İL : DİYARBAKIR TARİH : 29.09.2017 س ِم هللاِ ال َّر ْح َم ِن ال َّر ِحيم ْ ِب َ ْ ّ ْ ْ ْ ّ ىا بِ َح ْب ِل ْ ص ُو ً ُ ّللاِ َج ِويعا َوالَ تَفَ َّسقىا َواذ ُكسُوا ًِ ْع َوتَ ّللاِ َعلَ ْي ُك ْن إِذ ُكٌتُ ْن أ ْعدَاء ِ ََوا ْعت dolayı tarih boyunca Muharrem ayına ve Aşûrâ Gününe ayrı bir önem verilmiştir. از فَأًَقَ َر ُكن ِ ٌَّفَأَلَّفَ بَيْيَ قُلُىبِ ُك ْن فَأَصْ بَحْ تُن بٌِِ ْع َوتِ ِه إِ ْخ َىاًاً َو ُكٌتُ ْن َعلَ َى َشفَا ُح ْف َس ٍة ِّهيَ ال Muharrem ayı aynı zamanda topyekûn bütün Müslümanları derin bir acıya gark eden Kerbelâ faciasının yaşandığı aydır. Zira Hicri 10 Muharrem 61. yılında, Hz. Hüseyin Efendimizin ve çoğu ehl-i beyt-i Mustafa’dan olan 70 kişinin Kerbelâ çölünde hunharca katledilerek şehadet şerbetini içtikleri tarihtir. Hz. Hüseyin ki, Peygamberimiz (s.a.v)’in, “Benim dünyadaki çiçeğim, reyhanım” 3 dediği, “cennet gençlerinin efendisi” 4 olarak tavsif ettiği, Hz. Aliyyü’l-Murtaza’nın, Hz. Fatımatu’z-Zehra’nın yavrusu, ciğerparesidir. Bu vesileyle şehaâdetinin 1339. yılını idrak ettiğimiz şehitlerin serdarı medar-ı iftiharı seyyidü’ş-şüheda Hz. Hüseyin Efendimiz başta olmak üzere Kerbelâ şehitlerini ve bugüne kadar hak, hakikat, adalet, ahlâk, erdem ve fazilet için, din, iman, vatan ve millet için can veren bütün şühedayı rahmet, minnet, şükran ile yâd ediyorum. Allah bütün şehitlerimize gani gani rahmet eylesin! ّ ُك يُبَيِّي َّللاُ لَ ُك ْن آ َياتِ ِه لَ َعلَّ ُك ْن تَ ْهتَ ُدوى َ ِِّه ٌْهَا َك َرل َّ صلَّى : سلَّ َم ُ قَا َل َر َ هللاُ َعلَ ْي ِه َو َ ِسو ُل هللا َّ َش ْه ُس: َصيَ ِام ب ْع َد َزهضَاى ض ُل الصَّال ِة بَعْد ِّ ض ُل ال َ َوأَ ْف، ّللاِ الوح َّس ُم َ أَ ْف صالةُ اللَّ ْي ِل َ : ض ِت َ الفَ ِسي AŞÛRA VE KERBELÂ Muhterem Müslümanlar; Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Hep birlikte Allah'ın ipine (Kitabına, dinine) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de o, kalplerinizi birleştirmişti. İşte onun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de o sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size ayetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz.” 1 Bir hadis-i şerifte ise Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyuruyor: “Ramazan orucundan sonra en faziletli oruç Allah'ın ayı olan muharrem ayında tutulan aşure orucudur, farz namazdan sonra en faziletli namaz gece namazıdır.”2 Aziz Kardeşlerim; Bugün 9 Muharrem Cuma. Yarın da 10 Muharrem aşûrâ. Muharrem ayı, hicri yılın ilk ayı. Resûl-i Ekrem (s.a.v)’in “Allah’ın ayı”, “hürmete şayan” olarak nitelendirdiği ay. Ramazan orucundan sonra en faziletli orucun kendi içinde bulunduğunu bildirdiği ay. Kur’an-ı Kerim’de bildirilen ve içinde savaşın haram kabul edildiği dört kutsal aydan birisi de Muharrem ayıdır. Ayrıca, Hz. Âdem’in cennetten yeryüzüne indirilmesi, Firavun ve ordusunun sulara gömülmesi, Hz. Nuh’un gemisinin Cûdî Dağının üzerine demirlemesi, Hz. Yunus’un balığın karnından kurtulması, Hz. Yusuf’un kardeşlerinin atmış olduğu kuyudan çıkartılması, Hz. İsa’nın dünyaya gelmesi ve semâya yükseltilmesi gibi olayların Muharrem ayında ve Aşure gününde meydana geldiğine dair rivayetler vardır. Hz. Ömer devrinde de, Hz. Peygamber’in Mekke’den Medine’ye hicret ettiği yıl, İslâmî takvimin başlangıç yılı, Muharrem ayı da bu takvimin ilk ayı olarak kabul edilmiştir. Bütün bunlardan Değerli Mü’minler; Tarihte yaşanmış ve geri dönüşü olmayan böylesi korkunç hadiseleri tasvip etmek elbette mümkün değildir. Ancak bize düşen bu olayları hatırlayarak gereken dersleri almaktır. Öyleyse bizlerde korkunç Kerbelâ olayından gerekli dersi çıkararak fitne ve tefrikanın bir millete nelere mal olduğunu bir kez daha hatırlamalıyız. Fitne ve ayrımcılığa asla prim vermeden, Allah ve Peygamber sevgisi etrafında kenetlenmeliyiz. Hz. Peygamberi, O’nun aile fertlerini ve ashabını sevmek hepimizin müşterek heyecanı olmalıdır. İyi bilelim ki, huzurlu bir toplum halinde yaşayabilmek, Yüce Dinimizin bizlere öğrettiği karşılıklı sevgi ve saygıya dayalı kardeşliği, birlik ve beraberliği korumakla mümkündür. Ama ne hazindir ki, günümüzde hala Kerbelâ’yı iyi anlayamayanlar var. Çünkü Müslümanların bir kısmı mezhebini meşrebini öne sürerek bir diğer Müslüman kardeşini batıl veya fâsık görmekte, hatta İslam dairesi dışında görmektedir. Öte yandan İslam coğrafyasına baktığımızda dil, ırk veya mezhep farklılıkları yüzünden bir taife diğer bir taifeyi ümmeti Muhammed dairesinden çıkararak kardeş kanı dökmektedir. Bu manzaradan da anlaşılıyor ki, Kerbelâ’dan yeterince dersler çıkarılmamış, Kerbelâ iyice anlaşılmamıştır. Allah-u Teâlâ bize iz’ân, ferâset ve basiret nasib eylesin. Bizi sıratı müstakimden, kardeşlik ve barıştan ayırmasın. Hutbemi, mü’minler arasındaki kardeşliği vurgulayan şu âyet-i kerime mealiyle bitirmek istiyorum. Yüce Allah buyuruyor ki : “Muhakkak Müminler kardeştirler. Kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah’tan korkun ki size rahmet edilsin.” 5 3 Tirmizî, menakıb. İbn Mâce. 5 Hucurat, 10. 4 1 2 Ahzab, 33. Müslim, Siyâm, 202. Redaksiyon: İl İrşat Kurulu Hazırlayan: Abdulhekim ALPHAN / Hani İlçe Vaizi