HABER BÜLTENĐ 26 Nisan 2006 Haber Özetleri Irak • Kerkük'te gözler 2007 yılında yapılması planlanan ve Kerkük'te egemenliğin Türkmenlere mi yoksa Kürtlere mi geçeceğini belirleyecek referanduma çevrilmişken bölgede sıcak gelişmeler yaşanmaya başladı. Washington Post gazetesinin haberine göre Şiiler şu ana kadar yaklaşık 250 silahlı Şii milisi Kerkük'e soktu. Silahlı Şiilerin, Iraklı direnişçi Mukteda El-Sadr'a bağlı Mehdi Ordusu'nun adamları olduğu öğrenildi. Irak'taki en büyük Şii siyasi oluşumun silahlı kanadı olarak görülen Bedir Örgütü'nün de bölgede çok sayıda ofis açtığı bildirildi. Silahlı Şii grupların Kerkük'e girmesinden en çok rahatsızlık duyan grup olan Kürtler de, şehrin kontrolünü sağlamak için gerekirse silaha sarılabilecekleri mesajını verdi. Birkaç yüz Şii’nin Kerkük'teki Irak ordusuna bağlı olan ve Kerkük dışında kontrol edilmeyen silahlı Kürtlere karşı bir güç olamayacağı bildiriliyor. Ancak Sadr'ın Kerkük temsilcisi Abdül Kerim Halife'nin geçtiğimiz hafta Kerkük'te ABD askerleriyle bir araya geldiği ve daha fazla silahlı Şii'nin yolda olduğunu söylediği öğrenildi. Halife'nin ayrıca ABD'li yetkilileri, şehrin içinde sıcak bir çatışma halinde silah altına alınabilecek 7 ile 10 bin arasında Şii olduğunu belirttiği ifade edildi. ABD Büyükelçiliği Kerkük bürosunda görev yapan Siyasi Đşlerden Sorumlu Müsteşarı Thomas Wise, "(Halife'nin) mesajı son derece açıktı. Buradaki politikalarının diğer yerlerden farklı olduğunu ve koalisyon güçlerine saldırmayacaklarını; çünkü buradaki düşmanlarının Kürtler olduğunu söyledi", dedi. Kürdistan Yurtseverler Birliği üyesi de olan Kürt polis yetkilisi Yadgar Abdullah ise, "Kerkük'te silahlı Şiilerin sayısının artmasından korkuyoruz", diye konuştu. Abdullah, Şiilerin gelişinin ardından bazı esrarengiz kaçırma olayları yaşandığını belirtti. Abdullah ayrıca, "Irak hükümetine karşı duran, silah taşıyan ve güvenliği tehdit eden herkesle mücadele ediyoruz. Bu tür kişiler terörist olarak kabul edilecektir ve gerekirse çatışmaya girilerek, silahsızlandırılmalıdır", dedi. Kerkük'te yaşanan bu gelişmeler, iç savaşın eşiğinde bulunan ülkeyle ilgili kaygıların artmasına neden oluyor. (YENĐŞAFAK) • Irak'ın başkenti Bağdat'a sürpriz ziyarette bulunan ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld, Irak'taki Amerikan askerlerinin sayısının yeni hükümete bağlı olacağını söyledi. Irak'taki çok uluslu gücün komutanı General George Casey’le yaptığı görüşmenin ardından basın toplantısı düzenleyen Rumsfeld, ''Irak'ta konuşlanan Amerikan askerlerinin sayısı, yeni hükümetle yapılacak görüşmelere ve bölgedeki durumun değerlendirmesine bağlı olacak'' ifadesini kullandı. Rumsfeld, yeni Irak hükümetinin kendi mezhep gruplarını temsil 1 etmeyen, yetkin, sorumluluklarını bilen kişilerden, yolsuzlukla mücadelenin önemini bilen ve bütün Iraklılar için çalışacak bakanlardan oluşması gerektiğini söyledi. Donald Rumsfeld, BM tarafından çok uluslu güce verilen görevin süresinin 2006 sonunda bittiğini de hatırlattı. Rumsfeld'in, yeni seçilen Irak Başbakanı Nuri Kamil Hasan (Cevad) El Maliki ve diğer Iraklı yetkililerle görüşmesi ve ABD'nin yeni kurulmakta olan Irak hükümetine desteğini sunması bekleniyor. Rumsfeld bu yıl ilk kez Irak'ı ziyaret ediyor. Öte yandan ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice da bugün Irak’a sürpriz bir ziyaret gerçekleştirdi. (AA)(AFP)(NĐNA HABER AJANSI) • Parlamentonun cumhurbaşkanlığı ve yardımcılığı için yapmış olduğu seçimde oylamaya 275 üyeden 266 parlamenterin katılmış olduğu bildirildi. Bunlardan 198 oyun adaylardan Celal Talabani, Adil Abdülmehdi ve Tarık El-Haşimi’nin lehine verildiği ve geri kalan 68 parlamenterin boş oy attığı öğrenildi. 22 Nisan tarihinde parlamentonun toplantısında Celal Talabani cumhurbaşkanlığına, Dr. Adil Abdülmehdi ve Dr. Tarık El-Haşimi de cumhurbaşkanlığı yardımcılığına seçilmişlerdi. (EL-BEDĐL) • Irak'ın yeni Başbakanı Nuri Kamil Hasan (Cevad) El Maliki, hükümetini 15 gün içinde kurmayı planladığını açıkladı. El Maliki yaptığı açıklamada, ''Hükümetin programı ve bir ulusal güvenlik konseyi hakkında aybaşında bütün siyasi oluşumlarla varılan anlaşma bizim işimizi kolaylaştırdı. Bu durumda yeni bir hükümet kurmak ve meclise sunmak için sadece 15 güne ihtiyacım olduğunu sanıyorum'' ifadesini kullandı. Irak Devlet Başkanı Celal Talabani tarafından görevlendirilen El Maliki'nin hükümeti kurması için 30 günü bulunmaktadır. Bu arada, Kürt milletvekili Mahmud Osman yaptığı açıklamada, Kürt koalisyonunun diğer partilerle müzakere etmek amacıyla 4 kişiden oluşan bir komite kurduğunu söyledi. Osman, 30 bakandan oluşan bir hükümet planlandığını, meclisteki sandalye sayıları doğrultusunda kendilerinin bu bakanlıklardan 6'sını istediklerini, bunlardan birinin de devletin egemenliğiyle bağlantılı olmasını istediklerini belirtti. Osman, ''Güvenlikle ilgili bakanlıklarla ilgilenmiyoruz; ancak dışişleri bakanlığının bizde kalmasını istiyoruz. Olmazsa petrol ya da maliye bakanlığını istiyoruz'', dedi. (AA)(AFP) • Irak'ın yeni Başbakanı Nuri Kamil Hasan (Cevad) El Maliki, kuracağı hükümetteki savunma ve içişleri bakanlıklarını bağımsız isimlere vermeyi planladığını açıkladı. Iraqia televizyonuna dün gece geç saatlerde demeç veren El Maliki, ''Bu bakanlıkları bağımsızlara verme konusunda genel bir izlenim mevcuttur. Đki bakan Şii Đttifak listesinden, Sünni Blokundan ya da (Kürt) koalisyonundan gelebilir; ancak bu kişilerin şiddet olaylarına karışmakla suçlanan milis ya da partilere bağlı olmamaları gerek'' ifadesini kullandı. Sünni ve Şii listelerinde partilere bağlı kişilerin yanı sıra bağımsızlar da yer alıyor. Genel olarak hükümetine üye olacak isimlerin bütün Iraklıların iyiliği için çalışan kişiler olmasını istediğini belirten yeni Başbakan, ''Benden önceki Başbakan Đbrahim Caferi'nin ekibi homojen olmamakla suçlandı, bakanlar da kendi partilerine ya da kendi mezhep gruplarına öncelikli olarak hizmet etmekle suçlandı. Bu, ülkenin birliğini tehlikeye sokan ciddi bir hataydı ve yolsuzluğa davetiye çıkarıyordu'' dedi. Siyasi parti bloklarından adaylarını, ''yetkin, namuslu ve bütün Iraklılara hizmet etme taahhüdünde bulunanlar arasından seçmelerini istediğini söyleyen El Maliki, ''Bir bakanın bakanlığını 2 partisinin, etnik grubunun ya da mezhebinin hizmetine soktuğunu görürsem meclisten söz konusu bakanın görevden alınmasını isteyeceğim'', diye konuştu. Ekibini kurmasıyla ilgili bir soru üzerine de El Maliki, ''Bütün bakanlıklar herkese açık, her gruptan 3 aday belirlemesini istiyorum. Bunlar arasından birini bakan seçeceğim'', ifadesini kullandı. (AA)(AFP) • Irak'ta hükümeti kurmakla görevlendirilen Nuri Kamil Hasan (Cevad) El Maliki, komşu ülkelerden Irak'a müdahale etmemelerini istedi. El Maliki, devlet televizyonuna yaptığı açıklamada, Đran, Suriye, Ürdün, Suudi Arabistan ve Türkiye'ye Saddam Hüseyin muhaliflerini korudukları için teşekkür etti. El Maliki, ancak bu minnettarlığın, Iraklıların, bir güvenlik müdahalesine ya da Irak içindeki belirli hareketlerle müdahalelere müsamaha göstereceği anlamına gelmediğini söyledi. Kabinedeki kilit öneme sahip savunma ve içişleri bakanlıklarına bağımsızları atayacağı sözü veren El Maliki, Sünnilerin hükümete katılmasının terörizmin yenilgiye uğratılmasına yardımcı olacağını ifade etti. El Maliki, ülkede birliğin sağlanması halinde terörizm kanallarının kuruyacağını, bunun yanı sıra işsizliğin ve fakirliğin biteceğini kaydetti. (AA)(AP) • Birleşik Irak Đttifakı Başkanı Abdülaziz El-Hekim, Irak’ın yeni başbakanı Nuri Kamil Hasan (Cevad) El-Maliki, Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Adil Abdülmehdi ve Irak Meclisinin Başkan Yardımcısı Halid El-Atıya’yla bir toplantı yaptı. Toplantıda Irak’ın durumu ve yeni hükümetin kurulması konuşuldu. (NĐNA HABER AJANSI) • Irak’ın yeni Başbakanı Nuri Kamil Hasan (Cevad) El-Maliki, Irak’ta milis güçlerin feshedilmemesinin ülkeyi iç savaşa sürüklediğini söyledi. (REUTERS) • Irak’ın yeni Başbakanı Nuri Kamil Hasan (Cevad) El-Maliki dün BM Irak Temsilcisi Eşref Kadi’yle görüştü. Görüşmede Eşref Kadi yeni görevinden ötürü El-Maliki’yi tebrik ederek BM Genel Sekreteri tarafından yazılan mektubu iletti. (IRAK HABER AJANSI) • Nuri Kamil Hasan (Cevad) El-Maliki’ye yöneltilmiş olan: “Kürt Đttifakı Kerkük konusu yüzünden El-Caferi’nin başbakanlık adaylığına itiraz etmişti. Hâlbuki bu ittifak El-Maliki’nin adaylığını memnuniyetle karşıladı. Acaba Kerkük konusunda arada bir anlaşma mı var?” sorusuna El-Maliki şu şekilde yanıt vermiştir: “Kerkük bir Irak şehridir, böyle kalacaktır. Kerkük tüm Iraklılarındır.” (EL-DAR) (EL-BEDĐL) (EL-IRAKĐYE) • Birleşik Irak Đttifakı üyesi Abbas El-Beyati yaptığı açıklamada, Birleşik Irak Đttifakı’nın geçen hükümette kazanmış olduğu bakanlıkları tekrar istediklerini ifade etti. El-Beyati bazı değişiklerin olabileceğini, Savunma ya da Đçişleri Bakanlıklarını istediklerini söyledi. (www.iraqidewan.net) • Kerkük Đl Meclis Başkanı Rızgar Ali, Kerkük Đl Meclisindeki Türkmen ve Arapların üyeliklerinin durdurulma kararlarının geri çekilmesini talep etti. (www.nahrain.com) • Fazilet Partisi sözcüsü Sabah El-Saidi yaptığı açıklamada, Fazilet Partisi’nin yeni kurulacak hükümette Petrol Bakanlığını isteyeceğini bildirdi. (www.iraqina.com) 3 • Şii Vakfı yayınladığı bildiride 13.750 Şii ailenin (yaklaşık 90 bin kişi) yaşadığı bölgelerden göç ettiğini açıkladı. (IRAK HABER AJANSI) • Irak Uzlaşma Cephesi Başkanı Adnan El-Duleymi yaptığı açıklamada, Şii milislerin Irak’ın güvenlik ve savunma müesseselerine katılmasını istemediğini ifade etti. El-Duleymi açıklamasının devamında peşmergelerin Irak’ta şimdiye kadar herhangi bir problem yaratmadığını; bu nedenle tartışma konusu olmadığını söyledi. (EL-HAYAT GAZETESĐ) • Đran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, Irak'ta hükümeti kurmakla görevlendirilen Nuri Kamil Hasan (Cevad) El Maliki'den, ABD'nin Irak işgaline son vermesini istedi. Ahmedinejad'ın, başbakanlığa atanan Maliki'yi telefonla arayarak kutladığını ve Irak'ın işgaliyle ilgili görüşünü aktardığını bildirildi. Ahmedinejad Maliki'ye, ''Đran devleti Irak halkını ve hükümetini destekleyecektir'', dedi. (AA)(REUTERS) Orta Doğu • Đran'ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney, resmi ziyaret için Tahran'da bulunan Sudan Devlet Başkanı Ömer El Beşir’le görüşmesinde yaptığı konuşmada, Đslam ülkelerinin büyük güçlere direniş göstermeleri durumunda, bu güçlerin Müslümanlara baskı yapamayacağını kaydetti. ''Başta Amerika olmak üzere büyük güçler günden güne güç kaybediyor'' diyen Hamaney, ''Allah'ın Kuran-ı Kerim'de de söylediği gibi büyük ve mağrur devletlerin gücü gün geçtikçe azalacak'', diye konuştu. Ayetullah Hamaney, Müslüman ülkelerin kendi bağımsızlıkları ve çıkarları doğrultusunda ısrarla direnmesinin ve birbirleri arasındaki ilişkileri kuvvetlendirmesinin büyük güçlerin geri adım atmasını sağlayacağını da belirtti. Đslam dünyasının en büyük sorununun Filistin meselesi olduğunu ifade eden Hamaney, Đslam ülkelerinin bu konuya geçmişe göre daha çok dikkat etmesi gerektiğini söyledi. Đran'ın nükleer programına da değinen Hamaney, ''Đran, bugün kendi bilim adamları sayesinde elde ettiği bu teknoloji ve tecrübeyi bütün Đslam ülkelerine vermeye hazır'', dedi. Görüşmede Đran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad da hazır bulundu. (AA) • Đsrail askerlerinin, Hamas'ın Batı Şeria'daki sözcüsünü gözaltına aldığı bildirildi. Hamas'ın Batı Şeria'daki sözcüsü Ferhad Esad'ın eşi, kocasının Ramallah'daki evinden götürülerek gözaltına alındığını açıkladı. Esad'ın, Hamas'ın kurduğu hükümette bir görevinin bulunmadığı belirtildi. Đsrail ordusu ise 18 şüpheli militanın gözaltına alındığını açıklarken, bir ordu sözcüsü gözaltına alınanlar arasında Esad'ın bulunup bulunmadığını belirtmedi. (AA)(REUTERS) • BM Güvenlik Konseyi daimi üyeleri ile Almanya'nın, Đran'ın nükleer programıyla ilgili ortaya çıkan krizi görüşmek üzere 2 Mayıs'ta Paris'te toplantı düzenlenmesi için hazırlık yaptığı bildirildi. Fransa Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Jean-Baptiste Mattei, AB'nin üç üyesi Fransa, Almanya ve Đngiltere’yle birlikte ABD, Rusya ve Çin'in temsilcilerini Paris'te bir araya getirecek görüşmenin hazırlıklarının devam ettiğini belirtti. ''Đran konusundaki son durumun görüşmede ele alınacağını'' belirten Jean-Baptiste Mattei, ''Đran dosyası BM 4 Güvenlik Konseyi'ne gidecek, ileride nasıl bir tutum izleneceği bu toplantıda gözden geçirilecek'', dedi. Toplantı, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) Başkanı Muhammed El Baradei'nin, Đran’la ilgili son raporunu BM Güvenlik Konseyi'ne sunmasından sonra yapılacak. (AA) • Filistin Dışişleri Bakanı Mahmud Zahar, Suudi Arabistan'ın Filistin yönetimine 90 milyon dolar acil yardım sözü verdiğini açıkladı. Zahar, Katar'ın başkenti Doha'da gazetecilere yaptığı açıklamada, Kuveyt'in de hükümete 7,5 milyon dolar yardımda bulunacağı sözünü verdiğini kaydetti. Mahmud Zahar, yardımın hastane ve okulların finanse edilmesi ve ilaç alımı için kullanılacağını belirterek yardımın ne zaman verileceğine ilişkin soruya, ''Bu sadece lojistik meselesi. Haftalar değil, günlerden söz ediyoruz'', yanıtını verdi. Zahar, fonların hükümet tarafından dağıtılacağını ifade ederken, yardımın Filistin yönetimine nasıl verileceğine ilişkin ayrıntılı açıklama yapmadı. (AA)(REUTERS) • Lübnan'ın eski Başbakanı Refik Hariri'nin öldürülmesini soruşturan BM Komisyonu'nun Başkanı Serge Brammertz'in Suriye'nin başkenti Şam'a gittiği ve Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’la görüşmesinin beklendiği bildirildi. (AA)(AFP) • Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Ekonomik Đşbirliği Teşkilatı (EĐT) Ulaştırma Bakanları toplantısına katılmak üzere Đran'ın başkenti Tahran'a gitti. Toplantıda, EĐT 10 yıllık ulaştırma eylem planı, üye ülkeler arasında kara taşımacılığının geliştirilmesi, EĐT karayolunun hazırlanması ve Đstanbul-Almatı tren yolu projesi konularının görüşülmesinin yanı sıra ikili temaslarda da bulunacak. (AA) Kafkasya ve Orta Asya • Azerbaycan Cumhurbaşkanı Đlham Aliyev, resmi ziyaret için dün Washington'a gitti. Washington'da ABD Başkanı George W. Bush başta olmak üzere çeşitli üst düzey yetkililerle temaslarda bulunacak olan Aliyev'in ziyareti 29 Nisan'a kadar sürecek. Azerbaycan basınında çıkan haberlerde, Aliyev'in 2003'te cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra ABD'ye ilk kez resmi ziyarette bulunduğuna işaret edilerek, görüşmelerde ağırlıklı olarak Đran’la ilgili gelişmelerin ele alınmasının beklendiği belirtildi. Ziyaret sırasında ayrıca Rusya'nın Güney Kafkasya politikası ve Ermeni işgali altındaki Yukarı Karabağ’la ilgili sorunun barışçı çözümü süreciyle ilgili gelişmelerin gündeme gelmesi öngörülüyor. (AA) • Rusya, Đran'ın nükleer faaliyetlerini izleyecek Đsrail'in casus uydusunu fırlattı. Rus uzay çalışmaları yetkilisi Aleksey Kuznetsov, Rusya'nın uzak doğu bölgesindeki Svobodny kozmodromundan (uzay üssü) dün saat 19.47'de fırlatılan Eros B uydusunun yörüngeye başarılı şekilde oturup oturmadığının kısa sürede belli olacağını söyledi. (AA)(AP) • 25.04.06 tarihinde Pekin’de Şanghay Đşbirliği Örgütü’ne üye ülkelerin (Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Rusya, Tacikistan ve Çin) Savunma Bakanlarının katıldığı bir toplantı düzenlendi. Oturumda askeri-teknik alanda iş birliği ve Orta Asya’da teröre karşı ortak faaliyet meseleleri gündeme getirildi. 5 Çoğu uzmanlar Şanghay Đşbirliği Örgütünü, Orta Asya’nın NATO eşdeğeri olarak görmekte ve Örgütü, Rusya ile Çin’in siyasi ve ekonomik çıkarları doğrultusunda ABD ve AB’yi bölgeden uzaklaştırma vasıtası olarak değerlendirmektedirler. Rusya Federasyonu Savunma Bakanı Sergey Đvanov oturumda birtakım açıklamalarda bulundu; 2007 yılında Şanghay Đşbirliği Örgütü’ne üye ülkelerin askeri güçlerinin katıldığı askeri eğitim tatbikatı Rusya’da gerçekleşecektir. ABD’nin Đran’a saldırması durumunda ‘Đran, Şanghay Đşbirliği Örgütü’nün bir üyesi değil, gözlemcisi’ olması gerekçesiyle ŞĐÖ, Đran’a karşı hiçbir sorumluluk taşımayacaktır. Rusya, Đran’a ‘Top-M1’ savaş uçaklarını satmaya devam edecektir. Silahsızlanma meseleleriyle ilgili ‘Rusya, 01.06.1988 tarihinden itibaren yürürlüğe geçen Rus-Amerikan Orta ve Yakın Menzilli Füzelerin Yok Edilmesi Anlaşması’ndan çıkmayacaktır. 2008 yılına kadar Rusya ile Gürcistan sınırında iki tane çağdaş askeri üs kurulacaktır. (www.strana.ru) • 26.04.06 tarihinde Rusya Federasyon Konseyi, Rusya Federasyonu hükümeti ile Bağımsız Devletler Topluluğu arasında Bağımsız Devletler Topluluğu’na Üye Ülkelerin Teröre Karşı Mücadele Merkezi’nin kurulmasıyla ilgili imzalanan protokolü yürürlüğe koydu. Moskova’da yer alan Merkez, 2000 yılından beri faaliyet yürütmektedir ve Bağımsız Devletler Topluluğu güvenlik organlarının ortaklaşa çalışma aracıdır. Yürürlüğe geçen belgelerde Merkeze ve mensuplarına tanınan dokunulmazlık ve imtiyazlar belirtilmektedir. (www.regnum.ru) Avrupa Birliği • Fransa Meclisi, sözde Ermeni soykırımının inkârının suç sayılmasını öngören yasa teklifini 18 Mayıs'ta görüşecek. Le Figaro gazetesi, Sosyalist Parti'nin sunduğu yasa teklifinin, sözde soykırımın inkârına 5 yıla kadar hapis ve 45 bin avro para cezası öngördüğünü yazdı. Yasa teklifini kaleme alan Sosyalist Parti milletvekili Didier Migaud, Gazeteye verdiği demeçte, ''inkârcılığın yasaklanması için bu yasanın gerekli olduğunu'' öne sürdü. Türk Dışişleri Bakanlığı, Fransız Dışişleri Bakanlığı nezdinde girişimde bulunarak, teklifin kabul edilmesinin iki ülke arasındaki ilişkilere büyük zarar vereceğini bildirdi. (AA) Diğer Haberler • Avrupa Parlamentosu'nda, Amerikan Merkezi Haberalma Teşkilatı'nın (CIA) terör zanlılarını yasadışı tutuklama ve nakletmede AB ülkelerini kullandığı iddialarını soruşturmak üzere kurulan geçici komisyonun dinlediği Guamtanamo üssünde tutulan 4'ü Bosna-Hersek vatandaşı Cezayir asıllı 6 zanlının avukatı Stephen H. Oleskey, ''ABD'nin ısrarıyla Bosna-Hersek'te tutuklanan müvekkillerim Almanya'dan kalkan ve yol boyunca zanlıları toplayan uçakla taşındı'', dedi. Merkezi ABD'nin Boston kentinde bulunan Wilmer Cutler Pickering Hale and Dorr LLP bürosunun kıdemli avukatı Olaskey, Türkiye'de de bir askeri havaalanına inerek bir süre bekleyen uçağın 20'den fazla Afgan rehineyi aldığını iddia etti. ''Bosna-Hersekli yetkililer de ABD'nin suç ortaklarıdır'' diyen Oleskey, ''ABD maslahatgüzarı aksi takdirde Bosna-Hersek'e verilen desteğin askıya alınacağını onlara söylemişti'' şeklinde 6 konuştu. Oleskey, 6 Cezayirlinin ABD'nin ve Đngiltere'nin Saraybosna Büyükelçiliklerine ve Tuzla kentinde bulunan ABD üssüne saldıracağı ihbarının alınmasıyla Ekim 2001'de gözaltına alındıklarını ve Ocak 2002'de Guantanamo üssüne nakledildiklerini ifade etti. Operasyonun gece yarısı ve Bosna-Hersek Đnsan Hakları Mahkemesi'nin tutukluların delil yetersizliğinden salıverilmeleri kararının hemen öncesinde yapıldığını belirten Stephen Oleskey, bu bilgileri nereden aldığının sorulması üzerine, Küba adasının güneyindeki Amerikan cep toprağı Guantanamo Körfezi Üssü'nü 7 kez ziyaret ettiğini ve tutuklularla görüştüğünü, ABD'li yetkililerin de Bilgi Özgürlüğü Yasası çerçevesinde bazı sorularını cevaplandırdığını kaydetti. Oleskey, ''Soruşturmanıza yardımcı olmak için söylüyorum. Almanya'nın Ramstein kentinde bulunan ABD hava üssünden kalkan uçak Bosna-Hersek'in Tuzla kentine indi. Buradan aldığı 6 Cezayirliyle yoluna devam eden uçak, yeni tutukluları almak için Türkiye'ye uğradı. Tamamen hukuksuz, tamamen yasadışı transfer'', şeklinde konuştu. (AA) • Pakistan Başbakanı Şevket Aziz, Çin’le nükleer enerji alanında güçlü iş birliği çağrısında bulundu. Pakistan'ın resmi haber ajansının bildirdiğine göre Aziz, Çin ve Pakistan enerji uzmanlarının katıldığı nükleer ve diğer yollarla enerji üretiminde iki ülkenin iş birliğini nasıl geliştireceğinin ele alınacağı üç gün sürecek toplantının açılışını yapmasından sonra, Pekin'e nükleer enerji santrali için güçlü işbirliği çağrısını dile getirdi. Aziz, toplantının katılımcılarından da özellikle nükleer santral, petrol ve gaz araştırmaları ile petrol arıtma ve depolama kapasitesinin arttırılması konularındaki iş birliğinin güçlendirilmesi üzerine odaklanmalarını istedi. Đslamabad'ın uzun dönemli müttefiki olan Pekin, Pakistan'a önde gelen silah sağlayıcı ülke konumunda ve iki komşu ülkenin nükleer enerji santraliyle ilgili süren bir iş birliği de bulunuyor. (AA)(AP) • Türkiye ile Myanmar (Burma) arasında ''Ticaret ve Ekonomik Đşbirliği Anlaşması'' imzalandı. Dış Ticaret Müsteşarlığından yapılan yazılı açıklamaya göre, Dış Ticaret Müsteşarı Tuncer Kayalar ve beraberindeki heyet 20-22 Nisan 2006 tarihlerinde Myanmar'a bir ziyaret gerçekleştirdi. Ziyaret sırasında Kayalar, Başbakan Yardımcısı ve Ulusal Planlama ve Ekonomik Kalkınma Bakanı U Soe Tha, Myanmar Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Win Aung ve bazı resmi ve özel sektör temsilcileriyle görüşmelerde bulundu. Yapılan görüşmeler ve incelemeler sonucunda, Myanmar'a yönelik olarak traktör başka olmak üzere tarım makineleri, ağaç işleme makineleri, elektrikli makineler, hafif ticari araçlar, torna-freze ve CNC tezgâhları, transformatörler, jeneratörler, enerji iletim kabloları, petrol ve gaz geliştirme teçhizatı, gıda ambalaj malzemeleri, seramik ve sıhhi tesisat gibi ürünlerde önemli ihracat potansiyeli belirlendi. (AA) • Đran'dan 8 kişilik heyet, Sınır Alt Güvenlik Komitesi toplantısına katılmak üzere Van'a geldi. Đran'ın Salmas kenti 1. Derece Hudut Komiseri Başkanlığındaki 8 kişilik heyet, Van Valisi Niyazi Tanılır'ı makamında ziyaret etti. (AA) • ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’la bir araya gelen Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Türk-Amerikan stratejik ortaklığını geleceğe taşıyacak bir vizyon belgesinin hazırlanması konusunda mutabakata 7 varıldığını söyledi. Rice da terör örgütü PKK’yla mücadelede iş birliği yapılmasının önemine dikkat çekerek, ABD olarak PKK’yla mücadelede geçmişteki gibi gelecekte de aktif olacaklarını söyledi. Görüşmede Irak konusunun da ele alındığını anlatan diplomatlar, Gül'ün özellikle Kerkük konusuna özel bir önem atfedilmesi gerektiğine, Kerkük'ün demografisinde yapılan oynamaların çok tehlikeli olduğuna, bunun durumu daha da kötüleştirmesine izin verilmemesi gerektiğine işaret ettiğini söylediler. Diplomatlara göre, Rice da Kerkük civarında meydana gelen demografik değişiklikler konusunda kendilerinin de endişe duyduklarını belirterek, bu konuda birtakım çalışmaların yapıldığını, BM'nin de bu konuda yardımcı olabileceğine inandıklarını kaydetti. Diplomatlar, Gül'ün Đran konusunda da değinerek, Türkiye'nin nükleer silahların yayılmasına karşı olduğunu ve bu konuda gayet net mesajlar verdiğini de söylediğini, gelecek hafta Türkiye'ye gelmesi beklenen Đran Ulusal Yüksek Güvenlik Konseyi (UYGK) Genel Sekreteri Ali Laricani'ye de bu mesajların verileceğini söylediğini kaydettiler. Diplomatlara göre, Gül, görüşmede Filistin-Đsrail sorununa barışçı çözüm bulunması için tarafların teşvik edilmesi gerektiğine işaret etti. Gül, Hamas’la görüşmelerin nedeninin de onları ''yanlış yöne gitmemeleri'' konusunda uyarmak olduğunu söyledi. Görüşmede Kıbrıs meselesinin de gündeme geldiğini anlatan diplomatlar, Rice'ın, Annan planına ilişkin referandumun sonuçlarının kendilerini büyük hayal kırıklığına uğrattığını dile getirdiğini belirttiler. Diplomatlar, görüşmelerde mutabakata varılan Türkiye ve ABD arasındaki stratejik işbirliğini geleceğe hazırlayacak vizyon belgesine de değindiler. Belgenin, yakın zamanda iki ülkeden yetkililerin bir araya gelmesiyle şekilleneceğini anlatan diplomatlar, bu çerçevede önce iki ülkeyi hangi değerlerin bağladığının belirleneceğini, ardından bu değerler çerçevesinde, ağırlıklı olarak hangi siyasi konuların ele alınacağının saptanacağını söylediler. (AA) Dünya Basını Avrupa basınında, 20 yıl önce bugün gerçekleşen Çernobil faciasının ışığında nükleer enerji tartışmaları ve Mısır'daki bombalı saldırılara ilişkin yorumlar öne çıkıyor. Le Monde, Çernobil kazasının etkilerine ilişkin olarak Fransa'da ve dünyada yapılan değerlendirmeleri sorguluyor. Gazete, Fransa'nın karşılaştığı radyoaktif tehlikeye ilişkin olarak son dönemde yapılan çalışmaların, 1986'daki "rahatlatıcı" sonuçlarıyla çeliştiğini söylüyor. 2001'de bir kanser hastası tarafından açılan davanın sonuçlanmasıyla, Fransız yetkililerin yalan söyleyip söylemediğinin ortaya çıkacağı belirtilmiş. Le Monde, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nu da, Çernobil'in etkilerini küçümsemekle suçluyor. Gazeteye göre bu tutum, nükleer enerji hakkında sağlıklı bir tartışma ortamı oluşmasını engelliyor. Almanya'dan Frankfurter Allgemeine Zeitung da, Çernobil kazasının etkilerine ilişkin istatistiklere mesafeli yaklaşıyor. Ancak Gazete, Çernobil faciasına, nükleer enerjinin sonu olarak bakılmasını da eleştiriyor. 8 Olayı tam bir teknoloji trajedisi olarak niteleyen Frankfurter Rundschau ise, aynı fikirde değil. Gazete, Doğu Avrupa ülkelerini de, çevre dostu alternatif enerji kaynaklarına yönelmemekle suçluyor ve şöyle devam ediyor; "Oysa araştırmalara göre, Doğu Avrupa yenilenebilir enerji kaynakları konusunda büyük bir potansiyele sahip. Özellikle rüzgâr enerjisi potansiyeli devasa boyutta. Ancak alternatif enerji kaynaklarına nadiren başvuruluyor ve nükleer enerji tercih ediliyor." Berliner Zeitung, "Nükleer Enerji mi? Hayır teşekkürler", manşetiyle çıkmış. Çernobil kazasının, nükleer teknolojinin çok büyük ve kontrol edilemez riskler barındırdığına en büyük kanıt olduğunu söyleyen Gazete şöyle devam ediyor; "Nükleer enerjinin dezavantajlarının başında, terörist saldırılara karşı savunmasız olması ve gelecek nesillere, öngörülemez riskler barındıran nükleer atıklar bırakılması geliyor. "Nükleer teknolojinin barışçıl amaçlarla, enerji üretiminde kullanılmasını savunanlar, şunu kabul etmeli. Bu yaklaşım, nükleer silahların üretimi ve yayılmasını da teşvik ediyor. "Günümüzde, güneş, rüzgar ve sudan elde edilen enerji öyle verimli bir şekilde kullanılabiliyor ki, yakında nükleer enerjinin yerini tamamen bunlar alabilir. Geleceğin endüstrisi yenilenebilir enerjidir, nükleer santraller değil." Der Tagesspiegel de, nükleer santrallerin terör saldırılarına hedef olma risklerini ön plana taşımış. Gazete şöyle diyor; "Nükleer santraller, potansiyel canilerin gözünde, düşman ülkenin topraklarına yerleştirilmiş, kullanıma hazır atom bombalarıdır. Dolayısıyla nükleer enerji, sadece bu nedenle bile savunulması imkânsız bir tercihtir. "Nükleer santrallerin güvenliği, bu risk karşısında hiçbir şekilde sağlanamaz. Đran'da yaşananlar da doğrulamaktadır ki, nükleer teknolojiye sahip olan her ülke, potansiyel olarak nükleer silaha da sahip demektir. "Nükleer enerji santrallerine sahip olan tüm ülkeler suç ortağıdır. Tüm dünyayı kendilerini taklit etmek suretiyle, nükleer silaha sahip olmaya teşvik etmekten suçludurlar." Đngiltere basınında öne çıkan konu ise, Mısır'ın Kızıldeniz kıyısındaki tatil beldelerinden Dahab'ta Pazartesi günü gerçekleşen ve en az 20 kişinin hayatını kaybettiği bombalı saldırılar. Guardian bugünkü başyazısında, olayın Mısır siyaseti açısından etkilerine değinmiş. "Mısır, topraklarındaki Đslami direnişi 1990'ların sonuna doğru kırmayı başardı. Ancak bu hareketin bazı unsurları daha sonra El Kaide'ye katıldı. "Örneğin Mısır'da son derece etkili olan Cihad adlı gurubu kuran Eyman El Zevahiri, şimdi Usame bin Ladin'in sağ kolu. "Ancak kaçakçılık için birebir ve polisiye önlemler için elverişsiz Sina Yarımadası'nın, bir süredir yeni yerel güçler çıkardığı anlaşılıyor. Bunların, aşırı Đslamcı ideolojiden etkilenen yoksul Bedeviler olması muhtemel. "Mısır yönetiminin sert tutumu ise sorunu körüklüyor. Şarm el Şeyh saldırılarından sonra, binlerce kişi tutuklanmış, işkence gördüklerine ilişkin ciddi iddialar ortaya atılmıştı. "Hüsnü Mübarek rejimi, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği tarafından çok partili demokrasiye teşvik ediliyor; ancak bu konuda pek de ilerleme sağlanabilmiş değil. "Bu tür terör eylemlerinin, Mısır'daki gibi rejimleri değişeme daha soğuk hale getirdiği de unutulmamalı." 9 Independent da Guardian’la aynı fikirde. Gazetenin başyazısında, Hüsnü Mübarek rejiminin durumu şu satırlarla özetlenmiş. "Bu yeni şiddet dalgası, Hüsnü Mübarek yönetiminin içinde bulunduğu hassas durumu bir kez daha gözler önüne seriyor. "Devlet Başkanlığı'ndaki beşinci dönemini yürüten yaşlı liderler, bazı demokratik açılımlarda bulundu. Örneğin Müslüman Kardeşler hala yasaklı olsa da, seçime bağımsız olarak katılan adayları parlamentoda temsil ediliyor. "Ancak yönetimin genelinde baskıcı politikalar hüküm sürmeye devam ediyor. Bu durum da, aşırı Đslamcı militanların güç kazanmasına mükemmel bir zemin hazırlıyor." Times gazetesi ise Dahab'taki bombalı saldırıların, Mısır ekonomisine etkilerine değinmiş. "Mısır turizmi, nüfusun yüzde 10'unu istihdam eden, üç buçuk milyar sterlin gelir getiren bir sektör. Teröristlere göre de, halkı hükümete karşı harekete geçirmenin en kestirme yolu ekonomiyi yaralamak. "Turizm genelde, güvenlik kaygılarından en çabuk ve kötü etkilenen sektördür. 1997'deki Luksor saldırılarından sonra, Mısır turizmi tam anlamıyla çökmüş, rezervasyonların normale dönmesi neredeyse bir yıl almıştı. "Ancak saldırganlar bu sefer yanlış hesap yapmış gibi görünüyor. Turizm acentelerinin bildirdiğine göre, iptal edilen rezervasyon sayısı son derece sınırlı. Turistlerin de bölgeyi terk etmeyip tatillerine devam etmekte kararlı oldukları dikkati çekiyor." Haftanın Yorumu Ufuk Turu Bu haftaki Ufuk Turu’nda Irak Meclis toplantısının sonuçları, Türkiye’nin sınır ötesi harekât hazırlığı ve Đran-ABD-Rusya ve Çin dörtgenindeki gelişmeler incelenmiştir. Irak Meclis Toplantısının Sonuçları Washington yönetimi, Irak’ta seçimlerin yapılmasının üzerinden 4 ay geçmesine rağmen hükümetin kurulamamasının mezhep çatışmalarını tetiklediğini, bu nedenle hükümetin kurulmasının gerektiğini düşünmektedir. 22 Nisan’da, Irak’ta iç savaşı durdurmaya yönelik, yapılması planlanan Ürdün’deki toplantının, hükümetin kurulmasından sonraki bir tarihe ertelenmesi, Washington yönetiminin tüm enerjisini hükümet çalışmalarına harcadığını göstermektedir. Hatta ABD’nin, hükümetin kurulamadağı taktirde teknokrat hükümetini kurdurma planları içerisinde olduğunu ima etmesi, hükümet çalışmalarını hızlandırmıştır. Aylar sonra, hükümet kurma müzakerelerini engelleyen bazı konularda anlaşmaya varılmıştır. Son dönemlerde üzerinde tartışılan en önemli sorun, Đbrahim El-Caferi’nin Başbakanlığı idi. Özellikle Kerkük meselesine yaklaşımı ve Türkiye’ye yaptığı ziyaret nedeniyle Kürtler tarafından istenmeyen Caferi’ye, Şii ittifakı içerisinde de karşı çıkanlar olmuştu. Ancak tüm bunlar ne Caferi’nin Başbakanlıktan istifasıyla, ne de Şii ittifakının Caferi’nin adaylığını geri çekmesiyle sonuçlanmıştır. Hatta Irak televizyonunda halka seslenen 10 Caferi, Şii Đttifakının kararı doğrultusunda hükümet kurma çalışmalarını engellememek için istifa edebileceğini söylemiştir. Bunun üzerine Şii Đttifakı toplanarak yeni bir karar almış, Nuri (Cevat) El-Maliki’yi aday göstermiştir. 22 Nisan günü Irak meclis toplantısında müzakereci kişiliğiyle tanınan ve Kürtlerle Sünnilerin oyunu alan Nuri El-Maliki’ye hükümet kurma görevi verilmiş, böylelikle Caferi üzerinde yoğunlaşan sorun aşılmıştır. Celal Talabani’nin (Kürt) Cumhurbaşkanı, Nuri El-Maliki’nin (Şii) Başbakan, Mahmud El-Meşhadani’nin (Sünni) Meclis Başkanı olması ve El-Meşhadani'ye biri Kürt, biri Şii olmak üzere iki yardımcı seçilmesi konusunda anlaşma sağlanmıştır. Ancak bakanlık dağılımda Şiiler, Kürtler ve Sünniler arasında tüm tarafların kabul ettiği bir formülün nasıl bulunacağı merak konusudur. Bakanlık dağılımının yanı sıra Kerkük’ün statüsü konusunda da Irak’ta hareketli günlerin yaşanacağı düşünülmektedir. Caferi’nin Kerkük konusundaki kararlılığının, El-Maliki tarafından sürdürülmesi zayıf bir ihtimal olarak görülmektedir. ABD ordusunun Kerkük'ten sorumlu birliğinin komutanı Albay David Gray; Kürtlerin Kerkük'e yoğun göçünün bölgede gerginliğe yol açtığını ve kenti ele geçirmek yönünde etnik gruplar arasında stratejik bir çatışma yaşandığını ifade etmiştir. Uydu kanalıyla Pentagon toplantısına katılan Gray, Kürt göçüne karşılık Irak Đslam Devrimi Konseyi'ne bağlı Bedir Tugayları'nın Kerkük'te ofis açtığını ve Şii lider Mukteda Sadr'a bağlı Mehdi Ordusu'nun kente sızmaya başladığını da belirtmiştir. Bu gelişmeler, Kerkük’ün Kürt yönetimine ilhakını istemeyen güç ve silahlı grupların önümüzdeki aylarda Kerkük konusunda daha aktif olabileceği ve Kerkük’teki gerginliğin çatışmalara dönüşebileceği endişelerini arttırmaktadır. Bu durumda Kerkük’te büyük bir nüfusa sahip olan ve şehrin büyük bir kesimini teşkil eden ve şehrin Türk olduğu iddiasında bulunan Türkmenlerin akıbeti, endişe ve merak ile izlenmektedir. Kerkük’e bulunacak çözüm Türkmenlerden de öte Türkiye’nin hak ve menfaatleri açısından önemlidir. Türkiye’nin Sınır Ötesi Harekât Hazırlığı Türkiye’nin Irak’la ilgili hassasiyetlerinden biri olan Irak’taki PKK varlığına yönelik sınır ötesi harekât yapma olasılığı son birkaç aydır tartışılmaktadır. Son günlerde Türkiye’nin PKK’ya yönelik harekât hazırlığının, kurulacak yeni hükümete PKK konusuna öncelik verilmesi için bir uyarı niteliğinde olduğu düşünülmektedir. Erbil'de ABD Büyükelçisi Zalmay Halilzad'la basın toplantısı düzenleyen Talabani, "Đran ve Türk güçleri sınırın kendi taraflarında kaldı. Ama bu yığılmadan rahatsızlık duydum. Irak egemen bağımsız bir ulustur, başka ulusların içişlerine karışmasına izin vermez" demiştir. Genelkurmay Başkanı Org. Özkök sınır ötesi harekâtı konusunda; "Türkiye egemen bir ülke. Eğer şartlar doğarsa her egemen ülke gibi haklarını kullanır. Şart BM Sözleşmesi'nde (51. madde) yazılıdır. Ona göre önce topraklarından saldırı yapılan ülkenin (Irak) önlem alması, bunu önlemesi gerekir" demiştir. Gelişmeler dikkate alındığında PKK konusunda daha fazla oyalanmak istemeyen Ankara, Irak’ta hükümet kurma çalışmalarının hız kazandığı ve ABD’nin Đran konusunda Türkiye’ye ihtiyaç duyduğu bir dönemde Irak’taki PKK 11 varlığına yönelik tavrında muhataplarından ciddi adımlar beklediğini açıkça göstermekte, aksi taktirde kendi yapacağı bir operasyonun meşru olduğunu ilan etmektedir. Bu tavrın olumlu olduğu, aynı kararlılığın Kerkük konusunda da gösterilmesi gerektiği değerlendirilmektedir. Đran-ABD-Rusya ve Çin Geçtiğimiz hafta Đran’ın %3,5 oranında uranyum zenginleştirdiğini açıklaması üzerine, Đran’ın nükleer programına yönelik baskılar gittikçe artmaktadır. Đran’ın nükleer güce erişmeden durdurulması gerektiğini savunan ABD’nin, Đran’ın önünü kesmek için her yola başvurduğu gözlemlenmektedir. ABD, bir yandan Rusya’ya Đran’ın Buşehr nükleer santral inşaatını durdurma talebinde bulunurken, diğer yandan Çin’in Đran’a verdiği desteği önlemeye çalışmaktadır. Ancak Rusya Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Kaminin’in “Her ülkenin kiminle ne şekilde işbirliği yapabileceğine karar verme yetkisi vardır” şeklinde sert bir açıklama yapmıştır. Çin Cumhurbaşkanı Hu Jintao’nun, ABD ile uygarlıktan ortaklaşa yararlanmak için işbirliğini kuvvetlendirme niyetiyle gerçekleştirdiği ABD ziyaretinden de umduğunu alamadığı gözlenmektedir. Sonuç olarak, ABD’nin Rusya ve Çin’i Đran konusunda kendi safına çekme girişiminin şimdilik başarısız olduğu değerlendirilmektedir. Đran’daki çıkarlarına yönelik teminat verilmesi durumunda her iki ülkenin ne yönde tavır sergileyeceği konusunda kesin bir yorum yapmak güç olsa da, nükleer güç olarak Đran’ın, sadece komşularına değil, Rusya ve Çin’e de potansiyel bir tehdit oluşturacağı ortadadır. 12