MODÜL 3 Servikal Kanser Human Papillomavirüs Eğitim Programı ULUSLARARASI KULLANIM İÇİN Kaynak Doküman TANITIM ÇALIŞMALARINDA KULLANILAMAZ HPV-05-F-011-O (MODÜL 3) Business Confidential – MERCK & CO., Inc., Whitehouse Station, N.J., U.S.A. HPV-05-F-011-O (Modül 3) İçindekiler Önsöz. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 I. Epidemiyoloji. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 3 Öğrenme Hedefleri. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 3 Giriş. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 3 Global İnsidans. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 4 Gelişmekte Olan Ülkelerdeki İnsidans. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 5 A.B.D.’deki İnsidans. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 6 HPV ve Servikal Kanser Arasındaki İlişki. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 8 Ana Noktalar. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 10 Sınama Soruları. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 11 II. Risk Faktörleri. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 13 Öğrenme Hedefleri. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 13 Davranışsal Kofaktörler. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 13 Konağa Bağlı Kofaktörler. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 17 Dış Kaynaklı/Çevresel Kofaktörler. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 19 Ana Noktalar. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 20 Sınama Soruları. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 21 III. Servikal Kanserin Gelişimi. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 23 Öğrenme Hedefleri. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 23 Serviks Anatomisi. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 23 Kanser. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 26 CIN’in Doğal Öyküsü ve Servikal Kanser. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 28 Servikal Kanserin Tipleri. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 30 Ana Noktalar. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 32 Sınama Soruları. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 33 IV. Klinik Bulgular ve Evrelendirme. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 35 Öğrenme Hedefleri. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 35 Semptomlar ve Bulgular. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 35 Servikal Kanser Evrelendirmesi. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 36 Ana Noktalar. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 37 Sınama Soruları. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 38 i HPV-05-F-011-O (Modül 3) V. Tedavi. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 39 Öğrenme Hedefleri. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 39 Tedavi Seçenekleri. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 39 Cerrahi. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 40 Radyasyon Tedavisi. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 42 Kemoterapi. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 42 Potansiyel Komplikasyonlar. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 42 Ana Noktalar. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 43 Sınama Soruları. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 44 VI. Servikal Kanser Taraması. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 45 Öğrenme Hedefleri. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 45 Pap Smear. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 45 Servikal Kanser Taramasına İlişkin A.B.D. Kılavuzları. . . . . . . . . . . . . . . . . . 48 Sitolojik Anormalliklerin Değerlendirilmesi. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 49 HPV Testi. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 52 Kolposkopi ve Potansiyel Biyopsi. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 53 Biyopsili Kolposkopiden Sonraki Histolojik Bulguların Değerlendirilmesi. . . . 54 CIN ve CIS. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 57 Ana Noktalar. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 59 Sınama Soruları. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 60 Ek I. Duyarlılık, Spesifite, Pozitif Öngörme Değeri ve Negatif Öngörme Değeri. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 63 Servikal Kanser Taramasına İlişkin Kılavuzların Karşılaştırılması. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 64 Ek III. ASC-US/LSIL Triaj Çalışması (ALTS) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 65 Ek IV. Servikal Kanser Taramasına İlişkin Yerel Kılavuzlar. . . . . . . . . . . 66 Ek II. Sözlük. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 67 Sınama Sorularının Yanıtları. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 73 ii HPV-05-F-011-O (Modül 3) Şekil ve Tablo Listesi Şekil 1. Servikal Kanser: Global Prevalans, İnsidansVe Mortalite Rakamları… 4 Şekil 2. Yaşa Göre Düzeltilmiş Yıllık Oranlar/100,000 Kadın. . . . . . . . . . 5 Şekil 3. Servikal Kanser: A.B.D.’d eki İnsidans ve Mortalite Trendleri. . . . 6 Şekil 4. A.B.D.’de I r k / E t n i k P o p ü l â s y o n l a r ınd ak i S ervikal Kanser İnsidans ve Mortalitesi (100,000’lik popülâsyonda) 1997–2001. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 7 Şekil 5. Servikal Kanserde HPV Tiplerinin Global Prevalansı. . . . . . . . . 8 Şekil 6. Servikal Kanserdeki En Yaygın Dört HPV Tipinin Prevalansı Ve Skuamöz Hücreli Karsinomda Risk Hesaplamaları. . . . . . . . . . 9 Şekil 7. Ekzoserviks. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 15 Şekil 8. Gebeliğe Göre Servikal Kanser Geliştirme Olasılık Oranı. . . . . . . . 15 Şekil 9. Kadın Anatomisi. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 23 Şekil 10. Dönüşüm Bölgesi ve Skuamöz-Sütunsu Epitel Birleşim Yeri (SSEB) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 25 Şekil 11. Hücrelerin Kansere Progresyonu. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 27 Şekil 12. CIN’in Serviksteki Potansiyel Lokalizasyonu. . . . . . . . . . . . . . . . 28 Şekil 13. HPV İnfeksiyonunun Yaşa Spesifik Prevalansı ve Servikal Kanser İnsidansı (Hollanda) ........................ ... 29 Şekil 14. HPV İnfeksiyonuna Bağlı Servikal Kanserin Doğal Öyküsü. . . . . . . . 29 Şekil 15. Servikal Kanser. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 31 Şekil 16. Pap Sitolojisi. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 47 Şekil 17. A.B.D.’de Yıllık Servikal Kanser Taramasının Ayrıntılı Sonuçları. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 50 Normal Serviks, Asetik Asit ile Beyazlaşmış Serviks ve İnvazif Karsinomlu Servikste Kolposkopi. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 54 Biyopsili Kolposkopiden Sonraki Histolojik Anormalliklerin Değerlendirilmesi. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 55 Şekil 20. CIN 1, CIN 2 ve CIN 3 Histolojisi. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 56 Şekil 21. Besthesda Sınıflaması, CIN Evresi ve Skuamöz İntraepitelyal Lezyonların Karşılık Gelen Histolojisinin Karşılaştırılması. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 56 Şekil 18. Şekil 19. iii HPV-05-F-011-O (Modül 3) Tablo 1. CIN’in Doğal Öyküsü. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 28 Tablo 2. Uluslararası Jinekologlar ve Obstetrisyenler Federasyonu’nun (FIGO) Servikal Kanser Evrelendirme Sistemi. . . . . . . . . . . . 36 Ulusal Kanser Enstitüsünün Servikal Kanser için Önerdiği Tedavi Seçenekleri. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 40 Sitoloji Sonuçlarının Bethesda Sınıflaması ve Önerilen Triaj. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 51 Tablo 3. Tablo 4. Tablo 5. Tablo 6. Kombine HPV DNA Testi ve Sitoloji Sonuçları (>30 yaşındaki kadınlarda) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Kolposkopide Saptanan CIN2/3 Yüzdesi ile İlişkili Sitoloji Sonuçları. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . iv HPV-05-F-011-O (Modül 3) 53 53 Önsöz Bu medikal bilgilendirmenin bir eğitim kılavuzu olarak kullanılışını kolaylaştıran birçok önemli özelliği vardır. Bu özellikler şunlardır: • Öğrenme Hedefleri her bölümün başında bulunur • Yazarın Notları okuyucunun sunulan materyali kavramasını kolaylaştırır ve “destekleyici” bilgi olarak kabul edilmelidir • Ana Noktalar her bölümün sonunda bulunur ve önemli noktaları vurgularlar; Ana Noktalar bu sayfanın kenarında da görüldüğü gibi, metin boyunca kenarlarda yer almaktadır Ana Nokta • Sınama Soruları her bölümün sonunda bulunur • Tıbbi Terimler Sözlüğü materyal boyunca vurgulanır, materyalin en arkasında yer alır 1 HPV-05-F-011-O (Modül 3) 2 HPV-05-F-011-O (Modül 3) I. Epidemiyoloji Öğrenme Hedefleri Bu bölümü tamamladıktan sonra şunları yapabilmelisiniz: • A.B.D.’de ve dünyada servikal kanserin hesaplanmış insidans ve mortalitesini açıklayabilmek • Coğrafi ve ırksal/etnik farklılıklar ile servikal kanser arasındaki ilişkiyi açıklayabilmek • HPV infeksiyonu ile servikal kanser arasındaki ilişkiyi öğrenmek • Servikal kanser ile ilişkili en yaygın onkojenik HPV tiplerini tanımlamak Giriş Human papillomavirüs (HPV) asemptomatik infeksiyondan invazif kansere kadar uzanan çeşitli klinik durumlar ile ilişkilidir. HPV lezyonlarının çoğu iyi huylu olsa da, HPV artık neredeyse tüm servikal kanserlerin gelişimi için önemli ve ‘gerekli’ bir neden olarak kabul edilmektedir. Servikal kanser tüm dünyada kadınlarda kansere bağlı ölümlerde meme kanserinden sonra ikinci en yaygın nedendir. T arama programlarının gelişmiş ülkelerde servikal kanserin insidans ve mortalite oranlarında dramatik bir azalmaya yol açmış olmasına karşın, gelişmekte olan ülkelerdeki insidans A.B.D.’deki yıllık insidans oranının yaklaşık 5 katı olmaya devam etmektedir. Servikal kanser tanısı sırasında kadınların ortalama yaşı 50’dir ancak hastalık yirmil i ya şla r g i bi er ke n ç ağl a r d a v e g e b e l i k d ö n e m i n d e d e gel iş ebili r. Servikal kanser e r k e n t a nı k onu ldu ğund a neredeyse tamamen önlenebilen ve iyileştirilebilen bir hastalıktır; erken servikal kanser tanısı koyulan hastaların %95’inden fazlası tedavi edilebilmekte ve tam iyileştirilebilmektedir. Ne yazık ki, servikal kanserin yükü dünyanın çoğu bölgesinde ve özellikle gelişmekte olan ülkelerde yüksektir. Ana Nokta Ana Nokta 3 HPV-05-F-011-O (Modül 3) Global İnsidans Ana Nokta Tüm dünyada invazif servikal kanser genç kadınlarda (20-39 yaş arası) meme kanserinden sonra ikinci en yaygın kanserdir. Prevalansının 2 milyon olgudan fazla olduğu hesaplanmıştır. Her yıl tanı koyulan yaklaşık 510,000 yeni olgu ve yaklaşık 288,000 ölüm ile, kadınlardaki tüm kanserlerin %10 kadarını servikal kanser oluşturmaktadır. Şekil 1’de görüldüğü gibi, servikal kanserin insidansı coğrafi bölgeye göre anlamlı olarak değişmektedir ve en yüksek oranlara gelişmekte olan ülkelerde rastlanmaktadır. Şekil 1. Servikal Kanser: Global Prevalans, İnsidans ve Mortalite Rakamları Seçilmiş bölgelere göre invazif servikal kanserin tahmini insidansı1 (2000): 64,928 Avrupa 14,a84 5 A.B.D./Kanada 21,596 Orta Amerika 67,078 Afrika 151,297 Güney-orta Asya 49,025 Güney Amerika 51,266 Doğu Asya 39,648 Güneydoğu Asya 1,077 Avustralya/ Yeni Zelanda Prevalans: 2,274,000 kadında servikal kanser vardır2 İnsidans: Her yıl 510,000 yeni olgu2 Mortalite: Yılda 288,000 ölüm2 1. Bosch FX, de Sanjose S. J Natl Kanser Inst Monogr. 2003;31:3-13. 2. World Health Organization. Geneva, Switzerland; 2003:1-74. 4 HPV-05-F-011-O (Modül 3) Gelişmekte Olan Ülkelerdeki İnsidans Servikal kanser gelişmekte olan ülkelerde yaşayan kadınlarda en yaygın kanser tiplerinden biridir ve bu bölgelerde kadınlardaki tüm kanserlerin %25 kadarından sorumludur. Tüm dünyada en yüksek servikal kanser oranlarına sahip bölgeler Orta ve Güney Amerika, Güneydoğu ve Doğu Afrika ve Karayiplerdir. 100,000 kadında 40 olgu düzeyindeki ortalama yıllık insidans ile, gelişmekte olan ülkelerdeki insidans A.B.D.’deki insidans oranından yaklaşık 5 kat daha yüksektir (<8 olgu/100,000 kadın). Gelişmekte olan ülkeler her yıl tanı koyulan 370,000’den fazla yeni olgudan ve servikal kansere bağlı ölümlerin >%75’inden sorumludur. Ne yazık ki, gelişmekte olan ülkelerde servikal kanserli kadınların %50’sinden daha azı 5 yıl hayatta kalmaktadır. Ana Nokta Ana Nokta Şekil 2. Yaşa Göre Düzeltilmiş Yıllık Oranlar/100,000 Kadın 0 10 20 30 40 50 Doğu Afrika Orta Amerika Karayipler Güney Amerika Güney Afrika Güney-Orta Asya Orta Afrika Batı Afrika Güneydoğu Asya Mortalite İnsidans Kuzey Afrika Doğu Avrupa Batı Avrupa Güney Avrupa Kuzey Avrupa Kuzey Amerika Avustralya/Yeni Zelanda Doğu Asya Batı Asya Globocan 2000’den uyarlanmıştır. 5 HPV-05-F-011-O (Modül 3) A.B.D.’deki İnsidans Ana Nokta Ana Nokta A.B.D.’de her yıl yaklaşık 10,520 yeni invazif servikal kanser olgusu teşhis edilmektedir ve 2004 yılında ilerlemiş servikal kanser nedeniyle yaklaşık 3,900 ölüm gerçekleşmiştir. Neyse ki hem insidans hem de mortalite oranları son birkaç on yılda esas olarak Amerikalı kadınlar için Pap taramasının kullanımıyla kaydadeğer biçimde azalmıştır. Aşağıda Şekil 3’de gösterildiği gibi, A.B.D.’de servikal kanser insidansı ve ölümler 1970’lerin başlarında Pap tarama programlarının ulusal çapta uygulamaya girmesiyle yaklaşık %50 azalmıştır. Şekil 3. Servikal Kanser: A.B.D.’ de k i İnsidans ve Mortalite Her 100,000 Kişilik Popülasyon İçin Oran 16 14 İnsidans Mortalite 12 10 8 6 4 2 0 1975 1980 1985 1990 1995 2000 Ulusal Kanser Enstitüsü, 2004 Şu anda servikal kanser A.B.D.’deki kadınlarda en yaygın kanser tipleri arasında 14. sırada yer alıyor olsa da, A.B.D.’deki pek çok kadın ilerlemiş hastalık geliştirme açısından artmış risk taşımaktadır. A.B.D.’deki belirli coğrafi bölgelerde ve azınlık popülasyonlarda (Afrika kökenli Amerikalı kadınlar, Latin kadınlar, Amerikan Yerli kadınlar, Vietnam kökenli Amerikalı kadınlar ve Alaska Ye rl i l e ri g i b i ) ilerlemiş hastalığa bağlı mortalite ve servikal kanser oranları daha yüksektir. Bu kadınlar genellikle düzenli tıbbi bakım kaynaklarına ulaşamamaktadır ve sigortasızdırlar. Dolayısıyla, taramadan geçirilme imkânları halen daha azdır ve yeterli tedavi alma olasılıkları daha düşüktür. Bu kadınların dil engeli ile karşılaşma olasılıkları da daha yüksektir ve ekonomik ve eğitim düzeyleri düşüktür. Ayrıca özellikle genç ve evlenmemiş olan kadınlar yeterli bakım almalarını engelleyebilecek kültürel/dini sorunlarla karşı karşıyadır. Son istatistikler yerli orijinli kadınlarda servikal kansere bağlı genel mortalite oranlarının azaldığını, ancak özellikle Güney’de yabancı orijinli kadınlarda oranların yükseldiğini göstermektedir. 6 HPV-05-F-011-O (Modül 3) Şekil 4’de gösterildiği gibi, A.B.D.’d e ser v ikal kanserin en yü ksek in sida ns o ran ı Latin Amerika kökenli kadınlarda gözlenmekte, en yüksek mortalite oranına ise Afrika kökenli Amerikalı kadınlarda rastlanmaktadır. Ana Nokta Şekil 4. A.B.D.’de Ir k/ Etn i k Pop ülas y onla r ın da k i S ervikal Kanser İnsidans ve Mortalitesi (100,000’lik popülâsyonda) 1997–2001 Her 100,000 kişide olgu/ölüm sayısı 18 16 16.2 İnsidans Mortalite 14 11.8 12 9.5 10 8.9 8 4 6 5.6 6 3.6 2.8 2.6 2.8 2 0 Latin Kökenli Afrika kökenli Amerikalı Asya/Pasifik Adaları Kökenli Beyaz Amerikan Yerlisi/Alaska Yerlisi A.B.D. Irk/Etnik Popülasyonlar SEER 2004 Afrika kökenli Amerikalı kadınlarda servikal kanser mortalite oranı 1970’den bu yana yaklaşık %50 azalarak 100,000 kadında 5.6’ya düşmüşse de, bu oran beyaz kadınlardaki orana göre 2 kattan daha fazla yüksektir (2.6/100,000). Tüm kadınlarda olduğu gibi, Afrika kökenli kadınlarda en yüksek servikal kanser insidans ve mortalitesi 50 yaş ve üzeri kadınlarda gözlenmektedir. Ana Nokta Tüm dünyada servikal kanser tanısının ortalama yaşı 40–60 yaş arasıdır (ortalama ~50); ancak, servikal kanser görece daha genç yaştaki kadınları da etkiler; A.B.D.’de servikal kanser tanısı koyulan kadınların yaklaşık %43’ü 45 yaşın altındadır. Bu genç kadınlar A.B.D.’de servikal kansere bağlı tüm ölümlerin %23,1’inden sorumludur. 20–39 yaş arası kadınlarda, servikal kanserin 2002 yılında kansere bağlı ölümlerin ikinci en yaygın nedeni olduğu bildirilmiştir. Ana Nokta Ana Nokta 7 HPV-05-F-011-O (Modül 3) HPV ve Servikal Kanser Arasındaki İlişki Ana Nokta Ana Nokta Genital HPV infeksiyonları ve servikal kanser arasındaki ilişki ilk kez 1980’lerin başında Alman bir virolog olan Harald zur Hausen tarafından gösterildi. Bugün bu bağlantı belgelenmiştir. 22 ülkeden topladıkları 932 serviks örneğinin global epidemiyolojik verilerini kullanarak araştırmacılar tüm dünyadaki servikal kanserlerin %99.7’sinde HPV varlığını belgelemişlerdir. HPV se r v i k s h ü c re le ri n d e malign dönüşümün asıl itici gücü olarak kabul edilmektedir ve belirli yüksek riskli HPV tiplerinin bir insan kanserinin şu ana kadar belirlenen tartışmasız, tek infeksiyöz nedeni olduğu artık kanıtlanmıştır. Genital kanalı infekte ettiği bilinen 30-40’dan fazla HPV tipinden, yaklaşık 15-20’si invazif servikal kanser için anlamlı risk taşımaları nedeniyle yüksek riskli veya onkojenik olarak sınıflanmıştır. Bu yüksek riskli tipler arasından, 4 spesifik tipin (16, 18, 31 ve 45) tanı koyulmuş servikal kanserlerin en az %80’inden sorumlu olduğu bilinmektedir, anc a k prevalans tipe ve coğrafi bölgeye göre değişir (Şekil 5) (HPV tiplerinin onkojenik riske göre sınıflanması hakkında daha fazla bilgi için lütfen Modül 1 ve 2’ye bakınız). Şekil 5. Servikal Kanserde HPV Tiplerinin Global Prevalansı* Kuzey Amerika Avrupa Asya Type: Diğerleri Güney Amerika Afrika * toplam olguların yüzdesi Pagliusi, SR; Aguado, MT; Vaccine:23(2004), 570’den uyarlanmıştır. 8 HPV-05-F-011-O (Modül 3) A.B.D. ve Avrupa’daki tüm servikal kanserlerin yaklaşık yarısı HPV 16’dan kaynaklanır ve tip 18 tüm dünyadaki servikal kanser olgularının ~%15, tip 31 ve 45 ise ~%10’undan sorumludur. Prevalans yönünden farklara ek olarak bu tipler servikste skuamöz hücreli karsinoma için risk hesaplamaları (onkojenik potansiyel) bakımından da farklılık gösterirler. Bu farklılık dört tipte olasılık oranları (OR) bakımından farklar ile anlaşılır ve HPV 16 en yüksek riski taşır (Şekil 6). Ana Nokta Şekil 6. Servikal Kanserdeki En Yaygın Dört HPV Tipinin Prevalansı ve Skuamöz Hücreli Karsinomada Risk Hesaplamaları 60 (OR 434) Prevalans (%) 50 40 30 20 (OR 248) 10 (OR 198) 0 HPV 16 HPV 18 HPV 45 (OR 124) HPV 31 Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı (IARC) Munoz N. N Eng J Med 2003;348:518-27. OR = Olasılık Oranı (Tahmini Rölatif Risk) 9 HPV-05-F-011-O (Modül 3) Ana Noktalar • Servikal kanser tüm dünyada meme kanserinden sonra kansere bağlı ölümlerin ikinci en yaygın nedenidir. Dünyadaki prevalansın yaklaşık 2,3 milyon olgu olduğu hesaplanmıştır. • Gelişmekte olan ülkeler yıllık tanı koyulan 510,000 yeni olgunun (insidans) yaklaşık >370,000’inden ve servikal kansere bağlı ölümlerin yaklaşık %75’inden sorumludur. • Gelişmekte olan ülkelerdeki yıllık servikal kanser ortalama İnsidansı (40 olgu/100,000 kadın) A.B.D.’deki insidans oranından (<8 olgu/100,000 kadın) yaklaşık 5 kat daha yüksektir. • A.B.D.’de her yıl yaklaşık 10,520 yeni invazif servikal kanser olgusuna tanı koyulmaktadır; 2004 yılında ilerlemiş servikal kansere bağlı olarak A.B.D.’de yaklaşık 3,900 ölüm gerçekleşmiştir. • Tüm kadınlarda en yüksek servikal kanser insidansı ve mortalitesi 50 yaş ve üzeri kadınlarda görülmektedir. Servikal kanser tanısı sırasında kadınların ortalama yaşı yaklaşık 50’dir; ancak, hastalık 20’li yaşlar gibi erken bir çağda ve gebelik döneminde de gelişebilir. A.BD.’de servikal kanser tanısı koyulan kadınların yaklaşık %43’ü 45 yaşın altındadır; bu kadınlar A.B.D.’deki servikal kansere bağlı ölümlerin yaklaşık %23’ünü oluşturur. • A.B.D.’de Latin kadınların servikal kanser insidans oranı en yüksektir; Afrika kökenli Amerikalı kadınlar ise en yüksek mortalite oranına sahiptir. A.B.D.’de Afrika kökenli Amerikalı kadınlardaki servikal kanser mortalite oranı beyaz kadınlardaki oranın yaklaşık iki katıdır. • Servikal kanser erken teşhis edildiğinde neredeyse her zaman tamamıyla önlenebilen ve iyileştirilebilen bir hastalıktır. A.B.D.’de Pap taramasının yaygın kullanımı 1970’lerin başlarından bu yana servikal kanser insidans ve mortalitesini anlamlı olarak azaltmıştır. • Tüm dünyada HPV, servikal kanserlerin %99,7’sinde belgelenmiştir. • Servikal kansere neden olan en yaygın dört HPV tipi 16, 18, 31 ve 45’dir. A.B.D. ve Avrupa’daki tüm servikal kanserlerin yaklaşık yarısı HPV tip 16’dan kaynaklanır; bu HPV tipi servikste skuamöz hücreli kanserin gelişimi yönünden en yüksek onkojenik potansiyeli de gösterir. 10 HPV-05-F-011-O (Modül 3) Sınama Soruları 1. Doğru v e y a Yanlış şeklinde yanıtlayınız. Serviksteki erken kanser hastaların %95’inden fazlasında tedavi edilebilir ve iyileştirilebilir. Tü m k ad ı n l ard a old uğ u gibi , A f r i k a k ö k e nli Amerik al ı larda en yüksek servikal kanser insidans ve mortalitesi 50 yaşın altında görülür. Tüm dünyadaki servikal kanser prevalansının 2 milyon olgudan fazla olduğu hesaplanmıştır. 2. Tüm dünyada servikal kanser tanısının koyulduğu ortalama yaş a. 20–30 b. 30–40 c. 40–60 d. 60–80 arasıdır. 3. A.B.D.’de Pap taramasının yaygın kullanımına bağlı olarak servikal kanser insidansı ve mortalitesi 1970’lerin başından beri yaklaşık azalmıştır. a. %25 b. %50 c. %75 d. %95 4. A.B.D.’de her yıl yaklaşık koyulmaktadır. yeni invazif servikal kanser olgusuna tanı a. 4,000 b. 10,000 c. 22,000 d. 40,000 5. A.B.D.’de _____________kadınlarda servikal kansere bağlı mortalite oranı kadınlar ise en yüksek insidans oranına en yüksektir; sahiptir. a. Latin / Afrika kökenli Amerikalı b. Afrika kökenli Amerikalı / Latin c. Amerikan Yerli / Alaska Yerli d. Afrika kökenli Amerikalı / Beyaz 11 HPV-05-F-011-O (Modül 3) 6. Gelişmekte olan ülkelerde servikal kanser tanısı almış kadınların %50’sinden azı 5 yıldan daha uzun süre hayatta kalırken, gelişmekte olan ülk el erd e her yıl tü m ’i gerçekleşir. dünyad aki servi kal k a n s e r ö l ü m l e r i n i n a. % 25 b. % 50 c. % 75 d. % 90 7. 22 ülkenin global epidemiyolojik verileri kullanılarak, HPV bulguları tüm dünyadaki servikal kanserlerin ’si nd e belg el enm iş tir . a. % 50 b. %60 c. %75 d. %99.7 8. Genital kanalı infekte ettiği bilinen 30-40 HPV tipi arasında, yaklaşık tipin yüksek riskli v e ya o nkojenik olduğu bilinmektedir. a. 5–10 b. 10–15 c. 15–20 d. 20–25 9. A.B.D. ve Avrupa’daki tüm servikal kanserlerin yaklaşık yarısı HPV tip ____ ile ilişkilendirilmiştir. a. 16 b. 18 c. 31 d. 45 12 HPV-05-F-011-O (Modül 3) II. Risk Faktörleri Öğrenme Hedefleri Bu bölümü tamamladıktan sonra şunları yapabilmelisiniz: • Servikal kanserin gelişimini etkileyen davranışsal, konakla ilgili ve dış kaynaklı kofaktörleri listelemek • Cinsel ve diğer davranışlar ile servikal kanser riski arasındaki ilişkiyi açıklamak • Servikal kanser gelişiminde genetik ve bağışıklık durumunun rolünü tartışabilmek • Diğer cinsel yolla bulaşan infeksiyonların servikal karsinogenezde nasıl bir rol oynadığını tartışabilmek HPV infeksiyonu ile bağlantılı olarak, servikal kanser patogenezinden birçok risk faktörü sorumlu tutulmuştur. Bunlar servikal kanser gelişimini aşağıdaki yollarla etkileyebilirler: • HPV infeksiyonuyla karşılaşmayı ve infeksiyona yakalanmayı etkileyerek • HPV klirensine karşılık HPV persistansı olasılığını değiştirerek • HPV infeksiyonunun yüksek evre lezyonlara (veya prekanserler) ve kansere progresyon riskini artırarak Kofaktörler aşağıda ele alınan 3 geniş grupta sınıflandırılabilir: davranışsal, ekzojen ve konağa bağlı. Davranışsal Kofaktörler Bu kofaktörler HPV ile karşılaşma ve HPV geliştirme riskini artırabilir ve servikal kanser gelişimine yol açan hormonal değişiklikler oluşturabilir veya maddelerin kullanımını içerebilir. Kadınların Cinsel Davranışı Servikal kanser gelişiminde primer risk faktörü olan HPV infeksiyonu bir kadının cinsel davranışı ve özellikle de cinsel ilişkileriyle bağlantılı olabilir. HPV infeksiyonu ve servikal kanser ile tutarlı biçimde bağlantılı olan faktörler ilk cinsel ilişkiye erken yaşta girilmesi ve yaşam boyu ilişkiye girilen seks partneri sayısının fazla olmasıdır. Hem skuamöz hücre karsinomu hem de adenokarsinom için, ilk cinsel ilişki sırasında 17 yaşında veya daha genç olan kadınların servikal kanser riskinin ilk cinsel ilişkisini 20 yaşında veya daha sonra yaşayan kadınlara göre 2-3 kat daha yüksek Ana Nokta 13 HPV-05-F-011-O (Modül 3) olduğu gösterilmiştir. Sonraki bölümde, Servikal Kanser Gelişimi, d e t ay lı ol ar a k an l a tıld ığı gi bi skuamöz metaplazi (olgunlaşmamış serviks ütunsu epitel hücrelerinin olgun skuamöz epitelyuma dönüştürüldüğü proses) püberte dönemindeki adolesan kadınlarda en aktif durumdadır. Adolesanlarda yüksek sayılarda olan olgunlaşmamış sütunsu epitel hücreleri HPV ve diğer patojenlerin işgaline karşı çok az bariyer oluşturur. Metaplazi sırasında gerçekleşen aktif hücre bölünmesinin virüs replikasyonunu hızlandırdığı da bilinmektedir. Yaşam boyu seks partneri sayısının 5 veya daha fazla sayıda olduğunu bildiren kadınlarda servikal kanser riski skuamöz hücreli karsinoma için sadece tek bir seks partneri olan kadınlara göre 4 kat artar ve adenokarsinom için yaklaşık 2 kat artar. Erkeklerin Cinsel Davranışı Ana Nokta Erkek cinsel davranışı servikal kanser gelişiminde ana belirleyicidir. Servikal kanserli kadın hastaların ve onların eşlerinin/partnerlerinin cinsel davranışını inceleyen çalışmalar bir kadının servikal kanser geliştirme riskinin kendi cinsel davranışı kadar, erkek partnerinin cinsel davranışıyla da öngörülebildiğini göstermiştir. Erkeklerin sünnet olması erkeklerin HPV infeksiyonunun kronik taşıyıcıları olmasını engeller ve sonuçta, eşlerinin veya partnerlerinin servikal kanser geliştirme riskine karşı korur (Modül 2, HPV’nin Epidemiyolojisi’ne bakınız). Doğumlar Ana Nokta Ana Nokta Birçok çalışma servikal kanserde risk faktörü olarak yüksek pariteyi (miyadında gebeliklerin sayısı) tanımlamıştır. Yüksek doğum sayısının etkilerinin gebelikten kaynaklanan hormonal değişiklikler ile ilişkili olduğu gösterilmiştir; östrojen ve progesteron gibi endojen hormonların artmış düzeyleri HPV’ye karşı immün yanıtı değiştirebilir ve persistans ve servikal kansere progresyon riskini etkileyebilir. Çoklu doğumlar ekzoserviksteki dönüşüm bölgesini (bkz. Şekil 7) yıllar boyunca devam ettirerek HPV ve diğer kofaktörler (örn., travma, eş zamanlı infeksiyon) ile doğrudan karşılaşmayı kolaylaştırır (dönüşüm bölgesi hakkında daha fazla bilgi için bir sonraki bölüme, Servikal Kanser Gelişimi, bakınız).. 14 HPV-05-F-011-O (Modül 3) Şekil 7. Ekzoserviks Uterus Endoserviks (Endoservikal kanal) Dönüşüm bölgesi Ekzoserviks Vajina Yedi veya daha fazla sayıda miyadında gebelikleri olmuş HPV’li kadınlarda servikal kanser riskinin HPV ile infekte nullipar kadınlara göre dört kat arttığı ve 1-2 miyadında gebelik yaşamış kadınlara göre iki kat arttığı gösterilmiştir; risk miyadında gebelik sayısında artışla doğrusal olarak artar. Ana Nokta Şekil 8. Gebeliğe Göre Servikal Kanser Geliştirme Olasılık Oranı 9 8 Olasılık Oranı (OR) 7 6 5 4 3 2 1 0 1 veya 2 3 veya 4 5 veya 6 7 veya daha fazla Gebelik Sayısı Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı’nın (IARC) çok-merkezli bir olgu-kontrol çalışması miyadında gebeliklerin sayısı ile bir kadının servikal kanser geliştirme riski arasında doğrudan ilişkiyi gösterdi (Şekil 8). Yukarıdaki Şekil’de görüldüğü gibi, nullipar kadınlarla karşılaştırıldığında en yüksek riskli kadınlar 7 veya daha fazla miyadında gebeliği olmuş kadınlardı. 15 HPV-05-F-011-O (Modül 3) Ana Nokta İlk çocuğun doğumu sırasında annenin yaşının küçük olmasının da servikal kanser geliştirme riskini artırdığı gösterilmiştir. İlk doğum sırasında 15-19 yaşlar arasında olan kadınların riski ilk doğumlarını 25 yaşında veya daha sonra yaşayan kadınlara göre 2 kat daha fazladır. Adolesan çağda olgunlaşmamış sütunsu hücrelerin varlığı ve gebelik döneminde ekzoserviks üzerindeki dönüşüm bölgesinin uzun süre varlığını korumasının bu genç annelerde HPV ile doğrudan karşılaşmayı artırdığı düşünülmektedir. Oral Kontraseptiflerin Kullanımı Ana Nokta Bir kadının oral kontraseptifler kullanmasının servikal kanser geliştirme riskinde anlamlı artış ile ilişkili olduğu pek çok çalışmada saptanmıştır; bu risk uzun süreli kullanım ile güçlü biçimde bağıntılıdır. HPV karsinogenezinde oral kontraseptif kullanımının rolüne ilişkin kanıtlar gösteren çalışmalar bu ilaçların kullanıldığı yıl sayısının yüksekliği ile güçlü bir doz-yanıt korelasyonu tanımlamıştır; öyle ki, 5 yıl kullanımdan sonra, bir kadının invazif servikal kanser riskinin dört kat arttığı ve karsinom in situ riskinin üç kat arttığı gösterilmiştir. Risk artışının oral kontraseptiflerin son kullanımından sonra geçen süre ile bağıntılı olduğu anlaşılmaktadır ve daha yakın tarihte kullanım daha yüksek risk ile ilişkilidir. Oral kontraseptiflerin servikal kanserin gelişimini etkileyen altta yatan mekanizması tam olarak anlaşılamamışsa da, oral kontraseptiflerin (östrojenler ve progestogenler) kullanımının servikal ektropion (skuamöz-sütunsu epitel birleşme yerinin yüksek riskli HPV infeksiyonu gibi potansiyel karsinojenlere artmış maruz kalımı) insidansında artış ile doğrudan bağıntılı olduğu gösterilmiştir. Östrojen ve progesteron proliferasyonu artırarak da serviks hücrelerini etkileyebilir. Diğer bir olasılık, oral kontraseptiflerin uzun süreli kullanımının bir kadının cinsel yönden daha aktif olma olasılığı ve prezervatif kullanma olasılığının azlığı açısından dolaylı bir gösterge olarak işlev görmesidir. Sigara kullanımı Ana Nokta 16 Tütün dumanı 6000’den fazla kimyasal madde içerir ve bunlardan en az 40’ının insanlar için karsinojen olduğu bilinmektedir. Sigara kullanımının etkileri kapsamlı biçimde incelenmiş ve skuamöz hücreli servikal kanser riski ile anlamlı ilişki göstermiştir. Dolayısıyla, sigara kullanımı HPV infeksiyonlu kadınlarda servikal kanser gelişimi için evrensel bir kofaktör olarak bilinmektedir. Sigara dumanı tipik HPV-konak proteini etkileşimlerinde regülasyon bozukluğuna yol açan oksidasyonun en güçlü indükleyicilerinden biri olarak kabul edilmektedir. Bazı araştırmacılar tütün kullanımının konağın viral infeksiyonlara karşı etkin lokal immün yanıt geliştirme becerisini azaltabildiğini ileri sürmektedir. Tütünde bulunan birçok madde (nikotin dahil) sigara kullanan hastaların serviks mukusunda belirlenmiştir. İnsan endoserviks hücrelerinin kültürlerinde yapılan in vitro çalışmalar sigara dumanı yoğunlaşmasının bu hücrelere girerek malign dönüşümü indüklediğini belgelemiştir. Ayrıca, sigara kullanan kişilerde servikal HPV infeksiyonlarının sigara kullanmayanlara göre anlamlı olarak daha uzun sürdüğü ve onkojenik bir HPV tipinden kaynaklanan infeksiyonu uzaklaştırma HPV-05-F-011-O (Modül 3) olasılıklarının daha önce hiç sigara kullanmamış kadınlara göre daha düşük olduğu gösterilmiştir. İlginç bir şekilde, ne kadının sigara kullanmaya ilk başladığı yaş ne de sigara kullanımının yoğunluğu servikal kanser ile ilişkili bulunmamıştır; ancak, sigara kullanımının süresi ve güncel sigara kullanımının her ikisi de skuamöz hücreli karsinoma için istikrarlı olarak daha yüksek risk ile ilişkilendirilmiştir. Konağa Bağlı Kofaktörler Genetik özellikler Birinci derece yakınlarının aile öyküsünde servikal kanser olan kadınlarda şiddetli displazi (CIN 3) ve servikste invazif skuamöz hücreli karsinoma geliştirme riski artmıştır. Hem A.B.D. hem de Kosta Rika’da yürütülen çalışmalarda, gözlenen risk etkilenen yakının Anne (OR = 2,4 – 3,3), kızkardeş (OR = 2,4) veya kızı (OR = 2,4) olmasından bağımsız olarak mevcuttu. Adenokarsinomlu kadınlarda bu ilişki açık değildi. Bağışıklık Durumu Hücre aracılı bağışıklık HPV infeksiyonu kontrolünde ve/veya klirensinde önemli rol oynadığından, bir kadının hücresel immün yanıtını bozan durumlar (örn. HIV, organ transplantasyonu) persistans ve servikal kansere progresyon riskini artırır. Ayrıca, hücresel immün sistemi potansiyel olarak bozan veya baskılayan medikal tedaviler de servikal hastalık progresyonu ile ilişkili olabilir. Ana Nokta 17 HPV-05-F-011-O (Modül 3) Yazarın Notu: HPV ve HIV/AIDS HPV infeksiyonu ile HIV infeksiyonu arasındaki etkileşimin altında yatan mekanizmalar iyi tanımlanmamış olsa da, bu iki infeksiyonun eş zamanlı bulunduğu bireylerde HPV’ye bağlı anogenital kanserlerin gelişme riskinin genel popülasyona göre daha yüksek olduğu bilinmektedir. HIV’li kadınların eş zamanlı olarak çoklu HPV tipleri ve yüksek riskli ya da onkojenik HPV tipleri (örn., HPV 16 ve 18) ile infekte olma olasılığı daha yüksektir. Hem AIDS hem de servikal kanser geliştirme riski taşıyan kadınlar pek çok ortak yüksek riskli sosyal davranışa (seks partneri sayısının yüksekliği, ilk ilişki yaşının küçük olması ve sigara kullanımı gibi) sahiptir. HIV hücre aracılı bağışıklığı bozar ve bu, immün sistemi baskılanmış kadının HPV infeksiyonunu uzaklaştırma becerisini ortadan kaldırarak HPV persistansının ve kansere progresyon riskinin artmasına neden olur. HIV’e bağlı immün supresyon erken displazilerin (CIN) gelişimi ile sürekli olarak ilişkilendirilmiştir; ancak, immün supresyon invazif kanser riskinde artış ile açık biçimde ilişkilendirilmemiştir. İmmün sistemi ciddi şekilde baskılanmış HIV pozitif kadınlarda (CD4+ hücre sayısının 200x106/L’den az olması şeklinde tanımlanır) CIN riski daha yüksektir. Dolayısıyla, HIV-pozitif kadınlarda invazif servikal kanser geliştirme riskinin daha yüksek olması beklenebilir. 1993’de servikal kanserin AIDS’li kadınlarda teşhis edilen en yaygın (%1.3) kanser tipi olduğunun gösterilmesinden sonra, invazif servikal kanser Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC) tarafından HIV pozitif kadınlarda AIDS’i tanımlayan hastalık olarak sınıflandı. Ancak, birçok yakın tarihli çalışma HIV-pozitif kadınlarda invazif servikal hastalığın artmış insidansına ilişkin tutarlı kanıtlar göstermekte başarısız olmuştur. HIV-negatif kadınlar ile karşılaştırıldığında, HIV’li kadınlar genellikle ilerlemiş hastalık ile başvururlar. CIN tedavisinden sonraki 3 yıl içerisinde persistan veya tekrarlayan hastalık HIV pozitif kadınlarda genellikle %38–62 arasında görülmektedir; bu oran HIV-negatif kadınlarda %18’dir. HIV-pozitif kadınlarda HIV-negatif kadınlara göre servikal kanser insidans oranları popülasyonlar arasında farklılık gösterir. Paradoksal olarak, servikal kanser geliştirme riski resmi tarama uygulamaları olmayan Afrika ülkeleri gibi pek çok gelişmemiş ülkede daha düşüktür; ilerlemiş HIV’e bağlı ölümlerin bu kadınlarda servikal hastalığın invazif kansere progresyonundan önce gerçekleştiği ileri sürülmektedir. Ancak A.B.D.’de ve Avrupa’da servikal kanser insidansının en yüksek olduğu bölgeler doğru tarama ve tıbbi tedaviye erişim azlığının yanı sıra enjekte edilen uyuşturucu kullanımı ve büyük şehir merkezi grupları gibi yüksek riskli davranışları yansıtmaktadır. 18 HPV-05-F-011-O (Modül 3) Dış Kaynaklı/Çevresel Kofaktörler HSV-2 1960’larda ve 1970’lerde Herpes simplex virüsü tip 2 (HSV-2) ile infeksiyon (Modül 2, Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklara Giriş kısmına bakınız) servikal kanserde muhtemel etiyoloji olarak kuşkuları üzerinde toplamıştı. Ancak, servikal kanser hücrelerinde HPV DNA’sının saptanmasının ardından bilim adamları HSV-2 ile infeksiyonun HPV ile infekte serviks dokusunda hücre mutasyonlarına yol açtığı ve kansere progresyonu artırdığı hipotezini ileri sürdüler. O zamandan bu yana birçok çalışma invazif servikal kanserin etiyolojisinde HSV-2 infeksiyonunun rolünü inceledi ve genital HSV-2 ile infeksiyonun HPV replikasyonunu artırarak ve/veya HPV DNA’sının konak hücrelerine girmesine yol açarak bir kadının kanser geliştirme riskini orta düzeyde artırmak için HPV ile birlikte hareket edebileceğini ileri sürdü. Ana Nokta HPV gibi HSV-2’nin de skuamöz-sütunsu epitel birleşme bölgesinde (servikal kanserlerin çoğunun oluştuğu yer) bulunan servikal skuamöz epitel hücrelerini işgal ettiği saptanmıştır. HSV-2 infeksiyonundan kaynaklanan lezyonların serviks mukozasının bütünlüğünü bozduğu ve HPV’nin bazal hücre tabakasına girişini kolaylaştırdığı düşünülmektedir. Ayrıca, herpetik infeksiyonlar vücuttaki T-yardımcı hücre aracılı immün yanıtı baskılama potansiyeli taşıyan ve dolayısıyla konağın HPV’ye karşı etkin immün yanıt geliştirme becerisini önleyen inflamatuvar reaksiyonları indükleyebilir. Chlamydia trachomatis 1970’lerde elde edilen klinik veriler Chlamydia trachomatis’e bağlı genital infeksiyon ile atipik serviks değişiklikleri ve aynı zamanda invazif servikal kanser arasında bir ilişki olduğunu göstermiştir. Daha yakın tarihli epidemiyolojik veriler eş zamanlı C. trachomatis infeksiyonunun yüksek riskli HPV tiplerinin persistansı ile bağımsız biçimde ilişkili olduğunu (OR = 2.1) göstermektedir. Klamidya infeksiyonu kronik serviks inflamasyonu (servisit) ve pelvik inflamatuvar hastalığına (PID) yol açabilir (Modül 2, Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklara Giriş kısmına bakınız). C. trachomatis tedavi edilmediğinde asemptomatik olarak varlığını koruma becerisine sahiptir ve kronik inflamasyon ve metaplaziyi indükleyebilir. C. trachomatis ile indüklenen kronik inflamasyon HPV infeksiyonlarını ortadan kaldırma becerisini bozabilir ve dolayısıyla persistans ve invazif kansere progresyon olasılığını artırabilir. Ana Nokta Diyet / Beslenme Durumu C vitamini, folat ve karotenoidlerin (örn, beta-karoten veya A vitamini) düşük serum düzeylerinin invazif servikal kanser riskini artırmada rol oynadığı ileri sürülmüştür. Beta-karoten ve E vitamininin azalmış serum düzeylerinin CIN ve invazif servikal kanser riski ile ters orantılı olduğu gösterilmiştir. Bu ilişkiye rağmen, klinik çalışmalar besin katkılarının kullanımının kendi başına kansere progresyonu değiştirdiği veya etkilediğine ilişkin açık kanıtlar göstermemiştir. Ana Nokta 19 HPV-05-F-011-O (Modül 3) Ana Noktalar • Servikal kanser gelişiminde primer risk faktörü olan HPV infeksiyonu birçok davranışsal, ekzojen/çevresel ve konağa bağlı kofaktör ile ilişkilendirilmiştir. • Servikal kanser gelişimi ile tutarlı biçimde ilişkili davranışsal Risk faktörleri ilk ilişkinin erken yaşta yaşanması ve yaşam boyu ilişkiye girilen seks partneri sayısının fazlalığını içerir. • Bir kadının servikal kanser geliştirme riski kendi cinsel davranışı kadar erkek partnerinin cinsel davranışı ile de öngörülebilir. • Yüksek doğum sayısı endojen hormonların düzeylerini artırarak ve ekzoserviksteki dönüşüm bölgesini yıllarca devam ettirerek HPV, travma ve/veya diğer eş zamanlı cinsel yolla bulaşan infeksiyonlar ile daha doğrudan karşılaşmayı kolaylaştırır. • Miyadında doğumları olmuş, HPV ile infekte kadınların servikal kanser geliştirme riski her ardışık miyadında doğum ile doğrusal olarak artar ve genç anne yaşı ile de ilişkilidir. • Oral kontraseptiflerin uzun süreli kullanımı servikal kanser riskinde artış ile ilişkilidir. • Sigara kullanımı HPV infeksiyonlu kadınlarda servikal kanser gelişimi için evrensel bir kofaktör olarak kabul edilir. • Eş zamanlı HIV ve HPV infeksiyonu olan kadınlar servikal prekanserler geliştirme bakımından genel popülâsyona göre artmış risk taşırlar. • Herpes simplex virüs tip 2 (HSV–2) ve genital Chlamydia trachomatis gibi cinsel yolla bulaşan infeksiyonlar (CYBH) ile oluşan kronik inflamasyon HPV’nin edinilmesi, persistansı ve progresyonu riskinde artış ile ilişkilidir. • Beta-karoten ve E vitamininin azalmış serum düzeylerinin CIN ve invazif servikal kanser riskiyle ters orantılı olduğu gösterilmiştir. 20 HPV-05-F-011-O (Modül 3) Bölüm 1.01 Sınama Soruları Tüm doğru yanıtları işaretleyiniz. 1. HPV infeksiyonu ile birlikte, aşağıdaki risk faktörleri servikal kanser patogenezinden sorumlu tutulmuştur. __ İlk cinsel ilişkinin 17 yaşında yaşanması __ Yaşam boyunca çok sayıda seks partnerine sahip olmak __ Sünnet edilmiş bir erkek seks partnerine sahip olmak __ Anne yaşının büyük olması (>25 yaş) __ Çok sayıda miyadında gebelik __ Oral kontraseptiflerin 5 yıl veya daha uzun süre kullanılması __ Uzun yıllar sigara kullanımı __ Bozulmuş hücre aracılı bağışıklık __ Herpes zoster infeksiyonu __ İnsan immün yetmezlik virüsü (hıv) ile infeksiyon __ Genital chlamydia trachomatis infeksiyonu __ Yüksek serum beta-karoten ve e vitamini düzeyleri 2. Doğru m u , yanlış mı?: __ Sünnet erkekleri HPV infeksiyonun kronik taşıyıcıları olmaya karşı korumaya yardımcı olur ve bunun sonucunda eşlerinin veya partnerlerinin servikal kanser geliştirme risklerini azaltır. __ Annenin ilk çocuğunu doğurma yaşının küçük olmasının o kadının servikal kanser geliştirme riskini artırdığı gösterilmiştir. __ Bir kadının sigara kullanmaya ilk başladığı yaş ve sigara kullanma yoğunluğunun her ikisi de skuamöz hücreli karsinoma için istikrarlı olarak daha yüksek risk ile ilişkilendirilmiştir. __ HIV-pozitif kadınlarda servikal kansere progresyon riski HIV-negatif kadınlara göre daha yüksektir. __ Birinci derece yakınlarının aile öyküsünde servikal kanser olan kadınlarda serviks adenokarsinomu geliştirme riskinde artış gözlenmiştir. 21 HPV-05-F-011-O (Modül 3) 22 HPV-05-F-011-O (Modül 3) III. Servikal Kanserin Gelişimi Öğrenme Hedefleri Bu bölümü tamamladıktan sonra şunları yapabilmelisiniz: • Skuamöz-sütunsu epitel birleşme yerini ve dönüşüm bölgesini tanımlamak ve bunların anlamlılığını açıklamak • Yaşamın farklı evrelerinde dönüşüm bölgesinin gelişimini ve değişiklikleri açıklamak • Genel olarak kanser gelişimine katkıda bulunan 3 ana etiyolojik kategoriyi tanımlamak • CIN’in doğal öyküsünü anlatmak • Servikal kanserin yaşa spesifik insidans oranlarını anlatmak • Servikal kanserin en yaygın tiplerini ve her bir kanser tipi ile ilişkili HPV tiplerini açıklamak Serviks Anatomisi Uterus kadın pelvisinde mesane ile rektum arasında yer alan içi boş, kaslı, armut şeklinde bir organdır. Uterusun ana fonksiyonu gebelik döneminde gelişmekte olan fetusun varlığını korumaktır. Genellikle uterus boynu olarak adlandırılan serviks uterusun vajinaya açılan alt kısmıdır. Şekil 9. Kadın Anatomisi Uterus fundusu Fallop tüpü Over Uterus gövdesi Uterus kavitesi Serviks Vajina 23 HPV-05-F-011-O (Modül 3) Skuamöz-sütunsu epitel birleşme yeri (SSEB) Ana Nokta Serviks skuamöz epitel (ekzoserviks veya serviksin vajinaya komşu olan kısmını örter) ve sütunsu (kolumnar) epitelden (uterus gövdesine en yakın bölüm olan endoservikal kanalı çevreler) oluşur. Bu epitellerin birleştikleri noktaya skuamöz-sütunsu epitel birleşme yeri (SSEB) adı verilir. SSEB hormonal stimülasyona yanıt olarak ve püberte, gebelik ve menopozu içeren üreme evrelerinde sıklıkla değişen hızlı hücre döngüsünün gerçekleştiği bir bölgedir. (Şekil 10). Orijinal SSEB yenidoğanların endoserviksinde görülür. Üreme çağındaki kadınlarda SSEB ekzoservikse hareket eder ve sütunsu epitel hücrelerini vajinanın alışık olmadıkları asidik ortamına maruz bırakarak skuamöz metaplazisi sürecini başlatır. Son olarak, menopoz sırasında servikal epitel azalan hormon düzeylerine yanıt olarak tekrar değiştiğinde SSEB endoservikal kanal içerisinde geri çekilmeye başlar; bunun sonucunda SSEB’nin görülmesi ve Pap testi sırasında yeterli örnek alınması güçleşir. Dönüşüm (Transformasyon) Bölgesi Ana Nokta Ana Nokta Servikal skuamöz metaplazisi bir hücre tipinin yerini başka bir olgun hücre tipinin alması olarak tanımlanır. Sütunsu epitelin yerini yeni metaplastik skuamöz epitelin aldığı serviks bölgesi “dönüşüm bölgesi” olarak adlandırılır. Dönüşüm bölgesinde, orijinal ve güncel skuamöz-sütunsu epitel birleşme yerleri arasındaki bölge, sadece skuamöz metaplazi süreci değil, aynı zamanda ve daha önemli olarak skuamöz hücre karsinomunun prekürsör lezyonları gelişir. Fetal gelişim sırasında skuamöz epitel vajinanın tamamını ve aynı zamanda ekzoserviksi kaplar. Doğumda ve prepubertal kızlarda (menarş öncesi), SSEB eksternal os (vajinaya açılan yer) ve kanalı çevreleyen sütunsu epitel hücrelerinde yer alır. Püberte sırasında gelişen uterusun ağırlığı sütunsu epitelin dışa doğru dönmesine (eversiyon) neden olur; böylece olgunlaşmamış sütunsu hücreler menarştan sonra ve üreme yılları boyunca ekzoserviksin büyük bölümünü kaplar. Dönüşüm bölgesi olgunlaşmamış sütunsu hücrelerin yerini yeni olgun metaplastik epitelin dereceli olarak aldığı sürecin gerçekleştiği serviks bölgesidir. Bu süreç kadın hormonu östrojene büyük oranda bağımlıdır. Premenopozal kadınlarda dönüşüm bölgesi tamamen ekzoserviks üzerinde bulunur. Menopozdan sonra serviks, östrojen düzeyleri azaldıkça küçülür. Bunun sonucunda, dönüşüm bölgesi başlangıçta kısmen ve sonra tamamıyla endoservikal kanal içerisine geçebilir (Şekil 10). 24 HPV-05-F-011-O (Modül 3) Şekil 10. Dönüşüm Bölgesi ve Skuamöz-Sütunsu Epitel Birleşim Yeri (SSEB) Yenidoğanlar (Puberteden Önce) Sütunsu epitel orijinal SSEB skuamöz epitel Puberteden Sonra (Erken Üreme Dönemi) orijinal SSEB Sütunsu epitel Orta-Geç Üreme Dönemi (30’larındaki bir kadın) yeni SSEB orijinal SSEB dönüşüm bölgesi Menopoz Sonrası yeni SSEB dönüşüm bölgesi orijinal SSEB 25 HPV-05-F-011-O (Modül 3) Kanser Kanser vücudun herhangi bir yerinde anormal hücrelerin kontrolsüz büyümesinden kaynaklanır. Bu anormal hücreler normal vücut dokusunu işgal eden kitle veya malign tümör oluşumuna yol açarlar. Ayrıca kan dolaşımı ve lenfatik sistem yoluyla vücudun diğer bölgelerine de potansiyel olarak yayılabilirler. Ana Nokta Kanser sıklıkla belirgin bir neden olmaksızın gelişen bir hastalık olarak görülse de, birçok bilimsel çalışma kanserin gelişimine katkıda bulunan üç ana etiyolojik kategorinin varlığını ortaya çıkarmıştır: • • • Kimyasal maddeler (örn., sigara kullanımı veya besinlerin alımı yoluyla) Radyasyon Mikroorganizmalar (örn., bakteriler, virüsler veya parazitler) Tüm dünyada her yıl tanı koyulan yaklaşık 1.2–1.5 milyon (%15) yeni kanser olgusunda daha önceden bir infeksiyon geçirildiği saptanmıştır; bu infeksiyonlar çoğunlukla viral (%11), bazen bakteriyel (%4) ve nadiren paraziterdir (%0.1). Kanserin viral nedenleri arasında en iyi bilinenler HPV, hepatit B ve hepatit C’dir. Servikal Kanser Ana Nokta Ana Nokta Servikal kanser uterusun serviks adı verilen boyun bölgesinde veya alt kısmında gelişir. Servikal kanserlerin yaklaşık %70–75’i serviksi kaplayan yassılaşmış veya “skuamöz” hücrelerde (ekzoserviks) ortaya çıkar; dolayısıyla “skuamöz hücreli karsinoma” terimi kullanılır. Servikal kanserlerin yaklaşık %15–25’i adenokarsinomlardır; bunlar uterusa uzanan servikal kanalın (endoserviks) glandular, mukus salgılayan hücrelerinde ortaya çıkar. Geri kalan %5–10’u mikst adenoskuamöz karsinomlardır (hem skuamöz epitel hem de glandular unsurları içerir). Displazi Gelişimi Normal hücre bölünmesinin aşırı hızlanması sonucunda normalden fazla sayıda hücrenin oluştuğu duruma “hiperplazi” adı verilir. Doku içerisinde bulunan hücrelerin normal yapısı ve düzenli yerleşimlerinde değişiklik olmamasına karşın, hiperplazi normal dokularda aşırı büyüme ile karakterizedir (bkz. Şekil 11). Bu benign durum genellikle irite edici bir stimulusa yanıt olarak ortaya çıkar ve potansiyel olarak geri dönüşlüdür. Ana Nokta Kanserin erken gelişim aşamasında, hücre bölünmesi ile hücre kaybı arasındaki denge bozulur ve bunun sonucunda anormal tipte aşırı hücre büyümesi veya “displazi” gerçekleşir. Displazi ile ilişkili hücre değişiklikleri hem yapısal hem de davranışsal bakımdan genellikle normale döner; ancak yıllar içinde potansiyel olarak malign hale gelebilir. Şiddetine bağlı olarak displazi özellikle genç kadınlarda tedavisiz ortadan kalkabilir. Ancak tedavi edilmediğinde, en şiddetli displazi olguları “karsinoma in situ” (CIS) adı verilen erken kansere ilerler. Latince in situ terimi “yerinde” anlamına gelir ve karsinoma in situ terimi orijinal yerlerinde kalan (servikal kanserde bazal membran üzerinde bulunan epitel), yayılmamış hücrelerin kontrolsüz çoğalmasını ifade eder. 26 HPV-05-F-011-O (Modül 3) Karsinoma in situ invazif kansere ilerleyebilir. Kanser civarındaki dokuya sadece 2-3 milimetre (mm) yayılmışsa ve lenf kanallarına ya da kan damarlarına yayılmamışsa “mikroinvazif ” olarak adlandırılır. Displazinin CIS veya mikroinvazif kansere ilerlemesi uzun yıllar alabilir; ancak bu süreç bir kez başladığında kanser yakındaki dokulara veya diğer organlara (mesane, barsaklar, karaciğer veya akciğerler) hızla yayılabilir (bkz. Şekil 11). Ana nokta Şekil 11. Hücrelerin Kansere Progresyonu Normal Hiperplazi Hafif displazi (CIN 1) Karsinoma in situ (şiddetli displazi) (CIN 3) İnvazif kanser Servikal intraepitelyal neoplazi (CIN) patologlar tarafından bir serviks dokusu biyopsi örneğini incelerken displazi şiddetini sınıflamak için kullanılan bir terimdir. Neoplazi hücrelerin anormal çoğalması anlamına gelir. CIN terimi ile birlikte bir rakam (1, 2 veya 3) serviksin epitel cidar kalınlığının ne kadarının anormal hücre içerdiğini tarif eder. CIN düşük evreden (hafif displazi) CIN 1 ve yüksek evreye (şiddetli displazi) CIN 3’e kadar uzanabilir (bkz. Şekil 11). CIN 3 hem prekanseröz lezyonları hem de karsinoma in situyu içerir. Her yıl 1 milyon kadına CIN 1 lezyonları tanısı koyulurken, 500,000 kadına CIN 2/3 tanısı koyulur. Ana Nokta Ana Nokta 27 HPV-05-F-011-O (Modül 3) Olguların çoğunda, CIN’in dönüşüm bölgesinde ilerleyen SSEB’de tek bir odaktan kaynaklandığına inanılmaktadır. Serviksin anterior bölgesinde CIN gelişme olasılığı posterior bölgeye göre iki kat daha yüksektir ve CIN nadiren lateral açılardan kaynaklanır (Şekil 12). CIN oluştuktan sonra dönüşüm bölgesinin tamamı boyunca yatay olarak ilerleyebilir; ancak genellikle orijinal skuamöz epitelin yerini almaz. Şekil 12. Servikste CIN’in Potansiyel Lokalizasyonu anterior bölge lateral açılar posterior bölge CIN’in Doğal Öyküsü ve Servikal Kanser HPV klirensi ilk infeksiyon bölgesinde ölçülebilir HPV DNA’sının yokluğu olarak tanımlanır. Yüksek riskli HPV’lere bağlı infeksiyonların yaklaşık %90’ı benign bir seyir izler ve 2 yıl içerisinde en duyarlı DNA saptama yöntemleriyle bile saptanamayacak hale gelir. Yüksek riskli HPV ile infekte olan çok az sayıda kadında en sonunda CIN 3 veya daha kötü hastalık gelişir. Tablo 1’de gösterildiği gibi, CIN 1 lezyonlarının yaklaşık %57’si müdahale edilmeksizin spontan olarak gerilerken, CIN 2/3 lezyonlarının uygun biçimde tedavi edilmediğinde persistans gösterme ve invazif servikal kansere ilerleme olasılığı daha yüksektir. Tablo 1. CIN’in Doğal Öyküsü Regresyon Persistans CIS’e Progresyon İnvazyona Progresyon CIN 1 %57 %32 %11 %1 CIN 2 %43 %35 %22 %5 CIN 3 %32 ~%56 – ~%12 Oster AG. Int J Gyn Path 1993;12:186’dan uyarlanmıştır. 64 çalışma, 274 karsinom, 15,473 CIN olgusu İzlem: <1-12 yıl Modül 2’de anlatıldığı gibi, en yüksek HPV infeksiyon oranı (yüksek riskli tipler dahil) tipik olarak 30 yaşın altındaki genç kadınlarda ortaya çıkar. Buna karşılık, invazif servikal kanser genellikle daha ileri yaşlarda görülür (Şekil 13). 28 HPV-05-F-011-O (Modül 3) Şekil 13. HPV İnfeksiyonunun Yaşa Spesifik Prevalansı ve Servikal Kanser İnsidansı (Hollanda) Artan % / Oran Servikal kanserin yaşa spesifik insidans oranı Yüksek riskli HPV 20-30 30-40 40-50 50-60 İlerleyen Yaş (yıl) Bosch FX ve ark. J Clin Pathol 2002;55:251’den uyarlanmıştır. HPV Persistansı HPV ile karşılaşmadan kanser gelişimine progresyon tipik olarak en az 10 yıl sürer ve onkojenik HPV tiplerinin persistansına bağlıdır. Şekil 14. HPV İnfeksiyonuna Bağlı Servikal Kanserin Doğal Öyküsü Yıllar Aylar İlk HPV İnfeksiyonu Devam Eden İnfeksiyon CIN 1 10’lu Yıllar CIN 2/3 SERVİKAL KANSER HPV Persistansı “Temizlenmiş” HPV İnfeksiyonu Persistans aynı HPV tipinin birkaç aydan bir yıla kadar uzanan sürede iki ya da daha çok kez saptanması olarak tanımlanır. Konağın HPV infeksiyonuna verdiği immün yanıtlardaki farklar persistans riskinin önemli belirleyicileridir. Diğer ilişkili faktörler yaşın ≥30 olması ve çoklu HPV tipleriyle infeksiyonu içerir. Yüksek riskli (onkojenik) HPV tipleri ve spesifik olarak HPV tip 16 ile infekte olan kadınlarda serviksteki prekürsör lezyonların daha uzun süre persistans ve daha hızlı progresyon gösterdiği ortaya koyulmuştur. Ana Nokta 29 HPV-05-F-011-O (Modül 3) Servikal Kanser Tipleri Skuamöz Hücre Karsinomu Ana Nokta İnvazif skuamöz hücreli karsinoma (SHK) servikal kanserlerin yaklaşık %70-75’ini oluşturur. Skuamöz hücre karsinomları genellikle derinin dış yüzeyi (epidermis), içi boş organların cidarı ve solunum ve sindirim kanalları gibi dokularda bulunan yassı, ince skuamöz hücrelerde başlayan kanserlerdir. Servikal skuamöz hücre karsinomlarının yaklaşık %90’ı ya vajinaya bakan yüzdeki skuamöz-sütunsu epitel birleşme yerinin 1 santimetre (cm) civarında ya da endoservikal kanalın biraz daha yukarısında başlar. Skuamöz hücre karsinomları ağırlıklı hücre tipine göre tanımlanır: • Büyük hücreli nonkeratinize (lezyonların büyük kısmını oluşturur) • Büyük hücreli keratinize • Küçük hücreli karsinomlar (diğer hücre tiplerine göre daha kötü prognoz ile ilişkilidir). Ana Nokta HPV tip 16 skuamöz hücre karsinomlarının %50’sinden fazlasında saptanmıştır. Adenokarsinom Servikal adenokarsinomlar endoserviksteki glandular hücrelerden kaynaklanır ve tüm invazif kanserlerin yaklaşık %15-25’ini oluşturur. Yaşa göre düzeltilmiş insidans oranı serviksteki skuamöz hücreli karsinomlarla karşılaştırıldığında artıyor gibi görünmektedir ve olguların %30 kadarı 35 yaşın altındaki kadınlarda teşhis edilir. Servikal adenokarsinomun insidans oranlarında gözlenen relatif artış yeterli taramaya rağmen saptama zorluğuna bağlı olabilir; lezyonların histolojik sınıflamasındaki iyileşmeler ve aynı zamanda sitologların farkındalık düzeyindeki artış da saptama oranındaki artıştan sorumlu olabilir. Ana Nokta Adenokarsinomlar genellikle büyük, kütlesel lezyonlardır ve skuamöz hücreli karsinomlara göre tekrarlama olasılıkları daha yüksektir. Endoservikal bezlerden kaynaklandıklarından, anatomik olarak görülmeleri daha zordur; dolayısıyla kadınlarda hastalığın evresindeki ilerleme nedeniyle tanısı genellikle geç koyulur ve prognozu daha kötüdür. Adenokarsinomların endoserviks dokusunda progresif olarak daha şiddetli prekürsör değişikliklerin gelişiminden kaynaklandığı ve endoservikal adenokarsinomların çoğunda en preinvazif form olan adenokarsinom in situ’ya (AIS) yol açtığı düşünülmektedir. Histolojik açıdan, AIS skuamöz-sütunsu epitel birleşme yerinde lokalizedir ve tipik olarak normal endoservikal bezlerin hizasının altına uzanmaz. AIS’den invazif adenokarsinoma progresyon yaklaşık 13 yıl sürer. Skuamöz hücre karsinomlarında olduğu gibi, pek çok çalışma HPV İnfeksiyonunun servikal adenokarsinom gelişiminde önemli rol oynadığını göstermektedir. SHK’da HPV tip 16 hakimiyetinin saptanmasına karşın, tüm adenokarsinomların yaklaşık yarısı 30 HPV-05-F-011-O (Modül 3) HPV tip 18’e bağlı infeksiyon ile ilişkilendirilmiştir. Anneleri gebelik döneminde dietilstilbestrol (DES) alan kadınlarla ilişkilendirilmiş olan bir adenokarsinom tipi “clear cell” adenokarsinom olarak adlandırılır. 1972 yılından önce, DES erken doğumları ve düşükleri önlemek için gebe kadınlarda kullanılmak üzere reçeteleniyordu. Adenoskuamöz Karsinom Mikst adenoskuamöz karsinomalar servikal kanserlerin %5–10’unu oluşturur. Bu tümörler malign skuamöz epitelyal ve glandular unsurların karışımından oluşur ve olguların büyük kısmında izole SHK ve adenokarsinomlara göre daha kötü prognoza sahip olduğu bilinmektedir. ‘Kollizyon tümörü’ terimi adenokarsinom ve skuamöz hücre tümörünün eş zamanlı çapraz işgalini tarif etmek için kullanılır. Daha düşük diferansiye olmuş bir adenokarsinom tipi ‘glassy hücreli karsinoma’dır. Bu tip lezyonun son derece agresif progresyon hızına sahip olduğu kabul edilir ve tüm servikal kanserlerin yaklaşık %1-2’sini oluşturur. Diğer Malign Servikal Tümörler Servikal olmayan metastatik tümörlerin servikse invazyonu nadirdir ancak endometriyum (uterus cidarı), mesane ve rektumdan kaynaklanan tümörleri içerebilir. Şekil 15. Servikal kanser Colposcopy and Treatment of Cervical Intraepithelial Neoplasia. A Beginner’s Manual, edited by JW Sellors and R Sankaranarayanan, Lyon, France: International Agency for Research on Kanser, 2003; izinle yayınlanmıştır. 31 HPV-05-F-011-O (Modül 3) Ana Noktalar • Kanser gelişimine genel olarak katkıda bulunan üç ana etiyolojik kategori kimyasallar, radyasyon ve mikroorganizmalardır. • Serviks, skuamöz epitel (ekzoserviks) ve sütunsu epitelden (endoserviks) oluşur; bunların birleştikleri nokta skuamöz-sütunsu epitel birleşme yeri (SSEB) olarak adlandırılır. • Servikal “dönüşüm bölgesi” servikal prekanserlerin ve kanserlerin çoğunlukla geliştiği bir skuamöz metaplazi bölgesidir. Serviksteki lokalizasyonu kadının yaşamındaki hormonal değişikliklerden etkilenir. • Servikal kanserlerin yaklaşık %70-75’i ekzoserviksteki skuamöz hücrelerden kaynaklanan skuamöz hücreli karsinomlardır; yaklaşık %15-25’i endoserviksin glandular hücrelerinden kaynaklanır ve adenokarsinomlar olarak adlandırılır. • Servikal skuamöz hücre karsinomlarının yaklaşık %90’ı skuamözsütunsu epitel birleşme yerinin 1 cm civarında oluşur; %50’sinden fazlası HPV 16 ile ilişkilidir. • Adenokarsinomların anatomik olarak görülmesi daha zordur; dolayısıyla tanı geç koyulur ve prognoz skuamöz hücre karsinomlarına göre daha kötüdür. Tüm adenokarsinomların yaklaşık yarısı HPV 18 infeksiyonu ile ilişkilidir. • Displazi ile ilişkili servikal hücre değişiklikleri genellikle hem yapısal hem de davranışsal olarak normale döner ancak yıllar içerisinde potansiyel olarak malin hale gelebilir. • Servikal intraepitelyal neoplazi (CIN) displazi şiddetini sınıflamak için kullanılan bir terimdir ve CIN 1’den (hafif displazi) CIN 3’e (şiddetli displazi ve CIS) kadar uzanabilir. • A.B.D.’de her yıl 1 milyondan fazla kadına CIN 1 lezyonları tanısı koyulur ve 500,000 kadında CIN 2/3 teşhis edilir. • Persistans birkaç aydan bir yıla kadar değişen sürede aynı HPV tipinin 2 veya daha çok kez saptanması olarak tanımlanır. Yüksek riskli (onkojenik) HPV tipleri ile daha yaygındır. • Yerinde kalan ve yayılmayan erken evreli kansere “karsinoma in situ”veya CIS adı verilir; yakındaki dokulara sadece 2-3 mm yayılma gösteren kanser “mikroinvazif” olarak tanımlanır. 32 HPV-05-F-011-O (Modül 3) Sınama Soruları Her terimi doğru tanım ile eşleştiriniz. ___ Orijinal yerinde kalan, yayılmamış hücrelerin kontrolsüz çoğalması a. Hiperplazi b. Displazi ___ Normal hücre bölünmesinin aşırı hızlanmasıyla ve normalden fazla sayıda hücrenin ortaya çıkmasıyla kategorize edilen benign bi r durum c. Karsinoma in situ d. Mikroinvazif kanser e. CIN f. Adenokarsinomlar g. Skuamöz hü cr el i karsinomlar h. Adenoskuamöz karsinomlar i. Skuamöz-sütunsu epitel birleşme yeri j. Dönüşüm bölgesi ___ Tipik olarak ekzoserviksin glandular, mukus salgılayan hücrelerinden kaynaklanan büyük, kütlesel kanserler ___ Servikal kanser ve prekürsörlerinin geliştiği bir skuamöz metaplazi bölgesi ___ Malign skuamöz epitelyal ve glandular unsurların karışımından oluşan lezyonlar ___Patologlar tarafından bir servikal doku biyopsi örneğini incelerken displazi şiddetini sınıflamak için kullanılan bir terim ___ Yakındaki dokunun içerisine birkaç milimetre yayılmış ancak lenf kanallarına ve kan damarlarına yayılmamış kanser ___ Normal doku düzeni ve hücrelerin yapısındaki bozulmadan kaynaklanan anormal tipte aşırı hücre çoğalması ___Tipik olarak ekzoservikste bulunan yassı, ince hücrelerden kaynaklanan kanserler ___ Skuamöz ve sütunsu epitellerin birleştikleri nokta 33 HPV-05-F-011-O (Modül 3) En doğru yanıtı seçiniz. 1. Aşağıdaki ifadelerden hangisi DOĞRUDUR? a. Adenokarsinomları saptamak skuamöz hüc r e karsinomlarına göre daha kolaydır. b. Düşük riskli HPV tipleri yüksek riskli tiplere göre persistans ile daha sık ilişkilidir. c. HPV 16 serviks adenokarsinomlarının ~%50’si ile i l işk i l i d i r. d. Servikal displazi şiddeti CIN 1 (hafif displazi) il e CIN 3 (şiddetli displazi ve CIS) arasında değişir. 2. Tüm servikal kanserlerin %70-75’inden sorumlu olan, en yaygın servikal kanser tipi ________________’dur. a. Adenokarsinoma b. Adenoskuamöz karsinoma c. Skuamöz hücreli karsinoma d. Glassy hücreli karsinoma 34 HPV-05-F-011-O (Modül 3) IV. Klinik Bulgular ve Evrelendirme Öğrenme Hedefleri Bu bölümü tamamladıktan sonra şunları yapabilmelisiniz: • Erken ve ilerlemiş servikal hastalığın semptom ve bulgularını tartışabilmek • Servikal kansere ilişkin FIGO Evrelendirme Sistemini ve onun önerilen tedaviler ve genel sağkalım oranı ile ilişkisini anlatabilmek Semptomlar ve Bulgular Erken Hastalık Servikal kanser en erken ve en tedavi edilebilir evrelerinde genellikle herhangi bir semptoma yol açmaz. Çoğu kadın kanser ilerleyip yayılıncaya kadar klinik semptomlar yaşamaz. Displazi ve servikal kanserin yayılmamış erken formları Pap smear ile saptanabilir (bu modülde Servikal Kanser Taraması bölümüne bakınız). Bugün servikal kanser tanısı koyulan kadınların büyük kısmı ya düzenli Pap smearları yaptırmayan veya anormal smeardan sonra izlenmemiş olan kadınlardır. Erken servikal kanserin bulguları ortaya çıktığında en yaygın olanları dereceli olarak daha ağırlaşan ve daha uzun süren anormal vajinal kanama (özellikle menstrüel periyodlar arasında, ilişkiden veya duştan sonra ve menopozdan sonra) ve lökoredir (sürekli vajinal akıntı; sulu, pembe, kahverengi veya kanlı olabilir; genellikle kokuludur ve pürülan değildir). Ana Nokta Ana Nokta İlerlemiş Hastalık İlerlemiş servikal hastalığın klinik semptomları güçsüzlük veya yorgunluk (aneminin bir göstergesi), iştah azalması (ve sonuçta kilo kaybı), sırt veya pelvis ağrısı (sıklıkla tek taraflı ve kalça veya uyluğa yayılan tarzda), vajinadan idrar veya feçesi tutma zorluğu (inkontinans) (fistül oluşumunun bir göstergesi) ve kemik kırığını (metastatik hastalığın bir göstergesi) içerir. Ana Nokta 35 HPV-05-F-011-O (Modül 3) Servikal Kanserde Evrelendirme Ana Nokta Uluslararası Jinekologlar ve Obstetrisyenler Federasyonu (FIGO) servikal kanseri 0 ile IV evre arasında sınıflandıran bir sistem belirlemiştir. FIGO Evrelendirme sistemi hekimin klinik muayenesinin yanı sıra bazı olgularda diğer prosedürleri (sistoskopi ve proktoskopi) içerir. Tablo 2. Uluslararası Jinekologlar ve Obstetrisyenler Federasyonu’nun (FIGO) Servikal Kanser Evrelendirme Sistemi Evre Özellikler 0 Karsinoma in situ, intraepitelyal neoplazi I Karsinoma kesin olarak serviks ile sınırlıdır IA İnvazif kanser sadece mikroskop ile saptanır; tüm büyük lezyonlar, hatta yüzeyel invazyon yapanlar evre IB kanserlerdir; invazyon ölçülmüş stroma invazyonu ile sınırlıdır <=5 mm derinlik ve <=7 mm genişlik Serviks ile sınırlı klinik lezyonlar veya IA’dan büyük preklinik lezyonlar IB II III Tahmini 4 yıllık sağkalım* Karsinom serviksin ötesine yayılmıştır; ancak pelvis duvarına yayılmamıştır; karsinom vajinayı içerir ancak yayılım alt üçte birlik kısma kadar uzanmaz Karsinom pelvis duvarına kadar yayılmıştır veya tümör vajinanın alt üçte birlik kısmını içerir IIIA Pelvis duvarına yayılım yoktur; ancak vajinanın alt üçte birlik kısmına yayılım vardır IIIB Pelvis duvarına yayılım ve hidronefroz veya böbrek fonksiyon yetersizliği ya da her ikisi vardır IV Karsinom pelvisin ötesine yayılmıştır veya klinik olarak mesane ya da rektum mukozasını etkilemiştir IVA Komşu organlara yayılım IVB Uzak organlara yayılım *önerilen tedaviden sonra 36 HPV-05-F-011-O (Modül 3) >%99 %94 %79 %39 %26 %0 Ana Noktalar • Erken servikal kanser tipik olarak herhangi bir klinik semptoma yol açmaz. • Erken servikal kanser bulguları ortaya çıktığında en yaygın olanları anormal vajinal kanama ve lökoredir. • İlerlemiş servikal hastalığın klinik semptomları güçsüzlük veya yorgunluk, iştah azalması, pelvis veya sırt ağrısı, idrar tutma zorluğu ve kemik kırığını içerir. • FIGO Evrelendirme Sistemi servikal kanseri evre 0 (karsinom in situ) ile IV (pelvisin ötesine, komşu veya uzak organlara yayılım) arasında sınıflar. 37 HPV-05-F-011-O (Modül 3) Sınama Soruları En doğru yanıtı seçiniz. 1. FIGO Evrelendirme sistemine göre CIN 3 (şiddetli displazi ve karsinom in situ) Evre ______ olarak sınıflandırılır. a. 0 b. I c. II d. III e. IV 2. Pelvisin ötesine, komşu ve uzak organlara yayılan kanser Ev re ________ olarak sınıflandırılır. a. 0 b. I c. II d. III e. IV 38 HPV-05-F-011-O (Modül 3) V. Tedavi Öğrenme Hedefleri Bu bölümü tamamladıktan sonra şunları yapabilmelisiniz: • Bir kadının tedavisine ve prognozuna katkıda bulunan faktörleri tanımlamak • Servikal kanser için önerilen birçok tedavi seçeneğini tarif etmek • Tedaviye uzun süreli yanıt bakımından potansiyel komplikasyonları anlatabilmek Tedavi Seçenekleri Bir kadının tedavi seyri ve prognozu aşağıdaki önemli faktörler ile belirlenir: • Tümörün histolojik tipi, evresi ve büyüklüğü. • Kadının genel fiziksel sağlığı ve yaşı. • Cerrahi veya tedavinin potansiyel komplikasyonları (radyasyon/kemoterapi) • Kadının fertiliteyi koruyan tedaviler yönündeki tercihi. Servikal kanserin tipi ve evresi bir kadının hayatta kalma şansıyla ilişkili olan en önemli faktörlerdir. Ne yazık ki, tedavi edilmediğinde veya tedavi başarısız olduğunda, kadınların %95’i tanıdan sonraki 2 yılda hayatını kaybeder. Ana Nokta Servikal kanserli hastalar için pek çok farklı tedavi tipi bulunmaktadır. Ulusal Kanser Enstitüsü tanı sırasında kanserin evresine dayanarak servikal kansere ilişkin kılavuzlar geliştirmiştir; bunlar bilgilenmeniz için Tablo 3’de listelenmiştir. Ana Nokta 39 HPV-05-F-011-O (Modül 3) Tablo 3. Ulusal Kanser Enstitüsünün Servikal Kanser için Önerdiği Tedavi Seçenekleri Tedavi Evre 0 † Evre IA LEEP, lazer cerrahisi, kriyocerrahi X Konizasyon X X Total histerektomi X X Radikal histerektomi ile pelvik lenfadenektomi Evre IB X Evre IIA X X X X Dahili + harici radyasyon X X Dahili + harici radyasyon + kemoterapi X X Radikal histerektomi ile pelvik lenfadenektomi + radyasyon + kemoterapi Sadece dahili radyasyon X Evre IIB Evre III Evre IVA X X X Evre IVB X Kemoterapi X Palyatif radyasyon tedavisi X †LEEP=loop elektrocerrahi eksizyon prosedürü Cerrahi Hastalığın en erken evrelerinde, servikal kanser kanserli dokunun çıkarılması (eksizyon) veya parçalanması (ablasyon) ile yüksek düzeyde iyileştirilebilir. Kadının çocuk sahibi olma becerisini korumak için genellikle serviks ve uterusta anlamlı hasarı önleyen tedavi seçenekleri tercih edilir. Fertiliteyi koruyan ve aynı zamanda CIN tedavisinde kullanılan bu prosedürler kriyocerrahi, karbon dioksit lazer ışını, LEEP (loop elektrocerrahi eksizyon prosedürü) ve konizasyonu içerir. Ayrıca, kanser serviksin ötesine, komşu pelvik dokulara yayıldığında histerektomi (uterus ve serviksin çıkarılması) gerekebilir. Ablasyon Prosedürleri Ana Nokta Kriyocerrahi Kriyocerrahide (kriyoterapi olarak da adlandırılır) anormal epitel ve çevresindeki 7 mm doku aşırı soğutulmuş bir prob (kriyoprob) kullanılarak dondurulur. Nitrik oksit ve karbon dioksit gibi gazlar probun -20 ile -30°C arasındaki ısılara soğutulması için en yaygın biçimde kullanılan gazlardır. Normalde, bu tip bir dokunun tek bir kez dondurulması yeterli nekroz sağlamaz; dolayısıyla bölge çözdürülür ve prosedür tekrarlanır. Bu prosedürün avantajları görece düşük maliyeti, yaygın bulunabilirliği ve düşük komplikasyon oranıdır. Dezavantajı birkaç hafta devam eden yoğun, kokulu akıntıdır. 40 HPV-05-F-011-O (Modül 3) Karbondioksit Lazer Işını Karbondioksit lazer ışını kriyocerrahi kadar etkin gibi görünmektedir. Bu prosedürde dokuda kansız kesiler oluşturmak veya yüzeydeki bir lezyonu çıkarmak için bir lazer ışını kullanılır. Kriyocerrahide olduğu gibi, lazer cerrahisi 5-7 mm derinliğindeki dokuyu parçalayabilmelidir. Kriyoprob ile yeterince ele geçirilemeyen daha büyük lezyonlarda ve erişilmesi zor bölgelerde bulunan lezyonlarda özellikle kullanışlı olabilir. Karbondioksit lazer ışını pahalıdır ve tekniğin öğrenilmesi diğer cerrahi prosedürlerine göre daha zordur. Ana Nokta Eksizyon Prosedürleri LEEP (loop elektrocerrahi eksizyon prosedürü) Loop diatermisi olarak da bilinen LEEP’de dönüşüm bölgesi ve distal endoservikal kanal elektrik yüklü bir tel (ince bir tel luptan elektrik akımı geçirilir) ile çıkarılır (yakılmaz). Bu prosedürün yararı, lezyonun tamamen uzaklaştırıldığını doğrulamak ve invazif kanseri dışlamak amacıyla çıkarılan dokunun histolojik inceleme için korunabilmesidir; bu prosedür hem terapötik hem de tanısal işleve sahiptir. Konizasyon Konizasyon (eksizyonel koni biyopsisi veya koni biyopsisi olarak da adlandırılır) serviks ve servikal kanaldan koni şekilli bir anormal doku parçasını çıkarması bakımından terapötik ve dokunun invazif kanserin dışlanması amacıyla incelenebilmesi bakımından tanısal değer taşır. Konizasyon CIN ve büyüklüğü <3 mm olan mikroinvazif kanserlere müdahale etmek için kullanılır. Prosedürün primer komplikasyonları perioperatif ve postoperatif kanamadır; semptomatik servikal stenoz ve uterus perforasyonu da olabilir. Histerektomi Kanser serviksin ötesine geçip uterus veya overlere yayıldığında histerektomi (uterus ve serviksin cerrahi yolla çıkarılması) yapılır. Histerektomi abdominal insizyon (abdominal histerektomi), vajinal insizyon (vajinal histerektomi) veya abdomende küçük laparoskopik insizyonlar yapılarak gerçekleştirilebilir. Kadının uterusu tamamen veya kısmen çıkarılabilir ve gerekirse, overler ve fallop tüpleri de prosedürün bir parçası olarak çıkarılabilir. Uterus ve serviksin tamamen çıkarılmasına total histerektomi, ek olarak çevre dokuların ve vajinanın üst kısmının da çıkarılmasına ise radikal histerektomi adı verilir. Ana Nokta Ana Nokta Ana Nokta Eksenterasyon Histerektomi ve radyasyon/kemoterapi başarısız olduğunda, çoklu pelvik dokuları ve organları içeren kanserler için pelvik eksenterasyon yapılabilir. Kadınlarda pelvik eksenterasyon serviks, vajina, overler ve çevredeki lenf düğümleri ve aynı zamanda alt kolon, rektum ve mesanenin çıkarılmasını ve idrar ve dışkının vücut dışına atılabileceği bir stomata (açıklık) oluşturulmasını içerir. 41 HPV-05-F-011-O (Modül 3) Radyasyon Tedavisi Ana Nokta Çevredeki pelvik dokulara yayılmış kansere, primer tümöre ve potansiyel lokal invazyon bölgelerine yönelik radyasyon tedavisi ile müdahale edilebilir. Radyasyon tedavisi kanser hücrelerini parçalamak için yüksek enerjili x ışınları veya diğer radyasyon tiplerini kullanır ve sadece hedeflenen bölgedeki hücreler etkilendiğinden lokal tedavi olarak kabul edilir. Harici radyasyon tedavisi kansere sıklıkla pek çok farklı yönlerden radyasyon göndermek için vücudun dışında bulunan bir makineyi kullanır. Dahili radyasyon tedavisi doğrudan tümöre sokulan veya kanserli dokunun yakınına yerleştirilen, iğne, odak, tel veya kateter içerisine koyulmuş radyoaktif maddeyi kullanır. Radyasyon hastalığın kökünü kazımak veya kontrol etmek için erken evreli kanserlerde kullanılabilir. Genellikle tümörü küçültmek için cerrahiden önce veya kanserin nüks etmesini önlemek için cerrahiden sonra kullanılır. Bazı olgularda cerrahi ve/veya kemoterapi ile birlikte kullanılabilir. Ana Nokta Kemoterapi Kemoterapi daha ileri evrelerdeki servikal kanserin tedavi etmek için kimyasal maddelerin (ilaçlar) uygulanmasıdır. Bu ajanlar ya hücrelerin hızlı bölünmesini veya çoğalmasını önleyerek ya da hücreleri tamamen parçalayarak kanserin büyümesini durdururlar. Sistemik kemoterapi ağızdan alınan veya damara ya da kasa enjekte edilen tek bir ilaç veya ilaç kombinasyonundan oluşur; ilaçlar kan dolaşımına girer ve vücutta dolaşarak çoğunlukla hedeflenmiş kanser hücrelerini fakat bazen de sağlıklı hücreleri parçalarlar. Kemoterapinin uygulanma yöntemi tedavi edilen kanserin tipi ve evresiyle belirlenir. Potansiyel Komplikasyonlar Ana Nokta Tedaviye rağmen, tedaviye daha az yanıt veren bazı servikal kanser tipleri persistans gösterebilir. Kanser özellikle uterus ve fertiliteyi koruyan yöntemler ile tedavi edilen kadınlarda nüks edebilir. Son olarak, bazı kadınlarda cerrahi ve/veya radyasyon sonucunda cinsel fonksiyonda azalma ve barsak ve mesane fonksiyonlarında azalma olabilir. 42 HPV-05-F-011-O (Modül 3) Ana Noktalar • Servikal kanserin histolojik tipi ve evresi bir kadının hayatta kalma şansının primer belirleyicileridir. • Ulusal Kanser Enstitüsü tanı sırasındaki kanser evresine bağlı olarak servikal kansere ilişkin kılavuzlar geliştirdi. • Kriyocerrahi ve karbondioksit lazer ışını 5–7 mm derinliğindeki dokuyu parçalamak için kullanılan cerrahi ablasyon tedavileridir. • LEEP ince bir tel luptan geçirilen elektriksel akımı kullanır ve hem tanısal hem de terapötik işlevleri gerçekleştirmek için kullanılabilir. • Konizasyon veya eksizyonel koni biyopsisi CIN ve CIS tedavisinde hem tanısal hem de terapötik amaçlar için kullanılabilir. • Kanser serviksin ötesine geçip uterus ve overlere yayıldığında genellikle histerektomi yapılır (uterus ve serviksin cerrahi yolla çıkarılması). • Radyasyon tedavisi servikal kanser hücrelerini parçalamak ve çevredeki pelvik dokulara yayılmış kansere müdahale etmek için yüksek enerjili x ışınları veya diğer radyasyon tiplerini kullanır. • Kemoterapi daha ileri evrelerdeki servikal kanseri ya kanser hücrelerini tamamen parçalayarak ya da hızlı hücre bölünmesiyle daha da fazla büyümeyi önleyerek tedavi etmek için kimyasal maddelerin (ilaçlar) uygulanmasıdır. • Servikal kanser tedavilerinin (cerrahi, radyasyon) potansiyel komplikasyonları barsak ve mesane fonksiyonunda değişiklikler ve cinsel fonksiyonda azalmayı içerir. 43 HPV-05-F-011-O (Modül 3) Sınama Soruları En uygun yanıtı seçiniz. 1. Bu tedavi tipi tümöre doğrudan sokulan veya kanserli dokunun yakınına yerleştirilen, iğne, odak, tel veya kateter içerisine koyulan radyoaktif maddeyi içerir. a. Lokal kemoterapi b. Sistemik kemoterapi c. Dahili radyasyon d. Harici radyasyon 2. Uterus v e serviksin tamamen çıkarılmasına ____________ adı verilir; buna ek olarak çevredeki dokuların ve vajinanın üst kısmının da çıkarılması ise ___________ olarak adlandırılır. a. Konizasyon/ LEEP b. Total histerektomi / radikal histerektomi c. Total histerektomi / LEEP d. LEEP / k onizasyon 3. Dokunun elektriksel yük taşıyan bir tel ile çıkarıldığı cerrahi prosedüre ne ad verilir? a. Kriyoterapi b. Karbondioksit lazer ı şın ı c. LEEP d. Konizasyon 4. Kriyocerrahi veya karbondioksit lazer ışını ile çıkarılan doku, lezyonun tam olarak uzaklaştırıldığını doğrulamak için histolojik yönden incelenebilir. a. Doğru b. Yanlış 44 HPV-05-F-011-O (Modül 3) VI. Servikal Kanser Taraması Öğrenme Hedefleri Bu bölümü tamamladıktan sonra şunları yapabilmelisiniz: • Pap smear tiplerini, amacını, doğruluğunu ve sınırlamalarını anlatabilmek • A.B.D.’deki servikal kanser taramasına ilişkin kılavuzları anlatabilmek • ASC (ASC-US, ASC-H), LSIL, HSIL ve AGC’nin potansiyel ciddiyetini ayırt etmek • Anormal sitolojik testin sonuçlarının triajında ve açıklığa kavuşturulmasında kullanılan üç testi tanımlamak • CIN 1 ve CIN 2/3 lezyonlarında önerilen tedaviyi tarif etmek • Sitolojik bulgular ile histolojik evrelendirme arasındaki ilişkiyi tarif etmek Pap Smear Patolog George Papanicolaou’nun ismiyle anılan Pap smear 1949’da kullanıldı ve servikal kanser taramasında sitolojinin ilk kullanımını temsil etti. Pap smear testinin amacı ve yararı anormal servikal hücrelerin, servikal prekanserlerin ve servikal kanserin erken tanısı ve dolayısıyla tedavisidir. Gerçekte, servikal kanser erken saptandığında tamamen önlenebilen ve iyileştirilebilen bir durumdur. Ana Nokta Pap smearlar serviksin dönüşüm bölgesindeki epitel hücrelerinde anormallikleri araştırırlar. Pap smearda kaydedilen pek çok anormallik HPV’ye bağlı olsa da, bazı anormallikler Herpes simplex virüsü gibi diğer infeksiyonlar, Trichomonas vaginalis infeksiyonu, fungal organizmalar (örn., Candida türleri), inflamasyon veya intrauterin kontraseptif cihazlar ile ilişkili hücresel değişiklikler veya atrofiye bağlı olabilir. Dönüşüm bölgesinin yüzeyel tabakasında bulunan hücreler normal koşullarda küçülür ve epitel yüzeyinden ayrılırlar (eksfoliyasyon). Pap smear testinin temelini bu hücreler oluşturur. Pap smearların HPV’den kaynaklanan servikal displaziyi saptadıkları; ancak HPV’nin kendisini saptamadıklarını kaydetmek önemlidir. Hybrid Capture II® gibi HPV testleri HPV DNA’sının varlığını saptar (Modül 1). 45 HPV-05-F-011-O (Modül 3) Pap Smear Tipleri Ana Nokta Pap smearlar hazırlanırken genellikle güncel olarak iki tip sitoloji örnek alımı kullanılır: geleneksel Pap smear ve likid bazlı Pap smear (sıvı bazlı veya ince tabakaya dayalı Pap olarak da bilinir). Hazırlanan Pap smear tipinden bağımsız olarak, genel ilke ekzoserviks ve endoserviks hücrelerinden yeterli miktarda örnek almak ve bu hücreleri herhangi bir anormallik yönünden incelemektir. Hücreler ilk olarak, serviksin yeterince görülebilmesini sağlamak için spekulumun vajina içerisine yerleştirilmesiyle ve daha sonra örnek alma aracıyla serviksten örnek toplanmasıyla alınır. Hastanın yaşına ve anatomisine bağlı olarak, serviks hücreleri pamuklu çubuk, fırça veya spatül ile alınabilir (ve inceleme sırasında fark edilen gözle görülebilir lezyonlara tipik olarak biyopsi yapılır). Geleneksel Pap smearda, hücreler cam lam üzerine elle yayılır, derhal sprey fiksatif ile yerine sabitlenir, Papanicolaou boyası ile boyanır ve sitolojik incelemeye gönderilir. Likid bazlı Pap smearda hücreler serviksten yukarıda anlatılan şekilde alınır ve örnek alma aracı derhal alkol bazlı bir fiksatif içeren flakona koyulur. Kapatılan kap sitoloji laboratuarına gönderilir ve orada özel bir makine hücreleri lama yerleştirir. Lamlar geleneksel Pap smearda olduğu gibi boyanır ve incelenir; ancak geleneksel Pap smearların tersine, bu hücreler homojen tekli hücre tabakasında görülür. FDA tarafından onaylanan iki likid bazlı tek tabakalı sitoloji yöntemi PrepStain sistemi (TriPath® Imaging Inc.) ve ThinPrep® Pap smear yöntemidir (Cytyc Corp.). İki sistem arasında lam hazırlanması bakımından küçük farklar olsa da, hücre alımı ve incelenmesiyle ilgili yukarıda anlatılan temel prensipler çok benzerdir. Lamlar anormallikleri araştıran sitoloji teknisyeni veya bazen de patolog tarafından mikroskop altında incelenir. Prekanseröz veya kanserli hücrelere özgü anormallikler normalden birkaç kat daha büyük nukleus, nükleer/sitoplazmik alan oranında artış, kromatin dağılımı veya nukleus şeklinde düzensizlik veya kaba granüllü kromatin ya da yayılmış veya yoğun biçimde opak görünen kromatini içerir. Sitoloji örnekleri Şekil 16’da gösterilmektedir. 46 HPV-05-F-011-O (Modül 3) Şekil 16. Pap Sitolojisi A B C Panel A – Normal sitolojili Pap. Lamın ortasında 4 skuamöz hücreden oluşan bir grup görülmektedir. Bu hücreler sitoplazmadan zengindir, yassı- çok kenarlı şekle sahiptir ve ortada nukleus bulunur. Panel B – Düşük evreli intraepitelyal lezyon (LSIL). Ok granüler kromatin ve büyümüş nukleus içeren bol miktarda sitoplazmaya sahip hücreyi göstermektedir. Nukleusun çevresindeki sitoplazmanın saydamlaşarak perinükleer bir “hale” etkisi yarattığına dikkat ediniz. Bu duruma koilosit adı verilir ve HPV etkisini düşündürür. Panel C – Yüksek evreli skuamöz intraepitelyal lezyon (HSIL). Burada nukleusları daha büyük ve nükleer/sitoplazmik alan oranları artmış bir hücre kümesi görülmektedir. Nukleus şekil ve büyüklüğünde önemli değişkenlik vardır. Büyüklük karşılaştırması için hücre kümesinin alt sağ tarafında bir nötrofil daire içerisine alınmıştır. Fotoğraflar Marion M. Haber, M.D.; Drexel Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından sağlanmıştır, 400 X büyütme. Pap Smear Tiplerinin Duyarlılığı ve Spesifitesi Hem geleneksel hem de likid bazlı Pap smearlarda bildirilen duyarlılık, spesifite ve pozitif öngörme değerleri görece büyük bir yelpaze içerisinde yer alır (duyarlılık ve spesifite hakkında daha fazla bilgi için lütfen Ek 1’e bakınız). Pap smearların yayınlanmış duyarlılık rakamları %11–99 arasında (ortalama duyarlılık %55–80) ve spesifiteleri %14– 97 arasında değişmektedir. Tüm laboratuvar testleri gibi, geleneksel Pap smearlar da belirli sınırlamalara sahiptir. • Alınan örneklerin yaklaşık %8’i yeterli değildir yani örnek dönüşüm bölgesinde gözlenen skuamöz hücrelerin yeterli miktarını içermez. • Hücreler lam üzerine etkin transfer edilemediğinde veya homojen ya da eşit yayılmayıp hücre kümeleşmelerine neden olduğunda Pap smearda yalancı-negatif sonuç elde edilebilir. • Kan, bakteri veya maya gibi kontaminasyon maddeleri veya hava ile temas serviks örneğinde anormal hücrelerin saptanmasını sınırlar. • Son olarak, olguların küçük bir oranında prekanseröz veya kanser hücreleri lezyonlardan yeterince alınamayabilir ve örnek alımı sırasında atlanabilir. • Anormal hücreler çok daha fazla sayıda normal hücre arasında (50,000–300,000) gözden kaçırılabilir. Geleneksel Pap smearların her birinin özellikle duyarlı olmamasına karşın, servikal kanser insidansı ve mortalitesi bunların kullanımına bağlı olarak önemli ölçüde azalmıştır (Epidemiyoloji bölümüne bakınız). Servikal kanserin gelişimi uzun bir doğal öyküye (yıllaron yıllar arasında) sahip olduğundan, tek bir Pap smear ile gözden kaçırılan lezyonlar invazif kanser gelişiminden daha önceki bir zamanda sonraki Pap smearlar ile saptanabilmektedir. HPV-05-F-011-O (Modül 3) 47 Likid bazlı Pap smearlar duyarlılığı artırmak ve geleneksel Pap smearlarda yalancı negatif sonuç ile ilişkili durumların bazılarını önleyerek yalancı negatif oranını azaltmak için kullanılır. Geleneksel Pap smeara göre daha pahalı olmasına karşın, tek tabaka sitolojisi örnek yeterliliğini ve epitel hücresindeki anormalliklerin saptanmasını iyileştirir ve biyopsilerdeki patoloji ile ilişkilendirildiklerinde displazi varlığını öngörmede anlamlı olarak daha iyidirler. Likid bazlı Pap smearın diğer bir faydası klinisyenin HPV DNA’sı için tarama yapmak istemesi durumunda örnekten bir kısmın saklanabilmesidir (bkz. Modül 1). Likid bazlı Pap smear prekanseröz lezyonları saptamada geleneksel Pap smearlara göre daha duyarlı olsa da, bu iki yöntemin spesifitesi yeterli biçimde karşılaştırılmamıştır. Buna bağlı olarak, hem Amerikan Kanser Birliği (ACS) hem de Amerikan Obstetrik ve Jinekoloji Derneği (ACOG) tarama önerilerinde bu metodolojileri desteklemekte ve Amerika Birleşik Devletleri Koruyucu Hizmetler Çalışma Grubu (USPSTF) yeni tarama yöntemlerinin kullanılması lehinde veya aleyhinde bir tavsiyede bulunmamaktadır. Dolayısıyla tek bir tarama yöntemi örnek alımı ve incelenmesinde standart hale gelmemiştir. Servikal Kanser Taramasına İlişkin A.B.D. Kılavuzları Ana Nokta Kadınlar servikal kanser için zamanında ve tutarlı biçimde, uygun koşullarda tarandıklarında, servikal anormalliklerin hastalığın neredeyse kesin olarak iyileştirilebileceği bir evrede saptanma olasılığı vardır. A.B.D.’de servikal kanser tarama kılavuzları yayınlayan (başlama yaşı, sıklık ve bırakma yaşı) pek çok organizasyon vardır; bunlar ACS, ACOG ve USPSTF’dir. Bu organizasyonların kılavuzları Ek 2’de özetlenmiştir. Genel olarak, hastaların cinsel ilişki yaşamaya başladıktan yaklaşık üç yıl sonra veya 21 yaşına geldiklerinde (hangisi önce olursa) ilk sitoloji taramasından geçmeleri ve ardından düzenli sitoloji taramalarından geçmeleri yönünde görüş birliği vardır. ACOG ve USPSTF 30 yaşın altındaki kadınların yılda bir kez test yaptırmalarını önerirken, ACS iki yılda bir test yapılmasını önerir. Ardışık üç normal Pap testi olan 30 yaş ve üzeri kadınlarda genel konsensus 2-3 yılda bir test yapılması ve anormal sitolojili kadınların daha sık taranması yönündedir. ACOG, Pap testi normal ve HPV DNA testi negatif olan kadınların 3 yıl veya daha uzun aralıklarla taranmasını da önermektedir. Daha ileri yaştaki kadınlarda servikal kanser taramasının bırakılması, ancak kadınların yakın tarihteki yeterli taramaları normal Pap sonuçları vermişse uygundur. Histerektomiden sonraki tarama açısından, üç kılavuzun hepsi eğer histerektomi servikal kanser için yüksek riskli olarak sınıflananların dışındaki nedenler (örn., HIV infeksiyonu, önceki CIN 2/3 öyküsü) için yapılmışsa taramanın bırakılabileceğini belirtmektedir. 48 HPV-05-F-011-O (Modül 3) Diğer Ülkelerdeki Kılavuzlar İngiltere, Kanada, Finlandiya, İsveç, Hollanda, Almanya, Danimarka, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi gelişmiş ülkelerde ilk tarama yaşı 18-30 arasında değişir ve taramanın bırakılma yaşı 59-64 arasındadır (Almanya’da üst yaş sınırı yoktur). Almanya’da sitoloji testi yıllık olarak yapılır; diğer tüm ülkeler 2-5 yılda bir tarama yaparlar. Orta gelir düzeyine sahip birçok gelişmekte olan ülke sitolojiye dayalı servikal tarama programları başlatmışsa da, düşük gelir düzeyine sahip gelişmekte olan ülkelerde programların uygulamaya koyulmasında zorluklar devam etmektedir. Sitolojiye dayalı test hem teknik hem de finansal güçlükler ile karşı karşıyadır. Düşük gelir düzeyine sahip gelişmekte olan ülkelerde yaşayan kadınlarda servikal taramaya ilişkin alternatif test stratejisi asetik asit ile görsel incelemeyi (VIA) içerir. VIA normal koşullarda %3-5 asetik asit ile işlemden geçirilen serviksi büyütme yapılmaksızın görsel olarak (çıplak gözle) inceleyen bir hemşire veya başka bir sağlık görevlisi tarafından gerçekleştirilir. Prekanseröz lezyonlar serviksin halojen lamba gibi parlak bir ışık kaynağıyla aydınlatılmasından sonra asetik asit ile beyazlaşmış bölgelerde saptanabilir (Şekil 18b). VIA aynı vizite ek tedavilerin yapılmasına imkan veren gerçek zamanlı bir tarama testidir (örn., ablasyon teknikleri). VIA tarama programlarının servikal kanser insidansını azaltmadaki etkinliği ve maliyet avantajı bilinmemektedir. Servikal kanser taramasına ilişkin yerel kılavuzlar hakkında bilgi için lütfen Ek IV’e bakınız. Sitolojik Anormalliklerin Değerlendirilmesi Sonuçların doğru ve tutarlı biçimde yorumlanmasını sağlamak için, Pap testi sonuçlarının bildiriminde standardize edilmiş bir sistem gereklidir. Daha önceden, farklı birçok sınıflama sistemi ve tutarsız evrelendirme skalalarının kullanımı klinisyenler ve laborantlar arasında büyük bir kafa karışıklığı yaratmıştı. 1988’de oluşturulan ve 1991 ve 2001’de gözden geçirilen Bethesda Sistemi servikal sitoloji sonuçlarının bildirilmesinde kullanılan terminolojiyi sınıflar. Anormal Pap Testi Sonuçlarının Triajında Genel Kavramlar Anormal Pap testi sonuçlarının bildirilmesinden sonra bunlarda ek değerlendirme ve uygun hasta tedavisi için triaj (hastaların gerekli tedavi ve aciliyete göre sınıflandırılması) gerçekleştirilir. Bu, hastaların daha şiddetli hastalık geliştirme riskine göre sınıflandırılmalarına yardımcı olur. Epitelyal hücre anormallikleri aşağıdaki terminoloji kullanılarak sınıflandırılır (Terimlerin ayrıntılı tanımları için Sözlük’e bakınız): 49 HPV-05-F-011-O (Modül 3) • • • • • • • Atipik Skuamöz Hücreler (ASC) Anlamlılığı Bilinmeyen Atipik Skuamöz Hücreler (ASC-US) Atipik Skuamöz Hücreler; HSIL dışlanamıyor (ASC-H) Skuamöz İntraepitelyal Lezyon (SIL) Düşük Evreli Skuamöz İntraepitelyal Lezyon (LSIL) Yüksek Evreli Skuamöz İntraepitelyal Lezyon (HSIL) Skuamöz Hücreli Karsinoma (SCC) • • • • Atipik Glandular Hücreler (AGC) Atipik Glandular Hücreler; Neoplastik Lehine (AGC, neoplastik lehine) Adenokarsinoma in situ (AIS) Adenokarsinoma LSIL genellikle geçici bir HPV infeksiyonundan kaynaklanır ve/veya hafif displazi veya CIN 1 ile ilişkilidir. Buna karşılık, HSIL daha çok persistan infeksiyon ile ilişkilidir ve orta (CIN 2) veya şiddetli displazi ve/veya karsinom in situ (CIN 3)’e progresyon riski daha yüksektir. Beklendiği gibi, HSIL sıklıkla yüksek riskli bir HPV tipine bağlı infeksiyondan kaynaklanır. Ancak, belki de şaşırtıcı biçimde, LSIL’nin >%75’i düşük riskli HPV tiplerinden çok yüksek riskli HPV tiplerinden kaynaklanır. Önemli sayıda kadın ek değerlendirme gerektiren anormal ve/veya kuşkulu Pap smearları [örn., anlamlılığı bilinmeyen atipik skuamöz hücreler (ASC-US)] olan kadınlar şeklinde sınıflandırılır. Şekil 17, A.B.D.’de servikal kanser taramasının yıllık dağılımını göstermektedir. Şekil 17. A.B.D.’de Yıllık Servikal Kanser Taramasının Ayrıntılı Sonuçları Pap Testleri ~55 milyon Normal ~45,000,000 ASC-US ~3,000,000 Anormal LSIL ~1,375,000 HSIL ~330,000 Kanser ~10,500 Ölümler ~3,900 Schiffman M, Arch Path Lab Med, 2003; 127:946. Sitoloji sonuçlarının pozitif veya negatif bir sonuca değil, gözlenen anormalliğin derecesine (örn., ASC-US’dan kansere kadar) dayandığını kaydetmek önemlidir. Kuşkulu sonuçlar anlamlı ölçüde kaygı, ek testler ve tıbbi prosedürler, çok sayıda hekim ziyareti ve fazladan maliyete neden olabilir. Amerikan Kolposkopi ve Servikal Patoloji Derneği (ASCCP) Bethesda Sisteminde tarif edilen servikal sitoloji anormallikleri olan kadınların tedavisi için konsensus kılavuzları geliştirmiştir. Tablo 4’de görüldüğü gibi, bu kadınların tedavilerinde kullanılan testler ve sitolojik anormalliklerin başlangıçtaki triajı bu kılavuzlara dayanmaktadır. 50 HPV-05-F-011-O (Modül 3) Tablo 4. Sitoloji Sonuçlarının Bethesda Sınıflaması ve Önerilen Triaj Bethesda Sınıflaması Sitoloji Sonucu Spesifik Bulgu Triaj Notlar Normal yaşa uygun servikal tarama Potansiyel sonuçlar inflamasyon, Herpes simplex virüsü, Trichomonas vaginalis, İnfeksiyona veya fungal organizmaların varlığına bağlı hücresel değişiklikleri içerir. • ASC-US • Sitoloji 4-6 ayda tekrarlanır • HPV DNA testi • Kolposkopi ASC-US ASC’nin %90-95’ini oluşturur; ASC-US’nin %50’si HPV pozitiftir, olguların %1-5’i CIN 3 lezyonlarını temsil eder • ASC-H (HSIL dışlanamıyor) Kolposkopi ASC-H ASC’nin % 5-10’unu oluşturur; %70-80’i HPV pozitiftir, olguların %20-25’i CIN 3 lezyonlarını temsil eder. • LSIL Adolesanlar dışında kolposkopi (bkz. sonraki sayfa) Genellikle geçici HPV infeksiyonundan kaynaklanır ve/veya hafif displazi (CIN 1) ile ilişkilidir. • HSIL Kolposkopi Genellikle persistan HPV infeksiyonu ile ilişkilidir ve orta (CIN 2) veya şiddetli displazi ve/veya karsinoma in situya (CIN 3) progresyon riski daha yüksektir Skuamöz hücreli karsinoma Jinekolojik onkoloğa sevk İntraepitelyal Lezyon veya Malignite için Negatif Skuamöz hücre anormallikleri Glandular hücre anormallikleri Pap smearların AGC gibi glandular hücre anormalliklerini saptama etkinliği skuamöz hücre anormalliklerindeki etkinlikten daha azdır. HPV-18 glandular hücre anormalliklerinde skuamöz hücreye göre çok daha yaygındır. • AGC Kolposkopi AIS’ye ilerleyebilen kuşkulu sonuç; ASC’ye göre altta yatan yüksek evreli hastalık yüzdesi daha yüksektir • AGC, neoplastik lehine Kolposkopi AIS’yi düşündürür ancak kesin tanı yoktur • AIS Kolposkopi İnvazif endoservikal adenokarsinomların çoğunda prekürsör; AIS’nin %40-70’i HSIL’dir • Adenokarsinoma Jinekolojik onkoloğa sevk 51 HPV-05-F-011-O (Modül 3) Ana Nokta Ana Nokta Tablo 4’de özetlendiği gibi, Pap testi yaptıran hastaların triajı anormalliğin şiddetine bağlıdır. Diyelim ki, HSIL’ye ait bir sitolojik sonuç çok yüksek spesifiteye sahiptir ve sonucun açıklığa kavuşturulması için ek testler gerektirmez; buna bağlı olarak hasta doğrudan kolposkopi yapılmak üzere sevk edilecektir. Ancak ASC- US durumunda triaj Pap smear tekrarını, HPV DNA testini (yüksek riskli HPV tipleri için) veya kolposkopiyi içerebilir. Bunların tümü kabul edilebilir alternatiflerdir ve tümü avantaj ve dezavantajlara sahiptir. • Sitolojinin tekrarlanması pek çok kadın için tanıdık ve rutin olma avantajına sahiptir; dezavantajı ise CIN 2/3’ü saptamadaki görece düşük duyarlılığıdır. • Kolposkopi CIN 2 veya CIN 3 gibi daha ciddi bir durumun olup olmadığını derhal saptama avantajına sahiptir; dezavantajları prosedürün rahatsızlık vermesi, pahalı olması ve klinisyen açısından özel eğitim gerektirmesidir (daha detaylı bilgi için bu modülde Potansiyel Biyopsili Kolposkopi böümüne bakınız). • ASCUS/LSIL Triaj Çalışması (aşağıya ve Ek 3’e bakınız) HPV testinin ASC-US triajında en yararlı olduğunu saptadı. HPV testi hakkında ek bilgi aşağıda verilmektedir; HC-2 ve PCR’ye dayalı testler hakkında detaylı bilgi Modül 1’de anlatılmıştır. Dolayısıyla, kolposkopik inceleme ve potansiyel biyopsi için sevk ASC-US tedavisinde bir seçenektir ancak ASC-H, LSIL, HSIL, AGC ve neoplastik lehine AGC’li kadınlarda öneri niteliği taşır. Derhal kolposkopiye sevkin bilinen bir istisnası adolesanlardaki LSIL ile ilgilidir. LSIL bu hasta popülasyonunda genellikle geçici olduğundan, kabul edilebilir alternatifler sitolojinin 6. ve 12. ayda tekrarlanmasını veya 12. ayda HPV DNA testi yapılmasını içerir. HPV Testi HPV DNA testinin yararı ASC-US/LSIL Triaj Çalışmasında (ALTS) incelendi. Bu çalışma ASC-US’li kadınları 3 değerlendirme stratejisinden 1’ine randomize etti: derhal kolposkopi, HC2 testinin HPV DNA sonuçlarına dayanarak triaj ve kolposkopi veya sitoloji tekrarı. Çalışma ASC-US’li çok sayıda kadında HPV DNA testinin derhal yapılan kolposkopi veya seri Pap testlerine göre daha etkin bir strateji olduğunu belirledi. HPV DNA testinin LSIL’li kadınların tedavisinde yararlı olmadığı saptandı çünkü LSIL yüksek riskli HPV tipleri ile yüksek düzeyde ilişkiliydi (>%80 pozitif). Bu çalışmanın detayları Ek III’de verilmektedir. Yüksek riskli HPV tipleri için HPV DNA testi esas olarak ASC-US tedavisinde kullanılır. Pap testi ile birlikte refleksif veya destekleyici şekilde yapılır: • Refleksif testte, HPV DNA testi başlangıçtaki Pap smear sonuçları alınıncaya kadar yapılmaz. 52 HPV-05-F-011-O (Modül 3) • >30 yaşındaki kadınlarda HPV DNA testi Pap smearı destekleyici olarak yapılabilir. Bu senaryoda HPV DNA testi ilk Pap smear yapılırken gerçekleştirilir ve sitoloji sonucunu destekler. • <30 yaşındaki kadınlarda, HPV DNA testi bu yaş grubunda geçici HPV infeksiyonunun yüksek insidansı nedeniyle önerilmez. Ana Nokta ≥30 yaşındaki kadınlarda sitoloji ve HPV DNA testinin birleştirilmesinin sonuçları çeşitli tedavi senaryoları doğurabilir (Tablo 5). Tablo 5. Kombine HPV DNA Testi ve Sitoloji Sonuçları (≥30 yaşındaki kadınlarda) Sitoloji HPV DNA Testi (yüksek riskli) Önerilen Müdahale Negatif Negatif 3. yılda rutin tarama Pozitif Negatif 12. ayda sitoloji tekrarı Pozitif Pozitif Kolposkopi Negatif Pozitif Her iki test 12. ayda tekrarlanır İkisi de negatif ise → 3. yılda rutin tarama İkisi de pozitifse → Kolposkopi HPV negatifse, ASC-US → 12. ayda her iki test tekrarlanır Diğer tüm sonuçlar → Kolposkopi Çalışmalar negatif Pap testi ile birlikte negatif HPV DNA testine sahip hastalarda sonraki dört yıl içinde CIN 3 veya kanser geliştirme riskinin ihmal edilebilir düzeyde olduğunu göstermiştir. Potansiyel Biyopsili Kolposkopi Kolposkopi serviks, vajina ve bazı durumlarda vulvanın asetik asidin (sirke) seyreltik (%3-5) bir solüsyonunun servikse uygulanmasından sonra ışıklı büyütmeli bir cihaz (kolposkop) ile incelenmesidir. Bu asit işlemi serviks hücrelerinin suyla dolmalarına ve ışığı geçirmemelerine yol açar. Anormal servikal değişiklikler beyaz alanlar olarak görülür; bölge ne kadar beyaz ise, displazi o kadar kötüdür. Dolayısıyla, servikste asetik asit ile beyazlaşan bir bölge pozitif sonuca işaret eder. Tüm kuşkulu lezyonlara biyopsi yapılır ve histolojik yönden incelenir. 53 HPV-05-F-011-O (Modül 3) Şekil 18. Normal Serviks, Asetik Asit ile Beyazlaşmış Serviks ve İnvazif Karsinomlu Servikste Kolposkopi A B C Kolposkopide normal serviks (Panel A), asetik asit ile beyazlaşmış serviks; ok beyazlaşan bölgeyi gösteriyor (Panel B) ve invazif karsinomlu serviks (Panel C). Colposcopy and Treatment of Cervical Intraepithelial Neoplasia. A Beginner’s Manual, edited by JW Sellors and R Sankaranarayanan, Lyon, France: International Agency for Research on Cancer, 2003, izinle yayınlanmıştır. ASC-H ve LSIL’ın değerlendirilmesi için yapılan kolposkopiden sonra saptanan, biyopsi ile doğrulanmış herhangi bir evredeki CIN veya kansere histolojik anormalliklere ilişkin ASCCP kılavuzlarına uygun şekilde müdahale edilir (bkz. aşağısı). CIN bulunmazsa, hastanın 6 ve 12. ayda Pap smearları tekrarlaması veya 12. ayda HPV DNA testi yaptırması önerilir. Biyopsili Kolposkopiden Sonra Histolojik Bulguların Değerlendirilmesi CIN’li Kadınların Tedavisine İlişkin ASCCP Kılavuzları Histoloji dokuların ince yapısını, bileşimini ve işlevlerini inceler. Kolposkopi sırasında biyopsi ile alınan doku örneklerinin mikroskopik analizi prekanseröz (CIN 2/3) ve kanserli lezyonların tanısına yardımcı olabilir. Bu bölümde histolojik yönden doğrulanan CIN’i olan kadınların tedavisi için ASCCP konsensus kılavuzları üzerinde durulacaktır. Ana Nokta CIN tedavisi biyopsiyi içeren kolposkopiden elde edilen histolojik sonuçlara dayanmalıdır. CIN 1 lezyonlarının çoğu spontan olarak gerilediğinden, konservatif tedaviyle birlikte yakın gözlemli takip mantıklı bir seçenektir ve tedavi persistans gösteren hastalara ayrılır. CIN 2/3 lezyonlarında koni biyopsisi veya loop elektrocerrahi eksizyon prosedürü (LEEP) gibi cerrahi ablasyon veya eksizyon tedavileri önerilir (bkz. bu modülde Tedavi bölümü). 54 HPV-05-F-011-O (Modül 3) Şekil 19. Biyopsili Kolposkopiden Sonraki Histolojik Anormalliklerin Değerlendirilmesi Biyopsili kolposkopi CIN 1 Gözlem CIN 2, CIN 3, CIS Cerrahi eksizyon/ ablasyon prosedürü İNVAZİF KANSER Jinekolojik onkoloğa sevk Biyopsi ile Doğrulanan CIN 1’li Kadınlar CIN 1’in doğal öyküsü yüksek oranlarda spontan regresyon ve invazif kansere düşük oranlarda progresyon ile karakterizedir. Primer tedavi ya 6. ve 12. ayda tekrarlanan sitoloji ya da 12. ayda HPV DNA testi ile takipten oluşur. Diğer bir kabul edilebilir yaklaşım 12. ayda tekrarlanan sitoloji ve kolposkopinin kombinasyonudur. Biyopsi ile Doğrulanan CIN 2/3’lü Kadınlar CIN 1’in tersine, CIN 2/3’ün histolojik tanısı regresyondan çok persistans veya progresyon olasılığını taşır (bkz. bu modülde CIN’in Doğal Öyküsü ve Kanser). CIN 2/3’lü hastalarda cerrahi eksizyon/ablasyon prosedürleri kabul edilebilir modalitelerdir. CIN 2/3’de eksizyon veya ablasyon prosedürlerinin ardından, üç ardışık negatif sitoloji elde edilinceye kadar sitoloji 4–6 ayda bir yapılmalıdır; daha sonra yıllık sitolojik taramaya geçilebilir. Alternatif olarak, HPV DNA testi tedaviden 6 ay sonra yapılabilir. Sonuçlar yüksek riskli HPV tipleri için pozitif olursa, kolposkopi önerilir; eğer sonuçlar negatif ise hasta yıllık sitolojik taramaya geri dönebilir. Adolesanlarda daha konservatif bir yaklaşım izlenebilir; çünkü bu popülasyonda HPV’ye bağlı lezyonlar yaygın ancak invazif servikal kanser enderdir. Dolayısıyla, biyopsi ile doğrulanan CIN 2’si olan ve takibe geleceğinden emin olunan adolesanlarda gözlem uygun olabilir. Buna karşılık, HIV ile infekte kadınlarda CIN 2/3 nüks/persistans oranı yüksektir ve bu kadınlarda immün supresyon düzeyi risk düzeyi ile ilişkilidir. 55 HPV-05-F-011-O (Modül 3) Şekil 20. CIN 1, CIN 2 ve CIN 3’ün Histolojisi A B C Servikal intraepitelyal neoplazinin (CIN) histolojisi. Panel A CIN 1’in bir fotomikrografıdır. Bazal tabakanın çoğunda nukleus kalabalığı ile birlikte skuamöz mukoza görülmektedir; çok az nukleus büyümesi görülüyor. Mukozanın alt kısmı (ok) nukleus kalabalığını ve organizasyon bozukluğunu göstermektedir. Panel B’de CIN 2 görülüyor. Mukozanın üçte ikisini kaplayan olgunlaşmamış, organizasyonu bozulmuş skuamöz epiteli kaydediniz (ok). Panel C CIN 3 ve CIS’i göstermektedir; burada skuamöz displazinin mukoza kalınlığının neredeyse tamamını kapladığı görülmektedir. Ayrıca, nukleusların uzun ekseni mukoza yüzeyine dik açılıdır; buna karşılık normal, olgunlaşan skuamöz mukozada nukleuslar bazal tabakanın çoğu dışında yüzeye paraleldir. Fotoğraflar Marion M. Haber, M.D.; Drexel Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından sağlanmıştır, 200 X büyütme. Sitolojik ve Histolojik Bulgular Arasındaki Korelasyon Belirli bir sitoloji sonucunun, kolposkopide saptanan CIN evresinin her zaman güvenilir bir göstergesi olmadığını kaydetmek önemlidir. Örneğin, Tablo 6 farklı sitoloji sonuçları ile biyopsili kolposkopide elde edilen CIN 2/3 histolojik bulguları arasındaki ilişkiyi göstermektedir. Uzman sitologlar arasında bile, servikal sitoloji sonuçlarının yorumları her zaman aynı olmamaktadır. Servikal sitoloji anormallikleri olan kadınların tedavisine ilişkin 2001 yılı konsensus kılavuzlarında servikal sitolojide ASC saptanan bir kadında biyopsi ile doğrulanan CIN 2/3 bulunması olasılığının %5-17 arasında olduğu bildirildi. Benzer şekilde, sitolojik evre LSIL veya HSIL’li kadınlarda görece düşük düzeyde bir göstergedir; servikal sitolojide LSIL saptanan kadınların %15-30’unda ve servikal sitolojide HSIL olan kadınların %70-75’inde servikal biyopside CIN 2 veya 3 saptanır. Aşağıdaki Tablo 6’da özetlenen bu sonuçlar anormal bir sonuç için ek testlerin gerekliliğini vurgulamaktadır. Tablo 6. Kolposkopide Saptanan CIN2/3 Yüzdesi ile İlişkili Sitoloji Sonuçları Sitolojik sonuç Kolposkopideki Yüzde CIN 2/3 ASC 5–17 LSIL 15–30 HSIL 70–75 56 HPV-05-F-011-O (Modül 3) Özetle, Şekil 21 Bethesda Sınıflaması, CIN evreleri ve karşılık gelen histolojiyi genel olarak karşılaştırmaktadır. Bu şeklin tüm sitolojik ve histolojik evreler arasında kesin (1:1) bağlantı oluşturulmasından çok, kategoriler arasındaki ortak ilişkileri göstermeyi hedeflediğini akılda tutmak önemlidir. Ana Nokta Şekil 21. Besthesda Sınıflaması, CIN Evresi ve Skuamöz İntraepitelyal Lezyonların Karşılık Gelen Histolojisinin Karşılaştırılması Bethesda Sınıflaması (Sitoloji) Servikal İntraepitelyal Neoplazi (WHO Histopatoloji) Düşük evreli skuamöz intraepitelyal lezyon Kondiloma CIN 1 (Hafif displazi) Yüksek evreli skuamöz intra-epitelyal lezyon CIN 2 (Orta displazi) CIN 3 (Şiddetli displazi, KİS) İnvazif kanser İnvazif kanser Skuamöz Servikal Epitelinin Histolojisi CIN ve CIS’in Tedavisi CIN ve CIS tedavisinde kullanılan güncel prosedürler cerrahi ablasyon ve cerrahi eksizyon prosedürlerini içermektedir. Ablasyon prosedürleri anormal dokuda hasar oluşturur; dolayısıyla ek histolojik inceleme için doku örneği sağlamazlar. Cerrahi eksizyon prosedürleri anormal bölgeyi kesip çıkarırlar (eksizyon) ve ek histolojik inceleme için anormal bölge korunmuş olur. Her iki prosedür tipi normalde ayakta tedavi koşullarında uygulanır. Bu terapötik lezyonların ardından lezyonların %10 kadarı nüks eder çünkü infekte olmuş latent hücreler persistans gösterebilir. Dolayısıyla, bir yıl süreyle yaklaşık 3 ayda bir sitolojik izlem yapılması gerekir. Cerrahi Ablasyon Prosedürleri Servikal ablasyon yapılmadan önce aşağıdaki kriterlerin karşılanması gerekir: Tatmin edici bir kolposkopik inceleme, patolojik ve kolposkopik tanı arasında uyum, endoservikal kanalda neoplazi bulunmaması ve servikal kanserin dışlanması. Bu prosedürler bu modülün V. Bölümünde ele alınmaktadır. Kriyocerrahide premalign lezyonların tam iyileşme oranları lezyonun büyüklüğünden çok lezyonun evresi (CIN 1 veya 2) ile ilişkilidir. 57 HPV-05-F-011-O (Modül 3) Cerrahi Eksizyon Prosedürleri LEEP, konizasyon ve histerektomi gibi cerrahi prosedürler CIN’li hastalarda kullanılabilir. LEEP’nin lazer tedavisine göre avantajları maliyet azlığı, daha kısa tedavi süresi ve daha az rahatsızlık yaratmasıdır. Buna bağlı olarak LEEP CIN 2/3’de tercih edilen tedavi haline gelmiştir. Konizasyon endikasyonları şunlardır: sitolojik, kolposkopik ve histolojik bulgular arasında korelasyon olmaması; pozitif bir endoservikal küretaj; endoservikal kanalda lezyonun herhangi bir kısmının bulunması; AIS’yi ortaya koyan sitoloji veya kolposkopik biyopsi; kolposkopik biyopside saptanan mikroinvazif skuamöz hücre karsinomu veya sitoloji ya da kolposkopi ile varlığından kuşkulanılan ancak kolposkopi destekli biyopside kanıtlanamayan bir invazif karsinom. Bazı olgularda, konizasyon örneği sınırları içerisinde CIN 3 görüldüğünde, mikroinvazyon olduğunda, hastanın izleme katılması açısından uyum azlığı olduğunda veya histerektomi gerektiren başka jinekolojik problemler (örn, fibroidler, endometriyozis ve pelvik inflamatuvar hastalık) CIN tedavisi için histerektomi gerekebilir. 58 HPV-05-F-011-O (Modül 3) Ana Noktalar • Pap smear anormal serviks hücrelerinin, servikal prekanserlerin ve servikal kanserin kendisinin erken saptanmasını sağlar. • Geleneksel Pap smearda serviks hücreleri cam bir lam üzerinde fiske edilir ve incelenmek üzere boyanır; sıvı bazlı Pap smearda hücreler doğrudan fiksatif solüsyona koyulur ve daha sonra, incelemeden önce lam üzerine tek tabaka halinde yayılır. • A.B.D.’de servikal kanser taramasına ilişkin kılavuzlar ilk taramanın ne zaman başlatılması gerektiği, <30 yaşındaki ve >30 yaşındaki kadınlardaki tarama aralıkları ve taramanın ne zaman bırakılacağı konularında öneriler içerir. • Anormal sitoloji test sonuçlarının triajında ve açıklığa kavuşturulmasında kullanılan üç test sitolojinin tekrarlanması, HPV DNA testi ve kolposkopidir. • Kolposkopi daha ciddi bir durumun var olup olmadığı hakkında en kısa sürede bilgi verme avantajına sahiptir; dezavantajları prosedürün rahatsızlık vermesi, pahalı olması ve klinisyen bakımından özel eğitim gerektirmesidir. • HPV DNA testi >30 yaşındaki kadınlarda refleksif veya destekleyici test olarak yapılabilir. • CIN 1’de primer müdahale tedavisiz izlemdir. • CIN 2/3’ün primer tedavisi cerrahi eksizyon ve ablasyon prosedürlerini içerir. • Sitolojik bulgular (LSIL ve HSIL gibi) genellikle histolojik evreler (sırasıyla CIN 1 ve CIN 2/3 gibi) ile korelasyon gösterse de, belirli bir sitoloji sonucu kolposkopide saptanan CIN evresini her zaman güvenilir biçimde öngörmeyebilir. 59 HPV-05-F-011-O (Modül 3) Sınama Soruları 1. Pap smearlar neyi saptar? a. Anormal se rvik s hü cr el er i ni b. Servikal kanser gelişmeden önce servikal prekanserleri c. Servikal kanserin kendisini d. Yukarıdakilerin hepsi 2. Sıvı bazlı Pap smearda oluşturulan homojen tek tabaka hücreleri sitoloji teknisyeninin incelemesini kolaylaştıracak şekilde sergiler. a. Doğru b. Yanlış 3. Sıvı bazlı Pap smearlar servikal kanser tarama önerilerinde standart haline gelmiştir. a. Doğru b. Yanlış 4. A.B.D.’de yayınlanan servikal kanser tarama kı l av u zl ar ı na gö re ., ilk servikal kanser taramasına ne zaman başlanmalıdır? a. Vajinal ilişkiye başlandıktan yaklaşık 3 yıl sonra veya 21 yaşından önce b. Vajinal ilişkiye başlandıktan yaklaşık 2 yıl sonra veya 18 yaşından önce c. Vajinal ilişkiye başlandıktan yaklaşık 3 yıl sonra veya 25 yaşından önce d. Vajinal ilişkiye başlandıktan yaklaşık 3 yıl sonra veya 30 yaşından önce 5. Bazı olgularda HPV DNA testi anormal Pap smear sonuçlarının triajında kullanılabilir. a. Doğru b. Yanlış 6. Aşağıdakilerden hangisi kolposkopinin bir dezavantajıdır? a. Prosedür rahatsızlık verebilir. b. Prosedür pahalıdır. c. Klinisyen bakımından özel eğitim gerektirir. d. Yukarıdakilerin hepsi. 60 HPV-05-F-011-O (Modül 3) 7. Refleksif veya destekleyici olarak kullanılan HPV DNA testi en az yaşında olan kadınlar için önerilir. a. 18 b. 21 c. 25 d. 30 8. ALTS HPV DNA’nın onkojenik tiplerinin test edilmesinin sitolojik test sonucu LSIL olduğunda yararlı olduğunu saptadı. a. Doğru b. Yanlış 9. Tatmin edici kolposkopiye sahip CIN 1’de primer tedavi hangisidir?: a. 6 ve 12. ayda sitoloji tekrarı b. 12. ayda HPV DNA testi c. 12. ayda sitoloji tekrarı vw kolposkopi d. Yukarıdakilerin hepsi 10. CIN 2/3 tedavisinde cerrahi eksizyon veya ablasyon önerilir. a. Doğru b. Yanlış 11. Servikal anormalliklerde sitolojik bulgular ile histolojik evre arasında 1:1 kesin korelasyon vardır. a. Doğru b. Yanlış 61 HPV-05-F-011-O (Modül 3) 62 HPV-05-F-011-O (Modül 3) Ek I. Duyarlılık, Spesifite, Pozitif Öngörme Değeri ve Negatif Öngörme Değeri Test sonucu Hastalık Varlığı Hastalık Yokluğu Pozitif Gerçek Pozitif (GP) Yalancı Pozitif (YP) Negatif Yalancı Negatif (YN) Gerçek Negatif (GN) • Duyarlılık (Sensitivite) pozitif test sonucuna sahip, hastalığı olan bireylerin oranıdır (Gerçek Pozitif/Gerçek Pozitif + Yalancı Negatif). Testin hastalığı hangi sıklıkla doğru saptadığını gösterir. • Spesifite negatif test sonucuna sahip, hastalığı olmayan bireylerin oranıdır (Gerçek Negatif/Gerçek Negatif + Yalancı Pozitif). Testin hastalık yokluğunu hangi sıklıkla doğru saptadığını gösterir. • Pozitif öngörme değeri pozitif test sonucu olan, hastalığa sahip bireylerin oranıdır (Gerçek Pozitif/Gerçek Pozitif + Yalancı Pozitif). Test sonucu pozitif olduğunda bireyin hastalığa sahip olma olasılığını gösterir. • Negatif öngörme değeri negatif test sonucu olan, hastalığa sahip olmayan bireylerin oranıdır (Gerçek Negatif/Gerçek Negatif + Yalancı Negatif). Test sonucu negatif olduğunda bireyin hastalığa sahip olmama olasılığını gösterir. 63 HPV-05-F-011-O (Modül 3) Ek II. Servikal Kanser Tarama Kılavuzlarının Karşılaştırması Amerikan Kanser Derneği Amerikan Obstetrik ve Jinekoloji Derneği A.B.D. Önleyici Hizmetler Çalışma Grubu İlk Tarama Vajinal ilişkiye başlandıktan yaklaşık 3 yıl sonra veya en geç 21 yaşında Tarama Testi Geleneksel ve sıvı bazlı Pap smearlar Geleneksel ve sıvı bazlı Pap smearlar Yeni teknolojilerin lehinde veya aleyhinde öneri yok <30 Yaşındaki Kadınlar 2 yılda bir Yılda bir test Yılda bir test ≥30Yaşındaki Kadınlar 3 ardışık Pap smearları normal olan kadınlar 2-3 yılda bir taranabilir Üç tarama seçeneği: En az 3 yılda bir tarama >70 yaşında, ardışık >3 normal Pap smearı olan ve 70 yaşından önceki 10 yıllık dönemde hiçbir anormal sonucu olmayan kadınlar taramayı bırakabilir*,+ Üst yaş sınırı yok; tarama bırakılırsa yıllık muayene sırasında taramanın yeniden başlatılmasının uygun olup olmadığını belirlemek amacıyla risk faktörleri değerlendirilmelidir Bırakma Yılda bir kez servikal sitoloji testi veya 3 ardışık negatif servikal sitoloji test sonuçları olan kadınlar 2-3 yılda bir taranabilir** veya hem servikal sitoloji hem de HPV DNA testinde negatif test sonuçları olan kadınlar en fazla 3 yıl aralıklarla tekrar taranmalıdır. >65 yaşında, istikrarlı, normal Pap smearları olan ve servikal kanser için başka açılardan yüksek risk taşımayan kadınlar taramayı bırakabilir *İn utero dietilstilbestrole (DES) maruz kalan ve/veya immün sistemi bozulmuş (insan immün yetmezlik virüsü [HIV]-pozitif dahil) kadınlar sağlıkları makul biçimde iyi olduğu ve yaşamı sınırlayan bir kronik durumları olmadığı sürece servikal kanser taramasına devam etmelidirler. + Servikal kanser öyküsü olan kadınlar taramaya devam etmelidir. ** İmmün sistemi bozulmuş, HIV infeksiyonu olan veya in utero DES maruz kalımı olan herhangi yaştaki kadınlarda daha sık test yapılması gerekir. 64 HPV-05-F-011-O (Modül 3) Ek III. ASC-US/LSIL Triaj Çalışması (ALTS) ALTS, ASC-US veya LSIL’i olan kadınların tedavisinde en iyi yöntemi belirleyen, Ulusal Kanser Enstitüsü sponsorluğunda gerçekleştirilen randomize, çok-merkezli bir çalışmaydı. ALTS’nin ASC-US tedavisini inceleyen bölümünde ≥ 18 yaşındaki 3,488 kadın üç tedavi stratejisinden birine randomize edildi: 1. HPV testi ile birlikte pozitif ise kolposkopiye triaj 2. Derhal kolposkopi 3. Sitoloji tekrarı ile birlikte HSIL ile kolposkopiye sevk Kadınlar iki yıl süreyle altı ayda bir izlendiler; çalışmanın son noktası CIN 3’ün 2 yıllık kümülatif tanısıydı. Çalışma HPV DNA’nın onkojenik tiplerinin test edilmesinin ASC-US’nin altta yatan CIN 3 ile ne zaman ilişkili olduğunu ve kolposkopi gerektirdiğini belirlemeye yardımcı olduğunu gösterdi. HPV’nin saptanması CIN 3’ün saptanmasında hemen yapılan kolposkopi kadar etkindi (tek bir HPV testi CIN 3’ün %92.4’ünü belirledi) ve aynı zamanda ASC-US’li kadınların %50’sinde duyarlılığı tehlikeye atmadan gereksiz kolposkopileri önledi. HPV’nin saptanması seri sitolojiye göre daha fazla duyarlılık da gösterdi. ALTS’nin LSIL tedavisini inceleyen bölümünde, LSIL’li 1,572 kadın ASC-US tedavisinde belirtilen üç tedavi stratejisinden birine aynı izleme takvimi ve çalışma son noktasıyla randomize edildi. Çalışma LSIL’nin yüksek riskli HPV ile yüksek düzeyde ilişkili olduğunu gösterdi (>%80). Dolayısıyla, bu ALTS bulgusuna dayanarak HPV DNA testi ile triaj LSIL için önerilmemektedir. Bunun yerine LSIL’de en iyi müdahale şekli kolposkopidir. 65 HPV-05-F-011-O (Modül 3) 66 HPV-05-F-011-O (Modül 3) Sözlük Ablasyon Bir bölgenin özellikle kesilerek çıkarılması veya hasara uğratılması Adenokarsinom Tipik olarak endoservikste bulunan glandular, mukus salgılayan hücrelerden kaynaklanan büyük, kütlesel kanser (lezyon) Adenokarsinoma in situ (AIS) Preinvazif adenokarsinom (bazal membranda gedik açmamış) Anemi Kanda eritrositlerin (kırmızı kan hücreleri) veya hemoglobinin konsantrasyonunda normalin altına düşme Anlamlılığı Bilinmeyen Atipik Skuamöz Hücreler (ASC-US) Çoğunlukla düşük evreli skuamöz intraepitelyal lezyonları (LSIL) düşündüren skuamöz hücre değişiklikleri Anterior Bir organın önünde bulunan veya ön tarafını oluşturan Asetik asit ile Beyazlaşma Beyazlaşma; bu, human papillomavirüsten kaynaklanan belirli subklinik deri veya muköz membran lezyonları asetik asit uygulandığında geçici olarak beyaz renk aldığında gözlenir Atipik Glandular Hücreler (AGC) Endoservikal adenokarsinoma in situ (AIS) veya invazif adenokarsinomun mutlak özelliklerine sahip olmayan endoservikal (glandular) hücre değişiklikleri l ( ) Atipik Glandular Hücreler, Neoplastik Lehine (AGC, neoplastik lehine) Endoservikal adenokarsinoma in situ (AIS) veya invazif adenokarsinom tanımlamasına kantitatif veya kalitatif yönden uymayan endoservikal (glandular) hücre değişiklikleri Atipik Skuamöz Hücreler (ASC) Skuamöz intraepitelyal lezyonları (SIL) düşündüren ancak patologların anormal örneği doğru ve tekrarlanabilir biçimde yorumlayamadıkları skuamöz hücre değişiklikleri Atipik Skuamöz Hücreler, HSIL (ASC-H) Dışlanamıyor Çoğunlukla yüksek evreli skuamöz intraepitelyal lezyonları (HSIL) düşündüren skuamöz hücre değişiklikleri Atrofi Bir hücre, doku, organ veya bölgenin yıkımı veya küçülmesi Bethesda Sistemi Bethesda 2001 Workshop’u tarafından geliştirilen ve servikal sitoloji sonuçlarının bildiriminde kullanılan terminolojiyi sınıflayan bir sistem 67 HPV-05-F-011-O (Modül 3) CD4+ hücre sayısı T-yardımcı hücreler; bir lenfosit (beyaz kan hücresi) tipi Displazi Dokularda, organlarda veya hücrelerde anormal gelişme veya büyüme Distal Herhangi bir referans noktasına en uzak yer Dönüşüm bölgesi Serviksin sütunsu epitelin yerini yeni metaplastik skuamöz epitelin aldığı kısmı Düşük Evreli Skuamöz İntraepitelyal Lezyonlar (LSIL) Çoğunlukla hafif displazi (CIN 1) içeren ve koilositlerin görüldüğü skuamöz hücre değişiklikleri (Modül 2, HPV İnfeksiyonunun Doğal Öyküsü kısmına bakınız) Eksizyon Keserek çıkarma işlemi Ektropion Serviks kanalının dışarıya dönmesi ve dış osun dış kısmında normalden daha fazla sütunsu epitel bulunması Ekzojen Organizmada gelişen veya organizmadan kaynaklanan Ekzoserviks Serviksin vajina içerisine giren kısmı; skuamöz epitel ile çevrilidir; ektoserviks ve portio vaginalis olarak da bilinir Endojen Organizma içerisinde gelişen veya organizmadan kaynaklanan veya organizma içerisindeki nedenlerden kaynaklanan Endometriyozis Pelvis boşluğunun çeşitli bölgelerinde endometriyuma (uterus çeperi) benzer dokunun aşırı geliştiği bir durum Endoservikal küretaj Küret adı verilen kaşık şeklindeki bir alet kullanılarak serviksin içerisinden doku çıkarılması Endoserviks Uterus serviksinin uterus boşluğuna açıldığı yer Eversiyon Dışarıya dönme Fibroidler Uterusta benign düz kas tümörleri; düzensiz vajinal kanamaya neden olabilir Fistül Genellikle iki iç organ arasında gelişen ya da bir organın vücudun dış yüzeyine açıldığı anormal bir pasaj veya bağlantı Hiperplazi Bir doku veya organdaki hücrelerde tümör oluşumu dışındaki anormal artış; hiperplazide doku veya organın kütlesi artar Histoloji Dokuların ince yapısı, bileşimi ve fonksiyonu ile ilgilenen anatomi dalı Histolojik Histoloji ile ilgili Homojen tekli tabaka Benzer bileşenlerden oluşan tekli hücre tabakası 68 HPV-05-F-011-O (Modül 3) İnkontinans Boşaltım fonksiyonlarını (dışkılama, idrara çıkma) kontrol edememe durumu İnsidans Yıllık tanı oranı; her yıl belirli bir durum tanısının koyulduğu yeni olguların sayısı İn situ “Doğal veya normal yerinde”; orijin bölgesiyle sınırlı olan ve çevre dokulara invazyon yapmayan İn vitro “Cam içerisinde”; bir test tübünde gözlenebilen; yapay ortamda Karsinogenez Karsinom (kanser) gelişimi Karsinojenler Kansere yol açan maddeler Kolposkopi Serviksin yüksek güçte ışık kaynağı ve büyütme gücüne sahip kolposkop cihazı ile incelenmesi Kontraseptif Konsepsiyon (gebe kalınması) olasılığını azaltan veya konsepsiyonu önleyen ajan Kriyoprob Aşırı soğuğun dokuta uygulanmasında kullanılan bir cihaz Küretaj Bir boşluğun duvarından veya başka bir yüzeyden kitleleri veya diğer materyali uzaklaştırma işlemi Laparoskopik Laparoskop (periton boşluğunu incelemek için bu bölgeye sokulan bir cihaz) kullanılarak gerçekleştirilen Lateral Vücudun veya bir yapının orta hattından uzaktaki konum; yan taraf Lenfatik Lenf veya lenf damarıyla ilgili Menarş Menstrüasyonun başlaması veya düzenli hale gelmesi (gebelik olmayan uterustan kan ve mukoza dokularının vajina yoluyla döngüsel, fizyolojik olarak çıkışı) Metaplastik Metaplazi ile ilgili veya metaplazi ile karakterize Metaplazi Bir hücre tipinin yerini başka bir hücre tipinin alması 69 HPV-05-F-011-O (Modül 3) Nekroz Hücre ölümünü gösteren morfolojik değişikliklerin toplamı Neoplazi Bir neoplazm veya tümörün oluşmasına ve gelişmesine neden olan patolojik süreç Nonkeratinize Keratin (epidermis, kıl/saç ve tırnakların bileşimindeki bir protein) oluşturmayan Non-pürülan Püy içermeyen Nötrofil Bir beyaz kan hücresi Nukleus (çekirdek) Ökaryot hücrelerin majör organeli; nukleusta kromozomlar sitoplazmadan çekirdek kılıfı ile ayrılır Nullipar Daha önce canlı bir bebek doğurmamış Olasılık Oranı (OR) Tahmini Rölatif Risk. Hastalık veya sonucun bulunmasına ait risk faktörü ile bulunmamasına ait risk faktörü arasındaki ilişkinin gücüne ait istatistiksel bir ölçüt; belirli bir olayın gerçekleşme olasılığını ifade etmenin bir yoludur Os Açıklık veya ağız; orifis Oksidan Oksijen içeren ve yeni maddeler oluşturmak üzere diğer maddeler ile kimyasal reaksiyona giren madde Pap smear Çeşitli durumların, özellikle de serviksteki malin ve premalin durumların saptanmasında ve tanısında kullanılan sitolojik boyama prosedürü; alınan hücreler fikse edilir, boyanır ve patolojik değişiklikler yönünde mikroskop altında Parite Bir kadının canlı bebek doğurma açısından durumu Posterior Bir yapının arkasında bulunan veya arka kısmında bulunan; dorsal olarak da adlandırılır Prevalans Belirli bir zamanda bir duruma sahip bireylerin hesaplanmış sayısı Proktoskopi Rektumun proktoskop (rektumu incelemek için uygun aydınlatmaya sahip tüp formunda bir alet veya spekulum) ile incelenmesi 70 HPV-05-F-011-O (Modül 3) Proliferasyon Benzer formların, özellikle de hücrelerin çoğalması veya sayıca artması; hiperplazi olarak da adlandırılır Servikal intraepitelyal neoplazi (CIN) Servikal epitelyum displazisi Sistoskopi İdrar kanalının sistoskop ile doğrudan gözle incelenmesi Sitolog Sitoloji uzmanı Sitoloji Hücreleri, orijinlerini, yapılarını, fonksiyonlarını ve patolojisini inceleyen bilim dalı Sitoplazmik Hücrenin nukleus dışındaki kısmı veya sitoplazmayla ilgili; kesintisiz sulu bir solüsyon (sitozol) ve bu solüsyon içerisinde süspanse durumdaki organelleri içerir Skuamöz Yassı, tabağa benzeyen hücrelerden oluşan epitel Skuamöz hücreli karsinoma Tipik olarak ekzoservikste bulunan ince, yassı hücrelerden köken alan kanser Skuamöz İntraepitelyal Lezyon (SIL) Skuamöz epitel hücre anormallikleri; bunlar geçici HPV infeksiyonu ile ilişkili değişikliklerden invazif kanserin yüksek evreli prekürsörleri ile ilgili değişikliklere kadar uzanır Skuamöz metaplazi Yalancı çizgili (psödostratifiye) epitelin çizgili skuamöz epitele dönüşümü Skuamöz-sütunsu birleşme yeri (SSEB) Skuamöz ve sütunsu epitellerin birleştikleri nokta (Squamo-columnar junction) Spekulum Vücudun bir boşluğunun veya pasajının iç tarafını açıklığı genişleterek ortaya çıkaran bir alet Stenoz Bir kanal veya duktusun daralması; striktürü Sütunsu (Kolumnar) Sütuna benzeyen T-yardımcı hücre Bir beyaz kan hücresi tipi (CD4 hücresi olarak da bilinir); vücudun immün yanıt geliştirerek belirli infeksiyonları ortadan kaldırmasına yardımcı olur Yoğunlaşma Su buharı veya gazın basınç değişiklikleri ve sıcaklıktaki azalma nedeniyle kondanse olmasıyla ortaya çıkan sıvı Yüksek Evreli Skuamöz İntraepitelyal Lezyonlar (HSIL) Çoğunlukla orta displazi (CIN 2) ve şiddetli displazi/ karsinoma in situ’yu (CIN 3) içeren skuamöz hücre değişiklikleri 71 HPV-05-F-011-O (Modül 3) 72 HPV-05-F-011-O (Modül 3) Sınama Sorularının Yanıtları I. Epidemiyoloji 1. Doğru v e y a Yanlış şeklinde yanıtlayınız. D Serviksteki erken kanser hastaların %95’inden fazlasında tedavi edilebilir ve iyileştirilebilir. Y Tü m k ad ın la rd a old u ğu g i b i, A fri ka k ök e n li A m eri k al ılard a en yüksek servikal kanser insidans ve mortalitesi 50 yaşın altında görülür. D Tüm dünyadaki servikal kanser prevalansının 2 milyon olgudan fazla olduğu hesaplanmıştır. 2. Tüm dünyada servikal kanser tanısının koyulduğu ortalama yaş a. 20 -30 b. arasıdır. 30 -40 c. 40 -60 d. 60 -80 3. A.B.D.’de Pap taramasının yaygın kullanımına bağlı olarak servikal kanser insidansı ve mortalitesi 1970’lerin başından beri yaklaşık azalmıştır. a. %25 b. %50 c. %75 d. %95 4. A.B.D.’de her yıl yaklaşık tanı koyulmaktadır. a. 4,000 yeni invazif servikal kanser olgusuna b. 10,000 c. 22,000 d. 40,000 5. A.B.D.’de _____________kadınlarda servikal kansere bağlı mortalite oranı kadınlar ise en yüksek insidans oranına en yüksektir; sahiptir. a. Latin / Afrika kökenli Amerikalı b. Afrika kökenli Amerikalı / Latin c. Amerikan Yerli / Alaska Yerli d. Afrika kökenli Amerikalı / Beyaz 73 HPV-05-F-011-O (Modül 3) 6. 7. Gelişmekte olan ülkelerde servikal kanser tanısı almış kadınların %50’sinden azı 5 yıldan daha uzun süre hayatta kalırken, gelişmekte olan ülkelerde her yıl ’i gerçekleşir. tüm dünyadaki servikal kanser ölümlerinin a. % 25 b. %50 c. %75 d. %90 22 ülkenin global epidemiyolojik verileri kullanılarak, HPV bulguları tüm ’sinde belgelenmiştir. dünyadaki servikal kanserlerin a. % 50 b. % 60 c. % 75 d. % 99.7 8. Genital kanalı infekte ettiği bilinen 30-40 HPV tipi arasında, yaklaşık tipin yüksek riskli veya onkojenik olduğu bilinmektedir. a. 5 – 10 b. 10 – 15 c. 15 – 20 d. 20 – 25 9. A.B.D. ve Avrupa’daki tüm servikal kanserlerin yaklaşık yarısı HPV tip ____ ile ilişkilendirilmiştir. a. 16 b. 18 c. 31 d. 45 74 HPV-05-F-011-O (Modül 3) II. Risk Faktörleri 1. HPV infeksiyonu ile birlikte, aşağıdaki risk faktörleri servikal kanser patogenezinden sorumlu tutulmuştur. X İlk cinsel ilişkinin 17 yaşında yaşanması X Yaşam boyunca çok sayıda seks partnerine sahip olmak Sünnet edilmiş bir erkek seks partnerine sahip olmak Anne yaşının büyük olması (>25 yaş) X Çok sayıda miyadında gebelik X Oral kontraseptiflerin 5 yıl veya daha uzun süre kullanılması X Uzun yıllar sigara kullanımı X Bozulmuş hücre aracılı bağışıklık Herpes zoster infeksiyonu X İnsan İmmün Yetmezlik Virüsü (HIV) ile infeksiyon X Genital Chlamydia trachomatis infeksiyonu Yüksek serum beta-karoten ve E vitamini düzeyleri 2. Doğru m u , yanlış mı?: D Sünnet, erkekleri HPV infeksiyonunun kronik taşıyıcıları olmaya karşı korumaya yardımcı olur ve bunun sonucunda eşlerinin veya partnerlerinin servikal kanser geliştirme risklerini azaltır. D Annenin ilk çocuğunu doğurma yaşının küçük olmasının o kadının servikal kanser geliştirme riskini artırdığı gösterilmiştir. Y Bir kadının sigara kullanmaya ilk başladığı yaş ve sigara kullanma yoğunluğunun her ikisi de skuamöz hücreli karsinoma için istikrarlı olarak daha yüksek risk ile ilişkilendirilmiştir. D HIV-pozitif kadınlarda servikal kansere progresyon riski HIV-negatif kadınlara göre daha yüksektir. Y Birinci derece yakınlarının aile öyküsünde servikal kanser olan kadınlarda serviks adenokarsinomu geliştirme riskinde artış gözlenmiştir. 75 HPV-05-F-011-O (Modül 3) III. Servikal Kanserin Gelişimi Her terimi doğru tanım ile eşleştiriniz. a. Hiperplazi b. Displazi c. Karsinoma in situ d. Mikroinvazif kanser e. CIN f. Adenokarsinomlar g. Skuamöz hücreli karsinomlar h. Adenoskuamöz karsinom i. Skuamöz-sütunsu epitel c Orijinal yerinde kalan, yayılmamış hücrelerin kontrolsüz çoğalması a Normal hücre bölünmesinin aşırı hızlanmasıyla ve normalden fazla sayıda hücrenin ortaya çıkmasıyla kategorize edilen benign bi r du rum f Tipik olarak ekzoserviksin glandular, mukus salgılayan hücrelerinden kaynaklanan büyük, kütlesel kanserler j Servikal kanser ve prekürsörlerinin geliştiği bir skuamöz metaplazi bölgesi h Malign skuamöz epitelyal ve glandular unsurların karışımından oluşan lezyonlar birleşme yeri j. Dönüşüm bölgesi e Patologlar tarafından bir servikal doku biyopsi örneğini incelerken displazi şiddetini sınıflamak için kullanılan bir terim d Yakındaki dokunun içerisine birkaç milimetre yayılmış ancak lenf kanallarına ve kan damarlarına yayılmamış kanser b Normal doku düzeni ve hücrelerin yapısındaki bozulmadan kaynaklanan anormal tipte aşırı hücre çoğalması 76 HPV-05-F-011-O (Modül 3) g Tipik olarak ekzoservikste bulunan yassı, ince hücrelerden kaynaklanan kanserler i Skuamöz ve sütunsu epitellerin birleştikleri nokta En doğru yanıtı seçiniz. 1. Aşağıdaki ifadelerden hangisi DOĞRUDUR? a. Adenokarsinomları saptamak skuamöz hücreli karsinomlara göre daha kolaydır. b. Düşük riskli HPV tipleri yüksek riskli tiplere göre persistans ile daha sık ilişkilidir. c. HPV 16 serviks adenokarsinomlarının ~%50’si ile ilişkilidir. d. Servikal displazi şiddeti CIN 1 (hafif displazi) ile CIN 3 (şiddetli displazi ve CIS) arasında değişir. 2. Tüm servikal kanserlerin %70-75’inden sorumlu olan, en yaygın servikal kanser tipi ________________’dur. a. Adenokarsinoma b. Adenoskuamöz karsinoma c. Skuamöz hücreli karsinoma d. Glassy hücreli karsinoma IV. Klinik Bulgular ve Evrelendirme En doğru yanıtı seçiniz. 1. FIGO Evrelendirme sistemine göre CIN 3 (şiddetli displazi ve karsinom in situ) Evre ______ olarak sınıflandırılır. a. 0 b. I c. II d. III e. IV 2. Pelvisin ötesine, komşu ve uzak organlara yayılan kanser Ev re ________ olarak sınıflandırılır. a. 0 b. I c. II d. III e. IV 77 HPV-05-F-011-O (Modül 3) V. Tedavi En uygun yanıtı seçiniz. 1. Bu tedavi tipi tümöre doğrudan sokulan veya kanserli dokunun yakınına yerleştirilen, iğne, odak, tel veya kateter içerisine koyulan radyoaktif maddeyi içerir. a. Lokal kemoterapi b. Sistemik kemoterapi c. Dahili radyasyon d. Harici radyasyon 2. Uterus ve serviksin tamamen çıkarılmasına ____________ adı verilir; buna ek olarak çevredeki dokuların ve vajinanın üst kısmının da çıkarılması ise ___________ olarak adlandırılır. a. Konizasyon/ LEEP b. Total histerektomi / radikal histerektomi c. Total histerektomi / LEEP d. LEEP / konizasyon 3. Dokunun elektriksel yük taşıyan bir tel ile çıkarıldığı cerrahi prosedüre ne ad verilir? a. Kriyoterapi b. Karbon dioksit lazer ışı nı c. LEEP d. Konizasyon 4. Kriyocerrahi veya karbondioksit lazer ışını ile çıkarılan doku, lezyonun tam olarak uzaklaştırıldığını doğrulamak için histolojik yönden incelenebilir. a. Doğru b. Yanlış VI. Servikal Kanser Taraması 1. Pap smearlar neyi saptar? a. Anormal se rvik s hü cr el er i ni b. Servikal kanser gelişmeden önce servikal prekanserleri c. Servikal kanserin kendisini d. Yukarıdakilerin hepsi 78 HPV-05-F-011-O (Modül 3) 2. Sıvı bazlı Pap smearda oluşturulan homojen tek tabaka hücreleri sitoloji teknisyeninin incelemesini kolaylaştıracak şekilde sergiler. a. Doğru b. Yanlış 3. Sıvı bazlı Pap smearlar servikal kanser tarama önerilerinde standart haline gelmiştir. a. Doğru b. Yanlış 4. A.B.D.’de yayınlanan servikal kanser tarama kı l av u zl ar ı na gö re , ilk servikal kanser taramasına ne zaman başlanmalıdır? a. Vajinal ilişkiye başlandıktan yaklaşık 3 yıl sonra veya 21 yaşından önce b. Vajinal ilişkiye başlandıktan yaklaşık 2 yıl sonra veya 18 yaşından önce c. Vajinal ilişkiye başlandıktan yaklaşık 3 yıl sonra veya 25 yaşından önce d. Vajinal ilişkiye başlandıktan yaklaşık 3 yıl sonra veya 30 yaşından önce 5. Bazı olgularda HPV DNA testi anormal Pap smear sonuçlarının triajında kullanılabilir. a. Doğru b. Yanlış 6. Aşağıdakilerden hangisi kolposkopinin bir dezavantajıdır? a. Prosedür rahatsızlık verebilir. b. Prosedür pahalıdır. c. Klinisyen bakımından özel eğitim gerektirir. d. Yukarıdakilerin hepsi. 7. Refleksif veya destekleyici olarak kullanılan HPV DNA testi en az yaşında olan kadınlar için önerilir. a. 18 b. 21 c. 25 d. 30 8. ALTS HPV DNA’nın onkojenik tiplerinin test edilmesinin sitolojik test sonucu LSIL olduğunda yararlı olduğunu saptadı. a. Doğru b. Yanlış 79 HPV-05-F-011-O (Modül 3) 9. Tatmin edici kolposkopiye sahip CIN 1’de primer tedavi hangisidir?: a. 6 ve 12. ayda sitoloji tekrarı b. 12. ayda HPV DNA testi c. 12. ayda sitoloji tekrarı ve kolposkopi d. Yukarıdakilerin hepsi 10. CIN 2/3 tedavisinde cerrahi eksizyon veya ablasyon önerilir. a. Doğru b. Yanlış 11. Servikal anormalliklerde sitolojik bulgular ile histolojik evre arasında 1:1 kesin korelasyon vardır. a. Doğru b. Yanlış 80 HPV-05-F-011-O (Modül 3) 81 HPV-05-F-011-O (Modül 3) U.S. Medical & Scientific Affairs MEDICAL SERVICES U.S. Human Health Copyright © 2006 Merck & Co., Inc. Whitehouse Station, New Jersey, U.S.A. Tüm hakları saklıdır. MSP 06-N044-FSN 6/2006 82 HPV-05-F-011-O (Modül 3)