
GEREÇ ve YÖNTEM
2.1. ARAŞTIRMANIN TİPİ
Araştırma, üriner inkontinansı olan romatoid artritli kadınlarda Mesane Eğitimi
ve Kegel Egzersizinin etkinliğini belirlemek amacıyla planlanan “tanımlayıcı,
prospektif ve deneysel” bir araştırma tipindedir.
2.2. ARAŞTIRMANIN YERİ VE ZAMANI
Araştırma, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı
Polikliniği Romatoloji Bölümünde, 09 Ekim 2006 – 31 Haziran 2007 tarihleri
arasında yürütüldü.
İç Hastalıkları Anabilim Dalı Polikliniğinin Romatoloji Bölümü, bağ dokusu
hastalıklarının türüne göre haftanın günlerini isimlendirmekte ve randevu sistemiyle
çalışmaktadır. Bu nedenle her hafta Pazartesi romatoid artritli hastaların günü olup,
romatoid
artritli
hastaların
randevusu
yalnızca
Pazartesi’ye
verilmektedir.
Temmuz-Ağustos ayları izin dönemi olarak geçmekte ve bu aylarda hastalara
randevu verilmemekte, yalnızca Eylül-Haziran ayları arasında poliklinik hizmeti
verilmektedir. Poliklinik hizmetinin verildiği 10 ay boyunca hastalar mutlaka bir kez,
çoğunlukla da iki kez izlenmekte ve hastanın klinik tablosuna göre randevu sıklığı
değişebilmektedir. Polikliniğe kontrole gelen bir hastanın daha sonraki romatoloji
49
randevusu, hastayı muayene eden uzman hekim tarafından ve hastanın klinik
tablosuna göre değişebilmekle birlikte, rutinde altı ay sonraya verilmektedir.
Araştırma, İç Hastalıkları Anabilim Dalı Polikliniği Romatoloji Bölümünün
poliklinik çalışma sisteminden dolayı 09 Ekim 2006 – 31 Haziran 2007 tarihleri
arasında (araştırmanın uygulama izni 10 Ekim 2006 tarihinde çıktığı için), her hafta
Pazartesi günü öğleye kadar Romatoloji Polikliniğinde yürütüldü. Araştırmanın
uygulama aşamasında, polikliniğe kayıtlı olan tüm romatoid artritli hastaların
taraması yapıldı.
2.3. ARAŞTIRMANIN EVRENİ
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Polikliniği
Romatoloji Bölümüne başvuran tüm romatoid artritli 131 kadın, araştırmanın
evrenini oluşturdu.
2.4. ARAŞTIRMANIN ÖRNEKLEMİ
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Polikliniği
Romatoloji Bölümüne başvuran üriner inkontinans yakınması olan 97 romatoid
artritli kadın araştırmanın örneklemini oluşturdu.
Mesane eğitiminin etkinliğini belirlemek amacıyla 30 kadın, Kegel
egzersizinin etkinliğini belirlemek amacıyla 30 kadın olmak üzere toplam 60 kadın
deney gurubunu, deney grubuna eşlenik özelliklere sahip 30 kadın da kontrol
grubunu oluşturdu. Örneklem özelliklerini gösteren, araştırmaya katılmayı kabul
eden ve üriner inkontinansı olan 90 kadın, tüm üriner inkontinansı olan romatoid
artritli kadınlar arasından “olasılıksız örneklem yöntemiyle” seçildi.
50
Araştırmanın yürütülmesi sırasında, üriner inkontinansı olan romatoid artritli
kadınların yaş ve doğum sayısı yönünden eşlenik özellikte olanlar deney ve kontrol
gruplarını oluşturmaktadır.
Araştırmanın örneklemi aşağıdaki özelliklere göre oluşturuldu:
1. Üriner inkontinansı olan romatoid artritli kadınlar,
2. Katz Bağımsızlık İndeksi skoru üç puan ve üzerinde olan ve fonksiyonel
durumu çalışmaya katılmasını ve sürdürmesini engellemeyen,
3. Düzenli olarak idrar kaçırma, ani idrar yapma hissi, sık idrara çıkma ya da
gece idrar kaçırma yakınması olanlar,
4. İdrar yolu enfeksiyonu olmayanlar,
5. Üriner inkontinansı etkileyebilecek türde nörolojik hastalığı olmayanlar,
6. Okuma-yazma bilenler,
7. Yaşı 20–60 arası olanlar,
8. Araştırmaya gönüllü olarak katılmayı kabul eden kadınlar araştırma
kapsamına alındı.
Araştırmada;
1. Katz Bağımsızlık İndeksi skoru iki puan ve altında olan ve fonksiyonel
durumu çalışmaya katılmasını ve sürdürmesini engelleyen,
2. Okuma-yazma bilmeyen,
3. Dört ve daha fazla doğum yapan,
4. Üriner enfeksiyonu olanlar,
5. İdrar kaçırma nedeniyle herhangi bir şekilde tedavi gören romatoid artritli
kadınlar araştırma kapsamına alınmadılar.
51
2.5. VERİ TOPLAMA YÖNTEMİ
2.5.1. VERİ TOPLAMADA KULLANILAN GEREÇLER
Araştırma verilerini toplamak amacıyla, kaynaklarda yer alan güncel
literatürden yararlanılarak hazırlanan formlar, araçlar ve ölçekler kullanıldı.
2.5.1.1. Anket Formu
Literatür doğrultusunda araştırmacı tarafından hazırlanarak geliştirilen ve ilk
görüşme formu olan anket formu Romatoloji Polikliniğine gelen romatoid artritli
kadınlara uygulandı. Anket formu romatoid artritli kadınların demografik, genel
sağlık özelliklerini, obstetrik ve jinekolojik özelliklerini, alışkanlıklarını, üriner
inkontinans varlığını, üriner yakınmaların sıklığını, tiplerini ve risk faktörlerini,
romatoid artrit özelliklerini belirlemeyi amaçlayan 41 maddelik açık ve kapalı uçlu
sorulardan oluşmaktadır. Veri toplama formunun ön uygulaması 10 hasta ile
görüşülerek yapıldı (9, 26) (EK I).
Görüşme formu, polikliniğe başvuran tüm romatoid artritli kadınlara
araştırmacı tarafından yüz yüze görüşme yöntemiyle uygulandı.
2.5.1.2. Katz Bağımsızlık İndeksi
Romatoid artritli kadınlarda, eklem tutulumlarından dolayı şekilsel bozukluklar
görülür. Bu şekilsel bozukluklar kadınların, mesane eğitimi ve Kegel egzersizlerini
etkin olarak uygulamasını engelleyebileceğinden fonksiyonel açıdan hastanın yeterli
olması gerektiği düşünüldü. Bu amaçla araştırmada romatoid artritli kadınların
fonksiyonel durumları Katz Bağımsızlık İndeksiyle değerlendirildi.
Altın (2006), Günlük Yaşam Aktiviteleri (GYA) Skalasının Katz ve
arkadaşları (1963) tarafından geliştirildiğini belirtmektedir (5). Açıkgöz ve Uzun’un
52
(2007) ifade ettiği gibi Katz GYA Skalası beslenme, giyinme, banyo yapma, tuvalete
gitme, hareket etme ve kontinans gibi temel günlük yaşam aktivitelerini içermektedir
(2). Toplam altı sorudan oluşmakta olan Katz’ın GYA skalası cevap seçenekleri
bireyin
aktivitelerini
gerçekleştirip
gerçekleştirememesine
göre
evet/gerçekleştirebiliyor (1), hayır/gerçekleştiremiyor (0) şeklinde iki sınıfta
toplanmaktadır. Skalanın puanlaması, sıfır-altı puan arasında değişmektedir. Toplam
puanın yüksek olması bireyin GYA gerçekleştirebildiğini göstermektedir. Bireyin
skaladan beş-altı puan alması GYA gerçekleştirebildiğini, üç-dört puan alması “orta
derecede” bozukluk olduğunu, ikinin altında puan alması “ciddi derecede” bozukluk
olduğunu ifade etmektedir.
Katz
Bağımsızlık
İndeksi,
tedaviden
önceki
ilk
görüşmede
üriner
inkontinansının olduğu tespit edilen tüm romatoid artritli kadınlara uygulandı. Katz
Bağımsızlık İndeksi skoru puanlamasına göre üç puan ve üzerinde olan ve günlük
gereksinimlerini yardımsız yapabilen kadınlar örneklem grubuna dahil edildi (2, 81)
(EK II).
2.5.1.3. Beden Kitle İndeksi
Beden kitle indeksi, ağırlık/boy2 (kg/m2) formülü ile hesaplanmakta ve vücut
yağ oranının bir ölçütü olarak kullanılmaktadır. BKİ skorlarının puanlaması aşağıda
görülmektedir (15):
BKİ
<18.50
Zayıf
BKİ
18.50–24.99
Normal
BKİ
25.00–29.99
Şişman
BKİ
>30.00
Obez
53
Deney ve kontrol grubundaki romatoid artritli kadınların elde edilen BKİ
değerleri, kullanılan uluslararası sınıflama sistemine göre zayıf, normal, şişman ya da
obez olarak değerlendirilmektedir.
2.5.1.4. İnkontinans Şiddet İndeksi
Araştırmaya katılan üriner inkontinansı olan romatoid artritli kadınlarda
inkontinansın şiddetini belirlemek, Mesane eğitimi ve Kegel egzersizi sonrası
iyileşmeyi değerlendirmek amacıyla ISI kullanıldı (41, 71, 72).
Uyar Hazar ve Şirin’in belirttiği gibi Sandvik, Hunskaar, Seim ve ark. (1993)
tarafından geliştirilen “İnkontinans Şiddet İndeksi”nin Türkiye’deki geçerlik ve
güvenirlik çalışması Uyar Hazar ve Şirin tarafından yapıldı (80).
Farklı şiddetteki üriner sızıntılı kadınları belirlemek için epidemiyolojik ve
klinik çalışmalarda kullanılmak üzere geliştirilen, birçok farklı üriner inkontinans
çalışmalarında kullanılan ve ikinci ve üçüncü Uluslararası İnkontinans Grubu
tarafından en yüksek tavsiyeyi alan, evrensel olarak kabul gören ISI kolay
uygulanan, kısa, basit, maliyetsiz ve non-invaziv bir indekstir (80).
Kaçırılan idrarın “sıklık” ve “miktar”ının sorgulandığı ve iki sorudan oluşan
ISI’nın; Kendall W analizi sonucunda Kendall W= 0.706 olarak (P<0.001),
Cronbach alfa güvenirlik analizi sonucunda güvenirlik katsayısı α = 0.67 olarak,
Test-Tekrar Test arasındaki katsayıları r1=0.963 ve r2=0.932 (P<0.001) olarak elde
edildi (EK III).
Mesane eğitimi grubunda ilk görüşmede ve ilk görüşmeden altı hafta sonra,
Kegel egzersizi grubunda ilk görüşmede ve ilk görüşmeden altı ay sonra, kontrol
grubunda ise ilk görüşmede ve ilk görüşmeden altı ay sonra ISI’ne, bakıldı ve
romatoid artritli kadınların ISI puanları belirlendi.
54
2.5.1.5. Üriner Günlük
Araştırmada standart formlar olan üriner günlük formları kullanıldı. Üriner
günlük ya da mesane günlüğü hastanın inkontinans şeklini ve sıklığını objektif olarak
değerlendirmek, mesane eğitimi ve pelvik egzersizinin uygulanması sonrasında
inkontinans yakınmalardaki değişikliği belirlemek amacıyla kullanılan güvenilir
kayıt formlarıdır. Üriner günlük hastanın üç ya da yedi gün süreyle sıvı alım
miktarını ve sıklığını, idrar yapma sıklığını, sıkışma hissi ve sıklığını, sıkışma ve
idrar kaçırma sırasındaki aktiviteyi saatleriyle kaydetmesini gerektirir. Üriner günlük
doldurulurken hastanın günde altı-sekiz bardak sıvı alması gerekmektedir. Akşam
yemeğinden sonra sıvı alımı kısıtlanmalı, kafein alımı sınırlandırılmalıdır (28, 83).
Araştırmaya katılan üriner inkontinansı olan romatoid artritli kadınlardan mesane
eğitimi grubunda tedavi öncesi ve tedaviden altı hafta sonra, Kegel egzersizi
grubunda tedavi öncesi ve tedaviden altı ay sonra, kontrol grubunda ise ilk
görüşmede ve ilk görüşmeden altı ay sonra olmak üzere üç gün süreyle üriner günlük
formlarını doldurmaları istendi (EK IV).
2.5.1.6. Mesane Eğitimi Programı
Mesane Eğitimi Programı, araştırmacı tarafından standart form olarak
kullanılmakta olan mesane eğitimi programı temel alınarak ve uygun kaynaklardan
yararlanılarak üriner inkontinansı olan romatoid artritli kadınların kolaylıkla
uygulayabileceği şekilde hazırlandı (EK V). Mesane eğitiminin uygulanması
sırasında kadının idrar yapma ve idrar kaçırma saatlerini kayıt etmesini ve
yakınmalarının zaman içerisindeki değişim aşamalarını hastanın kendisinin de
değerlendirmesini sağlayan, “İdrar Sıklığı ve Sızıntı Formu” hazırlandı (EK VI).
İdrar sıklığı ve sızıntı formu, mesane eğitiminin uygulanması sırasında idrar yapma
55
aralarının izlenmesi ve inkontinans özelliklerinin değerlendirilmesi açısından anlamlı
bir öneme sahiptir (83).
2.5.1.7. Kegel Egzersizi Eğitim Programı
Kegel egzersizi eğitim programı, araştırmacı tarafından ilgili kaynaklardan
yararlanılarak üriner inkontinansı olan romatoid artritli kadınların kolaylıkla
uygulayabileceği şekilde hazırlandı (EK VII). Kegel egzersizi uygulaması sırasında
hastanın günlük egzersiz kayıtlarını tutmasını sağlayan “Kegel Egzersizi Kayıt
Formu” hazırlandı (85) (EK VIII).
2.5.1.8. İzlem Formu
İlk görüşme formu olan anket formundan yararlanılarak oluşturulan izlem
formu idrar kaçırma ile ilgili yakınmaların devamı, şiddeti, sıklığı ve inkontinansın
şiddet puanının tekrar belirlenerek karşılaştırılması amacıyla hazırlandı (EK IX).
İzlem formu mesane eğitimi grubunda tedaviden altı hafta sonra, Kegel egzersizi
grubunda tedaviden altı ay sonra, kontrol grubunda ise ilk görüşmeden altı ay sonra
uygulandı.
2.5.2. VERİ TOPLAMADA KULLANILAN YÖNTEMLER
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Polikliniği
Romatoloji Bölümündeki romatoid artritli kadınlar randevu listesinden kontrol
edilerek görüşmeye alındı. Görüşmenin süresi uygulamanın ilgili aşamasına ve
araştırma grubunun türüne göre farklılık gösterdi. Tüm randevulu hastalara
uygulanarak araştırmanın tanımlayıcı tipteki aşamasını oluşturan anket formunun
doldurulması, dört-on dakika arasında değişti. Alınan öyküye göre hastada idrar
56
kaçırma belirlendi ise sorgulamanın derinlemesine devam etmesinden dolayı
görüşme dokuz-on dakika sürerken, hastada idrar kaçırma belirlenmedi ise görüşme
dört-beş dakika sürdü. İdrar kaçırma yakınması olan hastalarda araştırmanın bir
sonraki
aşamasına
geçilerek
görüşmeye
devam
edilirken,
idrar
kaçırma
belirlenmeyen hastalarda görüşmeye son verildi.
Üriner inkontinans belirlenen tüm hastaların Katz Bağımsızlık İndeksi ve
İnkontinans Şiddet İndeksi skorlarına bakıldı. Sonraki aşamada hastaya üriner günlük
hakkında bilgi verildi ve üriner günlüğün nasıl doldurulacağı öğretildi (EK IV).
Kegel egzersizi grubu kadınlarından tedaviye başlamadan önce ve tedavi bittikten
altı ay sonra, mesane eğitimi grubu kadınlarından tedaviye başlamadan önce ve
tedavi bittikten altı ay sonra ve kontrol grubu kadınlarından ilk görüşmeden sonra ve
ilk görüşmeden altı ay sonra olmak üzere iki kez üç günlük üriner günlük
doldurmaları istendi. Yöntemin bu aşaması ise iki-üç dakika sürdü.
Deney ve kontrol grupları oluşturulurken uygulamasının altı ay sürmesi
nedeniyle öncelikle Kegel egzersizi grubundan başlandı. Kegel egzersizi grubuna
öncelikle iki-üç dakika süren üriner günlük eğitimi verildi. Devamında Kegel
egzersizi eğitimine geçildi. Öncelikle egzersizle ilgili detaylı ve anlaşılabilir bilgi
verildi. Verilen bilginin hasta tarafından anlaşıldığından emin olduktan sonra hasta
üzerinde uygulamalı eğitime geçildi. Bu aşamada, verilen bilgilerin uygulama
yaptırılarak, davranışa dönüştürülmesi amaçlandı. Uygulamalı eğitimin birinci
kısmında; Kegel egzersizinin doğru öğretilebilmesi için hastanın önce pelvis
tabanındaki “doğru kası tespit etmesi” sağlandı. Aynı zamanda hastanın doğru kası
tespit ettiğinden ve doğru kası çalıştırdığından emin olundu. Uygulamalı eğitimin
birinci kısmı 10–15 dakika sürdü.
57
Uygulamalı eğitimin devamında artık bu sizin “ilaçsız tedavi reçeteniz”
ya da “antrenman programınız” diyerek keyifli hale getirilen, egzersiz programı
hastaya uygulatıldı. Uygulamada önce doğru kas beş saniye kasılı kalıyor ve saatin
saniyeleri takip edilerek (hastayı motive eden vurgulu ses tonuyla) kas, iki, üç, dört,
beş deniyor (pelvis tabanı beş saniye kasılı durumda). Daha sonra 10 saniye gevşek
kalıyor ve saatin saniyeleri takip edilerek (hastayı motive eden vurgulu ses tonuyla)
gevşe, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz, on deniyor (pelvis tabanı 10 saniye
gevşek durumda). Bu arada hasta pelvis taban kaslarını kullandığını zannederek
karın kaslarını kasıp gevşetebilir. Bu da uygulama sırasında hastanın karnının elle
palpe edilmesiyle kontrol edilmelidir. Egzersizin etkili olabilmesi için uygulama
sırasında, bu beş-on saniyelik periyotlar hiç ara verilmeden ard arda yapılmalıdır.
Dolayısıyla pelvis taban kası beş saniye kasılı 10 saniye gevşek kalmaktadır. Bu
ritmik egzersiz sayı komutlarıyla hastaya beş, altı veya yedi kez gibi,
uygulanmaktadır. Öğrenilen davranışın daha da pekiştirilmesi amacıyla kasılma
sayısı 10 olan birinci düzey Kegel egzersizi, araştırmacının gözetiminde saatin
saniyesini hastanın takip etmesi istenerek hastaya uygulanmaktadır (EK VII). Daha
sonra hastaya tedavi süresince doldurması gereken Kegel egzersizi kayıt formu
dökümanı verildi (EK VIII). Kegel egzersizi grubuna altı aylık uygulamanın sonunda
tekrar üriner günlük doldurtuldu. Hastadan altı ay sonraki romatoloji kontrolüne
gelirken doldurduğu kayıt formlarını da getirmeleri istendi. Uygulamalı eğitimin
ikinci kısmı; beş-yedi dakika sürdü. Sık romatoloji kontrollerinden dolayı sekiz
hasta altı ayın sonunda polikliniğe gelemedikleri için hastalardan doldurdukları
formları posta yoluyla ödemeli olarak (bunu hiçbir hasta kabul etmedi) araştırmacıya
ulaştırmaları istendi.
58
Kegel egzersizi grubunun toplam uygulama eğitimi süresi 26 dakika ile
35 dakika arasında değişmekteydi.
Araştırmanın Kegel egzersizi grubunun oluşturulması tamamlandıktan sonra
bir taraftan Kegel egzersizi grubunun takipleri sıkı bir şekilde devam ederken diğer
taraftan da mesane eğitimi grubunu oluşturmak amacıyla poliklinikte hasta
tanımlamasına devam edildi.
Üriner inkontinansı olan romatoid artritli kadınlara önce iki-üç dakika süren
üriner günlük eğitimi verildi. Daha sonra da eğitim verilerek mesaneyi eğitmenin
mümkün olduğu söylendi. Mesane için hazırlanan eğitim programının nasıl
uygulanacağı öğretilerek hazırlanan yazılı doküman hastaya verildi (EK V). Ayrıca
hastalardan, altı haftalık mesane eğitimi süresince her gün olmak kaydıyla idrarını
yaptığı ve idrarını kaçırdığı vakitleri yalnızca saatleriyle kayıt etmesi istendi ve
bunun için hazırlanan yazılı doküman hastaya verildi (EK VI). Mesane eğitimi
grubuna, altı haftalık uygulamanın sonunda tekrar üriner günlük doldurtuldu. Altı
haftanın sonunda hastadan doldurduğu kayıt formlarını mümkünse elden, değilse
posta yoluyla ödemeli olarak (bunu hiçbir hasta kabul etmedi) araştırmacıya
ulaştırması istendi. Hastanın mesane eğitimi beş-yedi dakika sürdü. Mesane eğitimi
grubunun toplam eğitim süresi 16 ile 20 dakika arasında değişmekteydi.
Deney grupları oluşturulmaya çalışılırken bir taraftan da kontrol grubu
oluşturulmaya çalışıldı. Genel anket formu doldurulduktan sonra idrar kaçırma
yakınması olduğu tespit edilen kadınlardan üç günlük üriner günlük doldurmaları
istendi.
Muayenesini
yapan
uzman
hekim
tarafından
hastanın
romatoloji
randevusunun sıklıkla altı ay sonraya verilmesi nedeniyle kontrol grubundaki
kadınlara da ilk görüşmeden altı ay sonra ikinci üriner günlük doldurtuldu.
Uygulama sürecinde altı hafta ya da altı aylık tedavinin uzun olduğunu düşünen
59
kadınlar araştırmaya katılmak istemediler. Bu kadınlar ise (kabul ettikleri için)
kontrol grubu kapsamına alındılar. Kontrol grubunun eğitim süresi 11 ile 13 dakika
arasında değişmekteydi.
Poliklinikte uygulama sırasında tüm kadınlar varsa eşleri, yoksa kendilerine
eşlik eden kızı, oğlu, torunu gibi refakatçı eşliğinde görüşmeye alındılar. Eş ya da
yakınından hastanın egzersizini uygulaması, kayıtlarını tutması, egzersiz zamanını
hatırlatması gibi konularda hastaya yardımcı olmaları istendi ve hatta hastayla
birlikte kendilerinin de uygulama yapmalarının yararlı olacağı belirtildi. Aile
desteğinin sağlanmasının, hastanın uygulamaya motive olmasında etkili olacağı
düşünüldü. Uygulamanın nasıl gittiğini sorgulamak amacıyla, hastaya telefon
edildiğinde yerine göre hastanın eş ya da yakınından da bilgi edinildi. Bu da hastanın
uygulamayı ihmal etmediğini düşündürdü.
Kegel egzersizi grubundaki kadınlar altı ay boyunca, mesane eğitimi
grubundaki kadınlar altı hafta boyunca ve kontrol grubundaki kadınlar başlangıçta ve
altı ayın sonunda üriner günlüklerini doldurmaları sürecinde telefonla, bazen her gün,
bazen egzersiz saatlerinde gibi sık sık aranarak uygulama yapıp yapmadıkları,
uygulama sırasında her hangi bir sorun yaşayıp yaşamadıkları veya yaptıkları
uygulamadan memnun olup olmadıkları, kontrol edildi. Araştırmanın bu süreci,
araştırmacı açısından oldukça zorlu ve masraflıydı.
Tablo 1’de mesane eğitimi, Kegel egzersizi ve Kontrol grubu olmak üzere
toplam üç grup üzerinde yürütülen ve araştırmanın uygulamasında kullanılan iş akış
diyagramı belirtilmektedir.
60
Tablo 2. Araştırmanın Uygulamasında Kullanılan İş Akış Diyagramı
İşlem Basamakları
Mesane Eğitimi
Kegel Egzersizi
Kontrol
Grubu
Grubu
Grubu
Görüşme Formu



Katz Bağımsızlık İndeksi



BKI’ni Belirleme



İnkontinans Şiddet İndeksi












Mesane Eğitimi (6 Hafta)



Kegel Egzersizi (6Ay)






(Ön Test)
Üriner Günlük (3 günlük)
(Ön Test)
İnkontinans Şiddet İndeksi
(Son Test)
Üriner Günlük (3 günlük)
(Son Test)
İzlem Formu
 İlk Görüşmede Uygulandı
 İlk Görüşmeden Altı Hafta Sonra Mesane Eğitiminin Sonunda Uygulandı
 İlk Görüşmeden Altı Ay Sonra Kegel Egzersizinin Sonunda Uygulandı
2.6. VERİLERİN TOPLANMASI
Araştırmaya başlamadan önce Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları
Anabilim Dalı Romatoloji Bölümü Başkanı Prof.Dr. Eker Doğanavşargil ve ekibiyle
görüşüldü. Yapılmak istenen araştırmanın amacı ve kapsamı hakkında romatoloji
ekibine bilgiler verildi ve ekibin görüşlerinden de yararlanıldı. Romatoloji ekibinin
desteği sağlandıktan sonra araştırmanın yürütülmesi için gerekli uygulama izinleri
alındı.
Araştırmada veri toplama yöntemi olarak görüşme, kayıt ve anket formu
kullanıldı. Hazırlanan veri toplama formu olan anket formunun ön uygulaması Ege
Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahiliye Anabilim Dalı Polikliniği Romatoloji Bölümünde
61
yapıldı. Veri toplama formlarına işlerliğine karar verilerek gerekli düzeltmeler
yapıldıktan sonra son şekli verildi. Verilerin toplanması 09 Ekim 2006- 31 Haziran
2007 tarihleri arasında olmak üzere dokuz aylık süreyi kapsadı.
2.7. ARAŞTIRMANIN BAĞIMLI VE BAĞIMSIZ DEĞİŞKENLERİ
2.7.1. ARAŞTIRMANIN BAĞIMLI DEĞİŞKENLERİ
ISI skoru, gündüz idrar yapma sayısı, gece idrar yapma sayısı, sık sık idrara
gitme durumu, aniden şiddetli şekilde gelen idrar yapma isteği, idrar kaçırma
yakınması gibi inkontinansla ilgili ifadeler araştırmanın bağımlı değişkenlerini
oluşturmaktadır.
2.7. 2. ARAŞTIRMANIN BAĞIMSIZ DEĞİŞKENLERİ
Araştırmanın bağımlı değişkenlerine etkisi olan, bağımsız değişkenleri, yaş,
boy, kilo, BKİ, medeni durum, öğrenim durumu, doğum şekli, sigara, kahve, alkol
alışkanlığı ve genel sağlık durumudur.
2.8.
VERİLERİN
DEĞERLENDİRİLMESİ
VE
BULGULARIN
ANALİZİ
Elde edilen verilerin analizinde aritmetik ortalama (±standart sapma), frekans
dağılımı ve yüzdelik testleri ile Kruskal Wallis-H, Mann-Whitney U ve Wilcoxon
Testi gibi non-parametrik testlerden yararlanıldı (3, 65).
Genel verilerin analizinde deney ve kontrol grupları arasında fark olup
olmadığını test etmek amacıyla Kruskal Wallis-H Testi, deney ve kontrol gruplarında
bağımlı ve bağımsız değişkenler arasında anlamlı bir ilişki olup olmadığını analiz
etmek amacıyla Pearson Korelasyon Testi, aralarında anlamlı fark olan ikili gruplar
62
arasındaki farklılığın kaynağını test etmek amacıyla Mann Whitney-U Testi, ön test
ve son test verilerine ait dağılımın aynı olup olmadığını test etmek amacıyla
Wilcoxon testi kullanıldı (3, 65).
2.9. SÜRE VE OLANAKLAR
Araştırma 2006–2008 tarihleri arasında planlandı ve uygulandı.
1. Doktora Danışmanı ve oluşturulması planlanan Tez İzleme Jürisiyle ve Ege
Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Romatoloji Bölümü
Başkanıyla araştırmanın konusu ve yöntem hakkında görüşüldü ve sözlü
olarak bilgi verildi.
2. Tez önerisi, 24 Mayıs 2006 tarihinde Tez İzleme Jürisiyle yapılan toplantı
sonucunda kabul edildi.
3. Araştırma konusu, 01 Haziran 2006 tarihinde Ege Üniversitesi Sağlık
Bilimleri Enstitüsü tarafından onaylandı.
4. Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Bilimsel Etik Kurulu tarafından
17 Temmuz 2006 tarihinde “Araştırmanın Yürütülmesi Uygun”dur onayı
verildi.
5. Araştırmanın yapılabilmesi için 03 Ekim 2006 tarihinde Ege Üniversitesi
Rektörlüğü Hastane Başhekimliğinden onay alındı.
6. Araştırmanın yapılabileceğini onaylayan yazı 10 Ekim 2006 tarihinde Ege
Üniversitesi
Sağlık
Bilimleri
Enstitüsü
Müdürlüğü
tarafından
Ege
Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Kadın Sağlığı ve Hastalıkları
Hemşireliği Anabilim Dalı Başkanlığına tebliğ edildi.
7. Ön hazırlıklar tamamlandıktan sonra 09 Ekim 2006 tarihinde Araştırmanın
veri toplama aşamasına geçildi.
63
8. Araştırmanın veri toplamak amacıyla hastalarla yürütülen görüşme süreci
30 Haziran 2007’de tamamlandı. Böylece Romatoloji polikliniğine kayıtlı
olan tüm hastaların taraması yapıldı.
9. Mesane eğitimi, Kegel egzersizi ve kontrol gruplarına ait kayıt formlarının
toplanması işleminin tamamlanmasıyla araştırmanın veri toplama aşaması
sona erdi.
10. Araştırmanın I. Tez izleme toplantısı 15 Ocak 2007, II. Tez izleme toplantısı
18 Ekim 2007, III. Tez izleme toplantısı ise 19 Haziran 2008 tarihinde
yapıldı.
11. Araştırmanın yazım aşaması tamamlandıktan sonra tez izleme jürisinin
onayıyla tez savunulabilir hale geldi.
2.10. ARAŞTIRMADA KARŞILAŞILAN GÜÇLÜKLER
1. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Polikliniği
Romatoloji
Bölümünde
Romatoid
Artritli
hastaların
günü
Pazartesi olduğu için araştırma verilerinin toplanması haftada bir günle
sınırlandırıldı.
2. Araştırmanın sınırlılıkları içerisinde örneklem gruplarının oluşturulmasında
zorlanılmaya başlandı ve istenilen sayıya ulaşılamayacağı endişesi yaşandı.
Polikliniğin Romatoloji bölümü Eylül 2006’da hasta karşılamaya başladı.
Ancak
araştırmanın
uygulama
izni
10
Ekim
2006’da
çıktı.
Eylül ayının başından 10 Ekim’e kadar ki ara zamanda polikliniğe gelen
hastaları
atlamış
olmamak
ve
araştırma
gruplarının
toparlanmasına
katkı sağlamak amacıyla Romatoloji Bölümü başkanıyla görüşüldü.
Bölüm
başkanının
önerisiyle
Çarşamba
günleri
ek
poliklinik
64
yapılması
kararlaştırıldı.
Alınan
arasında
polikliniğe
gelen
evden
telefonla
çağrılarak
karar
doğrultusunda
romatoid
görüşüldü.
Ek
bu
tarihler
artritli
kadınlarla,
poliklinik
çalışması,
10 Ocak 2007 tarihinden itibaren üç hafta devam etti ve araştırmaya
anlamlı katkı sağladı.
3. Uygulamanın başlangıcından bu yana romatoloji polikliniğine 131 romatoid
artritli kadının başvurduğu ve bunların 97 tanesinde üriner inkontinans
yakınmasının olduğu belirlendi.
4. Üriner inkontinansı olan 97 kadından 90 tanesiyle de deney ve kontrol
grupları oluşturuldu, kalan üriner inkontinanslı yedi kadın da, uygulamayı
bırakan olursa diye yedekte tutuldu.
5. Uygulama sırasında Kegel egzersizi grubundan iki kadın tedaviyi
yarıda bıraktığı için yedekte tutulan üriner inkontinanslı kadınlardan
ikisiyle poliklinikte görüşme yapılarak Kegel egzersizi grubuna dahil
edildiler.
6. Üriner inkontinansla ilgili bağ dokusu hastalıklarında ya da romatoid artritte
yapılan araştırma yeterli olmadığı için makale/araştırma bulma ve ulaşmada
güçlük yaşandı.
7. Bağ doku hastalığı olan romatoid artritli kadınlarla çalışmakta oldukça güçlük
çekildi
65
2.11. ETİK AÇIKLAMALAR
Hogne Sandvik (2005) tarafından geliştirilen ve araştırmada kadınların
inkontinansın şiddetini belirleyebilmek amacıyla araştırmada kullanılması planlanan
İnkontinans Şiddet İndeksi için kullanım izni alındı (EK XV) (71).
Araştırmanın başlayabilmesi için gerekli olan onay izni, Ege Üniversitesi
Hemşirelik Yüksekokulu Bilimsel Etik Kurulu’ndan alındı (EK XI).
Araştırmanın yapılacağı Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Başhekimliği’nden
uygulama izni alındı (EK XII).
Mesane eğitimi, Kegel Egzersizi ve kontrol grubunu oluşturan kadınlardan
bilgilendirilmiş onam izni alındı (EK XIII, EK XIV).
Araştırmacı tarafından, hastaların bilgilendirilmesi ve onaylarının alınması
amacıyla bilgilendirilmiş onam formu hazırlandı. Mesane eğitimi ve Kegel
egzersizini uygulayacak olan kadınlara, oluşturulan onam formunun içeriği hakkında
bilgi verildi ve soru sormaları için cesaretlendirildi, daha sonra da onam formunu
okumaları ve imzalamaları istendi.
Etik açıdan kontrol grubunun da eğitim gereksinimlerini gidermek amacıyla
çalışmanın sonunda kontrol grubuna da eğitim kitapçıkları verilerek eğitim yapıldı
(EK XV).
66
BÖLÜM III
BULGULAR
Araştırma
grupları
oluşturulurken
örneklem
özellikleri
göz
önünde
bulunduruldu ve yaş ve doğum sayısı yönünden eşlenik özellikte olmaları sağlandı.
Elde edilen araştırma verileri bulgular bölümünde 10 ana başlık altında
gruplandırıldı. Her bir başlık altında yer alan tabloların içeriğine göre dağılımları
yapıldı. Elde edilen bulgular uygun istatistiksel yöntemlerle analiz edildi.
3.1. Romatoid Artritli Kadınlarda İnkontinans Prevelansı Bulguları;
Tablo 3’te: Romatoid Artritli Kadınlarda İnkontinans Prevelansının
Dağılımı
3.2. Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Sosyo-Demografik
Bulguları;
Tablo 4’de: Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Sosyo-Demografik
Özelliklerinin Dağılımı
3.3. Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Sağlık Durumu Bulguları;
Tablo 5’de: Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Katz Bağımsızlık
İndeksi ve Beden Kitle İndeksi Özelliklerinin Dağılımı
Tablo 6’da: Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Hastalık ve İlaç
Kullanma Durumunun Dağılımı
67
Tablo 7’de: Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Alışkanlıklarının
Dağılımı
Tablo 8’de: Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Romatoid Artrit
Özelliklerinin Dağılımı
Tablo 9’da: Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Romatoid Artrit
Tedavisinde Kullandıkları İlaçların Özelliklerinin Dağılımı
3.4. Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Obstetrik ve Jinekolojik
Bulguları;
Tablo 10’da: Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Obstetrik
Özelliklerinin Dağılımı
Tablo 11’de: Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Jinekolojik
Özelliklerinin Dağılımı
3.5. Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Günlük Yapma ve İdrar
Kaçırma Bulguları;
Tablo 12’de: Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Günlük İdrar
Yapma Özelliklerinin Dağılımı
Tablo 13’de: Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların İdrar Kaçırma
Özelliklerinin Dağılımı
Tablo 14’de: Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Üriner
İnkontinans Tiplerinin Dağılımı
68
3.6. Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınlarda İdrar Kaçırmanın
Psiko-Sosyal Etkileri ve Üriner İnkontinansa Yönelik Tedavi
Durumu Bulguları;
Tablo 15’de: Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınlarda İdrar kaçırmanın
Psiko-Sosyal Etkilerinin Dağılımı
Tablo 16’da: Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınlarda Üriner
İnkontinansa
Yönelik
Tedavi
Görme
Durumlarının
Dağılımı
3.7. Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların İdrar Yakınmaları ile Üriner
İnkontinans Risk Faktörlerinin Dağılımı
Tablo 17’de: Mesane Eğitimi Grubundaki Kadınların İdrar Yakınmaları
Üriner İnkontinans Risk Faktörlerinin Dağılımı
Tablo 18’de: Kegel Egzersizi Grubundaki Kadınların İdrar Yakınmaları
Üriner İnkontinans Risk Faktörlerinin Dağılımı
Tablo 19’de: Kontrol Grubundaki Kadınların İdrar Yakınmaları Üriner
İnkontinans Risk Faktörlerinin Dağılımı
3.8.
Deney ve kontrol Grubundaki Kadınların Ön Test ve Son Test
Verilerinin Karşılaştırılması;
Tablo 20’de: Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Ön Test
Verilerinin Karşılaştırılması
Tablo 21’de: Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Son Test
Verilerinin Karşılaştırılması
69
3.9. Son Test Verilerinin İkili Gruplar Arasında Karşılaştırılması;
Tablo 22’de: Son Test Verilerinin Kontrol ve Mesane Eğitimi Grupları
Arasında Karşılaştırılması
Tablo 23’de: Son Test Verilerinin Kontrol ve Kegel Egzersizi Grupları
Arasında Karşılaştırılması
Tablo 24’de: Son Test Verilerinin Mesane Eğitimi ve Kegel Egzersizi
Grupları Arasında Karşılaştırılması
3.10. Mesane Eğitimi, Kegel Egzersizi ve Kontrol Gruplarında Ön Test ve
Son Test Verilerinin ve Mesane Eğitimi, Kegel Egzersizi ve Kontrol
Gruplarında Üriner İnkontinans Tiplerine Göre Ön Test ve Son
Test Verilerinin Karşılaştırılması;
Tablo 25’de: Mesane Eğitimi Grubunda Ön Test ve Son Test Verilerinin
Karşılaştırılması
Tablo 26’da: Mesane Eğitimi Grubunda Üriner İnkontinans Tiplerine
Göre Ön Test ve Son Test Verilerinin Karşılaştırılması
Tablo 27’de: Kegel Egzersizi Grubunda Ön Test ve Son Test Verilerinin
Karşılaştırılması
Tablo 28’de: Kegel Egzersizi Grubunda Üriner İnkontinans Tiplerine
Göre Ön Test ve Son Test Verilerinin Karşılaştırılması
Tablo 29’de: Kontrol Grubunda Ön Test ve Son Test Verilerinin
Karşılaştırılması
Tablo 30’da: Kontrol Grubunda Üriner İnkontinans Tiplerine Göre Ön
Test ve Son Test Verilerinin Karşılaştırılması
yer almaktadır.
70
3.1.
ROMATOİD
PREVELANSI
ARTRİTLİ
KADINLARDA
İNKONTİNANS
Tablo 3. Romatoid Artritli Kadınlarda İnkontinans Prevelansının Dağılımı
ROMATOİD ARTRİTLİ KADINLAR
Kontinans
İnkontinans
Toplam
n
%
n
%
n
%
34
25.95
97
74.10
131
100.0
Tablo 3’te romatoid artritli kadınlarda inkontinans prevelansının dağılımı
incelendiğinde; % 74.10’unda üriner inkontinans olduğu, %25.95’inde üriner
inkontinans olmadığı görülmektedir.
3.2.
DENEY
VE
KONTROL
GRUBUNDAKİ
KADINLARIN
SOSYO-DEMOGRAFİK BULGULARI
Tablo 4. Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Sosyo-Demografik
Özelliklerinin Dağılımı
Sosyo-Demografik
Özellikler
20–30 yaş
31–40 yaş
41–50 yaş
51–60 yaş
Yaş Ortalaması
Yaş
Grupları
Eğitim
Durumu
Çalışma
Durumu
Medeni
Durum
Mesane Eğitimi
Gurubu
n
%
0
0.0
1
3.3
12
40.0
17
56.7
52,63±7.21
Kruskal Wallis H
Okur-Yazar
5
İlkokul
16
Ortaokul
0
Lise
7
Üniversite
2
Kruskal Wallis H
Çalışan
7
Çalışmayan
23
Kruskal Wallis H
Bekar
0
Boşanmış
3
Eşi Ölmüş
5
Evli
22
Kruskal Wallis H
16.7
53.3
0.0
23.3
6.7
23.3
76.7
0.0
10.0
16.7
73.3
Kegel Egzersizi
Gurubu
n
%
1
3.3
0
0.0
9
30.0
20
66.7
51,90±8.06
x2=0.621
1
15
3
9
2
x2=5.047
12
18
x2=2.674
2
1
5
22
x2=0.095
p>0.05
3.3
50.0
10.0
30.0
6.7
p>0.05
40.0
60.0
p>0.05
6.7
3.3
16.7
73.3
p>0.05
Kontrol
Gurubu
n
%
0
0.0
1
3.3
8
26.7
21
70.0
53,50±6.68
8
15
0
4
3
26.7
50.0
0.0
13.3
10.0
7
23
23.3
76.7
1
2
4
23
3.3
6.7
13.3
76.7
71
Tablo 4’e göre; mesane eğitimi grubunun yaş ortalaması 52,63±7.21 yıl, Kegel
egzersizi grubunun yaş ortalaması 51,90±8.06 yıl ve kontrol grubunun yaş ortalaması
53,50±6.68 yıldır.
Araştırmanın her üç grubunda yer alan kadınların % 50’sinin eğitimi ilkokul
düzeyindedir.
Mesane eğitimi grubunun % 76.7’si, Kegel egzersizi grubunun % 60.0’ı ve
kontrol grubunun % 76.7’sinin çalışmadığı saptandı.
Mesane eğitimi uygulayan kadınların % 73.3’ü evli, Kegel egzersizi uygulayan
kadınların% 73.3’ü evli ve % 6.7’si bekar, kontrol grubunu oluşturan kadınların
% 76.7’si evli ve % 3.3’ü bekar olduğu gözlendi.
Tablo 4’e göre araştırma grupları arasında sosyo-demografik özellikler
açısından istatistiksel olarak fark bulunmamaktadır (p>0.05).
3.3.
DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ
SAĞLIK DURUMU BULGULARI
KADINLARIN
Tablo 5: Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Katz Bağımsızlık İndeksi ve
Beden Kitle İndeksi Özelliklerinin Dağılımı
Özellikler
Katz Bağımsızlık
İndeksi
Beden Kitle
İndeksi
Tam Fonksiyon
Orta Derece Yetersiz
Kruskal Wallis
Normal
Şişman
Obez
Kruskal Wallis
Mesane Eğitimi
Gurubu
n
%
23
76.7
7
23.3
6
12
12
x2=7.258
20.0
40.0
40.0
x2=0.217
Kegel Egzersizi
Gurubu
n
%
27
90.0
3
10.0
Kontrol
Gurubu
n
%
18
60.0
12
40.0
p<0.05
5
16
9
p>0.05
8
8
14
16.7
53.3
30.0
26.7
26.7
46.6
Tablo 5’de; Katz bağımsızlık indeksine göre mesane eğitimi grubunun
% 67.7’si, Kegel egzersizi grubunun % 90.0’nı ve kontrol grubunun % 60.0’ı yeterli
fonksiyona sahip, mesane eğitimi grubunun % 23.3’ü, Kegel egzersizi grubunun
% 10.0’u ve kontrol grubunun % 40.0’ı orta derece yetersiz fonksiyona sahiptir.
72
Beden Kitle İndeksine göre; mesane eğitimi grubunun % 20.0’si normal,
% 40.0’ı obez, Kegel egzersizi grubunun %16.7’si normal, % 30.0’u obez, kontrol
grubunun ise % 26.7’si normal, % 46.6’sı da obezdir.
Araştırma grupları arasında anlamlı fark bulunmamaktadır (p>0.05).
Tablo 6: Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Hastalık ve İlaç Kullanma
Durumunun Dağılımı
Hastalık Durumu
İlaç Kullanma Durumu
Mesane Eğitimi Kegel Egzersizi
Gurubu
Gurubu
n
%
n
%
Var
22
73.3
19
63.3
Hastalık
Yok
8
26.7
11
36.7
Durumu
Kruskal Wallis
x2=0.74 p>0.05
Kalp Hastalığı
2
9.1
1
5.3
*Hastalığı
Yüksek Tansiyon
13
59.1
10
45.5
Olan
KOAH
2
9.1
1
5.3
Kişilerin
Şeker Hastalığı
1
4.5
2
9.1
Kronik,
Guatr
3
13.6
3
13.6
Psikolojik
Bel Fıtığı
2
9.1
3
13.6
veya
Parkinson
0
0.0
0
0.0
Nörolojik
Depresyon
7
31.8
4
18.2
Hastalık
Diğer
7
31.8
8
36.4
Dağılımı
1.68±0.84
1.70±0.66
Hastalık Sayısı
Kruskal Wallis
Sürekli İlaç
Kullanma
Durumu
Var
Yok
Kruskal Wallis
Sürekli Kullanılan İlaç Sayısı
19
11
x2=1.233 p>0.05
63.3
17
56.7
36.7
13
43.3
x2=0.647 p>0.05
1.60±0.82
1.56±0.70
Kontrol
Gurubu
n
%
19
63.3
11
36.7
1
5.3
8
42.1
3
15.8
1
5.3
5
26.3
0
0.0
0
0.0
5
26.3
4
21.1
1.47±0.61
16
14
53.3
46.7
1.47±0.72
Kruskal Wallis
x2=0.250 p>0.05
Antihipertansif
14
73.3
11
64.7
8
50.0
Sürekli
Antidiabetik
2
10.5
2
11.8
1
6.3
Kullanılan
Sedatif
4
21.1
3
17.6
4
25.0
İlaçların
Diğer
13
68.4
11
64.7
11
68.7
Dağılımı
Kruskal Wallis
x2=1.086 p>0.05

n katlanmıştır

Opere edilmiş bel kırığı, reflü, anemi, vertigo, osteoporoz, glokom, migren, boyun fıtığı,
epilepsi, alerji, hepatit-B

Tiroid ve antitiroid, osteoporoz, demans, venöz yetmezlik, antihiperlipoproteinemik, antiviral
antikoagülan, proton pompası inhibitörü, bronkodilatatör, koroner dilatör, antianemik,
antihistaminik, sempatomimetik, kardiyoselektif, vazodilatör, antiemetik, antiepileptik,
antikoagülan tedavileri
Tablo 6’ya göre kronik hastalığı olanların dağılımının; mesane eğitimi
grubunda % 73.3, Kegel egzersizi grubunda % 63.3 ve kontrol grubunda % 63.3
olarak saptandı. Mesane eğitimi, Kegel egzersizi ve kontrol grubunun ortalama
73
kronik hastalık sayıları sırasıyla; 1.68±0.84, 1.70±0.66 ve 1.47±0.61’dir. Araştırma
grupları arasında istatistiksel olarak fark bulunmamaktadır (p>0.05).
Mesane eğitimi grubunun % 59.1’inde yüksek tansiyon, % 31.8’inde
depresyon, % 31.8’inde diğer grup hastalıklar ve % 13.6’sında guatr saptandı.
Kegel egzersizi grubunun % 45.5’inde yüksek tansiyon, % 36.4’ünde diğer
grup hastalıklar ve % 18.2’sinde depresyon saptandı.
Kontrol grubunun % 42.1’inde yüksek tansiyon, % 26.3’ü guatr, % 26.3’ünde
depresyon ve % 21.1’i diğer grup hastalıklar saptandı.
Araştırma grupları arasında istatistiksel olarak fark bulunmamaktadır (p>0.05).
Mesane eğitimi, Kegel egzersizi ve kontrol grubunun sırasıyla ortalama
kullandıkları ilaç sayıları; 1.60±0.82, 1.56±0.70 ve 1.47±0.72’dir. Araştırma grupları
arasında istatistiksel olarak fark bulunmamaktadır (p>0.05).
Mesane eğitimi grubunun % 73.3’ü antihipertansif, % 68.4’ü diğer grup ilaçlar,
% 21.1’i sedatif grubu ilaç kullanılmaktadır.
Kegel egzersizi grubunun % 64.7’i antihipertansif, % 64.7’si diğer grup ilaç,
% 17.6’si sedatif ve % 11.8’i antidiabetik grubu ilaç kullanmaktadır.
Kontrol grubunun % 68.7’si diğer grup ilaç, % 50.0’si antihipertansif ve
% 25.0’i sedatif grubu ilaç kullanmaktadır.
Araştırma grupları arasında istatistiksel olarak fark bulunmamaktadır (p>0.05).
74
Tablo 7: Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Alışkanlıklarının Dağılımı
Alışkanlıklarıyla
İlgili
Özellikler
Sigara Kullanma Evet
Hayır
Durumu
Mesane Eğitimi
Gurubu
n
%
1
3.3
29
96.7
Kruskal Wallis
Kahve İçme
Alışkanlığı
Evet
Hayır
5
25
Kegel Egzersizi
Gurubu
n
%
5
16.7
25
83.3
x2=4.902
p>0.05
8
22
26.7
73.3
x2=2.856
p>0.05
16.7
83.3
Kruskal Wallis
Kontrol
Gurubu
n
%
1
3.3
29
96.7
3
27
10.0
90.0
Tablo 7’ye göre; mesane eğitimi grubunun % 3.3’ü, Kegel egzersizi grubunun
% 16.7’si ve kontrol grubunun % 3.3’ü sigara kullanmaktadır
Mesane eğitimi grubunun % 16.7’si, Kegel egzersizi grubunun % 26.7’si ve
kontrol grubunun % 10.0’u kahve içmektedir. Araştırma gruplarının hiçbirisi alkol
kullanmadığında “alkol kullanma durumu” tabloda yer almamaktadır.
Araştırma grupları arasında istatistiksel olarak fark bulunmamaktadır (p>0.05).
Tablo 8. Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Romatoid Artrit
Özelliklerinin Dağılımı
Romatoid Artrit
Özellikleri
Mesane Eğitimi
Gurubu
n
%
3
10.0
7
23.3
14
46.7
4
13.3
2
6.7
34.33±10.39
20 yaş ve altı
21–30
31–40
41–50
51–60
Romatoid Artrit
Yakınmalarının Başlama Yaşı
Kruskal Wallis
Romatoid Artrit
Yakınmalarının
Başlama
Yaşı
0–11 ay
Romatoid Artrit
1–10 yıl
Tanısının
11yıl ve üzeri
Koyulma
Zamanı
Romatoid Artrit
Tanısının Koyulma Zamanı
Kruskal Wallis
Kegel Egzersizi
Gurubu
n
%
3
10.0
8
26.7
8
26.7
9
30.0
2
6.7
35.17±10.97
x2=0.162
8
18
4
26.6
60.0
13.4
5.72±10.14
x2=2.682
Kontrol
Gurubu
n
%
5
16.7
4
13.3
13
43.3
6
20.0
2
6.7
34.50±10.97
p>0.05
13
13
4
43.3
43.3
13.4
3.95±7.72
6
19
5
20.0
63.3
16.7
6.18±10.08
p>0.05
Tablo 8’e göre; romatoid artrit yakınmalarının başlama yaşı mesane eğitimi
grubunun % 46.7’sinde 31-40 yaş, % 23.3’sinde 21-30 yaş, % 13.3’ünde 41-50 yaş
75
arasındadır. Romatoid artrit yakınmalarının başlama yaşı ortalaması 34.33±10.39
yıldır.
Romatoid artrit yakınmalarının başlama yaşı Kegel egzersizi grubunun
% 30.0’unda 41–50 yaş, % 26.7’sinde 31–40 yaş, % 26.7’sinde 21–30 yaş
arasındadır. Romatoid artrit yakınmalarının başlama yaşı ortalaması 35.17±10.97
yıldır.
Romatoid artrit yakınmalarının başlama yaşı kontrol grubunun % 43.3’ünde
31–40 yaş, % 20.0’sinde 41–50 yaş, % 16.7’sinde 20 yaş ve altındadır. Romatoid
artrit yakınmalarının başlama yaşı ortalaması 34.50±10.97 yıldır.
Araştırma grupları arasında istatistiksel olarak fark bulunmamaktadır (p>0.05).
Romatoid artrit tanısının, mesane eğitimi grubunun % 60.0’ında 1–10 yıl sonra,
% 26.7’sinde 0–11 ay sonra, % 13.4’ünde 11 yıl ve daha fazla sürede koyulduğu,
Kegel egzersizi grubunun % 43.3’ünde 0–11 ay sonra, % 43.3’ünde 1–10 yıl sonra,
% 13.4’ünde 11 yıl ve daha fazla sürede koyulduğu, kontrol grubunun % 63.3’ünde
1–10 yıl sonra, % 20.0’sinde 0–11 ay sonra, % 16.7’sinde 11 yıl ve daha fazla sürede
koyulduğu saptandı.
Romatoid artrit tanısı koyulma zamanı ortalamalarının sırasıyla 5.72±10.14 yıl,
3.95±7.72 yıl ve 6.18±10.08 yıldır.
Araştırma grupları arasında istatistiksel olarak fark bulunmamaktadır (p>0.05).
76
Tablo 9. Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Romatoid Artrit
Tedavisinde Kullandıkları İlaçların Dağılımı
Romatoid Artrit
Özellikleri
Metotreksat
Sulfosalazin
Kinin
Leflunomid
Romatoid
Kortizon
Artrit
Tedavisinde NSAİ
Folik Asit
Kullanılan
Osteoporoz Tedavisi
İlaçlar
Kalsiyum, D-Vit
Mide Koruyucular
Diğer
Romatoid Artrit Tedavisinde
Kullanılan İlaç Sayısı
Kruskal Wallis


Mesane Eğitimi
Gurubu
n
%
18
60.0
7
23.3
7
23.3
2
6.7
25
83.3
18
60.0
12
40.0
4
13.3
18
60.0
36.7
11
0
0.0
2.00±0.83
Kegel Egzersizi
Gurubu
n
%
56.7
17
5
16.7
6
20.0
10.0
3
19
63.3
15
50.0
10
33.3
1
3.3
13
43.3
8
26.7
5
16.7
1.80±0.71
x2=1.886
Kontrol
Gurubu
n
%
22
73.3
20.0
6
16.7
5
3
10.0
86.7
26
56.7
17
36.7
11
23.3
7
15
50.0
10
33.3
1
3.3
2.07±0.64
p>0.05
n katlanmıştır
Anksiyolitik, Antikolinerjik, Vazoterapötik, Antianemik, Siklosporin
Tablo 9’a göre; mesane eğitimi grubunun romatoid artrit tedavisinde kullandığı
ilaç sayısı ortalaması 2.00±0.83 olup % 83.3’ü kortizon, % 60.0’ı metotreksat,
% 23.3’ü salozoprin ve % 23.3’ü kinin kullanmaktadır.
Kegel egzersizi grubunun romatoid artrit tedavisinde kullandığı ilaç sayısı
ortalaması 1.80±0.71 olup % 63.3’ü kortizon, % 56.7’si metotreksat, % 20.0’si kinin
ve % 16.7’si salozoprin kullanmaktadır.
Kontrol grubunun romatoid artrit tedavisinde kullandığı ilaç sayısı ortalaması
2.07±0.64 olup % 86.7’si kortizon % 73.3’ü metotreksat, % 20.0’si salozoprin ve
% 16.7’si kinin kullanmaktadır.
Araştırma grupları arasında istatistiksel olarak fark bulunmamaktadır (p>0.05).
77
3.4.
DENEY
VE
KONTROL
GRUBUNDAKİ
KADINLARIN
OBSTETRİK VE JİNEKOLOJİK BULGULARI
Tablo 10. Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Obstetrik Özelliklerinin
Dağılımı
Obstetrik
Özellikler
Mesane Eğitimi
Gurubu
n
%
0
0.0
7
23.3
11
36.7
12
40.0
2.17±0.79
0
1
2
3
Doğum Sayısı
Doğum
Sayısı
x2=0.528
Kruskal Wallis
Doğum
Şekli
Normal Doğum
Vaginal Operatif
(Vakum, Forseps)
Sezaryen
Normal-Sezaryen
Doğum
En Ağır
Bebeğin
Kilosu
Kontrol
Gurubu
n
%
0
0.0
6
20.0
9
30.0
15
50.0
2.30±0.79
p>0.05
21
-
70.0
-
23
-
85.2
-
25
1
83.3
3.3
3
6
10.0
20.0
4
14.8
2
2
6.7
6.7
Kruskal Wallis H
Doğum
Yapılan
Yer
Kegel Egzersizi
Gurubu
n
%
3
10.0
3
11.1
14
51.9
10
37.0
2.26±0.66
x2= 2.421
p>0.05
Ev
Hastane
Her İkisi
5
18
7
Doğum Yapmayan
3
Kruskal Wallis
16.7
60.0
23.3
0.0
4
16
7
3
x2=1.058
13.3
53.3
23.3
10.0
p>0.05
9
14
7
0
30.0
46.7
23.3
0.0
3500 gr’ın altı
8
3500–3999 gr
10
4000–4499 gr
8
4500–4999 gr
1
5000 gr ve üzeri
3
Kruskal Wallis
26.7
33.3
26.7
3.3
10.0
3
13
6
4
1
x2=1.319
11.1
48.2
22.2
14.8
3.7
p>0.05
12
5
7
2
4
40.0
16.7
23.3
6.7
13.3
Tablo 10’a göre; mesane eğitimi grubunun doğum sayısı ortalaması 2.17±0.79,
Kegel egzersizi grubunun doğum sayısı ortalaması 2.26±0.66 ve kontrol grubunun
doğum sayısı ortalaması 2.30±0.79’dur.
Her üç grubun da en fazla üç doğum yaptığı ve sırasıyla % 70.0’i, % 85.2’si ve
% 83.3’ünün en fazla normal doğum yaptığı, sırasıyla % 60.0’ı, % 53.3’ü ve
% 46.7’sinin doğumlarını hastanede yaptığı ve sırasıyla % 40.0’ı, % 40.7’si ve
% 43.3’ünün en ağır bebeğin kilosunun 4000 gr ve üzeri olduğu saptandı.
Araştırma grupları arasında istatistiksel olarak fark bulunmamaktadır (p>0.05).
78
Tablo 11. Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Jinekolojik Özelliklerinin
Dağılımı
Jinekolojik
Özellikleri
Menopozda
Olma
Durumu
Menopozda
Menopozda değil
Mesane Eğitimi
Gurubu
n
%
19
63.3
11
37.7
Kegel Egzersizi
Gurubu
n
%
22
73.3
8
26.7
Kontrol
Gurubu
n
%
22
73.3
8
26.7
2
10.5
1
5.2
12
63.2
4
21.1
46.16±6.46
1
4.5
2
9.1
12
54.5
7
31.8
46.95±5.94
4
18.2
1
4.5
12
54.5
5
22.7
46.32±4.21
40 yaş ve altı
41–44 yaş
45–49 yaş
50–59 yaş
Menopoz Yaşı
Menopoz
Yaşı
x2=0.29
Kruskal Wallis
1–3 yıl
4–6 yıl
7–9 yıl
10–12 yıl
13 yıl ve üzeri
Menopoz Süresi
Menopoz
Süresi
2
10.5
3
15.8
1
5.3
7
36.8
6
31.6
10.16±4.49
Evet
Hayır
4
18.2
5
22.7
4
18.2
7
31.8
2
9.1
7.59±4.10
x2=5.754
Kruskal Wallis
HRT
Kullanma
Durumu
p>0.05
19
11
63.3
37.7
p>0.05
22
8
x2=0.898
Kruskal Wallis
1
4.5
4
18.2
4
18.2
7
31.8
6
9.1
10.45±4.36
73.3
26.7
22
8
73.3
26.7
p>0.05
HRT
Kullanma
Süresi
1 yıl
2 yıl
3 yıl ve üzeri
1
17
1
5.2
89.5
5.2
1
20
1
4.5
90.9
4.5
1
18
3
4.5
81.8
13.6
Geçirilen
Pelvik
Ameliyat
Yok
Var
23
7
76.7
23.3
20
10
66.7
33.3
26
4
86.7
13.3
Kruskal Wallis
x2=4.358
p>0.05
Tablo 11’e göre; mesane eğitimi grubunun % 63.3’ü, Kegel egzersizi grubunun
ve kontrol grubunun % 73.3’ü menopozda olduğunu ifade ettiler. Her üç grupta
menopoz yaşı ortalamaları sırasıyla 46.16±6.46 yıl, 46.95±5.94 yıl ve 46.32±4.21 yıl
ve yine sırasıyla 10.16±4.49 yıl, 7.59±4.10 yıl ve 10.45±4.36 yıldır menopozda
olduklarını ifade ettiler. Menopozdaki kadınlar sırasıyla % 89.5’i, % 90.9’u ve
% 81.8’i en fazla iki yıl süreyle HRT kullandıklarını ifade ettiler.
Mesane eğitimi grubunun % 76.7’si, Kegel egzersizi grubunun % 66.7’si ve
kontrol grubunun % 86.7’si pelvik ameliyat geçirmediğini, mesane eğitimi grubunun
79
% 23.3’ü, Kegel egzersizi grubunun % 33.3’ü ve kontrol grubunun % 13.3’ü pelvik
ameliyat geçirmediğini ifade ettiler.
Araştırma grupları arasında istatistiksel olarak fark bulunmamaktadır
(p>0.05).
3.5.
DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN
İDRAR YAPMA VE İDRAR KAÇIRMA BULGULARI
Tablo 12. Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Günlük İdrar Yapma
Özelliklerinin Dağılımı
İdrar Yapma
Sayıları
Mesane Eğitimi
Kegel Egzersizi
Gurubu
Gurubu
n
%
n
%
1
3.3
3
1
3.3
8
26.7
8
26.7
4
23.4
5
16.7
7
5
Gündüz
6
20.0
6
9
30.0
İdrar Yapma
3
10.0
7
3
10.0
Sayısı
0
0.0
8
2
6.7
3.3
3
10.0
10
1
1
3.3
12
1
3.3
0.0
1
3.3
13
0
5.77±1.92
6.07±2.52
Gündüz İdrar Yapma Sayısı
Kruskal Wallis
x2=0.143 p>0.05
0
1
2
Gece
3
İdrar Yapma
4
Sayısı
5
6
8
Gece İdrar Yapma Sayısı
6
20.0
6
20.0
10
33.4
1
3.3
3
10.0
2
6.7
1
3.3
1
3.3
2.17±1.97
x2=0.526
Kruskal Wallis
1. Freguency
Sık Sık İdrara Çıkma
Durumu
Evet
Hayır
20
10
66.7
33.3
Evet
Hayır
14
16
46.7
53.3
Evet
Hayır
7
23
Kruskal Wallis
13
17
x2=0.631
Kruskal Wallis
3. Noktüri
Gece İdrar Kaçırma
Durumu
22
8
x2=0.428
Kruskal Wallis
2. Urgency
Aniden Şiddetle Gelen
İdrar Yapma İsteği
3
10.0
8
26.7
8
26.7
5
16.7
2
6.7
1
3.3
1
3.3
2
6.7
2.47±2.06
23.3
76.7
3
23
x2=1.954
Kontrol
Gurubu
n
%
3.3
1
26.7
8
2
6.7
40.0
2
10.0
3
3.3
1
2
6.7
1
3.3
0
0.0
5.93±2.02
2
6.7
9
30.0
9
30.0
3
10.0
4
13.3
1
3.3
2
6.7
0
0.0
2.30±1.60
p>0.05
73.3
26.7
22
8
73.3
26.7
11
19
36.7
63.3
6
24
20.0
80.0
p>0.05
43.3
56.7
p>0.05
10.0
90.0
p>0.05
80
Tablo 12’ye göre; mesane eğitimi grubunun % 23.3’ü gündüz yedi kez ve
daha fazla, % 80.0’i gece en az bir kez idrar yaptığını ifade ettiler.
Gündüz idrar yapma sayısı ortalaması 5.77±1.92, gece idrar yapma sayısı ortalaması
2.17±1.97’dir.
Kegel egzersizi grubunun % 26.6’sı gündüz yedi kez ve daha fazla,
% 90.0’ı gece en az bir kez idrar yaptığını ifade ettiler. Gündüz idrar
yapma
sayısı
ortalaması
6.07±2.52
ve
gece
idrar
yedi
kez
yapma
sayısı
ortalaması 2.47±2.06’dır.
Kontrol
grubunun
%
23.3’ü
gündüz
ve
daha
fazla,
% 93.3’ü gece en az bir kez idrar yaptığını ifade ettiler. Gündüz idrar
yapma
sayısı
ortalaması
5.93±2.02
ve
gece
idrar
yapma
sayısı
ortalaması 2.30±1.60’dır.
Mesane
eğitimi
grubunun
%
66.7’si,
Kegel
egzersizi
grubunun
% 73.3’ü ve kontrol grubunun % 73.3’ü sık sık idrara çıkmaktadır (Freguency).
Sırasıyla
idrara
%
46.7’si,
çıkmaktadır
%
43.3’ü
(Urgency).
ve
%
Mesane
36.7’si
aniden,
şiddetle
eğitimi
grubunun
%
gelen
23.3’ü,
Kegel egzersizi grubunun % 10.0’u ve kontrol grubunun % 20.0’si gece idrar
kaçırmaktadır (Noktüri).
Araştırma grupları arasında istatistiksel olarak fark bulunmamaktadır (p>0.05).
81
Tablo 13.
Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların İdrar Kaçırma
Özelliklerinin Dağılımı
İdrar Kaçırma Özellikleri
İdrar
Kaçırma
Sıklığı
Günde Bir Kez
Günde Bir Kezden Fazla
Haftada Bir Kez
Haftada Bir Kezden Fazla
Ayda Birkaç Kez
Ayda Bir Kez / Nadiren
Kruskal Wallis
1–5 yıl
6–10 yıl
11–15 yıl
16 yıl ve üzeri
İdrar Kaçırma Süresi
İdrar
Kaçırma
Süresi
İdrar
Kaçırma
Miktarı
Ped Kullanma
Durumu
ve Sıklığı
İdrar
Kaçırmanın
Hangi
Olaydan
Sonra
Başladığı
Kruskal Wallis
y Birkaç Damla, Pedi / İç
Çamaşırı Nemlendirecek
Kadar
y Pedi / İç Çamaşırı
Islatacak Kadar
y Dış Kıyafetleri Islatacak
Kadar
y Bacaklardan Sızacak
Kadar
Kruskal Wallis
Kullanmıyor
Günde 1–2 Adet
Günde 3–4 Adet
Kruskal Wallis
Doğum
Menapoz
Jinekolojik /Ürolojik
Ameliyat
Tıbbi Hastalık
Doğum-Tıbbi Hastalık
Menapoz-Tıbbi Hastalık
Diğer
Kruskal Wallis
Mesane Eğitimi
Gurubu
n
%
3
10.0
8
26.7
4
13.3
5
16.7
5
16.7
5
16.7
x2=5.840
Kegel Egzersizi
Gurubu
n
%
1
3.3
10
33.3
4
13.3
10
33.3
2
6.7
3
10.0
p>0.05
Kontrol
Gurubu
n
%
2
6.7
3
10.0
3
10.0
5
16.7
12
40.0
5
16.7
17
56.7
9
30.0
2
6.7
2
6.7
6.53±7.68
24
80.0
5
16.7
0
0.0
1
3.3
3.93±3.47
11
36.7
15
50.0
1
3.3
3
10.0
7.93±7.96
17
x2=8.056
56.7
p>0.05
20
66.7
18
60.0
12
40.0
9
30.0
11
36.7
1
3.3
1
3.3
1
3.3
0
0.0
0
0.0
0
0.0
x2=0.593
76.7
13.3
10.0
x2=0.486
13.3
36.7
3.3
p>0.05
23
4
3
p>0.05
1
10
2
76.7
13.3
10.0
25
3
2
83.3
10.0
3.3
3.3
33.3
6.7
7
15
1
23.3
50.0
3.3
23.3
13.3
0.0
10.0
x2=10.540
6
8
2
1
p<0.01
20.0
26.7
6.7
3.3
4
3
0
0
13.3
10.0
0.0
0.0
23
4
3
4
11
1
7
4
0
3
Tablo 13’e göre; mesane eğitimi grubunun % 36.7’si, Kegel egzersizi
grubunun % 36.7’si ve kontrol grubunun % 16.7’si günde en az bir kez idrar
kaçırmaktadır. Mesane eğitimi grubu ortalama 6.53±7.68 yıldır, Kegel egzersizi
grubu ortalama 3.93±3.47 yıldır ve kontrol grubu ortalama 7.93±7.96 yıldır idrar
kaçırmaktadır.
82
Mesane eğitimi grubunun % 56.7’sinin birkaç damla ya da iç çamaşırı
nemlendirecek kadar, % 40.0’ının pedi ya da iç çamaşırı ıslatacak kadar, % 3.3’ünün
ise dış kıyafetleri ıslatacak kadar idrar kaçırmadığı belirlendi
Kegel egzersizi grubunun % 66.7’sinin birkaç damla ya da iç çamaşırı
nemlendirecek kadar, % 30.0’unun pedi ya da iç çamaşırı ıslatacak kadar,
% 3.3’ünün ise dış kıyafetleri ıslatacak kadar idrar kaçırdığı belirlendi
Kontrol grubunun % 60.0’ının birkaç damla ya da iç çamaşırı nemlendirecek
kadar, % 36.7’sinin pedi ya da iç çamaşırı ıslatacak kadar, % 3.3’ünün ise dış
kıyafetleri ıslatacak kadar idrar kaçırdığı belirlendi
Mesane eğitimi grubunun % 76.7’si, Kegel egzersizi grubunun % 76.7’si ve
kontrol grubunun % 83.3’ü hiç ped kullanmadığını, her üç grupta yer alan kadınların
sırasıyla % 13.3’ü, % 13.3’ü ve % 10.0’ı 1–2 adet/günde ped kullandığını
ifade ettiler.
Araştırma grupları arasında istatistiksel olarak fark bulunmamaktadır (p>0.05).
Mesane eğitimi grubunun % 36.7’si, Kegel egzersizi grubunun % 33.3’ü ve
kontrol
grubunun
%
50.0’sinin
menopozdan
sonra
idrar
kaçırmaya
başladığı belirlendi.
Araştırma grupları arasında istatistiksel olarak fark bulunmaktadır (p<0.01).
83
Tablo 14.
Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Üriner İnkontinans
Tiplerinin Dağılımı
Üriner İnkontinans Tipleri
1. Stres İnkontinans
Gülme, öksürme, hapşırma sırasında /
hareketle
2. Urge İnkontinans
Ani idrar yapma hissiyle sıkışıp tuvalete
gidemeden
3. Miks İnkontinans
1 ve 2 durumunda
4. Overflow İnkontinans
Uzun süre idrara gitme ihtiyacı duymadan
Kruskal Wallis
Mesane Eğitimi
Gurubu
n
%
63.3
19
Kegel Egzersizi
Gurubu
n
%
21
70.0
Kontrol
Gurubu
n
%
19
63.3
7
23.3
4
13.3
5
16.7
4
13.3
5
16.7
6
20.0
0
0
0
0.0
0
0.0
x2=0.292
p>0.05
Tablo 14’e göre; araştırma grubundaki kadınların inkontinans tipleri:
● Mesane eğitimi grubunda;
- Stres inkontinans = % 63.3
- Urge inkontinans = % 23.3
- Miks inkontinans = % 13.3
● Kegel egzersizi grubunda;
- Stres inkontinans = % 70.0
- Urge inkontinans = % 13.3
- Miks inkontinans = % 16.7
● Kontrol grubunda;
- Stres inkontinans = % 63.3
- Urge inkontinans = % 16.7
- Miks inkontinans = % 20.0’dir.
Araştırma gruplarını oluşturan kadınlar “uzun süre idrara gitme ihtiyacı
duymadan idrar kaçırma” yakınmalarının olmadığını ifade ettiler.
Araştırma grupları arasında istatistiksel olarak fark bulunmamaktadır (p>0.05).
84
3.6.
DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARDA
İDRAR KAÇIRMANIN PSİKO-SOSYAL ETKİLERİ VE
ÜRİNER İNKONTİNANSA YÖNELİK TEDAVİ DURUMU
BULGULARI
Tablo 15. Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınlarda İdrar Kaçırmanın
Psiko-Sosyal Etkilerinin Dağılımı
İdrar Kaçırmanın
Psiko-sosyal Etkisi
İdrar Kaçırma
Nedeniyle
Endişelenme
Durumu
İdrar
Kaçırma
Nedeniyle
Yaşanılan
Endişe
İdrar
Kaçırmanın
Aktivitelerini
Etkileme
Durumu
Mesane Eğitimi
Gurubu
n
%
12
36.7
Endişelenen
Endişelenmeyen
18
63.3
17
56.7
24
80.0
p>0.05
9
6
30.0
20.0
4
3
13.3
10.0
7
7
x2=4.185
23.3
23.3
10
0
33.3
0.0
9
2
30.0
6.7
6
1
20.0
3.3
Etkilenen
8
26.7
8
26.7
5
16.7
Etkilenmeyen
22
73.3
22
73.3
25
83.3
1
3
7
x2=4.053
3.3
10.0
23.3
p>0.05
2
2
6
6.7
6.7
20.0
0
2
5
0.0
6.7
16.7
1
0
3.3
0.0
3.3
3.3
0
0
0.0
0.0
y Tatil
y Aile Yaşantısı
y Sosyal yaşantısı
(Arkadaşla görüşme, Dışarı
çıkma, Alış-veriş, Gezinti)
y Özel Zevkleri / İlgi alanları
y Diğer

Kontrol
Gurubu
n
%
6
20.0
Kruskal Wallis
y İdrar Kokma
y Ped /
Bezlerinden idrar sızma
y Giysilerini ıslatma
y Diğer
Kruskal Wallis
İdrar
Kaçırmanın
Etkilediği
Aktiviteler
Kegel Egzersizi
Gurubu
n
%
13
43.3
1
1
n katlanmıştır
Tablo 15’de; idrar kaçırma nedeniyle mesane eğitimi grubunun % 63.3’ü
endişelenmediğini,
%
36.7’si
endişelendiğini,
idrar
kaçırma
nedeniyle
endişelenenlerin % 33.3’ü giysilerini ıslatacağı, % 23.3’ü idrar kokacağı ve % 23.3’ü
ise ped ya da bezlerinden idrar sızacağı için endişelendiklerini ifade ettiler.
İdrar
kaçırma
endişelenmediğini,
nedeniyle
%
43.3’ü
Kegel
egzersizi
endişelendiğini,
grubunun
idrar
kaçırma
%
56.7’si
nedeniyle
endişelenenlerin % 30.0’ı idrar kokacağı, % 30.0’ı giysilerini ıslatacağı ve % 20.0’si,
ped ya da bezlerinden idrar sızacağı, % 6.7’si de diğer bir neden olarak “idrar
kaçırmanın şiddeti daha da artarsa” endişesi yaşadıklarını ifade ettiler.
85
İdrar kaçırma nedeniyle kontrol grubunun % 80.0’i endişelenmediğini,
% 20.0’si endişelendiğini, idrar kaçırma nedeniyle endişelenenlerin % 20.0’si
giysilerini ıslatacağı, % 13.3’ü idrar kokacağı ve % 10.0’u ped ya da bezlerinden
idrar sızacağı ve %3.3’ü diğer bir neden olarak “eşimle ilişkimi etkilerse” endişesi
yaşadıklarını ifade ettiler.
Araştırma grupları arasında istatistiksel olarak fark bulunmamaktadır (p>0.05).
Mesane eğitimi grubunun % 73.3’ü, Kegel egzersizi grubunun % 73.3’ü ve
kontrol grubunun % 83.3’ü idrar kaçırma problemlerinin aktivitelerini etkilemediğini
belirttiler.
Araştırma grupları arasında istatistiksel olarak fark bulunmamaktadır (p>0.05).
Mesane eğitimi grubunun % 23.3’ü, Kegel egzersizi grubunun % 20.0’ı ve
kontrol grubunun % 16.7’si idrar kaçırmanın sosyal yaşantılarını etkilediğini bunun
yanı sıra Kegel egzersizi grubunun % 3.3’ü idrar kaçırmanın “eşiyle olan ilişkisini”
etkilediğini ve % 3.3’ü “dışarı çıkacağı zaman öncesinde sıvı kısıtlaması yaparak”
aktivitesini etkilediğini ifade ettiler.
Tablo 16. Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Üriner İnkontinansa
Yönelik Tedavi Görme Durumlarının Dağılımı
Üriner İnkontinansa Yönelik
Tedavi Durumu
İdrar Kaçırma
Nedeniyle Tedavi
Alma Durumu
Alınan Tedavi
Evet
Hayır
Kruskal Wallis
İlaç Tedavisi
Kruskal Wallis
Mesane Eğitimi
Gurubu
n
%
4
13.3
26
86.7
4
Kegel Egzersizi
Gurubu
n
%
3
10.0
27
90.0
x2=0.205 p>0.05
100.0
3
100.0
2
x =1.750
Kontrol
Gurubu
n
%
4
13.3
26
86.7
2
100.0
p>0.05
Tablo 16’ya göre mesane eğitimi grubunun % 13.3’ünün, Kegel egzersizi
grubunun % 10.0’unun ve kontrol grubunun % 13.3’ünün idrar kaçırma nedeniyle
tedavi aldıkları saptandı.
86
Mesane eğitimi, Kegel egzersizi ve kontrol grubunda idrar kaçırma nedeniyle
tedavi alanların % 100’ünün ilaç tedavisi aldığı saptandı.
Araştırma grupları arasında istatistiksel olarak fark bulunmamaktadır (p>0.05).
3.7.
DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN
İDRAR YAKINMALARI İLE ÜRİNER İNKONTİNANS RİSK
FAKTÖRLERİNİN DAĞILIMI
Tablo 17. Mesane Eğitimi Grubundaki Kadınların İdrar Yakınmaları ile Üriner
İnkontinans Risk Faktörlerinin Dağılımı
İdrar Yakınmaları
Risk Faktörleri
Yaş
BKİ
Doğum Sayısı
Doğum Şekli
Menopoz Yaşı
Sigara Kullanan
Kahve İçen
En Ağır Bebek
Kilosu
Frequency
Urgency
Noktüri
İdrar Kaçırma
r
.136
.329
-.299
-.190
p
473
.076
.224
.315
n
30
30
30
30
r
-.067
-.027
-.127
-.003
p
.725
.885
.504
.988
n
30
30
30
30
r
.030
.200
-.287
-.302
p
.874
.288
.124
.105
n
30
30
30
30
r
-.088
-.083
.342
.102
p
.645
.663
.064
.593
n
30
30
30
30
r
-.242
-.325
.197
.221
p
.318
.174
.418
.363
n
19
19
19
19
r
.131
.199
-.102
.116
p
.489
.293
.590
.542
n
30
30
30
30
r
.316
.299
-.247
-.337
p
.089
.109
.189
.067
n
30
30
30
30
r
-.193
-.053
-.176
.037
p
.307
.781
.352
.845
n
30
30
30
30
Pearson Korelasyon Testi, p>0.05.
87
Tablo 17’ye göre mesane eğitimi grubunda bulunan kadınlarda yaş, BKİ,
doğum sayısı, doğum şekli, menopoz yaşı, sigara ve kahve içme alışkanlığı ve bebek
kilosu ile frequency, urgency, noktüri ve idrar kaçırma arasında anlamlı bir ilişki
bulunmamaktadır (p>0.05).
Tablo 18. Kegel Egzersizi Grubundaki Kadınların İdrar Yakınmaları ile Üriner
İnkontinans Risk Faktörlerinin Dağılımı
İdrar Yakınmaları
Risk Faktörleri
Yaş
BKİ
Doğum Sayısı
Doğum Şekli
Menopoz Yaşı
Sigara
Kahve
Bebek Kilosu
Frequency
Urgency
Noktüri
İdrar Kaçırma
r
-.011
.227
.345
-.160
p
.952
.228
.014
.400
n
30
30
30
30
r
.198
.039
-.013
-.038
p
.293
.839
.946
.841
n
30
30
30
30
r
.024
.129
-.106
-.382
p
.904
.522
.599
.011
n
27
27
27
27
r
-.247
-.366
.188
.301
p
.215
.014
.558
.127
n
27
27
27
27
r
-.435
-.234
.388
-.041
p
.043
.295
.021
.855
n
22
22
22
22
r
.067
-.211
-.149
.255
p
.723
.264
.432
.174
n
30
30
30
30
r
.193
.233
-.201
-.335
p
.306
.215
.287
.070
n
30
30
30
30
r
-.243
.095
.056
-.082
p
.222
.637
.780
.684
n
27
27
27
27
Pearson Korelasyon Testi , p>0.05
88
Tablo 18’e göre Kegel egzersizi grubunda bulunan kadınlarda yaş, BKİ, doğum
sayısı, doğum şekli, menopoz yaşı, sigara ve kahve içme alışkanlığı ve bebek kilosu
ile frequency, urgency, noktüri ve idrar kaçırma arasında anlamlı bir ilişki
bulunmamaktadır (p>0.05).
Tablo 19. Kontrol Grubundaki Kadınların İdrar Yakınmaları ile Üriner
İnkontinans Risk Faktörlerinin Dağılımı
İdrar Yakınmaları
Risk Faktörleri
Yaş
BKİ
Doğum Sayısı
Doğum Şekli
Menopoz Yaşı
Sigara
Kahve
Bebek Kilosu
Frequency
Urgency
Noktüri
İdrar Kaçırma
r
.172
.195
-.254
-.153
p
.363
.302
.176
.418
n
30
30
30
30
r
-.126
-.388
-.044
.218
p
.508
.034
.818
.247
n
30
30
30
30
r
-.039
-.062
-.128
.294
p
.839
.745
.500
.144
n
30
30
30
30
r
.369
.310
.203
.081
p
.045
.096
.281
.671
n
30
30
30
30
r
.248
-.066
-.248
-.108
p
.266
.771
.266
.633
n
22
22
22
22
r
.112
-.141
-.093
.121
p
.556
.456
.626
.523
n
30
30
30
30
r
.201
.208
-.167
.123
p
.287
.271
.379
.517
n
30
30
30
30
r
.083
.145
-.149
.115
p
.665
.443
.432
.546
n
30
30
30
30
Pearson Korelasyon Testi , p>0.05
89
Tablo 19’a göre kontrol grubunda bulunan kadınlarda yaş, BKİ, doğum sayısı,
doğum şekli, menopoz yaşı, sigara ve kahve içme alışkanlığı ve bebek kilosu ile
frequency, urgency, noktüri ve idrar kaçırma arasında anlamlı bir ilişki
bulunmamaktadır (p>0.05).
3.8. DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN ÖN TEST
VE SON TEST VERİLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI
Tablo 20. Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Ön Test Verilerinin
Karşılaştırılması
X2
P
ISI-1
4.284
0.117
ÜGIDKS-1
7.750
0.061
ÜGİÇSIV-1
14.892
0.052
IDKSIK-1
6.983
0.058
IDKMİK-1
0.735
0.693
ÖN TEST
Kruskal Wallis-H testi, P>0.05
ISI:
İnkontinans
ÜGİÇSIV:
Şiddet
Üriner
İndeksi,
Günlükte
ÜGIDKS:
İçilen
Sıvı
Üriner
Miktarı,
Günlükteki
IDKSIK:
İdrar
İdrar
Kaçırma
Kaçırma
Sayısı,
Sıklığı,
IDKMİK: İdrar Kaçırma Miktarı-Ön Test, 1: Ön Test
Tablo 20’de; deney ve kontrol grubundaki kadınların ISI, ÜGIDKS, ÜGİÇSIV,
IDKSIK ve IDKMİK ön test verileri arasında anlamlı fark bulunmamaktadır
(p>0.05).
Tablo 21. Deney ve Kontrol Grubundaki Kadınların Son Test Verilerinin
Karşılaştırılmasının Dağılımı
X2
P
ISI-2
28.301
0.000**
ÜGIDKS-2
11.703
0.003*
ÜGİÇSIV-2
59.940
0.000**
IDKSIK-2
23.659
0.000**
IDKMİK-2
11.546
0.003*
SON TEST
Kruskal Wallis-H testi, * P<0.01
** P<0.001
2: Son Test
90
Tablo 21’de; deney ve kontrol grubundaki kadınların ISI, ÜGİÇSIV ve
IDKSIK arasında ileri derece anlamlı fark bulunurken (p<0.001) ve ÜGIDKS ve
IDKMİK arasında anlamlı fark bulunmaktadır (p<0.05).
3.9. DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN SON TEST
VERİLERİNİN İKİLİ GRUPLAR ARASINDA KARŞILAŞTIRILMASI
Tablo 22. Son Test Verilerinin Kontrol ve Mesane Eğitimi Grupları
Arasında Karşılaştırılması
SON TEST
ISI2
ÜGİDKS2
ÜGİÇSIV2
İDKSIK2
İDKMİK2
n
ORT±SD
Z
P
Kontrol Grubu
30
4.23±2.42
-5.038
0.000**
Mesane Eğitimi Grubu
30
1.57±1.76
Kontrol Grubu
30
0.5000±0.5954
-2.905
0.004*
Mesane Eğitimi Grubu
30
0.1800±0.2265
Kontrol Grubu
30
6.80±1.27
-6.215
0.000**
Mesane Eğitimi Grubu
30
9.87±1.11
Kontrol Grubu
30
2.80±0.76
-4.587
0.000**
Mesane Eğitimi Grubu
30
1.33±1.12
Kontrol Grubu
30
1.47±0.57
-3.496
0.000**
Mesane Eğitimi Grubu
30
1.07±0.37
Mann Whitney-U Testi, * P<0.01
** P<0.001
Tablo 22’de kontrol ve mesane eğitimi grubundaki kadınların son test verileri
arasındaki farkın,
ISI2 değişkenine göre; mesane eğitimi grubu lehine istatistiksel açıdan p<0.001
düzeyinde anlamlı olduğu,
ÜGİDKS2 değişkenine göre; mesane eğitimi grubu lehine istatistiksel açıdan
p<0.01 düzeyinde anlamlı olduğu,
ÜGİÇSIV2 değişkenine göre; mesane eğitimi grubu lehine istatistiksel açıdan
p<0.001 düzeyinde anlamlı olduğu,
İDKSIK2 değişkenine göre; mesane eğitimi grubu lehine istatistiksel açıdan
p<0.001 düzeyinde anlamlı olduğu,
91
İDKMİK2 değişkenine göre; mesane eğitimi grubu lehine istatistiksel açıdan
p<0.001 düzeyinde anlamlı olduğu bulgulandı.
Tablo 23. Son Test Verilerinin Kontrol ve Kegel Egzersizi Grupları Arasında
Karşılaştırılması
SON TEST
ISI2
ÜGİDKS2
ÜGİÇSIV2
İDKSIK2
İDKMİK2
n
ORT±SD
Z
P
Kontrol Grubu
30
4.23±2.42
-1.859
0.063
Kegel Egzersizi Grubu
30
3.67±3.21
Kontrol Grubu
30
0.5000±0.5954
-.617
0.537
Kegel Egzersizi Grubu
30
0.6500±0.7210
Kontrol Grubu
30
6.80±1.27
-2.567
0.010*
Kegel Egzersizi Grubu
30
6.03±0.76
Kontrol Grubu
30
2.80±0.76
-1.596
0.110
Kegel Egzersizi Grubu
30
2.43±1.01
Kontrol Grubu
30
1.47±0.57
-1.050
0.294
Kegel Egzersizi Grubu
30
1.37±0.67
Mann Whitney-U Testi, P<0.05
Tablo 23’de kontrol ve Kegel egzersizi grubundaki kadınların son test
verilerinde, ÜGİÇSIV2 değişkenine göre farkın, kontrol grubu lehine istatistiksel
açıdan anlamlı olduğu (p<0.05),
ISI2, ÜGİDKS2, İDKSIK2 ve İDKMİK2 değişkenlerine göre farkın,
istatistiksel açıdan anlamlı olmadığı (p>0.05) saptandı.
92
Tablo 24. Son Test Verilerinin Mesane Eğitimi ve Kegel Egzersizi Grupları
Arasında Karşılaştırılması
SON TEST
ISI2
ÜGİDKS2
ÜGİÇSIV2
İDKSIK2
İDKMİK2
n
ORT±SD
Z
P
Mesane Eğitimi Grubu
30
1.57±1.76
-3.672
0.000***
Kegel Egzersizi Grubu
30
3.67±3.21
Mesane Eğitimi Grubu
30
0.1800±0.2265
-3.012
0.003**
Kegel Egzersizi Grubu
30
0.6500±0.7210
Mesane Eğitimi Grubu
30
9.87±1.11
-6.741
0.000***
Kegel Egzersizi Grubu
30
6.03±0.76
Mesane Eğitimi Grubu
30
1.33±1.12
-3.407
0.001**
Kegel Egzersizi Grubu
30
2.43±1.01
Mesane Eğitimi Grubu
30
1.07±0.37
-2.442
0.015*
Kegel Egzersizi Grubu
30
1.37±0.67
Mann Whitney-U Testi, * P<0.05 ** P<0.01
*** P<0.001
Tablo 24’de mesane eğitimi ve Kegel egzersizi grubundaki kadınların son test
verilerinde,
ISI2 değişkenine göre farkın; mesane eğitimi grubu lehine istatistiksel açıdan
p<0.001 düzeyinde anlamlı olduğu,
ÜGİDKS2 değişkenine göre farkın; mesane eğitimi grubu lehine istatistiksel
açıdan p<0.01 düzeyinde anlamlı olduğu,
ÜGİÇSIV2 değişkenine göre farkın; mesane eğitimi grubu lehine istatistiksel
açıdan p<0.001 düzeyinde anlamlı olduğu,
İDKSIK2 değişkenine göre farkın; mesane eğitimi grubu lehine istatistiksel
açıdan p<0.01 düzeyinde anlamlı olduğu,
İDKMİK2 değişkenine göre farkın; mesane eğitimi grubu lehine istatistiksel
açıdan p<0.05 düzeyinde anlamlı olduğu bulundu.
93
3.10. MESANE EĞİTİMİ, KEGEL EGZERSİZİ VE KONTROL
GRUPLARINDA ÖN TEST VE SON TEST VERİLERİNİN VE MESANE
EĞİTİMİ, KEGEL EGZERSİZİ VE KONTROL GRUPLARINDA ÜRİNER
İNKONTİNANS
TİPLERİNE
GÖRE
ÖN
TEST
VE
SON
TEST
VERİLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI
Tablo 25. Mesane Eğitimi Grubunda Ön Test ve Son Test Verilerinin
Karşılaştırılması
MESANE EĞİTİMİ
GRUBU
Z
ISI2
ISI1
-4,023
P
,000*
ÜGIDKS2
ÜGIDKS1
-3,755
,000*
ÜGİÇSIV2
ÜGİÇSIV1
-4,861
IDKSIK2
IDKSIK2
-4,651
,000*
IDKMİK2
IDKMİK1
-3,500
,000*
,000*
Wilcoxon U testi, * P<0.001
Mesane Eğitimi grubunda ISI, ÜGIDKS, ÜGİÇSIV, IDKSIK ve IDKMİK ön
test ve son test verileri arasında ileri derece anlamlı fark bulunmaktadır (p<0.001).
Tablo 26. Mesane Eğitimi Grubunda Üriner İnkontinans Tiplerine Göre Ön
Test ve Son Test Verilerinin Karşılaştırılmasının Dağılımı
ÜRİNER
INKONTİNANS
TİPLERİ
Stres
z
İnkontinans
p
ISI2
ISI1
-3.524
ÜGIDKS2
ÜGIDKS1
-2.723
0.000*
0.006**
ÜGİÇSIV2
ÜGİÇSIV1
-3.876
IDKSIK2
IDKSIK2
-3.817
IDKMİK2
IDKMİK1
-2.646
0.000*
0.000*
0.008**
-2.410
-2.414
-1.890
(n=19)
Urge
z
***
***
***
0.016
-0.365
-1.604
-1.875
-1.414
-1.414
0.715
0.109
0.063
0.157
0.157
0.027
Miks
z
İnkontinans
p
0.016
***
0.047
p
İnkontinans
-2.023
-2.214
0.059
(n=7)
(n=4)
Wilcoxon U testi,
* p<0.001
** p<0.01
*** p<0.05
p>0.05
94
Tablo 26’da, Mesane eğitimi grubunda stres inkontinansı olan kadınların;
ISI, ÜGİÇSIV ve IDKSIK ön test ve son test verileri arasında çok ileri derece
anlamlı fark bulunurken (p<0.001),
ÜGIDKS ve IDKMİK ön test ve son test verileri arasında ileri derece anlamlı
fark bulunmaktadır (p<0.01).
Mesane eğitimi grubunda urge inkontinansı olan kadınların;
ISI, ÜGIDKS, ÜGİÇSIV ve IDKSIK ön test ve son test verileri arasında
anlamlı fark bulunurken (p<0.05),
IDKMİK ön test ve son test verileri arasında anlamlı fark bulunmamaktadır
(p>0.05).
Mesane eğitimi grubunda miks inkontinansı olan kadınların;
ISI, ÜGIDKS, ÜGİÇSIV, IDKSIK ve IDKMİK ön test ve son test verileri
arasında anlamlı fark bulunmamaktadır (p>0.05).
Tablo 27. Kegel Egzersizi Grubunda Ön Test ve Son Test Verilerinin
Karşılaştırılması
KEGEL EGZERSİZİ
GRUBU
Z
0.000
p

p<0.001
ISI2
ISI1
-4.034
ÜGIDKS2
ÜGIDKS1
-3.425
0.001
ÜGİÇSIV2
ÜGİÇSIV1
-1.672
0.094
IDKSIK2
IDKSIK2
-3.911
0.000
IDKMİK2
IDKMİK1
-1,732
0.083
p>0.05
Kegel Egzersizi grubunda ISI, ÜGIDKS ve IDKSIK ön test ve
son test verileri arasında ileri derece anlamlı fark bulunurken (p<0.001),
ÜGİÇSIV ve IDKMİK ön test ve son test verileri arasında anlamlı fark
bulunmamaktadır (p>0.05).
95
Tablo 28. Kegel Egzersizi Grubunda Üriner İnkontinans Tiplerine Göre Ön
Test ve Son Test Verilerinin Karşılaştırılması
ÜRİNER
INKONTİNANS
TİPLERİ
Stres
z
ISI2
ISI1
-3.744
ÜGIDKS2
ÜGIDKS1
-3.647
ÜGİÇSIV2
ÜGİÇSIV1
-1.801
IDKSIK2
IDKSIK2
-3.945
IDKMİK2
IDKMİK1
-1.414
İnkontinans
p
0.000*
0.000*
0.072
0.000*
0.157
Urge
z
0.000
-1.134
-0.577
0.000
0.000
İnkontinans
p
1.000
0.257
0.564
1.000
1.000
Mixks
z
-1.633
-1.134
-0.577
-0.577
-1.000
İnkontinans
p
0.102
0.257
0.564
0.546
0.317
(n=21)
(n=4)
(n=5)
* p<0.001
p>0.05
Tablo 28’de, Kegel egzersizi grubunda stres inkontinansı olan kadınların;
ISI, ÜGIDKS ve IDKSIK ön test ve son test verileri arasında çok ileri derece
anlamlı fark bulunurken (p<0.001),
ÜGİÇSIV ve IDKMİK ön test ve son test verileri arasında anlamlı fark
bulunmamaktadır (p>0.05).
Kegel egzersizi grubunda urge inkontinansı olan kadınların;
ISI, ÜGIDKS, ÜGİÇSIV, IDKSIK ve IDKMİK ön test ve son test verileri
arasında anlamlı fark bulunmamaktadır (p>0.05).
Kegel egzersizi grubunda miks inkontinansı olan kadınların;
ISI, ÜGIDKS, ÜGİÇSIV, IDKSIK ve IDKMİK ön test ve son test verileri
arasında anlamlı fark bulunmamaktadır (p>0.05).
96
Tablo 29. Kontrol Grubunda Ön Test ve Son Test Verilerinin Karşılaştırılması
KONTROL
GRUBU
Z
ISI2
ISI1
-3.508
p
0.000*
ÜGIDKS2
ÜGIDKS1
-1.517
0.129
ÜGİÇSIV2
ÜGİÇSIV1
-1.126
IDKSIK2
IDKSIK2
-3.606
0.260
IDKMİK2
IDKMİK1
-1.414
0.000*
0.157
* p<0.001
Kontrol grubunda, ISI ve IDKSIK ön test ve son test verileri arasında
ileri derece anlamlı farklılıklar bulunurken (p<0.001), ÜGIDKS, ÜGİÇSIV ve
IDKMİK
ön
test
ve
son
test
verileri
arasında
anlamlı
fark
bulunmamaktadır (p>0.05).
Tablo 30. Kontrol Grubunda Üriner İnkontinans Tiplerine Göre Ön Test ve
Son Test Verilerinin Karşılaştırılmasının Dağılımı
ÜRİNER
INKONTİNANS
TİPLERİ
Stres
z
ISI2
ISI1
-3.275
ÜGIDKS2
ÜGIDKS1
-0.520
ÜGİÇSIV2
ÜGİÇSIV1
0.000
IDKSIK2
IDKSIK2
3.317
IDKMİK2
IDKMİK1
-1.414
İnkontinans
0.001*
0.633
1.000
0.001*
0.157
p
(n=19)
Urge
z
-1.000
-1.732
-1.633
-1.000
0.000
İnkontinans
p
0.317
0.083
0.102
0.317
1.000
Miks
z
-1.000
-1.083
0.816
-1.000
0.000
İnkontinans
p
0.317
0.276
0.414
0.317
1.000
(n=5)
(n=6)
* p<0.01
p>0.05
Tablo 30’a göre kontrol grubunda stres inkontinansı olan kadınların;
ISI ve IDKSIK ön test ve son test verileri arasında ileri derece anlamlı fark
bulunurken (p<0.01),
ÜGIDKS, ÜGİÇSIV ve IDKMİK ön test ve son test verileri arasında anlamlı
fark bulunmamaktadır (p>0.05).
97
Kontrol grubunda urge inkontinansı olan kadınların;
ISI, ÜGIDKS, ÜGİÇSIV, IDKSIK ve IDKMİK ön test ve son test verileri
arasında anlamlı fark bulunmamaktadır (p>0.05).
Kontrol grubunda miks inkontinansı olan kadınların;
ISI, ÜGIDKS, ÜGİÇSIV, IDKSIK ve IDKMİK ön test ve son test verileri
arasında anlamlı fark bulunmamaktadır (p>0.05).
98
BÖLÜM IV
TARTIŞMA
Belirlenen sınırlılıklar çerçevesinde oluşturulan araştırma grupları, mesane
eğitimi, Kegel egzersizi ve kontrol grubundan oluşmaktadır.
Üriner inkontinansa neden olan risk faktörlerinden yararlanılarak hazırlanan
genel anket formu aracılığıyla elde edilen yaş (Tablo 4) ve doğum sayısı (Tablo 10)
verileri grupların eşlenik olduğunu ortaya koymaktadır.
4.1.
ROMATOİD ARTRİTLİ KADINLARDA
PREVELANSININ İNCELENMESİ
İNKONTİNANS
Üriner inkontinansın görülme oranının yüksek olduğu yakın zamana kadar
çoğunlukla gözlemsel olarak söylenebilmekteyken, son zamanlarda artık dünyada ve
Türkiye’de yaygınlaşmaya başlayan araştırma verilerine dayandırılabilmektedir (6, 9,
13, 17, 18, 24, 26, 40, 42, 43, 45, 54, 59, 62, 66, 70, 77, 87).
Araştırma verilerine göre Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahiliye Anabilim
Dalı Polikliniği Romatoloji Bölümüne kayıtlı tüm romatoid artritli kadınların
% 74.10’unda ürner inkontinans görülürken, %25.95’inde üriner inkontinans
görülmemektedir (Tablo 3). Elde edilen sonuca göre romatoid artritli kadınlarda
üriner inkontinansın yüksek olduğu görülmektedir. Bu da “Romatoid artritli
kadınlarda üriner inkontinans prevelansı yüksektir” H1 Hipotezini desteklemekte ve
99
genel olarak kadınlarda üriner inkontinans görülme sıklığının gözlemsel olarak da
yüksek olduğunu söyleyebildiğimiz için beklenen olumlu bir sonuç olarak
yorumlanmaktadır. Ancak istatistiksel anlamda olumlu olduğu düşünülen bu sonucun
kadın sağlığı açısından istenmeyen olumsuz bir sonuç olarak yorumlanması
gerekmektedir.
4.2.
DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN
SOSYO-DEMOGRAFİK BULGULARININ İNCELENMESİ
Üriner inkontinansa neden olan risk faktörleri arasında yer alan yaş faktörünün
önemi yadsınamaz. Araştırmada mesane eğitimi grubunun yaş ortalaması 52,63±7.21
yıl, Kegel egzersizi grubunun yaş ortalaması 51,90±8.06 yıl ve kontrol grubunun yaş
ortalaması 53,50±6.68 yıldır (Tablo 4). Araştırmanın örneklem özelliklerine göre
20–60 yaş arası kadınlar araştırma kapsamına alındılar. Deney ve kontrol gruplarında
yaş faktörünün eşlenik olduğunu gösteren bu veri beklenilen, olumlu bir sonuçtur
(Kruskal Wallis, x2=0.357, p>0.05).
Millard (1998), 45–59 yaş grubu kadınların % 50 oranında (59),
Browen ve McElduff (1999),
Chiarelli,
45–50 yaş grubunda % 36.1 oranında (24),
MacLennan, Taylor ve Wilson (2000), 70–74 yaş grubunda % 51.9 oranında (57),
Muscatello, Rissel ve Szonyi’nin (2001), 60–69 yaş grubunda % 40 oranında (62)
üriner inkontinansın görüldüğünü belirtmektedirler.
Millard (1998) ve Chiarelli, Browen ve McElduff’un (1999) sonuçları
araştırma bulgularıyla benzerlik gösterirken, MacLennan, Taylor ve Wilson (2000)
ve Muscatello, Rissel ve Szonyi’nin (2001) sonuçları yaş gruplarının yüksek
olmasından dolayı araştırma bulgularıyla benzerlik göstermemektedir (24, 57, 59,
62).
100
Kocaöz ve Eroğlu’nun (2002), “kadınlarda stres üriner inkontinans yaygınlığı
ve bunu etkileyen faktörlerin belirlenmesi” çalışmasında, 45 yaş ve üzeri kadınların
% 63.8’inde stres üriner inkontinans görüldüğü belirtilmekte ve araştırma gruplarıyla
benzerlik göstermektedir (54).
Deney ve kontrol gruplarının % 50’sinin ilkokul düzeyinde eğitim aldığı
(Kruskal Wallis, x2=1.694, p>0.05), mesane eğitimi ve kontrol grubunun
% 76.7’sinin, Kegel egzersizi grubunun % 60’ının ev hanımı olduğu (Kruskal Wallis,
x2=1.348, p>0.05), mesane eğitimi ve Kegel egzersizi grubunun % 73.3’ü ve kontrol
grubunun % 76.7’sinin evli ve eşiyle kalmakta olduğu belirlendi (Kruskal Wallis,
x2=0.075, p>0.05). Deney ve kontrol gruplarının sosyo-demografik özellikler
açısından benzer olduğu belirlendi (Tablo 4) .
4.3.
DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN
SAĞLIK DURUMU BULGULARININ İNCELENMESİ
Romatoid artrit hastalığının klinik tablosunda eklemlerin simetrik tutulumu ve
hareket kısıtlılığı vardır. Bu klinik tablo, hastanın fonksiyonel durumunu direk olarak
etkileyen bir bulgudur. Mesane eğitimi ve Kegel egzersizini birisine bağımlı
kalmadan uygulayabilme düzeyinin belirlenmesi amacıyla, üriner inkontinansı olan
romatoid artritli kadınların Katz bağımsızlık indeksi skorlarına bakıldı (81). Katz
puanı üç ve daha fazla olan, fonksiyonel durumu çalışmaya katılmasını engellemeyen
kadınlar örneklem grubunu oluşturdu. Katz bağımsızlık indeksine göre grupların
%100’ünün en az orta derece bağımsızlık düzeyinde olduğu saptandı (Tablo 5). Katz
bağımsızlık indeksi skorlarına göre grupların tam fonksiyonla orta derece arasında
değişen bağımsızlık durumundan dolayı benzer özellik göstermediği belirlendi
(Kruskal Wallis, x2=3.862, p<0.05). Ancak bu istatistiki sonuç araştırma gruplarını
101
oluşturan kadınların çalışmaya katılmasına engel değildir. Yapılan literatür
taramasına göre, üriner inkontinansı olan romatoid artritli kadınların fonksiyonel
durumunu Katz bağımsızlık indeksiyle ilişkilendiren çalışma bulunmamaktadır.
BKİ’deki artış sonucu gelişen ve üriner inkontinansa neden olan risk
faktörleri arasında yer alan diğer bir neden obesitedir. BKİ’deki artış karın duvarının
kalınlaşmasına ve karın içi basıncının artmasına neden olur. BKİ skorlarına göre
mesane eğitimi grubunun % 40.0’ı, Kegel egzersizi grubunun % 30.0’u ve kontrol
grubunun % 46.6’sı obezdir (Kruskal Wallis, x2=0.396, p>0.05, Tablo 5). BKİ
değişkenine göre deney ve kontrol gruplarının benzer olduğu görülmektedir.
Öztaç Özerdoğan’ın (2004), “Eskişehir, Bilecik, Afyon, Kütahya illerinde 20
yaş ve üstü kadınlarda üriner inkontinansın prevalansı, risk faktörleri ve yaşam
kalitesine etkisi” çalışmasında, kadınların % 50’sinin obez olduğu ve elde edilen
verilerle benzerlik gösterdiği görülmektedir (66).
Araştırma verilerine göre mesane eğitimi grubunun % 73.3’ünde, Kegel
egzersizi grubunun % 63.3’ünde ve kontrol grubunun % 63.3’ünde kronik bir
hastalık olduğu, grupların kronik hastalık sayısı ortalamasının sırasıyla 1.68±0.84,
1.70±0.66 ve 1.47±0.61 olduğu ve grupların benzer olduğu görülmektedir (Kruskal
Wallis, x2=0.604, p>0.05, Tablo 6). Deney ve kontrol grubunda sıklıkla yüksek
tansiyon, depresyon, guatr gibi kronik hastalıkların olduğu ve grupların benzer
olduğu görüldü. Üriner inkontinansı olan romatoid artritli kadınlarda nörolojik bir
hastalığın olmaması, sınırlılıklar çerçevesinde oluşturulan gruplarla yürütülmesi
açısından istenen olumlu bir sonuç olarak yorumlandı (Tablo 6).
Dickens
ve
Creed
(2001)
“Romatoid
artritli
hastalarda
depresyon”
çalışmasında, romatoid artritli hastaların genel popülasyona göre depresyon
102
deneyimleme riskinin iki kez daha fazla olduğunu belirtmekte ve yapılan çalışmayla
benzerlik göstermektedir (32).
Araştırma verilerine göre mesane eğitimi grubunun % 63.3’ü, Kegel egzersizi
grubunun % 56.7’si ve kontrol grubunun % 53.3’ü hastalığıyla ilgili bazı ilaçlar
kullanmaktadır. Grupların kullandıkları ilaç sayısı ortalaması sırasıyla 1.60±0.82,
1.56±0.70 ve 1.47±0.72 adet olup, grupların benzer olduğu görülmektedir. (Kruskal
Wallis, x2=0.138, p>0.05). Deney ve kontrol grupları, hastalıklarının uzantısında
sıklıkla antihipertansif ve sedatif grubu ilaçlar kullanmaktadır (Tablo 6).
Yeşiltepe Oskay, Kızılkaya Beji ve Yalçın’ın (2005), “50 yaş ve üzeri
postmenopozal kadınların ürogenital yakınmaları” çalışmasında, kadınlarda kronik
hastalık oranı % 51.6, ilaç kullanma oranı % 50.6 olup, çalışma verileriyle benzerlik
göstermektedir (87).
Mesane eğitimi grubunun % 3.3’ü, Kegel egzersizi grubunun % 16.7’si ve
kontrol grubunun % 3.3’ü sigara kullanmakta (Kruskal Wallis, x2=2.536, p>0.05),
mesane eğitimi grubunun % 16.7’si, Kegel egzersizi grubunun % 26.7’si ve kontrol
grubunun % 10.0’u kahve içmekte (Kruskal Wallis, x2=1.442, p>0.05) olduğu
görülmektedir (Tablo 7).
Romatoid artrit, bağ dokusu hastalıklarının kadınlarda görülen en yaygın
türüdür. Romatoid artrit, ortaya çıktıktan sonra tüm yaşamı boyunca kadını hiç
bırakmayan kronik bir hastalıktır (37). Bu nedenle romatoid artritli kadınlar idrar
kaçırmayla ilgili yakınmalarını göz ardı etmektedirler. Ancak üriner inkontinans, ilaç
tedavisi (romatoid artritli kadınların en çok gözünü korkutan) gerektirmeyen
davranışsal tedavi yöntemleriyle baş edilebilmektedir. Toplumdaki diğer kadınlar
gibi romatoid artritli kadınlar da idrar yakınmalarını değişik nedenlerden dolayı
yansıtmamakta ve üriner inkontinans önemsenmeyen yaygın bir sorun olarak
103
güncelliğini sessizce korumaktadır. Dolayısıyla, araştırma verilerinde görüldüğü gibi
üriner inkontinansın romatoid artritli kadınlarda da yüksek oranda görülmesi, üriner
inkontinansın ihmal edilme olasılığını daha da artırdığı düşünülmektedir.
Kızılkaya, Yalçın, Ayyıldız ve ark.’nın (1999), “kadınlarda stres üriner
inkontinans risk faktörlerinin belirlenmesi” çalışmasında; bağ doku yetmezliği deney
grubunda % 27.8 ve kontrol grubunda % 16.7 oranındadır. Kızılkaya, Yalçın,
Ayyıldız ve ark.’ı (1999), bağ doku yapı özelliklerinin kadınlarda stres üriner
inkontinans için hazırlayıcı bir faktör olarak görülmesi gerektiğini belirtmektedir
(47).
Yapılan
romatoid
literatür
taramasına
artritli
göre,
kadınlarda
bağ
üriner
dokusu
hastalığı
inkontinans
olan
durumunu
tanımlayan çalışma bulunmamaktadır. Kızılkaya, Yalçın, Ayyıldız ve ark.’nın
üriner
inkontinansa
neden
olan
risk
faktörlerini
belirlenmek
amacıyla
yaptığı bu çalışmada, bağ dokusu hastalığı durumunun da sorgulanması
anlamlı bulunmaktadır (47).
Grupların romatoid artrit yakınmalarının başlama yaşı ortalamasının sırasıyla
34.33±10.39, 35.17±10.97, 34.50±10.97 yıl (Kruskal Wallis, x2=0.050, p>0.05)
ve
romatoid
artrit
tanısı
koyulma
zamanı
ortalamasının
sırasıyla
5.72±10.14, 3.95±7.72, 6.18±10.08 yıl (Kruskal Wallis, x2=0.473, p>0.05) olduğu
ve araştırmaya katılan mesane eğitimi, Kegel egzersizi ve kontrol gruplarının benzer
olduğu belirlendi (Tablo 8).
Araştırmaya katılan grupların romatoid artrit tedavisinde kullandığı ilaç sayısı
ortalamaları sırasıyla, 2.00±0.83, 1.80±0.71 ve 2.07±0.64 olup sürekli kullanılan
ilaçların kortizon, metotreksat, kinin ve salozoprin şeklinde dağılım gösterdiği ve
grupların benzer olduğu görüldü (Kruskal Wallis, x2=1.077, p>0.05, Tablo 9).
104
4.4.
DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN
OBSTETRİK
VE
JİNEKOLOJİK
BULGULARININ
İNCELENMESİ
Mesane eğitimi, Kegel egzersizi ve kontrol grubunun en fazla üç doğum
yaptığı ve doğum sayısı ortalaması sırasıyla; 2.17±0.79, 2.26±0.66, 2.30±0.79 olduğu
belirlendi. Deney ve kontrol gruplarında doğum sayısının eşlenik olduğu gösteren bu
veri, araştırma için beklenilen olumlu bir sonuçtur (Tablo 10, Kruskal Wallis,
x2=0.246, p>0.05).
Grupların sırasıyla % 70.0, % 85.2 ve % 83.3’ünün en fazla normal doğum
yaptığı (Kruskal Wallis, x2=0.528, p>0.05), sırasıyla % 60.0, % 53.3 ve % 46.7’sinin
doğumlarını en fazla hastanede yaptığı (Kruskal Wallis, x2=0.543, p>0.05) ve
sırasıyla % 40.0, % 40.7 ve % 43.3’ünün en ağır bebek kilosunun 4000 gr. ve
üzerinde olduğu (Kruskal Wallis, x2=0.490, p>0.05) belirlendi ve obstetrik özellikler
açısından grupların benzer olduğu görüldü (Tablo 10).
Kocaöz ve Eroğlu’nun (2002) tanımlayıcı ve analitik çalışmasında; stres üriner
inkontinansı olan kadınların % 42.2’sinin normal doğum yaptığı, % 38.9’unun
hastanede doğum yaptığı, % 50.0’sinin en ağır bebek kilosunun 4000 gr. ve üzerinde
olduğu ve normal doğum ve hastanede yapılan doğum oranının daha yüksek, iri
bebek oranının daha düşük olduğu görülmekte ve yapılan araştırmayla benzerlik
göstermemektedir
(54).
Bu
farklılığın
Kocaöz
ve
Eroğlu’nun
çalışmayı
sosyo-ekonomik düzeyi düşük, doğum oranı yüksek bir sağlık ocağı bölgesinde
yapmasından kaynaklandığı düşünülmektedir.
FitzGerald, Burgio, Borello-France ve ark. (2007) toplam 643 kadın üzerinde
yürüttüğü “İnkontinanslı kadınlarda pelvik taban kuvveti değerlendirmesi”
çalışmasında; doğum sayısı ortalamasının 2.6±1.6 olduğu belirtilmekte ve yapılan
araştırmayla benzerlik göstermektedir (36).
105
Grupların % 63.3, % 73.3 ve % 73.3 oranlarıyla menopozda olduğu (Kruskal
Wallis, x2= 1.172, p>0.05), menopoz yaşı ortalamasının 46.16±6.46, 46.95±5.94 ve
46.32±4.21 yıl olduğu (Kruskal Wallis, x2=0.121, p>0.05) ve 10.16±4.49, 7.59±4.10
ve 10.45±4.36 yıldır menopozda oldukları (Kruskal Wallis, x2=2.886, p>0.05) ve
% 76.7, % 66.7 ve % 86.7’sinin hiç pelvik ameliyat geçirmediği (Kruskal Wallis,
x2=1.310, p>0.05) belirlendi.
Jinekolojik özellikler açısından grupların benzer olduğu belirlendi (Tablo 11).
4.5.
DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN
İDRAR YAPMA VE İDRAR KAÇIRMA BULGULARININ
İNCELENMESİ
4.5.1.
DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN
İDRAR YAPMA BULGULARININ İNCELENMESİ
Mesane eğitimi, Kegel egzersizi ve kontrol gruplarının; % 23.3, % 26.7 ve
% 23.3’ünün gündüz yedi kez ve daha fazla idrara çıktığı ve gündüz idrar yapma
sayısı ortalamasının 5.77±1.92, 6.07±2.52 ve 5.93±2.02 olduğu ve deney ve kontrol
gruplarının benzer olduğu görüldü (Kruskal Wallis, x2=0.144, p>0.05, Tablo 12).
Grupların sırasıyla % 80.0, % 90.0 ve % 93.3’ünün en az bir kez gece idrara
çıktığı, gece idrar yapma sayısı ortalamasının 2.17±1.97, 2.47±2.06 ve 2.30±1.60
olduğu ve deney ve kontrol gruplarının benzer olduğu görüldü (Kruskal Wallis,
x2=0.190, p>0.05, Tablo 12).
Grupların % 66.7, % 73.3 ve % 73.3 oranlarıyla sık sık idrara çıktığı
(Freguency) (Kruskal Wallis, x2=0.210, p>0.05), % 46.7, % 43.3 ve % 36.7’sinin
aniden, şiddetle gelen idrar yapma isteğinin (Urgency) olduğu (Kruskal Wallis,
F=0.310, p>0.05) ve % 23.3, % 10.0, % 20.0’sinin gece idrar kaçırdığı (Noktüri)
(Kruskal Wallis, x2=0.977, p>0.05) ve grupların benzer olduğu belirlendi (Tablo 12).
106
Üriner inkontinansı olan kadınların araştırma kapsamına alınması sınırlılığına
göre deney ve kontrol gruplarının % 100’ü idrar kaçırmaktadır (Tablo 12).
Şirin ve Gül’ün (1999), “Zübeyde Hanım huzurevindeki yaşlıların ürogenital
semptomlarının incelenmesi” çalışmasında yaşlı kadınların % 40’ının sık sık idrara
çıktığı belirtilmekte ve yapılan çalışmayla benzerlik göstermektedir (76).
Aslan’nın (2005), “huzurevinde yaşayan üriner şikayetleri olan kadınlarda
mesane eğitimi ve Kegel egzersizlerinin etkinliği” çalışmasında; deney ve kontrol
gruplarının; % 72.0 ve % 64.0’ünde freguency, % 60.0 ve % 76.0’sında urgency ve
% 68.0 ve % 56.0’sında noktüri görüldüğü belirtilmektedir (10). Yapılan
araştırmayla Aslan’ın freguency verileri benzerlik gösterirken, urgency ve noktüri
verileri yüksek olmasından dolayı benzerlik göstermemektedir. Bu farklılığın
Aslan’ın örneklem grubunun yaş ortalamasının yüksek olmasından kaynaklandığı
düşünülmektedir.
4.5.2
DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN
İDRAR KAÇIRMA BULGULARININ İNCELENMESİ
Mesane eğitimi, Kegel egzersizi ve kontrol grubunun % 36.7, % 36.7 ve
% 16.7’sinin günde en az bir kez idrar kaçırdığı (Kruskal Wallis, x2=2.763, p>0.05),
6.53±7.68, 3.93±3.47 ve 7.93±7.96 yıldır idrar kaçırmakta olduğu ve grupların idrar
kaçırma özelliklerinin benzer olduğu belirlendi (Kruskal Wallis, x2=2.759, p>0.05,
Tablo 13).
FitzGerald, Burgio, Borello-France ve ark. (2007) toplam 643 kadın üzerinde
yürüttüğü “İnkontinanslı kadınlarda pelvik taban kuvveti değerlendirmesi”
çalışmasında; günlük idrar kaçırma sıklığının 3.2±3.0 olduğu belirtilmekte ve yapılan
araştırmada Kegel egzersizi grubu ile benzerlik göstermektedir (36).
107
Albers-Heiter, Berghmans, Nieman ve ark.’nın (2007), 183 kadınla
yürüttükleri
çalışmada
kadınların
%
4.9’unun
haftada
bir
kez
ya
da
daha az, % 7.4’ünün haftada iki-üç kez ve % 77.8’inin haftada yedi kez
ya
da
daha
benzerlik
fazla
idrar
kaçırdığı
göstermemektedir.
göstermemesinde
gruplar
belirtilmekte
ve
yapılan
Araştırmada
elde
edilen
arasındaki
yaş
farkının
araştırmayla
verilerin
benzerlik
etkili
olduğu
düşünülmektedir (4).
Grupların % 56.7, % 66.7 ve % 60.0’ının en az birkaç damla ya da iç çamaşırı
nemlendirecek kadar % 40.0, % 30.0 ve % 36.7’sinin pedi ya da iç çamaşırı ıslatacak
kadar ve % 3.3’ünün dış kıyafetleri ıslatacak kadar idrar kaçırdığı ve grupların idrar
kaçırma özelliklerinin benzer olduğu belirlendi (Kruskal Wallis, x2=0.243, p>0.05,
Tablo 13).
Grupların % 76.7, % 76.7 ve % 83.3’sinin hiç ped kullanmadığı,
ped kullanan kadınların % 13.3', % 13.3 ve % 10.0’unun 1–2 adet/günde
ped kullandıkları belirlendi (Kruskal Wallis, x2=0.021, p>0.05, Tablo 13).
Grupların
%
yakınmalarının
hangi
olaydan
arasında
anlamlı
p<0.05,
artritli
Tablo
36.7,
%
33.3
menopozdan
sonra
fark
13).
kadınlarda
sonra
idrar
olduğu
Bu
%
50.0’sinin
başladığı
kaçırmaya
belirlendi
farklılığın
uygulanan
ve
üriner
mesane
idrar
kaçırma
belirlendi.
Grupların
başladığı
özellikleri
(Kruskal
Wallis,
inkontinansı
eğitimi
x2=5.369,
olan
romatoid
ve
Kegel
egzersizinin etkilerinin izlenmesinde sorun oluşturmayacak nitelikte olduğu
düşünülmektedir.
108
4.5.3.
DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN
ÜRİNER İNKONTİNANS TİPLERİNİN İNCELENMESİ
İnkontinans tiplerinin ayırt edici özellikleri sorgulanarak mesane eğitimi, Kegel
egzersizi ve kontrol grubundan alınan öykü ile kadınların inkontinans tipi belirlendi.
Buna göre grupların inkontinans tipinin sırasıyla % 63.3, % 70.0 ve % 63.3’ünde
stres inkontinans, diğer inkontinans tiplerinin ise % 23.3, % 13.3 ve % 16.7’sinde
urge inkontinans ve % 13.3, % 16.7 ve % 20.0’sinde miks inkontinans olduğu ve
grupların inkontinans tiplerinin benzer olduğu belirlendi (Kruskal Wallis, x2=0.041,
p<0.05, Tablo 14).
Yeşiltepe
nitelikteki
stres
Oskay,
Kızılkaya
Beji
ve
Yalçın’ın
(2005)
tanımlayıcı
“50 yaş ve üzeri kadınların ürogenital yakınmaları” çalışmasında;
inkontinansın
inkontinansın
%
%
30.5
37.2,
urge
oranında
inkontinansın
görüldüğü
%
32.3
belirtilmekte
ve
ve
miks
yapılan
araştırmayla farklılık göstermektedir. Araştırmalar arasındaki bu farklılığın
Yeşiltepe Oskay, Kızılkaya Beji ve Yalçın’ın (2005) çalışmasında 50 yaş ve üzeri, bu
araştırmada ise 20-60 yaş arası kadınlarda çalışılmasından kaynaklandığı
düşünülmektedir (87).
Albers-Heiter, Berghmans, Nieman ve ark.’nın (2007) yaş ortalaması
62.9 ±13.0 olan 183 kadınla yürüttükleri çalışmada stres inkontinansın % 36.9, urge
inkontinansın % 12.3 ve miks inkontinansın % 31.0 oranında görüldüğü belirtilmekte
ve yapılan araştırmaya göre bu çalışmada stres inkontinansın düşük, miks
inkontinansın yüksek olmasından dolayı benzerlik göstermemektedir. Bunun
nedeninin ise kadınların yaş aralığının bu araştırma grubundan yüksek olmasının
etkili olabileceği düşünülmektedir (4).
109
Minassian, Drutz ve Al-Badr’in (2003), “1980–2002 yıllarını kapsayan
Medline taraması” çalışmasında 40’lı yaşlarda stres inkontinansın, 80’li yaşlarda
urge ve mix inkontinansın görüldüğü belirtilmekte ve yapılan çalışmayla benzerlik
göstermektedir (60).
4.6.
DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARDA
İDRAR KAÇIRMANIN PSİKO-SOSYAL ETKİLERİ VE
ÜRİNER İNKONTİNANSA YÖNELİK TEDAVİ DURUMUNUN
İNCELENMESİ
Mesane eğitimi, Kegel egzersizi ve kontrol grubundaki kadınların sırasıyla
% 63.3, % 56.7 ve % 80.0’i idrar kaçırmadan dolayı hiç endişe yaşamamakta ve
grupların benzer olduğu görülmektedir (Kruskal Wallis, x2=2.146, p<0.05, Tablo
15). Elde edilen bu veri olumlu bir durummuş gibi görünmekte ancak, kadınların
idrar kaçırmanın bir problem olduğunun farkında olmadıkları ve bunu bir problem
olarak algılamadıkları için endişe duymadıkları düşünülmektedir. Çünkü hiçbir
zaman kendilerinden ayrı tutamayacakları, başka sorunların onun kadar önemli
olmadığını düşündükleri ve asıl bu sorun için endişe yaşadıkları “romatoid artrit”
sorunları bulunmaktadır.
Grupların sırasıyla % 36.7, % 43.3 ve % 80.0’ninin giysilerini ıslatacağı, idrar
kokacağı, ped ya da bezlerinden idrar sızacağı, idrar kaçırmanın şiddetinin artacağı
ve bunun eşiyle ilişkisini etkileyeceği gibi değişik nedenlerden dolayı endişe
yaşadıkları belirlendi (p>0.05, Tablo 15).
Grupların sırasıyla % 73.3, % 76.7 ve % 83.3’ü idrar kaçırma probleminin
aktivitelerini etkilemediğini belirtmekte ve gruplar arasında fark olmadığı
görülmektedir (Kruskal Wallis, x2=2.075, p<0.05, Tablo 15). İdrar kaçırma
probleminin aktivitelerini etkilediğini söyleyenler ise sosyal yaşantısını ve eşiyle
110
olan ilişkisini etkilediği ve dışarı çıkacağı zaman öncesinde sıvı alımını kısıtladığı
gibi nedenlerden dolayı aktivitelerini etkilediğini belirtmektedir (Tablo 15).
Mesane eğitimi grubunun % 13.3’ünün, Kegel egzersizi grubunun % 10.0’unun
ve kontrol grubunun % 13.3’ünün idrar kaçırma nedeniyle geçmiş yaşamlarında
tedavi aldığı ve grupların benzer olduğu saptandı (Kruskal Wallis, x2=0.100, p<0.05,
Tablo 16). Bu da romatoid artritli kadınların üriner inkontinans problemleri için
eğitim ve danışmanlığa ihtiyaçları olduğunu ve bilimsel araştırmalar için boş bir alan
olduğunu düşündürmektedir.
Cardozo’nın (2005) “Stres üriner inkontinansın nörobiyolojisi: Tedavide yeni
gelişmeler ve uygulamalar” konulu çalışmasında, üriner inkontinansı olan kadınların
çok büyük bir kısmının tıbbi yardım almadığını (20); Andersson, Johanson,
Garpenholt ve ark.’nın (2004) “Üriner inkontinans prevalansı, günlük yaşama etkileri
ve tedavi isteği” konulu çalışmasında; kadınların üriner inkontinansı önemli bir
problem olarak görmemelerinden dolayı yardım istemediklerini (6) ve Andersson,
Johansson, Sahlberg-Blom ve ark.’nın (2005) “Üriner inkontinans – Neden tedaviden
kaçınılır?” konulu çalışmasında; üriner inkontinans tedavisi için istekte bulunmayı
sızıntının şiddetinin belirlediğini söylemekte ve yapılan araştırmayla benzerlik
göstermektedir (7).
4.7.
DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN
İDRAR YAKINMALARININ ÜRİNER İNKONTİNANS RİSK
FAKTÖRLER İLE KARŞILAŞTIRILMASININ İNCELENMESİ
Bu bölümde mesane eğitimi, Kegel egzersizi ve kontrol grubundaki kadınların
frequency, urgency, noktüri, idrar kaçırma gibi bağımlı değişkenleri etkileyen yaş,
beden kitle indeksi, doğum sayısı, doğum şekli, menopoz yaşı, sigara ve kahve
alışkanlıkları ve bebek kilosu gibi bağımsız değişkenler incelendi.
111
Mesane eğitimi, Kegel egzersizi ve kontrol grubundaki kadınların frequency,
urgency, noktüri ve idrar kaçırma yakınmaları ile yaş, BKİ, doğum sayısı, doğum
şekli, menopoz yaşı, sigara, kahve içme alışkanlığı ve bebek kilosu özellikleri
arasında anlamlı bir ilişki bulunmamaktadır (Tablo 17, Tablo 18, Tablo 19, p>0.05).
Yaş, BKİ, doğum sayısı, doğum şekli, menopoz yaşı, sigara ve kahve içme
alışkanlığı ve iri bebek gibi değişkenler üriner inkontinansa neden olan risk
faktörleridir. Bu risk faktörleri frequency, urgency, noktüri ve idrar kaçırma gibi
yakınmaların oluşmasında etkilidir. Bu araştırmada ise frequency, urgency, noktüri
ve idrar kaçırma gibi yakınmaların yaş, BKİ, doğum sayısı, doğum şekli, menopoz
yaşı, sigara ve kahve içme alışkanlığı ve iri bebek gibi nedenlerden kaynaklanmadığı
görülmektedir (p>0.05).
Elde edilen bu sonuç doğrultusunda, romatoid artritli kadınlardaki frequency,
urgency, noktüri ve idrar kaçırman yakınmalarına bağ dokusu hastalığının neden
olduğu düşünülmektedir.
4.8. DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN ÖN TEST
VE SON TEST VERİLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASININ
İNCELENMESİ
4.8.1. DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN ÖN TEST
VERİLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASININ İNCELENMESİ
Mesane eğitimi,
Kegel egzersizi ve kontrol grubundaki kadınların, “ISI,
ÜGİKS, ÜGİÇSIV, İDKSIK ve İDKMİK” ön test verileri karşılaştırıldığında,
aralarında anlamlı bir fark bulunmamaktadır (Tablo 20, p>0.05). Deney ve kontrol
gruplarında tedavi öncesinde yapılan bu ölçümler arasında anlamlı fark olmaması
grupların homojen olduğunu gösteren olumlu bir veri olarak yorumlanmaktadır.
112
4.8.2. DENEY VE KONTROL GRUBUNDAKİ KADINLARIN SON
TEST
VERİLERİNİN
KARŞILAŞTIRILMASININ
İNCELENMESİ
Mesane eğitimi, Kegel egzersizi ve kontrol grubundaki kadınların “ISI,
ÜGİKS, ÜGİÇSIV, İDKSIK, İDKMİK” son test verileri karşılaştırıldığında, ISI,
ÜGİÇSIV ve İDKSIK arasında ileri derecede anlamlı fark bulunurken (p<0.001)
ÜGİKS ve İDKMİK arasında anlamlı fark bulunmaktadır (Tablo 21, p<0.05). Deney
ve kontrol gruplarının ön test verileri arasında anlamlı bir fark bulunmazken, son test
verileri arasında anlamlı fark bulunması mesane eğitimi ve Kegel egzersizinin etkili
olduğunu göstermektedir. Bu da araştırmada eğitimin etkinli olduğunu gösteren
olumlu bir sonuç olarak yorumlanmaktadır.
4.9.
SON TEST VERİLERİNİN İKİLİ GRUPLAR
KARŞILAŞTIRILMASININ İNCELENMESİ
ARASINDA
4.9.1. SON TEST VERİLERİNİN KONTROL VE MESANE EĞİTİMİ
GRUPLARI
ARASINDA
KARŞILAŞTIRILMASININ
İNCELENMESİ
Kontrol grubu ve mesane eğitimi grubunun son test verileri karşılaştırıldığında;
ISI (p<0.001), ÜGİKS (p<0.01), ÜGİÇSIV (p<0.001), İDKSIK (p<0.001) ve
İDKMİK’na göre (p<0.001) iki grup arasındaki farkın mesane eğitimi grubu lehine
anlamlı olduğu saptandı (Tablo 22).
Elde edilen bu sonuç üriner inkontinansı olan romatoid artritli kadınlarda
mesane eğitiminin etkili olduğunu göstermekte, “Mesane eğitimi romatoid artritli
kadınlarda üriner inkontinansın şiddetini azaltır” H2 hipotezini desteklemekte,
beklenen olumlu bir sonuç olarak yorumlanmaktadır.
113
4.9.2. KONTROL VE KEGEL EGZERSİZİ GRUPLARI ARASINDA
SON
TEST
VERİLERİNİN
KARŞILAŞTIRILMASININ
İNCELENMESİ
Kontrol grubu ve Kegel egzersizi grubunun son test verileri Mann Whitney
Testi analizine göre karşılaştırıldığında; ÜGİÇSIV’na göre (p<0.05) iki grup
arasındaki farkın kontrol grubu lehine anlamlı olduğu bulgulanırken, ISI, ÜGİKS,
İDKSIK, İDKMİK’na göre iki grup arasındaki farkın anlamlı olmadığı bulgulandı
(p>0.05, Tablo 23).
Elde edilen bu sonuç, üriner inkontinansı olan romatoid artritli kadınlarda
Kegel egzersizinin etkili olmadığını göstermekte ve beklenmeyen olumsuz bir sonuç
olarak yorumlanmaktadır.
4.9.3. MESANE EĞİTİMİ VE KEGEL EGZERSİZİ GRUPLARI
ARASINDA
SON
TEST
VERİLERİNİN
KARŞILAŞTIRILMASININ İNCELENMESİ
Mesane eğitimi ve Kegel egzersizi grubunun son test verileri Mann Whitney
Testi analizine göre karşılaştırıldığında; ISI’ya (p<0.001), ÜGİKS’na (p<0.01),
ÜGİÇSIV’na
(p<0.001),
İDKSIK’na
(p<0.01)
ve
İDKMİK’na
(p<0.05)
göre iki grup arasındaki farkın mesane eğitimi grubu lehine anlamlı olduğu
saptandı (Tablo 24).
Elde
edilen
bu
sonuç;
üriner
inkontinansı
olan
romatoid
artritli
kadınlarda mesane eğitiminin etkili olduğunu göstermekte ve “Kegel Egzersizi
romatoid
artritli
kadınlarda
üriner
inkontinansın
şiddetini
azaltır”
H3 Hipotezini desteklememekte ve beklenmeyen olumsuz bir sonuç olarak
yorumlanmaktadır
.
114
4.10. MESANE EĞİTİMİ, KEGEL EGZERSİZİ VE KONTROL
GRUPLARINDA ÖN TEST VE SON TEST VERİLERİNİN VE
MESANE EĞİTİMİ, KEGEL EGZERSİZİ VE KONTROL
GRUPLARINDA ÜRİNER İNKONTİNANS TİPLERİNE GÖRE
ÖN
TEST
VE
SON
TEST
VERİLERİNİN
KARŞILAŞTIRILMASININ İNCELENMESİ
Mesane eğitimi, Kegel egzersizi ve kontrol gruplarında eğitim öncesi
ve eğitim sonrası elde edilen ön test ve son test verileri Wilcoxon
Testiyle
analiz
arasında
fark
olup
arasında
fark
olması
uygulanan
ya
da
edilerek
eğitimin
Kegel
karşılaştırıldı.
olmadığı
mesane
etkili
egzersizi
Ön
belirlendi.
eğitimi
olduğunu,
grubuna
test
Ön
ya
fark
ve
test
da
uygulanan
test
verileri
son
test
verileri
ve
Kegel
olmaması
son
egzersizi
ise
eğitimin
grubuna
mesane
etkili
eğitimi
olmadığını
göstermektedir.
Ön test ve son test verileri arasında anlamlı fark olan grupta, bu farkın
hangi
tip
inkontinans
grubunda
görüldüğünü
belirlemek
amacıyla
mesane eğitimi, Kegel egzersizi ve kontrol gruplarında üriner inkontinans
tiplerine göre eğitim öncesi ve eğitim sonrası elde edilen ön test ve son
test verileri Wilcoxon Testiyle analiz edilerek karşılaştırıldı ve o grup içinde üriner
inkontinans tiplerine göre ön test ve son test verileri arasında fark olup olmadığı
belirlendi. Üriner inkontinans tiplerine göre ön test ve son test verileri
arasında
fark
olması
o
inkontinans
tipi
grubuna
uygulanan
eğitimin
etkili olduğunu, fark olmaması ise o inkontinans tipi grubuna uygulanan eğitimin
etkili olmadığını göstermektedir.
115
4.10.1. MESANE EĞİTİMİ GRUBUNDA ÖN TEST VE SON TEST
VERİLERİNİN VE ÜRİNER İNKONTİNANS TİPLERİNE GÖRE
ÖN
TEST
VE
SON
TEST
VERİLERİNİN
KARŞILAŞTIRILMASININ İNCELENMESİ
Mesane eğitimi öncesi ve sonrası elde edilen ISI, ÜGİKS, İDKSIK,
İDKMİK, ÜGİÇSIV’nın ön test ve son test verileri arasında ileri derece anlamlı fark
bulunmaktadır (Tablo 25, p<0.001). Elde edilen bu sonuç, üriner inkontinansı olan
romatoid artritli kadınlarda bir kez daha mesane eğitiminin etkili olduğunu, bir kez
daha H2 hipotezinin desteklendiğini ve dolayısıyla da mesanenin eğitilebilir bir
organ olduğunu gösteren olumlu bir sonuç olarak yorumlandı.
Mesane eğitiminin stres inkontinans grubunda ön test verilerine göre son test
verileri olan ISI ve İDKSIK çok ileri derecede anlamlı düzeyde azalmakta (p<0.001),
ÜGİÇSIV çok ileri derecede anlamlı düzeyde artmakta (p<0.001) ÜGİKS ve
İDKMİK ileri derecede anlamlı düzeyde azalmaktadır (p<0.01, Tablo 26).
Mesane eğitiminin urge inkontinans grubunda ön test verilerine göre son test
verileri olan ISI, ÜGİKS, ÜGİÇSIV ve İDKSIK anlamlı düzeyde azalırken (p<0.05)
İDKMİK’ında fark bulunmamaktadır (p>0.05, Tablo 26).
Miks tip inkontinanstaki ISI, ÜGİKS, ÜGİÇSIV, İDKSIK, İDKMİK ön test ve
son test verileri arasında anlamlı fark bulunmamaktadır (p>0.05, Tablo 26).
Tablo 25’e göre mesane eğitimi grubunun ön test ve son test verileri arasında
elde edilen ileri derecede anlamlı fark çoğunlukla stres inkontinans grubunda, kısmen
urge inkontinans grubunda görülmektedir. Elde edilen bu sonuç mesane eğitiminin
stres inkontinans grubunda anlamlı derecede etkili olduğunu, urge inkontinans
grubunda kısmen etkili olduğunu, mix inkontinans grubunda ise etkili olmadığını
göstermektedir.
116
Yalnızca stres inkontinans grubunda mesane eğitiminin anlamlı derece etkili
çıkmasında, mesane eğitimi grubundaki stres inkontinanslı kadınların sayısının
(n/N=19/30) yüksek olmasının etkili olduğu düşünüldü.
4.10.2. KEGEL EGZERSİZİ GRUBUNDA ÖN TEST VE SON TEST
VERİLERİNİN VE ÜRİNER İNKONTİNANS TİPLERİNE GÖRE
ÖN
TEST
VE
SON
TEST
VERİLERİNİN
KARŞILAŞTIRILMASININ İNCELENMESİ
Kegel Egzersizi öncesi ve sonrası elde edilen ISI, ÜGİKS, İDKSIK’nın ön test
ve son test verileri arasında ileri derecede anlamlı fark bulunurken (p<0.001),
ÜGİÇSIV ve İDKMİK’nın ön test ve son test verileri arasında anlamlı fark
bulunmamaktadır (p>0.05, Tablo 27). Elde edilen bu sonuca göre mesane eğitiminin
çok etkili olduğu, Kegel egzersizinin mesane eğitimine göre daha az etkili olduğu
kanaatine varıldı. Bu da üriner inkontinansı olan romatoid artritli kadınlarda Kegel
egzersizinin de etkili olduğunu göstermekte, “Mesane Eğitimi ve Kegel Egzersizi
uygulayan kadınlarda üriner inkontinansın şiddeti hiç eğitim almayan kadınlara göre
daha azdır” H4 hipotezini desteklemekte ve beklenen olumlu bir sonuç olarak
yorumlanmaktadır.
Kegel egzersizinin stres inkontinans grubunda ön test verilerine göre son test
verileri olan ISI, ÜGİKS ve İDKSIK çok ileri derecede anlamlı düzeyde azalırken
(p<0.001), ÜGİÇSIV ve İDKMİK’nda fark bulunmamaktadır (p>0.05, Tablo 28).
Kegel egzersizinin urge ve miks inkontinans grubunda ön test verilerine göre
son test verileri olan, ISI, ÜGİKS, ÜGİÇSIV, İDKSIK, İDKMİK’ı arasında anlamlı
bir fark bulunmamaktadır (p>0.05, Tablo 28).
Kincade, Dougherty, Carlson ve ark. (2007), pelvik taban kaslarının
kasılmasıyla idrar kaçağının önlenebileceğinden (51), Bo (2003), pelvis taban
117
kaslarının kuvvetiyle fonksiyonu arasında güçlü bir korelasyonun, doğru orantılı
olarak artan ya da azalan yönde değiştiğinden söz etmektedirler (16). Ancak bu
bilgilerin yapılan araştırmayı desteklemediği düşünülmektedir.
Davranışsal tedavi yöntemlerinin etkinliğinin belirlenmesi amacıyla yapılan
araştırmalarda, örneklem grubunun bağ dokusu hastalığı olan kadınlardan
oluşmamasından dolayı araştırmadan elde edilen sonuçlar genellemenin sınırlarını
zorlamaktadır. Ancak bu araştırmadan elde edilen sonuçların da genellenebilir olması
henüz mümkün değildir. Araştırmadan elde edilen sonuçların genellenebilmesi için
yeterli sayıda benzer çalışmaların yapılmasına ihtiyaç vardır.
4.10.3.
KONTROL GRUBUNDA ÖN TEST VE SON TEST
VERİLERİNİN VE ÜRİNER İNKONTİNANS TİPLERİNE GÖRE
ÖN
TEST
VE
SON
TEST
VERİLERİNİN
KARŞILAŞTIRILMASININ İNCELENMESİ
Kontrol grubunda ilk görüşme öncesi ve ilk görüşmenin altı ay sonrası elde
edilen ön test ve son test verilerinde ISI ve İDKSIK’ğı arasında ileri derece anlamlı
fark bulunurken (p<0.001, Tablo 29), ÜGİKS, ÜGİÇSIV ve İDKMİK’ı arasında
anlamlı fark bulunmamaktadır (p>0.05, Tablo 29). Elde edilen bu sonuçlar,
ilk görüşmeden altı ay sonra yapılan görüşmede kontrol grubunun idrar kaçırma ile
ilgili yakınmalarının arttığını göstermektedir.
Tablo 30’a göre; kontrol grubunun ön test ve son test verileri arasında elde
edilen ileri derece anlamlı fark stres inkontinans grubunda görülmektedir. Üriner
yakınmaların yalnızca stres inkontinans grubunda artmasında, kontrol grubunda stres
inkontinanslı kadınların sayısının (n/N=19/30) yüksek olmasının etkili olduğu
düşünüldü.
118
BÖLÜM V
SONUÇ VE ÖNERİLER
5.1. SONUÇLAR
Üriner inkontinansı olan romatoid artritli kadınlarda mesane eğitimi ve Kegel
egzersizlerinin etkinliğini belirlemek amacıyla yapılan bu araştırmadan elde edilen
sonuçlar aşağıda belirtilmektedir.
Yapılan araştırmada;
Romatoid artritli kadınlarda üriner inkontinans prevalansının yüksek oranda
görüldüğü,
Mesane eğitimi, Kegel egzersizi ve kontrol grubunda yer alan kadınların
yarısının ilkokul düzeyinde eğitim aldığı, büyük bir kısmının çalışmadığı ve evli
olduğu,
Tüm kadınların pek çoğunda yüksek tansiyon ve depresyonun yüksek oranda
görüldüğü, buna paralel olarak antihipertansif ve sedatif kullanım oranının da yüksek
olduğu,
Her üç grupta da üriner inkontinansı etkileyebilecek türde nörolojik bir
hastalığa rastlanmadığı,
Çok az sayıda sigara ve kahve tüketilirken, alkol kullanımının olmadığı,
Romatoid artrit tedavisinde sıklıkla kortizon ve metotreksat kullandıkları,
Araştırmaya katılan kadınların yarısından fazlasının menopozda olduğu,
Sık idrara çıkma oranının yüksek olduğu, aniden şiddetle gelen idrar yapma
isteğinin daha düşük olduğu,
119
Her üç grupta da stres inkontinansın yüksek oranda görüldüğü,
İdrar
kaçırma
miktarının
daha
da
artabileceği
ve
eşiyle
ilişkisini
etkileyebileceği endişesi yaşadıkları,
Üriner inkontinansı olan romatoid artritli kadınların hiçbirinin idrar kaçırma
problemleri için herhangi bir etkin tedavi almadıkları,
Mesane eğitimi, Kegel egzersizi ve kontrol grubunda yer alan kadınlarda yaş,
BKİ, doğum sayısı, doğum şekli, menopoz yaşı, sigara ve kahve içme alışkanlığı ve
bebek kilosu gibi bağımsız değişkenlerle frequency, urgency, noktüri ve idrar
kaçırma gibi bağımlı değişkenler arasında anlamlı bir ilişki bulunmadığı,
Deney ve kontrol grubundaki kadınların son test verileri ikili gruplar arasında
karşılaştırıldığında sonuçların mesane eğitimi grubu lehine anlamlı olduğu,
Mesane eğitimi, Kegel egzersizi ve kontrol gruplarında ön test ve son test
verileri karşılaştırıldığında mesane eğitimi grubunda ileri derecede anlamlı fark
olduğu,
Mesane eğitimi grubunda stres inkontinans grubunun ön test ve son test
verileri arasında anlamlı derecede fark olduğu,
Kegel egzersizi grubunun ön test ve son test verileri arasında kısmen anlamlı
fark olduğu, Kegel egzersizi grubunda stres inkontinans grubunun ön test ve son test
verileri arasında anlamlı fark olduğu, urge ve miks inkontinans grubunun ön test ve
son test verileri arasında anlamlı fark olmadığı,
Kontrol grubunun ön test ve son test verileri arasında kısmen anlamlı fark
olduğu, kontrol grubunda stres inkontinans grubunun ön test ve son test verileri
arasında çok az anlamlı fark olduğu, urge ve miks inkontinans grubunun ön test ve
son test verileri arasında hiç anlamlı fark olmadığı,
120
Üriner inkontinansı olan romatoid artritli kadınlarda mesane eğitiminin Kegel
egzersizine göre daha etkili olduğu, Kegel egzersizinin kendi içinde kısmen etkili
olduğu belirlendi.
“Romatoid artritli kadınlarda üriner inkontinans prevelansı yüksektir” olan H1
Hipotezi, “Mesane Eğitimi romatoid artritli kadınlarda üriner inkontinansın şiddetini
azaltır” olan H2 Hipotezi, “Mesane Eğitimi ve Kegel Egzersizi uygulayan kadınlarda
üriner inkontinansın şiddeti hiç eğitim almayan kadınlara göre daha azdır” olan H4
Hipotezi desteklenirken, “Kegel Egzersizi romatoid artritli kadınlarda üriner
inkontinansın şiddetini azaltır” olan H3 Hipotezi desteklenmemektedir.
Araştırma sonuçları, üriner inkontinansı olan romatoid artritli kadınlarda
mesane eğitimi ve Kegel egzersizinin üriner yakınmaları azaltmada ve pelvis
tabanındaki kasların gücünü artırmada etkili olduğunu göstermektedir.
121
5.2. ÖNERİLER
Araştırma boyunca elde edilen deneyimler ve sonuçlar doğrultusunda;
1. Mesane eğitimi ve Kegel egzersizinin tüm inkontinanslı kadınlara uygulamalı
olarak öğretilmesi
2. Üriner inkontinansı olan romatoid artritli kadınların tespit edilerek mesane
eğitimi programına alınması,
3. İnkontinansı olan kadına inkontinans şiddet indeksi kullanımının öğretilerek
inkontinans şiddetini kendisinin de izlemesinin sağlanması,
4. Romatoid artritli kadınların üriner inkontinans yakınmalarının farkında
olmalarının sağlanması,
5. Romatoid artritli kadınlara üriner inkontinansla ilgili eğitim ve danışmanlık
verilmesi
6. Hemşirenin romatoloji polikliniğinde üriner inkontinansı olan romatoid
artritli kadınların tedavi, bakım ve danışmanlığında görev alması
7. Hastanelerde kontinans birimlerinin oluşturulması
8. Hastanelerde Kontinans Danışman Hemşiresi ünvanıyla görevlendirmelerin
yapılması
9. Bağ dokusu hastalıklarında üriner inkontinans durumunun belirlenmesine
yönelik tanımlayıcı araştırmaların yapılması
10. Romatoid artritli kadınlar üzerinde üriner inkontinansa yönelik daha fazla
sayıda ve kapsamlı çalışmaların yapılması
11. Mesane eğitimi ve Kegel egzersizinin aynı hastada uygulanacağı yeni
çalışmaların yapılması önerilebilir.
122
BÖLÜM VI
ÖZET
ÜRİNER İNKONTİNANSI OLAN ROMATOİD ARTRİTLİ KADINLARDA
EĞİTİMİN ETKİNLİĞİNİN İNCELENMESİ
Araştırma, üriner inkontinansı olan romatoid artritli kadınlarda mesane
eğitimi ve Kegel egzersizinin etkinliğini belirlemek amacıyla tanımlayıcı, deneysel
ve prospektif bir çalışma olarak planlandı.
Araştırma, 09 Ekim 2006–31 Haziran 2007 tarihleri arasında Ege Üniversitesi
Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Polikliniği Romatoloji Bölümünde
uygulandı. Mesane eğitimi, Kegel egzersizi ve kontrol grubundan oluşan araştırma
toplam 90 kadın üzerinde yürütüldü. Araştırma grupları, çalışmaya gönüllü olarak
katılmayı kabul eden, idrar kaçırma yakınması olan, Katz Bağımsızlık İndeksi puanı
üç ve üzerinde olan ve üriner enfeksiyonu olmayan kadınlardan oluşturuldu.
Araştırma verilerinin elde edilmesinde anket formu, Katz Bağımsızlık
İndeksi, BKİ, İnkontinans Şiddet İndeksi (ISI), üriner günlük kullanıldı. Ayrıca
Deney gruplarına “Mesane Eğitimi” ve “Kegel Egzersizi Eğitimi” verildi ve eğitim
sonrasında da izlem formundan yararlanıldı.
Araştırma verilerine göre mesane eğitimi, Kegel egzersizi ve kontrol
grubunun yaş ortalamaları sırasıyla 52,63±7.21, 51,90±8.06 ve 53,50±6.68 yıldır.
Her üç grupta stres tip inkontinans sırasıyla % 63.3, % 70.0 ve % 63.3 en yüksek
123
oranlarıyla ve frequency de sırasıyla % 66.7, % 73.3 ve % 73.3 en yüksek oranda
görüldü.
Mesane eğitimi, Kegel egzersizi ve kontrol grupları arasındaki farkın mesane
eğitimi lehine olduğu (p<0.001), Kegel egzersizinin mesane eğitimine göre daha az
etkili olduğu (p>0.05), Kegel egzersizinin kendi içinde kısmen etkili olduğu (p<0.05)
ve kontrol grubunun yakınmalarında ise artma olduğu görüldü (p<0.001).
Araştırma sonuçları, üriner inkontinansı olan romatoid artritli kadınlarda
mesane eğitimi ve Kegel egzersizinin üriner yakınmaları azaltmada ve pelvis
tabanındaki kasların gücünü artırmada etkili olduğunu göstermektedir.
Üriner inkontinansı olan romatoid artritli kadınlara, üriner inkontinans
yakınmalarının azaltılarak ortadan kaldırılması amacıyla, mesane eğitimi ve Kegel
egzersizi eğitiminin verilmesi ve uygulamaları için desteklenmesi önerilmektedir.
Anahtar Kelimeler: Üriner İnkontinans, Romatoid Artrit, Mesane
Eğitimi, Kegel Egzersizi
124
DETERMINATION OF THE EFFECTIVENESS OF EDUCATION IN
WOMEN WITH RHEUMATOID ARTHRITIS WHO HAS URINARY
INCONTINENCE
The purpose of the study was to investigate the effectiveness of bladder
training and Kegel exercises in woman with rheumatoid arthritis has urinary
incontinence by a descriptive, experimental and prospective research.
The research was conducted between 09 October 2006 and 31 June 2007 at
Rheumatology Clinic of Internal Diseases Department in Aegean University Medical
Faculty. A total of ninety women, thirty women for each research group; bladder
training, Kegel exercises and control group, participated voluntarily in the study. The
research groups had urinary incontinence complaint, the points of three or above for
the Katz Independence Index and did not have any urinary infection.
A questionnaire, Katz Independence Index, Body Mass Index, Incontinence
Severity Index and urinary diary were used to gather the data. Bladder training was
applied to one research group and Kegel exercises to the other research group and a
form was used to follow the improvements after education.
The mean ages of the bladder training group, Kegel exercises group and
control group were as 52,63±7.21, 51,90±8.06 and 53,50±6.68 years respectively.
Each group had stress urinary type as 63.3%, 70.0% and 63.3% and frequency
66.7%, 73.3% and 73.3% respectively.
Bladder training had significantly more effectiveness with respect to Kegel
exercises (p>0.05), Kegel exercises had also significant effectiveness in urinary
incontinence (p<0.05), and there were an increase in the complaints of incontinence
in the control group (p<0.001).
125
Consequently, bladder training and Kegel exercises were effective on
decreasing the complaints of urinary incontinence and increasing the strength of
pelvic floor muscles in woman with rheumatoid arthritis.
Bladder training and Kegel exercises education and supporting for these
practices are suggested to decrease and remove the urinary incontinence complaints
in woman with rheumatoid arthritis.
Key Words: Urinary Incontinence, Rheumatoid Arthritis, Bladder
Training, Kegel Exercises.
126
KAYNAKLAR
1. Abrams, P., Cardozo, L., Fall, M., et al. (2002). The Standardization of
Terminology of Lower Urinary Tract Function: Report From The
Standardization Subcommittee of The International Continence Society,
Neurourol Urodyn 2002;21:167.
2. Açıkgöz, S., Uzun, Ş. (2007). Total Kalça Protezi Uygulanan Bireylerin
Günlük Yaşam Aktivitelerine Yönelik Evde Bakımda Karşılaşılan Güçlükler,
C.Ü.Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, 11 (1):8–12.
3. Akdur, R. (1996). Sağlık Bilimlerinde Araştırma ve Tez Yapma Rehberi
(Değerlendirme, Uygulama, Rapor Yazma), Bağırgan Yayınevi, Ankara.
4. Albers-Heitner, P., Berghmans, B., Nieman, F., Lagro-Janssen, T., Winkens,
R. (2007). How Do Patients With Urinary Incontinence Perceive Care Given
By Their General Practitioner? A Cross-Sectional Study, Int J Clin Pract,
March 2008, 62, 3, 508–515.
5. Altın, M. (2006). Alzheimer Tipi Demans Hastalarına Bakım Verenlerde
Tükenmişlik ve Anksiyete, Uzmanlık Tezi, Haydarpaşa Numune Eğitim ve
Araştırma Hastanesi, İstanbul.
6. Andersson, G., Johansson J.E., Garpenholt, O., Nilsson, K. (2004). Urinary
Incontinence/Prevalence, Impact On Daily Living And Desire For Treatment.
A population-based study, Scand J Urol Nephrol. 38: 125-30.
7. Andersson, G., Johansson, JE., Sahlberg-Blom E., Pettersson N. & Nilsson K.
(2005).
Urinary
Incontinence-Why
Refraining
From
Treatment?
A
Population Based Study, Scand J Urol Nephro. 39: 301-/307.
127
8. Arısan, K. (1997). Propedötik Kadın – Doğum. 2. Baskı. Nobel Tıp
Kitabevleri Ltd, İstanbul.
9. Arslan, E. (1999). Stres İnkontinansta Ped Testinin Önemi ve Bu Sorunun
Yaşam Kalitesi Üzerine Etkisi. İstanbul Üniversitesi, Sağlık Bilimleri
Enstitüsü, Yayınlanmış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul.
10. Arslan, E. (2005). Huzurevinde Yaşayan Üriner Şikayetleri Olan Kadınlarda
Mesane Eğitimi ve Kegel Egzersizlerinin Etkinliği. Marmara Üniversitesi,
Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul
11. Ashton-Miller, J.A., Delancey J.O.L. (2007). Functional Anatomy of The
Female Pelvic Floor, Ann. N.Y. Acad. Sci. 1101: 266–296.
12. Ashton-Miller, J.A., Howard, D. and DeLancey, J.O.L. (2001). The
Functional Anatomy of The Female Pelvic Floor and Stress Continence
Control System, Scand J Urol Nephrol Suppl, 207: 1-7.
13. Aşkar, N. (2007). Üriner Inkontinans ve Pelvik Organ Prolapsusunda
Epidemiyoloji, Türkiye Klinikleri J Surg Med Sci, 3(48):1-4.
14. Aşkar, N. (2007). Ürojinekolojide Spesifik Tanı Yöntemleri, Turkiye
Klinikleri J Surg Med Sci, 1(45):26-31
15. …………. (2008). BMI for Adults (Erişim Tarihi 30.06.2008).
http://www.cdc.gov/nccdphp/dnpa/bmi/adult_BMI/about_adult_BMI.htm
16. Bo, K. (2003). Pelvic Floor Muscle Strength and Response to Pelvic Floor
Muscle Training For Stress Urinary Incontinence, Neurourological
Urodynamics, 22:654–658.
17. Botlero, R., Urquhart, D.M., Davis, S.R. and Bell, R.J. (2008). Prevalence
and Incidence of Urinary Incontinence in Women: Review of The Literature
128
and Investigation of Methodological Issues, International Journal of
Urology, 15, 230–234.
18. Burgio, K.L., Zyczynski, H., Locher, J.L., Richter, H.E., Redden, D.T.,
Wright, K.C. (2003). Urinary Incontinence İn The 12-Month Postpartum
Period. Obstetrics and Gynecology. 102:1291-1298.
19. Cammu H, Van-Nylen. (1997). Pelvic Floor Muscle Exercises in Genuine
Urinary Stress Incontinence, International Urogynecology Journal and Pelvic
Floor Dysfunction 8:297 – 300.
20. Cardozo L. (2005). Neurobiology of Stress Urinary Incontinence: New
Insights and Implications for Treatment, Journal of Obstetrics and
Gynaecology, 25(6): 539-543.
21. Chaliha C, Kalia V, Stanton SL, Monga A, Sultan AH. (1999). Antenatal
Prediction of Post-Partum Urinary And Fecal Incontinence. Obstetrics and
Gynecology 94:69 – 94.
22. Chancellor M.B., Perkin H. & Yoshimura N. (2005). Recent Advances in The
Neurophysiology of Stress Urinary Incontinence, Scand J Urol Nephrol. 39:
21-/24.
23. Chen SY, Wang HH. (2007). The Relationship Between Physical Function,
Knowledge of Disease, Social Support and Self-Care Behavior in Patients
With Rheumatoid Arthritis, Journal of Nursing Research. 15(3): 183-192.
24. Chiarelli, P., Brown, W., McElduff, P. (1999). Leaking Urine: Prevalence
And Associated Factors In Australian Women, Neurourol. Urodyn. 1999; 18:
567–577.
25. Cornell P. (2007). Management of Patients With Rheumatoid Arthritis.
Nursing Standard. 22(4): 51-57.
129
26. Coşkun, A., Şahin Hotun, N., Kızılkaya, N. ve ark. (1997). Kuştepe Mahallesi
Kadınlarının Demografik Özellikleri İle Üreme Sağlığı Sorunlarını Belirleyen
Epidemiyolojik Bir Çalışma. TC İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü, Araştırma
Fonu, Proje No: 774/131295, İstanbul, 89-91.
27. Covic T, Tyson G, Spencer D, Howe G. (2006). Depression In Rheumatoid
Arthritis Patients: Demographic, Clinical and Psychological Predictors.
Journal of Psychosomatic Research. 60(5): 469-476.
28. Çayır, G. (1999). Üriner İnkontinans Operasyonu Geçiren Kadınlarda
Postoperatif Dönemde Ortaya Çıkan Sorunlara Yönelik Hemşirelik
Girişimlerinin Etkinliği. İstanbul Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü,
Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul.
29. Day, R.A. (Çev. Asker, A.) (2001). Bilimsel Bir Makale Nasıl Yazılır ve
Yayımlanır? 7. Baskı, TUBİTAK, Ankara.
30. De Groat WC, Yoshimura N. (2001). Pharmacology of The Lower Urinary
Tract, Annual Review of Pharmacology and Toxicology. 41:691 – 721.
31. Demirci, H., Kızılkaya, N. (1998). Üriner İnkontinans Tedavisinde
Uygulanan Konservatif Tedavi Yöntemleri. Hemşirelik Forumu, 2:3,102-109.
32. Dickens, C., Creed, F. (2001). The Burden of Depression in Patients With
Rheumatoid Arthritis. Rheumotology. 40(12): 1327-1330.
33. Dowling-Castronovo, A. (2001). Urinary Incontinence Assessment. Practices
in Nursing Care to Older Adults. 11: 1-2.
34. Emery, P., Breedveld, F.C., Dougados, M., Kalden, J.R., Schiff, M.H.,
Smolen, J.S. (2002). Early Referral Recommendation for Newly Diagnosed
Rheumatoid Arthritis: Evidence-Based Development of A Clinical Guide.
Annals of the Rheumatic Diseases. 61. A. 290-297.
130
35. Ewings, P., Spencer, S., Marsh, H., & O’Sullivan, M. (2005). Obstetric Risk
Factors for Urinary Incontinence and Preventative Pelvic Floor Exercises:
Cohort Study and Nested Randomized Controlled Trial. Journal of Obstetrics
and Gynaecology. 25(6): 558 – 564.
36. FitzGerald, M.P., Burgio, K.L., Borello-France, D.F., et al. (2007). PelvicFloor Strength in Women With Incontinence As Assessed By The Brink
Scale. Phys Ther. 87:1316–1324.
37. Fox, D.A. (2005). Rheumatoid Arthritis. Ed: Kopman, W.J. and Moreland,
L.W. Arthritis and Allied Conditions. Fifteenth Ed. Vol. 1. Philadelphi, USA.
38. Fultz, N.H., Burgio, K., Diokno, A.C., Kinchen, K.S., Obenchain, R., Bump,
R.C. (2003). Burden of Stress Urinary Incontinence for Community-Dwelling
Women, American Journal of Obstetrics and Gynecology 189:1275 – 1282.
39. Gümüşdiş, G. (1999). Romatoid Artrit. Ed: Gümüşdiş, G. ve Doğanavşargil,
E. Klinik Romatoloji. Deniz Matbaası, İstanbul.
40. Hampel, C., Wienhold, D., Benken, N., Eggersmann, C., Thuroff, J.W.
(1997). Prevalence and Natural History of Female Incontinence. Eur Urol
32(Suppl 2): 3-12.
41. Hanley, J., Capewell, A. and Hagen, S. (2001). Validity Study of The
Severity Index, A Simple Measure of Urinary Incontinence in Women, BMJ,
322: 1096-1097.
42. Hannestad, Y.S., Rortveit, G., Sandvik, H., Hunskaar, S. (2000). A
Community-Based Epidemiological Survey of Female Urinary Incontinence:
The Norwegian EPINCONT Study. Epidemiology of Incontinence in The
County
of
Nord-Trondelag,
Journal
of
Clinical
Epidemiology
53:1150 – 1157.
131
43. Hunskaar, S., Lose, G., Sykes, D., Voss, S. (2004). The Prevalence Of
Urinary Incontinence In Women In Four European Countries. British Journal
of Urology International, 93:324 – 330.
44. Karan, A., Ayyıldız, H., Aksaç, B., Işıkoğlu, M., Kızılkaya Beji, N. (1999).
Üriner İnkontinansta Elektrik Stimülasyonu ve Egzersiz Tedavisinin Altı
Aylık Kontrol Sonuçları. İstanbul Jinekoloji ve Obstetrik Dergisi, 3 (3):
187-190, İstanbul.
45. Kızılkaya Beji, N., Çayır, G. (1998). Üriner İnkontinans ve Pelvik
Relaksasyon Problemleri Nedenleriyle Ameliyat Olan Hastalara Yönelik El
Kitapçığı. İ.Ü.F.N.H.Y.O. İstanbul.
46. Kızılkaya, N., Yalçın, Ö. (1998). Stres Üriner İnkontinans Tedavisinde
Uygulanan Fonksiyonel Elektriksel Stimülasyon ve Kegel Egzersizinin
Pelvik Kas Gücü Üzerine Etkisinin Belirlenmesi. VI. Ulusal Hemşirelik
Kongresi, Ankara.
47. Kızılkaya, N., Yalçın, Ö., Ayyıldız, H., Işıkoğlu, M., Güney, S. (1999).
Kadınlarda Stres Üriner İnkontinansta Risk Faktörlerinin Belirlenmesi. I.
Ulusal Ürojinekoloji Kongresi, İstanbul.
48. Kızılkaya Beji, N. (Edi) (2002). Kadınlarda Üriner İnkontinans Ve
Hemşirelik Yaklaşımı. Emek Matbaacılık, İstanbul.
49. Kızılkaya Beji, N. (2003). Üriner İnkontinans Sorunu, Epidemiyolojisi ve
İnkontinanslı Hastanın Tanı Amacıyla Değerlendirilmesi, Hemşirelik Bülteni,
Cilt XIII, Sayı: 50.
50. Kidd, B.L., Langford, R.M., Wodehouse, T. (2007). Arthritis And Pain.
Current Approaches in The Treatment of Arthritic Pain. Arthritis Research
and Therapy. 9(3): 214.
132
51. Kincade, J.E., Dougherty, M.C., Carlson, J.R., Wells, E.C., Hunter, G.S.,
Busby-Whitehead, J. (2007). Factors Related to Urinary Incontinence in
Community-Dwelling Women, Urologic Nursing, 27(4): 307-317.
52. Kinchen, K.S., Burgio, K., Diokno, A.C., Fultz, N.H., Bump, R., Obenchain,
R. (2003). Factors Associated with Women’s Decisions to Seek Treatment
for Urinary Incontinence, J Womens Health 2003;12:687.
53. Kişnişçi, H.A., Gökşin, E., Durukan, T. ve ark. (1996). Temel Kadın
Hastalıkları ve Doğum Bilgisi. Güneş Kitabevi, Ankara.
54. Kocaöz, S., Eroğlu, K. (2002). Kadınlarda Stres Üriner İnkontinans
Yaygınlığı ve Bunu Etkileyen Faktörlerin Belirlenmesi, Hemşirelikte
Araştırma Dergisi, 4(1): 29-39.
55. Leśniczak, B., Krasomski, G,. Stelmach, W., Kowalska, A. (2007). Urinary
Incontinence in Women as A Health and Social Problem. Advances in
Medical Sciences,·Vol. 52, Suppl. 1: 93-96.
56. Luqmani, R., Hennell, S., Estrach, C. et al. (2006). British Society for
Rheumatology and British Health Professionals in Rheumatology Guideline
for the Management of Rheumatoid Arthritis (the first 2 years).
Rheumatology. 45 (9): 1167-1169.
57. MacLennan, A.H., Taylor, A.W., Wilson, D.H., Wilson, D. (2000). The
Prevalence of Pelvic Floor Disorders and Their Relationship to Gender, Age,
Parity and Mode of Delivery, BJOG 2000; 107: 1460–1470.
58. Mason, L., Glenn, S., Walton, I., Appleton, C. (2001). The Relationship
Between Antenatal Pelvic Floor Muscle Exercises and Post-Partum Stress
Incontinence. Physiotherapy 87: 651–658.
133
59. Millard, R. (1998). The Prevalence of Urinary Incontinence in Australia.
Aust. Continence J. 4: 92–99.
60. Minassian, V.A., Drutz, H.P., Al-Badr, A. (2003). Urinary Incontinence As A
Worldwide Problem, Int J Gynecology and Obstetrics, 82: 327-338.
61. Morkved, S., Salvesen, K.A., Bo, K., Eik-Nes, S. (2004). Pelvic Floor Muscle
Strength and Thickness in Continent and Incontinent Nulliparous Pregnant
Women, International Urogynecology Journal of Pelvic Floor Dysfunction
15:384 – 389.
62. Muscatello, D., Rissel, C., Szonyi, G. (2001). Urinary Symptoms and
Incontinence in An Urban Community Prevalence and Associated Factors in
Older Men and Women. Intern. Med. J. 2001; 31: 151–160.
63. O'Dell, J.R., Scott, D.L. (1999). Rheumatoid, Arthritis: New Developments in
The Use of Existing Therapies. Rheumatology. 38, Suppl 2, 24-26.
64. Onyeka, B.A. & Ogah, J. (2006). Cystometric Urine Stream Interruption Test
in Women With Urodynamic Stress Incontinence, Journal of Obstetrics and
Gynaecology, 26(7): 667 – 668.
65. Özdamar, K. (1999). SPSS İle Biyoistatistik Tıp Biyoloji Eczacılık ve Diş
Hekimliği Öğrencileri İçin. 3. Baskı, Kağan Kitabevi, Eskişehir.
66. Öztaç Özerdoğan, N. (2003). Eskişehir, Bilecik, Afyon, Kütahya İllerinde 20
Yaş ve Üstü Kadınlarda Üriner İnkontinansın Prevelansı, Risk Faktörleri,
Yaşam Kalitesine Etkisi. İstanbul Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü,
Yayınlanmış Doktora Tezi, İstanbul.
67. Persson, J., Wolner-Hanssen, P., Rydhstroem, H. (2000). Obstetric Risk
Factors for Stress Urinary Incontinence: A Population-Based Study,
Obstetrics and Gynecology, 96: 440–445.
134
68. Reinseth, L. and Espnes, G.A. (2007). Women with Rheumatoid Arthritis:
Non-Vocational Activities and Quality of Life. Scandinavian Journal of
Occupational Therapy. 14: 108-115.
69. Rogalski, N.M. (2005). A Graduate Nursing Curriculum for The Evaluation
and Management of Urinary Incontinence. Educatinnal Gerontology, 31:
139-15.
70. Sandvik, H. (1995). Female Urinary Incontinance Studies of Epidemiology
and Management in General Practise. Univ. Of Bergen, Norway.
71. Sandvik, H., Espuna, M., Hunskaar, S. (2005). Validity of The Incontinence
Severity Index: Comparision With Pad-Weighing Tests, Int Urogynecol.
27(4) 256-261
72. Sandvik, H., Seim, A., Vanvik, A. and Hunskaar, S. (2000). A Severity Index
for Epidemiological Surveys of Female Urinary Incontinence: Comparision
with 48-Hour Pad-Weighing Tests, Neurourology and Urodynamics,
19: 137-145.
73. Smith, D.A. (2002). Evaluation of Urinary Incontinence, JAMDA, Jan-Feb,
S:2-S10.
74. Smith, P.P., McCrery, R.J., Appell, R.A. (2006). Current Trends in The
Evaluation and Management of Female Urinary Incontinence. Canadian
Medical Association Journal, 175(10):1233-1240.
75. Strating, M.M.H., VanSchuur, W.H., Suurmeijer, T.P.M. (2007). Predictors
of Functional Disability in Rheumatoid Arthritis: Results from A 13-Year
Prospective Study. Disability and Rehabilitation, 29(10): 805–815.
135
76. Şirin, A., Gül, F. (2001). Zübeyde Hanım Huzurevindeki Yaşlıların
Ürogenital Semptomlarının İncelenmesi.
1. Ulusal Yaşlılık Kongresi,
Ankara.
77. Teunissen, T.A., Van den Bosch, W.J.H, Van den Hoogen, H.J., LagroJanssen, A.L. (2004). Prevalence Of Urinary, Fecal and Double Incontinence
In The Elderly Living At Home, Int Urogynecol J, 15: 10–13.
78. Turan, C., Zorlu, C.G., Ekin, M. ve ark. (1996). Urinary Incontinence in
Women of Reproductive Age. Gynecologic and Obstetric Invest. 41:
132-134.
79. Ulmsten, U. and Falconer, C. (1999). Connective Tissue in Female Urinary
Incontinence, Obstetric Gynecology, 11(5): 509-15.
80. Uyar Hazar, H., Şirin, A. (2008). İnkontinans Şiddet İndeksinin Geçerlik ve
Güvenirlik Çalışması. ADU Tıp Fakültesi Dergisi, 2, (Basımda).
81. Wallace, M., Shelkey, M. (2007). Katz Index of Independence in Activities
of Daily Living (ADL). Practice Information on Care of Older Adults, 2: 1-2.
82. Weinblatt, M.E., Kuritzky, L. (2007). Rheumatoid Arthritis: Primary Care
Initiative for Improved Diagnosis and Outcomes. The Journal of Family
Practice. April 3; 1-7.
83. Yalçın, Ö., Ayyıldız, E. H. (2003). Mesane Eğitimi El Kitapçığı (III),
Phermacia Sağlık Ürünleri Sanayi ve Tic. Lmtd. Şirketi Yayını, İstanbul.
84. Yalçın, Ö., Kızılkaya, N. (1997). Üriner İnkontinans El Kitapçığı (I). Abdi
İbrahim İlaç San. Yayını, İstanbul.
85. Yalçın, Ö., Kızılkaya, N. (1997). Üriner İnkontinans El Kitapçığı (II) (Pelvik
Taban Egzersizleri) (II), İstanbul Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum
Anabilim Dalı Üro-Jinekoloji Ünitesi, İstanbul.
136
86. Yalçın, Ö., Kızılkaya Beji N., Esinyurt, N., Ayyıldız Erkan, H., Aksaç, B.,
Karan, A. (2002). Pelvik Taban Kas Egzersizlerine Biofeedback Tedavisinin
Katkısı. 2. Ulusal Ürojinekoloji Kongresi, İstanbul.
87. Yeşiltepe Oskay, Ü., Kızılkaya Beji, N., Yalçın, Ö. (2005). A Study on
Urogenital Complaints of Postmenopausal Women Aged 50 and Over. Acta
Obstetricia et Gynecologica Scandinavia, 84: 72–78.
137
EK I
ANKET FORMU
Değişke
n İsmi
Kolon
X1
1-2
Kod
Sorular
Tarih
( )( )
Protokol No:
Adı-Soyadı:
Adres – Telefon No:
Demografik Veriler
X2
3-4
( )( )
Kaç Yaşındasınız? ( …….. )
X3
5
()
Eğitim Durumunuz ?
1. Okur-Yazar değil
2. Okur-Yazar
3. İlkokul
4. Ortaokul
5. Lise
6. Üniversite
X4
6
()
Çalışıyor musunuz?
1. Evet (Mesleğinizi Belirtiniz: …….. )
2. Hayır ( Ev hanımı)
X5
7
()
Medeni Durumunuz?
1. Hiç Evlenmemiş
2. Boşanmış
3. Eşi ölmüş
4. Evli ve eşi ile kalıyor
5. Evli ve yalnız kalıyor
X6
8-9
( )( ) Boy:
Kilo:
Beden Kitle İndeksi:
Genel Sağlık Durumu
X7
10
()
Her Hangi Bir Kronik, Psikolojik veya Nörolojik
Hastalığınız Var mı? (Sayı: ………. )
1. Yok
2. Kalp hastalığı
3. Yüksek tansiyon
4. KOAH
5. Şeker hastalığı
6. Böbrek hastalığı
7. Guatr
8. Bel fıtığı
9. Parkinson
10. Depresyon
138
11.Diğer (Belirtiniz: ………….)
Sürekli Kullanmakta Olduğunuz İlaç Var mı?
1. Yok
2. Antihipertansif
3. Diüretik
4. Antidiabetik
5. Sedatif
6. Antihistaminik
7. Alfa adrenarjik
8. Beta bloker
9. Diğer (Belirtiniz: …………..)
X8
11
()
X9
12
()
Sigara Kullanıyor musunuz?
1. Evet (Sayı: ........ Adet/Günde)
2. Hayır
X10
13
()
Alkol Kullanıyor musunuz?
1. Evet (Sayı: …….Kadeh/Günde)
2. Hayır
X11
14
()
Kahve İçme Alışkanlığınız Var mı?
1. Evet (Sayı: …… Fincan/Günde)
2. Hayır
Romatoid Artrit Veriler
X12
15-16
( )( ) Romatoid Artritle İlgili Yakınmalarınız Başladığında Kaç
Yaşındaydınız? (……..)
X13
17
( ) Romatoid Artrit Tanısı Ne Zaman Koyuldu? (………….)
X14
18
( ) Romatoid Artrit Tedavisinde Kullandığınız İlaçlar Neler?
1. Metotreksat
2. Salazopirin
3. Kinin
4. Siklosporin
5. İmuran
6. TNF-alpha blokeri
7. Diğer (Belirtiniz:…………)
Obstetrik ve Jinekolojik Veriler
X15
19-20
X16
21
( )( ) Doğum Sayısı? ( …….. )
()
Doğum Şekliniz?
1. Normal doğum
2. Vaginal Operatif
3. Sezaryen
4. Normal doğum- Sezaryen
139
X17
22
()
Doğum Yapılan Yer?
1. Ev
2. Hastane
3. Her ikisi
X18
23
()
En Ağır Bebeğinizin Kilosunu Belirtiniz? (…….)
MENAPOZDA İSENİZ 12. SORUDAN,
DEĞİL İSENİZ 15. SORUDAN DEVAM EDİNİZ;
X19
24
( ) Menopozda Olma Durumu
1. Evet
2. Hayır
X 20
25-26
( )( )
Son Adet Yaşınız? (……….)
X 21
27-28
( )( )
Kaç Yıldır Menapozdasınız?
X 22
29
()
HRT Kullanıyor musunuz?
1. Evet
2. Hayır
X 23
30
()
HRT Kullanıma Süresi? (……………)
X24
31
()
Geçirmiş Olduğunuz Pelvik Ameliyat Var mı?
1. Yok
2. TAH-BSO
3. Vajinal histerektomi
4. Ürojinekolojik operasyon
5. Diğer (Belirtiniz: …………..)
Üriner İnkontinansla İlgili Şikayetler
X25
32-33
( )( )
Gündüz İdrar Yapma Sayınız? ……..Kez/Gündüz
X26
34-35
( )( )
Gece İdrar Yapma Sayınız? ……..Kez/Gece
X27
36
()
Sık Sık İdrara Gitme Durumunuz Oluyor mu?
1. Evet
2. Hayır
X28
37
()
Aniden Şiddetli Şekilde Gelen İdrar Yapma İsteği
Oluyor mu?
1. Evet
2. Hayır
X29
38
()
Gece İdrar Kaçırma Durumunuz Oluyor mu?
1. Evet
2. Hayır
140
X30
39
()
Gündüz İdrar Kaçırma Şikayetiniz Var mı?
1. Evet
2. Hayır
X31
40
()
Ne Kadar Sıklıkla İdrar Kaçırıyorsunuz?
1. Günde bir kez
2. Günde bir kezden fazla
3. Haftada bir kez
4. Haftada bir kezden fazla
5. Ayda birkaç kez
6. Ayda bir kez/ Nadiren
X32
41
()
Ne Kadar Süredir İdrar Kaçırıyorsunuz (Yıl)? …….
X33
42
()
Ne Kadar Miktarda İdrar Kaçırıyorsunuz?
1. Birkaç damla, pedi/ iç çamaşırımı nemlendirecek
kadar
2. Pedi/ iç çamaşırımı ıslatacak kadar
3. Dış kıyafetlerimi ıslatacak kadar
4. Bacaklarımdan sızacak kadar
X34
43
()
Ne Kadar Sıklıkla Ped Kullanıyorsunuz?
1. Kullanmıyorum
2. Günde 1–2 adet
3. Günde 3–4 adet
4. Haftada 1–3 adet
5. Haftada 4–6 adet
6. Devamlı
7. Diğer (Belirtiniz) ..........
X35
44
( ) Hangi Olaydan Sonra İdrar Kaçırmaya Başladınız?
1. Doğum
2. Menopoz
3. Jinekolojik/ Ürolojik Ameliyat
4. Tıbbi Hastalık
5. Diğer (Belirtiniz) ..........
X36
45
( ) İdrar Kaçırma Probleminiz Nedeniyle
Endişeleniyor musunuz?
1. Evet
2. Hayır
X37
46
()
İdrar Kaçırma Probleminizden Dolayı Ne Gibi Endişe
Yaşıyorsunuz?
1. İdrar kokma
2. Ped/bezlerimden idrar sızma
3. Giysilerimi ıslatma
4. Ped/bezlerimin belli olması
5. Diğer (Belirtiniz: …………..)
141
X38
47
( ) İdrar Kaçırma Probleminiz Nedeniyle
Aktiviteleriniz Etkileniyor mu?
1. Evet
2. Hayır
X39
48
( ) İdrar Kaçırma Probleminiz Ne Tür
Aktivitelerinizi Etkiliyor?
1. Tatil
2. Aile yaşantım
3. Sosyal yaşantım (Arkadaşlarla görüşme, dışarı çıkma,
alış-veriş, gezinti ….)
4. Özel zevklerim / İlgi alanlarım
X40
49
()
İdrar Kaçırma Nedeniyle Tedaviye Başvurdunuz mu?
1. Evet
2. Hayır
X41
50
()
Uygulanan Tedavi Yöntemini Belirtiniz?
1. İlaç tedavisi
2. Davranışsal tedavi
3. Ameliyat
4. Fizik tedavi
142
EK II
KATZ GYA BAĞIMSIZLIK İNDEKSİ
Aktiviteler
Bağımsız 1 Puan
Bağımlı 0 Puan
(1 yada
0 Puan)
İzlem, Yönlendirme veya Kişisel
Yardıma İhtiyacı
İzlem, Yönlendirme veya Kişisel
Yardıma İhtiyacı
Banyo
Puan:
Giyinme
Puan:
Tuvalet
Puan:
Hareket
Puan:
Boşaltım
YOK
Kendi kendine banyo yapar veya
sırt, genital alan veya
engelli bir ekstremite gibi tek bir
bölümün
banyosunda
yardıma
ihtiyaç duyar
VAR
Vücudun birden fazla bölümünde
yardıma ihtiyaç duyar.
Küvet veya duşa girip çıkarken
yardıma ihtiyaç duyar,
bütün banyoda yardıma ihtiyaç
duyar.
Giysilerini dolaptan alır giyer, Giyinmekte yardıma ihtiyaç duyar
veya hiç giyinemez.
bağlamalarını yapar.
Ayakkabılarını bağlamada yardıma
ihtiyacı olabilir.
Tuvalete gider, girer, çıkar, Tuvalete
gitmede,
kendini
yardımsız genital temizliğini yapar. temizlemede veya lazımlığı veya
komodu
kullanmada
veya
temizlemede
yardıma
ihtiyaç
duyar.
Yatağa
girip
çıkmada
veya
sandalyeye
oturup
kalkmada
yardımsız hareket eder.
Mekanik transfer aletleri kabul
edilebilir.
Miksiyon
veya
defekasyonda
kendini tamamıyla kontrol eder.
Yataktan
sandalyeye
hareket
etmede yardıma ihtiyaç duyar yada
kendisi hiç yapamaz.
Bağırsak veya mesane inkontinansı
kısmen veya tamamen vardır.
Puan:
Beslenme
Puan:
Toplam Puan
Yiyeceği
tabağından
ağzına Beslenmede
kısmen
veya
yardımsız olarak götürür.
tamamen yardıma ihtiyaç duyar.
Yiyecekler başka birisi tarafından
hazırlanabilir.
6 Puan=
Bağımsız)
Yüksek
(Hasta 0 Puan=
Bağımlı)
Düşük
(Hasta
5-6 puan: Tam fonksiyon
3-4 puan: Orta derece yetersizlik
0-2 puan: Şiddetli fonksiyonel yetersizlik
143
EK III
İNKONTİNANS ŞİDDET İNDEKSİ
1. Ne Kadar Sıklıkla İdrar Sızıntınız Oluyor?
1. Ayda 1 kez’den az
2. Ayda birkaç kez
3. Haftada birkaç kez
4. Hergün ve/veya her gece
2. Her Defasında Ne Kadar Miktarda İdrar Kaybediyorsunuz?
1. Damlalar
2. Küçük lekeler
3. Daha fazla
“1. sorunun puanıyla 2. sorunun puanının çarpımı sonuç skorunu vermekte.”
İnkontinans Şiddet İndeksi skoru
1–2
Hafif
3–6
Orta
8–9
Şiddetli
12
Çok Şiddetli
144
EK IV
ÜRİNER GÜNLÜK
1. Bu kart sizin idrar kaçırma ve idrar yapma kayıtlarınızı tutmanıza yardım
edecektir
2. Lütfen bu kartı merkeze gelmeden önce 3 gün süreyle doldurunuz
3. Her gün için yeni bir karta başlayınınız
4. Bir gün için birden fazla kart kullanabilirsiniz
5. İdrar kaçırdığınız ya da idrarınızı yaptığınız zamanlar gibi sıvı aldığınız
zamanları da kaydediniz
6. Bu kayıtları tutarken her gün 6–8 su bardağı su içmenizi öneriyoruz.
7. Aldığınız sıvının türünü (kahve, su, vb.) ve miktarını (su bardağı, fincan, vb.)
kaydediniz. Oda ısısında sıvı olan her şeyin sıvı olarak düşünülerek
kaydedilmesi gerekmektedir (Örn; dondurma gibi).
8. İdrar yapma zorunluluğu hissettiğiniz her anı işaretleyiniz
9. İdrar yaptığınız her zamanı işaretleyiniz
10. İdrar sızıntısı olan her zamanı işaretleyiniz
11. İdrar kaçırdığınız sıradaki aktivitenizi, örneğin; oturuyorsanız oturduğunuzu,
uzanıyorsanız uzandığınızı, kaydediniz
12. Kartı doldurmanıza yardımcı olmak amacıyla aşağıda üriner günlük örneği
yer almaktadır.
Tablo 1: Örnek Üriner Günlük
Saat
(1)
Alınan
Sıvı Tipi
(2)
Miktar
08:15
Çay
1 Fincan
09:00
09:30
İdrar
Yapma
Zorunluluğu
(3) (X)
İdrar
Yapma
(4) (X)
İdrar
Kaçırma
(5) (X)
Yapılan
Meşguliyet
(6)
Bulaşık
(x)
Yıkıyorken
(x)
Öksürürken
145
ÜRİNER GÜNLÜK
Adı Soyadı: ………………………………….
Saat
(1)
Alınan
Sıvı Tipi
(2)
Miktar
İdrar
Yapma
Zorunluluğu
(3) (X)
Tarih:……/……/……..
İdrar
Yapma
(4) (X)
İdrar
Kaçırma
(5) (X)
Yapılan
Meşguliyet
(6)
146
EK V
MESANE EĞİTİMİ PROGRAMI
Nasıl Uygulayacaksınız?
ƒ
İlk dört gün düzenli aralıklarla her saat başı idrarınızı yapmaya çalışın.
ƒ
Gün boyunca, her saat tuvalete gidin ve idrar hissiniz olsa da olmasa da
idrarınızı yapın. Yaptığınız idrar miktarı önemli değildir.
ƒ
Eğer dört gün sonunda, idrarınızı tutmayı başarıyorsanız, diğer dört gün için
bu 1 saatlik süreyi 15–30 dakika arttırın.
ƒ
Eğer idrarınızı başarılı bir şekilde tutamazsanız, zaman aralığını arttırmayın.
İdrarınızı rahatlıkla 3–3.5 saat tutana kadar süreyi 15–30 dakika arttırın.
ƒ
Programı bozmayın ve bu belirli süreler dışında tuvalete gitmemeye çalışın.
ƒ
Eğer bu belirli süreler dışında idrarınız sıkıştırırsa, tuvalete gitmeyin.
ƒ
Sıkışmanız geçtikten sonra, tuvalete gitme saatinize kadar beklemeye çalışın.
Tekrar sıkışırsanız, tekrar kurtulmaya çalışın. Sıkışma sonrası tuvalete gidin.
Nelere Dikkat Edeceksiniz?
ƒ
İdrar yapmayı önlemek için sıvı alımını kısıtlamayın.
ƒ
Yatmadan önceki 2–3 saat içinde sıvı almayın.
ƒ
Yatmadan önce idrarınızı yapın.
ƒ
Günde 6–8 bardak sıvı alın.
ƒ
Daima, idrar torbanızı tamamen boşaltınız ve boşalttığınızdan emin olun.
ƒ
Çay, kahve, kola, kakao gibi içeceklerden uzak durun, zorunlu olmadıkça 2
bardaktan fazla içmeyin.
ƒ
Su, elma suyu, üzüm suyu gibi, “Mesane-Dostu” sıvılar için.
ƒ
Ani sıkışma durumunda tuvalete gitmekten kaçının.
ƒ
Tuvalete gitme hissinizi baskılamak için;
o Derin nefes alıp vererek gevşemeye çalışın
o Dikkatinizi başka yöne çekmek için bir şeylerle meşgul olmaya çalışın
o Hızlı hareket etmeyin
o Bacaklarınızı sıkarak tuvaletinizi tutmaya çalışın
o Tuvalete doğru yavaşça yürüyün
o İdrarınızı yapmayı engelleyemezseniz, mesanenizi tamamen boşaltın
ve bu saati başlangıç saati kabul edin.
147
EK VI
İDRAR SIKLIĞI VE SIZINTI FORMU
A Bu sütunda, tuvalete gittiğiniz saatlerde kutucuğa X işareti koyunuz. B
Bu sütunda, idrar sızıntısı olan saatlerde kutucuğa X işareti koyunuz.
1. Gün
Saat
24
A
2. Gün
B
A
3. Gün
B
A
4. Gün
B
A
5. Gü
B
01
02
03
04
05
06
07
08
09
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
148
A
EK VII
KEGEL EGZERSİZİ EĞİTİM PROGRAMI
Doğru Kasları Nasıl Ayırdeceksiniz?
ƒ
Sırtüstü yere uzanıp, bacakları dizlerden bükün ve ayak tabanları yere basın.
ƒ
Sandalyeyi bacaklarınızın arasına alarak, bacaklarınızla sandalyeyi sıkıştırın.
ƒ
Bu durumda Kegel egzersizi için doğru kasları kullanmaktasınız.
Egzersizleri Nasıl Uygulayacaksınız?
ƒ
Pelvik kaslarınızı kasın (sıkın) ve kasılı olarak 5’e kadar sayarak bekleyin.
ƒ
Sonra kaslarınızı gevşetin ve gevşemiş olarak 10’a kadar sayarak bekleyin.
ƒ
Bu “sıkma ve gevşetme” hareketini 10 defa tekrar edin.
ƒ
Bu “10 defa kasıp-gevşetme” yi her gün; sabah, öğlen ve akşam yapın.
Kegel Egzersizleri Düzeyleri
Düzey
Kasılma Sayısı
Günde Kaç Kez
1. Düzey
10
3
2. Düzey
15
3
3. Düzey
20
3
4. Düzey
35
3
5. Düzey
30
3
6. Düzey
35
3
Nelere Dikkat Edeceksiniz?
ƒ
Egzersizleri her yerde, her zaman yapabilirsiniz. Oturarak, uzanarak, ayakta
ƒ
Egzersizleri değişik pozisyonlarda yapmak daha yararlıdır.
ƒ
Egzersizleri düzenli olarak yapın. Ancak bu şekilde yararlı olacaktır.
ƒ
Egzersizleri doğru olarak yapın. Egzersizleri uygularken doğru kasları
çalıştırdığınızdan emin olun.
ƒ
Cesaretinizi kırmayın.
ƒ
Egzersizleri yaparken nefesinizi tutmayın.
ƒ
Egzersizleri yağmadan önce tuvalete gidin.
ƒ
Egzersiz yaparken, kalçanızı ve bacağınızı hareket ettirmeyin.
ƒ
Egzersiz yaparken, nefesinizi tutmayın. Normal olarak nefis alıp verin.
ƒ
Egzersiz yaparken, karın ve kalça kaslarınızı sıkmayın, gevşek olarak tutun.
ƒ
Egzersiz yaparken, kası güçlü ve hızlı kasmak kadar, kasılı tutmak süresini
uzatmak ta önemlidir.
ƒ
Egzersizin etkinliğini ancak sürekli ve düzenli uygularsanız görebilirsiniz
149
EK VIII
KEGEL EGZERSİZİ EĞİTİM PROGRAMI
Doğru Kasları Nasıl Ayırdeceksiniz?
ƒ
Sırtüstü yere uzanıp, bacakları dizlerden bükün ve ayak tabanları yere basın.
ƒ
Sandalyeyi bacaklarınızın arasına alarak, bacaklarınızla sandalyeyi sıkıştırın.
ƒ
Bu durumda Kegel egzersizi için doğru kasları kullanmaktasınız.
Egzersizleri Nasıl Uygulayacaksınız?
ƒ
Pelvik kaslarınızı kasın (sıkın) ve kasılı olarak 5’e kadar sayarak bekleyin.
ƒ
Sonra kaslarınızı gevşetin ve gevşemiş olarak 10’a kadar sayarak bekleyin.
ƒ
Bu “sıkma ve gevşetme” hareketini 10 defa tekrar edin.
ƒ
Bu “10 defa kasıp-gevşetme” yi her gün; sabah, öğlen ve akşam yapın.
Kegel Egzersizleri Düzeyleri
Düzey
Kasılma Sayısı
Günde Kaç Kez
1. Düzey
10
3
2. Düzey
15
3
3. Düzey
20
3
4. Düzey
35
3
5. Düzey
30
3
6. Düzey
35
3
Nelere Dikkat Edeceksiniz?
ƒ
Egzersizleri her yerde, her zaman yapabilirsiniz. Oturarak, uzanarak, ayakta
ƒ
Egzersizleri değişik pozisyonlarda yapmak daha yararlıdır.
ƒ
Egzersizleri düzenli olarak yapın. Ancak bu şekilde yararlı olacaktır.
ƒ
Egzersizleri doğru olarak yapın. Egzersizleri uygularken doğru kasları
çalıştırdığınızdan emin olun.
ƒ
Cesaretinizi kırmayın.
ƒ
Egzersizleri yapmadan önce tuvalete gidin.
ƒ
Egzersiz yaparken, kalçanızı ve bacağınızı hareket ettirmeyin.
ƒ
Egzersiz yaparken, nefesinizi tutmayın. Normal olarak nefis alıp verin.
ƒ
Egzersiz yaparken, karın ve kalça kaslarınızı sıkmayın, gevşek olarak tutun.
ƒ
Egzersiz yaparken, kası güçlü ve hızlı kasmak kadar, kasılı tutmak süresini
uzatmak ta önemlidir.
ƒ
Egzersizin etkinliğini ancak sürekli ve düzenli uygularsanız görebilirsiniz.
150
EK IX
İZLEM FORMU
Değişke
n İsmi
Kolon
X1
1-2
Kod
Sorular
( )( )
Protokol No:
Tarih
Adı-Soyadı:
X2
3
()
X2
4
()
X3
5
()
İdrar Kaçırma Şikayetiniz Var mı?
3. Evet
4. Hayır
X4
6
()
Ne Kadar Sıklıkla İdrar Kaçırıyorsunuz?
7. Günde bir kez
8. Günde bir kezden fazla
9. Haftada bir kez
10. Haftada bir kezden fazla
11. Ayda birkaç kez
12. Ayda bir kez/ Nadiren
X5
7
()
Ne Kadar Miktarda İdrar Kaçırıyorsunuz?
5. Birkaç damla, pedi/ iç çamaşırımı nemlendirecek
kadar
6. Pedi/ iç çamaşırımı ıslatacak kadar
7. Dış kıyafetlerimi ıslatacak kadar
8. Bacaklarımdan sızacak kadar
X6
8-9
( )( )
Sık Sık İdrara Gitme Durumunuz Oluyor mu?
3. Evet
4. Hayır
Aniden Şiddetli Şekilde Gelen İdrar Yapma İsteği Oluyor
mu?
3. Evet
4. Hayır
Günlük İçtiğiniz Sıvı Miktarı Ne Kadar? ……/ Bardak
151
EK X
HODGE SANVİK’TEN ALINAN İNKONTİNANS ŞİDDET
İNDEKSİ KULLANIM İZİNİ
152
EK XI
EGE ÜNİVERSİTESİ HEMŞİRELİK YÜKSEKOKULU
ETİK KURUL KARARI
153
EK XII
EGE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ İZİN YAZISI
154
EK XIII
BİLGİLENDİRİLMİŞ HASTA ONAM FORMU - I
(Üriner İnkontinans Yakınmaları Belirlenecek Hastalar İçin)
Bu çalışma, romatoid artritli kadınlarda üriner inkontinans yakınmalarını
belirlemeyi amaçlamaktadır.
Üriner inkontinans yakınmalarını belirlemek amacıyla hazırlanan anket
formundaki soruları cevaplamanız istenecektir. Anket formu tarafımızdan, sizinle
karşılıklı görüşülerek ve gerekli açıklamalar yapılarak doldurulacaktır.
Bu araştırma ile ilgili olarak kararınızı verirken gerek duyduğunuz bilgileri
istemeye, doğru, anlaşılır ve doyurucu yanıtlar almaya hakkınız vardır. Herhangi bir
yan etkisi olmayan bu araştırmaya katılıp katılmamakta tümüyle özgürsünüz.
Katılmama yönündeki kararınız burada size verilen hizmeti hiçbir şekilde olumsuz
etkilemeyecektir. Daha önce araştırmaya katılmayı kabul etmiş olsanız bile
istediğiniz anda araştırmadan çekilebilirsiniz. Bu kararınız da daha sonraki hizmette
hiç olumsuzluğa yol açmayacaktır. Bu araştırmanın tüm aşamalarında sizden elde
edilen bilgiler özenle korunacak ve gizli tutulacaktır.
Teşekkür ederim.
Hale HAZAR
Ege Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü
Ben ..............................................................yukarıda yazılı olan bilgileri
okudum ve anladım. Araştırma hakkında sözlü olarak da aydınlatıldım. Sorularıma
kanımca yeterli yanıtlar aldım. Bu araştırmaya katılmayı bana verilen hizmeti
etkilemeksizin onun herhangi bir aşamasında çekilebilmek ve o ana kadar şahsımda
elde edilen bilgiler üzerindeki haklarımdan vazgeçmemek koşulu ile kabul ediyorum.
Tarih:
Hastanın Adı Soyadı:
İmzası:
155
EK XIV
BİLGİLENDİRİLMİŞ HASTA ONAM FORMU – II
(Mesane Eğitimi Uygulayacak Hastalar İçin)
Bu çalışma; Mesane Eğitimi ile üriner inkontinansınızın şiddetini önlemeyi ya
da azaltmayı amaçlamaktadır.
Sizden ilk dört gün idrar hissiniz olsa da olmasa da her saat başı tuvalete
gidip idrarınızı yapmaya çalışmanız istenecektir. Daha sonraki dört gün için
bu bir saatlik süreyi 15–30 dakika arttırarak tuvalete gidip idrarınızı yapmaya
çalışınız. Eğer idrarınızı başarılı bir şekilde tutamazsanız, zaman aralığını
arttırmayınız. İdrarınızı rahatlıkla 3–3.5 saat tutana kadar, süreyi 15–30 dakika
arttırarak devam ediniz.
Bu araştırma ile ilgili olarak kararınızı verirken gerek duyduğunuz bilgileri
istemeye, doğru, anlaşılır ve doyurucu yanıtlar almaya hakkınız vardır. Herhangi bir
yan etkisi olmayan bu araştırmaya katılıp katılmamakta tümüyle özgürsünüz.
Katılmama yönündeki kararınız burada size verilen hizmeti hiçbir şekilde olumsuz
etkilemeyecektir. Daha önce araştırmaya katılmayı kabul etmiş olsanız bile
istediğiniz anda araştırmadan çekilebilirsiniz. Bu kararınız da daha sonraki hizmette
hiç olumsuzluğa yol açmayacaktır. Bu araştırmanın tüm aşamalarında sizden elde
edilen bilgiler özenle korunacak ve gizli tutulacaktır.
Teşekkür ederim.
Hale HAZAR
Ege Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü
Ben ..............................................................yukarıda yazılı olan bilgileri
okudum ve anladım. Araştırma hakkında sözlü olarak da aydınlatıldım. Sorularıma
kanımca yeterli yanıtlar aldım. Bu araştırmaya katılmayı bana verilen hizmeti
etkilemeksizin onun herhangi bir aşamasında çekilebilmek ve o ana kadar şahsımda
elde edilen bilgiler üzerindeki haklarımdan vazgeçmemek koşulu ile kabul ediyorum.
Tarih:
Hastanın Adı Soyadı:
İmzası:
156
EK XV
BİLGİLENDİRİLMİŞ HASTA ONAM FORMU – III
(Kegel Egzersizi Uygulayacak Hastalar İçin)
Bu çalışma; Kegel Egzersizi ile üriner inkontinansınızın şiddetini önlemeyi ya
da azaltmayı amaçlamaktadır.
Sizden pelvik kaslarınızı kasıp (sıkın) ve kasılı olarak beşe kadar sayarak
beklemeniz, sonra kaslarınızı gevşetip ve gevşemiş olarak 10’a kadar sayarak
beklemeniz istenecektir. Bu “sıkma ve gevşetme” hareketini altı ay boyunca her gün
sabah 10 defa, öğlen10 defa ve akşam 10 defa tekrar etmeniz ve devamında broşürde
açıklandığı gibi uygulayabilme durumunuza göre tedavi düzeylerine uymanız
gerekmektedir.
Bu araştırma ile ilgili olarak kararınızı verirken gerek duyduğunuz bilgileri
istemeye, doğru, anlaşılır ve doyurucu yanıtlar almaya hakkınız vardır. Herhangi bir
yan etkisi olmayan bu araştırmaya katılıp katılmamakta tümüyle özgürsünüz.
Katılmama yönündeki kararınız burada size verilen hizmeti hiçbir şekilde olumsuz
etkilemeyecektir. Daha önce araştırmaya katılmayı kabul etmiş olsanız bile
istediğiniz anda araştırmadan çekilebilirsiniz. Bu kararınız da daha sonraki hizmette
hiç olumsuzluğa yol açmayacaktır. Bu araştırmanın tüm aşamalarında sizden elde
edilen bilgiler özenle korunacak ve gizli tutulacaktır.
Teşekkür ederim.
Hale HAZAR
Ege Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü
Ben ..............................................................yukarıda yazılı olan bilgileri
okudum ve anladım. Araştırma hakkında sözlü olarak da aydınlatıldım. Sorularıma
kanımca yeterli yanıtlar aldım. Bu araştırmaya katılmayı bana verilen hizmeti
etkilemeksizin onun herhangi bir aşamasında çekilebilmek ve o ana kadar şahsımda
elde edilen bilgiler üzerindeki haklarımdan vazgeçmemek koşulu ile kabul ediyorum.
Tarih:
Hastanın Adı Soyadı:
İmzası:
157
EK XVI
BİLGİLENDİRİLMİŞ HASTA ONAM FORMU – IV
(Kontrol Grubu Hastalar İçin)
Bu çalışma; idrar kaçırma yakınması olan siz romatoid artritli hastaların idrar
kaçırma şekli ve sıklığını objektif olarak değerlendirmek amaçlanmaktadır.
İlk görüşmede ve ilk görüşmeden altı ay sonra olmak üzere, doldurulması
istenen üriner günlük hastanın, üç gün süreyle sıvı alım miktarını ve sıklığını, idrar
yapma sıklığını, sıkışma hissi ve sıklığını, sıkışma ve idrar kaçırma sırasındaki
aktiviteyi saatleriyle kaydetmesini gerektirir.
Bu araştırma ile ilgili olarak kararınızı verirken gerek duyduğunuz bilgileri
istemeye, doğru, anlaşılır ve doyurucu yanıtlar almaya hakkınız vardır. Herhangi bir
yan etkisi olmayan bu araştırmaya katılıp katılmamakta tümüyle özgürsünüz.
Katılmama yönündeki kararınız burada size verilen hizmeti hiçbir şekilde olumsuz
etkilemeyecektir. Daha önce araştırmaya katılmayı kabul etmiş olsanız bile
istediğiniz anda araştırmadan çekilebilirsiniz. Bu kararınız da daha sonraki hizmette
hiç olumsuzluğa yol açmayacaktır. Bu araştırmanın tüm aşamalarında sizden elde
edilen bilgiler özenle korunacak ve gizli tutulacaktır.
Teşekkür ederim.
Hale HAZAR
Ege Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü
Ben ..............................................................yukarıda yazılı olan bilgileri
okudum ve anladım. Araştırma hakkında sözlü olarak da aydınlatıldım. Sorularıma
kanımca yeterli yanıtlar aldım. Bu araştırmaya katılmayı bana verilen hizmeti
etkilemeksizin onun herhangi bir aşamasında çekilebilmek ve o ana kadar şahsımda
elde edilen bilgiler üzerindeki haklarımdan vazgeçmemek koşulu ile kabul ediyorum.
Tarih:
Hastanın Adı Soyadı:
İmzası:
158
ÖZGEÇMİŞ
Hale UYAR HAZAR;
Lisans eğitimini; 1992–1996 yıllarında İstanbul Üniversitesi, Florance
Nightingale Hemşirelik Yüksekokulunda tamamladı.
Yüksek lisans eğitimini; 1996–1999 yıllarında İstanbul Üniversitesi, Sağlık
Bilimleri Enstitüsü, Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği programında yaptı ve
Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği’nde bilim uzmanlığını aldı.
Hemşire olarak, 1997 yılında İstanbul Özel İncirli Hastanesinde çalıştı.
Öğretim görevlisi olarak, 1997–2002 yıllarında Muğla Üniversitesi, Muğla
Sağlık Yüksekokulunda çalıştı.
Doktora eğitimine; 2002 yılında Ege Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü,
Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği programında başladı ve halen devam
etmekte.
Hemşire olarak, 2002–2007 yıllarında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın
Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Jinekoloji ve Jinekolojik Onkoloji Kliniğinde
ve Kadın Doğum Yoğun Bakım Ünitesinde çalıştı.
Öğretim görevlisi olarak, 2008 yılında Adnan Menderes Üniversitesi Aydın
Sağlık Yüksek Okulunda göreve başladı ve halen devam etmekte.
Evli ve iki çocuk annesidir.
159
Download