T.B.M.M. B : 92 29 . 4 . 2005 O:3 özgür olsun, TÜBİTAK böyle bağımsız olsun, Amerika'dakilerle, Fransa'dakilerle yarışsın falan, bunlar işin esprisi, hikâyesi arkadaşlarım; çünkü, bu söylediğim ülkelerde, TÜBİTAK benzeri kuruluşlar, bizdeki gibi -7'sini Başbakan atar diye- değildir arkadaşlar. Belli kurullardan seçildikten sonra, Fransa'da Başbakan veya Başkan, Amerika'da Başkan artı Kongre atar. Onun için... Bizde bu işin 15 üyeden, Başkan hariç 14 üyeden 7'sini Başbakan atamaktadır; ayrıca, Başbakan seçmektedir de arkadaşlar. Yalnız atamak değil; şuradan şuradan gelenler değil; Başbakan demektedir ki, şu, şu, şu falanca, bunları seçiyorum ve bunları atıyorum. Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde, bilim için, TÜBİTAK benzeri bir kuruluşta böyle bir uygulama yoktur arkadaşlar. Onun için, elinizi vic­ danınıza koyun; 1963'ten beri Türkiye'nin temel direklerinden, omurgalarından birini oluşturan bu kurumu yerle bir etmeyin; bunun vebalinin altından kalkamazsınız. Değerli arkadaşlarım, bunda benim üzüntüm, bir üniversite öğretim üyesi olarak ayrıca -çün­ kü, TÜBİTAK'tan en çok kaynak alan kurumların başında üniversiteler gelmektedir- artık, bu değişiklikle, üniversiteler de eskisi gibi kaynak alamayacaktır; çünkü, TÜBİTAK, iktidarın eline verilmiştir, Başbakanın iki dudağının arasına verilmiştir; şuna verelim, buna vermeyelim olacaktır sonunda. Onun için, üniversitenin özerkliği de... Yani, 2547 sayılı Kanunda "üniversiteler özerk bilim kuruluşlarıdır" deniliyorsa da, bu para, şu para üniversitelerin elinden alındıktan sonra, sizin istediğiniz yerlere kanalize edildikten sonra, üniversitelerin de özerkliği kalmayacaktır. Onun için, benim üzüntüm, dediğim gibi, esas, üniversite özerkliği bu işten zarar görmektedir. TÜBİTAK, zaten, zarar görmek değil, TÜBİTAK harabeye dönecektir; istediğiniz gibi kullanacak­ sınız, iktidar istediği gibi, elinden aldığı gibi kullanacaktır. Onun için, üzülüyorum bir bilim adamı olarak, yani, bu işin içinde çalışan bir insan olarak ve üniversitelerden de bu işe tepki geldiğini size söylemek istiyorum. Bakın, Ankara Üniversitesi Senatosu şöyle bir açıklama yapıyor; diyor ki: "Ankara Üniver­ sitesi Senatosu, kamusal alanda türban..." Onu geçeyim... "TÜBİTAK tasarısının, özellikle siyasî iktidara özerk yapıyı güdüm altına alabilme olanağı tanıyan hükmünü, ülkemizin bilimsel geliş­ mesini engellediği için, bu nitelikte gördüğümüz için kabul etmiyoruz." Gazi Üniversitesi Rektörü, keza, buna benzer bir açıklama yapıyor. Üniversitelerarası Kurul Başkanı Vildan Alptekin, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Rektörüdür; kendisi bir açık­ lama yaptı "TÜBİTAK'ın iktidarın eline verilmesi yanlıştır" diyor. METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) - Muhalefetin eline verelim o zaman!.. MUSTAFA ÖZYURT (Devamla) - Böyle mi istiyorsunuz?!. METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) - Siz alın!.. MUSTAFA ÖZYURT (Devamla) - Gelin, o zaman, yüreğiniz varsa, burada söyleyin bunu, burada söyleyin, oradan değil, gelin burada söyleyin. Burada söyleyin efendim, buyurun... BAŞKAN - Sayın Özyurt, siz karşılıklı konuşmayın. Sayın Milletvekilimiz, müdahale etmeyin hatibe lütfen. MUSTAFA ÖZYURT (Devamla) - Gazi Üniversitesi Rektörü aynı şeyi söylemektedir arkadaş­ lar. İşte, isteyenlere verebilirim; burada, elimde. Üniversitelerarası Kurul aynı şeyi söylemektedir. Yükseköğretim Kurulu Başkanı Erdoğan Teziç aynı şeyi söylemektedir. Bilimsel özerkliği, parasal özerkliği, ne kadar, biz şöyle yapıyoruz böyle yapıyoruz derseniz deyin, Başbakanın eline verildikten sonra TÜBİTAK'ın özerkliği kalmamıştır arkadaşlar. Görecek­ siniz... Ama, bunun altından kalkamazsınız, bu büyük bir vebaldir; çünkü, 1963'ten beri yapılmış olan bir kurumu siz harap ediyorsunuz, depremle altüst ediyorsunuz. İktidara geldiğinizden beri al­ tüst etmeye çalıştınız. İşte, şimdi, sonuna geldiniz artık, diyorsunuz ki; tamamen bunu yıkıyoruz, oh, rahatız; ama, dediğim gibi, bunun altından kalkamazsınız, bu büyük bir vebaldir arkadaşlarım. -651-