T.B.M.M. B:121 29.6.2005 0:3 bakana bağlı bir kurum yaratmak anlayışından doğduğunu düşündüğümüzü o zaman da söylemiş­ tik. Bu teklif, olduğu gibi kabul edilirse, TÜBİTAK'ın özerkliği fiilen ortadan kaldırılacaktır. 2003 yılının sonlarına doğru, süresi içinde atamalar yapılmayınca, kurum çalışmaz duruma sokulmuş, sonra da bir kereye özgü atama yetkisi almak için yasa değişikliğine gidilmiştir. Daha önce de bu 1 maddelik yasa değişikliği önce Sayın Cumhurbaşkanı tarafında veto edil­ miş, sonra da Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir. Değerli milletvekilleri, siyasî kadrolaşma yoluyla bilimsel çalışma ortamının yok edilmesi ya da siyasal amaçlara hizmet eden bir bilim anlayışı halkımızın çıkarlarıyla bağdaşamaz. Kamu kurumlarındaki kadrolaşmaları kaygıyla izlemekteyiz. Olması gereken, bilimin topluma yayılarak, bilimsel düşüncenin egemen kılınmasıdır. Ülkenin gelişmesi ortak amacımız ise, bu kad­ rolaşma düşüncesinden hemen vazgeçilmelidir. Bu teklifte "Bilim Kurulu 14 üye ile Başkandan oluşur" denilmektedir. Şu anda uygulanmakta olan kanunda yapılan veya görev süresi biten üye yerine yeni Bilim Kurulu yeni üye seçimini yap­ maktadır. Ancak, bu teklifte, bu 14 üyenin 7'sini Başbakanın seçmesi öngörülüyor. Bu, az önce an­ lattığım siyasî kadrolaşmanın bire bir örneğidir. Bari, teknoloji ve bilimi bu işe karıştırmayalım, ül­ kenin ilerlemesinin ve teknolojik olarak gelişmesinin önünü tıkamayalım. Sayın Cumhurbaşkanı da, geri gönderme tezkeresinde bunları açıkça beyan etmiştir; Bilim Kurulu üyeliklerine ağırlıklı olarak siyasal organ tarafından atama yapılmasının, Bilim Kurulunun ulusal ve uluslararası saygınlığına, çalışmalarının ve yayımlarının yansızlığına gölge düşüreceği açıktır denilmiştir. Bu nedenle, Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumununda bilim üyelik­ leri için Başbakana doğrudan veya dolaylı olarak tek başına atama yetkisi veren düzenlemenin, kamu yaran ve hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayacağı açıkça belirtilmiştir. TÜBİTAK Bilim Kurulu üyeleri ile Başkanın görevi teklif yasalaştığında sona erecek, yapı yenilenecek, YÖK ile TOBB onbeş gün içinde belirleyecekleri üyeleri Başbakana sunmazsa, bu seçimi de Başbakan doğrudan yapacak. Yürürlükteki kanunda istifa veya ölüm halinde boşalan üyeliklere atama yetkisi Kurulda olmasına karşın, teklifte bu yetki Başbakana verilmektedir. Bunun da yanlış olduğunu ve bilimsel yapının bozulabileceğini önceki konuşmalanmızda belirtmiştik; yine Sayın Cumhurbaşkanının tezkeresinde de bundan açıkça söz edilmektedir. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; TÜBİTAK Kanununun değişen dünyanın koşullarına göre düzenlenmesi mutlaka gerekmektedir; ancak, bu düzenlemenin yapılması için, başta bilim adamlan olmak üzere, muhalefet partisi milletvekillerinin de görüşlerinin alınması uygun olacaktır. Yoksa, kimseyi dinlemeden, yaptım, oldu mantığıyla bu işin içinden çıkmak mümkün değildir. Bu kanun teklifine komisyon toplantısında katkı yapmaya çalıştık, çeşitli önergeler vererek ek­ sikleri belirtip orta bir yol bulmaya gayret gösterdik; fakat, bir sonuca ulaşamadık. Daha sonra, Mec­ listeki görüşmelerde, bu teklifin, hukuk kurallanna ve bilimselliğe aykın olduğunu belirttik; bu haliyle yasalaşmasının büyük sıkıntılar doğuracağını dile getirmeye çalıştık; bunun Sayın Cumhur­ başkanı tarafından geri gönderileceğini defalarca söyledik. Bizleri o zaman da dinlemediniz, şimdi de dinlemiyorsunuz; biz söylemekten usandık, siz yanlış yapmaktan usanmadınız değerli arkadaşlar. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; TÜBİTAK kapalı bir düzenle çalışmaktadır. Özerkliğin doğal sonucu olarak, Bilim Kurulu, kendi kendisini yeniler. Bu tip bilim kuruluşlarında buna ben­ zer yöntemler uygulanır. Bilim Kurulunun yansı, dört yılda bir yenilenir; bu, sürekliliği sağlamak için getirilmiş bir yöntemdir. Yeni gelecek üyeleri Bilim Kurulu seçer ve Başbakanın onayıyla bu tazeleme sağlanır. Böyle özerk bir kurumun üstünde politik baskı olması, misyonunu çok derinden etkiler. TÜBİTAK, yasası gereği, özerk bir kamu kuruluşudur. Özerkliği de, Bilim Kurulunun ken­ disini yenilemesi ve başkanını kendisinin seçmesidir. Bugün, bu kuruma yapılan işlemler, hukuka, etiğe ciddî boyutta aykındır. TÜBİTAK'a siyaset sokulmuştur, siyasî etki altına alınmıştır. Bilim ve teknolojide devlet politikası üretecek kurumlann özerk olması işin doğası gereğidir; çünkü, özerk -83-