Muharrem Ayı, Aşure ve Kerbela Mesajı

advertisement
On5yirmi5.com
Muharrem Ayı, Aşure ve Kerbela Mesajı...
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez Muharrem ayı dolayısıyla mesaj yayınladı.
Yayın Tarihi : 3 Kasım 2014 Pazartesi (oluşturma : 10/20/2017)
Her yıl 10 Muharrem’de kalbinde iman taşıyan her mümin kardeşimizi bir hüzün ve bir keder kaplar.
Zira Hicrî 61. yılın 10 Muharrem’i, Sevgili Peygamberimizin (sas) “Benim dünyadaki çiçeğim,
reyhanım” dediği, “cennet gençlerinin efendisi” olarak tavsif ettiği, Hz. Aliyyü’l-Murtaza’nın, Hz.
Fatımatu’z-Zehra’nın ciğerparesi, Hz. İmam Hüseyin Efendimizin ve de pek çoğu ehl-i beytten olan
70 müminin Kerbelâ’da şehadete ulaştıkları tarihtir.
Yürekleri yakan bu acı, mezhebi, meşrebi, kültürü, coğrafyası ne olursa olsun, Resûl-i Ekrem’e,
ashâbına ve ehl-i beyt-i Mustafa’ya muhabbet besleyen her müminin ortak acısıdır. Bizim
mersiyelerimiz, muharremiyelerimiz, münacatlarımız, niyazlarımız, kasidelerimiz, ilahilerimiz,
nefeslerimiz topyekûn edebiyatımız bunun en büyük şahitleridir.
İyi bilinmelidir ki, Hz. Hüseyin’in Kûfe’ye yürüyüşü hakkı haykırmak, baskıya ve zulme direnmek, hak
ve adaletin tesis edilmesi içindir. Hz. Hüseyin’in konuşmaları ve mesajları dikkatle incelendiğinde
tüm kaygısının İslam’ın ahlaki evrensel ilkeleri çerçevesinde sadece Allah’ın rızasını kazanmak,
kabilecilik karşısında kardeşlik bilincini oluşturmak ve Resul’ün örnekliği doğrultusunda hak ve
adaleti tesis etmek olduğu görülmektedir. Hayatında en ufak bir riya, menfaat, hırs, dünyalık ve
saltanat beklentisi bulunmayan Hz. Hüseyin, batıla ve zulme karşı gösterdiği tavrında doğru bir
örnek olmuş ve hesabi olanla hasbi olanın farkını ortaya koyan bir duruş sergilemiştir. Hz. Hüseyin
zulme, zâlime, haksızlığa, ve adaletsizliğe karşı çıkmış ve şehadetiyle zalimlere üstün gelmiştir.
Kerbelâ hadisesinde Hz. Hüseyin ve arkadaşlarının uğruna can verdikleri yol, Hz. Muhammed
Mustafa (sas)’nın yoludur. Kerbelâ’yı anlamak, Kerbelâ’yı yaşamak, hakka, hakikate, hürriyete ve
adalete sevdalı olmak demektir. Haksızlık karşısında direnmenin adıdır Kerbelâ.
Bugün bizlere düşen Kerbelâ’yı doğru okumak ve doğru anlamaktır. Onu sadece tarihte yaşanmış bir
kıssaya, bir mitolojiye, bir efsaneye dönüştürmemek; bu hadiseden dersler ve ibretler çıkarmaktır.
Kerbelâ, bize gücü elinde bulunduranların imandan, ahlâktan, faziletten ve insanlıktan uzaklaştıkları
zaman güç uğruna, hiçbir değer tanımaksızın nasıl zalimleşebildiklerini göstermektedir.
Kerbela’yı anlamak Hüseyince yaşamaktır. Kerbelâ, hakkın hatırını her şeyin üzerinde tutmaktır.
Yürekleri hiçbir zaman sahra-i Kerbelâ’ya dönüştürmemektir. Kerbelâ’nın acısını yüreğinde hisseden
hiçbir Müslüman, Kerbelâ şehitlerine bu zulmü reva gören Yezidler gibi düşünemez, Şemirler gibi
davranamaz, Zülcevşanlar gibi yaşayamaz. Hele hele Kerbela’nın kerbu belasını bugüne asla
taşıyamaz. Hz. Hüseyin’in en büyük gayesinin, kendisinden sonra yeni Kerbelalar yaşanmaması
olduğunu bilir. Kerbelâ’da bize düşen vazifelerden biri de bu acı hadise üzerinden İslam coğrafyasında bir ayrılıkgayrılık değil bir birlik-beraberlik çıkarmaktır. Bir sevgi, bir muhabbet devşirmektir. Unutulmamalıdır
ki; ne Kerbela’da şehit olanlar sadece Şiîliğin temsilcisidir, ne de Kerbela faciasını yaşatan zalimler
Sünnîliğin referansını temsil ederler. Zalimin de mazlumun da mezhebine ve meşrebine bakılmaz.
Kerbelâ’da yaşanan acı hadise karşısında Sünnî olan da Şiî olan da aynı duyarlılığı gösterir. Bu
hadise üzerinden İslam coğrafyasında ayrılık ve gayrılık var etmek, kitlesel çatışmanın referansını
oluşturmak İslâmî kardeşlik ve vahdeti bozma çabalarına prim vermek olacaktır. Mümin her nerede
olursa olsun zalime karşı mazlumun yanında duran vicdanlı insandır.
Ancak bugün üzülerek şahit oluyoruz ki İslam coğrafyasında son yıllarda yaşanan olaylar mezhebi,
meşrebi ne olursa olsun Müslümanların Kerbelâ’yı, Hz. Hüseyin ve arkadaşlarını hala doğru
okumadığını, doğru anlamadığını ortaya koyuyor. Onun içindir ki bugün gönül coğrafyamızda nice
Kerbelâlar yaşanmaya devam ediyor. Kardeş kanı akmaya devam ediyor. Müslümanların izzet ve
onuru tarihte hiç olmadığı şekliyle bugün bizzat birbirlerinin eliyle yok ediliyor. Savaş, terör ve
zulümden dolayı milyonlarca insan yerinden, yurdundan, evinden barkından, hayatından oluyor.
Çocuklar umutlarını, hayallerini, geleceklerini yitiriyor. Nice mazlum, masum, mağdur kardeşimizin
hayat hakkı her gün Hüseyin Efendimiz gibi Kerbelâ çöllerinde gasp ediliyor. Bugüne kadar suçu hep
başkalarında aradık, hep başkalarının sinsi emellerine atıflar yaptık. Ama artık bir kere de kendimize
bakıp nerede hata yaptığımızı sorgulamak durumundayız. İnsan yetiştirme düzeneklerimizi yeniden
gözden geçirmeliyiz. “Ehli kıble tekfir edilmez” düsturunu teoriden pratiğe aktararak “Müslümanım”
diyen herkesi İslam dairesinde görmeli ve hiç kimsenin bir başkasını İslâm’dan çıkartma yetkisinin
olmadığını hatırlamalıyız. Ve bu gidişata bir dur demeliyiz. Bunun için bugün mezhebi, meşrebi, dili,
kültürü, coğrafyası ne olursa olsun dünyadaki bütün Müslümanların yeni Kerbelâlar yaşanmaması
için ortak bir dil, ortak bir kültür, ortak bir düşünce, ortak bir gönül birlikteliği geliştirme mecburiyeti
vardır.
Bu duygu ve düşüncelerle ümmeti olmakla şeref duyduğumuz Efendimiz Muhammed Mustafa’ya,
onun âline, ashabına salat ve selam ediyor; serdarımız Hz. Aliyyü’l-Murteza’nın şahsında bütün ehl-i
beyt-i Mustafa’yı, Hz. Haticetü’l-Kübra’yı, Hz. Fatımatu’z-Zehra’yı, Hz. Hasan’ı, Hz. Zeyneb’i,
hassaten şehadetinin 1375. yılında seyyidü’ş-şüheda Hz. Hüseyin Efendimizi, Kerbela şehitlerini ve
bugüne kadar hak, hakikat, hürriyet, adalet, ahlâk, erdem ve fazilet için, izzet ve şeref için can veren
bütün şühedayı rahmet, minnet, şükran, saygı ve tazim ile yâd ediyor asırlardan beri Hz. Peygamber
ve Ehl-i Beyt sevgisi etrafında kenetlenen milletimiz başta olmak üzere tüm gönül coğrafyamızın
barış, huzur, güven, karşılıklı sevgi ve saygı içerisinde yaşamaya devam etmesini Cenab-ı Mevla’dan
niyaz ediyorum.
Bu dökümanı orjinal adreste göster
Muharrem Ayı, Aşure ve Kerbela Mesajı...
Download